Gönderen Konu: EŞCİNSEL TEDAVİ (lacivertemre@hotmail.com)  (Okunma sayısı 19800 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
Ynt: EŞCİNSEL TEDAVİ (lacivertemre@hotmail.com)
« Yanıtla #15 : 03 Ocak 2011, 01:14:53 ös »
AYI MUHABBETİNDEN YAKLAŞIK 30 YIL SONRA
 
Erkek Kardeşim'le Babam konuşur
 
Erkek kardeşim Babama der ki:
"Sen evlatların arasında hiç adil davranmıyorsun.
Kızına hep öncelik verdin.
Ona hep ilgi gösterdin.
Onu daha çok sevdin."
 
Babam'ın cevabı:
"Öyle olmak lazım çünkü
Kız çocuğuna sevgi göstermezsen
Sevgiyi evin dışında arar."
 
Erkek Kardeşim:
"Emre Abime sevgi vermedin.
O da gitti dışarda aradı.
İbne oldu."
 
Babam konmaya devam eder:
"Ne ilgisi var.
Hem ilgiden sevgiden bahsediyorsunuz.
Siz bir gardrobu söküp birleştiremiyorsunuz.
Ne sende ne de Emre Abinde yetenek yok.
Ama ablan öyle mi
kendi başına tahtaları birleştirip dolap kurabiliyor."
 
Sözlük:
Konmak : monolog un fiili hali
Gardrop: bildiğimiz gardrop işte. hani kıyafetlerimizi içine atarız ya ondan işte.
Lazım oldukça kapağı açar üstümüze giyecek bir şeyler arar bulur giyeriz.
Üstümüzden çıkardıklarımızı da içine atarız.
Kimi kişilerinki karmakarışık olur.
Yıllarca giymediği kıyafetler içinde kalır durur. Bir düzeni de bulunmaz.
Hatta bizim evde 30 yıldır giyilmeyen kıyafetler öylece durur gardrobun içinde.
Sanki müze.
 
Emre V. Lacivertoğlu
www.facebook/Lacivert

LacivertEmre

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: EŞCİNSEL TEDAVİ (lacivertemre@hotmail.com)
« Yanıtla #16 : 26 Nisan 2011, 09:53:30 öö »
LacivertEmre@hotmail.com
evet burdan ulaşabilirsiniz bana

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
Ynt: EŞCİNSEL TEDAVİ (lacivertemre@hotmail.com)
« Yanıtla #17 : 12 Ocak 2012, 07:36:01 öö »
Taksim Gezi Parkı'nda Bir Yaz Akşamı ( Küçük Hanfendi Eyüp ile birlikte )


Yaz Akşamları (Tamamı)


Kurallardan bıktım ödevlerden de.
Özellikle son terapide verilen iş çıkışı eve gidip, evimle ilgilenme ödevini ben yapamicam , kardeşim.
Bu güzel yaz akşamlarını evde geçiremem
çünkü evde tek başıma canım fenna sıkılıyor üstelik eve "misafir kabul etme" yasağı da var,  eve internet bağlatma yasağı da var.


Dün iş çıkışı, Taksim Gezi Parkı'ndaydım.
Bir bankta tek başıma oturdum, etraftan gelip geçenleri izledim.
Bu hoşuma gidiyor, çevremden geçenleri izlemek.
Başka hayatları takip etmek.
Belki de röntgenci olduğumdandır.


Öyle geçti vakit.
Ermeni de yok.
Acaba gelir mi?
Hava daha aydınlık. Güneş batmamış. Vakit ikindiyi geçmiş ama akşam olmamış.
O bu saatte gelmez ki?
Gelir mi acaba?
Gelmez herhalde.
Belki de koli kesiyordur  "manti"nin tekiyle, bu saatte.


Acaba eski lubun arkadaşları mı arasam?
Bugün Pazartesi.
Hakan izinlidir.
Onu ariim bari.


*** (Devamı)
Hakanla 7 yıl önce tanıştım.
İnternetten tanıştığım ilk lubunya o.
O zamanlar 18-19 yaşlarında esmer, uzun boylu atletik parlak bir çocuktu.
Ses tonu da bi tuhaf ; kimi zaman erkeksi kimi zaman kadınsı ve sesi derinlerden geliyor.


Adalar'a gitmediyse arkadaşlarıyla kesin buralardadır.
2 yıldır görüşemiyoruz.


Teli kapalı a.q
Msj atayım, ulaştı raporu gelince ararım tekrar.


Off bu bank da güneş alıyor.
Elimdeki şişeden son yudumu içiyorum.
Bakıyorum etrafıma.
İlerden bi "balamoz" geliyor yanında "manti".
Bu "manti"leri anlamıyorum.
Ne buluyorlar balomazlarda a.q?
Tabii ki "belde".
Beldesi olmasa balamozun ; o manti koliler mi onu
Bence kolilemez.


Yaklaştıkça daha çok fark ediyorum. "Manti" "şugar"mış.
Hem de "but şugar".
Bi şeyi daha fark ediyorum.
Manti, digin.
Demek birbirlerini koliliyorlar.
Yada yaşlı adam "lubun", yanındaki genç "digin".
Öff ya bana ne bu ibnelerden.
Kimin kime ittirdiğinden bana ne
Ama harbiden çocuk şugar.
Hem de but şugar.


Hakan'a msj ulaşmış.
Arıyorum.
Tel çalıyor, çalıyor, çalmaya devam ediyor.
Açmıyor teli.
Duymuyor mu ne?
Yoksa duyuyorda tele cvp mı vermek istemiyor.
Yada işi vardır?


