İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - bureax

Sayfa: 1 ... 5 6 [7] 8
91
Levent KAÇIN / TAŞINDI: MERHAMETsiz
« : 12 Haziran 2009, 03:54:47 ös »

92
Levent KAÇIN / TAŞINDI: İŞsizlik
« : 12 Haziran 2009, 03:54:41 ös »

93
Levent KAÇIN / TAŞINDI: İhtisas
« : 12 Haziran 2009, 03:54:29 ös »

94
Levent KAÇIN / TAŞINDI: Kriz : Dokundu mu teğet mi geçti?
« : 12 Haziran 2009, 03:54:23 ös »

95
Levent KAÇIN / TAŞINDI: Kültür : En Büyük Zenginlik
« : 12 Haziran 2009, 03:54:16 ös »

96
Levent KAÇIN / TAŞINDI: Magic Box
« : 12 Haziran 2009, 03:54:05 ös »

98
Levent KAÇIN / hakkında..
« : 12 Haziran 2009, 03:47:28 ös »


___

___

___

102
Yılmaz ÖZAKPINAR / TAŞINDI: dokümanlar
« : 29 Mayıs 2009, 07:39:26 ös »
Bu konu Psikoloji isimli bölüme taşınmıştır.

http://huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=116.0

104
Genel Tartışma / Bülent AKYÜREK (yazılar ve röportajlar)
« : 11 Nisan 2009, 03:14:47 ös »
Halkımız tanıştığı insana ilk dakikadan mesleğini sormakta ustadır.

İnsanın insana saygısı, yaptığı iş ve maddi durumu ile ilgili olduğu için bunu ıskalamazlar.

Kirada olup olmadığın konusu da önemlidir.

Son olarak, araban var mı yok mu?

Nerelisin ?

On yedi yaşımdan beri romancıyım. Evde kitap yazarım. Aklı başında bir insanın ”Benim hayatımı yaz” dediğini duymadım. Ama , oturduğum apartmanların kapıcıları, eve çağırdığım muslukçu, elektrikçi, tüpçü, badanacılardan kurtulamadım gitti.

Önce, odamdaki binlerce kitabı görüp, okuyup okumadığımı sorarlar, sonra yazar olduğumu anlarlar ve beni kahreden konuşmalarına başlarlar:

- Bunların hepsini okudun mu?

- Evet.

- Hayat kitaplardan öğrenilmez.

- Bazen.

- Ben çok çektim abi. Okutmadılar. Yoksa Atatürk olacak adamdım.

- Sıkma canını.

- Şimdi var ya abi, sen bunları okumuşsun, güzel tabi, bi ton da roman yazmışsın ama!

- Eee?

- Ben yıllar önce Bitlis’ten geldiğimde kıçımda donum yoktu. Ankara’da nasıl tutundum bilemezsin. Sen baksana abi, ben anlatayım sen yaz tamam mı? Benim hayatım roman, bak nasıl satacak anlatamam...

- Sen hiç roman okudun mu?

- Yok.

- !!!

Herkes hayatını önemsiyor. Herkes kendini dünyanın merkezine koymuş, büyük şehirde para kazanabilmekle dava adamı olmayı eşitlemiş, herkes herkesin işine karışıyor. Tutup ona badanacı olacağını söylesen, sen ne anlarsın, diye oracıkta döver, ekmek yedirmez, ama iş senin olunca herkesin burnu içine dalar.

Gençlik yıllarında kahvede çalışıyorum. Üç dört günde bir, karşı inşaatın bekçisi kahvenin kapanacağı saatlerde sarhoş gelip nara atıyor. Adı: Şeref. Maraşlı. Çelimsiz bir oğlan.

- Ben buyum laaannn, Şeref!

- Otur kardeşim. Çay mı?

- Şeref’im lan, ben buyum , Şeref...

- Ne güzel.

Şeref’in acıklı çığlıklarını unutamıyorum yıllardır. Kimdi, derdi neydi, bilmiyorum...

Varlık problemi çeken bir ameleydi ve onu hiç unutmadım. Ama birileri roman okumadan kahraman olmak isteyince bir güzel sövüyorum.

