61
Eşcinsel Terapi ile ilgili tepkiler / Ynt: EŞCİNSELLİK: BİR ADAM YARATMAK: VİŞNE SUYU (9. BÖLÜM)
« : 03 Ocak 2024, 12:43:32 ös »
Bunu biliyorum zaten. Dillendiremiyordum uzunca bir süredir. Ağabey takıntımın İbrahim'e yönlendirdiğini, daha sonrasında eşcinselliğe dönüştüğünü en başında biliyordum zaten.
- Tamam. Sadece şimdi açığa çıktı.
- Şimdi söyledim sadece.
- Sen erkeklerde bir ağabeylik mi arıyorsun? Seni koruyacak, sahiplenecek gibi.
- Kesinlikle öyle.
- Ama aşırı duygu olacak, baba gibi bir ağabey. Daha da ileri gidersek "Allah" gibi bir ağabey.
- Aynen öyle. Tam olarak öyle hatta.
- "Bana vakit ayıracak, benimle ilgilenecek."
- Beni koruyacak.
- Neyden koruyacak?
- Herhangi bir kimseden. Ben bir sebebini daha buldum yahu.
- Nedir?
- İlköğretim yahu. Bayağı ezilirdim. Karşılık veremezdim onlara.
Bu kısma 2008 yılının yaz aylarında yaşadığımız "yeni aile arayışı" hikayemi eklersek daha iyi oturmuş olur. Haziran ayıydı, birçok çocuk, babalarının gönderdiği yerlerde çıraklık yapıyordu. Ne de olsa çalışacak sınav kalmamıştı, zamanım çoktu. Ben de babamın yanına gittim ve ona herhangi bir yerde çalışmak istediğimi söyledim. O "Hayır, çalışamazsın. Ne kadar para istiyorsan vereyim." dedi. Olayın mantığını kavrayamamıştı. Para istemiyordum ben, sadece bir şeyler yapmak istiyordum, diğerleri gibi olmak istiyordum. Benim başarılı olmamı, kendi ayakları üstünde durabilecek bir insan olmamı istemiyordu bence. Başka da bir açıklaması olamazdı bu durumun. Uzun ısrarlarımın sonunda güç bela izin verdi ve ayakkabı satan bir arkadaşının yanında işe başladım. Hüseyin amcanın Ufuk(18) ve Tolga(20) adlarında iki erkek çocuğu da dükkanda çalışıyordu. Hüseyin amca babamı çok sevdiği için bana da oğlu gibi davranırdı. Hatta oğullarına davrandığından çok daha iyi davranırdı. Dükkanda genellikle Ufuk kalırdı çünkü Tolga üniversiteye başlayacaktı. Ufuk derslerle pek alakası olmayan, karı-kız peşinde koşan ve hayatını bu şekilde idame ettirmek isteyen biriydi. Ufuk'la daha fazla zaman geçirdiğimizden dolayı onu ağabeyim gibi görürdüm ve Ufuk'tan önce hayatımda hiç kimseye yanına ismini koymadan "ağabey" diye seslenmemiştim ve Ufuk'a sadece "ağabey" diyordum. Bir süre sonra onu öz ağabeyim gibi görmeye başlamıştım . Bir gün, kız kardeşi Ayşe'nin doğum gününde hediye aldı ona ve kız kardeşini ne kadar çok sevdiğinden bahsetti. Ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı unutamam. O hediye bana alınmalıydı! Bana asla öz kardeşi gibi olamayacağım gerçeğini hatırlattı acı bir şekilde. Ben de "ağabey" demeyi bıraktım o andan sonra. Hayatımda sahip olduğum en güzel anlar beynimin içinde cehennem alevlerine dönüşmüştü resmen. Bu da yetmezmiş gibi bu olaydan kısa bir süre sonra Ufuk ve iki arkadaşı dükkanın arkasındaki bir yere götürdü beni. İkisi beni havaya kaldırdı ve biri de fermuarımı açmaya çalışıyordu. Penisime bakmaya çalışıyorlardı ve "Büyüdün mü ulan, kamışa su geliyor mu?" gibi laflar söylediler bana. Havadayken tekmeler savurarak direndim ve fermuarımı açmalarına engel oldum. Ufuk "Ağabeylerine böyle mi yapılır?" diyerek bana bayağı kızdı. Yaşanan bu olay için defalarca özür dilediğimi hatırlıyorum. Ağabey arayışım yıllardır vardı ve bence Ufuk'la yaşadığımız o olay bu arayışımı farklı bir şekilde boyuta ilerlemesine neden oldu. Çünkü Ufuk'a karşı hissettiğim suçluluk duygusunu bugün hala hissediyorum. Haliyle "ağabey" olarak gördüğüm kişilere en başlangıçta suçluluk duygusuyla yaklaşıyorum ve karşımdaki kişi kesin bir hata yapmışsa bile hatayı kendimde arıyorum. Kendimi affettirmek için de cinselliği aracı olarak kullanıyorum.
