Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
2
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
3
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
4
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
5
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
6
"Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde
bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika
ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve
fakatsiz ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir."


Prof. Dr. Esat ARSLAN

https://www.youtube.com/watch?v=_9JGOiadozM&list=UULFNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw
7
24/05/24 20:05
Bu hafta ne haltlar yediğimi yazacağım şimdi. Çarşamba ve perşembe günü gay porn izledim. Fakat mastürbasyon yapmadım. Porno izlerken de boşalmadım (Uzun bir süre buraya ejaküle olmadım yazsam mı diye düşündüm. Argo ya da homoseksüellikle alakalı tabirlerin beni rahatsız ettiğini daha önce söylemiş ve frenkçesiyle yazarak kendimi rahatlattığımı ifade etmiştim.).
Geçen aylarda önce heteroseksüel porno izleyerek başlar, daha sonra kategorilerde gay'e kayardım. Bu sefer tam tersi oldu. Önce gay izleyerek başlayıp heteroseksüel pornoya kaydım.
***
Çarşamba gecesi ise  h***** isimli homoseksüellerin tanışma aplikasyonunu indirdim. Daha önce, birkaç ay önce olması lazım, yine indirmiştim. O zaman indirdiğimde Emir'in fotoğrafını bulanıklaştırarak ya da emoji koyarak kullanmıştım. Bu sefer kendi fotoğrafımı kullandım. Beklediğimden fazla alaka gördüm. Kendimi beğenmediğim için fotoğraf çekinmeyi hiç sevmem. O yüzden 2 sene önceki fotoğrafımı kullanmıştım. Sonra birden kalkıp aynanın karşısına geçip birkaç fotoğraf çektim.
Birkaç saat içinde onlarca kişiyle konuştum. Duyduklarım beni o kadar mutlu etti ki. Önce 35 yaşlarında biri, sanırım bir trans, aynı ilde olmasak da çok hoş bir "adam" olduğumu, o yüzden yazdığını söyledi. Bir başka biri "çok hoş kesin aynı ilde değilizdir" diye üzülmüş. Başkası ise benim gibi yakışıklı bir adamın neden fotoğrafı olmadığını sordu vs. Bu söylenilenler beni çok mutlu etti. Aslında samimi de bulmadım.
Ama yalan söylemiş olsalar bile bu insanların hepsi benimle p**if rolde olmak istiyordu. O yüzden bu bir tür güç ve erkeksilik gibi hissettirdi. Kayıt olurken yaşımı 20 girmişim. Birisi yine de yaşımı sordu. 22 dedim. Ha ben de demiştim zaten dedi. Neden büyük mü duruyorum dedim. 20'den büyük duruyorsun dedi. Bunu duymak da bana çok iyi geldi. Çünkü hep küçük göründüğümü zannediyordum. Zayıf da olduğum için yetişkin bir erkek olarak algılanamayacağımı düşünüyordum. Birisi de "boy pos, fit vücut, büyük **** (p*nis), daha ne isteyim" demişti. Güvensiz hissettiğim şeylerden biri de en son yazdığımdı. İnsanlar bir süre sonra "ufaklık" fotosu istediler. Daha önce hiç kimseye nude fotoğraf atmamıştım. Bir keresinde bir kızla konuşmaya başlamıştım. Oynarken video çekmemi istemişti. Ben de kabul etmeyip hemen konuşmayı kesmiştim. Bu sefer de ilk başta kabul etmedim. Fakat daha sonra dayanamadım ve bir fotoğraf çektim. Penis boyum ortalama üzerinde olsa da acaba evlendiğimde karımı mutlu eder mi, erken boşalma, geç boşalma gibi dertler yaşar mıyım diye sürekli kafama takıyordum. Sanki tek problemim buymuş gibi. Fotoğraf atınca aldığım tepkiler de beni özgüvenli hissettirdi. Fakat içimden bir ses erkeksen hadi kız tavlasana deyip duruyor. Çünkü oradaki homoseksüelleri o kadar zavallı buluyorum ki onların arzulaması bile umrumda değil. Bir erkek nasıl birinin altına yatmayı kabul edebilir anlamıyorum. Tabi üstte olmak da çok farklı değil. Her neyse.