Edebiyat ve medya gerçek hayat hikayelerini parlatalı insanımızın gözü açıldı, bir an evvel üç kuruşluk boktan hikayeleriyle köşeyi döneceklerini sanıyorlar!

Bir zavallılıktır gidiyor.

Herkesin bir talebi var.

Ama bizim de bir sabrımız var?

Zenginlere atınca iyi değil mi? Halksınız ya, şimdi nasıl kızarsınız bana kim bilir?

Neyse ki okumuyorsunuz.

Allah aşkına söyleyin, yarı aç yarı tok bir hayatınız varken, o hayatın üstünden roman yazarak ben nasıl zengin olacağım, bir de onu söyleyin?

Delirtmeyin beni.

Beni söyletmeyin...

Bazı yazarlara göre, her hayattan bir roman çıkabilir, doğrudur ama onu iyi bir dil ve kurguyla başarmak gerekiyor. Bu kadar zahmeti neden size harcayayım?

Akıllı olun.

Büyük eylemler yapın.

Birileri yazar, merak etmeyin!

Sanmayın benim hayatımın romanı yazılacak. Hayır. Yazılmayacak.

Sakin olun. Hadi herkes işine baksın, yallah !

(Boş Laflar Antolojisi kitabından...)

Bülent Akyürek

105
Psikoloji / Antidepresan kullanmalı mı kullanmamalı mı
« : 21 Mart 2009, 08:30:09 ös »
Ayşe ARMAN (Hürriyet)

Acayip mutluyum, yine sizinle birlikte bir konu yapıyoruz. Üstelik, hemen hemen herkesin bizzat yaşadığı ya da çevresinde tanık olduğu bir meseleyi ele alıyoruz.

Ortada hiç kimse tarafından itiraz edilemeyecek bir gerçek var, o da şu: Hayatın yükü ağırlaştı. Her kesimden, her yaştan, her sınıftan, her cinsten insan için bu böyle. Sorunlar arttı, bu tartışmasız. Ama bu sorunlara nasıl çözüm bulunacak, daha yerleşmiş değil. Bana gelen maillerden anlıyorum ki, antidepresan alınmasını destekleyenler çoğunlukta. Yüzde 40 karşı gibi ama yüzde 60 destekliyor. Ne var ki sorunları yüzünden antidepresan alıp kullanan ve bir süre sonra bırakanların şikayetleri de canhıraş ve çok içten. Bazen bana kızıyorsunuz kendi fikrini söylemiyorsun diye, söyleyeyim, ben kafadan karşıyım. Daha doğrusu abuk sabuk şeyler için antidepresan alınmasına karşıyım. Ama "Ben faydasını gördüm" diyene de, "Hayır sen bir şey görmedin!" nasıl denilebilir, onu da bilemiyorum. Sizin gibi benim de kafam karışık yani. Bu hafta uzman görüşleri bekliyorum. Haftaya daha bilimsel bir açıdan gireriz konuya...

KARŞI ÇIKANLAR

SORUNLARI ERTELEMEKTEN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR

37 yaşındayım. 31 yaşında evlendim, 33 yaşında da bebeğim oldu. Ne olduysa bundan sonra oldu. Doğum sonrası depresyonu mu dersiniz, sorumlulukların ağır gelmesi mi bilemiyorum artık ama anormal bir agresiflik. Her şeye, herkese, özellikle de kocama karşı müthiş bir sinirli olma hali. Buna o zamanlar minicik olan bebeğim de dahil. Kızım, iki yaşına geldiğinde ne oldu dersiniz? Yeniden hamile kaldığımı öğrendim. Hayatım iyice kaydı. Bebeği aldırdım. Her şeyin üstüne bir de suçluluk duygusu eklendi. Sonuç olarak, bir psikiyatra gitmeye karar verdim. Beni 15 dakika kadar dinledi. O 15 dakika boyunca da sürekli ağladım zaten. Hemen bir antidepresan yazdı. "En az 6 ay kullanacaksınız!" dedi. İlacı kullanmaya başlar başlamaz, içi tamamen boşalmış bir çuval gibi oldum. Hiçbir şeye sinirlenmiyor, hiçbir şeyden zevk almıyordum. Dünya bile umurumda değildi. Ağlamalarım kesilmişti. Bir robot gibi, yapmam gereken şeyleri yapıyor ve hiçbir şeye tepki vermiyordum. Hiçbir zaman zayıf değildim, ancak antidepresanla beraber 9 kilo daha eklendi. 5 ayın sonunda "Yeter!" dedim, bıraktım. Çünkü şunun farkına vardım: İlaç, sorunları ertelemekten başka bir şeye yaramıyor. Şimdi mi? Hálá agresifim, gerginim, bir sürü sorunum var ama bunu kabullendim, bunun adının "büyümek" olduğunu idrak ettim. Şimdi herhangi bir ilaç almadan, sinirlerimi dengelemeyi ve kilo vermeyi öğrenmeye çalışıyorum. Bakalım. (Aylin A.)

