İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - psikolog

Sayfa: [1] 2 3 ... 274
1
Selamunaleykum Huseyin bey,

Size röportaj hakkina yazmak istedim.

Linda hanima röportaji gönderdim ancak olumlu dönüs yapmadi bana. Ben yazida yanlis bir sey gormedigimi soyledim cunku Dr. Nicolosinin kitaplarini ve yazilarinin icerigini biliyorum. Ancak kendisi dusuncelerinizin Dr. Nicolosinin dusunceleriyle tamamen uyusmadigini soyledi. Anlayamadim.

Tekrar okuyacagini soyledi ancak haftalar gecmesine ragmen donus yapmadi.

Haber vermek istedim.
Bekletrigimiz icin hakkinizi helal edin.

Hayirlisi olsun

2
Selamunaleykum Sayin Hüseyin Kaçin Bey,
Umariz iyisinizdir.

Size bu maili Joseph Nicolosi'nin esi, Linda Ames Nicolosi araciligi ile yaziyorum.

Onunla, vefat eden esinin yazilarini tercüme konusunda beraber çalisiyoruz.

sitesinde yayimlamak isteriz. Bu konuda görüslerinizi almak isteriz. Sayin Nicolosinin bakis açisini paylasan ve açikça dile getiren nadir kisilerdensiniz.Sizden bahsetme firsatim oldu ona. Sizinle ilgili bir yazili röportaj yapip, http://josephnicolosi.com📷Joseph Nicolosi - Reparative Therapy®If gay doesn't define you You Don't Have to be http://Gayjosephnicolosi.com

Bu teklifi kabul ederseniz, röportaj su sekilde gerçeklesecek: onun bana gönderdigi sorulari size gönderecegim. Ve vaktiniz olunca yazili olarak cevaplarsiniz çok seviniriz. Yani acelemiz yok bu konuda. Siz ne zaman cevap vermek isterseniz, biz sabirli davraniriz.
Simdiden çok tesekkür ediyoruz size.
Allah yardimciniz olsun.
Semra

3
Evet anneme babama karşı nefret besliyorum diyebiliriz aslında ama öyle bir şey yok ve bu da iyileşmenin bir temelidir. Annemi babamı affedemem çünkü bana 23 senelik hayatımda ne yaşattıkları saymak istesem bu yazı ne biter ne ben yazıya dökebilirdim çünkü yaşayamadığım bin bir türlü etkinlikler vardır ama ben hayatimin günden güne sikilmesiyle uğraşırken, benimle yaşıt olanlar dışarıda gezip tozuyorlardı ve hayatin tadını çıkarıyorlardı. Fakat o zamanı daha da açmak istemiyorum ondan hikayemde devam etmek istiyorum...
En son erkek arkadaşım için (yalan) asktan dolayı pasif olmayı göze alıp hayatimin altüst olmasından bahsetmiştim. O arada ilişkiyi zaman acısından yarılamıştım ve beraberliğimiz sadece 5 ay daha sürecekti. Pasif olduğum ilk zamanlar benim için güzel gibi geliyordu ama aslında bu hiç öyle değildi. Benim sevk almam erkek arkadaşımı sevk almasından bağlıydı. O sevk aldığı sürece bende buna katlanıyordum ama ilk bir iki ay bunun farkına varamadım. Cinsel ilişkiye katlanmak ne demek ya! Resmen birisinin beni tecavüz etmesine benzeyen bir durum oluştu. Tabii ki tecavüz değildi ve olamazdı çünkü ben (erkek arkadaşım istiyor diye) her defasında evet diyordum. Yine içimde öfke artıyor bu zamanı hatırlayınca ama geçmişi değiştiremiyoruz. Bu “katlanma süreci” toplam 2-3 ay sürdürdüm ve ondan sonra az çok başım yerime geldi ve durumu kabullenmekten ziyade cinsel ilişkiye git gide hayır dedim ve o zaman ilişkinin bitişi de gelmişti. Tam o aralar bedensel rahatsızlıklarım da başlamıştı. Yorgunluk, halsizlik, mide bulantısı ve ağrısı gibi depresyonun ilk belirtiler başlamıştı ve artmıştı çünkü es cinsel olduğumu annem babama tam o zaman anlatmıştım. Onlar bu duruma çok kızdılar ve üzüldüler ve beni terapiye teşvik ettiler. Bende bu durumdan aşırı rahatsız olduğumdan kendime bir daire

tutmuştum ve üniversitenin bir dönemini orada geçirmiştim. Ayda bir iki defa eve geliyordum birkaç saatliğine ama fazla kalamıyordum orada. Sonra geri eve taşınmıştım çünkü bedensel rahatsızlıklarımla ev islerini vs. halledemiyordum (bir odalık daire olmasına rağmen). Geri eve taşınma esnasında onlarla birazcık barışmak amacıyla önerdikleri terapiye evet demiştim ve Nevzat Tarhana gitmiştik 2021 yazında. Nevzat Tarhan’a giden herkes bilir ki onun paracı olduğunu ondan burada bu konuya dair daha fazla bilgi vermek istemiyorum. Fakat annem o aralarda Hüseyin hocamı bulmuştu ve onunla çok telefonlaştı ve beni terapiye (tekrardan) evet dememe teşvik etti. Ben ama kabul etmedim ve 2 sene direndim. Üstelik annem Hüseyin hocayı o kadar övüyor diye ve Hüseyin hocam bu derdin şifa getiricisi gibi bana anlattığı için Hüseyin hocamdan o zamanlar aşırı nefret etmiştim.
Ardından 2022 yaz aylarında mezun oldum ve mezun olmadan önce Türkiye’de ilahiyat okumaya müracaat edip alınmıştım. Tam bu aralar içimden bir ses “terapiye git ve iyileş” demişti ve beni ikna etti. Tam olarak terapiyi kabul etmemin nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama o arada dine tekrardan yöneldiğimi diye de bilirim. Neyse İstanbul’da ilahiyat okumaya başladım ama her hafta Hüseyin hocama gitmemeye bahane ürettim ve böylece ilk dönem gitmedim. Dönemin sonuna doğru tam ara tatil öncesi annem gelmişti ve beni Hüseyin hocaya “sürükledi” (aslında Hüseyin hocaya gitmek istiyordum ama içimde bir korku vardı çünkü 8 senelik es cinsel hayatıma ben alışmıştım bile). Böylece ilk seansıma annemle beraber gitmiştim.
Hüseyin hocamla ilk tanıştığımda ondan çok şüpheliydim ve terapisi öbür psikologlardan bambaşkaydı ama Hüseyin hocada ya da terapisinde anlam veremediğim bir şey vardı. Ara tatilden sonra deprem olunca bende Almanya’da kalıp uzaktan eğitime katildim ve aslında terapi lisans bire geçince yani 2023 yılın ağustos ayında başlıyor çünkü ondan sonra devamlı Hüseyin hocama gittim. Dediğim gibi Hüseyin hocamdan şüphelendiğimden il terapilerde daha çok ben Hüseyin hocamı sorguya çektim diyebiliriz ve içim çok rahatladı böylece çünkü ona güvenmeye başladım ve içimi döktüm. Sürecin başında takıntılarım ve kaygılarım fazla olduğundan onlarla uğraştık ve aynı zamanda öz güvenimi toparladık. Bunu yapmışken yavaş yavaş ilk adımların meyveleri belli oluyordu ve es cinsellikten adım adım kurtuluyordum ama sürecin nasıl geçtiğini halen anlayamıyorum.
Bugün terapinin bittiğini diyebilirim ama daha terapinin bitmesine iki-üç ay önce o kadar bunalmıştım ki her şeyi bırakıp gidesim vardı. İstanbul’dan, ilahiyattan, insanlardan, kalabalıktan, yurttan, hocalardan, vs. yani her şeyden

bilmiştim ve bir an geri Almanya’ya dönesim vardı. Burada beni bu küçük bir karanlıktan kurtaran Hüseyin hocam oldu. Demek istediğim bu süreçte ilerleme olduğu gibi duraklamada oluyor ve bazen de insan karamsarlığa düşüyor fakat bu terapinin bir gereğidir diyebilirim


