İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - psikolog

Sayfa: 1 ... 241 242 [243] 244 245 ... 273
3631
yere bakarak bir takım isimler okudu. Yerde yazılıydı sanki. İki sınıfa ayrıldık. Başımızda bir öğretmen aldı içeriye bizi. Annem:
-Bekliyorum seni burada, sen içeri gir çıkınca ben buradayım dedi.
İçeri girdik, sıralara oturduk. Pencereden dışarı baktık. Annelerimiz bizi bırakıp bahçenin kapısını dönüp gidiyorlardı. Canım yanmış gibi ağlıyordum sanki arı ısırmıştı. Annesinin kandırdığı bu ağlayan çocuk 6 yaşındaydı…

Gözyaşları içinde annemin dönüp gelmesini, beni almasını bekledim. Hayat devam ediyordu ve bahçenin kapısı açılmıyordu. Öğretmenimiz bir bayandı ve bir anne sevecenliğindeydi o ilk gün. Bu sevecenliği sayesinde ağlamayı kesmiş, ilk günden başlayan derse konsantre olmuştum. Zil çaldı, teneffüse çıkmamız gerekiyordu. Herkes çantasını toplayıp o şekilde çıkmaya çalıştı. Öğretmenimiz nazikçe:
-Sadece ara verdik, bakraç ders daha yapacağız. Şimdi çantalarınız sınıfta kalabilir. Merak etmeyin kimse çalmaz dedi.
Okulun ilk günü güzel geçti. Motivasyonum artmıştı. Evdeki herkese okulda çizdiğimiz düz ve yatay çizgileri gösterdim. Herkesten aferin almak gururlandırmıştı. İlk günler sınıfta tek kalmak zor oluyordu. Bir haftaya kadar ablam yanımda oturdu sınıfta. Daha sonra sadece giriş ve çıkışlarda yanımda oluyordu. En sonunda tek başıma (en azından mahalledeki arkadaşlarla birlikte) gidip gelebiliyordum.
Ödevlerin bazılarını unutuyordum. Okulda neden yapmadığım sorulduğunda ilk defa duyuyordum sanki bazı ödevleri. Bu olay sıklıkla yaşanınca o güne kadar ismi geçmeyen bir defteri almamızı rica etti öğretmenimiz. Defterin adı ‘not defteri’. Her gün ödevlerimizi bu küçük deftere yazacaktık. Eve gidince unutmayacaktık. Kollarım acıyordu ödev yapmaktan. Bazı ödevleri yapmak içimden gelmiyordu bu yüzden. Her gün bu kadar yorulduğumu gören annem, çalışkan öğrenci olduğumu düşünüyordu. Ona göre bu halim daim olmalıydı. Beni ders çalışmaktan alıkoyacak her şeyi ortamdan kaldırırdı. Televizyonu kapatır, ablalarımı yardımıma gönderirdi. Abimle ve babamla sadece akşamları görüşebiliyorduk.
Bir gün ödevlerimi bitirmiş ve oyun oynamak istemiştim. Oyuncaklarımı aradım. Evin hiçbir yerinde yoktu. Sonunda anneme sordum. Annem bütün oyuncakları sobaya attığını söyledi. Bunun üzerine ben:
-Fatoş’u da mı attın?
-Evet, onu niye bırakayım ki, hem senin ders çalışman gerekiyor artık. Oyuncak yasak sana.



https://www.youtube.com/watch?v=xL4ZIira7Hg&list=UUkA-6Jvq86MgFMh60Z-_EQQ&index=7

3632
6+ (ALTI ÜSTÜ HAYAT)


İşte bu benim. Abimle iki vişne ağacı arasında hazır olda bekliyoruz. Amcam resmimizi çekecek. Az aşağıdaki amcam oluyor.
Bir tane abim ve iki tane ablam var. Annem dengeyi tutturmuş. Bir şeyin haricinde! Diğer kardeşlerim arasında 1,5 yaş var ama abimle benim aramda 6 yıl var. İşte ilk tesadüf!
Bahçeli, tek katlı, gecekondu mahallesinde bir evimiz vardı. Yıllarca dünyanın bu bahçeden ibaret olduğunu zannederdim. Biraz büyüyüp, cesaret kazanınca başka sokakları keşfediyordum. Bu keşif sonrasında böbürlenirdim gördüğüm şeyleri arkadaşlarıma anlatırken.
Okul öncesi dönemimde oyuncaklarımla oynamayı çok severdim. Kuytu yerlerde oynamak çok keyif verirdi. Divan altı, masa dibi… vb. Arkadaşlarım beni çok severdi. Eğlenceli, komik biriydim. Çocukça cilveler, taklitler yaparak büyük-küçük herkesi eğlendirirdim. Sanatçılık doğuştan geliyor yani.
Yaptığım taklitlerin, cilvelerin dozunu çok kaçırmışım demek ki. Bazıları erkek olmadığımı düşünmeye başlamış. Daha doğrusu bundan şüphe duymaya başlamıştı. Erkek olduğumu onlara ispatlamam için en sevdiğim arkadaşım Hasan’ı dövmemi istiyorlardı, abim yaşındaki insanlar. Küçükken onlar için yapmam gereken bu ispatı ara ara yineleyecektim. Şimdi ise kendime yapmam gerekiyor. Nihayetinde Hasan’ı altıma almayı becermiş, hareketsiz tutmayı başarmıştım. Ardından alkışlar, tebrikler beni mutlu etmeye yetmedi. Sebepsiz yere arkadaşımın canını yakmıştım.
İşteee bu da benim babam. Her sabahın 7sinde yüzümü öpmekten tükürük içinde bırakıyor. Sakalı yüzümü acıtıyordu. Çok ağlardım bu sebeple.
Okul öncesi dönem gittikçe tükeniyordu. ‘Gelecek seneye okula yazdıracağız seni, oğlum çok çalışkan olacak’ diyen annemdir. Şu an gördüğünüz kişi o. Kulağıma çok hoş geliyordu ‘çalışkan’ kelimesi ama yinede dualarımda:
-Allah’ım okulda yer kalmasın da babam beni okula yazdıramasın. Diyordum.
Önlük, çanta, pantolon, ayakkabı, defter, kalem…vs alındı. Benim dışımda herkes mutlu ailede.
Okulun ilk günü, itinayla hazırlanıyorum bizimkiler tarafından. Evden çıktık, annemin avuçları içinde kayboluyordu küçük ellerim. Heyecanlıydım ve ilerde beni iyi şeylerin beklemediğini biliyor gibiydim avuçlarını sıkarken. Okulun bahçesindeyiz. Diğer sınıflar içeriye kendi sınıflarına girdiler. Sonra okul müdürü yere çömelip,

https://www.youtube.com/watch?v=xL4ZIira7Hg&list=UUkA-6Jvq86MgFMh60Z-_EQQ&index=7

3633
Kulaklarımda su sesi var. Kalbimde acı, gözlerimde sabun köpüğü ve gözyaşları. Çıplağım, duştayım. Karıştı hıçkırıklarım su sesine. Kimse duymadı beni. Cildim buruştu, sıcak su cildimi ve yüreğimdeki düğümleri gevşetiyordu. Engel olamıyordum ağlamaya. Önce sabundan sandım sonra anladım başka bir acıdandı.
Duşum bitti, pencereyi açtım, serin bir rüzgâr esti. Bir hoş oldum, bir rahatladım. Toparlandım. Banyodan çıkarken yüzüm gülücük dağıtıyordu. Nil Karaibrahimgil şarkısı dinlemiş gibi.
Bir çizgi animasyon filmde farenin biri eliyle bir kitabı başının üstünde tutarak camdan atlıyordu. Cam kırıkları arasında resim donuyor ve kahramanımız:
-İştee.. bu benim. Hayatımı biraz gözden geçirmem gerektiği ortada. Diyordu.
Bu farenin yaptığı şeyi şimdi benim yapmam gerekiyor. Nerden başlamalı anlatmaya? En iyisi en başından anlatmalı. Filmi başa saralım. Öyle ya kaçırdınız başını. Üzülmeyin! Kaçıranlar ve tekrar izlemek isteyenler için yine yayınlıyoruz.













https://www.youtube.com/watch?v=xL4ZIira7Hg&list=UUkA-6Jvq86MgFMh60Z-_EQQ&index=7





3634
27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.

https://www.youtube.com/watch?v=RfEz-dYRwyU&list=UUEDADUolmKuMyWGRunC3UhQ&index=9


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#


NUMARA 6


Dört tane pozitif tamsayı böleni olan bu sayı çok sıradan öyle değil mi? Bazıları ona bir anlam veya değer yüklemiyorsa tabi. O birisi bensem değerli bir sayı oluverir. Anlatacağım o değeri. Ben anlamak için bu yaşıma kadar bekledim. Az sabredin…



3635
gokkusakgok@mynet.com

Bu maili yazmak şu ana kadar beni en çok zorlayan şeylerden biri oldu. Cumartesi gününden beri şu an neler hissediyordum, neler oluyor, neler yaşamışım bunların hepsini gözden

geçiriyorum. birtakım sonuçlar elde ettim, bir kısmı olumlu, bir kısmı olumsuz. ilk olarak bu 2. seansımızdan sonra, kemoterapi almış bir hasta gibi yorgun olduğumu hissediyorum,

Gerçeklerle yüzleşmek gelişim gösterebilmek adına gerekli, bunu biliyorum ama açıkçası ağır geldi. bazı şeylerin ortaya çıkacağını biliyordum ama yüzleşince, görünce farklı oluyormuş.

