İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - psikolog

Sayfa: 1 ... 226 227 [228] 229 230 ... 273
3406
TV 5 ANA HABER BÜLTENİ Konu: EŞCİNSEL TEDAVİ

http://www.youtube.com/watch?v=tYzUWd-BFag&feature=related izlemek için tıklayınız

http://www.youtube.com/watch?v=u1iMl9dDm-o&feature=related izlemek için tıklayınız



GAY THERAPY

The way homosexuals feel themselves as quilty,angry, depressive is a very common occassion. to act as a homosexual even it is not suitable for ones "being, existence and soul"(!) can lead these persons to depression. Homosexuality is a traumatic aspect of a mislead childhood often neglected by parents. Thus, homosexual...ity is a gender disorder, pathologic disorder and a menthal disorder. Thus physchology as a science has the responsibility to search, analyze the structure and the reasons of homosexuality and will always have it. According to this theory not remediating the homosexuals who want to get rid of their homosexuality and calling it "not remediable" is an attitude insulting homosexuals and is immoral.

EŞCİNSEL TEDAVİ

Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir. Ayrıca eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur. Bu açıdan baktığımızda da eşcinsellik ruhsal bir bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur. Bu neden psikoloji biliminin eşcinsel yaşam tarzının ve toplumsal kimliğin sağlıklı olup olmadığını ayrıştırma, eşcinselliğin nedenini, yapısını ve tedavisini araştırmaya devam etme sorumluluğu vardır, olmalıdır, olacaktır. Bu bağlamda, kendi özgür seçimi ile eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkanı sağlamamak, “bu tedavi edilebilen bir hastalık değildir” demek gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur.

3407
gokkusakgok@mynet.com


Meğerse Arkadaşım…
Gaymiş. Gay olduğunu itiraf eden bir arkadaşım var. Bugünkü seansta bahsetmeyi unuttuğum konuyu kağıda dökmenin iyi olacağını düşündüm. İlkokul arkadaşım kendisi, üniversiteye başladığımdan beri görüşüyoruz, her zaman için iyi bir arkadaşımdı, hala da öyle, hiç kız arkadaşım var gibi bir şey konuşmamıştık, bir ara bir kızdan bahsetmişti ama çok kısa süre. İçten içe merak ederdim bu çocuğun neden kız arkadaşı yok diye. Ama aklıma böyle bir durum gelmemişti hiç. Çok çekindi bana bunu söylerken, bu konuyla ilgilendiğimi ve psikoloji ile ilgili bir bölümde okuduğumu bildiği için daha da endişeliymiş öyle söyledi. Benden kızmamı, onu dışlamamı, ay git artık benim arkadaşım değilsin gibi cümleler söylememi bekliyordu. Tabi ki de böyle bir şey yapmadım. Ama çok şaşırdığımı da söylemeliyim. Birincisi ben bundan sonra ona nasıl davranacağım. İlgimi çeken kişiler kategorisinde, ve arkadaşımı denek gibi incelemek analiz etmek istemiyorum, konu hassas bir konu arkadaşlığımın bozulmasını istemiyorum. Onun bu konudan bir rahatsızlığı yok, ama bir yandan da iç dünyasını merak ediyorum. Bunu itiraf ettiğinden beri hiç görüşmedik, ama yakın zamanda büyük ihtimalle görüşeceğiz. Söyledikleri, anlattıkları bundan sonra benim için artık daha kıymetli olacak bunu da inkar edemem. Aslında tezgahımda güzel bir konu var, ama ben onu çözümlemeyi henüz bilmiyorum ve sadece uzaktan bakıyorum. Durumu en iyi özetleyen cümle sanırım.

3408
Medya / Ynt: EŞCİNSELLER TBMM GÜNDEMİNDELER
« : 25 Eylül 2011, 01:34:16 ös »
O sitede ne işin var vekilim?


TBMM yönetimi, eşcinsel dernekleri 'Kaos GL' ve 'Lambdaİstanbul'un resmi web sitelerine erişimi engelledi. Parlamentodan bu sitelere girmek isteyen vekillerin karşısına 'homosexuality', 'çalışmalarınız için gerekliyse form doldurun' uyarıları çıkıyor.

TBMM Başkanlığı, eşcinsel örgütleri tarafından kurulan 'Kaos GL ve Lambdaistanbul adlı derneklerin, resmi web sitelerine erişimi engelledi. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB), yasaklı listesinde yer almayan eşcinsel  sitelerine filtre uygulayan Meclis, erişime kapattığı bu sitelere girmek isteyenlere yazılı başvuru şartı da getirdi.

Erişim yasağı sadece Meclis bürokratlarıyla sınırlı kalmadı ve milletvekilleri ile danışmanları da kapsadı. İnternetten bu iki siteye girmek isteyen vekillerin karşısına, 'sınırlı erişim', 'homosexuality' ve 'çalışmalarınız için gerekliyse form doldurun' uyarıları çıktı. Aynı sayfada yer alan ve 'doldurulması zorunludur' hatırlatması bulunan formda ise, filitrelenen sitelere girmek isteyenlerin ad-soyad, sicil numarası, görevi, e-posta adresi, telefon numarası ve niçin erişim istediği sorularını yanıtlaması isteniyor.

Meclis Genel Sekreterliği ise söz konusu sitelere erişim kısıtlamasını teknik gerekçelerle savundu. Yetkililer, 'TBMM internet güvenliği için kullandığımız program 'pornografi', 'kumar', 'homoseksüalite' gibi yasaklı kelimelerin geçtiği siteleri otomatik olarak filtreliyor. Sansür veya yasak yok. İsteyen milletvekili form doldurup bu sitelere girebilir' dedi. Teknik işlerden sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Sadık Yamaç, bu şekilde kaç sitenin yasak olduğu konusunda ise bilgi vermedi.


CHP'Lİ VEKİL FARK ETTİ
Akşam'ın haberine göre; uygulamayı, eşcinsel, biseksüel, travesti ve transeksüellerin karşılaştığı ayrımcılık ve şiddet konusunda araştırma yapan CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka fark etti.
Erişim yasağıyla karşılaşan Nazlıaka, form doldurmayı reddederek Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması talebiyle Meclis Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' sözünü anımsatan Nazlıaka, Meclis'in tüm vatandaşların temsil yeri olduğunu belirtti ve uygulamayı 'ayrımcılık' olarak tanımladı. Nazlıaka, önergesinde 'LGBT'lere yönelik ayrımcı uygulamalar anayasaya aykırıdır. Bu ayrımcılığa karşı hükümet ne tür önlemler alacaktır?' diye sordu.

'BU SANSÜR VE FİŞLEMEDİR'
Nazlıaka, konuya ilişkin şunları söyledi:

'Seçimlerden önce Pembe Hayat Derneği'ni ziyaret etmiştim, Kaos GL temsilcileriyle de görüşmüştüm. Onların sorunlarını, maruz kaldıkları ayrımcılıkları, gördükleri şiddeti, cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimleri nedeniyle işlenen cinayetleri konuşmuştuk. Kendim, cinsel yönelimlerle ilgili araştırma yapmak istedim. Bu nedenle sitelerine girmek istedim. Ancak girilemediğini gördüm. Meclis, milletin temsil edildiği yerdir. Bu kişiler milletten sayılmıyor mu? Son derece yanlış bir uygulama. Fişlenme durumu söz konusu.'

KAOS GL'DEN TEPKİ
Meclis'teki uygulamaya KAOS GL Koordinatörü Ali Erol da tepki göstererek şunları söyledi:'TİB'in kara listesinde derneğimizin resmi sitesi yer almıyor. Meclis'teki erişimin engellenmesi ayrımcı bir uygulama ve sansür anlamına geliyor. Bu skandalın 2 yönü var; birincisi, Türkiye'de eşcinsellik realitesinin tanınmadığına işaret ediliyor. İkincisi ise, Türkiye Cumhuriyeti'nde kurulmuş yasal bir derneğin resmi web sayfasına, milli iradenin temsil edildiği bir kurumdan girilememesi.'

Kaynak: milliyet.com.tr

3409
Medya / EŞCİNSELLER TBMM GÜNDEMİNDELER
« : 25 Eylül 2011, 01:26:09 ös »
Bakan Şahin: “LGBT’ler Yeni Anayasa Sürecine Katılsın”


Bakan Şahin’in kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin yasa taslağı ve “Yeni Anayasa” ile ilgili düzenlediği toplantıya Pembe Hayat’tan Belgin Çelik de katıldı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin yasa taslağı ve “Yeni Anayasa” ile ilgili kadın alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıya Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Belgin Çelik de katıldı. Bakan Şahin, cinayetten, şiddete ve görmez gelinmeye kadar birçok sorun yaşayan LGBT’leri ilk kez dinledi...

