Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
Mayıs 2024 - Girişimci Mühendis

   Çok yoğun 3 sene geçirdim. Kısaca özetliyorum:

   2021-2022: İstanbul'da dünyanın en saçma firmasında 1 sene mühendislik yaptım. Mühendislik denirse. Ortam güzeldi, eve yakındı ama çok kazandırmıyordu. Çalışma arkadaşım çok güzel bir kız. Benden 4 yaş büyük ama aksini gösteriyor, muhabbeti çok iyi. Ancak büyük olması sebebiyle tercih etmiyorum ve iyi arkadaş olarak kalıyoruz.

   2022-2023: İstediğim üniversite ve alanda yüksek lisansa başladım. Oldukça ayrıcalıklı bir alan ve arkadaşlarımın çoğu nasıl girdin diye sordu. Alan değiştirdiğim için bu sene bilimsel hazırlık okudum. Ayrıca son yazımda bahsettiğim projemizi hayata geçirdik ve şirket kurdum. İnanılmaz bir seneydi, ofisten okula gidip dersime giriyor, sonra yemekhanede yemeğimi yiyip atölyeye geçiyor ve üzerinde çalıştığımız cihazın prototipini gerçekleştiriyordum. Bu sene şunu öğrendim, iyi bir mühendisim ve ekip yönetme konusunda oldukça iyiyim.

   2023-2024: Şirket ve prototip işlerinin en yoğun olduğu döneme giriyorum. İlk 6 ay ofiste yatıp kalkıyorum, haftanın en az 6 günü ofise gidiyorum. Dersler çok yoğun, YL'den atılmıştım ama yönetmelikte açık olup geri alındım (Baya uğraştım bu konuda). Haziran ve sonrasında bir ortağımı ben kovuyorum öteki kendisi ayrılıyor. Ekibi yeniliyorum. Mezun aşamasında olan bir gömülü yazılımcıyı bulup istihdam ediyorum. Kendisi 2023 de başıma gelmiş en güzel şeydir. 2023'ün sonlarına doğru son ortağımla da sıkıntılar yaşıyoruz ve şirketle yolunu yavaş yavaş ayırıyorum. Ara sıra yatırımcılarla görüşüyor, networking etkinliklerine katılıyoruz. Profesyonel bir girişimci olmuşuz anlayacağınız. Bu sürede bir kızla tanışıyorum, hayatımın aşkı olduğunu düşünüyorum dönem dönem, evlilik planları yapıyoruz. 2023 sonunda prototipi bitiriyoruz, çalışıyor. Üniversiteye gidiyoruz, diyoruz hadi bize yatırımcı bulun fon verin.

   Ve kayış bu noktada kopuyor. Bize 2020 yılında projeyi veren hocamız, dekan hoca ve teknopark sorumluları bize ardı arkası gelmez yalanlar söylüyorlar. Dekan hoca dünyada bu cihazı üreten dünyadaki 4. firma olmamıza rağmen bizim ürünümüzle dalga geçiyor, yerin dibine sokuyor. Ekip çok hevesli, onları kırmamak istiyorum, hocalarla kavga ediyorum. Dekan hocaya yalancı olduğunu söylüyorum. O gün tam bir erkek gibi sözümü esirgemeden yaklaşık 20 30 dakika usulünce paylarını verip çekip gidiyorum.

   2024 Ocak: O an idrak edemediğim duvara toslama yaklaşık 3 ay kadar süren bir depresyona sebep oluyor bende. Ocak ayında kız arkadaşımdan ayrılıyorum. Artık eğlenmiyor, içimden hiçbir şey gelmiyordu, onunla vakit geçirmek zor geliyordu.
 
   2024 Şubat-Mart: 2019 yazından beri ilk kez boşa düşüyorum. İşim yok, o çok istediğim ve zorla kendimi geri aldırttığım yüksek lisansı tekrar salmışım. Projemi sorguluyorum, gerçekten çok mu zor hayata geçmesi? Görüştüğüm yatırımcıların bize ne denli yatırım yapmaktan çekindiğini hatırlıyorum. Ramazan ayı oldukça zor geçiyor, uyku düzenim yok.

   2024 Nisan-Mayıs: Planlarımı oldukça değiştiren bir gelişme yaşandı. Şirketi devretme kararı aldım, maddi olarak çok zorluyor, gereksiz evrak işleri, hiç tanımadığım kişilerin günün her vaktinde beni çekinmeden araması oldukça can sıkıcı. Yüksek lisansı şimdilik askıya aldım, çünkü hayatımdaki önemli gelişme yurtdışına gitmek için bir bursa hak kazandım. Seneye ABD'ye gidiyorum. Şu sıralar Udemy'den kurslar alıyor, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Aynı zamanda İngilizce dil puanı almak için çalışmalara başlıyorum.


