Gönderen Konu: RIZASI YOK: Bir Kereden Çok Şey Olur! Eşcinsellik: İçimizdeki Şeytan Annelerimiz  (Okunma sayısı 701 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Serpil hanım ile konuşacağım bugün. Annelerle konuşmak geçmişe gidip kendi anneliğime göz atmamı sağladığı için daha yorucu oluyor, gönlüm daha bir burkuluyor. Sinirleneceğim bir şey duyduğumda kendi yaptığım hatalar aklıma geliyor ve sakinliyorum. Buna rağmen bu kitap çalışması dâhilinde yaptığım tüm görüşmelerin içerik toplamına baktığımda; çok net olarak çocuklardan yanayım diyebilirim. Yani tarafım ben, çocukların tarafındayım. Kendime ve görüştüğüm annelere eleştirel yaklaştığım, hatta kimi zaman içimden kızgın olduğum doğrudur. Sevgili Psikolog Hüseyin Kaçın’ın deneyimleri sonucunda anneler ile ilgili bir hezeyanı bir tespiti var ki katılır mısınız bilmiyorum.
:
HOCAM BURAYA EKLEYİN SİZ ŞU ANNELERLE İLGİLİ ÇOK UÇ ÇOK İTİCİ GELEN AMA BENCE COK DOGRU OLAN GORUSLERİİNİZ. TESEKKURLER. EN SON OKUMADA BURAYA AYAR ÇEKERİZ SİZ LÜTFEN GEREKEN EKLEMEYİ YAPIN İSTEDİĞİNİZ KADAR.
Serpil hanım tipik Ege insanı. İçten, samimi, sıcak ve dobra. Görüşme süresince git geller yaşasa da rahattı, kendine karşı bu düzeyde özeleştiri de bulunan tek anne oydu diyebilirim.
Serpil hanımın dilinden, kendine özgü anlatımıyla dinleyin bakalım oğlunun çocukluğunu, kendisinin anneliğini. Bakalım sizlerde de geriye dönük bir benzerlik olacak mı, sorgulatacak mı ebeveynliğinizi?
15 yaşına yeni girdi evlatlarım. İkizi var. Biri kız biri erkek. Oğlum on aydır düzenli terapiye gidiyor ayda bir defa.
Oğlum çocukluğundan beri benimle içli dışlıydı, çok yakındık, babayla mesafeliydi. Babamız içine kapanık, çekingen, girişimci olmayan ama çok çalışkan, melek gibi bir adamdır.
İkizler düşkünler birbirlerine, iyi anlaşırlar hatta ikisi bir olur bana cephe alırlar, hiç sorunları yok aralarında sevgi bağı çok güçlü. Kızım mesela oğluma göre daha kendini koruyabilen daha sert bir çocuktur. Kızımla sorunum yok hep iyiydi aramız, her şeyini anlatır bana.
Çocukken de çok usluydu oğlum, kavga dövüş hiç yaşatmadı. Sokakta ya da site içinde çok geç saatlere kadar sokakta oynayan, bisiklet süren, paten kayan bir çocuktu. Yani o çocukken erkek çocuklarıyla oynardı. Sonra ilkokula başladığında uzaklaştı erkek çocuklarından.
Babamız daha pasif evin içinde ben daha otoriterim. Kuralcıyım.  Apartmanda görüştüğümüz herkesin kızı var, erkek çocuk hiç yok. Hatta sülaledeki tek erkek çocuk benim oğlumdur. Kardeşlerimin hep ikişer tane kızı var. Amcalarının da öyle. Oğlum bebekliğinden beri etrafında hep kızlarla, kadınlarla büyüdü.
Aile bağlarımız, akraba ilişkilerimiz çok yoğundur, aynı apartmanda aynı mahalledeyiz sülalece. Cıvır cıvıl kızların içinde geçti yaşamı. Şimdi bile her gün 6 kız içinde bir erkek bizimkisi.
İlkokul 2 ci sınıfa kadar bizimle uyudu zaten, ayrı odaları vardı ama gece tuvalete kalkınca yanımıza gelirdiler, birlikte uyurduk.
İlkokula başladığından beri her gün okuldan gelince soyup kontrol ederdim ikizleri, okulda bir şey olmuş mu, başlarına bir iş gelmiş mi diye. Yani ben hep çok dikkatli bir anneydim, doktorla göre de çok kontrolcü bir anneymişim.



HOCAM BURAYA BİR KUCUK EKLEME YAPIN BENİM AĞZIMDAN, YADA KENDI AGZINIZDAN NASIL UYGUN GORURSENIZ. ANNE DOKTORLARA LAF ATIYOR SON KELIMESINDE. PSIKOLEJIYE TERS BIR SEY YAZMIYIM BEN  YANI DİKKATLİ OLMAKLA KONTROLCÜ OLMAK ARASINDAKI FARKI NET ORTAYA KOYAN BIR KISA ETKIN TANIM LAZIM BANA. YADA SIZ NE DERSENIZ O BELKIDE KADININ HERGUN COCUKLARINI SOYUP KONTROL ETMESININ NE DENLİ ABSURT OLDUGUNUN ALTINI CIZMEK ONEMLI. BİLEMEDİM SIZE BIRAKIYORUMM.

