- - Siz bir psikolog olarak eşcinselliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Psikolog
www.huseyinkacin.comEşcinsel kimliğin oluşumu, kişinin kendisi ile ilgili olarak ödipal dönemde yaptığı bir tanımdır.Bu tanıma göre çocuk gelecekte dürtülerini kendi cinsi ile yaşamaya karar vermiştir.Dürtüleri kendi cinsine yöneldiği için onlara aşık olmakta ve cinsel sevgi kendi cinsiyetinden kişiler ile yaşanmaktadır.Biseksüellik ise, zevk alabiliyorsa,cinsiyet ayırmadan cinsellik yaşamaya çalışan bir tutumdur.Karakterin daha bebeksi oluştuğunu,kişinin cinsel nesneleri meme gibi bir haz nesnesi olarak algıladığını,kimliğin gevşek bir biçimde bölgede yoğun olarak kaldığını gösterir.
Erkek eşcinselliği ödipal çatışmanın çözüm yollarından birisidir.Erkek çocuk annesinin oluşturduğu çekimden dürtüleri babasına veya sorun babanın eksikliğinden kaynaklanıyorsa,kendi cinsine yönelterek kurtulmayı seçer.Ödipal ortamda çocuk için annesinin çekimini baş edilemez yapan sebepler şunlar olabilir:
Anne çocuğa fazla düşkündür ve onun dış dünyaya yönelmenin engelleme eğilimleri yüksektir.Çocuk dürtülerini anneden çekemeyeceğini hissettikçe babasından korkusu artar ve son çare olarak dürtülerini erkeklere yönlendirir.Dürtüsel sevgi nesnesi olarak kendi cinsini seçmeye karar verir.Böylece dürtülerini annesinden çekebilmiş olur.
Anne aile sisteminde çok güçlüdür,sistemi o yönetmektedir.Çocuk omnipotansı anneden çekip babaya aktarmamaktandır .Babaya şefkat duyguları fazladır,baba ile arzulanan yakınlık ancak dürtüsel yatırım ile mümkün olmaktadır.Annenin omnipotan olması,çocuğun onu ilahlaştırmasına ve aralarında kategorik bir fark oluşturmasına yol açmaktadır.Bu durumda çocuğun dürtülerini annesinden tutması onun kendisine tahakküm etmesini kabullenmesine de yol açacaktır;o zaman çocuk ?mazoşist?bir çözüme yöneltecektir,sapkın bir yapı geliştirecektir.Diğer bir çözüm ise eşcinsel bir seçim yapmak ve şefkatle sevilen babayı dürtü nesnesi yapmaktır.Böylece çocuk sapkın olmaktansa eşcinsel ve sevebilen olmayı becermiş olur.Eşcinsel kişilik yapılanması itibarı ile bir sevgi ilişkisini,mazoşist ise bir tahakküm ilişkisini işaret eder.Eşcinsellik daha gelişkin bir kişilik örgütlenmesidir.Baba ortamda yoktur.Babanın fizik olarak ortamda bulunmaması,çocuğun annesini ve kendisini tanımlayabilmesi zorlaştırır.Anne ile baba ayrılmış olabilirler ve çocuk babayı görmüyor olabilir,baba çok fazla seyahatlere gidiyor olabilir.?Çocuk annesinin en yakını mıdır (eşi midir ) çocuğu mudur??anne bu tanımı kendisi net olarak yapamıyorsa,bu tanımı doğru yapabilmek için çocuğun babaya ihtiyacı fazla olur.Çocuk,kendisinin ?annesinin kocası mı yoksa onun oğlu mu ??olduğu sorusuna,dürtülerini uzaktaki babaya veya erkek cinsine yönlendirerek cevap bulmaya kayar.Annenin kendi cinsini seven oğlu olur.Böylece annenin çekiminden kurtulabilmek için çocuk eşcinsel olmaya karar verir.
