Eşcinsellik > Medya

RIZASI YOK: GAZETECİ İKLİM AYFER BAYRAKTAR " EŞCİNSEL TERAPİ TACİZ ve TECAVÜZ

<< < (2/3) > >>

psikolog:
İKLİM BAYRAKTAR
İKLİM BAYRAKTAR

BU BİR KISIRDÖNGÜ MÜ
SADECE İLİŞKİ VAR AMA AŞK SEVGİ YOKMU YANİ ERKEKLERLE ARANIZDA
HIC MI OLMADI HİÇ Mİ OLMAZ  YA DA SİZE Mİ DENK GELMEDİ
HERSEFERINDE DAHA FAZLA DOZ DERKEN KİŞİ SAYISIMI İLİŞKİ SAYISIMI KASTETTİNİZ
AKTİF PASİF  AYRIMINI YAPARMISINIZ SİZ HANGİSİSİNİZ
KADINLA ILISKIYE GIRMEKLE ERKEKLE ILISKIYE GIRMEK ARASINDAKI BENZERLIK YADA FARKLAR NELERDIR
SİZ BU DURUMU HEP SAKLAMAKTAN NASIL BIR RAHATSIZLIK HISSEDIYORSUNUZ
ÖZGÜRCE HİSSETTİĞİNİZ KİMLİKLE YAŞAMAK TAMAMEN TOPLUMDA VE KİMLİKTE ÖZGÜRLÜK HAYALİNİZ VARMI BİR GÜN TÜRKİYEDE BUNUN OLACAĞINA İNANIYORMUSUNUZ BU KONUDA ÇALIŞMALAR VARMI BU ÇALIŞMALARIN İÇİNDEMİSİNİZ

psikolog:
Aşk sevgi kimi zaman var gibi görünür.
Evet gerçekten aşık oldum. Kendimi kaybedecek kadar.
Bana da aşık olduğunu söyleyenler oldu tabii ki.
Çok sevdiğini, bensiz yapamicanı iddia edenler de oldu.

Eşcinsel dünyada aşk dediğimiz şey,
bir tür bağlanmak
kendini feda etmek
bir tür bağımlılık
ama
aslında sömürülmek.

Maddi, manevi, fizyolojik, psikolojik sömürmek sömürülmek.
Bugün sana aşık olur
yarın başka bir erkeğe de aşıktır.

Bir de aşk sevgi arayışı eşcinsel dünyaya yeni girenlerde görülür çoğu zaman.
Bu dünyada yol aldıkça
ya gerçeği kabul edicektir
eşcinselliğin sex den ibaret olduğunu
yada kabul edicektir.
Etmezse
Hayal kırıklıkları
depresyon
acı
göz yaşı içinde boğulacaktır.

Buhrandan çıkış yolu,
isteyip de olamadığı
"erkek" i
bulmaktır.

Çoğu zaman tek geceliktir ilişkiler.
Ertesi gün kimse tanımaz birbirini.
Belki çok hoşuna gittiyse
bir kaç defa daha görüşülebilir.

Daha uzun süreli görüşmeler
aşk dan kaynaklanmaz.
Artık sömürü başlamıştır.
Biri diğerini daha çok istemiştir ve
isteyen taraf sömürülecektir.
Bu sömürü çoğu zaman maddidir.
Kimi zaman cinseldir.
Cinsel ihtiyacını tatmin eder, o kadar.

Sonra başka bir erkek ararsın.
Sonra başkasını
ve sonra başkasını.
Bu böyle devam edip durur.

Aşağı yukarı
%10 u kadınsı pasiftir
%15 i erkeksi pasiftir
%50 si hem aktif hem pasiftir
%25 i de sadece aktiftir ilişki de.

Eşcinsellerin sadece %10u hal ve hareket olarak kadınsıdır. Geri kalanı görüntü olarak erkeksidir. Erkeksi olanları, sosyal hayatta eşcinsel oldukları fark edilmezler.
Yani toplumun geneli,
eşcinsel diyince kadınsı tipleri canlandırır kafasında.

Aktif pasif ayrımı yapılır mı?
Hem evet, hem hayır.
Bunu heteroseksüel dünyaya anlatabilmek
sanıldığı kadar kolay değil.
Çünkü 2 erkeğin ilşkisi bir kadın-erkek ilşkisi gibi değildir.

