Gönderen Konu: VAROLUŞ BUNALIMININ TERAPİSİNDE SEVGİNİ ROLÜNE DAİR  (Okunma sayısı 3191 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4106
    • Profili Görüntüle
VAROLUŞ BUNALIMININ TERAPİSİNDE SEVGİNİ ROLÜNE DAİR
« : 18 Nisan 2012, 01:57:54 öö »
SEVGİNİN ESİRİ OLAN HÜR İNSANA DAİR...

Kendini kurtarmaya muhtaç olduğu halde kurtarıcılık iddiasında değilim.Sadece birlikte ve beraberce seni sorgulamaya (eksiklik veya üstünlük açısından)tabi tutmadan kurtuluşa doğru yürümeye çağırıyorum.Bu çağrıyı yapmak sana olan borcum vazifemdir.Emr-i bil maruf neyh-i anil münker...iyiliği emir kötülüğü men...
Kurtuluşa doğru;Ona doğru yaklaştığım iddiasında da bulunmuyorum.uzaklarda bir yerlerde O'nun sevgisinin uzaklarında bulunduğumu biliyorum.Uzaklarda da olsa onun sevgisine yaklaşmak istiyorum.Evet can dostum...
deliliğim bundan ibarettir.kibirlenmek veya gururlanmak heveslerindan uzak olmak istiyorum.Mazinin aydınlıklarında Onun sevgisine sevdalananların sevdalarını reişmek ne mümkün...artık insanlar ellerinde bir asa ile derviş olup,bir ömür çile ile yoldaş olup,O'nun sevgisine erişmek sevdasına müptela değiller ki Velev ki böyle bir sevda ile yoldaş olanlara delilkten başka bir yafta dilde mevcut değil artık...ibrahim ethem delinin delisi olsa gerek günümüz idrak ve anlayışına göre ki günümüzde delimeden O'nun sevgisi ile sevdalanmak bir hayal gibi...Bizi sarıp sarmalayan,kuşatan,herşey onun sevhisine yürümemize engel olan ayaklarımıza takılmış prangalar gibi...yürümüyor dostum yürümüyor.Durduğumuz yerde duruyoruz ancak,kendi kendimizi kandırarak ,yalan söylüyoruz,kendimize.O'na götürmeyen akıl neki...onu dem dem düşünmeyen akıl bir kaldırım yosması değildir de nedir ki?Dostum!O'nun sevgisi bir yanda biz bir yanda...
insanlığın gerçek yolu kurtuluş ve saadet yolu Resul'eduyulan sevginin akımı ile O'na ulaşan güzellikler ve dirilikler selamı olan sevgi ile süslenmektir.Bu sevgiye ulaşmak için sevgi kırıntılarınızı dahi israf etmeyiniz.Zira bilirsiniz ki israf haramdır.Sevginiz kutsaldır.Sevmek sevmekle başlarda son sevgi /O'nun sevgisi )ile noktalanırsa sevmek,sevmek olabilir.bu son noktalanmaya erişemeyen sevgiler gerçeğin negatif yansıması olan bir oyundur.
suçluluk psikolojisini üzerinden atamamış insanların oluşturduğu bir toplumda insan ilişkileri yapaylıktan sahtelikten öteye geçememektedir.bu sahtelik,insanı birey olarak özgürleştirici atılımlardan uzaklaştırmaktadır.sahteliğin kuşatması altında insan,sevecenliği yakın ilişki ve beraberliklerin getirdiği duygusal anlatımlardan uzak donuk vetutuk bir hayatın mahkumudur.Bu tarz bir hayatı yaşayanlar,varoluş bunalımlarını, anlaşmazlıklarını gizlemek için sahteliklerin,yapaylıkların müdavimdirler.Hayatına bir anlam verememiş kendisi ile yüzleşmekten korkan insanlar,farkında olmadıkları bir suçluluğun eseri olarak sahteliklerin,yapaylıkların esiri olmaktadırlar.
