İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Khan

Sayfa: [1]
1
Hayat doluyum, huzurlu, sakin ve istediklerim doğrultusunda ilerleyen capcanlı bir yaşantım var.

Bu yazıyı üniversiteye geldiğim şehir dışından yazıyorum. Henüz 2 sene oldu geleli ve burası benim için ayrı bir öneme sahip. İstediğim bölümde yüksek bir ortalamayla okuyorum, yabancı dil işi tamam ve şu sıralar ikinci yabancı dil ile hemhal oluyorum. Bulunduğum şehir tarihi dokusuyla muazzam biryer. Lise hayatıma göre oldukça sosyal yaşıyorum. Arkadaşlarım benim için değerli ve sayısı bu şehirde yeni olan biri için bir hayli fazla.

Gelgelelim neden burada olduğuma. Yani bu forum sitesinden bahsediyorum. Aslında uzun süredir buradayım ve yazılanları okudukça kendimi değerlendirme fırsatım artıyor, önceden kendime sadece ön yüzümden bakabilirken şimdi kafamın arkasını da görüyor gibiyim.

Lafı uzatıyorum yine, çünkü nereden nasıl başlamam gerektiğinden emin değilim. İnsanlar beni güleryüzlü bulur ama gülümsememin ardında yatanlar beni rahatsız ediyor. Sanırım kalabalık olan ailem yıpratıyor beni. Başta da belirttiğim gibi şehir dışında istediğim üniversitede okuyorum ama bunun asıl sebebi benim evde durmak istemeyişimden kaynaklı. Ev beni  mutlu ettiği kadar yasa da boğuyor.


Babam ile aram soğuk. Aslında hepimizin soğuk. Babam yapısı itibariyle kardeşleri ve bizim için ailesini bırakıp o günün Istanbul şartlarında oldukça başarılı olup, dinini muhafaza edip güzel bir iş kurmayı başarmış. Hala onun ekmeğini yiyoruz. Ve fakat diğeceğim kısma geliyorum yine. Babam bu tavrının çocukları arasında kimseyi iyi bir konuma getirmiyor oluşunun farkında değil. Para ver özel okula gönder mantığıyla yetişen bizler haliyle rahata alışığız ve benim şuanda evlenmesi gereken abilerim hala boş beleş gezer durumda ve bu onları pek de rahatsız ediyormuş gibi değil.


Tabii bunlar benim yaşantımın küçük bir parçası. Asıl kendimden bahsetmek gerekirse çoğu zaman kendimi yetişme tarzıma layık bulmuyorum. Kendim gibi erkeklerden hoşlanıyor, bu duyguları ergenliğimin ilk safhasından beri hissediyorum. Beni yıpratan en kötü yanım fantezilerim sanıyorum. Genel itibariyle sakin bir iç dünyaya sahibim fakat olurda bir erkeğin penisiyle karşı karşıya geleyim, vicdanım beni orada terkedip benliğimle başbaşa bırakabiliyor. Adeta bu benim için yeme içme gibi bir ihtayaca dönüşüyor, kısacası gözüm kararabiliyor. Ona dokunmak istiyor, harekete geçmeyi arzuluyorum. Genelde düzgün yüz hatlarına sahip, cildi temiz, sakallı, yapılı ve düz-kumral saç yapısı olan kişiler dikkatimi cezbediyor. İlginçtir bu tipleme benim tam tersim. Bazen soruyorum kendime, gerçekten ona ilgi duyuyor muyum yoksa bu his sahici değil mi?  Beni ihtiyacımı görünce yarıyolda bırakıp ömrü boyunca pişmanlık duymamı mı sağlayacak?

Tam anlamıyla herhangi bir erkekle birlikteliğim olmadı.


Bu olaylar devam ettikçe etti ve ben gittikçe kendimi hiçe saymaya başladım. O zamanlarda akılla her şeyi çözebileceğimi düşünür her şeyin bilimsel bir dayanağı olduğunu varsayardım, materyalizm tam anlamıyla beni kendine çekiyordu. İlginçtim doğrusu, arkadaşlara namaz kıldırır sonra gelir onlara evrimden bahseder en sonda gider kendi fantezilerimi gerçekleştirirdim. Ama aklımda bir kıstas vardı, bu işe tam anlamıyla bulaşmak istemiyor vicdanımı sonsuza kadar susturmamayı yeğliyordum. Şükürler olsun şuana kadar öyle de oldu. Eski alışkanlıklarımı gitgide bırakmaya başladım ama  kendime 'Üniversitede değiseceğim ben' sözüme rağmen eşcinsellik etkisini pek yitirmedi.

...
Bunlar bir yana ben Semihle metroda yurda doğru geçiyorduk. Ve açıkca yol boyunca somurtkanlığımı korudum. Yurda vardığımızda akşam olmuştu bile.

Aradan çok zaman geçmedi, okuldaydım. Sınıftaydık ve konu her nasıl oraya geldiyse, eşcinselliği konuşmaya başladık. Saygı duyup sevdiğim bir hocam eşcinsel insanların bazı haklarının olması gerektiğinden bahsetti. Bir anda sınıftaki hava değişti, kimisi güldü kimisi sinirlendi kimisi de ciddiyetle hocayı dinleyip katıldı. Ben yine her zamanki heyecanlı tavrımdan ödün vermeyerek ellerimi sımsıkıya kenetlemiş bir vaziyette söze dahil oldum. Dediğim ve konuyu bitiren tek cümle şu oldu 'Kim neden bir evde iki babası olsun ister ki?' demiş bulundum. Aslında eşcinsel bir insana söylenmeyecek tarzda kaba bir söz olduğunun farkındayım fakat bir eşcinsel tarafından sarf edilmesi pekte zor olmadı. Hoca mutsuz bir ifadeyle derse devam etti.

Günün akşamında yurda döndüğümde çardakta odun ateşinde çay demlemişlerdi. Ben yukarı çıkıp uyumaya çekildim. Belkide 1 saat boyunca yatakta uyuyamadıktan sonra artık bunu birine açma zamanının geldiğini düşünerek çardağa indim. Semih oradaydı, samimiyetine güvenerek anlatmak için bir adım daha attım. Fakat arkadaşıyla beraberdiler. Bozuntuya vermeden yanlarına oturdum uyku tutmamasını bahane ederek iki çift laf ettikten sonra çıkıp yurdun kapısında çitlere yaslanıp küçüklüğümden beri yaptığım gibi gökyüzüne baktım uzunca. O sırada arkamdan biri yurda çıktı..

Sayfa: [1]