4
Bu yazıya nasıl başlayacağımı tam bilemiyorum ama Hüseyin hocama sözümü yerine getirmek amaçla bu yazıyı paylaşıyorum. Tabii ki aynı zamanda da benim gibi dert çekenlere yardımcı olmak isterim. Aslında zor olan Hüseyin hocayla olan süreç değil de ondan ziyade sürecin öncesinde ayakta kalmaktır. Bunu demişken kendi hikayemde anlatmak isterim:
23 yaşındayım, Türkiye’de İlahiyat okuyorum fakat Almanya’da doğup büyüdüm ve orada hayatımın çoğunu geçirdim. İlahiyata başlamadan önce Almanya’da iktisat alanından lisans diplomamı aldım ve ardından Türkiye’ye ilahiyat okumaya geldim. Fakat ilahiyatı 2 sene sonra bitirmeden bırakıyorum. Gelelim başka bir önemli konuya: Nasıl bir aile evinde büyüdüğümü merak eden vardır malum bu duruma “sevk” eden en önemli nedenlerden biri olan anne- babanın oğullu ile ilişkidir.
Bu dünyada muhtemelen en çok merhameti annemden görmüşümdür fakat annem meşhur olan anne şefkatinin oranını kaçırdı ve beni fazla sevdi. Evet, bir anne çocuğunu fazla sevebilir – bende hiç tahmin edemezdim açıkçası. Tabii ki dengeyi kaçırmamak için babamda beni hiç diyecek kadar sevmedi ve sevemedi. Bunu aslında ilk defa Hüseyin Hoca deyince fark etmişimdir yani aslında biliyor gibiydim malum kendi babamdan neyi görüp görmediğimi en iyi ben bilebilirim. Fakat “çocuk hali” iste insan gözünün önündekini bile göremiyor bazen veya görmek istemiyor. Bende de görmek istememek olayı daha doğru olabilir. Sonuçta kim babasından sevgi görmediğinin farkına varmak ister ki? Neyse büyüdüğüm evdeki duruma devam. Anneden aşırı sevgi görmüş ve babasından hiç görmemiş biri olarak tabii ki hayatım alt üst olmuş ama bu yetmezmiş gibi iki rahatsız ablam/kardeşim var. Yani bir çocuk olarak en temel olan hakkim ilgi beklemekken bunu bile bana fazla gören annem babam vardı. Ama tabii ki ilgi beklerken “Bencil olma ablan hasta ona bakmamız lazım” veya “şükret sen hasta değilsin” veya “daha ne istiyorsun başının üstünde evin var” gibi türlü cümleler duydum. Aslında fazla istemiyordum. Ne para ne mülk istiyordum. Sadece birsinin benim başımın okşamasını istemiştim ama fazla istemişim. Birinin gelip samimi bir şekilde hâl hatır sormasını bekliyordum. Ama aslında bunu bekleyemeyeceğimi gayet iyi biliyordum çünkü annem ve babam birbiriyle anlaşamıyorlardı ki. İkisi birbirine o kadar zıt ki onlardan daha uyumsuz bir es var mı gerçekten bilemiyorum. Farklı dil konuşuyorlar gibi bir halleri var. Evde defalarca “postacı” oynamam gerekliydi çünkü aralarında bir tartışmadan dolayı birkaç gün birbirine küstüler. Ama insanoğlu neye alışmaz ki? En zor durumlara

alışır ve bunu hayatta normal olarak görüyordu. Ben kendi kendime derdim evli bir es arasında kavgalar gayet normaldir ve olmazsa olmaz çünkü başka bir şey gördüğüm yok annemden babamdan. Şimdi bir kız ile tanışıyorum ve kavganın evliliğin bir şartı olmadığının farkındayım (evet, terapiyi bitirdim ve evliliğe doğru adim attım). Bir çocuk annesinden babasından ne ögrenirse onu hayata geçirir ama ben babamdan gördüğümü hayata geçirmeyeceğim.
Neyse gelelim bu orta okul zamanına çünkü o aralar ergenliğe giriyordum ve benimle bir şeyin normal olmadığını fark ettim. Arkadaşlarım kızlardan hoşlanınca ben erkeklerden hoşlanıyordum. Bu garibime gidiyordu ve benim için akil almaz bir olaydı. Üstelik dindar, namazlı-niyazlı bir aileden gelen bir çocukta nasıl eş cinsellik gibi bir şey meydana gelebilir? Nasıl olurda Allah’a ibadet eden ve onu zikreden kişi eş cinsel olabilir? Lut kavminde olan bende nasıl olabilir? Bu ve buna benzer sorular aklıma takılmaya başladı. Tabii ki evdeki durumdan ibaret böyle bir şeyin olduğunu ne anneme ne de babama diyebildim. Onlar kendi aralarındaki sorunlarla ve ablamın rahatsızlığıyla baş etmeye çalışırken bana vakit kalmıyordu. Bazen diyordum bir günün 24 saati değil de 24 saatten fazla olsa o zaman belki annem ve babamın vakti olabilirdi benim için – çocuk hali iste. Bu sorunumla böylece bas basa kaldım ve her zamanki gibi problemim için kendi çözümü üretmem zorunda kalmıştım. Bir iki sene (dindarlığımdan dolayı) direndim ve “eş cinselliğime” kabullenmedim ve kabullenmek istemedim de. Fakat sonunda her direncin bir sonu vardır ve benim de direnmem 15/16 yaslarında bir son buldu ve yavaş yavaş kabullenmeye başladım. Ama kabullenmeden önce benim içimde “iki kişi” vardı – dindar ve efendi çocuk ve erkeklerden hoşlanan “asi” çocuk. Sonunda kabullendim ve bu iki kişilik olayı arttı çünkü evde, akrabalarda ve ailemin tanıdıklarla her daim efendi ve dindar çocuk ortalıkta olurdu ve eş cinsel kimliğim arka planda kalıyordu. Tabii ki okulda, dışarıda ve bazı arkadaşlarda tam tersi oluyordu orada erkeklerden hoşlanan çocuk meydana çıkıyordu ve efendi çocuk ortalıktan kayboluyordu. Bu iki kişiliği yasamak ve aralarında zıplamak senelerce sürdü yaklaşık 8 sene ve bu süreçte aşırı yoruldum en son hasta bile oldum ama oraya daha birkaç sene var.
Kabullendikten sonra lisemin son iki senesi kalmıştı ve o ara iki (kız) ile arkadaşlık kurmuştum ve ikisi de benim es cinsel olmama rağmen kabul etmişti. Maalesef o ara hiç ve hiç öz güvenim yoktu ve kendimi herkesten ezdiriyordum. Gelen giden beni harabe olmama rağmen yıkıyordu ve bu durum hiç kimsenin umurunda değildi. Lise zamanım aslında gayet sakin ve olaylar olmadan geçti.

