İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - LacivertEmre

Sayfa: [1] 2 3
2
BÜYÜK İNTİKAM
( Çekicem Seni Bataklığıma )

Mutlu insan görmeye tahammülüm yoktur
Herşeyi yok etmek isterim
Yok olup gidin
neden yaşiyorsunuz ki.

İğreniyorum iğreniyorum iğreniyorum
neşeli mutlu hayat dolu insanlardan.

Mutlu olmayın
Kahrolun Kahrolun

Kıskanıyorum insanları
Kıskanıyorum
Kıskançlıktan içim parçalanıyor.

Hiç mutlu olamadım
zaten
mutlu olmak isteyen kim !
Mutlu olmaktan korkarım
çünkü o kadar cimriyim ki
mutluluğumu kimseyle paylaşamam.
Paylaşamam
hiç bir şeyimi.
Hasedimden paylaşamam.

Etrafıma zarar vermek için
kendimi de yok ederim
Ben  canlı bombayım.
Bomba
Bomba
Bom

NEFRET NEFRET NEFRET !!!

Bana yaklaşanı kendi bataklığıma çekerim
Geberin Geberin Geberin !
Çırpına çırpına geberin
Nefessiz kalarak
yalvararak geberin.
boğulun boğulun boğulun
ağzınızdan burnunuzdan çamurlar girerek
batın dibe doğru.
daha dibe
dibe
dip
.

Bakmayın benim güler yüzlü tatlı dillime.
Bunların tamamı seni tuzağıma çekmek içindir.

Bir kere geldin mi oyuna
Kurtuluş yok!
Boşuna Yalvarma
Sen de çekilicen dibe
Benle beraber
dibe
daha dibe
dibe
dip
.

Ağladığıma bakma
Üzüntüden değil
Sana acıdığımdan değil
Zevkten Zevkten
Büyük ZEVKTEN

Ölümünden aldığım hazzı gizler
Ağlıyışlarım.
Timsah Gözyaşlarıdır bunlar
Başka bir şey değil.


Emre VOLKAN
22 Ocak 2013

lacivertemre@hotmail.com

3
6-Kasım-2012
<s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3>
O Soğuk Şubat Gecesinden Yaklaşık 9 ay Sonra

 Kara Kaşlı Kara Gözlü

Evet
bu doğru
Candan Erçetin ilk çıktığından beri belki 15 yıl oldu , hayranım ben ona.
Hem fiziğine
hem tavırlarına
hem de söylediği şarkılarına hayranım

Sen bana diyorsun ki
Ebru Gündeş i dinle
öğğğğğ
o bana çok itici geliyor

Bu sabah
bir çok şarkısını dinledim Candan Erçetin in

Aşağıdaki şarkısını dinlerken
yine hüzünlendim
özellikle şu kısımda
Anlarsın eskisi gibi olmaz bir daha

dinledim Offf Hüseyin Bey,
bir daha gerçekten eskisi gibi olmicak mı gerçekten
Bu beni hüzünlendirdi
Bir daha gerçekten sevemicem mi bir erkeği?
Çünkü bu ilişkilerin iç yüzünü gösterdin sen bana
Görmez olaydım
ne kadar da mutluydum ben bu oyunun içindeyken?
Seviyordum, seviliyordum, yalan da olsa !

Belki de gerçekte aşk yoktu.
Sadece benim yaklaş uzaklaş taktiklerim vardı.
Taa ki bu son ilişkimde fena bir oyuna gelene kadar.
O çocuk benden usta çıktı.
Hiç beklemezdim
böyle bir oyuna getirileceğim.
Hem de benden bir hayli gençti.
Harbiden iyi oynadı.
Takdir ettim onu.
Beni nasıl da çekti içine.
Aşığım dedi.
Ömür boyu görüşelim dedi
Seviyorum dedi.
Ve kendini sevdirdi.
Sevdim
Çok sevdim.
O kadar ki
Kendimi kaybettim.
Rüyalarıma kadar girdi.

Ve
Korkunç Son.

Bir anda sebepsiz yere
TERK Etti beni.
Bir gün önce evime gelmişken.
Koynuma girmişken.
Ertesi gün telefonlarıma çıkmamaya başladı.
Günler geçti.
Ne bir sms ne bir telefon.

Bir tuhaflık var dedim
Gerçi hep tuhaftı ama alışmıştım bir kere.
Aradan tam 13 gün geçmişti telefonlara çıkmayışı.
Hem de Kurban Bayramı yaklaşırken
Bir sms geldi ondan. Heyecanla açtım okudum.
Büyük YIKIM
Bir ENKAZ a dönmüştüm şu sms okuduğumda
"Bidaha bu numaraya msj atma aramada hc bsey syleme"

Bu şaka gibiydi.
Gerçek olamazdı.
Keyfim kaçtı.
İştahım kayboldu
Yemeden içmeden kesildim.
ama aramadım onu, sms de atmadım
ve bi şey de söylemedim.

Bayram geldi geçti, yetim gibiydim.
O korkunç mesajın üzerinden 10 gün geçti.
daha tutamadım kendimi
msj laşmaya başladım
aradım
ama açmadı.
beni arama dedi.
Git dedi
aslında diyemedi çünkü bunları sms le bana bildirdi.
Telefonu hiç bir şekilde açmadı.

Offff
offff
offfffffffffff

Her geçen gün
daha kötüye gidiyordu.
Hayat anlamını kaybetmişti artık
Ben onsuz kalmıştım.
Ne çok sevmiştim ben onu.

Artık dengem hepten bozuluyordu.
Ağlama krizlerim başlamıştı
Hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağladım.
Salya sümük birbine karıştı
Gözlerim morardı
Ağlamaktan gözyaşlarım kurudu.

Hüseyin Bey
Bildiğin gibi değildi o kabus gibi günler.
Sonra sana gelmek istedim ama senin tedavilerine de ara vermiştim.
Biliyorsun ben sonbahar döneminde terapilere ara veriyorum.

Ne yapmalıydım
Sana gelmeli miydim gelmemeli mi?
"Gideyim" dedim içimden, şu adama.
Ne olucak ki.
aradım seni
ama sen de
açmadın telefonunu
sms yazdım geliyorum bak dedim
yine tepkisiz kaldın

sonra senin terapilerinden tanıştığım
25 yaşlarında hani bir kadın var ya
daha doğrusu
yarı kadın yarı erkek
kendi de ne olduğunu bilmez bir lezbiyen psikolog
Onu aradım o da açmadı.
Var bu işin içinde bir iş dedim
"Kesin Hüseyin Kaçın demiştir açma"

Aaaa o lezbiyenle mi uğraşıcam.
açmazsa açmasın.
Zaten açsaydı
Oynicaktım ona bi güzel.
Usta oyuncuyum ne de olsa.
Oyun içinde oyun oynarım ben adamla.
Ağlicaktım sızlicaktım
Terk etti beni dicektim
Ne yapayım aklı ver bana
Hahahahaahahaha

O zavallı kızcağızda
"Vah vah vah Emre" dicekti.
"Ne yapsak acaba
Ne etsek."

Kimse açmayınca
bir başıma kaldım
ağladım
ağladım
çok ağladımm
hüngür hüngür.

Haftasonu bu şekilde geçirdim.
Senden ümidi kesmiştim artık.
Bulacaktım kendime başka bir tedavi yöntemi.
Üfürükçülere gidicekti, beni tedavi etsinler.
Derken
Sen aradın beni.
- Eğer istersen bugün müsaidim. Gelebilirsin akşam"
- Gelsem mi acaba? Ben bu akşam üfürükçüye gidicektim? Sana mı gelsem?
- Sen bilirsin! Nereye istiyorsan oraya git. Dün beni aradın diye aradım seni.
- Tamam öleyse sana geleyim. Saat kaçta?

