Eşcinsel Terapi Forum - Psikolog www.huseyinkacin.com

Eşcinsellik => Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) => Konuyu başlatan: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:11:07 ös

Başlık: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:11:07 ös

Son seansların üzerinden iki gün geçti. 6 ay sonra ilk defa aileme de açıldıktan sonra Hüseyin Hocaya gittim. Bayağı bi’ dolmuştum. Cumartesi günü gittim konuştum ama seans bittiğinde, henüz konuşmak istediğim hiçbir şeyi konuşamamışım gibi hissettim. Ama bu his, her zaman olan obsesif, iç karartıcı -bu hisleri tanımlamaya kelimelerin taşıdığı anlamlar yetmiyor gibi- hislerim gibi değildi, daha ziyade konuşmaya doyamamış gibiydim. Aslında bu biraz da ne zamandır kendimi ifade etmiyormuşum gibi hissetmemdi belki de. İyi hissetmiştim işte kısaca, şunu söylemek için bile 5 satır yazı yazdığımı fark ettim. Zaten eşcinsel hislerim olmasından da öte, asıl hastalığım bu benim işte diyorum şimdi, her zaman da buydu: Fazlaca hissetmek, fazlaca düşünmek; her ne yaparsam yapayım en uçta yapmak, en aşırısını yapmak. Severken de nefret ederken de çalışırken de eğlenirken de… Oynadığım online oyunları bile hep böyle oynamıştım. En iyisi olmalıydım; içimdeki eksiklikleri, boşlukları bi’ şekilde doldurmalıydım işte. Yazmak iyi geldi ama, bu da biraz şimdilerde anladığım bir şey ile alakalı zannediyorum: “Ben; ne zaman, ne yaptığımda iyi hissediyorum, mutlu oluyorum, eğleniyorum”un cevabı… Sevdiğim insanlarla birlikteyken iyi hissediyorum mesela, müzik dinlerken-yine bir zamanlar müzikle ilgilenirken, gitar çalarken-, online oyunlar oynarken, yürürken mesela- bir yere gitmek için değil, herhangi bir amaçla değil aslında, sadece yürümek- yine son 3-4 yıldır Kuran okurken… Şimdi baktığım da anlıyorum ki bir şekilde o içimdeki enerjiyi-iyi veya kötü- dışarı atabildiğim şeyleri seviyorum. Çünkü “sevdiğim insanlarla beraber olmaktan hoşlanıyorum”, her ne yaparsak yapalım, bomboş otursak bile. Ama her insanla oturmayı sevmiyorum, hatta belki de çoğu insanla oturmayı sevmiyorum. Çünkü sevdiğim veya sevildiğimi hissettiğim insanların yanında, o içimdeki “fazlaca hissiyatı” ve kafamdaki “fazlaca düşünceleri” ifade ediyorum, edebiliyorum-hepsini olmasa da; içimden, kafamdan birazını atıyorum ve belki de hayatımın tek bir günü bile hiç hissetmediğim kadar iyi hissediyorum- . Beraber vakit geçirmekten hoşlanmadığım bir insanla veya insanlarla olduğumda ise konuşmuyorum, davranışlarımı sürekli kontrol altında tutuyorum. Bu da benim “fazlaca hislerime”, “fazlaca düşüncelerime” daha fazlasını eklemek için bana olanak sağlıyor, vakit yaratıyor.  Yukarda saydığım her şey böyle aslında…



Bu ilk yazım hocam, 3. kez geri döndüm ya ben :) o zaman yazdım aslında, vaktini de belirteyim dedim; faydası olur belki. Takriben 2 ay önceye denk geliyor. Allah razı olsun hocam, bu yazı işi gerçekten faydalı, yazması kadar daha sonra okuması da... Bugün okuyunca onu fark ettim, ilerleme kaydediyoruz çok şükür, hem de ciddi bir ilerleme. Zaten benim eşcinsel hislerim çözülmüş, benim haberim yokmuş. Siz onu fark etmemi sağladınız. Şimdi şu iç sıkıntılarını da çözelim inşallah. Let's  psychology  begin!
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:12:05 ös
Size çocukluğumdan başlayarak, hatırladığım kadarıyla her şeyi yazmak istiyorum. Genel hatlarıyla konuştuk ama daha detaya girmek istiyorum, bir de daha çok eşcinsel hisler üzerinden gitmiştik ama siz “o.k.b.” olduğumu da belirttikten sonra, daha çok bu yöndeki hislerimden bahsetmek istiyorum ki iyileşme yolunda bana yardımcı olsunlar. Bunlar büyük ihtimalle tek bir yazıya sığmayacaklardır lakin elimden geldiği kadar size yazmaya çalışacağım. Ama öncelikle bugünümün sıkıntıları ile başlayacağım inşallah, çünkü şu anda hayatıma devam edebilmek için bunları biraz olsun çözmem gerekiyor. Nitekim 2-3 yıldır hayatımı tekrar düzene sokmaya çalışıyorum ama bi’ türlü ilerlemiyor. Sanki gittikçe de iyi olduktan sonraki iyi kalabildiğim vakit azalıyor. İlk başlarda iyi olduğumda 2 hafta, 3 hafta, 1 ay giderken o hal; şimdilerde 1 gün, 2 gün zor gidiyor.  Bu son zamanlardaki halim ve takıntılarım hakkında seanslarda da daha çok konuşmak istiyorum aslında, bu da dediğim gibi hayatımı yeniden bi’ rutine sokarsam eğer, eşcinsel hisler, okb… bunların üzerine gitmem, dolayısıyla da bunlardan kurtulmam kolaylaşacak. Yine öncellikle bugünü çözmek istememin, hayatımı tekrar bi’ rutine sokmak istememin sebebi moral. Çünkü moralim olduğunda hem yapmak istediklerimi yapabiliyorum hem de bu hastalıklardan kurtulmak için ne gerekiyorsa onları yapabilecek kuvvete sahip oluyorum. Aslına bakarsanız moralimin yerine gelmesi de çok kolay oluyor, moralimin bozulması da. Hatta bu yüzden acaba biraz da manik-depresif miyim diye de düşünüyorum. Bugünlerde beni en çok çığırdan çıkaran şey “sorumluluk hissi”. Sorumluluklarım veya sorumluluk hissi, küçüklüğümden beri her zaman beni en çok demoralize eden, bu obsesif hislere girmeme, moralimi kaybetmeme, sıkıntı çekmeme sebep olan şey. Ben de hayatım boyunca her türlü sorumluluktan kaçarak kendimi rahatlatmaya çalıştım veya çalışmışım, şimdi öyle anlıyorum. Hatta bunların birçoğunu yapmam gerektiğini idrak edebilecek bi’ olgunluğa sahip olmama rağmen.  Mesela lise okumak. Nitekim lise demek benim için devam zorunluluğu demekti ki bi’ sorumluluk, dolayısıyla bi’ stres; insanların arasına karışmak demekti ki bi’ stres; ödevler, sınavlar bilmemne, hepsi bi’ sorumluluk, hepsi bi’ stres. Bu arada şunu da belirtmek istiyorum ki ben her şeyi böyle düşünüyorum aslında, yani “lise” demek mesela, benim için beraberinde tüm bu şeyleri getiriyor, bir bütün olarak düşünüyorum; her parçasını, bu parçaların bana nasıl hissettireceğini, ne düşünmem, ne yapmam gerektiğini vesaire. Her konuda böyle düşünüyorum. Her olasılığı, her ihtimali önceden hesaplamam lazımmış gibi. “Sorumluluk  hissi”nin bugünüme etkisini açıklamak gerekirse, bugün bütün hayatım sorumluluk. Aslında takriben her yetişkin insan gibi. Ama ben bu sorumluluk hissine katlanamıyorum, yarın şunları şunları yapacağım diye yattığımda sanki cehenneme uyanıyorum. Gece çok iyi hissederek, çok moralli olarak uyusam da sanki ertesi sabah her şey sıfırlanıyor, daha önceki hiçbir gün varolmamış gibi. Yani hayatımda bana moral veren ne varsa; bu sevdiğim, sevildiğim insanlar olabilir, başarılarım olabilir vesaire. Sanki hiçbiri yokmuş gibi, o kalktığım gün doğmuş ve yapmam gereken tonla şey varmış gibi. Ve bu hisler, ben yapmak istediğim şeyleri yapıyor olmama rağmen mevcut.  %100 Zorunluluklar, sorumluluklar değil; benim hedeflerime ulaşmak için yapmam gerekenler: Hafızlık, bölümümle alakalı kitaplar okumak gibi.



Sizi seviyorum hocam :), ilk zamanlar siz babamın onaylayacağı bir insan olmadığınız için sevmiyormuşum. 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:12:39 ös
Moralim bozuk olduğunda, neşeli olmadığımda, kendimi iyi hissetmediğimde (konuşurken de aynı yazarken olduğum gibiyim hocam, sürekli söylediğim şeyleri açıyorum, yanlış anlaşılmaktan fena halde korkar olmuşum) kitap okumak istemiyorum mesela. Halbuki kitap okumayı çok seviyorum. Ama ben bunu zamanla kazandım, babam “bana kitap oku” dediği için değil, kitapları sevmeyi zamanla öğrendim, okuya okuya öğrendim. İnsan görerek öğrenir hocam, onu fark ettim bugün, çocuklar da öyle. Ama bize “bunu yap” “şunu yapma” “şöyle ol” “böyle olma”  “bu iyidir” “bu kötüdür” denmiş. Bu sadece dini meselelerde değil, her şeyde böyle olmuş. Hocam o yüzden ben 17 yaşında tam olarak İslam oldum. Ben ne zaman tam olarak İslam oldum, biliyor musunuz? Kendim istediğimde, bana “güzelce” anlatıldığında, İslam’ın güzel bir şey olduğunu gördüğümde… Çünkü benim tam olarak “İslam” oluşum Enes ile birlikte oldu. Enes bir dergaha takılmaya başladı, sonra bana güzellikle anlatmaya başladı, beni kınayarak, böyle ol, böyle olma diyerek değil; güzelce anlatarak, İslam’ın güzel bir şey olduğunu bana göstererek. Ama 17 yaşından önce “İslam” benim için babamın bana emrettiği şeydi ve benim için çirkindi. Ben hep kişilik çatışması yaşıyormuşum gibi geldi hocam, bugün bundan emin oldum, ben fena halde kişilik çatışması yaşıyorum… Çünkü içimde bi’ gerçek ben var, yani Allah’ın bana fıtrat olarak verdiği kişilik: Duygusal, samimiyeti seven, bir şeyleri güzelce anlattığında anlayabilecek bir insan var; bir de babasından korkan, babasının onu eleştirmesinden, ondan memnun olmamasından korkan bir insan var.



Bunu da bugün yazdım hocam. Size "bey" demiyorum, çok samimiyetsiz geliyor. :) "Üseyin Bey" çok ciddi...
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:13:15 ös
Her şey kendini değerli hissedip hissetmemek ile alakalı

Üniversiteye devam ettiğim zaman vs. daha iyiydim, kendime bi değer katıyordum aslında bir nevi

O yüzden liseyi bıraktığım zamanlarda çok kötüydüm, çünkü bir nevi hiçbir değerim yoktu, sanırım içten içe böyle düşünüyordum, o yüzden de şu son zamanlarda bir ara aynı eskisi gibi, o liseyi bıraktığım yaşlardaki gibi hissetmeye başlamıştım. Çünkü üniversiteyi de bırakmıştım, okumuyordum, çalışmıyordum, hiçbir şey yapmıyordum. Bu da demek ki bir değerim yoktu. Aslında bize öğretilen de buydu, insan ya okur ya çalışır. Liseyi bıraktığım zamanlarda çok kötü olmamın sebebi de belki de tek vasfımın o olmasıydı. Aslında benim için bir anlamı yoktu, okumam gerektiğini biliyordum sadece. Ama liseyi bırakıp boş gezdiğim dönemlerde, ortaokulda okuduğum zamandan daha da kötü olmuştum. Bunun sebebi de yukarıda bahsettiğim “değer” algısıydı sanırım. Şu meşhur “çocuk için ailenin önemi” gibi şeyler geliyor aklıma: Çocuk için ailenin önemi, kendini kanıtlayabildiği ilk yer olması vesaire… Siz daha iyi bilirsiniz. Ailemden değer görmediğim için veya değer görmediğimi düşündüğüm için -belki de ben değer görmediğimi düşünüyorumdur, o da benim sorunlu olmamdan kaynaklıdır, bilemiyorum.- değersiz hissediyordum. Ortaokulda okuyor olmam da kendimce bana bi’ değer katıyordu herhalde, yani böyle düşünmüyordum ama içten içe böyle bi’ anlayışım vardı sanırım. Babam da okumaya önem verdiği için, bana vermediği değeri böyle kazanmaya çalışıyordum belki de. Bir de ortaokul alıştığım bir yerdi, o yüzden devam edebiliyordum galiba. Liseye geçince öyle olmadı. Yeni bir yere alışmak vesaire…

 

Şimdilerde de babamın sürekli okuldan bahsetmesi

Çektiğim sıkıntıları görmemesi

İyi olduğum zamanlarda babamdan değer görüyormuş gibi hissetmem, ailemden değer görüyormuş gibi hissetmem, bunun üzerimdeki etkisi vesaire.

Babamdan, ailemden değer görmemek beni bu kadar obsesif yaptı sanırım.

Ablalarımdan çok bundan etkilenmem ise erkek olmam sanırım. Onlar bir şekilde evlendiler, kendilerine bir aile kurdular ama ben çocukluğumda babama kendimi kabul ettiremediğim için erkek gibi de hissedemedim. Okumaya, insanlar için bir güzel bir şeyler yapmaya vesaire de bu kadar değer veriyor oluşum da babamın da bunlara çok değer veriyor olması galiba, içten içe sebep bu belki de.



Bu da yarım kalan bir taneydi hocam, 1 ay kadar önce.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:13:40 ös
Küçükken sevgi görmediğim için kendimi suçlayarak "masturbasyon" yapıyordum, şimdi ise yapmam gerekenleri yapamadığımda, ders çalışamadığımda vesaire, sorumluluklarımı yerine getirmediğimde kendimi suçlayarak bunu yapıyorum.

Sorumluluklarımı yerine getiremediğimde veya bir şekilde üzüldüğümde, kırıldığımda "bunu" yapmamayı öğrenmem gerek.



Buna da başlamışım kalmış hocam. Şu an masturbasyon falan yapmıyorum zaten, ihtiyacım yok. :)
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:14:07 ös
Hayatıma dair ilk hatırladığım zamanlar 5 yaşlarımdan başlıyor hocam. Oradan itibaren biraz anlatmaya çalışacağım. Çünkü fark ettim ki ben hep kendi kendime tanılar koyuyorum... Benim anlatıp sizin tanı koymanız gerekiyor... Bu işin uzmanı sizsiniz nitekim. Ben doğru düşünmeyi bilmiyorum hocam, düşüncelerimi kontrol edemiyorum, sürekli düşünüyorum. Mesela az önce bir an duraksadım yazarken, kafama bir sürü düşünce üşüştü... Bu yüzden de ne yaparsam yapayım, acele ile yapmaya alışmışım, çünkü bir an durunca kafama bir sürü düşünce üşüşüyor, sonra bu düşünceler canımı sıkmaya başlıyor, sonra canım sıkıldıkça daha çok düşünüyorum... Bu böyle kısır döngü gidiyor. Şimdi de bunu yaptım, 5 yaşımdan itibaren hayatımı anlatacaktım, yine başka bir şeyler yazdım, travma sebebini bulamıyoruz bu yüzden. Anladığım kadarıyla bi' travma var, bunun için hayatımı anlatmam gerekiyor. Sürekli sorun tespit ediyoruz ama bunun bi' kaynağı var. Ben sorunlarımı yazıp duruyorum ama kaynak ne onu bulmamız gerekiyor hocam galiba değil mi?(Bu soruya bu hafta sonu cevap verir misiniz hocam, bunu konuşalım lütfen) Hocam bazen, çok zekiyim ondan mı böyle diyorum biliyor musunuz? Kibir olarak algılamanızı istemem, kendimi övmek için söylemiyorum ama sebep ne merak ediyorum... Nitekim çok zekiysem de bu da Allah vergisi, benim kazanımım değil. Ben dağınık yazayım hocam, derli toplu yazmaya çalışınca aklıma bir şey, bir konu, bir hatıra geliyor, onu yazmaya başlıyorum, sonra başka bir hatıra geliyor, onu yazmaya başlıyorum. Hiçbir zaman ha, tamam derli toplu yazdım diyemeyeceğim galiba zaten :) Sürekli kendimi yargılıyorum hocam, sürekli kendime dışardan bir gözle bakıyorum. Mesela yolda yürüyorum ya hocam, dışardan kendime bakıyorum, nasıl gözüküyorum diye... Sanki yolda yürüyen ben değilim, dışardan izliyorum.  Bu, şu an pek olmuyor da hocam zaman içerisinde sosyalleştiğim için, mantığı anlatmak için. Hocam bunu ne zamandır anlatacağım, yazacağım, hep araya başka bir şey giriyor. Ben küçükken çok utangaçtım hocam, ama bu benim kişiliğim değil anlaşılan, yani nasıl söyleyeyim, doğuştan bir şey değil, genetik bir şey değil. Ailem çok içine kapanık olduğu için aslında ailem de değil, babam içine çok kapanık olduğu için, bizi de kapatmış, kendisi içine kapanmış, bizi de eve kapatmış. Hocam benim gibi adamların sorunu toplum içine karışmamak değil mi, mesele bu? Bunu konuşalım hocam lütfen. Her şey asosyallikle alakalı... Yani asosyallik de değil bu, asosyal olduğumuzu zannetmemiz. Ben şu an dışarı çıkıyorum, arkadaşlarımla beraber oluyorum, moralim yerine geliyor, eğleniyorum. Girişkenim ayrıca ben, istediğim zaman girişken olabiliyorum... Bana girişken değilsin sen! Utangaçsın! denmiş o yüzden böyleyim galiba... Hocam şöyle anlıyorum ya: Ben çok uyar bi' adamım galiba, "uyar" kelimesinden maksadım ne biliyor musunuz, çok uyumlu bir insanım, karşımdakine göre davranıyorum hep, onu fark ediyorum şu an. Aslında bu insanın doğasında var galiba zaten, mesela ben size gülümsesem siz de istemsizce bana gülümsersiniz değil mi, psikolojik bir şey bu? Mesela ben burnuma dokunsam, sizde burnunuza dokunursunuz bir dakika sonra ama bunu kasıtlı yapmazsınız. Ben her şeyi çok benimsiyorum galiba hocam problemim bu benim. İnsanları çok benimsiyorum, sevdiklerimi çok benimsiyorum, o kadar ki onlar oluyorum. Babamı çok benimsiyorum babam oluyorum, bir arkadaşımı çok benimsiyorum o oluyorum, bir video izliyorum oradaki adamı benimsiyorum bir şekilde, o adam oluyorum. Mesela videodaki adamın bir mimiği aklımda kalıyor, sonra biriyle konuşuyorum diyelim, ben bir mimik yaptığımda, kafama o adamın yaptığı mimik geliyor, sanki o adam olmuş oluyorum bi' an. Ama anlatamıyorum hocam tam olarak, bu yüzden de yazmaktan çekiniyorum siz bana yaz dediğinizden beri, yazmak ile anlaşılmayacak gibi geliyor. Kendimi ifade edebilmem için yüz yüze konuşmamız gerekiyormuş gibi geliyor. "Konuşmak" yüz yüze olur diye şartlamışım kendimi belki de, bilemiyorum... Hocam şimdi ben size geliyorum ya, çıkıyorum, müthiş hissediyorum, çok iyiyim harikayım, hayatıma devam ediyorum. Hatta sürekli kendi kendime tanı koymaya çalışmasam şu an iyiyim. Hocam size şunu anlatmaya çalışıyorum, ben size diyorum ki mesela seanslarda, üslubumu dikkate almayın çok lütfen, direk geldiği gibi yazıyorum fikirler kaçmasın diye, saygısızlık gibi anlaşılabilir, yazarken beni görmediğiniz için okuyunca sanki sizi azarlıyormuşum gibi oldu bu cümle. Hocam ben insanların hislerine çok değer veriyorum, insanları kırmamak için şekilden şekile giriyorum ama bu iki yüzlülük değil, bir şey yapıyorum, acaba kırdım mı karşımdakini diye düşünüyorum, karşımdaki bana bir şey anlatıyor ya hocam, dinlerken odaklanıyorum mesela, çünkü karşımdakine saygı duyuyorum, değer veriyorum, dinliyorum; odaklandığım için sinirli sinirli bakıyormuşum gibi oluyor galiba, insanlar da beni yanlış anlıyor. Aynısını bana Yunus da söylemişti biliyor musunuz? :)  Yunus'u bir takıntı olarak düşünmüyorum hocam, Yunus da obsesif, benim bütün arkadaşlarım obsesif, bütün çevrem obsesif... Bunu anlayamıyorum, bu mantıkla herkes obsesif. Yunus da güleryüzlüdür, sağ olsun, Allah razı olsun. Çok güzel bir haslet, ben de güleryüzlü bi insan olmaya çalışıyorum. Bu yüzden Yunus da bana demişti ki: "Ben böyle güler yüzlü olduğum için bazen insanlar beni yanlış anlıyor galiba". Hocam ben herkesi çok değer vererek dinliyorum, kimseyi ayırt etmiyorum, bu Alim, bu Psikolog, bu Çöpçü, bu Hamal demiyorum hocam, herkesi can kulağıyla dinliyorum ama dinlediklerimi takıntı haline getiriyorum galiba. Garip hocam ya çok garip :) 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:15:20 ös
Evet arkadaşlar 3. Terapiyle devam ediyoruz. Buraya ilk yazımı yazdıktan sonra kendimi biraz rahatsız hissettim, bu yazım tanıdığım biri tarafından okunursa ne olur o zaman ben ne yaparım diye. İşte yine, hayatın her alanında olduğu gibi, benim önceliğim çevremdekilerin ne düşündüğüydü. Bugüne kadar hayatımı çevremdekiler, anne baba vs., belirlemişti, geminin dümeni hiçbir zaman benim elimde olmamıştı. Maalesef bu da beni kendimden çok diğerlerinin değerlerine göre yaşamaya sevk etmişti. Kendime ve ne istediğime odaklanmıyordum. Hayatımın her noktasında bir harekette bulunurken hep çevredekiler ne düşünür, nasıl anlaşılır, benim hakkımda ne düşünürler, beni yanlış anlarlar mı diye gereksiz yere düşünüyordum ve çoğu zaman bu kaygılar yüzünden yapacak olduğum hamlelerden vazgeçiyordum. Kendimi doğru ifade etmek ve yanlış anlaşılmamak adına uzun açıklamalarda bulunuyordum; aman yanlış anlamasın, hakkımda böyle düşünmesin, beni böyle sanmasın diye. Bu beni fazlasıyla yoruyor, enerjimi tüketiyor ve bıktırıyor. Artık iyileşmek istiyorsam bunları aşmalıyım çünkü bu korkular benim gelişim göstermemi engelliyor. Hayatta önceliğim kendim olmalı. Siz ne kadar iyi evlat, iyi arkadaş olsanız da hakkettiğiniz değeri hiçbir zaman görmeyeceksiniz bu yüzden başkalarının takdirini kazanmak yerine neden kendi takdirimizi kazanmayalım? Hayatta başardığım şeyleri hep kolayladım, kendimi takdir etmeyi beceremedim ve bunu hep çevredekilerden bekledim. Neden hayatta en çok kendimizi sevmeyelim, en çok kendimize değer vermeyelim? Hayatta anne babadan bile çok kendimize değer vermeliyiz çünkü bu bizim hayatımız. Tabi bize benimsettirilen uslu çocuk profilinde önemli olan anne babanın lafını dinleyip, onların tasvip ettiği işleri yapmaktı. Kendi hayat tecrübelerimizi edinmek değil onların hayat deneyimlerinin çerçevesinde yaşamaktı. Hayatta hiç risk almadan ben hiç hata yapmadım dersen bir anlamı olmaz çünkü sen hata yapmak ve yapmamak arasında kalıp iyi olan kararı vermemişsindir, övünülecek bir şey yapmamışsındır. Sen sadece korkaksındır. İşte benim bu yaşıma kadar yaptığım buydu, hep hata yapmamak için kendimi garantide tutmaya çalıştım. Bu gibi kaygılarım ortadan kalktıkça daha çok özgürleşip daha çok kendimi keşfedeceğim çünkü dikkatimi kendime vermeye başlayacağım, başkalarının ne düşündüğüne değil. Bunlarda rezil olacak utanılacak hiçbir şey yok, ki varsa dahi bu senaryoda suçlanacak kişi ben değilim. Ben bu hayatın mağduruyken neden bunun suçlusu gibi hissediyorum ve bunun utancını taşıyorum? Ulan beni ne hale getirdiğinize bir bakın, şu an ben hayatta çok başka şeylerle uğraşıyor olabilecekken daha bunları aşmaya çalışıyorum. Siz utanmayın onlar utansın, bir insanın bir insana yapabileceği en kötü şeyi yaptıkları için. Utanç bizim cesaretimizi kırıp hayatta hamle yapmamızı, risk almamızı (erkeğe ait davranış biçimleri) ve böylece de erkek olmamızı engelliyor. İkincil olarak da çocukken yaşadığım taciz konusunu konuştuk. Üzerimde bu kadar kötü etkilerinin olduğunu, birçok bilinçaltı davranışımın kaynağı olduğunu bilmezdim. Benim okul öncesi çağlarımdı ve kuzenim benden yaşça büyüktü. Onunla yalnız kaldığımız zaman popomu eller, beni kucağına oturtur-zıplatır, kendi cinsel organını benimkine dokundururdu ve sürterdi. Erekte olmuş penisini pantolonun üstünden tutmamı isterdi. Bu hadise birkaç defa tekrarlandı. Ben ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum, cinsellikle alakalı hiçbir şey bilmiyordum ve bu yönde bir davranış olduğunu anlayamamıştım. Pipisinin sadece işemeye yaradığını sanan masum bir yavruydum. O temiz dünyamı nasıl kirlettin, Allah belanı versin senin ailenden ırak. El kadar çocuğu kirli amaçlarına alet ederken hiç mi vicdanın sızlamadı. Sen hayatına devam ederken bu yaptığının beni ne hale getirdiğine bir bak. “Taciz bizlere kendimize güvenmemeyi, güven, emniyet ve sevgiyi hakketmediğimizi öğretir. Ruhumuzu öldürür ve risk alma eğilimlerimizi yok eder. Kendi duygularımızı bastırmayı ve kendi gereksinimlerimizi başkalarını kullanarak elde etmeyi öğreniriz… Bu çocuğa geçmişin acılarını unutturabilecek tek kişi sizsiniz. Hayatta bundan daha önemli ne gibi bir amacınız olabilir?” (Terapide okunan bir kitaptan alıntı) Sözler çok doğruydu; özgüvensiz ve korkak biriyim. En basitinden bir mekânda otururken bile garsonu çağırmasını arkadaşıma söylüyordum kendim çağırmıyordum veya otobüste giderken müsait yerde inebilir miyim demeye bile çekiniyordum, biri de burada iniyor olsa da mecbur kalmasam diye hesap yapıyordum. Sanki sesim çıkınca herkes bir anda dönüp bana bakacakmış, utanılacak bir şey yapacakmış gibi hissediyordum. Bu problemin farkına çok önceden varmıştım ve aşmıştım ancak burada önemli nokta şu; meğer bunlar yaşadığım istismardan kaynaklanıyormuş. Bilinçaltımda var olan kendimi koruyamama ve kendimi savunamama düşünceleri şu an da benim kendimi koruyamayacak ve savunamayacak olmam düşüncesini yaratıyor. Bu da benim cesaretimi kırıyor ve hayatı hep sonraki adımları düşünerek geçirmeme sebep oluyor. Olabilecek tüm kötü ihtimalleri hesaplamalıyım, işimi şansa bırakmamalıyım, risk almamalıyım ve hep dikkatli olmalıyım. Hiçbir zaman o anda olmadım, hep ilerisi hakkında hesaplardaydım. Hep kendimi koruyordum çünkü zamanında koruyamamıştım! İşte bu benim farkında olarak yaptığım bir şey değil bilinçaltı bir olaydı. İşte burada tanınırsam ne olur korkusu da buradan kaynaklanıyordu. Sanki ben de bu ayıbın ortağıymışım gibi utanç duyuyordum ve açığa çıkmasını istemiyordum. Olur da ifşa olursam zan altında kalacak ve kendimi insanlara karşı savunamayacak olmaktan korkuyordum. Beni kim yargılayabilir, benim neler yaşadığımı kim bilebilir? Ben tüm bunların suçlusu muyum yoksa mağduru mu? İnsan düşüncesiyle, eylemleriyle, tarzını değiştirerek kaderini değiştirebilir. Ben de bu savunmacı tavrımı üzerimden atabilmeliyim, kendimi korumayı bırakmalıyım. Bu olay olmasaydı ben böyle bir savunmacı kafa yapısında olmayacaktım. Bu da beni yoran, enerjimi tüketen ve hayattan tat almamı engelleyen bir başka şey. Cesur olmalı, kararlarımın arkasında durmalı ve bunları eyleme dökmeliyim. Sonucu iyi yere gider gitmez bu ayrı, önemli olan risk alabilme cesaretinde ve hamle yapabilecek güçte olmak. Hayatta her insan hata yapar, hata yapmamaya çalışmak çok saçma. Bunlar kimseye zarar vermeyen hatalar olduğu sürece olağandır ve kimseyi ipe götürmez. Hata yapmaktan korkmamalıyım! Düşüp kalkıp tecrübe edinmeliyim, kendi hayat tecrübelerimi. Bazen değişime olan inancımın azalmasını konuştuk ve bu düşüşün korkularımdan kaynaklandığını öğrendim. Korkmayacağım, kendimi suçlamayacağım ve utanmayacağım. Toplum hiçbir şey bilmez ama ayıplar, yargılar, kınar, eleştirir. E o zaman s.keyim toplumu. Geçmişimdeki hiç kimseye hesap vermek zorunda değilim. Kendi gücümün farkına varmalıyım, ben bu işin üstesinden gelecek güçteyim. Bu zamana kadar bu kuyuya düşmedim, pis işlere bulaşıp kendimi kirletmedim ve kötüye giden yolda kendimi durdurdum. Herkes yenilirken bu duygularına ben yenilmedim. İşte bu güç gerektirir! Aslında benim bu olayım olmasaydı ben bu yollardan geçmeyecektim, bu süreci yaşamayacaktım. Her ne kadar zor bir süreç olsa da ben sorunlarımı çözdükçe, mücadele ettikçe de kendi gücümü ortaya koyacağım ve kendi mükemmeliyetime yaklaşacağım. Daha iyi donanımlı bir insan olacağım. Diğer, sıradan erkeklere benzemeye çalışmak yerine kendime odaklanıp, yetenek ve yaratıcılıklarımı ortaya çıkarıp tarzımı yaratmalıyım. Bırakın onlar futbol konuşsun, araba konuşsun. Dikkatimi kendime verirsem kendi yetenek ve zevklerime göre kendi ilgi alanlarımı oluşturabilirim. Ben o gruba ait değilim, ben farklıyım, ben özelim. Geçmişi bırak, geleceğe odaklan! Geçmişte yaptığım yanlışları bırakmalı, düşünce yapımı kendim odaklı olacak şekilde değiştirmeli ve artık bu noktadan sonra kendine yeni bir sayfa açmalıyım, kendimi işlemeliyim ve ortaya bir eser çıkarmalıyım. Kızlar konusunda da somut adımlar atmayı konuştuk. Her şey bir tecrübedir. Bir şeye kalkıştığınızda en fazla ret yersiniz bir şey kaybetmezsiniz. Bir kızda beni çeken bir şey varsa üzerine gitmeliyim, bu duyguları beslemeliyim. Sonuç odaklı düşünmeye gerek yok, öncelikle ilk adımı atmak gerek. Çok ince düşünmeye ve derin hesaplar yapmaya gerek yok. Devamı gelmezse de o zaman öğreniriz, olacak ya da olmayacak diye peşin hüküm vermeye gerek yok. Kız meselelerinde de hata yapmaktan korkmaya gerek yok. Bu yaşlarda herkes aptal aptal hatalar yapar, ben neden yapmayayım. Bu işlere bulaşmadan, hata yapmamaya uğraşarak kendimi koruduğumu zannederim ama aksine kaybederim. Korkmuyorum ve özgürlüğün tadını çıkarıyorum, hayatı tekil olarak serbestçe yaşıyorum. Kimsenin ahlak değerlerine göre yaşamıyorum, kendi değerlerimi yaratıyorum. Bir şeyi toplum ayıp veya yanlış bulduğu için değil ben ayıp veya yanlış bulduğum için yapmıyorum. Bu dünyada herkesin zor bir hikayesi var ve herkes bir şeylerin bedelini ödüyor, büyük veya küçük. Benim şansıma da bu düşmüş bu yüzden buraya geliyorum, çözüm arıyorum. Başka insanlarda başka yerlerde çözüm arıyor olabilir veya sorunları çözümsüz olabilir. Ben bir gün bunun içinden çıkacağım, bu bedel ödemeyi bitireceğim ve bu hikâyeden bir şey çıkacak. “Bu öze dönüş yolculuğunda, öyle çok saçmalığı terk etmem, öyle çok yükten kurtulmam gerekti ki… vasat düşünceler, vasat fikirler, olumsuz hisler, ikinci el inançlar, elden düşme yargılar. Benliğimin en karanlıkta kalmış yerlerini belirlemek, onlara meydan okuyup, onlarla savaşmak için, kendimi fethetmek zorunda kaldım.” (Alıntı)

