İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - psikolog

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 273
61



Erkek Çocukları Tecavüz Mağduru Olursa: Babam Neleri Değiştirebilirdi?


https://www.youtube.com/watch?v=EunxNrNlwpk&t=15s
Alıntı

62
BABAM NELERİ DEĞİŞTİREBİLİRDİ?

Keşke beni kendinden mahrum bırakmasaydın baba, miniciktim, sana çok ihtiyacım vardı. Bir kez olsun bana sarılmadın, elimden tutmadın, başımı okşamadın, arkamda durmadın, bana hiç güvenmedin, destek olmadın, sadece gerektiğinde konuştun benimle, hep karının çocuğu gibi davrandın bana, hiç seni seviyorum oğlum demedin annesi diyor yeter dedin, beni hep ihmal ettin, bir babaya ihtiyacım vardı! Sense yok gibiydin baba, benimle hiç zaman geçirmedin, hiçbir aktivitemiz yoktu seninle bana hep çok uzak durdun. Biliyor musun baba ben hep dövmeni istedim beni, iletişime geçerdin en azından benimle kızsanda bağırsanda. O kadar açtım ki baba sevgisine beni dövmenden bile mutlu olurdum ben. Beni bir "baba"dan mahrum bırakmasaydın, bana yokmuşum gibi davranmasaydın çook şeyi değiştirirdin baba. Sürekli annemin gözlerinin içine bakmak yerine biraz da benim gözlerime baksaydın çook şeyi değiştirirdin baba. Başka gözler aradım bana bakacak, beni sevecek, beni fark edecek. Tecavüze uğradığım sitede birsürü çocuk vardı benim yaşlarımda, rastgele mi seçildim ben baba?! O, önüne gelen çocuğa tecavüz edecek kadar aptal mıydı sence?! Siz tecavüz mağduru olarak gördünüz ama aslında "aile mağduru" olmuştum ben. Sen çok şeyi değiştirirdin baba çok...  Mazoşistlik, sosyal anksiyete, dissosiyatif kişilik bozukluğu, tssb ve eşcinsellik, şimdi bunlarla mücadele etmek zorundayım. Erkeklerin olduğu ortamlarda korkarım, gerilirim. Ancak yalnız başımayken veya kızlarlayken rahat hissedebilirim. Hemcinslerime ilgi duyarım, kendimi onlara muhtaç hissederim. Erkek arkadaşlarım yakışıklı olamazlar, ilgi duyduğum biriyle konuşamam, bırakın konuşmayı yüzüne dahi bakamam. İnsanların sürekli ne kadar ezik ve yalnız olduğum hakkında konuştuklarını düşünürüm. Kimse beni anlamaz, benimle konuşmaz...   Babamın çok şeyi değiştirebileceğine bir örnek vermek gerekirse: Ortaokul yıllarımda çok sessizdim, sınıfta adım sessiz çocuktu. Erkeklerden hep kaçardım ve onlardan korkardım. Adeta bir kafesteydim. İstesem de konuşamazdım elim kolum bağlıydı sanki. Derslerimse berbattı, kendi dünyamdan derslerime odaklanamıyordum. Lisede de bu durum değişmedi lise sona geçmek üzereyim ama halen bu haldeyim. Değişen tek şey tarihler. Zaman veya mekan ne olursa olsun ben hala o gündeyim, o odadayım. Sadece ilkokul yıllarım güzel geçtiler, birçok arkadaşım vardı, okulun en popüleriydim, herkes bana saygı duyardı aşırı özgüvenli ve aşırı sosyaldim. Peki ilkokuldaki fark neydi sizce? Diğer yerlerde olmayıp da ilkokulda olan neydi? Babam! Bir baba! Babam aynı ilkokulda öğretmendi. Bir babam  olduğunu hissederdim. Babam hakkında konuşurlardı arkadaşlarım, ne kadar şanslı olduğumu sürekli söyleyip dururlardı, babamın oğlu olduğumu hissederdim. Her ne kadar bana varlığı namına hiçbirşey vermese, benimle hiçbirşey yapmasa ve yokmuşum gibi davransa da, bir babam olduğunu hissederdim işte. İlkokul yıllarım haricinde babasız hissettim hep kendimi, açıkçası hala da öyle hissederim. Bırakın bir babayı, birbirlerini sadece tanıyan iki insanın ilişkisinden dahi zayıf benimle ilişkisi. Ama eşcinsel erkekler beni sevdiklerini söylüyorlardı, bana değer verdiklerini söylüyorlardı, beni koruyup kollayacaklarını falan. Bunlar bir çocuğun duyması gereken sözler evet, ama babasından... Eşcinsel yazışmaların çekici gelmelerinin bir sebebi de buydu. Cinsel arzuyu yok saymıyorum, üç yaşında hiçbirşeyin farkında olmayan bir çocuğun ırzına geçerseniz sizin penisinize ilgi duyması gayet beklenilebilir birşeydir! Henüz cinsel kimliğin c'si dahi yokken ortada, bana yanlış bir "doğru" yaşattırılmıştı. Ben artık normal bir erkek olamazdım. Hatta ben artık erkek olamazdım. Bilinçaltıma göre değildim de. Yani cinsel kimlik bozukluğum bir gerçek evet ama bunun yanında duygusal ve psikolojik bir boşluk da var bende. Baba...   Eşcinsel sitelerinde o boşluğu dolduruyordum. Cinsel tatminden çok duygusal olarak tatmin oluyordum. Cinsellik babama, sevgiye, ilgiye giden zevkli bir yoldu benim için. Ben bunlara açtım. Hemde çok. Çocuk istismarı sadece çocuğa tecavüz edilmesi değildir. Anne ve babasına muhtaçken anne babanın çocuğu yalnız bırakması da istismardır. Çocuklarınızı sevin, sarılın, arkasında durun, destek olun, varlığınızı hissettirin, onu kendinizden mahrum bırakmayın, şımarır diye korkmayın. Yoksa dışarda arıyoruz sevgiyi, benim gibi "Aile Mağdurları" çünkü buna açız! Adam gibi babalık yapın. Yoksa geliyo elin oğlu seviyo işte! Sevmekten kastımın ne olduğunu biliyorsunuz...

https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2212.0

63
Cinsellik / Ynt: LGS/LYS ve AGRESİF ÇALIŞMA YÖNTEMİ
« : 02 Şubat 2024, 08:21:40 öö »

64
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

Eşcinsel Terapi Benim Ailem 5. Bölüm Fragman

https://www.youtube.com/watch?v=dqM3TJpZ5rM&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=1



http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.

Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA

Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan eşcinsel terapisti psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.
https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda...

https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html

65
Ben ses taklitçisi,  eşcinsellerde “bear gay” diye tabir edilen kıllı kilolu adamlardan biriyim!

Cemil 39 yaşında  İki sesi var. Biri tam bir kadın sesi diğeri ise tam bir erkek sesi.  O bunu itiraf edene kadar beş saat yan yana koltuklarda oturmamıza rağmen hiçbir şey anlamadım. “Erkek sesini çıkarmak için ömrümü verdim ve gayet kalın bir erkek sesi çıkarabildim. Beni görmeyen biri sadece kadınsı sesimi duyduğunda travesti olduğumu dahi düşünmeden direk kadın sanır.”
Baştan anlatır mısın “ses taklitçisi” olmanın sebebini?