Şimdilik bu kadar, sağlıcakla kalın.


   
2
Yeni aşkımın adı Hüseyindi. Hüseyin beyefendi, ağır başlı, içe dönük bir çocuktu. Oldukça gözümde gizemli biriydi. Gamlıydı ama içindekini kolay kolay anlatmaz içinde yaşamayı tercih ederdi. Nasıl olduysa hiç anlamadan bir anda ona vuruldum. Geride de bahsettiğim üzere ben bir yurtta kalıyorum. Hüseyinde aynı Mahmut gibi kursttan herhangi bir arkadaşımdı. Kursumuzda tatil bittikten ve artık yeni döneme başladıktan sonra ben buna karşı az çok birşeyler hissettiğimi farkettim ve dedim ki tamam ben buna yavaştan vuruluyorum. Sonrada vuruldumm....
Bundan öyle bir etkilendim öyle buna bağlandım ki...... Sonra biz biraz daha yakınlaştık ve samimi olduk. Tabi o bana bi yoldaş arkadaş gözükle bakıyordu ama ben ona aşıktım. Hep o vardı aklımda. Tenefüs oldum ilk işim derstten çıkıp belki koridordan geçerde iki muhabbet ederim diye onu beklemekti. Hatta evlilik hakkında muhabbet yaptığımızda ben karımla evlenicem ve onu çok sevicem dediği vakit veya bu hayatta en cok kimi seviyorsun dediğimde en cok karımı sevicem dediği zaman çıldırırdım içten içe... İstemsizce......
Sonra ona sorardım bu kurstta en çok kimi seviyor diye o da bana başkalarının ismini verdiği zaman çıldırırdım ve hep ondan seni ençok seviyorum demesini beklerdim. Sonra o benim ismimi söylemediği vakit bende başka birinin adını söylerdim konu kapanırdı. Sonra kendi kendime sorardım ya bu çocuk beni neden en çok sevmiyor diye.... Ve kurstta yatılı kaldığım vakitte onunla aynı koğuşa denk gelmiştik ve direkt karşımda yattığı için daha çok girerdi beynime ve çıkmazdı. Akşamları böyle hayallerle dalardım uykularıma. Sonra ne zaman terapiye geldim bunların hepsini sayın HÜSEYİN KAÇIN bey ile konuştuk o bana kurstta yatılı kalmamamı tavsiye etti ki böylelikle aklım daha başka şeylerle de meşkul olacaktı ve ben onu bu kadar düşünüp karamsarlığa bağlamayacaktım. Bende dediğine uydum ve hocalarıma eşcinsel olduğumu söylemeden psikoterapi senasi gördüğüm için doktorumun bana bunu tavsiye ettiğini depresyonluk bir durum olduğunu söyledim ve gündüzcülüğüm resmiyete geçti. Şuna yatılı değilim ve daha da mutluyum hem her gün dışarı çıkabiliyorum ve artık inanırmısınız Hüseyine olan ilgim yüzde seksen iki azaldı ve bu oldukça büyük bir başarı. Önceden ona olan ilgim hem duygusal hem de erotik açıdandı ama artık duygusallık yok erotizim biraz olabilir🤏🏼 Ama olsun ben başarıcağıma inanıyorum. Ve ona bağlanmamın sebebide hem en başta babamdan görmediğim ilgiyi ondan beklemem ve onu kendimden daha erkeksi görmem... Bu sayede bende olmayan birşey onda var sanıyorum ve ona hayranlık besliyorum hayranlık besleyincede onunla evriliyorum ve ona aşık oluyorum. Yani ben bendeki cevheri değil Hüseyindeki cevheri görüyorum ama aslında bende bir erkeğim benim erkeklik konusunda bir eksiğim olabilir ama ona bakılırsa her erkekte bir eksiklik olabilir. Mesela hüseyin örümcek'ten korkar ve bu eril enerjide olmayan birşeydir. Ama bu onun erkek olmadığı veya erkeksi olmadığı anlamına gelmez. Bende kokarım veya yaşadığım şeyler sonucu veya Allahın bi imtihanı olarak pasif eşcinsel  olurum  ama bu erkeksi yanımın olmadığı anlamına gelmez. Hem ben hüseyinden daha erkesiyim çünkü ben yinede arada bir erkek ortamında ve Hüseyin'in olduğu ortamdada eril enerjimi çıkarırım ama hüseyin pek öyle şeylere yamaşmaz. O yüzden bosuna endişe etmeyin ben bunları seanslar ile çözdüysem.sizde Allahın izniyle çözersiniz. Rabbim yardimciniz olsun aşkolar☺️☺️☺️
3
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
4
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
5
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
6
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
7
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
8
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
9
24/05/24 20:05
Bu hafta ne haltlar yediğimi yazacağım şimdi. Çarşamba ve perşembe günü gay porn izledim. Fakat mastürbasyon yapmadım. Porno izlerken de boşalmadım (Uzun bir süre buraya ejaküle olmadım yazsam mı diye düşündüm. Argo ya da homoseksüellikle alakalı tabirlerin beni rahatsız ettiğini daha önce söylemiş ve frenkçesiyle yazarak kendimi rahatlattığımı ifade etmiştim.).
Geçen aylarda önce heteroseksüel porno izleyerek başlar, daha sonra kategorilerde gay'e kayardım. Bu sefer tam tersi oldu. Önce gay izleyerek başlayıp heteroseksüel pornoya kaydım.
***
Çarşamba gecesi ise  h***** isimli homoseksüellerin tanışma aplikasyonunu indirdim. Daha önce, birkaç ay önce olması lazım, yine indirmiştim. O zaman indirdiğimde Emir'in fotoğrafını bulanıklaştırarak ya da emoji koyarak kullanmıştım. Bu sefer kendi fotoğrafımı kullandım. Beklediğimden fazla alaka gördüm. Kendimi beğenmediğim için fotoğraf çekinmeyi hiç sevmem. O yüzden 2 sene önceki fotoğrafımı kullanmıştım. Sonra birden kalkıp aynanın karşısına geçip birkaç fotoğraf çektim.
