Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10
21
İslamiyet’in ideal insan portresi eşcinsellerdir fakat bir şartla erkek erkeğe güçlü duygu bağlarını erotize etmeden asla seks ilişkilerine dönüştürmeden sevmeyi sevilmeyi tecrübe ettikleri takdirde aşk karakterine erişmeleri mümkün olacaktır.

Psikolog http://huseyinkacin.com


https://twitter.com/psikologkacin13/status/1773758421470171262
22
Herkes uzun uzun yazılar döktürüyor, benimki kısa ve öz olacak. HK ısrar ettiği için değil, şuan bunu yapmak istediğim için; içimden böyle geldiği için. Zira HK kendisine de olsa bize isyan etme kültürünü öğretti. Ve bu kültür bize delicesine bir özgüven verdi. Hangi psikolog danışanına onun istemediği şeyleri söyler, danışanıyla kavga eder? Hiçbiri demi? Ancak HK'ya olan sinirinden duvarları yumruklamayan bir tek danışanı yoktur diye düşünüyorum. Çünkü ne yapıyorsa bile-isteye yapıyor.

Bazen bizden istediği şeyler çok absürt gelebiliyor. Mesela aşık olduğunuz hemcinsinizle ilişkinizde size rehberlik ediyor ve o hemcinsinizi size resmen bağımlı hale getiriyor. "Noluyor lan?" diyorsunuz. Birde bakmışsınız ki HK size "aşk karakteri"ni aşılamış. Eğer o hemcinsinize eşcinsel olduğunuzu açıklasaydınız muhtemelen birdaha yüzünüze bakmayacaktı, ancak HK taktikleriyle ilerlediğiniz zaman birde bakmışsınız ki Hz. Muhammed misali Hz. Ebubekir'in dizlerinde uyukluyorsunuz. Erkek erkeğe, ancak dost olarak, helalinden.

HK hep Mevlana ve Şems örneğini verirdi, ikisi de yüzyıllardır olması gereken "yüce insan" tipini temsil eder. İkisinin de en öne çıkan özelliği "aşk karakteri"ne sahip olmalarıdır. Zerre kadar cinsellik yok, ancak yaradılanı sevmenin zirvesi.

Son paylaştığı tweet'te İslamiyet'in ideal insan portresinin, cinselliği aşmış eşcinsel erkekler olduğunu yazdı. Dindar, muhafazakar tayfaya söylesen "SAPIK, ZINDIK, SAÇMALIK" diye nitelendirir. Oysa ilahiyatçı ve cemaatçi kimliğime rağmen diyorum ki: "Hadi lan dindarlar, açıklasanıza! Hz. Mevlana sadece sizin değil bütün dünyanın ideal insan kabul ettiği ruh değil midir? Peki Şems'e olan duygusu HEMCİNSE AŞK değil de nedir? Peki cinsellik var mı, yok! O zaman biz eşcinsellerin birbirimize duyduğu aşk da katıksız helal. Hatta sevap!.."

Bize karşı aptal yürüyüşler düzenleyeceğinize, siz de biraz bizi örnek alın da; insan olmayı öğrenin...

- Kerem2
23
-Eşcinsellikten kurtulmak isteyen gariban kardeşlerimiz-

Eşcinsellikten rahatsız olup dönüşmek isteyen kardeşlerimizin sayısı günden güne artıyor. Bu alanda yıllarca psikoloji kaynaklarında dönüşümü destekleyen terapiler neticesinde dönüşen vaka örnekleri mevcut olduğunu görüyoruz. Eşcinsel derneklerinin/lobilerinin kendilerine saygı duyulmasını beklerken, dönüşmek isteyen kardeşlerimize saygı duymamaları ve hatta bir kısım kişilerin dönüşmek isteyen kardeşlerimize hakaret ettikleri de bir gerçek. Konuya bu açıdan yaklaştığımızda eşcinsel derneklerinin/lobilerinin propagandasına kapılıp onlar gibi düşünmediği için bir anda düşman yapılan dönüşmek isteyen kardeşlerimiz bir yandan da konuya profesyonel yaklaşamayan "bizim mahallenin bazı hödük insanları" tarafından dışlanmaktalar.