68
Bu konuyu uzun zamandır araştırıyorum fakat internette bu konu üzerine yazılmış değil türkçe herhangi bir sağlam bilgi bulamadım.7 yıldır araştırıp okuduğum onlarca makaleyi kısa bir zaman önce hem kendi deneyimlerimden hem de başkalarının deneyimlerinden yapboz gibi birleştirdim.İşte size bilimsel açıklaması; tedavisini buldum hocam.
 Kabullenemediğim durum beni hergün akşam öldürüp sabah tekrar aynı acıyı yaşamama sebep oluyordu, bir sorun vardı intrinsik olarak biliyordum.Bakın bilinç yanlış giden bir şeyler olunca evrimsel açıdan savunma pozisyonuna geçer ve bu sizi cendereden çıkmak için her şey mübah anlayışını getirir.Travmaların insan psikolojisi üzerinde etkisi bir numaradır sizi şekillendiren etmendir.Herkesin bir travması vardır ve bu kişiliği hamur gibi şekillendirir.Bir insanın en zayıf noktası,derinlere gömdüğü mahzeni, travmalarıdır.Bunun tabi ki sebepleri küçüklükten itibaren aile ile olan ilişkilerdir ve bu süreç tüm hayatını etkiler derken cinselliğide etkiliyor
Eğer küçükken domine edilmiş biriyseniz ki benim hikayemde beni domine eden kişi annem olur, bu sizi mazoşist birisi yapar.Erkekte güç önemlidir fakat kişilik açısından feminen yetişmişseniz (buna daha sonra geleceğim) bu cinsel hayatında erektil disfonksiyona kadar gider, cuckold, ensest, travestik fetişizmden tutun pedofili birisi bile olabilirsiniz. işte bu nokta cidden işin ilginçleştiği kısım.Nasıl olurda bir travma senin dopamin salınımını etkiliyor! Bu teorik olarak imkansız. evrimin temel amacı üremek bu yüzden cinsellik önemlidir toplum sağlıklı bir cinselliğin üzerine inşa edilir maskülen erkek ve feminen kadın toplumu oluşturur. Yani arkaşlar cinsellik saptığı zaman kişilik bozukluklarını da beraberinde getirir
Tabi eğer kendini baştan inşa etmek istiyorsanız bu travmalardan kurtulmanız gerekir.
Arkadaşlar size bu yazımda bir grubun tedavisini yani sonradan eşcinsel ve diğer kategorilere kaymaların çözümünü anlatacağım üstüne bi kıyak geçip kadın erkek ilişkilerini de sansürsüz anlatacağım
kendimden başlamak istiyorum önce: Tıp okuyorum 20 li yaşlarındayım. Anadolunun bir kentinde doğdum. Anne görebileceğiniz en dominant kadınlardan baba ise bir o kadar pasif birisi; bu çok klişe oldu gerçi bu sitede.2 ablam var ve babam benimle pek ilgilenmezdi yani dışarıda takılırdı bu da evde feminen kişiliklerin arasında büyümeme neden oldu.Feminen birisi değilim ama bazı davranışlarımın feminen olduğunu kabul etmem lazım.Özgüvensizdim etrafımda rol model alacağım bir erkek yoktu. Babamın evde sözü geçmezdi bazen dikte ettirmeye çalışır fakat bu kendisine daha çok nefret etmemize sebep olurdu. Evet babamı sevmiyordum küçükken ama buradaki sorun dominant annemin. Bizi babamdan soyutladı.Babamda zeki birisi olmadığı için olayı kontrol edemedi ve içten olarak tüm çocukları ondan nefret etmeye başladı.Evde herkes annemden korkardı ve annem dindar birisi olduğu için bizi de zorlardı yani kişiliğimi annem şekillendirdi. Arkadaşlık ilişkilerime gelelim:Ortamda lider ruhlu olmak güzel bir şey olmalı çünkü her zaman imrenirdim arkadaş ortamında kuyruk gibiydim ön planda değildim.Hatta şu da var ciddi manada narsist bir insandım. Her şeyde en iyi olmak istiyordum olamadığım zaman büyük bir hırs yapıyordum eğer yine olamazsam aşağılık kompleksine giriyordum ve kendimi pornoyla uyuşturmaya çalışıyordum. Evet tüm bu olanlar hayatımın 7 koca yılını, deneyim elde etmem gerekirken boşa harcadığım 7 yılı porno yüzünden kaybettim.
İlk pornoyla tanışmam 12 yaşında oldu kısa bir süre sonra hetero pornodan bdsm pornosu, ensest pornosu izlemeye başladım. Daha sonra travesti kategorisine kaydı. Bu oldukça sık olan bir şey fakat insanlar farkında değiller.Bunun literatürdeki ismi kategori kayması.Hetero birey gay pornosu izleyerek gay olabilir ya da trans pornosu izleyerek trans, ensest pornosu izleyerek annesine kardeşlerine ilgi duyabilir, bdsm pornosu izleyerek sadist mazoşist olmadığı halde öyle olabilir.yani bir bakıma fetiş geliştirirsiniz. pornonun değiştirici gücü küçümsenmemelidir çünkü dopamin sistemine doğrudan etki eder.Beyin bir süre sonra bu dopamini sağlamak için edinilen deneyimleri beynin hipokampüs bölümüne aktarır yani vakti gelince tekrar hatırlaması için önemli kategoriye koyar, hangi porno sitesine girmen gerektiğinden tutun hangi kategoriye kadar.
Az çok bendeki durumu anlamışsınızdır.Transvestik fetişizm var bende. Evet eğer o ilk başta travesti pornolarını izlemeseydim trans olmak istemezdim ama bunun suçlusu ben değilim.
Kendimi en iyi ben bilirim ve bir şeye kolaylıkla bağımlılık geliştirdiğimi biliyorum. Eğer sağlıklı bir aile dinamiğim olsaydı bir şeye kolay bağımlılık geliştirmezdim. Eğer o trans pornolarını da izleseydim ilgi duymazdım o porno türüne.