Pembe Hayat-LGBT Derneği adına toplantıya katılan Belgin Çelik, eski bakan Selma Aliye Kavaf’ın kendileri için kullandığı “hastalıklı” ifadesini ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun bir röportajında kullandığı “Eşcinseller de eşitlik istiyor, verecek miyiz? Tabii ki vermeyeceğiz” ifadelerini Bakan Fatma Şahin’e hatırlattı.

Bakan Şahin LGBT’lere ilişkin yeni anayasada düzenlemeye gidilmesinin pozitif bir görüşle ele alınmasını istedi.

Uğradıkları mağduriyeti Bakan Şahin’e aktaran Çelik, “Özgürlük ve eşitlik herkes için olacaksa cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımcılığı ortadan kaldırılmalı ve temel insan haklarından olan LGBT hakları tanınmalı” dedi. LGBT gerçeğinin tanınmasını isteyen Çelik, Bakan Şahin’e şu önerilerde bulundu:

“Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri mutlaka tasarıya eklenmeli. Biz trans bireyler cinsiyet kimliğimiz nedeniyle seks işçiliği yapmak zorunda kalıyoruz. Bunun sonucunda müşteri ve sokak çeteleri ile uğraşıyoruz ve onların şiddetine maruz kalıyoruz ve bunun yanında polis ve kolluk kuvvetleri de bizlere şiddet uyguluyor. Yani devlet eliyle de şiddet görüyoruz. İstemediğimiz bu işi mecbur kaldığımız için yapmak durumundayız. Bu saydığım sorunlarımızı engelleyici maddeler yeni yasaya eklensin.”

Bakan Şahin’in bu öneriler üzerine Çelik’e, “Sizlerle aktif çalışmak isteriz. Bunları öğrenmek, bilmek isteriz. Tasarıyla ilgili sürece katılın, önerilerinizi iletin” dediği öğrenildi.

Ailenin Korunmasına Dair Yasası Tasarısı Taslağı için öneri hazırladıklarını kaydeden Pembe Hayat’tan Kemal Ördek, öncelikle yasaya “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayırımcılığı nedeniyle şiddete maruz kalma” ifadesinin eklenmesini istediklerini kaydetti. Pembe Hayat Derneği’nin Bakan Şahin’e sunacağı öneri metni ise şöyle:

“Bakanlığın hazırladığı taslak kadın-erkek üzerine kurulmuş. Trans ve biseksüel kadınlar ile lezbiyen ifadeleri yasaya eklensin. Ayrımcılığa uğramadan, devlet tarafından korunsun. Taslakta haksız tahrike yer verilmemiş ve bu unsur eşcinseller açısından son derece önemlidir. Çünkü kovuşturma evresinde karşılaşılan birçok durum haksız tahrikle ilgili. Hakim, faillerin ‘tahrik edildim’ ifadesinin ardından haksız tahrik indirimine gidiyor. Engellensin. Acil koruyucu tedbir, fiziki koruma, güvenlik kararı verilmesi konusunda uzlaşamıyoruz. Kolluk, polis ve jandarma, cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel yönelim ayrımı yapmadan, görevini yapsın. Polis merkezlerine yapılan mağdur başvurularında, ‘eşcinsel’ ayırımı gözetilmesin, önlem alınsın. Yine polis merkezleri bizim gibi derneklerle işbirliği yapsın, bilgilendirilsinler. Bize bir yasa lazım” dedi. Ördek, AKP hükümetinin trans ve biseksüel kadınlar ile lezbiyenleri koruyucu önlem almayı taahhüt edecek bir yapıya sahip olmadığını fakat savunuculuklarını sürdüreceklerini de kaydetti.

3410
Medya / Ynt: EŞCİNSELLER TBMM'DE LER
« : 23 Eylül 2011, 02:05:19 öö »
Eşcinseller Politikacılara Kitapla Ulaşacak


İzmir'de homofobiye ve eşcinsellere yapılan ayrımcılığa karşı Alman Başkonsolosluğu'nun desteğiyle çalıştay düzenlendi.

İzmir'de homofobiye ve eşcinsellere yapılan ayrımcılığa karşı Alman Başkonsolosluğu'nun desteğiyle çalıştay düzenlendi. Konuyla ilgili yürütülen kampanyanın sonuçlarının politikacılara iletileceği belirtildi.

Adını, Nazi Almanyası'nda gay ve lezbiyenlere takılan damgalardan alan Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği tarafından Alman Başkonsolosluğu desteği ile düzenlenen 'Toleranssızlığa ve Homofobi'ye Karşı: Türkiye'de yasal koruma' adlı uluslararası çalıştay Ege Palas Oteli'nde düzenlendi. Çalıştay öncesinde bir konuşma yapan İzmir Alman Başkonsolosu Margit Haberle, ülke olarak insan haklarına verdikleri öneme dikkat çekerek, Türkiye'deki lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel (LGBT) bireylerin hak mücadelesi ile yürütülen projeye de destek verdiklerini söyledi.

KİTAP POLİTİKACILARA SUNULACAK

2011'in bahar aylarında başlatılan kampanya ile LGBT bireylere yönelik hak ihlallerinin önüne geçilmesinin amaçlandığını kaydeden Haberle, "Kampanya sonunda bir kitapçık hazırlanarak politika yapıcılara sunulacaktır. Almanya ile bu konudaki ortaklık 2011 yılından beri devam etmektedir. Ülkemiz, uluslararası bağlamda insan haklarını geliştirmek için çalışmalarını devam ettirecektir" diye konuştu.

YUNANİSTAN'DA DA İHLAL VAR

Yunanistan'da iki LGBT kuruluşuna üye olan Efklia Panagiotidou ise kendi ülkesinde bir valinin aynı cinsten iki kişinin nikahını kıymasının ardından diğer valilere aynı durumda soruşturma açılacağının söylendiğini anlattı. Yunanistan'da eşcinsellerin yasalarla korunmasının Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde konulduğunu ancak uygulamaya geçmesinde sıkıntılar olduğunu ifade eden Panagiotidou, cinsel tercihi farklı olan bireylerin kimliklerini çevresine anlatmakta bile zorlandığına işaret etti ve "Önce açığa çıkma sorununu çözmek gerekiyor" dedi.

Daha sonra, Almanya'da kurulu Türkiyeli Eşcinseller GLADT'tan da Birol Işık ve Amir Saermiam ve İskoçya RFSL'den Maria Sundin, İskoçya Equality Networks'den Scott Cuthbertson yaşadıkları ülkelerdeki durumu anlattı.

Kaynak: Doğan Haber Ajansı 17.09.2011 (sondakika.com)

3411
Medya / Ynt: EŞCİNSELLER TBMM'DE LER
« : 23 Eylül 2011, 02:03:21 öö »
Bakan Şahin: “LGBT’ler Yeni Anayasa Sürecine Katılsın”


Bakan Şahin’in kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin yasa taslağı ve “Yeni Anayasa” ile ilgili düzenlediği toplantıya Pembe Hayat’tan Belgin Çelik de katıldı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin yasa taslağı ve “Yeni Anayasa” ile ilgili kadın alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıya Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Belgin Çelik de katıldı. Bakan Şahin, cinayetten, şiddete ve görmez gelinmeye kadar birçok sorun yaşayan LGBT’leri ilk kez dinledi...

Pembe Hayat-LGBT Derneği adına toplantıya katılan Belgin Çelik, eski bakan Selma Aliye Kavaf’ın kendileri için kullandığı “hastalıklı” ifadesini ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun bir röportajında kullandığı “Eşcinseller de eşitlik istiyor, verecek miyiz? Tabii ki vermeyeceğiz” ifadelerini Bakan Fatma Şahin’e hatırlattı.

Bakan Şahin LGBT’lere ilişkin yeni anayasada düzenlemeye gidilmesinin pozitif bir görüşle ele alınmasını istedi.

Uğradıkları mağduriyeti Bakan Şahin’e aktaran Çelik, “Özgürlük ve eşitlik herkes için olacaksa cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımcılığı ortadan kaldırılmalı ve temel insan haklarından olan LGBT hakları tanınmalı” dedi. LGBT gerçeğinin tanınmasını isteyen Çelik, Bakan Şahin’e şu önerilerde bulundu:

“Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri mutlaka tasarıya eklenmeli. Biz trans bireyler cinsiyet kimliğimiz nedeniyle seks işçiliği yapmak zorunda kalıyoruz. Bunun sonucunda müşteri ve sokak çeteleri ile uğraşıyoruz ve onların şiddetine maruz kalıyoruz ve bunun yanında polis ve kolluk kuvvetleri de bizlere şiddet uyguluyor. Yani devlet eliyle de şiddet görüyoruz. İstemediğimiz bu işi mecbur kaldığımız için yapmak durumundayız. Bu saydığım sorunlarımızı engelleyici maddeler yeni yasaya eklensin.”

Bakan Şahin’in bu öneriler üzerine Çelik’e, “Sizlerle aktif çalışmak isteriz. Bunları öğrenmek, bilmek isteriz. Tasarıyla ilgili sürece katılın, önerilerinizi iletin” dediği öğrenildi.