AŞKA İHTİYACIM VAR AŞKA!

Yolda yürüyen her iki kişiden biri AKP'ye oy vermiş ya, aynı hesap, neredeyse yolda yürüyen iki kişiden biri antidepresan kullanıyor. Şeker gibi dağıtılıyor maşallah. Örneğin bana, "travma sonrası stres" teşhisi konuldu, babamı kaybettikten sonra bir türlü toparlanamadım. Önce "İnsomin" isimli hafif bir ilaçla başladım, sonra "Lustral" verdiler. Normal boy ve kiloda olmama rağmen müthiş iştahımı açtı, 2 ayda 5 kilo aldım. Yine doktora gittim, bu sefer "Prozac" verdi. Allah'tan artık hiçbirini kullanmıyorum. 30 yaşında, kentli, iyi eğitimli, sosyal ama yalnız yaşayan her genç kadın gibi, benim ilaca değil aşka ihtiyacım var. Bana en iyi gelecek ilaç bence o! (Gökçe Y.)

SORUNA NEDEN OLAN SEBEPLERİ

ORTAYA ÇIKARMAK YERİNE İLAÇ YOLUNA GİTMEK NİYE


16 yaşındaki çocuğumun sorunları ve bunun sonunda oluşan bir tiki yüzünden bir sürü doktora gittik. Hem psikolog hem psikiyatrist. Bir çoğu, bu soruna neden olan sebepleri ortaya çıkarıp, çözüm yolunu hastaya buldurmaya çalışan bir yol izlemek yerine, ilacı tercih etti. Tabii ki işe yaramadı. "Lustral", "Prozac", "Anafranil" gibi ilaçlar kullandık. "Şimdiki ilaçlar harika, yan etkileri yok" deniyor. Ben bu ilaçların masum olduklarına filan inanmıyorum. Doktorlar uzun süreli kullanımda yararlarının ortaya çıkacağını, anksiyete ve kaygıya iyi geldiklerini söylüyorlar. Sonuçta yıllarca bu ilaçları kullanmaya mecbur kalıyorsunuz. Bence ilaç firmalarının doktorlarla işbirliğinden kaynaklanıyor bu kadar yaygın ilaç kullanımı. Sizi para makinesi gibi görüp, paranızı almaktan başka bir şey düşünmüyorlar. Oğlum bile "Ben bir daha doktora filan gitmem" dedi, "Bunlar bana bir şey sormuyor ki, ha bire ilaç yazıyorlar..." (Fatoş K.)

UYUŞARAK YAŞAMAK YAŞAMAK MIDIR?

Etrafım, antidepresan bağımlılarıyla dolu. Uzun zaman kullanmış biri olarak, bağırarak, haykırarak antidepresanlara karşı olduğumu söylemek istiyorum. Birkaç gün içmeyi unutunca, fiziksel bir değişim yaşamaya başlıyorsun. Olumsuz etkileri, olumlu etkilerinden fazla. Doktorumun "Asla bırakma!" diyeceğini bildiğim için, ona sormadan, yavaş yavaş azaltarak, bıraktım. Hayatımdaki en büyük başarılarımdan biridir. Yaklaşık 3 sene oldu ve her geçen yıl, duygularımla yüzleşebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Antidepresanlarda 2 durum var: Ya ani psikolojik bir etki yaratıyor ya da yüksek dozlu bir uyuşturucu. Uyuşarak, duygularından ayrılarak yaşamak, yaşamak mıdır? Ben önlerine gelen herkese antidepresan öneren doktorların da hatalı olduğunu düşünüyorum. İlaç endüstrisine hizmetten başka bir şey değil. (Sezin K.)

