S: Aslında gücüne.
H.K: Kadınlar adamın neyine bakıyorlar? Kariyerine, gücüne, geleceğine
S: Takım elbise
H.K: İşte koskocaman adam. Öğretmen, geleceği bilmem ne. İşte avukat ovv önü açık. Burada kadınlar da bir hata yapıyorlarsa erkeklerde, nerede? O güç, gücünü gösteren erkekleri güçlü zannediyorlar.
S: Evet
H.K: İşte ben avukatım bilmem ne. İşte ben her şeyi bilirim. İnsanları etkilerim falan. Bu ifadeleri kullanan insanlar, işte Behlül’den duyduğun her şey güç demek. Bir daha bu ifadeleri kullanan bir erkek gördüğünde selam bile vermeden arkanı dönüp gitmen lazım. Öyle değil mi?
S: Evet.
H.K: İşte bunu deneyimleyeceksin.
S: Evet. Aslında doğru bu açıdan bakınca.
H.K: Kadın sevgi arıyorsa sevgi duygusu olan düşüncesi olan bir erkeğe araması lazım. Ama kadınlar önce sevgiyi istiyorlar, ama güçten etkileniyorlar.
S: Önce bir tip, güç, işi gücü var mı bilmem nesi var mı, okudu mu okumadı mı?
H.K: O güç, ama kadınlar o gücü niye tercih ediyor? İşte ben acizim kadınım, zaman zaman çaresiz kalabilirim. Güçlü erkek beni korur. Öyle değil mi?
S: Öyle.
H.K: Öyle bir bakış açısı yok mu yani?
S: Var.
H.K: Güç beni korur, sıkıntılarımı giderir. İşte çaresiz kalırsam elinden tutar.
S: Tabi bir şey olursa ona sorarım.
H.K: Yani, evlenmek demek babadan ayrılmak demek diyelim. E bana babalık yapar.
S: Aslında galiba kadınların o çok eleştirdiği işte kadın evlenene kadar babasına evlendikten sonra kocasına bağlıdır hani, ondan izin alır, ondan şey yapar. Aslında kadınlar bunu biraz da istiyor galiba.
H.K: İstiyor işte. Baba, can ama burada sevgi tarzı değil de otorite anlamında. Baba otoritesi, koca otoritesi. Yani o otoriteyi arıyor. O otoriteyi ararken de güç çekici geliyor.
S: Evet.
H.K: Sevgi karın doyurmuyor gözüyle bakıyor. Şimdi normalde zannedilir ki kadınlar çok duygusal, erkekler de realist. Erkekler asla realist değil, erkekler duygusaldır. Kadınlar realisttir. O gün varsa var. Bir erkek kadına hayat satamaz. Gelecek satamazsın, pazarlayamazsın. Bugün elinde varsa onu gösterirsin, kadın istiyorsa gelir. Ama elinde bir şey yok, yarın şu olarak bu olacak, kadınlar genelde buna inanmıyor. İnanmama sebebi işte güç arıyor.
S: O anda olan güç.
H.K: O anda mevcut güç.
S: Mevcut güç. Aslında bana çok işaret, işaretleri sonradan anlamlandırabiliyorum. 1 yıllık stajı boyunca 3 tane ofis değiştirdi.
H.K: Otorite ile çatışması var. Buradan da bu yorum çıkar. Yani şey yapamıyor; bir yerde kök salamıyor, demek ki orada bir çatışma içerisine giriyor. Ben, güçlü olmak istiyorum ama orada izin yok. Daha güçlü biri var, çatışıyor, oradan ayrılıyor, buraya gidiyor, oradan ayrılıyor buraya gidiyor.
S: Benim onu yorumlayışım, iş hayatı herhalde böyle şeyler olabilir. Bilmediğim için.
H.K: 1 olur, 2 oldu, 3te şüphelenmemiz lazım.
S: Evet.
H.K: Anlatabiliyor muyum? İşte sağlıklı ilişkilerde, sağlıklı ilişkide gücü aramayacağız. Sevginin gücü, yani ilişkiden gelen; kadının erkeği, erkeğin kadını sevmesinden gelen bir güç ortaya çıkacak. Sağlıklı kadın, sağlıklı erkek. Burada da sevginin gücünü bulmamız lazım. Gerçekten sağlıklı bir erkek kadın için sağlıklı bir kadın erkek için o sevginin gücünü yaratıyor. Erkek kadında bu gücü aldığında, kadın erkekten bu gücü aldığında kendi özel hayatında ilişkisinin dışında evlendik evimizin dışında güçlü bir erkek olarak, güçlü bir kadın olarak hayatın içerisinde yer alıyoruz. Benim arkamda eşim var, benim arkamda kocam var işte, karım var diyerek hayata güçlü çıkış yapıyorsun.
S: Şu anda bende olmayan hayata karşı duruş yani. Şu anda gerçekten her şeyden bir korkma, her şeyden bir ürkme halindeyim. Her şeyle ilgili kafamda çok fazla soru var. Gelecek ile ilgili hiçbir şey kalmadı şu an içimde.
H.K: Ama sevgi diye yola çıktın sen. Gücü sevgi zannettin.
S: Evet.
H.K: Şimdi bu güçten de sevgi çıkmayınca, e sen onu sevgi zannediyordun ya Behlül seni seviyordu, sen onu seviyorsun, ama o sevgi değildi zaten. O gücü sevgi zannetmiş oldun. Ama burada aa hayatta sevgi yokmuş anlamı çıkartıyor insan zihni.