Ailenin Korunmasına Dair Yasası Tasarısı Taslağı için öneri hazırladıklarını kaydeden Pembe Hayat’tan Kemal Ördek, öncelikle yasaya “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayırımcılığı nedeniyle şiddete maruz kalma” ifadesinin eklenmesini istediklerini kaydetti. Pembe Hayat Derneği’nin Bakan Şahin’e sunacağı öneri metni ise şöyle:

“Bakanlığın hazırladığı taslak kadın-erkek üzerine kurulmuş. Trans ve biseksüel kadınlar ile lezbiyen ifadeleri yasaya eklensin. Ayrımcılığa uğramadan, devlet tarafından korunsun. Taslakta haksız tahrike yer verilmemiş ve bu unsur eşcinseller açısından son derece önemlidir. Çünkü kovuşturma evresinde karşılaşılan birçok durum haksız tahrikle ilgili. Hakim, faillerin ‘tahrik edildim’ ifadesinin ardından haksız tahrik indirimine gidiyor. Engellensin. Acil koruyucu tedbir, fiziki koruma, güvenlik kararı verilmesi konusunda uzlaşamıyoruz. Kolluk, polis ve jandarma, cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel yönelim ayrımı yapmadan, görevini yapsın. Polis merkezlerine yapılan mağdur başvurularında, ‘eşcinsel’ ayırımı gözetilmesin, önlem alınsın. Yine polis merkezleri bizim gibi derneklerle işbirliği yapsın, bilgilendirilsinler. Bize bir yasa lazım” dedi. Ördek, AKP hükümetinin trans ve biseksüel kadınlar ile lezbiyenleri koruyucu önlem almayı taahhüt edecek bir yapıya sahip olmadığını fakat savunuculuklarını sürdüreceklerini de kaydetti.

3412
Medya / Ynt: EŞCİNSELLER TBMM'DE LER
« : 23 Eylül 2011, 02:02:36 öö »
Türkiye`nin ilk gay namus cinayeti beyazperdede


Öldürülmesinin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen katili yakalanamayan Ahmet Yıldız’ın gerçek hikayesinden kurgulanan “Zenne”, 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül için yarışacak.


Ahmet Yıldız, 2008’de sevgilisi İbrahim Can’la yaşadığı evinden çıktığında öldürülmüş, cinayet şüphelisi olarak Yıldız’ın babası Yahya Yıldız için de geçtiğimiz günlerde kırmızı bültenle arama kararı çıkarılmıştı

'ZENNE'Yİ YILDIZ'A ADADILAR



M. Caner Alper ve Mehmet Binay’ın yönetmenliğini üstlendiği film, Yıldız’a adandı. Basına “Türkiye’nin ilk gay namus cinayeti” olarak yansıyan olaydan esinlenilerek çekilen “Zenne”nin halen sonuçlanmayan Ahmet Yıldız davasını da gündeme getirmesi bekleniyor. Doğulu muhafazakar bir ailenin çocuğu olan Ahmet, İstanbul’un dans kulüplerinde zennelik yapan Can ve Türkiye’nin değer yargılarını çok iyi tanımayan Alman fotoğrafçı Daniel’in dostluk hikayesini konu alan filmin çekimleri İstanbul’da ve Kabil’de yapıldı.

Kaynak: Hurriyet.com.tr

3413
Medya / EŞCİNSELLER TBMM'DE LER
« : 23 Eylül 2011, 02:01:33 öö »
‘Ali ile Ramazan’ Meclis gündeminde


Perihan Mağden’in iki erkeğin ilişkisini anlattığı romanı 'Ali ile Ramazan'ın TEDA’dan destek alamaması TBMM gündeminde...
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Perihan Mağden’in “Ali ile Ramazan” romanının Almanya’da yayınlanması için TEDA’ya yapılan başvurunun “muhafazakârlık” nedeniyle reddedildiği iddiasını Meclis gündemine taşındı.

Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, Nazlıaka, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Ali ile Ramazan” kitabına neden destek verilmediğini sordu.

Nazlıaka önergesinde, “Haziran 2011 tarihinde Uluslararası Af Örgütü tarafından da ortaya konulduğu gibi LGBT’lerin (Lezbiyen, Gay, Biseksüel ve Trans) Türkiye’de sağlık hizmetleri, eğitim, barınma ve çalışma hayatında şiddete de varan bir ayrımcılıkla karşı karşıya olduğunu” vurguladı ve Meclis’e yönelttiği sorular arasında şu da yer aldı: “TEDA, Türk edebiyatını çeviri fonları ile destekleyerek yurtdışında yayımlama ve tanıtma projesi olarak yürürlüğe girmiştir. TEDA, daha önce 17 kitabına destek verdiği Perihan Mağden’in iki erkeğin duygusal ilişkisini anlatan ‘Ali ile Ramazan’ isimli romanını basmak için başvuran Almanya’daki Suhrkamp Yayınevi’nin talebini reddetmiştir. TEDA’nın Perihan Mağden’in kitabının çevirisine destek talebine ret cevabı vermesinin gerekçesi nedir?”

Bu gelişmelerin ardından TEDA’dan resmi bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “Suhrkamp Verlag’ın başvurusu 6 Haziran 2011 tarihinde yapılan TEDA Danışma ve Değerlendirme Kurulu toplantısında görüşülmüş ve söz konusu başvurunun bir sonraki kurul gündemine alınmak üzere ertelenmesine karar verilmiştir” denildi. Açıklamada, erteleme kararlarının başvuruların reddi anlamına gelmediği belirtilirken, bu ertelemenin Suhrkamp Verlag’ın Perihan Mağden’in “Ali ile Ramazan” adlı eseri için yaptığı başvuruya özel bir uygulama olmadığı da vurgulandı.

Açıklamada “Suhrkamp Verlag’ın beş başvurusu ile farklı yıllarda ve farklı ülke yayınevlerinden gelen Perihan Mağden’in eserleri için yapılan 17 başvuruya destek verilmesi, ne değerli yazarımız Perihan Mağden ne de Almanya’da Türk edebiyatının tanıtılması çalışmalarında önemli bir partnerimiz olarak gördüğümüz Suhrkamp Verlag’a karşı önyargılı bir yaklaşımın olamayacağının bir göstergesidir” denildi.

Altuğ, Suhrkamp Yayınevi’nin de kendisi gibi TEDA kuruluna defalarca sözlü ve yazılı olarak başvurduğunu ancak doyurucu bir cevap alamadığını belirtmişti.

Suhrkamp Yayınevi Başkan Yardımcısı Dr. Thomas Sparr ise konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bugüne kadar TEDA ile neredeyse tüm Türk edebiyatı projelerimizde işbirliği içindeydik, bunların içinde Perihan Mağden’in iki romanı da vardı. TEDA’ya bu desteklerinden dolayı minnettarız. Mağden’in ‘Ali ile Ramazan’ı, İstanbul hayatının önemli bir bölümünü sergilemektedir: Gaye, saygı için verilen mücadele, genç eşcinsel erkeklerin umutları ve korkuları. Biz, TEDA’nın desteği olsun ya da olmasın, ‘Ali ile Ramazan’ı kasım ayımda yayınlayacağız.”

Kaynak: ntvmsnbc.com (22 Eylül. 2011)