Ne tanışmalar oldu ne de ilişkiler. Fakat içimde her daim o istek vardı ve bir erkek arkadaş edinmek bir nevi büyük hayalimdi.
Neyse 18 yaşıma girmeden önce liseyi bitirip elime diplomamı aldıktan sonra üniversiteye başvuruda bulundum ve alindim. 3 senelik üniversiteyi pandemi ve Erasmus’tan dolayı bir sene uzatma durumda kaldım ve toplam 4 sene üniversite okudum. Üniversitenin ilk iki senesinde (pandemi öncesinde) aslında pek bir şey yaşamadım yani bildiğim hayata devam diyordum (evde her daim annem babam arasında kavgalar, ablamın rahatsızlığı ve sayısızca hastane randevuları ve tabii ki benim var olup olmamanın farkı olmaması). Fakat bu süreçte annem babam bana koymadıkları yasak yoktu. Misal verecek olursam geceleri gezmek imkânsızdı genellikle saat 20/21’den itibaren evde olmam gerekliydi. Yaşım olmuş 20 ve aksam güneş batar batmaz eve gelmemin beklenmesi olmamalı ya da her dışarı çıktığımda nereye gittiğimi ve kiminle olacağımı sormaları (aslında sormaktan ziyade sorguya çekilmek gibiydi). Üniversitenin ilk iki senesinde bazı erkeklerle tanışmıştım ama bir iki buluşmadan fazla bir şey olmamıştı ve buluşmalarda dışarıda bir kafede oluyordu. Buluşmalara gidince tabii ki annem babama, üniversiteye gidiyorum diyordum genellikte ve ilk zamanlar yalan söyledim diye ağır vicdan azaplar çekiyordum fakat zamanla kalbim bu günaha alıştı ve yalan söylememi “haklı gösterdi”. Bu zamana kadar 6 sene “iki kişiliği” içimde taşıyordum ve hiç kimseye durumu tam tamına anlatamadım. İçimde o zaman içerisinde bir darlık, ümitsizlik ortaya çıkmıştı fakat bu ümitsizlik 2020 yılın ilk baharında geçti diyebilirim çünkü ilk ve tek ilişkimi o zaman yaşadım.
Pandemi başladığında üniversite uzaktan eğitime geçerek yaklaşık günün 20 saati evde geçiriyordum malum zamanında sosyal birisi olmadığımdan ne doğru düzgün arkadaşım ne de çevrem vardı. Ve böylece benim hayatimin dönüş noktamın başlamasına geliyoruz çünkü bir gün kafede çalışan yakışıklı erkek gördüm ve onunla tanışmak istediğimi dedikten sonra birkaç defa kafelerde buluştuk. İkimizde birbirimizden hoşlandığımız ve böylece bir ilişki başladı.
İlk zamanda hayat inanılmaz güzeldi. Birisi bana kendi hayatimi geri vermiş gibi hissettim ve mutluluktan havada uçuyordum. Ama her uçuşun bir inişi de vardı ve benim inişim acı ve yıpratıcı oldu ama bu noktaya daha yaklaşık bir sene var. Beyan ettiğim üzeri ilk zaman muhteşem geçti ve hayatimi geri almışım gibi mutluydum ve ona gerçekten aşıktım. Benim hissettiğim aşk basit bir aşk değildi, sıradan bir aşk değildi. Öyle bir aşktı onun için hayatimi bile feda ederdim ve (maalesef) hayatimin bir yanını ona feda ettim...
İlişkinin ilk zamanları benim gözüm sadece onu gördüğünden benden ne istese yapıyordum. Maddi acıdan benden bir şey istemedi çünkü onun babasının mal varlığı vardı ve benden maddiyat istemedi fakat ondan daha beterini istedi tabii ki bunu ilk başta fark edememiştim çünkü her dediğine evet diyordum. Benden pasif olmamı istemişti ve düşünmeden bile evet dedim ve tek ben değil üstelik hayatımda (tabiri caiz ise) sikildi. İste (yalan) aşkın insani nereye sürüklediğini bizzat ben kendi ruhumda ve bedenimde yaşadım ve bu yazıyı böyle yazınca gözlerim doluyor. Bir insan ne kadar ahmak olabilir ki? Bir insan niye kendisine bu kadar zarar verebilir? Bir insan niye bir günde hayatinin içine ediyor?
...çünkü annem babam zamanında çocukluğumun ve ergenliğimin sonsuza kadar içine ettikleri içine.
...çünkü çocukluk yasamadığım için.
...çünkü benim için yasamak diye bir şey olmadığından ve sadece var olduğumdan.

5
Eşcinsel hislerim yok ama bir erkek arkadaşıma yönelik yoğun ve güçlü duygular hissediyorum sizce ben eşcinsel miyim?

İslamiyet'in ideal insan portresi eşcinsellerdir fakat bir şartla erkek erkeğe güçlü duygu bağlarını erotize etmeden asla seks ilişkilerine dönüştürmeden sevmeyi sevilmeyi tecrübe ettikleri takdirde aşk karakterine erişmeleri mümkün olacaktır. Lise ve üniversite çağlarında bir erkeğin sağlıklı kişilik ve karakter gelişimi açısından bir erkeğe yönelik olarak  dostluk ilişkisi kurması insan olmanın gereğidir. Ergenlik döneminde dostluk ilişkisi kurmak demek aslında çocukluğumuzdaki  baba-oğul ilişkisinin artı ve eksilerinin sonrasında aile bağlarımızı yani evin dışına çıkarak toplumsallaşmak adına  erkek erkeğe duygusal bağlarımızın güçlendirmek demektir. Bu anlamda bir erkeğin arkadaşı olan erkeği yoğun ve güçlü olarak sevmesi eşcinsellik olarak nitelendirilemez.

Hakiki ve samimi dostlukta; "erotizm" ya da "aşık olduğunu" hissetme yoktur! Samimi dostlukta saygı, destek, güven, anlayış vb. değerler vardır. Dolayısıyla samimi dostluk asla eşcinsel sevgiye veya ilişkiye kurban edilmemelidir. Burada en önemli noktalardan bir tanesi de eşcinsel erotik çekim duyulan kişiyle tanışılıp, dostluk yoluna gidildiğinde şayet o kişi de tam anlamıyla heteroseksüel yapıda ise bir süreden sonra eşcinsel erotik çekimde gözle görülür azalma ve sonunda tamamen bitme yaşayan çokça yaşanmış örnek vardır. Burada en mühim nokta ise eşcinsel çekim duyulan hemcinsin tam anlamıyla heteroseksüel olması/hiçbir manipülasyona kapılmaması ve hiçbir erotik açılmaya fırsat vermemesi gerekmektedir. Eşcinsel bireyin kendisine akıl oyunu oynadığı en mühim nokta ise bu dostluğu "ileri düzey bir dostluk" olarak nitelendirip cinsel ilişki olmasa bile gizliden aşık olma gibi bir sürece girmesidir. Bu süreç bireyin kendisini kandırdığı, arada eşcinselliğin olmadığına dair bir hissiyata girdiği ve fakat bal gibi de gizli eşcinsel hisler duyduğu bir süreçtir. Bu süreçte, gerçekten ve samimiyetle neler hissettiğinin farkına varan eşcinsel birey, heteroseksüel arkadaşıyla arasındaki ilişkide "cinsel ilişkiden" vazgeçtiği gibi "gizli aşktan" da vazgeçebildiğinde işte o zaman hakiki dostluk bağı kurulmuş olacaktır. Bu durumda eşcinsel bireyin bilinçaltında, heteroseksüel arkadaşına karşı "Acaba zamana yaysak belki bir gün o da beni sever mi? Bir gün cinsel ilişki kurabilir miyiz?" tarzında gizli sorular bittiğinde hakiki dostluğa merhaba denilecektir. Kendisine erotik çekim duyulan hemcinsle erotizm olmadan hakiki bir dostluk bağı kurulabilecekken; bu dostluğu erotizme feda etmemeli ve bitirmemeli! Yeter ki yukarıda izah edilen "akıl oyununun" farkına varılsın.
Şayet bir süreç akışı yapılacaksa da: "Eşcinsel çekim duyulan kişiden kaçmamak, akabinde arkadaş olmak, akabinde kafada o "arkadaş" ile eşcinsel cinsel ilişki arzusundan vazgeçmek, akabinde akıl oyununa kapılmayıp "gizli aşık olma" etabını da atlatarak sonucunda eşcinsel çekim duyulan tam anlamıyla heteroseksüel arkadaş ile "hakiki dostluğa" ulaşmak şeklinde süreç özetlenebilir. Süreci baltalayabilecek iki önemli husustan bir tanesi çekim duyulan hemcinsin de eşcinsel hisler hissediyor olması/yahut eşcinsel manipülasyonlara kapılıyor olması, diğer bir tanesi ise eşcinsel bireyin yukarıda izah edilen kendi kendini kandırdığı akıl oyununu oynamasıdır. Bu iki hususta da tedbirli olunduğu sürece; yani hakiki dost olunmak istenen kişi tam anlamıyla heteroseksüel olunca ve hiçbir eşcinsel manipülasyona da fırsat vermedikçe ve eşcinsel birey de kendisine "gizli aşık olma" akıl oyununu oynamadıkça; eşcinsel çekimin yerini önce "arkadaşlığa" ve sonra "hakiki dostluğa" bıraktığı ve bu deneyimler arttıkça eşcinsellikten kurtulmak isteyen bireyin eşcinsel duygularının da dönüştüğü çoğu kere tecrübe edilmiştir. [Not: Bu yazı sadece eşcinsel ilişkilerden ve duygularından rahatsız olup, "eşcinsellikten kurtulmak istiyorum" diyen bireylere yönelik bir yazıdır. Kurtulmak istemeyen bireylere yönelik kaleme alınmamıştır. Kurtulmak isteyen bireyler için ise kalplere su serpme, yeni bir bakış açısı oluşturma ve önemli bir çıkış yolunu -kendi içerisindeki dikkat edilmesi gereken hususlarıyla birlikte- özetleme amacı taşımaktadır.]