şimdiye kadar en çok sıkıntısını çektiğim konu, kendime olan güven eksikliğimdi. bir şekilde üstünü kapatmaya çalışıyordum bunun sanırım, ama şu an başa çıkmam gereken bir şey olarak

bunun söyleme gelmesi bana bunları hisettirdi. her gelişim sancılı olur derler, buna inanıyorum. ama bu sürecin başlangıcı zor geçiyor şu an.

bu maili yazarken bir arkadaşımın kullandığı şunu bu aralar onun söylediği her şeye sinirlendiğim ve eski Ebruyu istediğiydi. bu da rahatsız olduğum bu durumu etrafımdakilere de ister

istemez aksettirdiğimi gösterdi bana. bunu söyleyen yakın bir arkadaşım ve size gittiğimi söylemeye başladığım hiç psikolojik danışman psikoloğa gider mi dedi, ve bununla ilgili

açıklama yapma gereği duymadan sen doktorların hasta olmadığını sanıyorsun cümlesini kurdum

arkadaşlarımla olan ilişkilerimi sorgulamaya başladığımda, onlarla iletişim şeklime baktığımda etrafımdakilerin benim ilgi ve isteklerimi, benim durumumu anlamadıklarını gördüm.

burağı paylaştığım kaç tane arkadaşım şu anda nasıl olduğumu srmaktansa ee var mı yeni birileri demeyi tercih etmiişler.

pazartesi günü olan bir olay, bir arkadaşım dışarı çıkmak için çok ısrar etti, ben kendimi iyi hissetmiyordum, grip olmaya başlıyor gibiydim, bütün gün evde dinlendim, 3 defa mesaj attı, ve

3 defa bıkmadan tekrarladım iyi olmadığımı, okula bile gitmediğimi, sonra o da geçmiş olsun dedi.bu noktada ısrar eden tiplerden sıkılmışken bunun üstüne gelmesi, itiraz etme konusunda

beni daha çok güçlendirdi. Hayır dedim bir yerde. canım istemiyor da olabilir. etrafımdakilerin istediklerini yapmak zorunda değilim dedim.

gördüğüm birşeyler var iyiye giden kendimde, ama geçmişten gelen birtakım şeylerin şu ana etkileri nasıl gidecek o konuda düşünmüyor değilim. başta hani ben zaten biliyorum çoğu

şeyi, işte açığa çıkarırız, yaparız planı şeklinde olur diye düşünmüştüm, ama sanırım bu da benim bu kontrol etme zihniyetimden kaynaklanıyor gibi bir çıkarım yapıyorum bundan

cümleleri yazarken zorlandım toparlama. şimdilik sizinle paylaşmak istediklerim bunlar. mesleki anlamda hissettiklerimi de yarın yazacağım.
                                                           teşekkürler. Ebru



3636
gokkusakgok@mynet.com


Cumartesi günkü seans‏

Hocam merhaba

Maili yazmak için özellikle bugünü bekledim size, dün seans sonrasında çok rahatlayarak çıktım, fakat eve geldiğimde üzerime yoğun bir yorgunluk vardı, hemen 1 2 saat uyudum, birtakım şeyler düşündüm. Bugün de yine yaşadığım hem iyi hem de endişe verici şeylerdi. İyi düşünceler kendim için bir şeyler yapmaya başlamam eski halime dönmemi istemem gibi şeylerdi, kötü düşünceler ise sürecin çok kolay geçmeyeceği yönünde. Bugün arkadşaımın doğum günüydü zorla da olsa evden çıktım ve iyi ki çıkmışım dedim, şu an daha rahat hissediyorum kendimi. eve tıkılmanın çok doğru olmayacağını fark ettim.
cumartesi günü yaptığımız seasnta hep ben konuşacağım ilk seans olduğu için diye düşünürken, sizin konuşmanız, örnekler vermeniz ve benim algıladığım ve çok da doğru olmayan şeylere getridğiniz yeni bakışlar hep kulağımda. acizlik değil deneyimsizlik gibi. bunlar hep böyle kafamın içinde dönüyor. evet sahiden de bu kadar kötü değilmiş cümlesini kuruyorum kendi kendime ve düşünüyorum. Şimdilik siiznle paylaşmak istediklerim bunlar. ilginize teşekkür ederim.

24 Ekim 2010

3637
GAY THERAPY

The way homosexuals feel themselves as quilty,angry, depressive is a very common occassion. to act as a homosexual even it is not suitable for ones "being, existence and soul"(!) can lead these persons to depression. Homosexuality is a traumatic aspect of a mislead childhood often neglected by parents. Thus, homosexual...ity is a gender disorder, pathologic disorder and a menthal disorder. Thus physchology as a science has the responsibility to search, analyze the structure and the reasons of homosexuality and will always have it. According to this theory not remediating the homosexuals who want to get rid of their homosexuality and calling it "not remediable" is an attitude insulting homosexuals and is immoral.

Psikolog Hüseyin Kaçın - 0555 326 22 91 -

gokkusakgok@mynet.com

www.escinselterapi.net

Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir. Ayrıca eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur. Bu açıdan baktığımızda da eşcinsellik ruhsal bir bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur. Bu neden psikoloji biliminin eşcinsel yaşam tarzının ve toplumsal kimliğin sağlıklı olup olmadığını ayrıştırma, eşcinselliğin nedenini, yapısını ve tedavisini araştırmaya devam etme sorumluluğu vardır, olmalıdır, olacaktır. Bu bağlamda, kendi özgür seçimi ile eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkanı sağlamamak, “bu tedavi edilebilen bir hastalık değildir” demek gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur.

www.escinselterapi.net

gokkusakgok@mynet.com

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=429.0

3638
Ona göre her şey komplo


Gamze K., 32 yaşında, reklamcı. Kocasının, her konuda şüpheci biri olduğunu ve kafasında kurgular yaptığını söylüyor. Ama buna rağmen "onu bırakamayacak kadar çok" seviyor...

     Duygusal VAMPİRLER - 4
Elif Korap

     Narsist Vampirler
     Kendilerine güvenmez, onlar kendilerine taparlar. En üstün, en iyi, en yetenekli onlardır. Sizin onların gözünde hiçbir değeriniz yoktur. Çünkü onlar narsist vampirlerdir. Onları sevdiğiniz halde, gözlerinde hiçbir değeriniz olmadığını fark ettikçe yıpranırsınız.
     Uzmanlar narsist vampirlerin aslında kötü niyetli olmadığına, kendileri de bunlara inandıkları için böyle davrandıklarına dikkat çekiyorlar.
     Onlar o kadar mükemmel olduklarına inanıyorlar ki, tüm insanların bu mükemmellik için seferber olması gerektiğini düşünüyorlar!
     
     Nasıl tanırsınız?
     (Albert J. Bernstein "Duygusal Vampirler" adlı kitabında Narsist Vampirleri şöyle anlatıyor.)
•  Yaşıtlarından fazla şey başarmıştır.
•  Kendisinin başkalarından iyi, yetenekli ve akıllı olduğunu düşünür.
•  Rekabeti sever, kaybetmeyi bilmez.
•  Büyük bir şey başarmak ya da ünlü olmak gibi fantezileri vardır.
•  Başkalarından bir şey istemediği sürece onların duygu ve düşüncelerine aldırmaz.
•  Hakkındaki eleştirilerin kıskançlık olduğunu düşünür.
•  Hatalarının farkına varamaz.
•  Son derece rahatsızlık vericidirler ama dünyaya bir katkıları vardır: yaratıcılık.
     
     Nasıl savaşırsınız?
•  Eleştirmeye başlamadan önce övün. Onu değil, davranışını eleştirin.
•  Söyleyeceğiniz şeyin amacını bulun.
•  Ne istediğini sorun, heyecanınızı belli edin, takdir edin, gücünüzü vurgulayan hikâyeler anlatın.
•  Bir ilişkinin henüz belirsiz ve heyecanlı olan ilk dönemlerinde son derece heyecanlı olurlar. İlişki rayına oturunca çabalamaktan vazgeçerler. Öfleyip pöflerler ama ultimatomlara da kulak asarlar.
•  Onlara kendilerini toplamalarını ya da çekip gitmelerini söylerseniz ve bunun ciddi olduğuna inanırlarsa başka hiçbir biçimde çekemeyeceğiniz kadar ilgilerini çekmiş olursunuz.
     
     Gamze K., 32 yaşında, reklamcı

Kadın ile erkek arkadaş olamaz!
     Hayatınızda duygusal enerjinizin tüketildiğini hissettiniz mi hiç?
     Hem de nasıl! Eşimle kıskançlık krizlerini her an yaşıyoruz. Aslında ilişkilere bakışı anlamında modern bir erkek. Ama her konuda aşırı şüpheciliği ister istemez ilişkimize de yansıyor.
     