3414
2009 da da ücretli yaptım ve kpss kurusna yine gittim. bir yıl çok zorluklar yaşadım hem ekonomik hem de farklı sebepler. hiç unutmuyorum bir gün lise ikinci sınıf bir kız şöyle demişti bana: hocam galiba sizi de ekonomik kriz vurmuş hep aynı şeyi giyiniyorsunuz diye. çok utanmıştım çok üüzlmüştm. evet doğru diyordu ücretliden kazandığım 450 tl nin 200 nü kursa geri kalanını da eve veriyordum. kendime hiçbir şey alamadım bir takım elbisem vardı 4 yııllıktı artık kollaro yıpranmıştı, 2 gömelğim vardı onlarda eski idi. ne yapabildim ki kpssyi kaznamayı çok isiyprdum. bir taraftan çok çalışıyrodum bir taraftanda kazanamayacağım diyordum. yani çatışma içindeydim ama yinede çalışmaktan vazgeçmiyordum. 2009 da da kazanamadım. artık beni eskisi kadar üzmüyordu. çünkü ben elimden geleni yapmıştım bu devletin ayıbı idi. 8 bin küsür mezunu olan felsefeden devlet sadece 60 kişi alıyordu geri kalanlar ise ya dershanelerde sömüülüyor ya da benim gibi üç kuruşa ücretli sömürülüyordu. ben de üzülmedim eskisi kadar ama yinede üzülüyordum. kolay değil 4. yılımdı ve bir çok arkadaşım gitmişti , her gören bana acıyarak bakıyordu ve ben hala kpss kitapalrı arasında test çözmkle ömrümü bir masaya bağımlı oalrka sabahtan akşama kadar kpss çalışmakla geçiritordum. bu 4 yıl boyunca hiçbir baharı yaşayamadım, hiçbir yaz, sonbaharı ve kışı yaşayamadım. hep üzüntü. stress, kaygı, geçim sıkıntı vss. ile geçirdim. bu 4 sene boyuncada kişiğim değişmişti. artık daha çok karamsar, hep üzgün, hep kpssyi düşünen, akp yi hüseyinçeliği r.t. erdoğanı görünce direk küfreden biri olmuştum. annemle bir kaç kelimeden başka bir şey konuşmuyorduk.ablamla da öyle. onlara siizn yüüzndne bu haldeyim diyordum bıraksaydınız resim öğretmeni olsam böyle olmazdı diiyordum. tabi onlarda üzülüyordu ama en çok ben çektim. sıkıntı. bu 4 yıl boyunca parasızlığı, çaresiziliği, şükretmeyi, sabretmeyi vss hepsini az da olsa öğrendim. sonra 2010 da yaz tatilinde bir fabrikaya girdim demir çelik ürünleri üreten bir yer. bir buçuk ay orda tozun pasın kirin içinde çalıştım. sabah 7 akşam 5 e kadar böyle geçti günlerim. ve ben o süre boyunca Allah'a hep dua ediyordum gün boyun. yardım etsin de kurtulayım bu durumdan diye. neyse okullar açıldı ve ben yeniden ücretli öğretmenliğe devam ettim. en azından temiz  bir işti bu. dedimki ben bu yıl kpss ye girmeyeceğim artık. dinlenmeye ihtiyacım vardı. zaten içine kapanık olan ben iyice içine kapanmış ve tamamen yalnız dolaşan öğretmenlerodasında hep yalnız bir köşede oturan, sıkılan bir olup çıkmıştım. yani bu sınav beni alt üst etti. bir sürü saçımda aklar bıraktı. neysse o kış kpss çalışmadım evden okula okuldan eve. bi arkadaşım vardı o da polis olup gitimşti artık konuşacak hiç kimsem kalmauıştı. ben yine internetten kız niki ile birileriyle günlük derlterimi kpssyi adaletsizliği vss anlatığ başkalarının canını sıkıyordum. mayıs ayı idi çalıştığım okuldaki biyoloji öğretmeni bana kpss girip girmeyeceğimi sordu ben de yok dedim. gir diye ısrar etti ben de öylesine tamam dedim ve son gün gidip kpss giriş ücretini yaırdım. haziranın 5 de yazılılar bitti ve bir atdan az süre kala oturup şöyle bir kpssye baktım zaten çoğu şey aklımdaydı. öylesine girecektim. ve dediğim gibide yaptım. sınav günü geldi çattı ben umursamaz bir halde sınaa girdim.. sorular çok kolay geldi. hiç matematik çalışmadığım halde 15 tane atım msınavdan çıktığımda yüüzm gülüyordu ikk defa. bu sefer oldu galiba dedim. evdekilere soranalra herkese sınavım iyi dedim kazanacağım diyordum. geçici de olsa bir rahatlık geldi üstüme. neyse sınav açıklandı ve ben 83 beklerden 78 geldi. yıkıldım adeta. sonra kopya olayları falan baş gösterdi. sınavı yeniden yaptılar ama benim puan yine 78 kaldı.  üüzüldüm yine çünkü kopuya çekerek atanalar yüznden benimpuanım yenmişti üstelik hiçbir ceza görmediler. ama eskisi kadarda üzülmüyordum artık. çünkü elimden gleelni yapıyordum vss. işte 2011 kpss ıanvına çalıştım kış boyu ALLAHA'a şükür rabbim dualarımıı kabul etti ve 2011 de atandım. şimdi dönüp arkama bkıyorumda o 5 yılım heder olmuş hep stres sinir üzüntü ile gçeen koskca ömrümünen güzel 5 yılı. atandığıma bile okadar çok sevinemedim sanki sıradan bir olaymış gibi geldi bana ama şükrettim Allah'a. emeklerim bir şekilde geç de olsa boşa çıkmadı diye. şimdi öğretmenim çok şükür. bakalım bundna sonrası ne olacak. Allah sonumuzu hayretsin. baştan yazdığımdan bu son paragrafa kadar babamın eksşkliğini hep hissettim içim. hep düşündüm onu. merak ettşm baba sevgisi nasıldır, baba dokunuşu, kokusu. ona sarılıp uyumayı çok isterdim hem de çok. annemle aramız bilmiyorum iyi gibi. ben onu hiç suçlamadım. benim böyle olmam da onun da payı var ama kadın cağız ne yapabilirdi ki.kocaya gitseydi dedemgiller bizi ya dayaktan ya da açlıktan öldürecekti. ama annem bir bakıma gençliğini bizim için feda etti. üstelik okuma yazma bilmiyor, annem bazı diğer anneler gibi olmaya bilri. yani kültürlü hamarat, iyi konuşabilen vss olmayabilir ama her şeye rağmen o benim annem bunu inkar edemem etmek de istemem. bilmiyorum hocam atladığım yerler olabilir çünkü başım şişti yazmaktan. merka ettiğiniz bir nokta var ise sorun. şuan annem bursada ben buradayım içim rahat pek düşünmüyorum ne yaptıklarını. ablam yakın bize o geliyor aara sıra belkide onadan. ha birde ortanca ablamla aram iyi değil artık onu görmek dahi istemiyorum.bunu açıklamak istemiyorum çünkü buda nerden baksanız 3-4 sayfa tutar. büyük ablamla aramız çok iyi artık konuşamaya başlıyorum  yavaş yavaş onunla da bu kpss döneminde içimi dökmezdim ya ada konuşturmazdım ama şimdi konuşuyoruz. neyse benden bu kadar sırmak isteidğinz varsa sorun... iyi geceler....
 
 