Beyin cidden karmaşık bir yapıdır ve hala onu çözebilmiş değiliz.Eğer onu çözebilecek kadar zeki olsaydık onu çözemeyecek kadar aptal olurduk . Bu karmaşık yapının en ilginç noktası hormonlar ve feromonlar. Sosyal ilişkilere farklı bir boyut katan işin içerisine duygu romantizm katan sizi sevindirip zevk almanızı sağlayan, heyecanlandırıp strese girmenizi sağlayan sizi hayatta tutan yapı hormon sistemidir.Her hormon kendi başına bir dünya gibidir.Mesela eğer çikolata yerseniz ya da sevdiğiniz kişiden bir iltifat alırsanız serotonin hormonu salgılanır ve bu sizi mutlu eder ama öte yandan serotonin hormonunun doyma hissi oluşturduğuda bilinmektedir. Bir diğer yönüde dopamin salınımı arttığı zaman serotonin salınımı azalmaktadır yani tersine çalışan iki hormondur bunlar. Size burada tedaviyi bilimsel anlatıyorum.Genelleme yapmıyorum, aramızda porno bağımlıları var zaten toplum olarak pornoya bağımlıyız. bu söylediğim bilgiler internette toplayıp yazanı hiç görmedim, bu bilgiler cidden çok değerli hayatta en çok değer verdiğim bilgiler arasındadır çünkü sorunun kaynağı benim için burada yatıyordu. İnternette türkçe kaynak olarak hiçbir şey yoktu. Bu bilgiler altın değerinde. Konumuza geri dönelim
Size pornonun neden kişiliği öldürebileceğini anlatayım:Porno izleyince zevk almamızın sebebi dopamin hormonudur. İzlediğimiz o görüntüler bir süre sonra dopamin salınımı çok arttırır ve sizi buna bağımlı yapar.Porno seansından sonra boşaldığınız için beyne ciddi manada dopamin yüklemesi gerçekleşir.Tebrikler! artık bir porno bağımlısısınız.
Bu konuyu 4 evrede incelemek istiyorum
1. evre porno izlemden önceki evre: sizi strese sokan bir durumla karşı karşıyasınızdır ve beyin dopamin almak ister çünkü dopamin beyni uyuşturur.Uyuşturucuda pornoyla aynı etkileri sergiler. Siz derinlerde yatan sorunlardan kaçmak için porno izlemek istersiniz çünkü beyin öğrenmiştir.Artık onu hipokampüsteki bilgiyi alır ve prefrontal kortekste işler
2.evre porno izleme evresi: Porno izleyip hiç tanımadığınız 2 kişinin sevişmesinden zevk alıyorsunuz.Olayın ne kadar etik olduğunu sorgulamıyorum bile.İğrendiniz değil mi! Eğer o dürtü halinde olsanız bunu sorgulamak oldukça güçtür nihayetinde porno iradeyi de kırıyor. Artık iradeyi kullanamıyorsunuz.Adım adım beyin sizden aşırı doz dopamin istiyor. Porno izlemek için ekranı saatlerce kaydırıyorsunuz aradan bir süre geçtikten sonra istediğiniz ilginç pornoyu buluyorsunuz. Dikkatinizi çekerim ilginç pornoyu... İlginç olmasının beyinle alakalı. Yeni bir porno size heyecan katar ve daha fazla dopamin salgılarsınız hele bide bu kategori sizin kişiliğinizle bağdaşmışsa yani domine edilen kişinin sado mazo (bdsm)pornosu izlemesi gibi.Eğer bir süre daha bu seviyede devam ederseniz kategori kayması kaçınılmazdır.Şanslı olanlar milf ya da bdsm kategorilerine kayıyorlar ama ben cidden pornonun en derininin derinini gördüm.Sissy porno kategorisi porno camiasının en derin çukurudur kurtulmak çok zordur çünkü artık sadece haz için orada değil beyniniz yıkandığı için de oradasınızdır.Oradan kurtulmak için cidden büyük emek verdim.Trans porno kategorisinin derinliklerinde sizin bile tahmin edemeyeceğiniz fetişler yatıyor bunun en dibi beyin yıkama hipnozudur.Daha önce oradan kurtulan sadece 2 kişi  buldum internette.Bu öyle küçük bir kategori değil milyonlarca insanın takipçisi olduğu bir şey.Ona rağmen bundan kurtulan insan sayısı çok az.Travesti kategorisi zaten 8 milyarlık dünyada yaklaşık 1 milyar kişi tarafından izleniyor.Düşünün lütfen bu konu üzerine ingilizce yazılmış kaynaklar çok çok az o yüzden bu bilgiler altın değerinde.O dehlizden kurtulmak için gerçekten denemediğim şey kalmadı ama hep finalde kendimi o pornoyu izlerken buldum. pornonun etkisi uyuşturucuyla aynı dedim. İzleyen kişilere 'e izleme o zaman' deseniz bile işe yaramayacaktır ancak güçlü bir irade oluşturup onunla kurtulmak mümkündür fakat sorun şu ki pornonun iradeyi zayıflattığı bilimsel çalışmalarla desteklenmiş.Porno bağımlısı bireylerde prefrontal korteksin gösterdiği işlev uzak duran insanlarınkinden çok daha az.İrade duygusal bir güçtür ve fikirlerin onu etkileyebilmesi için tutkuyla desteklenmesi gerekir.Cimri biri bütün fiziksel zevklerden vazgeçer;ucuz yemekler yer,sert bir yatakta yatar,arkadaşlarını bırakır,zevksiz bir yaşam sürer ve bunların hepsini para sevdası için yapar.durum böyle olunca neden daha alçak bir fikir kaderimize şekil verecek güce sahip olmasın.Kişisel kaderimizi tamamen yerine getirmek istiyorsak kendimizi çok yakından tanımalıyız
3.evre ejeculation
Porno izlenmiş yapılması gereken tek bir şey kalmıştır.Artık beyin o yüksek seviyede salgılanan dopamin daha da yüksek seviyeye çıkarmak istiyor ve boşalıyorsunuz. Şimdi bu evre en ilginç evre işte size önceki evrede söylediğim kategori kaymasının biraz daha derinlerine ineceğim.Boşalınca 3 tane hormon salgılanır:
dopamin
oksitosin
progesteron
Dopamin:az çok bahsettim size bu hormonu. iyi kullanılırsa hayatta cidden ileri bir seviyede olmanızı sağlar. Eğer hormon aşırı salgılanırsa salgılatan şeye bağımlı hale gelir.Dopaminin uzun süreli ve az salınımları sizi geliştirir, anlık salınımları sizi reel hayattan uzaklaştırır.Porno mastürbasyon dopamin sistemini uyuşturur bir süre sonra dopamin sistemindeki nötonlar salgılanan fazla dopaminden ölmemek için dopamin reseptörlerinin bazılarını kapatırlar yani örnek olarak 3 seviyesinde bir salgılanma size zevk verirken artık 5 seviyesinde bir salgılama size bir şey hissetirmez. Bu sizi depresyona sokabilir çünkü dopamin artınca serotonin azalır ve doğal olarak depresyona girersiniz.Serotonin azaldığı için doyma hissinden uzaklaştıkça tekrar porno izleyip boşalmak istersiniz tekrar mastürbasyon tekrar porno izlemek bu döngü devam eder. Yetmedi mi farklı kategori arayışları içine bile girebilirsiniz.Dopamin bir de merak edilince salgılanır.Yeni bir şey öğrendiğinizde özellikle. Ne kadar müthiş bir şey değil mi? muazzam kompleks bir şey.İnsan yeni bir şey öğrenince ideal miktarda zevk alıyor ama sistem bozulursa bu durumu yaşayamazsınız. O yüzden porno bağımlısı toplumların ortak kaderi kendilerini geliştiremezler ve maalesef toplumumuz ağır bir porno bağımlısı
Oksitosin: bu hormon hem erkeklerde hem kadınlarda salgılanır. kadınlardaki 2 işlevi vardır biri kadınlarad gebelikten itibaren salgılanmaya başlar doğum anında pik yapar bir diğeri bağlanma için önemlidir yani bir nevi aşk hormonudur.Erkekte  bağlanma güdüsüyle çalışır. yani sex yapınca özellikle kadınların sex yaptığı kişiye bağlanması bu hormon yüzündendir.Çünkü hormon boşalınca çok salgılanır ve bu karşınızdaki kişiye karşı duygu oluşturur.O yüzden bir kadının kocasının aldatması bir erkeğin karısını aldatmasından daha kötüdür çünkü kadın bağlanır.Porno izleyip boşalınca karşınızda kimse yok ama oksitosin yine salgılmaışsanızı ne olur peki.Çok basit bu sefer kategoriye bağlanıyorsunuz.izlediğiniz kategori sizin benliğinizi oluşturmaya başlıyor. O yüzden porno ve mastürbasyondan kaçınmak gerekiyor
Progesteron: bu hormon herhalde benim hayatımı kurtardı.çok şey borçluyum. o kötü zamanlarımda beni korkuyan şey bu hormondu .benim savunma mekanizmamı harekte geçiren o kötü durumdan hipnozlardan koruyan bu hormondu.geriye dönüp bakınca her şey korkunç bir şaka gibi geliyor ama ben yaşadım bunları o kabustan uyandım korkunç bir şey gerçekten. Bu hormonun birkaç işlevi var ama konumuzla ilgili olan kısmı anlatacağım.Erkeklerde boşaldıktan sonra salgılanır ve sizi bulunduğunuz ortamı terketme hissine sokar, libidoyu düşürür, sizi biraz duygusallaştırır.Evrimsel açıdan olay şöyle işler zaten: Erkek gelir kadını döller ve kenara çekilir.Eğer kenara çekilmezse diğer çiftleşmek için gelecek erkekle savaşır. Bu hormonun sağladığı fayda neslin devamı için gereklidir.
4.evre post nut orgasm:
Orgasm sonrasında hiçbir şey yapmak istememe gergin olma, anksiyete artması, sağlıklı düşünememe evresidir.Porno erektil disfonksiyon yapar.Özellikle trans pornosu izlerseniz sizi erken boşalmaya kadar götürebilir.Genç ve yaşlı erkekler arasında yapılan bir araştırmaya göre yaşlı erkeklerde porno bağımlısı ve erektil disfonksiyonu olan kişiler pornoyu bıraktıktan sonra iyileşme süresi 3 ay; genç erkeklerde 9 ay ya da 1 yıl arasında değiştiği gözlemlenmiş.Sebebi de beyinin o yaşlarda bilgileri hala taze tutmasıdır. O yüzden porno bağımlısı olmayı yenmek zordur ama tedavisi bir o kadar basittir. Yapman gereken şey gözünün önündedir ulaşmak istersin ama ulaşamazsın bir distopyanın içinde gibi hissedersin ulaşman gereken bir ütopya vardır.
Tedavisini buldum arkadaşlar.Yıllarca araştırdım buna değdi. Üzüldüğüm nokta 14 yaşından 20 yaşına kadar elde edinmem gereken deneyimleri tadamadım kız arkadaşım olmadı porno yüzünden, özgüvensizdim porno yüzünden, aşağılık kompleksine girerdim porno yüzünden.
Hayatımdan çok şey çaldı bu dürtüler fakat geriye dönüp bakınca farklı bir seviyeye çıktığımı görüyorum.Eğer 2 yıl önce hüseyin hocanın yanına gitmeseydim hala o çamurda debeleniyor olurdum.Kim bilir belki trans olmuştum. Hüseyin hocamın üzerimdeki emeği beni yetiştiren anne babamın emeğinden kat kat fazladır.
Öğrenilmiş cinsellik her zaman anılarımda duracak sadece etkisi azalacak.Uyuşturucu bağımlısı gibi düşünün.Kurtulan var ama kurtulan kişiye tekrar uyuşturucu verseniz eski seviyesinden başlar.Bu dürtülerden kurtulmak mümkün fakat geri dönememek kaydıyla size nofap yapmanızı öneririm.Kadın erkek ilişkileri üzerine konuşmamı bir diğer yazımda yazarım.
Kendinize değer verin


Ateist, Deist ve Eşcinseller: "Sesimizi Duyan Yok mu? Benim Ailem 9. Bölüm Fragman 2

https://www.youtube.com/watch?v=yVzCkclfdJA&list=PLAABaL9f17rX11VATx98ruU7_iIuzgOZK&index=1

konuşan kişiyim izleyebilirsiniz

69
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
İletiyi düzenle

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html

70
Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Psikolog http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ

Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ

71
BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)

Hayat doluyum, huzurlu, sakin ve istediklerim doğrultusunda ilerleyen capcanlı bir yaşantım var.

Bu yazıyı üniversiteye geldiğim şehir dışından yazıyorum. Henüz 2 sene oldu geleli ve burası benim için ayrı bir öneme sahip. İstediğim bölümde yüksek bir ortalamayla okuyorum, yabancı dil işi tamam ve şu sıralar ikinci yabancı dil ile hemhal oluyorum. Bulunduğum şehir tarihi dokusuyla muazzam biryer. Lise hayatıma göre oldukça sosyal yaşıyorum. Arkadaşlarım benim için değerli ve sayısı bu şehirde yeni olan biri için bir hayli fazla.

Gelgelelim neden burada olduğuma. Yani bu forum sitesinden bahsediyorum. Aslında uzun süredir buradayım ve yazılanları okudukça kendimi değerlendirme fırsatım artıyor, önceden kendime sadece ön yüzümden bakabilirken şimdi kafamın arkasını da görüyor gibiyim.

Lafı uzatıyorum yine, çünkü nereden nasıl başlamam gerektiğinden emin değilim. İnsanlar beni güleryüzlü bulur ama gülümsememin ardında yatanlar beni rahatsız ediyor. Sanırım kalabalık olan ailem yıpratıyor beni. Başta da belirttiğim gibi şehir dışında istediğim üniversitede okuyorum ama bunun asıl sebebi benim evde durmak istemeyişimden kaynaklı. Ev beni  mutlu ettiği kadar yasa da boğuyor.


Babam ile aram soğuk. Aslında hepimizin soğuk. Babam yapısı itibariyle kardeşleri ve bizim için ailesini bırakıp o günün Istanbul şartlarında oldukça başarılı olup, dinini muhafaza edip güzel bir iş kurmayı başarmış. Hala onun ekmeğini yiyoruz. Ve fakat diğeceğim kısma geliyorum yine. Babam bu tavrının çocukları arasında kimseyi iyi bir konuma getirmiyor oluşunun farkında değil. Para ver özel okula gönder mantığıyla yetişen bizler haliyle rahata alışığız ve benim şuanda evlenmesi gereken abilerim hala boş beleş gezer durumda ve bu onları pek de rahatsız ediyormuş gibi değil.


