Gönderen Konu: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?  (Okunma sayısı 10020 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?


İstanbul yolundayım  aradan uzun bir zaman geçti. Yazıdan şiirden hatta müzikten bile elimi eteğimi çektim -niye çektim bilmiyorum ama- şimdi yaşadığım gelişmelere dair bir kaç şey yazmak istedim. Bu uzun süreçte çok zor zamanlardan geçtim. Kız arkadaşımla yaşadığım sıkıntılar bu dertli çocuğun gururunu incitti. Yine kendini sorgulamaya başladı. Hatta bir ara ya kız arkadaşımı tamamen terk etmeyi ya da her şeyi anlatıp onun belki beni terk etmesini beklemeyi bile düşündüm. Sağolsun hani benim şu çok sevdiğim, çok bağlı olduğum arkadaş ikna etti ve sustum. Bu yakın arkadaşım belki de annemin babamın oğlu değil ama benim öz kardeşim gibi bana yakın. Bilmiyorum belki de annem babam onu yapmayı unutmuşlardır  tövbe estağfurullah  yani tabi ki kader bana böyle bir dost nasip etmiş çok şükür... bugünlerde bu arkadaşım bir kıza karşı yakınlaşma çabası içine girdi. Aman Allah'im bu benim için ne katlanılmaz bir durum! Yok yok şimdi öyle değil. Tabi ilk başta biraz huysuzluk yaptım, ister istemez düşünceye daldım. çok garip bir şekilde kaybetme korkusu kıskançlık duygulari arasında kaldım. İşte tam bu noktada Hüseyin hocamın söylediği seçim gerçekleşmis oldu. Madem bu çocuk benim dostum o zaman ben sağlıklı düşünerek bir seçim yapacağım. Arkadaşım zaten bu dostluk adına yapacağı her şeyi yaptı. Ona olan EŞCİNSEL hislerimi kendisine açıkladığım halde beni her halimle kabul ederken kurtuluşum için de her zaman benim yanımda oldu. Kendim için yapmadığım şeyleri o yaptı, yanlışlarım için günlerce saatlerce konuşup beni ikna ederken bir yandan da tıkandığım yerlerde yol gösterdi.  Artık bu dostluk adına bir şeyler yapılacaksa sıra bana gelmişti. Şimdi ben eğer gerçekten onun dostluğuna talipsem onun kız arkadaşı gerçeğini kabul edip onu öyle sevmeye, beni ele geçiren eşcinsel duygularımdan arınarak onunla yalnız dostluk bağıyla devam etmeye karar vermeliydim. Böyle yapınca her şey yoluna girmiş oluyordu. Yani ben  belki eşcinsel aşk derecesinde bağlı olduğum kişinin başka biriyle (kız arkadaşı) yaşayacağı ilişkiyi kabul edemeyip saçmalamaya devam edeceksem seçimim onun dostluğu değil, onun eşcinsel aşkı olmuş olacaktı. Ve böyle bir seçim yapınca doğal olarak onu kaybetmiş olacaktım. Onun dostluğunu seçtim. Bu seçimden sonra gördüm ki artık daha rahattım. Çünkü kıskanmamı gerektirecek hiç bir şey yoktu, ben onun dostuydum, kız arkadaşı onun kız arkadaşıydı. Ve bu düşünce yavaş yavaş otururken farkettim ki ona karşı ısrarlarım ve sürekli onunla bir şeyler yapma isteğim azalmıştı. şimdi ona dair olan şeyleri eskisi kadar takmıyorum hatta arkadaşıma kız arkadaşı konusunda yardım etmeye çalışıyorum. Farkettiğim bir şey daha vardı aslında ben bunca zaman arkadaşımın gözünde ister istemez eski saygınlığımı kaybetmiştim. tamam beni seviyordu değer veriyordu ama onu bu kadar yıpratınca ve benim dostluktan sandığım, onun ise yanlış bağlılığımdan dolayı ettiğimi bildiği ısrarlarımla onu boğmuş oldum. Onun gözünde artık sözlerim tesirsiz bir hale gelmiş oldu. Her neyse zaman gösterecek neyin ne olduğunu... Onu anlıyorum ve zamanın iyilestiriciliğine bırakıyorum bu durumu...