     Nasıl bir şüphecilik bu?
     Bir örnekle açıklamaya çalışayım. Liseden beri çok yakın olduğum ve evlendikten sonra da arkadaşlığımı sürdürdüğüm bir erkek arkadaşım var. Hiçbir zaman aramızda kadın erkek ilişkisi anlamında bir yakınlaşma olmadı. Eşim de evliliğimiz süresince onunla görüşmeme sesini çıkarmadı. Bir cumartesi günü öğle yemeğini birlikte yeme kararı aldık. Çok eğlenceli bir gündü. Saat 17.00 gibi beni eve bıraktı. Ben de onu eve davet ettim. Eşim cumartesileri de çalıştığından henüz gelmemişti. Normalde daha geç gelmesine rağmen, yarım saat kadar sonra eve geldi. Nedenini hiç anlayamadığım bir şekilde her şeye sinirleniyor ve gerginlik yaratıyordu. Arkadaşıma da çok soğuk davrandı. Sohbet gittikçe gerginleşti. Eşim durup dururken kadın ve erkeğin hiçbir zaman yakın arkadaş olamayacaklarını söylemeye başladı. Ne demek istediğini anladık tabii. Bunun doğru olmadığını söylerken, eşim ayağa kalkıp kahveyi arkadaşımın üzerine fırlattı. Birbirlerine girdiler. Onları zor ayırdım. Eşim beni boşanmakla tehdit etti. Yıllardır sevgili olduğumuzu, gizlice buluştuğumuzu falan iddia etti.
     
     Bu genel tavrı mıdır?
     Evet. Çok farklı konularda da aynı şüpheciliği gösterir, kendi kafasında kurgular yapar. Onun hafif bir paronayak olduğunu düşünüyorum. Belki hastalık boyutunda değil, ama onunki şüpheciliğin de ötesinde. Çünkü bazı olayları kurguluyor. İşyerinde onu attırmak için komplo kurulduğunu, kuzeninin dedesinin mirasından daha fazla pay almak için avukatla anlaştığını ve bunun gibi saçma sapan şeyleri kurguluyor. Üstelik de bunlara inanıyor.
     
     Bu sizi nasıl etkiliyor?
     Her dakika ona bunların doğru olmadığını anlatmak, büyük bir mücadele. Bazen daha fazla dayanamayacağımı düşünüyorum. Ama onu çok seviyorum.
     
     Ebru D., 25 yaşında, bilgisayar müh.

En iyiyi hep o yaparmış!
     Şirket müdürümüz tam bir narsist. Her zaman kendisinin haklı olduğunu düşünür. Haksız bile olsa bunu kabul etmez ve aşırı derecede sinirlenir. Her konuda başarılı olacağını düşünür. Kendine güven elbette iyi bir şey, ama herkes kendi işinde iyidir. Oysa o hepimizin işini bizden daha iyi yapacağını düşünüyor. Sürekli ne kadar muhteşem, yetenekli ve başarılı olduğunu duymak istiyor. Aslında çevresinde yeterince böyle insan var.
     Onların farkında olacak kadar zeki, yine de pohpohlanma isteği ağır basıyor ve buna izin veriyor. Ama şunu söyleyebilirim ki, her ne kadar çevresindeki dalkavukluklara izin verse de, onlara prim vermeyecek kadar kafası çalışan bir adam. Zaten gördüğüm kadarıyla herkes ona hayran.
     

Paranoyak Vampirler
     Vampirlerin ortak özelliği karşılarındakinin duygusal enerjisini tüketmek. Şüpheci yaklaşımları, hiçbir şeye inanmamaları, güvenmemeleri çevrelerindeki insanların enerjisini ağır ağır değil, çok da hızlı yok eden etkenler. Her yaptığınızın altında ne var, ne çıkarılabilir diye düşünen bir patronunuz var. Akşamları telefonunuz çalsa, ödünüz patlıyor, acaba yine neye sinirlenecek korkusu yaşıyorsunuz. Öyleyse siz de paranoyak vampir sahibisiniz.
     
     Nasıl tanırsınız?
•  Kuşkucudur.
•  Çok az yakın arkadaşı vardır.
•  Nedensiz yere olay çıkarır.
•  İncitilirse asla boş vermez.
•  Ufak nedenlerle insanları yaşamından çıkarır.
•  Yapılan işte de, düşünce düzeyinde de mutlaka sadakat ister.
•  İnsanların hiçbir bağlantı göremedikleri olaylar arasında bağlantı kurar.
•  Dakik olmama ya da söyleneni yapmayı unutma gibi hataları sadakatsizlik olarak algılar.
•  İnsanların başkalarının arkalarından söylediklerini aktarır.
•  İnsanları önemsiz nedenlerle mahkemeye vermekle tehdit eder.
•  Sadakat ve bağlılıklarını ispat için insanları sorguya çeker.
•  Ufo’lara, astrolojiye, psişik olaylara inanır.
     
     Nasıl savaşırsınız?
•  Hiçbir şey gizlemeyin. Önünde sonunda keşfedecektir.
•  Sadık olun ama sadakatinizi kanıtlama sıkıntısına katlanmayın.
     

3639
‘Sevgilimle birlikte olur musun?’ dedi!


Murat, 28 yaşında bir kameraman... Hakan’ın macera tutkusu, hareketliliği, sevimliliği onu etkilemiş; çok iyi arkadaş olmuşlar. Taa ki Hakan’ın ona nasıl zarar verdiğini anlayana kadar...

     DUYGUSAL VAMPİRLER
Elif KORAP

     Anti-sosyal deyince insanın aklına ilk olarak partilerden, eğlenceden uzak, içe dönük karakterler geliyor. Ama ‘anti-sosyal vampirler’ aslında eğlenceye değil, sosyal düzene ve her türlü kurala karşılar... Yani onlar yasadışı yönelimi olan vampirler. Psikiyatrlar onları "en tehlikeli enerji emiciler" olarak tanımlıyorlar. Onlar, tüm ilişkilerini bir "şey" elde etme üzerine kuruyor ve çıkarları devam ettiği sürece iletişimlerini sürdürüyorlar. Karşılarındaki kişinin zarar görüp görmemesi umurlarında olmadığı gibi, bunu bilinçli olarak yapmaktan da kaçınmıyorlar. Kısaca, onlar en tehlikeli vampirler.
     

Bilinçli sömürü!
     Onlar toplum kurallarına ve rutin işleyişe karşı duruyorlar. Öteki tüm vampirler iyi niyetli ve biraz da kendisinden habersiz olabilir belki, ama yasadışı yönelimli bir vampir çevresindekileri bilinçli olarak kendi çıkarları için kullanıp sömürüyor. Onlar karşılarında duranların enerjilerini bitiriyor. Bir sıraya girmenin onlar için bir önemi yok. Her şey onların hakkı. İstediklerini elde etmek için çok kolay yalan söyleyebiliyorlar.
     

Murat B., 28 yaşında, kameraman
     ‘İnsanı kendine bağlıyor, yoruyordu’
     Hayatımda bana duygusal olarak en çok zarar veren insan maalesef bir dönem bana en yakın olan kişiydi; iş arkadaşımdı. Hakan ile yeni başladığım bir işte tanıştım. Bilgisayar oyunları hakkında yazılar yazıyordu. Bungie jumping, para gliding gibi ekstrem sporlarla ilgileniyordu. Zamanının çoğunu bende geçiriyordu. Bunaldığım zamanlar benden uzaklaşması için türlü yalanlar uyduruyordum ancak ondan kurtulmam mümkün olmuyordu. Gecenin üçünde, dördünde habersiz geldiği çok oluyordu. Her şeye rağmen birlikte iyi vakit geçirdiğimizi düşünüyordum. Arabayla hız yapmayı çok seviyordu. Birkaç kez geçirdiği ölümcül trafik kazalarını şans eseri sıyrıklarla atlatmıştı.
     
     Bir maceraydı...
     Neyse; ondaki bu mareca tutkusu beni de cezbediyordu, zaten arkadaşlığımızın temelinde de bu vardı: Macera. Bir de şöyle bir ideali vardı: Çevresindeki bütün güzel kadınlarla birlikte olmak. Bir keresinde bana E. adındaki sevgilisinden yakında ayrılacağını, eğer istersem onunla birlikte olabileceğimi söylemişti. Ben de şok olmuştum, çünkü o bunu bana söyleyene kadar ciddi bir ilişkileri olduğunu sanıyordum. E. de ilişkilerinin ciddi olduğunu sanıyordu.
     Bana bunu söylediğinde onun karakteri hakkındaki tüm fikrim değişti. Gerçek yüzünü görmüştüm. Bir süre sonra E’nin kardeşiyle birlikte olmaya başladı. E. ise şoka girdi. Neyse, işyerimi değiştirdim. Görüşmeye yine devam ettik. Birlikte dışarı çıkıyor, zaman zaman, "joint" filan içiyorduk.
     
     Onda şeytan tüyü vardı
     Tam anlamıyla bir bağımlıydı. Ecstacy müptelasıydı. O ecstacy’yi herkes gibi kulüplerde filan değil evde, işte, iskambil oynarken de atıyordu. Onun yüzünden benim de böyle ağır bir dönemim oldu. Bu arada bir gün o ve yeni sevgilisi bendeyken gelen bir telefonla işyerimin iflas ettiğini öğrendim. O gün onunla son görüşmemiz oldu. Hayır, iki kez daha görüştük. Üç ay sonra telefon açtı ve bana LSD bulduğunu, isteyip istemediğimi sordu. Ben de istemedim.
     Bundan üç ay sonra bir daha aradı. Bana görüştüğümüz sırada bir oyun vermişti, geri istiyordu.... Ben de ona, sen önce benden aldığın DVD’yi geri getir dedim ve telefonu çat diye kapattım. Onda kesin şeytan tüyü vardı. Sevimli bir insandı, bu yüzden kural tanımazlığı işyerinde hoş görülüyordu.
     

