Gönderen Konu: okul öncesi çocuklarda mastürbasyon  (Okunma sayısı 12586 defa)

alıntı

  • Global Moderator
  • Full Member
  • *****
  • İleti: 142
    • Profili Görüntüle
okul öncesi çocuklarda mastürbasyon
« : 09 Mart 2009, 02:43:01 ös »
Psikolog Hüseyin KAÇIN
0 555 326 22 91


"Çocukta cinsellik yoktur!" kanısı yaygındır. Halbuki gelişimin her aşamasında cinsellik vardır. Bebekler altları açıldığında bacaklarını keyifle birbirine sürter, elleri jenital bölgeye ulaşabilir hale geldiğinde keyifle dokunur. Bütün vücudu kaplayan deri, birinci yaş içinde (gelişimin hiçbir aşamasında olmadığı kadar) çok duyarlıdır. Bebeklerin görme, işitme gibi duyuları henüz çok zayıftır; etraflarında olup bitenleri daha ziyade derileri ile algılar. Tensel temas haz verir.

3 yaş civarında cinsel merak artar. Çocuklar annebabaları tuvalette ya da banyodayken içeri girmeye çalışır. Bazan bir çocuğun birinin eteğini kaldırıp altına baktığını görebilirsiniz. "Çocuklar nereden gelir?" gibi sorular başlar.

3 - 6 yaş arasında jenital bölgenin hassasiyeti artar. Çocuklar bu artan hassasiyetle erotik boyutlu birtakım deneyimler yaşayabilir: Örneğin, kumsalda oturup oynarken, avuçladığı kumları parmakları arasından süzen küçük çocuk, bacaklarının arasından kayarak akışın haz verdiğini fark eder ve bunu etrafındakilere (çekinmeden) keyifle ilan edebilir. Örneğin, denizde kasıklarına kadar suda dikilirken, dalgaların hafif hafif dokunuşunun yol açtığı izlenimleri tekrar tekrar yakalamaya çalışabilir.

Bir kere bile "kendine dokunmamış" çocuk yoktur. Jenital bölgesine rastlantısal olarak dokunduğunda hoşuna giden birtakım izlenimler alır ve bu hazzı yaşamak için tekrar tekrar dokunur. Zaten çocuklar yeni bir şey keşfettiklerinde, öğrendiklerini iyice yerleştirmek için tekrar tekrar yapmak eğilimindedir. Bunu, başka yeni bir şey ilgilerini çekene kadar sürdürürler. Bazı çocuklar ise fikse olup (yani orada takılıp) kalır.

Fikse olan çocuklar çeşitli davranışlar sergiler: Aydo'da tanık olduğumuz bazı vakalarda ve bazı annebabaların ifadelerine göre, çocuk jenital bölgesi ile uğraşırken ter içinde kalabiliyor ve soluk alış verişi değişebiliyor, yüzü kasılabiliyor; yetişkindeki yoğunluğa ulaşmasa da orgazma benzeyen bir durum yaşayabiliyor. Yetişkindekinden farkı, boşalmaya eşlik eden bir akıntının gelmemesi ve hafif hafif orgazmların, kısa sükun aralıkları ile tekrarlanabilmesi. Her çocuk mastürbasyonu bu kadar yoğun yaşamaz. Bazı çocuklar jenital bölgeleri ile, yoğun olmamakla birlikte, sık sık ilgilenir ve hafif bir keyif alışla yetinebilir.

Kız çocukların tercih ettiği yöntemler: alçak masa ya da sehpa gibi bir şeyin üstüne karınüstü yatarak bacaklarını masanın dışında bırakmak ve bacak kaslarını kurbağa gibi gerginleştirip gevşetmek; sert bir iskemlede otururken kalçalarını ritmik bir şekilde sağa sola hareket ettirmek.

Erkek çocukların tercih ettiği yöntemler: karınüstü yatarak pipisini yere sürtmek; pipisini ritmik bir şekilde avuçlamak.

