Gönderen Konu: Hakkınızda yasal işlem başlatacağımızın ilanıdır‏  (Okunma sayısı 6062 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Sayın Hüseyin Kaçın. Bir süredir adınızı ve düşüncelerinizi sosyal medya içerisinde görmeye başladım. Öncelikle eğer bir bilim insanı iseniz lütfen çağın gerisinde kalmış bilimsel bilgilerinizi güncelleyiniz. Salt çoğunluğu hala cahil olan insnaların oluşturduğu bir ülkede ve nitelikli çoğunluğu güncel akademik bilgilerden yoksun ailelerin oluşturduğu bir ülkede korku salarak ve tamamen tıp ve psikoloji bilimine aykırı davranarak rant elde etmeye çalışıyorsunuz. Özellikle facebook üzerinde bir süredir bir çok profile reklamınızı yaptırıyorsunuz. Şüphesiz bu sizin içerisinde olduğunuz bir kara propaganda çalışmasıdır. Bu adres sahiplerine ya siz bir bedel karşılığı bu reklamı yaptırıyor ya da fake adresler ile siz bizzat bu reklamı yapıyorsunuz. Eşcinselliğin bir hastalık olduğu düşüncesi çok uzun yıllar önce rafa kaldırılmış revize edilmiş bir bilgidir. Ayrıca patalojik olarak bir bozukluk sonucu meydana gelmeyen bir şeyin tedavisi mümkün değildir. Yapmış olduğunu söylediğiniz tedavi bize göre insnaları doğal seksüel yaşamlarındna uzaklaştırmak ve olmadıkları bir birey bir şablon üzerinde yaşmaya zorlamaktan başka bir şey değildir.

Nefret Cinayetlerinin günden güne arttığı ülkemizde Lgbtt bireylerin kabullenirliğini engellemeye çalışmanız bir ölçüde sizide bu cinayetlerin azmettiricisi konumuna taşımaktadır.

Tüm bu bilgiler ışığında bilgi edinme yasası çerçevesince mezun olduğunu iddia ettiğiniz üniversiteye resmi yazı ile başvurularak bu bilginin doğruluğunu sorgulayacağız. Çünkü İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir üniversitenin mezunu sizin içine düştüğünüz hataya düşemez. Elde ettiğimiz bilgi sonucunda ise Türk Psikologlar Derneği aracılığı ile hakkınızda mümkün olan tüm yasal işlemleri başlatacağımızı ilan etymek istiyoruz. İnsanların hayatları üzerinden oyun oynuyorsunuz ve bu hiç bir şekilde ne etik ne de ahlak kavramları içerisinde yer almaz.

İyi günler...

