Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
24/05/24 20:05
Bu hafta ne haltlar yediğimi yazacağım şimdi. Çarşamba ve perşembe günü gay porn izledim. Fakat mastürbasyon yapmadım. Porno izlerken de boşalmadım (Uzun bir süre buraya ejaküle olmadım yazsam mı diye düşündüm. Argo ya da homoseksüellikle alakalı tabirlerin beni rahatsız ettiğini daha önce söylemiş ve frenkçesiyle yazarak kendimi rahatlattığımı ifade etmiştim.).
Geçen aylarda önce heteroseksüel porno izleyerek başlar, daha sonra kategorilerde gay'e kayardım. Bu sefer tam tersi oldu. Önce gay izleyerek başlayıp heteroseksüel pornoya kaydım.
***
Çarşamba gecesi ise  h***** isimli homoseksüellerin tanışma aplikasyonunu indirdim. Daha önce, birkaç ay önce olması lazım, yine indirmiştim. O zaman indirdiğimde Emir'in fotoğrafını bulanıklaştırarak ya da emoji koyarak kullanmıştım. Bu sefer kendi fotoğrafımı kullandım. Beklediğimden fazla alaka gördüm. Kendimi beğenmediğim için fotoğraf çekinmeyi hiç sevmem. O yüzden 2 sene önceki fotoğrafımı kullanmıştım. Sonra birden kalkıp aynanın karşısına geçip birkaç fotoğraf çektim.
Birkaç saat içinde onlarca kişiyle konuştum. Duyduklarım beni o kadar mutlu etti ki. Önce 35 yaşlarında biri, sanırım bir trans, aynı ilde olmasak da çok hoş bir "adam" olduğumu, o yüzden yazdığını söyledi. Bir başka biri "çok hoş kesin aynı ilde değilizdir" diye üzülmüş. Başkası ise benim gibi yakışıklı bir adamın neden fotoğrafı olmadığını sordu vs. Bu söylenilenler beni çok mutlu etti. Aslında samimi de bulmadım.
Ama yalan söylemiş olsalar bile bu insanların hepsi benimle p**if rolde olmak istiyordu. O yüzden bu bir tür güç ve erkeksilik gibi hissettirdi. Kayıt olurken yaşımı 20 girmişim. Birisi yine de yaşımı sordu. 22 dedim. Ha ben de demiştim zaten dedi. Neden büyük mü duruyorum dedim. 20'den büyük duruyorsun dedi. Bunu duymak da bana çok iyi geldi. Çünkü hep küçük göründüğümü zannediyordum. Zayıf da olduğum için yetişkin bir erkek olarak algılanamayacağımı düşünüyordum. Birisi de "boy pos, fit vücut, büyük **** (p*nis), daha ne isteyim" demişti. Güvensiz hissettiğim şeylerden biri de en son yazdığımdı. İnsanlar bir süre sonra "ufaklık" fotosu istediler. Daha önce hiç kimseye nude fotoğraf atmamıştım. Bir keresinde bir kızla konuşmaya başlamıştım. Oynarken video çekmemi istemişti. Ben de kabul etmeyip hemen konuşmayı kesmiştim. Bu sefer de ilk başta kabul etmedim. Fakat daha sonra dayanamadım ve bir fotoğraf çektim. Penis boyum ortalama üzerinde olsa da acaba evlendiğimde karımı mutlu eder mi, erken boşalma, geç boşalma gibi dertler yaşar mıyım diye sürekli kafama takıyordum. Sanki tek problemim buymuş gibi. Fotoğraf atınca aldığım tepkiler de beni özgüvenli hissettirdi. Fakat içimden bir ses erkeksen hadi kız tavlasana deyip duruyor. Çünkü oradaki homoseksüelleri o kadar zavallı buluyorum ki onların arzulaması bile umrumda değil. Bir erkek nasıl birinin altına yatmayı kabul edebilir anlamıyorum. Tabi üstte olmak da çok farklı değil. Her neyse.
***
Bu hafta cumartesi günü için yine terapiye randevu alacaktım. Fakat son anda gitmek istemedim. Acaba bu hafta yaptıklarımdan dolayı mı diye düşündüm. Suçluluk da hissetmiyorum oysa. Pazar günü için randevu alacağım yarın. Hoca terapide bir şey demez ama çekiniyorum gibi.
2
Ertuğrul TÜLPAR / MAĞARA ve ANNE
« Son İleti Gönderen: psikolog 24 Mayıs 2024, 01:48:30 ös »
Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü 1. Sınıf 2013- 2014 Güz Dönemi Felsefi Metinler II Dersi Ödevi
Ertuğrul Tulpar 230124001
Platon’un Devlet’i 7. Kitap Ne Anlatır?
Konu kısaca eğitimle aydınlanmaktır. Aydınlığın kaynağı güneştir. O bizi hem aydınlatır hem de ısıtır. Mağarada çocukluğundan beri boyunlarından zincirlenmiş insanlar örneği verilir. Bu kişiler boyunlarını oynatamamaktadırlar. Mağaranın duvarını, aptal kutusunu izler gibi seyretmektedirler.
Günlerden bir gün, mahkumun tekini zorla prangalarından sökerler ve zorla mağaranın dışarına çıkarırlar. Mahkum korku ve dehşet içinde kalmıştır. Yakıcı ve parlak bir ışık, gözlerini kamaştırmaktadır. Göklerin üstünde, tepsi gibi yuvarlak, sapsarı bir cisim vardır, adına güneş denilen. Güneş derler çünkü Gün’e eşittir. Gün yani apaydınlıktır.
Mahkum gözüne kısar, gözlerini kör olmaktan korumaktadır. Heryer kapkaranlık olur. Yine gelmiştir gölgeler ancak az sonra gözleri alışacaktır ve masmavi gökyüzünü, nemli yeşil çimenleri ve kahverengi gövdeli ağaçları açık ve seçik görmektedir.
Güneşi izleyecek. İyiliktir güneş çünkü aydınlığın kaynağıdır. Ve birden fark edecek. Geçmişi hatırlayacak. Karanlıklar içinde mağarada yaşarken duvara yansıyan gölgelerin kaynağı güneşmiş. Mağarada zincirli oldukları yerin az ötesinde alçak bir duvar vardı. Onun üstünde ellerinde meşaleler olan bir takım nesneler geçerdi. Onların gölgesi vururdu duvara. Mağaradakiler hep sanmıştı gölgeleri asıl varlık ancak yanılmışlarmış.
Şimdi bu zincirleri kırılan adam tekrar dönse mağaraya nasıl anlatacaktı hakikati arkadaşlarına? Belki şarlatan olmakla suçlanacak belki de akıl hastası olduğu iddia edilerek içine girmiş şeytanları çıkarmak için canlı canlı yakılacaktı. Bunları düşünce ürperdi. Artık mağaraya dönmek istemiyordu. Ancak kendisini dışarı çıkaran güç, tekrar aynı şiddetle ve zorlayarak bu mahkumu mağaraya götürdü. Bir görev verilmişti kendisine. O seçilmişti, hakikati anlatmak için!
Sadece bu bu... değil. Gözleri yine kör gibi olmuştur. Tıpkı mağaradan çıktığında olduğu gibi yine kapkaranlık, hiçlik ve sessizlik. İlkinde aydınlıktan, ikincisinde karanlıktan bir şey göremez. İlki ne kadar mutluluk kaynağıysa, ikincisi de o derece acınası bir haldir.
1

