Gönderen Konu: Alemdağ'da Var Bir Yılan: Yani Usta ve Sait Faik Eşcinsel bir ilişki mi?  (Okunma sayısı 9404 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Yani Usta

Ben Yani Usta'yı tanıdığımda yaşı on beşti. O zaman daha, Yani Usta, değildi. Kara gözlü, kara bacaklı,
kara saçlı, kara bir çocuktu.
Ben mi?... Ben kocaman bir adamdım. Ne yalan söyleyeyim: İşim gücüm yoktu. Dünyada kimseciklerim
yoktu. Bir anam vardı o kadar. Ondan öte kimim kimsem yoktu. Yani Usta bugün yirmi yaşında.
Ben elliye merdiven dayamışım. Ama Yani Usta tek dostumdur. Duvarları öylesine yağlıboya boyar ki
parmağın ağzında kalır. Gözümde o, yine on beş yaşındaki kara oğlandır. Boya yapmadığı zaman sinemaya
gider; maça gider; kahvede pişpirik oynar.
Aklına eserse nerde isem gelir bulur beni. Esmezsem aramaz bile.
— Seni neden arayacakmışım be ağababa, der.
Kuytu bir birahanemiz vardır. Gider otururum. Düşünür dururum. Şu dünyaya ne ettim? Şu dünyada
ne gördüm? Neye geldim? Neden gidiyorum? Ne yaptım?
Dışarda kar yağdığı zaman içerisi sıcak da olsa bu birahanede üşürüm. Saat altıda daha kimsecikler
yoktur. Garson öteki salona geçmiştir. Duvardaki saat sinirlendirir, insanı içmeye zorlar. Ben Yani Usta'yı
mı beklerim? Beklersem gelmez ki... Beklemesem gelir mi? Umut vardır. Beklemediğim zaman umut vardır.
Gelir karşıma geçer. Ne söylerim ona. O bana ne der. Hiçbir şey hatırlamam. Sonradan şöyle demişti
diye uydururum.
Birahanenin gedikli müşterileri vardır. Biri var; gelir, camın yanına oturur. Bir şişe maden suyu açtırır. İçine bir duble, bir tek rakı döktürür. Bir tabak yemiş getirtir, bir böbrek ıskarası yaptırır, bazan da bir omlet yer.
Yani Usta gelir. Kaşının arası çizgi çizgidir. Beş bin lira drahoma veriyormuş kızın babası. Kız güzelce imiş. Eskiden de bilirmiş a bu sefer çayda görmüş. Kızın anası "Dans etsenize Yani!" demiş. Yani Usta "Ben dans mans bilmem" demiş. "Bilsem de etmem ya". Kadın açıkça verimkâr olmuş. Yani Usta: "Babamla görüşün" demiş...
Demek birahaneye Yani Usta da iki biramı içmeye gelmeyecek. "Birahanelerde filân gözükmemeli bir zaman, diyor, işin ucunda beş bin lira var."
Hey gidi Yani hey!Dedim geçen akşam, ufacık kara kuru bir oğlandın. Bak kocaman adam oldun. Ben ağababa oldum. Birahane eski birahane. Masalar eski masalar. Dünya başka dünya. Sen başka adam.
Ama ben hep oyum, be Yani Usta!Seni de hep öyle görüyorum Yani Usta. Kara saçlı, kara gözlü, cin gibi
bir oğlan. Hani seninle sinemaya giderdik. Sen yanımda deli olurdun. El çırpardın. Omzuma vururdun.
— Vresi, derdin: gördün mü? Bak hafiyeye!Ne yaptı gördün mü? Bir yumrukta...
O sinema da yerinde yok. O sinema aynalar içinde idi. Yağmurlu havalarda kumaş kumaş, insan insan
kokardı. Birinci mevkiin çocuklarının arasına karıştığımız zaman içim sevda ile dolardı. Her yüz güzeldi.
Her çocuk babacandı. Her el nasırlı, küçük, kirli ve sıcaktı.
Günler geçti. Ben düştüm. İçmek alatı bozuldu. Sen koca adam oldun; beş bin lira drahoma alacak kadar.
Bari seviyor musun kızı Yani Usta?
— Karı değil mi be ağababa, severiz.
Doğru Yani Usta, karılar sevilir sevilmesine ama ben içimden hep çocuk kaldığım için olacak karılardan çok çocukları severim.
— Beni sevmez misin?
— Seni mi? O da sorulur mu Yani Usta? Seni? Seni çok severim.
— Ama ben çocuk değilim artık.