Baba çok korkulan bir imgedir.Babanın öfkesinden duyulan korku,çocuğun annesine yönelebilecek dürtülerini bir an önce babasına yönlendirerek tehlikeden kurtulma arayışına sokar.Dürtülerin babaya kaymış olması garantili bir çözüm oluşturur.Böylece çocuk babası ile rakip olacağına,onu sevgili olmaya karar vermiş olur ve onun dürtüsel sevgi nesnesi olarak onun gücünden de yararlanmış olur.Ayrıca çoğu zaman babadan çok korkulan bir ortamda,anne çok ezilmiş yenilmiş ve arka plana çekilmiş olabilir.Annenin yaşadığı ortamda çok değersizleştirilmiş olması çocuk annenin çekiciliğinin azalmasına da yol açabilir.
Bu durumdan birisi veya bir kaçı bir arada bulunduğunda,erkek çocuk pipisinin kesilmesi veya aile dışına atılmak,sapkın olmak yerine sevgi nesnesini değiştirerek durumuna çözüm bulmuş olur.Bu çözüm karşı cins yerine kendi cinsini cinsel sevgi nesnesi yapmak olur.Elbette üç-beş yaş arası bir çocuk eşcinsel olmanın gelecekte onun hayatını nasıl etkileyebileceğini bilemez.Buna anne babasının nasıl bir tepki verebileceğini düşünemez.Ona göre dürtülerini annesi yerine babasına kaydırıyordur,babası da sevilmeyecek birisi değildir.Annenin sevilecek memeleri varsa,babanın da meme yerine geçecek pipisi vardır.Gerçekten eşcinsel erkeklerde penise duyulan büyük ilgi dikkat çekicidir.Neredeyse,?anne memesi?ile ?babanın penisi?arasında bir seçim yapılmış ve erkek çocuk ?babanın penisi?ni tercih etmiştir.
Kız çocukların eşcinsel seçimi erkeklerinki kadar sık değildir.Kadın eşcinselliğine daha seyrek rastlanır.Kadın eşcinselliğinde babanın kız çocuk için yeterince çekim oluşturamadığına ve kız çocuğunun dürtülerinin babaya yönelemediğini,annede kaldığını görürüz.Aslında çocuk annenin sisteminde kalmıştır.Bunun sebebi babanın fiziksel veya psikoloji yokluğu olabileceği gibi,annenin çocukla fazla bütünleşmesi de olabilir.Kız çocuğu kendisinin pipisiz olduğunu keşfettiğinde,babası ile veya pipisi olanlara tamamlanma ihtiyacı yüksektir.Genellikle erkekleri yücelten,kendi cinsini ve kendini beğenmeyen,eksik bulan bir eğilimi vardır.Annenin aile ortamına katkıları ve babanın silikliği bu eğilimleri dengelediğinde,kadın eşcinselliği için zemin oluşur.Kız çocuğun annesini ile dokuz ay içerisinde,bütünleşme dönemini bitirmeden veya omnipotansını annesine aktardığı sırada kaybetmesi de gelecekte kadınların sevgi ve dürtü nesnesi yapma arzusu oluşturulabilir.Bu durumda deneyimlenmiş ve öğrenilmiş tek ilişki bütünleşme ilişkisidir ve o da kendi cinsi ile yaşanmıştır.Birbirine benziyor olmak bütünleşmeyi kolaylaştırır.