Bunu siz yazmışsınız hocam sanki :D
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:16:07 ös
:D Hocam ilacın etkisini yeni anladım, iyiyim dersen iyi oluyorsun, kötüyüm dersen kötü. Ben günlerdir dışarıdaydım, kafamın bu kadar rahatladığını fark etmemişim, ben yine kendime stres yapacak bir şey buldum, niye konuşamıyorum, niye kafamı toparlayamıyorum diye düşündüm...  Ama halbuki istediğim gibi insanlarla muhabbet ediyordum, ben insanları çok seviyorum hocam, gerçekten seviyorum. Ben de diyorum terapiler ne kadar işe yaradı :D, ama onlar da yarayacak inşallah, bu düşünce tarzı normalleşecek... Herkesle bir muhabbet bir muhabbet, ya dedim tam istediğim gibi bir insan oldum. Ne güzel... Herkese gülümsedim, gülümseyebildim. Ben güler yüzlüydüm hocam, benim küçükken geçirdiğim "obsesyon" tekrar etmiş hocam, ben de şimdi anladım sanırım "eve kapatılmak" bir obsesyon olmuş ben de. "Eve kapatılmak" dememden belli zaten; babam, cahillik etmiş gençken, kendisi de şimdi kabul eder Allah razı olsun. İlahiyata başladıktan sonra da kendimi eve kapattım. Çalışmaya verdim, gece gündüz çalıştım hocam. Ne de olsa "müslümanlık", "ilim" buydu. Gece gündüz çalışacaktık, yemeyi içmeyi unuttum hocam. Aynı evde ailemle görüşmüyordum. Delirmiştim... 3 saat çalışıyordum, 5 saat çalışıyordum, yok! Daha çalışmam lazımdı, daha hiçbir şey çalışmadın ki Furkan diyordum. Çalış çalış... Okuduğum kitaplar geldi aklıma hocam "çalış çalış çalış" diye tekrar eden kelimeleri görünce, robotlaşmış insanlar... Hep korktum o robotlaşmış insanlardan ama ben kendim robotlaşmışım, robot gibi hareket ediyordum.  George Orwell'ın 1984'ünde vardı sanırım, o zaman "Hayvan Çiftliği" daha güzel diye düşünmüştüm ama 1984'de çok güzel bir şey anlatıyormuş. Totaliter devletleri, robotlaşmış insanları...  Tabii o zamanlar, ben kendimin de robot olduğunu anlayamamışım, içimde varmış robot olmak :) küçükken işlenmiş. Mesela ben küçükken de, okuyamıyordum edemiyordum, elimden gelmiyordu ya, bu seferde okuyanları eleştirirdim, bu ne böyle derdim ya. İnek gibi gece gündüz okuyacaksın... İşte ben yapamıyordum ya, bir şekilde egomu tatmin etmem gerekiyordu. Bir şekilde erkek olmam gerekiyordu, çünkü babamın onayladığı bir insan değildim ben. Erkekliğimi insanları eleştirerek kazanıyordum... Allahımmmm... Hayatım boyunca insanları eleştirdim, sonra dedim ki ne biçim adamım ben, o öyle bu böyle, bunu düzeltmem lazım dedim. Her kimi görsem aklımdan tonla kötü şey geçti, herkese bi' kusur buldum. Onun kaşının üzerinde göz vardı, bu gülümsüyordu, bu ağlıyordu, bu çok ciddiydi... Kimse ile arkadaşlık edilmezdi ki be! Babam "onayladığı" insanı bana anlatmıştı, anlatıyordu ama benim onu yapabilecek kabiliyetim yoktu. Vay be hocam, hayatımda kendimden şikayetçi olduğum her şey, ya "babamın gözüne girmek" için ya da "babamın gözüne giremediğim için erkek olmaya çalışarak" geçmiş... Çünkü ben sokaklarda büyüdüm hocam, hep çok arkadaşım vardı... Hepsi de erkekti, öyle kızlarla falan takılmadım ben hiç. Sadece büyüklerden çok dayak yedim hocam, yaşıtlarımdan da pek değil de büyüklerden çok yedim. Ama söyleyemedim aileme, hem çekingenliğimden hem de ben ailesinin kendisini sevdiği bir insan değildim ki... Şimdi anlıyorum hocam, şimdi anlıyorum... Babam ile annem yer değiştirmiş, annem otoriterdi biz küçükken, evden kaçmıştım beni dövmüştü,

Şu saatte kalkacağım, şu saatte yatacağım, şu saatte şunu yapacağım. Tabii babamla da aramız düzelmişti ben İlahiyat'a girince, onlara yaklaşınca vesaire.
o yüzden diyorum size, ben öyle eğlenmeyen etmeyen bir insan değildim, öğrendikçe takva sanıp bunu benimsemişim. Çünkü ben küçükken babam bana anlatınca dinlerdim ama pek amel etmezdim, edemezdim. Babam,  "dinleyince anlıyor gibi duruyor ama..." derdi arkamdan, duyardım; ben odadan çıktıktan sonra. Ama'dan sonrasını dinlememişim hocam hiç, benim hakkımda kötü bir şey söyleyecek diye çok korkmuşum. Babamın benim hakkımda kötü bir şey söylemesini istememişim, beni kabullensin istemişim, beni sevsin... Çünkü babam belirli yaştan sonra bana hep konuştu, sürekli İslam'ı anlatırdı, Müslümanın nasıl olması gerektiğini anlatırdı ama göstermezdi ki... Namazı ile niyazı ile gösterdi belki bunu ama sosyal bi' çevrede göstermedi. Bu yüzden ben sosyal bi' çevreye girince(özellikle üniversite zamanı), kendimi kontrol etmek zorunda hissetmişim, her söyleyeceğimi iki kere düşünmüşüm... Çünkü ben oraya layık değilim aslında ama Allah bunu bana unutturmuştu. Sonra tekrar etti, çünkü yine obsesifleştim. Ne de olsa 5 yaşında masturbasyon yapmış adam, sonra senelerce devam etmiş... 5 yaşından 16-17 yaşına kadar masturbasyon yaptım hocam, günde bir defa, iki defa, üç defa... Ama inanın hiçbir zevk almadım, zevk almak için yapmadım. Her defasında kendimi o kadar suçlu hissettim ki... Yani sadece erkekleri düşünüp yapmamdan dolayı değil,

Sürekli devam etmiş Şimdi anlıyorum hocam, ben niye obsesif oldum, ben İslam konusunda obsesif olmuşum ama öncesinde amelim olmadığı için İslam'ı pek kafaya takmıyordum, Allah affetsin. Tabii öte yandan ben babama çekmiştim, küçük(Sümeyye) ablam ise anne tarafına... Yani ben dinlemeye müsaittim, dinliyordum, anlıyordum, yapamadığım için üzülüyordum. Yapamamamın sebebi ise "masturbasyon"du. Bunu yapan biri nasıl ibadet edecekti ki? Sümeyye Ablam ise asabidir, anne tarafına çekmiştir, o yüzden o, babamı pek dinlememiş herhalde veyahut da ben erkek olduğum için babam beni sevsin diye onu dinlemişim, dinledikçe dinlemişim, dinledikçe İslam'ı anlamışım, içten içe kabul etmişim ama amel edememişim. Ah ah anlıyorum hocam, hep içe kapanıklıktan olmuş her şey. Benim zaten fıtratım İslam'a müsaitmiş, duygusalım ben, içe kapanığım... Zaten bana bir şey denmese de görerek yaparmışım, ama "eve kapatılınca", içe kapanık adam daha da kapanmış, sonra bu "masturbasyon" patlak vermiş ki daha 5 yaşındaydım ama hala deli gibi suçlu hissediyorum hocam, suçu kendime atıyorum. "Sen seçtin Furkan diyorum bunu, bu kader değil! Daha 5 yaşında masturbasyon yapacak adamdın sen işte, değerin bu kadar" Ben "masturbasyonu" bıraktığım zamanlar İslam oldum hocam, yani masturbasyonu bıraktım, ondan sonra namaza başladım, Kuran'a başladım. Hatta başlarken önce bu masturbasyonu bırakacağım diye niyet etmiştim(17 yaşında), bir şekilde bıraktırdı Allah hamdolsun, zaten ben de cinsel istek olduğundan değil, takıntı olarak yapıyormuşum hocam. Masturbasyon yapıyormuşum sonra suçlu hissediyormuşum, sonra 

Hocam şimdi annem ile konuştum. O da beni mutlu görünce böyle bi' anektot anlattı: Ben 1,5 yaşındayken penisimi görmüşüm, böyle işaret edip duruyormuşum yani çok küçük yaşta gördüğüm için yadırgamışım. Demek ki çok küçük yaşta başkalarınınkini görmemek kadar, kendininkini de görmemek lazım. "Başkalarınınkini görenin de sonradan hayranlık duyacağını okumuştum" Bana da Ahmet diye anlattığım çocuk göstermişti hocam, biliyorsunuz. Sonra eve kapatılınca da, enerjik bir çocuktum da ben, bu sefer canım sıkıldıkça onla oynamaya başlamışım. Aha da anladım hocam, vallahi anladım... Şu televizyonda sünnet olan çocuğu hatırladınız mı, anlatmıştım size, sonra ben sünnet olduğumu hayal ederek yapıyordum diyordum ama bana eziyet ediyorlardı, zorla kestiriyorlardı vesaire... Mazoşist olmuşum işte hocam biraz ama bu neden onu bilmiyorum... Anlarım yazdıkça herhalde

Annemin yanına bir daha gittim geldim hocam, ben annemi çok seviyormuşum ya... Ya diyorum annem bu kadar güzel bi' insan, bana bu kadar hizmetler ediyor. Neden anneme iyi davranamıyorum... Çünkü annem namazlarını öyle uzata uzata kılmaz, ibadetlerini öyle uzata uzata yapmaz... Bunun içinde ayrıca suçluluk hissettim, ne de olsa annemdi. En güzel şekilde davranacaktım, her ne olursa olsun. Ayrıca annemin iyi olduğunu da biliyordum, o kadar hizmetler yapıyordu, yemeğimi getiriyordu, çamaşırımı yıkıyordu. Çok hizmet ehlidir annem sağ olsun. Ama benim kafamdaki "müslümana" uymuyordu, babamınki de cahillik işte, ikisini de benimsiyorum inşallah. Tüm ailenin başından geçen bi' imtihanmış bu. Bu arada can sıkıntım da içten içe bunlarla alakalı bir şey olduğunda oluyormuş, o anksiyetem geçecek inşallah... Anksiyete falan hikaye zaten Allah'ın izniyle, ben işte suçluluk hissettiğim için içim yanıyordu sürekli. yine başkası beni azarlayınca da suçluluk hissediyordum, ona da küsüp gidiyordum. Hatta iyi niyetli olduğunu bilsem bile içim sıkılıyordu. Muharrem geçen konuşurken beni sertçe bölmüştü, sonra içim sıkıldı. Halbuki ben ona kırılmamıştım. Neden içim sıkıldı yine durduk yere dedim?  Bu yüzdenmiş, beni kim eleştirse, babamı hatırlıyorum, eleştiriye dayanamıyorum, halbuki biliyorum eleştiriye açık olmak gerek, bunu söylüyorum, hatta arkadaşlarıma tavsiye ediyorum ama ben yapamıyormuşum...

Acelecilikle ilgileler de var...

Annemin "Muhammed" isimli kağıdı yutması, bunun yanımda konuşulması, ben de büyüdükçe hep Allah'ın kaderini mi sorguladılar da böyle oldu diye düşündüm. Hocam, annem erkek çocuğu olsun istiyormuş, çünkü babaannem, babamın soyunun tükeneceğinden dert yanıyormuş. Trabzonlu işte :D Tabii babaannem beni çukullu oğlum, çukullu oğlum diye severdi, beni uyarmışlar hep bak önde bir şey var, bak bu çukul, bu pipi, bu bilmemne çok affedersiniz. Sonra ben de daha 5 yaşında oynamaya başlamışım. E bir de benim gibi enerjik adamı eve kapatırlarsa sonra böyle olmuş işte. Suçum yokmuş hocam benim, bu Allah'ın bir imtihanıymış. Elhamdulillah yine Allah'ın izniyle atlatmış olduk. Burada da Allah'ın bize verdiği mesaj belki de şudur:


Kızlar gülümser erkekleri seviyor hocam,

Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:17:13 ös
Bir iş yaparken de için sıkılması Allah'tanmış hocam, şeytandan değil. Ben çok duygusal bi' adamım ama hep aklımı dinlemişim be hocam, aklımda da babamın doldurduğu fikirler varmış, İslami fikirler ama yanlışcana, çok şükür, ona da kızmıyorum, babamdır canımdır. Ona öğretilmemiş. Ama o bize öğretti, kendisi öğretemediyse de vesile oldu. "Lan sen de okumuyorsun, çalışmıyorsun bilmemne" deyip de evden atmadı, kovmadı, bana sabretti. O da çok acı çekti ama değecek inşallah...

Duygusal bir insan olarak kalbimle hareket etmiyorum hocam.  Hep, her şeyi aklımda tartıyorum, tartacağız ama fazla değil. Ben her şeyi aklımda bana öğretilen "code"a göre planlıyorum. Aynı "Dexter" dizisinde olduğu gibi...

Bu arada bunun devamı var hocam, yazacağım, şimdilik bu kadarını atayım. Çünkü sıkıldım. Ama bu sefer yazmaktan sıkıldım. Sıkıldığımda bunun Allah'tan olduğunu anlayabiliyorum artık, önceden sıkılınca "şeytan beni kandırmaya çalışıyor" diyordum, halbuki Allah mesaj veriyor: "kulum çok uğraştın bu işle, daha fazlası nefrete götürür, aynı ilim işinde yaptığın gibi" diyor. Allahu Alem.

Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:17:55 ös
Yazdıkça anlıyorum hocam, elhamdulillah. Allah razı olsun.



Nasıl oluyor, ne oluyor bilmiyorum. Düşünemiyorum, düşünememeye başladım, düşünmeye çalışınca düşünemiyorum. Nasıl yani, sürekli kendi kendime konuşuyorum, evet, içime ata ata nevrotik olmuşum. Zaman, mekan algım yok oldu? Ne oluyor, ne bitiyor? Ben her şeyi düşünerek yapıyorum, kendime yazıyorum, unutma, kendine yazıyorsun, nasıl yani, kendi kendine konuşuyorsun, evet, kendi kendime konuşmaya alışmışım. O zaman deliyim? Neyim ben anlamıyorum? Ne oluyor? Yine uyku bastırdı


Hocam :D şaka gibi... Ciddi misiniz hocam? Tekrarlayan davranışlarım var hocam? Telefonla konuşurken istemeden, masaüstündeki dosyaları bir araya toplamışım, tekrar bilgisayarı açtığımda çat diye karşıma çıktı :D Kafayı yedim hocam, içeri koştum babam ve annemin yanına, onlarla konuşmaya başladım...
Sinirli sinirli konuşmaya başladım hocam, ben de diyorum niye böyle ya... Ben istiyorum ki güzel güzel, sakin sakin konuşayım. O bile bozulmuş, jet hızı ile konuşuyorum, hafızlığı jet hızı ile yaptım hocam, 3-4 ayda 13 cüz ezberledim?! Her şeyi obsesyon ve kompulsiyonlarımın etkisi ile yapıyorum. Allahu ekber... Aman Allahım, kompulsiyonlarımı görüyorum... Şu an masturbasyon bittiği için sigara başlamış hocam, canım sıkıldıkça farkında olmadan sigara içiyorum. :D Beynim emrediyor! Canın sıkıldı, sigara iç :D Aman Allahım :D Nasıl stresli konuştuğumu fark ettim hocam, ben zannediyorum ki güzel güzel konuşuyorum. Zaten bi' yanlışlık olduğunu anlamıştım, heyecanlı konuşuyorum ama işin içinde bi' sinir de var, çünkü içimde birikmiş. Sabah yazarken o yüzden çıldırdım, çünkü "noktalama işaretleri"  tekrarlayan davranışlarımdan(obsesyon) olmuş :D Farkında değildim.

Hocam işin en güzel tarafı ne biliyor musunuz? Ben, babam bana dediği için namaz kılmadım, Kuran okumadım, severek başladım. 17 yaşımda, Enes'in vesilesiyle(bunu konuşuruz hocam inşallah), yani dinim sahihmiş, namazım sahihmiş yalnız ne var hocam? Kompulsiyona dönüşmüş şu son dönemde, o yüzden namaz kılmak çok zor geliyordu, Kuran okumak çok zor geliyordu. Ben bu ibadetlere severek başladım hocam, aşk ile başladım... Obsesyonlar kalkınca iş bitti hocam, isteyerek namaz kılıyorum, isteyerek Kuran okuyorum. Elhamdullillah... Hocam inşallah ben ilim yapabilirim, "gerçek bir ilim", siz de benim her yaptığım amelden, inşallah yetiştireceğim her talebeden sevap kazanırsınız. Allah sizden razı olsun. "Masturbasyon", çok zeki(elhamdulillah) ve çok duygusal, ikisini bir arada olmamdan kaynaklıymış, çok şükür. Ayrıca kelimeleri de tekrar ediyormuşum hocam :D "çalış çalış çalış" "yap yap yap" Allah allah :D 14 yaşımda da psikoloji ve eşcinsellik hakkında okuduklarım bilinçaltıma işlemiş, kendi kendimi iyileştirmişim Allah'ın izniyle. Çok şükür.

Benim asıl anlatmak istediğim mesele şu hocam: üsttekine sonra devam edeceğim. Bu fikir kaçmasın istiyorum çünkü, çok önemli. Ben hocam, eşcinselliği kabul etmediğim için. Yavaş yavaş erkekleşmişim, nasıl erkekleşmişim hocam? Enes'i taklit etmişim, Yunus'u taklit etmişim, aslında her erkeği taklit edip bir şeyler almışım. O yüzden içimde 10 kişi yaşıyormuş gibi geliyordu bana. Ama şu var, şimdi bu kişiliklerden kendimi bulacağım... O da şöyle, aslında buldum hocam :) Babama en çok benzeyen, yani olmak istediğim kişi :D Babam çok güler yüzlüdür, ben de hep güler yüzlü olmaya çalıştım, aslında olmuşum ama nasıl olmuşum hocam? :) Ben, Allah'a teslim olup dua ettim hocam, ilk umreye gidişimde Kabe'yi gördüğümde ettiğim dua: "Allah'ım sen beni "hastalıktan" kurtar. (Hocam, eşcinsel yazmaya çekinmiyorum, ben eşcinsel falan değilim, o yüzden "hastalık" olarak geçtim) Allah da sizi vesile kıldı, şimdi size anlatacağım olaya ise bayağı şaşıracaksınız tahmin ediyorum :) Allah bizi bir araya getirmiş hocam, benim buraya gelişim bu "hastalık" yüzünden değil, sizle tanışmak, sizden istifade etmek içinmiş. Çünkü inşallah ben ilerde bununla ilgili çalışma yapacağım. İnşallah toplumumuzu birlikte bu illetten kurtaracağız hocam. Çekinme yok!, Hüseyin Kaçın'ın öğrencileriyiz be!

Şimdi hocam, siz benim ilk 3 seanstaki halime göre bana davrandınız genelde, benim pek asosyalliğim yok, ben asosyalliğimi yendim fakat size ilk geldiğimde obsesifliğim geri dönmüş, nasıl yani hocam? Şimdi şöyle: Benim "kompulsiyonum", masturbasyonmuş hocam ilk başta. Ben 4 sene masturbasyon yapmadım, ben eşcinsel değilim dedim kendi kendime, kızları düşünmeye çalıştım...



Bu "bana bakıyorlarmış gibi geliyor" falan diyordum ya hocam :D (ahahaha Hocam çok mutluyum!) (Misol biraz fazla kaçtı:D) Ben küçük yaşta sigaraya başladım hocam, 13 yaşlarında...  Babam beni hep takip ediyordu, sigara içiyor muyum falan diye; babama, büyük eniştem Tufan, tavsiye etti büyük ihtimalle "sahip çık çocuğa" falan dedi. Demiştim ya daha erkeksi eniştem, mesela ondan da bazı hasletler almışım bu dönemde, o yüzden kişilik karmaşası yaşamışım. Hocam ben, iyileşmeye ilk geldiğim seanstan 1 sene önce başlamışım hocam :D 1 sene önce okudum çünkü sitenizi ilk defa, 1 sene gelmeye cesaret edemedim. Okuduklarım bilinçaltıma işlemiş ve uygulamışım şu an misolün etkisi ile hepsini anlıyorum. OKB'den kurtulunca artık tertemizim ki obsesyonlarımı gördüm, inşallah kurtulacağım sizin de yardımınızla. Çok hızlı düşünüyorum herhalde hocam, zaten okb'nin problemi bu. Kendimi yavaşlatacağım biraz herhalde o kadar. Küçükken bir an her şey çok hızlanıyor veya yavaşlıyor gibi geliyordu, okb'denmiş. "Özgüvensizliğimi" gördüm hocam yazarken, sürekli "büyük ihtimalle", "sanırım" vesaire diyorum. Bu biraz genelde din hakkında konuşmaktan hocam, bölüm gereği gerçi, inşallah özgüvensizlik değildir, kötü düşünmeyeyim.

Arabaya bindiğimde, ben çok hızlı düşündüğüm için araba çok hızlı gidiyor ve düşecekmiş gibi hissediyordum. Ve içime atmaktan herhalde hocam, heh işte tam onu söyleyecektim :D Ben obsesyonlarımı ve kompulsiyonlarımı da yenmişim hocam çünkü 4 sene sonra masturbasyon yapınca, ben 0'landım, bütün obsesyonlarım geri geldi, delirdim... Daha doğrusu masturbasyonu yapmadım bile hocam, fışkırdı bir an, amacım yapmak değildi ama o kadar suçlu hissettim ki kendimi, bütün obsesyonlarım geri döndü, yine deli gibi düşünmeye başladım. Büyük ihtimalle hocam, eve kapattığım için patlak vermiş hocam. Çünkü 3-4 aylık yaz tatilinde hiç durmamacasına Kuran ezberlemişim hocam, sürekli banyoya gidiyorum çünkü abdest almayı obsesyon haline getirmişim, şimdi anlıyorum. İnşallah düzeltebilirim. Aslında okb diye bir şey yok gibi hocam, bunlar her insanın düşündüğü şeyler, ama biz içimize attığımız, hep evde yaşadığımız için falan(son iki senede). Hocam obsesyon küçükken varmış, ne ile başlamış bilmiyorum, zannedersem kendi penisimden korkmuşum :D ahaha, fazla duygusal adammışım ya. Neyse seviyorum duygusal olmayı, çok şükür. Duygusal, güler  yüzlü adamı kim sevmez?



 Benim bir tek aileme söylememem gerekiyormuş ve kadınlardan hoşlanabileceğimi düşünmem gerekiyormuş. Erkek gibi hissedemedim, çünkü babam kilolu :) Ben enişteden bir şeyler aldım, ama babama karşı bi' soğuma olmuş, Ahmet vardı ya hocam anlatmıştım, sürtündü bana falan bir şeyler, anlatmıştım. Çalışan anne babası vardı, beni eve davet ediyordu falan. Çok derine girmeyeceğim, "anlatmak" istediğim meseleyi "anlatacağım" inşallah. Aynı kökten kelimeleri kullanıyorum, ilk aklıma gelen o.

Yalnız zamanında müdahale hocam, biraz daha ilerlese şizofren oluyorum değil mi? Allah korusun. Ben nasıl düşünürsem öyle görüyorum aslında, yani İslami boyutta düşünürsem, hep güzel düşüneceğim. Elhamdulillah.

Son olarak Yunus eşcinselmiş hocam ama bunu açmayacağım. Konuşmasam daha iyi herhalde, siz söyleyin, eğer yazmam gerekirse yazayım hocam.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:18:48 ös

Marmara Üniversitesine girdikten sonra Türkçeyi unutmuşum, Türkçe düşünemiyorum, yazamıyorum. 22 gündür ilaç kullanıyorum, yeni fark ettim. Kazandığım özgüveni kaybettim sanırım, onun problemini yaşıyorum. Ne kendimi beğeniyorum, ne başkasını, hiç kimseyi sevmiyorum. Nefret ediyorum her şeyden. Can sıkıntısından başka bir şey yok içimde, şöyle ballandıra ballandıra yazayım diyorum şimdi edebi edebi, ama inanın hiç kasmak istemiyorum. 3 sene %100 Arapça eğitim aldıktan sonra, Türkçe düşünmeyi, konuşmayı unutuyor insan. Bir de yemin ettik hazırlıkta...   

Bezginlikten başka bir şey yok hocam şu üstte yazdıklarımda, bezdim artık, her şeyden bezdim.  Yazdıklarımı beğenmiyorum, bir iki örnek atmışsınız, onlar gibi yazabilirim, daha iyisini de yazarım ama içimden gelmiyor. Kelimeler de dökülmüyor zaten, Türkçe'yi unutmuşum hocam bizim üniversitede, 1 sene Arapça Hazırlık okuduk, sonra lisanstada iki sene hep Arap Hocalardan, Arapça okuduk: Hadis, tefsir, kelam... bütün dersleri. Hazırlıkta kendi aramızda öğrenciler olarak da hep Arapça konuştuk, 3-4 senedir sadece Arapça kitaplar okuyorum. Hafızlığa da 20 yaşında başladım, takriben 9 ay içerisinde bitirdim. Çok hızlı okuyarak yapıyordum, o yüzden çok hızlı düşünmeye başlamışım, çok hızlı konuşmaya başlamışım, Türkçeyi de o kadar hızlı konuşmaya çalışıyorum, konuşurdum da ama kelimeleri unutmuşum, hatırlamaya çalışıyorum Türkçe konuşurken. O kadar kitap okudum, hiçbiri yok şu an. Kendi üslubum bile oluşmuştu...  Türkçe düşünemiyorum bile artık, kelimeler gelmiyor.  Yazıyorum yazıyorum, beğenmiyorum siliyorum. Edebi bir şey yazacaksak, edebi bir üslup ile yazılır da ona ruh lazım, benim ruhum ölmüş. Kafamı, ruhumu doldurmuşum, içimde hiçbir heves yok... Hayattan bezdim.


Bir de kendi ailem bile bana güvenmiyor anladığım kadarıyla, bugün fark ettim. Takıntı mı yapıyorum falan dedim de ben, obsesifim falan diye, değilim ya, ne obsesifi. Dolmuşum artık, ağzıma kadar dolmuşum. Zaten hiçbir şey konuşmayan adamım, bir de üzerine Türkçe kitap okumuşum o kadar bilmemne. Konuşacak kimsem yok, ben kendi kendime konuşuyormuşum hep, Türkçeyi de unutunca onu da konuşamamışım, kafayı yiyorum. Beynim ruhum kalbim hepsi doldu artık. Konuştuğum gibi yazmaya başlamışım zaten, o yüzden.

Gelip gelip beni kontrol etti ablamlar çocukların yanına geçince, ailemden kimse bana güvenmiyor hocam, bir tek Enes tarafından sevildiğimi fark etmişim, onun yanına gitmişim hep o yüzden... 14 yaşında gittiğim psikolog ablamlara ve büyük enişteme bir şeyler söylemiş herhalde. O zamandan beri beni kontrol ediyorlar. Şizofrenik olmuşum o yüzden galiba, dışarda da hep takip ediliyorum sanıyorum, her mimikten, her yüz ifadesinden bir şey çıkarıyorum... Anasını satayım, delireceğim. Bir şey söyleyin artık hocam bana, kafayı yiyeceğim!









Aaa bu okb bir şey değil hocam, olumsuz düşünme hastalığı gibi bir şey sanırım. Neyse çözeceğiz. Manik-depresifim hocam ben? Ya çok mutluyum, ya çok hüzünlüyüm... Allahu ekber. Bir şeylere hırsla, sevgiyle başlıyorum, o yüzden çok hızlı yapıyorum, o kadar hızlı ve çok ki beziyorum. Tanı koyma hastalığı hocam :D tanı koyma hastalığı :DDDD biz bir şeyi ilk görüşümüzde ona bir kılıf giydiriyoruz, sonra hep öyle görüyoruz onu, bu da çocuklukta yaşanan bir şeylerden sanırım. Ben çok küçük yaşta pipimi görmüşüm, beğenmemişim aa ondan annem, çıkarıp atmaya çalışıyordun sanki dedi. Beğenmemişim, o yüzden de kendimi erkek gibi hissetmemişim. Bu arada ilk namaza başladığımda aklıma Allah'a küfür geliyordu haşa  Ana hocam, ben çocuk gibi düşünüyorum :D Büyüyemişim hocam, çünkü çocukluğumda eve hapsedilmişim:D La diyorum benim bu yeğenlerimden farkım yok, neredeyse onlarla yarışacağım :D ahaha Yeğenlerim, Allah onlardan razı olsun, benim iyileşmeme vesile olmuşlar, çünkü ilk başta çocukları sevmeye başladım sonra diğer insanları, sonra sosyalleştim. Ben size geldiğimde sosyaldim hocam zaten de, 4 sene sonra masturbasyon yapınca yine içime kapandım, yine çocukluğuma döndüm, sadece büyümem gerekiyor ha şimdi :D ahahaha çok güzel ya. İkinci çocukluk :D I like this. O yüzden ben Arapça konuşurken aklıma, İngilizce; İngilizce konuşurken aklıma Arapça kelimeler geliyor. Yok yine tanı koyuyorum. :D



Moralim bozuk olduğunda, neşeli olmadığımda, kendimi iyi hissetmediğimde (konuşurken de aynı yazarken olduğum gibiyim hocam, sürekli söylediğim şeyleri açıyorum, yanlış anlaşılmaktan fena halde korkar olmuşum) kitap okumak istemiyorum mesela. Halbuki kitap okumayı çok seviyorum. Ama ben bunu zamanla kazandım, babam “bana kitap oku” dediği için değil, kitapları sevmeyi zamanla öğrendim, okuya okuya öğrendim. İnsan görerek öğrenir hocam, onu fark ettim bugün, çocuklar da öyle. Ama bize “bunu yap” “şunu yapma” “şöyle ol” “böyle olma”  “bu iyidir” “bu kötüdür” denmiş. Bu sadece dini meselelerde değil, her şeyde böyle olmuş. Hocam o yüzden ben 17 yaşında tam olarak İslam oldum. Ben ne zaman tam olarak İslam oldum, biliyor musunuz? Kendim istediğimde, bana “güzelce” anlatıldığında, İslam’ın güzel bir şey olduğunu gördüğümde… Çünkü benim tam olarak “İslam” oluşum Enes ile birlikte oldu. Enes bir dergaha takılmaya başladı, sonra bana güzellikle anlatmaya başladı, beni kınayarak, böyle ol, böyle olma diyerek değil; güzelce anlatarak, İslam’ın güzel bir şey olduğunu bana göstererek. Ama 17 yaşından önce “İslam” benim için babamın bana emrettiği şeydi ve benim için çirkindi. Ben hep kişilik çatışması yaşıyormuşum gibi geldi hocam, bugün bundan emin oldum, ben fena halde kişilik çatışması yaşıyorum… Çünkü içimde bi’ gerçek ben var, yani Allah’ın bana fıtrat olarak verdiği kişilik: Duygusal, samimiyeti seven, bir şeyleri güzelce anlattığında anlayabilecek bir insan var; bir de babasından korkan, babasının onu eleştirmesinden, ondan memnun olmamasından korkan bir insan var.