— Benim gözümde çocuksun.
— Beni çocuk yerine alırsan kızarım; küserim sana. Bir daha da konuşmam.
— Düğüne de çağırmaz mısın, Yani Usta?
— Bak ona çağırırım.
Yani Usta ile bir zaman sustuk. Sonra Yani Usta bana nereden hatırına geldi bilmem:
— Sen tiyatrolara filan gidersin, beni de götürsene bir akşam, dedi.
— Başımla beraber; ne zaman istersen... dedim.
Pazartesi akşamına sözleştik. Tiyatro gişesine erkenden uğrayıp biletleri aldım. Geldim. Yani Usta süslenmiş
geldi. Geldi ama biletler yarın akşam içindi. Pazartesi akşamları temsil yoktu.
— Yani Usta, dedim, pazartesileri temsil yokmuş; yarın akşam için aldım biletleri.
— Zararı yok; ver benim biletimi sen, dedi.
Dörder bira içtik. Ayrıldık. Ertesi akşam ben saat sekiz buçukta tiyatroya gittim. O gelmemişti daha.
Perdenin açılma zili çalarken yanıma başka biri gelip oturdu.
Yani Usta biletini satmış, tiyatroya gelmemişti.
Yani Usta bana son defa bir çocukluk yapmıştı. Hoşuma gitti. Bir tuhaf oldum. Bir yalnızlık duydum.
Halbuki ben tiyatroları hep yalnız seyreder, zevk alırdım. Tenha geceleri seçerdim. Paradilere çıkardım.
O akşamki temsil kadar kötüsünü galiba bir daha seyretmeyeceğim.
Hey gidi Yani Usta hey!Bunda ne var ki Yani Usta, ha? Gelmedin gelmedin. Ne çıkar bundan. Sen yine o aynalı sinemada yanıma oturan küçük çocuksun sokakta gördüğüm zaman. Ama yüreğimi bir şey, bir demirden avuç da sıkmıyor değil hani. Ama boş ver!İnanma!Hadi canım sen de!Üzülme be Yani Usta.
Beni gördüğün zaman gülümseyiver. Aldırma!Tiyatro da n'oluyormuş? Dünyada dostluk vardır, be!
O da ölmedi ya!

Varlık, (404), 1 Mart 1954
Sait Faik Abasıyanık
« Son Düzenleme: 13 Haziran 2014, 10:26:48 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
İnsanlar birbirine yasaktır.Canım çekiyor diye öpemem seni çocuk...

Sait Faik




Sait Faik Abasıyanık "Alemdağ'da Var Bir Yılan"  kitabında aslında   Yani Usta'ya eşcinsel aşkını anlatmaktadır fakat bu platonik düzeyde kalmış. Ortada herhangi bir cinselllik yok. Sait Faik kendisi kırk Yani Usta 15 yaşındayken başlayan ilişkileri bana daha çok baba oğul ilişkisini anımsattı. Sinemaya tiyatroya gitmeleri birlikte zaman geçirmeleri fakat cinsellik namına en ufak bir şey yaşamamaları böyle düşünmeme sebeb oldu.Bu anlamda Sait Faik klasik bir eşcinsel değil.genç erkeklerden hoşlanıyor ama onlarla cinsel ilşki yaşamaktan ziyade onlarla birlikte vakit geçirmeyi seviyor.Arzu nesnesine yakın olurken bir yandanda cinsellikten kaçınması yada sadece fantazi dunyasında bunu yaşaması  bana Sait Faikin derdinin aslında erkeklerle sex yapmak olmadığını düşündürdü.Bence sait Faik hayatında eksik olan baba figürünü tanıştığı genç erkeklerde kendi canlandırmış.Genç çocuklarla gezerek onlarla ilgilenerek hayatında eksikliğini duyduğu baba oğul ilşkisini yaşamaya çalışıyor.Fakat bunun boşuna bir uğraş olduğunu Yani ustayla olan diyoloğlarından anlıyoruz.Yani Usta büyüyüp cinselliği keşfettikten sonra Sait Faik'ten kopuyor. Canı istediğinde ya da işi olduğunda onu arayıp sormaya başlıyor. Bu noktadan sonra aralarında tersine bir baba oğul ilişkisi kuruluyor. Sait Faik bir zamanlar ilişkiyi yöneten kişiyken şimdi Yani usta tarafından yönetilen kişi oluyor. Belki de Sait Faik'inde istediği budur. Kendi büyüttüğü çocukların gün gelip kendisine babalık yapması. Benim bu hikayeden çıkardığım sonuç. Sait Faik kıramadığı bir kısır döngünü içinde sıkışıp kalmış ve öylede ölmüş bir zavallı....
