Gönderen Konu: ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANNE BABALAR NASIL ve NERDE HATALAR YAPAR?  (Okunma sayısı 14447 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Sayın Hocam, önemli olan başlamaktı. Ben de ilk sayfayı aşağıdaki şekilde başladığımı ümit ediyorum. İyi ve güzel işlere engeller çok çıkarmış. Bu hafta yine bir vefat nedeniyle memlekete gitmek zorunda kaldım. Yazıyı bitiremedim. Ama bu yazıyı tamamlayıp başka başlıklarla da yazılara devam etmek istiyorum. Saygılarımla.

Hiç beklenmeyenleri beklemek, hiç olmayacak şeyler için hazırlıklı olmak, canınız ciğeriniz olan birilerinde hiç ummadığınız bazı kötü özelliklerin bulunabileceğini kabul etmek, ne kadar zordur.

Yıllarca titizliğinize özendiğiniz oldu mu? Evet çocuğumun çevresi için ben böyle düşünebilirdim. Titizdik bu konuda. Çocuğun dışarıda her adımını takip ederdik. Kimlerle beraber olup olmadığını bilirdik. Ama evin içinde ne olabileceği konusunda hiçbir şüphemiz olmazdı. Truva atının içeriden bir ülkeyi yıktığını bilirdik de kendi içimizde beklemezdik. Hektor bizden akıllıymış. Çekirdek aile ile şehir belki aynı anlamlara gelmeliymiş. Ama değeri her şey olup bittikten sonra anlaşılıyor. Hele yıllar geçtikten sonra, düzeltmenin zorluğu kapıyı çalınca yıkıcılığın şiddeti hissediliyor. Artık büyük kısmı itibariyle bizim imkanımızdan çıkmış, çocuğun kendi ile baş başa kalması, duygularıyla baş etmeye çalışması, rahatsızlığı derinden hissetmesi gerektiği bir zamana ulaşılmış oluyor. Farkındalığın gecikmesinin maliyeti duygusal ve maddi anlamda daha da ağırlaşıyor. Hayat boyu en azından ne sizin ne de onun unutamayacağı anılar yaşıyorsunuz.

Bu süreçte yavaş yavaş öğrendiğimiz olayları yalnızca bazı hususların farkına varabilmek adına anlatmak istiyorum.

Konuyu üç yönden ele almaya çalışacağım. Birincisi davranışlar, ikincisi ilişkiler, üçüncüsü geçmişin etkileri.

Davranışları anne, baba, kardeş ve çocuğun kendisi olarak bakmaya çalışacağım. İlişkileri de çocuğun annesi ile, babası ile, kardeşi ile ve arkadaş çevresi ile inceleyeceğim. Geçmişin etkilerini de yalnızca anne-baba geçmişinin çocukları üzerindeki etkileri yani çocuklara davranışlarına etkileri şeklinde düşüneceğim.

Babanın davranışları: Bebeklikten itibaren babanın çocuklarıyla vakit geçirmesinin önemini belirtmeye herhalde gerek yok. Ama günümüzde çocuğun iş ve ailevi ilişkiler nedenleriyle çoğunlukla babasız büyümeleri onların hayatlarında ileride onarılması neredeyse imkansız yaralar açabiliyor. Babanın vakit geçirmesinden kastım ise, onlarla ortak bir şeyler yapmak, oyun oynamak, gezmek ve çocuğun hayat boyu unutmayacağı yeni bir takım şeyleri babasının dilinden ve davranışından bizzat öğrenmesini sağlamaktır. Yoksa yan yana oturup hiç konuşmadan televizyon seyretmek ya da çocuk kendi kendine oyun oynarken onun yanında durmak değil. Burada bir şeyler yapmayı, konuşmayı özellikle kastediyorum. Hiçbir şekilde çocuğun yaramazlıklarından veya bir şeyler yaparken verdikleri hasarlardan dolayı tenkit etmemek, suçlamamak, azarlamamak, peşin bir ceza vermemek gerektiğini öğrendim. Çocuğun kendi koruyucu meleği olarak gördüğü babasından azar veya dayak yemesinin ruhunda nasıl yaralar açabileceğini düşünebiliyor musunuz? Sonuç olarak çocuklar babanın her durumda yanlarında ve her zaman bir koruyucu melek olarak durduğunu bilmeliler. Ancak yaptıklarının karşılığını da alacaklarını okul hayatlarında görmeliler ki sorumluluk almayı öğrensinler.