 Bunu da bugün yazdım hocam. 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:19:27 ös
Ben hastalık hastasıyım sanki hocam ya, hiçbir şeyim yok ben bir şeyler üretiyorum sanki

İçeriye girdiğimde sakin sakin oturuyordu. Karşısına oturdum elleri hafifçe titriyordu. Kendisini gizlemeye çalışıyordu sanki, olduğu insandan kaçıyordu, bir şeylerden kaçıyordu. Hayır! Böyle sevilemezdi, böyle insanı kimse sevmezdi, acilen bir şeyler yapmalı ve sevilecek biri olmalıydı. "Kimim ben" diye düşünüp durdu hep "kimim ben", Allah kahretsin! kimim? Niye bu kadar iğrencim, niye kendimden nefret ediyorum diye düşündü. Kendisinden nefret etmesinin sebeplerini araştırdı. Kafasının içine tekrar dalmamak için sigarasından bir fırt daha çekti. Kafam çok dolu diye düşündü... "Okuyorum okuyorum okuyorum, susuyorum " dedi kendi kendine. Manyağım ben, hasta ruhluyum. 5 yaşından beri masturbasyon yapan bi' manyağım. Herkesten gizlenip, inşaata çıkıp masturbasyon yaptım, sikimle  oynadım.

Anlıyordu yavaş yavaş, bastırdığı her şeyi anlıyordu. Neden böyle olduğunu anlıyordu ama yine de kendisi olduğunu kabul edemiyordu bu kişinin. Ben böyle değilim diyordu, hatta yazarken bile, evet evet yazarken bile... Yazarken dahi noktalama işaretlerine takılıyordu ki duyguları açığa çıkmasın, düşündüklerini kimse duymasın. "Herkes seni izliyor" diyordu kafasında bir ses... "Herkes seni izliyor, herkes senden nefret ediyor, herkes senden iğreniyor... Ne kadar iğrençsin, Allah kahretsin, ne kadar iğrençsin diyordu." Noktalama işaretlerini iyi biliyordu halbuki, dersine çalışmıştı ne de olsa, çünkü çalışması lazımdı... Çalışmazsa sevilmeyecekti, babası tarafından sevilmeyecekti. Babası her şeyin doğrusunu bilirdi ne de olsa, öyle değil mi? Babasını dinlemeliydi, dinlemeliydi ki onu sevsin. Sevilmek için her şeyi yapan arsız bir adam olmuştu... "Sevilmek için götünü bile siktirirsin" sen diyordu içinden bir ses.


Hasta ruhlu piç kurusu seni! Seni hasta ruhlu manyak! İğren kendinden beceriksiz, iğren... Kendinden iğren. İğrenmelisin çünkü, iğrenmen gerek. İğrenilecek bir adamsın sen çünkü, her yüz ifadesi seni eleştiriyor, her insan seni eleştiriyor, her bakış seni eleştiriyor, herkes senin arkandan konuşuyor. İğren kendinden. Seni "orospu çocuğu" iğren kendinden! Düşünme, düşünüp kendini "iyi" olduğuna ikna etme, beceriksiz bir orospu çocuğusun sen. Hiçbir şeyi beceremezsin. Aptal! Seni aptal! Kes sesini konuşma, sakın konuşma.

Korkmaya başladı yine, durduğu an korkuyor. Hep kafasının içinde  yaşamış olduğunu fark etti, kime baksa kendini eleştiren suratlar görüyordu, babasının onu aşağılayan suratı, dedesinin ona bağırmaları, salak!!!! diyordu. Salak!!! Sakın konuşma, bi' kapıyı bile kapatamıyorsun aptal seni diyordu. Orospu çocuğu, beceriksiz. Ağlamaya başlayacaksın değil mi yine? Yine ağlayacaksın, Allah kahretsin, elin çalışmıyor!

Kimim ben diyorum bazen, anlayamıyorum kendimi... Oraya gidiyorum olmuyor, buraya gidiyorum olmuyor. Yaptığım hiçbir şeyi beğenmiyorum yazdığım hiçbir yazıyı... Sevmek istiyorum, sevemiyorum; sevilmek istiyorum, sevilmiyorum. Neden böyle olduğumu anlamıyorum.



Şizofren olmaktan korkuyordu, belki de olmuştu da haberi yoktu. Ne acı değil mi, yine kendisine acımaya başlamıştı... Kendini çok iyi gizliyormuş, halbuki bugüne kadar ilaç bile kullanmamıştı. Bu sesleri dinledikçe içi bir fena oluyordu. İçinden gelen sesleri susturmaya çalışıyordu, sus diyordu sus sus sus Allah kahretsin susun artık, konuşmayın yeter, yeter, ben de konuşmak istiyorum, ben de anlatmak istiyorum, susun da ben de konuşayım, ben de anlatayım, Allah kahretsin susun!! Susun!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!


Kendisi olmaktan korkuyordu, çünkü kendisi olduğunda hiç sevilmemişti. Ortaokulu hatırlasana diyordu içindeki ses ortaokulu hatırla, hatırla sakın unutma, nasıl bir insandın ama ahahaha, seni piç kurusu, seni orospu çocuğu nasıl bir insandın hatırla. Küfretmekten keyif alıyorsun değil mi, küfredince ağzın kulaklarına varıyor, hasta piç! Kendini kanıtlamak için okumadın mı onlarca romanı? O klasikleri... Hepsiyle kendine bir vasıf kazandırdın, öyle değil mi? Ama kazanamamışsın, orospu çocuğu hala aynı yerdesin. Hala noktalama işaretlerine takılıyorsun seni aptal, o kadar kitap okudun, istemsizce koyabiliyorsun o noktalama işaretlerini ama yine bakıyorsun, kontrol ediyorsun salak seni. İmanını kaybedeceğinden korkuyorsun eğer devam edersen, namazı bırakacağından korkuyorsun yeniden. Her şeyi terk etmekten korkuyorsun, çünkü hastasın sen hasta, manyaksın orospu çocuğu manyak. 

Kendini kaybetmekten o kadar çok korkuyorsun ki yine "eski ben" olurum diye o kadar çok korkuyorsun ki deliriyorsun, 4 sene üzerine döller yine kaçınca ne hissettin hatırlasana, belki 4 sene bile değil. Sen uzatıyorsun süreyi hasta piç, sen uzatıyorsun. İnsan içinden küfrettiğinde yüzünde alaycı bir ifade belirir değil mi, birinin yüzünde alaycı bir ifade varsa kesin içinden küfrediyordur, seni aşağılıyordur. Aşağılık Piç! Sus konuşma! Seni manyak orospu çocuğu seni.

Düşündüklerini söyleme! Söylersen yine dayak yiyeceksin, yine vuracaklar sana, yine sövecekler. Sen karşılık veremeyeceksin, delireceksin, üzüleceksin, ağlayacaksın, kimse seni anlamayacak! Bağırma! Sus! bağırma!!!!!!!! bağırma orospu çocuğu bağırma sus sus ananı sikerim sus, susssss diyorum sana sus seni piç kurusu sus sana kimse güvenmez artık sana kimse güvenmez seni kimse sevmiyor herkes senden nefret ediyor manyakkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk!

Öyle yap! Böyle yap! Bunu yap! şunu yap diyordu çevresindeki herkes, herkes ona bir şeyler söylüyordu, def olun gidin diye bağırıyordu eskiden ama şimdi bağırmayı da bıraktı. Anne babasına saygı duymalıydı çünkü, İslam öyle emrediyordu. Ama bunu kulaktan duyarak öğrenmemişti o, ilahiyata gidip fakültesini okumuştu. Herkesi aşağılamak istiyordu, herkesten nefret ediyordu, hepsi onun için bir potansiyel katil, onu dövecek bir insandı. İslam'a uygun yaşamak istiyordu, Allah var biliyordu... 

Dövülmek istemiyordu artık, dayak yemek istemiyordu, aşağılanmak istemiyordu, sevilmek istiyordu, sevmek sevilmek ama sevemiyordu, çünkü nefret kanına işlemişti. Kin kanına işlemişti, hasta ruhlu olmuştu. Sevebiliyorum diye kendini kandırıyordu ama sevemiyordu, kendinden bahsettiğini fark edince uyku bastırdı, nefret ediyorum her şeyden, yapabileceklerimi bile yapmak istemiyorum artık, elimden geleceğini, yapabileceğimi biliyorum ama yapmıyorum. Çünkü kötüyüm, günahkarım, deliyim, manyağım. 5 yaşında masturbasyon yaptım ne de olsa, 5 yaşında 5 5 5, 5 yaşında sikimle oynuyordum, seni hasta manyak. Allah'a küfürler etmiştin daha ilk namaza başladığında, Allah'a sövüyordun hatırlasana!

Yazmak istemiyordu, daha iyisini yazabileceğini bilirken, saçmalamak istemiyordu, en iyisini yazabilirdi o, en iyisini!  En iyisini! Yapabilirdi ama yapamıyordu, çünkü günahkardı. Elinden bir şey gelmiyordu, çünkü yine günahkar olmuştu. Masturbasyon yapmaya başlamıştı yine, yine yine yineeeeeeeeee! Üslup falan kasmak istiyor şimdi ama kasamıyor, çünkü onlar üstte kaldı, üst benlikte mi bilmiyorum, beyni kendini kapatıyor, kapatıyorrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
gizlennnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
gizlennnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn

Cenazesinde ağlamıştı ama sevmiyordu Sami Dedesini hiç, hiç sevmiyordu, neden ağlamıştım ki diye düşünüyordu, cenazede ağlamak lazımdır diye kendimi kastım değil mi? Cenazede ağlanır, ağlamazsan seni yadırgarlar, gülme! gülme sakın gülme bir de! Sen mi çaldın paraları? Sen mi çaldın? Uyan Allahın cezası uyan kalkkkkkkk kalkkk uyan sen mi çaldın paraları sen mi çaldın uyan seni polise götüreceğim uyan piç kurusu uyan uyan, bütün bunlar tedavi olsa ne olacaktı ki? Yine o kötü olacaktı, yine o kötü olacaktı öyle değil mi? Kendine güvenmek ile güvenmemek arasında kalmış gibi, tonlarca kitap okudu hayatında, ben diyemiyorsun deme sakın ben deme

Kafanda neler oluyor yine, neler oluyor:??? Yine ne iğrençlikler düşünüyorsun
Çift kişilikli olmuşum galiba

Nasıl oluyor, ne oluyor bilmiyorum. Düşünemiyorum, düşünememeye başladım, düşünmeye çalışınca düşünemiyorum. Nasıl yani, sürekli kendi kendime konuşuyorum, evet, içime ata ata nevrotik olmuşum. Zaman, mekan algım yok oldu? Ne oluyor, ne bitiyor? Ben her şeyi düşünerek yapıyorum, kendime yazıyorum, unutma, kendine yazıyorsun, nasıl yani, kendi kendine konuşuyorsun, evet, kendi kendime konuşmaya alışmışım. O zaman deliyim? Neyim ben anlamıyorum? Ne oluyor? Yine uyku bastırdı


Aslında benim hayatımdaki neredeyse her şey "obsesyon" değil mi hocam? Ben tanı koymak yerine hayatımı yazmam gerekiyor ki siz tanıyı koyabilesiniz ama ben sürekli kendi kendime "tanı" koymaya çalışıyorum... Çok zekiyim ondan mı böyle, çok duygusalım ondan mı böyle, babam kötü davrandı ondan mı böyle... diye uzayıp gidiyor. Hayatı tecrübe ederek öğrenmiyorum, öğrenmemişim daha doğrusu. Hep kafamda yaşıyorum, içimde yaşıyorum. Hocam benim travmam eve kapatılmak galiba ya da eve kapatılmış gibi hissetmek... Nasıl derseniz?
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:19:58 ös






Moralim bozuk olduğunda, neşeli olmadığımda, kendimi iyi hissetmediğimde (konuşurken de aynı yazarken olduğum gibiyim hocam, sürekli söylediğim şeyleri açıyorum, yanlış anlaşılmaktan fena halde korkar olmuşum) kitap okumak istemiyorum mesela. Halbuki kitap okumayı çok seviyorum. Ama ben bunu zamanla kazandım, babam “bana kitap oku” dediği için değil, kitapları sevmeyi zamanla öğrendim, okuya okuya öğrendim. İnsan görerek öğrenir hocam, onu fark ettim bugün, çocuklar da öyle. Ama bize “bunu yap” “şunu yapma” “şöyle ol” “böyle olma”  “bu iyidir” “bu kötüdür” denmiş. Bu sadece dini meselelerde değil, her şeyde böyle olmuş. Hocam o yüzden ben 17 yaşında tam olarak İslam oldum. Ben ne zaman tam olarak İslam oldum, biliyor musunuz? Kendim istediğimde, bana “güzelce” anlatıldığında, İslam’ın güzel bir şey olduğunu gördüğümde… Çünkü benim tam olarak “İslam” oluşum Enes ile birlikte oldu. Enes bir dergaha takılmaya başladı, sonra bana güzellikle anlatmaya başladı, beni kınayarak, böyle ol, böyle olma diyerek değil; güzelce anlatarak, İslam’ın güzel bir şey olduğunu bana göstererek. Ama 17 yaşından önce “İslam” benim için babamın bana emrettiği şeydi ve benim için çirkindi. Ben hep kişilik çatışması yaşıyormuşum gibi geldi hocam, bugün bundan emin oldum, ben fena halde kişilik çatışması yaşıyorum… Çünkü içimde bi’ gerçek ben var, yani Allah’ın bana fıtrat olarak verdiği kişilik: Duygusal, samimiyeti seven, bir şeyleri güzelce anlattığında anlayabilecek bir insan var; bir de babasından korkan, babasının onu eleştirmesinden, ondan memnun olmamasından korkan bir insan var.



 Bunu da bugün yazdım hocam. 










Hocam ben kafamda ne kurarsam kendimi ona inandırıyorum. Ben kötü bir insanım diyorum, ona inanıyorum. İnsanlar bana bir şey diyor ona inanıyorum ve öyle olmaya çalışıyorum. Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum. O yüzden size yazarken de bi' cümle yazıyorum, yok diyorum, benim anlatmak istediğim bu değil, siliyorum. Konudan konuya atlıyorum, kafamdaki sesi dinlemezsem bi' 40-50 satır yazıyorum...  Aynı anda her şeyi düşünüyorum hocam, bu yazıyı yazarken noktalama işaretlerini düşünüyorum, her şeyi alelacele yapıyorum, çok hızlı konuşuyorum, birini dinlerken kafamdan binbir şey geçiyor, oradan kopuyorum...  Ama bunları gizlemek istiyorum anladığım kadarıyla, çünkü sitede okb ile ilgili bir şey okuyorum; yok, ben böyle değilim diyorum. Yazılanlar benle örtüşmüyor. Sizin de sürekli beni yanlış anlamanızdan korkuyorum, acaba yanlış mı anlıyor diyorum, acaba olmuyor mu? Kafayı yiyorum hocam artık, düşünüyorum, düşünüyorum sorun ne bulamıyorum... Sorun yok diyorum sonra, düşünmeyi bırakıyorum, normal bi' insan oluyorum. Bazen kendime bakıyorum hiçbir sorun yok, sonra bir şeylere moralim bozuluyor, hayattan kopuyorum, kafamın içindeki sesleri dinliyorum sadece, kafamın içinde yaşamaya başlıyorum. Şu an canım çok sıkkın ama şöyle bi' silkelensem, hadi desem kendime hiçbir sıkıntı kalmıyor... Anlık değişimler yaşıyorum hocam, periyotlardan bahsetmiyorum. 6 ay çok iyiydim, 6 ay kötüyüm demiyorum, bi' bakıyorum kendime, çok iyiyim; bir bakıyorum, çok kötüyüm... Galiba sürekli kendime "mutlu musun" diye soruyorum. Ben obsesif falan değilim herhalde hocam diye başlamıştım, obsesifim veyahut da hocam ama ilerlememiş, neden ilerlememiş derseniz, sadece biz kabuğumuzda büyümüşüz, babam İslam'ı hiç dışarı çıkmamak zannetmiş, senelerce annemi de eve kapatmış tabir-i caizse, "hiç dışarı çıkmayacaksın" demiş, eve su bile söylemeyeceksin, erkekler gelir, kapıyı açar demiş. Hocam cahilce bir İslam anlayışı bizimkisi o yüzden böyle... Annemi sindirmiş, bizi de sindirmiş babam aslında... Ama annemi sindirdiğinden bu bize de etki etmiş diye düşünmeyin, 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:20:30 ös
"Allah, her yaptığımızı görüyor" falan dendiği için mi böyle olmuş? Her şeyi bilmek istiyorum, sürekli soru soruyorum. Babamı taklit edemediğim için diğer gördüğüm her erkeği taklit edip


Ahmet meselesini açıyorum hemen hocam, Aaa okb yani çok hızlı ve fazla ve birden çok şey düşünüyorum değil mi hocam? Neyse tanı koymaya giriştim yine, yapmayacağım. Tanılar sizden. Hocam neden çok yorgunum diyorum, neden hep yorgunum, hep uyuyasım var... çıh çıh çıh. :D Aynı böyle düşünüyorum işte :D Bir anda 100 şey düşünüyorum :D, her şeyi düşünüyorum estağfirullah. Bu kadar anlamam iyi olmadı galiba hocam :D:D Artık açılmam gerekiyor, içimi dökmem gerekiyor. Müstakbel eşimle, ailemle, arkadaşlarımla vakit geçireceğim inşallah. Onu söyleyecektim hocam, 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:21:02 ös
Ben ne yaptığımı, nereye gittiğimi, neden yaptığımı hiç açık açık söylemiyorum. O yüzden beni hep takip ettiler değil mi hocam ailem. Sonra ben de hep takip ediliyorum zannettim. Şizofrenim hocam işte, bir geri dönüş yapın. Eğer normalde bu kafadaysam şizofrenim demek ki "John Nash" gibi.


Fikirler, hisler kalpten gelince yazılıyormuş hocam; ben, potansiyelim olduğu halde fazla düşünmekten yazamıyormuşum.

Hocam benim sorunum çocukluğum anladığım kadarıyla. Şu an için, bugünler için konuşacağım aksini belirtmedikçe hocam, önceki cümlemi bugünüm ile temellendireceğim, böyle değerlendirmeniz için söylüyorum. Ben ara verip, tekrar gelişimden beri,

Hocam bu hafta sonu geldiğimde

"Eleştirilmekten" nefret ediyorum hocam galiba ben, ne zaman içime o sıkıntı çöküyor diye düşünüyorum da sürekli, "eleştirildiğim" zaman düşüyor. Hatta eleştirildiğimi düşündüğüm zaman da düşüyor. Ben çok duygusalmışım, 1,5 yaşında hacca gitmiş annem ve babam, ben de sevilmediğimi hissetmişim, sonra dedemlere gitmişiz, Sami Dedemler, Ahmet Dedemi çok severim, çünkü o hem cesaretli, hem de çok sakin olarak anlatılırdı, tam olmak istediğim insandı. Gerçi o da beni dövmüştü, kovalamıştı yani, dövmeye çalışmıştı da ben kaçmıştım. Ama severim onu, çok severim, halbuki tanımıyorum bile doğru düzgün ben 7 yaşındayken öldü, hayalperestim herhalde, hayal gücüm çok fazla, hangisi benim anım hangisi değil ayırt edemiyorum bazen çünkü, beni obsesif eden annemmiş galiba, çünkü annemi eve kapatmış babam, annem de çok sinirliymiş, bana öyle yap böyle yap şöyle yap demiş herhalde ondan öyle olmuş. Korkmuşum ondan çok. Sami Dedem de beni aşağılamış her gittiğimde, aşağılık kompleksi yaşıyorum sanki ne yapsam olmuyor, ne yapsam olamıyorum. Olmuyor, olamıyorum!


Yeni olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum hocam, yeniliklerden nefret ederdim hep, sonra bunu aştım kendim de biraz.

"Kardeşiniz bi' değişik hasta" derken, onu kastettiniz herhalde, ben sadistim, şimdi de amaçladığım şeyleri o kadar hızlı yapmaya çalışıyorum ki bir an önce onlara ulaşayım istiyorum veyahut da unuttum, çok hızlı düşünüyorum değil mi şu an hocam, o kadar hızlı düşünüyorum ki, yok, konudan konuya atlıyorum, bi orada bi burada. Off off, sıkıldım yine, yazarken fena sıkılıyorum, bir an duraksasam sıkılırım. Aslında "ödev" bu da değil mi? Size yazdığım için yazıyorum, size yollamasam yazmayacağım değil mi? Yollamayayım mı size, ? Aslında masturbasyon yaptıktan sonra, düşünüp yazamıyorum, ilaçlardan mı bu? Hafızlığı jet hızı ile yaptım, 3 ayda 13 cüz ezberledim, Türkçe düşünmeyi unutmuşum, Türkçe düşününce konuşamıyorum değil mi, benim hiçbir şeyim yok aslında? Bu ilaçlar düşünce şeysini kapattılar, lobu bile ilk seferde aklıma gelmedi, ben yazamamı sıkılmaya bağlıyordum, içim sıkılıyor diye yazamıyorum zannediyordum. Sen kendini Tanrı yapmışsın derken onu kastediyordunuz, hiçbir sikim olmadığımı söylüyorsunuz benim değil mi, aynı Süleyman(a.s.)'ın Belkıs'a yaptığı gibi, saydam yaptırmıştı sarayın önündeki taşları, bu yüzdende Belkıs eteklerini sıvadı, altından da su akıyordu çünkü. Devrik devrik cümleler kuruyorum galiba hocam, Arapça düşünüp Türkçe yazıyorum galiba. Düşünemediğim için de kendime kızıp, ana hiperaktifim ben değil mi, hiper aktif yerimde duramıyorum o yüzden İlahiyata girmeden önce bi' sıkıntı yoktu, çünkü ben hep Eneslere gidiyordum, dışarı çıkmayı uzun zaman önce bıraktım, aslında hayatım sokaklarda geçti ama bir yerden sonra hiç dışarı çıkmamaya başladım, çünkü hiç arkadaşım yoktu, hep yanımda birini istiyordum, Enesle çıkmak istedim ama Enes de size "Muzaffer Bakan" diye biri geldi mi hocam? :D Her şeyi merak ediyorum? Eneslere gidiyordum işte, ilahiyattan önce sürekli, orada rahat davranıyordum, sürekli konuşuyordum, hiç susmuyordum,bilmemne bir şeyler. Sonra Enes'in annesi sen mi konuşmuyorsun falan dedi bana, ondan sonra orada da mı konuşmamaya başladım, bir de Enes'in, anaaa Annem nasıl eve kapatıldığında sinir  hastası oldu, ona misol verdiler bilmemne, sonra tüy gibi oldu kadın, sizde bana misol verdiniz, her şeyi içime atmışım değil mi ben, deli gibi yazıyorum o yüzden size, konuşacak birine ihtiyacım var. Doluyum o kadar doluyum ki deli gibi doluyum, sizi bir arkadaş gibi görürsem gece gündüz yazarım, ararım. ?! Ama normalde arkadaşlarıma bunu yapmıyorum, kendimi tutuyorum, kontrol ediyorum. Ama arada onlarda beni arasın istiyorum, aramıyorlar, o zaman üzülüyorum. Veya bana kırıcı bir şey söylediklerinde hayrına bi' özür dilesinler istiyorum, insanlık namına... Okula Enes olarak gitmişim değil mi ben hocam, onun düşünceleri ile, o yüzden oraya geldiğimde mıymıy konuşuyor dediniz, Arapça konuşuşumu duysanız o kadar düzgün ki  anaaa ben Arapça, İlahiyat kendime bi;' vasıf kazandırdım, sonra Türkçe konuşmaya başlayınca sıkıntı mı yaşadım,io kadar özgüven depolamıştım neooldu? O kadar güzel Kuran oku sen, o kadar güzel Arapç.a konuş, kendi dilini konuşama. Sonra bunları okutacak mısınız hocam bana , ilacın etkisi geçtikten sonra, çünkü kibirli olduğumu düşünüp yine özgüvenimi düşüreceğim, bunu o anlamda söylemiyorum. Ama yine de kendimi kanıtlamak için mi yapmışım? Ya da bir yerden sonra öyle olmuş.Ben korkumdan çok Arapça çalışıyordum hocam hazırlıkta, ama sonra hocalar beni övmeye başladı, daha çok çalıştım aslında galiba, deli gibi çalıştım, o yüzden hocalara karşı ilgi duymaya başladım. Abdulmunim Hoca, Mahir Hoca hepsine karşı ilgi duyuyorum, anaa isimleri yazmıyordum size, ondan isimlerde kalıyorum hep, hocalarıma ilgi duyduğum içinde deli gibi suçluluk hissettim sonra, fantezi kurmamak için deliriyordum her gün, beynime ket vurmaya çalışıyordum.4 sene düşünmemeye çalıştım, ana Türkçe olarak cinsellikten başka bir şey düşünmüyordum galiba, Arapça konuşmamaya başlayınca, yeniden cinsellik mi geldi diyeceğim de "döllerin çıktığı" zaman şeymiş, neymiş, her şeyi cinsel obje olarak görüyordum hocam bi' ara, hatırlıyorum. Nereye baksam, neyi görsem yarrak gibi bilmemne gibi geliyordu, yoksa ben Arapça konuşurken müslümanlaşmışım da diyeceğim aa yok yok, Ben kendi isteğimle namaza başladım ama ilahiyata babamın yönlendirmesi ile geldim, dilden girecektim sınava, babam ilahiyata gitsen daha güzel falan dedi, edebiyat okumak çok istiyordum hocam ben biliyor musunuz ama araştırdım edebiyatta edebiyat okunmuyormuş, eski Türk Lehçelerini öğrenip duruyormuşsun, hiçbiri de konuşulmuyor. Ama ben araştırdım hocam, ilahiyatı araştırdım, insanların yazdıklarına baktım, oraya sevgiyi aramaya gittim aslında hocam, insanlar orada birbirine çok iyi davranıyordur diye düşündüm, çünkü "açık saçlı kıza" bile olumlu şeyler yazmıştı "kapalı kızlar", yazmak canımı sıkıyor galiba normalde, uzun uzun yazmak? Öyle mi?, işte ben de düşündüm ki baksana ne kadar olumlu insanlar, sevgi, muhabbet falan gittim, ilk başlarda çok iyiydim hakikaten, çok olumluydum, çocuk gibiydim gidip masanın üzerine oturuyordum falan, ana sonra bana dedi ki Yunus Emre vardı, meşhur Yunus değil. Hocam artık iyice ilişkiye girdiğimi düşünecekler veya girdim de bastırıyorum hala, müslümanlığıma yediremiyorum? Ama hatırlamıyorum öyle bir şey ya, hatırlamıyorum bir erkekle cinsel ilişkiye girdiğimi falan? Öyle bir şey olmadı. Sonra bu Yunus Emre'ye ben çok samimi davranıyordum, bir gün morali bozuktu, yanına gittim sürekli derdini sordum, anlatmadı yine sordum, iyilik etmek istiyordum halbuki ama istemedi konuşmak ben de saldım,  sonra ben bunu konuşalım mı diye aradım, konuşalım dedi, sonra akşam beraber derse gittik, sonra çıkışta koluna girdim ben, samimi bir şekilde davranmak için, benim için o samimiyet ifadesi, Enesle biz öyle anlaşmıştık, Enes'e göre öyleydi ya da Enesle aramızda bir şeydi. Enes beni eve bırakırdı hep, sonra ben onu bırakmaya başladım. Sonra Yunus'u eve bırakmaya başladım. Aslında Enes eşcinseldi, beni eşcinsel yaptı anlattıklarıyla, çok fazla duygusal yaptı. Çünkü Enes'e yazınca ben eşcinselim diye, sildi beni her yerden, Enes güya birilerine aşık oluyordu hep, lisede sen böyle olmasaydın da kızlara platonik aşklar besleyecektin dediniz, Enes platonik platonik seviyordu, Merve'yi, Fatma mıydı neydi kızın adı, isimleri hatırlayamıyorum, çıkmıyorlar. İsimleri yazmıyordum normalde size yazarken, ondan isimleri hatırlayamıyordum baştan yazarken herhalde veya İsim hafızam falan yok, çünkü herkesin ismini unutuyorum sürekli. Ana ben önceden herkesin ismini mi ezberliyorum bir ortama girdiğimde, aynı camdan izlediğim gibi, çünkü isimlerini bilmezsem hata yapacağımı düşünüyorum. Anaaa bir ortama girdiğimde gidiyorum, herkesi izliyorum, aynı camdan olduğu gibi, hükümlerimi veriyorum, sonra arkadaşlık ediyorum değil  mi? Travma yaşatan şeyleri hatırlıyordum zaten dün, ama yazamadım, bastırdım, korktum çünkü. Şimdi aklım biraz daha yerinde, çocuk aklı ile düşünüyorum yani, insanların suratlarına bakıyorum sadece, kendimi Tanrılaştırmışım, tepeden bakıyorum insanlara, dün babam tepeden bakıyordu bana, yani somut olarak, ayaktaydı ben oturuyordum, rahatsız oldum, otur otur diye emrettim ona istemsizce, yani galiba istemsizce, Furkan Eniştem güldü, rahatsız oldum, aslında siz İnternette paylaşmıyorsunuz değil mi biz söylemeden, baştan öyle söylediniz ki yazmayayım, paylaşırsam fark edilir diye, biri görür benim eşcinsel olduğumu anlar diye, eşcinsel olduğumu kabul ettiriyorsunuz bana şu an ama değilim ama olmadığıma siz ikna ettiniz?! Hayır, olmadığıma ikna etmiş bir şekilde yazıyorum. Önce eşcinsel değilsin dediniz inandım, şimdi eşcinselsin diyorsunuz ona da inanıyorum?! Eşcinsel yazabiliyorum, önceden sadece nispet mi ediyordum, "Eşcinsel olduğunuzu kabul edin" önce diyordu yazıda, Allah kahretsin, ben eşcinsellikten kendim kurtuldum ama eşcinsel olmadığımı kabul edemediğim için yine eşcinsel kaldım? Bu ne anasını satayım! 

Ben kendime ne dersem öyle oluyorum, şizofrenliğe doğru gidiyorum hakikaten değil mi hocam veya şizofren olmuşum bile?




Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:21:52 ös
Sanırım kişilik bozukluğu var be de hocam,






Hocam benim asıl takıntım "babam" sanırım, şimdi kahvaltıdan kalktık. Olumlu bir şekilde gitmiştim mutfağa, size yazıyordum ben de o arada.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:22:50 ös
Yeni olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum hocam, yeniliklerden nefret ederdim hep, sonra bunu aştım kendim de biraz.