İşte böyledir hayat. Bizler toplum içinde yaşarız, bu bir mağaradır. Mağaradakiler, el alem ne der diye yaşayan insancıklardır, yani biz köle olmuşuzdur toplumun değer yargılarına. Ne zamanki kırarız zincirlerimi işte o zaman annemizin bizi kendine tutsak eden sütünden kurtularak, aydınlığa kavuşuruz. Çünkü toplum olarak gösterilen şey, anne olarak hayatımıza girmiştir. Biz toplumu annemizin bize dayattığı kurallar vasıtasıyla tanırız. Annelerin melek olduğu mitosundan kurtularak logosa kavuşuruz. Platon bunu şifreli şekilde ve gayet ustaca bir anlatımla Mağara Alegoriyle vermiştir. Burada mahkum ve yaşadığı zorluklar, eğitimi ve eğitimin zorluklarını anlatır. Mahkumu zorla dışarı çıkaran ise eğitimcidir. Güneşi görmek mutlak iyiliktir. Çünkü, sadece eğitim ile kişilerin en başından gözlerine perde indirmesini engelleyip gerçek iyiliğe, güzelliğe ve mutluluğa ulaşması sağlanabilir.
Kaynak
Platon. (2000). Devlet (51. Basım). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
3
Aynı durumu bende annemle yaşamıştım.Hüseyin Hoca annenle olabildiğince muhattap olmayın,dertleşmeyin,duygusal bağ devam ettirmeyin-kurmayın demişti.Mesela yürüyüşe çık dışarı Annene söyleme bile hesap verme demişti
Annemde İlk zamanlar ne oldu? Neden konuşmuyorsun? Eskisi gibi haber vermiyorsun?falan diye endişelenmişti,Ve bu bağ kesme olayını anlamamıştı sonra beraber Hüseyin Hocaya gittik bu süreçte ona Eşcinsellikle ilgili bir kitap okutmuştum ve Sonra tüm olayı çözdü ve Bağ kesmenin zararlı olmadığını anladı ve mesela biz 2 hafta ayrı kaldık ve hiç görüşmedik bile eskiden olsa meraktan ölürdü ama şimdi ayaklarının üstünde dur,Kendin hallet sorunlarını dedi ve bu konuda çok ilerledik ve artık kendide böyle olması gerektiğini biliyor ve en minimumda tutuyoruz duygusal bağımızıda ikimizinde iyiliği için ve benim sorunlarımı çözmem için