- Eşcinselliği tedavi edilebilir bir cinsel kimlik sorunu olarak gördüğünüzü varsayıyorum. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Hepimiz dünyaya gözlerimizi açtığımızda bize gülümseyen gözlerle karşılaşırız. Annemizin kucağında Babamızın ocağında hayata tutunmaya çalışırız. Eğitim sürecimiz küçük yaşlardan itibaren aile bünyesinde gerçekleşir. Aile ortamının sıcaklığında nasıl yemek yeneceğinden, ilişkilerimizi nasıl geliştireceğimize değin sosyal kodlarımız belirlenmiş olur. Sosyal ilişkiler kurma becerimizi ailemizin değerleri ile örtüşerek geliştirmiş oluruz. Ailenin bireyin kişilik ve kimliğinin gelişimindeki etkisi yadsınamayacak kadar büyüktür. Ailelerin bir kuşaktan diğerine geçiş sürecinde çok sayıda sosyo-ekonomik, kültürel, psikolojik vb değişimlerde otaya çıkmaktadır. Toplumsal dönüşümlerin temelleri öncelikle aile içinde şekillenmektedir. Çocuk için anne sevgi baba ise güven kaynağı olmaktadır. Anne babanın kişilik yapısı psikolojik açıdan sağlıklı ise çocuğun psikolojik yapısında ona göre olumlu gelişim gözlemlenecektir. Eğer ki anne baba duygu ve düşüncelerinde çatışmaları olan bireyler ise çocuk açısından güvensiz bir ortamda yaşamak kaçınılmaz bir yazgı olacaktır. Sevginin ve güvenin olmadığı bir ortamda çocuğun kişilik yapısında güçlenme olmamaktadır. Güç dengesi kuramayan çocuğun psikolojik gelişiminde aksamalar ortaya çıkmakta ve çatışmalı bir süreç başlamaktadır. Anne babasından sevgi ve güven duygusu alamayan çocuklar bilinçaltı cinsel dürtülerinde anne yada babasına cinsel imgeler taşımaktadırlar. Psikoterapi süreçlerinin ilerleyen aşamalarında eşcinsel bireylerin yüzleşmelerinde, terapi aynasında görünen, uzak, ilgisiz yada tersi aşırı korumacı ebeveynlerin çocuk için gerekli duygusal ihtiyaçları karşılayamadıkları gözlemlenmektedir. Suçluluk duyguları ve kaygılarla hayata tutunmaya çalışan çocuk kendi içinde kendisi ile savaşmaktadır. Çocuklukta barışı olmayan bu savaşı gençlik çağına kadar çocuk hep keybetmektedir. Ergenlik döneminde cinsel kimlik kazanma sürecinde kendisi ile çatışması yoğun olarak süren eşcinsel bireyler başka erkekleri kendilerinden daha güçlü görerek onlara duygusal yatırımlar ve aktarımlar geliştirmektedirler. Çocukken karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar bedensel tatmin arayışlarına yönelmektedir. Anne sevgisi ve Baba güveni alamamış eşcinsel birey ruhsal çatışmalarını dindirmek için Güç kazanmaya çalışmaktadır. Kendisini suçlu ve değersiz hisseden kişi bu gerçekle çatışmasını çözümlemek için bilinçaltı bir süreçle fantezi (hayal) kurgularına sığınmaya başlamaktadır. Kendisinin güçsüz ruhunu; güçlü sandığı kendicinsinde aramaktadır. Güçsüz bir erkek olarak güçlü sandığı erkeklere olan duygusal aktarımları belli bir aşamadan sonra erotikleşmektedir. Fantezi dünyasında kendi içindeki barışı olmayan savaştan kendisini kurtaracak kahramanını bulan eşcinsel birey zihninde kurguladığı erotik oyunlar oynamanın zevki ile hayatta belki de ilk defa bir umut keşfetmektedir. Kurtarıcı güç kendisine yıllardır ihtiyaç duyduğu sevgiyi (anlayış)ve güveni (değer) kendisine verecek inancındadır. Çocuklukta bilinç gelişiminde yaşanan savaş ergenlik döneminde bilinçaltında fantezi çözümlemelerle bir barışa dönüşmektedir. Fantezi yöntemi ile elde edilen bu barışın getirdiği psikolojik rahatlama ile bu kurtarıcı gücü ödüllendirmek için ona erotik yatırımlar yapılmaktadır. Eşcinsel ilişkiler kurma dönemi bu süreçte başlamaktadır. Eşcinsel ilişkilerde cinsel arzular anksiyete giderme boyutunda olmaktadır. Eşcinselliğin kimliğin yarattığı bunalım ve arayış