Offf ya
Senden kurtuluş yok.
Ya da vardır da.
Ben istemiyorum ki kurtulmak senden.
Sen olmasan kime anlatıcam ben bu maceralarımı?
Üfürükçüler dinlemiyor ki beni.
Okuyup üflüyorlar sadece.
Bunlar önemli değil diyorlar
ŞİMDİ var sadece evladım.
Sen ŞİMDİ ye odaklan.
Serbest bırak
ohhhhh
Bak ne güzel bırakiyorsun
negatif enerjilerini
gördün mü
Bak ŞİMDİ ye odaklanınca GERÇEK i görücen
Tek GERÇEK ŞİMDİ.
Ama sen öyle değilsin Hüseyin Bey,
Senin önünde güzel güzel oynuyorum,
Kılıktan kılığa rolden role geçiyorum.
Sende ilgiyle dinliyorsun
Ben daha ne isteyim şu hayattan.
Senden iyisi Şam'da kayısı !

Öyle işte
Sana gelmeden önce
Yıllardır okumadığım senin o meşhur sitene bir göz attım
www.huseyinkacin.com

Bir den gözüme ilişti.
Narsist Kişilik Bozuklukları
Tanrılaşan Kişiler
ondan sonra
Borderline Kişilik Bozuklukları: Tanrılaştıranlar

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?board=2.0  tıklayınız

Ve Perde Kalktı Gözlerimden.
Ben bir Borderline olarak
önüme çıkanlara
aşırı değer vermiştim
onları tanrılaştırmıştım

onlar da bir narsist olarak
zaten benim gibileri ariyordu.
önce kendini sevdiriyor
kendine aşık ediyor
sonra da terk ediyorlardı
Amaç belliydi hayran kitlesini genişletmek.
Ben bir kere hayran olduktan sonra artık bana ihtiyacı yoktu
yeni bir av peşine düşüyordu.

bunu öğrendiğim an
acımın büyük kısmı dindi.
Çünkü bir oyunun içinde olduğu gördüm.
benim bir kusurum yoktu.
benim bir hatam yüzünden değil
sadece kendi kurduğu bir oyun yüzünden beni terk etmişti.
Dünya varmış be.
Gözyaşlarım dindi senin web siten sayesinde.

İyi ki varsın sen Hüseyin Kaçın.
İyi ki doğdun
Çok yaşa
Hep yaşa.

6 KASIM 2012
Emre Volkan LACİVERTOĞLU

(Hüseyin Bey - Yazımı aşağdaki şarkıyla birlikte yayınlar mısınız? )

http://www.youtube.com/watch?v=0ZCQ77N3_ck&feature=related

Candan Erçetim - Unutursun, Unutursun unutursun

Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun
Önce yaşayamam zannedersin acından
Ben de gidiyorum kalamam dersin kahrından
Bunun için merhamet dilersin Tanrından
Duymaz kimse sesini
Bıkarlar gözyaşından
Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun
Hani geçmeyecek gibi gelir günler
Hiç aydınlanmayacak kapkaranlık geceler
Kabuslar içinde dilin adını heceler
Paylaşamazsın acını yalnız yaşanır dertler
Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun
Sonra bir sabah uyanırsın hayata
Bakarsın durmamış dünya dönüyor etrafında
Anlarsın eskisi gibi olmaz bir daha
Ama yepyeni bir güçle sarılırsın hayata
Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun

O gün gelir unutursun.
Emre Volkan LACİVERTOĞLU
6-Kasım-2012
<s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3>

4
Müslüman Eşcinseller Derneği ( Meşcid )
https://www.facebook.com/groups/mescid99/
11-Şubat-2012
<s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3>
Hepinizden iğreniyorum
evet hepinizden iğreniyorum
Belki de kendimden de

Siz ne denyo insanlarsınız öyle a.q
pislikler.

nefret ediyorum tüm insanlıktan.
o.ç. ları.

nerden geldiniz bu dünyaya
siktir olup gidin yaw
cehennemin dibine kadar yolunuz var.

iki yüzlü, kaypak, menfaatperest, iğrenç mahlukat.
hiçbirinizi görmek istemiyorum.

sabah 8 de işte olmam gerekiyor.
ve saat gecenin 3ü şu an
ve ben iğrenç ibneler yüzünden bu saate kadar uyuyamadım.

derdiniz ne a.q çocukları
bu saate kadar beni ne diye uyutmuyorsunuz ???

Yine içtim ben a.q
DERDİM NE???

Akşam Beşiktaş'taydım.
Canım sıkıldı öyle gezindim, oralarda.
Sonra geçen hafta face'im kapanmadan önce yazıştığım esmer kaslı balıkçı çocukla telefonlaştım.
Beşiktaş'ta çalışıyordu.
Gece'nin 2 sinde bitiyormuş işi.
Nasıl bir hayat bu böyle.
Nasıl bir sistem?
İnsanları geceyarılarına kadar çalıştırıp, eline 3-5 kuruş tutuşturmak.
Kapitalizm ! Senden iğreniyorum...

Balıkçı çocuğu bekleyemezdim o saate kadar.
Ben de bizim Patatezci arkadaşı aradım.
Onunla 6 aydır tanışıyoruz.
19 yaşında,  esmer ve kaslı.

Aradım aradım durdum, patatezciyi.
Cevap vermedi.
Böyle yapar benim kardeşim
İşine gelince açar telini işine gelmeyince kapar.

Bi de gece yarıları beni yanına çağırma huyu yok mu !
Lan ben gecenin bi vakti nasıl geleyim senin yanına.
Sabahın köründe işe gidiyorum.

Yine açmadı telini.
Zaten hava buz gibi, donuyorum titriyorum.
Ne yapsam ki ?

Telefon rehberime bakıyorum
Bu gece kiminle konuşsam
Yalnızlığımı kimle paylaşsam
Arayacak kimsem yok ki.
Çünkü geçen gün ani bir kararla milleti silmeye başlamıştım rehberimden.
Gerçi yarı yolda vazgeçmiştim.
Silmesem ne olucaktı ki sanki gecenin bu vaktinde yanımda mı olucaklar?
Hepiniz yalansınız, hepiniz sahte, hepiniz ibnesiniz.

Donuyorum hava buz gibi.
Eve dönüyorum.
Yol boyunca Patatezci kardeşimi arıyorum.
Teli meşgül, başka biriyle konuşuyor.
Yoksa beni mi aldatıyor.
muahahahahaa
Aldatmak
muahahahaha

Sanki evliyiz de aldatıcaz birbirimizi.
Bu ibne aleminde herkes aynı alem.
Hepimiz önümüze çıkanla çakışıyoruz işte.

Geçen gün bir şey duydum, çok komiğime gitti.
Gabile diye bir gay sitesinde yazışırken,
17 yaşındaki bir çocuk, gay dünyasını çok merak ettiğini söylüyordu.
Daha hiç olmamış ilşkisi bir erkekle
erkeklere karşı yoğun bir ilgisi varmış.
Ve bir komşusuna aşık olmuş. O da kendi yaşlarındaymış, 18-19.
Sabah akşam onu hayal ediyormuş.
Ben ona aşığım, ömür boyu onun kollarında olmak istiyorum diyordu.
Bir hayali varmış:
O beni sevsin, ben onu seveyim. Mutlu mesut onunla bir ömür geçireyim.

Zavallı çocuk.
Acıyorum ben böyle kezbanlara.
Her gün başka bir erkekle KOLİ KESİCEKSİN.
bu gerçekle yüzleş artık
ÇÜNKÜ
sen bırakmasan onu, o seni bırakıcak.
Kimse senin kahrını 3 günden fazla çekmicek.
Gay Dünyası, Büyük bir KERHANE'den başka bir şey değil.

Şimdi vardım eve. Tam kapadım kapıyı.
Telim çalıyor. arayan Patatezci kardeşim.
Açıyorum teli.
Diyorki:
"Emre gel, bu gece takılalım.Özledim seni"

Ben fenna kızıyorum içimden bu kardeşime . Lan şimdi mi aranır. Saatledir cevap vermedin. Şimdi arıyon, gel diyon. Bu saate kadar başkasıyla konuştun o olmayınca beni cağırıyon.

Kusura bakma, artık gelemem ben bu saatte.


Emre Volkan Lacivertoğlu
11-Şubat-2012
<s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3>

Szölük
Koli Kesmek: Cinsel İlişkide bulunmak.
Kezban: Gey alemine yeni düşmüş. Alemin adaplarından cahil, cühela.
Kerhane: Genel Ev : İçinde SERMAYE lerin bulunduğu ev.
Sermaye : offf yaww beni gece gece uğraştırmayın. TDK'nin sözlüğüne bakın bi zahmet öğrenin, bu kelimenin ne oluğunu, ne anlama geldiğini.