Sizin konuda ise Aslında Hüseyin Hocaya seansa geldiyse oğlunuza ilişki bu bağ kesmeyi veya birey olmayı bahsedip öneriler vermiştir
Ama tabi yıllarca sıkı fıkı olunca pek diğerine alışamıyor olabilir benim önerin oğlunuza bağ kesmeniz gerektiğini,işlerini kendi yapması gerektiğini söyleyin
Ve ona “Böyle durmamın Özel bir sebebi yok.Senin gelişmen ve birey olman için bir süre fazla içli dışlı olmamamız gerekiyor.Okuluna veya işine bak,çevre edin önüne bak.Bende kendi işim çevrem evimde önüme bakayım.Kendi sorunlarını sen çöz.Artık yetişkinsin.Çocuk değilsin.Seni Seviyorum ama artık birbirimize bağımlı olmayalım,anne-oğul ilişkimizin sağlığı için.Sen büyüdün özelin olabilir bunlar artık yalnız seni ilgilendirir”
Minvalinde Bir konuşma yapabilirsiniz Bence işe yarar
Ama tabi bunun önemli olduğunu 2 tarafında bilmesi daha da önemli yani oğlunuz da psikolojisi için bunu yapması gerektiği düşüncesin de ve bilincin de olurda daha yararlı olur,çünkü sonuç olarak bizim için çabalayacak tek kişi aslında biziz gerçekten değişmek istiyorsak çok zorlu bir süreç ve gerçekten bir süreç inişli-çıkışlı ama hatalar yapsak bile vazgeçmemek gerek
4
21 Mayıs 2024
Bu yazıya terapi ve duygu günlüğü ismini vermiştim. Duygu kısmı olan bir yazı olacak bu. Mstf24 yapımıdır, iyi seyirler. 6. Terapiyi geçtiğimiz cuma yaptım(vakit bulunca 5 ve 6. Terapiyi yazacağım). Bir süreliğine güzel gidiyordum aslında 5. Terapiden bu yana. Bugün yine her şey başa saracakmış gibi hissettiğim için bu yazıyı yazmak istedim. Küçük bir kaç olayın birikmesi yüzünden kendimi moral olarak biraz kötü hissediyordum iki gündür. Bunun üzerine yine yalnızlık hissine kapıldım. Bundan kastım birilerinin yanında olmak vs değil. Ruhen yalnız hissediyorum. Eskiye nazaran, düşük bir ruh halinde olmama rağmen insanlarla hala iletişim kurup şakalaşıyorum. Ama yanımda kimse kalmayınca, taktığım o mutlu maske düşüyor. Yani bunun çözümü birilerinin yanında olmak olamaz zaten, çünkü tüm günü birileriyle geçiremem. Herkesin yapacağı bir şeyleri var, ben de dahil olmak üzere. Lafı çok da dolandırmak istemiyorum, kendimi yine eski duyguların pençesinde hissediyorum(ilk yazılarımdaki depresiflik gibi, şu an depresif değilim ama keyifli de değilim). Halihazırda böyle hissediyorken yapmamam gereken bir şey yaptım sanırım. Kendimi yalnız olmayan insanlarla, mutlu insanlarla kıyasladım. Her ne kadar bunlara teslim olmamaya çalışsam da gaz sızıntısı gibi yavaş bir şekilde akmaya devam etti zihnime. Bir süre sonra hayatın ne kadar kısa ve ne kadar anlamsız olduğunu düşünmeye başladım. Sonra yine içimdeki o ses: "baksana o mutlu çift hiç senin gibi değil, mutlular. Şu anlamsızlığın içinde birbirlerini seviyorlar ve mutlular. Öte yandan kendine bir bak iyileşmeye çalışıyorsun, kim bilir daha ne kadar sürecek. Onların efor harcamadan elde ettiği şeyi sen çabalayarak elde etmeye çalışıyorsun, üstelik elde edeceğin bile kesin değil. Ya elde ettiğin şey sahte bir şeyse, hep kendini kandırarak yaşayacak olursan. Hem gerçekten elde etmek istiyor musun, yoksa sadece vicdanını rahatlatmak için mi yapıyorsun? peki dün spor salonundaki adamı arzulamamış mıydın, hala şu anda bile onu düşünmüyor musun? İyileşmeye başladığını iddia ediyordun, yine başa dönüyorsun. İnsanlar hayatını yaşarken sen bu döngüde kısılıp kalacaksın. Terapilerin vadettiği gibi mükemmel ve kusursuz o insan olmak istemedin ki, sadece normal olduğunu düşündüğün kişiler gibi sıradan olup sıradan şeylerle uğraşmak istedin. Gerçekten çabalamanın bir faydası var mı?" bunun gibi düşünceleri bana fısıldadı. Bütün bunlara rağmen yine iyi idare edip karalar bağlamadım. Sadece hafif bir buruklukla günü geçirmeye devam ettim. Günün devamında gey porno izledim, pornonun ortasında zihnim bir ara gerçekten bunu yapmak istiyor musun diye soruyordu. Ne var ki vücudum çoktan cevabını veriyor gibiydi. Ben de akışına bıraktım. HK ya uzun depresif bir yazı yazmak üzereyken. Boş yapma, kendine gel diye kendimi silkeleyip bu yazıyı yazmak istedim. Çünkü yazıyı ilk yazmaya başladığımda gerçekçi yazıcam demiştim. Bu bir tökezleme miydi, düşme miydi, başa dönme miydi, yönünü şaşırmak ya da kaybetmek miydi bilmiyorum. Oturup uzun uzun düşünmeyecem. Artık sonunu benim göremediğim geriye de dönmek istemedigim bir yoldayım zaten. İleri doğru yürümeye devam etmekten başka seçeneğim yok zaten. Homage-Mild High Club.
6