Ben çoğu zaman pasifim ama görüntü olarak, tavırlarımla , herşeyimle bir erkeğim.
O yüzden toplumda kendimi saklamak için fazlaca bir çaba harcamam gerekmiyor.

ÖZGÜRLÜK
Bir gün bu olabilir mi? Belki olucak ve
Herşey çok hızlı değişiyor hem dünyada hem Türkiye'de.
Özgürlük çok yönlü olabilirse bir anlamı olur.

Eşcinsel likten dönüşüp heteroseksüel olmak isteyenlerin
yaşadığı BASKILAR , görmezden gelinme, dışlanmalar nasıl aşılacak?
Dertlerini ne heteroseksül dünyaya anlatabiliyorlar
ne de eşcinsel dünyaya anlatabiliyorlar.
Tamamen görmezden geliniyorlar.
Ayrıca acı, gözyaşı ve yalnızlığı çok daha yoğun yaşıyorlar.

Not:
Öğle tatili bitti
bu kadar yazabildim.
Detaylı yazmamı istediğiniz kısımları sorabilirsiniz.
yada eksik kalan kısımlar varsa
akşam tekrar yazabilirim.

ketulpar@gmail.com

https://www.facebook.com/tulpar34?ref=hl


AK Parti Aday Adayı Ertuğrul Tulpar

psikolog:
EŞCİNSEL TERAPİ

Hepimiz dünyaya gözlerimizi açtığımızda bize gülümseyen  gözlerle karşılaşırız. Annemizin kucağında Babamızın ocağında hayata tutunmaya çalışırız. Eğitim sürecimiz küçük yaşlardan itibaren aile bünyesinde gerçekleşir. Aile ortamının sıcaklığında nasıl yemek yeneceğinden, ilişkilerimizi nasıl geliştireceğimize değin sosyal kodlarımız belirlenmiş olur. Sosyal ilişkiler kurma becerimizi ailemizin değerleri ile örtüşerek geliştirmiş oluruz.  Ailenin bireyin kişilik ve kimliğinin gelişimindeki etkisi yadsınamayacak kadar büyüktür. Ailelerin bir kuşaktan diğerine geçiş sürecinde çok sayıda sosyo-ekonomik, kültürel, psikolojik  vb değişimlerde otaya çıkmaktadır.  Toplumsal dönüşümlerin temelleri öncelikle aile içinde şekillenmektedir.  Çocuk için anne sevgi baba ise güven kaynağı olmaktadır. Anne babanın kişilik yapısı psikolojik açıdan sağlıklı ise çocuğun psikolojik yapısında  ona göre olumlu gelişim gözlemlenecektir. Eğer ki anne baba duygu ve düşüncelerinde çatışmaları olan bireyler ise çocuk açısından güvensiz bir ortamda yaşamak kaçınılmaz bir yazgı olacaktır.  Sevginin ve güvenin olmadığı bir ortamda çocuğun kişilik yapısında “güç”lenme olmamaktadır.  Güç dengesi kuramayan çocuğun psikolojik gelişiminde aksamalar ortaya çıkmakta ve çatışmalı bir süreç başlamaktadır.  Anne babasından sevgi ve güven duygusu alamayan çocuklar  bilinçaltı cinsel dürtülerinde anne yada babasına  cinsel imgeler taşımaktadırlar. Psikoterapi süreçlerinin ilerleyen aşamalarında eşcinsel bireylerin yüzleşmelerinde, terapi aynasında görünen, uzak, ilgisiz yada  tersi “ aşırı korumacı “  ebeveynlerin çocuk için gerekli duygusal ihtiyaçları karşılayamadıkları gözlemlenmektedir.Suçluluk duyguları ve kaygılarla hayata tutunmaya çalışan çocuk kendi içinde kendisi ile savaşmaktadır.  Çocuklukta barışı olmayan bu savaşı gençlik çağına kadar çocuk hep keybetmektedir.  Ergenlik döneminde cinsel kimlik kazanma sürecinde kendisi ile çatışması yoğun olarak süren eşcinsel bireyler  başka erkekleri kendilerinden daha güçlü görerek onlara duygusal yatırımlar ve aktarımlar geliştirmektedirler.  