Aslında çocuk yetiştirmiş olan her anne-babanın mutlaka anlatacağı bir şeyler vardır. Pek çok anne baba en iyisini kendileri biliyorlardır. En iyisini kendileri yapıyorlardır. Kimseden tavsiye veya akıl almaya ihtiyaçları yoktur. Ben de böyle düşünüyordum. Çevreden kendimce kötü örnekleri gördükçe ben iyi ki böyle değilim diye kendimle gururlanıyordum!

Ama çocuğum 17 yaşını bitirirken aslında hayatı boyunca onunla hiç ortak bir hatıram olmadığını fark ettim. Artık çok geçti.

Bundan sonra arayı nasıl kapatabilirim diye düşünmeye başladım. Ayrıca aile içinde de aile huzuru bozulmasın diye eşimi hiç kızdırmamaya çalıştım. Neredeyse her zaman onun dediklerini yapmaya çalıştım. Onu mutlu etmeyi tercih ettim. Bu davranış şeklimle çocukların beynine kazınan baba figürünün yokluğunu hiç düşünmedim. Halbuki baba ailede yaptırım gücü yüksek, ciddi bir konumda bulunmalıymış! Buna bir de iş ve ideal gibi ruhen de beni çocuklardan uzaklaştıran uğraşları ilave edince durum daha da kötüleşmiş. Sabah 06:00 evden çık, akşam 19:00 gel. Yarım saat yemek ye, çocuklarla ya otur ya oturma. Hemen çekil odana, yak sigarayı, çocukların oraya girmesine sigara içiyorum diye izin verme, sabahlara kadar kitap oku, bilgisayarın başında çalış. Bir de ben kitap alıyor, okuyor ve yazıyorum, çocuklara iyi örnek oluyorum diye övün. Olacak şey değilmiş!