       1,5 yıl aradan sonra herkese selamlar. Başta şunu söyleyeyim artık koyu gri felan değilim çünkü rengarenk oldum. Son 1,5 yılda bilgimi, bilincimi, cesaretimi ve sosyal becerilerimi inanılmaz bir şekilde artırdım. Yaşam bana hayatımın kontrolünün bende olduğunu öğretti. Eskisen sağ şeritten korka korka kaza yaparak gidiyorum. Şimdi sol şeritten süratle gidiyorum. Hayatımda kuantum sıçraması oldu. Artık istesem de o eski halime dönemem. Öyle bir noktaya geldim ki artık koca koca adamlara danışmanlık veriyorum ve bana “Hocam” diyorlar. Tabi bu inanılmaz özgüven veren bir durum. Artık tahta Tanrı olmuştum. Herkese rest çekiyorum. Türkiye’nin her yerinde içlerinde ayda 40 bin liraya kadar kazandırdığım insanlardan oluşan bir ekip yönetiyorum. Ve tüm bunları hala mühendis olarak çalıştığım şirketten ayrılmadan yapıyorum. Herkes uyurken çalışıyorum. Sıfır BAHANE ile. Kendime bile sıfır toleransım. Müşteri dırdır mı ediyor direk BYE BYE BEYBİ derim. Elhamdulillah kula bağlı değiliz Allah’a bağlıyız. Biz niyetimizi ederiz, eylemimizi yaparız, gerisi ona kalmış. Artık kimseyi kendimden üstün görmüyorum. Daha doğrusu göremiyorum.  Bu süreçte o kadar çok insan tanıdım ki öğrendiğim önemli şey bunların hepsi AĞLIYOR. Önceden tek aciz tek ağlayan benim sanıyordum. Ama o adam sandıklarımızın aslında içi hava dolu kırmızı bir balon olduklarını gördüm. En ufak zorlukta patlıyorlar ve tüm havaları sönüyor. Ulan tam birinden hoşlanacağım bir adam yakışıklı geliyor gözüme sonra onunla bir kaç toplantı yapıyoruz ne kadar aciz ve ezik biri olduğunu kendi ağzından dinliyorum. Adam kaç yaşına gelmiş alemin işleyişini hala anlayamamış.
Bu nedenle hayatımda eşcinsellik diye bir kavram kalmadı. Çünkü piyasada erkek kalmamış. Benden daha iyi bir erkek göremiyorum. Hepsi korkak, az bilgili ve sürekli bahane üretiyor.