Birkaç saat içinde onlarca kişiyle konuştum. Duyduklarım beni o kadar mutlu etti ki. Önce 35 yaşlarında biri, sanırım bir trans, aynı ilde olmasak da çok hoş bir "adam" olduğumu, o yüzden yazdığını söyledi. Bir başka biri "çok hoş kesin aynı ilde değilizdir" diye üzülmüş. Başkası ise benim gibi yakışıklı bir adamın neden fotoğrafı olmadığını sordu vs. Bu söylenilenler beni çok mutlu etti. Aslında samimi de bulmadım.
Ama yalan söylemiş olsalar bile bu insanların hepsi benimle p**if rolde olmak istiyordu. O yüzden bu bir tür güç ve erkeksilik gibi hissettirdi. Kayıt olurken yaşımı 20 girmişim. Birisi yine de yaşımı sordu. 22 dedim. Ha ben de demiştim zaten dedi. Neden büyük mü duruyorum dedim. 20'den büyük duruyorsun dedi. Bunu duymak da bana çok iyi geldi. Çünkü hep küçük göründüğümü zannediyordum. Zayıf da olduğum için yetişkin bir erkek olarak algılanamayacağımı düşünüyordum. Birisi de "boy pos, fit vücut, büyük **** (p*nis), daha ne isteyim" demişti. Güvensiz hissettiğim şeylerden biri de en son yazdığımdı. İnsanlar bir süre sonra "ufaklık" fotosu istediler. Daha önce hiç kimseye nude fotoğraf atmamıştım. Bir keresinde bir kızla konuşmaya başlamıştım. Oynarken video çekmemi istemişti. Ben de kabul etmeyip hemen konuşmayı kesmiştim. Bu sefer de ilk başta kabul etmedim. Fakat daha sonra dayanamadım ve bir fotoğraf çektim. Penis boyum ortalama üzerinde olsa da acaba evlendiğimde karımı mutlu eder mi, erken boşalma, geç boşalma gibi dertler yaşar mıyım diye sürekli kafama takıyordum. Sanki tek problemim buymuş gibi. Fotoğraf atınca aldığım tepkiler de beni özgüvenli hissettirdi. Fakat içimden bir ses erkeksen hadi kız tavlasana deyip duruyor. Çünkü oradaki homoseksüelleri o kadar zavallı buluyorum ki onların arzulaması bile umrumda değil. Bir erkek nasıl birinin altına yatmayı kabul edebilir anlamıyorum. Tabi üstte olmak da çok farklı değil. Her neyse.
***
Bu hafta cumartesi günü için yine terapiye randevu alacaktım. Fakat son anda gitmek istemedim. Acaba bu hafta yaptıklarımdan dolayı mı diye düşündüm. Suçluluk da hissetmiyorum oysa. Pazar günü için randevu alacağım yarın. Hoca terapide bir şey demez ama çekiniyorum gibi.
10
Ertuğrul TÜLPAR / MAĞARA ve ANNE
« Son İleti Gönderen: psikolog 24 Mayıs 2024, 01:48:30 ös »
Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü 1. Sınıf 2013- 2014 Güz Dönemi Felsefi Metinler II Dersi Ödevi
Ertuğrul Tulpar 230124001
Platon’un Devlet’i 7. Kitap Ne Anlatır?
Konu kısaca eğitimle aydınlanmaktır. Aydınlığın kaynağı güneştir. O bizi hem aydınlatır hem de ısıtır. Mağarada çocukluğundan beri boyunlarından zincirlenmiş insanlar örneği verilir. Bu kişiler boyunlarını oynatamamaktadırlar. Mağaranın duvarını, aptal kutusunu izler gibi seyretmektedirler.
Günlerden bir gün, mahkumun tekini zorla prangalarından sökerler ve zorla mağaranın dışarına çıkarırlar. Mahkum korku ve dehşet içinde kalmıştır. Yakıcı ve parlak bir ışık, gözlerini kamaştırmaktadır. Göklerin üstünde, tepsi gibi yuvarlak, sapsarı bir cisim vardır, adına güneş denilen. Güneş derler çünkü Gün’e eşittir. Gün yani apaydınlıktır.
Mahkum gözüne kısar, gözlerini kör olmaktan korumaktadır. Heryer kapkaranlık olur. Yine gelmiştir gölgeler ancak az sonra gözleri alışacaktır ve masmavi gökyüzünü, nemli yeşil çimenleri ve kahverengi gövdeli ağaçları açık ve seçik görmektedir.
Güneşi izleyecek. İyiliktir güneş çünkü aydınlığın kaynağıdır. Ve birden fark edecek. Geçmişi hatırlayacak. Karanlıklar içinde mağarada yaşarken duvara yansıyan gölgelerin kaynağı güneşmiş. Mağarada zincirli oldukları yerin az ötesinde alçak bir duvar vardı. Onun üstünde ellerinde meşaleler olan bir takım nesneler geçerdi. Onların gölgesi vururdu duvara. Mağaradakiler hep sanmıştı gölgeleri asıl varlık ancak yanılmışlarmış.
Şimdi bu zincirleri kırılan adam tekrar dönse mağaraya nasıl anlatacaktı hakikati arkadaşlarına? Belki şarlatan olmakla suçlanacak belki de akıl hastası olduğu iddia edilerek içine girmiş şeytanları çıkarmak için canlı canlı yakılacaktı. Bunları düşünce ürperdi. Artık mağaraya dönmek istemiyordu. Ancak kendisini dışarı çıkaran güç, tekrar aynı şiddetle ve zorlayarak bu mahkumu mağaraya götürdü. Bir görev verilmişti kendisine. O seçilmişti, hakikati anlatmak için!
Sadece bu bu... değil. Gözleri yine kör gibi olmuştur. Tıpkı mağaradan çıktığında olduğu gibi yine kapkaranlık, hiçlik ve sessizlik. İlkinde aydınlıktan, ikincisinde karanlıktan bir şey göremez. İlki ne kadar mutluluk kaynağıysa, ikincisi de o derece acınası bir haldir.
1