- Bu mantıkla gidersek, o halde seni sahiplenen, sana destek veren herkes ağabey olabilir mi?
- Evet ama kafamdaki görünüşe de uyması lazım. İbrahim uyuyordu her anlamıyla.
- Tamam da İbrahim yok artık. Başka şekilde bakarsak mesela, Alperen olabilir mi?
- Olabilir herhalde.
- Beden olarak kafandaki resme uyuyor mu? Yoksa sadece ilgisi ve alakası mı?
- Beden olarak kafamdaki resme çok uzak değil ve ilgisi, alakası cezbediyor beni.
- Sonuçta, amaç ağabeyi bulmak. Sen de hemen yenisini buluyorsun. Sonra ağabeyden emin olduktan sonra ödül olarak cinselliği vermen gerekmiyor mu?
- Çıktığı kızlar falan... Kıskanınca...
- Amaç ne burada? Ağabeyi elde etmek. Senin asıl amacın cinsellik mi yoksa ağabeyi elde etmek mi?
- Ağabeyi elde etmek.
- Sen cinselliği neden kullanıyorsun?
- Daha fazla elde etmek için, tamamen benim olsun diye.
- Senin ağabeyin olsun diye. İlişki cinselliğe yöneliyor çünkü karşındaki ağabey karakterine karşı bir hata yaptığını düşündüğünde Ufuk olayındaki suçluluk açığa çıkıyor. Erkek erkek ilişkide bir koca aramıyorsun öyle değil mi? Sen aslında ağabeyi kaybetmemek için cinsellik katıyorsun ilişkine.
- Evet.
- Kuzenle olan ilişkide kuzenin ağabey gibi oluyor muydu?
- Hayır.
- Cinselliği bir kişiyle, duygusallığı da başka bir kişiyle yaşıyorsun o halde.
- Aynen öyle.
Lanet çok kişilikli bilinçaltım! Niye berbat planlar yapıp duruyorsun? Kardeş kardeş geçinirken neden cinselliği soktun ki aramıza? Ne oldu? Daha fazla elde edebildin mi onları? HK'nın yanına gelip duruyorum senin yüzünden. İbrahim de yine senin yüzünden gitti. Bana nankörlük yapıyorsun sürekli. "Ağabey arayışı" diye ayak yaparak beni eşcinselliğe de sürükledin zaten. Lanet olsun sana!
- Bağ kuramamışsın ne annenle ne de babanla. Aitlik hissin yok. "Ben bu ailenin çocuğuyum." diyebilir misin?
- Hayır.
- Hatta şunu bile sorgulamış olabilirsin: Bunlar ayrı yatıyorsa ben nereden geldim?
- Bu değil de, buna benzeri oldu.
- Nedir?
- Ben dayıma çok benzerim. Babamla annemin değil de, dayımla annemin çocuğuyum diye düşünmüştüm. Ensest ilişki yani.
- Oh ne güzel, ne güzel. Ama niçin soruyorsun bunu? "Annemle babam ayrı yatıyorsa ben dünyaya nasıl geldim?" diye değil mi?
- Evet ve babam bana benzemiyor.
- Dayına baba gibi baktığın oldu mu hiç?
- Kesinlikle.