3415
sonra sınıftaki o kızla konuşamaya karar verdim ama cesaretim yoktu. beni görmüyordu, varlığımdan bile habersizdi. ve bu beni çok sinirlendiriyordu. bir erkekle konuştuğunda sanki bana nispet yapıyormuşcasına algılardım. bazen takip ederdim onu ne yapıyor nereye gidiyor diye. en sonunda gittim kızın birnden telefonunu aldım ve ona mesajla onu sevdiğimi söyledim. ama çektiğim hiçbir mesaja karşılık vermedi. 3 gün de okula gelmedi tabi ben meraktan ölüyorum ne oldu diye. samimim olduğum bir abi vardı sınıftan derdimi ona anlatım o da bana git konuş dedi. taktikler verdi. üç gün sonra okula geldi. bu sefer çok başkaydı. o her gün içeriye başı dimdik giren kız değilde sanki pısırık bir kedi yavrusu vardı. başı önünde acele ile geldi ve ön sıralrdan birine oturdu tabi ben arkadan onu seyrediyorumdum. bu durum hoşuma gitti. ben vardım, beni görmezlikten gelse de alt üst etmiştim onu. hoş bir duygu idi bu.  birinci sınıfta iken bir başka kız bendne hoşlanıyordu bu arada. ama ben ondan hoşlanmıyordum. ne bşımı arkaya çevşrsem onunla göz göze geliyorduk. sanki beni takip ediyorud hep. ama ben onu değil kumral olana aşıktım. neyse kız üçgünden sorna geldi ve oturdu surasına ders boyunca onu seyrettim. sanki puslu camlar arkasından izliyordum onu. sanki sınıfta bir o vardı bir de ben her taraf ışıkla doluydu sanki. sonra öğeln çıkışta onunlA KONUŞMAYA KARAR VERDİM ya evet diyecekkti ya da hayır. denemeye kara verdim. sonra çıkışta durdurdum bunu. ilk başta konuşmak istemedi. biraz ısrar edince durud. o mesajları ben çektim dedim ve seni gördüğüm ilk günden beri seviyorum dedim. acaba nasıl diyebildim hayret ediyorum. çünkü önünde neredeyse bayılacak gibi oldum, heycan, titreme, kalp atışlarım sesim titrekti. kız sakin bir şekilde olabilir dedi. ikimizde yetişkiniz ama ben teklifini kabul etmiyorum dedi. neden dedim cevap vermedi. ben de son kez şöyle dedim seini daima seveceğimi bil. ve çekip gtti. ben öylece kaldım üzgün bir şekilde yürüdüm kampüste, ordan yrda gittim. ne yaptığımı hatırlamıyorum. sonra akşma ağladığımı hatırlıyorum. o senem de çok kötü geçti bir taraftan kız bana yüz vermiyor, bir taraftan eskisi kadar ders çalışamıyorum suçluluk duyuyorum, bir taraftan da 2 yıllık elektrk okuyan arkadaşla aram açık. böyle bir yıldı. intiharı falan bile düşündüm. kim için mi kız teklifimi kabul etmedi diye, aynı zaman da ben de bir şeyler ters gidiyordu yani eşcinseldim. çünkü yaşadığım bu şeyler normal değildi. kızı görünce ona aşık oluyordum erkeği görünce de kendimi kız gibi hissediyordum. ve yopun bir suçluluk duyugusu yaşıyordum. neredeyyse her günüm kuytu köşlerde ağlamakla geçiyordu. hgözlerim önü morarmıştı, zayflamıştım. neden diyordum neden ben normal bir erkek değilim. neden ben de bir kızla bir ilişki yaşayamıyorum vss. sonra okulun sonlrıan doğru namazla tanıştım sanki o benim imdadıma yetişmişti. okadr çok rahatladım ki anlatamam. artkkk sadece namaz kılıyordum ibadet ediyordum içim huzurla dolmuştu. üzülmüyordum, düşünmüyordum ama yine de o çocukla aynı yurtta olduğumuz için görünce üzülüyordum. neyse 3.sınıfta böyle geçti.4 sınıfa gelince 1. sınıfta arkadaş olduğumuz kimyacı çocukla teerar konuşmaya başladık. elektirikçi arkadaş meuzn olmuştu, sevdiğim kız evlenmişti biraz daha iyi idi ortam. kimyacı arkadaşla yeniden konuştuk, eskisi kadar ona cinsel istekler duymuyordum. beraber kütüphaneye gider ders çalışırdık, 4. sınıfta yemiden derslere asıldım. kısacası dördüncü sınıfım daha az fırtınalı geçti. ama bu süre zarfında hoşlandığım erkeklerde olmuştur hatırlayamıyorum masturbasyonlarda yine erkekler vardı. yine suçluluk duyugusu, yne bir srü yeminler ve ardındna yeminleri bozmalar vss. sonra tezssiz yüksek yaptım. 5 yılım da yurtta değilde evde kalmaya başkadık. emre adında bir çocuk bana bizimle eve çık dedi.4 kişiyiz diye. ilk başta yok dedim ama yurttan da uzaklaşmak istiyordum. kimyacı ile yollarımız ayrıldı artık pek fazla görüşemiyorduk ama kırgın küs vss ayrılmadık. hala da konuşurum onunla. herhangi bir cinsel istek de duymuyorum. neyse 5. sınıfta eve çıktım emre denilen çocuktan hoşlanıyordum. oda diğerleri gibi güçlü, sevecen, arkadaş canlısı, ssosyal, şakacı vss. hoşma gidiyordu onla zaman geçirmek. bazen ona da küstüğüm oluyordu ama yinede konuşuyorduk aynı ev sonuçta. 5 sınıfımda iyi geçti gibi. arkadaş çevrem biraz daha genişledi ama hiçbir kıza aşık olmadım o kızdan sonra. erkeklere de temknili yaklaştım. 2 yıllık elektirikçi çocuktan sonra bazı  şeylerde dikkat etmeye başladım. artık üzülmek istemiyordum ya da üzmek istemiyordum. mesafeliydim. ama erkekleri hayal edip masturbasyon vardı. bir kaç kez gay sitelerine bakmıştım. ana hiçbir gay erkekle konuşmadım, öyle bir arkadaşım olmadı. gay porno falan seyretmedim. hoşlanmıyordum zaten iğrenç geliyordu bana hep de öyle geldi. baktığım br kaç gay resmi idi. sonra onlarada bakmaktan vazgeçtiim. ama erkeklerden etkilenmekten vazgeçemedim. 5 sınıfta bitti. ve bANA EVİN yolları gözükmeye başladı. eve geldikten 2 ay sonra askere gittim 2006 da. askerliğim berbat geçti. alışamadım disipline ben duygusal biriydim, utangaç, sessiz biriydim. askerlik ise sertlik isteyen duygusallığa yer olmayan bir yerdi. burda da hoşlandığım biri vardı. benimle aynı dönemde olan bir kısa dönem. sonra dağıtım olunca bir daha göremedim. komutanlardan hoşlandığım vardı bir tane. onnla da ilgili mastrubasyon yaptım. hoşlandıklarımın hepsinde ortak noktalar güçlü, kararlı, sevecen, esprili, ciddi, ağırbaşlı, sıcak kanlı vss d.iye çoğaltabilriz. 2007 askerden dönüş ve kpss belasının başlması. 2007 de chat denilen şeyle tanıştım. ondan önce bilmiyordum. zaten ilk porno dergi ile de lise 2 de tanışmıştım. neyse  bir kaç kez erkek niki ile girip kızlara yazdım ama kimse iplemedi. sonra kızniki ile yAZMAYA BAŞLAYINCA HERKES yazmaya başlıyordu bana. çok hoşuma gidiyordu. çünkü hiç arkadaşım yoktu sosyal hayatta, hep yalnızdım, içimi dökecek hiçkimsem yoktu. orda günllük dertlerimden bahsedşyordum, beni kız zannediyorlardı, ilgi göstriyolardı vss. bunlar hoşuma gidiyordu. ama bunlarda ters geliyordu sanki başklarıyla dalga gçeer gibime geliyordu hem üzülüyordum buna ama bir taraftanda içimi birilerine döktüğüm için sürekli chat kanallarına takılıyordum. gnelde takıldığım kanallar öğretmen siteleri iidi 2007 de kpss yi kazaamadım. 2008 de karar verdim ya bu sınavı kazancağım ya da kazanacağım. etrafımda kazanıp gidenler oluyordu bense ücretli öğretenlikte sömürülüyordum. okullarda kadrolular  insan muameesi görürken biz besin zincirinin en alt basamağını oluşturuyorduk. devlet sömürüyordu ve ben rahatsız oluyordum bundan. neyse bir taratan ücretli öğretmenlik yaptım bir tarafan da kpss kursuna yazılım. ama ikisi bir arada yürümüyordu. çünkü okul akşma 6 da bitiyordu ben de zar zor akşam altında kursa yetişiyordum. kafa kazan kadar olmuş gün boyu bir 3 saatte kpss kursunda ders dinlemek zorunda kalıyordum. evi gelince saat 22.00 oluyordu. ne yapacağıı şaşırıyordum dermi çalışsam yemek mi yesem yatıp uyusamm ı. böylece şubata kadar devam etti.ve ben şu batta okulu bırakıp tamamen kpss ye kendim verdim. sabah 6 da kalkar 1 saat türkçe çözerdim. sonra 8.30 da kahvaltı yapar 10 dan 1 e kadar matematik çözerdim. öğleden sonra 2 ila 5 arası tarih coğrafya çalışır 5.30 da kursa gider akşma 9 a kadar orda kalırdım. akşma 22 de eve gelir yemek yer o gün gördüğüm dersleri tekrar eder soru çözer 00.30veya 1.00 e kadr çalışırdım. bu düzen hep böyle decam edip gitti. hiçbir sosyal faaliyetim yoktu. artık internete de takılmıyordum. zorunlu bir şey olmadıkça çarşıya çıkmıyordum. uykumdan yemeğimden her şeyimden ödün verip kpss çalışıyordum. ta ki son güne kadar. neyse 2008 kpss sınavında soru fırmatlaır değişti. hiçbilmediğiimiz görmediğimiz konualrdan sorular çıktı. sınavda moralim çok bozluldu ve yapamadım bilmiyorum işte. dershnede birincilikleri oynuyordum, benden kötülere ders nalatıyordum şimdi onlar kazanmış ben ise 76 puan almıştım ve felsefe grubu için boş bir puandı. sıanvdan çıkınca ağlayacak gibi oldum kendi kkendime ben bir yıl bunun için mi gece gündüz dişimi trınağıma takıp çalıştım diye düşünüp durdum. yani berbatt bir haldeydim. sonra iki ay evden dışarı çıkmadım, güünlerce içeride kaldım, ağladım, Allah affetsin isyan ettim, namazı bıraktım, anneme tek kelime bile konuşmadık, telefonu kapattım, yemek yemedim tamemen soyurladım herşeyden kendimi. tabi bu arada masturbasyon sıklığı arttı. hergün yapmaya başladım geceleri. kazanamadım işte. 68 kilo dan 59 kiloya düştüm 2 ay içinde. görenler bana ne oldu sana diyorlardı ve kpss yi soruyorlardı utancımdamn başımı yere eğiyordum olmadı diyordum kısık bir sesle. bu moralle eylül ayında poliislik sınavlarına girdim. kazanacağımdan emindim çünkü iyi geçmişti sınavım ama onu da kazanmadım. iyi ce içime kapandım. artık insnaalrı görünce uzaklaşıyordum. tabi bu iki ay boyuna internetten de çıkmadım hiç kız niki ile giriyor birilerine içimi döküyordum. onlarda kısmet hayırlısı diyor üüzlme diyor yine gireersin vs. diyor. içimi döktükçe sinirleniyorudm. çünkü hiçkimse beni anlamıyordu, neler yaşadığımı, nasıl ders çalıştığımı bilmiyordu. bazen de yargılıyorlardı beni daha çok çalışsaydın, ezberşemeseydin vss. diyenelrde oluyordu. ozaman kan beynime sıçrıyor ve saatlerce tartışyırduk. böyle saçma sapan şeyler yaptım. sonra cam da birbirlerine cinsel organallrını gösteren kişilerin olduğunu öğrendim. kız nickiyle girdiğim bir günde biri bana istersen cinsel oranımı gösterebilrim dedi. bu beni hem heyecanlandırdı hem de korktum. günah falan deim. ama o kadar ısrar etti ki dayanamadım ve hemen bir kız hotmaili açtım ve adresi verdim. tabio cam açtı ben kapalı neden açmıyorsun dedi. bende cam yok dedim. ozaman resimgöster dedi. bir kaç kız resmi buldum ve gösterdim ve illkkez bir erğin yani yetişkin bir erkeğin penisini gördüm. tuhaf bir duyguydu. hem içini gıcıklayan hem de utanç verici bir durum. sonra  2-3 dk sonra ben çıkıyorum deyip kapattım. ilkkez böyle birşeyle karşılaşmıştım. onu da hayl edip mastrubasyon yaptım. üstelik yüzünü hiç görmediğim biri. ne iğrenç değil mi. Allah affetsin ne diyeyim. bir kaç kez yine böyle oldu. başka sitelere takılıp kız nickiyle biriyleiyle konuşmak ve arkasından de cinsel organlarını görmek ve onları hayal edip boşalmak böyle geçti. nyse 2009 oldu ben iş bulamadım, işsizm, ev kirada, başka eve taşınmak zorunda kaldık, ve üstelik ücretli öğremtenlikte çıkmadı. okadar üzülüyorım ki hergece göküyüzne bakıp ağlıyorum. niye diyorum ben bunca çalıştım emek verdim yıllarca çok zor şartlarda okudum ama yine de olmuyor. saçlarıma aklar düştü üzüntüden. sornra okullar açıldı. 2 hafta sonra beni okulun birinden aradılar gel ücretli yap diye flesefe derslerine giriyorumdum. 2009 da bütün o iğrençliklere tövbe ettim. bir daha hiçbir erkeğin cinsel organına bakmayacaktım, hiçbir erkeği hayal edip boşalmayacaktım, vs.  ama kız niki ile girip yine dertlerimi anlatıyordum. iyi gelmiyordu bu ama bilmiyorum işte sanki kurtuluş oradaymış gibi alışkanlık yapmıştı bende. oysa o  öğremtenler sitesine girince ve birileriyle konuşunca daha çok canım yanıyordu ama engelde olamıyordum kendime. sbiraz sohbet edip çııkıyordum benden mail adresi isyetenlere adrs vermiyordum.