      Ama kız arkadaşımdan ayrıldığımdan beri yeni bir kız arkadaşım da olmadı. Çünkü iki işte çalışıyorum çok yoğunum hiç vaktim yok belki de bu benim bahanemdir bilemiyorum. Hayatım boyunca hiç bir zaman bir arkadaş/sevgili arayışım zaten olmadı. Nasıl aranacağını da bilmiyorum. Kimyamda yok böyle bir şey. Ahu ile olan ilişkimden sonra bir arkadaşıma “artık kısmetim açıldı devamı gelir” demiştim. O da “O işler öyle olmuyor” demişti. Haklıymış :) Tabi bu durum beni etkilemez. Yani etkilemez sanıyordum ta ki Hüseyin Bey ile tekrar kahve içene kadar.

      En ufak bir başarısızlıkta çok fazla demoralize oluyordum ve karalar bağlıyordum. Hedeflediğim ciroyu tutturamayınca boşluğa düşüyordum. Bir daha asla başarılı olmayacak gibi hissediyordum. Asla intihar etmeyeceğimi biliyorum ama bu umutsuzluk beni intiharı düşünmeye zorluyordu. Yaptığım ciro da inanılmazdı ama mükemmeliyetçiyim işte. 1 kuruş eksik olmamalı.

       İş için Edirne’ye gittim. Edirne’ye her gittiğimde Hüseyin Bey’i ararım mutlaka görüşürüz. Her zamanki gibi tüm misafirperverliği ile beni ağırladı. Ben sadece kahve içeriz diye düşünmüştüm ama Hüseyin Bey yine çılgın bir fikir buldu. Anne babası ile birlikte onların köyüne gidip köfte yedik. Çok keyifliydi zaten onları geçen seferden tanıyordum hiç yabancılık çekmedim. Köydeki akrabalarını da ziyaret ettik. Sonra Edirne’ye döndük. Hüseyin Bey’in evinde kaldım. Derken sabah olunca bir çorbacıya gittik. Hüseyin Bey’i iş yerine bıraktım. Tam vedalaşırken gel bir kahve içelim dedi. Sohbet terapiye dönüştü. Hüseyin Bey’in tespitleri kurşun gibiydi hem de tam isabet olanından. Bu çok çalışma halim sosyal hayatımı sıfırlamıştı. Ama ben bunun farkında değildim çünkü yaptığım iş de oldukça sosyal bir işti. Ama Hüseyin Bey’e göre iş dışında bir erkekle sosyalleşmem gerekiyormuş. Ben ayda bir kez bir kız arkadaşımla sosyalleşirdim. Aslında beni hayata bağlayacak duygusal bir neden olmadığı için sürekli motivasyonum düşüyor ve ölümü düşünüyormuşum. Acilen bir erkek arkadaş edinmem gerektiğini söyledi. Haklıydı. İş iş nereye kadar. İşten çıkınca yapayalnız bir adamdım. Ama farkında değildim. Belki de bu depresif haller bunu fark etmem için bir uyarıydı. Bir çeşit inflamasyon.