Kız ve erkek çocukların tercih ettiği yöntemler: kukusunu / pipisini doğrudan elle uyarmak, iskemlenin köşesi, masanın bacağı gibi sert birşeye sürtmek; sert bir oyuncağı kukusuna / pipisine sürtmek; pelüş bir oyuncağı , ya da üstündeki örtünün ucunu toplayıp altına koyarak hareketsiz karınüstü yatmak ve kendini buna sıkıca bastırmak.

Çok yoğun olan ve uzun zaman süregiden mastürbasyon davranışlarında çocuk "bağımlılık" geliştirebilir ve vaz geçmesi zorlaşır. Ayrıca, aşırı mastürbasyonun klitoral uyaranlara fikse oluşa ve vajinal frijitideye yol açtığı da düşünülüyor.

Pipinin sertleşmesi, çişi çok geldiğinde, ılık duşun altında, ya da uykuya daldıktan yarım saat kadar sonra meydana gelebilir. Bunun mastürbasyon ve premastürbasyon diyebileceğimiz durumlarla ilgisi yoktur.

Okulöncesi çocuklarında, "tuvalete gidişi geciktirme davranışı" şeklinde ortaya çıkan, premastürbasyon diyebileceğimiz bir durum görülebilir. Çocuk oynamakta olduğu oyunu bölmemek için tuvalete gidişi mümkün olduğunca geciktirebilir. Çişini hemen hemen tutamaz hale geldiğinde tuvalete gidince (kızlar geciktirmenin son anlarında, erkekler de çişlerini yapmakta iken) erotik diye nitelendirebileceğimiz birtakım izlenimler yakalar. Oyuna dalıp tuvalete gitmeyi geciktirme birkaç kere üstüste geldiğinde, çocuk, çişini geciktirerek yapmak ile bu hoşuna giden izlenimlerin arasındaki bağlantıyı fark eder ve hazzı yaşayabilmek için (artık amaçlı olarak) tuvalete gidişini geciktirmeye başlar. Yetişkinler onu tuvalete yönlendirmeye çalışsa da direnç gösterir.

Jenital bölgesi ile yoğun ilgilenen ve / veya çişini geciktiren çocuk, annebabasının onaylamayacağı birşeyi yaptığı için kendini itaatsiz ve suçlu hisseder. Yakalanma tehlikesi içinde yaptığı için gergindir. Cezalandırılma korkusunun yanısıra, hasar alma korkusu da taşıyabilir. Kastrasyon kaygıları hissedebilir. Bu kaygı erkek çocuklarda olduğu gibi kızlarda da vardır. Çocuk yasak mastürbasyon nedeni ile pipisinin / kukusunun hasara uğraması ve / ya da annebabası tarafından kastre edilmesi kaygıları taşıyabilir. Bütün bunların yanısıra uykuya dalmada zorlanma ve / veya sık sık uyanma gibi uyku sorunları da ortaya çıkabilir. Çocuk uyumak istemez, çünkü uykuda (kastrasyon tehlikesine karşı) çaresizdir. Kaygı ve korkularının tamamı bilinç düzeyine ulaşmayabilir. Yani çocuk bunların tam farkında olmayabilir. Yetişkinler yanlış tepkileriyle çocuğun korkularını güçlendirebilir. Eğer yetişkin (belli etmemeye çalışsa da) tedirgin ise ve çocuk mastürbasyon davranışlarını herkesin gözü önünde (sergiler gibi) yapıyorsa, burada bir provokasyon söz konusudur. Sanki çocuk, annebabasına, "Siz benimle ilgilenmiyorsanız, ben kendimle ilgilenirim!" mesajı vermektedir. Ayrıca, (şiddetli suçluluk duygusundan kaynaklanan) cezalandırılma isteği gibi psikodinamikler de cereyan etmektedir.

5 - 6 yaş arasında oluşumunu tamamlamakta olan üst beninin (yani iç denetleme sisteminin) etkisi ile çocuk yasak olandan vaz geçebilir. Dürtülerini denetleme çabaları sırasında, çocukta sık sık öfke nöbetleri, keyifsiz ve bunalmış bir ruh hali görülebilir.