3416
okulun ilk günü adımımı sınıftan içeriye attığımda gözüme bir kız ilişti. sınıf kalabalıktı ama o dikkatimi çekti. kumral, yeşil gözlü, oturaklı, ciddi bir havası vardı. diğer kızlar gırgırda iken o ilginçtr daha ilk günden önünde kalın kitapalr bir şeylerle ilgileniyordu. sanırım o ilk gün ondna hoşlanmaya başladım. sonra zaman geçtikçe okula, elazığa, yurdun o sarı ışıklı iğrenç koridoruna, meyhane pilavına, ggürültüsüne vss alıştım. sınıftan arkadaşım azdı, kızlARDAN ise hiç arkadaşım yoktu. sınıfın % 60 ı kız olmasına rağmen tek bir kız arkadaşım yoktu. bazısı ile selamlaşıyorduk okadar. erkelerden de öyle hepsiyle konuşmazdım. zaten sınıf ortamı da iyi değildi. sanki herkes birbirinin açığını yakalamak istiyordu. 4-5 ARKADAŞIM OLDU TAKİ son sınıfa kadar. neyse kızı zamanla sevmeye başladım her gün sınıfta görüyordum, onu görünce kalbim hızlı çarpıyor, titremeye başlıyordum ama bir türlü konuşamıyordum. zaten benim varlığımdan bile habersizdi. birinci sınıfta hep ders çalıştım, akşam yurda gelirdim, yemek yerdim biraz dinlendikten sonra çalışma odasına taki gece 12 ye kadar ders çalışırdım sonra gelip uyurdum. ilk dönem finallerde geçtim ve eve gittim. bu süre zarfı içinde ailemden 3 ay uzakta kalmıştım ve çok özlemiştim bir an önce görmek için can atıyordum. bu dönem de yurrttan hoşlandığım erkekler oldu, kimya bölümünde okuyan biri vardı. sevecen, sıcak kanlı, kararlı biri. ondan çok hoşlnadım sanırım en çok hoşlandığım kişilerden biryidi. o benden bir yaş büyüktü sürekli onun yanıan gierdim, benimle ilgilenmesini isterdim,kendimi onun yanında kız gibi hihssederdim, bazen küserdim vs. bir yıl böyle geçti.2 sınıfta onunla hiç konuşmadım, ilgisizliği beni üzüyordu, canımı sıkıyordu. ben de uzak durdum. ikinci sınıfta ise bir başkası geldi. 2 yıllık elektirkte okuyan biri. o benden bir yaş küçüktü. ikinci yıl onunla pek konuşmadık, slm melamla geçti. ve ikinci sınıfta sigaraya başladım, b
r kaç tane yurttan arkadaşım oldu, dersleri asmaya başladım vs. yani 180 derece döndük bir anda. eski ben değildim. bu duruma hem üzülüyor hem de seviniyordum. bir taraftanda hoşlandığım kızı görüyordum, onunda sevgiisi içimde büyüoyordu. 2 . sınıfı zor bela geçtim. 3. sınıfa geldiğimde 2 yıllıkta okuyan çocukla aramız çok iyi oldu kız arkadaşıdan ayrılmıştı ve çok üzgündü ben de onu teselli etmeye çalışıyrodum ve derken ondan hoşlanmaya başladım. o da sevecendi, sosyaldi, kendini çabuk sevdiren, arkadaş canlısı ve karakteri güçlü biriydi. asla yalan demezdi, iiyi kalpli, cesur ve yardım severdii. ondan çok hoşlandım sanırım en fazla ondan hoşlandım. yine onun yanında kendimi kız gibi hissederdim, ondna ilgi, şefkat beklerdim. o göstermeyince küsür, bir hafta konuşmazdım, yine bri haftadan sonra bir şey olur konuşurduk. günümüzün çoğu beraber geçerdi, heryere birlikte giderdik. o çok dost canlısı idi, kolaylıkla arkadaş bulurudu. onu diğerlerinden kıskanırdım sadece benimle iligilenmesini beni sevmesini vss isterdim. böylece bir yıl boyuunca bir küs bir barışık geçti. sene sonunda hem kendimi hem de onu çok bunalttım beni görmek istemiyordu artı, bense ona bağımlı olmuştum,. yani kötü günler geçirdim ve nihayet okulun son günü helalleştik bir daha ne o beni aradı ne de ben onu aradıım. şimdi neden öyle bir şey yaptığımı bilmiyorum ve üzgünüm gerçekten. bu arada masturbasyon olayları yine vardı hoşlandığım her erkeği hayal edip masturbasyon yapıyordum. yurtta üst sınıfardan iki kişi vardı. onların da özelliklri aynıydı. kendine güvenen, ağır abilerden vss.
 

