Gönderen Konu: PASİF AKTİF EŞCİNSELLİK / SADİST MAZOŞİST KİŞİLİK / TRAVESTİ KİŞİLİK NASIL OLUR?  (Okunma sayısı 4726 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ben Ahmet sizi aramistim bana hayat hikayenden bahset demistiniz
Yasim 19
5 kardesiz .Ailem aşırı dindar. Konuyu babama açınca babam hayal kırıklığına uğradı. Ve surekli beni sorgulamaya başladı. Küçüklüğümde cok sessiz cekingen ve sosyal fobik insandım. Küçüklüğümde zayıf olduğum icin cok alaya elestiriye maruz kaldim.Bi de kötü bi olay karsinda surekli ağlardim.Cevremdekiler bana nonos kiz gibi konuşuyorsun diye dalga gectiler.Ailem surekli erkek ol aglama derdi.Bende bu duruma cok uzulurdum.Hep kendimi onlardan eksik hisederdim.onlar guclu ben zayif.Kendimi dunyanin en korkak erkegi olarak görüyordum.Hala da öyle.Yakisikli ve kasli insanlara surekli ozenirdim.O tur insanlar sevsin beni isterdim.Ailem kardesimle benim aramda cok ayrimcilik yapardi.ona aldiigi seyleri ben istedigimde almazdim.Kucuklugumde surekli insanlar beni sevsin saysin istedim.Bu yuzden hocalara yakin durmya calistim.Ama bi turlu kimse bana sevgi gostermedi.Yakiskli ve guclu erkeklere hayranlikla bakardim. Ergenlikte o guclu erkek gibi olmak isterdim.14 yaslarinda erkek vucudu çekici geliyordu. Ilk başta sadece hayranlikti sonra o bedeni arzulamaya başladım. 18 yasina kadar herkesten gizledim bu durumu. 18 yasinda artik dayanamadim ablama soyledim. Ablam takıntıdır dedi. Sen oyle degilsin. Gercekten obsesif kompulsif bozuklugum var. Ama bu takıntı degildi. Hoslaniyordum erkeklerden 10'dan fazla ilsikyi de girdim. Ama bu eşcinsel hayattan neftet ediyorum. Çünkü eşcinsellerin birbirleriyle tanışmaları ve biraraya gelmeleri  her sey sex içindir. Kurtulmak istiyorum. Bir de iyileşmen imkansız diyorlar kafam karışıyor.
Bir de eşcinsellikten kurtulmuş olanlarla irtibata gecirirseniz sevinirim

6. Terapi

6. defadır terapiye geliyorum. Bu terapide kendimin bile kendimde bilmediğim gizli yönlerim açığa çıktı. Simdi size terapiyi anlatayım. Terapim saat 12 'deydi. Ben 11.30 gibi oradaydım. İçerde bir danışan vardı. Ondan sonra ben girdim. Bu hafta saçımı kesmistim. Hocada hemen bunu fark etti ve bana böyle erkeksi gözüktüğümü kızları etkileyebileceğimi söyledi. Açıkçası boyle bir cumle beklemiyordum. Cunku yuzumu hic erkeksi bulmam.Tabi bu beni aşırı mutlu etti. Benim de klasik boy kilo takıntılarim var. Çok zayif ve kisa bir insanim. Hoca da bu durumu bildigi icin Hami diye bir danışanını da terapi aldi. Gerci benden daha kısaydı. Bundan dolayida arkadas cevresinden falan hakarete uğramış ve arladaslarina karsi sadist düşünceler beslemeye başlamış. Onu dinledikce benim de insanlara aci çektirmek istedigim oldugunu hocaya anlattim. Iliskilerimde asiri sadist fantezilerimin oldugunu ama bunu gerçeklestirmekten korktugumu soyledim. normalde genelde eşcinsel iliskilerim pasif olurdu. Huseyin Hoca benim sadist aktif olduğumu söylediğinde cok şaşırdım. Çünkü ben pasif eşcinseldim. (en azından oyle saniyordum.) Aslinda bu pasifligim "o beni becerirse ben de onu daha sert beceririm mantigindan geliyormus. Ben bu duruma cok şaşırdım. Bu yönüyle travestilere benziyormuşum. Çünkü onlarda becermek için becerilmeyi göze alıyorlarmış .