"Mastürbasyon hastalıklı bir davranış mıdır?", "Sağlıksız bir seksüellik midir?", "Normal midir?", gibi sorular akla gelebilir. Çocuğun cinsel içerikli davranışlarını gözlemlediğimizde, onun yeni bir haz kaynağı mı keşfettiğinin, yoksa bu kaynakta takılıp mı kaldığının ayırdında olabilmemiz çok önemli. Yeni keşifler çocuğun yaşantısını zenginleştirir; takılıp kalmak, başka deyişle fikse olmak ise yaşantısını yoksullaştırır. Çünkü bu durumda algı antenlerini, dış dünyadan uzaklaştırıp kendine çevirir.

Biz, yakın yetişkinleri - ki en yakınları annebabasıdır, dolayısı ile de en etkili kişiler onlardır - çocuğun antenlerini dış dünyaya çevirmesini sağlarsak (yani yaşantısını zenginleştirirsek ve olumlu bir duygusal atmosferi paylaşırsak) çocuk fikse olmaz. Fikse oluşun sadece iki nedeni var: (1) Uyaran eksikliği, (2) duygusal açlık.

Önce uyaran eksikliğinden söz edelim: Çocuklar olgunlaştıkça, dünyalarının çeşitlenmesi, zenginleşmesi gerekir. Uyaranları suya benzetebiliriz. Azı yetersizdir, çoğu da sel gibi yıkıcıdır. Yani çocuklara gereksinim duydukları ölçüde uyaran sunmalıdır. Uyaran eksikliği bir de uyku öncesinde yaşanabilir. Artık öğlen uykusuna gereksinimi kalmayan bir çocuğu zorla uyutmaya çalıştığımızda; ya da uykuya dalma güçlüğü olan bir çocuk akşamları uyku öncesinde yatağında uzun uzun sağa sola dönüp durduğunda, dünyası yoksullaşmış demektir. Belki bir süre, yanına onu da dinlendirmek üzere aldığı pelüş oyuncağı veya yorganının ucu ile oyalanacaktır. Bunlardan sıkıldığında, bedeni ile ilgilenirken ratlantısal olarak dokunduğu jenital bölgesinden aldığı izlenimler ilgisini çekecektir. Canı sıkıldıkça da çekici bir uğraş olarak bunu yineleyecektir.

"Mastürbasyonun ve premastürbasyonun (yazıdaki sıralamamıza göre) ikinci nedeni duygusal açlıktır." demiştik. Vakaların (kaba bir ölçümle % 80 gibi) ezici bir çoğunluğunda bu ikinci nedene rastlanmaktadır. Hemen bütün annebabalar çocuklarını sever. Fakat sadece sevmek, çocuklara yeterli değildir; onlar sevildiklerini fark etmek ister. Sevgimizi onlara; sahiden onlara ayırdığımız zamanla, ilgileniş tarzımızla ifade edebiliriz. Sağlıklı bir duygusal sıcaklık, ruhsağlıklı bir insan yetiştirmek için vazgeçilmez ön koşuldur. "Sevginin sağlıklı ifadesi" ile, çocuğu şımartmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Yanımızda otururken birbirimize sokulmak, başını okşamak, yanağına sevgi dolu dokunarak gözlerinin içine "İyi ki sen varsın!" der gibi bakmak, kucağımıza oturtmak, beden sıcaklığımızı hissettirmek, sevginin en uygun ifade şekillerindendir. Böyle yaparsak çocuğumuzun kendine yönelme gereksinimi ortadan kalkar.

Çocuğumuzun jenital bölgesiyle gereğinden fazla ilgilediğini düşündüğümüzde, durumun farkında değilmiş gibi davranarak, ilgisini başka bir yöne çekmek için birlikte bir oyun oynayabiliriz; onu kucağımıza alıp, bol resimli bir kitaba bakabiliriz; hikaye anlatabiliriz; parmakoyunu oynayabiliriz.Sadece çocuk jenital bölgesiyle ilgilendiği sırada böyle davranılması sorunu kökten çözmeye yeterli değildir. Evde annebabaları yeterince ve gerektiği şekilde ilgilenemeyen çocuklara, diğer "yakın yetişkinlerin" doğru destek vermesi de durumu değiştirememektedir.