Çocukken sadece mutfak oyuncakları, yemek pişirme aparatları aldık. Çünkü çok isterdi, yemek yapar mutfak oyuncaklarıyla çok vakit geçirirdi. Dayısı aşçılık yapıyor, ona heves etmiş olabilir diye düşündük. Dayısıyla arası da çok iyiydi. Dayının yaptığı yemekleri izler sever taklit ederdi.  Ama şimdiki aklım olsa bu tarz oyuncakları almazdım. Daha dikkatli davranırdım. Çocukken sürekli benle mutfakta vakit geçirmesine izin vermezdim. O kadar çok yanımda eteğimde tutmazdım çocuğumu.
Aslında düşünüyorum her tür istediği oyuncaklarda alındı; tabanca, tren yolu, araba seti, hayvan setleri hepsini istedi çocuğumuz, biz de aldık, hepsiyle oynadı aslında. Ne isterse aldık. Paten, bisiklet, atari, tablet hepsini.
En önemli hatamız bu 4 artı 4 eğitim sisteminden kaynaklı oldu. Çünkü anaokuluna gitmeden direk birinci sınıfa başladılar. Çok bocaladılar ikiz oldukları için, tabi biz de bocaladık.
Hüseyın Bey; ‘’özgüven eksikliği’’ var diyor ve bence direk birinci sınıfa başladığı için oldu bu durum. Öğretmenleri hep ‘’bunlar küçük başladı, geriden geliyorlar, anaokuluna göndermeden ilkokula başlatmışsınız’’ diyerek sıkça fırça attı bana, ben de çocuklara sıkça fırça attım, ne yalan söyleyeyim çok baskı kurdum.
Yaşıtlarıyla araları açılmasın onlardan geri kalmasınlar diye üzerlerine çok gittim, çok kızdım; salak mısınız siz, ezik misiniz diye çok baskı yaptım, dayak bile attım yetişemeyeceksiniz sınıftakilere diye. Bence o en büyük hatamız bunlar oldu. Arkadaşlarıyla kıyaslama yaptım hep, onun dışında inanın düşünüyorum başka hata bulamıyorum.
Nerde hata yaptık diye çok çok düşünüyorum şimdilerde İklim Hanım.
Serpil hanımcığım konuşmaya başladığımızdan beri ‘’Babamız melek gibiydi ben çok serttim, çok bağırırdım’’ dediniz, sizce bu bir hata değil mi? Melek gibi bir baba değil otorite kuran bir baba, dominant olmayan sevgi dolu bir anneye ihtiyaçları var çocukların; şefkat anneden kurallar, otorite babadan olmalı diyor uzmanlar. Oysa sizin ailenizde her tür ihtiyacı karşılamak sizdeymiş; tüm konularda izin alma, onaylanma, kontrol, para ve harçlık meseleleri, kurallar, bağırmak çağırmak sizdeymiş. Baba  da etkisiz eleman, akşamdan akşama gelen misafir gibi. Yanlış anlamadım anlattıklarınızı değil mi? Lütfen düzeltin beni.
Aynen öyle İklim hanım çok güzel özetlediniz, bizim evde işler aynen böyleydi. Dahası da var.
 