9
*Konu: Eşcinsellik ve Aile İfsadı*

*LGBT DEĞİL!.. EŞCİNSEL!..*

Dünyada ve Türkiye'de sıkça tartışılan ve tabu haline getirilen konular arasında yer alan eşcinsellik ve aile ifsadı üzerine derinlemesine bir bakışla yeni bir yol haritasına ihtiyacımız var..

Eşcinsellerin gerçek yaşam hikâyeleri ve itirafları ile şimdiye kadar LGBT’nin oluşturduğu ve tabu haline gelen “Eşcinsellik Doğuştandır ve Psikolojik Rahatsızlık Değildir” algısı Üzerinden yapılan propogandaları ve uluslararası örgütlerin bu çevrelere sağladığı destekler yüzünden bir çok gencin hayatı karardı ve bu gün bu kötü gidişe dur demek için yeni bir fırsat doğdu.

Bu anlamda bu kitap, Amerikan Psikiyatri Birliği'nin (APA) 1973'te eşcinselliği psikiyatrik bir bozukluk olarak sınıflandırmaktan çıkarmasının ve 1 yıl sonra eyalet yasası haline gelmesinin perde arkasını deşifre ederek bu konudaki algıyı ve gerçekleri gün yüzüne çıkaran önemli bir adımdır.

1973’de sadece APA’ya darbe yapılmadı aynı zamanda TIP literatürüne de bilim adı altında darbe yapıldı. İşte bu kitap insanların hem sağlığına hem de ahlaklarına uzanan elleri de deşifre etmektedir.

*Kitap Tanıtımı:*

*Kitap Adı:* *"Ben Kimim? Silik Yüzlerin ve Kanadı Kırık Kuşların Hikâyesi"*

*Yazar: Muhammet Binici*
(Gazeteci, Yazar, TV Program Yapımcı ve Sunucusu, Bilişim Teknolojileri ve Sosyal Medya Uzmanı)

Eşcinsellerin yaşamlarına ve iç dünyalarına gerçek hikâyeler ve uzman yorumları ile odaklanma
8 yıllık bir çalışmanın ürünü olan kitap, eşcinsellerin itiraflarını ve uzman değerlendirmelerini sunuyor.

"Benim Ailem Belgeseli"nin kitaplaştırılmış şekli olarak çeşitli bölgelerden tedavi ve terapi ile sağlıklarına kavuşan eşcinsellerin hikâyelerini ve Tedavi ve terapi ile iyileşen eşcinsellerin tabuları alt üst eden itiraflarınndan oluşuyor.
 
*Yazarın Çalışmaları:*

*Muhammet Binici:*

Eşcinsellik ve aile ifsadı konularını ele alarak tabuları yıkmayı hedefliyor.

Engellemeler ve tehditlere rağmen konunun detaylarına inerek ezberleri bozmak için çaba sarf ediyor.

Eserinde eşcinsellerin itiraflarının yanı sıra uzman akademisyenlerin değerli katkılarını da bulunduruyor.

*Gayr:*
Eşcinsellik doğuştandır psikolojik rahatsızlık değildir, eşcinseller iyileşip asli fıtratlarına dönemezler algısını çürütmek.

Tedavi ve terapiyle iyileşen eşcinsellerin itiraflarıyla eşcinselliğin doğuştan olmadığını psikolojik bir rahatsızlık olduğunu ispatlayarak yanlış bilinen doğruları düzeltmek ve toplumsal bilinç oluşturmak konusunda katkı sağlıyor.

*Sonuç:*

Kitap, gerçek yaşanmış hikâyelerle desteklenerek ve eşcinsellerin itirafları ile eşcinselliğin doğuştan olmadığını ve psikolojik bir rahatsızlık olduğunu ortaya koyuyor.

Tedavi ve terapiyle iyileşen eşcinsellerin itirafları ile ezberleri bozarak, ideolojik bir yapıya bürünen ve ahlak terörü haline gelen LGBT’nin 1960’dan günümüze oluşturduğu “Aileyi İfsad” etme çabasındaki çevrelere karşı toplumun harekete geçirilmesinde etkili bir proje olarak karşımıza çıkıyor..

İletişim ve Destek:

*Muhammet Binici*
*0533 266 29 39*
*info@muhammetbinici.com.tr*

"Kitap hakkında ne dediler:*

“Bu kitap ülkenin fabrika ayarlarıyla oynama cesaretini kendinde bulanlara bir cevap niteliğindedir. Aynı zamanda ülkemizin fabrika ayarlarına dönüşünün gerekliliğini eğmeden bükmeden, amasız ve fakatsız ortaya koyan ilk çalışmalardan biridir.”
*Prof. Dr. Esat ARSLAN*

“Gariban köşelerdeki belki de hükmen ‘yok’ hâle gelmiş kişilerin dertlerini dinlemek, içinde bulundukları acınası durumlara nasıl geldiklerini, bir zamanlar kendi mahallesinde de olsa kendi çapında bir ‘fenomen’ veya bir ‘star’ iken  şimdi ne hâle düştüklerini, uyuşturucu, fuhuş, alkolizm, organ mafyasının... elinde nasıl gün geçirdiklerini topluma anlatmak... içimizdeki burukluk ve şımarıklığın en azından çatışmasını seyredip doğru eylem tarzını harekete geçirirsek, sanıyorum bizde iyiye doğru bir inkılâb başlayacaktır.”
*Prof.Orhan ÇEKER