döneminde tutkular ve arzular tutunarak, duygusal ihtiyaçları gidermek için aşkla başlayan ilişkiler genellikle cinsel birleşme odaklı cinsellikle sınırlanmaktadır. Zamanla aşk mağduru olan eşcinsel bireyler ; bu fantezi (hayal) kurtarıcı gücün sahteliği gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalıp depresif duyguların etkisine girerek sıkıntılı, gergin bir süreç yaşamaktadırlar. Bu ruhsal kavşakta eşcinsel birey bilinçli olarak ya iyileşme arayışı sürecine girecek yada bilinçaltı fantezi çözümlemesinde bu sorunu duygusal arayışlarını baskılayıp sadece cinsel arayışlara indirgeyecektir. Birinci şıkkı seçen kişiler için başlangıçta heyecanlı fakat daha sonra zor bir süreç başlayacaktır. Kaygılınarak, utanarak ve belki bir umut diyerek ama umutsuzca bir psikolog kapısını çalmak gerekecektir. İlk terapide yoğun kaygıları nedeniyle psikologla göz teması kurmaktan kaçınan danışan, sürecini yani yıllardır içinde sakladığı sırrını çekinerek ve sıkılarak dili döndüğünce anlatmaya çalışmaktadır. Zaman zaman gözyaşlarının eşlik ettiği sürecin sonlarına doğru bir rahatlama ortaya çıkmaktadır. Terapi odasında güven duygusu oluşmuşsa iyileşme sürecine ilk adımlar atılmış olmaktadır. Çocuklukta yaşanan duygusal yada cinsel travmalar psikologa iyileşme umudu ile anlatılmaktadır. Eşcinsel danışan büyük sırlarını içinde sakladığı ruh kutusunu açar. Yalnızlığını ve sırrını paylaşabileceği terapi limanına sığınmıştır. Artık onun istek ve irade gemisi fırtınası ne zaman çıkacağı hiç bilinmeyen bilinçaltı-bilinç okyanusunda yol almaya başlamıştır. Umulan iyi bir yolculuk olması ve güvenli kimlik adasına çıkmaktır.
- Hiç tedavi ettiğiniz ve heteroseksüele dönüştürdüğünüz bir eşcinsel oldu mu?
Eşcinsel tedavi sürecinde iyileşmiş bir danışanımızın kendi sürecini yansıttığı yazısı ile cevap vermiş olalım:
Tam olarak 3 ay terapi gördükten sonra geldiğim nokta müthiş bir yer şimdiye kadar hiç hayal edemeyeceğim yere geldim ve o kadar büyük cesaret geldi kendime ki psikoloğuma artık kendi ayaklarımın üstünde durmayı dememek istediğimi de söyledim ve inşaallah bunu da başaracağım belki hemen koşamayacağım ama zamanla onu da başaracağım geldiğim nokta da şunları sıralayabilirim belki yaşanlar bunları kabul etmeyecekler ama bu kadar kısa bir sürede bu seviyeye gelmek belki inandırıcı gelmiyor olabilir ama kesinlikle istedikten sonra başarılamayacak hiç bir şey yok mesela artık gay sitelerine girme isteğim '0', gay pornosu seyretme isteğim '0' gaylarla msn de konuşma isteğim '0' evet doğru bunları yapma isteğim hiç ama hiç gelmiyor içimden, ama daha düşünce saldırıları ve daha önce yaşanılmış şeyler fantezi olarak geliyor aklıma onunda oranı %25 ama onları kontrol edebiliyorum ve bu düşünceleri def edebiliyorum bunu da şuna benzetiyorum hani çok yakın birisini kaybedersiniz yakın günlerde acısı hemen geçmez ama 1 ve ya 2 yıl sonra acısı ilk günkü den çok daha az olur inanıyorum ki bu da öyle olacak bunları düşünmeye düşünmeye düşüncelerin ve yaşanılanların hepsi silinmeyecek ama en alt raflarda kalarak unutulacak. Bunun için Allah'a binlerce kez şükürler olsun ve tabii ki Hüseyin Kaçın' dan da Allah razı olsun. Artık diyebilirim ki ben eşcinsel değilim zaten kabul de etmiyordum ama artık değilim bu sadece yaşadığım bir kabustu ve uyandım artık çok şükür.Terapilere gelince ilk önce tedirginliğim hep cinsellik ile yaşadıklarımın tekrar psikolog tarafından deşilecek olması canımı sıkıyordu bu da şuna benzetiyorum yemek yerken iğrenç bir şeyden söz edilse nasıl insanın iştahı kapanır midesi bulanır öyle bir şey bu da iyileşmek içi terapiye