28.03.2024
DÖRDÜNCÜ TERAPİ SEANSI
İlk seanstan daha gergin olduğumu belirterek seansa başladım. Çünkü 3 ve 4. Terapi arasında çok fazla gey porno izleyip mastürbasyon yaptım. Hocanın tepkisi yine olabilir oldu, suçluluk duymadığın sürece yap dedi, anala dökme yani cinsel ilişkiye girmeden sorun yok istediğin kadar fantezi kur dedi(porno izlemeden gey fantezi kurmak sorun değil, gey porno izlemek biraz sıkıntı). Sonra bana nasıl pornolar izlediğimi sordu. Seansta şu şekilde belirttim: para karşılığı normalde hetero olup gey olanlar, yani "straight being gay for first time" yani aslında sadece para karşılığı değil. Bu kategorideki videolar normal gey porno starların oynadığı pornolardan daha çok zevk veriyor bana. Aslında bu kategori içinde de spesifik olarak izlediğim tür o kişinin hetero olup pasif rolüne girmesi, hetero olup aktif rolünde geylik yapılanı izlemiyorum. Beni tahrik eden şeyin ne olduğunu soruyor hoca ve devamında "bir erkek erkekliğini mi kaybediyor" diyor. Aslında cevap evet galiba. Daha önce de belirttiğim üzere aktif bir yönelimdeyim ve maskulen erkekler çekici geliyor, yaşadığım ilişkilerde de ilişki sırasında aklımda olan düşünce domine ettiğim düşüncesiydi. Yani "ondan üstün olduğumu onu sikerek, ona aktif olarak, onu domine ederek kanıtlıyorum." Bu kategoride ise hetero pasif olunca domine duygusunu alıyorum. Yani aslında bendeki eşittir şekli, maksimum erkeklik oluyor. Şöyle de bir şey ekliyim: Tabiki vücut olarak ne kadar erkeksi duruyorsa(kaslı vb) o kadar iyi ama birisinin hetero olduğunu bilmek gey olduğunu bilmekten daha çok zevk veriyor. Hetero=benden farklı olan=erkeklik=ondan üstün olmalıyım= ben erkek olamadım o zaman hetero pasif geylik yapsın= onu domine ettim= ondan daha güçlü ve daha iyiyim. Not: terapi yazısını terapiden 1.5 ay sonra yazıyorum. şu an burda biraz şehvetli yazdım bu durumu ve eşittir mantığı kurduğum kısımlar terapiden önceki mantığım, şimdi biraz daha farklı ama temelde yine aynı sadece o kadar şehvetli değil(bunu sonraki yazılarda belirtirim zaten). Bu konu biraz uzadı ama terapide hocanın üzerinde durmadığı(kendi kafasında önceki vakalardan direkt bir şablon olduğu için lafımı göz ardı etti muhtemelen) şöyle bir şey söyledim: gey porno bana daha HEYECANLI VE AKSİYONLU hissettiriyor. Aslında burda ben üzerine düşündüm de ben galiba İLLEGALLİĞİ seviyorum. Yani sadece domine etme, erkeksilik vs den ziyade kültürümüzde ve toplumda hatta dinimizde geyliğin illegal olması bana daha aksiyonlu ve heyecanlı geliyor. Ekstra eklersek hetero-gay porno daha aksiyonlu çünkü iki geyin geylik yapması illegalin legal hali ama bir heteronun geylik yapması demek: geylik zaten illegal, heteronun geylik yapması da illegal o zaman x2 illegal ve bu da daha çok zevk veriyor. Mesela terapiye gelenler de aslında eşcinsel ama dışardaki aynı standartlardaki escinselden daha çok duygu uyandırıyorlar. Yani terapideki biriyle bir şey yaşasam dışardakinden daha çok zevk verir çünkü ikimiz de terapi alıyoruz bunu yapmak daha illegal olur. Bı de mesela public denilen(halka açık yerlerde) daha çok tahrik oluyorum erkeklerden. Eşcinselliğin DOPAMİNİNDEN ziyade eşcinselliğin ADRENALİNİNİ seviyorum. Bu illegaliteyi sadece eşcinsellik bazında soylemiyorum, bazen param olduğu halde markette 5 liralık bir şeyi çal diyen bir dürtü var içimde. Toplumda sapıklık olan şeyler yanlış olduğunu bildigim davranışlar da daha çekici geliyor. Her zaman uslu bir okul çocuğu olarak büyüyüp, etliye sütlüye karışmadığım için muhtemelen içimdeki o yönün hepsi erotize oluyor. Benim tezim bu şahsen.