Tabii bunlar benim yaşantımın küçük bir parçası. Asıl kendimden bahsetmek gerekirse çoğu zaman kendimi yetişme tarzıma layık bulmuyorum. Kendim gibi erkeklerden hoşlanıyor, bu duyguları ergenliğimin ilk safhasından beri hissediyorum. Beni yıpratan en kötü yanım fantezilerim sanıyorum. Genel itibariyle sakin bir iç dünyaya sahibim fakat olurda bir erkeğin penisiyle karşı karşıya geleyim, vicdanım beni orada terkedip benliğimle başbaşa bırakabiliyor. Adeta bu benim için yeme içme gibi bir ihtayaca dönüşüyor, kısacası gözüm kararabiliyor. Ona dokunmak istiyor, harekete geçmeyi arzuluyorum. Genelde düzgün yüz hatlarına sahip, cildi temiz, sakallı, yapılı ve düz-kumral saç yapısı olan kişiler dikkatimi cezbediyor. İlginçtir bu tipleme benim tam tersim. Bazen soruyorum kendime, gerçekten ona ilgi duyuyor muyum yoksa bu his sahici değil mi?  Beni ihtiyacımı görünce yarıyolda bırakıp ömrü boyunca pişmanlık duymamı mı sağlayacak?

Tam anlamıyla herhangi bir erkekle birlikteliğim olmadı.


Bu olaylar devam ettikçe etti ve ben gittikçe kendimi hiçe saymaya başladım. O zamanlarda akılla her şeyi çözebileceğimi düşünür her şeyin bilimsel bir dayanağı olduğunu varsayardım, materyalizm tam anlamıyla beni kendine çekiyordu. İlginçtim doğrusu, arkadaşlara namaz kıldırır sonra gelir onlara evrimden bahseder en sonda gider kendi fantezilerimi gerçekleştirirdim. Ama aklımda bir kıstas vardı, bu işe tam anlamıyla bulaşmak istemiyor vicdanımı sonsuza kadar susturmamayı yeğliyordum. Şükürler olsun şuana kadar öyle de oldu. Eski alışkanlıklarımı gitgide bırakmaya başladım ama  kendime 'Üniversitede değiseceğim ben' sözüme rağmen eşcinsellik etkisini pek yitirmedi.

...
Bunlar bir yana ben Semihle metroda yurda doğru geçiyorduk. Ve açıkca yol boyunca somurtkanlığımı korudum. Yurda vardığımızda akşam olmuştu bile.

Aradan çok zaman geçmedi, okuldaydım. Sınıftaydık ve konu her nasıl oraya geldiyse, eşcinselliği konuşmaya başladık. Saygı duyup sevdiğim bir hocam eşcinsel insanların bazı haklarının olması gerektiğinden bahsetti. Bir anda sınıftaki hava değişti, kimisi güldü kimisi sinirlendi kimisi de ciddiyetle hocayı dinleyip katıldı. Ben yine her zamanki heyecanlı tavrımdan ödün vermeyerek ellerimi sımsıkıya kenetlemiş bir vaziyette söze dahil oldum. Dediğim ve konuyu bitiren tek cümle şu oldu 'Kim neden bir evde iki babası olsun ister ki?' demiş bulundum. Aslında eşcinsel bir insana söylenmeyecek tarzda kaba bir söz olduğunun farkındayım fakat bir eşcinsel tarafından sarf edilmesi pekte zor olmadı. Hoca mutsuz bir ifadeyle derse devam etti.

Günün akşamında yurda döndüğümde çardakta odun ateşinde çay demlemişlerdi. Ben yukarı çıkıp uyumaya çekildim. Belkide 1 saat boyunca yatakta uyuyamadıktan sonra artık bunu birine açma zamanının geldiğini düşünerek çardağa indim. Semih oradaydı, samimiyetine güvenerek anlatmak için bir adım daha attım. Fakat arkadaşıyla beraberdiler. Bozuntuya vermeden yanlarına oturdum uyku tutmamasını bahane ederek iki çift laf ettikten sonra çıkıp yurdun kapısında çitlere yaslanıp küçüklüğümden beri yaptığım gibi gökyüzüne baktım uzunca. O sırada arkamdan biri yurda çıktı..

https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1809.0

yazının devamını okumak için linki tıklayınız


72
İsimlendirilmeyen yüzde yüz tanımlanmayan bir durum bu ve bu muallak durumla baş edebilen güçlüdür. Güçlüysen artık tüm hayalini gerçek kılabilirsin. Savaşmakta güçlük çektiğin bir hissi sen tırpanlamışsın, düşünsene.
Biz sıkıntımızı tanımlayamıyoruz,  bilim ya da din ya da psikiyatri temel bir gerçek kesinlik koyamıyor. Her konuda muska yazan hocaya hacıya git, eşcinselim de o bile buna muska yazmıyor.  İşte o kadar altı boş bu durumumuzun.
İşte yazacağım kitapta tüm bunları anlatıp rol model olmak istiyorum. İslami inanca sıkı sıkıya bağlı yaşayan biriyim, bir şeyin üstünü örtmek onu gizemli hale getirmek de büyük bir tehlikeyi beraberinde getiriyor ve olayı büyütüyor.
Yeni nesil bunu değiştirecek iyi yönlendirilmiyoruz acayip bir bozulma var,  gençler daha bunu tanımlayamıyorken bir de üstüne teşvik edici bir baskı varken, sıkıntı kat be kat büyüyor.
Babamdan örnek vereyim. Geçtiğimiz aylarda 4 cü hanımını aldı. 65 yaşında bizim aile de ağzını açıp kimse bir şey diyemez ama ben geçen ay başladım döşenmeye ama saygı çerçevesinde.
Yani uç bir durum bu,  yani altını dinle dolduruyor ‘’halife de 4 eş  almış, peygamberimizde’’ diyor  ama durumu incelediğimizde babamdaki çok eşlilik ile peygamberin yaşadığı çok eşlilik arasında gram benzerlik yok.  Gerçekten çocuklar için bir yıkım çokeşlilik. O günün şartlarıyla bu günün şartlarındada benzerlik yok.
İslami boyutta evet peygamberin çok eşi var Hz. Hatice yaş olarak kendisinden çok büyük ve onunla evliyken ikinci eşi yok ve tüm çocukları Hatice’den. Ne zaman ölüyor Hatice o zaman ikinci eş alıyor, ne hikmetse Ayşe’den de diğer cariyelerinden de Allah nasip etmiyor ve bir daha çocuğu olmuyor zaten peygamberin.
Nisa suresinde eşler arası adaleti sağlayın diyor ama diğer bir surede siz eşleriniz arasında adaleti sağlayamazsınız diyerek bu işlere girmeyin demiş oluyor.
Yani sizler peygamber değilsiniz diyor kitap.
Çocukların yeri yok bu düzende yani hepimiz uçlardayız. Hissediyorum çok ciddi sıkıntıları var tüm kardeşlerimin. Hepsi bu durumdan rahatsız herkes her yeni evliliğinde şoke oluyor ama kimse ona yüklenmiyor sadece çıkıp ona bu konuda konuşan benim. Bu bile bence çok özel değil mi. Tek cinsel karmaşa yaşayan çocuğu benim tek ona bu yanlış diyen de benim.
Hepsi ona bağlı ve bağımlı hepsi özelde okudu vs vs ben devlette okudum.
Evlendiğini duyunca da karşısına geçtim her şeyi bildiğimi bunu nasıl yaptığını sordum kendimi tekrar hatırlattım, verdiğim tavsiyelere kulak asmadığını söyledim bir şeyleri artık anlamlandıracak yaştayız ve sen yanlış yapıyorsun diyerek kitap ve kurandan onu onun argümanıyla vurdum.
Ne yaptı senin tepkin karşısında?
Ee o da işini biliyor tabi, nerdeyse beni o ikna edecekti.
Burada ikimizde kahkahayı bastık karşılıklı.
En büyük yalanlar içinde gerçek barındıran yalanlardır ya bu da o hesap işte İklim hanım; peygamber çok eşliliği seçtiğinde 60 yaşındaymış ve zaten 65 yaşında vefat etmiş. Yani buda ilginç işte. Kısacası içimizde kanayan yaradır, dinimizi güzellikleriyle yayamıyoruz artık. 
Allah bana da nasip etsin çocuk sahibi olmak. Artık birini sevmem lazım mümkünse bu bir kız olacak.  İş yerinde bir arkadaşım var muhabbeti beni çekiyor, arkadaş olarak çok değer veriyorum,  dört yaş büyük benden ama bir kız olarak karakteri, çok hoşuma gidiyor. Oturup onunla saatlerce sohbet ediyorum ve hiç negatif bir duyguya kapılmıyorum.  Bana çok zevk veriyor bu halimiz.
Ve o korkuyu yenmeye başladım artık insani bir ihtiyaç bu, gereklilikten öte benim için. Kızlar öcü de değilmiş anladım,  iyi hissetmeye ihtiyacım var.
Şu sıralar aklımı çokça meşgul eden bir isim daha var. Gücüme güç, inancıma inanç katıyor. Kendisi ilk kez adını andığım Elif Nur bir senedir ilgi beslediğim, yer yer kendimi onun peşinden gider bulduğum, sosyal medya hesaplarına defalarca girip aynı fotoğrafa onlarca kez baktığım kız. O beni tanımıyor ve herhangi bir muhabbetimiz de olmuş değil. Farklı bölümlerde olmamızdan dolayı çok sık göremediğim ama okula her girdiğimde gözlerimle aradığım tek kişidir.