Önce kendini becertip senin gelmeni istiyorlar ama sonrasında onlarda seni becermek istiyorlarmis. Travestilere giden erkekler eninden sonunda travestilere pasif oluyorlarmış. Soru şu : Travesiteler neden Transeksüel olmuyorlar. Aslında ben de küçükken annemin elbesilerini bir kac kere giymisligim var ama sonrasında insanlarin tepkilerinden korktugumuz icin vazgecmistim.Zaten dislaniyordum boyle durum daha kotuye gideceğini biliyordum.Huseyin hoca boyle düşündüğüm icin travestiligin onune set çektiğimi ve travesti olmadigimi soyledi. Benim durumumdaki insanlar genelde travesti olup sokaklarda para karşılığı ilişkiye girmeye çok meyilli oluyorlarmis. Eğer giymekten vazgecmeseymisim ben de sokakta kadın kıyafetleriyle gezen bir erkek olurdum. Fuhuş yapan bir erkek. Bütün bunlar kafamı o kadar karıştırıyorki. Hüseyin Hoca benim terapimin diğer eşcinsellere göre daha zor oldugunu söyledi. Ben zaten şoka girmişken bu da üstüne tuz biber oldu. Kafam o kadar karışık ki ne yapacağımı bilmiyorum. Nasıl biri olduğumu bilmiyorum. İyileşip iyileşmeyeciğimi bilmiyorum. Terapim en baştan başlıyormuş. Ama pollyana olursam en azından hastalığımı biliyorum. Çünkü hastalık bilinmeden tedavi olunmaz. Neyse sağlıcakla kalın. Ve dua edin . Çünkü en büyük silahımız dua.

Merhaba ben Abdullah.
Şu an çok kötü durumdayım.
Gerçi pazar pazartesiye göre daha iyiyim.
Hafta sonu abimle takılmıştım.
Çok zevkliydi.
Bayağı mutluydum sanki tüm dertlerimi unutmuştum.
Kendimde hem ruhsal hem de fiziksel iyileşmeler görüyordum.
Ta ki pazar günü terapiye gidene kadar.
Başlangıç çok iyiydi.
Hoca saçlarımı kestirdiğim için erkeksi gözüktüğümü söyledi.
Ta ki bir danışan içeri gelene kadar.
O kendi terapi süreçlerinin nasıl ilerlediğini anlattı.
Çok büyük sadist yönü vardı.
Sıra bana geldiğinde sadist fantezilerimin olduğunu ancak bunu hiç bir zaman fiiliyata geçirmediğimi söyledim.
Pasif eşcinsel bir hayat yaşamama rağmen içimde bir pasifin olmadığını biliyordum ancak sadist bir aktifin olduğunu bilmiyordum ya da kendime itiraf etmiyordum.
Bir de eşcinsellikle sadist yönümün birleştiğini bilmiyordum.
Sadece bunu öğrenseydim çok etkilenmezdim.
Hoca, travestilikle sadizm arasındaki ilişkiler anlatıyordu.
Benim de o sıra aklıma küçük yaşta makyaj malzemelerini sevdiğimi , denemek istediğimi fakat annem babam ve çevre baskısından korktuğum için hiç kullanmadığımı hatırladım.
Ancak hocaya küçükken annemin kıyafetlerini giydiğimi söyledim.
Ergenlikten önce annemi çok seviyordum.
Aslında sevginin de ötesinde o olmak istiyordum.
Belki o yüzden onun kıyafetlerini giymek istiyordum.
Belki giyersem o olmaya daha yakınlaşırdım.
Hatırladığım kadarıyla misafirlikteydik.
Tiyatro oynuyorduk.
Ben beyaz bir tülbent kafama takmıştım.
Böyle insanların dikkatini cekebileceğimi düşünüyordum.
Bana gülerler diye düşünüyordum.
Böyle büyük kadınlarin yanına girdim.
Hiç beklemediğim yüz ifadeleri vardı.
Hani nasıl bir erkek bunu takar gibi.
Bu ifadeyi gördükten sonra hicbir zaman kadın kiyafetleri giymedim.
Ergenlige girdikten sonra ise kadın kiyafeti giymek saçma geldi.
Hatta giyenleri gördükçe midem bulanıyordu.
Ama arada sadece topuklu ayakkabı giymek istiyorum.
Ama sonra bu düşüncem saçma geliyor.
Neyse ki travesti olmam için gereken tum seyleri cocuk bedenimle yapmışım.
Şimdi biraz insanlara bakışımı anlatayım.Genel olarak insanları sevmedim.