yazıyı yazan / oğlunun eşcinselliğini tedavi ettiren baba

https://www.facebook.com/alp.tigin.507
« Son Düzenleme: 10 Nisan 2015, 12:26:50 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANNE BABALAR NASIL ve NERDE HATALAR YAPAR?
« Yanıtla #1 : 18 Mayıs 2014, 01:08:29 öö »
Taciz ve tecavüz mağduru biriyim. 6 yaşımdayken dayımın tacizine uğradım ve bu ilişkiye ben de alıştım. 10 yıl boyunca bu iğrenç ilişki devam etti. Babam işi yüzünden erken çıkar geç gelirdi. Taşındığımız mahallede ise sadece kızlar vardı. Arkadaşlarım da sadece kızdı. Okula başladığımda da arkadaşlarım kızlar oldu. Hiç erkeklerle takılmadım. Beraber olmadım. Zaman içinde kızların ilgilendiği şeylerle ilgilenir olmuştum. Baba figürünün eksikliğiyle daha feminen bir hal almıştım. Uğradığım taciz yüzündense erkeklerden hoşlanır olmuştum. Daha ilkokuldayken erkeklerle hayaller fanteziler kurmaya hatta bazı ufak cinsel münasebette bulunduğum olurdu. Tabi çocuk aklıyla cinsellik ne kadarsa o kadar. İçten içe kabul etmiyordum bunu. Ama uzun süre yani 10 yıl kadar eşcinsel kimliğimi kabul etmiştim. Ama artık çocuk değildim. İlkokuldayken ortaokuldayken benimle top gay kız diye dalga geçilmişti. Ama lisede bunu kabul edemezdim. Artık büyümüştüm. Bilgim mantığım bunu kabul etmemem gerektiğini söylüyordu. Hatta bazı arkadaşlarım bile. Aslında birkaç defa bu durumdan kurtulmaya çalıştım. Ama çırpındıkça battım. Hayatımın bir parçası olmuştu. Bana normal geliyordu. İstemesem bile. Hatta artık her gördüğüm hoş çocuk benim için bir yemekti. Ben de Afrika’dan fırlamış bir yamyam. Erkek açlığı bitmiyordu. Sonra aradan zaman geçince 9. Sınıfta bana cinsel kimlik bozukluğu teşhisi kondu. Ailem ne yapacağını tam bilmiyordu. Böyle dalgalanmalar devam etti. Bir psikoloğa gitmeye başladım. Ama o bayan en sonunda benim senle işim bitti deyip başka bir arkadaşına yönlendirdi. Bu seferki erkekti. Daha rahat açılabildim. Sonunda psikoloğa her şeyi anlatmıştım. Tacize uğradığımı başkalarıyla ilişkiler yaşadığımı ve bu durumdan memnun olmadığımı. Sadece alışkanlıktı hoşuma gidiyordu. Ama nereye kadar? Sonra psikoloğum bana eşcinselliğin bir seks bağımlılığı olduğunu söyledi. Bu da doğruydu. Her erkek bana cinselliği çağrıştırıyordu. Bu yüzden onlarla sağlıklı iletişim kuramıyordum. Ama fantazilerini hayallerini bile kuramadığım ve bana cinsel anlamda hiç çekici gelmeyen ve hiçbir şey hissettirmeyen kızlarla çok rahat iletişim kurup sohbet edebiliyordum. Hele ki kızsal feminen yanım da kuvvetli olduğu için sözlerim bilgim ilgi alanlarım onların da dikkatini çekiyordu. Neyse psikiloğum bana yol gösterdi ve durumu babamla paylaştı ki hiçbir şekilde asla babama söylemeyeceğimi bunun bana ne yararı olacağını söyleyip duruyordum. Ama bilinçaltı böyle çalışmıyor. Gerçekten rahatlamıştım. Ailem sonuna kadar arkamdaydı. Tedavi oluyordum. Bir şekilde sadece gerçekleri açıklayarak kabullenerek yüzleşerek ve konuşarak sanki büyü gibi gözle görülmüyordu. İlaç yutmuyordum ama iyileşmeye başladığımı hissediyordum. Daha erkeksi bir duruşum vardı. Daha az erkekler çekici geliyordu. Kızlarla ilgili fantaziler kurabiliyordum. Bir kızın tahrik edici bakışları