insan,bir çaresizliği,bir kaygıyı yaşamaya mahkumsa da bir ömür bu kaygıyı sırtlamak mecburiyetinde değildir.Bu mecburiyette olmama yolu insanın bir başka insanla bütünleşme gereksinimini gidermektir.Çocuğun annesi ile sevgi ilişkisi kurarak bütünleşmesi,kaygıdan kurtulma (doğum sonrası yaşanan kaygı )yolunda atılan ilk temel atılımdır.İnsan daima bir başkasına gereksinim duymaktadır.Yalnızlığında bile bir başkasının varlığını gözlemlemek mümkündür.İnsanın yalnızlığı tercih sebebi de yaşamda karşılaştığı bir başkalarıdır.insan başlarken yalnız değildir,ilk sevgi nesnesi olan annesi ile başlamıştır.İlk önce annesini algılamış ve duyumsamıştır.Hayata yalnızlıkla başlamayan insanın ilerleyen dönemlerde yalnızlığa yönelmesinde bile bir başkaları etkin rol oynamaktadır.İnsan bir başkaları ile kaçınılmmaz olarak bütünleşmektedir.Bu bütünleşme "sevgi "ile gerçekleşirse dar veya geniş bir yaratıcılık vasfı kazanmasına sebep olmaktadır.bir başkası ile sevgi ile bütünleşen insan bu sevginin doğal bir sonucu olarak kendi kendisiyle yüzleşmek durumundadır.Bir başkasına
aktardığı sevgi ile "verme"ve"alma"ların sorgulamasını yaparken kendisi ile tanışarak konuşma olanağı bulmuş olacaktır.Kendi kendisini sorgulayarak kendisinin farkına vararak kendisindeki gizli güçlerin potansiyelini dinamikleştirecektir ki bu yaratıcılıklara sebep olacaktır.Yaratıcı insan kendisini sorgulayan,kendisini ve bir başkasını sevebilen fakat nevrotik bir başlangıçla, kaygılı,endişeli fakat ümitli olduğu için bir yanıyla ait olduğu kültürün sağlıklı bir bireyi aynı zamanda evrensel boyutlu bir yapıya da sahiptir.
İnsanın sevgi arayışları,şahsiyetini bulmasında olmazsa olmazbir gerekliliktir.sevgiye yönelmeyen insan kaybetmeyi,eksik kalmayı seçmiş insandır.İlk önce annesine sevgi ile yönelen insan yaşamının diğer yıllarında da başkalarına sevgi ile yönelişlerini sürdürmektedir.Bu sevgi yönelişleri insan şahsiyetinin bütünleşmesinde en etkin sebeptir.
sevgi yönelişlerinin soyutlaşması insanı etkinliği ve üstünlüğü sonsuz olan yaratıcı yaratan düşüncesini yöneltmektedir.Sevgi yönelişlerini sürekli canlı tutan insanın anne,baba,kardeş,eş çocuk,dost ve diğer insanlara olan sevgi sürekliliği son noktasını üstün ,kusursuz ve eksiksiz olan yaratıcı yaratan düşüncesinde sabit tutacaktır.Yaratıcının varlığına inanmak insanın şahsiyetinin bütünleşmesinin son noktasıdır.Sevgi yönelişlerinin sonucudur.Sevgi ilişkileri insana kişilik kazanarak olumlu faaliyetlerde bulunarak bilincinin bilincinde olarak varolmasına olanak sağlamaktadır.Varolan insan sevebilen ve böylece hayat yön vererek çevresini ve ilişkilerini seçerek yaratan insandır.Sevmek varolmanın kapısını aralamaktır.Var olan insan sonsuzluğu idrak ederek sonsuzluğun bilincinde ve sondan sonsuzluğa erişebilmenin ümidini kişiliği ile bütünleştirerek yaşayabilen insandır.
sevginim esiri olan hür insan hayattan geniş anlamıyla varolabilen insandır.
                                                 13.10.1997   01:50  VAN
VAROLUŞ BUNALIMININ TERAPİSİNDE SEVGİNİ

                         ROLÜNE DAİR
Bir anlamsızlık sarıp sarmalamışsa ruhumu,çırpınışlarım ne anlam ifade edebilir ki?Sevginin bataklığında bulunan bir insan olarak ben,yalnızlığıma nasıl bir gözle bakmalıyım?bilememezlik ne büyük bir çile ruhumu alevlendiren sevginin kaynağına dair bilinmezlik.bu sevgi, ruhumdaki karanlıklara bir mum ışığı kadar da olsa bir aydınlık açarak kendimi,asıl olan kendimi karanlık olarak da olsa görmeme sebep olmuştur.