YETERRRRRRRRRRRRRRRRRRRR artık uyumak istiyorum, uzayıp gidin artık.

<s3><s3><s3>

Müslüman Eşcinseller Derneği ( Meşcid )
https://www.facebook.com/groups/mescid99/
<s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3><s3>

5
EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULURSUNUZ REHBERİ (4)

Bakın yalvarıyorum size çünkü kurtarmak istiyorum sizi bu durumdan gerçekten. Hiçbir karşılık beklemeksizin. Çünkü sizi anlıyorum, neler yaşadığınızı biliyorum, neler hissettiğinizi de biliyorum.

Kimsin lan sen ?
Bizi kurtarmak istiyorsun ?
Lan sen KURTARICI mısın a.q !!!
Sen önce kendini anla ibne
Sen bizi anlıyamazsın, neler yaşadığımızı bilemezsin, neler hissettğimizi hiç bilemezsin !!!

Emre Volkan LACİVERTOĞLU
lacivertemre@hotmail.com

6
Kalbiniz temiz mi, fesat mı; yoksa kalpsiz misiniz?

Travestilerden doğdu; sokakta ve kulüplerde büyüdü. Şimdi gece hayatına bulaşan herkes bu dili konuşuyor. Mesela yatakta iyi olanlara "kalbi temiz" deniyor. Büyük penis, iyi muamele... "Kalbi fesat" sizce ne demek?

     Benim dile ekstra bir kabiliyetsizliğim var. Bu da nasıl bir cümleyse? Ama öyle. 10 küsur yıl İngilizce eğitim aldım ama İngilizce bir cümle kurmaktan acizim. Dinlerim, anlarım ama bir şey söylemem gerektiğinde mal gibi bakarım.
     Hem ortaokulda hem üniversitede seçmeli ders olarak Almanca seçtim. Bütün arkadaşlarım -üstelik de notları benden kötüydü- gidip o çat pat Almancalarıyla Alman koca buldular, şimdi çatır çatır Almanca şakımaktalar. Ben daha toplum içinde Almanca bir kelime söylemiş insan değilim.
     Yabancı dil, eyvallah, yok istidatım benim bu konuda. Ya Türkçe? Hayır, ben Türkçe de konuşamıyorum. Bir "erkek" deyişim var ki; "anne", "pencere", "genç"... İnsanları güldürmek için uğraşmam gerekmiyor, içinde "e" geçen iki kelime söyleyeyim, tamamdır. Yıkılıyor millet.
     Herkesin istediği beldeli manti ama nerdeeee...
     Bu durum böyle mi devam edecekti peki? Sorarım size, ben bu gidişe bir dur demeyecek miydim yani? "Dur!" dedim. Yeni bir dil öğrendim. Kafasını gözünü yara yara, şakır şukur konuşuyorum üstelik. Fakat bu dille ecnebi bir koca tavlamam imkansız. Olsa olsa gayet yerli bir karım olabilir bu dil sayesinde. Yeni yabancı dilimin adı: Gay’ce...
     Artık Gay’ce yazacağım:
     Geçenlerde Yiğit ve Aycan’la çarka çıktık. Aycan "Baksanıza şu balamoza nasıl tikeliyor. Bir madilik çıkaracağım şimdi" dedi. Yiğit "Beldeli balamoz, kürleyelim bence" diye cevap verdi. "Beldeli, meldeli... Kokuyor" dedim ben. "Kokar mokar tok tutar" dedi Yiğit.
     Mealen: Biz dolaşıyoruz. Yaşlı bir adam bizi kesiyor. Aycan arıza çıkarmak istiyor. Yiğit paralı birine benzediği için kandırmayı öneriyor. Ben de gayet Türkçe "Kokuyor" diyorum ama işte kendimce Gay’ce konuşmuş da oluyorum bu esnada. Zira "kokuyor"; kötü, yaramaz demek. "Kokar mokar tok tutar" da atasözü. Müthiş di mi?
     Dile bakınız; doğmuş, büyümüş de atasözleri bile olmuş. Böyle canlı bir şey. "Manti olacaksa but, balamoz olacaksa beldeli olsun" diye bir atasözü daha var. Genç olacaksa iyi, güzel, yakışıklı; yaşlı olacaksa paralı olsun manasında. Nasıl?
     Size hiç "Kalpsizsin" diyen oldu mu?
     Bana bu dilin Ankaralı travestilerden çıktığı söylendi. Doğru mu, bilmiyorum. Ankaralı ya da İstanbullu ama en önce travestilerin dili olduğu muhakkak. Sonra işte orada burada gelişip, genişliyor. Zaten acayip yaratıcılığa açık bir dil. Benim bile, tüm kabiliyetsizliğime rağmen birkaç yeni kelimeyle bu dile katkı yapmam an meselesi.
     Yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan laflardan biri "kalbi temiz." Seks anlamında olumlu her şey demek. Büyük penis, iyi muamele... Bilin bakalım, "kalbi fesat" ne demek?
     Biri size "Çok kalpsizsin" derse, anlayın yani ne diyor. Bu arada demiştim az evvel, bu dile katkı yapabileceğimi söylemiştim. Yaptım bile. "Kalpsizsin" patenti bana ait bir kelime.
     Seda Sayan: "Madilik mi var abla?"
     "Ben bu dili ille de öğreneceğim fakat nasıl?" diyorsanız, basit. Beyoğlu’nda dolaşın ve gelip geçenlere kulak kabartın. Herkesin dilinde...
     Seda Sayan’ı izleyerek de öğrenebilirsiniz. Geçenlerde kaçtı ağzından, "Madilik mi var abla?" diye sordu telefonla bağlanan kadına. Deniz Akkaya da bir keresinde "domez" demişti, getir-götürcü çocuk manasında.
     Tamamen dedikodu, duymuş görmüş değilim ama birçok ünlünün bu dili sular seller gibi konuştuğu söyleniyor.
     Mehmet Ali Erbil’den tutun da Selin Toktay’a gece hayatında dolanan, kulüplere giden ünlü-ünsüz herkes bu dili biliyor, konuşuyor.
     Bir de "Üçüncü Tekil Şahıs" diye bir roman çıkmış yeni. Mehmet Bilal yazmış, arkasında sözlük bile varmış.
     Şu kitabı bir okuyayım, haftaya yazımı Gay’ce yazacağım. n
     
     Dil, tek tek tüm insanların bir taş koyarak inşa ettiği binalardan oluşan bir kenttir.
Ralph Waldo Emerson

"Her gece istiyodum ama hep aynı piliçle değil"

     Ölüsevici TV yıldızı, bir koyuna aşık olan kont, kolsuz doğan iki gencin intikamı, uçuşlar, düşüşler... "Porno" ve "Trainspotting"in yazarı "kötü ve çirkin insan" Irvine Welsh bu kez üç kimyasal masal anlatıyor. Buyrun kitaptan ender rastlanan küfürsüz bir "kuple" okuyun:
     - Ben aşkın ne olduğunu bile bilmiyom abi.
     - Sen evli diil miydin?
     - ...Yannızca 17 yaşındaydım. Bütün istediğim her gece seks yapmaktı, evlenmemin tek nedeni buydu.
     - İyi bir neden. Her gece seks yapmak kötü bi şey diil, ha.
     - Evet, tamam, ama anında keşfettim ki, işte, tabii her gece istiyodum ama hep aynı piliçle diil. Sorun burdan çıktı.
     - Belki de aslında budur. Belki gerçek aşkın tanımını buldun işte. Aşk her gece seks yapmak istemektir ama bunu her gece aynı piliçle yapmak istemektir.
     