Bizim mahallenin hödükleri ile eşcinsel lobilerinin/derneklerinin kavgaları bir başka yazının konusu olarak uzunca ele alınmalı iken bu yazının konusu her iki tarafın da örselediği dönüşmek isteyen gariban eşcinseller olacak. Bu garibanların bir kısmı taciz/tecavüz mağduru, bir kısmının çeşitli tramvaları var, bir kısmı ağır bir problem yaşamasa bile hafif psikolojik sarsıntılar geçirmişler; ortak yönleri ise, hissettikleri ve rahatsız oldukları eşcinsel hislerden kurtulmak ve heteroseksüel olarak hayatlarına devam etmek! Bu onların en doğal hakkı! Bu onların sağlık hakkı! Hiçbir psikoloji uzmanı bu çocukları zorla "eşcinselliğe mecbursun, bu doğuştan, eşcinselsin eşcinsel kal" propagandasına alet edemez! Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere yönelik olarak dönüşümü destekleyebilecek uzmanların profesyonel çalışmaları gösteriyor ki "kişi kurtulmak istiyor ise, doğru terapi teknikleri ile dönüşüm mümkün!" Buna ilişkin psikoloji literatüründe vaka örnekleri de mevcut! Dolayısıyla kişinin kurtulmak istediği takdirde karşısına çıkan önce eşcinsel dernekleri/lobileri olurken, ikinci etapta "kişiyi eşcinsel yaşama ikna etmek isteyen" uzmanlar oluyor. Bu iki engeli aşan ve dönüşüm noktasında kararlı olan eşcinsel kardeşlerimiz ise şayet dönüşümü destekleyebilecek bir profesyonele/uzmana ulaşabilirlerse bu şekilde dönüşüm adımları başlamış oluyor. Bununla birlikte kişinin sağlık hakkı kapsamında, rahatsız hissettiği hislerinden kurtulmak istediği takdirde doğru tekniklerle dönüşümün mümkün olduğunu ortaya koyan kitaplar da çokça yayımlanmaya başladı. Konunun ana tablosu çizildikten sonra gelelim kurtulmak isteyen kardeşlerimizin profillerine.

Öncelikle onlar insan!

Onların kaldırabilecekleri yük kapasitesi belirli! Bir insan böyle bir imtihanla uğraşırken, "bizim mahallenin hödükleri" ile eşcinsel lobileri/dernekleri arasında sıkışıp kalmak zorunda değiller! Eşcinsel lobilerini/derneklerini gelin bu çocukları destekleyelim kıvamına getirmemiz mümkün değilken, bizim mahallenin hödüklerine bu çocukların birer insan olduklarını, imtihanlarının ağır olduğunu, bu çocuklara doğru yaklaşım sergilememiz gerektiğini öğretmemiz mümkün! Dolayısıyla öncelikle konuya bizim mahallenin hödüklerini profesyonel yaklaşım eğitimine tabi tutmak gerekliliğini vurgulamakla başlamalı! Böylelikle bizim mahallenin konuya gerçekten hâkim olan az sayıdaki nitelikli insanları da rahatlayacaklar ve hödükleri de nitelikli hâle geldikçe gariban eşcinsel kardeşlerimizde "dönüşüm konusunda nitelikli destek" yoksunluğu çekmemiş olacaklar! Günümüzde çocuklarının "ben bu hislerimden rahatsızım, dönüşmek istiyorum" dediği hâlde çocuklarına çok sert yaklaşan bilinçsiz anne babaların sayısı fazla! Konuyu rahatlıkla ve profesyonelce konuşabilen kişi sayısı da çok az! Önceliğimiz dönüşmek isteyen kardeşlerimize suçluluk duygusu hissettirmemek! Kimseyi günahından ötürü hâkir görmemeliyiz! Bizler şayet Müslüman mahallesinde isek, bu bizim mahallenin mühim bir kuralı da: namuslu, ahlaklı, iyi bir Müslüman olmak! İnsanları hor hâkir görmeye, kalp kırmaya değil; onarıcı, yapıcı, profesyonel olmaya ihtiyacımız var! Dönüşmek isteyen genç kardeşlerimizin "destek yoksunluğu" sorununu acilen çözmeliyiz! Bu kardeşlerimizin ifşa olma korkusu, gelecek kaygısı, dönüşümü destekleyebilecek psikoloji uzmanlarına ulaşmaları da Devlet tarafından güvence altına alınmalı! Dönüşümü destekleyebilecek profesyoneller yetiştirilmeli! Bu konuda Devlete düşen görevler de bir başka yazıda genişçe ele alınmak üzere şimdilik bu kadarla yetinelim!