Çocukken karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar  bedensel tatmin arayışlarına yönelmektedir.  Anne sevgisi ve Baba güveni alamamış eşcinsel birey ruhsal çatışmalarını dindirmek için Güç  kazanmaya çalışmaktadır.  Kendisini suçlu ve değersiz hisseden  kişi bu gerçekle çatışmasını çözümlemek için bilinçaltı bir süreçle fantezi (hayal) kurgularına sığınmaya başlamaktadır.  Kendisinin güçsüz ruhunu;  güçlü sandığı kendicinsinde aramaktadır.  Güçsüz bir erkek olarak güçlü sandığı erkeklere olan duygusal aktarımları belli bir aşamadan sonra erotikleşmektedir. Fantezi dünyasında kendi içindeki barışı olmayan savaştan kendisini kurtaracak  kahramanını bulan eşcinsel birey zihninde kurguladığı erotik oyunlar oynamanın zevki ile hayatta belki de ilk defa bir umut keşfetmektedir.  “Kurtarıcı güç” kendisine yıllardır ihtiyaç duyduğu sevgiyi (anlayış)ve güveni (değer)kendisine verecek inancındadır.  Çocuklukta bilinç gelişiminde yaşanan savaş  ergenlik döneminde bilinçaltında fantezi çözümlemelerle bir barışa dönüşmektedir.  Fantezi yöntemi ile elde edilen bu barışın getirdiği psikolojik rahatlama ile bu “kurtarıcı güc”ü ödüllendirmek için ona erotik yatırımlar yapılmaktadır. Eşcinsel ilişkiler kurma dönemi bu süreçte başlamaktadır.  Eşcinsel ilişkilerde cinsel arzular anksiyete giderme boyutunda olmaktadır. Eşcinselliğin kimliğin yarattığı bunalım ve arayış döneminde tutkular ve arzular  tutunarak, duygusal ihtiyaçları gidermek için “aşk”la başlayan ilişkiler genellikle cinsel birleşme odaklı cinsellikle sınırlanmaktadır.  Zamanla “aşk” mağduru olan eşcinsel bireyler ;    bu fantezi (hayal) “kurtarıcı güc”ün sahteliği “gerçeği” ile yüzleşmek zorunda kalıp  depresif duyguların etkisine girerek sıkıntılı, gergin bir süreç yaşamaktadırlar. Bu ruhsal kavşakta eşcinsel birey bilinçli olarak ya iyileşme arayışı sürecine girecek yada bilinçaltı fantezi çözümlemesinde bu sorunu duygusal arayışlarını baskılayıp sadece cinsel arayışlara indirgeyecektir.  Birinci şıkkı seçen kişiler için başlangıçta heyecanlı fakat daha sonra zor bir süreç başlayacaktır. Kaygılınarak, utanarak  ve belki bir umut diyerek ama umutsuzca bir psikolog kapısını çalmak gerekecektir.   İlk terapide yoğun kaygıları nedeniyle psikologla göz teması kurmaktan kaçınan “danışan”, sürecini yani yıllardır içinde sakladığı sırrını çekinerek ve sıkılarak dili döndüğünce anlatmaya  çalışmaktadır. Zaman zaman gözyaşlarının eşlik ettiği sürecin sonlarına doğru bir rahatlama ortaya çıkmaktadır.  Terapi odasında güven duygusu oluşmuşsa iyileşme sürecine ilk adımlar atılmış olmaktadır.  Çocuklukta yaşanan duygusal yada cinsel travmalar psikologa iyileşme umudu ile anlatılmaktadır. Eşcinsel danışan büyük sırlarını içinde sakladığı ruh kutusunu açar. Yalnızlığını ve sırrını paylaşabileceği terapi limanına sığınmıştır.  Artık onun istek ve irade gemisi  fırtınası ne zaman çıkacağı hiç bilinmeyen bilinçaltı-bilinç okyanusunda yol almaya başlamıştır. Umulan iyi bir yolculuk olması ve  güvenli kimlik adasına çıkmaktır.