"Kardeşiniz bi' değişik hasta" derken, onu kastettiniz herhalde, ben sadistim, şimdi de amaçladığım şeyleri o kadar hızlı yapmaya çalışıyorum ki bir an önce onlara ulaşayım istiyorum veyahut da unuttum, çok hızlı düşünüyorum değil mi şu an hocam, o kadar hızlı düşünüyorum ki, yok, konudan konuya atlıyorum, bi orada bi burada. Off off, sıkıldım yine, yazarken fena sıkılıyorum, bir an duraksasam sıkılırım. Aslında "ödev" bu da değil mi? Size yazdığım için yazıyorum, size yollamasam yazmayacağım değil mi? Yollamayayım mı size, ? Aslında masturbasyon yaptıktan sonra, düşünüp yazamıyorum, ilaçlardan mı bu? Hafızlığı jet hızı ile yaptım, 3 ayda 13 cüz ezberledim, Türkçe düşünmeyi unutmuşum, Türkçe düşününce konuşamıyorum değil mi, benim hiçbir şeyim yok aslında? Bu ilaçlar düşünce şeysini kapattılar, lobu bile ilk seferde aklıma gelmedi, ben yazamamı sıkılmaya bağlıyordum, içim sıkılıyor diye yazamıyorum zannediyordum. Sen kendini Tanrı yapmışsın derken onu kastediyordunuz, hiçbir sikim olmadığımı söylüyorsunuz benim değil mi, aynı Süleyman(a.s.)'ın Belkıs'a yaptığı gibi, saydam yaptırmıştı sarayın önündeki taşları, bu yüzdende Belkıs eteklerini sıvadı, altından da su akıyordu çünkü. Devrik devrik cümleler kuruyorum galiba hocam, Arapça düşünüp Türkçe yazıyorum galiba. Düşünemediğim için de kendime kızıp, ana hiperaktifim ben değil mi, hiper aktif yerimde duramıyorum o yüzden İlahiyata girmeden önce bi' sıkıntı yoktu, çünkü ben hep Eneslere gidiyordum, dışarı çıkmayı uzun zaman önce bıraktım, aslında hayatım sokaklarda geçti ama bir yerden sonra hiç dışarı çıkmamaya başladım, çünkü hiç arkadaşım yoktu, hep yanımda birini istiyordum, Enesle çıkmak istedim ama Enes de size "Muzaffer Bakan" diye biri geldi mi hocam? :D Her şeyi merak ediyorum? Eneslere gidiyordum işte, ilahiyattan önce sürekli, orada rahat davranıyordum, sürekli konuşuyordum, hiç susmuyordum,bilmemne bir şeyler. Sonra Enes'in annesi sen mi konuşmuyorsun falan dedi bana, ondan sonra orada da mı konuşmamaya başladım, bir de Enes'in, anaaa Annem nasıl eve kapatıldığında sinir  hastası oldu, ona misol verdiler bilmemne, sonra tüy gibi oldu kadın, sizde bana misol verdiniz, her şeyi içime atmışım değil mi ben, deli gibi yazıyorum o yüzden size, konuşacak birine ihtiyacım var. Doluyum o kadar doluyum ki deli gibi doluyum, sizi bir arkadaş gibi görürsem gece gündüz yazarım, ararım. ?! Ama normalde arkadaşlarıma bunu yapmıyorum, kendimi tutuyorum, kontrol ediyorum. Ama arada onlarda beni arasın istiyorum, aramıyorlar, o zaman üzülüyorum. Veya bana kırıcı bir şey söylediklerinde hayrına bi' özür dilesinler istiyorum, insanlık namına... Okula Enes olarak gitmişim değil mi ben hocam, onun düşünceleri ile, o yüzden oraya geldiğimde mıymıy konuşuyor dediniz, Arapça konuşuşumu duysanız o kadar düzgün ki  anaaa ben Arapça, İlahiyat kendime bi;' vasıf kazandırdım, sonra Türkçe konuşmaya başlayınca sıkıntı mı yaşadım,io kadar özgüven depolamıştım neooldu? O kadar güzel Kuran oku sen, o kadar güzel Arapç.a konuş, kendi dilini konuşama. Sonra bunları okutacak mısınız hocam bana , ilacın etkisi geçtikten sonra, çünkü kibirli olduğumu düşünüp yine özgüvenimi düşüreceğim, bunu o anlamda söylemiyorum. Ama yine de kendimi kanıtlamak için mi yapmışım? Ya da bir yerden sonra öyle olmuş.Ben korkumdan çok Arapça çalışıyordum hocam hazırlıkta, ama sonra hocalar beni övmeye başladı, daha çok çalıştım aslında galiba, deli gibi çalıştım, o yüzden hocalara karşı ilgi duymaya başladım. Abdulmunim Hoca, Mahir Hoca hepsine karşı ilgi duyuyorum, anaa isimleri yazmıyordum size, ondan isimlerde kalıyorum hep, hocalarıma ilgi duyduğum içinde deli gibi suçluluk hissettim sonra, fantezi kurmamak için deliriyordum her gün, beynime ket vurmaya çalışıyordum.4 sene düşünmemeye çalıştım, ana Türkçe olarak cinsellikten başka bir şey düşünmüyordum galiba, Arapça konuşmamaya başlayınca, yeniden cinsellik mi geldi diyeceğim de "döllerin çıktığı" zaman şeymiş, neymiş, her şeyi cinsel obje olarak görüyordum hocam bi' ara, hatırlıyorum. Nereye baksam, neyi görsem yarrak gibi bilmemne gibi geliyordu, yoksa ben Arapça konuşurken müslümanlaşmışım da diyeceğim aa yok yok, Ben kendi isteğimle namaza başladım ama ilahiyata babamın yönlendirmesi ile geldim, dilden girecektim sınava, babam ilahiyata gitsen daha güzel falan dedi, edebiyat okumak çok istiyordum hocam ben biliyor musunuz ama araştırdım edebiyatta edebiyat okunmuyormuş, eski Türk Lehçelerini öğrenip duruyormuşsun, hiçbiri de konuşulmuyor. Ama ben araştırdım hocam, ilahiyatı araştırdım, insanların yazdıklarına baktım, oraya sevgiyi aramaya gittim aslında hocam, insanlar orada birbirine çok iyi davranıyordur diye düşündüm, çünkü "açık saçlı kıza" bile olumlu şeyler yazmıştı "kapalı kızlar", yazmak canımı sıkıyor galiba normalde, uzun uzun yazmak? Öyle mi?, işte ben de düşündüm ki baksana ne kadar olumlu insanlar, sevgi, muhabbet falan gittim, ilk başlarda çok iyiydim hakikaten, çok olumluydum, çocuk gibiydim gidip masanın üzerine oturuyordum falan, ana sonra bana dedi ki Yunus Emre vardı, meşhur Yunus değil. Hocam artık iyice ilişkiye girdiğimi düşünecekler veya girdim de bastırıyorum hala, müslümanlığıma yediremiyorum? Ama hatırlamıyorum öyle bir şey ya, hatırlamıyorum bir erkekle cinsel ilişkiye girdiğimi falan? Öyle bir şey olmadı. Sonra bu Yunus Emre'ye ben çok samimi davranıyordum, bir gün morali bozuktu, yanına gittim sürekli derdini sordum, anlatmadı yine sordum, iyilik etmek istiyordum halbuki ama istemedi konuşmak ben de saldım,  sonra ben bunu konuşalım mı diye aradım, konuşalım dedi, sonra akşam beraber derse gittik, sonra çıkışta koluna girdim ben, samimi bir şekilde davranmak için, benim için o samimiyet ifadesi, Enesle biz öyle anlaşmıştık, Enes'e göre öyleydi ya da Enesle aramızda bir şeydi. Enes beni eve bırakırdı hep, sonra ben onu bırakmaya başladım. Sonra Yunus'u eve bırakmaya başladım. Aslında Enes eşcinseldi, beni eşcinsel yaptı anlattıklarıyla, çok fazla duygusal yaptı. Çünkü Enes'e yazınca ben eşcinselim diye, sildi beni her yerden, Enes güya birilerine aşık oluyordu hep, lisede sen böyle olmasaydın da kızlara platonik aşklar besleyecektin dediniz, Enes platonik platonik seviyordu, Merve'yi, Fatma mıydı neydi kızın adı, isimleri hatırlayamıyorum, çıkmıyorlar. İsimleri yazmıyordum normalde size yazarken, ondan isimleri hatırlayamıyordum baştan yazarken herhalde veya İsim hafızam falan yok, çünkü herkesin ismini unutuyorum sürekli. Ana ben önceden herkesin ismini mi ezberliyorum bir ortama girdiğimde, aynı camdan izlediğim gibi, çünkü isimlerini bilmezsem hata yapacağımı düşünüyorum. Anaaa bir ortama girdiğimde gidiyorum, herkesi izliyorum, aynı camdan olduğu gibi, hükümlerimi veriyorum, sonra arkadaşlık ediyorum değil  mi? Travma yaşatan şeyleri hatırlıyordum zaten dün, ama yazamadım, bastırdım, korktum çünkü. Şimdi aklım biraz daha yerinde, çocuk aklı ile düşünüyorum yani, insanların suratlarına bakıyorum sadece, kendimi Tanrılaştırmışım, tepeden bakıyorum insanlara, dün babam tepeden bakıyordu bana, yani somut olarak, ayaktaydı ben oturuyordum, rahatsız oldum, otur otur diye emrettim ona istemsizce, yani galiba istemsizce, Furkan Eniştem güldü, rahatsız oldum, aslında siz İnternette paylaşmıyorsunuz değil mi biz söylemeden, baştan öyle söylediniz ki yazmayayım, paylaşırsam fark edilir diye, biri görür benim eşcinsel olduğumu anlar diye, eşcinsel olduğumu kabul ettiriyorsunuz bana şu an ama değilim ama olmadığıma siz ikna ettiniz?! Hayır, olmadığıma ikna etmiş bir şekilde yazıyorum. Önce eşcinsel değilsin dediniz inandım, şimdi eşcinselsin diyorsunuz ona da inanıyorum?! Eşcinsel yazabiliyorum, önceden sadece nispet mi ediyordum, "Eşcinsel olduğunuzu kabul edin" önce diyordu yazıda, Allah kahretsin, ben eşcinsellikten kendim kurtuldum ama eşcinsel olmadığımı kabul edemediğim için yine eşcinsel kaldım? Bu ne anasını satayım! 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:33:14 ös



Ben kimim? Kim olduğumu bilmiyorum... Bana söyler misin? Ne oldu bilmiyorum, normal gibiydim. Şu an her şeyi sorguluyorum, ilaçların etkisi mi yoksa...
Kafam bir yerden sonra duruyor gelmiyor gerisi neden böyle anlamadım. Ben evde tekrarlayan davranışlar yapıyordum değil mi hocam? Ama dışarı çıkınca kendimi kontrol ediyordum. Ailem biliyordu, sürekli beni gözlediler, o yüzden de iyice delirdim. Ne oluyor ya, ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum, ne oluyor, ne oluyor bilmiyorum, çok okumaktan, çok ders çalışmaktan, çok ders dinlemekten kafayı mı yemişim. Türkçe konuşmayı unutmuşum o yüzden çocukluğumdaki gibi mi hissetmeye başlamışım Nasıl yani nasıl olacak kim neden ne yapacak nasıl yapacak öyle mi olacak böyle mi kim ne sen?

İyi hissetmediğimde dışarı çıkmıyorum çünkü kendimi gizleyemeyeceğimi mi düşünüyorum

Beynim mi durmuş hocam, fazla mı yüklenilmiş ne oluyor hadi gel anlat bana gel ne olursan ol yine gel nasıl yani kafamda kafamda her şey her şey kafamda düşünüp duruyorum ne oluyor

Durduramazsın beni durduramazsın sen kim ne olacak. Düşünemiyor muyum aslında hocam ben? Arapça öğrenip yıllarca sadece Arapça konuşunca, Türkçe düşünmeyi unutup kafayı mı yedim? Ne oluyor, neden oluyor, 4 sene önce miydi ne tekrar kaçtıktan sonra her şeyi gizliyorum hiçbir şeyi açık açık yazmıyorum, nasıl oldu bu böyle, sorun ne, sorun ne? Sorun ne? Sorunnnnnnnnnnnnnn?

Kimseyle konuşmak istemiyorum, herkes boş konuşuyor, herkes saçmalıyor, ben böyle düşünüyorum ama bunu red mi ediyorum hocam normalde, gelmeyin artık odaya, odaya birden girmeyin, beni izlemeyin, yapmayın,


Ailem her şeyi biliyor veya ben öyle zannediyorum diye mi ailemden nefret ediyorum?


Ailemin eşcinsel hislerim olabileceğinden o kadar korkmuşum ki, ailemin beni eleştirmesinden o kadar korkmuşum ki, babam Enes'i sevmediği için, Enes ile görüşmemi istemediği için "Eneslere gidiyorum" demek yerine "arkadaşa" gidiyorum demişim. "Dışarı çıkıyorum" demişim, okulda ne yaptınız deyince cevap vermiyordum çünkü okulda ne yaptığımı söylersem benden nefret edeceklerini düşünüyordum herhalde, bütün olay sevgiymiş herhalde hocam. Ben bir buçuk yaşındayken annemle babam hacca gitmiş, beni babaannemle bırakmışlar, babaannem söylenilene göre ağır obsesif, çok konuşur, hep o anlatır, anlatıp durur, bu yaşıma kadar onu çok dinledim bu arada. Enes'i çok dinledim bir dönem yine zannediyorum ki Enes de obsesiftir çünkü Annesi ağır hasta, sürekli ağır depresanlar falan kullanıyor. Şu an size okuduğum romanları, şiirleri falan yazmak istiyorum da "okumuyorsun" dediniz ya çıldırıyorum şu an içten içe, nasıl bana okumuyorsun der diye, vallahi çıldırıyorum, çok sinirliyim, yine yaptığım bir şey bana yapmadı dendi. 3-4 senedir Türkçe kitap okumuyorum ondan edebi bir üslup ile yazamıyorum, bir de ben "düşünce akışı" romanları severim, dışardan yazmam gerekiyor. Düşünce akışını yazmam gerekiyor. Neyse işte, kendimi açıklıyorum değil mi size, kendimi kanıtlamaya çalışıyorum size bile, sizi, beni sevdiğinizi söylediğimde sevdim galiba. Arkadaşlarımın yanında, beni sevenlerin yanında kendim oluyordum değil mi? Felsefecinin kralıyım ben, her şeyi sorguluyorum, siz bana düşünmemekten, kitap okumamaktan, Nihat Hatipoğlu olmaktan bahsediyorsunuz, hay tüküreyim ya bak yine sinirlendim. Sinir hastası olmuşum, son zamanlarda aileme,arkadaşlarıma kötülük etmemek için sinirlerimi de dizginliyordum, iyice delirmişim herhalde. Çok yükleme yapmışım ya, Arapça hazırlıkta deli gibi çalıştım, unutuyorum, size yazmış mıydım, Arapça hazırlıkta deli gibi çalışıyordum, gece gündüz çalışıyordum, Anaaa, insanların beni övmesinden bile nefret ediyordum İslam olduktan sonra galiba yani, sinirleniyordum galiba insanlar beni övünce, ilaçlar bitince böyle mi olacağım hocam, delirmiş gibi?

"5 yaşımı" takıntı haline getirmişim mesela hocam, böyle yazsam daha faydalı olacak sanırım. Şimdi bu şekilde yazdığım yazıları okudum da okudukça ben kendimi anlıyorum, yapmaya çalıştığımız şey bu herhalde. Ben "eşcinsel olma ihtimali" mi o kadar büyütmüşüm ki, öyle olmadığımı anladıktan sonra bile, "öyle olduğumu" yazıp sildim hocam, "olduğumu" yazınca beynim durdu sanki devam edemedim. Hocam anlamıyorum ki, sizden bile şüphe ediyorum, Sanki beynimi yıkamışsınız... Bu şekilde yazmaya çalışınca uykum geliyor, beynim kendini kapatıyor.  Nasıl bir şey bu? Muhabbetle yazmam lazım benim, sevgi ile, ama böyle hiç kimseye yazıyorum değil mi, ondan devamı gelmiyor çünkü siz "kendine yazıyorsun" dediniz. Ben sizi sevdiğim için yazıyordum aslında size?! Galiba yani, hiçbir şeyden emin değilim. Bu kadar düzgün yazdığım için bile kız gibi hissediyorum. Sanki yazı stilim bile bana "kızsın sen" diyor, Annem, o "Muhammed" yazılı kağıdı yutup, dua edip, ben "kız" doğacakken erkek suretinde kız ruhunda mı doğdum acaba diyorum. Allah'ın kaderini bozdular diyorum. Düşünemiyorum ki düzgün cümleler kurayım, salak gibi yazıyorum ya. Böyle yazdıkça sinirlerim bozuluyor, çünkü bu da benim kendime kazandırdığım bir vasıf değil mi? Bana bunları gösterip bak sen bu kadar bu kadar şeyler yapmışsın mı diyeceksiniz hocam sonra, bütün seanslarımızı ses kaydı da aldınız mı? George Orwell'a bayılırım hocam ben, sever misiniz siz? Kendimi size kanıtlasam ne olacak ki, bu sefer sizi "babam" gibi seveceğim, ana, zaten bunu yapmaya çalışıyorsunuz değil mi? Her şeyi sorguluyorum, çok fazla sorguluyorum, ondan mı hasta dediniz bugün bana, ablam ve eniştem ile geldiğimde? Neyim ben hocam, kimim anlamıyorum. Nasıl bir mahlukum böyle? Kendimi bulmaya çalışıyorum, evet kendimi bulmaya çalışıyorum, çünkü beni 5 yaşıma döndürdünüz galiba, bilmiyorum veya çocukluğuma, siz travmamı keşfettiniz zaten değil mi, "masturbasyon"du, 5 yaşında yaptığımı sandığım masturbasyon, o kadar saftım ki onu "masturbasyon" sandım, size geldiğimde "masturbasyon" bile demedim o yüzden, değil mi hocam? Şu an çocuk gibiyim, her şeyi sorguluyorum, soruyorum değil mi hocam, bir an bedenimi unutsam. Babamdan korkmuyorum, babamın beni sevmemesinden korkuyorum ki sevmiyor. Ben ilahiyata gidince bana iyi davranmaya başladı o zamana kadar hep abuk subuk davranıyordu. İlk defa yüzüme o zaman güldü belki de. Ulan her şey Ahmet'e bağlanıyor Allah kahretsin, babasının cebinden para mı alıyordu, para mı çalıyordu, hatırlamıyorum tam, "ne yapıyorsun" dedim, bir şey olmaz dedi, sen de alsana. Sonra babamın cebinden para çalmaya başladım hep, gizli gizli para çalıyordum babamın cebinden, sonra uyuyakalmışım oturma odasında, geldi "hırsız! uyan! hırsız! kalk seni karakola götüreceğim!" bilmem ne dedi. O kadar üzüldüm, o kadar korktum ki. Babamla hatırladığım bir tane iyi anım yok hocam, bi' ara bi' bisiklet almıştı bana çok sevinmiştim onu hatırlıyorum, babamla hiç vakit geçirmedik ki biz, baba oğul olmadık. Şu anda geçirmiyoruz bu arada, ilaçlar benim kafamı aldı götürdü, o yüzden de dükkana gitmek istemedim, hiçbir şey düşünemiyorum, hatırlayamıyorum ki. Beynim uyuşmuş gibi.  Siz dediniz ama unuttum ben onu. Bilmiyorum, yine babamdan nefret etmeye başladım zaten. Ahmet hasta etmiş galiba hocam beni, her şeyi onun yüzünden yaptım, o gösterdi bana, yaptığım şeylerin ne olduğunu bile bilmiyordum ama yaptım, "sadist" kişilik derken bunu mu diyordunuz, bastırıldığım için sadist olmuşum biraz. Mehmet'i dövmüştüm mesela, o çok masumdu, evet, sessiz sakindi o yüzden onu dövmüştüm, ağzını burnunu kırmıştım, sonra Uğur vardı abisi, geldi o da beni dövdü, çelme taktı yere düştüm. Sonra Halil vardı, o da beni iyi bir dövdü, zaten pek normal bi' çocuk değildi. Abdullah ve Muhammed de izlediler, ben de onlar arkadaşım, bana yardım ederler sanmıştım. Ondan laf atmışım ona herhalde. Sevgi görmediğim için ergenlikle beraber sadist olmuşum, ortaokulda iyice çığırımdan çıkmıştım, herkesle kavga ediyordum, herkese zulüm ediyordum, Maide diye bir kız vardı, sürekli gülüyordu, delirtiyordu beni gülmesi, dişlekti galiba biraz da, çıldırtıyordu beni, sürekli gülüyordu. Enes ile yeniden muhabbet, sevgi içerisinde olduğumuzu düşününce koşup barışasım geliyor, babam yerine koymuşum herhalde. Fikirlerin biri gidiyor biri geliyor, yemek yemeyi unutuyorum hocam, yemek yemeyi, uyumayı unutuyorum, Allah bilir ne zamandır uyumuyorum, ne zamandır yemek yemiyorum. Ana?? Ben 12'de kalkacağım desem saat kurmadan uyanırım değil mi hocam, saklambaç oynarken, gözlerimi yumduğumda insanların nereye gittiğini hissediyordum, "bana bakıyorsun" sen diyorlardı ya da hissetmiyordum gerçekten bakıyordum, kendimi masum olarak görüyorum. Siz de bana bunu göstermek istiyorsunuz herhalde, masum değilsin, kendine acıma he? Ben tam tersi suçlu olduğum için kendime acıyorum hocam, vay halime diyorum çünkü, bütün hayatım "günah" ama sebebi ben değilim ya da kendimi öyle kandırıyorum. Dönüp dönüp aynı şeyleri tekrar ediyorum, göremiyorum, düşünemiyorum. Takmışım, takıntılarımı mı göstereceksiniz hocam bana, bu yüzden "eşcinsel" gibi hissettin diye? Çok fena suçluluk hissetmeye başladım yine hocam, çok fena!



Hocam ben kafamda ne kurarsam kendimi ona inandırıyorum. Ben kötü bir insanım diyorum, ona inanıyorum. İnsanlar bana bir şey diyor ona inanıyorum ve öyle olmaya çalışıyorum. Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum. O yüzden size yazarken de bi' cümle yazıyorum, yok diyorum, benim anlatmak istediğim bu değil, siliyorum. Konudan konuya atlıyorum, kafamdaki sesi dinlemezsem bi' 40-50 satır yazıyorum...  Aynı anda her şeyi düşünüyorum hocam, bu yazıyı yazarken noktalama işaretlerini düşünüyorum, her şeyi alelacele yapıyorum, çok hızlı konuşuyorum, birini dinlerken kafamdan binbir şey geçiyor, oradan kopuyorum...  Ama bunları gizlemek istiyorum anladığım kadarıyla, çünkü sitede okb ile ilgili bir şey okuyorum; yok, ben böyle değilim diyorum. Yazılanlar benle örtüşmüyor. Sizin de sürekli beni yanlış anlamanızdan korkuyorum, acaba yanlış mı anlıyor diyorum, acaba olmuyor mu? Kafayı yiyorum hocam artık, düşünüyorum, düşünüyorum sorun ne bulamıyorum... Sorun yok diyorum sonra, düşünmeyi bırakıyorum, normal bi' insan oluyorum. Bazen kendime bakıyorum hiçbir sorun yok, sonra bir şeylere moralim bozuluyor, hayattan kopuyorum, kafamın içindeki sesleri dinliyorum sadece, kafamın içinde yaşamaya başlıyorum. Şu an canım çok sıkkın ama şöyle bi' silkelensem, hadi desem kendime hiçbir sıkıntı kalmıyor... Anlık değişimler yaşıyorum hocam, periyotlardan bahsetmiyorum. 6 ay çok iyiydim, 6 ay kötüyüm demiyorum, bi' bakıyorum kendime, çok iyiyim; bir bakıyorum, çok kötüyüm... Galiba sürekli kendime "mutlu musun" diye soruyorum. Ben obsesif falan değilim herhalde hocam diye başlamıştım, obsesifim veyahut da hocam ama ilerlememiş, neden ilerlememiş derseniz, sadece biz kabuğumuzda büyümüşüz, babam İslam'ı hiç dışarı çıkmamak zannetmiş, senelerce annemi de eve kapatmış tabir-i caizse, "hiç dışarı çıkmayacaksın" demiş, eve su bile söylemeyeceksin, erkekler gelir, kapıyı açar demiş. Hocam cahilce bir İslam anlayışı bizimkisi o yüzden böyle... Annemi sindirmiş, bizi de sindirmiş babam aslında... Ama annemi sindirdiğinden bu bize de etki etmiş diye düşünmeyin,
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:37:53 ös
Her şeyi açıklıyorum hocam, her şeyi, konuşurken sizin yüz ifadenize göre düzenlerim normalde, ben çok konuştuğum için kimse ile arkadaşlık yapmıyor muymuşum hocam, ne saçma şey bu? Sinirleniyorum yine sinirleniyorum, anlayamadıkça sinirleniyorum, aslında tam tersi değil mi, benim iq'um yok denecek kadar az, o yüzden bir şeyi anlayamadığımda sinirleniyorum çocuk gibi. Çok sinirliyim, çok, çok sinirliydim aslında hep. Sinirimi içime attım, son iki, üç senedir sinirlenmemeye çalışıyorum, sinirleniyorum aklıma kötü düşünceler geliyor, herkes hakkında kötü düşünmeye başlıyorum,herkesi yargılıyorum, namaza başlamadan önce okumalar yapmıştık anne ve babamla, ben babamın gözüne girmek için yapmışım değil mi bir süre sonra, aslında bne namaza öyle başlamadım ki, Enes bana anlattı, etkilendim, bütün ibadetlerimi, okumaları babam için mi yaptım hocam? O yüzden yaptığımda iyi hissettim, yapmadığımda kötü hissettim. Enes anlattığında sadece suçluluk duygusu ile ağladım, ağladım. Sonra bana bir şeyler dedi Enes, ben de çok gaza geldim, sonra bir şeyler okuyalım mı dediler bizimkiler bir gün, iyice korkmaya başladım Allah kahretsin, okumaya başladık, bir sürü fıkıh kitabı okuduk, aslında ilmihal bizim türkçedeki karşılığıyla, sonra ibadetlerimi yapamamaya başladım, sonra kendimi bezdirdim arapça, hafızlık, namaz hepsi üst üste, sonra kendimi bezdirdim, sonra 2 sene boyunca, niyeyse sayıları söylerken hiç emin olamıyorum. 10 11 her neyse diyorsunuz, sayılardan emin olamıyorum, yazarken de hep 2-3 yazasım geliyor 4 5 sürekli sayı, sayıyorum değil mi her şeyi, her şeyi sayıyorum. Ondan namaz kılarken kıldığım rekatı hiç unutmuyordum, sorgulayınca kendi kendine beynim diyordu 2. rekattasın diye veya anaa size anlattığım her şeyi unuttum değil mi, şimdi de sökülme oldu, gizliyorum her şeyi sizden gizliyorum. İlişkiye girdiğimi hatırlamıyorum ama yinde. Ben 14 yaşlarımda eşcinselliği okuyunca "eşcinselim" zannettim değil mi Allah kahretsin, çünkü hiçbir "cinsel" bilgim yoktu, müslüman bir çevrede yetişmiştim, babam çekinikti, hiçbir şeyi anlatmadı bana, ben hep masturbasyon yapıyordum aslında galiba, annem de beni yakaladı, ondan bir gün dediki cehennemde yanarsın masturbasyon yaparsan ya da öyle mi bilmiyorum duş al her zaman dedi duş al, Allah kahretsin! Korktuğum başıma geliyor. Sonra ben yaptıktan sonra duş almaya başladım önce, masturbasyon bağımlısı olmuşum aslında, ne olduğumu bile bilmiyordum, sonra bir  yerde eşcinsellik muhabbetleri oldu, ben eşcinselliği gerçekten öğrendikten sonra, benim de kafamda 14 yaşımda okuduklarımdan kalmıştı? Ama yok ya 14 yaşımda eşcinselliği okumadım ki çok sonra okudum, o yaşlarda okb, okbb falan okuyordum, mavi renginden korkuyorum, beyaz renginden korkuyorum. Yani ama böyle değil, mesela şu an bu mail sayfası beyaz, korkmuyorum bundan, yani böyle manzara gibi bir şey olunca, bir oyun oynuyorduk küçükken o aklımda kalmış özellikle, o oyuna girince korkuyordum, ana o  oyun arabalıydı çok hızlı gidince oradan da düşecek gibi oluyordum ondan korkuyordum, araba oyunları oynamıyordum hatta araba oyunu oynarken bile düşecek gibi oluyordum, uçan arabalı diziler filmler izleyince korkuyordum, arabadan mı korkuyorum hocam ben? Arabadan korktuğum için mi habire bir şeyler okuyordum metrobüsle okula giderken? Anasını satayım ya!

Hastalık hastası olmuşum hocam ben ama neden olmuşum? İlgi çekmek için değil mi? İlgi çekmeye sevilmeye çalışıyormuşum, kendi kendimi şekilden şekile sokmuşum? Ama bir süre sonra söylediğim yalana kendimde mi inandım? Nasıl bir şey ki bu, çünkü eşcinsel olmak istemiyordum artık, iğreniyordum, eşcinsel olmaktan. Eşcinsel değilim ki ben, eşcinsellik kelimesini açık açık yaz dediniz bana, beni kendimle çeliştirip eşcinsel olduğumu kabul ettirmekle ettirmemek arasında oynuyorsunuz, hipnoz gibi bir şey yaptınız değil mi, beni kimse anlamıyor. Ailemle ilgili bir şeylerde attınız bana, ailemden de şüphe ettim onlara bağırdım çağırdım, bir şeyler yaptım. "Sende garip bi çocuktun demişti babam", babamdan nefret etmişim bana yaptıklarından dolayı, sonra Enes'i o kadar sevmişim ki babam yerine mi koymuşum anlamıyorum! Bana deli olduğumu kanıtlamaya çalışıyorsunuz aslında? Deliyim değil mi, Allah kahretsin. Deliyim aslında, bugün seansta davrandığım gibiyim ama gizliyorum. Veya "kişilik bölünmesi" yaşamışım.  Bir Arap Furkan var, Bi Türk Furkan. Ailemle konuşuyordunuz değil mi en başından beri Allah kahretsin, beraber oynadınız bu oyunu?! Şizofren olmuşum bile ben?