Şimdi dönelim bana   kız arkadaşımla çok iyi gidiyor. Mesela geçen onun doğum günüydü. Ona çok güzel bir kutu hazırladım ve o gün boyunca beraberdik. Güldük eğlendik... Daha önceki yazılarımda da söylemiştim ara ara hareketlenmeler olduğunu. Atıyorum cilveli işveli gayet samimi bir kaç mahrem espirili mesaj ile bu hareketlenmeyi yaşayabiliyorum. Artık inşallah mutlu sona iyice yaklaşıyoruz da doğruyu söylemek gerekirse ben çok heyacanlıyım ve hala çok korkuyorum. Bazen kız arkadaşımla olmaktan mutluyum ama bazen bu korkular heyecanlar bana ben ne yapıyorum dedirtiyor. Ama bunu da ciddi bir destek alamayışıma bağlıyorum. Çünkü sadece dört terapiye gidebildim. İnşallah bir hafta sonra tekrar TERAPİ'ye gideceğim. Okulum bu sene bitiyor ve nişan evlilik işleri de iyice yaklaşıyor. Bu arada yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Yine bir gün iyice bunaldığım ve kendi kendimi denemek için yanıp tutuştuğum, kendimi aşağıladığım bir gün karar verdim ve geneleve gittim. Gördüğüm manzara iğrençti. Bir kadın ile nasıl anlaştığımı anlamadan bir yatak odasında buldum kendimi. Yaşlı bir kadındı. Ne bileyim ben belki oradaki genç kızlardan olacak sandım. Ama hepsi boya fıçısına düşmüş gibiydi değişen pek bir şey olmayacaktı. Neyse odaya girdim kadınla pazarlık esnasında konuşurken de farkettim ki kadın baya baya erkek gibi küfür ediyor. Ağzım açık kaldı. Kadına biraz konuşmak istediğimi söyledim ve iki üç dakika anlattım. İlk olduğunu pek bir şey bilmediğimi, hassas bir insan olduğumu falan... Sonra kadın sen soyun geliyorum dedi ve benden aldığı ücreti kasaya vermek üzere gitti. Nerdeyse heyacandan ölecektim. Allah'ım düştüğüm duruma bak diyorum kendi kendime. Korkuyorum soyunmadım tam olarak. Ne olur ne olmaz diye kadını bekledim. Bu arada bizim küçük oğlanın anladım ki hiç uyanmaya niyeti yok. Elliyorum, oynuyorum aklımdan türlü türlü kadın erkek fantazi geçiriyorum ama tık yok. Hatta artık eşcinsel fantaziler kurdum yine tık yok. Nefesim kesilecek nerdeyse, kalbim yerinden çıkacak sandım. Ciddi ciddi orada hastanelik olacağımı düşündüm. Kadın içeri geldi hepsini çıkar yatağa uzan dedi. Tabi öncesinde zorla bahşişini de aldı benden. Ben ilk olduğum için oral seks yaptı. Ama bizim oğlanın hiç uyanmaya niyeti yoktu. Artık delirmek üzereydim. Öyle kötü bir haldeydi ki bizim oğlan onu bu yaşıma kadar hiç o halde görmemiştim. Nerdeyse içine kaçacaktı yav. Ben elledim kadın elledi, olmadı üstüme çıktı zıpladı kafayı yiyeceğim hala uyanmadı. En son yine ellerken hiç uyanmadığı halde kaza ile boşalmış oldum. Malesef hiç bir şey yapamadım... Aaa üzüldüm dedi kadın sonra çıktı gitti. Giyindim üstümü arkama bakmadan çıktım gittim... Sanki dünya yıkılmıştı o gün. çok kötüydüm. Ama kardeşim sen de gördün duygusal bir zemin olunca defalarca kez uyandı bizim oğlan. Sen orada hiç tanımadığın nenem yaşında ne idüğü belirsiz, ilk defa gördüğün bir kadına karşı ne bekleyeceksin ki bu oğlandan? Demedik mi biz mesele cinsellik değil, cinsellik bir sonuç diye? Önce sen erkekliği öğren erkek kimliğini geliştir, kızlarla duygusallIıklar yaşa, o zaman uyanmazsa kız ona. Ki çok şükür samimi duygusal anlarda uyandığını görüyorum çok defa   neyse öyle işte, eşcinsel eğilimleri olan kişilerin kendilerini (erkekliklerini) sınamak adına genelev bir iyi bir çözüm değil. Tamamen hayal kırıklığı ki zaten heteroseksüel olan bir çok insan da geneleve gidip bir çok sorun yaşayabiliyor.
