Gönderen Konu: Bir Pozantı Tecavüz Vakası Daha / Kurbansan, Ömür Boyu Kurban Kalırsın!  (Okunma sayısı 3151 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Bir Pozantı Tecavüz Vakası Daha/ Kurbansan, Ömür Boyu Kurban Kalırsın!

Melek KALEM

kalem_melek@hotmail.com.tr
26 Mayıs 2013
http://twitter.com/Melek_Kalem

Kapalı bir mekânda kendinden büyük adamlarla kalan on sekiz yaşını yeni doldurmuş bir çocuk, niçin “Tecavüze uğradım.” diye yalan söylesin? Niye, kendinden büyük ve güçlü biri hakkında iftira atsın?
 
İftira attığı ya da atacağı kişi ile aynı kapalı mekânda olacak sürekli. Yirmi dört saat o kişilerin ulaşabileceği bir yerde kalacak. Kendini koruyabileceği bir yeri yok, olmayacak da. Odası mı var ki odasına kilitlesin; yemeğini odasına getirtsin, tuvaleti ve banyosu odasında olsun, oraya sığınsın! Sığınabileceği ve kendini tek başına kimseden yardım almadan koruyabileceği bir yer var mı?
 
Telefon edip ailesinden mi yardım isteyecek gece vakti? Polisi mi arayacak, cezaevi sorumlularını mı ayağa kaldıracak?
 
Taciz eden kişi zaten bunları dikkate almamış mıdır? Söylerse başına gelecek belaların hepsini sıralayıp korkutmamış mıdır? Gerekirse öldüreceğini söylememiş midir? Ona kimsenin yardım etmeyeceğini, kimsenin ona inanmayacağını kafasına kazımamış mıdır?
 
İşe yarar mı bu peki? Bence yarar. Tacize uğradığını söylediği anda korumaya alınmayacak ki çocuk. Önce doğruluğunu araştıracaklar belki. Ama  “iftira ve yalan” kurgularına da ortam hazırlanmıştır zaten çevre ve sorumluları tarafından.
 
Yerinden memnun olmayan biri  “taciz” bahanesiyle iftira atmıştır birine. Olayın aslı çıkmamıştır ve İftira olduğu anlaşılmıştır.  Bu tür birçok hikâye dolaşmıştır dillerde hapisten hapse. Hapishane çalışanları alışmıştır bu tür birçok kurguya.
 
Ne çok kurgular dolaşmıştır kim bilir? Kimi kaçmak için, kimi kurtulmak için, kimi gardiyandan nefret ettiği için, kimi şundan, kimi bundan, ne çok asılsız haber dolaşmıştır belki?
 
Her çığlığa  “yalan, iftira” yakıştırması zor değil. Hiçbir şey bulamasalar bile delidir belki de.
 
Ayrıca bu kurgular bu kadar aşikârken, hapishane çalışanlarının da ve başkalarının da bu suçlara karışmayacağını kim garanti edebilir?
 
Düşünsenize biri gerçekten tacize uğrasa bin çeşit bahane var: “Bu muhakkak yer değiştirmek istiyor, başka yere gönderilsin istiyor, bizden nefret ediyor, iftira ediyor, yalan söylüyor, devlete garezi var, terörist çocuğu, kendi tarafının dikkatini çekmek için yapıyor, buradan dışarıyı kışkırtıyor, gündeme gelerek kurtulmak istiyor vs …”
 
Tacize uğradığını söylediğinde kurtuluş mu demek? İyi bir hapishaneye mi gitmek demek? Gideceği hapishaneyi kendisi mi seçmek demek? Bu anlamlara mı geliyor? Böyle mi?
 
Bahsedilen çocuk, Pozantı taciz olaylarından sonra Antalya’ya getirilmiş işte. Bunları yaşayan bir çocuk, niçin iftira atsın? Bilmiyor mu başına gelecekleri?

Tacize uğramış kadınlar ve çocuklara daha sık taciz edilir. Hem potansiyel gördükleri için hem de artık söyleseler de “Aman, yine mi sana taciz!” diye çevrenin dikkate almayacağını ve suçlayacaklarını bildikleri için. Çığlıklarının duyulmayacağını bildikleri için.
 
Sayarlar hemen,” Şu kadın var, şu genç var, şu çocuk var, şu engelli var.” ona taciz edilmiyor da niye sana edilsin?
“Şu çocuk senden daha yakışıklıyken ona bir şey olmuyor da niye sana tecavüz edilsin?”
 
İşte bu kurguları harekete geçirtecek bir karanlık saha ortasındadır tacize karışmış çocuklar ve kadınlar. Bir kere daha bu taciz vakası olsun, kimse inanmaz bir daha ona. Bunu bilirler.
 
Suçlu/tacizci, iştah açıcı bir vaziyette avının hikâyesini öğrenir önce. Suçu/tacizi yerine getirdiğinde kendini kurtaracak kurguları daha önceden harekete geçirmiştir bile. Her ava saldırmaz.
 
Toplumun reflekslerini çok iyi bilirler. Avı kimsesizdir bir kere. Büyük ihtimalle damgalıdır. Örneğin terörist çocuğudur, sempatizanıdır vs.
 
Kim bilir “Onun bunun teröristinin çocuğu!” diye damgalamıştır çocuğu ya da böyle bir kurgu kurulmuştur zaten. Kendisi de bu kurgudan faydalanmak istemiştir.
 
Taciz kurbanlarının bildikleri bir kader vardır ayrıca. Bir defa tamam, iki defa tamam… “Ama bu ne? Her seferinde sana niye taciz edilsin?” derler diye susarlar, korkarlar, korktukça sustukça hikâye tekrarlanır gider.
 
Çünkü bu toplumda ve her yerde suçlunun adı nasıl ömür boyu lanetli kılınmışsa maalesef kurbanın adı da ömür boyu “kurban” kılınır.
 
“Bir kurban, sürekli kurban edilmez ya! Vardır kurbanda da bir suç!”
 
“Git, sen de kurban et; vur, öldür, taciz et!”
 
“Pozantı’dan tecavüz vakasıyla gelmiş bir çocuk, teröristlerin yandaşı bir çocuk, suçu şu! Suçsuz olsa hapiste işi ne? Tecavüze uğrasa devlet korumaya almaz mı? Suçluları cezalandırmaz mı?”
 
“Demek ki vardır onda bir şey!”

 
 Büyür hikâye böylece tüm kurgularıyla.
 
Karanlık dehlizlerde kurbanlar çoğalır durur…
 
Buyrun haberi okuyun şimdi: http://hurbakis.net/content/ikinci-pozanti-vakasi-antalya-cezaevinde-iki-cocuga-tecavuz-edildi