BABAM NELERİ DEĞİŞTİREBİLİRDİ?
Keşke beni kendinden mahrum bırakmasaydın baba, miniciktim, sana çok ihtiyacım vardı. Bir kez olsun bana sarılmadın, elimden tutmadın, başımı okşamadın, arkamda durmadın, bana hiç güvenmedin, destek olmadın, sadece gerektiğinde konuştun benimle, hep karının çocuğu gibi davrandın bana, hiç seni seviyorum oğlum demedin annesi diyor yeter dedin, beni hep ihmal ettin, bir babaya ihtiyacım vardı! Sense yok gibiydin baba, benimle hiç zaman geçirmedin, hiçbir aktivitemiz yoktu seninle bana hep çok uzak durdun. Biliyor musun baba ben hep dövmeni istedim beni, iletişime geçerdin en azından benimle kızsanda bağırsanda. O kadar açtım ki baba sevgisine beni dövmenden bile mutlu olurdum ben. Beni bir "baba"dan mahrum bırakmasaydın, bana yokmuşum gibi davranmasaydın çook şeyi değiştirirdin baba. Sürekli annemin gözlerinin içine bakmak yerine biraz da benim gözlerime baksaydın çook şeyi değiştirirdin baba. Başka gözler aradım bana bakacak, beni sevecek, beni fark edecek. Tecavüze uğradığım sitede birsürü çocuk vardı benim yaşlarımda, rastgele mi seçildim ben baba?! O, önüne gelen çocuğa tecavüz edecek kadar aptal mıydı sence?! Siz tecavüz mağduru olarak gördünüz ama aslında "aile mağduru" olmuştum ben. Sen çok şeyi değiştirirdin baba çok... Mazoşistlik, sosyal anksiyete, dissosiyatif kişilik bozukluğu, tssb ve eşcinsellik, şimdi bunlarla mücadele etmek zorundayım. Erkeklerin olduğu ortamlarda korkarım, gerilirim. Ancak yalnız başımayken veya kızlarlayken rahat hissedebilirim. Hemcinslerime ilgi duyarım, kendimi onlara muhtaç hissederim. Erkek arkadaşlarım yakışıklı olamazlar, ilgi duyduğum biriyle konuşamam, bırakın konuşmayı yüzüne dahi bakamam. İnsanların sürekli ne kadar ezik ve yalnız olduğum hakkında konuştuklarını düşünürüm. Kimse beni anlamaz, benimle konuşmaz... Babamın çok şeyi değiştirebileceğine bir örnek vermek gerekirse: Ortaokul yıllarımda çok sessizdim, sınıfta adım sessiz çocuktu. Erkeklerden hep kaçardım ve onlardan korkardım. Adeta bir kafesteydim. İstesem de konuşamazdım elim kolum bağlıydı sanki. Derslerimse berbattı, kendi dünyamdan derslerime odaklanamıyordum. Lisede de bu durum değişmedi lise sona geçmek üzereyim ama halen bu haldeyim. Değişen tek şey tarihler. Zaman veya mekan ne olursa olsun ben hala o gündeyim, o odadayım. Sadece ilkokul yıllarım güzel geçtiler, birçok arkadaşım vardı, okulun en popüleriydim, herkes bana saygı duyardı aşırı özgüvenli ve aşırı sosyaldim. Peki ilkokuldaki fark neydi sizce? Diğer yerlerde olmayıp da ilkokulda olan neydi? Babam! Bir baba! Babam aynı ilkokulda öğretmendi. Bir babam olduğunu hissederdim. Babam hakkında konuşurlardı arkadaşlarım, ne kadar şanslı olduğumu sürekli söyleyip dururlardı, babamın oğlu olduğumu hissederdim. Her ne kadar bana varlığı namına hiçbirşey vermese, benimle hiçbirşey yapmasa ve yokmuşum gibi davransa da, bir babam olduğunu hissederdim işte. İlkokul yıllarım haricinde babasız hissettim hep kendimi, açıkçası hala da öyle hissederim. Bırakın bir babayı, birbirlerini sadece tanıyan iki insanın ilişkisinden dahi zayıf benimle ilişkisi. Ama eşcinsel erkekler beni sevdiklerini söylüyorlardı, bana değer verdiklerini söylüyorlardı, beni koruyup kollayacaklarını falan. Bunlar bir çocuğun duyması gereken sözler evet, ama babasından... Eşcinsel yazışmaların çekici gelmelerinin bir sebebi de buydu. Cinsel arzuyu yok saymıyorum, üç yaşında hiçbirşeyin farkında olmayan bir çocuğun ırzına geçerseniz sizin penisinize ilgi duyması gayet beklenilebilir birşeydir! Henüz cinsel kimliğin c'si dahi yokken ortada, bana yanlış bir "doğru" yaşattırılmıştı. Ben artık normal bir erkek olamazdım. Hatta ben artık erkek olamazdım. Bilinçaltıma göre değildim de. Yani cinsel kimlik bozukluğum bir gerçek evet ama bunun yanında duygusal ve psikolojik bir boşluk da var bende. Baba... Eşcinsel sitelerinde o boşluğu dolduruyordum. Cinsel tatminden çok duygusal olarak tatmin oluyordum. Cinsellik babama, sevgiye, ilgiye giden zevkli bir yoldu benim için. Ben bunlara açtım. Hemde çok. Çocuk istismarı sadece çocuğa tecavüz edilmesi değildir. Anne ve babasına muhtaçken anne babanın çocuğu yalnız bırakması da istismardır. Çocuklarınızı sevin, sarılın, arkasında durun, destek olun, varlığınızı hissettirin, onu kendinizden mahrum bırakmayın, şımarır diye korkmayın. Yoksa dışarda arıyoruz sevgiyi, benim gibi "Aile Mağdurları" çünkü buna açız! Adam gibi babalık yapın. Yoksa geliyo elin oğlu seviyo işte! Sevmekten kastımın ne olduğunu biliyorsunuz...
https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2212.0