      İş yerinde bana ilgi ve sevgi gösteren bir erkek arkadaşım var. Eskiden olsaydı belki de ona aşık olurdum ama artık kendimi geliştirdiğim için onun yakışıklılığı veya heybetli oluşu benim için bir şey ifade etmiyor. Ben çok sempatik ve tatlı olduğum için beni 2 kere yanağımdan öptüğü halde hala ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. İşte bu bir zaferdir. Artık duygusal bir bağ kurmadan erkeklerle sosyal ilişki kurabiliyorum. Bu çocuk beni her öptüğünde onu ittim napıyosun felan diyip tersledim. Ama Hüseyin Bey’e göre bu tavrım benim otistikliğimmiş. Aslında mutlu oldum çünkü ilgi ve sevgi herkes gibi benim de hoşuma gider. Evet doğru olabilir çünkü kız arkadaşım Ahu ile olan ilişkimde de ondan gelen aşırı sevgi “lovebombing” bana çok “cringe” geliyordu. Sanıyorum biz sevgi görmemiş çocuklar büyüdüğümüzde bize gösterilen sevgiyi anlayamıyoruz ve reddediyoruz. Çünkü bizim sevgi dilimiz kavga dövüş olmuş. Ben bir insana bağırıyorsam veya aşırı tepki gösteriyorsam onu çok seviyorum demektir. Ona karşı beklentilerim var demektir. Sevmediğim insanı zaten görmezden gelirim, yok sayarım.

      Bir insana dokunmak asla bana göre değil. Hiç kimseye dokunmam bana dokunulmasını da istemem. İş yerindeki yakışıklı çocuk ne kadar tatlı olduğumu söyleyip yanağımdan öptüğünde mutlu olmuştum. Ben de onu öpmek istedim tabi asla öpmedim. Kendimi keserim yine de öpmem. Ama tüm bunların eşcinsellikle veya cinsiyet ile ilgisi yok. Bunun bilincindeydim. Sadece her canlı gibi nefsim ilgiye açtı ve hoşuma gitmişti. Aynı ilgiyi ona da göstermek istedim ama gösteremedim. Ben bir insana sevgi göstermeyi bilmiyorum. Tabiri caizse sevdiğim insanları eldivenle severim. Bağırmak çağırmak bence bana daha gerçekçi sevgi ifadeleri.

     Sonra ben İstanbul’a giderken Hüseyin Bey’i de kaçırdım. Birlikte döndük yolculuk da keyifliydi. İstanbul’a vardığımızda Hüseyin Bey beni evine davet etti. Eşi Aysun Hanım ile tanışma fırsatı buldum. İletişimi çok kuvvetli, çok hoşsohbet bir kadın. Enerjisi çok güzeldi. Bayıldım mutlaka arkadaş olmalıyız. Çok güzel ağırlandım. Tekrar teşekkür ederim kendilerine.

      Sonraki Cumartesi Hüseyin Beyin ofisine uğradım. Akşama kadar bekleme salonunda gelip giden tüm danışanlarla sohbet ettim. İçlerinden biri farklıydı ama bunun farkında değildi. Adı Furkandı. Yüzünde güller açmış ama o hala dikenlere tutunuyor. Ürkek bir kuş gibiydi. Korkutmuşlar onu. Ama korkusuz olmak için önce korkunun içinden geçmek gerekmez mi ? Umarım bunu öğrenir. Aslında bir özelliği yok ama tanıdık bir şeyler var onda. Birbirimize benziyoruz. Onun yanında hiç sıkılmıyorum. Sanırım bir arkadaş edindim.

