Gönderen Konu: EŞCİNSEL ve LEZBİYEN KARAKTER OLUŞUM SÜRECİ: (CİNSEL SAPIKLIKLAR)  (Okunma sayısı 6245 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
PERVERSİYON’LAR (CİNSEL SAPIKLIKLAR)


P e r v e r s i y o n’lar fetişizm’i, transvestizm’i, trans-seksüalite’yi, voyörizm’i, ve sado-mazokizm’i içerir.

Eski  basım kitaplar eşcinselliği de bu bölüme katarlardı. Fakat Amerikan Psikiyatrik Asosiasyonu tarafından 1980’den itibaren homosexuality manüel’den çıkarıldığından sosyal, kültürel ve psikolojik bir çelişme (contraversy) olmaya devam etmektedir.
Hiç şüphe yok ki, eşcinsellik, basitçe bir ‘cinsel seçenek’ olmaktan uzak, karmaşa bir ilişkidir. Resmi nomenklatüre girmemesi nedeniyle bu konuya burada girmeyeceğiz. Polemiğe girmeksizin, örneğin asansör veya köprü korkusu, panik halleri gibi masum ruhsal olayların hastalık sayılması; diğer yandan bu çoğu kez Oedipal evreyi aşamamış veya pre-genital faz’da fiske olmuş eşcinselliği, dinamik veya psikanalitik yönden normal saymak, bu bilim dalına adillik olmaz sanırım. 1985’de San Francisco’daki APA toplantısında bir gece için salonlardan birine asılmış bir duvar afişi içimde her nedense bir burukluk yaratmıştı: “ Eşcinsel Psikiyatrların Balosu “.

EŞCİNSEL ve LEZBİYEN KARAKTER OLUŞUM SÜRECİ

Çocuğun daha sonraki ergenlik çağında takınacağı tavır ve cinsel rolünün gelişiminde en önemli faktör, onu eğiten kişinin c i n s i ve k i ş i l i k y a p ı s ı’dır. Gelişen çocuğa tüm toplumun yaptığı etkiler çok karmaşadır, mamafih toplumun temsilcileri anne babalar’dır. Genellikle ebeveynlerin bilinçötesi davranışları, baba’nın kızına ve anne’nin oğluna (yani, cross-sexual) yöneliktir. Bir başka bakışla, bu birbirlerine yönelmiş çiftler, birbirlerini daha az kısıtlarlar. Yalnız bu nedenle bile çocuğu en iyi eğitebilecek kimse, a y n ı cinsten olanıdır. Kadınların, annelik dışında çalışma oranlarının gitgide artmasına karşın, anneler hayatın ilk yıllarında çok baskın rol oynarlar. Çocukların ego ve superego gelişimleri, genellikle kendi cinselerindeki ebeveynin fonksiyonlarına göre gelişir.

ERKEK çocuğu inceleyelim. Genellikle, eğer bir erkek çocuk, sıradan bir Ödipal karmaşası yaşarsa, annesi onu daha fazla sevecektir, oğlunu babasından daha az früstre edecektir ve çocuk sonunda babası ile özdeşecektir. Babasının da normal, aktif, erkeksi olması halinde, oğlan da erkek-masculine aktivitesine yönelecektir.

Şimdi, eğer anne sert (rigid) ve erkeksi (masculine) bir yapıya sahip ise ve dolayısıyla temel düş kırıklığının nedeni o ise, oğlan çoğunlukla onunla özdeşlecektir. Böylece, anneyle esas düşkırıklığının kaydedildiği libidinal gelişime bağlı olarak, f a l l i k veya a n a l baz’da bir anne özdeşlemesi oluşacaktır.

a)   Phallic-Mother Identification’unda gelişen bir karakter, temelde, kadınlara ‘narsisizm’ ve ‘sadizm’ yöneltilmiş bir fallik-narsisistik nitelik taşır. Çocuk sanki annesinden intikam alır. Bu davranış, ruhunun derinliklerinde annesine yönelik bir sevgi taşımasına karşın, onun sert davranışı karşısında kendini kısıtladığının ve dolayısıyla düşkırıklığına uğradığının bir göstergesidir. Sevgi, karakter davranışına dönüşmüştür ve ancak analiz-terapi yolu ile tekrar açığa çıkacaktır.
b)   Anal-Mother Identification’da ise bir ‘pasif-feminin’ karakter gelişir. Böyle bir karaktere taban, masochistic perversion ile ‘katı bir kadın fantazisi’dir. Bu karakter oluşumu ile erken yaşlarda anneye karşı duyulması gereken ‘fallik’ arzular, saha dışında tutulur. Anne ile ‘kastre eden’ figür olarak bir castration anxiety yaşanır. Bu sıkıntı da, anne ile anal özdeşleşmeyi şiddetlendirir, sonuçta analite daha belirli bir kişilik bozukluğu ile belirir.

