Gönderen Konu: SOSYAL FOBİ : ERGENLİK BUNALIMI ve EŞCİNSEL KİMLİK  (Okunma sayısı 2477 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
SOSYAL FOBİ : ERGENLİK BUNALIMI ve EŞCİNSEL KİMLİK
« : 19 Şubat 2015, 10:09:57 ös »
-Onyedi yaşındaki genç delikanlı bana,
‘’Daima diğer çocuklardan farklı olduğumu biliyordum,’’ diye açıklıyorlardı. ‘’Ne zaman arkadaşlarımla sinemaya gitsek, diğer çocukların çoğu yanlarında sevimli bir kız olsun diye ölüyorlardı. Başka hiç kimse fark etmiyordu ama ben gerçekten yanımda iyi görünüşlü  bir çocuğun oturmasını ümit ediyordum. Neler yaşadığım konusunda hiç kimsenin hiçbir fikri olduğunu sanmıyorum.’’

- Onsekiz yaşındaki genç danışan,
daha erken yaşlardaki benzer bir anısını anlatıyordu. ‘’Yaklaşık on yaşlarında olduğum zaman, yakındaki bir başka okulda öğrenciler tarafından sahneye konulan oyunu seyretmeye gittim. Başrolde Oliver rolünü oynayan çocuğu görür görmez ve onun, aşkı arama, kendini bulma üzerine repliklerini duyar duymaz gözlerimi ondan alamadım. Aylarca tek düşünebildiğim o küçük erkek çocuktu. Onunla karşılaşmanın özlemini çekiyordum. Sanırım onu tutmayı, arkadaşım olmasını istiyordum. Öylesine yalnız, üzüntü veren bir duyguydu ki. Tüm dünyada benim hissettiklerimi hisseden başka bir insanın belki de olmadığını düşündüğümü anımsıyorum.

-On altı yaşındaki danışan
‘’Oniki yaşında olduğumdan beri farklı olduğumu biliyordum. Gerçekte kendi cinsime ilgi duyduğumu bilmiyordum ama diğer çocuklarla zaman geçirmenin nasıl hoşuma gittiğini biliyordum ve hep onlardan birinin bana gerçekten yakın olmasını hayal ediyordum. Ama bu gerçekten çok zordu sınıfımdaki tüm çocuklar benimle alay ediyorlardı. Bana adlar takmaları ve diğer olaylar… Bir şeyler olduğunu biliyorlardı. Anne-babam oldukça dindar insanlar oldukları için onlara söyleyemeyeceğimi biliyordum. Beni uzaklara göndereceklerini, belki de bir akıl hastanesine kapatacaklarını tahmin ediyordum. Tanıdığım insanlar arasında bu şekilde hisseden tek kişinin ben olduğumu sanıyordum, bu yüzden gerçekten zor da olsa duygularımı düzenlemeyi denedim. Bu gerçekten beni kendimi öldürmeyi isteyecek duruma getirdi.’’

-Ondokuz yaşındaki genç
‘’Uzunca bir süre, hep kendimi oldukça iyi hissettim. Lise futbol takımımızın kaptanıydım, sınıfımda notlarım oldukça yüksek bir düzeydeydi ve okuldaki herkes arasında oldukça popülerdim. İlk yılımın sonunda ‘en yakısıklı’ ve ‘başarması en olası’ ödüllerini kazandım. Ama sonra içmeye başladım. İlk başlarda yalnızca mükemmel olduğumu düşünüyordum; Bilirsiniz, harika tiplerden bir tanesi, ama sonra sadece harika tiplerden bir tanesi gibi hissetmediğim için içtiğimi anladım. Bunu fark etmem uzun zamanımı aldı ama üç yıldan beri Amerikan futbolu takımındaki bir başka çocuğa tutulmuştum. Sanırım onu gerçekten seviyordum. Eğer diğer insanlar bunu öğrenselerdi, beni kesinlikle sevmezlerdi diye düşündüm. Gerçekte asla belli bir kalıba oturtulan eşcinsel gibi davranmadım, bu yüzden hiç kimse hiç bir şeyden kuşkulanmadı. Arkadaşlarıma eğer bir başka çocuğa aşık olduğumu anlatırsam, beni ibne diye çağırmaya başlayacaklarını ve benimle birlikte zaman geçirmeyeceklerini düşündüm. Ayrıca belki de kendi cinsime ilgi duymadığımı düşündüm. Bu nedenle arkadaşlarıma anlatmaktan veya bu konuda başka bir şey yapmaktansa, yalnızca oldukça çok içmeye başladım. ‘’

-  Üniversite birinci sınıf öğrencisi olan danışan
‘’Başvuracağım hiçbir yer yokmuş gibi hissediyorum.’’  Diye anımsıyor, ‘’İ.......’da, insanlarının belki de ‘homoseksüel’in nasıl telaffuz edildiğini bile bilmedikleri küçük bir kasabada yetiştim. Yaklaşık on üç yaşımda kendi cinslerime ilgi duyduğumu ilk düşündüğümde, tam anlamıyla çıldırmaya başladım. Tüm kasabamız insanları arasında homoseksüel olduğu sanılan yalnızca bir tek kişi vardı, bu adam yerel video mağazasında çalışırdı ve herkes tarafından inanılmaz şekilde alaya alınırdı. Neler hissettiğimi anne-babama anlatmaya cesaret edemedim ve öğretmenlerimden hiçbiriyle de konuşamayacağımı düşündüm. Çünkü büyük olasıklıkla arkamı döner dönmez gidip anne-babama söyleyebilirlerdi. Kasabamızın kütüphanesinde kendi cinsine ilgi duyan insanlar hakkında yazılmış tek parça kitap yoktu. Tüm okulumda bu tür duyguları taşıyan tek kişi olduğumu gerçekten düşündüm. Bu konuda konuşabileceğim hiç kimse ve gereksinim duyduğum destek için başvurabileceğim hiçbir yer yoktu. Her gün okuldan eve geldiğimi, odama gittiğimi ve tek başıma saatlerce ağladığımı anımsıyorum. Bu benim için gerçekten sarsıcı bir dönemdi.’’








« Son Düzenleme: 19 Şubat 2015, 10:12:58 ös Gönderen: psikolog »