psikolog:
Genel itibariyle yazılacak çoğu şey bana göre yazılmış,ama duygusal ihtiyacı karşılanamamış her çocuğun cinsel yöneliminin de bu yönde değişeceği söylenmez.Her eşcinsel bireyin ergenlik veya öncesi dönemde aile içinde alamadığı güven ve sevgiyi başka yerlerde araması onu istismara açık hale getirdiği ve kapalı toplumlarda cinsel taciz ve tecavüzlerin gizlendiği de düşünülürse sizin bu konuda üzerinde durmamanız eşcinsel bireylerin kritik virajını göz ardı etmeniz anlamına gelir.
Biraz kendimden bahsedeyim.30 yıllık bir anne baba kavgası,pısırık bir baba ve yaptığı iş dolayısıyla sık sık şehir dışına çıkmış,yeterince sevgi görmemiş 8 kardeşin en küçüğü,Aşırı korumacı bir anne.Babanın evde olmasından memnun olmayan bir anne,sık sık babaya hakaretler.8-9 yaşlarında yaşanan aile içi ensest bir ilişki.Anne tarafından en çok değer verilen evladın beni sık sık dövmesi.Yine aynı abinin bana karşı kıskançlık krizleri.13 yaşında kapalı grup ta yaşadığım yaşadığım taciz.
Sık sık ev değiştirmeler,ilk okulu 4 farklı okulda okudum.Yakın bir arkadaş çevresi kuramadım hayat boyu.İlk okulda kızlarla muhabbetle başlayan,gittikçe erkeklerden uzaklaşan,onların iç dünyasını bilmediğimden bana çekici gelmesi değişik fantezilerle süslenince büyüsüne doğal olarak kapılıyorum.Cinsellik benim için korkudan ve yalnızlıktan kurtaran bir araç olmuştu.Heleki cemaatteki “sevgi ortamı” çok cazip olunca dini anlamda da istismara uğradım.Kendimi istismar ettim desem daha mantıklı olacak gerçekci değildim çünkü.
Tatmin duygusunun olmaması da eşcinselliğin tedavisi gerektiğini ispatlayan bir olgu.Her hayatına giren bireyi mükemmel görme arzusu zamanla onu aşağılamaya dönüşüyor onun açıklarını aramaktan onu sevmeye ve ondan ilgi almaya konsantre olamıyorsunuz hep bir telaş ve korku hakim acabalardan yaşamaya fırsat kalmıyor.Mükemmel partneri arama derdi hüsranla sonuçlanınca eşcinselliğin çoğul ilişkisini normal kabul etmeye başlıyorsunuz suçu hep onlarda arıyorsunuz.Bu suçlamalar her nedense insana ağır geliyor.İnsan kendini suçluyor daha sonra.
Benim yazacak çok bir şeyim yok;eminim sırf yazmış olmak için yazdım.Siz yorum yaz deyince,ben bütün işimi bırakıp buna konsantre oldum;aslında kaç gündür iyidim ama bu yazı yazmak işini hemencecik öyle bir kafama taktım ki sanki başka işim yok ve en iyi yorumu ben yazmalıyım gibi düşündüm ,hoca yorumumu beğenmeli kesinlikle
Bu ve buna benzer size karşı yüklediğim anlamlar sizi hayatımın merkezine soktuğumu gösteriyor;istemiyorum arkadaş,keşke hayatımın merkezinde ben olsam,açıkça söyleyeyim keşke sizin için yaşamaktan vazgeçsem.Keşke terapi için düşündüğüm her olumlu adımı size kendi içimde anlatmaktan vazgeçebilsem,keşke bunları yüzünüze söyleyebilsem,Hüseyin kaçını silip atmamak beni yiyip bitiriyor;iyileşip iyileşmediğime dair referans olarak sizi düşünüyor ve diyorum ki -yok o olmadan yaşayamazsın;o zaman daha iyileşmemişsin,iyileşmiş olmanın tek kanıtı sizi düşüncemden siliyor olmamda sanıyorum
Siz şimdi diyeceksiniz ki
-tamam öyle düşünebilirsin;ama bunun için kendini suçlamaktan vazgeç
-çocuk diyorum,kurtulmak istemiyor diyorum,kurtarılmak istiyor diyorum
Anlamıyorsun diyorum
Sessiz kalıyorsun,onu istiyorum ,seni alttettim diyorum
Beni iyileştirmekten vazgeç diyorum,hadi işte olmuyor,insanın kendisi için yaşaması ne demek merak ediyorum ,birine bağlı olmadan hayat mı yaşanırmış? Bu mümkün değil benim için,nasıl olur,kim inandırabilir beni buna,yo kesinlikle mümkün değil diyorum.
-Ama bu aralar az buçuk da olsa yaşıyorum,kitap okuyorum,film izliyorum,yazı yazmaya çabalıyorum,bir şey yazdığım yok ama en azından deniyorum.
İnsan çok katmanlı bir rüyada hissediyor kendini,yemin ederim on katlı bir rüya gibi
Aklıma şimdi bir sözün geldi,hatta şu an her nedense boğazım düğümlendi
-dedin ki ;iyileşmeyi de bir tür oyun gibi farzet
-Niye boğazım düğümlendi biliyor musunuz,çünkü terapiye dair çok az konuşmayı hatırlıyorum,bir çoğunu unuttum,bazen sitede yorum yazana danışanlara bakınca imrenirdim,derdimki kendi kendime terapiyi nasıl da iyi kavrıyorlar,bir de bana bak ,sen sapıklık için gelirsen olacağı bu ,hiçbir şeyi hatırlamazsın.Böyle bir gerçeği hatırlamak bile insanı sevindiriyor.
Hem bu aralar terapiye gelmek istiyorum ama biliyorum ki amacım terapi değil hala,sizi görmek için daha doğrusu benim kafamda tasarladığım kişiyi.Sözlerin arasındaki çocuğu görebiliyorum ama o beni korkuya mahkum etmiş,hep böyle duygusal konuşmam gerektiğini kulağıma fısıldıyor sanki.Bu satıra geri dönünce duygusallıkla pek alakası olmadığını gördüm dedim ki kendime demek ki duygusal olmak istiyorsun,bu gerçeği 40 kez dile getirmeme rağmen bir türlü kendimi inandıramadım.İnanmak istemiyorum,inanmak sorumluluk getiriyor biliyorum,ben bu kadar sorumsuz değilim ama yapamıyorum işte,birilerinin desteği olmadan olmuyor.
Bazen burada iyileşmek için kendime bazı şeyler bulsam da bunu sanki mutlaka terapide anlattıktan sonra uygulamalıyım diyorum.Düşünce hızında yazmam mümkün olmuyor,bu yüzden söylemek istediklerimi tam söyleyemiyorum.Bu durumun uzun süredir farkındayım ama söylemek kısmet olmadı;bu bana acı veren bir durum ,bir gün düşünce hızında konuşmayı hayal etmişim hep,ne acı,oysa olmayacak ,ama biliyorum ki olamayacak derken bile olmayacak dediğime inanmıyorum,olma ihtimali çocuksu bir gururla kendime saklıyorum,kendimi kendime inandıramıyorum.