     "İnsanoğlu şikayet etmeye duyduğu derin ihtiyaç yüzünden bir dil yaratmak zorunda kaldı."
Lily Tomlin

     Koli kesmek: Cinsel ilişkiye girmek.
     Similya: Penis.
     Manti: Genç.
     Balamoz: Yaşlı.
     Belde: Para.
     Cici: Sperm.
     "But", olumlu bir sıfat. But similya, but manti gibi.
     Travestilerin arabayla dolaşıp müşteri aramasına ise "podyuma çıkmak" deniyor.
     
     
     tubakyol@yahoo.com

http://www.milliyet.com.tr/2003/05/12/cumartesi/yaztuba.html

7
Polis, Fuhuş Operasyonu İçin 'Gay' Dili Öğrenmiş

07 Ocak 2011 Cuma 14:04
Kocaeli Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen fuhuş operasyonunda 30 kişi gözaltına alındı.

Polis ekipleri, çeteyi çökertmek için 'gay' dili olarak bilinen Lubunyaca’yı öğrendi.

Gelen şikayetler ve bilgiler doğrultusunda Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Ahlak Bürosu ekipleri, bazı kişileri fuhuş yaptırdıkları gerekçesi ile takibe aldı. Yapılan takipte, fuhuş çetesinin polise yakalanmamak için kendi aralarında toplumda 'gay' dili olarak bilinen “Lubunyaca” dilini kullandıklarını tespit etti. Bunun üzerine polis ekipleri, çeteyi takip etmek için bu dili öğrendi.

Dört ay boyunca fuhuş yaptıranları takip eden ekipler, operasyon düzenledi. Kocaeli başta olmak üzere, Yalova, Sakarya ve İstanbul’da düzenlenen eş zamanlı operasyonda 4’ü erkek olmak üzere 30 kişi gözaltına alınarak Kocaeli’ye getirildi. Zanlıların evlerinde yapılan aramada, müşterilerin bilgilerine de ulaşıldı. Evraklar üzerinde araştırma yapan polis ekipleri, müşteriler arasında işadamları ve bürokratların da olduğunu tespit etti.

POLİS ‘LAKİ’, MÜŞTERİ ‘KOLİ’

Fuhuş çetesinde gözaltına alınan bayanların tamamının Türk olduğu ve bazı kadınlarda bulaşıcı hastalık çıktığı iddia edildi. Zanlıların telefon görüşmelerinde Lubunyaca diline göre ahlak polislerine ‘Laki’, müşteriye de ‘Koli’ denildiği öğrenildi. Gözaltına alınan bayanlarla ilişkiye girdiği iddia edilen 50 kişinin de ifadesinin alındığı bildirildi. Halen devam eden operasyon çerçevesinde gözaltına alınan zanlılar, örgütlü olarak fuhuş yapmak, fuhşa yer temin etmek, fuhşa aracılık etmek ve tehdit gibi suçlardan pazartesi günü adliyeye sevk edilecek.

http://www.haberprogram.com/h/2011/01/07/104449-polis-fuhus-operasyonu-icin-gay-dili-ogrenmis.php

8
Kayıp gecelerin gizli dili!

İki feci ölümün ardından tekrar gündeme gelen karanlık dünyanın yetim çocukları travestiler, kendi aralarında gizli dille konuşuyor: Lubunyaca

TİMUR SOYKAN
İSTANBUL - Karanlık bir dünyanın yetim çocuklarıydılar. Sadece cinsel tercihleri yüzünden terk edilmişler, unutulmuşlardı. Daha çok gençtiler, adları Sima ve Samara'ydı... İkisi de bir hafta içinde arka arkaya trafik kazasında öldü. Aslında buna kaza da denmezdi. İkisi de toplum tarafından infaz edildi...
Onlar travestiydi. Samara kanlar içinde ve kameralar eşliğinde son nefesini verirken başucundaki arkadaşının saldırgan ama yalvaran gözleri ekran başındaki kaç kişinin dikkatini çekti acaba? O gözlerde anlaşılamamanın yıkıcı hüznü, yabancılaşmanın donukluğu ve insan yerine
konmamanın isyanı vardı.
İşte travestiler de, bu farklı olmanın, farklı yaşamanın getirdiği sorunlardan yılmış, farklı bir dünya kurmuşlar kendilerine. Özel bir dille konuşuyorlar.
Travestiler, bu özel dillerine, 'Lubunyaca' adını veriyor. Lubunyaca, hırsızlar, pavyon çalgıcıları, hayat kadınları, sokak çeteleri gibi alt kültür gruplarının argolarından çok daha kapsamlı ve farklı. Yaklaşık
400 kelimeden oluşan 'travesti argosu'yla cümleler kurulabiliyor, kolaylıkla ve hemen diyalog kurulabiliyor.
Genelde ayaktakımına mahsus konuşma şekli olarak tanımlanan
argoda sözcükler ve deyimler, Türkçe sözcüklerin biçimlerinin ve anlamlarının değiştirilmesi ile üretilirken, Lubunyacada gizlilik esas olduğu için böyle bir esinlenme söz konusu değil. Sözcüklerin büyük çoğunluğu hiçbir kaynağa dayanmıyor, yani kafadan uydurulmuş. Öte yandan az sayıda olsa da Romanca olarak adlandırılan Çingene dilinden sözcükler de içeriyor.
Saldırılardan korunmak için Lubunyacanın, diğer alt grupların argolarına göre çok daha fazla gelişmesinin nedeni, travestilerin sürekli saldırıya uğramaları. Özellikle müşteri görünümünde yaklaşıp sonra saldıran kişilere karşı korunmak için aralarında diğer insanların anlamayacağı bu lisanı kullanıyorlar. Tehlikeyi sezdiklerinde birbirlerini uyarıyorlar. Travestiler için bir diğer tehlike ise polis. Polisin konuştuklarını anlamaması için aralarında bu dilden konuşuyorlar. Dile sürekli yeni kelimeler de ekleniyor.
Travestiler için bir diğer tehlike ise polis. Yakalandıktan sonra birkaç günlerini geçirdikleri nezarethanede polisin konuştuklarını anlamaması için aralarında bu dilden konuşuyorlar.

http://www.radikal.com.tr/1999/07/17/yasam/kay.html

9
Yabancı Dil Başa Bela :)

Hatırlıyorum da orta okulda kızların konuştuğu şifreli bir dil popüler idi. Malum eşcinsel olduğum için 2 erkek hariç hepsi kızlardan oluşan popüler bir gurupta olduğum için bu dile aşina idim. Tabiki kızlar bu dilin tamamını öğretmezler türlü tehditler ile bu dili tüm sınıfın öğrenmesini sağlamıştım. Nitekim gözlüklü fen öğretmeni olan bayanın tüm sınıfa kızdığı için sınav yapıcağını söylemesi üzerine herkes bu 29 şifreli hali öğrenip. Tüm  sınav kağıdını böyle doldurmuştuk. Sonucunda hoca cinnet geçirip tayinini istemişti. Yaş ilerledikce çoçukluğumuzdan vazgeçmediğimizi anladım. Kimliğimi kazanıp ne olduğumu anlamaya çabalarken bir şifreli dil daha öğrendim. Lubunca :). Malum eşcinseller arasında daha rahat konuşabilmek için eski romence kelimelerin kullanımıdır aslında olay. Nitekim Öğrenmem çok rahat oldu ve bu dil bende alışkanlık haline gelmeye başladı Taki bir gün, Annem gay bir arkadaşımla konuşurken bizi dinleyene kadar. O gün sürekli koli'nin, Smilyanın, Manti gibi lubunca kelimelerin ne olduğunu sordu verdiğim cevaplar. Kutu, Yastık, Fars yemeği. O günden beri annem benden yastık isteyeceği zaman "Oğlum Smilyayı Versene" der oldu. O yüzden artık lubunca konuşmamaya kadar verdim :)

Ramazan bayram derken sonunda tatil döneminin yavaş yavaş sonlarına gelmekteyiz. Buna seviniyorum çünkü insanlar yurda geri dönücekler ve renkli gece yaşamında karşıma çıkan herşeyi isim cisim buradan paylaşacağım, Biraz dedikoduculuk oynuyacağız anlaşılan. Bayramın bitişini fırsat bilim soluğu dışarda aldım. Gece hayatını özlemişim, Arkadaş hoşbeşlerler derken bir gürürtü koptuki sormayın. Bazıları alkolün etkisini fazla kaçırmış olcakki yanında oturan hiç bir suçu günahı olmayan birine öyle bir vurduki sesine herkes döndü, Ve ardından kopan yaygara dahada kötüydü tokatı yiyen zavallı pasif arkadaşımız tamamen ciyaklılayarak bütün gece ağlamayı planlıyorduki güvenliğin müdahalesiyle susmuş bulundu bulunmak zorunda kaldı. :) Geceye gölge düşüren küçük olaydan sonra gece tüm rengiyle devam etti. Ne mankenler vardı ne oyuncular ağzım açık kaldı dese yeridir. Geceyi sessiz sedasız noktaladım. Olması gerektiği gibi.