Şimdi biraz da mantık yürütelim. Bir adam düşünün. Bu adam öyle güzel hikayeler yazıyor ki ve öyle karakterler kaleme alıyor ve her karakteri farklı farklı serüvenlerle süslüyor ki hiç biri birbirine benzemediği gibi her birinde farklı bir üslup kullanıyor.


Eşcinsel eğilimleri olan kişilere seslenmek istiyorum. Eşcinsel Terapi forum sitesinde okuduğunuz bazı hikayelerdeki dil çok çarpık. Bazı hikayelerde çok ayrıntı var bazıları çok alaycı, bazıları ise sanki psikolojik bir kaynak niteliği taşıyor. Üstelik bunlardan bir kaç tane de yok elinde, onlarca yüzlerce var. Her gün her hafta bir yenisi ekleniyor ve diğerleri de devam ederek çoğalıyor eşcinsel tedavi hikayelerinin. Şimdi bu adam (Psikolog Hüseyin Kaçın) böyle bir kurgu yeteneğine, böyle bir edebiyat düşüncesine ve verimliliğine sahipse oturup romanlar hikayeler yazsa çok güzel para kazanır hakikaten. Ve türk edebiyatına adını altın harflerler yazdırır. Yoksa kendi yarattığı bu karakterleri hikayeleri  bir internet sitesinde toplayıp bunlar benim danışanım, onlar varlar ve gerçekler mi der acaba? Sizce gerçekten bu kadar çok karakter ve olay yaratma yeteneği olan ve her yazıda çok ayrı hatta bazen saçma bir üslup kullanan bir insan olabilir mi?  yani mantıklı mi böyle bir adamın olması. Varsa bile gider roman yazar yani  ya da senarist olur oysa eşcinsel tedavi gören kişilerin tedavi süreçlerine dair yazdıkları hikayeler burda kardeşim. oku anlamaya çalış sonra da iyileşmek adına niyetin varsa terapi için randevu al git uğraş,iradeni ortaya koy çabala

Her neyse bu sefer çok kısa yazacaktım ama yine biraz uzattım galiba... Günler çok yoğun geçiyor zaten. Allah herkese bu imtihanda (eşcinsellik)  gerçek kimliğini (erkeklik) kazanmak için güç kuvvet ve irade versin...

Pazar günü beşinci terapimizde görüşmek umuduyla....
« Son Düzenleme: 18 Kasım 2014, 10:52:57 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #1 : 02 Aralık 2014, 03:33:16 öö »
En son terapiden sonra tekrar yazmak istedim . Yani beşinci terapiden sonra... Ancak yazmak benim için öyle kolay bir iş değil. Geriye hiç dönmeden hızlıca yazınca tamamen mantıksal bir yazı olmuş gibi hissediyorum ve insanları boğuyormuşum gibi geliyor. Bir de yazarken de bir mükemmeliyetçi havaya kapılıp kurduğum cümlelerde bütün ihtimalleri düşünmek zorunda kalıyorum. Yani yazmak benim için zor, stresli bir iş...