3417
etkilendiğim erkeklerdeki ortak yön hep güçlü olmaları yani kendilerinden emin ne istediğin bilen kararlı vss. bunlar ben de yoktu ben daha çok sahiplenen değil sahiplenilen konumundaydım. kendmi hep güçsüz korkak kendine güveni olmayan olarak algıladım. bu şimdi de böyle ama eskisi kadar değil. 5 sınıftan sonra iyice erkek arkadaşlarımla yollar ayrıldı. çünkü onların yaptıkları şeyleri sevmiyordum, benle dalga geçiyorlardı. korkak dyorlardı ya da kız gibi ne oturuyorsun içeri de kız mısın vss. bunlar beni çok üzüyordu ve gittikçe daha da uzaklaşıyordum. ortaokul 1. sınıfı bursada okudum hatırlıyorum da o sene hiç masturbasyon yapmadım yapma isteği uyanınca da vazgeçtim. orta bir de erkek ve kız arkadaşlarım oldu. genelde kızlarla ilişkilerim dalga geçmek şeklinde idi ya da onları güldürmek şeklinde. erkeklerle de pek sıkı fıkı olamadım. bilmiyorum uzak duruyordum yine erkeklerden. orta biri dedemlerin yanında okudum cehennem gibi geçen bir yıl. bana yapmadıklarını bırakmadılar hele halam kız kurusu. beni hiç sevmezdi. aç kaldığım günler çok oldu, ayakkabım yırtılmıştı ama hiç kimsenin umrunda değildi, uzun süre yırtık ayakkabı ile okula gittim utanıp sıkılarak. sonra dayım aldı bir çift. yani hocam benimle ilgilenmediler. sevemediler beni, kabul etmediler içlerine. sonra o cehennemden kurtuldum orta ikiden liseye kadar ailemin yanında kaldım. orta ikide sanırım tekrar masturbasyona başladım yine benden güçlü erkekler ilgi alanımdı. masturbasyon yapınca suçluluk duygusu yaşıyordum. bir daha yapmayacağım diye yemin ediyordum bir hafta sonra unutuyordum bütün yeminleri. orta okul yıllarında bir şeylerin ters gittiğini anladım 12-13 yaşları yani. ortaokul yıllarında hoşlandığım erkekler vardı yine ama hatırlamıyorum. hoşlandığım tipler genelde benden yaşça büyük güçlü atılgan sosyal sözünü dinleten, çabuk arkadaş bulabilen, kararlı, vss. bunlar hep ilgimi çekti. bir de ben hep utangaç ve sessizdim. sürekli ders çalışan, evden okula okuldan eve ailenin akıllı uslu çocuğu. ama içimde ne fırtınalar kopuyordu bir ben bilrim. sonra lise yılları geldi. yine ben ders çalışan, inek biriydim. ergenliğe girmiştim.  yine öğretmenlerin gözünde çalışkan terbiyeli bir öğrenci portresi çizmiştim. lise bir de kızlardan çekinirdim konuşamazdım, lise 2 ve 3 de öyle. lise  ikide hoşlandığım 2 öğretmen vardı ikisi de edebiyat öğretmeni idi. dersleri çok iyi anlatırlardı, bize nasihat ederlerdi babacan tarafları vardı.aynı sınıfta hoşlandığım erkeklerde vardı, yine güçlü kuvvetli kararlı vss. onları da hayal edip masturbasyon yaptığımı hatırlıyorum. suçluluk duygusu içinde. lise sonda coğrafya hocamız da öyledi. güçlü, kararlı, öğrenciye sözünü geçirren, kendini sevdiren vss. onuda hayal edip mstrbasyon yaptım. masturbasyon fantezilerimde ben hep kadın kimliğinde idim. yani erkek erkeğe hiçbir fantazim olmadı. kendmi kız gibi hisseiyordum kısacası. lise 3 te bizim sınıfta 4 kız vardı benden hoşlandıklarını biliyordum hele birisi bana resmen kafayı takmıştı, göz hapsindeydim sürekli. birgün dayanamadım artık kızı çağırdım açıkca söyledim ben aşk vss. düşünmüyorum öss yi kazandıktan sonra aşık vs. olmak istiyorum dedim. kız üzüldü ama anlayışla karşıladı. aşktan korkuyordum. çünkü aşık olursam eğer öss yi boşlayacaktım ve kazanamaycaktım diye aklımdan geçiyordu. o yüzden kızlardan uzak durdum. ama lisede hoşlandığım bir kız da vardı kumral, renkli gözlü biri gariptir onu görünce heeyecan basyordu. kendinden emin, başı hep dik, düzgün fizikli, çalışkan, güzel akıllı biriydi. ama hiç konuşamadım, korktum uzaktan seyrediyordum hep. sonra kazandı gitti bilmem nereye. öylece kapandı.
 
neyse lise son sınıfa kadar aklımda üniversite yoktu. ben okulu bitirecektim, biraz ilçe de kalacaktım, sonra askerlik, sonrada istanbula gidip bir işte çalışmaktı. ama lise sonda felsefe hocamız birgün beni yanına çağırıp elime 1 milyon sıkıştır zorla. git o parayla öss kitapları al çalış dedi. ben çok utanmıştım ozaman almak istememiştim parayı ama ben borç veriyorum demişti. birgün ödersin diye. çok severdim ablam gibiydi. kendine yazık etme, başarılısın vs. diyordu. onun sayesinde ve edebiyat öğretmenimin sayesinde üniversite aklımda yer etmeye başladı. ve gittim kitap aldım ders çalışmaya başladım. ilk yıl barajı aşabildim ikinci yıl uzun yorucu ve stresli bir 8 ay çalışmanın sonunda öss yi kazandım. ben resim öğretmeni olmayı, polis olmayı veya psikolog olmayı çok isiyordum. ama bunların içinde ağır basan resimdi. ama ailem izin vermedi yok efendim resim öğretmeni aç kalır, para kazanamaz, o meslek değil vs. ablam öyle diyordu. annem pek karışmaz sen bilirsin der, ama ablamın gazına gelinde o da öyle diyordu. ben öss yi kazanınca hiçbir bilgim yoktu meslekler hakkında. yani daha fen edebiyat ile eğitim fakultesi arasındaki farkı bilmiyordum. kimse de söylemedi zaten. resim öğretmenliği sınavlarına girmedim bir yıl daha boşta kalmaya gözüm kesmedi. çünkü çok zor şartlar altında okudum. ozamanlar köyde kalıyorduk. 5 yıl boyunca her gün 4 km yürüyüp ilçeye geliyorduk. öğlen yemek yiyecek bir yer yoktu. bazen öğlen okulda kalmak için müdüre yalvarıyorduk. hocam dışarı soğuk biz sessizce içerde otursak ve evden getirdiğimiz bir parça ekmek ile peyniri yesek diye. bazen kabul ediyordu bazen de dışarı çıkarıyordu bizi. biz de mecburen gidip kahvehane köşelerinde sigara dumanı altında bir parça ekmeği yiyorduk. akşam eve geldiğimzde leş gibi üstümüz sigara kokuyordu. ama başka gidecek bir yerde yoktu. öss ye hazırlanırken 8 ay boyunca soğuk bir oda da battabiyeye sarılarak ve her gün 8.30 gece bilmem kaçlarına kadar ders çalışıyordum. dershaneye gidecek ne param vardı ne de öyle bir imkanım. ilçede dersane yoktu, merkeze gidiyorlardı arkadaşlarım. bense fem'in üç kitabını almıştım, türkçe tarih coğrafya ve güvenderin matematiği. yani 8 ay neler yaşadığımı bir ben bir de Allah bilir. ve nihayet öss yi kazandım. ailem istmediği için ve ben de bir yıl daha o stresi yaşamamak için resimden vazgeçtim. sosyoloji yazdım. isyerek değil tabi tercihleri ablamla yaptık yine. sosyoloji nedir deselerdi o yıllarda topum bilim derdim ve öğretmen olacağım derdim. halbuki ben antisosyal biriydim sosyoloji ise benimle kafa kafaya zıt bir bölüm. neyse kayıtlar falan yapıldı eşyalar toplandı ve ertesi sabah evden ilkkez ayrılıp hiç bilmediğim bir ortama bir şehre yola koyuldum. akşam iki ağır valizle kayseriye indim. güç bela bir otobüse bindim ve yurda gittim. ilk yaptığım elime yastığı alıp yüzüme bastırmak ve hüngür hüngür ağlamaktı. ailemden uzak kalmıştım, eski günlerim aklıma geliyordu ve burda hiçkimseyi tanımıyordum. ilk zamanlar yurtta hiç kimseyle konuşamadım,okuldan gelince hemen yatağıma uzanıp müzik dinliyordum ya da uyumaya çalışıyordum. ama diğerleri hiç öyle değildi. çoğusu ortama uyum sağlamış, kelimenin tam anlamıyla fırlama olmuştu. ben ise sessiz, sakin, ürkek vss. hatırlıyordum da ilk zamanlar evi hergün ARARDIM. BEN GELECEM DERDİM, ALIŞAMADIM VS.onlarda kızıp bağırılardı. sonra fen edebiyatın öğretmen değilde bilim adamı yetiştirdiğini öğrendim. üzülmüştüm oysa ben öğretmen olmak istiyordum. sonra tezssiz yapınca öğretmen olacağımı duydum. ama zordu işte. eve telefon ettim bu bölüm işe yaramaz dediim, bırakın polislik sınavlarına falan gireyim dedim. ama izin vermedi ne annem ne de ablam. oku dedi değişir zamanla her şey vss. sonra yurt ortamına da alıştım. bizm o da daki elemanlar sabahın 4-5 de uyuyorlardı. ben de onlar yüzünden uykusuz kalıyordum. ama zamanla alışıyor insan.
 