Değişime ilk karar verdiğim, bir sene evvelinde hoşlandığım, hatta nedensizce aşık olduğumu düşündüğüm bir kız. Fakat beni ikileme sokan kısım, değişme olan inancımın taze olmayışını yeni fark edip müdahale edememiş olmam.  Eminim aklımı en çok meşgul eden kişi o ama ne ilginçtir elimi kolumu bağlamış, olan biteni seyrediyorum sadece. Henüz harekete geçemiyorum.
Neden?
Biraz daha emin olmalıyım kendimden ve öyle bir kızla iletişim yolunu açarsam sonu evlilik olmalı, o yüzden biraz daha zamana ihtiyacım var ama biraz. Çünkü gerçekten zihnen çok fazla yol aldım ve alacağım terapilerim devam ediyor.
Herkese sorduğum bazı standart sorularım var dilersen onlara geçeyim; sana sadece LGBT dediğimde ilk aklına gelenleri söyler
misin?
İtici geliyor, örgüt veya teşkilatlanma gibiler. Bir amaç için toplanmış insanlar, kendimi onlara dâhil görmüyorum hatta kendime sen bal gibi eşcinselsin oğlum dediğim yani öfke seline anlık kapıldığım anlarda bile kendimi LGBT’li görmedim.
İyi anne baba olmak desem ilk aklına gelenler?
Bilinç, en önemlisi bir çocuğu yetiştirme bilinci, dayatma değil, öğretmekle.  Dini itikat ve empatiyle.  Çocuğunu anlamak.  İlgi şefkat alaka. Para değil, yedirip içirmek en iyisini almak giydirmek değil. İlgi alaka yani tamamen davranış ve iletişimle.
Nedim zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim, katkın büyük oldu. Ve tüm samimiyetimle söylemek isterim ki ideallerini gerçekleştireceğine inanıyorum. Gördüm o geleceği sende. Çok eminim. Birkaç seneye kalmaz bilim alanında medya da senin adının geçtiği haberleri görür ve zevkle gururla izlerim.
Çok mutlu oldum bunu sizden duyduğuma, kitabınız dilerim bu yürekten koyduğunuz emeğin karşılığını alır. Çok fazla bizim gibi sıkıntısı olan kardeşlerimin eline geçer. Dualarım sizinle olacak.
BURAYA BİR BİTİRİŞ EKLEYECEĞİM

73
Evet dürtülerim doğrultusunda bodoslama ilerlememem gerekiyor artık. Ben büyüdüm, ileride bir aile kuracağım ve sorumluluklarım altında ezilmekten ziyade sorumluluklarımdan zevk almak istiyorum.
Bu gitgellerimin bu çözümlemelerin hepsi terapilerde gerçekleşiyor işte ben her geçen gün kendimi buluyorum, içimdeki psikolojik sıkıntılardan arınıyorum.
Terapiler senin sanırım kendin olduğun kendini kandırmadığın kişiliklerin arasında dolaşmadığın tek yer.
Evet aynen öyle bir keresinde bekleme salonundayım, köşede biraz gölgede kalabileceğim bir alanda oturmuş odayı ve odanın içindeki bayanı düşünüyorum. Tanışma fırsatım olmayan bu bayan feraceli, tesettüre itina gösteren bir hanımefendiydi. O anda manasız bir şekilde kendime "Onun burada ne işi var ki, herhalde birini bekliyor." Dedim bir bayan istediği kadar dinli imanlı olsun fakat bu arzu ve hevesler nasıl ben de veya bir başkasında bulunuyorsa pek tabii onda da bulunabilirdi. Bunu kulağıma küpe yaptım. Yani düşünün terapiyi beklerken bile ben öğreniyorum.

Orada o kadar çok arkadaşla tanıştım ki her biri benim gibi hisseden ama başka başka dünyalardı. Acayip örnek teşkil ediyorlardı bana, bazı şeyleri illaki yaşayarak öğrenmek gerekmiyor dinlediklerinizden uygulamaya geçerseniz daha az yara bere alırsınız.
İlk terapimi anımsadım anlatıyım size; ben suskun köşede oturuyorum öyle tedirginim ki, bekleme odasına gelen yeni bir arkadaşla uzun muhabbetimizin ardından keyfim hiç olmadığı kadar yerine gelmişti. Bunun verdiği cesaretle Hüseyin Beyin yanına başım dik gittim. Ve ardından hayatımın kısa bir özetini anlattım. Anlattıkça kendime olan güvencim artıyor, değişime olan inancım tazeleniyordu. Son olarak herkese verdiği tarzda ödevlerden bana da verdi. Bir sonraki terapiye gelip gelmememin benim irademde olduğunu da tekrar etti.
Bu o kadar güzeldi ki. Kendi iradem dışında hiçbir şeyin bana faydası olmayacağının altı bir kere daha çizilmişti. Ben de hep buna güvenmiştim yıllarca ve bunu ilk gün psikologdan duymak kıymetliydi. Yanı ben hocanın fanı değilim onu öyle görmüyorum yani bağımlısı değilim. Onun her söylediğini yapmam, benimsediğim fikirlerini uyguluyorum. Bu kadar direnç göstermeme rağmen bana kattıkları o kadar çok ve o kadar kıymetli ki. Bu konu tartışmaya kapalı.
Aslında bu terapi de mesele kişinin kendi isteğiyle de buraya gelebilmesidir. Yani eşcinsel insanlara bir seçim sunmak, dayatma yapmamak yönünde bir terapi. Bu bağlamda içinde bulunduğumuz terapiye LGBT örgütlenmelerinin dil uzatması kadar yanıltıcı bir durum düşünülemez. Eşcinselliği seçmenin yanlış veya doğru oluşunun muhakemesini bir kenara bırakacak olursak kişiye kendi isteğiyle o veya bu nedenle değişim hakkı tanıması olağanüstü.
Terapiye gelenlerin çoğunun aksine herhangi biriyle gerçek manada birlikte olmuşluğum yoktu. Bu bir artı puandı benim için. Evet şuana kadar çok olumlu gelişmeler oldu, kendi kimliğimle tanışma fırsatı yakaladım ancak bu seferde kendi kimliğimden; korkaklıktan, çekingenlikten, aşırı güler yüzlülükten, uzaklaşmak ister oldum. Bir sürü tanı kondu ve hiç haksız değildi. Hepsini araştırıyordum, körü körüne değil ben hocanın bana yaptığı tanıları bile araştırıyordum, beni ayakta tutanda bu inancımdı. Hiçbir şeye zorlama sürüklenme olmuyordu. Sadece çözümleme. Kendi içime bir yolculuktu.
Bir başka terapide hiç unutmam  Hüseyin Beyin odasına erkenden çağırıldım. Fikri adında bir delikanlıyla sohbet etmek için,  sırasıyla hikâyelerimizi anlatmamızı istedi Hüseyin Bey. 15 yaşındaki arkadaş, ailesiyle tartışıp bir dönem yetiştirme yurdunda kaldığını anlattı. Akşamları muhabbet ettiklerini ve yetiştirme yurdunda çocukların büyük bir çoğunluğunun eşcinsel eğilimleri olduğunu bir kısmının çoktan eşcinsel hayat yaşamaya başladığını, bir kısmının da çocukluğunun erken safhalarından beri ilişkiler yaşadığını hatta onların bir kısmının da küçük yaşta taciz tecavüz yaşadığını anlatmıştı.
Hatta çok şaşırmıştım yurtta tanıştığı bu gibi arkadaşlarının büyük çoğunluğunun ise doktorlarla, cerrahlarla para karşılığı yatıp kalktığını ve onlar tarafından vücutlarına hormon ilaçları veya ufak cerrahi müdahaleler yapıldığını da ekledi. Gördüklerinden duyduklarından sonra kısa bir sürede ailesinin yanına döndüğünü de anlattı.
Ne kadar acı, bu çocukların hiç biri 18 yaşında değildi. Resmiyete göre yaş sınırını bir kenara bırakacak olursak daha kendi iradelerinin farkında bile değiller belki de.
Fikri ile bu acı gerçekleri konuşurken sözü ben aldım ve kararlı bir şekilde ikimizin de içinde bulunduğu durumu kendi bakış açımla anlattım. Değişmek istediğimden bahsettim. Kendisi ayrılmadan önce bana son olarak 'Seni çok kararlı gördüm, bu bende yok.' dedi. "
Sıra bana gelmişti. Kısaca bahsetmek gerekirse ben bugüne değin cinsel birliktelik yaşamamış ama ciddi anlamda gözetçilik yapan biriyim. Hamamlara dadanmıştım. Bunları anlatması her seferinde bana zor geliyor. Yutkunarak ve çekinerek içinde bulunduğum durumdan bahsettim. Başka birine hikâyeni anlatınca olayın farklı bir boyut kazandığını fark ettim.  Ne kadar duraksayarak konuşsam da karşımda beni dinleyip arayış içinde olan biri olduğunu görebilmek oldukça cesaret verici. Fikri ise gözlerimin içine bakıp beni dinlerken benden bir şeyler almaya çalışıyor, etrafımdakilerin aksine aslında beni daha iyi anlayabiliyordu. Çünkü bir arayış içerisindeydi.
İşte böyle onlarca hikâye dinledim. Onlarca arkadaşla tanıştım ortak yönlerimiz çoktu ama en belirgin yönümüz hepimiz bu hissi üzerimize giymeyi şiddetle reddediyorduk.
İklim hanım anlayacağınız ben düzenli terapi ile okulumu bitirdim. Kararlarımın ve beni mutlu ettiğine inandığım fikirlerimin arkasında durabilecek güçlü bir karaktere evrildim. Bir sürü sorunum vardı kişilik sorunu onları aştım. Bir sürü soruyu çözdüm geçmiş bağlantıları çocuklukta atılan düğümleri çözdüm.
Şimdi neler yapmaktasın? Son durumun nedir?
İşe başladım çalışıyorum. Düşünün işte bu seviyeye dağılmadan kararlılıkla gelmemde bu zorlu eğitim sürecini aşmamda kendi çabam isteğim bir yana ama illaki bir yol gösteren gerekiyordu.
Birçok sorunu aştığına göre yeni hayalin hedefin ne?
Evlilik ilk sırada olmasa da çok istediğim bir şey. Önceliğim yurt dışına gitmek şirket kurmak üretmek.
İlk sırada kendimi bildim bileli istediğim olan kariyer başarı var. Bir sürü bilim kurumuyla temastayım çalışmalar yürütüyoruz beraber. Yüksek lisans doktora yapıp akademiden sanayiye destek vermek istiyorum. Ayakları yere basar hayaller kurmaya çalışıyorum. Yapabileceğime inanıyorum.
Yurt dışına gitmeyi planlıyorum. İş de ayarladım birkaç ay kalmayı planlıyorum şu sıralar. Bir hocam beni davet de etti araştırma ekibine dâhil olmamı istiyor.
Belli bir yaşa gelmiş birinin doğduğu aileyi seçemediğinden dolayı geçmişe takılıp kalması sıyrılıp kendini var etmemesi aslında normal değil. Kişisel bir durum bu ben hep bu kafada ilerledim. Zoru sevmeyi böyle öğrendim yorucu bir özellik ama her şeyi deneyimleyip zor tarafından öğrenmeye çalışıyorum. Dengeyi şaştım o yüzden bazen çok zora girdim sonra da dengeyi ayarlamayı öğrendim.  Yine de her şeye rağmen çok iyi durumdayım ve bunu kendime hep hatırlatıyorum.
Bende ilerde kendi kitabımı yazacağım. Kimse okumasa bile kardeşim okusun bir tek o yeter.
Ne kitabı? Neden özellikle kardeşin okusun? Çıkış fikri ne bu kitabın?
Kendi hayatımı anlatmak istiyorum bir başarı hikâyesi olmalı o yüzden önce daha çok başarılı olmalıyım, eşcinsel bireylerin çok farklı değerli insanlar olduğunu düşünüyorum. İlk bu farklılığımı hissedip araştırmaya başladığım zamanlarla şuan terapi görmüş kendini anlayıp çözme yolunda ilerleyen biri olarak fikrim çok değişti yani bir eşcinsel birey bizi gerçekten fezaya çıkarır.  Eşcinselliği yenmiş onunla baş etmiş ya da belli bir dengeye sokmuş birey aslında zaten çok büyük başarı göstermiş oluyor, potansiyel var bizde insanlar bunu fark edemedikleri için kendilerini ifade edemiyor. Benim tanıdıklarım parmakla gösterilen insanlar. Birkaç kişi de tanıdım alanlarında çok acayip farklılar, başarılılar, kalbe dokunabiliyorlar. Onun hikâyesini öğrendiğimde inanamadım, günlerce unutamadım, tecavüz mağduruydu ve gerçekten kendini aşmayı başarmıştı demek ki dünyayı da aşardı isterse. Bunca büyük acı ile baş edip kendini koruduysa her şeyi başarır.
Genetik mi, hormonal mi, aileden mi? Bu sonuçta bir sıkıntıysa gerçek bir bilimsel açıklaması yok. Yani bir gerçek yok,  herkes kendi gerçeğini kendi yazacak. Gerçekleştirecek.