duruşları beni artık etkileyebiliyordu. Kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyordu. Tedavi olamayacağımı düşünüyordum. Kendi çabalarımla eşcinsellikten biseksüelliğe terfi etmeyi ve evlenmeyi düşünüyordum ama psikoterapiyle tüm bu olumsuzluklardan kurtulup direk heteroseksüel olabilirdim ve bunun aşamalarını yaşıyorum. Tedavinin başlarında intihar düşüncem çok yoğunlaştı. Teşebbüste bulundum ama vicdanım izin vermedi. Dini bile unutmuştum. Bazı zamanlar sonra eşcinselliğim tavan yaptı. Yatarken kalkarken yürürken yalnızken birileriyleyken daima aklımda cinsellik vardı. Hatta birkaç hatta birçok şeyde yaşadım. Ama her yaşayışımda iyice soğudum. İğrenir oldum. Tiksinmeye ve rahatsız olmaya başlamıştım. Bu azgınlık dönemim çok uzun sürmedi. Tiksinti şehveti bastırıyordu. Erkeksi kimliğim yerine oturmaya başlamıştı. Artık göze kalem çekmeler rimel eyeliner pudra fondöten ruj yoktu. Kızsı tavırlardan zaten kendi çabalarımla yarı yarıya kurtulmuştum. Tedavi ile bu iyice pekişti. İstediğim hayat bu değildi. Hayat benimdi. Kimsenin inadına hayatımı mahvedemezdim veya sırf zevk için geleceğimi çöpe atamazdım. Halimden birkaç arkadaşıma bahsetmiştim. Bazıları sen böyle biri değilsin. Ne gayliği erkek ol biraz dedi. Bazıları kendi hayatın kendi seçimlerin. Bazıları beni ilgilendirmez dedi. Ama düzel kanka… evet düzeliyorum ve mutluyum. Kızlar hala tam anlamda çekici değil. Ama az çok hoşlandığım öpüşmek istediğim, göğüslerini elleyip arkadan beline sarılmak istediğim de bir gerçek… ben güzeli severim ve kızlar güzeldir.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANNE BABALAR NASIL ve NERDE HATALAR YAPAR?
« Yanıtla #2 : 19 Mayıs 2014, 06:39:55 ös »
Hayat kimseye kolay değil, bana da çok zor geldi demiyorum. Ama yaşamaktan sıkıldım. Herşeyin sonu olan fani bir dünyada yaşamak, her yaşanılan mutluluğun bir sonunun olacağını bilmek, sanki boş yere kürek çekmek gibi yaşamak. Vaadedilen cennet korkulması gereken cehennem. Herşey için fedakarlık ve çaba gerekir. Bende olmayan şeyler hırs ve çaba, artık yoruldum. 17 yıla sığdırdıklarım neler mi? Ne mi bu kadar yordu beni? Arkamdan bıçaklandım, aldatıldım, kullanıldım, tacize uğradım, tecavüze uğradım, sayısız kere ilişkiye girdim, eşcinsel oldum, biseksüel oldum, güvenime ihanet edildi, çok kere satıldım, dini öğrendim, islam dışındaki dinleri bile denedim, tıpla uğraştım, alternatif tıpla uğraştım, doğal taşlar, kokular vs vs büyücülükle uğraştım, maneviyatı öğrendim, büyüler yaptım günahlara girdim, insanları yoldan çıkardım, dost kazığı yedim, insanları kullandım, nefret ettim, öç aldım, sevdim birden fazla kişiyi, erkeklerde kızlarda herkeste buldum aşkı, sevildim, arkadaşlarım oldu, dostlarım oldu, insanları tanıdım, dinsizleri gördüm, dindarları gördüm, arkamdan iş çevrildi, iş hayatını gördüm, okul hayatını gördüm,  sigara içtim, içki içtim, hap içtim, yapmadığım rezillik işlemediğim günah kalmadı, zina, büyü, yalan dolan hertürlü büyük günahı işledim, şizofren damgası yedim, ateist kafir bile denildi, belki şu an aklıma gelmeyen neler yaşadım. Hayatın iyi yanlarını da gördüm kötü yanlarını da. Sonuç herşey boş... (eğlen coş)
 