 Terapiden sonra Istanbul'da gezerken terapilerle birlikte kaydettigim aşamayı düşündüm. Artık eski ben yavaş yavaş da olsa yerini yeni bene bırakıyordu. Bu terapide iki kişi ile tanışma fırsatım oldu. Farklı hayatların içinde aynı hikaye... Alışılamamış, anlatılamamış bir derinliğin içinde kaybolmuş yıllar... bu iki kişiden biriyle ortak yanlarımiz vardı. Yine aynı hikayenin içinde hayatın gerçekliğine bile bile boyun büktüğümüz obsesif tiplerdik biz. Taktığımız şeyler farklılık gösterse de insana yaklaşım tarzımız aynıydı. Obsesif bir vicdan taşıyorduk içimizde. Aslında hayatında içten içe mükemmeli arayan ve bu uğurda yalnız kalan kimsesiz insanlardik biz. Aslında bizler bir insana güvenmenin ne demek olduğunu anlamaya o kadar muhtacız ki her tanıştığımiz insanda bir sorgulama süreci içine giriyoruz. Bu sorgulama süreci, küçük ipuçlarından hareketle salt mantıksal zannettiğimiz yanlış çıkarımlarımlarımizla buluşunca önyargılardan bir duvar örüyoruz karşıdaki insana karşı. Ve ilişkiler mesafeli ya da başlamadan öylece kalıyor. Bu konuyla ilgili olarak eski yazılarımdan birinin giriş kısmında şöyle demiştim:
"  Eğer bir eksikligimizden dolayı insanlardan farklılaşmış hissediyorsak kendimizi, bizi anlamayan, farkedemeyen ya da farklılığımız hakkında herhangi bir fikre sahip olmayan veyahut yanlış fikirler edinmiş insanlara karşı ağır bir sorumluluk yükleriz. Diyelim ki bu insanlar dindarsa ve anlamamışsa durumumuzu dini anlamda yeterli bir olgunlukta değildir bizim için... Eğer milliyetçi, vatansever bir insan olduğunu iddia ediyorsa ve anlamamışsa durumumuzu yine ne kadar konuşursa konuşsun vatansever bir insan değildir; çünkü bizi anlamamıştır, sevememiştir. Ve ya çok yakın olduğumuz bir arkadaşımız, durumumuz hakkında hiç bir şey bilmiyor ya da tamamen yanlış fikirler içindeyse aslında o kişi ne yaparsa yapsın çok da yakın bir arkadaşımız değildir bizim için.  Böylelikle insanlardan kopuyoruz, arkadaşlıklarına yeterince değer vermediğimiz gibi kendimizi de gerçek anlamda bir arkadaşlık duygusuna kapatıyoruz. Anlaşılmak kaygısı içinde bulunmamız normaldir. Her insan anlaşılmayı istediği gibi  bir de kolay kolay anlatılmayacak bir sıkıntı içindeyse  anlaşılmak isteği de bir o kadar artıyor sanki. Ancak bu bizim insanları bilmediği bir şeyden dolayı yargılamamızı gerektirmiyor." Işte böyle... Insanlar bize dair bilmedikleri ile kalsın, bildikleri ile yola devam etsin; önemli olan da bu zaten... benim takıntılarım bu kişiye göre çok daha fazlaydı anladığım kadarı ile ama ben buna rağmen insanlara karşı ördüğüm duvarımi büyük ölçüde yıkmıştım. Üniversiteye kadar hiç bir insanı tam anlamıyla sevmedim, sevemedim. Hatta kaçardım da insanlar ile etkileşim kurmaktan, sıkılırdim. Üniversite benim takılı kaldığım memleket atmosferini delince olmuş olmalı ki artık insanlarla ilişki içine girmeye başladım. Benim hayatımda belki yoğun belki ters belki yanlış da olsa çok büyük bir bağlılıkla sevdiğim erkek arkadaşımın olması bu obsesif yapının kırılmasında bir etkileşim belki de bir yol gösterici oldu. Farkında olmadan da olsa takıntılarım için "bilişsel davranışçı bir terapi" arkadaşlığı yapmıştık. Bunu ise süreci daha iyi anlatmak adına geçmişte yazdığım bir yazı ile şöyle özetleyebilirim: " Ben çok uzun zaman önceden itibaren okb sıkıntısı çekiyordum. Lise son sınıfa geldiğimde takıntılarım iyice artmıştı. Artık banyo yapmak, evden en son çıkacak kişi olmak, gece uyku saati geldiğinde en son yatağına gitmek, abdest almak ve daha bir sürü normal davranış artık benim için işkence haline gelmişti. Aynı dönem bir de üniversite sınavı stresi de vardı. Hafta içi sabah okula gidiyorum, okuldan sonra dersaneye ve hafta sonu da dersaneye gidiyordum. Okula yaklaşık yirmi dkda gidilebilir bir mesafede oturuyordum ancak hazırlanmak o kadar uzun sürdüğü için yaklaşık iki buçuk saat önceden kalkıyordum. Evden çıkmadan önce kapıları pencereleri tek tek defalarca üçer defa sayıp kontrol ediyordum. Bazen evden çıkıp gittiğimde dönüp tekrar kontrol ediyordum.  