İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - psikolog

Sayfa: [1] 2 3 ... 91
1
Bugün Saraçhane'deki Büyük Aile Buluşması'nda birbirinden coşkulu konuşmalar yapıldı.  Konuşmalar oldukça heyecanlıydı ve alanında uzman (!) hocalarımız tarafından yapıldı. Hayretler içerisinde izledim. Bir konuşmada şu sözler dikkatimi çekti:

“İlk meydanlara çıktığınız, el uzattığınız, hayatlarını değiştirme umudu verdiğiniz gençler var ya, onlardan yüzlercesi vazgeçtiler!  Size dua ediyorlar sabah akşam. Bunun müjdesini veriyorum. Selam getirdim size!”

Bense, o yüzlerce gençten biri olarak, kendisine bir ekleme yapmak istiyorum. O selam getirdiğini söylediği ve sabah akşam dua ettiğimizi iddia ettiği gençlerden biri olarak...

Size selam falan göndermiyoruz! Gece gündüz dua değil, bilakis beddua ediyoruz! Neden mi? Çünkü yıllardır bizlere sadece "Lut kavmi, sapıklar, lanetliler" demekten başka hiçbir şey yapmadınız. Hiçbir çözüm üretme çabasına girmediniz, aksine, bu duruma kayıtsız kaldınız. Bunca yıldır acılarımızı siyasetinize alet ettiniz, etmeye de devam ediyorsunuz. Yıllardır dışladığınız, hor gördüğünüz bu ülkenin evlatlarına gerçekten yardım eli uzatan, çözüm üretebilen belki de tek kişiyi (Psk. Hüseyin Kaçın) yalnız bıraktınız. Desteklemediniz, görmezden geldiniz. Bu yüzden samimiyetsizsiniz. Dürüst değilsiniz, hiçbir zaman da malesef olmadınız.

Şimdi buradan, sadece yürüyüşlerle ve içi boş konuşmalarla aileyi kurtardığını sanan, aslında sadece kendini tatmin edenlere sesleniyorum. Davulun sesi uzaktan hoş gelir, bunu bilirsiniz. Ama o korkuyla bile yüzleşemediğiniz yangın, çok yakında sizin de evlerinize, çocuklarınıza, sevdiklerinize sıçrayacak. "Biz çok dindarız, bize bir şey olmaz" demeyin. Bu meselede dindar ya da dinsiz olmak bir fark yaratmıyor. O an geldiğinde, gerçek bir imtihanın ne demek olduğunu göreceksiniz. Peki, o zaman kendi çocuklarınızı ve sevdiklerinizi nasıl kurtaracaksınız? Yine yürüyüşlerle, ayrımcı mitinglerle mi? Yoksa kapı kapı dolaşıp din adamlarından, psikologlardan, psikiyatrlardan medet mi umacaksınız? Çareyi onlardan mı dileneceksiniz? Yangını söndürmek için boş vaatlerden başka ne bulacaksınız? Kim size gerçekten yardım edecek, kim çözüm sunacak?

Şimdiden söyleyeyim, boşuna kapı kapı dolaşmayın. Ben o yolları defalarca denedim ve sonunda sadece yorgunluğumla kaldım. Bulduğum kapıyı da bu kadar bilinçsiz olarak, sessiz kalarak siz kapattınız. İlahi adaletin tecelli edeceğine inanıyorum. Ektiğinizi elbet bir gün biçeceksiniz. Sizlere tavsiyem yol yakınken aklınızı başınıza alın. Artık süslü, heyecanlı, içi boş sözlerle meseleleri çözmeye çalışmaktan vazgeçin. LGBT hareketi her geçen gün daha da güçleniyor ve bunun başlıca sebebi sizlersiniz. Bu meseleyi kendi bilimsel altyapınız ve kavramlarınızla ele alın. ''LGBT değil, Eşcinsellik'', psikolojik ve sosyolojik temelleri olan bir durumdur. Bu konuda uzmanlık din adamlarına değil, yıllarını bu alanda çalışmaya vermiş psikolog ve psikiyatrlara aittir. Ülkede bu alandaki en yetkin isimlerden biri olan Psikolog Hüseyin Kaçın’a gereken desteği ve önemi artık verin. Aksi takdirde, bir gün siz de bizim gibi çaresiz kalabilir ve yardım isteyecek kimseyi bulamayabilirsiniz...