Babayla hiçbir konuda yüz göz olmadıkları gibi hiçbir konuda yüz yüze bir tartışmaları ya da ters düşmeleri de olmadı çocukların, çünkü baba en zor isteklerini bile yerine getirdi. İstekleri hiç bitmezdi çocukların, en pahalı oyuncakları isteyen çocuktu oğlum ve babamız hiç ikiletmezdi, çok çalışırdı. En marka giysiler yedi yaşından beri hayatımızdaydı. Çocuğu hiçbir istediğinden mahrum bırakmadı ve bir tokat bile atmadan sesini yükseltmeden büyüttü. Ben öyle değilim. Sinirlendirdiklerinde tokat atıp bağırıp çığırmışlığım çok oldu, dayak çok değil ama bağırmak, azarlamak sık yaptığım şeydi. Tabi son 2 yıldır zaten şiddet kalktı ama evde hep bağırgan bir anne var.
Evde çalışıyorum, çalışan ailelerin çocuklarına bakıyorum, aile bütçesine katkı sunmak için. Bunun payı büyük tabi hep evdeyim, o yüzden iç içeyiz çocuklarla.
İlk nasıl fark ettiniz ya da oğlunuz mu size açıldı?
Ben fark ettim, iki yıl önceydi. Çarşıya pazara çıkınca insanlar bir tuhaf bakmaya başladı çocuğuma ve çoğu zaman onu kız çocuğu sanıyorlardı. Çok rahatsız oluyordum. ‘’Güzel kız sen ne istersin’’ diye sordu bir keresinde mesela garson sipariş alırken. Ben hemen yakışıklı çocuk demek istediniz sanırım, o bir delikanlı çünkü diye düzetme ihtiyacı duyuyordum.
‘’Neden kız gibi davranıyorsun, sinir oluyorum senin bu hareketlerine’’ dedim bir gün, çok sert bir tavırla. Ağlamaya başladı oğlum, boynuma sarıldı ‘’anne ben hastayım ve bunun tedavisi yok, böyleyim işte, sen niye beni böyle sevmiyorsun’’ dedi. Çok afalladım, çok acıdım, ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırdım. Hiç beklemediğim bir tepkiydi.
Ben 45 yaşındayım çevremde hiç bu konu konuşulmamış, hiçbir şey bilmiyorum. Bu tarz şeyleri ne görmüşüm ne duymuşum, akraba veya eş dost çevremde şakası bile edilmeyen bir konu bu. Örfümüzde âdetimizde görülmüş şey değil.
Hal ve hareketlerin değişiyor, dikkat çekiyorsun, hep kızlarla gezdiğin için oluyor, düzelt kendini diyebildim. Başkaca bir şey de anlamadım zaten, hele öyle LBGT falan hiç canlanmadı kafamda, bakın şimdi bile söyleyemedim düzgünce harflerini bile.
Zerre aklıma bu işler gelmedi. Meğerse o bunu kabullenmiş bile. Ben sürekli uyarırdım ergenlikten beri hareketlerine dikkat et diye kaç defa rahatsızlığımı söyledim ama benim anlayacağım şekilde bir açıklama yapmadı.
Neydi o hareketleri sizi uyarmaya iten, rahatsız eden?
Çok fazla el hareketiyle konuşuyordu, mimikleri çoktu, kıvırarak yürürdü, bazen çok aşırı kibar davranışlar yapardı. Apartmanda, okulda, kızlarla bir saatten fazla vakit geçirsin direk daha abartılı oluyordu bu halleri.
İşte o gün telefonunda arkadaşlarıyla mesajlaşırken yakaladım. Bu konuları yazışıyorlardı. Zaten çocukluktan beri kız arkadaşları daha çoktu onlarla oynamayı seçiyordu, samimi olduğu bir erkek arkadaşı yoktu.
Serpil hanım geç bir farkındalık yaşamışsınız, aslında çok fazla sinyal vermiş çocuğunuz ama siz sanırım gözünüzle görmeden konduramamışsınız, o açık seçik mesajları okumak ne hissettirdi size?
Çok büyük hayal kırıklığı yaşadım öğrendiğimde, yıkıldım aslında ama hayatta kalıp savaşmaya çalışıyorum, ona yön vermek için ayakta olmak zorundayım,  yıkılmaya hakkım yok ki. İçim çürüdü, ciğerim yandı günlerce ateşler içinde yandım.
En yakınlarımla bile yani hiç kimseyle paylaşamayacağım korkunç sırrım vardı artık. Düşünsenize başka kimsenin duymasını asla istemediğim bir büyük sorunum vardı. Yaşamım bundan tedirgin olarak geçecekti. Son nefesime kadar bu endişe ile yaşamaya mahkûm olmuştuk eşimle.
Görüştüğüm herkeste olduğu gibi Serpil hanımda da deşifre olma korkusu hat safhadaydı. Bu korku zaten ilk etapta farkındalığı etkileyen. Yani çocuklar sıkıntılarını içsel karmaşalarını ailenin gözüne gözüne soksalar bile korkudan yüzleşmemek için irdelemiyorlar.
Oğlunuzun kendi hikâyesi nasıl anlattı size, kendi içinde yaşadığı farkındalığı o ne zaman ve nasıl keşfetmiş?
Hüseyin hocaya da bana da anlattığı hikâye aynı. İlk defa ortaokulda bir erkek çocuğunu çok beğenmiş takıntı haline getirmiş ama sonra sevgilisi olduğunu öğrenmiş ve çok yıkılmış. Çok acı çekmiş. Neden ben bu çocuktan bu kadar hoşlanıyorum, ona aşk duyuyorum diye çok merak etmiş.
Kendi kendine ben böyle miyim, şöyle miyim diye sorgulamış internetten. Araştırmaya girişmiş ve LGBT ile tanışmış. Onlardan bilgi almış ve öyle olduğuna ikna olmuş. Bence internet çocuğu etkisi altına almış. Böyle doğduğuna inanıyor, bu konuda çok iddiacı, hatta hiç değişmeyeceğine inanıyor, terapinin işe yarayacağını düşünmüyor, benim isteğimle gidiyor.
O mesajları okuduğunuz güne geri dönelim Semra hanım. Ne yaptınız o gün?
Bu kadar aleni yazışmaları okumanın paniğiyle hemen babasını eve çağırdım.
Ben yakaladım, ortaya çıkardım, babasına duyurdum diye bana ‘’hayatımı mahvettin’’ diyor. Baba benden öğrendi, o yüzden çok tepkili. Öfke saçtı bana babası gelene kadar.
Sırf ben söylediğim için doğru bulduğu bir şeyi bile yapmaz, inatlaşır benle çünkü babaya bu olayı duyuran olduğum için artık eskisi gibi değil bana karşı tavırları. Düşman gibi. Didişiyoruz. Ak dediğime kara diyor.
Ne yaptı babası durumu ona ilk söylediğinizde?
Eşim ilk öğrenince şok oldu. Üç saat odasına kapattı kendini düşündü tarttı herhalde. Sonra oğlumuzla konuştu sakince sordu ona; doğrumu annenden duyduklarım diyerekten. İtiraz etti tabi, asla itiraf etmedi babaya. Yazışmaları gözlerimle okumuş olsam da babaya karşı beni yalanladı. Tabi gördüğüm mesajları da silmiş. Tertemiz etmiş telefonunu.
Ben başka kime söyledin, kime yazdın, kim biliyor bu konuyu çevremizden diye üzerine yürüdüm. Şiddet göstereceğimi düşündü. O zaman az da olsa konuşmaya, itiraf etmeye başladı.
O gece babası bana göre daha mülayimdi, her zaman olduğu gibi asla otorite göstermedi. Ben kimse bilmeyecek duymayacak dedim, çok sert biçimde. Sonra ailecek hep birlikte konuşup yıpranmamak için evimiz dışında kimseye söylenmeyecek bu iş diye karar aldık.
Ertesi gün bulunduğumuz ilde ergen psikoloğuna götürdük. Oda yüzümüze pat diye ‘’çocuğunuz eşcinsel olduğunu savunuyor, bunu kabul etmelisiniz, bu bir cinsel tercihtir, kendisi tercihini kullanıyor saygı duyun’’ dedi.
O an bu duyduklarımızın bizi nasıl çarptığını anlatamam size. Derman bulmaya gidip, buz gibi cevaplar alınca sudan çıkmış balığa döndük. Neyse bu şok olma kısmını tahmin edersiniz siz İklim hanım çok dinlemişsinizdir. Asıl vahim olanı çocuk bu söylemden yüz buldu. Şimdi hala papağan gibi aynı sözleri tekrar ediyor. Aslında cinsel seçiminden emin olacak yaşta değil. Bir sürü etken var. Bir sürü dışardan edinilmiş kirli bilgi ve algı altına alınmışlık var çocuğun üzerinde. Yani sağlıklı bir düşünmeyle ruh haliyle aldığı bir karar değil.
Sonra işte aldım oğlumu hastaneye götürdüm; hormon testi ve yapılması gereken tüm diğer tersleri yaptırdım ama sonuçlar normal çıktı. Kendisi de yanımdaydı öğrendi işin sadece psikolojik olduğunu. Ben araştırmaya devam edince Hüseyin beyi buldum, başka şehir de olmasına rağmen hemen götürdüm oğlumu ama o ilk psikoloğun verdiği tepkiyi kendine o kadar kalkan edindi ki şimdi bu önyargısını yıkmak çok zor oluyor.