Bayram günü barda tanıştığı 6 kişiyi evine getirilip öldürülen adamı hepinizin duyduğunu düşünüyorum. Sonrasında cinayetin işleyen genci ifadesinde şu bilindik kelimeler yer almaktaydı: "İlişki Teklif Ettiği İçin Öldürdüm!" 6 kişi hiç evine davet eden bir erkeğin (Ki bu kişinin eve ne amaçla davet ettiğini söylediğinden eminim) hiçmi soru sormak akıllarına gelmedi. Neticede olan oldu tabiki, ama insanların işin kolay yoluna sığınmalarına uyuz oluyorum. Homofobinin arkasına saklanması tabikide hakimin gözünde hafifletici bir neden sayılıcak. Çünkü adam erkekti ve sözde delikanlılık şanına leke sürdürmemişti.Bi kaç yıl yatar çıkar ve tekrardan aramıza karışır. Devletin bu konuda acilenbirşeyler yapması gerekmekte. eğerki devlet birşey yapmazsa ki yapmıyacağını hepimiz biliyoruz artık can güvenliğimizin kalmadığını anlamak için salak olmamız gerekmekte. Lütfen  her önüne gelene saatlik zevler için güvenipde hanelerinize sokmayın.

İş hayatından dolayı sinema dünyasını çok geç takip edebiliyorum. Zaten iyi yapım peşinde biri olduğum için nadiren sinemaya gidebileceğim bir film giriyor gösterime. Son olarak izlediğim film şirinlerdi. Şahsen şirin babanın o bilindik sesi bile beni çoçukluğuma götürmeye yetmişti. Çok güzel diyemem ama kötü bir filmde sayılmaz hani. Paranormal activity'i filmini izlemişsinizdir elbet. Hayatımda bu kadar saçma senaryoya sahip korkutmanın yakınından geçmeyen bir film görmedim ben. Amatör kamera gözünden olayları izlemek konuya vakıf olmamı engelliyor. Türk yapımcılarda bu akıma uymaya başladılar. Karadedeler olayıda bu tarz çekim yöntemi kullanarak çekilmiş bir film olmasına rağmen Fragmanı tüylerimi diken diken etti. Parafizikal olaylrdan hep korkmuşumdur. Ki bu satırları yazıp fragmanı izlerken telefonumun çalması ayrıca filmi dahada korkutucu kıldı. Bu arada ilk yazımda yazdığım zenne filmi şu sıralar festivalden festivale gitmekte. Son aldığım duyumlara göre 48. Antalya film festivalinin açılış filmi olmuş. Böyle güzel sevindeirici bir haberide paylaşmadan geçmek istemedim :)

Malumunuz diziler yavaş yavaş tatilden dönmekte. Öyle bir geçer Zamanki 'de tatilden dönen dizilerden biriydi. Ama beğendiğimi söyliyemiyeceğim. Duyg yoğunluğu kaybolmuştu zaman atlaması yaşanması geçmişle olan bağı kopardı resmen. Bu arada dizinin karakterleri tabikide başından binbirtürlü olay geçmeye devam etmekde. Mekanlar kıyafetler güzelde senoryada güzel olaydı başka bişey istemezdik. Sıra muhteşem yüzyılda Bu çarşamba bize el sallayacak olan geçen yılın tartışmasız en çok ses getiren dizisi bakalım geçen seneki etkiyi yakalayabilicekmi bunu hep birlikte göreceğiz.
http://eshsiz.com/yazisal/item/9-yabanc%C4%B1-dil-ba%C5%9Fa-bela.html

10
İstanbul'daki Gay Dünyası

Fransa'nın önde gelen gazetelerinden Liberation, İstanbul'daki gay dünyasının özgü havasını yansıtırken İstanbul için "Dünya gezgini, her yerde, Paris'ten Miami'ye, Cape'den Buenos Aires'e, aynı müziği, aynı dekorasyonu, aynı kuralları, aynı tarzları, aynı tipleri görmeye alışık gayler için büyük bir şok demek" ifadesini kullandı.

Liberation, İstanbul'daki gay dünyasının turunu yaptı. Kentin gay eğlence mekanlarını adreslerini veren, ayrıntılı bir biçimde anlatan, gazete, Beyoğlu'daki İstiklal caddesinden başladığı turu Cihangir ve İstanbullu gaylerin rağbet gösterdiği diğer semtlerde sürdürüyor.

İstanbul'daki
eşcinsellerin uluslararası gay kurallarından uzak, kendi özgü bir ortamda eğlendiğini kaydeden gazete, hafta sonu geceleri gaylerin buluştuğu mekanların dolup taştığını belirtirken "Dünya gezgini, her yerde, Paris'ten Miami'ye, Cape'den Buenos Aires'e, aynı müziği, aynı dekorasyonu, aynı kuralları, aynı tarzları, aynı tipleri görmeye alışık gayler için büyük bir şok demek" ifadesini kullandı.

Liberation, İstanbul'daki gay mekanlarına uluslararası müziğin hakim olmadığını, gay gecelerinde temponun yüzde 100 Türk olan pop parçalarıyla tutulduğunu kaydederek "Sükse yapan kadın şarkıcılar, Madonna kadar sarışın (bazıları erkekti), Janet kadar büyük göğüsleri vardı ancak melodisi tümüyle Doğulu olan parçaları Türkçe söylüyorlardı" diye yazdı.

İstanbullu gayler aralarında kullandıkları özel bir dil olan "Lubunca"yı tanıtan gazete, "Lubunca"yı, 17'inci ve 18'inci yüzyılında köçekler ve tellaklar tarafından icat edilen, 1970 yıllarında travestilerce zenginleştirilen ve halen İstanbul'daki gayler tarafından kullanılan özel bir dil olduğunu belirtti.

Gazete, "Lubunca"yı 300 kelimeden oluşan, Romence, Rumca, Fransızca, Türkçe ve Osmanlıca gibi çeşitli dillerin karışımından meydana gelen ve bilmeyenlerin için tamamen anlaşılmaz bir dil olarak da tarif etti.


Buna karşın, İstanbul'daki gayler için hayatın kolay olmaktan uzak olduğunu da belirten gazete, İstanbul'da son düzenlenen "Gay Gururu" etkinliklerine sadece 150-200 kişinin katıldığını, görevlendirilen polislerin sayısının o kadarı olduğunu kaydetti.

Kendisini açık bir biçimde gay ilan eden yazar Murathan Mungan üzerinde duran gazete, İstanbul için de "Paradoksal kent, şizofrenik kent, Doğu ile Batı arasında köprü, Atatürk'ün mirası olan aşırı laiklik ile Müslüman kökten dinciliği arasında büyük ayrım yapıyor" diye yazdı.

(ANKA)
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/11/03/gun97.html

11
Abi Beni Sev !!! Ben Eşcinselim - Kadına İlgim Yok!!! Abi Beni Sev
"Fotoğrafcı kıza ulaş" ,diyordu ,Psikolog Hüseyin Kaçın.
Kızın iş adresini vermişti ve benden o kızla bağlantı kurup fotğrafları almamı istiyordu.
Geçen ay fotoğraflarımız çekilmişti.
Helin Avşar röportaj yapmıştı Hüseyin Hocayla ve eşcinsellik tedavisi gören erkeklerle.
Kimse fotoğraf çektirmek istememişti.
Ve her zaman olduğu gibi ben sazan gibi zıplamıştı
"Beni çekin beni çekin", diye.
Onlarca fotoğrafım çekilmişti, heyecanla beklemiştim Anneler Günü nü.
Helin Avşar öyle demişti : "Bu röportajı Anneler Gününde Yayınlicaz"

Yayınlamamışlardı.
Fatih Altaylı izin vermemiş.
Uygun bulmamış, Haber Türk Gazetesi'nde yayınlanmasını.