Banyoya giriyorum mesela, ailemin tepkilerine rağmen en iyi ihtimalle bir saatten önce çıkamıyordum. Bunu onlara açıklayamıyordum. Abdest ya da gusül abdesti almak istediğimde bir türlü besmeleye takılmadan devam edemiyordum, dakikalarca süren besmele merasiminden sonra uzuvları canımı acıtarak defalarca yıkıyordum. Hatta çok iyi hatırlıyorum bir defa namaz abdesti alırken istem dışı bir şekilde süreyi farkettim. Sadece namaz abdesti 15dk sürüyordu. Gece yatmadan önce pencereleri kapıları defalarca kontrol ediyordum, olmadı baştan deyip tekrar tekrar aynı kontrolleri yapıyordum. Prizleri, elektrikli aletleri her şeyi aynı şekilde gece uyurken başımıza iş getirir diye  korkup tekrar tekrar kontrol ediyordum. Çok ilginç bir tanesini söyleyeyim: gece yatmadan önce ışık kapandı mı diye karanlık odada düğmeyi kontrol ediyordum defalarca ya da fişi çektim mi diye prize bakıp iki deliğini görüp elleme ve sayma ihtiyacı hissediyordum. Ve yaptığım kontrollere numara veriyordum hepinizin bildiği gibi. Artık aklım iyice zorlanıyor, takıntılar geçmedikçe de sinirim bozuluyor, aklımı kaybedeceğim diye düşünüyordum. Çok çaresizdim hocaya bile gittim ama dediklerini yapmadım. Üniversitede okulun içindeki birimden yardım aldım. Haftada bir defa danışmanimla bir saat geçiriyordum. Ilk görüşmede bana ilaç kullanmam gerektiğini çünkü çok ilerlediğini, rahatlamam için gerekli olduğunu söylediler. Yaklaşık altı ay boyunca ilaç kullandim. Yavaş yavaş dozunu artırmistik. En son 40mg iken bırakmıştım. Ancak etkisi olmadığıni düşündüğüm için bırakmıştım. Bu tedavi sürecinde yoğun bir okul ve sosyal hayatım olmuştu. Ortam değişk ve takıntılı olduğum bir çok şeyle yüzyüzeydim. Bundan önemlisi iki arkadaşıma durumumu anlattım ve onların yardımı çok işime yaradı. Vaktimin çoğu onlarla geçiyordu. Çok sevdiğim insanlar oldukları için benim üzerimde yaptırım güçleri vardı. Mesela yanyana abdest alırken bir defada alacaksın bir şey olmayacak, olacaksa günahı benim gibi rahatlatıcı cümlelerle beni kontrol ediyorlardi. Bu uygulamaların dışında sürekli konuşuyorduk ve takıntılarim konusunda beni engellemek adına temellendırmelerde bulunuyorlardi. Yine örnek vereyim: aynı tabaktan kimse ile yemek yiyemezken arkadaşım yemekhanede kendi tabağımdan yiyordu ya da benim onun tabağından almam için ısrar ediyordu. Benim inadıma üzerimi kirletiyor temizlememe izin vermiyordu.Ama bu tip şeyleri yaparken kırmadan incitmeden gayet samimi bir şekilde, espirili şakali bir şekilde yapıyorduk. Kendi ısırdığı bir şeyi ben hiç farketmeden ağzıma aldığımda söylüyordu ve benimle dalga geçiyordu. Saatlerce belki mesela en çok takıntım olan abdesti konuşup ikna ediyorlardı. Ilacı bıraktım demiştim ya ışte o zaman aslında ben farketmemiştim ama gerçekten bir çok konuda rahatlamıştim. Sadece gusül ,namaz abdesti ve namazdaki besmelede şiddetle takılıp kalıyordum ve bu yüzden çok fazla zaman harcıyordum. Bütün bunlar olurken ben de kendimi çok zorladim. Büyük bir irade gösterdim. Arkadaşlarımın temellendirmelerini takıldığım anlarda ve normal zamanlarda düşündüm. Hem hayatımın yoğunluğu hem iradem çok şükür ki bütün bunlari geride bıraktı." Yani böyle ışte... Diğer yandan ona olan bağlılığım yüzünden başıma gelen bütün hayal kırıklılıklarımın, incinmişliklerimin bana öğrettiği erkek kimlik gelişimimi konuştuk. Hüseyin hoca ile bu konuyu konuşurken bir erkeğin erkek arkadaşları ile olan sosyal ilişkisine bir çeşit döllenme tabirini kullanmıştık. Evet, erkek kimlik gelişimi için erkeklerle sosyal yakınlıklar bizim için bazen zor bazen acı da olsa bu süreç bir etkileşim bir döllenme süreci. Terapide tanıştığım bu kişinın hayatında  böyle bir yakınlık bulunmaması belki bana göre acı çekmemesine sebep olmuş olabilir ancak onun yaralarının gizli kalmasına da sebep olmuş. Ve haliyle ortada bir sorun görünmeyince çözüm de olmamış. Aslında terapide tespit ettiğimiz şey buydu: bu kişi benim çok sevdiğim arkadaşımdan önceki halimin aynısı. 