İşte böyledir hayat. Bizler toplum içinde yaşarız, bu bir mağaradır. Mağaradakiler, el alem ne der diye yaşayan insancıklardır, yani biz köle olmuşuzdur toplumun değer yargılarına. Ne zamanki kırarız zincirlerimi işte o zaman annemizin bizi kendine tutsak eden sütünden kurtularak, aydınlığa kavuşuruz. Çünkü toplum olarak gösterilen şey, anne olarak hayatımıza girmiştir. Biz toplumu annemizin bize dayattığı kurallar vasıtasıyla tanırız. Annelerin melek olduğu mitosundan kurtularak logosa kavuşuruz. Platon bunu şifreli şekilde ve gayet ustaca bir anlatımla Mağara Alegoriyle vermiştir. Burada mahkum ve yaşadığı zorluklar, eğitimi ve eğitimin zorluklarını anlatır. Mahkumu zorla dışarı çıkaran ise eğitimcidir. Güneşi görmek mutlak iyiliktir. Çünkü, sadece eğitim ile kişilerin en başından gözlerine perde indirmesini engelleyip gerçek iyiliğe, güzelliğe ve mutluluğa ulaşması sağlanabilir.
Kaynak
Platon. (2000). Devlet (51. Basım). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Sayfa: [1] 2 3 ... 10