***
Bu hafta cumartesi günü için yine terapiye randevu alacaktım. Fakat son anda gitmek istemedim. Acaba bu hafta yaptıklarımdan dolayı mı diye düşündüm. Suçluluk da hissetmiyorum oysa. Pazar günü için randevu alacağım yarın. Hoca terapide bir şey demez ama çekiniyorum gibi.
8
Ertuğrul TÜLPAR / MAĞARA ve ANNE
« Son İleti Gönderen: psikolog 24 Mayıs 2024, 01:48:30 ös »
Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü 1. Sınıf 2013- 2014 Güz Dönemi Felsefi Metinler II Dersi Ödevi
Ertuğrul Tulpar 230124001
Platon’un Devlet’i 7. Kitap Ne Anlatır?
Konu kısaca eğitimle aydınlanmaktır. Aydınlığın kaynağı güneştir. O bizi hem aydınlatır hem de ısıtır. Mağarada çocukluğundan beri boyunlarından zincirlenmiş insanlar örneği verilir. Bu kişiler boyunlarını oynatamamaktadırlar. Mağaranın duvarını, aptal kutusunu izler gibi seyretmektedirler.
Günlerden bir gün, mahkumun tekini zorla prangalarından sökerler ve zorla mağaranın dışarına çıkarırlar. Mahkum korku ve dehşet içinde kalmıştır. Yakıcı ve parlak bir ışık, gözlerini kamaştırmaktadır. Göklerin üstünde, tepsi gibi yuvarlak, sapsarı bir cisim vardır, adına güneş denilen. Güneş derler çünkü Gün’e eşittir. Gün yani apaydınlıktır.
Mahkum gözüne kısar, gözlerini kör olmaktan korumaktadır. Heryer kapkaranlık olur. Yine gelmiştir gölgeler ancak az sonra gözleri alışacaktır ve masmavi gökyüzünü, nemli yeşil çimenleri ve kahverengi gövdeli ağaçları açık ve seçik görmektedir.
Güneşi izleyecek. İyiliktir güneş çünkü aydınlığın kaynağıdır. Ve birden fark edecek. Geçmişi hatırlayacak. Karanlıklar içinde mağarada yaşarken duvara yansıyan gölgelerin kaynağı güneşmiş. Mağarada zincirli oldukları yerin az ötesinde alçak bir duvar vardı. Onun üstünde ellerinde meşaleler olan bir takım nesneler geçerdi. Onların gölgesi vururdu duvara. Mağaradakiler hep sanmıştı gölgeleri asıl varlık ancak yanılmışlarmış.
Şimdi bu zincirleri kırılan adam tekrar dönse mağaraya nasıl anlatacaktı hakikati arkadaşlarına? Belki şarlatan olmakla suçlanacak belki de akıl hastası olduğu iddia edilerek içine girmiş şeytanları çıkarmak için canlı canlı yakılacaktı. Bunları düşünce ürperdi. Artık mağaraya dönmek istemiyordu. Ancak kendisini dışarı çıkaran güç, tekrar aynı şiddetle ve zorlayarak bu mahkumu mağaraya götürdü. Bir görev verilmişti kendisine. O seçilmişti, hakikati anlatmak için!
Sadece bu bu... değil. Gözleri yine kör gibi olmuştur. Tıpkı mağaradan çıktığında olduğu gibi yine kapkaranlık, hiçlik ve sessizlik. İlkinde aydınlıktan, ikincisinde karanlıktan bir şey göremez. İlki ne kadar mutluluk kaynağıysa, ikincisi de o derece acınası bir haldir.
