Gönderen Konu: Hayal mi, Gerçek mi?  (Okunma sayısı 4717 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
Hayal mi, Gerçek mi?
« : 13 Mart 2012, 06:09:48 ös »
Hayal mi, Gerçek mi?   

14 Nisan 2010
 
Lütfen Dr. Hakkı Öcal'ın şu yazısını okuduktan sonra düşününüz:.

Standardizasyon ve de bakmadan yazmak!

Yıllar sonra, eski ünivesiteme Web 2.0 konulu bir seminer vermek için çağrıldığımda, aradan geçen 6 yılın neleri değiştirdiğini görmek gerçekten şaşırtıcı idi. İşimin bilişim teknolojileri olmasına rağmen beni en çok şaşırtan manzara, karşımda sıralarda oturan öğrencilerin yüzleri yerine, masaları dolduran Notebook bilgisayarlar ve ekranların üzerinden veya yanlarından bana bakan öğrencilerin yüzlerinin bir bölümü olmuştu!

Notebook bilgisayarların ya kapağındaki ya da sonradan eklenmiş Webcam’leri bana dönüktü ve hepsinin kırmızı kayıt ışığı yanıyordu! Kamerasız belki bir iki Notebook vardı sıraların üzerinde.
Ve bütün öğrenciler, seminerin sürdüğü dört gün boyunca yazdılar, yazdılar. Klavyeler sürekli çalıştı.
Gözler ve kulaklar bende, ama eller klavyelerin üzerinde, tıkır tıkır yazdılar.
Bu geçen yıldı.

Şimdi 40 yıl geriye dönelim: sosyal değişim kuramlarının yerini yavaş yavaş modernleşme kuramının aldığı 1960’ların ivmesi yavaşlamış ve 1970’ler, sosyal gelişmenin öncülleri arasında standartlaşmanın birinci unsur olarak sayıldığı yıllar olmuştu. Ülkemizde de Şerif Mardin, Üstün Ergüder, Yılmaz Esmer,  Ersin Kalaycıoğlu gibi bilimadamlarının öncülüğünü yaptığı araştırmalar, geleneksel toplumdan modern topluma geçen ülkelerde bireyin dört önemli niteliğini ortaya koyuyordu:

1. Modern kişi, aileden, aşiretten ya da diğer geleneksel kurumlardan kendisine tayin edilenle yetinmeyen, kendi edinim ve kazanımları ile hayatını sürdüren kişidir.
2. Modern kişi, nasıl düşüneceğine ve kendisi için neyin en doğrusu olduğuna geleneksel kurumların değil, kendisinin karar vermesi gerektiğini düşünen kişidir.
3. Modern kişi, sorunlardan kurtulmaya, sorulardan kaçmaya çalışan değil, tersine karşısına çıkar sorunları çözdükçe tatmin olan, soruları cevapladıkça mutluluğu artan kişidir.
4. Modern kişi, standart otomasyon teçhizatını kullanan kişidir.

1980’lerde ve 90’larda modernizasyon kuramının yerini post-modernizasyon görüşlerinin almasına rağmen, standardizasyon sosyal gelişmenin temel ögelerinin başında yer almaya devam etti: eğer bir toplum gelişsin, geleneksel değerlerden ve ilişkilerden kurtulsun istiyorsanız, o topluma herşeyden önce hemen hemen bütün toplumlar süreçlerde standardizasyon kavramını getireceksiniz. Bugün ekonomiden, sanayiye, sanattan, eğitime, her türlü toplumsal sürecin başlıca yapı taşı, bilişim teknolojilerinin sürdüğü otomasyondur.

Dönelim bugüne: bilişim teknolojilerinin kullanılabilir olmasını sağlayan başlıca araç bilgisayar ise, acaba bilgisayarın standart bir girdi aracı olmadan çalışması nasıl mümkün olabilirdi? Bu aracın Türkçe’nin harf yapısına, sık kullanılan harflerin etkin olarak kullanılan parmaklara dağıtıldığı, yani standart bir klavye olmadan etkin biçimde kullanılabileceğini düşünmek mümkün müdür?

Dört günlük seminer boyu, karşımda gözleri bende, parmakları klavyede, bakmadan yazan bu öğrencilerin etkinliğini ülkemize kazandırmamız için zaman geldi de, geçiyor!
Dr. Hakkı ÖCAL, Amerika Birleşik Devletleri - Nisan 2010

Maalesef gerçek; ama,
Türkiye’nin gerçeği değil,
hayali...
Evet... Bizim hayalimiz...

http://www.interstenoturk.com/haberler/2010_04_14.html