2
Hüseyin KAÇIN / Hüseyin KAÇIN: Bir Dava Adamı Mıdır?
« : 14 Eylül 2024, 06:23:00 ös »
Belki biraz sert olacak şimdiden kusura bakmayın…

Sırf kendinizi tatmin etmek için oradan buradan belli gruplara laf sallamanız, siyasi söylemleriniz, nefret ve kutuplaştırıcı paylaşımlarınız emin olun sizin dışınızda çoğu takipçiniz veya sizi seven kişilerin umrunda bile değildir..

Birde bu söylemlerinizden rahatsız olan kişiler sizi şikayet etmekten geri durur mu sizce elbette intagram hesabınız twitter hesabınız kapatılır bu süpriz olmasın size yani..
Başka bi açıdan bakalım Lgbt karşısındaki duruşunuza eminim bir çok kişi destek verir ülkede ailenin korunması konusunda birçok destekçi bulabilirsiniz kendinize ama bu insanlar sizin medya hesabınıza baktıklarında politik nefret söylemleri dışında birşey görmeyeceklerdir..
Bugün hiçbir medya kolay kolay sizin gibi politik söylemleri olan birini yayınlarına almaz çoğu düşünür acaba bize birşey olabilir mi ? Neticede Kaçının dilinin kemiği yok herkese çakıyor başımıza iş açar diye düşünebilir…

Sizin gibi kaliteli bi insanın, bir dava adamı diyebileceğimiz bir insanın haklı olsa bile haksız duruma düşebileceği gerçeği her ne kadar beni üzsede kaçınılmaz sonun bu olduğu durumunu değiştirmiyor..



Elazığ

3
Hüseyin KAÇIN / Aşk duygusal değil düşünsel bir erdemdir.
« : 02 Eylül 2024, 08:06:23 öö »
Duygusal sevgi zehirli sarmaşık sevgisidir. Sevdikçe sevdiğini tüketen bir sevgidir. Kalpte başlayan kalbi öldüren bir sevgidir. Bilinçaltının insana oynadığı geçmişe dair ayak oyunudur.

Düşünsel sevgi de kalpte başlar ama akılla mayalanan bir sevgidir. Geçmişin esaretinden kurtulan insan duygularının da esaretinden kurtulan insandır.

Aşk duygusal değil düşünsel bir erdemdir.

https://www.habervakti.com/ask-duygusal-degil-dusunsel-bir-erdemdir-makale,2044.html

4
Hüseyin KAÇIN / ÜZÜLME
« : 01 Eylül 2024, 12:12:31 öö »
ÜZÜLME

küçüğüm
hayat seni ninnilerle değil
masallarla hiç değil

üzüldüğün yerden büyütür

ruhunun kılcal damarlarına değin
yanacaksın ayrılıklar yaşadıkça
sakın üzülme

hayat acıdan güç alır
sana cennet bahçesi sunmak için
ateşin içinden geçecek kadar
yürekli olmalısın

kimseye boyun eğmeyeceksin
sakın unutma
kuşların uçmayı öğrendiği gibi
sende bu hayatta
onurlu yaşamayı öğreneceksin

30 Ağustos 2024
20:45
İstanbul

https://www.instagram.com/p/C_TZWukA8QC/?igsh=MThmOTFpOXEzZG5meQ==

5
Selamün aleyküm..
Değerli Milletvekilimiz Hüseyin Yayman Bey!

Biraz özce takriben yarın saat önce sizi Almanya’dan aradım. İsmim Gülsen.
Yüreği yangın yerine dönmüş bir anne olarak yazıyorum. Oğlum eşcinsel olduğunu bana açıkladığında ben bir anne olarak “öldüm bittim yandım” sayın vekilim. İlk önce intihar etmeyi düşündüm ve bu mücadele içerisinde yıpranırken Psikolog Hüseyin KAÇIN’ın eşcinsel terapi sürecinde %100 olumlu sonuç aldık. (ALLAH ondan bin defa razı olsun) Çok şükür oğlum eşcinsellikten kurtuldu iyileşti.