Cenk A., 23 yaşında, öğrenci
     ‘Sevgilime zarar verdiğimi biliyorum’
     Bir vampir olduğumu düşünmüyorum. Çünkü yaptıklarımı karşımdakini üzmek için yapmıyorum. Aslında bunu neden yaptığımı bilmiyorum, ama sevgilimi sevdiğim halde insanlarla flört etmekten hoşlanıyorum. Hatta hoşlanmadığım kadınlarla bile flört ediyorum. Sevgilimin yanında da böyle davranıyorum, kendimi alamıyorum. Bunlar genelde kavgalara neden oluyor. Sarhoşken kontrol edemiyorum. Sanırım biraz da kadınların ilgisini çeken biriyim. Biri benimle ilgilendiğinde kayıtsız kalmak imkânsız gibi geliyor... Bu da sevgilimin çok üzülmesine neden oluyor. Ama söylediğiniz gibi duygusal enerjisini emiyor muyum, bilmiyorum.
     
     ‘Bilerek olmuyor’
     Bu hoşuma gidiyor desem kavga bitmeyecek ya da beni terk edecek. Bu nedenle bazen ona yalanlar söylüyorum. Bir kısmını anlıyor. Emin olursa yine kavga ediyoruz, değilse de bana söylemiyor ama gerginlikler oluyor. Bunun onu yorduğunu ve ona zarar verdiğini biliyorum.
     

Nasıl tanırsınız?
     Albert J. Bernstein "Duygusal Vampirler" adlı kitabında ‘yasadışı yönelimli vampirleri tanıma ve mücadele etme yöntemlerini şöyle özetliyor:
•  Kuralların bozulabilir olduğunu düşünür,
•   Yapmak istemediklerini yapmamak için bahaneler uydurur,
•   İstediğini elde etmek için son derece çekici olabilir,
•   Bir ya da daha fazla alışkanlığı vardır,
•   Başkalarına yaptığı kötülükleri ellerine fırsat geçse onların da yapacağını söyleyerek olumlu kılar.
     

Nasıl savaşırsınız?
•   Başa çıkmak için yasak meyveye direnebilmek gerekir.
•   Sözlerine değil, davranışlarına önem verin.
•   İşyerinde bir işi bir kere de doğru ve zamanında yapmasını amaçlayın,
•   Davranışlarını düzeltmelerini sakın beklemeyin.
•   Kendisini suçlu hissetmesini sağlamak bir işe yaramaz. Onlar kim olduklarını bilir ve bundan hiç utanmazlar.
•   Yaptıklarının aynısını yaparak ders vermeye kalkışmak da ters teper. Bunu her şeyin yapılmasını mubah sayan bir davetiye olarak algılarlar.
•   Onu işten kovmaya ya da aşk ilişkinizi bitirmeye kararlı değilseniz, sakın bunu yapmakla tehdit etmeyin. İşi nereye vardıracağınızı görmek için sizi tahrik eder ve istemediğiniz sonuçların doğmasına neden olurlar.
•   Yapmalarını istediğiniz bir şey varsa doğrudan söyleyin ve yapmazlarsa başlarına gelecekleri de bildirin. Blöf yapmayın, bu oyunu sizden daha iyi oynarlar.
•   Huysuzluklarına aldırmayın, kendi sınırlarınızı çizin.
•   İstediklerini yapmadığınızda sizi kızdırmaya çalışır, dalga geçer eğlenirler. Sıkıcı, yaşlı, korkak, aptal olduğunuzu söyleyebilirler. Tartışmamak daha iyi.
     

Isırılana da bulaşıyor
     Bağımlılık Danışmanı Jale Kerimol, duygusal vampirlerin ilgilenmeyi kontrol etmek, sevmeyi ise yönetmekle karıştırdıklarını söylüyor. Kerimol, enerji hırsızlığının tıpkı gerçek vampirlik gibi bu tür muameleye uğrayan kişiye de geçtiğini belirtiyor.
     Kerimol şunları söylüyor: "Tartışma ortamında karşındakini dinlememek, onun kendisini ifade etmesine, karar vermesine izin vermemek, onun fikrini almadan bloke edip yönlendirmeye çalışmak büyük zararlar veriyor. Bu özellikle çocuklarda aşırı probleme neden oluyor. Çocuk da aynı şeyi okula gittiğinde arkadaşları üzerinde uygulamaya kalkıyor. Büyüdüğünde de ‘eyvah işimden atılacağım’, ‘eyvah ceza alacağım’ gibi korkular nedeniyle inisiyatif kullanmaktan çekiniyor, yönetilmeye ihtiyaç duyuyor."
     
     Gönüllü köleler
     Kerimol, pek çok kişinin de gönüllü kölelik yaptığına dikkat çekiyor. Kerimol şöyle devam ediyor: "Bu tür kişiler insan bağımlıları. Birisi kendisiyle ilgileniyor diye, kontrol edilmeye ve yönetilmeye açık olan bireyler. Özellikle Türk kadınları buna çok açık."
     

Yasadışı yönelimli bir vampirseniz
•   Sıkıntıya katlanmayı öğrenin,
•   Yasalara uyarak yaşayın,
•   Davranışlarınızın etkilerini ciddiyetle gözden geçirin,
•   İsim telaffuz etmekten ya da sesinizi yükseltmekten kaçının,
•   Sözlerinizi tutun.
     
     YARIN
•   Narsist vampirler: Kendilerine âşıklar
•   Onlar en iyi mi?
•   Paranoyak vampir: En zorlu tür!
•   Onları nasıl tanırsınız?
•   Nasıl mücadele edersiniz?

3640
‘Eşcinselliğini saklamak için evlenmemizi istedi’


Esin S., 28 yaşında bir avukat. Bir eşcinsel erkek arkadaşının tüm sırlarını paylaşmış, maddi, manevi her türlü desteği vermiş. Ancak son istek, ona bir vampirle dost olduğunu hissettirmiş...

     DUYGUSAL VAMPİRLER
Elif KORAP

     Aşırı titiz, ayrıntılarda boğulan, en hafif işi bile olabilecek aksiliklere karşı geniş güvenlik önlemleri alarak yapmaya çalışan, hatalardan ölesiye korkan kimseler vardır... Asıl sorun onların titiz, çalışkan ve detaycı olmalarında değil, başkalarının da kendileri gibi davranmasını beklemelerindedir.
     Bu kişiler yarattıkları gereksiz stres ortamında zamanla huzuru kaçırır, tam da istedikleri gibi, zamanla sizi de kendilerine benzetirler. Huzursuz, titiz ve mutsuz kişilerden oluşan bir koloni kurarlar. Onlar "Takıntılı (obsesif) Vampirlerödir.
     

Silahları: Çok çalışmak
     Onların dünyasında her hata önemlidir. Durmak bilmeden çalışırlar. Albert J. Bernstein ‘Duygusal Vampirler’ adlı kitabında ‘takıntılı vampirler’i şöyle tanımlıyor: "Silahları çok çalışmak, kurallara bağlılık ve ayrıntılara önem vermeleridir. Dürüstlüklerine güvenilir, yetenekleri vardır, bitmez tükenmez bir çabaya sahiptirler. Ama herkesi kendileri gibi yapmaya çalışarak emniyetli bir dünya yaratmaya çabalarlar. Başka insanların ayrıntılara önem vermemelerine içerlerler. Ceza ile adaletin eşanlamlı olduğunu zannederler. Cezalandırmak, onların kendi davranışlarını ya da başkalarınınkini kontrol etmek için uyguladıkları stratejidir. Cezanın her çeşidini uygular; bunun da her zaman kişinin iyiliği için olduğunu iddia ederler. Her zaman düzeni kurmaya çalışırlar. Yaşamınızı kontrol etmeye çalıştıklarından son derece yıpratıcıdırlar. Kabul etmeseler de çoğu zaman kızgındırlar."
     

Kemal E., 35 yaşında, bankacı
     ‘Müdürümüz tüm enerjimizi emiyor’
     Duygusal enerjinizi kim tüketiyor?
     Çalıştığım şirkette departman müdürümüz tüm enerjimizi emiyor. Aşırı derecede detaycı. Bazen hazırladığım raporun doğruluğundan bile şüphe ediyorum. Psikolojim bozuldu. Sürekli hata yapma korkusuyla yaşıyorum. Açık açık söylemiyor ama işimizin tehlikede olduğunu sezdiriyor.
     
     Tepkiniz ne oluyor?
     Sadece sinirlerimiz bozuluyor. En ufak bir hatada bizi harcayacakmış gibi davranıyor ama yapmıyor. Blöf iş verimimizi ve dikkatimizi yükseltmiyor, tam tersi etki yaratıyor. Bir gün yine bir arkadaşımızın hazırladığı raporu yerden yere vurdu. Sürekli bağırıyordu. Oysa raporda bir sorun yoktu... Anlaştık ve birlikte istifa ettik. O zaman hepimizi karşısına alıp, "İşte böyle bir takım olmanızı istiyorum" dedi. O günden beri biraz daha anlayışlı davranıyor. Sanırım bizim blöfümüz işe yaradı.
     