S: Evet.
H.K: Sevgiye olan inancını kaybediyorsun. Ama ilişkiye girdiğin şey sevgi değildi zaten.
S: Bunu bana çok kişi söylemişti ama bu kadar anlamlı kimse söylememişti şimdiye kadar.
H.K: O zaman buradaki söylemlerin şeyi ne, yani diğer söylemlerden farkı?
S: Daha rasyonel, daha akılcı.
H.K: Yapılandırılmış
S: Daha yapılandırılmış evet. Çünkü arkadaşımın söylediği şey; bunu bana çok kişi söyledi.
H.K: Neyi?
S: O seni sevmiyordu, onunki sevgi değildi dedi.
H.K: Ama neydi işte o, sevgi değilse ne?
S: İşte sevgi değilse ney? Bunun tanımlaması yok.
H.K: Sevgi oyunu oynadık 6 ay.
S: Heh.
H.K: Niye sevgi sandım?
S: Evet işte ben bu soruları sordum kendime. O zaman neydi bu 6 ay öyle takıldık mı dedim. Hani ciddi anlamda da bir şey olmadı. Elini tuttuğumda çok güzeldi böyle içim kıpırdıyordu falan. Ama son zamanlarda artık suratını görmek istemiyordum.
H.K: Demek ki sevgi…Bu bir büyü işte. Güçlü olanın güce önem veren aslında güçlü de değil de, işte güce önem veren kişinin büyüleyici bir etkisi oluyor. Şimdi, kişilik bozukluğu olan insanlar, annemiz babamız tarafından yetişiyoruz, çocuğuz. Herkes bu anlamda iyi olarak başlıyoruz ‘iyi’lik adayıyız. Sonra bir travma yaşamışsak diyelim annemizden babamızdan bir şey oldu, boşandılar, evlendiler, kavga çıktı bir şey çıktı. Çocuk bir travma yaşadığında o iyilik yanına bir kötülük geliyor. İyi ve kötü çatışması, orada sevgi iyilik anlamını kaybediyor ve güçlü olma duygusu gelişiyor. Ve güce eziliyorsun ya orada anne baba travma yaşıyorsun çocuk eziliyor. Ezildiğimde güçlü olmalıyım, sevgi iyilik falan onlar anlamını yitiriyor. Güçlü olmalıyım. Ve o güce tapmaya başlıyorsun. O gücü elde etmeye çalıştıkça o güce inanıyorsun tapıyorsun. O gücü arıyorsun, aslında bu senin kendi çaresizliğin. (gümmmm etkisi)
Ne diyelim böyle Osmanlı saraylarında şehzadeler şimdi padişah kardeşlerini hapsettiriyor ya
S: Evet.
H.K: O ölünce padişah ölünce padişah olacak şehzadeler hapiste yaşıyor diyelim. İşte bu anlamda hapiste yaşayan bir prens. Yani anlatabiliyor muyum? Kral olma hayalleri ile o hapiste var olabiliyor. Bir gün işte kral ölecek. Ve ben yerine geçeceğim hayalleri ile diye. Ama orada yalnız, çaresiz, kendi içinde çaresiz aciz pasif işte neyse o negatif bütün duyguları yaşıyor. Ama sonra bunları kamufle ediyorsun, işte bir kurban seçiyorsun, kendi bütün kendi kendini suçlayacağın bütün o kişilik özelliklerini ona yansıtıyorsun. Ona saldırıyorsun, sen ne düzensizsin, sen ne bileyim işte burnunun üzerinde kaşın var bilmem ne şudur budur saldırıyorsun. Aslında kendine saldırıyorsun.
H.K: Peki ne hissettiniz düşünmek nasıl bir duygu gelirken şüphelenilen bir şeyler vardı, giderken ne düşüneceksin?
S: Giderken ne düşüneceğim, giderken şunu düşüneceğim. O kadar da anormal değilmiş aslında
H.K: Kim?
S: Ben, yaşadıklarım. Benim acizlik diye tanımladığımı zannettiğim şey aslında
H.K: Biz ona tecrübesizlik dedik
S: Tecrübesizlik. Olabilirmiş aslında diyorum kendi kendime. Başkaları söyleyince o kadar etkili olmadı gerçekten, tamamlanmadı. Şu anda artık tamamen bu şeyi, bu kendimdeki soruları, endişeleri artık tamam ben de buna yönelmeye kendimi hazırlayabilirim. (bol keseden atmak kolay daha başına gelecekleri bilmiyorsun). Bunları nasıl yeneceğim, Süreyya yeni bir şeylere nasıl başlayacak? Bundan sonra bunları düşünebilirim.
H.K: Ama Süreyya’nın da bu sevgiyi ararken bir duygusal açlığı var mı (on ikiden vurdun hoca). Niye bu sevgiyi aradı?
S: Aslında var, güzel bir şey bence çift olmak. Yanınızda birinizin olması. İki elmanın yarısı gibi, iki yarım birleşince bir bütün oluşuyor. Bir sosyal ortama girince (nasıl kıvırıyorum, sevgi açlığın var mı sorusundan nasıl kaçıyorum, işin reklam kısmını saymış dökmüşüm) beraber gitmek, bir şeyi paylaşmak, bir sevinci, mutsuzluğu. sureyyasafa@yahoo.com.tr