Anaaaa ben kendi özgüvenimi toplayıp erkek olmuşum, aslında size bunu yazdım sildim galiba, babam erkeksi olmadığı için sonra ben kendimi babama benzetip kadınsılaşmış mıyım, ben kendi kendime erkek olmuşum zaten, babam beni sevmediği için başkalarını örnek almışım, Tufan Eniştemi babam gibi görüyorum değil mi, o yüzden sürekli 5 yaş 5 yaş 5 yaş diyorum çünkü 5 yaşında evlendi onlar, sayıları kafamda tekrarlıyorum değil mi sürekli, o yüzden günleri, ayları her şeyi unuttum, zaman algım yok oldu. Zaman algım olmadığında böyle olacakmış gibi hissediyorum, zaten zaman algım yok, zamanı algılayamıyorum, zamanın nasıl geçtiğini algılayamıyorum? "ZAMANIN NASIL GEÇTİĞİNİ ALGILAYAMIYORUM"

Biri beni izliyor, herkes beni izliyor, eşcinsel olduğumu anlayacaklar, eşcinsel olmaktan korkuyorum, eşcinselim ben?! Yazı yazarken bile kendimi kandırıyorum, kendimi kandırıyorum, beni kandırdılar, beni kandırıyorlar, kandırdı. Yine kandırdı, beni kandırdı, Ahmet beni kandırdı, ben yapmadım, ben yapmak istemedim, sürtündü bana ama aynı yaştaydık ben de suçluydum işte, kabul ettim ben de hangisi gerçek Allah kahretsin hangisi gerçek anlamıyorum ki Ahmetlerin evindeydik bilgisayardan bir şey açtı evet bir şey açtı doğru bir şey açtı evet evet açtı açtı pornoydu işte o daha o zaman ğporno olduğunu bile bilmiyordum izlemeye başladık ama öncesinde sikini gösterid galiba şeyini gösterdi bana eşcinsel olmaktan korktum ben eşcinsel olamktan korktum eşcinselim eşcinselim eşcinselim eşcinselim dur yapma dur artık değilim eşcinsel ben değilim ben yapmadım ben yapmadımm vallahi ben yapmadım yapmadım ben alt benlik evet ben yapmadım yapmadım yapmıyorum hayır üstüme çıkıyor dokunduruyor bana yok bana dokunurmuyor be  nona dokunduruyorum üstündeyim onunüstüne çıkıyorum koltuktayız ahmetlerin evindeyiz koltuğun üzerinde ahmetlerin evindeyiz koltuğun üzerinde aghmetlerin evindeyiz ahmetlerin evindeyiz çık oradan allahın belası düşünce çık çık çık! ççık oradan lütfen çık ben yapmadım gerçekten ben yapmadım neyi abartıyorum abartıyor diyorlar?_ beni yapmadım, yaptıüımı kabul etmiyorum Ahmete sürtündüm sürtünereke boşaldım ama kıyafetlerimiz vardı evet vardı vardı vallahi vardı kıyafetlerimiz vardı ben ona sürtündüm ama yatakta sürtünnmedim doğru koltuk gibi bir şeydeydik koltuk gibi birşeyde sürtündüm ben yapmadım! tanrı manrı nie dedi Hüsein Hoca ben yapmadım! ben yapmadım! eşcinsel olmak istemiyprum artık! ben yapmadım kabullen Furkan sen yapmadım eşcinsel değilsin, hayır eşcinselim nben yapmadım?! ben yapmadım? gözlerim kapalı yazıyorum durdurmamak için kendimi ne düşünürsem yazıyor muyum şu anda ne düşünürsem yazıyor muyum

korkuyorum korkuyorum, sus diyor beynim, yine korkuyorum, gelecek mi hayır gelmeyecek ne oluyor böyle bunlar ne sus suss öğrenecekler senin yaptığını öğrenecekler sen yaptın sen yaptın Ahmet'e sen sürtündün, ama bilmiyordun,porno açtı o zaman porno olduğunu bile bilmiyordun, o kadar çok düşündüm ki bunu hangisi doğru yanhisi yanlış hatırlayamıyorum porno açmıştı evet porno açtı ama ben ğorno olduğunu bilmiyordum sonradan öğrend,m ama masum olduğumu kabul edemiyorum, masum olduğumu kabul edemiyorum, masum değilim, çıkıp gidebilirdim o evden ama bilmiyordum ki bilmiyordum delireceğim düşünmeden yazmam lazım ama yazamıyorum beynim sus diyor beynim sus diyor gelecek herhalde eşcinsellikten kurtulmayı o kadar takıntı haline getirdim ki yapmamam sitelere girdim siteler eşcinsel siteler mi? hayır sitelere girdim ya önce bi' msn açtım, msn, ben yaptım kendim yaptım, msn açtım, msn, hatırlasana msn açtım, tokmakçı demişti Enes, anlamamıştım o zaman, ne diyor, ne diyor, eşcinsellikten kurtulmam lazım, yazmam lazım, yazarsam eşcinsellikten kurtulacağım, ??- eşcinsel değilim ki ben, gördüm ya kadınlara karşı hissediyorum duygularım var ama nasıl nasıl nasıl? hangisi doğru hangisi gerçek hangisi yanlış John nash? John nash geldi aklıma, kaç kişi konuşuyor, this body this body holding me? Tol-Parabola, neyi kanıtlamaya çalışıyorum, ne luyor!!!!!!!!!

Msn açtım, msn açtım, nasıldı o nasıl başladı, Allah kahretsin yine Ahmet, Ahmet dedi ki ben chat sitelerinden kızlarla yazışıyorum, onlarla buluşuyorum mu dedi? öyle bir şey dedi, neydi o hatırlamıyorum Allah kahretsin neydi, neydi, tam hatırlamyorum, Ahmet chat sitelerine giriyormuş bana onu söyledi ama anımsamıyorum ben mi girmek istedim, yok ben girmedim ki beraber internet cafede miydik? Yok gerçekten hatırlamıyorum, ne olduğunu hatırlamıyorum, bütün ailemden şüphe ettim, onlar da benim eşcinsel olduğumu biliyor ama saklıyorlar benden dedim, bana ona göre davranıyorlar ya da ilacın etkisi ile öyle diyorum, ailem beni sevmiyor, ailem benden nefret ediyo, ailemden kaçıyorum, ailemden kaçıyorum, ailemden kaçıyorum. Ailemden kaçıyorum dedi, dışardan hep kendini izliyordu, Tanrı mısın sen dedi kendi kendine sonra ne oldu bilmiyordu yine düşünceler kayboldu, geldii, sakince geldi, sus dedi, gitar falan demişti, gitar çaldığım için suçlılık m hissettim? geömiştşteki bütün günahlarım için suçluluk hissettim, online öyle mi? Online oyunlar, gitar çalmak, sigara içmek öle mi? Anlamıyorum suçluyu miğrencim, kafayı yedim, delirdim, susun, lütfen susun, eşcinsel değilsem  ne o zaman, üniversiteye gitmek istemedim mi? Üniversiteye gitmek istememek için, bahane mi buldum kendime? Yunus'u mu bahane ettim ama korkuyordum üniversiteye gitmekten korkuyordum eşcinsel olduğum anlaşılacaktı hep yunusa baktığım anlaşılacaktı yunusa aşık olduğum anlaşılacaktı yunusa aşık mıydım? yunusa aşık mıyım değil miyim bilmiyorum, şizofren olduğumu sandım, sordum babama, bama sordum, yunusun özelliklerini anlattı, kilolu dedi, kilolu, hoşuma gitti kilolu deyince eşcinsellikten kurtulduysam neden kilolu desin,  yok, eşcinsellikten kurtulduysam neden kilolu deyince hoşlanayaım, s"penisimde" bir şey hissettim, öyle deyince, penisim alarm veriyor sanki bazen, ne oluyor bilmiyorum, sik sok bir şey, kendi kendimi eşcinsel yaptım? Ahmetleeilişkie girdiğimi düşündüm, ahmetle ilişkiye girdiğimi düşündüm ama kıyafetlerimiz üzerimizdeydi, kendime inanmıyorum inanmıyorum olmuyor inanamıyorum, gözümün önüne getireceğim o zaman, evdeydik onların evindeydik, ne oldu böyle bilmiyorum, nerden geldik buraya, flashback, düşündüklerimi söylüyorum, düşündüklerimi söylüyorum, bütün düşündüklerimi, yalan söylemekten korkuyorum, o yüzden hiçbir şeyden emin olamıyorum, konuşlmayı bıraktım, düşünmem gerekiyor, düşünmem gerekiyor, biri bir şey sorduğunda düşünmem gerekiyor, Türk Kahvesi içtin mi diye soruyor eniştem, düşünmem gerekiyor, içtim gibi hatırlıyorum ama ya içmediysem, ya içmediysem yalan söyleyeceğim, yalan söylemek istemiyorum, yalan söylemek istemiyorum, ben gördüm, ben okudum da öğrendim anasını satayım be nokudum da öğrendim, yine beni takdir etmiyorlar, yine beni takdir etmiyorlar, beni kabullenmiyorlar, beni istemiyorlar, beni sevmiyorlar, anlamıyorum, çocuk gibi miyim, çocuklarla mı yarışıyorum, neden böyle, daha önce böyle miydi, ilahiyata girdi, ilahiyata girem lazım, babam gelmedi eve gelmedi, babamla hiç vakit geçirmedik, babamla hiç güzel anım yok, babam beni sevmedi, sevse benle vakit geçirirdi, hiç yanıma gelmedi, aylarca odama kapandım hiç yanıma gelmed, ilk sorduğu şey, dışarda kendimi kontrol ediyorum, yalan söylememye çalışıyorum, bazen utanıyorum, evet utanıyorum, şuraya gittin mi diyor utanıyorum,  bir kitap kitap kita, islam Ansiklopedisi diyor hoca, onun anlamıyorum, gözümün önüne geliyor kitap ama okdum mu okumadım mı bilmiyorum, emin olamıyorum,i yalan söylememek için düşünüyorum?







Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:39:15 ös
yalan söylememek için mi düşünüyorum, ne istersem onu ooluyorum, aşağılık kopompleksi hep masturbasyon yaptığım için aşağılık kompleksine mi kapılmışım? evet, ben de böyle şeyler okumuştum, her şeyin sebebi masturbasyon, inşaatta yaptım ama yapmadım o masturbasyon değildi ki oynadım galiba sünnet falan dedi allah kahretsin sünnet dwedi televizyonda sünnet dedi sünnet dedi sünnet dedi sünnet dedi sünnet diyor,, sünnet sünnet sünneti her şeyden şüpheleniyorum, şüphelendim Hüseyin Hocadada şüphelendim, eleştirmeyin beni artık, eleştirilmek istemiyorumi çok mu kibirliyim ben ondan mı, evet kibirliyim galiba, hatırlamıyorum, noldu hatırlamıyorum, kibir  mi yaptım, Allah kahretsin,okduk oduk okuduk babamlarla okuduk, babam namaz kılanları eleştiriyordu evde süreklisürekli eleştiriyordu babam namaz kılanları evde, biz okurken bile hiçbir şeyi kabul etmiyordu, beraber okuyorduk, beraber okuyorduk, kitaplar fıkıh ilmihal namaz en önemlisi diyordu, namaz en önemlisi namaz namaz namaz, namazımı güzel kılmayınca kendimden mi şüphe ediyorum, ama namaz kılmak istiyorum ben Allah var biliyorum, Allah Allah Allah, obsesyon, Allah'a inanmıyor muyum? Sorgulamamam lazım? Sorgulamıştım ben, hayır sorgulamadım, Allah'ın var olduğunu sorgulamadım çünküama ben zaten okumuştum, sosyalizmi okudumi komunizmi okudum, her şeyi okudum, bir sürü müzik grubunun haatını okduum, biyografisini okudum, her şeyi okudum, okumayı seviyorum, kibir olur, nasıl? Bir şeyim olmadığına inanmıyorum, deliriyorum, inanmıyorum, kontrol kontrol mü ediyorum, her şeyi kontrol mü etmek istiyorum, kimse beni üzmesin istiyorum, o zaman kız gibiyim ben, kimse beni üzmemeli

eleştirilmekten o kadar korkuyorum ki, beni eleştirmeyecek insanı arıyorum, her ortama girdiğimde, düşünmüyorum yazıyorum, düşünmüyorum, yazarsam kurtulacaksın dediği için yazıyorum ama, e eşcinsel değilsem neden yazıyorum, eşcinselsem nasıl yani, ne yazıyorum ne oluyor, allah kahretsin ne oluyor! ilaçların etkisi bitecek mi, ben normaldim, şizofren gibi oldum, ondan şüphe ettim Hüseyin Hocadan kendime yazıyorsam bunu niye belirttim, beni sevsin istiyorum, beni sevsin, benden nefret etmesin istiyorum çünkü, şüphe ediyorum derken onu dememiştim, açıklamak istiyorum, her şeyi açıklamak istiyorum, bugün neler oldu öyle hatırlamıyorum, dışardan kendimi izledim evet şimdi hatırladım Cem aynı benim gibiydi, her gelene gidene bakıyorum, ben de fark etmiştim, Eniştemle otururken hatırlasana yoldan bir insan geçiyor, bakıyorum, herkese bakıyorum, beni tanıyan biri olacağından korkuyorum değil mi, beni tanıyan biri olacağından korkuyorum, beni tanıyacaklar, beni tanıyacaklar, beni tanıyacaklar, eşcinsel olduğumu bilecekler, eşcinselim ben, eşcinsel olduğumu biliyorlar, herkes biliyor, bu yüzden mi her geçen insana bakıyorum, insanlardan korkuyorum, hepsinden korkuyorum, ne oluyor, hepsinden korkuyorum, korkuyorum Allah kahretsin!

Roman gibi yazmak istiyorum ama yazmıyorum, yazamıyorum çünkü yazarsam çalar kendisi basar Hüseyin Hoca?! Böyle mi düşünüyorum gerçekte, bastırmaya mı çalışıyorum bütün bunları, içim mi fesat benim, kötü müyüm, niye böyle saçma salak düşünüyorum hep, korkuyorum, korktum, bana mail attı biri "yaptıklarını biliyorum dedi" korktum, o psikoloğa gittik kadın psikolog zühre zühre hanıma gittik koymamam lazım işaretleri ki düşünmeyeyim evet psikoloğa gittim kadın psikoloğa zühre hanıma kendimden bile şüphe mi ediyorum, ana manyağım ben diyorum manyağım çünkü 5 yaşında masturbasyon yaptım ama masturbasyon yapmadım ki elledim oynadım yaptım mı yoksa? "Çocukluk masturbasyonu" allah kahretsin, okumuştum bunu, zühre hanıma gittikten sonra zühre hanıma gittikten sonra zühre hanım zühre zühre zühre zühre zühre zühre ilaçlar, kimler nasıllar, ne, neden sarılıyorum, erkeklere sarılmaktan korkuyorum, eşcinselim sanacaklar, eşcinsel olduğumu düşünecekler, bana dokunulsun istemiyorum, dokunduklarında korkuyorum, bana dokunmayın, dokunma dokunma dokunma dokunmasana dokunma, dokunma, biri bana dokunmuş niye hatırlayamıyorum dokunmayın bana doknuma dokunma dokunma dokunma


Biri dokunmuştu ona, kim olduğunu hatırlayamıyordu, kendime acıyorum, ayna karşısında ağlıyorum, hiç kimse beni sevmiyor, ailem ben sevmiyor, hep küfrediyorum, evdeyken hepküfrediyorum ama bu küfürleri nereden öğrendiö ki hep ben manyakmışım gibi dacvrandılar, neden bilmiyorum, ben manyakmışım gibi davrandılar, babam takip ettti beni bayağı bi takip etti vaktini hatırlamıyorum hatırlayamıyorum baağı bi takip etti, bir süre, bir süre işte allah kahretsin tam hatırlamıyorum ki kaç gün, aylarca diyorum inanmyorlar,sigara içmeye başladığım dönemlerdi işte, hep takip ediyordu, hep takip ediyordu, Enes'te gördü, şey doğru da yöntem yanlışi falan dedi şizofren değilim, Enes sanrı değil, lütfen olmasın, kimse sanrı olmasın, delirmek istemiyorum, delirmekten niye korkuyorum, delirmekten korkmuyorum, şizofren olarak yaşamaktan korkuyorum,şizofren olarak yaşamaktan korkuyorum, şizofrenşizofren şizofren şizofren,? Şizofrenim işte.


Beni suçladılar hep, halbuki ben sevgi ile öğretilince İslam oldum, küçükkende olabilirdim, beni yönlendirmediler, bütün vaktim boşa gitti, çok daha bilgili olabilirdim, bu yaşta neler neler okuyabilirdim, ne yapacağımı bilmiyorum, ne yapacğaımı bilmiyorum, düşünmek istiyorum, düşünelim, düşün düşün düşün, düşünme yap, düşünmeyip yapmam gerekiyor evet onu anlamıştım, kendim bile yapmadım ben "döller kaçtı" kendisi, bunu yüz kere yazdım belki, unutuyorum, kollarım ağrıyor yazmaktan kollarım ağrıyor, her şey hemen olup bitsin istiyorum, bir hedef koyuyorum ve onu gerçekleştirmek istiyorum, hemen gerçekleştirip bir diğerine geçmem lazım, bir diğerine geçmem lazım, çok abarttım çalışmayı çok abarttım ondan böyle oldu yine kafayı yedim eşcinsel hisler bastı kafamı çok abarttım, 3 ayda o kadar ezber yapılır mı, her şeyi doğru yapmaya çalışıyorum, her şeyi doğru yapmalıyım, her şeyi doğru yapmalıyım, en güzelini ben yapmalıyım, evet, en güzelini ben yapmalıyım, çünkü babam memnun olmayacak yine benden, babam yine beni sevmeyecek, Allah kahretsin babam beni sevmiyor! Neden sevmiyor babam beni, neden ilgilenmiyor benle, neden sevmiyor, babamı ben de sevemiyorum artık, ben de onu sevemiyorum, sevemiyorum, hayır, sevemiyorum. Delirmişim, sevilmek için delirmişim, sevilmediğim hiçbir yerde olmak istemiyorum ama nasıl, Yunus'u sevdim, Yunusla arkadaşlığımı bitirdim ama Yunusla arkadaşlığımı ben bitirdim ama eşcinsel olmaktan korktum, eşcinsel hislerim olduğu için bitirdim, eşcinselleşmişti, eşcinsel olmaktan korkuyorum, galiba galiba galiba, hiçbir şeyden emin olamıyorum, kendimden emin olamıyorum, KENDİMİ SEVMİYORUM ALLAH KAHRETSİN KENDİMDEN O KADAR NEFRET EDİYORUM Kİ KİMSEYİ SEVEMİYORUM SONRA BİRİNİ SEVİYORUM ARKADAŞ OLARAK SONRA SAÇMA SAPAN HİSLER DUYUYORUM, O KADAR SEVİYORUM Kİ, ENESİ ÖZLÜYORUM, ENESİ NİYE ÖZLÜYORUM Kİ EŞCİNSEL DEĞİLSEM, Enes'e karşı eşcinsel hislerim hiç olmadı, ama ona karşı düşünmedim, çünkü enesi 6 yaşından beri tanıyorum ama o benim hoşlanacağım tip değildi ama eşcinsel olduğumu çözdüğümü zannettiğim de çözmedik mi? çözmedik, çözdük mü, çözdüğümüze inandırdı Hüseyin Hoca, yok, çözdük ya, çözdük, ben eşcinsel değilim, Ben neyim, masum muyum, suçlu muyum? Sokaklarda dolanmam,  eve gelmemem, içki içmem, sigara içmem, bunlar benim suçum mu? Cinsellikten korkuyorum, cinsellikten korkuyorum, içki içtiğimi yazmaktan korkmadım, çünkü içmedim aslında yani denedim birkaç kez, ama bağımlısı olmadım, bir şeyleri bastırıyorum, küfür, küretmek istemiyorum, eve kapandım yine, küfür ettim, o oyunda herkese küfür ettim, lol oynadığımı söylemekten çekiniyorum, her şeyi gizliyorum. Ana her şeyi gizledim, cool gözükmeye çalışıyorum, çekiniyorum, kibirli olmak istemiyorum, kibirli miyim ben, babam, ablam, evdekiler televizyon izlerken bile birilerini eleştiriyordu, suçsuz olmak istiyorum, o yüzden dılşarı çıktığımda herkes gözüme takılıyordu, herkese bi kusur buluyordum, herkes beni eleştirecek, herkes ben eleştirecek dışardaki herkes de beni eleştirecek kötü gözüküyorum kendimi saklayamazsam herkes beni eleştirecek mutlu olmadığımda dışarı çıkmak istemiyorum Yumni'deki neydi o zaman, Yumni'deki yumni, iş hanı, kitap hani kitap evet hatırladım kitap oraya girdim o hangi mağazaydı hatırlamıyorum ismini girdim gittim, unuttum gittim, hiçbir şeyi hatırlamıyorum,yönleri unuttumyönler, ne denirse inandım, yönler, yönler, yönler, yönler, biliyorum yolubiliyordum da, yolu biliyorum, yolu bilmiyor gibi söyledi bana ama Allah kahretsin biliyorum, yolu biliyordum, anlatamadım tarif edemedim, bilmiyorum tarif edemedim, ya da edememiş gibi hissettim, konuşamıyorum, dışarda konuşamıyorum, konuşmaktan korkuyorum, yabancı birisinin yanında konuşmaktan korkuyorum, Arapça konulşunca rahat rahat konuşuyorum ama evet düşünmüyorum çünkü kendimi kontrol etmiyorum, içimden geldfiği gibi konuşuyorum, nasıl yani,,  nasıl anlamadım, delirdim, bugün metroda bi oraya bi buraya gittim yönümü keşfedemedim, bulamadjm, çekindim, utandım, nasıl yönleri anlayamıyorum jhangisi hangi yön çekiniyorum bakmay, ezberliyorum onu da galiba, girişler çıkışlar karışıyor, marmaray metrobüs ana sosyal oldum sandım da sosyal mosyal olmadım, ne sosyali eve kapatmak,sosyal olmadığımı söylemye çekiniyorum, asosyali m ben, asosyalim,  çünkü doşarda hata yapmaktan korkuyorum, o yüzden asosyalim, bir yerde kitap okurkenherkes beni izliyor gibi geliyor, asosyalim,asosyal,asosyal, ben dinlemedim imseyi,dinlemedim sadece duydum babam yine benim hakkımda kötü birşeyler diyordu, arkamdan konuşuyordu babam, kabul etmedi babam kabul etmedi, ahmet bana para çal demişti, ya da ben her şeyi ahmetin üzerine yıkıyorum, hayır, ahmet babasının cebinden para çaldı, napıyoprsun dfedim? napıyorsun sen yapmıyor musun dedi? ben de ypamaya başladım, babamın cebinden para çalmaya başladım, sonra Allah kahretisn, sonra babam bana güvenmemeye başladı, diyorum diyorum reddediyor salak herif, çıldıracağım şimdi, ne yapsam beni kusurlu buldu, memnuninyetsiz yüz ifadeleri takındı, anlatıyorum anlıyor gibi dedi arkamdan eniştelerime falan, salak herif ya! Allah kahretsin, Tufgan eniştem kadar beni sevseydi bari!!beni eniştemdfen az seviyor resme o mailden çok korktum mailden çok korktm mail beni takip e diyoarlardı, dışarı çıkamazdım artık, bni takip ediyorlardı, benim eşşcinsel oldupğğumu anlayackalardı, beni ttakip ediyorlardı, Allah kahretin, ne,kız gibiyim aynı ben, kız gibiyim, kız gibiyim, kız gibiyim:?!



Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:39:56 ös
suçsuz olduğumu kabul etmek istemiyorum, çünkü suçsuz biriymişim gibi davranmadılar, hep her şeyin suçlusu bendim bu ailede, okulda da öyleydi, ortaokulda da öyleydi bizim kırmadığımız kapı kolunu bile, bize söylediler, müdür odasına çağırıldık, yine haksızlığa uğradık Allah kahretisn, hayatım boyunca haksızlığa uğradım, haksızlık haksızlık haksızlık, artık biri beni sevsin, bana değer versin Allah kahretsin, biri beni sevsin, bana değer versin, geri zekalı!

Ben de çok korumacı ooldum değil mi, sevdiğim insanları, ablalarımın beni sevdiği gibi seviyorum, o yüzden kız gibi hissediyorum, ablam sümeyye ablam bana nasıl sahip çıktıysa ben de insanlara öyle sahip çıkıyorum iyi de çok saçma bana sahip çıktığını Sümeyye Ablam söyledi, Ağır obsesifim değil mi ben, çok ağır obsesifim işte, obsesifsin dediniz, kabullenmedim, ortada bir şey yok ki, eski seansları unuttum ilaç içince, yazarsan kurtulursun demiştiniz sonra, yazmaya başladım, göndermek istemiyordum ama otomatik göndere basıyormuşum, beynimi şartladım, "eşcinsel değilim, hiçbir şeyim yok" sadece sevilmek istiyorum ama çok saçma, salak gibiyim, hangisi ilaçların etkisi, normalde de baktığım yerde kalıyor muyum, ne oluyor, roman mı yazmak istemiştim, evet roman yazmayı hep çok istedim ama roman yazamadım, yazamazdım çünkü ben, beceremezdim ki, kolay mıydı öyle roman yazmak, kendimi aşağılıyorum hep, hep aşağılıyorum. Bir kerede Fatih'teki çarşambadaki evde yataktaevet yatakta soyunmuştum atıyordum, niye soyunuk yatıyordum ki çok saçmasoyunuk yatıyordum,soyunuk, soyunuk, sonra annem geldi,, bir şey istiyor musun diye sordu, gitsin istedim galiba gitsin istedimbeni öyle görmesin,anaa, sünnet olduktan hemen sonraydı o, sünnet ya yeni olacaktım, ya da olmuştum, olacaktım, ya yein olmuştum, ya da kısa süre olacaktım, evet dur, takip ediyorum, ben hakikaten berbat bir insanım, allah kahretsin, normalde herkese yalan söylüyorum değil mi, emin değilim, yok yalan söylemiyorum, sadece emin olamıyorum yapıp yapmadığımdan, yalnızızın birazını okudum,, ama ben bir sürü kitap olkudum. George Orwell okudu, bütün romanlarını nerdeyse, isimlerini hatırlayamıyorum Allah kahretsin, Huxley okudum, sosyolog sosyolojinin babası, isimler, kitap isimleri, kitapçılarda gezdim, bazen hangisinin ismi olduğıuunu hatırlayamıyorum, Allah kahretsin onu diiyorum, Ahmet Hmadi Tanpınar okudum bir sürü,Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, okudum ya,roman okudum,roman okumyı seviyorum, yoksa kendimi mi kandırıyorum, off


İçeriye girdi, etrafa bakındı, lanet insanlar yine etrafını sarmıştı. Artık zorunlu olduğu için hiçbir şey yapmak istemediğini düşündü.  İçindeki heves kırılınca yine her şeyi zorunluluktan yapmaya başladığını anladı. Gizliyordu şu an yine, kafasındakini gizliyordu. Bunun bir hastalık olmadığını anladı, beyninin duygu bölmesinin çalışmadığını anladı. "Sağ lop mu diyorlardı ona, sol lop mu öyle bir şey diye düşündü. Duygularını anlayamıyordu insanların, duygularını anlayamadığı için her şeyden bir şey çıkarıyordu. Diğer insanlar gibi düşünmediğini anladı, kendisi farklı çalışıyordu. Ya "dahi" isem diye korkuyordu, zaten kibirliyim, daha da kibirli olacağım diye korkuyordu.

"Ters psikoloji"

Gizleniyorum aslında, obsesyonum ortaya çıktığında gizleniyorum, kötü düşünmeye başladığımda gizleniyorum. Korku


Hocam siz beni "hypeladıktan" sonra :) yani "özgüven" aşıladıktan sonra, herkesle konuşmaya başladım hocam, sarılmak istediğim insanlara sarıldım, utancımdan sevdiğim insanlara sarılamıyordum ama her sevdiğim insana da sarılamam ki... İngilizceyi öğrenmiş, konuşabilirmişim ama konuşmuyormuşum, utancımdan, hata yaparım diye konuşmuyormuşum. Enes, İngilizce biliyor hocam, bayağı iyi biliyor maşallah. "Bayağı" iyi biliyor diye özellikle belirttim hocam çünkü sizin inanmayacağınızı düşündüm ama ben başkalarını överken sakınmam, yani ben başka birisini övüyorsam, hakikaten övüyorumdur.  Ben kendimi övemediğim için insanları da övemedim bugüne kadar, sonra insanlar konusunda olanı düzelttim, herkese güzel bakmaya başladım, insanlar nasıl namaz kılıyor diye düşünmedim, insanlar nasıl davranıyor diye düşünmedim, hüküm verecek ben değildim ki hüküm Allah'ındı. Hocam size güvenemedim, bilmiyorum, bana yanlış bir şey yapmanızdan korktum, beni etkileyip imanımdan da uzaklaştırmanızdan korktum,

Annem odaya dalınca korktum, korkmadım da rahatsız oldum, çünkü pat diye dalıyor hep odaya, bi' kapıyı tıklatsa makul olur. Ama söylüyorum, bir şeyi söyleyince anlamıyor hocam, laftan anlamıyorlar ki, ben de öyle idare ediyorum onları, "odama girmeyin" diyorum yine giriyorlar, yapmayın diyorum yine yapıyorlar, mahremiyetim benim burası, anlamıyorlar ki, odamı toplayacaksam ben toplarım, niye odamı topluyorlar benim, niye camı açıyorlar, niye niye anasını satayım! Sonra sinirlenip bağırıyordum eskiden onlara, sonra bıraktım bağırmayı, ne saçma şey dedim bu... Allah, İsra Suresinde buyuruyor: "Anne babanıza üf bile demeyin", anne babama güzel davranıyorum, Allah öyle emrediyor. Size açıklamak istiyorum mesela şu an, anne babam dedi diye değil, ben kendim ilahiyatı seçtim diye açıklamak istiyorum ama bi' yandan da bakıyorum, babam tavsiye etti ondan sonra geldim. Ama öte yandan; ben seçtim, ben deyince rahatsız oluyorum sanki. Ya da bilmiyorum. Kafam o kadar karışık ki hocam, kafam deli gibi karışık, her şeyden şüphe ediyorum.  O kadar şüpheciyim ki şu anda, sizden şüphe etmiyordum hocam, öyle söyledim galiba, öyle söylemedim. Ya da söyledim mi :) Kendimden emin olamıyorum. Klinik vaka olmuşum hocam herhalde, gerçekten delirmişim, içime atmaktan delirmişim. Siz bana rahat ol dedikten sonra, insanlarla iletişime geçmeye başladım, baktım ki ben bayağı bir şey öğrenmişim İslam hakkında, hiçbir şey bilmiyorum zannediyordum. Hafızım ben, hem de Kuran'ın mealini de 3 kere hatmettim. Yaz diyorsunuz o yüzden, bana okutacaksınız değil mi? Şimdi kendimden bahsetmek istiyorum Allah affetsin, okuduğum kitapları yazmak istiyorum buraya ama kendimi size kanıtlamama gerek yok ki, bana bunu göstermek istiyorsunuz. Bilmiyorum hocam ya, okuduğum kitapları bile sırf egomu tatmin etmek için okudum galiba, kabullenmek istemiyorum. "Kitap okumam" gerek demiştim, 17 yaşlarındaydım galiba, tam hatırlamıyorum. Ne olmuş hocam bana böyle ya, öyle saçma sapan bir şey olmuşum ki, saçma sapan bir insan olmuşum. Geçmişime bakıyorum da, Allah Allah! Yazdıkça kendimi anlıyorum da böyle bi' garip olmuşum, dönem dönem yazmam lazım size kendimi daha iyi anlayayım...