Özet olarak, herhangi bir erkekte tesbit edilen bir passive-feminine character, hemen daima a n n e ile özdeşleşmeye dayanır. Anne, bir ‘korku’ objesidir ve ‘düşkırıklığı’ yaratmıştır.
Buna paralel olarak, aşırı baba sertliği’nden nedenlenen passive-feminine character’i de mevcuttur. Bu takdirde, cinsel-genital arzularının gerçekleşmeyeceğini kestiren genç çocuk, maskülen-fallik durumunu terk eder ve feminin-oral pozisyona döner. Babasına karşı ise kendini bu passiv-feminin davranış ile savunur. Daha sonra bu davranış tüm otorite figür’lerine karşı sergilenir. Dış davranışta ‘aşırı kibarlık’, ‘yumuşaklık’ ve ‘itaate meyil’ vardır. Böylelikle çocuk, erkeklik eğilimlerine gem vurur ve babasına karşı duyduğu nefreti, başarılı bir represyon ile kontrol altında tutar. E g o idantifikasyonu anne iledir ve davranış pasif-feminin’dir. SUPER EGO ve EGO-IDEAL ise -farkında olmadan- baba ile olup, daima masculine olma arzusundadır, fakat fallik pozisyonu sergileyemez. Bu ‘famele ego’ ve ‘masculine super-ego’ çatışması çocukta bir a ş a ğ ı l ı k (inferiority) d u y g u s u doğrur, oprese olmuş ya da alçak gönüllü (humble) izlenimini verir.

Bu f al l i k - n a r s i s i s t i k k a r a k t e r , ‘aşağılık duygularını’ ancak uzman gözlerce saptanabilecek bir şekilde gizler. Buna karşılık p a s i f –f e m i n i n k a r a k t e r, duygularını kolayca sergiler. Fark, basal erojenetik yapıdadır: fallik libido, kişiye, ‘maskülin ego-ideal’e tekabül etmeyen tüm davranışlarla uyum sağlatır; mamafih, eğer anal libido erkeğin cinsel yapısının merkezi ise, öyle bir kompansasyon imkansızdır.

KIZ’a gelince, oğlandakilerin tersine, ‘katı’ ve ‘kaba’ bir babadan ziyade, az düşkırıklığı yaratan bir kişilik, kızın daha çok feminine bir karaktere yönelmesine yardım eder. Kaba bir babaya bir kızın göstereceği tipik tepki, maskülin-sert bir karakterin oluşumudur. P e n i s envy aktive edilmiştir ve prensip olarak kızı ‘erkeklik kompleksi’ne sürükler. Bu konumda ‘katı’, ‘erkek’ gibi agresif z ı r h l a m a servisi, babanın katılık ve sevgisizliği nedeniyle ona karşı hissedilmiş fakat represe edilmiş infantile feminine davranışa karşı oluşmuş bir savunmadır.

Eğer baba ‘yumuşak’ ve ‘sevecen’ ise, kız, ‘nesne sevgisi’ni geliştirir ve onu korur. P e n i s  a r z u s u hala mevcuttur, fakat heteroseksüel eğilimlere bağlı ciddi düşkırıklıkları yaşanmadığından, onun karakter yapısında bu arzu zararsız bir şekilde varlığını korur. Bu nedenle, şu veya bu kadının ‘penis envy’si var demekle, hiçbirşey ifade etmiş olmayız. Önemli olan onun, yani penis envy’sinin karakter formasyonunda oynadığı roldür. Bu tipte, ego’nun içinde varolan bir a n n e  i d a n t i f i k a s y o n u, karar verici faktördür. Bu özdeşleşme öğeleri, ‘kadınsal kararkteri’ oluştururlar.

Bu feminine karakter yapısının devam ettirilmesi, kızın, ergenlikteki vaginal eroticism’i, kadınlığının devamedegelen bir öge’si olarak kabul ve sahiplenmesine bağlıdır. Ergenlikte, baba veya baba imajından kaynaklanan düşkırıklıkları, küçük yaşta gerçekleşmemiş masculine identification’ının ve penis envy’sisinin yeniden aktive edilmesine ve dolayısıyla, kadından erkek karakterine bir değişimin başlamasına neden olabilir. Bu daha çok, heteroseksüel arzularını, otorite sahibi moralistik anne ile olan özdeşleşmeden dolayı moralistik nedenlerle represe eden ve erkeklerde düşkırıklığı yaratan kızlarda görülür. Bunların çoğu histerik kişilik yapısına sahiptirler ( gösterip de vermeyen cins! ). Gösteriş (coquetry), cinsel bir oyundur, yaklaşılınca sanki ciddi bir tehlike varmış gibi anksiyete yükselir (hysterical genital anxiety). Böylece, histerik karakter kadında, kendi genital arzularına ve nesne’nin erkek agresyonu’na karşı bir savunma fonksiyonu görür.

Analiz-terapi de, ç o k  s e r t annelerin bazen karakter bakımından ne erkek ne de kadın, fakat infantile kızlar yetiştirdikleri gözlenmiştir. Bu tür anneler çocuklarına pek az sevgi verirler ki, bu onların içinde bir nefret hissi yaratır. Bunu hissetmemek için enfantil pozisyonda kalmayı yeğlerler. Nefret genital düzeydedir, bu represe edilir ve kadın, bunaltıcı bir oral dependence’e kayar. Öyle kadınlar daha sonraları daha yaşlı evli kadınlara karşı mazokistik ve yapışkan (sticky) bir davranış sergilerler. Bazıları passive homosexuality gösterir ve erkeklere karşı da pek çok ilgi göstermezler, gösterseler de daha ziyade bebeksi (babyish) bir rol oynarlar. Bu tür karakter  davranışını kişiyi, kendini represe edilmiş  duygularına ve dış dünyadan gelebilecek uyarılara karşı bir savunma olarak görebiliriz. Normal feminine attitude, nefret edilen  v derinlere represe edilmiş a n n e figirünün daha gerilerindedir ve yüzeye çıkarılması pek zordur.

Biz, kalıtsallığın rolünü kabul etmekle birlikte, ç e v r e’nin son sözü söylediğine inanıyoruz.


Prof İsmail Ersevim
Freud ve Psikanalizin Temel İlkeleri