https://twitter.com/MuhammetBinici/status/1787528216292286716


http://www.bncmedyahaber.com/kategori-benim-ailem-56.html#google_vignette


10
[  ] 4 ay oldu son terapiden itibaren. Son yazım da 2 ay önce civarında yazdım. Ne oldu nasıl oldu da şimdi hemen evlenme kararı aldın diyebiliyor olabilirsiniz ki haklısınız tabi. Ateşi söndürmek için ateşe yaklaştım arkadaşlar. Birisiyle bu süre içinde birisi dediğin pasif olan bir gay ile konuştum. Ki bu süreç içerisinde kız arkadaşım zaten vardı. O her zaman benim yanımdaydı. 2 yıldır beraberiz beni hk dan sonra en çok iyileşmeme katkı sağlayan kişidir kendisi. Peki noldu bu 2 ay içerisinde detaylı şekilde yazacağım ama şu anlık biraz detay geçmek istiyorum. Ben 2 yıldır biseksüel bir şekilde hayatıma devam ediyorum. Eskiden kadınlara karşı hiçbir istek olmuyorken 2 yıl önce terapilerin sayesinde kızlara karşı da isteğim arttı. Ki bu 2 yıl içinde bazen kadınlara bazen erkeklere karşı hislerim arttı ama bu zamana kadar kimseyle ilişkiye de girmedim tabi. 2 ay önce niye tanıştım peki. Denemek istedim çünkü aklımda bazen kabullenip bu duyguları bu şekilde yaşamak da var Dı bakalıö dedim acaba gerçekten kabullensem kendimi  değişir mi içindeki yangın diye. Denemek istedim denedim de. Ki bu süreçte kız arkadaşımla da konuşmaya devam ettim. 2 zy içinde zor şeyler yaşadım ve yanımda duran sadece kız arkadaşım oldu. Diğerinin sizinde bile değildim yani. Gece yatmadan önce azıp azıp yazdığı çoğu zaman aklına bile gelmediğim kişiydim. Ben pek üstüne de düşmedim. Sevmeye çalışayım dedim ama sevemedim düşlere hayallere girdim ama boşaldıktan sonra gelen o iğrenmişlik hissi hepsinden betermiş. Bakın gay pornosu da izliyordum onlarda aynı şeyi yapıyordu ama hiç bu kadar iğrenir midem bulanmıyordu. Lakin birisiyle konuşup o şekilde onun olduğunu düşünerek boşalınca o kadar iğrendim ki anlatamam. 1 ay böyle gitti en sonunda bu 1 ayın son haftası bana hiç yazmadı ben de siktiri çektim. İşine gelince konuşacağın kişi değilim diye söyledim kendisine. Ayrıca 33 yaşına gelip pasif olup benden bir şeyler beklemesi de beni farklı hissettiriyordu. Ben diğer yazımda zaten asıl konunun ben kimin demek istediğimi belirtmiştim. Ki buldum kendimi de. Asla hiçbir erkeğin vücuduna muhtaç  olmayacak kadar güçlü biriydim ben. O gücü ise bu 33 yaşına gelen pasifle konuşana kadar tam anlamıyla anlamamıştı.  Arkadaşlar ben zaten iyileşmişim ama bunu nedense bırakıp lendi hayatıma devam edemiyordum. Eski halimi bırakıp yeni halime geçmekten korkuyordum. Alışkanlıklardan vazgeçemiyordum. Ben şu an tamamen iyileştim de demiyorum ama artık eşcinsellik defterini kapattım. Bu defter artık açılmayacak ki bundan da eminim. Lakin başka konularda elbette hk dan her zaman yardım alacağım. Bundan sonra konu eşcibsellik olmayacak ailem olacak. Peki nasıl bu kadar eminsin 1 ay konuştun onunla 1 ayda da evlenme kararı verdin nasıl oldu derseniz. Onu o kadar çok hissettim ki içimde. Yani eskiden bir erkeğe bakınca hayallere dalan ben öyle birisi ol aktan çıktım. Geçici mi dedim hatta ama yok öyle de bir şey. Kimseye muhtaç olma duygusu yok artık. 2 yıldır açık olan ve porno için kullandığım Twitter hesabını sildim tek seferde. Hiçbir yerde kalmadı e postası zaten ezbere de Bilmiyordum. Bu sebepten asla silemiyordum. O adam işte neden neden demesine rağmen direkt kesip attım ve hayır konuşmayacağım dedim. Bitirdim hemen. Yani bunları ben asla yapamıyorfum arkadaşlar. Galerimi temizledim o da var tabi. 1 aydır 1 kere bile pornoya bakmadım ki bakmayacak da aklıma eski hayalleri bile gelince midem bulanıyor. Haftada 5 kere ye çıkan mastürbasyonlar azaldı 1 e düştü ki bu mastürbasyon da ise erkekler asla gelmiyor aklıma. Yani kızlara karşı isteklerim yüzde 100 olmuşken erkeklere karşı sıfıra indi şu an ben 2 gün bakmadan duramazdım belkide pornolara şimdi öyle bir şey olmuyor 1 ay oldu. Bunlar işte laf değil yani icraatlerime bakıyorum ki içime bakıyorum arkadaşlar içim ne diyor bana ne hissediyorum ona bakıyorum. 3 4 yıldır bu anı bekliyordum ama bunun 1 anda böylegerçekleşeceğini düşünmüyordum. Şu an bana bu müzice gibi geliyor. Ve hayatımın ise en mutlu zamanlarını yaşıyorum. Bu mutluluğumu sizle de paylaşmak isterim tabi. Umudunuzu yitirmeyin mesajınız olursa cevaplıyacağım. Şimdilik bu kadar yazacağım daha da uzun uzun yazıp atacağım siteye ondan da istifade edebilirsiniz tabi

Halim

11
Hüseyin KAÇIN / MAVİLİM MAVİLEŞELİM
« : 28 Nisan 2024, 07:44:03 öö »
MAVİLİM MAVİLEŞELİM

içimi bilir misin
alabildiğine
acının en kurşuni
en küflü yeşil rengine bürünmüş
maviye hasret bir gökyüzüdür

ve sen
içimin gizli saklı köşelerinde
yuva yapmaya çalışan bir kuş gibisin
kanat çırptıkça çırpan dirilen
uçtukça uçan ölen
ele avuca gelmeyen
maviye hasret çalan bir sevda gibisin

içimin içinde için içli türküsün:

"mavilim mavileşelim..."

27 Ayşe Nisan 2024
22:10
istanbul

12
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
İletiyi düzenle

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html

13
Çocukluğumda anasınıfına başladığım zamanlarda eşcinsel duygularımın olduğunu fark ettim. Hayatımda bir baba figürü yok, kendisi var ancak babalık yaptığı söylenemez. Çocukluğumda her gün zorbalığa maruz kalıyordum. İlk ilişkim lisede oldu sonrasında da 2-3 kişiyle daha beraber oldum. 2 yıl önce namaz kılmaya başladım ve ilişkilere girmeyi bıraktım hem duygusal hem de cinsel olarak. 4 kere tacize uğramışlığım oldu. İsteğim dışında temaslara maruz kaldım. Ardından bu durumdan tamamen kurtulmak istediğime karar vererek yolculuğuma başlamış oldum.

İlk seansta çocukluğumdan başlayarak hayatımı anlattım. Baba figürünün olmaması sorunlardan başlı başına birisiydi. İlgi ve duygusal anlamdaki doyumsuzluktan ötürü erkek figürlerinden ilgi ya da sevgi beklediğimi fark ettim. Hem pasif hem de aktif olduğum zamanlarım oldu. En uzun ilişkim de 7 yıl sürdü ancak her şeyin sonu olduğu gibi onun da sonu geldi ki bu eşcinsel ilişkilerde zaten mutlu bir şekilde yaşanması imkansız olan bir şey. Mastürbasyon sırasında sürtünerek yapmaya başladığımdan ve hâlâ devam ettiğimden bahsettik. Bu aslında erkekliğin baskılanması anlamına geliyormuş. Kuru kuru yapılması da anal yoldan ilişki ile bağlantı kurduruyormuş. Bunları öğrendim. Henüz yolculuğumun başında olduğum için gay porno izlemeye devam edebiliyorum ancak izleyerek mastürbasyon yapılmamalıymış. Aktif bir erkek figürünün benim için pasif olduğunu düşünerek yapmam gerekiyormuş. Ki bu olay da benim erkekliğimi güçlendirsin diye yapılmalıymış. Pasif rolüne girmemem gerekiyor. Hayal olarak olsa dahi. Tövbe konusunda da eşcinsel olduğum için tövbe etmeyi bırakmam lazım olduğunu öğrendim. Çünkü kendimi lanetlenmiş ve günahkâr, cehenneme mahkûmum diye görerek kendi öz güvenimi düşürüyormuşum. İlk seansımda öğrendiğim bilgiler bunlar oldu. Uygulamaya başlayacağım ve elimden geleni yapacağım.


ZİNCİRLER
 
Çocukluğumda (anasınıfından beri) her gün zorbalanan birisiydim. Her zaman kız, gey, travesti, karı, yumuşak, top vb. şeyler her gün maruz kaldığım laflardı. Düşünebiliyor musunuz? 6 yaşındaki bir çocuğun lise zamanına kadar her gün zorbalandığına, her gün kimseye belli etmemeye çalışarak ağlamasına, yanında yaşıtı olan hiçbir kimsenin bulunmamasına ve bunun nasıl bir yalnızlığı beraberinde getirmesine erken yaşlarda bizzat şahit oldum. Erken yaşta içimdeki dünya olgunlaşmıştı. Kendi başıma bunların üstesinden gelmeliydim. Kimseye söz etmemeliydim. Ezik olduğumu kendi dilimle söylemek istemiyordum çünkü. Ucubenin teki olduğumu kendi dilimle başkalarına itiraf etmek istemiyordum. Bu yüzden kendimi ortaokul zamanlarında kitaplara adadım. Özellikle Haruki Murakami’yi, keşfetmemle kendimi olgunlaştırmam daha da hızlanmaya başlamıştı. Her gün zorbalığa uğramaya devam ediyordum ama okuduğum kitabın dünyasına geçtiğimde söylenenleri duymuyordum. Kitaplardaki karakterlerin parçalarını belkide kendime birleştiriyordum. Tabii sonrasında karakterimin daha da farklılaşacağını bilmiyordum. O zamanlarda henüz eşcinsellik hakkında bir bilgim yoktu. Ama içimde erkeklere karşı bir ilgi vardı. Ne ilginç değil mi? Her gün beni zorbalayıp ağlatan erkeklere karşı bir ilgim vardı…
 