« Son Düzenleme: 18 Aralık 2023, 10:50:06 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Şuan çocuğuma yardım etmesi için bu konudaki en tecrübeli uzman psikoloğa gidiyoruz ama direnç gösteriyor. Oysa kafa karışıklığını ve psikolojik sorunlarını çözerse belki alacağı kararlar çok daha sağlık olur.
Aslında ilk başladığı dört beş seans sonrası dışardan gayet net gözlemledim; iyi geliyordu, sakindi. Son terapi de ne oldu henüz anlatmadı ama babasını bırakıp seanstan çıkmış ve bilmediği bir şehirde kaçmış gitmiş.
Babası da çok sinirliydi, ilk defa eşimi böyle gördüm çocuklar konusunda. Gergindi, söylenip durdu telefonda bana. Yatıştırdım onu. Çocukta sokaklarda, açmıyor telefonu, meraktan öldüm. Kardeşi üzerinden arattık, bir tek ona bilgi verdi de babayla buluşturup eve gelmesini sağladık.
Babasına anlatmış, ortaokulda anlıyormuş diğer çocuklar ve baya dalga geçiyorlarmış oğlumla, yani akran zorbalığını çok yaşamış. Şuan ki okulunda sorunu yokmuş.
Şimdilerde zaten rol yapıyor, çevreye gizliyor kendini. Eskisi gibi değil, hareketlerini kontrol altında tutuyor dışarıya karşı. İki tane erkek arkadaşı varsa yirmi iki tane kız arkadaşı var, eve gelip gidenlerde hep kız zaten.
Sonra günlerce sorguladı kendini babamız, migreni tuttu düşünmekten ve bana hep  ‘’Hanım biz nerede hata yaptık? Neden bizim başımıza geldi bu iş? Diye sorup çok durdu, kafa yordu ama bir sonuç alamadık.  Ama oğluna çok anlayışlı davranıyor, üzerine gitmiyordu. Hatta daha dün biz oğlumla çok kötü tartıştık,  babası aramıza girip gayet sakince ‘’ergen olduğunuzu anlıyorum, sorunlarınız var, kanınız deli akıyor eyvallah ama saygısızlığa gerek yok’’ dedi.
Oğlumda ‘’bak babam senden daha anlayışlı, ergen olduğumuzun farkında en azından’’ diye cevap verdi.
Manga anime diye kitaplar, oyunlar, videolar, müzik grupları ve klipler var. Bilirsiniz işte onlara çok meraklıydı yıllardır. Babasına seri halinde aldırdı hepsini. Bu manga da aslında LGBT özentisi yaratıyormuş diye okudum internette. Çocukların beynini karıştıran, erkek erkeğe sevişmeyi hoş gösteren çizimler varmış içinde. Sonra biz onları topladık attık ve yasakladık manga ve anime işlerini evde. Ben bunlardan çok etkilendiğini düşünüyorum. Keşke zamanında araştırsaydık şöyle bir bilene sorsaydık en azından içinde ne var ne yok bu kitapların videoların diye baksaydık. Çok pişmanım.