     Sizce bunu neden yapıyor?
     Kötü niyetli değil sanırım; belki bize güvenmiyordur. İşyerinde yaşadığım stres eve de yansıyor. Ailemle sürekli gerginlik yaşıyorum. Evde de çok detaycı oldum. Ufak hatalar bile beni çileden çıkarıyor. Eskiden böyle değildim. Ben de hıncımı onlardan alıyorum.
     
     Evdekiler bunu nasıl karşılıyor?
     Anlayışlı olmaya çalışıyorlar, ama sık sık gerginliklere neden oluyorum.
     

Esin S., 28 yaşında, avukat:
     ‘Beni kullandı, itiraz edince de tehdit etti’
     Duygusal enerjinizin hangi yönden emildiğini düşünüyorsunuz?
     5 yıl önce aynı yerde staj yaptığım bir arkadaşım vardı. Çok hoş bir çocuktu. Bir gün bana "Hayatımda hiçbir kadından etkilenmediğim kadar senden etkilendim" dedi. Ama onun eşcinsel olduğunu duyuyordum. Sonunda ona sordum. "Doğru olduğunu söylesem ne değişir?" dedi. "Hiç" yanıtını verince, kabul etti. Bana her şeyini anlatmaya başladı. Erkek arkadaşlarını biliyordum. Geceyarısı evime geliyor, iki arkadaşını aynı anda idare ediyor, benden para alıyordu. İsteklerini reddetmiyordum. Birkaç kez onu kurtarmak için kız arkadaşı rolünü üstlendim. İnandırıcı olması için başkalarının yanında beni öpmeye bile kalkıştı.
     
     Durumdan rahatsız olmaya ne zaman başladınız?
     Bir süre sonra bana evlenme teklif etti. Ona "Ben katalizör değilim" dedim ve çok sinirlendim. O kendi hayatını yaşayacak, çevreye belli etmemek için de beni karısı rolüne sokacaktı. Beni bu kadar kullanmasına izin veremezdim. O anda arkadaşlığımızın aslında beni ne kadar yıprattığını fark ettim.
     
     Zarar gördüğünüzü fark edince ne yaptınız?
     İlişkimi zayıflatma kararı aldım ama her dakika beni aramaya başladı. "Oraya gelip seni rezil edeceğim" gibi tehditler savuruyordu. Beni önce her şeyini anlatarak rahatlamak için kullandı; sonra da eşcinsel olduğunu saklamak için... Yaşarken olanları fark etmiyorsunuz.
     
     Peki siz bunu başkalarına yapıyor musunuz?
     Kısa dönemler benim de insanların enerjisini çaldığım olmuştur. İnsanlar zor dönemlerde rahatlamak için başkalarını kullanmaya çalışabiliyor. Ama ben çabuk fark ederek kendimi durduruyorum.
     

Aslı B., 33 yaşında:
     ‘Kocam her konuda beni çocuk gibi azarlıyor’
     "Kocam çok titiz biri. Her şeyin sorunsuz olmasını istiyor. Ben biraz unutkan ve dalgın bir kadınım. Her şey istediği gibi olmayabiliyor. Ama beni üzen, bir çocukmuşum gibi beni azarlaması. Bir davete giderken giydiklerimi uygun bulmadıysa, beni azarlıyor. Ona yakışmadığımı, zevksiz bir kadın olduğumu, onu rezil edeceğimi söylüyor. Yalnızca üstümü değiştirmemi isteyebilir. Bir butiğim vardı, yürümedi ve kapattım. Destek olmak yerine, beceriksiz olduğumu söyledi.
     
     ‘Sadece kötüyü görüyor’
     Bir gün kocamın erkek kardeşi için sürpriz doğumgünü partisi verdim. Yakınlarını çağırdım, yemekler hazırladım, bütün gün parti için evle uğraştım. Ve saatlerce uğraşarak koca bir çikolatalı pasta hazırladım. Kardeşi çok mutlu oldu ve bana defalarca teşekkür etti. Ama kocam çikolatalı pastayı ailecek sevmediklerini bildiğim halde neden böyle bir seçim yaptığımı anlayamadığını söyleyip durdu. Oysa böyle bir şey yoktu. Onunla konuşmaya çalıştığımda ise, beni çok sevdiğini, iyiliğim için böyle davrandığını anlatıyor."
     

Vampirler ruh hastası mı?
     Doktor Mustafa Güveli, davranışlarıyla insanların duygusal enerjilerini çalsalar bile duygusal vampirlerin ciddi psikolojik rahatsızlıklara sahip insanlar olmadıklarını belirtiyor. Güveli, bu kişilerin normal yaşantıyı sürdürürken bir alanda sapma gösterdiklerini söylüyor. Ancak bunun topluma sıkıntı veren zorlayıcı bir süreç olduğuna da dikkat çekiyor.
     Güveli şöyle konuşuyor: "Belli etmeden enerjinizi tüketirler. Bencildirler. Çeşitli yönlerden bu bencilliklerini gösterebilirler. Sizi sorunlarını anlatıp rahatlamak için kullanabilir ama aynı ilgiyi size göstermeyebilirler. Toplum tarafından hep ön planda tutulmaya çalışan kişiler vardır. Bu tür kişiler biraz daha ağırlıklı olarak çevrelerindekini kullanmaya eğilimlidirler."
     
     Vampir olmamak için...
     Güveli, herhangi bir konuda başkalarının enerjisini emdiğini fark eden kişilerin nasıl davranması gerektiğini ise şöyle özetliyor:
     "Kendimize birazcık dışarıdan bakabilirsek, sorun yaşamadan bunu aşabiliriz. O zamana kadar pek çok kişiyi kırıp geçirmişsiniz, bunu yaşamışsınız, sosyal ilişkilerinizi kurmuşsunuz, değiştirmek zor olacaktır. Ama kabullenmek önemli bir adım."
     

Takıntılı (Obsesif) vampirseniz...
•   Her zaman en önemli önceliğinizi bilin
•   Yargılamayın, yargılanan kendiniz olursunuz
•   Dalga geçmeyi öğrenin; her şeyi çok ciddiye almayın
•   Günde bir yanlışınızı herkesin içinde kabul edin.
     

Nasıl tanırsınız?
     Takıntılı (obsesif) vampirlerin özellikleri şunlar:
•   İşkoliktirler,
•   Rahatlamakta zorluk çekerler,
•   Başkalarının iş yapışında genellikle hata bulurlar,
•   Kararlarını verdiklerinde, değiştirmek zordur,
•   Ayrıntılara gösterdiği dikkat, rahatsız edici olabilir ama insanları tehlike ve hatalardan kurtardıkları da olur,
•   "Kurdun ensesi kendi işini kendi yaptığı için kalındır" felsefesini güderler,
•   Kızdıklarında ‘bilgi edinme’ adıyla düşmanca sorular sorarlar,
•   Doğrudan söylemeseler de herkesten fazla çalışmakla gurur duyarlar.
     

Nasıl savaşırsınız?
•   Hiçbir şey yapmazlarken bile ne yaptıkları konusunda uyanık olmak gerekir.
•   "Amacımız ne, ne yapmamı bekliyorsunuz?" gibi sorularla önceden belirlenmiş kurallar oluşturmak işe yarar. Tanım yaparsanız bunu sonradan değiştirmeye kalkmazlar. Güçlü bir hak duygusuna sahiplerdir. Oyun başlamadan önce kuralları belirlemek iyi olur.
•   Yaşamınızı onlarla paylaşıyorsanız kendinizi takdir etmeyi öğrenin, onlar sizi çok sevdiklerinde bile bunu yapmazlar.

3641
merhabalar

Hüseyin Bey....bazen bu e maili yazmaya başlarken ne yazacağımı bilemiyorum ya da düşünceler bi anda aklımdan gidiyomuş gibi hissediyorum...ya da belki de bu konuda konuşuren zorlanıyorum diyelim...kendimle yüzleşmek zor oluyo tabii :)
 
nerden başlasam bilmiyorum....önce şu kadın doğumdan başlayalım....biraz kurcaladım fırsat bulduğumda ama sizin dediğiniz gibi bi şey bulamadım altında Hüseyin Bey...yani bilinçaltı olarak olabilir ama bunun altında kadınlarla iyi geçinmek, kadınlara olan 'arkadaş' tavırlarımı kullanmak ve maddi kaygılar yatıyo...sonuçta buna karar verdim.
 