Ezcümle dönüşümü isteyen kardeşlerimize canımızla, malımızla, kalemimizle destek olmak boynumuzun borcu! Bu kardeşlerimizi desteklediğimiz müddetçe hayal bile edemeyeceğimiz güzelliklerle karşılacağız inşâallah! Kimin elinden ne geliyorsa, bir güzel adım atmalı! Bizim mahalleyi, "para, şöhret, makam, mevki, şehvet, şöhret sevdaları" kapsamında yanlış işler yapmak ile değil; iyi bir Müslüman olarak temsil etmeliyiz!

Psikoloji kaidelerine uygun, profesyonel yaklaşımları geliştirmek, kalpler kazanmak, gönüllere girmek zorundayız! Eşcinsel hislerinden kurtulmak isteyen  ve bu noktada samimi çaba veren kardeşlerimiz ibne değildir; ancak Müslüman gibi görünüp para/makam/mevki/şehvet/şöhret peşinde kul hakkı yeme gibi türlü namussuzlukları yapan kişiye belki ibne denilenilir! Mahalleliye duyurulur!


https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2105.0 okumak için linki tıklayınız
24
Bizim kurumdaki evlenememislerde o kendini kaybetme yok mesela. Gözlemci gibiler adeta. Oyunu oynamıyorlar sanki, sadece izliyorlar. Oyuncu değil izleyiciler. İşte o izleyicilikten oyunculuğa geçince çok şey değişiyor gibime geliyor. Sahne benim sahnem, ışıklar beni gösteriyor, oyuncu benim demek çok önemli. Yoksa kendini soyutlayınca olmuyor. İzleyicilik gerekli ama yeterli değil. İstediğimiz kadar matkap kullananları izleyelim, kendimiz kullanmadıkça öğrenemeyiz.
25
Çalıştığım kurumda kadınlar bitmez tükenmez bir iletişim halindedir. Çaylar içerler, kahveler içerler, evlilik konuşurlar, doğum konuşurlar, konuşurlar da konuşurlar... Kadınların birbirine olan ihtiyacı erkeklerin birbirine olan ihtiyacından daha fazla sanki. Hele bir de ölüm, evlilik, doğum gibi büyük bir olay yaşanmayagörsün... Hepsi toplanır, büyük bir toplantı yaparlar ve saatlerce konuşurlar. Çalıştığım odada bugün biri kırk, biri otuz beş, biri yirmi beş yaşında olmak üzere üç kadın konuşuyordu. Konu daha çok evlilik gibiydi ve bekar olan yirmi beş yaşındakini ilgilendiren pek bir şey yoktu ama o kız konuşulanları hipnotize olmuş gibi dinliyordu adeta o büyük kadınlardan kadınlık öğreniyordu. Orada eşcinsel bir kadın olsaydı direk kendini soyutlar, hiçbir konuşmaya katılmazdı herhalde. Bir de kurumda iki tane evlenmemiş bayan var. Nedense onların kadınlığı eksik geliyor bana, diğer kadınlarla çok yüzeysel iletişim kuruyorlar, derine inmiyorlar, diğer kadınlarla konuşurken kendilerini kaybetmiyorlar. Kadınlıkları eksik kalmış da ondan evlenememişler gibime geliyor. Diğer kadınlara nazaran çok daha cansız ve donuklar. Kendi cinsiyetinin cinsiyet rollerini benimseyememis insanlar ister eşcinsel olsun, ister düzcinsel daha donuk ve yavan oluyor.