Nevrotik ya da bilgisiz bir anne / baba veya eğitimcinin, çocuğun seksüel sayılabilecek davranışlarına gösterdiği tepkiler; çocuğa sevgisini azaltma, iğrenme, aşağılama, alaycı gülüşler, (günah / eline iğne batırırım / hastalanırsın / zayıf akıllı olursun gibi) korkutma şeklinde olabilir. Bu tepkiler çocuğun ruh sağlığını olumsuz etkiler ve onun bütün yaşamı boyunca cinsel hasarlı kalmasına yol açar! Çoğu annebabalar ve eğitimciler (başka çözüm üretemediklerinden) yasaklamayı en kolay ve etkili yol olarak seçer. Çoğu çocuk, jenital bölgeyle ilgilenmesi yasaklansa da bunu gizlice sürdürür. Annebabanın yasakladığı şeyi gizlice yapıyor olmak, güçlü suçluluk duygularına yol açar. Çocuğun cephesinden bakıldığında, güven ilişkisi zedelenmiştir.

Sanıldığından daha çok yetişkin, çocukluğunda yukarıda anlatılanlara benzer deneyimler yaşamıştır. Bu yetişkinlerin büyük bir kısmı deneyimlerini anlatmaya çekinir veya hiç hatırlamayabilir. Çünkü çocukken, tabuyu çiğnediklerinde onlara çok haşin davranılmıştır. Üstbenleri de(yani iç denetleme sistemleri de) "kötü anıları"nı bilinçaltına, bilinçli çabalarla ulaşılamaz bir yere itmiş, bastırmıştır. Ancak psikoanaliz seanslarında ya da hipnoz sırasında hatırlanabilirler.


ERKEN YAŞLARDA MASTÜRBASYON NE ZAMAN PROBLEMDİR?

Kendi kendini uyarma (mastürbasyon) davranışı, okul öncesi çocuklarda oldukça sık görülmekte. Daha büyük yaşlar için anlaşılır olan bu durumun bu kadar erken yaşta ve yoğun olarak ortaya çıkması pek çok ebeveyn için bazen kafa karıştırıcı olabiliyor.

Anne babalar için, bir zamanlar kendileri de aynı durumu yaşamış olsalar da çocuklarının mastürbasyon yaptığını kabul etmek zordur. Oysa mastürbasyon, çok erken yaşlarda bile görülebilecek bir gelişim aşamasıdır.

Aslında cinsel açıdan reaksiyon verme kapasitesi çok erken başlar ve bebekliğin ilk aylarında dahi basit haz alma davranışları dikkatli ebeveynler tarafından fark edilebilir. Çocuğun yaşı ilerleyip de kendi cinsiyetinin ayırdına vardıkça ve kendi bedeni üzerinde denetimi arttıkça cinsiyet farkı gözetmeksizin özellikle 3-6 yaşlar arasında daha ritmik nitelikte uyarma davranışları gözlenir.

Mastürbasyon, genital bölgeyi elle veya bir nesneyle uyarma, yüzükoyun yere uzanıp sürtünme gibi pek çok şekilde görülebilir, yalnız kaldığı anlarda çocuğun daha çabuk aklına gelir, uykuda tekrarlayabilir, hatta başkalarının varlığında dahi engellenemez noktalara gelebilir. Yoğunluğu gittikçe azalır, altı yaşından sonra kaybolur veya seyrek görülür.

Ebeveynler de ilerleyen yaşla kaybolacağını genellikle tahmin edebilirler ancak o an için mastürbasyon davranışının uykuda bile nüksedecek derecede yoğun olması, çocuğun sosyal ortamlarda kendini engelleyememesi ve kendisini nefes nefese yoracak kadar zorlaması da haklı olarak anne babaları bazen korkutur. En belirgin endişe nedeni ise bu eylemin şu anda ya da gelecekte çocuklarına zarar verebileceği düşüncesidir.