- Hatırlarsanız buraya gelmeden önceki dört ay boyunca da dayımın yanında çalışıyordum.
- Neden? İş falan hikaye o zaman.
- Onlar hikaye tabii ki. İş adamı olup ne yapacağım yoksa.
- Tamam. Sadece şimdi açığa çıktı.
- Şimdi söyledim sadece.
- Sen erkeklerde bir ağabeylik mi arıyorsun? Seni koruyacak, sahiplenecek gibi.
- Kesinlikle öyle.
- Ama aşırı duygu olacak, baba gibi bir ağabey. Daha da ileri gidersek "Allah" gibi bir ağabey.
- Aynen öyle. Tam olarak öyle hatta.
- "Bana vakit ayıracak, benimle ilgilenecek."
- Beni koruyacak.
- Neyden koruyacak?
- Herhangi bir kimseden. Ben bir sebebini daha buldum yahu.
- Nedir?
- İlköğretim yahu. Bayağı ezilirdim. Karşılık veremezdim onlara.
Bu kısma 2008 yılının yaz aylarında yaşadığımız "yeni aile arayışı" hikayemi eklersek daha iyi oturmuş olur. Haziran ayıydı, birçok çocuk, babalarının gönderdiği yerlerde çıraklık yapıyordu. Ne de olsa çalışacak sınav kalmamıştı, zamanım çoktu. Ben de babamın yanına gittim ve ona herhangi bir yerde çalışmak istediğimi söyledim. O "Hayır, çalışamazsın. Ne kadar para istiyorsan vereyim." dedi. Olayın mantığını kavrayamamıştı. Para istemiyordum ben, sadece bir şeyler yapmak istiyordum, diğerleri gibi olmak istiyordum. Benim başarılı olmamı, kendi ayakları üstünde durabilecek bir insan olmamı istemiyordu bence. Başka da bir açıklaması olamazdı bu durumun. Uzun ısrarlarımın sonunda güç bela izin verdi ve ayakkabı satan bir arkadaşının yanında işe başladım. Hüseyin amcanın Ufuk(18) ve Tolga(20) adlarında iki erkek çocuğu da dükkanda çalışıyordu. Hüseyin amca babamı çok sevdiği için bana da oğlu gibi davranırdı. Hatta oğullarına davrandığından çok daha iyi davranırdı. Dükkanda genellikle Ufuk kalırdı çünkü Tolga üniversiteye başlayacaktı. Ufuk derslerle pek alakası olmayan, karı-kız peşinde koşan ve hayatını bu şekilde idame ettirmek isteyen biriydi. Ufuk'la daha fazla zaman geçirdiğimizden dolayı onu ağabeyim gibi görürdüm ve Ufuk'tan önce hayatımda hiç kimseye yanına ismini koymadan "ağabey" diye seslenmemiştim ve Ufuk'a sadece "ağabey" diyordum. Bir süre sonra onu öz ağabeyim gibi görmeye başlamıştım . Bir gün, kız kardeşi Ayşe'nin doğum gününde hediye aldı ona ve kız kardeşini ne kadar çok sevdiğinden bahsetti. Ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı unutamam. O hediye bana alınmalıydı! Bana asla öz kardeşi gibi olamayacağım gerçeğini hatırlattı acı bir şekilde. Ben de "ağabey" demeyi bıraktım o andan sonra. Hayatımda sahip olduğum en güzel anlar beynimin içinde cehennem alevlerine dönüşmüştü resmen. Bu da yetmezmiş gibi bu olaydan kısa bir süre sonra Ufuk ve iki arkadaşı dükkanın arkasındaki bir yere götürdü beni. İkisi beni havaya kaldırdı ve biri de fermuarımı açmaya çalışıyordu. Penisime bakmaya çalışıyorlardı ve "Büyüdün mü ulan, kamışa su geliyor mu?" gibi laflar söylediler bana. Havadayken tekmeler savurarak direndim ve fermuarımı açmalarına engel oldum. Ufuk "Ağabeylerine böyle mi yapılır?" diyerek bana bayağı kızdı. Yaşanan bu olay için defalarca özür dilediğimi hatırlıyorum. Ağabey arayışım yıllardır vardı ve bence Ufuk'la yaşadığımız o olay bu arayışımı farklı bir şekilde boyuta ilerlemesine neden oldu. Çünkü Ufuk'a karşı hissettiğim suçluluk duygusunu bugün hala hissediyorum. Haliyle "ağabey" olarak gördüğüm kişilere en başlangıçta suçluluk duygusuyla yaklaşıyorum ve karşımdaki kişi kesin bir hata yapmışsa bile hatayı kendimde arıyorum. Kendimi affettirmek için de cinselliği aracı olarak kullanıyorum.