Bir de bu kişi ile ortak olarak konuştuğumuz yalancılık hissi var. Yalancılık hissi de aslında obsesif bir vicdanın ürünü. Hiç bir insan karşıdaki insana hiç bir zaman tüm benliği ile görünmez. Yani insanların muhakkak kıyıda köşede hiç kimseye göstermediği sevinçleri, hayal kırıklıkları, korkuları, kaygıları vardır. Eşcinsel eğilimlerimizle var olduğumuz dünyada, ilişkilerimizde bu eğilimleri saklama ihtiyacı aslında süreç açısından faydalı bir durum. Çünkü eşcinsel eğilimlerin karşıdaki insana aktarımı bir bakıma bu eğilimlerde bir rahatlamayi sağlayabilir. Bu eğilimlerde rahatlamak yerine -faydası tartışılsa bile- gerçeği saklayarak belki de zorunlu olarak erkek kimliğinin gelişimine katkıda bulunulabilir.  Bir insanla eşcinsel eğilimlerin olduğunu anlatarak dostluk kurmakla eşcinsel eğilimlerini saklayarak dostluk kurmak çok farklı şeyler. Yani genel arkadaşlık ilişkileri içinde vicdan yapıp eşcinsellikten bahsetmek yerine, saklayıp  onlardan biri gibi olarak ilişkiye devam etmek bence daha doğru. Ancak bir insana anlatırken çözüm için anlatmak ayrı mesele. Böyle bir anlatış da ancak belli bir arkadaşlık, dostluk birikiminden sonra olmalı. Bir arkadaşlık ilişkisinin başında eşcinsel eğilimlerimizin olduğunu söylemek ilişkiyi durdurabilir ya da bitirebilir. Şu da unutulmamalı ki bir insana eşcinsel eğilimlerimizi bugünlük ya da yarınlık değil ömürlük anlatıyoruz. Anlatırken bunu göze almak ve karşıdakinin bunu taşıyabilirliğini iyi düşünmek gerek.
Son olarak terapide tanıştığım kişiden öğrendiğim bir şey daha vardı. Onun konuşmalarından anladığım kadarıyla ben insanların söylediklerini çabucak kabul ediyorum. Evet kendimde bunu hissettim. O öyle değildi, kafasına yatmayan bir şey için inat edip dik durabiliyordu. Bu özelliği benim için elde edilmesi gereken bir durum diye düşünüyorum. Şimdilik yazacaklarım bu kadar... kendi terapime dair yazacaklarım da var ama yoğunluktan fırsat bulamıyorum. herkese kolay gelsin...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #2 : 09 Aralık 2014, 10:40:32 ös »
kız arkadaşımla her şey iyiye giderken geçenlerde okul çıkışı eğer yanlış anlamadı isem başka bir erkeğin ona baktığını gördüm. sonra kız arkadaşıma bahsettim. o da o erkeğin eğer yanlış anlamadı ise ona baktığını fark etmiş. her aklıma geldiğinde geriliyorum sinirleniyorum. kız arkadaşımın bir suçu yok ama o şerefsize ne yapmam gerekiyor? çok heyecanlanıyorum. kusura bakmayın. yine mesaj ile sormak zorunda kaldım.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Nerde kalmıştık en son? Haa evet beşinci eşcinsel terapi için ıstanbul'a gitmiştim. Vay be nerden nereye... çok şükür... binlerce kez şükür olsun... kısaca yazacağım. Biliyorsunuz ben yazınca detaya gömülüyorum. hem bu sefer eğlenerek yazmak istiyorum. Çünkü çok mutluyum. özgüvenim hiç olmadığı kadar iyi. Ama biraz kafam karışık. Kız arkadaşımla çok çok iyiyiz. Beraber saatlerce vakit geçiriyoruz. Evliliğimizle ilgili planlar yapıyoruz. Espriler, şakalar hepsi çok