Çünkü tüm insanlarda riyakarlık,dışlama, küçük görme, ego, yalan, sevgisizlik, saygısızlık gibi özelliklerden en az bir kaçı var.
Mesela yeni bir insanla tanışıyorum.
İlk başta zaten güvenmem.
Once uzun bir süre gözlemlerim.
Yaptığı göze batıcı bir hareket görürsem ondan soğurum.
Ve bir daha onunla bir kelime bile konuşmak istemem.
Ya da bir insan beni üzecek bir şey yaparsa ondan nefret ederim ve büyük bir kin beslerim.
O kisi benim icin seytandan farksızdır.
Baska bir örnekte vereyim.
Diyelim o gün moralim aşırı bozuk depresyondayım.
Dışarıda mutlu ve arkadaşlarıyla takılan insanlari görünce sinirlenirim.
Çünkü neden ben mutsuzken neden benim bir arkadaşım yokken onlar cok mutlu ve arkadaşlarıyla takılabiliyor.
Ya da tüm sevgileri saygıları sahte geliyor.
O gibi durumlardaben acı cekiyorsam onlar da cekmeli gibi bir duyguya kapılıyorum.
Ama sonra merhametim buna izin vermiyor.
Cok ilginc degil mi hem aci cektirmek istiyorum hem de merhametliyim.
Depresyonda olduğum zaman ayni zaman da buna bir insan sebep oluyorsa.
Bu dunyayi insanlari yok etmek istiyorum.
Onlara kim olduğumu beni takmalari gerektiğini hatırlatmak istiyorum onlardan intikam almak istiyorum.
Ayni acıyı onlarda çeksin istiyorum.
Bazen de bu dünyadan aşırı korkuyorum.
Sürekli bir acımasızlık kötülük.
Bu yaşanan seylerden dolayı intihar etmek istiyorum Ancak Allah korkusu beni bu işi yapmaktan alıkoyuyor.
Diyebilirimki beni bu yaşamda tutan sey Allah'ın varlığına olan inancımdı.
Dunyada en cok sevdigimi kişi abimdir.
Sonra 2 küçük kardesimdir.
Hayatta her zaman cocukların yeri ayrı olmuştur.
Cunku onlar bu hayattaki en masum saf temiz kırılgan sevgiye muhtac yaratiklardir.
Hayat varsa bence cocuklar icin var.
Escinsellik meselesine gelince Bu iki gundur erkeklere ilgim baya artti.
Disarida gördüğüm yaksikli kasli erkekle hemen fantezi kuruyorum.
Aslinda fantezilerimi kurduğum insan olmak istiyorum.
Boyum daha uzun vucdum daha killi daha erkekai kasli gozukmek istiyorum.
bolc sakalim olsun saçlarım bana karizma versin istiyorum.
Bir kiz arkadasim olsun istiyorum.
Kizlar benden hoslansin istiyorum.
Insanlardan korkmadan konusmak istiyorum.
Kızlar beni zayıf sıska bulup acımasın istiyorum.
Herhalde onlarla (erkeklerle) neden yatmak istediğim belli oluyor.
Aslınsa yatmak istedigim kişi gibi olmak istiyorum.
Açıkcası bu hayatta mutlu oldugum az anlar vardır.
O anlar dışında sürekli düşünen korkan kendisini beğenmeyen insanlara guvenmeyen biri oldum.O kadar çok düşünüyorum ki kafamın ağırlaştığını.
Neyin yandığını hissedebiliyorum.
Hayatımın her anını düşünerek geçiriyorum.
Mesela cok sevdigim bir seyi yaparken bile tedirginim sürekli.
Bir de mutluyken sebepsiz yere duygularımı değiştiriyorum.
Aniden sinirli yada öfkeli ya da heyacanlı olabiliyorum.
Aynı şey kızgınken birden üzülüp ağlayabiliyorum. Duygularım o kadar çabuk değişiyor ki nedenini bilmiyorum.
Hayatta tek istediğim daha az düşünmek.
Hiçbir şeyi umursamamak.
Düzeltebilir miyim bilmiyorum ancak umud ediyorum zaten umut olmazsa hayat olmaz.
« Son Düzenleme: 08 Kasım 2018, 11:45:05 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Sadizmde öfke dışarı yönelmiş, mazoşizmde ise kişinin kendisine dönmüştür. Bu iki sapkınlık türü de, yok edici niteliği geride kalmış da olsa zarar vermekten ve zarar görmekten kaçınmayı da içeren sevgi duygusunu yaşama aşamasına gelinememiş olduğunu gösterir.