Ne yapayım?
Etrafı izlemeye devam.
Akşam yemeği de yemedim.
Karnım aç.


Benim başka lubun arkadaşım daha vardı.
O aklıma geliyor birden.
Küçük hanımefendi Eyüp.
Onu mu arasam?
O, zırıl zırıl bir lubunya.
Orta boylu, sıska, beyaz tenli parlak, tüysüz ve sarı saçlı.
Davranışlarda "Gacıvari"
Onunla gezmeye utanıyorum çünkü zırıl zırıl bir ibne o.
Bütün dikkatler üzerimize toplanıyor.
Ve dikkat çekmek için büyük gayret gösteriyor.
Boşver yaw onu aramiyim.
Hem o çok uzakta buraya gelmesi bi kaç saati bulur.


"Abi ben erkeğim yaw" diyorum içimden.
Herşeyimle erkeğim.
Tavırlarım, yürüyüşüm, konuşmamla.
" Laçovârî "yim.


Ve ben kendimi erkek hissediyorum.
Kendim gibi erkekler ilgimi çekiyor.
Erkek erkeğe takılmaktan hoşlanıyorum.
Zaten benimle takılanların çoğu digin.
Diginler ilgimi çekiyor.
Sokakta erkek gibiler.
Yatakta nasıl olduklarının ne önemi var ki?
Gacılarla, gavivari lubunlarla ne işim var.
Lubunla arkadaşlık etsem bile Laçovari olmalı.


Karnım aç.
Bişiler yemem lazım.
Önce işicem McDonalds'ta.
Parktan çıkıyorum.


O ne öyle?
Olamaz bu
Olamaz.


Az önce aklımdan geçirdiğim ve 2 yıldır görüşmediğim.
Küçük Hanfendi Eyüp'le, McDonalds'ın tuvalettinde karşılaşıyorum.
Yok böyle bişiy.


New Age saçmalığı;
Çekim Yasası gerçek olabilir mi?
Olmak istediğini hayal et ve olsun.
Acaba hayaller, gizli bir dua mı?


O da şaşırıyor beni görünce.
Gözlerinin altına açık mavi rimel çekmiş; biyolojik kadınlar gibi.
Tuvalette millet bize bakıyor.
Acaba benim  ibne olduğumu anladılar mı?
Şimdi ben bu eski lubun arkadaşımla mı gezicem Taksim sokaklarında.
Bütün dikkatler üstümüze toplanmaz mı?


Sonra Eşcinsel Terapistim Hüseyin Bey'in sözleri aklıma geliyor.
"Bütün bağlarından kop"
Evet terapist haklı.
Milletin ne düşündüğünün ne önemi var.
Evet bu doğru. Bu iyi bir şey.
Siktir et milleti.
Kim görürse görsün.
Benim hakkımda ne düşünürse düşünsün.
En fazla ne dicekler ki : "İBNE"


Ve "Gullüm" başlıyor.
Özlemişim böyle şeyleri.
Son 4-5 yıldır soyutlamıştım kendimi bu dünyadan.
Tek başıma takılıyordum İnternetde.
Saatler geçtikçe içimde bir boşluk hissi oluşuyor.
Ben ne yapıyorum yaw.


Ermeniyle bu küçük hanfendiyi karşılaştırıyorum.
Ermeniyle bütün çatışmalarıma rağmen onunla vakit geçirmek daha farklıydı.
Nasıl diyim?
Sanki bu çatışmalar, tartışmalar, güç mücadeleleri beni bir şekilde besliyordu.


Bu Küçük Hanfendide ise tamam "Gullüm" var.
eğleniyoruz, gülüyoruz, mantilere alıkıyoruz
ama sanki birşey eksik.
O eksik olan ne?


Saatler geçiyor bu şekilde.
Karnım aç benim, bişi yemedim.
Gece oldu.
Ve bu küçük hanfendi bir "koli" bile bulamıyor.
Koli bulsaydı da ben izleseydim onları.
Ben sadece izlicem.


Karnım aç, yorgunum ve huzursuzum.
Evime gidiyorum.


Ve yemek yemeği unutarak yatıp uyuyorum.
Huzursuzum çünkü Eşcinsel Terapisine o kadar zaman ve para ayırıyorum.
Terapistin bazı tavsiyelerine uymuyorum.
Benim gerçekte derdim ne?


Evet ben şimdi gerçekten eşcinsellikten kurtulmak istiyor muyum, istemiyor muyum?
Eğer istiyorsam;
Bunu başarabilir miyim, başaramaz mıyım, merak ediyorum?




Kelavca Sözlük
Koli kesmek: Cinsel ilişki
Kolilemek: Becermek
Kolilenmek: Becerilmek
Koli: Müşteri (Yani eşcinsel ilişkiyi kabul edebilecek şahıs)
 
Alıkmak : 1) Kelime anlamı "İtiraf etmek" yani eşcinsel olduğunu belli etmek.
               2) Yardımcı Fiil olarak kullanılır.


Şugar: Yakışıklı
But : Çok - Büyük- Fazla
But Şugar : Çok yakışıklı


Manti : Genç aktif erkek (Genç Aktif Gey)
Laço: Erkek (Aktif Gey)
Laçovârî : Erkeksi


Digin: Görünüm olarak erkeksi olmakla birlikde eşcinsel ilşkide hem aktif hem de pasif konumda bulunan erkek. (Alıcı-Verici)


Zırıl zırıl : Çok âşikâr. Çok belirgin.
Lubun: Lubunya: Pasif Gey
Gacı : Kadın
Gacıvari: Kadınsı
Gullüm : Eğlence.


Balamoz: Yaşlı adam
Belde : Para




Emre Lacivertoğlu