74
Yaşıtım olan kardeşimle birlikte okula başlayıp yıllarca aynı sınıftaydık ve benim en yakın arkadaşımda oydu. Okulun her katında 2-3 akranım vardı aslında. Kimisi kuzenimdi, kimisi kardeşim. Tabi ben kardeşlerime de kuzen diyordum ve öyle tanıtıyordum. Hala öyle tanıtıyorum, çünkü bu benim kardeşim dediğimde insanların bakışını görmelisiniz. Ah hayat ah, neden bu kadar ayrıntılarla dolusun ki.
Çok kardeşli kişilerin bileceği bir şey, babamızın her birimize ayrı ayrı ilgi göstermesi zaten olanaksız.  Birde buna babamın gamsızlığı eklenince,  iş Arap saçına dönüyor.  Şunu söyleyebilirim ki çoğu kişiden çok daha iyi bir ekonomik durumumuz var,  babamın eş sayısına rağmen. Fakat ben şımarıklıkla ya da israfla büyüdüğümü hiç hatırlamıyorum. Yazlığımızdaki ağaçlardan meyvemizi, sebzemizi toplar, onları konserve yapar kış boyunca kullanırız. Babam artık emekli olduğu için gider bahçesiyle uğraşır haftanın en az 2-3 günü bağıyla uğraşır, domates eker. Annesi ve kardeşleriyle çok sık vakit geçirirler, babaannem zaten orada yaşıyor.
Babam kendisi belki farkında değil ama onu tanımaya başladığım ilk günden beri kendi ailesine çok değer verir ve adeta onlarsız yapamaz. Böyle bir adam nasıl olurda kendi kurduğu ailesine karşı aynı ilgiyi bir gram gösteremez?

Terapinin sendeki olumlu etkilerini anlatıyordun yine konudan konuya atladık ama o kadar güzel anlatıyorsun ki kesmek istemedi.

Evet haklısınız, Mesela bekar evimden aşağı inip hava almaya çıktım, 2 dakika sonra geri dönecektim ki, caddeye kadar inince cadde kenarından yürümeye devam etmek istedim. İçim sıkılıyordu, dakikalarca yürüdüm, düşünüp durdum. Sonunda yolum şehrin büyük çoğunluğunu gören boş bir parka çıktı. En karanlık banka oturdum ve şehri seyrederken bir yandan ağlamaklı oldum. İki dakika sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Aile hayatımı ve babamın bana tutumunu düşündükçe daha çok ağlıyor ve bunun beni deşarj ettiğini fark edince kendimi ağlamaya daha da zorluyordum.
Belki de 20 dakika kadar insanların bakışına aldırmadan ağlamışımdır. Aynı sırada kendi kendime konuşuyor, zihnimde babamla tartıştığımı kurguluyordum. Gözlerimi silip biraz sakinleştikten sonra eve geri döndüm. Çok ağlayan biri değildim fakat ağlamanın bu kadar etkili olabileceği aklıma dahi gelmezdi. Bu seferki gerçek gözyaşlarıydı. Hüseyin Beyin de dediği gibi 'Kadın her zaman ağlar ama erkek ağladı mı hakiki manada ağlar.'
O gün benim için aslında dönüm noktasıydı, artık uğraşmam gerekenin Murat ve Mahmut olmadığına, yargılanması gereken yegane kişinin babam olduğuna karar kıldım. Kendimi öz eleştiriyle o denli değersizleştiriyordum ki gerçek suçluyu bulmak benim enerjimin bundan sonra ona yönelmesine sağladı.

Bu içsel çözümlemelerden sonra terapiler daha iyi gidiyordu, zaman kıstası koymak istemem ama önümüzdeki aylarda değişebileceğime inancım kuvvetleniyordu.
Bilemiyorum, gerçekten ben ben miyim? Çocukluğumdan beri hayatım hakkında hayal kuran, hayatına karışılması konusunda taviz vermeyen kişi ile tüm o pis hislere bulaşan ben, aynı kişi miyiz?
Her zaman hayata karşı dik duran, sırf benim sevdiklerimi, değer verdiklerimi bir başkası daha anlayabilsin diye, benimle birlikte hayatın güzelliklerini ve güzel olmayanlarını görebilsin diye insanları eğitmeye çalışan sanki ben değilmişim gibi davranıyorum.
Şu sıralar bir husus var üstesinden gelmeye çalıştığım. Cinsel dürtülerim ve cinsel fantezilerim. Bu zaten benim farkında olduğum bir gerçekti, lakin zevk almamdan dolayı sorun teşkil etmesinden ziyade, varlığıyla yaşamam gerektiği düşüncesindeydim uzun yıllar. Geçmişimi sorun etmeyi bırakır, kendimle barışırsam zaten yok olacağını düşünüyordum. Aslında sağlıklı bir düşünce.
İçinde bu dürtülerle yaşamaya alıştığında ya da daha kibar bir düşünceyle onlarla savaşmak yerine onların varlığını kabul ettiğinde onlarla yüzleşmek daha kolaylaşır. Ancak sabırsız olmamdan mı öte geliyor emin olamadığım nokta şudur ki, hakikaten canımı sıkıyorlar. Bugün sınavlarıma 2 gün kalmışken kesinlikle oturup ders çalışmam gereken ve hemen hemen okuldan sonra bu olaya daha çok yoğunlaşacağımı bilmeme rağmen cinsel dürtülerime kapılmak üzereyim. Hatta bunları size anlatıyorum. Zamanım değerli desr çalışmalıyım ama halim bu işte.

Her şeye rağmen insanız ve bu dürtüler illa ki olmak zorunda. Ancak bu dürtülerin hemcinslerime yönelik olması beni yıpratıyor. Kendimi değersiz hissetmeme neden olan ve sigaraya başlamam neden olan yegâne sebep bu. Bir yandan buna tam anlamıyla bilimsel bir karşıt bulamamış olmama rağmen yani rasyonel olarak hala eşcinselliğin benim kafamda bir yeri olabilecekken, vicdanımın beni omzumdan dürtüklemesi kayıtsız kalamayacağım bir gerçek. Hala içimde ve bugüne değin karartmadığım kalbimin sesi benim azınlıktaki destekçilerimden.

Bunların bilincinde olmama rağmen içim içimi yiyor, hemen gidip her kim olursa olsun birini bulup sevişmek istiyorum. Ne kadar da hoş geliyor düşüncesi, bu biçimde yaratılmış olmak canımı sıkıyor elbet. Ama dini yönü ağır basan biri olarak şu klişeyi de göz önünde bulundurmak zorundayım ki herkes kendi sınavını veriyor. Asıl hayat elbet burası değil, olmamalı.