Sapkınlıklarla ilgili bu bilgilerden sonra, bu içeriğin her zaman sapkınlık anlamına gelmediğini de söylemem gerekiyor. Ya da şöyle ifade etmeye çalışayım: Dürtü içeriğinin bebeksi ve çok öfkeli olması kişiyi sapkın yapmaz; sapkınlığın koşulu, bu dürtü içeriklerinin benimsenmiş olmasıdır. Benimsenmişliğin ölçüsü çoğu zaman sapkının kendisini diğer insanlardan üstün hissettiği orandadır.
Bebek anneliğinin yetersiz olduğu durumlarda hem dürtünün gelişimi çok yavaş ve yetersizdir hem de bebeğin haz kapasitesi gelişemez. Bebekliklerinde yetersiz annelik almış insanların orijinal nitelikteki yok edici öfkeleri çok fazla olacağından, hem dürtüleri bebeksi içerikler taşır hem de öfkeleri cinsel fantezilerine yansır. Ancak bu insanlar başkalarına zarar vermekten çok korkarlar ve öfkeli içerikteki cinsel fantezilerinden dolayı kendilerini suçlu hisseder, bunları herkesten saklarlar. Benimsemedikleri ve utandıkları fanteziler onlara ciddi ölçüde azap verir ama bu fantezileri kurmadan dürtüsel bir boşalım yaşayamadıkları için, bunları mastürbasyon amaçlı kullanırlar. Bu kişilerin dürtüleri cinsel bölgelere erişememiş, daha çok anal bölgede yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte, kimlikleri eşcinsel olarak oluşmadığı için, çoğu zaman hayatlarında eşcinsel ilişkiler yer almaz ve anal seks, fantezilerinde önemli bir yer tutar.
Burada yeri gelmişken eşcinsellikle ilgili yaygın bir yanlış bilgiyi ele alalım. Bir insanın dürtülerinin anal bölgede yoğunlaşmış olmasıyla eşcinsel olması arasında hiçbir ilişki yoktur. Eşcinsellik, bir kimlik özelliğidir; eşcinsel kimliğin oluştuğu durumda, kişi dürtülerini kendi cinsiyle yaşayacağını, dürtüsel nesne olarak kendi cinsinden insanları seçeceğini, onlara âşık olacağını, kimlik özelliği olarak oluşturmuştur. Bir insan, kendisi için dürtü nesnelerinin hangi cinsten olacağına 3-5 yaş arasında karar verir. Bir erkek çocuk, “ben erkeğim ve sevgililerim de erkek olacak,” diye bir kimlik oluşturduysa, eşcinsel olacaktır. Sevgililerin hangi cinsten olacağının belirlenmesi, cinsel kimliğin bir parçası olarak benimsenir. Bu yüzden, eşcinsellik sapkınlık değildir; sadece dürtülerin yaşanacağı sevgi nesnesinin kendi cinsinden seçilmiş olmasını ifade eder.
Bu anlamda, dürtüsel gelişme bozukluğu nedeniyle dürtülerin anal bölgede yoğunlaşmış olması bir kimlik özelliği değildir; dolayısıyla seçim değil, fiziksel bir durumdur. Bunu değiştirmek kişinin elinde değildir, bu bir mecburiyettir. Eşcinsel bir kimliği olmayan erkeklerde dürtülerin yoğunlukla anal bölgede olması hemen her zaman acı ve utanç kaynağı olur. Ruhsal gelişmesi ciddi ölçüde zayıf kalmış bütün insanlarda dürtüsel gelişme de az ya da çok bu durumdan etkilenecektir ve bu kişilerde anal bir duyarlılık sürecektir.
Buraya kadar olan bölümde, sapkınlık söz konusu olduğunda bebeklik veya erken çocukluk dürtüsünün erişkin hayatında benimsenmiş olarak sürdüğünü, sevgisiz bir durum olduğunu ve öfke içeriğinin yüksek olduğunu ifade ettim. Dürtünün gelişmemişliğinin yetersiz annelikle ilgili olduğunu biliyoruz; sapkın dürtünün benimsenmesi de yine anneyle ilgilidir. Anne, çocuğun bu dürtüsünü benimsediği ve bundan hoşlandığı için sapkınlık oluşur. Örneğin çocuk, anne oğlunun kendisini seyretmesinden rahatsız olmadığı ve hatta memnun olduğu için röntgenci olur ya da anne oğlunun cinsel organına büyük bir ilgi duyduğu ve ona bakmaktan, onunla meşgul olmaktan haz aldığı için oğul teşhirci olur.