güzel... hatta dün epey bir yakınlaştık. Onu gerçekten istedim. Muhafazakar yapımızdan dolayı çok fazla yakınlaşmamiştık bugüne kadar. Dklarca saçlarımla oynadı. burun burunaydık. El ele tutuştuk, çok samimiydik. Ellerini tuttum, ellerini defalarca öptüm, yüzümde gezdirdim. Her şey çok güzeldi. Ciddi anlamda sertleştiğimi de farkediyordum. Çok hoşuma gidiyordu. Ama şöyle bir gerçek var. Biraz uzaklaşınca o zevk anı geçiyordu hemen. Ve zevk suyu denen o sıvının aktığını hissettim. Ama eve geldiğimde farkettim ki çok fazla değilmiş. Bir erkekle bunları yaşasam çok daha fazla akacağından eminim. Işte kafam bu yüzden karışık. Evet gerçekten bir zevk alıyorum ama bu ne kadar böyle sürecek ? Ya da bu durum normal mi bilmiyorum. Aslında şöyle düşünmem gerek sanki: hani çocuklar cinsel kimliği sekillenmeye başladığı ilk zamanlar nasıl kafası karışıksa şu an benim de öyle oluyor. her şey o gelişim süreci çerçevesinde düşünülünce normal gidiyor. Bir zevk var ama aynı zamanda bir belirsizlik. içimde kelebekler uçuşuyor ama bir yandan korkuyorum da sanki. Kafamda kadın şeması hiç yok. Zihnim yeni şemalar oluşturuyor. Bu şemaların oluşması için daha fazla yaşantıya ihtiyacım var diye düşünüyorum. Kız arkadaşımla olan yakınlaşma anlarını zihnimde canlı tutmaya çalışıyorum. Onun ve benim o anda kullandığımız cümleler aklıma geliyor, içim bir hoş oluyor. Çok taze hisler... düşününce bile etkileniyorum. ama çok güzel... şimdi ona yazdığım mesajlar bile daha samimileşti. Tekrar tekrar görüşmek arzusu içindeyim. Ancak gelişimin belki biraz pürüz içinde olması da zihnimin eşcinsel şemalar ve yaşantılarla dolu olmasından kaynaklanıyor. Heteroseksüel şemalar arttıkça ve geliştikçe eşcinsel şemalar geride kalacak insaallah... Öyle işte şimdi pek yazasım gelmiyor açıkçası. Aktif pasif saçma sapan bir ruh hali içindeyken, kızlar zerre kadar alemimde yokken, çok şükür bu halime... isteyin yeter, inanın yeter... işin kolayına kaçıp ben böyleyim demek yok. Bu kadar işte...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #5 : 04 Aralık 2015, 07:15:29 ös »
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #7 : 19 Ağustos 2016, 12:15:00 ös »
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #8 : 21 Aralık 2016, 08:30:11 öö »
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #10 : 23 Mayıs 2017, 08:50:30 ös »
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Ynt: SEÇİM: ERKEK ERKEĞE EŞCİNSEL AŞK MI YOKSA ERKEK ERKEĞE DOSTLUK MU?
« Yanıtla #11 : 21 Mayıs 2023, 06:30:25 ös »
Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Psikolog http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ
İletiyi düzenle
Moderatöre rapor et    94.123.204.185
psikolog
Global Moderator
Hero Member
*****
İleti: 3818
Profili Görüntüle E-Posta Kişisel İleti Gönder (Çevrimiçi)

Ynt: BABAMA MEKTUP: TACİZE UĞRADIM ve EŞCİNSEL DUYGULARIMDAN KURTULMAK İSTİYORUM
« Yanıtla #3 : Bugün, 06:18:58 ös »
AlıntıDeğiştirSilKonuyu Böl
Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