Ruh doğumla birlikte siyahı seçmiştirve ruh daima karanlıktır.ruhun derinlikler mağarası olduğu düşünülebilir.Sevgi(herhangi bir sevgi)ise bu mağarada parlayan bir kıvılcımdır.Karanlığı sarsan bir aydınlıktır.Sevgi,insan doğasındaki volkanik yanardağların (şahsiyet yapılanmalarının)faaliyete geçmesi ve bir deprem anının cereyan ederek insanın sarsılmasıdır.Sarsılan insanda,şahsiyet şahsiyet yanılmaları bir takım kişilik değimeleri oluşması mümkündür.Sevgi insan şahsiyetinin bir sarsıntıya maaruz kalmasının diğer adıdır.Fakat her ruhun sevginin sarsıntısına tahammül etmesi mümkün değildir.Ruhun genişliği diye ifade edebileceğimiz akli melekelerinin yitirmeye olan direnç,iradenin kuvveti,sabır kabiliyetinin mevcudiyeti başarının habercisidir.Ruh çile ile tomurcuklanarak,alevler içinde eriyerek yeni bir ruh olma vasfını kazanacaktır.İnsanın bedensel etkinlikleri kelimelerle ifade edilip,kollektif bir anlatıma  müsait olmakla birlikte insanın ruhsal etkinlikleri bazı noktalarda kelimelerle ifade edilemeyip ancak his duygu zemininde idrak edilebilecek ve bireysel bir anlamı olan metafizik zenginlikler bütünüdür.
Ruh,bir yönüyle karanlığa müptela bir yönüyle de sevgi ile birlikte aydınlığın çilesine tahammül edebilecek tanrısal bir varlıktır.İnsanın ruhunu kesin olarak anlamlandıramaması bu tanrısalıkla bağlantılı olsa gerek.Varlıklar içinde en anlamlı ve incelenmeye en değer karanlık bir ülkedir,ruh...
Düşünce bu karanlık ülkede yol alan bir seyehattir.Evet dostlar:seyyah olmayı göze alabilen beri gelsin.El ele verelim ki bir yerimiz yurdumuz olsun.Cenetten sürgün edilen insanın varoluş bunalımı yurtsuzluk.Ülkesizlik duygusu ile bağlantılı olsa gerek.karanlık bir ülkenin karanlık bir insanı olmaktansa aydınlık bir ülkenin aydınlık insanı olmak için çileye sabredebilmek en insani bir etkinliktir.sevmek entemel vazifemizdir.Fakat bu sevgi sevilene tapınma,sevileni tanrılaştırma değil,kendi kendimizle yüzleşerek kendimizi tanıma ve kendimizi en gerçekçi anlamla anlamlandırmamıza olmalıdır.
Adem Havva'yı sevmeseydi o büyük günah işlenir miydi ve o sevgi olmasaydı bu dünya ve bu dünyada yaşananlar yaşanır mıydı?Evet dostlar;karanlıkların içinde kıvılcımların aydınlattığın bir ülkede  (ruh)yol almaya cesaretiniz bulunuyorsa size ancak ve ancak sevmeyi tavsiye edebiliyorum.ötesini asla söyleyemiyorum.siz sevmeyi deneyin ve ötesinden korkmayın.mağaralarda ışıktan korkan yarasa olmaktansa mavi semalarda uçan bir şahin olmayı deneyin ve sevin.Neyi ve kimi olduğu önemli değil birisini sevin.sevginin günahlarından belki bir gün sevaplar çiçeklenir.sevmek yine de sevmek olsun
En kutsal çile insana tapınma  mak,  insanı tanrılaştırmamak için kendine tapınmamak kendini tanrılaştırmamak için ve gerçek tanrıya kavuşmak için sevgi en güzel yol.Hz.İbrahim'e selam olsun.Hz Muhammed'e sonsuz övgüler olsun.