Değerli milletvekilimiz biz öncelikle oğlumuzu Prof …… götürdük ve bir günde 500 euro alıp gereksiz yere bir sürü  tahliller yapıp emrindeki diğer doktorlara yönlendirip eşcinselliğin tedavisi olmadığını  söyledi. Dünya başımıza yıkıldı ve o an kahroldum.

6
Sayın hocam,
Herkesin bu hayatta bir gelış amacı biçilmiş bir yolu var.Bu yolda terapilere devam edin ya da etmeyin,bu zamana kadar görevinizi yaptınız.Ben sizinle olan bağımı asla koparmak istemiyorum.Düşünceleriniz ve tecrübeleriniz bizim için değerli.Belki de bundaki anlam HK olarak bir nefes alma ihtiyacı vardı.Soluklanın ve hayatta eksik kaldığınız şeyleri yapmaya başlayın.

Kararınız ne şekilde olursa olsun iyi ki sizi tanışmışım.Beni  tamamen anlayan tek sizsiniz.İnşallah ben de bir gün gözyaşların mutlulukla karıştığı o güzel haberi veririm hocam…

“Düzenim bozulur hayatımın altı-üstüne gelir diye endişe etme. Nereden bilebilirsin ki, hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını.” Hazreti Şems’imiz!


https://youtu.be/yEaj1lAsAPE?si=Ur3NtWZTlPyiQw1i

7
haksızlık karşısında susan
dilsiz şeytansa eğer
zerrelerime değin isyan ediyorum

zulüm sarmışsa
kabe'nin en kuytu köşelerinde
hak hukuk
susmuşsa eğer

taş kesilir
insanlık

17 Ağustos 2024
09:15
İstanbul

https://www.instagram.com/p/C-vnvvZAxVv/



8
Medya / Eşcinsellikle yasaklayarak mı mücadele edilecek?
« : 10 Ağustos 2024, 01:17:43 öö »
Haberyelkeni, bir dosyayı daha açtı! 'Çapa'da neler oluyor': Eşcinsellikle yasaklayarak mı mücadele edilecek?
Hükümet, seçim döneminde toplumu ifsad ediyor diyerek 'Biz LGBT'cilerden değiliz' dediği eşcinsellik konusunda samimiyet testinden geçiyor. Kamuoyunda eşcinsellik alanındaki çalışmalarıyla bilinen Psikolog Hüseyin Kaçın, yıllardır Çapa-Fatih'te şehir içi ve dışından gelip tedavi görmek isteyen kesimlere terapi uygulurken konuya ilişkin skandal bir gelişme yaşandı. Fatih İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri, Kaçın'ın terapi verdiği Çapa'daki kliniği apar topar mühürledi. Detaylar haberimizde..

https://www.haberyelkeni.com/capada-neler-oluyor-escinsellikle-yasaklayarak-mi-mucadele-edilecek

9
Hocam gergin nick'li yazarın yazdığı bu paragrafı okuduktan sonra size gücendim. Erkeklerle bu kadar net konuşup tespitler yaptığınızı bilmiyordum. Neden kadınlara bunu yapmıyorsunuz? Aktif kadınların cinsellikte tek dertlerinin pasif kadını tatmin etmek olduğunu, bu şekilde kendilerinin de tatmin olduğunun tespitini ben yapmıştım. Nitekim Nurdan’ın da cinselliğini birebir böyle yaşadığını tahmin etmiştim. Nurdan da aynı ben gibi hiç soyunmuyor bile. Pasifi soyuyor ve onu tatmin ediyor.

