Gönderen Konu: Kaybediyoruz (dil)  (Okunma sayısı 4634 defa)

alıntı

  • Global Moderator
  • Full Member
  • *****
  • İleti: 142
    • Profili Görüntüle
Kaybediyoruz (dil)
« : 08 Haziran 2009, 02:15:36 öö »
Levent KAÇIN

Bir milletin kültürel değerlerini en başında dil gelir. İnsan topluluklarını bir kitle veya yığın olmaktan çıkararak, aralarında duygu ve düşünce birliği olan bir toplum haline getirir. Bu bağlamda milletlerin gelecek nesillere bağışladığı en büyük ve kıymetli miras dildir. Bireyin topluma uyum sağlayarak hayatını devam ettirebilmesi , o toplumun kültürünü , inanç ve değerlerini benimsemesiyle mümkündür. Bunun en etkili yolu ise dildir.
Dilde etkileşim kaçınılmazdır.Ülkelerin kalkınmasında milletlerarası ilişkilere bağlıdır. Milletler arası ilişkiler arttıkça dilde etkileşim mutlaka olacaktır. Bu etkileşimi olumlu hale getirmenin en önemli yolu yabancı dil araç olarak kullanılmalı hiçbir zaman amaç olmamalı.Güçlü toplumların dilleri bu etkileşimden zarar görmez fakat  sömürge ülkeleri ve az gelişmiş ülkeler için bunu söyleyebilmemiz mümkün değildir.
Ünlü Fizikçi Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Bir konuşmasında şöyle diyor. “Bir milleti yok etmenin yolunun o milletin dilini unutturmaktan geçtiğini belirterek, 1945'lerden bu yana Türkiye'de de süren bu süreçte sona gelindi. Türkçe, yüzde 50'si İngilizce olan bir dil haline getirildi” Bunun için çok fazla örneğe ihtiyaç olmasa gerek , işten eve gelirken önünden geçtiğiniz işletmelerin isimlerinde görebilirsiniz,evde televizyonu  biraz daha dikkatli seyrederseniz magazin yada spor programlarında kullanılan dilinde özünden saptırıldığının gözlemleyebilirsiniz, bir çok konuşmacı bilgisini ve kültürünü daha iyi gösterebilmek için olur olmaz yerlere yabancı kelimeler serpiştiriyor. Yasadışı yerine illegal, özgeçmiş yerine cv, eş yerine partner, hoşça kal yerine bay bay, yarı zamanlı yerine part-time, berber yerine kuaför kelimelerini kullanmak bizi daha mı bilgili yapıyor, yoksa daha mı havalı?
Milli bütünlüğümüz ve geleceğimiz açısından üzerinde hassasiyetle durulması gereken en önemli konu olan dili, tedavisi mümkün olmayan hastalığımız batılılaşma sevdamız yüzünden bölünmeye yol açacak şekilde mahalli konuşma dillerinde eğitim öğretim tuzağına düşürmeyelim. Dilimiz siyasete alet etmeyelim ettirmeyelim. Ortak amacımız kökünün sağlamlığı ve anlatım yolları bakımından dünyanın en işlek ve en zengin dili olan Türkçe‘mizi Dünya dili yapmak olmalı. Dilimize sahip çıkalım.
Kalın sağlıcakla



Ek:

ESKİDEN
Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az  bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.."
ŞİMDİ
"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni.. Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. 'Hav ar yu yavrum?'"