      Hüseyin Bey ile benim otistik olduğum şekilde vedalaştık yani birbirimizi yanağımızdan öptük. Bu benim için hala normal değil ama yapabildim. İyi hissettim.
7
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

Eşcinsel Terapi Benim Ailem 5. Bölüm Fragman

https://www.youtube.com/watch?v=dqM3TJpZ5rM&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=1



http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.

Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA

Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan eşcinsel terapisti psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.
https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda...

https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
8
Çok iyi bilirim bu dengesiz ruh hallerini ve öfkeyi aynısını yaşadım çok zor sizler için ama sonuçta evladınız
Ve değişik bir şekilde yardım isteme çığlığı bunlar gerçi siz ediyorsunuz ama bence içindeki birikmiş öfkeyi size kusuyor en yakını siz olduğunuz için



Bende 15 ten belli bi yaşa kadar tek başıma mücadele ettim sonra iş ciddileşince aileme açıldım insan ilk geçecek sanıyor ama bir sorun olduğunu anlayınca paylaşmak istiyor


Allah yardımcınız olsun herşeye rağmen o sizin evladınız neyi seçerse seçsin ama şunu idrak etmeliki seçtiği yol eğer seçerse kesin hiçbir zaman mutlu olamayacak ve dahada yıpranacak Allah bunu idrak ettirsin en kısa zaman da inşallah önemli olan da bu


Bide bu bir süreç yani çok öfkelendiğinde olacak bazen sinir krizi geçirecek belki bazen sürekli ağlayacak,bazen ruhsuz gibi olacak,bazen iyi bazen kötü
Çünkü bu yası da yaşaması gerekiyor ama doğru adımlarla
Üzülebilir,ağlayabilir,öfkelensin ama zarar verecek fiiliyata dökmesin doğru davranışa dökmeli bazen belki hataya düşecek pişman olacak hatasız insan olmaz bazen darbe ala ala mücadeleyi öğrenecek bazen çok iyi olacak
Bi anda herşey değişmiyor çünkü zor bir süreç
Ben şu an mental olarak herşeye doğrulara ikna oldum mu evet aylardır oku araştır dinle bi kaç terapiye git evet iknayım ve bazı şeyler kafamda oturdu ama yine insan çok zorlanıyor çünkü içimizde oturmuş bazı duygular,davranış kalıpları vs. Var bunları olabildiğince az hata ile düzeltmek gerekiyor bazen çok isyan ediyosun bazen iyi ki mücadeledeyim diyosun
Hayat mücadele malesefff 🤔😕
Ve anladığım şu ki artık çocukluğuma dönemeyeceğim
Bi baba elimden tutmayacak
Bunlar değişmeyecek bunu kabul ediyorum yasımı yaşıyorum ama doğru hareket etmeye çalışıyorum kendimi batırmıyorum bunuda okuduğum kitaptan öğrendim
Çünkü bi yandan doğru şekilde duygu boşalımıda yaşamamız gerekiyor insanız sonuçta

9
Çünkü bu öfkeleri ve direnişleri bende yaşadım ama çözümün o olmadığını anladım anlık sinirle ilişki de yaşadığım oldu o yüzden çok üstüne gitmeyin bence biraz idrak etmesini bekleyin ettiysede adım atmasını bekleyin
10
Anladığım kadarıyla bu cinsel çekim bozukluğu yaşadığı (yani hepimizin gruptaki durumu) kabullenmiş garip bir şekilde ve değişirse ne olacağını kestiremiyor bu bendede oluyordu mesela bu durumdan çıkınca nası olurum ? Hiç bilmiyorum ki bu nası bişi? Ne ile karşılaşırım? Gibi gibi vs..Belirsizlik gibi ama mesela şu an anladımki heteroluk zaten içinde sadece travmaları temizlemek gerekiyor doğru adımlar ile ben zaten heteroyum diye düşünüyorum
Ama oğlunuzun bu yaşadığı süreçi hepimiz yaşadık/yaşıyoruz bazılarımız sadece adım atmakta direniyor bu da ancak oğlunuzun zamanla idrak ederek aşacağı bir durum çünkü çok öfkelenirse işi fiil ilişkiye dökebilir anlık sinirlerle
Sayfa: [1] 2 3 ... 10