"Hetero erkekleri mi kıskanıyorsun, onlar gibi değilim mi diyorsun?" evet öyle diyorum.
Bu, erkeğin erkekliğini kaybetmesi durumu benim ezik ve kurban psikolojim yüzünden kendimi yalnız hissetmememi sağlıyor, yani onun tarafında değilsem o benim tarafımda olsun. Diyormuşum galiba. Doğru bir çıkarım diyebilirim
Eşcinsellikten kurtulmaya direnç gösterdiğim için porno izlediğimi iddia ettim. "Eşcinsel oluşunun sorumlusu olarak aileni suçluyorsun, eğer iyilesirsen onları hak etmedikleri şekilde ödüllendirmiş olursun, onlar senin iyileşmeni hak etmiyor diye düşünüyorsun" yani kendimle beraber onları da cezalandırıyor olabilirim. Ben de bunu reddedip yani ailemden ziyade; iyileşmiş gibi hissettiğim dönemlerde de kendimden farklı biri olduğumu ama hetero gibi de hissetmediğimi, sanki özüm değişmemiş, üzerime bir yalanlar perdesi çekmişim de kendim de dahil olmak üzere herkesi kandırıyormuş gibi hissettiğimi söyledim. Sonra sanki biri tutup maskemi düşürebilirmis gibi geliyor dedim. Bunlar SİZİN obsesyonlarınız ve yanlış çıkarımlarınız dedi (daha önce de diyen olmuş demek:) "iyileşince eşcinselliğe dair verin kalmıyor, arşive kaldırılmış dosya gibi oluyor." Sonra terapideki herkesin muhtemelen duyduğu o baş tacı örnek geliyor: 7 ayda 70 kişiyle beraber olup şu an iyileşmiş olan kişi örneği(abi idolümsun, benim de bazen üzerimde böyle bir doyumsuzluk ve içimde bunu yapacak kadar derin bir boşluk oluyor🙂🙃)
Sonra eşcinsellik en büyük imtihan Allah diye bir güç varsa, adaleti varsa bunu takdir etmek zorunda vs diye biraz dini yönden aslında yüce insanlar olduğumuzu belirtiyor. Bu dini kısım benim için terapiye gelen herkesten daha farklı, ben açıkçası işin içine din girince soğuyorum. Çünkü manevi ve soyut bir şey. Bazıları Hk'ya dindar diye geliyor da benim gelme sebebim adamın çok tecrübesi olması. Dini yönü güçlü kişiler çok kolay manipüle edilebiliyor bence, mesela yukardaki imtihan vs kısmında dine bağlı biri terapiden sonra hüngür hüngür ağlayabilirdi ve omuzundan kocaman bir yük kalkmış gibi hissedebilirdi. Hatta terapiye giden birisinin yazısını okumuştum da HK ile karşılaşmış diye hamd, şükür, Allah, kitap vs diye baya din dolu hatta medresede yazılmış gibi bir yazı yazmıştı. Sonra danışanlardan obsesyonun kralı bir abi(yazısı var forumda terapi beni bozdu diye) çocuğun bu dini yönü yüzünden çocuğun düşüncelerini umursamıyordu. Benim açımdan öyle bir yazı yazması beni rahatsız etmedi, demek istediğim dine bağlı kişiler böyle şeylerden benden daha kolay etkileniyor sanırım. Dini yönüm o kadar güçlü olmasa da ben bile bir tık evet gerçekten adil olurdu dedim. Ama benim durumumda biraz daha havada kalıyor bunlar. Daha çok somut şeylerle ilerlemeyi seviyorum. Terapide beni zorlayan şey aslında bu, iyileşip iyileşmeme vs bunların hepsi bilinç ve bilinçdışı soyut kavramlar bu yüzden bende panik yaratıyor. Kavrayamadığım bir şey olduğu için. "Ne olduğunu anlamadan" iyileşirim umarım:)
Neden uzun zamandır yazı yazmadığımı hatırladım, yazı yazmak çok meşakatliymiş. Bu kadar kelime ve daha ses kaydının 5. Dakikasına geldim. Burda diğer terapilerden farklı olarak sadece Hk konuşmadı, biraz daha ben konuşan taraftım. Üzerine düşünülebilecek malzeme çıktı sanırım. Neyse devam...