Kadın eşcinselliğine dair neden araştırma içinde değilsiniz? Sırf erkek danışanlarınızla sohbetlerinizdeki şu tespitlerinizi okuyunca kıskançlıktan çıldırıyorum ve keşke erkek bir eşcinsel olsaydım ve Hüseyin Hoca bana da böyle tespitler yapsaydı diyorum!

Türkiyede erkek eşcinselliği konusunda elinize kimsecikler su dökemez. Bir numarasınız. Fakat kadın eşcinselliğine eğilmiyorsunuz! Kadın eşcinselliğini basit görüyorsunuz! Zaten sizden başka bu işi yapabilecek olan da yok ve siz de yapmıyorsunuz

10
DİJİTAL SİYONİZM

Dijital dünya zaten siyonist bir sistemin, yapının etkisi altında olduğu için, siyonist bir proje olduğu için zaten özellikle tasarlanmış bir dünyadır.

https://www.youtube.com/watch?v=Fr3-8Y86dJ4&list=UUeYkplx83v19KLxpeTbcpqg&index=1

izlemek için linki tıklayınız

Teşhis: Ruhumuz endişe içinde kalınca anksiyete; üzüntüler içinde yalnızsak eğer depresyon


İnsan, dijital çağın aydınlık insanı olmak adına işinde gücünde başkalarından daha iyi sonuç almak adına herkesi kendisine rakip görüp amaçlarına erişmek için gerekirse herkesle ağız dalaşına girerken aynı zamanda bilmeden, farkında olmadan Yusuf'çasına depresyon kuyusuna düşürelerek çıkmamacasına girmektedir. 
 
Ortaçağın karanlığından bilimle sözde aydınlanmış Batı, İslam'ı da Doğu'yu da Batı'lılaştırırken "insan insanın kurdu" olmuştur. ‘Dark triad’ yani 'Karanlık üçlü’: Narsisizm, Makyavelizm ve
Psikopati tarafından psikolojimiz, kişiliğimiz, ruhumuz kuşatılıyor. Vicdan eksikliği yaşarken masumiyetimizi kaybediyoruz. İnsanlığımızı yitirdikçe dijitalleşiyoruz. Dijitalleştikçe gerçekliğimiz yok oluyor, rüyalarımızı kaybediyoruz. Matrix’leşiyoruz. Batı, bizi 
Morpheus'la Neo'laştırdıkça aslında İsa'laştırıyor. İsa olmak demek aslında Baba'sız kalmak demektir. Kutsal ruh Meryem'i yani kadını yücelttikçe erkeği yani Baba'yı tüketen dijital çağ, bizi İsa'laştırdıkça deistleşiyor ve biseksüel ya da eşcinselleşiyoruz. Batı, medeniyetimizi Mevlana'sızlaştırdı. Batı, kültürümüzü Yunus Emre'sizleşirdi. Batı, milli değerlerimizi Hoca Ahmet Yesevi'sizleştirdi ve manevi değerlerimizi Hacı Bektaşi Veli'sizleştirdi. Mevlana'sız, Yunusu Emre'siz, Yesevi'siz, Veli'siz yani öz be öz Baba'sız kaldıkça ruhumuz piç'leşiyor. Nasıl ve niçin olduğunu bilmediğimiz bir şekilde İslam’sızlaştırılıyoruz. Adil Düzen kurmak için; 
 
"uzun yola çıkmaya hüküm giydim" (Mataramda Tuzlu Su, İsmet Özel) 
 
yol yaptıkça, köprüler kurdukça asfalt döktükçe zift içinde aslında ruhumuzu katran karası sardı. Medeniyet demek  yol yapmak, köprüler kurmak demek değildir. Medeniyet demek aslında gönüllerin sevgiyle, aşkla birleşerek, karılarak ve katışarak en sonunda gönüllerin bir olmasıdır. Medeniyet demek Büyük Selçuk'lu ve Anadolu Selçuk'lu olmak demektir. Medeniyet demek Osman'lı olmak demektir. Selçuk'lu ve Osman'lı olmadıkça Büyük Türkiye Rüyası gerçek olmayacaktır. Beka Sorunu'muz böyle giderse asla çözülmeyecektir. 