Bu yüzden, “sapkınlık erkeklerde görülür,” denir. Fakat bu açıdan bakıldığında, kadınların erkeklerin sapkınlıklarına katılmaları söz konusu olabilir. Sapkın erkeklerin dürtüsel hayatları bütünüyle sapkın dürtüleri üzerine otururken ve haz, sapkın pratikler içerisinde üretilebilirken, erkeklerin sapkınlıklarına katılan kadınların normal cinsellikle ilgili haz kapasiteleri de vardır. Onlar, sapkın içeriklere mahkûm değildir. Teşhircilik gibi özellikleri fazla olan kadınların haz kapasitelerinin düşük olduğu bilinir. Bu kadınlarda dürtü cinsel bölgelerde yoğunlaşamamış, vücutta kalmıştır; bu durum vücudu gösterme arzusu oluştururken, cinsel bölgelerden alınan hazzı azaltır. Karakterin de teşhir etme arzusunu benimseyecek şekilde oluşması halinde bu kadınlar dürtü uyarmaktan büyük bir narsisistik doyum alırlar ama haz kapasiteleri düşük olur.
Kendini gösterme doyumu 2-3 yaş arası kız çocuklarının bütün dikkatleri üzerinde toplama arzusunun devamı niteliğindedir. Kadınların dürtüsel içeriklerindeki öfkenin fazlalığı, kendini tecavüz edilme fantezilerinde gösterir. Bu fantezileri hayata sokmanın, çok sayıda tecavüze maruz kalmanın kadın sapkınlığı sayılması mümkündür. Aynı şekilde, benimsenerek yapılan fahişelik de kadın sapkınlığı sayılabilir. Kadınların kendilerini sadece bir cinsel nesne ve başka birinin cinsel aksesuarı olarak sundukları cinsel uygulamalar da sapkınlık sayılabilir. Bu kadınlar yapay penislere büyük ilgi duyabilir, cinsel hayatlarını bunlar üzerine kurabilirler. Bütün bu içerikler bebeksi dürtülerle ilgilidir, bebeksi ilişki biçimlerine özgüdür ve benimsenmiştir.
Sapkınlar sadece dürtüsel tezahürler değil, karakter bozuklukları da gösterirler. Elbette hepsi kendisine hayrandır, ağır narsisistik özelliktedirler. Genellikle bu hayranlık kendilerini benzersiz ve kutsal saymak düzeyindedir. Bu yüceltme annenin kendisine âşık olduğu sezgisinden kaynaklanır. Böyle olduğu için, herkesi kendilerine borçluymuş gibi hissederler, herkes onları mutlu etmelidir. Hiçbir şeyin bedelini ödemek istemezler. Bu ağır narsisistik özellikleriyle sapkınlar çok kendi merkezlidirler ve kalıcı ilişkiler kuramazlar. Yok edici öfkeleri fazladır, yalnız kalmaya, uyuşturuculara, alkole eğilimlidirler. Sapkınlarda “mahremiyet duygusu” oluşmamıştır. Mahremiyet, sevgi ilişkilerine özgü bir kavramdır.
Sapkınlar genellikle omnipotanslarının bir kısmını annelerine aktarabilmiş kişilerdir. “Kendini kötü hissetmekten kaçınma” tarafından yönetilen çocuklardan farklı olarak, anneleriyle güçlü bir ilişki kurmuş ve ona bağlanmışlardır. Fakat anneleri anne gibi olmak yerine bir âşık gibi olduğu için, bu ilişki bir büyütme ilişkisi vasfı kazanamamıştır. Çocuk annesinin aşkından o kadar emin olmuştur ki, sevilebilir olmak için çabalamaya, hayatın altından kalkmak için yeterli olmaya gerek duymamıştır. Sapkın yapıdaki çocuklar için baba, kendisinden korkulsa bile küçümsenen ve kaybetmeye mahkûm bir rakiptir. Böyle olunca, bu çocukların babayla ilişkilerinde de büyüme şansı olmaz. Çocuk bu koşullarda “gerçeklik sevgisi” aşamasına geçemeyeceği gibi, bulunduğu ruhsal örgütlenme seviyesinde de hayatta kalma becerilerini geliştiremez.