noyan noyanoviç
kafkamania@hotmail.com

http://www.edirnekenthaber.com/yazar.php?id=3041
« Son Düzenleme: 05 Ocak 2012, 05:28:14 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hakkınızda yasal işlem başlatacağımızın ilanıdır‏
« Yanıtla #1 : 29 Kasım 2011, 11:55:00 ös »
OKUYUN ÇOK ÖNEMLİ !!! kadınlarda erkekleşme-erkeklerde de kadınsılaşma
29 Kasım 2011 Salı, 23:53 tarihinde Bilinçaltı Uyandırma (www.bilincaltiuyandirma.com) tarafından eklendi
Hayvanlarda gelişmeyi hızlandırıcı, et ve süt miktarını artırıcı etkiye sahip hormonların, insan vücudunda karşı cins özelliklerini ortaya çıkardığı belirtildi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fethi Doğan, hormonların kadınlarda erkekleşme, göğüs kanseri riski ortaya çıkardığını, erkeklerde de kadınsılaşma ve iktidarsızlık belirtileri gözlendiğini söyledi.
Kullanılan hormonlar arasında en yaygınlarının Steroid ve Androjenik hormonlar olduğunu açıklayan Prof. Dr. Doğan, bu hormonların sığır ve koyunlarda, kanatlılarda ve hatta kültür balıkçılığında kaçak olarak ve çok yaygın şekilde kullanıldığını belirtti. Yakın zamana kadar ABD'de kullanımlarına sınırlı miktarda izin verilen, daha sonra tamamen yasaklanan bu maddelere AB'de ise çok uzun yıllardır izin verilmediğini vurgulayan Prof. Dr. Doğan, şunları söyledi: “Hormon uygulanmışsa hayvanların kesim tarihinden belirli süreler önce, bu hormonların uygulanmasının mutlaka durdurulması gerekiyor. Bu süreler, Zeranol için 70 gün, Trenbolon Asetat için 65 gün, Testesteron, Progesteron ve Östrojen için 60 gün geçtikten sonradır. Bu sebepledir ki bu tür hormonların tavuk, hindi, ördek gibi kısa ömürlü hayvanlarda kullanımı kesinlikle yasak. Sığır ve koyunlarda ise ABD'de ve AB'de izinsiz kullanılıyor. Kullanılması halinde kesimden önceki hormonu terk sürelerine mutlaka uyulması isteniyor. Hayvandaki hormon kalıntısının Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen maksimum kalıntı sınırını geçmemesi isteniyor. Anabolik ajanların hayvandaki kalıntı miktarları laboratuvarda belirlenebilir. Ancak steroid hormonlarından östrojen, testesteron ve progesteronun cinsiyet hormonu olmaları nedeniyle tespitleri zor. Zeranol, trenbolon, asetas ve melengestrol gibi diğer hormonların kalıntıları ise laboratuvarda kesin olarak belirlenebiliyor.”
Hayvanlarda kısa sürede ağırlığı yüzde 15- 25 düzeyinde artıran bu hormonların kurban bayramı arefesinde Ankara'da hayvanlara bolca uygulandığı, Konya'da depolar dolusu hormon ele geçirildiği haberlerinin basına yansıdığını açıklayan Prof. Dr. Doğan, “1992'de ülkemizde ithali yasaklanmış olmasına rağmen piyasada bol bulunuyor. 2005 tarihli bir tebliğle Yem Yönetmeliği'nde her türlü hormon ve hormon benzeri maddeler hayvan besiciliğinde yasaklanmıştır. İlgili yönetmeliğe göre 'Bakanlık halk sağlığını korumak amacıyla tebliğle yasaklanmış maddelerin kalıntılarını arayıcı yönde kontroller yapar’ denmektedir. Ancak burada düzeyli bir ceza ve caydırıcılık da mevcut değil” diye konuştu.
Ankara, İstanbul, İzmir dışında kontrol laboratuvarları bulunmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Fethi Doğan, “Bu illerde de hayvanlardan analiz için örnek alıp inceleme çalışması başlatılmamıştır. Mevzuat düzenlemesi de zaten AB'nin ilgili komisyon kararına uymak gerektiği için gerçekleştirilmiştir. Ülke çapında laboratuvarların yaygınlaşması, veteriner hekimlerin hayvan çiftliklerine yönlendirilip örnek toplamalarının sağlanması gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Doğan, testesteron ve trenbolon asetat gibi androjenik hormonla beslenen hayvanları yiyen kadınlarda erkekleşme ve adet düzensizliklerinin geliştiğini, östrojenik hormon kalıntılarının kızları erken ergenliğe ulaştırdığını ve göğüs kanseri riskini artırdığını, erkeklerde ise östrojenli hormon alan hayvan eti yemekle kadınsılaşma, iktidarsızlık belirtileri, hatta kısırlaşma, göğüs, kalça gelişmelerinde artış görüldüğünü belirtti.


http://www.facebook.com/notes/bilin%C3%A7alt%C4%B1-uyand%C4%B1rma-wwwbilincaltiuyandirmacom/okuyun-%C3%A7ok-%C3%B6nemli-kad%C4%B1nlarda-erkekle%C5%9Fme-erkeklerde-de-kad%C4%B1ns%C4%B1la%C5%9Fma/296532143712405


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hakkınızda yasal işlem başlatacağımızın ilanıdır‏
« Yanıtla #2 : 18 Ocak 2012, 10:36:56 ös »
----- Forwarded Message -----
From: Ustun Ongel <uongel@cu.edu.tr>
To: psy-l@yahoogroups.com
Sent: Wednesday, January 18, 2012 4:14 PM
Subject: [psy-l] re: escinsellik

 
Gülseli Baysu:
<<Dolayısıyla eşcinsellik doğuştan gelmez yada geldiğine dair kanıt yoktur demek sizi belli bir politik söylemle aynı cepheye düşürürür. Bu politik söylem muhafazakar ve homofobik bir söylemdir. Eğer doğuştan gelmiyorsa değiştirilebilir 'düzeltilebilir' der çünkü bu söylem. Dolayısıyla Fevzi bey bu söylemde bulunurken bunun nereye düştüğünü öğrencince bu kadar şaşırmamanız gerekir.>>
 
 Öne çıkardığınız vurgular, insan "iradesini" yok sayan, insanı geriye götüren bir bakışın ürünü. Gey ve lezbiyen olma konusuna bakmadan önce "erkek" ve "kadın" olmaya bakılması gerek. Siz, kadınlığınızı cinsel organınızla, fizyolojinizle, biyo-kimyanızla mı tanımlıyorsunuz? Doğuştan getirdiğiniz "beden", ona yüklenen "anlamlarla" kadına dönüşmüyor mu? Öte yandan "özdeşleşme" önemli ama tek açıklama değildir, verili bir kültürde bir bireyin kişiliğinin ve kimliğinin nasıl oluştuğunu anlamak istiyorsak, tüm indirgemeci/kestirmeci açıklamalardan uzak durmamız gerekiyor.
 