bu haftayı biraz değerlendirmek istiyorum...bu hafta erkeklere olan ilgim biraz azaldı sanki...yani sanki bütün libidomu , enerjimi ders çalışmaya yönlendirmiş gibi hissediyorum...bu ilgi azalmasının sebebi bi şeylerden kaçtığım için ve bunun yerine derslere yoğunlaştığım için olabilir...o kadar yoğun bi program içindeyim ki sanki sürekli bi şeylerin peşinden koşuorum ve hep bi şeylereksik kalıyo gibi hissediyorum..hem ders anlamında eksik kalıyorum hem de hayat anlamında...hep bi şeyleri yakalama telaşım var ve ömrümün sonuna kadar da yakalayamıycam muhtemelen...onun dışında bu aralar 1 yıldır kullandığım lustraln dozunu azaltmaua başladım ve en sonunda da bırakıcam...1 yıl önce obsesif kompulsif bozukluk sebebiyle başlanmıştı o dönem sınavlar sebebiyle yoğun anksiyete yaşamıştım..ama artık sorunların çözümünün ilaçta deil de bende saklı olduğunu düşündüğüm için kendim halledebilirim diye düşünüyorum...gereksiz yere ilaç almak istemiyorum...bu ilaç konusunu da bilmenizi istedim
 
onun dışında bu haftaiçi sürekli hastanede olduğum için ve psiiyatri stajından da tanıdığım hocalar olduğu için bu eşcinsellik konusuyla ilgili onlara da danışmak ve fikirlerini almak istedim..tanınmış prof.hocalarımızdan birine gittim kendisi ayrıca eşcinsel haklarını savunan bi insan...beni dinledi...bilimsel olarak değişimin mümkün olmadığını heteroseksüel olamayacağımı ancak eşcinsel bir yaşam sürmemeyi seçeceğimi söyledi..yani eşcinsel duygularını bastırırsın ve eyleme dönmez ancak heteroseksüel olaman zor dedi...bunlar benim umudumu kırdı ama aklımdan direk şu düşünce geçti 'çekmeyen bilmez!!'..bana benim durumumda başvuran hastalar olduğunu onların değişmediklerini ve benim ancak kendimi tanımamı sağlıyabileceğini ve eşcinselliğin nedenini beraber araştırabileceğimizi söyledi...bu kadar iyi yaklaşmasına rağmen hissettiğim şey yine ne yazık ki hayal kırıklığı oldu..değişmez zor vs.ama ya değişiyorsa??
 
anne baba ilişkilerine gelince...ben bugüne kadar hep şu psikolojideydim:ben önemliyim, sadece ben varım insanlar beni çekmeliler ve idare etmeliler ,çünkü ben önemliyim vs.....yıllar geçtikçe farkediyorum ki ne kadar yaşça büyük de olsalar benim de anne babamı ve etrafımdaki diğer insanları idare etmem gereken zamanlar olacak...annem babam da yaşlanıyolar...onları zamanla daha iyi anlıyorum..sabırları güçleri tükeniyo olaylara farklı tepkiler veriyolar ve bir doktor adayı olarak belki de zaman zaman ben onları idare etmeliyim...bu şekilde zamanla babamla aramızdaki o çatışmalar geçer ve iktidar kavgası sona erer diye düşünüyorum...
 
ama annem de gerçekten beni bir çok kez bunaltıyo bunu hissediyorum....yani yapı olarak panik,biraz obsesif, bize çok düşkün ama pratik, zeki , iş halledici bi kadın....ama biizim üstümüze düşmesi ve heyecanı beni bazen gerçekten yoruyo ve olmayacak şeylere fazla tepki verebiliyorum...ama dediğim gibi bizim ailede kardeşim hariç herkes otoriter ve baskın karakter...çatışmamız bu yüzden biraz doğal aslında...ama sanırım onların yıllardır bana karşı dengeleyici olduğu gibi, benim de onlara karşı dengeleyici olma zamanım gelmiş demektir...sorunların çözümü ancak bundan ibaret sanırım
 
epey yazdım hüseyin bey..şimdilik bu kadar....haftaiçi görüşmek dileğiyle...
 
hazır evdeki ortamdan bahsederken bu aralar aklımda şöyle bi korku var..ya kardeşim de eşcinsel olursa? ya onun da böyle duyguları varsa? onun asla benim düştüğüm konuma düşmesini istemiyorum...bunun için yapmam gereken şeyler var mı ya da ailemi uyarmam gereken ve yönlendirmem gereken şeyler var mı merak ediyorum ve bu konuda sorumluluk hissediyorum ://


07 Kasım 2010

3642
Merhabalar!

Hüseyin Bey
     Altta yazılı olan hayat hikayemin başta ülkemiz olmak üzere dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın benim durumumda olan herkese bir ışık olması dileğiyle
     
     Ben 21 yaşında yaklaşık 10 yıldır eşcinsel duygular taşıyan ancak bu durumu kabullenemediğinden dolayı mutluluğun ne demek olduğunu yaklaşık 9 10 yıldır unutmuş biriyim.Herşey ergenliğe girmemle başladı.erkektim ancak cinsel olarak kızlara değil erkeklere ilgi duyuyordum.arkadaşlarımda mı böyleydi yoksa sadece ben mi böyleydim? hayır arkadaşlarım yada diğer erkekler böyle değildi onlar normal hareketler sergilişyorlardı ben ise kız gibi davranıyordum.neden ben böyleydim? bu hiç hoş bi durum değildi dünyam bir anda kabusa döndü evet ben top diye alay edilenlerden biriydim.
    Ben muhafazakar bir ailede dünyaya geldim.ortaokulsda yazları Kuran kursuna giderdim.yani din benim için hep önemli oldu bu yüzden.İşte ergenlikle beraber çatışmalarım başladı.bir yandan dini hassasiyetim bir yandan nefsimden gelen ahlaksızca dürtüler bir yandan BENİ ANLAMASI MÜMKÜN DAHİ OLMAYAN BİR AİLE BİR TOPLUM bir yandan geleceğim derslerim ortaokulda LGS (liselere giriş sınavı)sınavı  lisede malum ÖSS sınavı...Allahım bu kısır döngü içinde tam 9 10 yıl yaşadım.peki bu kısır döngüden nnasıl çıkacaktım ne yapmalıydım? HAYATIMI KABUSA ÇEVİREN BU EŞCİNSELLİK BELASINDAN NASIL KURTULABİLİRDİM BENDE NORMAL BİR ERKEĞİN DUYGULARINA SAHİP OLABİLİR MİYDİM?BUNUN BİR TEDAVİSİ VAR MIYDI?VARSA DAHİ BUNA ULAŞABİLEK MİYDİM? MALATYA GİBİ İMKANLARIN KISITLI OLDUĞU BİR ŞEHİRDE İMKANLARI KISITLI BİR AİLEDE YAŞIYORDUM ÜSTELİK AİLEMİN HİÇBİR ŞEYDEN HABERİ YOKTU.
      Nefsimden gelen dürtüler gittikçe artıyor karşı konulamaz bir hal alıyordu.Lise 2. sınıfta PORNOGRAFİYLE tanıştım.cinsel ilişkiye girmeden cinsel dürtülerimi bu sayede biraz olsun frenliyeceğimi düşündüm ama yanıldığımı anlamam için çok geçmedi artık kısır döngüme bir unsur daha eklenmişti hayatım miyice KABUSA DÖNMÜŞTÜ.bir yandanda geleceğim anlamına gelen ÖSS gelmiş çatmış kapıya dayanmıştı.ailem havalarda uçuyordu Türkiye derecesi yapmazsan adam değilsin muamelesi yapıyordu ailem nede olsa fen lisesi öğrencisiydim.Allaha şükür o yılları bi şekilde atlattım össye girdim türkiye derecesi yapabildim ve ünv okumaya ankaraya geldim.kısır döngümden büyük bir unsur kopmuştu ÖSS.ancak EŞCİNSELLİK BELASI devam ediyordu nasıl kurtulacaktım bundan....
       
      Yinede vazgeçmedim araştırmaya başladım.bu durumla ilgilenen 2 önemli kişi vardı biri PROF.DR NEVZAT TARHAN biri de ünlü PSİKİYATR MUSTAFA MERTER bu kişiler eşcinselliğin tedavi edilebileceğini söylüyorlardı ve 2 sinin de dünya görüşü benimkine yakındı evet bu insanlarla iletişime geçebilirsem bu işi halledebilirdim.ancak bir sorun vardı hemde büyük bir sorun.bu insanlara nasıl ulaşabilecektim 2 side ünlü yoğun insanlardı ulaşsam bile maddiyatım yetecek miydi bu işe.ve haklı çıktım bu insanlara ulaşmakta çok zorlandım NEVZAT TARHAN hocaya ulaşsamda maddiyatım yeterli olmadı.peki şimdi nolacaktı.nasıl kurtulacaktım bu beladan?
    2010 yazında yani bu geçen yaz cinsel dürtülerim had safaya çıktı artık bir dönemeçteydim cinsel ilişkiyi ciddi ciddi düşünür hale geldim.gay sohbet sitelerine giriyor facebookta gay arkadaşlar sayfalar ediniyordum.Tabi bir yandanda dinime aykırı olduğunu hatırlıyordum.kafayı yiyecek hale geldim artık yolun sonuna yaklaşmıştım kasılma morarma nöbetleri geçirmeye başladım sonuç bunalım depresyon ve ARTIK YETER DEDİM!!! BU DURUMA BİR SON VERMENİN ZAMANI GELMİŞTİ.Facebookta ERCE ERKEKÇE diye biri HÜSEYİN KAÇIN adında bir psikoloğun bu durumla ilgi
lendiğini kendisininde tedavi olduğunu olumlu sonuç aldığını ve bu şekilde olanların çok olduğunu söyledi.heyecanlandım kimdi bu HÜSEYİN KAÇIN? araştırmaya başladım forumuna üye oldum.üyelerin yazıları hep olumluydu hatta eşcinsel duygulardan kurtulduğunu söyleyen bile vardı.yine de temkinli yaklaştım insanoğlu çiğ süt emmişti nerden bile bilirdim bunların uydurma olmadığını.face de fotoğraflarına filan baktım ben insanı yüzünden tanırdım ve HÜSEYİN KAÇININ güven veren bir yüzü vardı.birde ona karşı olan bir grup vardı onları da inceledim görüşlerine baktım onlar eşcinselliğin bir hastalık olmadığını bir tercih meselesi olduğunu ve tercihlerine saygı duyulması gerektiğini söylüyorlardı.ancak HÜSEYİN KAÇIN hakkında hiçbir olumsuz somut örnek göstermiyorlardı.BU BANA EN ÇOK GÜVEN VEREN ŞEY OLDU HAKKINDA HİÇBİR OLUMSUZ HABER YOKTU BİR AÇIĞI OLSAYDI BUNU ANINDA DEĞERLENDİRİRLERDİ.DEMEK Kİ AÇIĞI YOKTU.O gruba şu gerekçelerle katılmadım
   1.BEN MUHAFAZAKAR BİR AİLEDE DOĞMUŞ DİNDAR OLARAK YETİŞTİRİLMİŞTİM EŞCİNSELLİK ASLA BENİM GİBİ BİR İNSANIN TERCİHİ OLAMAZDI
    2.BEN ERGENLİK ÇAĞINDAN BERİ YANİ CİNSELLİĞİ ANLADIĞIMDAN BERİ BÖYLE HİSSEDİYORUM HİÇ TERCİH ETME ŞANSIM OLMADI Kİ...
    3.BU BENİM TERCİHİMSE NEDEN KARŞI CİNSİDE İSTEDİĞİM ZAMAN TERCİH EDEMİYORDUM
     