1

İşte böyledir hayat. Bizler toplum içinde yaşarız, bu bir mağaradır. Mağaradakiler, el alem ne der diye yaşayan insancıklardır, yani biz köle olmuşuzdur toplumun değer yargılarına. Ne zamanki kırarız zincirlerimi işte o zaman annemizin bizi kendine tutsak eden sütünden kurtularak, aydınlığa kavuşuruz. Çünkü toplum olarak gösterilen şey, anne olarak hayatımıza girmiştir. Biz toplumu annemizin bize dayattığı kurallar vasıtasıyla tanırız. Annelerin melek olduğu mitosundan kurtularak logosa kavuşuruz. Platon bunu şifreli şekilde ve gayet ustaca bir anlatımla Mağara Alegoriyle vermiştir. Burada mahkum ve yaşadığı zorluklar, eğitimi ve eğitimin zorluklarını anlatır. Mahkumu zorla dışarı çıkaran ise eğitimcidir. Güneşi görmek mutlak iyiliktir. Çünkü, sadece eğitim ile kişilerin en başından gözlerine perde indirmesini engelleyip gerçek iyiliğe, güzelliğe ve mutluluğa ulaşması sağlanabilir.
Kaynak
Platon. (2000). Devlet (51. Basım). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
9
Aynı durumu bende annemle yaşamıştım.Hüseyin Hoca annenle olabildiğince muhattap olmayın,dertleşmeyin,duygusal bağ devam ettirmeyin-kurmayın demişti.Mesela yürüyüşe çık dışarı Annene söyleme bile hesap verme demişti
Annemde İlk zamanlar ne oldu? Neden konuşmuyorsun? Eskisi gibi haber vermiyorsun?falan diye endişelenmişti,Ve bu bağ kesme olayını anlamamıştı sonra beraber Hüseyin Hocaya gittik bu süreçte ona Eşcinsellikle ilgili bir kitap okutmuştum ve Sonra tüm olayı çözdü ve Bağ kesmenin zararlı olmadığını anladı ve mesela biz 2 hafta ayrı kaldık ve hiç görüşmedik bile eskiden olsa meraktan ölürdü ama şimdi ayaklarının üstünde dur,Kendin hallet sorunlarını dedi ve bu konuda çok ilerledik ve artık kendide böyle olması gerektiğini biliyor ve en minimumda tutuyoruz duygusal bağımızıda ikimizinde iyiliği için ve benim sorunlarımı çözmem için

Sizin konuda ise Aslında Hüseyin Hocaya seansa geldiyse oğlunuza ilişki bu bağ kesmeyi veya birey olmayı bahsedip öneriler vermiştir
Ama tabi yıllarca sıkı fıkı olunca pek diğerine alışamıyor olabilir benim önerin oğlunuza bağ kesmeniz gerektiğini,işlerini kendi yapması gerektiğini söyleyin
Ve ona “Böyle durmamın Özel bir sebebi yok.Senin gelişmen ve birey olman için bir süre fazla içli dışlı olmamamız gerekiyor.Okuluna veya işine bak,çevre edin önüne bak.Bende kendi işim çevrem evimde önüme bakayım.Kendi sorunlarını sen çöz.Artık yetişkinsin.Çocuk değilsin.Seni Seviyorum ama artık birbirimize bağımlı olmayalım,anne-oğul ilişkimizin sağlığı için.Sen büyüdün özelin olabilir bunlar artık yalnız seni ilgilendirir”
Minvalinde Bir konuşma yapabilirsiniz Bence işe yarar
Ama tabi bunun önemli olduğunu 2 tarafında bilmesi daha da önemli yani oğlunuz da psikolojisi için bunu yapması gerektiği düşüncesin de ve bilincin de olurda daha yararlı olur,çünkü sonuç olarak bizim için çabalayacak tek kişi aslında biziz gerçekten değişmek istiyorsak çok zorlu bir süreç ve gerçekten bir süreç inişli-çıkışlı ama hatalar yapsak bile vazgeçmemek gerek
10
21 Mayıs 2024