Aşağılandım, ezildim, dalga geçildim, dışlandım. Yalnız kaldım, aile sevgisini de nefretini de tattım. Bu kadar günah, acı ve ızdıraptan sonra ölmek bana müstahak. Allah'ı tanımayan evlat olmaz olsun dedin ya babam, öyle olsun hiç yanlış çıkmadın, ben de seni yanlış çıkartmayacağım ki yalancı konumuna düşmeyesin. Annem en büyük aşkım ama güçlü kadınsın sen benim gidişim seni çok üzmesin seni. Beni bu hale neler getirdi, kimler getirdi, neler yaşadı bu çocuk, hepsi cevapsız kalacak sorular belki daha çok yazabilirdim; anlarsınız diye ama olan olduktan sonra anlamak neye yarar anlamasak ta bir şey kaybetmeyiz değil mi? Eşyalarımı yakın, dağıtın ne yaparsanız yapın. Öbür tarafa götüremediğim herşeyimi yok edin, siz bilirsiniz. İstemeyerek geldiğim dünyadan isteyerek gidiyorum. Sıkıldım, yoruldum. Hep yorgun ve hastayım. Bana göre ölmek rahatlamaktır cezası ebedi cehennem olsa da.
 
Herkesi çok sevdim, dünyada bulunmak güzeldi. Daha öncekileri başaramadım bu sefer gerçekten intiharı başardım. Annemi de çok öptüm. Babam hakkını helal etse yeter. Etmeyeceğini de biliyorum da neyse. Halimden herkes sorumlu ama hiç kimse dert etmesin seçim benim. Kendimle beraber bir dünya şeyi de beraberimde götüreceğim. Bu hayatı, bu bilgiyi, bu tecrübeyi, bu bakış açılarını, mutlulukları, hayalleri, üzüntüleri. Koskoca hayat kitabımdan yırtılmış oldu koca bir yaprak sayfa, neler yazıyordur o sayfada anca Allah bilir bir de ben. Güçlü olan yaşar ben güçlü değildim. Bana iyilik yapmaya çalışanlar kötülüğüme çalıştı aslında. Herkes kendi doğrularıyla yaşar. Benim hatam gerçeklerle yaşamaya kalkmaktı, neden dualarımda Allah'ım bana gerçekleri göster dedim ki tek gerçek olan ölümü 17 yaşımda idrak ettim. Faniyeti gördüm. İdrak versin Allah sana diyen babam sağol sende çok yardımcı oldun, bana bu b...ktan s..kt..ğ..min hayatını, hastalıkları, ağrıları hediye eden dayıma da teşekkürler ve sadece o değil tanıdığım herkes lanet dolu teşekkürler.. Herkes kendi b..ktan doğrularıyla berbat hayatımı düzeltmeye kalktı.  Allah hepinizin belasını versin. Arkamdan isteyen dua etsin fatiha okusun isteyen sövsün. Daha 17 yaşındayım. .... çocukları hepinize .... gibi teşekkürlerimi arz ederim.


Değer verdiklerim ve bu hakareti üzerine alınmaması gereken sevdiğim ve beni seven insanlar iyi ki sizinle tanışmış iyi ki sizlerle birlikte mutlu olmuşum hepinizi seviyorum. Zaten yanacağım cayır cayır bari dualarınızla ateşime su serpin. Allah size benim yaşadıklarımı yaşatmasın herşeyin hayırlısını en güzelini versin. Cennette size evler verilsin. Cennete girin de. Öyle işte

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1477.0

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANNE BABALAR NASIL ve NERDE HATALAR YAPAR?
« Yanıtla #3 : 24 Aralık 2014, 08:25:38 öö »
Çocuklukta yaşanan cinsel istismar eşcinselliğe/biseksüelliğe neden olur mu?

