30
« : 26 Mart 2024, 10:43:37 öö »
Baba hatırlıyor musun ben 7 ci sınıfta yaz tatilinde memleketteyken bir şeyler yaşandı? O zamanlar daha rüyalanamıyordum sadece yastığa sürtünerek boşalıyordum. Bir gece dayıma sürtünerek boşaldığımı hatırlıyorum. Birden fazla oldu hatta o yaz tatili boyunca hep dayımla uyudum, onun bedenine dokunuyordum; arkasına, önüne elleyip boşaldığımı hatırlıyorum. Sonra 8 sınıfta yine yaz tatili yine aynı döşek yine aynısını yaptığımı hatırlıyorum hatta o sene büyük dayıma da yaptım. Meğerse uyumuyormuş, fark etmiş ve bu yaptığımı sana söylemişti. Sonra küçük dayıma anlatmıştınız, o da ‘’biliyorum geçen yaz bana da yaptı ama ne yapacağımı bilmediğim için size bir şey söylemedim’’ demişti sana.
Ben bir ebeveyn olarak böyle bir anı yaşamayı asla istemezdim Bülent. Nasıl sarsıcı bir an. Dayı, amca, enişte dediğimiz akrabamız canımız saydığımız insanların bu kadar önemli hayati meseleler söz konusu olduğunda bu denli sağır kör olmaları ne acı verici, hatta suskunlukları ne dehşet verici. Buluğ yaşında bir çocuk bu tip eylemler içine girdiğinde bunun sonrasının ne kadar sıkıntılı durumlara varacağını kestirmesi beklenir yetişkinlerden. Çünkü çocuk bu ve kendi başına çözeceği bir şey değil bu konu. Baban hatta tüm ailen o an yüzleşti kendi hatalarıyla. Sonra baban seni alıp parka çıkarmıştı anlatır mısın parkta ne konuştuğunuzu?
Beni aldı götürdü işte bir parka o kadar saçma sapan bir konuşmaydı ki anlatamam. Bana pat diye senin çükün kalkıyor mu dedi?
Dayınlar bana bir şeyler anlattı, bu kadar çok mastürbasyon yapma belsoğukluğu olursun dedi. Yani daha önce cinselliğin c sini bile konuşmadığı çocuğuna babam öyle saçma sapan off neyse ya o kadar aşağıydı ki bakın şuan bile beni delirtiyor, anlatmakta zorlanıyorum.
Bir çocukla nasıl konuşulmayacağına süper bir örnek teşkil eder babamın o günkü hali. Bir daha yapacak mısın diyor ama ne yapacak mıyım, yani dayına mı yapacaksın yoksa mastürbasyon mu yapacaksın diyor onu bile anlamadım. Bir daha hiç konuşulmadı konu, öylece hayatımıza devam ettik. Çok garip değil mi?
Tabiki çok garip Bülent aileler farkındalık konusunda gerçekten feci durumdalar sen ne ilk ne sonsun. Yani o küçücük yaşlarda gösterdiğin bu tavır ve eğilim onları alarma geçirmeli hemen bir uzaman götürmelilerdi seni. Ee bunları dinlediler hala savunma üretmeye çalıştı mı baban, sanıl bitti bu ifşanın sonu?
Sadece sustular, yenik hissettiler, hepsi bu bence. Devam ettim tabi anlatmaya akın akın anılar geliyordu aklıma. O an hissettiklerim öyle ağırdı ki öyle dolmuşum ki devam ettim.
Bu dayıların meselesinden bir yıl sonra internet geçmişinden girdiğim siteleri gördüklerini anladım. Tepki bekledim çünkü yakalanmıştım, kendimce çok da korkmuştum. Yine bir şey konuşulmadı bana karşı. Bunu hatırlattım; dedim işte bak senin somut olarak bana sahip çıkacağın bir sürü olay ve kanıtın oldu ama sen yok saydın. Eşcinsel sitelere girdiğimi görmüşsün, dayıma sürtündüğümü duymuşsun ama susmuşsun. Yol yordam göstermediğin gibi yolumu da açmadın. Bir şeylerin yanlış olduğunu ve tek başıma çözemeyeceğimi düşünüp müdahale etseydin ben bu sorunları belki de bu boyutta yaşamazdım.
Ya da en kötü ihtimalle bu kadar uzamaz daha küçük yaşlarda çözülürdü daha az acı çeker daha kolay bir ergenlik geçirirdim.
İklim hanım bir şey daha anlatmak isterim, bu da belki çok önemli. Travmatik sünnet diye bir şey var. Belli yaş aralığında sünnet yapılmamalı çünkü cinsiyetinde bir eksilme gibi algılayabiliyor çocuk bunu. Benim de böyle bir sünnet travmamda var aslında. 6 yaşında aşırı kanamalı, aşırı şişen bir sünnet geçirdim. Küçük kaldı, çok kestiler paniğini net hissettim. Hatta beni endokrin doktoruna götürdüler. Üroloğa da. Günlerce şişliği, kanaması düzelmedi, canım o kadar yandı ki anlatamam.