AŞK ACISINA LUSTRAL

Lustral'ı ben de kullandım. Ağır bir aşk acısı yaşıyordum, doktorum verdi. Ancak devam etmedim çünkü aptallaştım, ben ben olmaktan çıktım. O arada şunu öğrendim: "Lustral", her yaştan erkek tarafından cinsel ilişkide, geç boşalmayı sağlamak için kullanılıyor, hatta tıpçılar yakın arkadaşlarına tavsiye ediyor. Lustral-Viagra karışımı da mevcut. Belki biliyorsunuzdur ben yine de yazmak istedim. (Erdem N.)

DESTEKLEYENLER

HEM ANNE, HEM İŞKADINI HEM EŞ, HEM HİZMETÇİ


Sadece İstanbul'da değil, Türkiye'deki kadınların büyük çoğunluğu da antidepresan kullanıyor. Ben de 3-4 yıldır "Cipram" kullanıyorum mesela. Çünkü evliliğin, 2 çocuğun ve iş hayatının yükünü tek başıma taşıyamadım. Kısacası hem anne, hem iş kadını, hem eş, hem hizmetçi, hem kocayı mutlu etmek, bu arada kendimi unutmak bana çok ağır geldi. 39 yaşındayım, yıllardır psikiyatriste gidiyorum (ben kendim de psikoloji mezunuyum) ama sonuçta değişen çok bir şey yok: Ancak ilaç sayesinde, çocuklarıma bağırıp çağırmıyorum! Şu hayatta kendim için hiçbir şey yapamıyorum, sebebi ya zamansızlık ya parasızlık. Antidepresan, tüm bu olumsuzluklara katlanmamı kolaylaştırıyor. (Yeşim.)

ANTİDEPRESANIMI SEVİYORUM

Ekimde 35 yaşıma gireceğim. İyi bir eğitimim, işim ve keyifli bir hayatım var. Motorsikletle işe gider, gelirim. Matrak bir kadınım. Kendime iyi bakarım, gezmeyi, tozmayı severim. Çok da çekici bir sevgilim var. Ama son zamanlarda agresif olmaya başladım, sevgilimi de serseme çevirmeye. Bir de temizlik manyağı oldum çıktım. Tuhaf takıntılar baş gösterdi. Annem doktor, onun tavsiyesiyle, "Cipralex"le tanıştım. Ciddi anlamda pozitif bir değişim yaşıyorum. Acayip yapıcı, anlayışlı, sakin bir kadın olup çıktım. Artık hiçbir şeyi kafayı takmıyorum, taksicilere sinirlenmiyorum, gürültü yapan komşuya gıcık olmuyorum. Sevgilim, bu halimi, akıl sağlığım açısından çok olumlu bir yönde değişim olarak algılıyor. Ne diyeyim? Ben antidepresanımı seviyorum. (Meriç.)

ÇOCUKLUKTAN VE GENÇLİKTEN KALAN OLUMSUZ İZLER

Altı aydır "Lustral" kullanıyorum ve terapiye gidiyorum. 50 yaşındayım ve yıllardır yaşadığım panik ataktan kurtulmak için ancak vakit ve nakit bulabildim. Zamanla içimdeki gerçek bene ulaşmakta olduğumu fark ediyorum. Bunda ilacın ve doktorumun yardımı çok büyük. Bu meselede önemli olan, ilaç kullanımını gerektirecek nedenlerin hiç oluşmamasını sağlamak. Yani çocukluktan ve ergenlikten olumsuz izler kalmaması için uğraşmak. Bir insanın büyürken bünyesine katılan olumsuzlukların ileride mutlaka sorunlara yol açacağını bilmeliyiz. Bence asıl bu konu üzerine bir tartışma açın; bakın insanlar neler anlatacak. (Sezer R.)

