Gönderen Konu: HAP KUŞAĞI CAN DÜNDAR  (Okunma sayısı 7357 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
HAP KUŞAĞI CAN DÜNDAR
« : 16 Mart 2009, 07:23:09 ös »
Hap kuşağı       
     
 
 

Tüylerimi diken diken eden bir şey anlattılar: Seçkin özel okullardan birinde öğretmen sınıfa girip avucuna doldurduğu hapları tek tek öğrencilerine içiriyor, ders ondan sonra başlıyor.
Hayır, "hapçılar" için özel bir sınıf değil bu...
Çocukların çoğu aynı hapı kullanıyor ve almaları gereken saatte öğretmenleri onlara yardımcı oluyor.
Hapın özelliği, yatıştırıcı olması...
     

* * *


Okul çağında çocuğu olan ailelerin artık kanıksadığı bir durum bu...
Evde TV veya bilgisayar ekranı karşısında büyülenmiş gibi oturan çocuk, okula gittiğinde sırada ders dinlemeye zorlanıyor. İçi kıpır kıpır, teninden enerji fışkırıyor. Başlıyor taşkınlığa... Dikkatini toplayamıyor, yerinde duramıyor, sabırsızlanıyor, arkadaşlarıyla itişiyor.
Sonra öğretmen ebeveyni çağırıyor; çocuğun yaramazlığından, şımarıklığından, laf dinlemezliğinden, her şeye itiraz etmesinden yakınıyor.
"Çocuğunuz hiperaktif" diyor.
Aile deva için psikiyatristin kapısını çalıyor.
   

* * *


Genellikle Amerika’da yetişmiş olan psikiyatrist, aileyi dinlerken çocuğa resim çizdiriyor. Çoğunlukla ekranda gördüklerini çiziyor çocuk:
Ya canavar, ya savaş...
"Çocuğunuzda şiddet duygusu gelişkin" diyor doktor ve sakinleştirici ilaç yazıyor. Veriyorsunuz; çocuk uysallaşıyor, yüzüne sahte bir gülücük yerleşiyor. Sabah "hapı yuttuğunda" itişmeden sıraya girip mışıl mışıl dersini dinliyor.
İtiraz filan da kalmıyor.
     

* * *


Dizi yara görmeden büyüyen çocuklar bunlar...
Bizden farklılar.
"Dizine bakayım" deyince biz, dizkapağımızdan kabuğu soyulmuş yaraları gösterirdik birbirimize; bunlar TV’de "Çocuklar Duymasın"ı gösteriyor.
Mahalle, sokak, arsa, oyun bilmiyorlar. Evde ekran başından kalkmadıklarından birikmiş enerjilerini dışarı atamıyorlar. Okula gidip de sosyal yaşam kurallarıyla karşılaşınca tepki gösteriyorlar. Özel ilgi ve sevgi beklentilerini, yaramazlıkla dışarı vuruyorlar.
Ne öğretmenin, ne ailenin özel ilgiye vakti var.
Halbuki hap ne kolay...
Yutturuyorsun, çocuk "uyumlu" oluyor.
     

* * *


Geçenlerde Amerikan Gıda ve ilaç Dairesi FDA, ünlü depresyon giderici Prozac’ı çocukların da kullanabilmesini onayladı.
Prozac’ın çocukçası sayılan Ritalin’in üretimi son 8 yılda 7 kat artmış.
İngiltere’de ilaç kullanan çocuk sayısı ise son 6 yılda 12 katına çıkmış.
Aktüel’deki yazısında bu rakamları veren Mine Akverdi, artık sınıflarda soruya cevap veremeyen çocukların, "Bugün ilacımı almayı unuttum öğretmenim" dediğini yazıyor.
Yeni çağın "Prozac toplumu", şimdi sübyan kadrosunu oluşturuyor.
     

* * *


Çocuklara, birbirimize, kendimize vakit ayıramamaktan bunlar...
Ve bu iletişimsizliğin hapla tedavisi yok.
İlaç, uyuşturuyor çocuklarımızı... sadece onları mı; bizi de...
Sorunlarla baş edemedikçe, paylaşıp üzerine yürüyemedikçe ilacın şefkatine sığınıyoruz. Yüzümüzde sahte bir tebessümle dolanıyoruz.
Radyoda spiker güne "Haydi gülümseyin" itelemesiyle başlıyor. İstek parçasında "Erkekler pozitif kızları sever" çalıyor.
"Pozitif toplum" hap desteğiyle gülüyor; sorunlar olduğu yerde duruyor.
Unutmayın; depresyonun ve yalnızlığın çağında, sabırsızlığın da, uyumsuzluğun da, dertleri yenmenin de, hayata direnmenin de, hep beraber gülebilmenin de yegane reçetesi, iletişimdir.
Hapı yutmadan, konuşun onunla...