BU KISIMA SEVGİLİ MUHAMMETDEN YARDIM ALALIM . İSTEDİĞİ GİBİ BU KISMA İSTEDİĞİ KADAR EKLEME YAPSIN OKURU AILELERI BİLİNÇLENDİRİR HATTA KONUNUN UZMANI BİR GAZETECI ARKADASIM VAR KONUYU ONUNLA GORUSTUM DIYE BEN MUHAMMEDIN ADINI VERİP ONUN GORUSLERINE YER VERELİM UZUNCA YA DA  KENDISİNE BIRAKALIM NASIL ISTERSE OYLE DE OLABILIR.

Üniversiteyi kazansalar da bensiz gitmeyeceklerini biliyorlar. 4 yıl okur geliriz annecim diyorum hep şaka yollu, hatta ikiniz de aynı ili kazanında bari rahat edelim diyorum konusu geçince. Babası da söylerdi ‘’anneniz sizinle gelir, hafta sonları da ben gelirim yanınıza ya da siz isterseniz gelirsiniz’’ derdi.
Baskı altında yaşamıyorlar aslında maddi olarak da gezip tozma olarak da özgürler, istedikleri yere gidiyorlar, arkadaşlarıyla buluşuyorlar çarşıya avm ye gidiyorlar, doğum günlerine gidiyorlar, yani aile yanında yaşasalar da yalnız gibiler, baskı yapmıyoruz. İki yıl var daha zaten üniversiteye gitmelerine.
Hayatımı bitirdin mahvettin senin yüzünden oldu diyor başka bir şey demiyor bana öfkesi hiç bitmiyor. Terapiden sonrada konuşmuyor kabuğuna çekildi.
Üzerine gitmiyorum, kendi isterse anlatıyor olan biteni. Çoğunlukla ‘’inanmıyorsun, düzelmeyecek, hiçbir şey değişmeyecek, boşuna para vereceksin’’ deyip duruyor.
Hüseyin Bey bizi uyardı, sorunlarını babayla çözsün, siz aradan çıkın dedi. Bunu uyguluyoruz. En büyük hatamız da oymuş zaten, çocuk daha çok benimleydi her yere benimle giderdi. Babayla kaliteli zaman geçirmez, hatta birlikte hiçbir şey yapmazlardı. Şimdi alışverişe babayla yolluyorum.
Her yere; pikniğe sinemaya, tatile, avm ye hep beraber ailecek giderdik biz ya da sadece benimle. Sadece baba oğul birlikte yaptıkları hiçbir aktivite yoktu. Şimdi bunu sağlamaya çalışıyoruz.
Kılı, tüyü, sakalı çıkmaya başlıyor mu, pipisi kalkıyor mu, boşalıyor mu diye hep kontrol ederdim düzenli olarak. Ben yıkıyordum zaten çocukları ergenliğe girene kadar.  Oda ‘’pipim sabah kalkınca sert oluyor, tuvalete hemen gidemiyorum, inmesini bekliyorum’’ gibi gayet normal erkek çocuk anlatır gibi anlatırdı bana hiç rahatsızlık duymazdı, negatif bir tavrı olmazdı. Gayet güzel karşılıklı konuşabiliyorduk ama şimdi asla konuşmuyor.
Serpil hanımı dinlerken gerçekten bir ara şirazeden çıkacaktım, zor tuttum dilimi. Çok genç yaşta anne olmuş ve biz oğlumla birlikte büyüdük diyecek kadar iç içe yaşamış bir anne olmama rağmen bu kadarı bana bile çok geldi. Gerçekten bunları yaptınız mı çocuklarınıza, yani erkek çocuğuyla bu kadar ileri derecede ilişki kurmak size nasıl normal geldi diye sormadan duramadım. HOCAM BU SORUYU DAHA VURUCU ÇARPICI NASIL YAZARIZ?
 