psikolog:
Bir de LİSTAG örgütü var. Eşcinsellerin ana babalarından oluşuyor. Bunların görevi aileleri ikna edip, eşcinselliğin doğuştan geldiğinin kabul ettirmek.
“Benim Çocuğum” adlı belgesel filmi çok önemsiyorlar. Katılımcılardan Şule, Listag üyesi ve bu filmde oynamış, İtalya’da görmüş bu filmin orijinalini sonra Türkiye’de kendi zihniyetine uygun aileler bulup Avrupa Birliği fonlarından gelen parayla bu filmi çekmiş. CHP ve HDP milletvekilleri Mahmut Tanal (CHP), Şafak Pavey(CHP), Melda Onur (CHP), Aykan Erdemir (CHP), Gürsel Tekin (CHP), Sezgin Tanrıkulu (CHP), Tufan Köse(CHP) Binnaz Toprak (CHP), Sabahat Tuncel (HDP) çok memnun olmuşlar bu filmi izlemekten.
Diğer dikkatimi çeken konu dini nikahla eşcinsel evlilikler yapma arzusu. Bu konuda fetva verecek din adamları yeni bir tartışma oluşturacak. Tam bir sosyal virüs gibi davranıyorlar. Zihinleri bulandıracaklar. Antikapitalist müslümanların Lideri İhsan Eliaçık’ı bu yüzden destekliyorlar.
Ve eşcinselleri tedavi eden uzman psikologlara düşmanlıkları… Bunu söylemeye bile gerek yok… Öfkeden kendilerini kaybediyorlar eşcinselliğin tedavisinin mümkün olduğunu duyduklarında….
Çünkü kendileri de biliyorlar ki eşcinsellikten vazgeçerlerse Avrupa Birliği Fonlarından gelen büyük meblağlardaki maddi yardımlar bir anda kesilir.

http://www.mescid99.com/akparti-escinsel-evlilik/

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git