Mesela, otobüsteyim okula giderken kumral, hafif sakalları çıkmış düzgün vücut hatlarına sahip bir delikanlı görüyorum. Gözlerim ona kayıyor, ona karşı cinsel arzular beslemeye başlıyorum. Sonra gözlerimi onun üzerinden aldığımda aklım devreye giriyor 'Hadi birazdan ineceksin birkaç dakika daha bakmanın zararı olmaz.'. Sonra tekrar bakıyorum. 1 dakika önce düşündüğüm şey ile o an içerisinde bulunduğum düşüncem çok farklı. Geriye dönmeye çalıştığımda çoğu zaman ne düşündüğümü hatırlayamaz buluyorum kendimi. Sonra sadece o konu kalıyor o an kafamda. Ya onu düşünüyorum ya da bu yaptığım saçma diyip kendimi sorgulamaya ve yer yer kendimi aşağılamaya başlıyorum. Hemen saydam bir yüzey bulup buna karşılık arıyorum adeta, gerçekten bu kadar değersiz miyim? Joseph Nicolasi de bahsediyor bu durumdan." Eşcinsel eğilimi gösteren kişiler sık sık aynaya bakar ve 'Hala ben erkek miyim?' sorusuna yanıt ararlar." diyor Onarım Terapisi kitabında.
Bildiğim tek bir husus var ki buda hayatta ideallerimi gerçekleştirebilmek için değişmek zorunda olduğum gerçeğidir.
Yeni ödevim sigarayı bırakmak, derslerime ve hayatıma daha sıkı sarılmak. Bana ihtiyacı olabilecek insanlara daha yararlı olabilmek. Haliyle, biraz daha kendime gelip değişime ayak uydurmalıyım. Ödevden öte bunları yapmamın bana getireceği faydaların çok bilincindeyim.

Antidepresan kullanmaya başladım hafif doz kullanmamayı tercih ettim, hakikaten kafamın yerinde olmayışı beni rahatsız etti. Bir sorunu çözeceksem bunu sigara bağımlılığıyla ya da ilaçla çözmeye çalışmamalıydım, bu bende kendime daha çok acımamı sağlıyor. Kendime acıyınca ise insanların bana karşı davranışları onları beni neden anlamadıkları sorusuna yöneltiyor ve yine sarmala giriyor, kendimi çok değersizleştiriyordum. Eski alışkanlıklarımdan ve zevk aldığım şeylerden elimi ayağımı çektim. Biraz daha kendimi tanımaya ve kafa dinlemeye uğraşıyorum. Tabii buda beni yoruyor.

Tozdan nem kapar durumdayım şuan. Ne zaman bitecek bu hüsran? Veyahut bitecek mi? Tamam şuan keyfim yerinde aslında, uzun süreden beri yapmadığım bir şeyi yapabildim, ders çalıştım. Hem de ne çalışma, beni masadan kaldırabilene aşk olsun. Aslında dün de uzun süreden beridir yapmadığım bir şeyi daha yaptım, karşı cinsimi arzulamayı başardım. İlginçtir hemcinsimi içeren videolar cazip gelmedi.
Sorun şu ki ileriyi düşünüp bugünden kaygılanıyorum.
"Olayları akışına bırakan ama aynı anda akışa da yön vermeye soyundum." sözüm bu konuda koca bir yalan. Bazen suçlu arıyorum ya neden böyle olduğuma dair. Şöyle bir gerçek de var ki, zaman zaman tek suçlu da benimdir.

Bana yardım etmediklerini düşündüğüm için aylarca beni bunalıma sokanlara kin duyan, babama içten içe karşı hırçınlaşabilen ben aslında değişim konusunda yavru kedi gibi sızlanıyorum. Bu kendimi değersizleştirmekten öte beni anlayan birinin bunu fark ettiği anda söylemesi gereken bir eleştiridir. Ve evet ben bu kadar değişmek istediğim halde neden değişime bu denli karşı koyuyorum?

Ben bu hayata hayvan gibi yaşayıp yemek içmek sevişmek için gelmedim. Benim sorumlu olduğum bir hayatım, kardeşlerim, ailem, vatanım ve her şeyden önemlisi kendi hayallerim,  ideallerim var. Benim gidip kendimi ateşe atmam demek bunları da yok etmem manasına geldiğinden işte bu güne değin oraya adım atmaktan çekinirdim. Hala da öyleyim. Lakin masumane görünen, cinsel dürtülerime ayak uydurup yaklaşıp ellememe, bulaşmama stratejim beni bugün içinde bulunduğum ruhsal bunalıma soktu. İki yanımı vicdanımı ve dürtülerimi o kadar şiddetli hissediyorum ki, artık dışarıda tek başıma yürürken, konuşurken, yiyip içerken fark edilir biçimde dengesizleşiyorum.

75
Önceden hoşlantı duyduğum adam benim ev arkadaşımdı. Doğrusu, ondan hoşlanmıyor ve aksine itici buluyorum. Fakat o ona açılmam ve arkamdan duydukları vesilesiyle kendisinden hoşlandığımı düşünüyor. Ben kendimi artık değiştirmem gerektiği ve ileride aile kurabilmek için tabularımı yıkarken bu sene aynı eve çıktığım adam benim kendimi sorgulamama ve manasızca kendime suç atmama sebebiyet veriyor. Yapım gereğince çok uzlaşıcıyımdır ve kim ne der veya ne düşünürse ben de kabul ederim. Bu beni ben yapan ve beni her seferinde insanlara karşı objektif olma konusunda uyaran özelliğimdir. Aynı zamanda içinde bulunduğum terapi sürecine en çok zarar veren özelliğimde buydu.

Hüseyin bey bu konuyla ilgili olarak aslında son noktayı koymuştu: "Sen ne zaman abileri (ev arkadaşım ve diğer abiyi bahsediyor) bırakırsın, işte o zaman eşcinselliği de bir rafa koyabilirsin." demişti. Çok hak vermiştim kendisine.
Zaten onlarda kendilerini 'biz seni dinledik, derdinle bir iki saat dertlendik ama şimdi kafamızı kuma gömüyoruz ve sana destek olmak için söz verende biz değildik' saçmalığına inandırıyorlar, haliyle ortada kalan ben oluyorum.

Bir de Mahmut var, ev arkadaşım. Kendisinden hoşlandığımı düşünen ve davranışlarıyla da beni ondan hoşlandığımı düşündürmeye iten kişi. Onu ve Murat’ı aklımdan atamayışımın, onları erotik olarak çekici bulmamdan değil, onları davranış olarak itici bulmamdan kaynaklandığını bilmeyen kişi.
Fakat beni üzen nokta bana neden bu kadar soğuk davranmış olduğudur. Konuyu açtığımda o da beni teselli etmek için kendinden bir şeyler söylemişti. Ama ona bağlı olduğumu düşünmesi ve beni gerçekten kendine bağlaması onun şeytani özelliği. Bu özelliğini fark ettikten hemen sonra bana bunu bir arkadaşında uyguladığını itiraf etmişti laf arasında. Aynı zaman da bana da uyguluyor.

Bunu bana düşündüren şey, hayatımla ilgili tüm detayları ona anlatmamı ısrar etmesi ve bunlardan sonra bu konuda tepkisiz kalması olmuştur. Fakat dediği yegâne şey 'Murat’ın benden hoşlandığını söyledi.' oldu. Açıkça şöyle düşünüyorum ki Murat’la aramı açmaya çalıştı. Ben ise buna yem olmuş aylarca süren bir bunalıma sürüklenmiştim.
Bunu onun ağzından duymak bende bazı soru işaretlerine yol açtı. Benim hakkımda konuşuyorlar mı?  Evet, bunu konuştukları aşikâr. Beni konuşuyorlar ama benim için dertleniyorlar mı? Bundan emin değilim.
Bende bunu anlamıyordum doğrusu, oysaki beni sert hakaretlerle başından savsa bir iki gün üzülür üçüncü gün toparlardım kendimi.

Aylardır içinden çıkamadığım soru, bana karşı neden değiştikleri. Benim şuana kadar biriyle birlikte olmayışımın nedeni Allah’ın müsaade etmemiş olmasından kaynaklı. Hâlbuki ben bu yolda ciddi çaba sarf ettim ve biriyle ilişkiye girmemek konusunda kararlıydım.  Onlara da söylemiştim. Allah eğer beni böyle sınamak isteseydi ve bende bu yola sapsaydım Murat ve Mahmut’un benle ilişkilerini kesmekte haklıydılar.
Terapilerde bu konuyu ve yaklaşımlarımı detaylıca ele aldık. Sonrasında ki gelişmelerden bahsedeyim.  Bana destek olmadığını düşündüğüm ve şuanda ev arkadaşım olan Mahmut ile yüzleşmeyi göze aldım. Benim hakkımda ne düşündüğünü sorduğumda, anlattıklarımın çok bir şeyi değiştirmediğini söyledi. Bunu sormam, gerekiyordu. Kafamdakileri bitirmek zorundaydım. Beni daha iyi anlamak için kendince sorular sordu; ‘’ Bu olay sana tiksinç gelmiyor mu? Erkeklerin ne özelliğine bakarak tercih yapıyorsun.’’ Bana sorduğu sorular belki merakını gidermek içindi diye düşündüm ama kendisi, ben bunları sorarken belki de sorunun bu tarz bir problemde olabileceğini düşündüğünü o yüzden bu kadar açık sorup beni buna ittiğini söyledi. Yönetemi bana tersti, bu konuda açık konuşmayı sevmiyordum ama yine de uğraşması beni yalnız olmadığım konusunda ikna ediyordu.

