Gönderen Konu: Ne Ekersen Onu Biçersin .insanımız bizim değerlerimizi temsil ettiği kadar bizi.  (Okunma sayısı 8367 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
‘Ne Ekersen Onu Biçersin’




‘’şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
 kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin.

 şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
 pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin.’’ İ. Ö.

Mehmet Akif Ersoy  ‘medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ demekle istiklal marşımızda, insani öze yabancılaşmış kitle kültürünü de kastetmiş olmalıdır. Şehir yaşamının doğal sonucu olduğunu söylemek yerinde olmaz insanındaki deformasyon. İslam kent modeli olan Medine ve o isimden türeyen medeniyet İslam kültüründe hiç de istiklal marşındaki tek dişi kalmış canavar olmadığı gibi İsmet Özel’in epigraf alınan ifadesindeki yozlaşıyı içermez. Her iki şairin medeniyet ve şehir insanı olarak andığı efrenci tipoloji İslam kentinde olmaması gereken bir tiplemedir.

Canavarlaşmış birey ve toplumun değerleri ‘insan insanın kurdudur’ söyleminden ilham almaktadır. Ucuz cesaret ve pahalı zevklerin insanı olan kentli ise bu menfi medeniyetin çocuğudur. Kaypak ilgiler ve zarif ihanetlerle besler gâvurun medeniyetini özsüz cemiyet ilişkileri. Medine kent modeli ve medeniyet modeli ise aksine bireyin sağlamlığını ve cemiyetin sağlamlığını önceler. Komşuluk hukukunu kutsayan ve dedikoduyu telin eden bu müspet medeniyet kültü, ihaneti ve kaypaklığı da tüketim zevkini ve sahte kahramanlığı da yadsır.
Hassasiyeti yüksek insanlar olan şuara, görgü ve sezgisini sunar yazınında topluma. Şehirliliğimiz ve medeniliğimiz menfi marazları içermekte ve insanlık değerlerimizi yüzeğelleştiriyorsa birçok yerde yanlış yapıyoruz demektir. Anadolu insanı diye tarif edilen harbi insan tipolojisi köylü olarak biliniyorsa bir terslik var demektir bu işte. Şehirler milli değerlerin daha kesif olarak işlenip yaşandığı yerler değilseler, o toplumun canavarlaşmasını sağlayan yanlış beslenme olanakları serbest kalmış demektir. Yenmesi yasaklanmış olanları belirleyen din ve kültür normları, sadece tensel değil tinsel besinleri de tasnif eder.

‘elin ağrısı ele seyran’ ise, ‘en doğudaki bir müslümanın ayağına batan dikenin acısını en batıdaki müslüman hissetmelidir’  telkininin terk edildiği açıktır. ‘el elin nesine, gülerek gider yasına’ diyen toplum, ‘bir tarağın dişleri ve bir binanın tuğlaları gibidir müslümanlar’ ölçüsü ile ölçülmediğindendir eylemlerimiz. Müslüman olduğunu söyleyen ve müslüman olduğu yedi düvelce söylenen bir cemiyetin efrenci marazlara müptela olması ecnebileştiğindendir tabiatıyla. Kendi kendisine yabancılaşmış ve kendi duasına ve doğasına Fransız yaşayan bir toplumun yolu ve yordamı değişmiş olmalı. Bunun kanıksanmışlığı ise vukuundan da acı.

İnsanımız bizim değerlerimizi temsil ettiği kadar bizimdir, şehirlerimizi bizi temsil ettiği kadar bizimdir ve ülkemiz –devletimiz- de bizliği benimsediği kadar bizdir. ‘Aynası işidir kişinin lafına bakılmaz’, medeniyet kriterleri eserlerinde görünür kişinin de kitlenin de. Şehirlerimiz ve yaşadığımız medeniyetimizin bize ait olduğu ve bizi temsil ettiği nazara alındığında, bizi biz yapan kök değerlerimizi ve insani ölçülerimizi günün gereklerine cevap verecek işlerlikte işletmeye özen göstermemizin gereği ayan olur. Bu yönde kurumlarımızın ve okullarımızın ekolleşmesi ve her ferdin bu misyon ile bir misyonerce insan numunesi gibi yaşaması gerektiği de tabii görülür. Aidiyet addettiğimiz her değerin temsili ve gelişimine yönelik sorumluluğumuzu unutmaksızın kimlik kullanmalıyız, her fert milletinin değerlerine kendi pozitif emeğini eklemelidir. Kendisini milletine eklemeyen elbette ki kültürüne asalak ve yabancı kaldığı kadar da illettir. Millet mücahit fertleri ile gelişecektir, milletin dininde de bu nedenle cihat elzemdir. Kutsal olan emek ve helal olan yemek, toprağa milli değerleri ekmeğe merbuttur desek zait değildir.


« Son Düzenleme: 19 Ağustos 2010, 10:39:06 ös Gönderen: bureax »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.

http://www.youtube.com/watch?v=u1iMl9dDm-o&feature=related  tıklayınız


http://www.youtube.com/watch?v=tYzUWd-BFag&feature=related tıklayınız


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#