https://erdogancalak.blogspot.com/2016/02/sapknlklar.html?fbclid=IwAR2OeWtk1CaDuul2hp_HiF3qIr0m8iayr8gwj5P8432OcI_YLC7H1lDpPPM

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Hocam tum anlatacaklarimin ozetini bu blog yazisi yapmis zaten
Resmen ben kendimi girdum
Ben bile kendimi bu kadar iyi anlatamamistim
Annemi asiri sevmem
Babamdan nefret etmem
Hep onu kucuk gormem
Surekli onu ezilmesi gereken insan olarak gormem
Baskalariyla normal iliski kuramayan
Bunun icin caba sarf etmeyen
Kendimi asiri yuceltmem
Baskalarini kucumsemem
Hepsi var burda
Hayatimin resmen ozeti
Ben daha detayli anlatamazdim
Bence bunun uzerine cok bir sey yazmaya gerek yok zaten hepsini yazmis
Bu yazilanlar benim hayatim zaten
Kendi içinde kiler önemli yine de


İçinde olanları yaz yine de
İçinden çıkacaklar önemli
Senin bilinçaltında ne çıkar o önemli


Peki

Merhaba yine ben.
Bugun bir blog yazısı okudum.Hüseyin Hoca göndermişti.
Blogta cinsel sapkınlıkların nedenleri, sapkın insanların yaşadıkları , ruh dünyaları anlatılıyordu. Bende de sadist ve mazoşist yönler olduğu için ilgiyle okudum. Yazıda sadizm de öfkenin dışarıya yöneldiğini mazoşizm de ise kişinin  kendisine yöneldiğini söylüyordu. Açıkcası bende ikisinden de oluyor. Bazen yaşadığım olayların sebebinin diğer insanlar olduğunu düşünüyorum ve bu yüzden de insanlardan nefret ediyorum. Dışarıya yönelik yoğun öfke duyguları yaşamış  oluyorum. Bazen de yaşanan bu kötü olayların sebebi sadece ben mişim gibi geliyor ve bunun sonucunda kendime yönelik küçük düşürücü,  aşağılayıcı sözler sarf etmeme sebep oluyor. Anne ilgisinin eksikliğinde bu sapkınlıkların geliştiği söyleniyor. Bununla ilgili olarak şunu söyleyebilirim.  Ben daha 2 yaşındayken annem kardeşime hamile kalmış. İster istemez bir ilgi eksikliğinin oluştuğunu düşünüyorum. Çocukken bu durumda olmam öfke duygumu açığa çıkarmış olabilir. Cinsel fantezilerimin de bu yönde gelişmesini sağlamış olabilir. Ama bu fantezilerimi hiç uygulamadım. Çünkü bu fantezilerin başkalarına acı çektireceğini biliyorum. Bu hayattan acı çekmiş biri olarak aynı şeyi başkalarına neden yapayım ki. Sonuçta onlarında kalbi, ruh dünyaları var. Beni başkaları kırmış, incitmiş olabilir ama ben aynısını yaparsam beni incitenlerden ne farkım kalacak ki? Eşcinsel ilişkiye girmiş biri olarak söylüyorum belki bu sadist yanımdandır tam zevk alamıyordum ilişkilerimden. Sanki bir şey eksik gibiydi. Sanki karşımdakine tamamen sahip olmalıydım. Efendi olmalıydım. Bu tür insanlar anneleri sanki ona aşıkmış gibi hissederler. Bende de öyleydi sanki annem beni her şeyden herkesten çok sever diye düşünürdüm. Bende aynı şekilde onu çok çok çok severdim. O benim için sanki tanrıçaydı. Beni sever, zarar görmemi engeller, beni dış dünyadan koruyan meleğimdi. Sürekli insanlar beni memnun etmeliler, beni düşünmeliler ilgi odağı olmalıyım. Sürekli beni övmeliler. Asla kötü anlamda eleştirmemeliler. Nasihatte bulunmamalılar. Bir de neden mutlu olmak için bedel ödememiz gerekiyor ki. Her şey için bedel ödemek zorundayız bu çok saçma. Bedelsiz de mutlu olmak istiyorum. Sürekli bir mücadele veriyoruz. Her dakika bir bedel. Belki çok tembelimdir. Ya da bedel öderken acı çekmekten korkuyorumdur. Bilmiyorum. Ayrıca küçüklüğümde sürekli etrafımdaki insanlar gibi erkek olmayacağım çünkü onlar çok kabalar, küfürler,  hakaretler ediyorlar. Saçma sapan şeyler için kavga ediyorlar. Bunların hepsi bana eski ilkel insanları hatırlatırdı. Bu yüzden onlara benzememek için elimden gelen her şeyi yaptım. İlk başta konuşmama, hal ve hareketlerime dikkat ettim. Her zaman kendimi diğer insanlardan farklı buluyorum. Sanki dünyadaki tek düşünceli,  vefakar,  sadık insan ben mişim gibi.  