Şimdi benden Fotoğrafcı kıza ulaşmam ve en azından 2-3 tane de olsa fotoğrafları almam isteniyordu.
Ve ben çeşitli bahaneler bulup, gitmiyordu.
belki de gidemiyordum.
Ya o fotağrafcı kız, kendisine asıldığımı sanırsa !!!

Tüm kaslarımı kasıyordu, bu ihtimali düşünmek.
Geriliyordum.
Hüseyin Kaçın, bunu anlamıyordu yada anlamak istemiyordu.
Belki de kendisine ve tedaviye DİRENÇ gösterdiğimi tahmin ediyordu.
Ama bu bana göre direnç değildi.
Boğulucakmış gibi oluyordum, o fotoğrafcı kızın iş yerine gidip, onla diyolağa girmeyi düşündükçe.
Diğer taraftan da
Bu görevi başaramazsam
Psikolog Hüseyin Kaçın'ın gözünden düşmekten korkuyordum
Herkes beni sevsin, benimle ilgilensin, ben ilgi odağı olsun istiyordum.
Bunu gizliden gizliye istiyordum.
İlgi budalaları gibi açıktan değil :)
Herkes ama herkes beni sevsin.
Herkesin dikkatini çekeyim.
Kimse reddetmesin beni.
3 dakka önce gördüğüm
ve hayatım boyunca bir daha göremeyeceğim
belediye otobüsünün şoförü bile sevsin beni
o bile reddetmesin
Önüme çıkan
Herkessssssss

Günlerdir bir gerilim içindeydim
"Sazan gibi zıplayıp" Helin Avşar'la çektirdiğim fotoğraflarımı O fotorafcı kızın iş yerine gidip isteyebilecek miydim?
Bunu yapabilir miydim?
Bu düşünce beni resmen boğuyordu.
Ya o genç güzel kız  benim ona asıldığımı felan sanırsa.
Bu ÖLÜM demekti benim için.

Ya bu fotoğrafı isteyemezsem.
Hüseyin Hoca'nın verdiği görevi yapamazsam !!!
Bu da ÖLÜM demek.
Görevimi yerine getiremicem
Ve Hüseyin Hoca'nın ilgi listesinden alt sıralara düşücem
Bu ölüm demekti
2 yıldır Hocayla oyun oynuyorum.
Terapilerde kılıktan kılığa giriyorum
Rolden role geçiyorum
Çeşit çeşit sıradışı, ilginç maceralarımı tiyatro havasında anlatıyorum.
Tedavi mi?
O da ney?
Ne tedavisi :)))
Hüseyin beni dinlesin, gülsün, eğlensin bana yeter.

İŞGAL Planımı 2 yıldır sinsice uyguluyorum, Hüseyin Kaçın'ın Hayatına sızmak için.
Evet
Bence başarılı oluyorum.
Bu zamana kadar önüme çıkan herkesin hayatına öyle yada böyle sızdım.
İŞGAL ettim.
Zarar gördüm mü peki hayatım boyunca bu işgal oyunundan????
Bunun ne önemi var ki :)
Yeter ki bana ilgi göstersin önüme çıkan insanlar, beni sevsinler.
Gördüğüm bütün zararları unutuveririm.

Offf
2 Ölüm arasında kalmıştım.
Hüseyin'in ilgisini kaybetmemek için
mecburen
fotoğrafcı kızın iş adresine gittim dizlerim titreyerek....

Binayı buldum
derin nefes alarak çıktım 3. kata.
Hemen önüme çıkan ofise daldım
Sordum fotoğrafcı kızı.
Tühhh yanlış gelmişim,
Aradığım yer burası değilmiş.
Yan taraftaymış
Zaten ben de farkındaydım yanlış geldiğimin
Cam kapıdan görmüştüm içerdeki yakışıklı genç erkekleri
sırf bunlarla 10 saniyeliğine de olsa konuşmak için dalmıştım buraya.
Kibarca özür dileyip çıktım bu ofisten.
Eee tabii ki kibar olmak lazım
çünkü sevsinler beni, ilgi göstersinler bana
içlerinden deseler bile benim için "Bu adam gerizekalı mı buranın fotoğraf stüdyo olduğunu görmüyor mu?
Bunun bi önemi yok ki.
3 saniye bile düşünmüş olsalar benim hakkımda, yeter bana.

Şimdi gelmişti görevin zor kısmına
yan taraftaki
Fotoğraf Stüdyosına girmeye
Yeşil Chi enerjisi yollayıp
daldım stüdyoya.
Off o ne öle
içerde çekim var
Uzun boylu beyaz tenli sarışın bayan mankenler sahnede
etraf çok aydınlık
flaşlar patlıyor
Ve bir koltuğa oturmuş
uzun boylu genç parlak yakışıklı erkekler çekimi izliyor.
Ne kadar yakışıklılar ve parlaklar.
Ve kalın kemikli, uzun boylular.
Simsiyah, sert, parlak saçları var bu genç erkeklerin.
Offf ne kadar yakışıklılar.
Ama fazla dikkatli bakmamam gerekiyor.
anlamasınlar erkeklerden hoşlandığımı.
Gizlice bakıyorum.

O sırada orta yaşlı bir erkek geldi yanıma
"Buyrun??? " dedi.
Ben başladım anlatmaya
"Eee Helin Avşar, şey işte benimle röportaj yaptı daha doğru Kaçın, yani Psikolog Hüseyin. Resimlerim çekildi işte." dedim sesim titreyerek.
Bir taraftan da
İçimden kendi kendime söylendim
Yav nasıl bir insanım ben.
2 kelimeyi bir araya getiremiyorum. Şunu anlatsana doğru düzgün Emre dedim.
Ben ne yapıyorum dedim ve kendimi toparladım.
"Ece Hanım burda mı" dedim. "Ece Oğultürk, geçen ay benim fotğraflarımı çekti Helin Avşar'la birlikte geldi." dedim.
- " Evet burda." dedi, çağırdı Ece Hanım'ı.
Geldi Ece Hanım bana doğru şaşkın bir ifadeyle

Ben yüzüme taktım yapmacık gülümsememi
- Merhaba Ece Hanım, nasılsınız. Beni tanıdınız değil mi? Psikolog Hüseyin Kaçın'la yapılan röportajda benim fotoğraflarımı çekmiştiniz ?
- Evet tanıdım ama burayı nasıl buldunuz ki ????
- O meslek sırrı. Benim dedektiflik yönüm vardır böyle bulurum işte.
- !!???
- Buraya gelişimin sebebi, benim fotoğraflarımı çektiniz. sonra yayınlanmadı. Madem yayınlanmadı, o fotoğrafları nasıl alabilirim? Yani bana verme imkanınız var değil ?
- Bunu keşke 1 ay önce söyleseydiniz. Çünkü o röportaj gazete de yayınlanmadı ve bize o fotğrafları İMHA EDİN dediler. Biz de İMHA etti.
- Yaaa... Yapmayın... Kurtarılma ihtimali yok mu? En azında bir iki tane de olsa???
- Dediğim gibi daha önce gelseydiniz mümkündü hepsini İMHA ettik. Maalesef.....

Offff nasıl olurdu yaw.
Bu kız röportaj için geldiğinde
benim telefon numaramı almıştı. Arkadaşları için travesti gerekiyormuş. Ve ben de onlara travesti bulabilirdim.
Çünkü 10 yılım Taksim'in arka sokaklarında geçti.
Bütün gay alemini bilirim, tanırım.
Nerde ne dönüyor bilirim.
Bu kızın fotoğrafcı arkadaşları, çıplak travesti arıyorlarmış, fotoğraflarını çekmek için. Sanat için yani. Kolilemek için değil.
Evet Ece benim cep telefon numaramı 1 ay önce almıştı ama
ben onunkini isteyememiştim.
Korkmuştum, onunla ilgilendiğimi sanıcak diye !!!
Keşke o zaman alsaydım da fotoğraflarımı kurtarabilseydim İMHA edilmekten.