Hüseyin hoca da zaten en çok bu konuda babasını tembihlemiş. Artık bunları siz konuşun oğlunuzla annesi değil şeklinde uyarmış. Babası anlatıyor artık. İşte boşalma yaşayacaksın, erkek oluyorsun, sonrasında abdest alman lazım, bunlar normal şeyler, kılların şu şekilde temizlenmelisin falan gibi anlattı işte.
Dün odasına girdim kursa gidecekti giyiniyordu, ‘’girme giyiniyorum’’ diye kızdı bana. Çıplak değilsin ki oğlum bak atletin pantolonun üzerinde, hem ben senin annen değil miyim dedim, bağırdı girme diye kükredi resmen. Aşırı derecede bağırdı ‘’çık odamdan’’ diye.
Bu kadar çok bağırmasının sebebi var tabi. Epeydir yapmıyordu ama yine kollarını çizmiş. Ne zaman yaptın bunu dedim ‘’ne önemi var’’ dedi. Babasına sesledim gel bak oğlunun kollarına diye. Oda geldi kızdı, niye yaptın ne zaman yaptın ama hiç cevap vermedi, gitti banyoda giyinmeye devam etti. Bir daha kendine zarar vermeyeceksin bu konuyu konuştuk senle dedi babası.
Hep keser miydi kollarını?
Bu olay ailemizde bilinir olduğundan beri yapıyor bunu. İnternette her yerde yazıyor intihar girişiminde bulunursanız aileniz sizi bağrına basar kabullenir diye, onları okumuş etkilenmiş bence. Bir de kırmızı oda dizisini izliyordu sürekli, orda biz kız rol icabı böyle yaptı ve ertesi gün benim oğlumda bileğini kesti. İntihar süsü vererek girişimde bulundu aklınca. Pek önemsemedik sonra 2 kere daha yaptı, bu defa daha derin çizdi kolunu. Ama terapiye başladığımız son 1 yıldır hiç yapmamıştı, anlamadım dün yine yapmış.
Bir de ramazan ayındayız ya şuan, oruç tutuyorlar, tadımız kaçsın istemedim. İftardan sonra konuşulur bu konu ailecek. Hüseyin beyi de arayıp bilgi veririz bu gelişmeyle ilgili. Kendisi arayabilirsiniz bir sorun olduğunda diyor en ufak bir konu olduğunda bile danışıyoruz kendisine. Hakkını nasıl öderiz bilmiyorum.
Geçenlerde de bir gelişme oldu aradık sorduk Hüseyin beye nasıl tepki vereceğimizi.
Ne olmuştu o zaman Serpil hanım neydi acil danıştığınız mevzu?

Allah korkusu var oğlumun ama inancı çok zayıf. Bu olayı ilk öğrendiğimizde bize dini kitaplar getirdi okudu, bize ne günah ne değil bir sürü bilgi verdi. Sonra bıraktı. Sonra Hüseyin hocanın tavsiye ettiği kitapları okudu, hatta yine bize de okudu. Yaşadığı hisleri, bu halini asla dinle bağdaştırmıyor, hatta son zamanlarda dinden uzaklaşmak istiyor, öfke duyuyor Allaha.
Şimdilerde kendini hiç beğenmiyor, ‘’çok çirkinim, bacaklarım çırpı gibi, hiç yakışıklı değilim, gözlerim niye renksiz, bana hamileyken keşke hep aynaya baksaydın da senin gibi yeşil olsaydı gözüm ama sen hep babama bakmışsın’’ diyor. Sosyal medyası vardı oraya resimlerini koyardı yeni giysi alındığında özellikle ama şimdi bunu da yapmıyor, hiç fotoğraf çekmiyor, yayınlamıyor. Beğenmiyor kendini.
Biz de bu ani değişen tepkileri karşısında nasıl davranacağımızı bilemediğimizden arayıp acil danışıyoruz hocaya, yoksa çok panik oluyoruz artık yanlış davranmak istemiyoruz.
Daha önceki yıllarda var mıydı böyle kendisiyle ilgili fiziksel şikâyetleri, değişiklik arayışları?

Olmaz mı hep vardı. Giyim tarzını değiştirir, epilasyon hayalleri kurar. En son saçının yarsını yeşil boyatmak için aylarca bizi ikna etmeye çalıştı, çok ısrar etti aylarca her gün yalvardı. Ben kıyamadım hevesi geçsin, geçici boya alalım bir hafta on gün boyasın diye babayı bile ikna ettim. İçinde kalmasın dedik. Israr ettiği her şeyi deneyince hevesi biten bir çocuktu küçüklükten beri. O yüzden denesin dedik. Boyadı saçının yarısını yeşile ve sonra bir hafta geçmedi bu olay patladı, ben mesajları yakaladım. Ve hemen saçını boyattık kendi rengine ve asla uzatılmayacak saçlar diye kural koyduk.