Bu yazıya terapi ve duygu günlüğü ismini vermiştim. Duygu kısmı olan bir yazı olacak bu. Mstf24 yapımıdır, iyi seyirler. 6. Terapiyi geçtiğimiz cuma yaptım(vakit bulunca 5 ve 6. Terapiyi yazacağım). Bir süreliğine güzel gidiyordum aslında 5. Terapiden bu yana. Bugün yine her şey başa saracakmış gibi hissettiğim için bu yazıyı yazmak istedim. Küçük bir kaç olayın birikmesi yüzünden kendimi moral olarak biraz kötü hissediyordum iki gündür. Bunun üzerine yine yalnızlık hissine kapıldım. Bundan kastım birilerinin yanında olmak vs değil. Ruhen yalnız hissediyorum. Eskiye nazaran, düşük bir ruh halinde olmama rağmen insanlarla hala iletişim kurup şakalaşıyorum. Ama yanımda kimse kalmayınca, taktığım o mutlu maske düşüyor. Yani bunun çözümü birilerinin yanında olmak olamaz zaten, çünkü tüm günü birileriyle geçiremem. Herkesin yapacağı bir şeyleri var, ben de dahil olmak üzere. Lafı çok da dolandırmak istemiyorum, kendimi yine eski duyguların pençesinde hissediyorum(ilk yazılarımdaki depresiflik gibi, şu an depresif değilim ama keyifli de değilim). Halihazırda böyle hissediyorken yapmamam gereken bir şey yaptım sanırım. Kendimi yalnız olmayan insanlarla, mutlu insanlarla kıyasladım. Her ne kadar bunlara teslim olmamaya çalışsam da gaz sızıntısı gibi yavaş bir şekilde akmaya devam etti zihnime. Bir süre sonra hayatın ne kadar kısa ve ne kadar anlamsız olduğunu düşünmeye başladım. Sonra yine içimdeki o ses: "baksana o mutlu çift hiç senin gibi değil, mutlular. Şu anlamsızlığın içinde birbirlerini seviyorlar ve mutlular. Öte yandan kendine bir bak iyileşmeye çalışıyorsun, kim bilir daha ne kadar sürecek. Onların efor harcamadan elde ettiği şeyi sen çabalayarak elde etmeye çalışıyorsun, üstelik elde edeceğin bile kesin değil. Ya elde ettiğin şey sahte bir şeyse, hep kendini kandırarak yaşayacak olursan. Hem gerçekten elde etmek istiyor musun, yoksa sadece vicdanını rahatlatmak için mi yapıyorsun? peki dün spor salonundaki adamı arzulamamış mıydın, hala şu anda bile onu düşünmüyor musun? İyileşmeye başladığını iddia ediyordun, yine başa dönüyorsun. İnsanlar hayatını yaşarken sen bu döngüde kısılıp kalacaksın. Terapilerin vadettiği gibi mükemmel ve kusursuz o insan olmak istemedin ki, sadece normal olduğunu düşündüğün kişiler gibi sıradan olup sıradan şeylerle uğraşmak istedin. Gerçekten çabalamanın bir faydası var mı?" bunun gibi düşünceleri bana fısıldadı. Bütün bunlara rağmen yine iyi idare edip karalar bağlamadım. Sadece hafif bir buruklukla günü geçirmeye devam ettim. Günün devamında gey porno izledim, pornonun ortasında zihnim bir ara gerçekten bunu yapmak istiyor musun diye soruyordu. Ne var ki vücudum çoktan cevabını veriyor gibiydi. Ben de akışına bıraktım. HK ya uzun depresif bir yazı yazmak üzereyken. Boş yapma, kendine gel diye kendimi silkeleyip bu yazıyı yazmak istedim. Çünkü yazıyı ilk yazmaya başladığımda gerçekçi yazıcam demiştim. Bu bir tökezleme miydi, düşme miydi, başa dönme miydi, yönünü şaşırmak ya da kaybetmek miydi bilmiyorum. Oturup uzun uzun düşünmeyecem. Artık sonunu benim göremediğim geriye de dönmek istemedigim bir yoldayım zaten. İleri doğru yürümeye devam etmekten başka seçeneğim yok zaten. Homage-Mild High Club.
Sayfa: [1] 2 3 ... 10