Peki şimdi?
Şimdi alamaz mıyım onun telefonunu???
Alabilir miyim?
Alamaz mıyım??
İçimden geliyor istemek ama şu orta yaşlı adam başımızdan ayrılmadı.
Ece'nin patronu mudur nedir?
Adam bizim başımızda bana bakıp duruyor??
Bu adam olmasa, bizi dinlemese
isticem Ece'nin telefonunu.
Belki İmha edilmemiştir fotoğraflar
Belki bu adamdan çekindiği için öyle diyordur
Telefonunu alsam
akşam aricam
tekrar sorucam fotoğraflarımı !!!
Offff olmuyor
isteyemiyorum
Halbuki elimde tutuyorum cebimi
İstesem hemen yazıvericem numarayı.
Olmuyorrrrr
Olmuyorrrrr
Boğuluyorummm
Kelimeler boğazımda kilitleniyor
Tam isticem gibi oluyor, söylicem
söyliyemiyorummm.

Sonra yine gülümsüyorum
teşekkür ediyorum
kısmet değilmiş diyorum
tekrar teşekkür ediyorum
ve "Kolay Gelsin Ece Hanım" demeyi ihmal etmiyorum.
İyi bir izlenim bırakayım.
Ne kadar kibar bir adam desinler.

Çıkıyorum stüdyodan
hemen ariyorum Psikolog Hüseyin Kaçın'ı
çeviriyorum numarayı 0555 326 22 91
vericem müjdeyi?
Neyin müjdesini?
Tabii ki görevimi başarıyla yapmanın müjdesini.
Telefon çalıyor, çalıyor bi daha çalıyor.
Açılınca hemen değiştiriyorum ses tonumu.
Acıklı, üzüntülü bir ses tonuyla diyorum ki

- "Maalesef ....Maalesef Hüseyin Bey! Fotoğrafları İMHA etmişler
- Fotoğrafları imha etmişler, öyle mi? Peki aldın mı Ece'nin telefonunu???
- ...
- Akşam arıyalım Ece'yi. Aldın de mi telefonu
- Şey....şimdi.... şöyle bişey ..... ben geldim işte burda fotoğrafcının dükkanı var ..... şimdi şöyle oldu .... üçüncü kata çıktım yanlış dükkana girdim önce ... işte ööle
- Yaw onu sormuyorum. Şu kızın telefonu aldın mı?

Hüseyin Kaçın'ın ısrarla telefon numarısını sormasına sinirleniyorum, geriliyorum, bacak kol kaslarım tamamen geriliyor Ve bağıyorum
- HAYIR, Almadım
- Öyleyse geri dön al
- ALAMAM
- Ne demek alamam, git al
- ALAMAM, çünkü İMHA EDİLİRİM Ece'nin etrafında erkekler var
- Bunlar senin patolojin. Kadına bakışında patoloji var. Patolojini aş. Bunlar hezeyan. Ne İMHASI. Ne İMHA sından bahsediyorsun. Git telefonu al.

Hepten geriliyorum. Başlarım senin patolojine de sana diyorum içinden.
Heralde patolojik olucak kadına bakış açım
Yoksa 2 yıldır ne diye tedavi olayım.
Senin önüne geleyim, Eşcinsel Tedeavisi olayım?
Bu gerilimle sonlandırıyorum Hüseyin'le telefon görüşmesini. Ve hatta bataryasını çıkarıyorum ki beni aramasın bu Hüseyin Kaçın denilen adam.
Başlıcam şimdi Ece'nin telefonuna da fotoğraflara da.
Çok gerildim. ellerim ayaklarım titriyor.
Ben şimdi nasıl geri dönerim de Ece'den telefonunu isterim.
Bu sefer kesin bu kız, kendisine ilgi gösterdiğimi düşünücek!!
Bir an düşünüyorum geri dönmeyi
YOK
Bunu yapamam.
Buna cesaretim yok.
Etrafında erkekler var
Böyle bişey yapamam
Bu ölüm demek benim için.

Peki görevi tamamlayamadım.
Hüseyin'in de gözünden düştüm.
Off bu da ölüm demek.
Bi taraftan düşünüyorum bunlar bi taarftan hızlı adımlarla kaçıyorum bu bölgeden, bu fotoğrafcı kızın iş yerinin bulunduğu mahalleden.

Hüseyin Kaçın ın gözünden düştüm. Bu kesin
Zaten son zamanlarda kendine başka hastalar bulmuş.
Onların yazılarını göndermişti bana Hüseyin.
Güzel yazmışlar
Hele biri var
Güven midir nedir ismi?
Çocuk çok güzel yazıyor.
Kıskançlık krizine girmiştim onun yazılarını okuyunca !!!
Penis Kuyusu diye bir yazı yazmış.
Çıldırıcam.
Düşüyorummmmmm
Gözden düşüyorum.
Görevi tamamlayamadım.
Hemen bir çözüm bulmalıyım.
Hemen
Hemen

Hemen bir anda.
Beynim şimşek hızıyla çalışıyor, katrilyonlarca fikir beynimin için de çarpışıyor.
O kadar fazla çakışma oluyor ki
Beynimin içinden cızırtılar geliyor.
Parıltılar oluşuyor.
Ve bahçeyi sulayan bir hortumdan fışkırır gibi  etrafa saçılıyor
Bilinçaltımın derinlikleri...

Sırılsıklam oluyor etraf
aydınlanıyor
Nirvana ya eriyorum bi anda
Farkındalık
İşte Bu

Saliseler içinde iç benliğimle
derin bilinçaltımla diyolağa geçiyorum
Nedir bu işin sırrı diyorum?

-Ben niye bu fotoğrafcı kızdan korktum?
-Aslında kızdan korkmadım
-Peki kimden?
-Etrafındaki erkeklerden?
-Erkekler ne yapar ki sana?
-Beni İMHA ederler?
-Neden?
-Çünkü ben o kıza ilgi gösterirsem etrafındaki erkekler beni İMHA eder çünkü o kız bana ait değil.
-Anlamadım?
- Arz- Talep meselesi?
- Etrafta bir savaş var. Kızları kapma savaşı? Erkekler kız arıyor? Bunun için savaşıyor. Benim gücüm yok. Ben geri çekilmeliyim?
Geri çekilmeliyim kadınları, diğer erkeklere bırakmalıyım. Ve hatta kadınlara ilgimin olmadığını erkeklere ispatlamalıyım?
- Bunu nasıl yapıcan?
-  İMHA edilmemek için Hayatta Kalmak için bu yarıştan çekilmeliyim. Güçlü erkekler beni İMHA edebilir. Benim kadınlara ilgim yok dicem. Aman bana dokunmayım kadınlar sizin olsun.
- İnanırlar mı buna? İlginin olmadığına ???
- Evet evet gerçekten yok. Ben erkeklere ilgi duyuyorum. Bakın benim kadınla ilgim yok beni İMHA etmeyin. Ben Erkek peşinde koşuyorum. Ben eşcinselim.

Emre Volkan Lacivertoğlu
LacivertEmre@hotmail.com
2 Temmuz 2012

12
27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.

http://www.youtube.com/watch?v=tX0T68Pwuq8 tıklayınız

http://www.youtube.com/watch?v=knzoJyzDmHk  tıklayınız

TV 2000 Şule Güleç " Bugün Kadınlar Ne Konuşuyor " Kadına Şiddet, Kıskançlık ve Eşcinsellik

http://www.youtube.com/watch?v=GFxqNItEJUI&list=PL5_aloC9kt80W7zQzxSTLc1hxYKcryN0j&index=1 tıklayınız