Sonra saçlarım uzatacağım diye aşırı ısrar edip stres yarattı. 3 numara erkek tıraşı olacak diye direttik epeyce ama özellikle bu dönem baskıcı olmamamız lazımmış ya, biz de saç konusunda biraz esnedik. Çok olmasa da uzattı saçlarını son 4 aydır, ses etmedik.
Babası her ne konuda olursa olsun bir şey dediğinde hemen yapıyor ama ben dediğimde yapmıyor artık. Babada dediğim gibi baskıcı bağıran biri değildi hiçbir zaman. Eskiden benim dediklerim yapılırdı bağırmama rağmen ama şuan tatlı dille bile söylesem ben ne dersem deyim en basit bir şeyi bile yapmıyor.
En basiti akşam yemeğinden sonra herkes odasına dağılıyor ben hiç sevmiyorum öyle, salonda birlikte ailecek oturulsun istiyorum. Meyve tabağı hazırlıyorum, çay kahve yapıyorum hadi gelin salona diyorum, gelmiyorlar ikisi de. Sonra eşim çağırınca hiçbir şey demeden geliyorlar.
1 ay önce okeye merak sardı okey oynamak istedi, internetten öğrenebilirsin dedim.  Sonra biz arkadaşlarımızla oynarken götürdüm yanıma seyretti akşam babasına söyledim, merak sardı çocuk okey öğrenmek istiyor evde de okey yok bak bu bir fırsat okey al çocuğa sen öğret dedim eşime. Oda ‘’kendi isterse öğrenir bize ailemiz mi öğretti’’ dedi. Ben de bu bir fırsat çocuğa yaklaşmak için onunla zaman geçirmek için bir fırsat dedim eşime o zaman ‘’tamam ‘’dedi eşim. Ben buna benzer bir sürü şey buluyorum ama o zaman da eşim ‘’bana çok karışıyorsun, ne yapacağıma sen karar veriyorsun’’ diyor son zamanlarda bu yüzden eşimle de tartışır olduk. Akşamları artık oturup babası ben birlikte okey oynuyoruz, öyle hoşuna gidiyor ki çocuğun. İşte böyle böyle babayla bağ kurmaya başlıyoruz.
Devamını getirip, süreklilik yaratmalıyız bir iki kere ile olmaz. Berbere gitmiş alışverişe gitmiş geçen gün. Dedim ya çocuğu da yanına alsaydın niye yalnız gittin. Ama oda ‘’benle gelmiyor, gelse konuşmuyor, telefonla ilgileniyor hep, bir şey sorsam tek kelimeyle cevap veriyor’’ diye savunmaya geçiyor eşim hemen. Yani şuan herkesi idare etmek zorunda kalıyorum. Çok yoruluyorum.
Sırtını okşatmayı, saçını okşatmayı çok seven bir çocuktu ezelden beri ama artık elletmiyor kendine. Sırtında çatlak oldu ufacık, krem aldık, ben sürmeyim sen sür dedim babaya bir şey demedi sürdü.
Bak ensesi alınacak çocuğun yapmıyorsun, krem sürülecek bir kere yapıyorsun devamı gelmiyor, ben mi yapacağım hoca dedi ya ben değil bunlar babasının görevi diye’’ hatırlatıyorum eşime sürekli.
Bağırınca hatırlatınca suçlu oluyorum, sürekli ittirmekten ben de yoruluyorum.
Ama ben ne olursa olsun elimden geleni yapacağım, çocuğum iyi olacak, bu ergenlik duygu karmaşasından oğlumu kurtarmak için elimden gelenin fazlası yapacağım.
Bize bağırıyor ‘’kabul edin beni böyle, doktor işe yaramaz,  paranız boşa gidiyor,’’ Eee ne yapalım diyorum, tüm akrabalara söyleyelim mi diyorum, ‘’hayır söylemeyin ama siz beni rahat bırakın’’ diyor. O kadar ağrıma gidiyor ki bu direnci göstermesi. Çocuğum bu gittiğin yolda mutluluk yok, sen bunu anla, ben seni her zaman her halinle seveceğim, sen ne olursa olsun benim evladımsın, seni seviyoruz diyorum.
Bir aile watsap grubumuz var oraya birkaç yıl önceki toplu fotoğraflarımızdan attım bir iki tane. Cevap olarak oraya ‘’eskiden ne kadar mutlu bir ailemiz vardı’’ diye yazmış. Biz yine çok mutlu bir aileyiz diye yazdım ben de cevap olarak. Oda ‘’çok mutluyduk evet ama bu aileyi mutsuz eden kötü çocuk benim’’ diye yazmış.

Sen bizi mutsuz etmiyorsun biz sizi çok seviyoruz yazdım oda önceden çok mutluyduk şimdi değilsiniz, kötü huyları kötü alışkanlıkları olan bir çocuğun nesini seviyorsun’’ diye cevap yazdı.
Ergenliğin verdiği stresten böyle hissediyorsun güzel günler bizi bekliyor geçecek bunlar diye yazdım bende.
Hocanın dediklerini doğrular davranışlar tepkiler bunlar; değersizlik hissi, kirli görüyor kendini işte, terapiler bu değersizlik duygusundan kurtaracak. Oğlum ben bilmiyorum ne yapacağımı, birlikte savaşalım sorunlarla, senin yanındayım yeni yeni öğreniyorum sana nasıl davranmam gerektiğini, sen iyi ol diye para pul gözümüzde değil, arabamızı satar yine sana destek oluruz. Yeter ki sen mutlu, huzurlu, sağlıklı ol diyorum.

İlk bu konu gündeme gelince 3 ay telefon cezası verdik, sonra kıyamadık ama yine böyle kötü saçma şeyler yapınca iki üç günlüğüne alıyorum elinden ceza veriyorum. Gece telefonunu saklıyor. Kızımın telefonuna daha kolay ulaşıyorum, onunla yazışmalarını okuyorum sorun var mı diye.
Evde teyzeleri falan varken gırgırına muhabbet açılıyor, işte siz evlenince ben kaynana olacağım diye, kızım ben 3 çocuk yapacağım diyor, oğlum ben 2 çocuk istiyorum diyor. Benim eşim annemle iyi geçinecek, annem torunlarını sevmeye bize gelecek diyor. Yani bu konuların içine kendini katıyor, bu hayalleri kuruyor bizimle. Evlenmem ben falan demiyor. Bu da umut veriyor bana.
Giyim tarzı nasıl?