    EVET ÇOK NET ORTADAKİ BU BİR TERCİH MESELESİ DEĞİL PSİKOLOJİK BİR SAPMAYDI.YETİŞTİRİLİŞ TARZIM ÇOCUKKEN YAŞADIĞIM TACİZ OLAYI BASKIN DOMİNANT BİR ANNE PASİF SEVGİSİZ VE İLGİSİZ BİR BABA.EVET ZATEN NÜLKEMİZDEKİ EŞCİNSELLERİN ÇOĞUDA BENLE AYNI DURUMDA BU DÜNYAYA GİRİNCE ŞUNU GÖRDÜM KÜ HİKAYELER HEP ORTAKTI.
    tabi kendi tercihi olanlar ya da bu durumu kabullendiği için öyle olduğunu sananlar da yok değil var.onlara da şunu söylemek istiyorum eşcinsel olduğunuzu toplum çevreniz biliyor mu??? cevabınız büyük ihtimalle hayır sizde bu durumu gizliyorsunuz.niye toplumdan bu durumu saklıyorsunuz.yine cevabı duyar gibiyim bu toplum cahil yobaz bizi anlamaz.peki ya avrupa amerika da dahil dünyanın diğer toplumları bu duruma nasıl bakıyorlar? evet bazı ülkelerde yasal olarak bir takım özgürlükler tanınsa da(ki bu neredeyse her konuda tanınıyor eşcinselliğe özel bir durum değil) toplum bu duruma nasıl bakıyor? ben söyliyeyim Müslümanı da Hristiyanı da Yahudisi de Budisti de Asyalısı da Avrupalısı da Amerikalısı da Afrikalısı da  BU DURUMUN AHLAK DIŞI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR VE İNSANLARI MEN EDİYOR.BU KADAR FARKLI COĞÜRAFYA KÜLTÜR VE İNANÇTAN İNSANLAR BU KONU DA HEMFİKİRSE SÖYLENECEK SÖZ KALMAMIŞ DEMEKTİR BU DURUMU MEŞRULAŞTIRMA ÇABALARI BEYHUDEDİR.hiç eşcinsel olupta hayatta istikrarı nyakalamış insan var mıdır?mesela girdiği cinsel ilişkiden tatmin olan mutluluk duyan? 30 40 yıl aşkını devam ettiren var mı?cevabı yok denecek kadar az hiçbir zaman bu yol ışığa mutluluğa aydınlığa çıkmayacaktır sonu karanlıktır ilerisi yoktur.EVET BU BİR TERCİHSE DE BU BİR YANLIŞ TERCİHTİR
      İŞTE BEN BUNU GÖRDÜM VE HÜSEYİN KAÇINLA TANIŞMAYA KARAR VERDİM.BAŞTA TEMKİNLİ YAKLAŞMAYA DEVAM ETTİM BÜFEDEN KONTÖRLÜ TELEFONLA İNTEWRNETTEKİ NUMARAYI ARADIM.CEVAP VEREN SES O KADAR SAMİMİ VE GÜVEN VERİCİYDİ Kİ..SANKİ 40 YILDIR BENİ TANIYORDU SANKİ 40 YILLIK AHBAPTIK.KARARIMI VERDİM BU SESE İNTERNETTEKİ O YAZILARA FOTOĞRAFTAKİ O YÜZE GÜVENEBİLİRDİM.TELEFON KONUŞMAMIZ O KADAR UZADI Kİ EN BAŞTA MESELEYE BÖYLE BAKTIĞI VE BU DURUMLA İLGİLENDİĞİ İÇİM ONA TEŞEKKÜR ETTİM .NE YAZIK Kİ BİZİ İNSAN YERİNE BİLE KOYMAYAN BU TOPLUMDA O BİZİM ELİMİZDEN TUTUYORDU ALLAH ONDAN RAZI OLSUN. BÜFECİ UYARDI KARDEŞ 10 LİRAYI GEÇTİ ONA GÖRE.BU SÖZ ÜZERİNE DAHA SONRA TEKRAR GÖRÜŞÜRÜZ DEDİM EE NEDE OLSA ÖĞRENCİ ADAMIZ :) FİYATTA DUYDUĞUM EN MAKUL FİYATTI BANA GÖRE PAHALIYDI AMA BU MESELE İÇİN O PARAYI VERMEYE DEĞERDİ.BÖYLE DÜŞÜNDÜM VE İSTANBULA GİTTİM İLK SEANSIMIZ 24 EKİMDEYDİ.SEANSLARDA NELER GEÇTİĞİNİ SONRA YAZACAĞIM ÇOK UZATTIĞIMIN FARKINDAYIM.ASLINDA DAHA 2 SEANS GEÇTİ AMA  O KADAR ETKİLİ OLDU Kİ SANKİ 2 YIL GEÇTİ.NEYSE DEVAMI SONRA DAHA FAZLA SABRINIZI ZORLAMIYAYIM NE YAPAYIM BU KONU AÇILINCA ÇENEM DÜŞÜYOR DİLE KOLAY TAM 10 YILDIRLI MÜCADELE EDİYORUM

  HÜSEYİN BEYİ(O ARTIK BENİM HÜSEYİN HOCAM) KARŞIMA ÇIKARAN RABBİME ŞÜKÜRLER OLSUN .ÖMÜR BOYU DUALARIMDA OLACAKSINIZ HOCAM ALLAHA EMANET OLUN GÖRÜŞMEK ÜZERE

mert-0990@hotmail.com

3643

Psikolog Hüseyin KAÇIN
0 555 326 22 91

27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.


http://www.youtube.com/user/escinselterapi tıklayınız


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#



Merhabalar

Hüseyin Bey (o artık benim hüseyin hocam)
altta yazılan hayat hikayemin başta ülkemiz olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun benle aynı durumdaki insanlara bir ışık olması dileğiyle

          Ben 21 yaşında yaklaşık 10 yıldır eşcinsel duygular taşıyan ancak bu durumu bi türlü kabullenemediğimden dolayı bi çıkış arayan mutluluğu unutmuş bir insanım.12 13 yaşlarındayken nergenliğe girdim.bu yaştan sonra artık mutluluğu tadamıyacağımı nerden bilebilirdim.erkektim bunun farkındaydım ama kızlara değil erkeklere ilgi duyuyordum acaba arkadışlarımda böylemiydi hayır onlar böyle değildi onlar normaldi en azındsan bana öyle geliyordu.ben kız gibi davaranıyordum onlar ise erkek gibi.Ailem muhafazakar bir aileydi ortaokulda yazları kuran kursuna giderdim.dini konuda duyarlı ve hassasımdır bu yüzden.zamanla hayatım bir yandan nefsimden gelen ahlaksızca dürtüler bir yandan dinim bir yandan beni anlaması mümkün dahi olmayan bir toplum bir yandan okulum derslerim ortaokulda LGS(liselere giriş sınavı) lise de malum ÖSS sınavı arasında çatışmaya dönüştü.bu kısır döngü içinde tam 9 10 yıl yaşadım ve bir türlü çıkamıyordum sonuç mutsuzluk bunalım depresyon.peki ne yapmalıydım aileme bu durumu anlatsam anlarlarmıydı?hayır bu mümkün değildi.bunun bir tedavisi var mıydı? peki varsa nasıl tedavi olacaktım imkanlarım yoktu.ben malatyadayım tedavi ankara yada istanbulda parayı nerden bulacaktım ailem bu durumu bilmediği gibi zaten durumları da iyi değildi.

    Zaman geçiyor cinsel arzularım gittikçe artıyordu.lise 2. sınıfta pornografiyle tanıştım.bunun cinsel olarak beni rahatlatracağını düşünüyordum ama yanıldığımı anlamam çok geç olmadı cinsel olarak tatmin olmak yerine isteklerim daha da artmış artık bağımlı hale gelmiştim.kısır döngüme bir unsur daha eklendi pornografi.össde yaklaşıyordu artık ne yapacaktım neredeyse her gün internetin bvaşındaydım bir yandan da ailemin büyük hedefleri türkiye derecesi yapmazsan adam değilsin muameleleri hani fen lisesinde okuyordum ya bu kadarda olmalıydı.neyse Allaha şükür o yıllarıda bi şekilde atlattık türkiye derecesi yapabildim ve ünv. okumaya ankaraya geldim.