Lise yıllarında ise hemcinslerime olan ilgim oldukça tavan yapmıştı. Liseye kadar zorbalanan ve dışlanan ben, lise yıllarında popüler, herkesin tanıdığı, turnuvalara katılan, okulun adını duyuran çocuktum. Öğretmenlerimle kavga eder bundan gocunmazdım, aksine benim için güç gösterisiydi yaptıklarım. Boş derslerde iskambil oynardık, sınıfa müdür girip kimin bu kartlar dediğinde başımı yere bile eğmeden, utanç bile duymadan, ayağa kalkıp "Benim." diyebiliyordum kafa tutarcasına. Disipline gideceğim söylendiğinde fazla gerilmemiştim. Oysa ki mükemmelliyetçi bir karakterim vardı o zamanlar. İyi notlar almalı, herkesin beğenisini toplamalı ve örnek öğrenci olmalıydım. Ama bu popülerlik beni bozmuştu. Sonrasında turnuvalara katılmamı sağlayan okulun zümresi beni müdüre karşı savundu, turnuvalarda okulun adını duyurduğumdan ve başarılı bir öğrenci olduğumdan disipline gitme cezam kaldırılmıştı.
 
Ki sonrasında beni koruyan öğretmenle de kavga etmiştim. Sebebi ise düşüncelerime saygı duyulmamasıydı. O zamanlar lise son sınıftım ve turnuvalara daha fazla katılmayacağımı belirtmeme rağmen en bilgili kişi ben olduğum için turnuvalara adım yazılmıştı. Bu da beni o an içerisinde gözümün dönmesine sebep olmuş ve öğretmenimle herkesin olduğu bir mekanda kavga etmiştim. Sonrasında diğer hocalar durumu öğrendiklerinde de onlara da kafa tutmuştum. "Kendinizin çok modern bir zümre olduğunuzu söylüyorsunuz ama fikrime bile saygı duymuyorsunuz" demiştim gözlerimden alev saçarak. O günü hâlâ hatırlarım.
Sonrasında kavga ettiğim öğretmenimle aramdaki sorun çözüldü, istediği gibi turnuvalara girdim ve ardından liseden mezun oldum. Tam o sıralarda en başta bahsettiğim eşcinsel duygularım tavandaydı. O sıralar BDSM'e karşı aşırı bir merak ve istek duyuyordum. Erkek vücudunu her zaman bir sanat eseri olarak görürdüm. Kasların yapısı, adem elmasının görünüşü, bacakların, kalçaların kaslı ve dolgun oluşu, ilişki sırasındaki vücudun görünüşü beni kendine çekiyordu.. Bdsm'de mevcut olan sınırlamalar, dominant karakterin elindeki güç, submissive karakterin çaresizlikten zevk alması hoşuma gidiyordu. Yaşadığım ilişkilerde bdsm denediğim oldu. Hem dom hem sub rolünde olarak. Ruh hali çabuk değişebilen birisi olduğumdan o an içerisinde ne istediğime bağlı olarak rolüm de değişiyordu. Acının verdiği haz mı yoksa karşımdaki insanın vücudunun benim elimde olmasının verdiği güç hissi mi? Her şey o an hangisini istediğime ve arzuladığıma bağlıydı. Mum damlatma, kemer, göz bağı, kelepçe, latex, fisting gibi şeylere ilgim vardı. Tabii bunların hepsini kendim deneyimlemedim ancak her zaman bir gün deneyimlemek istediğimi düşünürdüm. Fisting denemediklerimden birisidir ancak çok ilgimi çeker. Erkek vücudunun işlem sırasında aldığı görüntü çoğu insana mide bulandırıcı gelse de nedense benim ilgimi çekiyordu. İşlemin uygulandığı kişinin hazla titremesi ve oluşan görüntü içimde bir şeyleri kabartıyordu her zaman.
 
Bu duygu ve düşüncelerimin yanlış olduğunun farkındayım. Yapmış olduğum çoğu şeyin de bilincindeyim, en kötü olanı da bilinçli hâlde bu tarzda devam etmektir..
 
Gelelim bir sonraki konumuza.. yine lise yıllarında başlamış olduğum Yaoi ve BL okumaya başlamam.Yaoi, anime ve mangada erkek erkeğe ilişkileri içeren bir terimdir. Genellikle kadınlar tarafından kadın okurlar için yaratılır ve bara gibi eşcinsel erkek kitlelere pazarlanan homoerotik medyadan farklıdır, ancak erkek okurlar tarafından da ilgi gösterilmektedir. BL de Boys Love türünün baş harflerinden oluşmakta, yaoi mangalarından farklı olarak renkli bir webtoon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Okuduğum bu mangalarda gerek mutlu, gerek dram, gerek hüzünlü sonları olan yüzlerce içerik okuyordum. Şu anki son yıllarımda o kadar sık olmasa da arada hala okumaya devam ediyordum. En son 3-4 ay önce okuduğumu söyleyebilirim. Kitap okumayı yalnız başıma geçirdiğim okul günlerinden beri çok severdim. Bu manga/webtoon türü de bana ve hislerime duygularıma oldukça hitap ediyordu. Kendimden parçalar buluyordum. Düşüncelerimden, duygularımdan, yaşadıklarımdan veya yaşamak istediklerimden… Eşcinsel film veya romanları sıkıcı ve boş bulsam da yaoi okumak beni daha iyi hissettiriyordu. Çünkü okuduğum her manga sadece seks içermiyordu, saf sevgi içerenler, üstü örtülü aşklar, bambaşka konulara sahip olanlar, kalp kırıklıkları, kendinden emin olamama gibi konular içeriyorlardı. Sanırım zamanında kendimle verdiğim savaşı bir süre susturmama ve eşcinsel olduğumu kendi bilincimde kabul etmemde yardımcı oldular diyebilirim. Tabii bu ateşkes fazla uzun sürmeyecekti.
 
Konu hakkında birkaç BL/Yaoi  örneği;
 
BJ Alex
Here U Are
Dangerous Convenience Store
Midnight Rain
Dear Door
Semantic Error
Silky Secrets
No Love Zone
Jinx
Under the Green Light
Painter of the Night
 
Dinime her zaman bağlı olmaya çalışan bir insanımdır. Yazımın başında yazdıklarımdan, şu anda yazmaya devam ettiklerimden utanıyorum, evet. Kendimi ikiyüzlü bir insan gibi hissetmeme sebep oluyor, evet. Beş vakit namazımı ve farz ibadetlerimi yerine getirmeye, dinime uygun yaşamaya çalışıyorum, ama bir yandan da bu sapkınlıklar beynimde yer edinmiş durumda bir ikilemi yaşatıyor bana. Bazen düşüncelerim dayanılmaz bir hal alıyor. Vesveseler bazen katlanılmaz bir hal alıyor, kendimden tiksiniyorum. Ama bir şekilde ışığı görmeye çalışmalı insan. Her zaman bunu savunmuşumdur. Bardak tamamen dolu olsa dahi bir hava boşluğu her zaman mevcuttur.
 
Sanırım sırada bir sonraki konum geliyor. İnsanların benden beklentileri. Bunu nasıl düzgün bir şekilde yazıya dökebilirim bilmiyorum. Elimden geleni yapacağım.
 