gidiyorsunuz ama terapide yaşanılan cinsellikler deşilince tabi ki insan sıkılır zaten bunları yaşamamak için gidiliyor bunların deşilmesi ile tekrar yaşanılmış oluyor sanal da olsa ama hüseyin beyle girdiğim hiç bir terapide cinsellikle ilgili konuşmalarımız oldu ama hiç bir zaman hüseyin bey yaşanılan cinselliğin derinliklerine inmedi zaten cinsellikte yani gay cinselliğinde nelerin yapıldığı da belli değil mi yapılanlar aynı ama kişiler değişiyor sadece yüzeysel olarak konuştuk bunları aslında eşcinsellikle konuşulacak olan zaten yaşanılan yanlış ilişkiler de değil zaten kişini kendi gücü nü keşfetmesi eşcinsellik kişinin kendi gücünü kullanamaması ile alakalı bütün olarak terapilerin tümünde bunlara yatırım yaptık beraber. İlk önce özgüven sonra bağımlılık ve bağlılık sonra benlik daha sonra kendini cezalandırmama bunları işlemekle kişinin kendi gücü keşfetmesi amaçlıyor bu güç yakalandığında ise zaten kişini sırtı bir daha yere gelmez Allah'ın izni ile. Bu terapilere tamamı ile eşcinsellik terapisi demek te yanlış aslında çünkü bütün bunlar ile birlikte sadece eşcinsellik tamir edilmiyor aynı zaman da kişisel olarak ta gelişiyor insan hayatın her safhasında kendini gösteriyor bu gelişmeler çünkü yaşadığın an ve mekanlarda oluyorsunuz. Yaşadığım ve anlayabildiğim için kendime bor biliyorum bunları söylemeyi eşcinsellik genetik değildir sadece gelişim sırasında kaybedilen gücü başkalarında aramaktır ve kesinlikle kişinin inancına ve azmine bağlı olarak ta tedavi edilebilen psikolojik bir hastalıktır tedavide en çok görev danışana düşüyor her şey onun inancına ve azmine bağlı psikolog ise yol gösterici, yolda yanlış bir sapağa giren çocuğun elinden tutup doğru yolu gösteren kişi.Hocam emeğiniz, gösterdiğiniz alakadan ve anlayışınızdan dolayı çok teşekkür ederim Allah sizden ve sizin gibilerden razı olsun...
3 haftadır terapi görmeden ayaklarımın üstünde Allah a çok şükür bir aksilik yaşamadan yoluma devam ediyorum bu 3 hafta içerisinde de bayağı bir yol aldım kendimce artık çok minumumlara düştü eşcinsel düşünceler o kadar mutluyum ki anlatamam bir de terapilere girmeden yani yalnız başıma devam edebilemem çok önemliydi benim için çok şükür ki şu ana kadar bir aksilik yok evet durmak yok yola devam diyorum
saygılarımla
17 Nisan 2010
- Eşcinsellik kimine göre İslam'da yasak, sınırlı bir gruba göre değil. Kimine göreyse, tıpkı alkol kullanmak, yalan söylemek gibi bir günah ve kişinin kendisini bağlar. Sizce hangisi doğru?
Eşcinsel terapi sürecinde konuya dini bir bakış açısı sunulmaz. Psikolojik gelişim süreçleri açısından iyileşme arayışında bulunan kişiye yaklaşılır. Dini kavramlar bu süreçte irdelenmez. Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez çünkü eşcinsel eğilimleri olan kişiler bu olaya lut kavmi, haram, cehennemde yanmak düşünceleri ile yaklaşırlarsa bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir. Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir. Ayrıca eşcinselliğe çözüm getirmek yerine tam tersine ? dindar eşcinseller ? kavramını kabullendirmektedir. Eşcinsel yönelimi olan kişiye ? sabır ? telkini vermek ve bu duyguların varsa ? günaha girmeden hayatını sürdür, kadına ilgin yoksa evlenme sabret cennette karşığını alcaksın ? gibi telkinler bulunmak ?dindar eşcinseller ? kavramını pekiştirmektedir. Dini bakış açısı sadece eşcinsel gelişim sürecinde koruyu bir etki yaratabilir fakat asla iyileştirici bir sürece yönlendirmez. Eşcinsel eğilimleri yada yaşamı olan birey bu durumdan rahatsızlık duyuyorsa çözüm eşcinsel tedavi konusunda deneyimli bir psikologla terapi görüşmesine başlamasıdır.