    Kısır döngümden büyük bi parça kopmuştu dersler öss filan.bu bende bir rahatlığa sebep olsada cinsel dürtüler ve eşcinsel duygular devam ediyordu.birşeyler yapmalı ondanda kurtulmalıydım.araştırmaya başladım eşcinselliğin bir hastalık olduğunu ve tedavi edilebileceğini söyleyen 2 önemli kişiyi buldum.biri prof.dr.nevzat tarhan biri de ünlü psiyatr mustafa merter ve bu 2 ismin dünya görüşü de bana yakındı.ancak onlara nasıl ulaşabilirdim ulaşsam bile maddi imkanlarım yeterli olurmuydu? kuşkularımda haklıymışım 2side çok ünlülerdi ulaşmak zordu ve seansları çok pahalıydı.o hayalimden çabuk btmişti peki ben ne yapacaktım?

    Facebookta erce erkekçe diye biriyle tanıştım.HÜSEYİN KAÇIN adında eşcinsellik tedavisiyle ilgilenen bir psikolog olduğunu ve kendisininde tedavi gördüğünü bana da tavsiye ettğini söyledi.daha önce tanıştıklarım bunun bir tedavisinin mümkün olmadığını hatta bunun bir hastalık değil tercih meselesi olduğunu söylemişlerdi.heyecanlandım hemen o psikoloğu araştırmaya başladım sitesine girdim formuna üye oldum.hastalarının yazıları çok olumluydu hatta iyileşenler bile vardı.ancak ona karşıt olan bir grupta vardı onlarında sayfasına girdim.bu grup eşcinselliğin hastalık ndeğil tercih olduğunu iddia edyor ve tercihlerine saygı duyulması gerektiğini söylüyordu.bu gruba şu gerekçelerle katılmadım zaten hüseyin kaçın hakkında hiçbir somut olumsuz olayda yoktu.gerekçelerim:



    1.BEN MUHAFAZAKAR BİR AİLEDE DOĞMUŞ DİNDAR OLARAK YETİŞMİŞ BİRİYİM.EŞCİNSELLİK KESİNLİKLE BENİM GİBİ BİR İNSANIN TERCİHİ OLAMAZ.
    2.BU BENİM TERCİHİMSE PEKİ NEDEN RAHATLIKLA İSTEDİĞİM HALDE KIZLARLA İLİŞKİYİDE TERCİH EDEMİYORDUM.
    3.BEN ERGENLİK ÇAĞINDAN BERİ YANİ KENDİMİ BİLDİM BİLELİ BÖYLEYİM HİÇ KIZLARI YADA ERKEKLERİ TERCİH ETME ŞANSIM OLMADI Kİ
     EŞCİNSELLİĞİ  gerçekten kendi tercihi olarak görenlere geLince onlarda bizim gibi kimliklerini gizliyorlar.niye gizliyorlar ki? neymiş bizim toplum cahil yobazmışta onları anlayamazmış peki avrupa amerika da dahil dünyanın tüm ülkeleri yasalarla bir takım özgürlükler tanıyor olsalar bile (ki her konuya aynı özgürlükleri tanıyotrlar bu eşcinselliğe özel bir özgürlük değil) toplum olarak neden dünyanın tüm toplumları eşcinselleri dışlıyor küçümsüyor hakaret ediyor.Müslümanı da hristiyanı da yahudisi de budistide asyalısı avrupalısı amerikalısı afrikalısı da eşcinsellere karşıysa ve geriye de kayda değer kimse kalmadıysa demek ki bu bir tercih olsa bile BU BİR YANLIŞ TERCİH
     Bende eşcinselliği istemesemde kabul ettim bir dönem birine aşık olduğumu zannettim ve şunu gördüm gerçek aşk yok bu dünyada hiç biribirine 30 yıl 40 yıl aşık olan hemcinsleri duymadım.hep kandırılıyoruz hep aldatılıyoruz hiçbir zaman aradığımızı bulamıyoruz cinsel ilişkilerde artık bizi belli bir süreden sonra tatmin etmiyor hep bir arayış... ancak aradığına hiçbir zaman ulaşamayan kendini toplumdan gizleyen yani toplumda yok hükmünde olan silik olan dışlanan insanlar..İŞTE BU BÖYLE GİTMEZ DEDİM BEN BU İNSANLARDAN OLMAMALIYIM BENDE NORMAL ERKEKLER GİBİ KARŞI CİNSE KIZLARA İLGİ DUYMALI BİR YUVA KURMALI VE NORMAL BİR HAYAT YAŞAMALIYIM.

     Hüseyin kaçın hakkında hiçbir olumsuz somut olaya rastlamadım yada en azından bir iddia bile yoktu bu kadar karşıtları varken bir açığı olsaydı bunu hemen yakalar ve kullanırlardı.ancak yinede temkinliydim insanoğlu çiğ süt emmişti.büfeden kontörlü tlfdan internetteki numarayı aradım. Hüseyin bey( o zaman hüseyin beydi ama şimdi o benim hüseyin hocam) açtı telefonu sesi o kadar güven vericiydi bi sohbete başladık dakikalar geçmiş büfeci uyardı 10 lirayı geçti yeğenim yoksa daha saatlerce konuşabilirdik sanki beni 40 yıldır tanıyormuş gibi 40 yıllık dostmuş gibiydi. evet bu sese ve internetteki o yazılara fotoğrafındaki resmine baktım evet bu insana güvenebilirdim.ben çok insanla muhattap olduğum için insanı yüzüne bakarak %70 kişiliğini ortaya koyabilirdim.

    DAHA SONRA 24 EKİMDE İLK SEANSA BAŞLADIK.Seanslarla ilgili detayları daha sonra yazacağım hoş daha 2 seans geçti ama o kadar çok değiştimki güvenmekte haklıymışım Allaha şükür %30luk yanılma payı tutmadı.evet devamını daha sonra yazacağım inşallah.Allaha emanet olun görüşmek üzere

mert-0990@hotmail.com

3644
Merhabalar

Eşcinsel Terapi birebir yüzyüze görüşme yoluyla yapılan kişinin hayat hikayesinden yola çıkarak anne-baba-çocuk ilişkilerinden başlayarak sosyal ilişkilerinin yeniden gözden geçirilip yapılandırılmasıdır denebilir. En erken düzenli haftalık terapilerle 3 ay yada 6 ay içinde sonuç vermektedir kişinin istek ve iradesine bağlı olarak. Psikologlar hap yazmadıkları için ilaç uygulaması yoktur.

www.escinselterapi.net te eşcinsel terapi görenlerin kendi iyileşme süreçlerine dair kendi yazılarını okursanız aydınlatıcı olacaktır.

psikolog hüseyin kaçın 0 555 326 22 91  isterseniz  iletişim kurabilirsiniz.

3645
merhabalar Hüseyin Bey,

mailimle ilgilenirmisiniz bilemiyorum ama en azından ben şansımı denemek istedim. konuya nasıl giriş yapıcam bilemiyorumda. erkek arkadaşımla 2 senedir birlikte yaşıyorum ve iş dolayısıyla istanbuldan taşınıp ankaraya yerleştik.Son bir senedir bazı terslikler olduğunu farkettim. başta sadece cdler bulmuştum ve bunun çok da önemli birşeyler olmadığını düşünmüştüm. daha sonra insanlarla yazıştığını ve görüştüğünü anladım. tuhaf ve içinden çıkılmaz bir ruh hali içine girdim. hem kendime hemde ona kızar oldum. bundan bir süre önce biseksüel oldunu bildiğimi imalarla söyledim. çok bozuldu, sinirlendi ve bunları kendi kafamdan uydurduğumu söyledi. daha sonraki gün bu konuşma olmamış gibi normal bişekilde davrandı bende konuyu tekrar açamadım. çünkü onun gizli dünyasını saymazsam ilişkimde hiç problem yok ve her şey yolunda. gerçekten çok sevdiğim bir insan ve kaybetmek istemediğim için bu sorunla nasıl başedebilirim, düzelme ihtimali varmı arayışlarındayken sizin web sayfanızı buldum bir umut belki yardım alabilirim diye mail atıyorum. normalde cinsellikle ilgili konuşmayı sevmeyen ve konuşmayan bir insan ve konuşmak istemediği konular olduğu zaman etrafına kalın duvarlar örmeyi başarabilen biri.o yüzdende direk olarak konuşamıyorum. işin gerçeği bununla ilgili olarak bir psikologada gittim ama benim bu ilişkiyi bitirmemi söyledi sonuç olarak ama ben bunu istemiyorum. düzelebilme ihtimalinin olduğu inancımı yitirinceye kadarda mücadele etmek istiyorum. bana bu konuda yardımcı olursanız; yani kişiye nasıl yaklaşmam gerekiyo nasıl iletişim kurmam gerekiyo gibi konularda bilgi alabilirsem çok mutlu olucam.
 
Şimdiden çok teşekkür ediyorum.
Mailinizi sabırsızlıkla bekliyorum...

Sayfa: 1 ... 241 242 [243] 244 245 ... 273