Mastürbasyonun bedene zarar verebileceği inancı bu yüzyılın başına kadar geçerliliğini korumuş ve impotanstan (iktidarsızlık) tüberküloza kadar birçok hastalığa neden olabileceği düşüncesiyle sınırlamalar getirmenin ötesinde önleyici tedavi yöntemleri bile denenmiştir. Ancak bugünün anlayışına göre; şu anda veya gelecekte zararlı olacağı düşüncesiyle sınırlamalar koymak gereksizdir. Üstelik; ayıplama, cezalandırma gibi tutumların neden olacağı suçluluk duygusu çocuğun cinsel ve ruhsal gelişimi açısından daha yıpratıcı olabilir. 

Mastürbasyon çocuk gelişiminin beklenen bir evresidir, sık görülür, şu anda ya da gelecekte fiziksel ve ruhsal sorunlara neden olacağı düşünülmez, okul çağına geçerken büyük olasılıkla kaybolacaktır. Günlük yaşam kalitesini etkilemediği ve mastürbasyona başka yakınmalar eşlik etmediği sürece ebeveynin aşağıda özetlenen basit müdahaleleri yeterli olacaktır:

- Yaptığının yanlış olduğunu düşünmesine neden olmayın

- Cezalandırıcı, yargılayıcı ayıplayıcı ifadeler veya tavırlardan kaçının

- Başkalarının önünde yapmasının görenleri rahatsız edebileceğini öğrenmesini sağlayın

- Daha uygun zamanlar ve mekanlar tercih etmesi konusunda yönlendirici olmaya çalışın

- Aşırı noktalar vardığını düşünüyorsanız ve gerekirse ilgisini değiştirebilecek aktiviteleri özendirmeyi deneyin

- Çocuğun yakın çevresini bilgilendirmek ve gerektiğinde desteğini almaktan çekinmeyin

- En önemlisi de mastürbasyona başka problemlerin eşlik edip etmediği konusunda dikkatli olun

Peki; ebeveynler bu sorunla dışardan yardım almaksızın her zaman kolaylıkla başa çıkabiliyorlar mı veya bir başka deyişle mastürbasyon davranışının klinik bir problemin işareti olabileceği durumlar yok mudur? Bu sorunun yanıtı, evet. Mastürbasyon ya da kendini uyarma davranışının bir hekimi ilgilendirdiği zamanlar da vardır elbette. Bu noktada ebeveynlerin ayırt etmesi gereken nokta: Mastürbasyon başlı başına bir davranış olarak mı gözleniyor yoksa başka yakınmalar ve davranış problemleri eşlik ediyor mu?

Kardeş doğumu, ayrılma deneyimi vb travmatik yaşantıların çocuğun çevreyle uyumunu zorlaması, genitoüriner hastalıklar ve birçok stres faktörü başlangıç için tetikleyici olabilmektedir. Ayrıca cinsel konularla aşırı uğraş, tuvalet problemleri ve depresif yakınmaların mastürbasayona eşlik ettiği durumlar cinsel istismarı dahi akla getirebilir. Bazı epilepsi türleri mastürbasyona benzer görünümde karşımıza çıkabilir. Sosyal ortamda kendini frenleyemeyen, daha doğrusu yargılama becerisi zayıf çocukların zeka düzeyleri de hesaba katılmalıdır. Bunlar belli başlı örnekler ve elbette çoğaltmak mümkün. Bütün bunların ötesinde çocuğa ait aile ortamı ve sosyal çevrenin de durumu değerlendirmek ve yargılamakta yetersiz kaldığı, tutarsız davrandığı durumlarda dışardan profesyonel yardım aranması da çocuk adına yerinde bir çaba olacaktır.

Özetle, tek başına görülen mastürbasyon davranışı beklenen bir gelişim süreci ise de ilave zorluklar ve davranış problemleri varsa bir profesyonel yardımı gerekebilir ve bunun için de çocuğun bireysel özellikleri, aile ortamı ve sosyokültürel çevresi de göz önünde tutulmalıdır.  Dr. A Mert
« Son Düzenleme: 08 Mart 2012, 12:25:56 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4067
    • Profili Görüntüle
Ynt: okul öncesi çocuklarda mastürbasyon
« Yanıtla #1 : 12 Şubat 2013, 09:30:59 öö »
...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4067
    • Profili Görüntüle
Ynt: okul öncesi çocuklarda mastürbasyon
« Yanıtla #2 : 27 Şubat 2017, 02:05:25 ös »
..