Öte yandan düşündüğünüzün tersine, "düzeltme" vurgusunu yapanlar, maalesef bu oluşumun doğuştan olduğunu kabul edenler arasından da çıkıyor; madem "genetikle" ilgilidir bu konu, bulalım şu lanet olası geni ve değiştirelim, di,yorlar.
 
O nedenle, cinsel kimlik konusunun (gey veya lezbiyen veya kadın veya erkek veya ...) doğuştan olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını söylemek (YOKTUR böyle bir kanıt), bu işin düzeltilmesi savunusu içinde olanların yanına götürmez bizi. Bilakis, insan kendini var eder, iradesiyle, farkındalığı ve bilinciyle, hangi etkiler altında olduğunu görür, değerlendirir, ve nasıl istiyorsa da öyle yaşar, demeye götürür bizi. Eğer bunu diyebilirseniz, mevcut kaba erkek-kadın ayrımına dayanan ve erkek egemenliğinde süren düzenin de belki (değişmese de) biraz yerinden oynamasını sağlayabilirsiniz.
 
Kaç yıl önce yazdığım yazıyı da okursanız, belki burada kısaca açmaya çalıştığım şeyin ne olduğunu daha iyi görebilirsiniz...
 
"Erkekliğin, Kadınlığın, Geyliğin ve Lezbiyenliğin Sosyal Psikolojik ve Kültürel Kurulumu Üzerine"
http://www.ustunongel.com/index.php?ll=detay&src=56
 

 
 
 
 

-----Original Message-----
From: gulseli baysu <gulseli_baysu@yahoo.com>
To: psy <psy-l@yahoogroups.com>
Date: Wed, 18 Jan 2012 01:29:19 -0800 (PST)
Subject: Re: [psy-l] eşcinsellik

 
 
Sevgiler
Öncelikle bu tarz tartışmaların ve konuşmaların çok önemli ve faydalı olduğunu düşünüyorum
Eşcinsellik doğuştan mıdır sorusu neden bu kadar önemlidir? önemli olan herkesin seçtiği yada olduğu gibi kabul görme hakkı değil midir?
 
Bu soru politik bir sorudur. Dolayısıyla eşcinsellik doğuştan gelmez yada geldiğine dair kanıt yoktur demek sizi belli bir politik söylemle aynı cepheye düşürürür. Bu politik söylem muhafazakar ve homofobik bir söylemdir. Eğer doğuştan gelmiyorsa değiştirilebilir 'düzeltilebilir' der çünkü bu söylem. Dolayısıyla Fevzi bey bu söylemde bulunurken bunun nereye düştüğünü öğrencince bu kadar şaşırmamanız gerekir.
 
Eşcinsellik doğuştan gelir ve dolayısıyla tercih değildir ve değiştirilemez söylemi ise homofobi söylemin karşısında duran ve eşcinsellerin haklarnı savunan bir söylemdir. Eğer doğuştansa o zaman bizi değiştiremezsiniz olduğumuz gibi kabul etmelisiniz der yani bu söylem. Bir çeşit ırk, siyah yada beyaz olma durumu gibidir.
 
Şahsen bütün tartışmaların bu sorunsal üzerine odaklanmasından rahatsızım. Doğuştan yada değil farklı olana olmak isteyenin haklarına saygı göstermemiz gerekir diye düşünüyorum. Din yada dinsizlik bir tercihtir ama yine de belli bir dine mensup insalara yada ateistlere, agnostiklere, deistlere azınlıkta da olsalar saygı göstermemiz gerekmez mi? Haklar ve özgürlükler üzerinden tartışmak gerekir diye düşünüyorum, çünkü asıl sorun bugün eşcinsellerin, heteroseksüllerin sahip olduğu hakların ülkemizde hiç birine pek çok ülke de de ancak bir kısmına sahip olmalarıdır.
 
Dediğim gibi bu tartışmaları son derece faydalı buluyorum ve bu tartışmaya katılan büyün arkadaslarıma teşekkür ediyorum
Sevgilerimle
Yrd. Doç. Dr. Gülseli Baysu
Istanbul Kemerburgaz Üniversitesi
« Son Düzenleme: 18 Ocak 2012, 10:39:35 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hakkınızda yasal işlem başlatacağımızın ilanıdır‏
« Yanıtla #3 : 13 Şubat 2012, 04:47:13 ös »
27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.

http://www.youtube.com/watch?v=u1iMl9dDm-o&feature=related  tıklayınız


http://www.youtube.com/watch?v=tYzUWd-BFag&feature=related tıklayınız


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#