https://www.habervakti.com/teshis-ruhumuz-endise-icinde-kalinca-anksiyete-uzuntuler-icinde-yalnizsak-eger-depresyon#


11
Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması

https://www.youtube.com/watch?v=fhCiSkJiShQ

izlemek için linki tıklayınız

12
Tarih & Türkiye / İran İslam’ın Yahudileridir!
« : 31 Temmuz 2024, 06:13:48 ös »
İran İslam’ın Yahudileridir!


https://x.com/psikologkacin13/status/1778877416212955428


Yahudiler Filistin'i işgal ederek Mescid-i Aksa'yı ortan kaldırarak bu çocuksu ama bir o kadar da zalim amaçlarına erişmeye çabalamaktadırlar.

https://twitter.com/psikologkacin13/status/1743764442687377668




Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması

https://www.youtube.com/watch?v=fhCiSkJiShQ

izlemek için linki tıklayınız









13
Vazgeçmenin kararını yazıyorum bugün. Benim için çocukluğu geride bıraktım zannettiren ama içimde bir yerlere saklayıp hiç büyütemeden roller kestiğim bir hayatı veren o hatıradan vazgeçmek. Kötü niyetli bir adamla bir odada yalnız kalmanın bedelini 20 yıldan fazladır ödüyorum. Bu bir bedel değil olmamalı, benim suçum değildi. “Hayır”ları hayatımdan çıkaran o sessizlik, her şeyi kabul edilebilir hale getiren o sessizlik benden 20 yıl aldı ama çok şükür beni alamadı. Dokunulmayı o adam bana dokunduğunda reddetmeye başladım. O anla baş etmenin tek yoluymuş sanırım dokunarak sevmek. Sonra büyüdüm, kendime benzeyen bedenler sevmeye başladım. O adamın eliyle, ondan intikam alır gibi, kendimi sever gibi. İçinde o günkü çocuk yaşıma yakın çocuklar gördüğüm o kızları sevmeye başladım, çok sevdim. Tüm duygusallığım onlarla ilgiliydi. Onları iyi ve mutlu etmek üzerine bir hayat. Ne hayat! Çocukluk mastürbasyonuyla başlayıp 30 yaşına kadar devam eden bir bağımlılık. İnançlı bir hayatın içine sığdırılmayan, sürekli suçluluk duygusuyla, ikircikli bir hayat. Yapay egolar, erkeksileşme, zayıf kızlar için hayran olunası kişi olma. Bütün bunlar maalesef ki bir hayatı akıp giden bir hayat yapamıyor. Sürekli kendinize takılıp duruyorsunuz. Çok sevmek mi sevilmeyi ummak mı? Seviştikçe bağın olduğuna inanmak mı? Kendine benzeyen bir bedenle sevişmek aslında karşı cinsten alınan bir intikammış bunu terapilerde öğrendim. Benim bana dokunan adamdan aldığım intikam! Erkeklerden intikam, bir kadınla sevişmek, onu tatmin etmek. Ne yazık. Sonra onlarla olmanın aslında onları tatmin etmekten başka bir şey olmadığını görmek, bu yaptığımızın onların kadınlığını tatmin etmekten başka bir işe yaramaması, düşünülmemek, öncelenmemek.