Pembe giymez, kadınsı kıyafetler giymez. Biz hiç giyim tarzına karışmayız küçüklükten beri kendi tercihleriyle alındı giysileri ve hepsi erkeksi hepsi erkek tarzı giysiler. Düşünüyorum hiç renkli ya da kızsal giysileri olmadı. Bunu da anlamıyorum.
Son zamanlarda bacakları çırpı gibiymiş diye hep bol pantolonlar almaya başladı. Kızlar sever ince bacak ama o rahatsız oluyor. Erkeksi görünmek istiyor.
Geçenlerde kafeye gidecektik, benimle tanıştırmak istediğiniz arkadaşınız varsa onları da getirin birlikte vakit geçirelim dedim. Getirmişler arkadaşlarını, oturduk birlikte çok güldük, muhabbet şamata, kız arkadaşları o gün çok yakışıklısın dediler oğluma ben de kendisi de farkına varsa, hatta kirli sakal bıraksa daha da yakışıklı olmaz mı dedim kızlara. Hem kızlalar hem erkek arkadaşları beni onayladı. Oysa daha 5 gün önce evde aynı şeyi söylediğimde bağırıp çağırmıştı. Şimdi top sakalı favorileri var ve bu beni çok mutlu ediyor. Bana göre sakal bırakması iyi bir şey değil mi? Demek ki hala kararsızlık içinden.

Şimdilerde para biriktiriyor ayfon almak istiyor
Geçen yaz göğsü ve bacak kıllarını alıyor biz den saklıyordu. Görmeyeyim diye çok dikkat ediyordu, o kadar inceleyen gözleyen biriyim ki hemen anladım. Neden alıyorsun dedim? Bağırdı çağırdı kıyameti kopardı. Babasına söyledim oda jiletle aldığında daha çok ve gür çıkacak kılların yani daha kötü olacak, ayrıca erkek kıllı olur diye detaylıca anlattı.
Ama yine de işe yaramadı. ‘’Hemen bağırıyorsunuz, neden kıllarımı aldığımı bile sormuyorsunuz’’ dedi bana.
Neden alıyormuş kıllarını sordunuz mu?
Tekvandoya gidiyordu, çok kıllı olanlarla dalga geçilmiş soyunma odasında, goril gibisin ayı gibisin demişler diğer çocuklar birbirine. O da bu yüzden kesmiş böyle açıklama yaptı ama zaten çok siyah çok gür değildi kılları. Onunla dalga geçilecek kadar kıllı bir çocuk değil. 3 ay sonrada zaten tekvandoyu bıraktı.
Çok severek gidiyordu, devam edeceksin dememize rağmen gitmedi. Dudağına dikiş atıldı, sakatlandı. Şansızlık işte bizi buldu; dikiş yanlış atılmış, tekrar dudağına müdahale yapılıp yenilemek zorunda kaldık dikişi. Bu onu delirtti. Bahanesi bu oldu ayrıca neymiş hoca çok kaba sabaymış, ‘’bu sert hareketler hoşuma gitmiyor, korkuyorum, korkarak gitmek istemiyorum’’ dedi. Israr ettim bak kız kardeşin gidiyor sen ikinci kuşakta kaldın o ilerler ben seni tanıyorum sonra üzülürsün,  sende kardeşinle git devam et dememe rağmen istemedi.
İkiz oldukları için hiç ayrım yapılmaz, her şey ikisini de aynı anda yapılır, alınır. Şimdi okul değiştirmek istiyorlar, Özel okul istiyorlar ve ayfon istiyorlar. Hep lüks istekler. Kredi çekip özel okula vereceğiz. Telefon konusu şuan maddi gücümüzü çok aşıyor diye erteliyoruz.
Semra hanım oğlunun bu değişken tavırlarından dolayı bir cinsel karmaşa içinde olduğuna emin. Terapilerle çok fazla yol alacaklarını düşünüyor. Gelişmelerden beni haberdar edeceğine söz verdi.

HOCAM ÇOK FAZLA HATALI AİLE DAVRANIŞI VAR BU HİKAYEDE BU YÜZDEN ARALARDA DAHA FAZLA YORUM EKLEMEM GEREKİYOR AMA ELİM GİTMİYOR YANLIŞ YAPMA KORKUSU TAŞIYOR YAZAR BURDA DEDİĞİM GİBİ ANNE AĞZIYLA PSIKOLOGLUK YAPMAKTA ZORLANIYORUM O NEDENLE BU BOLUME BASLA KATKI SUNACAGINIZ ZENGINLIK YARATACAGINI DUSUNDUGUNUZ YERLERE LUTFEN ELINIZI KORKAK ALISTIRMAYIN. 
« Son Düzenleme: 18 Aralık 2023, 10:51:53 öö Gönderen: psikolog »