Kutlu yol... Kutlu çile... sevgi......

                                              25 09 1997 11:35  VAN
DOSTA DOSTLUĞA DAİR SUNULAN
GECE BİLDİRİLERİ VE DOSTLUK
Ruhun derinliklerinde kainatı toparlayıp bir gece bildirisi sunacağım tüm insanlığa.Esenlik ve kardeşlik duygularının anlatılması bu son on yılda,deveyi bir iğne deliğinden feçirmekten daha güç bir şey olageldi.Dostluk adına söylenen letafetli sözler bir o kadar mazinin sisi pusu arasında izlerini kaybettirip, çekip gittiler işitilmezliğe doğru.dostların sadelikle süslenen muhabbetlerindeki güzellikler bir hayal ülkesinde unutulup hatırlanmaz oldu.dostlar birbirlerini sade duygularla sevip sayarlardı ve dostluklar ebedi olup,anıtlaşırlardı yüreklerde.Oysa ki son on yılın insan ilşkilerindeki,karmaşıklık bir anlamsızlıkla birlikte ilişkileri basitlik,paspayelik seviyesine indirgedi.İnsanlar artık "hal"den anlamaz oldular ve bilinçötesinden gelen seslere sağırlaştılar.İnsan ilişkileri"ıd"düzeyinde kalıp veya "ıd"düzeyine inmiş bir vaziyette "ego"su ve "süperego"su olmayan insan ilişkileri ilkelliğin en altında seyrederek seviyesizlik,insani faaliyetlerin her alanında egemenliğini sürdürmektedir.İnsan,biyolojisinin (bedeninin)ihtiyaçlarını tatmin edebildiği ölçüde psikolojisinin (ruhunun)ihtiyacı olan "ilişki"leri bir ömür
boyu sağlıklı bir şekilde tatmin edemediği içindir ki insan psikolojisi (ruhu)gölleşerek kısırlaşmaktadır.Kısırlaşmış ve çölleşmiş insanda "insanlık değerleri"ne anlam ifade edebilir ki?içgüdülerinin mahkumu bir insan "insanlık adına"ne gibi güzellikler keşfedip sunabilir.İnsanlığa,içgüdülerinin mahkumu olan insan olsa olsa insan müsveddesi olabilirki müsveddenin yeri çöp sepeti ile birikte çöplükten başka bir yer olamaz.
Elimde bir mum ışığı ile karanlıklarda dostlarımı bulup,bir gece bildirisi sunmalıyım dostlarıma.Geleceğin ufkunda cebrail isimli bir melek bir peygambere vahiyler sunmayacaksa artık ruhumun derinliklerinde gizli olan mazinin peygamberlerinin izlerini süzmeliyim hükümete doğru.Ruhumda bir dağ bir mağara bulunur elbet.Fakat insan ruhunun derinliklerindeki karanlıklarında tek başına kaybolup korkuya sığınabileceği için bir dost eline ihtiyaç duymaktayım.Sadece bir dost.Yürek yakan sıcaklığı ile sade muhabbeti ile birlikte ruh dünyasını keşfe yol alacağım bir dost.Halden anlayan iki insan metafizik sancılarla geleceğin ufkunda hakikat sırlarını doğrucaklardır ruhlarında.birlikte ve beraberce .Dost ilahi bir yolda karanlığın korkusundan korkmayarak karanlığı parçalayarak bir dolunay aydınlığından bir güneş aydınlığına erişeceklerdir.gerisi sırların sırrı olsa gerekbundan ötesine yalan temas edebileceğinden susmak ne güzeldir.sükunet...susmak...İki dost daima halden anlarlar ve sukunetlerinde isyanları haykırırlar         
işitebilenlere.Bilinçötesine sağırlaşmamış insanlara muştular olsun.İki dost...sadece iki dost...sade bir sevgiden ilahi bir sevgiye...ki sağır insanlar ötelerin seslerini duyamayacakları içindir ki iki dostu anlayamazlar ve iftiraları ile lekelenmekten başka birşey gelmez ellerinden...dillerinde iftiralar eksik olmaz...Mevlana ve Şems-i Tebrizi'nin muhabbetlerine atılan iftiralar silinmiştir.