Ben bu yaşa kadar bu kâbusu içimde yaşadım. Sünnet sırasında penis boyu üzerinden bir hata oldu diye düşümdüm, oysa fonksiyon ve cinsel ilişki için bir sorun yok dedi doktorlar. Ama ben sünnet sonrasında ilk pansumanda duymuşum ya ailem konuşurken, küçük mü diye beni doktora götürmüşler ya sıkıntı mı var diye ve ben bu tip endişe söylemlerini duymuşum ya işte, o içime beynime kazınmış bir kere, hep bir eksikliğim olduğunu kodlamışım.
Sonra ergenlikle birlikte porno izlemeye başlayınca yıllardır içinde kodladığın duygudan emin oluyorsun. Tabı bu kişilerin seçilmiş olduğunu çocukken anlamıyorsun, senin ki küçük geliyor onları izleyince. Sünnete bağlı olarak hep bir benim erkekliğim eksik inanışı. Vücudun zaten kötü, şişkosun, penisin de küçüldü zaten. Erkek gibi davranamıyor, top oynamıyor, kavgada etmiyorsun. İşte bu fanusla çevrelemişim yıllar boyu kendimi. O yüzdende diğer erkeklerin penisi nasıl diye görme ihtiyacı doğmuş, dayılarıma ellemem de bundan dolayıymış. Hatta dikkatlerini çekip derdimi anlatmaktı belki de, bilemiyorum.
Yani işte bunların hepsi konuşuldu o gece. Yıllardır tüm bunlarla kendim mücadele ettim. Şimdi isterseniz beni anlayın ya da anlamayın isterseniz destek olun ya da olmayın ama ben kendimi gerçekleştirme yolunda bir adım attım ve başaracağım dedim.
Bir tek; ‘’Oğlum bizden nefret etme’’ diyebildi cılız bir sesle annem. Yok, niye nefret edeyim ki dedim.
Babam sesiz, suskun öylece kal gelmiş. En son babama sen bir şey demeyecek misin dedim. Ne dese beğenirsiniz?
Hani bu babamın nöbetlere gitmesi ya da çok geç gelmesi, anlatmıştım ya size o geceler benim annemle uyumam. İşte o konuyu açtı babam; dedi ki sen annenle uyuyunca ben kıskanıyordum ve tavır yapıyordum ama işte ben yanlış olduğunu anlamıştım o yüzden tavır yapıyordum annenle yatmana. Yani yine ben farkındaydım, ben biliyordum havaları, kendisini değil annemi suçlu gördü güya. Çocuğunu kıskanmasını da normal saydı. Babam işte nerde nasıl konuşacağını bilmiyor hala. Aşağı kalırmıyım ee dedim o halde sağlıklı tepki verseydin, yasak koysaydın annemle uyumama ya da konuşup anlatsaydın bunun yanlış olduğunu ya da psikoloğa götürseydin. Her konuda en iyi olduğunu herkesten çok bildiğini iddia eden babam olarak sen bunların hiç birini yapma şimdi de ben biliyordum anlamıştım de. İklim hanım daha fazla hatırlamak istemiyorum o geceyi, çok acıtıyor beni, son olarak şunu söyleyeyim, babam o gece cümlesini erkeksin ama sen dimi diye bitirdi ve ben cevap dahi vermedim. Bu defada bana kal geldi.
Bülentin bu son anlattıklarını dinlerken nasıl bir empati yaptıysam masayı sıkmışım, avucum kızarmış elim uyuşmuş. O kadar üzüldüm ki karşımda pırıl pırıl zeki bir genç doktor adayı vardı ve geçmişte küçücükken bunları yaşamış olmasını hiç hazmedemedim. Bu kadar duygusal yara almasaydı acaba nasıl evrilirdi.
İşin en acı tarafı İklim hanım hiç kimseyle fiziksel bir şey yaşamadım bu yaşa kadar, bu normal olmayan hislerimi hiç kabullenmedim diyerek başlamıştım o gece konuşmaya. Daha konuya başlarken okuduğum kitaplardan bölümler okumuş bilgilendirmiştim. Ve de terapilere düzenli gittiğimi çok iyi geldiğini söylemiştim. Bana destek olmasanız da ben kendimi gerçekleştireceğim dedim ama yine de anlamadı işte babam. ‘’erkeksin ama sen dimi?’’ cevabı bunun tek başına kanıtıydı.
Üslup sorunu var işte hep. İletişim konusunda problemli hep babam. Zaten çok beklentim yoktu ne bekliyordum ki babamdan bu saatten sonra. Sadece ben artık bir adım attım kendim için ve her şeyimi paylaştım, içimi döktüm rahatladım, ola ki başkasından duyacaklarına benden duysunlar dedim. Konu kapandı benim için.
Tıp okumak senin seçimin miydi?