"Analiz yapma! sen escinsellikte sonuca odaklanmışsın, sürece odaklan" evet sonuca biraz fazla odaklanıyorum sadece eşcinsellik nezdinde değil genel olarak yaptığım her şeyde sonuca odaklanıyorum. Tabi bu da hayatı aslında anlamsız kılıyor, bunu yapmadığım sayılı şeylerden biri dizi izlemek oluyor sanırım. Hatta dizi olarak da örnek verirsem bir "aile, arkadaş, sıcak ortam teması" işleyen diziler ekstra hoşuma gidiyor ve hiç bitmesin istiyorum. Bkz: FRİENDS, MODERN FAMİLY, FAMİLY GUY. bunun sebebini düşünmeye gerek yok zaten, açıp hayat hikayemi okuyabilirsiniz. Sürece odaklanmak daha mantıklı olan da yap yapabilirsen. Escinsellikte sonuca daha hızlı varmak istiyorum çünkü yaşım çok ilerlemeden bu konunun kapanmasını istiyorum. 22 yaşıma giriyorum, baktığın zaman büyük bir yaş değil. Terapiye gelen daha yaşlı kişiler de var buna sözüm yok ama bir gençlik aşkı yaşamak, bir üniversite aşkı yaşamak güzel olurdu. Ayrıca tamamen soyut bir şey olduğu için terapinin ne zaman biteceği belli değil ya 10 yıl sürerse terapim. Beni bu yoruyor nerede olduğumu görmenin bir yolu olmuyor. Hoca iyiye gidiyorsun diyip ben kötüye gidiyor gibi hissedebilirim. O yüzden bu bilinmezlik ne kadar kısa sürerse o kadar iyi. HK yazıyı okuyunca bu kısımda drama Queen gibi davrandığımı düşünüp geç yaşında aşkı bulanlarin örneklerini falan verip ya da başka bir şeye odaklan gibisinden şeyler söyleyecektir. Çok da bir şeyleri umursayarak yazmıyorum şu an. Neyse sadece basit bir hayal işte...
Terapide canımı sıkan şöyle bir şey söylüyorum: Eşcinsellik yüzünden iki hayat yaşıyormuş ya da iki kişiymis gibi hissediyorum(Hk direkt obsesyonların diyip kestirip attı, düşünme bunları dedi). Çok can sıkıcı bir durum ve açıkçası kabul edilse bile can sıkan bir durum. Yani mesela bir arkadaşımla konuşuyorum, o benden etkilenmiyor(yani varsayıyorum) ama ben onu sikmeyi düşünüyorum, bir yandan bu eşcinsel durtuye karşı duran ikinci kişi de var arkadaşından etkilenme falan diyor. Bu sadece bir örnekti. Mesela homofobik bir ortamda ben de homofobik davranmak zorundayım, bilin bakalım kim köstebek, kimin 2. Bir hayatı var. Bilin bakalım kimin 2. Hayatı yüzünden asıl hayatı yalan dolan üzerine kurulu oluyor. Mesela terapiye gittiğimde bile oda arkadaşlarıma kütüphaneye gidiyorum vs gibi bir yalan uydurmak zorunda oluyorum. Ya da yalan söylemek istemezsem de işim var diyorum ve bu sefer de bir şey sakladığım belli oluyor. Zaten terapiye başlamadan öncesinde bütün orjinal hayatım yalan dolan üzerine kuruldu 2. Hayatı ele vermemek için. Temelde ikisi tek hayat da ne demek istediğim anlasılmistir bence. İnsanlar beni kimseyle el ele bile tutuşmamış bakir biri sanıyor, pisuvar köşelerinde erkeklerle sevişip erkek siktiğimi bilmiyorlar. Bilmeseler de olur zaten. Çoğu insanın beni bağlayan bir şeyi yok da ben bunları ilerde eşim falan olursa diye diyorum. Mesela sevgilim olduğunda ilk defa onu öptüğümü söylemeliyim çünkü ilk olmadığını söylersem ilkin bir erkek olduğunu izah etmeliyim, ya da yine bir yalan uydururum. Ya da en başta yalan söyleyip ilk derim. Bu kısmı okuyucuya bırakıyorum, sizce kuru obsesyon mu yoksa haklılık payım var mı(obsesyon olduğunu kabul ediyorum, şu an bu konuyu terapiyi gerçekleştirirken ki kadar umursamıyorum. Daha iyi kabul ediyorum durumu, yani yapacak bir şey yok olduysa oldu amk).