TAHAMMÜL HAPI

60 yaşındayım ve hálá çalışıyorum. Hayatımda bu yaşıma kadar çok badire atlattım ama hiç depresyona girmedim. Ancak; üç sene evvel, çevremde olanlardan mı, memleketin halinden mi yoksa yaşımdan mı bilinmez, tahammülümün kalmadığını anladım. Bir psikiyatra gittim, durumu anlattım. Espri olsun diye 'tahammül hapı" istediğimi söyledim. Doktor hiç duraksamadan "Derhal" diyerek "Lustral" verdi. O gündür bugündür kullanıyorum. Çok memnumum. (Leyla T.)





LUSTRAL'Lİ LUCY

Enerjik, neşeli ve yaşından (45) çok daha genç gösteren bir kadınım. 26 ve 11 yaşında iki kızım var. Üniversite 2'de anne oldum. Evde kopan kıyametlere aldırmadım, evlendim. Deli gibi aşıktık. Sonra ayrı yönlere yürüdük, ikimiz de o yollarda başka harika insanlarla karşılaştık, tekrar aşık olduk. Tek çocuk olarak anne/baba hastalıkları, babanın kaybı, babanın uzun süren rahatsızlığının anne üzerindeki psikolojik çöküntüsü, ikinci eşin dünya tatlısı çocuklarının kendi kızımla uyumunu sağlama yılları, hepsini yeni doğacak kardeşe hazırlama günleri, doktor olan kocanın deli gibi çalışma temposu, yatırımları, ülkenin çalkantılarında bu yatırımlardan çektikleri, Anneler Günleri'nde anneme, eski kayınvalideme, şimdiki kocamın annesine, yani yeni kayinvalideme, eski eşimin yeni eşi için kızımın alacağı hediyeye, şimdiki eşimin eski eşine onun kızının alacağı hediyeyi planlama gayretleri, aralar verilerek yerler değişerek yirmi yıllık çalışma hayatı... Yeter mi? Etrafımda herkes bir şeyler yutuyordu. "Lustral"ler, "Prozac"lar, "Cipram"lar.. Çocuklara da bunların şurupları. "Doktora sormadan asla!" dedim. Hacettepeli harika bir doktorun karşısına oturup "Mutsuz değilim, ama moral vermem gereken insan sayısı çok fazla ve pilim bitiyor, Allah'tan bunun farkındayım. Bu yorgunluklar yüzünden beynim seratonin üretemiyor, bir takviye n'olur" dedim. Bir sürü soru sordu ve sonuçta "Lustral'li Lucy" oldum. Kocam öyle diyor yani! Artık sabahları daha iyi uyanıyorum. "Amaan sen de!" diyebiliyorum. Daha zor sinirleniyorum mesela. Kızlarım. "Poğaça gibi yumuşacık anne" diyorlar. Niye daha kötü ve daha yorgun olmayı bekleyecektim ki. Beni olumlu görüş tarafına al lütfen. (Aslı.)

NEDEN LUSTRAL KULLANIYORUM

15 yaşındaki kızımla iyi geçinebilmek için, hasta babama daha sakin bakabilmek ve hastane ortamında daha sabırlı olabilmek için, kredi kartı borcumu ödeyememiş olmanın ve her gün faizinin arttığını bilmenin sıkıntısını bir an olsun unutabilmek için, çalıştığım iş yerinde sürekli yaşadığım "Bugün ne olacak?" korkusunu gizleyebilmek için "Lustral" kullanıyorum. Kullanmamak için direndim ama kötü anne, kötü evlat, agresif sekreter ve çaresiz hasta yakını olmaktan daha kötü olamaz herhalde diye başladım. İyi gidiyor. (A. Ceyhan)

PROZAC'A TEŞEKKÜRLER

Yıllar önce eşimden ayrılırken yaşadığım sancılı dönemi rahat atlatmamı sağlayan, beynimde gerçekten mutluluk hormonu salgılayan, ayrıca iştahımı kesip bana kilo verdirip fit bir vücuda sahip olmamı sağlayan, o dönemlerde cinsel duygularımı biraz köreltip bana ekstra bir gerilim yükü taşıtmayan Prozac'a sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Sürekli olarak 1 yıl kullandım. Benim için tek olumsuz yanı, ağlamayı engellemesiydi. Ama tabii ki sadece gerçek bir bunalım yaşandığı zaman kullanılmalı. (Şenay.)


Hürriyet'ten alıntıdır

Sayfa: 1 ... 5 6 [7] 8