10 yaşlarındaykendi, şu an oturduğumuz evde oturuyorduk hocam, Fatih'te oturuyoruz şu an, her şeyi açıklamak istiyorum değil mi? Belirtmeme gerek yok. Evet anlıyorum, "Faruk Beşer" olduğunu söylememiştim, kibir olur diye. Ben ilahiyatta öğrendiklerimle ve okuduklarımla, aileden gelen İslam'ı karıştırıyorum. Evet ama Allah Allah, sonra başka şekilde oldu. Kendimi size doğru tanımlamak istiyorum Allah kahretsin! Anlatacağım inşallah, başka birisi gibi anlatacağım:
Anlatıyorum yazıp sildim mesela, sosyal olmadığım için değil, asosyalsin diyorsunuz hocam, asosyal olmakla, yer bilmemek arasında fark var. Doğru tabir-i kullanmıyorsunuz ki! Her şeyi ben biliyorum değil mi? :D Vay anasını, öyle saçma salak bi' hal almışım ki ya... Okudum hocam, çok okudum ben, odamda şu an 100-200 tane roman var, roman okumayı seviyorum, polisiye roman okumayı seviyorum, ama bir şey yazamıyorum değil mi, çünkü kendimi açıklamak zorunda hissediyorum, sürekli araya bir şeyler giriyor, polisiye, sonra geldi. Şiir okudum bir sürü, hem internetten okumak neden bilgi sayılmasın ki, ben de öyle düşünmeye başlamıştım bir süre sonra ama insan neler neler öğreniyor. :) Kendimle çelişiyorum sürekli, sürekli kendimle çelişiyorum, bi önceki Furkan var, bi sonraki Furkan var. Bilmiyorum, nasıl olacak. Onaylanmak istiyorum sürekli, dün mesela Enesle aynı terapiye girdim ya, "bu arada parayı benden aldınız, senin terapin dediniz, ulan yine keklediniz beni ya" :D Aslında fark etmeden her şeyi babam tarafından onaylanmak için yapıyordum galiba. Ama işte garip ya öte yandan öyle yapmıyordum, çünkü ben namaz kıldım, o kadar hoşuma gitti ki, niye daha önce namaz kılmıyordum dedim. Evet anlıyorum, anlıyorum.Ama ne yapacağımı bilmiyorum, anladıkça daha çok kafam karışıyor. "Suçluluk Psikolojisini" ortadan kaldırdığınız siz ben de ilaçlara başlamadan önce, masturbasyon yapmayı bıraktım sonra ama öncesinde düşünüyordum ki "İbadetlerimi yapmam lazım yoksa yine yapacağım, ama bunu nasıl anlatayım hocam, çünkü ben, ibadetlerimi yapmaya başladıktan sonra masturbasyon yapmayı bırakmıştım, hayır öyle değil, beğenmediğim için atmadım size daha önce yazdıklarımı. "Düşünce Akışı" gibi yazmaya çalışmamın sebebi oydu değil mi, "edebi" bir şekilde yaz demediniz bana ki siz, örnek attınız. Aslında ben her şeyi yapabilirim, bana bunu kanıtlıyorsunuz ama böyle dersem kibir olur işte, ben zaten çok kibirliydim, o kibrimi öldürdüm hocam, hep korktum... Hadis var ya biliyorsunuz hocam, siz daha iyi bilirsiniz:

Annemden "sigara" istedim mesela az önce, utandım almaya bakkaldan. Çıkıp alırım aslında sorun yok da ama sigara almaya çıkıyor olsaydım, kötürüm bi' halde çıkacaktım, gizli gizli yürüyecektim sokaklarda, sigara aldığımı herkes biliyor diyecektim kendi kendime, yani galiba, bilmiyorum ki Allah'ım bilmiyorum! Ama öyle değil işte hocam, ben bi' ilahiyatçı olarak sigara almaya utanacaktım ama "ilahiyatçı" sigara içmez nereden çıkıyor değil mi ama benim örnek olmam gerekiyor, örnek olmak o kadar önemli ki bunu Hamza Bekri Hocadan öğrendim, Ürdünlü kendisi, Profesör, yine aynı şeyi yapıyorum. İnanmayacaksınız sanki bana değil mi, ama normalde bunu söylemiyorum hocam dışarda ben arkadaşlarımla konuşurken, sadece olayı söylüyorum. Anlatmak istediğimi anlatıyorum, anlıyorum da nasıl olacak bu saatten sonra bilmiyorum, anlamak bi' halta yaramıyor hocam çok afedersiniz. Bunu ailem bana dediği için değil. Allah'ım ya! Kendime güvenip yazamadım bile size değil mi ilaçlardan önce, yine hata yapacağımı, yazamayacağımı düşündüm. Ne yapacağım bilmiyorum... Beni sevdiğinizden bile şüphe ediyordum biliyor musunuz hocam, beni kimsenin sevebileceğine inanmıyorum, beni kimse sevmiyor! Her bakışta bir şey var, beni eleştiriyor her bakış, herkes beni eleştiriyor. Allah'ım herkes beni eleştiriyor ama ben yazmadım size, yaşadıklarımı anlatmadım, niye anlatmadım biliyor musunuz, siz çok rahattınız hocam, o "Ertuğrul" muydu neydi, garip adam, hakikaten garip ya, onun neydi o hocam, bir şeye aday olmuş. Türkçesi gelmiyor ki aklıma, hocam her şey Arapça yüzünden diyorum, Arapça konuşa konuşa Türkçeyi unuttum ya, yine kendimi suçluyorum... Siz bahsettiniz ki "aklıma geldi" sizin şey dediğiniz, neydi o, ben konuşurmuş gibi yazıyorum hocam size, karşımda sizle konuşuyormuşsunuz gibi yazıyorum, o yüzden size bir şey yazma istemedim, yanlış anlaşılır diye korktum, saygısızlık olur. Ama ben kendim büyüklere saygı duyuyorum hocam, edepsizlik etmek istemiyorum. :D Bana kafayı yedirttiniz hocam vallahi. Çok fena takıntılı olmuşum ben, mesela bana "Git dediniz istiyorsan git, gidecektim, eniştemi aradım, açmadı. Ben de yazmaya başladım, sonra mesaj atınca bana, "ben arayacağım" dedim, işimi bitirmeliyim önce diye düşündüm ama bunu normalde yapmayacaktım, belki de yapacaktım, ne bileyim ya!

Babamın beni onaylamadığını düşündüğüm için kişiliğim gelişmedi, sürekli kendime bir değer kazandırmaya çalıştım değil mi? Aslında anlıyorum ama soru soruyorum çünkü o kadarkine kendime güvenmiyorum. İyi de bu nasıl olacak böyle. Ama babam beni onaylamadığını düşündüğüm için değil, Allahım! Babam beni zaten onaylamadı. Hiç yanımda yoktu ki, beni korumadı, sokakta dövdüler beni gelmedi, "barışın siz" dedi, babam barıştırmadı ki, anneme kaçtım ben o gün, anneme kaçtım, eve kaçtım, Sinan yine beni dövecekti, anneme kaçtım, eve kaçtım diyecektim normalde, kendimi tutmasam, "torna" falan aklıma geldi, çok saçma bir şeydi hocam bu arada, "torna" ne anasını satayım ya! Saçma salak bir şiir yazmıştı, şiir miydi ki o? Kendimi kanıtlamaya çalışıyorum babam olmadığı için, içimden bunlar geçiyor ama susturuyorum normalde kendimi, günahkar olacağım çünkü, günahkar olmayacağım bunu siz kafama soktunuz ama ben normalde böyle düşünmüyorum, Allah razı olmaz diye düşünüyorum, çünkü ben Allah'ı seviyorum hocam, Allah'ı severek müslüman oldum ben Allah'ı severek oldum ya! Allah'ı sevdiğim için ibadet ettim, babam bana dedi diye değil ki! Babamın bana dediğini nereden çıkarttım ki, "Siz İslamcılar" böyle falan dediniz. Ben müslümanım hocam, "İslamcı" diyorsunuz, siz müslüman olsanız "İslamcı" demezdiniz diye düşündüm değil mi, insanlara böyle mi bakıyorum, doğru, bi' öğrendiğim İslam var, benim öğrendiğim İslam, bir de küçükken kafama sokulanlar, ama ben gitar çalmayı yıllar önce bıraktım... Bi' bok bilmiyor muyum İslam konusunda ama biliyorum hocam, her şeyi bilmiyorum tabii ki ama İslam'ı biliyorum, öğrendim... Off Off... Ama öyle bakmayı da bıraktım insanlara, "eşcinselliği" ben mi uydurdum yani, onu da dikkat çekmek için yaptım değil mi, ailem benim farkıma varsın diye, ailemi ben reddettim sonra onlar benim farkıma varsınlar istedim. Ne bu böyle ya! Delirmek üzereyim... Klinik vaka oldum. Ben kendimden bahsediyorum değil mi hocam, ben çok duygusalım, siz bana ödevler verip ben oraya geldiğimde bahsediyorum kendimden öyle yaptım, böyle yaptım, hoşuma gidiyor, benden bahsedilmesi, benden konuşulması hoşuma gidiyor. Herkes benden konuşsun istiyorum, tatmin olmuyorum, benden konuşsun istiyorum, beni önemseyin, babam beni önemsemedi, beni önemseyin, önemsemek "maddi" olarak ihtiyaçlarını karşılamak değil ki... Ama anlatamadım anasını satayım bunu yıllarca, insanlara anlatamadım...  Herkes beni suçladı, "babana düzgün davransana, baban hakkında doğru konuşsana" dedi, Allah kahretsin, sevmedi ki beni ya, beni sevmedi, sevmek bu değil! Anlamıyorlar! Sevmek bu değil, anlamıyorlar! Taciz, tecavüz bir şeyler var dediniz, tacizin bu olduğunu bile bilmiyordum, benim kafamda Ahmetle ilişkiye girmişim gibi var, Ailem beni sevmiyor ki ya, şimdi de görüyorum hocam, Amcamlara gittiğimizde, ailemin beni sevmesine ihtiyacım yok ama değil mi, o zaman da ben suçlu oluyorum Allah kahretsin, Allah bana ana babama güzel davranmayı emrediyor. Yüz bin kez okudum o ayeti yüz bin anasını satayım! Nasıl bir çatışma yaşıyorum böyle, aman aman, yaklaşma kaçınma psikolojisi, kaçınma yaklaşma psikolojisi, öyle bir şeyler vardı okumuştum. Carl Jung vardı, Sigmund Freud, Benim hafızamın duygusal, duygusal hafızam çok kuvvetli, kız gibi değilim, duygusal hafızam çok kuvvetli, duygusalım, duygusal bakıyorum, okuduklarımdan "bilgiler"


Okuduklarımdan bilgiler yerine insanların isimleri kalıyor o yüzden, Machiavelli, böyle yazılıyordu galiba, İtalyan dedim mesela dün Cem'e, Cem diye hitap etmeye çekiliyorum aslında, doğru düzgün tanımıyorum ki bile Cem deyince, Cem dediğimi bilse saygısızlık olur belki, alınır adam, yanlış anlar. Ama ne yazmıştı ne etmişti, hatırlamıyorum... Okumakla olmuyor sadece değil mi, insan içine çıkmak girişken olmak lazım. E tamam bunu kabul etmiştim, uyguluyordum zaten, dükkanda çalışmak istemiyorum çünkü beceremiyorum hocam, beceremiyorum lanet işi ya, insanlara güzel güzel davranıyorum, "buyrun diyorum" "hoşgeldiniz", suratıma bile bakmıyor ki adam "siktir olup gidiyor çok afedersiniz" ya! Onlar bile beni umursamıyormuş gibi geliyor, yine "ben beceremedim" diyorum sonra kendime, yine beceremiyorum, Allah kahretsin, ben böyle değilim. Dragon almam lazım salak oyunda "Knight Online" almam lazım, almam lazım ki egom tatmin olsun, egomu tatmin etmem lazım, egom bir türlü tatmin olmuyor. İngilizce, Arapça biliyorum egom tatmin olmuyor. Ama bir bok bilmiyorum ki ben "İngilizce" doğru düzgün bilmiyorum, biliyor muyum? Bir şey izlerken sıkılıyorum, çünkü egomu tatmin edecek bir şey yok onda, kendimden bir şey bulursam seviyorum o diziyi, filmi, benden bir parçayı anlatıyorsa, kendimle özdeşleştirebileceğim bir şey varsa, Türkçe'yi düzgün konuşamıyorum ki ben, çünkü Türkçe konuştuğum zamanlar hiç dışarlarda değidlim, sizin "işi bildiğinizi" öğrendiğim zaman size saygı duydum, veya öyle değil. "Müslüman" olduğunuzu öğrendiğim zaman size saygı duydum ama mesele o değil, benim bir Müslümana danışmam lazımdı, kalktınız bana "masturbasyon" yap dediniz, masturbasyon nedir hocam ya! Zinaya girmekten korkarsan anca masturbasyon caiz "olabilir", "olabilir" o da, okudum öğrendim hocam, kimse bir şey demedi bana! Cübbeli Ahmet'i sevmem ki ben, çok yılışık gelir bana ama bunu kimseye söylemem normalde, günah çünkü,  ama bunu ben seçtim hocam, ilk zamanlar söylerdim, içimde kötülük var benim, onu susturmaya çalışıyorum daima. Günah çünkü ama günah olduğunu ben kabul ettim, ailem dedi diye değil anasını satayım ya! Cehenneme gireceğim falan değil, Allah'ın sevgisini kaybettim diye korktum, yine eskisi gibi oldum diye korktum. Sevgi de nefret de çok fazla hocam ben de, ben sevgimi Allah'a yönelttim, bilmiyorum ya!




Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:42:01 ös
Egoistin kralıyım hocam, egomu tatmin etmediğim her an deliriyorum değil mi? Ben egoistim demek istemiyorum çünkü, biliyorum "egonun" kötü bir şey olduğunu. Peygamberde de "ego" var diyordu Ali o gün, saçmalıyordu, yapma Allah hasen! "Allah hasen"i anlamazsınız hocam siz şimdi, eleştirirsiniz beni yine, "Allah hasen" Allahasen değil mi o dersiniz, "Allah hasen" halbuki, "hasen", hiçbir problemim yok değil mi, egoistim sadece, egoistin kralıyım anasını satayım, bastırmaya çalışıyorum bunu hep, yoksa Allah beni sevmez hocam, onu diyorum, ben Allah'ın sevgili kulu olmak istiyorum, anlamıyor musunuz anasını satayım, en yüksek dereceye ben ulaşayım istiyorum Allah indinde, o yüzden ilim ile meşgul olmak istiyorum. Allah katında en değerli ben olmak istiyorum, Peygamberimizle olmak istiyorum orada, Peygamberimizle! Peygamberlerle, sevdiğim bütün peygamberler ile olmak istiyorum, Enbiya aleyhimusselam ile olmak istiyorum. "Selamun aleyküm" demedim size, çünkü "Müslüman" olup olmadığınızdan emin değildim, Müslüman gibi hareket etmiyordunuz, küfrediyordunuz, masturbasyon yap diyordunuz, o yüzden. "Sikerler Zikri" diyorsunuz hocam, Zikir ne demek biliyor musunuz Allah kahretsin! "Zikir", Allah'ı zikretmek demek. Allah'ı zikretmeyi ... diyorsunuz. Allah korusun! Ama "Zikir" anmak demek, Arapça'da aslında, herhangi bir şeyin zikri olabilir. "Zikretmek" diyoruz ya Türkçe'de de, Ama Istılah olarak "Zikir", Allah'ı zikretmek demek. Tasavvufta "zikir", Allah'ı zikretmek demek. Selam vermiyorum oradaki insanlara çünkü bilmiyorum müslümanlar mı değiller mi, müslüman olmayan adama Allah'ın selamı verilmez hocam, müslümana verilir Allah'ın selamı. Delirttiniz beni ya! Eleştirip durdunuz. Siz beni eleştirmiyorsunuz değil mi aslında, ben "eleştiriyorsunuz" diye düşünüyorum. İyi de öyle bi' tavır sergiliyorsunuz, ağzınızı yüzünüzü büküyorsunuz, bilmemne yapıyorsunuz, "duyguları mı" anlamıyorum hocam ben? Anasını satayım ya! Hiçbir şeyden emin olamıyorum ki. Ben Tefsir Alimi olmak istedim, çünkü Kuran müthiş bir şey, yıllarca şiirler, romanlar okudum hocam ben, sonra Kuran'ı okuyunca anladım ki en büyük şiir Kuran tabir-i caizse, anlıyorum da, korktum sonra, yazdıklarımı sitede yayınlarsınız, yarın bir gün bana derler, bu adam eşcinselmiş, kalkmış ahkam kesiyor geri zekalı diye, "Eşcinsel" olarak bakar herkes bana, masturbasyon yapmış biri olarak bakar, bildiklerini uygulamayan alimi kim dinler anasını satayım, alim olabileceğimi kim söyledi anasını satayım! Böyle düşünüyorum ama söylemiyorum, alim olmak istiyorum ben ama sırf egomu tatmin etmek için değil mi? Ama Allah'ı seviyorum ben, Allah'ın indinde en yüksek dereceye ben erişeyim istiyorum. Her şeyi açıklamak istiyorum size, anlamayacağınızı düşünüyorum, "ind" dedim diye anlamayacaksınız sanıyorum. Bir ben biliyorum anasını satayım! İyi de bilmiyorum, o zaman ben Müslüman mıyım değil miyim, Allah'ı gerçekten seviyor muyum yoksa egomu tatmin etmek için mi Müslüman rolü yapıyorum Allah kahretsin! Evet saçlarımı kestim, İlahiyata giderken kestim, Çünkü İlahiyata saçım bağlı gitseydim, beni kabullenmezlerdi, ön yargıyla bakarlardı. Camide bile saçım uzunken rahat edemiyordum, herkes bana bakıyormuş gibi geliyordu. Saçımı uzatmak istemiyorum galiba, artık istemiyor muyum yoksa, saçma geliyor artık ama çocukken güzeldi, ben saçımı da kestirmek istemiyordum çocukken, sonra dedim ki ben kız gibiyim işte, saçımı kestirmek istemiyorum sonra Selda Ablam bu da bi yönelim dedi, herkes beni tanıyor gibi konuşuyorum galiba, yok bahsetmek istemiyorum, Selda Ablam demiyorum, çünkü aklına sokmamak lazım ama iyi de bunu biliyorum ben anasını satayım! Öğrendim işte! Dedikleri için değil ki.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:45:41 ös
Dinlemeye başlamıştım zaten sizi, dükkana gidiyordum, ezber yapıyordum,  ilaçlar beni mahvetti geriye döndüm. Allah kahretsin ya! Eşcinsel oldum yine. Kendi kendimi kandırmıştım ne güzel, eşcinsel değilim ben diye, şimdi bir daha kandıramam ki, beni kandırmanıza izin veriyordum, izin verdim, özgüvenlisin bilmemne, size de söyledim hatta, kız bana gülümsedi, veya öyle sandım. Beni beğenmişti, yüzükleri almaya gittiğim yerdeki kız beni beğendi, girişken davrandım, güzellikle anlattım, böyle böyledir dedim, egom tatmin oldu hoşuma gitti, kız beni beğendi çünkü ama öte yandan bilmişyorum, hoşuma gitmedi o rahatlık, insan o kadar rahat olmamalı, "karar ver" dediniz, o yüzden bu montu aldım direk bu montu aldım, obsesif olmamak için, kahve içtim bilmemne, yüz bin tane fikir var kafamda, yüz bin tane anı, yüz bin tane bilgi yok belki de kendimi kandırıyorum. Biliyorum ben diyorum! Biliyorum, bir bok bildiğim yok aslında. Bir bok bilmediğimi biliyorum ama ben zaten, siz bana bir bok bilmiyorsun dediğiniz için size kendimi kanıtlamaya çalışıyorum. Bir bok bilmediğimi kabul ettim o yüzden, İngilizce bilmiyorum diyorum herkese ama bayağı öğrenmişim.  Ne bu ya! Allah kahretsin! Ne bu böyle!


Ben boş kaldığım için eşcinsellik diye bir şey üretmiş oluyorum o zaman, nasıl bir şey bu?


Hastalık hastası mıyım ben? Her zaman ilaç mı içmem gerekecek, öyle değilse neden ilaç iç dediniz bana? Utandım yaptıklarımı yazmaya.

Obsesifim ve obsesif mi kalacağım, anlamıyorum ki

Hocam hastaysam hastayın yazın Allah aşkına değilsem de değil? Hiçbir şeyim yok mu?

Yazman lazım dediniz iyileşmek için, iyi de eşcinsel de değilsem, niye yazıyorun

Ben kurtulmamışım ki bir şeyden ilacın etkisiymiş o zaman

İlaç niye kullandım ki ben, eşcinselliğin ilaçla alakası ne


Bir daha siteyi okumayacağım ya :D ? :) Sadomazoymuşum herhalde... Sami Dedem, baba tarafından dedem, "Sadist" bir kişilikmiş, bana da sövdüğü saydığı var birkaç kez hatırladığım kadarıyla... Ama daha çok anlatılanlar üzerinden biliyorum, karısına, çoluğuna çocuğuna herkese sövermiş. Bunları size niye anlatıyorsam :) Kendine yazıyorsun derken bunu kastediyordunuz herhalde, kendime yazmak istemiyorum aslında bilmem, herhalde "egomu" tatmin etmek için size yazıyorum. Aslında yazmak istemiyorum şu anda, ama kendimi anlamak için yazıyorum, evet, şimdi anladım, kendimi anlamak için yazıyorum. "Kendi kendimi eşcinsel yapmışım aslında değil mi" Vay anasını ya! Anlayamıyorum ki... Gerçekten Allah belamı vermiş :) Gerçekten vermiş. Anne tarafından "sadist", baba tarafından da "mazoşist" bir kişiliğim varmış. Hep, her şeyi düşünmüştüm, kendimi anlamaya çalışmıştım, neden böyle olduğumu, neden bu kadar sinirli olduğumu, neden her şeye herkese kızgın olduğumu ama öte yandan kendime üzüldüm, hem çok sinirli hem de çok duygusalım, "hem kırıcıyım hem kırılgan". O yüzden "castleri" okuyormuşum, "cast" deniyordu herhalde ona; şu dizilerin, filmlerin başında geçiyor ya, bütün isimleri okuyordum. Çünkü ablamlar biliyordu hepsini, ablamlar konuşuyordu bunları, ben bilmiyordum?! Hepsini okumaya başladım. Babam olmadığı için, babam hiç yanımda olmadığı için olmuş hepsi, neden kız gibiyim diyorum, kızların hoşlanacağı şeylerden hoşlanıyorum... Çünkü beni kızlar büyüttü, ablalarım büyüttü. Esra Ablam yoktu ki... Esra Ablam da yoktu yanımda, o da ben 5 yaşındayken evlenmişti. Saçma sapan karma karışık yazıyorum. Vay anasını, ne saçma şey... Sümeyye Ablam gibi olmaya çalışıyordum sanki ben, yani tam olarak öyle değil de, bir çok şeyi ondan almışım. "Örnek almak", okumuştum tabii ben bunları, okuduğumu bile unuttum, o kadar çok şey okumuşum ki... Vay anasını, Cem gibi miyim ben de, onun gibi bi' insan olmaktan korkmuşumdur hep. "Sadist" tarafımı iyileştirmiş Allah benim aslında zamanla, "mazoşist" tarafım kalmış gibi... Yani "mazoşist" tarafım değil de duygusal tarafım... Siz kafamı karıştırdınız  hocam benim... Dedim size beni anlamıyorsunuz, dinlemiyorsunuz diye, anlatmama müsade etmediniz ki hiçbir şeyi :) Size kızarak söylemiyorum bunu... Kızmıyorum kimseye... Kızmak istemiyorum çünkü... Noktalama işaretleri ile belirtiyorum hocam, duygularımı tam anlayın diye, karşınızda konuşacağım gibi yazıyorum, üslubum ile ne hissettiğimi anlayın diye. Bunu niye açıklıyorsam, egoistim herhalde, Allah affetsin; ama egoist olduğum için açıklamadım, yanlış anlamayın beni istedim. Sokaklarda hep dayak yedim değil mi, düşünürdüm bazen... İyi ki Allah bana bedensel güç vermemiş diye, çünkü döverdim  herkesi o zaman, çok sinirliydim... Kendi kendime derdim, Furkan böylesi daha iyi. Böylesi daha iyi... Spor yapmaktan da korktum hep o yüzden biraz; gücüm olursa, bedensel gücüm, o zaman herkesi döverdim, herkesin ağzını burnunu kırardım Allah affetsin. Ama şu an olsa kırmazdım herhalde... Veya öyle düşünüyorum. Belki de kırardım, imtihan gelmeden bilemeyiz ya; Allah, bedensel güç verir, bakar, dövecek miyim sokaklarda herkesi... "Neyim" ben böyle ya :) "Kimim"... Kendimi aradım hep, Kuran'da buldum sonra... Kuran bambaşka bir şeydi... İçimi, kalbimi öyle ferahlatıyordu ki... İnanılmazdı. "Kıskandım" değil mi, benden daha erkeksi olanları kıskanıyordum aslında... Yani ben kıskanmıyordum da, siz öyle dediniz, öyle düşündüm ben de... Siz doğru anlamamışsınız işte hocam, bırakmadınız ki anlatayım... Olayı anlatacaktım size; Sami Dedemi, Ahmet Dedemi anlatacaktım... Bırakmadınız, hep susturdunuz... Üniversiteye orada sevilmediğimi düşündükten sonra gitmemeye başlamıştım... Yunus beni sevmiyordu artık, Nurullah sevmiyordu... Orada beni seven hiç kimse kalmamıştı... Sevenler de yanıma gelmiyordu, içim sıkılıyor yine... İçim sıkılıyor, içim sıkıldıkça değersizleşiyorum, değersizleştikçe pasif olarak yapmak istiyorum, beni kollayacak bir insan arıyorum... Sığınacak bir insan arıyorum, yine kötülük yapacağımdan korkuyorum, kötülük yapmamı engelleyecek bir insan arıyorum? Bilmiyorum ki... Anlamıyorum... Hiçbir şeyi anlamıyorum... Dertleşiyorum sizinle, derdimi döküyorum şu an... Çok kötü şeyler yaptım hocam ben, iğrenç şeyler yaptım... Bunları yayımlamanızdan korkuyorum... Nasıl başladı bu olaylar bi' bakayım... Ahmet ile tanıştım ilk, 9-10 yaşlarındayım diye tahmin ediyorum... Çünkü şu an oturduğumuz evimizdeydik. Vay vay vay, geri dönecek hepsi, kendimde aştığım bütün sadistlik geri dönecek artık?! Allah kahretmesin, "düzelttiğim, İslam olduğum kendim olamayacağım bir daha"... Çok emek verdim o olmak için ben, kendimi adam etmek için çok emek verdim. Hiçbir şeyi bilmediğimi kendime kabul ettirmek için çok emek verdim, bi' halt bilmediğimi... Off off... Ahmet ile tanıştım işte hocam, 9-10 yaşlarındaydım... Sokakta oynuyorduk, bayağı kalabalık bi' mahalle... Gözümün önüne getiriyorum şimdi... Top oynuyor, futbol oynuyoruz... Bir şey oldu, ne olduğunu tam hatırlamıyorum... Benim kollarımdan tutup kepenklere yasladı, korktuğumu hatırlıyorum... Korkmuştum... Sonra arkadaş olduk, nasıl olduk... Hatırladım... Sonra beni Abdullahlardan korudu... Galiba öyle arkadaş olduk... Beni dövüyorlardı ya da döveceklerinden korkuyordum. Beni Abdullahlardan koruyacak birini aradım... İçim sıkılıyor! Yazamıyorum... Şeytan bırakmıyor ki iyileşemeyeyim diye... Her şeyi anladım... Anladım ama yazamıyorum... 
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:46:01 ös
KORKU

ağlamayacaksın
üstüne üstüne gelecekler

ruhlarından yoksundurlar yoksuldurlar
aşkı bilmezler ilahları da sahtedir onların
kendilerine ayna tutan kendine tapıcıdırlar
dillerinde şarkıları da yoktur
duyguları körelmişse şiirleri ne bilsinler
annelerinin okudukları ninnileri unutmuşlarsa
göğsüne yaslanılmaz onların

ağlamayacaksın
üstüne üstüne gelecekler
yıkılmayacaksın

kahpedir ruhları korkakça saldırırlar
küçüldükçe küçülmüş küçük adamdır onlar
kelepçelidir ruhları esirdir hayatları
ezan sesi nedir bilmez onlar
alnı secde görse bile şeytana satılmıştır

ağlamayacaksın
üstüne üstüne gelecekler
korkmayacaksın

tanrı yazmış kaderimizi
yüzümüzü güldürse de güldürmese de
kalbimiz o'nunladır o'nadır şarkılarımız
o'nadır şiirlerimiz
çamurdanız pişirilmiş çamurdan ruhumuz
bir dilim ekmek
bir yudum su kadar
pişman olmamak için yaşayacaksın....


Güzel hocam, siz yazdınız herhalde. Bayağı güzelmiş... Keşke ilaç içmeseydim... İnanmıştım kurtulduğuma... İnandırmıştım kendimi... Ağlamak istiyorum.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:48:59 ös
Müzik dinledim ben hep, her türlü müziği dinledim... Ama erkeklerin dinledikleri müzikleri dinlemedim aslında... Yani karışık... Erkeklerin dinlediği müzik değil de eleştiriyordum, "Arabesk" dinliyorlardı mahalledeki çocuklar... "Bu ne böyle diyordum" halbuki Sümeyye Ablam eleştirirdi onu, o yüzden ben de eleştiriyordum. Öyle bi' kişilik çatışması yaşamışım ki hocam... Delirmişim zaten değil mi? Allah'ı seviyorum hocam ben... Sonra dinledim, hoşuma gitti, eleştirecek bir şey yoktu, dinlenebilirdi ama büyüdükçe de bıraktım... Kız gibi olmuştum hocam... Kız gibi... Sümeyye Ablam beni yetiştirmişti... Sümeyye Ablamı örnek aldım hep... Her şey düzelmişti, Allah beni düzeltmişti. Evet, çok yol yordam bilmem, utanıyorum, İstanbul'da doğdum büyüdüm, doğru düzgün bilmiyorum... Ama yine bi' fikrim var hocam, biraz öğrendim... Niye açıklıyorsam Allah kahretmesin! Daha doğrusu ben o tipte müzikler dinlediğimde yani "arabesk" dinlediğimi hatırlamıyorum evde ama bir şey dinlerken, eleştiriyordu beni Sümeyye Ablam, bu ne böyle diyordu bilmemne, sonra zamanla onun dinlediği müzikleri dinlemeye başladım... Şebnem Ferah, Teoman falan dinliyordu herhalde... Onlar aklımda kalmış "Türkçe Pop" diyorlar herhalde ama aslında "Türkçe Rock" bence, bu dönemin "pop" müzikleri anlamsız, "Bodruma da gittik beraber" tarzında :) Biliyorsunuz işte. Cem'e çok korumacı davrandım dün, çünkü ablamın bana davrandığı gibi davrandım. Güngören'e nasıl gidilir buradan dedi, ben de bilmiyordum; sordum orada, soruşturdum... Tanrılık falan iddia etmiyorum hocam... Tanrı olduğumu söylemiyorum... Siz de beni suçluyorsunuz :) Off off... Sonra "ne yapıyorsun" mu dedi, bir şeyler dedi. Ben de sormayı bıraktım... Cem gibi olmak istemiyorum hocam... Bilmediğim şeylerden utanmıyorum ki ben, öğrenmeye çalışıyorum... "Öğrenmeyi" seviyorum, elimde olsa her şeyi öğrenmeye çalışırım ama pek becerim yok, zekam yok, bedensel kuvvetim, bedensel güçlerim mi diyeyim heh buldum, bedensel kabiliyetim pek yok. Ama bu "yetenek" anlayışının hep "overrated" olduğunu düşündüm hocam, insan her şeyi yapa yapa öğreniyor... "Gitar" çalmaya başladığımda ilk, hiç beceremiyordum; ellerim titriyordu, basamıyordum tellere; yine beceremedim diye düşündüm... Yine beceremedim... Sonra çaldım senelerce, klasik gitar, akustik gitar, elektro gitar... "Bas" denemedim ama onu da alsam çalarım Allah'ın izniyle... Vay anasını her şeyi anlıyorum hocam ama her şeyin suçlusu ben çıkıyorum buradan Allah indinde... Suçlu olmak istemiyorum ama bilmiyorum işte... Hayırlısı olsun inşallah. Sizi de ne kadar rahatsız ettim değil mi, delirdim... Nasıl mahcup oldum biliyor musunuz, size de mahcup oldum, oradakilere de, dışarı çıktığımdaki davranışlarıma da... Çok fena mahcup oldum.

"İslamcı" değildim ki hocam ben size geldiğimde de "ah ah"... Furkan var ya orada, adaşım, Allah ona hidayet etsin. Çok seviyorum ben oradaki her insanı... Onlara yardımcı olmak istiyorum, "eşcinsel" olmadığımı hissettiğimde onları bir kardeşim gibi sevdim... Dışarda onlarla görüşmek istemedim, çünkü siz dediniz "dışarda görüşmeyin" ama burada konuşabilirsiniz. İlk zamanlar korkuyordum hocam orada kalmaya, çünkü arkadaş olursak, istemeden de olsa bir şey yaparız diye korkuyordum, çünkü Yunus'a karşı hissettiklerimi hatırladım... Yunus da biraz yaklaşsa ilişkiye bile girebilirdik... Allah'ım sen koru! Ben şu an gitar çalmıyorum ama gitar çalana kötü bakmam hocam, neden bakayım; müzikle uğraşana kötü bakmam. Allah yolunun gidişatı bu şekildedir... Ben gitarla şiirle sanat ile Allah'ı buldum hocam. Neden kötü bakayım onlara... O kadar şiir okuduğum için Kuran'ı anladım, Kuran okuyunca dedim ki "en büyük şiir" işte bu, Allah'ın şiiri işte bu!