Diğer insanlar sadece kendi mefaatini düşünür. Sadece “ben” derler. Hala da öyle hissediyorum. Belki bu yüzden diğer insanlarla ilişkilerimi kalıcı bir şekilde yürütmüyorum. Benim gibi olmasını istediğim için. Sonuçta kimse kimseye tam olarak benzemez. İnsanların yaptıklarından dolayı onlara büyük bir kin, öfke duyuyorum. Dünyadaki  kötü şeylerin sebebi sadece insanlar. İnsan olmasa evren o kadar rahatlayacak ki. Belki ben yanlış düşünüyorumdur. Bir de kendimi bildim bileli babamı hiç sevmedim. Hiç onu babam gibi görmedim ve hissetmedim. Sanki o benim düşmanımdı. Bana sürekli ne yapmamı söyleyen, beni kendisinin çizdiği kalıba sokmak isteyen biriydi. (benim gözümde) Bu yüzden sürekli ondan uzak durmaya çalıştım. Kahrolsun insanlar😪😪


Hocam eski gay
Christopher doyle
Simdi de escinselleri tedavi eden lisansli psikolog

https://www.vidivodo.com/dr-oz-show-escinsellik?fbclid=IwAR3HAZIpkkgkuKHOzN4-ZU86BDfWvQL0JZ6hMg-F1yzadQHzxtR5o2WqZ6E
« Son Düzenleme: 19 Kasım 2018, 01:30:11 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Merhaba
Suan 7. terapideyim.Terapilere başlama sebebim Gay ortamlarda bulamadığım huzuru kendimi değiştirerek bulmak. Hor... diye bir site var neredeyse hepiniz bilirsiniz. Ben de o siteye bir süre girdim. Çünkü orada bir erkekle tanışıp ömrüm boyunca onu seveceğimi ve birlikte yuva kuracağımızı düşünüyordum ancak aradığım peri masalıydı. Mesajlaştığım insanların dürüst olmayışı. Düşünün internetten biriyle konuşuyoruz daha birbirimizi tanımıyoruz benden g...mün resmini istiyor. Göndermediğinde iletişimi kesiyor.. Hadi diyelim biriyle görüştün. Daha bir şey konuşmadan dudağına yapışması. Ya da ilişki sırasında canım cicim aşkım deyip cinsel ilişki bittikten sonra seni engellemesi. Hani ben senin aşkındım? Hani beni çok seviyordun? Hani sadece ikimiz olacaktık? Birbirimizi ömür boyu sevecektik. Hepsi yalan. Aktiflerin umrunda olan sadece o kutsadıkları  s.kleri. S.kleri dışında kimseyi düşümmezler. Biz pasifler, aktifler için sadece kuklayız. Bizim sadece g.t deliğimize bakıyorlar. Kalbimiz onların umrunda değil. Ayrıca bütün bunlar benim dini inancıma tersti. Ve eşcinsellik yüzünden bazı hayallerime ulaşamadım. Eşcinselliğin zihnimden gitmemesinden dolayı da universite sınavına hazırlanamayışım. Çünkü aklımda ben kötü bir yaratığım, lanetli bir insanım diye düşünürken insan nasıl çalışabilir. Bu yüzden en büyük hayalim olan tıp bölümünü kazanamadım. Doktor olmak istiyordum ama olamadım. Artık eşcinselliğimin hayatımı etkilemesine izin veremezdim. Eşcinsellik benden bazı hayallerimi çaldı ancak artık başka hayallerimi çalmaması için terapiye başladım. Beni daha fazla etkilemesine izin veremezdim. Eşcinsel terapinin eşcinselliğimi iyileştireceğine inanıyordum. Çünkü eşcinselliğin kesin olarak genetik olduğu hiç bir yerde ispatlanmadı. Hatta Amerikan Psikiyatri derneğinde bile Genimizde yoksa doğuştan böyle değiliz. Michael