« Son Düzenleme: 13 Haziran 2014, 10:27:16 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4099
    • Profili Görüntüle
Doğru Yani Usta, karılar sevilir sevilmesine ama ben içimden hep çocuk kaldığım için olacak karılardan çok çocukları severim.
   Yani Usta hikayesinin özeti bu cümle aslında Sait Faik büyüyememiş , çocuk kalmış bir yetişkin.40 yaşını aşmış olmasına rağmen dostluğu sevgiyi 15 yaşındaki Yani Ustada araması onun patalojik psikolojisinin ne denli sağlıksız olduğunun ispatı gibi.Sağlıklı bir yetişkinden beklenen 40 yaşına geldiğinde evlenip çoluk çocuğa karışmış olmasıdır. Herkes evlenmek zorunda mı diye düşünebilirsiniz.Doğrudur her insan evlenmek yuva kurmak zorunda değildir.Fakat 40 yaşında bir adamın arkadaşlarının da kendi yaşıtında insanlar olması beklenir.Eğer yaşlı bir adam çocuğu yaşında insanlarla gezmekten zevk alıyorsa orda bir sorun var demektir.Bu sorun baştaki cümlede açıkça görülüyor.Karılardan çok çocukları severim demek.Ben Sübyancıyım demenin kibarcası oluyor.
        Sait Faik hakkında bir deneme yazan Fikret Ürgüp onu şöyle anlatır.
Sanatçının karakteriyle ilgili iki noktanın üzerinde durmak gerekir. Bunlardan birincisi annesinin ilgisi ve babasının aşırı ilgisizliğinin oluşturduğu iç çatışmalar ile yazarın "çekingen, kendisini çevresinden ve kendisinden gizleyen, anlamak ve anlaşılmak istemeyen" bir kişiliğe sahip olduğuydu.Ürgüp ayrıca, Sait Faik'i hayatı boyunca koruyan annesinin, aynı zamanda yazarın kendine olan güveninin gelişmesine engel olduğunu belirttir.
    Fikret Ürgüp,ün Sait Faik hakkındaki gözlemleri neredeyse gaylerin tümünde bulunan ortak özellikler değil midir.İlgisiz bir baba aşırı baskın bir anne kişinin  iç dunyasında yaşanan çatışmalardan ötürü gelgitli bir ruh haline sahip olması , kendini toplumdan farklı görmek insanlarla iletişim kuramamak ve çekingenlik.Belki tüm Gayler böyle değildir.Belkide ben bu karakterde biri olduğum için genelleme yapıyorum kim bilir.
Gelelim konumuza Yani Usta hikayesi nedir ne değildir.
  Sait Faik,in Yani ustayla olan ilişkisi bana iki aşığın ilişkisinden ziyade baba oğul ilişkisini anımsattı.Zaten hikayede ikisinin arasında her hangi bir ilişki yaşandığına dair her hangi bir vurgu yok.Peki bu olmadığı anlamına mı gelir?Pekala bir şeyler olmuşta olabilir ama ben olmadığını farz ediyorum.Neden derseniz.Benim hayatımda da bir Yani Usta var.Benim yaşım şu an 37 yedi aşık olduğum çocuğun ki ise 20 ben ona aşık olduğumda ben 34 o ise henüz 17 yaşındaydı.Bende Sait Faik,in Yani Ustaya yaptığı gibi  Murata -çocuğun adı bu- bir nevi babalık yaptım.Onla ilgilendim.Onla sinemaya şuraya buraya gittim , gezdim.Cebine harçlığını koydum ihtiyaçlarını karşıladım vs vs.Peki aramızda her hangi bir cinsellik oldu mu? Kocaman harflerle HAYIR olmadı.Olmasını ister miydim? Evet isterdim yada hayır istemezdim.Ne yalan söyleyim şimdi şu an tamda emin olamadım.Fantezilerle gerçeğin bire bir örtüşmediği bir dünya da yaşıyoruz nede olsa.Muratla sevişseydim belki de istediğimin aslında bu olmadığını anlayacaktım.Böyle bir aydınlanma yaşamaktan kaçındığım için sevişmedim  kim bilir. Murata yakın olmak bana kendimi iyi hissettiriyordu. Ona yakın olmak onla olmak onun kızlarla sevişmesine dair fantaziler kurmak.Beni tatmin eden bunlardı.