Nasıl bir şey hocam bu? Nasıl bir şey yaptınız bize :D O yüzden delirdim o kadar... Neydi o abinin adı... Mehmet Abi, "gördüğüm şeyler" bile İstanbul'a gelince kayboluyordu eskiden de dedi... Ben de şizofrenim sandım. Belki de öyleyim de haberim yok... Ali de bir şeyler dedi, "sürekli elini yıkamak", "yalnızlık" falan... Ah bilmiyorum... Şimdi sizde beni kötü tanıyorsunuz artık, "Tufan Eniştem ile evlenmişim", evliliklerini yazacaktım; başlıkları mesaja kaydediyordum. Aman! Saçma sapan bi' insanım sanıyorsunuz beni ya... Böyle bir şey düşünmüş bir insanım... Allah "eşcinsellikten" kurtarmış beni hocam, eşcinselim sanıyormuşum, şeytan beni kandırmış. Eşcinsel olacağım zannetmişim... Allah razı olsun... Anaaa... LGBT'cilerin şeysilerini okumuştum küçükken, beynime kazınmış... Unutmuşum sonra "bu eşcinsellik zımbırtısını" kabul etmedim ama benim dinime de uygun değildi. Kabul etmedim hiçbir zaman. "Böyle yaşayacağım" dedim artık ne yapayım... İlişkiye girmedim hiçbir zaman ama kendimi tatmin ettim... :(

Hocam!!!!!! Beni dinlemediğinizden oldu işte, "gitar" çalmak ile "masturbasyon" yapmak arasında fark var... Müslüman, "masturbasyon" yapmaz tabii, Allah allah! Yani yapar da Allah'ı seven Müslüman yapmaz diyeyim... Ben kendim için diyordum onu hocam, ben "İslamcılık" yapmıyordum ki... Of hocam ya! :) Te Allahım... Peygamberimiz(s.a.v.)'e soruyorlar: "Müslüman zina eder mi?" Eder diyor... "İçki İçer mi" diyorlar... İçer diyor... "Yalan söyler mi" diyorlar...  "Yalan Söylemez" diyor... Müslüman her günahı işleyebilir ama tövbe kapısı açıktır hocam... Ben, benim olmak istediğim "Müslümandan" bahsediyordum seanslarda, başkalarının değil ki... Bana bir "eşcinsel" gelse veya başka bir şey, sen öylesin böylesin demem ki hocam, "katil" gelse öylesin böylesin demem ki hocam; yargılayacak olan ben değilim... Size anlatmaya çalışıyorum ama siz beni susturuyorsunuz sürekli... Ben orada "ilişkiye giren bir eşcinsel" varsa ondan uzak kalayım diye uğraşıyordum, çünkü diyor ki bi Arap Şair "Kim bir kere alçalırsa bir daha alçalmak ona kolay gelir"; yapmaya müsait... E ben yapmamışım ama benim de hislerim var, ne olacak ondan sonra? Oradakilere sarılmaktan korktum, sarılırım severim ben onları ama "Ya yanlış anlarlarsa dedim beni", oradaki çocukları ne kadar seviyorum ben, hepsine sahip çıkmak istiyorum... Ben de öyle hissetmiştim, onlar gibi hissetmiştim... Beni Allah korudu da yapmadım... Yapan yapmayan fark etmez ki o gençlerin çoğu yapmamıştır  zaten, biliyorum ben... Size anlatmaya korktum hocam, Ertuğrul'dan  bahsettiniz, oraya her gelenden bahsettiniz. Ben yarın çıkıp televizyonlara konuşsam, bunların hepsi eşcinsel desem, bilmemne desem ne olacak? :D Ne anlamı varsa, yarın bir gün benimle karşılaşacağından korktum oradaki birinin, bir yerde karşıma çıkıp "eşcinsel" diyeceğinden korktum.  O kadar "özgüven" kazanmamın sebebi oydu... Ben hiç ilişkiye girmemiştim ki... Bana böyle gaz verdiniz :) Vay arkadaş ya...

Babam beni onaylamadığı için hayatıma giren her erkek beni onaylasın istiyorum. Babam beni sevmediği için her erkek beni sevsin istiyorum?! Babalık yapsın istiyorum her erkek bana, onlar da yapmıyor tabii. Sonra problem yaşıyoruz. Baban; bi masum, bi hasta diyorsunuz. Her şeyi siz diyorsunuz.

İslam bize sevdirilmemiş, benimsettirilmiş. "Sevgi" değil, "nefret" öğretilmiş bize... Babamı kötü anılarımızla hatırlıyorum, babamla hiç iyi anımız yok ki... Her şeyi babam yapmış bize gerçekten, düşündüğüm gibi... Dolaylı yoldan ben de her şeyi babam beni kabul etsin diye yapmışım ama yine etmemiş... Delirdim... Babamı suçlamak istemedim çünkü. Babamı bir kez daha suçlarsam bir daha affedemem. Kendime güvenmiyorum değil mi, babam hiçbir zaman beni onaylamadığı için kendime güvenmiyorum. Suçluluk psikolojisine giriyorum her erkekle ilişkimde, ondan sonra problem yaşıyorum. Hayatımdaki herkes, beni hep suçlamış. Sizin, Müslüman olduğunuzu öğrendiğim de değil, insanlara gerçekten yardım ettiğinizi gördüğümde sevdim.

Babam beni onaylamadığı için beni onayladığını sandığım her erkeğe aşık oluyorum sanıyorum.

Siz bana babamın yapmadığı babalığı yapıyordunuz... İyi bir şey yaptığımda takdir ediyor, daha doğrusu size göre iyi bir şey... Kötü bir şey yaptığımda ise kınıyordunuz. O yüzden size kendimi kanıtlamak için delirdim galiba. Sizi "babam" yerine koymuştum... Garip. Niye yazıyorsam bunları... "Egom tatmin olmamıştı babam tarafından" O yüzden her erkek egomu tatmin etsin istiyorum. Sizi de babam yerine koyunca çünkü bana "sarıldınız" aslında "sarıldığınızda" babam yerine koydum. Sonra da korktum, size karşı da bir şeyler hissederim diye. "Eşcinselliğin tedavisi ben de" diyordunuz, ondan yazıyorum aslında size, bakın ben de çözdüm diye... Çünkü yine size kanıtlamak istiyorum kendimi?! Ne saçma şey. Kendimi aklamak istiyorum şimdi mesela, size anlattıklarımdan dolayı. Çünkü size karşı da "suçluluk" hissediyorum, sizi de "kandırmış" gibi oldum... Sizi de kaybetmek istemiyorum... Belki de o yüzden "eşcinselliğin tedavisi" bende diyorsunuz, çözelim kendimizce de yine egomuz tatmin olsun. "Baba sever de söver de demek bu galiba" Diğerleri travmatik de biz değiliz. Baba hem var hem yokken daha kötü...

Size son geldiğimden beri görüşüyor musunuz ailemle?

O kadar narsistsin ki hata yaptığını kabul etmemek için eşcinsel olduğunu kabul etmişsin diyorsunuz herhalde.

Babama kendimi kanıtlayamadığım için herkese kendimi kanıtlamaya çalışıyorum herhalde

Gizlice karşıdaki odaya süzüldü, etrafı kolaçan etti. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Başına bir ağrı saplandığını hissetti, kendisinin "ne olduğunu" anlamaya çalışırken beyninde sarf ettiği eforların karşılığı olan ağrıya benziyordu bu ağrı. "Lanet!" dedi. Bacağı fena halde sızlıyordu, topalladığını henüz fark etti; elini sızlayan yere doğru uzattı, geri çekti ve kızıllığı gördü. Elleri kan içindeydi; telaşa kapıldı, gözleri kararır gibi oldu. Hemen silkindi, kendini sakinleştirmeye çalıştı ama nafile! Daha çok telaşa kapıldı, elleri tir tir titriyordu. Nefesinin sesi her yerdeydi, korkusu her yerdeydi. Karanlıkta bile parlamasından kan kırmızısı renkte olduğu anlaşılan bu lanet odanın her yerindeydi korkusu. Korkmaktan nefret ediyordu... Korkak olmaktan nefret ediyordu. Onu buraya getiren her ne ise bu korkuyu onun da hissedip hissedemediğini merak etti. Korkusunu hissedebiliyor muydu? Nefesini duyabiliyor muydu? Varlığının farkında mıydı?


Yarım saat bir saat içinde yazdım herhalde hocam bunu. Tam vakitte tutmadım, burası bile geliştirilebilir ama midem çok bulanıyor şu anda, herhalde şimdilik bırakacağım. Bir deneme... Hayalini kurduğum romandan, polisiye romandan bir kesit belki ama bilmiyorum işte uğraşmak lazım. Uğraşsam yazabilsem bile basmaya değer mi? Ne için basacağım, bastıracağım bilmem :) Selametle.




















Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:52:34 ös
Bugünümü yazmak istiyorum hocam bugün size biraz, aklımda bazı şeyler canlandı çünkü gün esnasında, onları da bir danışırım belki, Allah razı olsun.

Dün hocam, sizden ayrıldıktan sonra taksiye binecektim sonra vazgeçtim. Yürümeyi severim biliyorsunuz, hem yürüyeyim hem biraz kendimi dinleyeyim istedim. Öte yandan belki de sorumsuzluk yaptım, eve bir an önce gitseydim daha iyi olurdu bilemiyorum, sonuçta annem bayağı meraklanmıştı galiba. Aslında çocukluğumdan beri sık yaptığım bir durumdur bu, geceleri seviyorum, sessizliği seviyorum. Bazen, çok nadir yalnızlığı seviyorum. Küçükken her  yere yürürdüm, otobüse binmezdim, taksiye binmezdim... Sonra bi' taksi dönemim olmuştu, sonra her normal insan gibi toplu taşıma araçlarını kullanmaya başladım. Sizin oraya taksi ile geliyorum hocam genelde, toplu taşıma olarak nasıl gelirim çok bilmiyorum; belki Vatan'dan metroya binip Topkapı da inebilirim ama Fevzi Paşa Caddesinden direk otobüs var mı oraya, bilmiyorum. Yok diye zannediyordum en azından...  Sizle beraber vakit geçirmekten, sohbet etmekten hoşlanıyorum... Size nerede tam olarak bu kadar ısındım bilmiyorum :) ama sizi gerçekten  seviyorum. Dün de(10 Mart) yanınıza gelecektim ama yine bi' sorumsuzluk işte... Sabah namazını kıldıktan sonra yattım, not yazacaktım anneme beni uyandırabilir mi diye; sonra dedim bu da mı bi' sorumsuzluk, saat kurdum. Ama bu telefonun zil seslerini duymuyorum herhalde ben uyurken veyahut da biraz ilacın etkisi, uyuduğumda çok derin uyuyorum. İkindi olmuştu kalktığımda?! Evet, kendime kızıyorum sorumsuzluğum için... Ama belki de kızmamalıyım, düzeltmeye çalışmalıyım veya bilmiyorum. Bazen kendimde olan kötü hasletlere nasıl muamele edeceğimi kestiremiyorum. Normalde 08.30 ile 13.00 arası uyuyup, cemaatle öğle namazını kılıp; kitaplarımı satın alıp size gelecektim. Annemi de bir dışarı çıkarmak istedim, ona da kitapçıya beraber gidelim mi diye teklif etmeyi düşünüyordum, kaldı. İşler kalıyor. Furkan Efendi gevşek. Garip bi' insanım hocam, siz de biraz garipsiniz; garipliklerinizi seviyorum. Bilemiyorum... Sevdiğim insanlarla çok mu özdeşleşiyorum, kaç kere sizi aramak geldi mesela bugün içimden ama Edirne'ye döneceğiniz için aramadım. Rahatsız etmekten korktum, sizi yeterince rahatsız ettim ve ediyorum galiba zaten. Ama bilmiyorum, sizin de beni sevdiğinizi hissediyorum, o yüzden yanınızda mutlu oluyorum galiba... Diğer sevdiğim ve sevildiğimi bildiğim insanlar da aynı sanırım. Artık sürekli aklımda çınlıyor hocam bu hislerin korkusu, siz de demiştiniz ya "sen eşcinsel olmaktan korkan okb hastasısın", yani bi' arkadaşıma bi' hocama onu sevdiğimi söylerken, korkuyorum... Kovuyorum ama direk aklımdan bunları artık... Yani hiç mi hiç bir şey hissetmeyeceğim insanlara karşı bile aklıma geliyor, beynim garip çalışıyor sanırım. Kötü çalışıyor belki de... Çok depresifleştim yine, yazıya başlarken keyifliydim; size yazmanın keyfi içerisindeydim. Size yazmak için sabırsızlandım bugün... Daldan dala atlıyorum yine :) İkindide kalktım hocam, öğle namazını kaçırdım. Annem sağ olsun, bir şeyler hazırlayacaktı yemek olarak; köfteleri ben kızartmak istedim. Önceki seferden konuşmuştuk bir dahaki sefer ben kızartacaktım... Ben öyle istedim, bilemiyorum hocam böyle şeylere de çok muhabbetim var... Yemek yapmayı da öğrenmek istiyorum, ne bileyim musluğumu da tamir edebileyim istiyorum; insanın elinden iş gelmesi güzel bir şey ve bunlar zaman zaman insanı rahatlatan şeyler gerçekten, sizin fikriniz nedir?  İlim ilim ilim diye gidersem babamın esnaflık versiyonunun ilim versiyonu olacağım galiba, hayatta bunların da tadı var ve bunlarda Allah için yapılabilir diye düşünüyorum. Bir gün sevdiğim insanlara güzel yemekler yapabilirim mesela. Veya evimin yahut bi' tanıdığımın evinde bir yeri tamir edebilirim...

Çok çabuk sıkılıyorum hocam bir şeylerden, bunu sanki kırmıştım kendimde bir dönem ama şimdi şu üstteki yazıyı yazana kadar sıkıldım, halbuki 5-10 dakika olmuştur. Bir şeyleri hep "coşku" ile yapmak istiyorum ama hayatta "zorunluluklarımız" da olmak "zorunda" galiba bilemiyorum ki...


Dün(9 Mart) bayağı kötüydüm, ondan önceki gün de, ondan önceki gün de... Gelsem mi gelmesem mi bilmiyordum hocam... İyi ki gelmişim, iyi oldu, kendime geldim biraz. Değişik bir dönemdeyim genel olarak, hayatım boyunca hep kendimi sorguladım; neyim ben, kimim, ne olacağım, Allah'la ilişkim ne, Allah benden ne yapmamı istiyor, ne doğru ne yanlış, doğruyu ve yanlışı belirleyen gerçekten ne? Bilemiyorum... Ama şu an bambaşka bir dönemdeyim, ben düşüşler yaşarım sonra kalkışlarım büyük olur; yani Allah hep öyle nasip eyledi. Ama bu sefer güzel günler gelmiyor galiba veya geliyor da ben elimde tutamıyorum.

Bunu da dün gece yazmıştım hocam.

Yeni olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum hocam, yeniliklerden nefret ederdim hep, sonra bunu aştım kendim de biraz.

"Kardeşiniz bi' değişik hasta" derken, onu kastettiniz herhalde, ben sadistim, şimdi de amaçladığım şeyleri o kadar hızlı yapmaya çalışıyorum ki bir an önce onlara ulaşayım istiyorum veyahut da unuttum, çok hızlı düşünüyorum değil mi şu an hocam, o kadar hızlı düşünüyorum ki, yok, konudan konuya atlıyorum, bi orada bi burada. Off off, sıkıldım yine, yazarken fena sıkılıyorum, bir an duraksasam sıkılırım. Aslında "ödev" bu da değil mi? Size yazdığım için yazıyorum, size yollamasam yazmayacağım değil mi? Yollamayayım mı size, ? Aslında masturbasyon yaptıktan sonra, düşünüp yazamıyorum, ilaçlardan mı bu? Hafızlığı jet hızı ile yaptım, 3 ayda 13 cüz ezberledim, Türkçe düşünmeyi unutmuşum, Türkçe düşününce konuşamıyorum değil mi, benim hiçbir şeyim yok aslında? Bu ilaçlar düşünce şeysini kapattılar, lobu bile ilk seferde aklıma gelmedi, ben yazamamı sıkılmaya bağlıyordum, içim sıkılıyor diye yazamıyorum zannediyordum. Sen kendini Tanrı yapmışsın derken onu kastediyordunuz, hiçbir sikim olmadığımı söylüyorsunuz benim değil mi, aynı Süleyman(a.s.)'ın Belkıs'a yaptığı gibi, saydam yaptırmıştı sarayın önündeki taşları, bu yüzdende Belkıs eteklerini sıvadı, altından da su akıyordu çünkü. Devrik devrik cümleler kuruyorum galiba hocam, Arapça düşünüp Türkçe yazıyorum galiba. Düşünemediğim için de kendime kızıp, ana hiperaktifim ben değil mi, hiper aktif yerimde duramıyorum o yüzden İlahiyata girmeden önce bi' sıkıntı yoktu, çünkü ben hep Eneslere gidiyordum, dışarı çıkmayı uzun zaman önce bıraktım, aslında hayatım sokaklarda geçti ama bir yerden sonra hiç dışarı çıkmamaya başladım, çünkü hiç arkadaşım yoktu, hep yanımda birini istiyordum, Enesle çıkmak istedim ama Enes de size "Muzaffer Bakan" diye biri geldi mi hocam? :D Her şeyi merak ediyorum? Eneslere gidiyordum işte, ilahiyattan önce sürekli, orada rahat davranıyordum, sürekli konuşuyordum, hiç susmuyordum,bilmemne bir şeyler. Sonra Enes'in annesi sen mi konuşmuyorsun falan dedi bana, ondan sonra orada da mı konuşmamaya başladım, bir de Enes'in, anaaa Annem nasıl eve kapatıldığında sinir  hastası oldu, ona misol verdiler bilmemne, sonra tüy gibi oldu kadın, sizde bana misol verdiniz, her şeyi içime atmışım değil mi ben, deli gibi yazıyorum o yüzden size, konuşacak birine ihtiyacım var. Doluyum o kadar doluyum ki deli gibi doluyum, sizi bir arkadaş gibi görürsem gece gündüz yazarım, ararım. ?! Ama normalde arkadaşlarıma bunu yapmıyorum, kendimi tutuyorum, kontrol ediyorum. Ama arada onlarda beni arasın istiyorum, aramıyorlar, o zaman üzülüyorum. Veya bana kırıcı bir şey söylediklerinde hayrına bi' özür dilesinler istiyorum, insanlık namına... Okula Enes olarak gitmişim değil mi ben hocam, onun düşünceleri ile, o yüzden oraya geldiğimde mıymıy konuşuyor dediniz, Arapça konuşuşumu duysanız o kadar düzgün ki  anaaa ben Arapça, İlahiyat kendime bi;' vasıf kazandırdım, sonra Türkçe konuşmaya başlayınca sıkıntı mı yaşadım,io kadar özgüven depolamıştım neooldu? O kadar güzel Kuran oku sen, o kadar güzel Arapç.a konuş, kendi dilini konuşama. Sonra bunları okutacak mısınız hocam bana , ilacın etkisi geçtikten sonra, çünkü kibirli olduğumu düşünüp yine özgüvenimi düşüreceğim, bunu o anlamda söylemiyorum. Ama yine de kendimi kanıtlamak için mi yapmışım? Ya da bir yerden sonra öyle olmuş.Ben korkumdan çok Arapça çalışıyordum hocam hazırlıkta, ama sonra hocalar beni övmeye başladı, daha çok çalıştım aslında galiba, deli gibi çalıştım, o yüzden hocalara karşı ilgi duymaya başladım. Abdulmunim Hoca, Mahir Hoca hepsine karşı ilgi duyuyorum, anaa isimleri yazmıyordum size, ondan isimlerde kalıyorum hep, hocalarıma ilgi duyduğum içinde deli gibi suçluluk hissettim sonra, fantezi kurmamak için deliriyordum her gün, beynime ket vurmaya çalışıyordum.4 sene düşünmemeye çalıştım, ana Türkçe olarak cinsellikten başka bir şey düşünmüyordum galiba, Arapça konuşmamaya başlayınca, yeniden cinsellik mi geldi diyeceğim de "döllerin çıktığı" zaman şeymiş, neymiş, her şeyi cinsel obje olarak görüyordum hocam bi' ara, hatırlıyorum. Nereye baksam, neyi görsem yarrak gibi bilmemne gibi geliyordu, yoksa ben Arapça konuşurken müslümanlaşmışım da diyeceğim aa yok yok, Ben kendi isteğimle namaza başladım ama ilahiyata babamın yönlendirmesi ile geldim, dilden girecektim sınava, babam ilahiyata gitsen daha güzel falan dedi, edebiyat okumak çok istiyordum hocam ben biliyor musunuz ama araştırdım edebiyatta edebiyat okunmuyormuş, eski Türk Lehçelerini öğrenip duruyormuşsun, hiçbiri de konuşulmuyor. Ama ben araştırdım hocam, ilahiyatı araştırdım, insanların yazdıklarına baktım, oraya sevgiyi aramaya gittim aslında hocam, insanlar orada birbirine çok iyi davranıyordur diye düşündüm, çünkü "açık saçlı kıza" bile olumlu şeyler yazmıştı "kapalı kızlar", yazmak canımı sıkıyor galiba normalde, uzun uzun yazmak? Öyle mi?, işte ben de düşündüm ki baksana ne kadar olumlu insanlar, sevgi, muhabbet falan gittim, ilk başlarda çok iyiydim hakikaten, çok olumluydum, çocuk gibiydim gidip masanın üzerine oturuyordum falan, ana sonra bana dedi ki Yunus Emre vardı, meşhur Yunus değil. Hocam artık iyice ilişkiye girdiğimi düşünecekler veya girdim de bastırıyorum hala, müslümanlığıma yediremiyorum? Ama hatırlamıyorum öyle bir şey ya, hatırlamıyorum bir erkekle cinsel ilişkiye girdiğimi falan? Öyle bir şey olmadı. Sonra bu Yunus Emre'ye ben çok samimi davranıyordum, bir gün morali bozuktu, yanına gittim sürekli derdini sordum, anlatmadı yine sordum, iyilik etmek istiyordum halbuki ama istemedi konuşmak ben de saldım,  sonra ben bunu konuşalım mı diye aradım, konuşalım dedi, sonra akşam beraber derse gittik, sonra çıkışta koluna girdim ben, samimi bir şekilde davranmak için, benim için o samimiyet ifadesi, Enesle biz öyle anlaşmıştık, Enes'e göre öyleydi ya da Enesle aramızda bir şeydi. Enes beni eve bırakırdı hep, sonra ben onu bırakmaya başladım. Sonra Yunus'u eve bırakmaya başladım. Aslında Enes eşcinseldi, beni eşcinsel yaptı anlattıklarıyla, çok fazla duygusal yaptı. Çünkü Enes'e yazınca ben eşcinselim diye, sildi beni her yerden, Enes güya birilerine aşık oluyordu hep, lisede sen böyle olmasaydın da kızlara platonik aşklar besleyecektin dediniz, Enes platonik platonik seviyordu, Merve'yi, Fatma mıydı neydi kızın adı, isimleri hatırlayamıyorum, çıkmıyorlar. İsimleri yazmıyordum normalde size yazarken, ondan isimleri hatırlayamıyordum baştan yazarken herhalde veya İsim hafızam falan yok, çünkü herkesin ismini unutuyorum sürekli. Ana ben önceden herkesin ismini mi ezberliyorum bir ortama girdiğimde, aynı camdan izlediğim gibi, çünkü isimlerini bilmezsem hata yapacağımı düşünüyorum. Anaaa bir ortama girdiğimde gidiyorum, herkesi izliyorum, aynı camdan olduğu gibi, hükümlerimi veriyorum, sonra arkadaşlık ediyorum değil  mi? Travma yaşatan şeyleri hatırlıyordum zaten dün, ama yazamadım, bastırdım, korktum çünkü. Şimdi aklım biraz daha yerinde, çocuk aklı ile düşünüyorum yani, insanların suratlarına bakıyorum sadece, kendimi Tanrılaştırmışım, tepeden bakıyorum insanlara, dün babam tepeden bakıyordu bana, yani somut olarak, ayaktaydı ben oturuyordum, rahatsız oldum, otur otur diye emrettim ona istemsizce, yani galiba istemsizce, Furkan Eniştem güldü, rahatsız oldum, aslında siz İnternette paylaşmıyorsunuz değil mi biz söylemeden, baştan öyle söylediniz ki yazmayayım, paylaşırsam fark edilir diye, biri görür benim eşcinsel olduğumu anlar diye, eşcinsel olduğumu kabul ettiriyorsunuz bana şu an ama değilim ama olmadığıma siz ikna ettiniz?! Hayır, olmadığıma ikna etmiş bir şekilde yazıyorum. Önce eşcinsel değilsin dediniz inandım, şimdi eşcinselsin diyorsunuz ona da inanıyorum?! Eşcinsel yazabiliyorum, önceden sadece nispet mi ediyordum, "Eşcinsel olduğunuzu kabul edin" önce diyordu yazıda, Allah kahretsin, ben eşcinsellikten kendim kurtuldum ama eşcinsel olmadığımı kabul edemediğim için yine eşcinsel kaldım? Bu ne anasını satayım! 

Bu ne garip bi' yazı hocam, ben bu muyum ya :) Bir hafta falan önce size bunu yazmışım galiba. Acayip...

Babamla aramdaki en büyük problem, sürekli başkalarını bana tercih etmesi herhalde hocam. Küçükken de çok yapardı. Benim özgüvensizliğimin kaynağı budur diye tahmin ediyorum. "Onun çocuğu böyle, bunun çocuğu böyle, bizim çocuklar işe yaramaz" kabilinden. Sürekli akrabaların çocuklarını falan överdi, beni yererdi. Ondan böyle oldu galiba bazı şeyler. Yine eğitmeyen de kendileriydi, o bahsettikleri çocuklar aileleri onlara sahip çıktığı ve öğrettiği için öylelerdi. Garip ya...

Taciz ve tecavüzün kızı yada erkeği olmaz ama kız çocuğunun başına bir şey geldiğinde feminist kadınlar adliye önlerinde bayraklı, pankartlı ve flamalı eylemler yaparlar. Erkek çocukları da kız çocuklarının sayısı kadar mağdur olur ama bu çocukların kaderi kimsesizliktir, yalnızlıktır. Cezaevlerinde, erkek yetiştirme yurtlarında, kurslarda taciz ve tecavüz mağduru olmuşsanız derdinizi kime anlatabilirsiniz? Allah'ın adaletinden başka sığınabilecek bir adalet bulabilir misiniz?

Tacizin ve tecavüzün kızı erkeğe olmaz ama tecavüz mağduru erkek çocuklar büyüdüklerinde pasif eşcinsel olurlar. Eşcinsel olmayı kabul etmek demek; size çocuk yaşta cinsel taciz ya da tecavüzde bulunan insanı haklı çıkarmak demektir. Taksim'de her haziran ayında onur yürüyüşü yada onur haftası adı altında İstiklal Caddesinde sözde onurlu onurlu yürüyen milletvekilleri bir de bu açıdan baksınlar ne adına yürüdüklerine. Ruhlarında bastırdıkları tecavüz çığlıkları anne babalarınca toplumca duyulmamış çocuklar; büyüdüklerinde eşcinsel haykırışlarla topluma meydan okumaktadırlar. Kapalı kapılardan saklandıkları yerlerden sokaklara çıkan her beş altı eşcinselin ikisi üçü çocukken tecavüz mağdurudur ama bu gerçeği kim bilir kim dile getirir? Travestiler yada transeksüeller çocukken nasıl mağdur olmuştur gören duyan bilen var mıdır? Aile Bakanı; fahişelerin, travesitlerin dertlerini dinlese de derman olabilir mi?

Hisli bir yazı olmuş, eyvallah. Özellikle bu kısmı. Aynı zamanda bir meydan okuma, bir celal de mevcut dahilinde. Allah selametinizi versin. İnşallah bu Cuma, ödünç aldığım kitabınızı getirmek istiyorum; okuyalı bayağı oldu ama getirmek için fırsatım olmadı. Hakkınızı helal edin.

Bu belki de size bir türlü yazamadığım yazıdır... Neden şimdi, neden bana derseniz, cevabım yok. Cevaplarım tükeneli uzun zaman oldu. İnsanlığımı kaybedeli uzun zaman oldu. Gerçekten içten bir yazı yazabilir miyim, emin değilim. Gözyaşlarım taşmak üzere, ama yine içimdeler, sevilmeyi her zamankinden çok özledim. Özlemekten ise usandım. Yazarken düşünüyorum "bu ne lan böyle" dediğinizi, siz söyleyeceğinizden değil; şarkıda bahsedilen demonlardan(metallica-unforgiven2). Bir gün normal bir insan olabileceğime inancım az, belki de azdan da daha az. Duygularımı kaybediyorum yazarken, tutunmaya çalışıyorum. Her zaman bu kadar baskın olan duygularım, insanları görünce geri kaçıyor. 20 kilo almışım, 15 yaşından beri falan ilk defa sanırım. Kendimi bildim bileli 60 kiloyum. Çünkü her şeyi düşünmeyi bıraktım, umursamayı... Atatürk'ün beynini durdurmak için  siroz olacak kadar alkol içtiği söyleniyor hayatı boyunca. Ben ne yapmalıyım? Beynimi, ruhumu, kalbimi susturmak için. 3 Senedir unutamadığım insanı unutmak için. Sevdiğim insan yukarda başkasıyla ilişkiye girerken kapısında oturduğumu unutmak için ben ne içmeliyim? Belki de hepimize "Cobain" gibi bir tüfek bir de otopark lazımdır. Halbuki solmak, yanmaktan daha kolay. Tamamen solmayı bekliyorum, griye veya siyaha. Siz de beni vefasız tanıdınız üzülüyorum bazen, belki de tanımadınız; çok bir şeyleri takan bir insan değilsiniz gibi :)  Benim varlığım yokluğum diğerleri gibi sizin için de bir şey fark ettirmemiştir. Ama ben yine de özrümü dileyeyim.

Bu illetin sonu yok hocam, ne kadar kaçsam da çabalasam da yok. Sevmeyi özledim, sevdiğim insanla vakit geçirmeyi. Artık hiçbir şey yetmiyor. İmanımı, kendimi, her şeyi kaybediyorum. Sizden sonra, ilaçların da etkisi bitince bir iyileşme vardı. Eşcinselliğin bir yere gittiği yok da, bana pek bi bağlı. Çalışmalarıma başlamıştım, hayata biraz dönmüştüm. 3-5 ay götürdü beni. Bayağı da iyi gidiyordu. Dediğiniz gibi derslerimi bir hocaya veriyordum. İnsanlarla daha çok vakit geçiriyordum. Ağustos'ta bir çöküş, o çöküş. Ben, Korona'dan önce karantinama girmiştim :) şimdi devam ediyorum. İçimde o kadar çok insan var ki, anlatamıyorum. Ama insan olabildiğim zamanları özlüyorum. Sanki şu an içimdeki 10 insan 1 insan etmiyor. Merhamet etmeyi özlüyorum, vicdanımı... Ancak öyle huzur buluyorum. Müziği bırakmamayı özlüyorum bazen, İslam'ı bize yanlış anlatanlara kızıyorum. Öyle işte. Müziksiz şimdiki halimden iyi miyim? Yine yazmak istediğim hiçbir şeyi yazamadım neredeyse :) Kendinize iyi bakın.

Öfkem büyük de hocam size karşı değil. Size takılmayı sevdiğim için yazdım. Alındıysanız kusura bakmayın :)














Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:52:50 ös
Güze bir yazı.

Bireysel psikolojinin kurucusu Adler’e göre ‘’kadın korkusu, ödleklik’’ - Şu kısmın benle bi' alakası olduğunu sanmıyorum.

 diğer psikiyatri çevrelerine göre ise ego ile uyumlu veya uyumsuz bir ‘’cinsel kimlik’’, eğer benlik/ego ile uyumlu ise ‘’egosintonik’’, benlik/ego ile uyumsuz ise ‘’egodistonik’’ cinsel kimlik.  - Burada kastedilen ego ile uyumluluk/uyumsuzluk eşcinselliği kabul edip etmeme mi hocam?