Hüseyin Bey anlattıklarıma dayanarak aslında erkeklerden sevdiğim birinin olduğunu, ona karşı derin duygular besleyip ondan ilgi göremeyişimi anladığını belirtmişti. Yani yine çözmüştü beni, yine sobelemişti.  Tedavi olmaya çalışan beni değil de, hakikaten ev arkadaşına karşı bir şeyler besleyen beni gördüm. Bu beni derinden yaraladı, çünkü ben bunun aksine inanıyordum. Fakat şimdi daha net görüyorum ki uğraştığım benliğim aslında ev arkadaşına karşı karşılıksız ve gizli bir aşk beslemekte.
 Kendi benliğim ise sınavlara birkaç hafta kaldı ve üyesi olduğum vakıfta işler çok yoğun. İkisini birlikte yürütebilmekte.
Terapiye başladığım sırada içinde bulunduğum vakıfta daha ağır bir sorumluluğu omuzlarıma aldım. Her şey tıkırında ilerliyordu fakat öyle bir noktada buldum ki kendimi, benim ayrılmamla birlikte içinde bulunduğum ekibin kopması kuvvetle muhtemel. Kafamın bu kadar bozuk olmasına rağmen ve dersleri bu kadar önemsediğim halde her şeyi bırakıp tek uğraş edindiğim vakıf benim tek yaşam kaynağım şu sıralar.

Her şey bir yana, ilaçtan mı kaynaklı bilemiyorum ama kendi benliğimle vicdanımın arasında adeta çırpındığım zamanlarda,  arzularımın karşı cinslerime karşı olması beni şaşırtıyor. Ne yalan söyleyeyim her zaman kadınları arzulamayı başarabileceğime inanıyor olsamda lakin bu son raddede çokta baskın olamıyordum ve bu yüzden daha kolay olan erkekleri arzulama duygum devreye giriyordu.
Fakat bu sefer yine can sıkıntısıyla açıp izlemeye başladığım pornografik içerikler en başta erkekleri izleyip işimi görüp hemen aradan çıkarma yönündeyken en son kendimi kadınlardan keyif alırken, bunun daha uzun sürmesi için çabalar buldum.
Yapmam gereken ödeve göre bir erkeğin beni aktifleştirecek tarzda bana dokunması, öpmesi ve gerekeni yapması doğrultusunda fanteziler üretmekti,  fakat bir kadının bana bunları yapması daha hoş geliyordu doğrusu. Hocanın bu hafta verdiği ödevi değil de sanki gelecek haftaların ödevini yapıp getirmişim gibi bir durum söz konusuydu.
Bu gelişme çok hoşuma gitse da beni kişiliklerim arasında daha travmatik bir duruma soktuğu ve ertesi günde bir erkeği çok daha fazla arzuladığım gerçeği can sıkıcıydı.

Terapiye artık iyice inanmaya başlamıştım çünkü beni hakikaten değiştirmeye başlamıştı.
Fantezilerimden bahsetmiştim size. Erkekleri gözetlemeye bayılıyorum doğrusu. Geçen gün de karşı cinsimi arzulamayı başarmış ve hemcinslerim olan erkekler bana biraz yabancı gelmişti. Yine ertesi gün bir erkeği arzulayacağım gerçeği kaçınılmazdı. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Yine ev arkadaşımı banyoya girince gizlice izlemeye başladım.  Evet zevk aldım fakat önceki kadar değildi. Oldukça hoşuma gidebilecek pozisyonlarda gördüm fakat normalde hoşlandığım kadar çok hoşlanamadım.

İstediğim görüntüyü yakalamıştım, penisi bana doğru dönüktü ve (a)normalde bunu şevkle karşılardım. Fakat çokta bir şey hissetmedim. Asıl ilginci, önceden onun dikkatini çekmek, bana baktığını fark etmek bende anlamsız bir özgüvene neden oluyordu fakat şuan ona karşı çokta bir şey hissetmiyorum ve birkaç gündür nasıl oldu da onu çok düşünmemiş olduğum beni şaşırtıyor.

Özetle o günüm sıkıcı ayrıntılarla dolu olsa da erkeklere karşı bir anda bu kadar hissizleşmem ilginç.  Sanıyorum bu detay beni yıpratıyor ve kendimde değilmişim imajı oluşturmaya çalışıyorum. Bu da beni değişime karşı inançsızlaştırıyor, ümidimi kırıyor. Tahmin ediyorum ki bu süreçte bunları daha çok yaşayacağım, ama hayata tutunmak ve hayatı hakiki manada anlamayı seven biri olarak söyleyebilirim ki, hayatı anlayıp yöneten ve parmakla gösterilen insanların büyük çoğunluğu kendisiyle ya da toplumla mücadele etmiş ve kazanıp onları da kazandıran/değiştiren kimselerdir.
Dünyanın öbür ucundaki eşcinsel eğilimleri olan biz heteroseksüeller şunun farkında olmalıyız: eşcinsellik zihinsel bir engel olduğu kadar toplumsal ölçekte de bir muallak olduğundan buradaki herkes aslında bu olguları aşabildiği zaman potansiyel birer liderdir.
Başka nasıl etkileri oldu terepilerin sana?
Dalgınlıklarım azalmıştı. Otobüs ekranına bakınca yanlış otobüse bindiğimi fark edip inmiyordum uzun süredir. Tabii otobüsü beklediğim sırada manasızca bacağımı hırsla salladığımı ve yerimde duramadığımı fark etmelerimin sonucunda kendime acıma duygusu geliştirmemin beni nasıl rahatsız ettiğini unutmamak lazım. Böyle türlü türlü kafalara girmem çok nadir oluyor şimdilerde.
Bazen insanlar yüzüme karşı bunu söylüyor, olmayan şeyleri olmuş, konuşulmayan şeyleri konuşulmuş gibi anlatıyorsun. Bu doğru olmasına inanmak istemediğim bir olgu fakat her insan arada şaşırabilir öyle değil mi?
Vakıftan söz ediyorsun sakıncası yoksa oradaki görevin ya da faaliyetlerin nelerdi?
Bildiğiniz rutin vakıf işleri;  ilim yayma kendimizden küçüklere ilim öğretmek, büyüklerimizin dini sohbetlerinden feyz almak gibi ama ben size en son olanları anlatmayı isterim.
Sen nasıl istersen,  dikkatle dinliyorum seni Nedim…
Her hafta vakıfta arkadaşlarla buluşup kitap kritiği yapıyorduk. Buna Murat de dâhildi. Kendisinden ne kadar haz etmesem de fikri ortaya atan oydu ve ben de kendimi geliştirmeye çok hevesli olduğumdan oraya bağımlı gibiydim.
Bir siyer kitabını tahlil ediyorduk ve konu Peygamber'imizin çok eşliliğine geldi. Bir arkadaş çıkıp bu konunun Türkiye'de uygulanmaması gerektiğini, eğer İslami bir hukuk sistemi uygulanırsa bir dayanak olacağından  bu konunun bir daha düşünülebileceğini söyledi. Ama açıkça şunu da ima ediyordu ki, çok eşliler şuan ki toplumda haram işliyorlardı.
Tabi beklemediğim bu cümle karşısında şoke olmuştum, çünkü benim babam da bunlardan biriydi. Evet, çok memnun değildim durumdan fakat şu güne değin sorgulamak istemediğim, babama kin duymamak için çekimser kaldığım bir konuydu. Fakat yine de İslam'da yeri olan bir hususa böyle hüküm koyması ters geldi.

Ben orada patladım ve kitap tahlilini bırakıp uzun bir süre çok eşliliği savundum ve beni yadırgayacakları türden kaba bir dille konuştum. Tahlili bitirip evlere dağılırken düşünmek istemediğim bu konunun tekrar açılması canımı sıkmıştı. 
İlk terapimde Hüseyin Bey ile bu konuyu konuştum. Peygamberimizin sünnetini uygulamak için düşünmeden her fırsatı uygulayan kimseler bazı sünnetleri derinlemesine incelemekten geri kalıyordu belli ki. Hüseyin Bey ise daha önceden dikkat etmediğim bir noktaya değiniyordu. Peygamberimiz,  Hz. Hatice yaşarken ikinci bir evlilik yapmamıştı ve Hz. Hatice'den olanlar dışında diğer eşlerinden çocuğu zaten yoktu. Yaptığı diğer evlilikler ise dönemin şartlarında normaldi. Ayrıca Peygamberin kendi davasını daha etkili anlatabilmek için eşlerini diğer kabilelerden seçmişti. Bu sayede baya yol almıştı dönemin cemaati içinde.
Şimdi Babama dönüyorum. Sayısını belirtmek istemediğim kadar çocuğu var. Benim, benden 3 ay küçük olan babamın diğer eşinden bir kardeşim var. Benden bir yaş büyük öz abimin ise yine yaşıtı olan başka bir kardeşi.  Ablamın ise yaşıtı olan başka bir diğer kardeşi daha. Farklı bir aileydik çoğunluğa göre. İnsanlar için bu çok acayip bir durumdu. 
Benim benle yaşıt kardeşim var bana hiç benzemiyor ve aynı sınıftayız,  bu çok acayip algılanıyordu. Hep bir açıklama zorunluluğu, hep bir ayrışma sebebiydi.
Misal bir kardeşimin 3 ay küçük bir abimin yaşıtı olan başka bir kardeşi var düşünsenize. Gel de anlat derdini soran meraklılara.

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 273