- Bu mantıkla gidersek, o halde seni sahiplenen, sana destek veren herkes ağabey olabilir mi?
- Evet ama kafamdaki görünüşe de uyması lazım. İbrahim uyuyordu her anlamıyla.
- Tamam da İbrahim yok artık. Başka şekilde bakarsak mesela, Alperen olabilir mi?
- Olabilir herhalde.
- Beden olarak kafandaki resme uyuyor mu? Yoksa sadece ilgisi ve alakası mı?
- Beden olarak kafamdaki resme çok uzak değil ve ilgisi, alakası cezbediyor beni.
- Sonuçta, amaç ağabeyi bulmak. Sen de hemen yenisini buluyorsun. Sonra ağabeyden emin olduktan sonra ödül olarak cinselliği vermen gerekmiyor mu?
- Çıktığı kızlar falan... Kıskanınca...
- Amaç ne burada? Ağabeyi elde etmek. Senin asıl amacın cinsellik mi yoksa ağabeyi elde etmek mi?
- Ağabeyi elde etmek.
- Sen cinselliği neden kullanıyorsun?
- Daha fazla elde etmek için, tamamen benim olsun diye.
- Senin ağabeyin olsun diye. İlişki cinselliğe yöneliyor çünkü karşındaki ağabey karakterine karşı bir hata yaptığını düşündüğünde Ufuk olayındaki suçluluk açığa çıkıyor. Erkek erkek ilişkide bir koca aramıyorsun öyle değil mi? Sen aslında ağabeyi kaybetmemek için cinsellik katıyorsun ilişkine.
- Evet.
- Kuzenle olan ilişkide kuzenin ağabey gibi oluyor muydu?
- Hayır.
- Cinselliği bir kişiyle, duygusallığı da başka bir kişiyle yaşıyorsun o halde.
- Aynen öyle.
Lanet çok kişilikli bilinçaltım! Niye berbat planlar yapıp duruyorsun? Kardeş kardeş geçinirken neden cinselliği soktun ki aramıza? Ne oldu? Daha fazla elde edebildin mi onları? HK'nın yanına gelip duruyorum senin yüzünden. İbrahim de yine senin yüzünden gitti. Bana nankörlük yapıyorsun sürekli. "Ağabey arayışı" diye ayak yaparak beni eşcinselliğe de sürükledin zaten. Lanet olsun sana!
- Bağ kuramamışsın ne annenle ne de babanla. Aitlik hissin yok. "Ben bu ailenin çocuğuyum." diyebilir misin?
- Hayır.
- Hatta şunu bile sorgulamış olabilirsin: Bunlar ayrı yatıyorsa ben nereden geldim?
- Bu değil de, buna benzeri oldu.
- Nedir?
- Ben dayıma çok benzerim. Babamla annemin değil de, dayımla annemin çocuğuyum diye düşünmüştüm. Ensest ilişki yani.
- Oh ne güzel, ne güzel. Ama niçin soruyorsun bunu? "Annemle babam ayrı yatıyorsa ben dünyaya nasıl geldim?" diye değil mi?
- Evet ve babam bana benzemiyor.
- Dayına baba gibi baktığın oldu mu hiç?
- Kesinlikle.
- Hatırlarsanız buraya gelmeden önceki dört ay boyunca da dayımın yanında çalışıyordum.
- Neden? İş falan hikaye o zaman.
- Onlar hikaye tabii ki. İş adamı olup ne yapacağım yoksa.