Kendi hikayemden de bahsedeyim. Annesinin başörtüsünü takan, eteğini giyen bir erkek çocuğuydum ben. Ama sonra taşraya taşındık daha eril bir ortam vardı orada. Sonra sekiz yıl erkek yurdunda kaldım. Hemcinslerime karşı ne kadar duvar orsem de bana bir şeyler geçmiş olmalı ki bekleme odasındayken diğer danışanlar hal ve hareketlerimlerimin erkeksi olduğunu söylüyorlardı. Şu an hemen hemen tüm erkek konularını konuşabilirim. Para, araba, tamirat, din, siyaset... Halen zorlandığım oluyor ama zorlukların üzerine gitmemiz gerekiyor.

Velhasıl hocam erkeklik erkeklerden, kadınlık kadınlardan öğreniliyor. Kadın gibi olmak istiyorsan zorlansan da canın yansa da saatlerce, günlerce, yıllarca kadın ortamlarında bulunman lazım, büyük bir sabır göstererek... Başka bir çözümü yok gibime geliyor.
26
Hüseyin KAÇIN / AFFEDİCİ'NİN AFFIYLA
« Son İleti Gönderen: psikolog 29 Mart 2024, 01:15:02 öö »
AFFEDİCİ'NİN AFFIYLA

yağmuru yaratan Allah
taneler içinde damlaların özünde
bereketi de yaratmışsa
acıdan akan gözyaşlarında
tebessümleri gizlemiş saklamıştır


ağladıkça bahar bahçemiz
içimizde cenneti yaratan Allah
yüzümüzü de gönlümüzü de güldüren

koşun çocuklar koşun
göklere doğru uçun
meleklerin kanatlarına sığındıkça

kapısından içeri gireceğiz
cennetin
nisan ayının bereketiyle
çicek açan ağaçların aşkıyla
sarıp sarmalayan sevdaların
yüzü suyu hürmetine


kuş olup gideceğiz
bu dünyadan
affedici'nin
affıyla....

29 Ayşe Nisan 2024
01:10
İstanbul
27
Eşcinsellik kimine göre İslam'da yasak, azınlıkta kalan bir gruba göreyse değil. Kimine göreyse, tıpkı alkol kullanmak, yalan söylemek gibi bir günah ve kişinin kendisini bağlar. Sizce hangisi doğru?

Eşcinsel terapi sürecinde konuya, dini bir bakış açısı sunulmaz. Ancak psikolojik gelişim süreçleri açısından iyileşme arayışında bulunan kişiye yaklaşılır. Dini kavramlar bu süreçte irdelenmez. Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez, çünkü eşcinsel eğilimleri olan kişiler, bu olaya Lut kavmi, haram, cehennemde yanmak düşünceleri ile yaklaşırlarsa, bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir.

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir. Ayrıca bu kişiler, eşcinselliğe çözüm getirmek yerine tam tersine dindar eşcinseller kavramını kabullendirmektedir.

Eşcinsel yönelimi olan kişiye sabır telkininde bulunmak ve bu duyguların varsa günaha girmeden hayatını sürdür, kadına ilgin yoksa evlenmeden sabret, cennette karşılığını alacaksın gibi tavsiyelerde bulunmak, "dindar eşcinseller" kavramını pekiştirmektedir. Dini bakış açısı sadece eşcinsel gelişim sürecinde koruyucu bir etki yaratabilir fakat asla iyileştirici bir sürece yönlendirmez. Eşcinsel eğilimleri ya da yaşamı olan birey bu durumdan rahatsızlık duyuyorsa çözüm eşcinsel tedavi konusunda deneyimli bir psikologla terapi görüşmesine başlamasıdır. https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir/amp
28
Eşcinsellik kimine göre İslam'da yasak, azınlıkta kalan bir gruba göreyse değil. Kimine göreyse, tıpkı alkol kullanmak, yalan söylemek gibi bir günah ve kişinin kendisini bağlar. Sizce hangisi doğru?