TV 2000 Şule Güleç " Bugün Kadınlar Ne Konuşuyor "  Sosyal Fobi ve Sosyal Adalet

http://www.youtube.com/watch?v=Ko3g4CQzrho&list=PL5_aloC9kt80W7zQzxSTLc1hxYKcryN0j

tıklayınız

Konuk: Psikolog Hüseyin KAÇIN
Konu : Kadına dair her şey....
19 Aralık 2012
Çarşamba 12:30


http://www.youtube.com/watch?v=1KHCfOMHkiQ

26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#




Eşcinsel Terimler Sözlüğü / Kelavca / Lubunca / LGBT Argosu / Eşcinsel Jargonu‏

Kelav : fahişe
Lubun : oğlan - kadınsı oğlan

Kelavca / Lubunca
Yaklaşık dört yüz kelimelik bir dil olan Kelavca/Lubuncanın kökenini 17. ve 18. yüzyıllar arasında köçekler ve tellaklardır. Zamanla gelişmiş ve neredeyse tüm Balkanlara(Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Makedonya, Sırbistan) yayılmıştır.
Günümüzde travestilerce geliştirilen ve birçok LGBT (Lezbiyen Gey Biseksüel Transeksül) bireyin konuşabildiği bir jargon haline gelmiştir.
Kelavca / Lubunca;
Yunanca, Arapça, Ermenice, Kürtçe , Fransızca  ve Çingene argosundan gelen  kelimelerin harmanlanmasından oluşmuştur

-a-
alıkmak :
(1) yapmak,etmek (yardımcı fiil)
(2) kur yapmak,ilgilenmek,sarkmak
(3) itiraf etmek
albergo : otel
altım: yanımdaki

-b-
balamoz : yaşlı erkek
balina: asker
but :  büyük, çok... örn: but şugar (çok güzel), but similya (büyük penis)
belde : para
beldeli koli: paralı karşılığı cinsel ilşki
beldeli laço : satılık erkek, jigolo
balamoz:yaşlı erkek.
baron : zengin yaşlı erkek.
badem: göz
badem şekeri : bahriyeli
babilof : dışkı
beybi (bk. paparon) : polis
bare : lira, türkiye lirası, TL

-c-
concon : testisler(hayalar)
cici : meni
cici naşlatmak : boşalmak
cıvır : küçük sayılabilecek kız

-ç-
çark yapmak : dolaşmak, aranmak, volta atmak
çarka çıkmak: sokakta dolaşıp koli aramak
çorlamak : çalmak, hirsizlik yapmak
çorcu : hırsız
çangal : ayakkabı
çerçeve: yüz

-d-
digin :
(1)hem aktif,hem pasif, çift tarafli erkek
(2) yakışıklı lezbiyen
domez : getir götür işleri yapan

-e-
elvan : orta boy ( genellikle penis boyutlarını tarif ederken kullanılır)
ezik(yapmak): dövmek,bağırmak,kötü söz söylemek, küfür etmek
emrah : eşcinsel olmayan arkadaş yada cinsellik yaşanılmayan arkadaş

-f-
faraş : çok cinsel ilşkiye girmekten dolayı anüsü genişlemiş

-g-
gullüm : eglence, gırgır, şamata
gacı : kadin
gacıvarı : kadinsi
gerim: ben

-h-
haputka (putka): kadınlık organı,
hatay‘a gitmek: 31 çekmek (hatay‘ın plakası)
habbe : yemek
habbe alıkmak: yemek yemek
hoy (bk. nakka) : yok  (örnek; koli hoy = koli yok = müşteri yok)

-i-
inci : diş

-k-
ka : kalite, kaliteli
kelav : fahişe
kür : yalan
kür alıkmak: yalan söylemek
kür koli vermek: anal cinsel ilişki esnasında kandırmak , cinsel organı içine almayıp, 2 bacağını kıstırıp arasına almak.
kezban : saf, tecrübesiz, eşcinsel aleme yeni düşmüş
kaşar : tecrübeli
kevaşe:orospu
köfte yapmak : karşı tarafın penisiyle oynamak
koli :
(1) anal cinsel ilişki
(2) müşteri
(3) yatak arkadaşı
koli kesmek : anal cinsel ilşkide bulunmak
koliye naşlamak: cinsel ilşkiye gitmek, müşteriye gitmek
kürdan : küçük (genellikle penis boyutlarını tarif etmek için kullanılır) örn: kürdan similya (küçük penis)
kakiz naşlatmak: büyük abdestini yapmak
kolika : makyaj
kolika alıkmak: makyaj yapmak
kolitirika naşlatmak: tüyleri kesmek,ağda yaptırmak
kukiriklenmek : uyumak
kuşka (kuçka) : transeksüel vajinası
(kadın vajinasına "putka" derler)
künek : götlek, pasif eşcinsel

-l-
lapış alıkmak : öpüşmek
lubunya : pasif escinsel
laço :
(1) aktif
(2) yetişkin aktif erkek (30-35 yaş arasi)
(3) erkek, koca
laçovari : erkeksi
lavaş alıkmak:
cinsel ilşki öncesi anüs temizliği (Banyoya girilir, su hafifçe açılır ve banyo hortumu anüse dayanır. Su yavaş yavaş bağırsaklara akar. Bir süre su bağırsaklarda bekletilir sonra tuvalete gidip boşaltılır.  Bağırsaklar tamamen temizlenen kadar bu işlem ard arda yaklaşık 3-5 defa yapılır. Amaç anal ilşki esnasında bağırsakların temiz olmasıdır.)
laki: ahlak polisi
lafonten : telefon
 
-m-
manti : genç aktif erkek (17-20 arasi)
madi : kötü, fesat, huysuz,pis,çirkin,bela,delilik, kalitesiz, uyduruk, olumsuz
madilik : kötülük, bela çıkartmak,delirmek
madi şugariyet : kesici delici alet
minco : popo,kıç,anüs
maydanoz : saç
motofor : dışkı
muş : burun

-n-
naşlamak :
(1) gitmek,kaçmak
(2) kalkmak
(2) penisin sertlesmesi, ereksiyon
nafta :  (25-30yaş) arasi erkek
nakka : hayır - yok - burada değil - benden bu kadar - pes ettim
nakka trika : tüysüz (sakal yok) - (trika: sakal)
nakinta : çirkin
naciye: esrar

-p-
paparon (beybi): polis
piyiz (pi'iz) : içki
piyiz (pi'iz) alıkmak : içki içmek
pişar naşlatmak: işemek
papik: kafa yapmak için alınan uyuşturucular
putka : kadin cinsel organi
puri : yasli escinsel
pöçük(bk. digin): erkek gibi görünüp koli veren (pasif olan)
peniz: sohbet, muhabbet
peniz alıkmak : sohbet etmek, konuşmak

-s-
similya : penis
sipet : oral seks
sipet alıkmak : oral sex yapmak 
sipsi : sigara
sipsi alıkmak : sigara içmek
sirkaf : ev - cinsel ilşki için uygun ev
sürüngen : parklarda, barlarda escinsel arayip, onlarin sirtindan geçinen,
hirsizlik yapan, güvenilmez erkek

-ş-
şugar : güzel, hos, tatlı... yakışıklı
şil : belalı, psikopat
şugariyet : takı, ziynet eşyası
şovşak : bluğ çağı erkek çocuk
şorşak : çocuk

-t-
tita : meme
tato : hamam
tikelmek : bakmak
tutmak : hoşlanmak
taliga : araba
talikatör : taksici - arabayı kullanan kişi
tarika : bıyık
trika : sakal
tariz : aşık,sevgili

-v-
vakko alıkmak : telefon numarası vermek

-z-
zırıl zırıl (şırıl şırıl) : tavırları ve hareketleri fazlaca kadınsı olan

-rakamlar ve türkiye lirasının kelavca / lubunca karşılıkları-
1 TL : rib bare
2 TL : ki bare
3 TL : çü bare
5 TL : şeb bare
10 TL : no bare
50 TL : li bare
100 TL : zü bare
200 TL : kizü bare
1.000 TL : ribni bare
2.000 TL : kini bare





13
Simurg Efsanesi Nedir?
http://www.toplumdusmani.net/modules/wfsection/article.php?articleid=1112
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da batıda bilinen adıyla Phoenix ), Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.....

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi... İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri...

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş...

"Aşk denizi"nden geçmişler önce...". "Ayrılık vadisi"nden uçmuşlar...". "Hırs ovası"nı aşıp, "kıskançlık gölü"ne sapmışlar... Kuşların kimi "Aşk denizi"ne dalmış, kimi "Ayrılık vadisi"nde kopmuş sürüden... Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş;
Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça "si", "otuz" demektir... murg" ise "kuş"...
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "Simurg - otuz kuş" demekmiş.Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. 30 kuş, anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...


Sayfa: [1] 2 3