Ben çocukken bir dönem kadın kuaförü olmayı çok istediğimi hatırlıyorum. Kısa dönem veteriner olmayı çok istedim, hayvanları çok sevdiğim için. Sonra uzunca bir sure genetik mühendisi olmak istedim. Öğretmenimizin oğlu okumuştu ve konuşurduk aramızda ben de liseye kadarda genetikçi olacağım diye gezdim ortalarda. Lise 2 den sonra hep tıp düşündüm ve öyle gelişti, onu benimsedim lise döneminde ve hep tıp hedefleyerek çalıştım. Çok severek girdim okurken de zorlanmadım. Sadece pandemi de yaşananlardan dolayı kendimi kötü hissettim. Ülke şartları değersizlik hissi yarattı bu süreçte tıp âlemin de, bende etkilendim tabi.
Her şey çok daha kolay çok daha acısız olabilirdi aslında ama olmayışının tek sebebinin kendim olmayışı bir teselli hatta bir tetikleyici oldu. En sevdiklerimizden yara almamız beni mücadeleci yaptı.
Sana sadece Lgbt? Desem ilk aklına gelen ne olur?
Proje. Lgbt bir proje. Ama şemsiyesi altındaki bireyler gerçek.
Bu insan grubunda sıradanlaşmak farklı olmak kabul görmek konusunda karşı okuma yapıyorlar. Bu da içlerindeki değersizlik hissiyle kendilerini gerçekleştirmek yerine, onları uyumlanmaya zorluyor.
İyi anne baba nasıl olmalı desem?
Aslında o kadar kolay ki ebeveyn olmak. Çok büyütülecek bir şey değil. Bir çocuk kız ise anasını erkek ise babasını bir ilgi odağı olarak görüyorsa, baba oğlu ile anne kızı ile ilgileniyor ve çocukta içinden ben annem gibi olmalıyım ben babam gibi olmalıyım onlar iyi insanlar diyebiliyorsa ne mutlu. Ailede ilişkiler tutarlı, sağlıklı, sevgiye dayalıysa bir çocuğun kötü gelişmesi mümkün olmaz. Bir yerden sonra o dikkatli ve rollerini iyi ortaya koyan ailede kendini geliştirir çocuk. Ama ilk 5 yaşta kronik bir sorun yaşanıyorsa her şey zorlaşıyor. Kötü özellikleri az iyi yönü çok, özür dileyebilen, gayretli bir ebeveyn yeterlidir. Nasıl baba ve annen olunur kısmını o kadar iyi biliyorum ki bu yüzden hiç korkmuyorum baba olmaktan.
Bu kitapta sence en önemli kısım ne olmalı? Sen yazıyor olsan en çok neyin altını çizerdin?
Bu tip sıkıntıların bir aile örüntüsü olduğunu. Belli sebeplerin bu sonucu doğurduğunu anlatmak isterdim. Doğal akışa, objektif tarafsız bakan gözler bunu anlayabilir. Ben bu yüzden konuya taraflı bakılmasına karşıyım. Din de bu konuya geleneksel olarak taraflı yaklaşıyor, tıp dünyası da. Bu yüzden psikiyatri seçmeyi planlıyorum. Objektif bakabilmeyi sağlamak için. Geçtiğim zor yoldan geçenlere rehberlik edebilmek için. Kendim yaşayarak çok zorlanarak deneyimledim. Çok yalnız kaldım, kör uçuştu benim ki, siz yazın ki okusunlar ve onlar yalnızlık çekmesin.
Bülent yaşadığı hayatı anlatarak ne kadar büyük bir katkı sundu. Yalnızlık bu dünyanın cehennemidir bazen. Deneyimlediği şey bir deney bir proje değildi onun hayatıydı. Çok zor bir gerçeklik taşıyordu ve bununla yaşaması mücadele etmesi gerekiyordu. Yaşından büyük bir mücadele. Gerçeklik tam da burası işte, bunu görmezden gelmek aklımızı inkâra girmez mi? Bu hayat bizimse, seçim yapma hakkımız varsa, o seçimini mücadeleden yana kullandı ve başardı bu büyük bir gösterge sayılmaz mı?
Cinsel istismar, duygusal istismar, hatta taciz tecavüz, içine doğduğun ailenin yapısı, çevrenin ve akranlarının tavrı işte tüm bunlar çok önemli yapı taşları. İstatistik olarak bu tür insan grubunda daha çok rastlanıyor cinsel çelişkilere cinsel sapmalara.
Bazılarının yönelimini belirliyor bu içine doğduğu şartlar ama yönelim insanın yüzde onu bile değil, kalan kısmında sorunlar çözülünce her şey kolaylaşıyor. İşin altın kuralı da seçim yapmak, ne olmak ne olmamak istediğine karar vermek. Tam anlamıyla içinden gelen sesi dinlemek oluyor aslında bu çocukların yaptığı.(yorumunla soru geçişini bağla)