Eşcinsel terapi sürecinde konuya, dini bir bakış açısı sunulmaz. Ancak psikolojik gelişim süreçleri açısından iyileşme arayışında bulunan kişiye yaklaşılır. Dini kavramlar bu süreçte irdelenmez. Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez, çünkü eşcinsel eğilimleri olan kişiler, bu olaya Lut kavmi, haram, cehennemde yanmak düşünceleri ile yaklaşırlarsa, bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir.

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir. Ayrıca bu kişiler, eşcinselliğe çözüm getirmek yerine tam tersine dindar eşcinseller kavramını kabullendirmektedir.

Eşcinsel yönelimi olan kişiye sabır telkininde bulunmak ve bu duyguların varsa günaha girmeden hayatını sürdür, kadına ilgin yoksa evlenmeden sabret, cennette karşılığını alacaksın gibi tavsiyelerde bulunmak, "dindar eşcinseller" kavramını pekiştirmektedir. Dini bakış açısı sadece eşcinsel gelişim sürecinde koruyucu bir etki yaratabilir fakat asla iyileştirici bir sürece yönlendirmez. Eşcinsel eğilimleri ya da yaşamı olan birey bu durumdan rahatsızlık duyuyorsa çözüm eşcinsel tedavi konusunda deneyimli bir psikologla terapi görüşmesine başlamasıdır. https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir/amp
29
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
30
Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ölene kadar Bakir.
« Son İleti Gönderen: Kdr_51 26 Mart 2024, 07:31:32 ös »
bundan 5-6 sene önce 17-18 yaşlarımda artık kendim cinsellik yaşayabiliceğimi özgür olduğumu düşünüyordum. her gece farklı bir erkekle cinsellik yasamayi düşünüyordum. Amerika rüyası gibi. ve bunu az kalsın faliyete geçiricektim.! sonra annem internetten hüseyin kacini buldu... ve işte o zaman psikolog bana iyiki cinsellik yaşamamışsın eşcinselliğin ilerliyebilir çabuk düzelemezsin demişti. 6 sene sonra hayla eşcinsel hislerim var.  vajinaya ilgim yok. ve hayla cinsellik yaşamadım hiçkimseyle. ve artik cinsellik yaşamak benim için imkansizlaşti. her gece ağlamaktan yoruldum. özgürlüğüm elimden alındı. cinselliğimin engellenmesi beni hayattan kopartti, şuanki düşünce yapım ölene kadar bakir yaşamak. boğazim düğümleniyor bunları yazarken. cinsel hayatim çalındı. ve bana düzeldikten sonra birde evlilik sunuluyor. çok komik. ben bunca eziyeti evlenmek için mi çektim ? ben psikologa gelmeden önce özgürce sex yapabilicektim. bana düzeldikten sonra evlilik vaad ediliyor. psikolog dindar danışanlar dindar hepsi. özgürlügüm elimden alindi.


Hüseyin hocam'ın isteği ile neden düzelemediğimi başka bir boyutta anlatmak istiyorum.
Öncelikle annem bana aşırı düşkün birisi.
Ve aşırı baskıcı biriydi, ama artık değil, benden çok çekti o anlamda baskısını düşürttüm onun, mesela din yönünden bana çok baskı uygulardi eskiden. Şimdi porno yıldızı olucam desem bile bişey diyemez artık :) cünkü "BIKTIRTTIM."

Herneyse baba diye bir figür hayatımda hiç olmadı aksine, baba sürekli döverdi her 2 haftada bir "DAYAK" yediğimi, her 2 günde bir inanılmaz kalp kırıcı "AZAR" işittiğimi bilirim.
hiçbir zaman bana değer verilmedi, lise hayatım hiç olmadı. sadece ailemin kölesiydim.
Annem aşırı düşkün bir insan, benim giyeceğim kıyafete kadar heyşeyimi yönetir, 18 yaşıma kadar saçımı annem kesti, hiç berbere gitmedim 18e kadar.

Sanırım cinselliğe bu kadar tapmamın sebebi lise hayatımın olmaması ve asosyal olmam.

https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2299.0 linki tıklayınız



Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10