"Erkeklerin arasına ben escinselim diye düşünerek girmeyeceksin, erkeklerin arasına erkeğim diyerek gireceksin" GERGİN kullanıcı adlı dişçi abinin yazısında da vardı bu kısım yazıyı okurken hak vermiştim GERGİN abiye. Biraz da bu otomatik bir düşünce oluyor. Tersini söyleyince de iç sesisinizde boğulmaya başlıyorsunuz. Erkeğim farklı değilim diyorsunuz, iç sesin onlar terapiye gitmiyor ama diyor. Kapa çeneni boş yapma diyorsunuz, iç sesin şurdaki yakışıklı olanı çok fena sikmek istiyorsun diyor. Yani biraz zor oluyor girdiğin ortama farklı değilim düşüncesiyle girmek. Bazı ortamlarda aklıma gelmiyor, genelde eğlenceli ortamlarda düşünmüyorum sanırım bunu. Genelde full erkek olan ortamda veya full kız olan ortamda ben geyim dusuncesiyle giriyorum. Kız erkek karışık ortamlarda ise ben de GERGİN abi gibi kendimi diğer erkeklerle kıyaslıyorum, o acaba kızlardan hoşlandı mı, ben haric herkes kızları arzuluyor mu vs vs seri kontrolsüz bir bakıma da bilinçdışı bir şekilde bunlar zihne akıyor. Yeri gelmişken TERAPİDE EN NEFRET ETTİĞİM ŞEY; BİR ŞEYİN ÇÖZÜMÜNÜN YAPMA, ETME OLMASI OLUYOR. Ortama ben geyim diye girme, tamam ama bunu diyince de içinde bir kaos başlıyor. Yani bir şeylerin çözümü sadece ya düşünme ya da yapma, etme şeklinde olması bu işi çok zorlaştırıyor. Sayın HK umarım bunu bir eleştiri olarak kabul edersiniz: geyliğin sebepleri, sonuçları ve sorunlar üzerine iyi çalışmışsınız ama bence çözüm kısmı bir tık havada kalıyor. Söylediğiniz şeyleri yapılabilir egzersiz veya uygulamalarla desteklemeniz lazım. Sadece "düşünme!" "etmeden!" ziyade bu düşünceler geldiğinde ne yapabilirim ya da bunu nasıl yonetebilirim için elle tutulur bir şey ile desteklenmesi lazım. Çünkü düşünme diyince bu sefer düşünmeme üzerine düşünme eforu harcanmaya başlanıyor. "Gey olduğunu düşünme, gey degilsin, erkeksin, gey degilsin"(şu an geyliği düşünmemeye çalışarak geyliği düşünüyorum). Mesela ilk seanstaki mastürbasyon ve porno konusundaki "ayakta çek, ayna karşısında kendini izle" uygulaması ya da "kendine tarz yarat saçınla başınla uğraş" uygulaması kaliteli uygulamalardı. Bunun bence artısı, bunu yapınca kendimiz de direkt gelişimimizi görüyoruz. Mesela ben bunları yaptığımda yakışıklı hissetmeye başladım kendimi, dış görünüş vs konusundaki obsesyonlarım azaldı. Ama mesela bu konuda bana sadece "kendine çirkin demiyceksin" deseydiniz muhtemelen azalsa bile kendime çirkin demeye devam ederdim. Demek istediğim soyutu somuta indirgeyecek bir şeyler bulabilirseniz güzel olur. Mesela ortamlara ben geyim diye girme kısmında benim yaptığım şey kendime "diğerlerinden farkın yok, erkeklik dış görünüş değil, senden daha iyi gözüküyor olabilir sorun değil, erotize etme, gey degilsin" gibi şeyler söylemek. Ama bunların karşıt düşünceleri de otomatik yüklenip o kişiden etkilenmeye hatta bazen ereksiyon yaşamaya başlayınca en fazla nefes egzersizi yapıp paniği yönetmeye çalışıyorum, bazen hiçbir etkisi olmuyor ve nefesime odaklanamayacak kadar cinsel çekim ve panik altında oluyorum. Bu noktadan sonra tahmin edeceğiniz üzere teslimiyet geliyor ve istenilmeyen bir şey olabiliyor. O zaman hiçbir şey yapmayayım diyorum yine olmuyor bu sefer direkt teslim olduğum senaryo en başından yaşanıyor. Neyse siktir et. Artık şey yapıyorum yazıyı yazdıktan sonra analiz yapmayı küfürlü bir cümleyle kesiyorum(yatırım tavsiyesi değildir)