Çocukluk döneminde yaşanan istismarın biseksüelliğe ya da eşcinselliğe sebep olması bir inanış yada varsayım değildir. Bir gerçekliktir. Anlaşılması zor kısımsa dünya üzerindeki inançlar düşünceler felsefeler toplumlar kültürler neden LGBT olmayı yanlış kabul ederken bunun pozitif bir şey olduğunu söyleyenler yalnızca LGBT üyeleridir? Bir çok eşcinsel çocukluk döneminde yaşadığı travmalardan muzdariptir. Tanıştığım birçok eşcinsel bana yaşadıklarından bahsetti ve hepsi de travmatik olaylar. Çocukken komşusunun oğlu tarafından devamlı taciz edilen, dayısı tarafından tecavüze uğrayan, öz abisi tarafından tacize uğrayan hatta öz babası tarafından tacize uğrayan o kadar kişi vardı ki. Ve hepsinin ortak özelliği geçmişlerinde özellikle çocukluk döneminde yani cinsel kimliğin geliştiği 4-6 yaş arasında istismara maruz kalmalarıdır. Yüzlerce somut örnek dururken bu olaya sadece varsayım ve iddia demek ne kadar mantıklıdır? Eşcinsellerin %90’ının geçmişinde taciz tecavüz ya da istismar vardır. Bazıları ise kendilerine karşı yalan söyleyip bu olayı unuturlar hatırlamak istemezler. Böyle düşünen eşcinsel arkadaşlarım da vardı. Kendilerine bile açıklamaya korktukları çekindikleri yaşanmışlıklarını ağlayarak anlatmışlardı. Tanrıyı suçlayan ailesini suçlayan kendini suçlayan ve kendisinden utanan, çözüm arayan ama en sonunda tüm kapılar suratına kapanan ve mecburen kendisini LGBT olarak kabul edip hatta bununla gurur duyup yaşamaya çalışanlar var. Eğer kendisini kabul etmeseydi eminim ki o kişi intihar ederdi.. (Çünkü bunu ben yaşadım. Herkese yalanlar söylemek, kendini gizlemek, öğrenildiği zaman yaşanacak olaylar, hayal kırıklıkları, utanç duygusu, insanların sizi dışlaması, tüm bunları bir insanın yüklenmesi imkansızdır.. Bu yüzden kendini kabul eder ve öyle doğduğuna inanır ancak bu şekilde yaşayabilir.)
Bir de eşcinselliğe cinsel istismarın sebep olduğunu söylememizin acelecilik, peşin yargı, hatta iddia olduğunu söyleyenler var. Evet tabi bu kadar eşcinsel yalancı, istismara uğrayan bu kadar kişi yalan söylüyor hem de üstüne sadece iddia ettiğimiz söyleniyor. Bunlar iddia değil gerçekler.
Başka bir husus daha vardır istatistiklere göre istismara uğrayan bireyler %16 iken LGBT bireyler %8 kadardır. Yani buradan anlamamız gereken istismara uğrayanların yarısı LGBT birey oluyor. Ama diğer yarısı ise LGBT olmak yerine başka uç noktalara kayıyor. Örnek olarak seks bağımlısı heteroseksüeller gösterilebilir veya alkolikler veya uyuşturucu bağımlıları.. Çok az bir kısmı ise bundan en az zararı alarak normal yaşamına devam ediyor.
SONSÖZ
LGBT üyeleri gerçekten zeki, yenilikçi, yaratıcı, başarılı, hatta mükemmel insanlardır. Dünyaya yön verebilecek insanlardır ama LGBT olmaktan kurtulabilirlerse… Bu psikolojik rahatsızlığı atlattıklarında gerçek mükemmelliğe ulaşacaklar ve yaşadıklarıyla da gurur duyacaklar. Çünkü eğer LGBT olmasalardı ve yaşadıkları kötü olaylar olmasaydı şu anki mükemmellikleri olmazdı. Bizi biz yapan geçmişimiz, tecrübemiz ve deneyimlerimizdir.. Ve devamlı değişmek zorundayız. İnsanı öldürmeyen şey güçlendirir. LGBT olup bunu atlatan insanlar normal insanlardan daha güçlü ve iradeli olur. Bunları nereden mi biliyorum? Çünkü tedavi olan arkadaşlarım var ama en önemlisi benim. Ben de onlardan biriyim. Ben de sizden biriydim. Hayatınızdan pişman olmayın, suçluluk duymayın. Ama bu durumunuzun sadece sizi daha ilerlere götürecek bir durak olduğunu unutmayın ve o durakta takılıp kalmayın… Dünya sizin elinizde… Seçim sizin…

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1590.0

yazının devamını okumak için linki tıklayınız