Ben tüm bu duyguların yapaylığı ve yersizliğiyle ‘arkadaşım’ın sevgili yapmasıyla yüzleştim. Çünkü açık kimlik yaşamıyorduk aslında, sorsan arkadaştık. Dokunmayı, öpmeyi, sevişmeyi meraktan keşfetmiştik ama hala arkadaştık. Bunun yerini aramızda hiç konuşmadık. Hiç sevgili olmadık. Her şey öyleydi ama hiç ben erkeğim sen kadınsın demedik. Ama yıllarca buna dayalı bir arkadaşlık kurduk. Şimdi yaşadığımız her şeyi başkasıyla yaşamaya karar vermiş, birden ona dokunan uzanan ellerimi reddetmişti. O kötü niyetli adamla bir odada yalnız kalan kendi küçük kız çocuğu yaşımla o zaman yüzleştim. Başına gelenler ve bağ kurmayla ilgil tüm beklenti ve çarpıklıklarımla. Annemle olamadığımız o ilişkiyi gizli bir yerlerde oldurmaya çalıştığım o kızla. Hani kendimi koruyamadığım için bir gün bir odada, hayatım boyunca içindeki çocukla birlikte o arkadaşımı koruyacakmış gibi hissetmek. Annemden alamadığım kadınlık, kadınlığı reddetmek, kadınları sevmek ve şimdi sarsılmak. Hayatımda ilk kez tattığım kıskançlık duygusu.
Ona uzanan ellerimi reddettiğinde; kullanıldığımı anladım, ortada bırakılmış hissettim. Bir adamın, gerçek bir erkeğin kendisine dokunmasını kabullendiğinde ellerimi yoksayan o kişinin de beni istismar ettiğini anladım. Hem bedenimi hem duygularımı. Sanki yıllarca ve yıllarca damarlarımdan, her öpüşüyle tenimden beni sömürdüğünü hissettim. Şimdi gittiğinde, olmadığında, başkasıyla olduğunda bedensiz ve ruhsuz kalmış gibi kendini gerçekleştiremeyen bir ne olduğu belirsiz biri gibi ortada kaldım. Arkadaşlığımız o kadar kuvvetli ve o kadar tutkuluydu ki ayrılmayı asla göze alamıyorduk. Ama ben bu kendimi eskiden sıyırmanın imtihanıyla tek başıma yüzleşiyordum. Hazırlıksız öylece durduk yere, değişmek zorundaydım. Bildiğim mutluluklardan, sevinçlerden bir anda mahrum kalmış ama aynı zamanda arkadaş kalmaya çalışarak bir yerlerde sıkışmıştım.
Yaratılan bedenlerin ikisine de ait olamamanın sancısıyla; kendimi, dostluğumu, kulluğumu, evlatlığımı, kadınlığımı her şeyimi her şeyle birlikte alt üst edip sorgulamaya ve yerli yerine koymaya çalıştım. Birden bire otuzlu yaşlarımda. Fıtrata uygun olanlar tak tak yerini buluyor, bir tek arkadaşımla yeni bir normal yakalayamıyoruz. Bu bir vazgeçmenin kararıydı, arkadaşımdan değil kurduğumuz arkadaşlık modelinden, onu bildiğim ve sevdiğim yerden vazgeçip iki kadın iki arkadaş olmanın formülünü bulmalıyım. Kavga başlasın!

14
Hüseyin KAÇIN / ŞÜKÜR Kİ YAŞLANIYOR İNSAN
« : 23 Temmuz 2024, 12:30:16 ös »
ŞÜKÜR Kİ YAŞLANIYOR İNSAN

varsa eğer
gözümde iki damla yaş
biri sen biri de ben

saçlarımdaki aklar
kar gibi yağdığında
sensizlik içimi kavurduğunda
içtiğim bir yudum su

şükür ki
herşey seninle yaşlanmak içinmiş

23 Temmuz 2024
12:30
Edirne

15
Ömer Tuğrul İNANÇER / ŞÜKÜR Kİ YAŞLANIYOR İNSAN
« : 23 Temmuz 2024, 12:29:25 ös »
varsa eğer
gözümde iki damla yaş
biri sen biri de ben

saçlarımdaki aklar
kar gibi yağdığında
sensizlik içimi kavurduğunda
içtiğim bir yudum su

şükür ki
herşey seninle yaşlanmak içinmiş

23 Temmuz 2024
12:30
Edirne

Sayfa: [1] 2 3 ... 91