Hoca bana "seni niye seviyorum sence" diye sordu. Bilmiyorum dedim. "Kişiliğin ve karakterin olarak aslında tertemiz adamsın" dedi. Şu an yazarken gülme isteği geliyor, o kadar da temiz ve iyi değilim bence😅. Yukarda bahsettiğim illegalliği sevme huyu, daha bahsetmediğim kin tutan tarafım, narsistliğim(bunu Hk dedi, narsistsin diye), sadistliğim(yine Hk), obsesyonum, biraz kıskançlığım ve bağımlı kişiliğimi göz önünde bulundurunca tertemiz olmuyorum. Gerçi adam özünde dedi şimdi. Bunlar escinselliğin getirdikleri. Baktığın zaman da kendimden başkasına kötülüğüm olmuyor, başkasına kötülüğüm sadece escinsellik yüzünden oluyor. Ondan da onların haberi olmuyor zaten. Yani gerçekten başkalarına karşı iyi bir insanım, tanısanız seversiniz, herkes niye bu kadar neşeli ve enerjiksin der. İnsanların hayatındaki sevgi pıtırcığıyım. Şu tatlılığa bak, yicem kendimi(en son borderline ya da bipolar teşhisi alacam). Dedikodu: benim deliliğimi kaldırabilecegini duşündüğüm tatlı bir kızdan hafif hoşlanmaya başlamıştım, kızla konuşmaya çalışıyordum hiç pas ya da sinyal gibi bir şey vermiyordu. Meğerse sevgilisi varmış, mutlulardı. Sevgilisiyle samimiyetini gördükten sonra hoslantım gitti(tam hoslantı mıydı onu da bilmiyorum) yaşandı ve bitti saygısızca(şarkı sözü hocam, bir anlam yüklemeyin. HK ya terapide beni depresif manyak sanmasın diye açıklama gereği duydum.) Bu olayı yazma sebebim tamamen alakasız, kendi tatlığımdan bahsedince aklıma geldi yazdım.
Uyurken dokundugum arkadaşıma itiraf edip affedilmek istiyorum, diyorum. HK gerek yok diyor. Bu arada yazı yazma ve ses kaydı alma olayını tam şu noktada kavradım. Şu anki ben ses kaydını dinlerken amma da drama yapmışım diyor. Şu an böyle bir isteğim yok mesela. Bu aklımda bile yoktu. Diğer terapiden önce bunun suclulugunu duyuyormusum demek. Suçluluk duyma(dövüş kulübümüzün ilk kuralı). Biraz da kendi kendimi motive ettim yazı yazarken, normalde depresif yazıyordum diye mi etki etmiyordu acaba(noluyor lan iyileşiyor muyum)
"Depresyon, şizofreni, bipolar, panik atak bunların iyileşmesi imkansızdır, bak kelimelerimi özenle seçiyorum, imkansızdır. Bir tek eşcinsellerin iyilestigini gördüm, imkansızı başarıyorlar" diyor Hk. Sonrasında "ben Adana'da gey olsaydım, kalkıp da Hüseyin kaçın diye birine gelmezdim" diyor😅 terapiye gelmenin takdir edilesi bir şey olduğunu söylüyor.
"Panikleme, kaygı üretme, sürekli çabalıyorsun çabalıyorsun çabalıyorsun. Gerek yok, bir şeylere sikimden aşşa kasım paşa diyebilmen gerekiyor" burayı açıklama gereği duymuyorum.
"Duygularınla hareket ediyorsun, mantığını kullan, duygusal kararlar verme" dışarıya karşı kimseye kotulugum dokunmuyor demiştim, bu biraz onunla ilgili. Kendime sert davrandığım gibi çevreme sert davranmıyorum(gerektiğinde), duygusal hareket ediyorum. Ya da başıma bir şey geldiğinde mantıklı düşünmek yerine duygusal düşünüp işleri daha da karmaşıklaştırıyorum. Örneğin biri bir şaka yaptığında şöyle senaryolar olabilir: 1-duygularımla düşünerek aslında beni incitmek için söylenmemiş bir şeyi kendim için kötü bir şeye dönüştürürüm ve üzülüp obsesyonlarımı devreye sokarım. 2- duygularımla düşünerek düzgün tepki vermek yerine darılırım ya da trip atarım(ki en kötüsü, çünkü erkek adam trip atmaz). 3- mantığımla düşünerek şakanın şaka olduğunu bilip alınganlık yapmak yerine ben de başka şaka yapıp erkek olmaya devam ederim. 4- mantığımla düşünerek şakayı beğenmediysem, kırıcı bir şeyse bunu dile getirir, öfkelenir ortaya düzgün tepki koyarım. Bunlar sadece en basit örnekti. Genel olarak olaylara kattığım aşırı duygu obsesyonu besliyor diyebiliriz. Gerek yok.
Son olarak terapiyi toparlarken akılda kalması gerekenler: suçluk duyma, kendini sev, kendinle yalnız kalmayı öğren, panikleme, kendine sürekli kaygı üretme, analiz yapıp hayatını kasma, siktir et demeyi bil ve esas ders olarak duygularınla değil mantığınla hareket et.