Glatze gibi eskiden escinsel aktivisti olup terapi gördükten sonra bir kadınla evlenmesi. AmerikalI eskiden lezbiyen olan rap sanatçısı Jakie Hill Perry, o da şu an bir erkekle evli. Bütün bunlar eşcinsel terapiye inanmamı sağladı. Şu an 7. terapideyim nasıl hemen escinsel olmadıysam hemen de düzelmeyeceğimi  biliyorum. Zor bir süreç olduğunu da biliyorum ama sonunda değiseceğimi biliyorum. Şu an bile kendimde o kadar büyük ilerleme görüyorum ki terapiye basladığımdan beri hiç bir eşcinselle yazışmadım ve hiç biriyle ilişkiye girmedim. Kendimdeki yaraları yavaş yavaş onarıyorum. Bilinçaltımdaki şeyler gün yüzüne çıkıyor. Mesela sadist yönümü açığa çıkardım Bu benim sürekli bilinçaltımdaydı. Yani kendimi tanımazken şimdi içimdekileri gün yüzüne ne çıkarıyorum. Artık kendimi tanıyamaya başladım. İnsanlardan hep ilgi beklediğimi ve  bu ilgiyi görmediğim zaman kendimi kötü hissettiğimi anladım. Sürekli ilgi odağı olmak istiyorum. Özgüven eksikliğine sahip olduğumu ögrendim. Sevgi konusunda çok bencil olduğumu ögrendim. Çünkü sadece sevilmek istiyordum. Aslında bunun ilişkilerimizde tek taraflı olarak değil karşılıklı beklentilerimizi karşıladığımızda mümkün olacağını öğrendim. Ben kapalı bir kutuydum zihnim o kadar karışıktı ki. Ama şimdi her şey yerine oturuyor. Tabi bütün bunlar kolay olmadı .Üzüldüğüm, kendimden nefret ettigim ve  diger insanlardan da nefret ettigim günler oldu. Ama bende bazı şeylerin değiştiğini görebiliyorum. Mesela 2 hafta önce porno film izledim. Ama bu sefer eskisinden farklı olarak eşcinsel değil heteroseksüel pornosu izledim. Çünkü kendimi kadın erkek ilişkisine alıştırrmak istiyordum. Genelde heteroseksüel porno izlerken hep erkek bedenini incelerdim ve bana büyük haz verirdi. Ama ilk defa kadın vajinasi ilgimi çekti bu sefer. İlk defa bir kadınla cinsel ilişkiyi arzuladım ve olmasını istedim. Bu çok büyük değisim değil mi? Düşün bir kere  pasifsin başkasının sana sokmasını istiyorsun ama o an sen sokmak istiyorsun. Tabi bu uzun sürmedi. Sonra o ilgim yine gitti ama baslangıç olmasi iyiydi. Acele etmiyorum daha terapinin başlarındayım. Bunun olmasınının sebebini annemle arama koyduğum mesafeye bağlıyorum. Çünkü anneme yakınlaştıkça onun gibi olmak istiyorum. Onun kıyafetlerini giymek, onun gibi konuşmak, onun gibi hareket etmek istiyorum tabi bunlar feminen şeyler. Bu da kadınsı yönlerimi geliştiriyor. Aramızdaki aşırı duygusal bağı kırdım. Çünkü ben ona eşcinsel olduğumu söylediğimde beni çok azarlaması, bana hakaretler etmesi, beni anlamaması vs.... Bütün bunlar aramızdaki sevgi bağını kırdı. Ona şu an kırgınım. Aslında bu bağın kırılması iyi oldu sanırım. Terapi sürecinde eşcinsellikten kurtulmamı hızlandırmış oldu. Daha emin adımlar atacağıma inanıyorum. Ve de değisebileceğime. Çünkü değismeyen tek şey değisimdir.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Psikolog http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ
İletiyi düzenle
Moderatöre rapor et    94.123.204.185
psikolog
Global Moderator
Hero Member
*****
İleti: 3818
Profili Görüntüle E-Posta Kişisel İleti Gönder (Çevrimiçi)

Ynt: BABAMA MEKTUP: TACİZE UĞRADIM ve EŞCİNSEL DUYGULARIMDAN KURTULMAK İSTİYORUM
« Yanıtla #3 : Bugün, 06:18:58 ös »
AlıntıDeğiştirSilKonuyu Böl
Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