3418

 
 
 hocam iyi geceler. hayat hikayemi size anlatmıştım evet detayları var. anlatayım:  ben 4 çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm. babamı 2 yaşında iken kaybettim. baba imajı kafamda yok bilmiyorum, baba duygusunun da ne olduğunu bilmiyorum. yani baba, bir kelime olarak sözlüğümde. annem ev hanımı, okuma yazması yok dünya görüşü dar işte. yenilikçi değildir, küçük düşünür küçük bir dünyası vardır. abim en büyüğümüz sara hastası kendmi bildim bileli hep hasta idi. küçükken iki ablamdan ortancası ile çok iyi anlaşırdık. büyüğü döverdi arasıra beni. otoriterdi ama küçük ablam idolümdü diyebilrim. heryere beraber giderdik. sınıftan sonra yatılı bursulu okula gittiğinde çok üzülmüştüm. yaz tatillerinde eve geldiğinde adeta bayram olurdu benim için dört gözle beklerdim gelişini. akraba çevrem geniştir. babamların ve annemlerin tarafı kalabalıktır ama duyarsızdılar bize hep. dış kapının dış mandalı olduk onlar iiçin. annem babam ödükten sonra kocaya gitmedi bazen kızınca söyler sizler için kaldım, sizleri ezmesinler diye. gerçekten de ööyle eğer annem kocaya gitseydi sanırım şimdi çok değişik yerlerde olacaktım belki hapishane belki de sokakllar. çünkü dedemler bize bakmayacak bizi hep ezecekti. annem bizi hep korudu, yeri geldi baba rolunde oldu kol kanat gerdi, sevgisini hiç esirgemedi. ama akrabalarım çok duyarsız dışlayıcı oldular hep. hiç unutmuyorum altı yaşlarında falandım. bir bayram sabahıydı ablam erkenden kaldırdı beni bayramlıklarımı giydirdi (evdeki eski elbiseleri birbirne uydurdu) sonra sevinçle dışarı fırladıım sanki bir yere yetişecek gibi. dışarı soğuktu kış ayı idi.  sonra durdum düşündüm nereye gidebilrim dedim. gidecek hiçbir yerim yoktu öylece durup baktım uzaklara ve tekrar eve girdim. çünkü annemden ve ablalarımdan başka kimsem yoktu. yani amcamlar dayımalr dedelerim bize hiç sahip çıkmadı bugüne kadar hep kendi yağımızla kavrulduk. neyse ilk okul yıllarımdan önce evde sürekli resim yaparım, kitapalra, okumaya çok meraklı idim. yaşıtlarım dışarda haylazlık yaparken ben resiim çizerdim. ablamalrın kitaplarındaki resimlere bakardım, kitapların kokusu çok hoşuma giderdi. ozamanlar masturbasyon falan yaptığımı hatırlamıyorum. 5-6 yaşlarında iken okula karşı çok büyük bir istek duyuyordum. her gittiğimde öğretmen beni dışarı çıkarıyor daha çok küçüksün diyordu. ben yine inat edip okula gidiyordum o beni dışarı çıkarıyordu. bir yıl böyle geçti sonra 7 yaşında kendim gittim, kendim kaydoldum. ilkokul yıllarımda samimi olduğum bir arkadaşım vardı çok yakındk. 3. sınıfa kadar böyle sürdü. sonra aramız niye bozuldu hatırlamıyorum. bir de ilk okul yıllarında bebeklere düşkündüm onu hatırlıyorum saçlı, yatırınca gözleri kapanan bebeklere. zar zor bir tane anneme aldırmıştım. geceleri onu yanıma alıp uyurdum. bizimkiler bir şey demezdi. bebeklere olan merakım ilkokul 2. sınıfa geçince bitti. artık bebeklerle falan oynamıyordum.  1. sınıfta çok güzel bir öğretmenimiz vardı bazen beni kucağına alır yanaklarımı sıkardı. hatırlıyorum kırmızı oje sürerdi. elleri sıcak ve bembeyazdı. kucağına alınca çok utanırdım. beni öptüğünde içim gıdıklanırdı. sanırım masturbasyona ilk okul yıllarında başladım ama hangi sınıf biliyorum. okulda ilk okumayı söken bendim. ilk hecelyen ve ilkkez hızlı okuyan bendim. öğretmenlerimin gözünde örnek biri idim. bende severek çalışırdım. ilk okul yıllarında arkadaş grubum vardı.6 kişilik ama onlara ne zmaan takılsam başım belaya girerdi. ya birinin bostanından bir şey çalardık ya kuş avlardık ki ben hiç kış avlamadım, ya da birinin çocuğunu döverdik. akşam olunca konşular şikayete gelirdi ve annem ertesi sabah onlarla görüşmeme iizn vermezdi. ben de evde oturur televizyon seyreder ya da resim yapardım. ilk okul yıllarında kaleci idim iyi kale beklerdim ya kızlarla da aram iiyi idi.bazen erkkeklerle top oynardım bazen de kızlarla yakan top. ama kızlarla zaman geçiremyi daha çok severdim. futboldan pek aram yoktu şimdi de öyle. 4. sınıfta okulumuza yeni bir öğretmen gelmişti. yakışıklı biri idi. onu hayal edip masturbasyon yaptığımı hatırlıyorum. gözüme çok başka görünüyordu. yani güçlü, ne istediğini bilen, cesur vss. gittiğinde çok üzülmüştüm. yani ilk okul yllarında başladı aslında her şey. erkeklere ilgi duymam vss.  sorna televizyonda gördüğüm hoşuma giden erkekleeri hayal edip mastrbsyn yaptığımı hatırlıyorum.

3419
hocam merhaba uzun zaman oldu . 1. terapiden pek bir şey anlamadım açıkcası pek fazla bir şey diyemeyeceğim. tanışma faslı gibi geldi bana. 2. terapi birinciye göre daha iyi gibi geçti. en azından aklıma takılan soruları anlamış oldum. masturbasyon konusunda şuan geldiğimden beri hiç yapmadım 12 gün falan oldu canım istemiyor. son üç yıldır masturbasyon yaparken erkek falan hayal etmiyorum sadece kadınlARIHAYAL EDİYORUM. sanırım ideal olan  günlük bana göre. 2. terapiden sonra davranışlarımın altında yatan nedenleri anlamaya çalışıyorum. mesela bir erkeği görünce ve ondan etkilenince hemen neden etkilendim diyorum ve altında yatan nedenleri anlamaya çalışıorum. çoğunlukla sağlam karakterli ve güçlü görünenler ilgimi çekiyor. ama şunu da diyeyim 2. terapiden sonra sanki biraz gelişme oldu gibi. yani mesela X kişisini gördüm, ondan etkilendim. o an soruyorum kendime x kişisinde seni etkileyen nedir diye. ve güçlü olması yatıyor.bunu anlayınca o duygu kayboluyor ya da hafifliyor.garip bir durum. sonra sosyal olmam konusunda bir  şeyler söylemiştiniz. elimden geldiğince insnalara yakınlık kuruyorum. zor oluyor, bazen yeni biriyle tanışınca heyecanlanıyorum, sesim titriyor, kilitlenmiş gibi oluyorum. bu sorunu aşamıyorum, mesela biriyle konuşmak isteidğimde ya da bir şey söylemek istediğimde öne kafamda o söyleyeeğimi tahlil ediyorum 4-5 kere. acaba bunu desem mi ya da böyle desem ne olur. dedikten sonra da keşke buunu deseydim daha iyi olurdu gibi şeyler geçiyor. şuan öğretmen evinde kalıyorum. 2 kişilik odalardayız. oda arkadaşım iyi iyi geçiniyoruz kanka falan olduk gibi yani cinselliğe dayanmayan bir bir arkadaşlık. yine okuldan bir arkadaşım var ama tam samimi değiliz yine de espri falan yapıyorum, yine öğretme evinde başka arkadaşlarım da var 4-5 kişi giibi onlarla da cinselliğe dayanmayan bir arkadaşlık. bir de onay beklentisi içindeyim hiç istemiyorum bunu çünkü birleri tarafından kabul edilmek takdir edilmek istiyorum ama bu beni kendim olmaktan uzaklaştırıyor yani içimden geldği gibi davranamıyorum rahat olamıyorum. kendii kendimi motive etmeye çalışıyorum ben de güüçlüyüm ben de sağlam karakterliyim gibisinden. 3. terapiye gelmem imkansız gibi bir şey. çünkü haftanın 5 günü okuldayım cumartesi pazar da seminerler başlıyor. bilmiyorum nasıl olacak şimdilik böyle geçiyor. yani 2. terapiden sonra kendimi anlamaya çalışıyorum. iyileşmek için her gün Allaha dua ediyorum. evlenmek istiyorum, çocuklarımın olmasını isityorum.en önemlisi de tek başıma ve pişmanlıklar için de yaşlanıp ölmek istemiyorum.  ara sıra size soru sormak istiyorum lütfen hayır demeyin....iyi akşamlar.

3420
28 Ağustos 2011


Hüseyin Bey

nasılsıniz. 2. Terapi daha iyi geçti bittiğinde kendimi rahatlamış hissettim. Genel durumum hakkında şuan bir değişiklik yok.Sizden bir konuda bana bilgi vermenizi istiyorum. Mastürbasyon olayında ideal zaman nedir yani haftada kaç kez olması gerek. Normal zamanlarda ben 4-5 günde bir 1 veya 2 defa, Sıkıntılı zamanlarda 2-3 günde bir 1 ila 3 arasında değişiyor ama 3'u geçmiyor.Lütfen bu soruma yanıt verin ona göre kendimi düzene koyucam. Bir de hesap no yazın mümkünse ziraat olsun.

Sayfa: 1 ... 226 227 [228] 229 230 ... 273