Şöyle ki bir zamanlar zorbalığa ve dışlanmama sebep olan fiziksel ve ruhsal farklılıklarım bir süre sonra insanların ilgisini çekmeye başlamış, benim sosyal bir insan olmamı sağlamıştı. Farklılığım insanları bana çekmiş bir anda iletişim halkam çapını alabildiğine büyümüştü. Bu duyguları her bırakmak istediğimde, değişmek istediğimde beni geride tutan şeylerden birisi de bu konu olmuştur. Ben eşcinsel olmayı bırakırsam, insanlar benden uzaklaşacak. Tekrar yalnız kalacağım. Artık kimsenin ilgisini çekmeyeceğim diye düşünmekten ne yazık ki kendimi alamıyorum bu konuyu her içimde düşündüğümde. Beni böyle bilen insanlar sonrasında ne düşünecek? Yakın kız arkadaşlarım ‘Bunca zamandır bize yalan mı söylüyordu? Yoksa bizden fadalanıyor muydu’ diye düşünüp benden iğreneceklerini düşünüyorum.
 
Kendimi iyileştirdikten sonra bir aile kurabilirsem geçmişimi bilen insanlar ‘Karısını sevmiyordur zaten, Kadına yazık, Bu gay değil miydi?, Acaba karısı zamanında neler yaptığının farkında mı?’ diye düşünürler diye korkuyorum. İnşallah iyileşebilirsem ve bir kadından hoşlanabilirsem, ona geçmişimi anlatmalı mıyım yoksa asla açmamak üzere rafa mı kaldırmalıyım? Ya benden değil de başka birinden öğrenirse? Ya benden nefret ederse? Bu düşüncelerden kurtulamıyorum. Sonuçta bu hayatta geçmişinden kaçamazsın. Ne yaparsan yap geçmiş seni bir gölge gibi takip eder, unuttuğunda kendini hatırlatır.
 
Korktuğum şeylerden birisi ise tarihin tekerrür etmesidir. İyileştikten sonra karşı cinsime hissettiğim duygular bir gün yok olacak mı? Tekrar eski sapkınlıklarıma geri mi döneceğim? Ya evlendikten sonra bir adam ilgimi çekerse? Ya aile kurabilirsem ve bir anlık şehvete kapılıp, bir adamla birlikte olarak her şeyi mahvedersem? Kendime güvenim bu konuda ne yazık ki henüz yok.
 
Benim dünyamdaki kadın figürü kutsal bir figürdür. Onu bir şeytan, bir günah, yasak olarak değil aksine kutsal bir figürdü. Doğurganlığın bir figürüydü. Neslin devamını sağlayan, güçlü bir figürdü. Ancak kadınlara karşı bir ilgim yoktu. İlkokul ve ortaokulda hoşlandığım ya da hoşlandığımı sandığım kız arkadaşlarım oldu. Belki de bu gey, top gibi etiketlerden kurtulmak, Bakın ben de kızlardan hoşlanıyorum! demek içindi. Ama her seferinde red yedikten sonra arkadaşlığımızı mahvettiğim için oturup ağlardım. Zorbalıktan kurtulmak için arkadaşlıklarımı mahvediyordum. Ki zaten pek de arkadaşım olduğu söylenemezdi. Daha önce bahsettiğim gibi genel olarak yalnız bir çocukluk geçirdim. Yanımızda duran hayali gölgelere arkadaş demek zordur.
 
Farkında olduğum şeylerden biri de filmlerde, kitaplarda ya da oyunlarda kadın karakterlere her zaman daha çok empati kurduğum, onları daha çok benimsediğimdir. Daha güçlü bir iç dünyaya sahip olmalarıdır. Erkeklerden hoşlansam da bir yanım da onlardan nefret eder her zaman. Erkek milleti işte, erkeklerden bir şey olmaz der dururum her zaman. Bunu kişisel farkındalıklarımdan birisi olarak yazıyorum.
 
Kısacası bu yazmış olduklarım beni olduğum yere sabitleyen zincirlerdir. Hepsi pişman olduğum faaliyetlerimi, içimdeki karamsar duyguları içermekte olsa da hala umutla iyileşebileceğime inanıyorum. Şunu da biliyorum ki ben değişmek istemezsem bu böyle kalacak ve yapmaya devam ettiğim her bir pişmanlık beni daha da dibe çekecek. Gün gelir insan kendisine söz geçiremez olur, nefsinin de kölesi olur, bu da mutlak sonu getirebilir. Ama ben sonumun bu şekilde bitmesini istemiyorum.
 
Bu duygulardan, bilinçli olan bu çaresizliğimden ve nefsimin kölesi olmaktan kurtulmak, daha sağlıklı bir birey olmak istiyorum ve bunun için çabalamaya hazırım. Yazımı son zamanlarda okumakta olduğum Dune serisinden bir alıntı ile bitiriyorum.
 
Korkmamalıyım.
Korku aklı öldürür.
Korku, bütünüyle yok oluşu getiren küçük ölümdür.
Korkumla yüzleşeceğim.
Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim.
Ve o geçip gittiğinde, yolunu görmek için iç gözümü açacağım.
Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Sadece ben kalacağım.
 

 

14
Nasıl yani nasıl olabilir anlatırmısın işleyişi ve bu yargıya nasıl vardığını?
Dedim ya araştırdığım zamanlarda takip ettiğim bir dernekti bize ulaşın yardım isteyin anonsları yapılırdı orada sürekli. bende onlara meil attım.
Herşeyi anlattım, önce psikolejik durumumu özetledim sonra ailemin parayı kestiğini, terapilerime devam etmek  için paraya ihtiyacım olduğunu. Okul öğrenci bilgilerimi, ailemin isimleri adresleri. Hepsini anlattım, düzenle gittiğim terapistim budur diye tüm bilgileri verdim. Defalarca aramışlar Hüseyin hocayı garip garip sorgulamalarla vaktini almışlar en çok buna üzüldüm.
Dosyamı istemişler vermiş, teyit almışlar. Sonra bana cevap verdiler uzunca bir süre sonra. Para yardımı yapacaklarını söylediler ama yapmadılar, sadece bir kere 200 tl yollamışlar Hüseyin beye onu da başıma kaka kaka yaptılar.
Hayvanları koruma derneği bile daha aktif çalışıyor, bu durum beni çok üzmüştü çünkü terapiye gidememek çok zarar verdi bana çok panikledim. O panikle yazdım her detayı onlara.
Bunlar lafta varlar icraat yok. Hiç eşcinsellere yardım etmiyorlar ama ediyormuş gibi yapıp reklamlarını yapıyorlar.
Zaten eşcinsel olmadığımı da kabullendim o yüzden. Masumane duygular hissettiğim erkekler vardı, hepsi buydu. Fiziksel temas olmayan hissiyatta kalan yaşanmışlıklar.
Kendime yakın görüp onlar gibi olmak istediğim için aslında ilgi duyuyormuşum o yüzdende korkmuyorum artık bunu insanların bilmesinden, Sizinle görüşmeyi o rahatlıkla kabul ettim.
Aylardır bir sürü il gezdim işimden dolayı. Üç saattir size anlattıklarımı düşünün, başladığım yeri ve şimdi geldiğim yeri görüyorsunuz işte. Hepsi gerçek, hepsi ispatlı, hepsi şahitli. Bu benim hayatım ve şimdi sansürsüz sizin önünüzde sere serpe duran bir gerçek hayat hikayesi.
Saklayacak bir ayıbım yok, alnım açık ama o dernek bana çok kötü davrandı çok kotu hissettirdi. Alt tarafı 2oo lira verdiler ama zorbalık yaptılar resmen.
Koskoca dernekler güya ama inanın sizin şu 2 saatte bana verdiğiniz insani desteği göremedim onlardan.
Şuan benim yerimde olan hali hazırda eminim yüzlerce genç var bocalayan ve desteğe ihtiyacı olan. LGBT ye çamur atacaklarına önce LGBT gibi destek olsunlar bizlere. Hüseyin hoca mecbur değildi bir saat ücreti alıp 3 saat terapi yapmaya ama canı gönülden yaptı bir gün bile hissetmedim aksini.
Bizleri topluma kazandırmak istiyorlarsa mış gibi yapmayı bırakıp gerçekten dernek gibi davransınlar.











15
Şuan mühendis çıktım, işe girdim diye güya beni seviyormuş gibi yapmaya çalışıyorlar, ayda bir iki arıyorlar beni. Hahahahahah
Üniversite boyunca hiç arkadaş çevrenden sana annen gibi imalarda bulunan oldu mu? Ya da hiç paylaştın mı bir arkadaşınla bu sorununu?
Hiç akran zorbalığı aşağlaması yaşamadım. Yani kimse bana top, ibne demedi annem gibi. Arkadaşım olmayan erkek grupları bile tek bir  ima da dahi bulunmadı. Çok samimi olduğum birkaç üniversite arkadaşıma açmıştım hislerimi hiç negatif bir tepki görmedim. Özellikle kızlardan çok fazla pozitif tepki aldım. Kızlar eşcinsel bir arkadaşları olmasını çok seviyorlar. Taciz ve yavşaklık yapmıyoruz ya ve en önemlisi onları çok iyi anlıyoruz duygusal dünyaları açısından. O kadar sevgili dertlerini dinlememe, onlarla o kadar zaman geçirmeme rağmen inanın bana hiç; ‘’ben anlamıştım’’ diyen olmadı. Hepsi çok şaşırdı öğrendiğinde. Emin misin diyen bile oldu.
İş hayatın nasıl gidiyor şimdilerde?
Bizim fabrikaya 26 stajyer alındı benle beraber ama bir tek bana iş teklifi yapıldı stajerlik biterken.
Çok yeni mühendis olmama rağmen bana yurt içinde gezici görev verildi. Allah bile yardım ediyor, görün işte. O evden uzak durayım daha fazla beni kırıp dökmesinler diye yardım ediyor evren.
İnsanlar bana bayılır diyorum ya gerçekten bu doğru, annem babam hariç herkes bendeki bu ışığı görüyor. Patronum bana dedi ki sen de bir ışık var, seni kadromuza katmak istiyoruz. Daha önce kısa sureli okurken çalıştığım yerlerin patronları da bana benzer şeyler söyler çok güvenirlerdi. Ayrıldığım zaman üzülürlerdi resmen. Bir kaçı mezun olduğum gibi gel yerin hazır bile dedi.
Şahsına münhasırsın derler büyüklerim okuldaki hocalarım bana ama ailem beni hiç görmedi.
Samet ben aynen katılıyorum o büyüklerine senin gerçekten insan olarak bir ışığın var. Aydınlık içten güven verici bir samimiyetin var.
İklım hanım daha iki gün önce yaşadığım bir durumu anlatayım size. Öğlen yemeği için girdiğim lokantada yer olmadığı için başka biriyle aynı masaya oturmak zorunda kaldık. Benden 8 yaş büyük biri. Havadan sudan güncel bir iki mesele hakkında konuştuktan sonra ailesiyle ilgili derdini anlattı bana. Yemek bitti sohbet devam etti bir saati geçiyordu kalktığımızda. Hatta yemeğimi bile o ısmarladı. Dedım ya insanlar güvenir severler hemen ısınırlar bana.
İnsan sirkülasyonunun bu kadar çok olduğu bır görevi üstlendim. Hep terapi ile oldu. Bakkala gidemeyen o çocuk şimdi otellerde kalıyor, her gün bir çok ayrı sektörden insanla konuşuyor, iş yürütüyor, dışarıda yemek yiyor, garsona çekinmeden kızarmadan sipariş veriyor hatta araba kullanıyor.  Üniversitede haftalarca kantine inemeyen o çocuk iller arası değişen insan profiline rağmen işini patronlarını memnun edecek kadar iyi yürütüyor.
Bence çok büyük başarı benim için, ve başarılarını ailesi görmüyor diye kendini heder etmiyor kendisine yetiyor başardığını bilmek.
Eşcinsel değilmişim ben Heteroseksüel kimliğim üzerinde bazı engeller varmış, ailemden ve bazı çocuklukta dışardan maruz kaldığım travmalardan kaynaklı ciddi sosyafobi gibi engeller. Bunlar terapi ile ortadan kalkınca bir çok şey düzeldi.
Bugün ‘’daha mükemmel bizi yaratıyorum’’ diye mantra yazıyorum. İyi geliyor bu bana. Her sabah gerçekten ta içimden gelerek tüm samimiyetimle her güne şükredip, daha iyi bir insan olmaya niyet ederek başlıyorum. Çok çalışıyorum iyi insan olmayı çok önemsiyorum.
İyi olmaya inanıyorum çünkü somut olarak yaşayarak gördüm. Terapiye başladığımda en son 14 yaşında bir karşı cinse gerçekten aşk duymuştum sonrası yoktu. Şimdilerde yeniden duygusal isteğim oluyor sizin bir erkeğe duyduğunuz hisleri ben de kadınlara duyuyorum.
Bir sigortacımız var şirketin tüm işleriyle ilgilenen, geçenlerde şehir dışında şantiyeyle alakalı bir sıkıntı için aradım. Yani sadece iş amaçlı  telefonla tanıştık ve iş konuştuk, buna rağmen etkilendim kızdan, bu büyük ilerleme benim için.
Eskiden gece çıkıp samimi danslar ettiğim zamanlarda bile duvar gibi bir hissiyatsızlık vardı ama şimdi gelişme kaydediyorum. Yüzünü görmediğim kıza resmen hislerim var. Heyecan tavan bir an önce ilerlesin istedim. Türlü bahanelerle yani iş için tanıdığım birini aramak için yine iş amaçlı konular yarattım sormak bahanesiyle arayayım diye. Şehir dışı işim iki ay sürdü o sürede ne yaptım ettim arkadaş oldum uzun uzun konuştuk akşamları telefonla. Merkeze dönünce nasıl hazırlandım, buluşmak için romantik organizasyon yaptım.  Nihayet yüz yüze de tanıştık ve resmen hoşlanıyorum ondan.
Plan program yapmıyorum gelecek için günü kurtarıyorum bu bile bana yetiyor, hayatım iyi gidiyor. Ayakta kalmaya çalışıyorum, hayal kurmuyorum çünkü olmazsa hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum.
Zor bir geçmişten geldim bu güne. Anı değerlendir, boş yaşama, iyilikten beslen diyorum kendime bunca çektiğim acı bana şimdilerde şiir şarkı sözü yazdırıyor. Bayaa hobi olarak ilerletiyorum, hatta bir şarkım demo yapıldı, bir solist söyledi şarkımı. Kendimce yazıp çiziyorum belki ilerde şarkılarımı dinler insanlar.
Yani hayal diyorsanız az bir hayalim var bu konuda ama dedim ya abartmıyorum, günlük yaşıyorum, günü iyi güzel olumlu geçiriyorum.
(Bu bıle üst bır cevap benım ıcın mügeden alıntı yap buraya yarına aktimiz yok vs vs)
Kendimi kimseye ifade edemediğim o ergenlik zamanlarımda yazmaya başlamıştım, işte o günler bu günlere evrildi. Şimdi gerçekten beğenilen şiir ve şarkılar yazabiliyorum.
Parasal beklentim yok ama üretmek, tatmin ediyor. O kadar güzel aşk kelimeleri yazıyorum ki, kısa ve az kelimelerle çok duygu aktarıyorum. Beni çok mutlu ediyor.
Son olarak çok önemli olduğunu düşündüğüm bir şey anlatmak istiyorum.
Babam terapi için bana para vermedi ya harçlığımda yetmiyordu ve henüz bir iş bulacak durumda değildim bende başka bir yol buldum kendime. Bu internette deli gibi araştırma yaptığım zaman uzun uzun yayınlarını okuduğum bir dernek vardı. Baya bilinen internette sıkça önünüze çıkan.
 Derneğin adı ..... hocam burda dernek ismi versek mi vermesek mi hukuksal olarak sıkıntı çıkar kötü gösterme olduğu için dava açarlar ama samet şahit olursa sorun yaşamayız ama bence gerek yok o uuzden ısım vermemekten yanayım fıkrınız ne ?
Eşcinsellere yardım için kurulmuş bir dernek. Müslüman insanlar lgbt kuruluşu değil, kadrolu psıkologları var, canlı yayında konuşturup eşcinselliği kötülüyorlar Allah şöyle buyurdu böyle buyurdu diyorlar ama benle görüşmeyi kabul etmediler, yardım da etmediler sözde Müslüman lgbt karşıtı bir dernek bunlar. Terapi desteği bile vermediler.

Sayfa: [1] 2 3 ... 274