Eşcinselliğin temelinde –çoğunlukla- 1-6 yaş döneminde anne veya baba ile özdeşim kurularak geliştirilen cinsiyete uygun cinsel kimliğin –hatalı ebeveyn modelleri nedeniyle- geliştirilememesi ve çocuğun/bireyin cinsel karmaşaya (cinsel kimlik bozukluğuna) sürüklenmesidir. Eğer bu karmaşa ergenlik dönemine ve sonrasına taşınırsa büyük oranda eşcinsellik gelişri.  -Babam, özellikle biz küçükken bizi sürekli Kocaeli'ye bırakıp kendisi İstanbul'da kalırmış. Büyük ihtimalle bu yaşlarda gözümün önünde herhangi bi erkek yoktu. Annem ve iki ablam ile baş başaydım. Zaten 7 yaşındayken de kız yeğenim doğdu(en büyük yeğenim).

 Eşcinsellikte organik ve hormonal bozuklular da olmaz. Eğer bunlar varsa eşcinsellik değil İnterseks/Hermafroditizm/Hünsa söz konusudur. Bu vakalar uygun cerrahi ve hormonal tedavilerle tedavi edilirler. -Sizin bir zamanlar terapide bahsettiğiniz, hadislerde kurtulan eşcinsel veya başka şekilde geçen konu "Hünsa" konusudur hocam işte. Sizin muhattap olduğunuz eşcinseller tarzı iyileşen bir insandan bahsedildiğini görmedim ben hadislerde ama tabii olabilir de bilmiyorum.

Hocam bir de hormonel bozukluk olmamasını hiç anlayamıyorum. Olmayabilir tabii ama bu cinsel dürtünün bu kadar fazla olmasını, mastürbasyona böylesine "bağımlı" olunmasını anlayamıyorum.

‘’Homoseksüellik “cinsiyete karşı kayıtsızlığı” değil, cinsiyetteki “eksikliği” temsil eder. Eksikliğe dayalı bu davranışların temelinde de kişinin sahip olmadıklarına karşı geliştirdiği aşırı bir duyarlılık vardır. O kadar ki, dürtü ve tahriklerle şekillenen bu davranışlar,
sosyal dezavantajlara ve tıbbî risklere rağmen sürdürülürler. Eksikliğe dayalı bu davranışlar, tıpkı bir karikatür gibi abartılı olma özelliğine de sahip olurlar. Örneğin eşcinsel erkeklerin itfaiyeci, polis veya asker gibi giyinerek kalın kemerler takmaları ve işkence aletleri
taşımaları, “leather/deri” barlarda şahit olunan bu şekildeki abartılardır. Gey mekânlarındaki bu görüntüler, eşcinsellerdeki bu abartıların canlı örnekleridir. Böylesi davranışlar, aslında içte eksikliği hissedilen cinsiyete yani erkekliğe karşı artmış farkındalığı ve bu erkekliğin arayışını temsil eder. Çünkü homoseksüel erkekler, erken çocukluk döneminde kurup
ergenlik döneminde geliştirmiş olmaları gereken erkeksi benliklerini
hala arayan, hala bunun arayışında olan insanlardır.’’Bayraktar, 202;s.132) - Benim yine burada bahsedilen ile de çok bi' alakam yok, zamanla dönüşebilir mi bilmiyorum. Neden derseniz, sanki eşcinsellik ben büyüdükçe veya değiştikçe evrimleşen bir şey. Hatırlarsanız, küçükken olgun veya yaşlı nasıl derseniz ve kilolu insanlardan hoşlandığımı söylemiştim, zaten bu bayağı yaygın bir şey bildiğim kadarıyla. Baba figürü gibiydi tam. Ama sanki şu son 2-3 sene artık iyice yaşıtlarıma döndü bu olay, kendime aşk arıyormuş gibiyim bilmiyorum. Olgun insanlardan belki yine hoşlanabilirim ama aradığım şey yaşıtlarımmış gibi. Benim zayıf noktam sanki kilo ve irilik, öyle "muscle" denen tarz bir şeyden bahsetmiyorum ama erkek sanki biraz kilolu olacak gibi bir anlayış var sanki değiştiremediğim. Beyaz tenli, hafif kilolu, güleryüzlü bir insan gördüğümde sanki başka bir insan oluyorum. Bilemiyorum. Yine bahsetmiştim sanırım, Yunus'tan sonra ona benzeyerek erkekleşmeye çalışma gibi bi dönem vardı, kol saati, güleryüzlülük vesaire. Bu üstteki paragraftada buna benzer bir şeyden bahsetmiş, "erkekliği hala arama ".

Peki, gey erkekler neden kadın kıyafetleri giyer veya neden kadınlar gibi makyaj yaparlar? Kadın karakterleri taklit eden bu erkekler, bunun onları rahatlatarak içlerinde yaşadıkları stres ve çelişkilerden uzaklaştırdığını söylüyorlar. Bazı eşcinsel erkekler kataloglarda sergilenen kadın iç çamaşırı ve gecelik koleksiyonu yaparlar. Bunları hiç kimse yokken giyinerek de normal hayatlarında sergilemek zorunda kaldıkları erkeksi imajın baskısından kurtulmaya çalışırlar.  - Sizin takdiriniz nedir bilmiyorum ama hele şunların benle hiç alakası olduğunu sanmıyorum. Hatta kişilik olarak da kırılganlık ve utangaçlıktan başka çok bi kadınsı tarafım olduğunu sanmıyorum. Böyle kadınsı şeylere ilgi falan hiçbir zaman olmadı. Bir aralar saçımı uzattım sadece. Yine kısa saçtan ziyade uzun olmasa bile daha şekil almış saçları seviyorum bazı insanlarda gördüğüm ama dediğim gibi kadın giysisi, peruk, maddi veya ruhi kadınsı bir şeye karşı pek ilgim yok.

 ‘’Beni her eşcinsel ilişkinin kadın-erkek deseninin bir ifadesi olduğu düşüncesine iten delil nedir? Eğer erkek, erkekten hoşlanıyorsa neden kadını taklit eden bir erkeği seçmektedir? - Yine şu kısma çok bir mana veremedim. Benim gördüğüm eşcinseller, genelde kadınsı eşcinsellerden hoşlanmıyor. Sizin de tecrübe ettiğiniz gibi çok farklı tipler, bu illete insanları iten çok farklı sebepler olsa da erkek eşcinsellerin öyle çok kadınsı bir şey aradığını göremedim ben.

Nitekim Eski Yunanlılarda da eşcinsel erkeğin isteğini kamçılayan şey, genç oğlanlardaki erkeklik değil onların bedenlerindeki kadınsı niteliklerdir. Onlardaki ürkeklik, utangaçlık, bilgisizlik ve güçsüzlük gibi kadınsı ruhsal özelliklerdir. - Yunus'un biraz bile böyle bir dürtüsü var mı diye beni düşündüren şey budur. Yunus'un "şu küçük erkeğe bak" falan gibi şakaları... Aynı şekilde "aman elin yanmasın çayları ben taşıyayım gibi" koruyucu tavırları. Başka insanlar beni darladığında  "adamı rahat bırakın" demeleri falan. İlişkiye girmedim biliyorsunuz, şu ana kadar hayal ettiğim hiçbir insanla da gelse ilişkiye gireceğimi zannetmiyorum veya gelseydi zamanında. Ama Yunus isteseydi ve kendime hakim olamasaydım tek ilişkiye gireceğim insan o olurdu sanırım.

ama erkek eşcinsellerde ise mastürbasyonun çoğu zaman tek amaç olduğunu söyler.  - Bir de şurada tam ne demek isteniyor anlamadım hocam.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:53:54 ös
Bugünlerde gündeme olan Diyanetin eşcinsellik ile ilgili beyanıdır. Evet, bütün cinsel sapkınlıklar lanetlenmiştir. Ancak cinsel sapkın konumunda olan bütün insanlar tövbe istiğfar ederek, bu kötülükten kurtulabilir. Mücadele, bu yönde yapılmalıdır. 

Sonunda akıl sahibi bir insan çıkmış, çok şükür. Bu anlatılan meşhur hikayeye benziyor: Bir padişaha atom bombası getirmişler de, bunla ne yapılır diye sormuş. Demişler ki konulduğu yerdeki herkesi öldürür. Padişah da demiş ki "iyiyle kötüyü ayırt eder mi"... Bu da o misal, daha sonra "Bize insanları kazanmak düşer, onları katletmek değil." Ha bu adamların yaptığı da insanları katletmek. Bu yazıyı yazan kişi de ne güzel söylemiş "mücadele bu yönde yapılmalıdır".  Benim hocalarım bana hep "kafirden" değil, "kafirin fiilinden" nefret edeceksin dediler. Kafirden nefret edersem, nasıl kazanacağım onu?

Biliyorsunuz yaklaşık 1 sene önce, terapilere bi' gelip bi' bırakırken aileme ve Enes'e(çocukluk arkadaşım) eşcinsel olduğumu söylemiştim. O zamanlar Yunus ile görüşmüyorduk ama ona da söylemek istemiştim artık. Başka yakın arkadaşlarıma da... Ablam boşver dedi, belki herkes anlayışla karşılamaz, öyle kaldı. 3 Ay önce falandı, kafamda hiç böyle bir şey yoktu. Bir sabah şunu yazdım:

Bugün 16 Aralık, Saat 07.46. Bu his nereden geldi bilmiyorum. “Beautiful” çalıyor arkada. Bunu sadece bi’ Word dosyasına yazarken bile yeterince dürüst değilim sanki. Numaranı sileli uzun zaman oldu, olsa belki yazar mıydım şu an sana buraya yazmak yerine, bilmiyorum. Ben eşcinselim, yani öyle diyorlar ismine. Nedenini tam olarak bilmiyorum. Tercih ettiğim veya değiştirebildiğim bir şey değil, keşke olsaydı. Kendimden nefret etmek zorunda kalmazdım belki o zaman. Belki sevdiğim insanla beraber olabilirdim. Bunu değiştirmek için uğraştım, çok değil belki ama uğraştım. Doktorlara gittim, ilaçlar içtim, neredeyse beni delirten ilaçlar. “Ailem” çok korkmuş gibiydi. Umurlarında gibi. İntihar etmek istedim, beceremedim. İntihar bile edemeyecek kadar cesaretsizim, beceriksizim. Bugün bunları buraya yazıyorum, bilmem sana yollar mıyım, en azından bunu göze alabilir miyim? Küçükken sadece bunun öğrenilmesinden korkardım, büyüyünce işler değişti. Endişeleneceğim çok daha fazla şey varmış. “What a joke” diyorlar ya İngilizler… Şimdi öğrenilmesinden o kadar da korkmuyorum sanki, bunu ne istedim ne kabullendim. Söylediğim veya söyleyeceğim insanlar bunu hiçbir zaman anlamayacak belki ama bunu ben tercih etmedim. Yaklaşık 1 sene önce ilk defa aileme söyledim bunca yıl sonra. Annem, babam, ablalarım ve eşleri. Bir de çocukluk arkadaşıma, artık görüşmüyoruz. O zaman sana da söylemek istemiştim, herkese söylemek istemiştim. İçimden atmak istemiştim artık bunu. 25 yıl… Lanet 25 yıl. Bunu sana gerçekten göndermek istiyorum ama dediğim gibi cesaret edebilir miyim bilmiyorum. Veya ne bekliyorum bunu sana gönderirken. Hiçbir şeyin değişmeyeceğini biliyorum aslında, belki de bana kötü şeyler söylersin, daha çok canım yanar. Bana destek olmanı çok istemiştim birkaç yıl önce, hatırlıyorum. Olacağını sanmıştım. Olmadı. Söyleyecek çok şeyim vardı sanki ama şimdi bir şey gelmiyor, yazamıyorum. O zamanlar sana bir türlü söyleyemediğim şey de buydu. Üzgün olmaya mahkum edilmiş gibiyim.

Numarasını bulup, bunu Yunus'a gönderdim. Cevap vermedi. Sonrasında "eşcinsel olduğum için mi cevap vermiyorsun" dedim. "Onla" alakası yok bana bir daha yazma dedi. Uzun lafın kısası bir hafta boyunca yazdım cevap vermedi, evine kadar gittim vesaire, görüşmek istemedi. 2-3 hafta sonra kadar tekrar yazdım, yine istemediğini, bir daha benle görüşmeyeceğini söyledi.

Aynı zamanda terapiye geldiğim zamanlar, yeni yeni samimi olan bir arkadaşım vardı "Muharrem" bahsetmiştim biraz ama hatırlamazsınız belki. Ona söyledim. Yine okuldan yakın gördüğüm 3 arkadaşıma daha söyledim. Ders verdiğim hocama söyledim.

Hatta bi' ara whatsapp'tan herkese paylaşmayı düşünüp vazgeçtim. Öyle yazayım dedim.
Yunus ile aramızda geçen diyalogları ve ona yazılarımı sildim maalesef. İşimize çok yarayabilirdi sanırım.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:54:17 ös
https://www.youtube.com/watch?v=GLQs0OrHiPY

https://www.youtube.com/watch?v=fo7_8qOnrAQ 

Hocam bu iki şarkı beni, size kendimi ebedi anlatacağımdan daha iyi anlatabilir diye düşünüyorum. Ben hiçbir zaman kendimi bu kadar iyi anlatamayacağım büyük ihtimalle. Vaktiniz olursa sözlerine dikkat ederek dinlemenizi çok isterim.

Grubun(Linkin Park) solisti Chester Bennington birkaç yıl önce intihar etti, duymuşsunuzdur belki de çok meşhur bi gruplar zaten. Kendisi tecavüz mağduru, yanlış hatırlamıyorsam 9 yaşından 13 yaşına kadar, belki daha uzun süre taciz ve tecavüze uğramış üstelik babası Ahlak Masası Polisi Amerika'da. Kendisinin iki kere evlendiğini, çocukları olduğunu falan öğrenmeden önce, çok uzun süreler eşcinselliği yaşayamayan, bundan acı duyan bi eşcinsel olduğunu düşünmüştüm. Tecavüz mağduru olduğundan değil, yazdığı sözlerden ötürü. Belki bir yerlerde öyleydi de kim bilir.

Her neyse :) şarkılarda kendimi bulmaktan bahsetmiyorum, o hepimizin başına gelir. Bu adamın her yazdığı, her cümlesi sanki beynimi, kalbimi okuyor. Sanki içimde yaşıyor.

Beni masturbasyondan alıkoyabilen tek şey müzik sanırım Allah'ın izniyle. Başka bir şey bulamadım henüz. Size şarkıların sözleri olan videolarını attım bu arada.


Breaking the habit:
1. i'm picking me apart again
2. you all assume i'm safe here in my room, unless i try to start again
3. i don't know what's worth fighting for or why i have to scream
4. i tighly lock the door, i try to catch my breath again
5. i'll never fight again and this is how it ends

Somewhere i belong:
1. i get lost in the nothingness inside of me
2. i'm not the only person with these things in mind
3. just stuck, hollow and alone and the fault is my own...
4. what i thought was never real
5. i can't believe i didn't fall right down on my face
6. what do i have but negativity
7. i wanna feel like i'm somewhere i belong

Size şarkılardan en çok etkilendiğim kısımları da yazdım, zaten neredeyse ikisinin de hepsini yazmışım :) nitekim bu iki şarkının her kelimesinde ben kendimden bir şeyler buluyorum.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:55:21 ös
Bugün bi' içliyim, bir şeyler yazabilecek gibiyim... Biriktirdiklerim var zaten. Sizi bayağı rahatsız ediyorum galiba, kusuruma bakmayın. Size bazen takılıyorum, şakalaşıyorum; sizde öyle bir hâl gördüğüm için. İçimde böyle bir şey var ama bunu ben pek büyüklerimle yaşayamadım, her şey çok katıydı hep. O yüzden şakasına bana tekme falan atmanız anlamsızca hoşuma gitmişti. Bir çocuk gibi. Bunlar sizin "hadi hadi geç" dediğiniz yerler :) işin aslı bir kırgınlık olduysa özür dilerim.

Ev bakmaya başladım. Bu konuda size danışma fırsatım olmadı gibi ama üniversiteden yakın bir arkadaşımla birlikte çıkmayı düşünüyoruz eve. Ben, bunun benim için daha iyi olacağını düşünüyorum ama sizin fikrinizi de merak ediyorum. Üsküdar'dan bakıyoruz şu an evleri, tebdil de olması açısından. Böylece, zorlandığımda tabir-i caizse "aile evine" kaçma fırsatını da öldürmek istiyorum. Bu yolda hiçbir şeyin düşündüğüm kadar kolay olmayacağını biliyorum. Şu an beni heyecanlandıran şeyler zorluğa dönüşecek belki ama korkmuyorum Allah'ın izniyle. Kendi evim olması fikri beni heyecanlandırıyor, gerçekten ben olabileceğim bir yer. "Benim olanı" istiyorum.

Şu son 3-4 senede yaşadıklarım dolayısıyla okul konusunda da kararımı vermiş durumdayım. İlk başlarda yaşadıklarımın bir imtihan veyahut da vesvese olduğunu düşünmüştüm. Çünkü bu olaylardan önceki birkaç senem güzeldi, ferahtı; ben her ne kadar kendi zihnimde kendime problemler çıkarıyor olsam da. Gittiğim yol kolay bir yol değildi biliyordum, geçeceğini düşündüm. Aşmam gereken bir şey olarak gördüm ama öyle değilmiş anladığım kadarıyla. Vesvese de işin içindeydi tabii ama asıl mesele o değil. Okulu tamamen bırakma kararı aldım, başka üniversitede veya bu üniversitede bu bölümü okumayı düşünmüyorum. Beni manevi yönden tatmin edecek bir meslek yapmak istiyorum, amacım para kazanmaktan daha ötesi olmalı benim için. Ben böyle mutlu olabileceğim biliyorum. O yüzden okumaya başka bir üniversitede başka bir bölümde devam etmek istiyorum ki bu da İngilizce Öğretmenliği olacak gibi duruyor. Özellikle ilkokullarda İngilizce Öğretmenliği yapmak istiyorum.

İlime devam etmek istiyorum. Bu meselenin anladığımdan veya hissettiğimden de daha büyük bir vakıa olduğunun farkındayım. Ancak "ilim" dediğimiz pek bizim Türkiye'deki veyahut da diğer Müslüman Ülkelerdeki anlaşılan "ilim" değil, Efendimizin hadislerinden benim anladığım kadarıyla. Hadislerdeki ilim sahiplerinin ilahiyat okuması veya ilahiyat profesörü olması gibi bir durum söz konusu değil. İlim çok başka bir şey. Dolayısıyla dışarıdan bu gibi eylemlerimi devam ettirmek istiyorum inşallah. Tatmin olmayı bekleyen kocaman bir egom olsa da hiçbir zaman "profesör" olayım, "doçent" olayım kendimi tatmin edeyim durumuna düşmemeye çalışmıştım zaten.

Öte yandan okurken veya üniversiteye hazırlanırken elimden geldiğince ufak tefek işlerde de olsa çalışmayı düşünüyorum. Tecrübe edinmek ve kendimi kırmak istiyorum. Maddi yönden de bir şeyler kazanıp daha çok ben olmak istiyorum açıkçası. Daha bağımsız, daha özgür.

Ramazan, benim için bir diriliş oldu. Umarım devamı gelir. Selametle hocam.


Merhaba Hocam.

"Baba olma sanatı" adlı bir kitap okuyorum. Ben de bir şeyler canlandıran kısımları var. Bize bu yolda yardımcı olması umuduyla yazmak istiyorum müsadenizle.

"Çocuk eğitiminde anne ve babanın üstlendikleri roller farklıdır. Çocuklar cinsiyetlerine uygun davranışları anne ve babayı izleyerek ve taklit ederek kazanırlar. Birinin sorumluluktan kaçması ve rolünü diğerine devretmesi halinde çocukta kişilik tam gelişmez."

Bu tam benim olayım herhalde hocam. Benim şu an yapmakta sıkıntı çektiğim, problem yaşadığım şeyleri zaten babam da yapmıyor veya yapamıyor. Bizim belki birçok şeyimizle eniştelerim ilgileniyor, ilgilenmek zorunda kalıyor. Onlar bile diyor "bazı şeyleri Furkan'a neden söylemiyorsun, o yapsın" diye, şikayetçi olduklarından çok, onlar bana babamdan daha çok güveniyorlar sanırım. :) Örnek alınacak birisi yoktu kısacası.


"Alman Protest Filozof Nietzsche, bir arkadaşına yazdığı mektupta, 'isyancı kişiliğimde babasız bir evde büyümenin büyük rolü var.' der.

Benim öfkemin de bir kısmı belki de buradan geliyordur. Bilemiyorum.


Bunlardan sonrakilere bir açıklamama düşmeme gerek yok sanırım:

"Erkek çocuklar genellikle baba otoritesinden çekinmekte, dolayısıyla çocuğun sosyalleşmesinde ve kişilik kazanmasında baba daha etkin bir rol oynamaktadır."

"Tarihi kanla yazan büyük diktatörlerin, onlarca kişiyi hiç acımadan öldüren seri katillerin ve mafya babalarının çocukluk yılları incelendiğinde sıcak bir aile yuvasından ve anne baba sevgisinden yoksun büyüdükleri ortaya çıkmıştır. 'Babasız çocuklar' derken, babalı babasızları da kastediyoruz. Babası olduğu halde baba ilgisi, baba sevgisi ve baba disiplini alamayan çocuklar da bir anlamda babasız sayılır"

Bazı anne baba sevgiyi pazarlık konusu yapar. 'Dersine çalışmazsan, zayıf not alırsan, takdir getirmezsen seni sevmem' der.'

"Daha çok çalışmalı, daha yüksek notlar almalı, teşekkür yetmez, takdir getirmelidir."

"Yaramaz çocuk vardır, içine kapalı çocuk vardır, kendine güvensiz çocuk vardır, yavaş öğrenen, hızlı öğrenen çocuk vardır ama nankör çocuk yoktur. Eğer bir çocukta davranış bozukluğu varsa, bu kesinlikle kendi suçu değil, ailenin hatalı tutumunun sonucudur."

"Sunum sonrasında öğrenci velisi bir baba soru sormak için el kaldırdı:Lise 2'ye giden çok zeki bir oğlum var, bilgisayara ve internete olan düşkünlüğünden dolayı yeterince ders çalışmıyor, ben de interneti kapattırdım, bilgisayarı yasakladım; ama bir işe yaramadı. Bu seferde dışarıda internet kafelere gidiyor. Nasihat ediyorum, harçlığını kesiyorum, ceza veriyorum ama bir değişme yok, dersleri yine zayıf, ne yapacağımı şaşırdım."

'... Her psikologa da güvenilmiyor ki hocam'
Son sözleri babayı ele vermişti. Kendisinden başka kimseye güveni yoktu. Babaya göre kendisi doğruydu, yanlış olan çocuktu. Kendisi değişmek istemiyor, çocuğun değişmesini istiyordu.

"Baba, zayıflarla dolu karneyi görünce çileden çıkmış bağırıyordu: Ben senin geleceğini düşünerek özel bir okula yatılı veriyorum, senin getirdiğin şu karneye bak! Oğlum,burslu okuyan fakir aile çocukları takdir getirirken, sen nasıl zayıflarla dolu bir karne getirirsin? Senin onlardan neyin eksik"

"Senin onlardan neyin eksik"

"K.. susuyordu. Konuşsa, neyi eksik olduğunu söylese bile babayı ikna edemeyeceğini biliyordu."

"... Daha sonra babasını dinlemeye aldım. Devlet memuruydu. Kazancı, giderlerini karşılamadığı için diğer zamanlarda şoförlük yapıyordu. Bu yüzden sabahları erken çıktığı evine geç saatlerde dönebiliyordu. Geldiğinde kızı yatmış oluyordu. Kızının davranışları ve kıyafeti için ne düşündüğünü sorduğumda, tasvip etmediğini ancak ne yapacağını da bilmediğini söyledi.
Baba, kız için bir kayıptı. Bu tür çocuklara 'babalı babasızlar' diyoruz. Çünkü baba, kızını hiç görmüyordu. Şu anki haliyle de fazla ilgili olduğunu söylenemezdi. Her şeyi onlar için yapıyorum. Geç vakitlere kadar onların ihtiyacını karşılamak için çalışıyorum diyordu. Belki evin maddi ihtiyaçlarını karşılıyordu ama eşinin ve kızının gerçek ihtiyacı olan birlikte olmak, her türlü sevinci ve acıyı paylaşmak, sohbet etmek, pikniğe veya komşu gezmesine gitmek gibi ruhsal ihtiyaçlarını karşılayamamıştı ve bu yüzden kızının manen kaybetmişti."

"Baba derken gözümde olumsuz bir model beliriyor. Onun gibi bir baba olmak istemiyorum ve bunun için evlenmeyi hiç düşünmüyorum"

"Haftanın on saatini konuşmalarda ve sosyal faaliyetlerde harcayan fakat ailesini yemeğe, pikniğe, seyahate ve tatile götürmeyen bir baba ailesini ihmal ediyor demektir. Bu siyasetçimiz de boş zamanlarını çocuklarına ve eşine ayıracağı yerde, kayıkla balık avına çıkıyordu"

"Çocuklarımız bir davranış bozukluğu gösterdiklerinde bize ruh sağlıklarının tehlikede olduğunu haber vermektedirler. 'Babacığım neredesin' diye çığlık atmaktadırlar. Bu çığlığa kulak vermediğimiz ve ciddiye almadığımız zaman bedeli hem maddi hem manevi yönden çok ağır olmaktadır."




Hepsi hocam hepsi...  Ancak ben asosyalim, ben sorunluyum, ben başarısızım. "Beş para etmez insanlarla" karşılaştırılmaktan yorulduğum zamanları hatırlarım. Gerçekten benim içimi görebilirler mi?




Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:56:40 ös
Öyle yorgunum ki… Hiç bu Dünya’ya ait olmamış bir insanın hisleri benimkiler. Hiçbir yere, hiç kimseye uyamamış bir insan. Yapayalnız, mahzun, kimsesiz. Bir o kadar suçlu, iğrenç, öfkeli. Yaşadıklarını anlamlandıramayan bir insan. Kim olduğunu bulamayan bir insan. İçindekilerden hangisi kendisi fark edememiş bir insan. Küçük bir çocuk kadar bile özgüveni olmayan bir insan. Hissettiklerinden var gücüyle kaçmaya çalışan bir insan ama başaramayan.

 

25 yaşındayım. Lakin öyle bir haldeyim ki ruhum ölü, içim bomboş. “Dead Inside” diyor ya Yabancılar, tam öyle işte. Eski hırsımı bulamıyorum; eski gücümü, dayanıklılığımı. Mutlu olamıyorum, mutlu olmaktan çok uzağım. Hıçkıra hıçkıra ağlarken kafamdan geçen düşüncelere sahip olamazken, yazıya döktüğümde hislerimi bulamıyorum. Bir insanın aynı anda hem bu kadar “masum” hem bu kadar “suçlu” oluşunu anlayamıyorum. Hem iyiliğin had safhasını hem iğrençliğin had safhasını yaşayışını anlayamıyorum.

 

Bazen titreyen ellerimden utanıyorum, sürekli yüzüme vurulan. Bazen kamburluğumdan utanıyorum, herkesin bir el atıp düzeltmeye çalıştığı. Bazen Dünya’ya sanki Mars’tan gelmiş bir insan gibi oluşuma şaşıyorum, bir film gibi. Bazen 3 senedir bir insanı unutamadığıma şaşıyorum. Her Allah’ın günü her şeyin, bana onu hatırlatıp beni yormasını garipsiyorum. Belki de gerçekten sevdiğin bir insan, ancak başkasını severek unutuluyordur, belki de hiç unutulmuyordur. Her türlü yeni bir çıkmaz.

 

Çocukluğumu hatırlıyorum, 7-8 yaşlarındayım. Çarşamba civarında yeni taşındığımız kiralık evdeyiz, giriş katı. Dışarısı çocuk cenneti, belki de o yıllarda bulabileceğiniz en çok çocuk nüfusu olan mahalle. Çıkıp diğer çocuklarla tanışmaya çekindiğimden, evde de bunalmaktan bir hâl olduğumdan dolayı annemin, altıma bir minder koyup beni pencerenin arkasına oturtuşunu hatırlıyorum. Parmaklıkların arkasından diğer çocukları izlediğimi, daha bir kere bile dışarı çıkmadan hepsinin isimlerini ezberlediğimi… Belki onlarla tanıştığımı, oyunlar oynadığımı hayal ediyorum emin değilim. Ta ki yaşça benden büyük bir akrabamız evimize misafir gelip, annemin ricası ile beni dışarı çıkartana kadar. Çocukların, neredeyse hepsinin ismini bilmeme şaşırdıklarını hatırlıyorum. Ama hâlâ daha bir ortama girdiğimde istemsiz olarak yaptığım gibi o zaman da kendime birkaç kişi seçmiştim galiba.

 

O mahallede yaşadığım bir sürü şey var, iyisiyle kötüsüyle. Ama hiç unutamadığım bir şey var ki o da benden en az 4 yaş büyük bir çocuğun tehditlerine, zorlamalarına, bilimum zorbalıklarına katlanmak zorunda kalmama rağmen ailemin bu konuda hiçbir şey yapmaması. Sorunu aileme götürdüğümde “kardeş kardeş oynayın” cinsinden içi boş laflar edilmesi. Ne çocuk aklımla ne şu anki aklımla anlayabildiğim bir şey değil. Hâlâ daha beni öfkelendiren… Baba bir dayanak olacaktı ya; ailenin, evin direği, çocukların güven kaynağı… Değildi efendim değildi. Her zaman olduğu gibi kimseyi bulamamıştım yanımda, ne bu olayda ne bundan sonrakilerde.

 

Babamın, sözde “bizim için kazandığı para, bizim için çalışması” başıma hep bela olmuştu. Hiç zengin falan olmadık. Lakin çocukların veya insanların biraz bile paramız olmasına çok takıldığını hatırlarım. Belirli bir yaştan sonra girdiğim her ortamda “kolejde okuyan, zengin çocuğu, zengin zübbesi, uzun saçlı garip tip” falandım herhalde. Babam neredeyse hiç bizim için çalışmamıştı halbuki. İçindeki o “ezikliği” gidermek istemişti. “Sülalede birçok kişinin ticarete girişip başarılı olamaması ama kendisinin başarılı olması” ile övünmesi de bu yüzdendi. Kendisine birçok kez “yatlar katlar, saraylar değil; sevgisini istediğimi söylememe rağmen” bir faydası olmamıştı. Aradığım aileyi bu ailede(!) bulamadığımı söylediğimde hep ben suçlu olmuştum. Çünkü babam da o, kendisine hatası söylenince küçük bir çocuk gibi küsüp, arkasını dönüp, kızıp sizi haksız çıkaranlardandı.

Bir şeyler yazmam gerekiyor gibi. Bugün yine pek iyi değilim. Yazacak çok şey var, içimde çok şey var ama kimsenin beni anlamayacağından korkuyorum. Artık en ufak bir baskıyı kaldıramaz hâle geldim. Sizin de bahsettiğiniz gibi hastalıklar gün geçtikçe büyüyor sanırım. Yunus ile hiç tanışmamış olsaydım nasıl olurdu diye düşünüyorum,  belki bu hâllere hiç düşmezdim. Belki düşsem bile bu dipten kurtulmak bu kadar zor olmazdı. Siz hep en ufak sıkıntı, stress bile bu fantezileri, bu durumu tetikler diyorsunuz ya, öyle gerçekten. Ama tetikleyici hep Yunus artık, çünkü en küçük olayda aklıma o geliyor. Ona sığınmak istiyorum, bunun ne kadar bayağı olduğunun farkındayım belki de iğrenç ama kollarında olmak istiyorum, göğsüne kafamı dayayıp “erkeğim” demek istiyorum. Herhalde bundan önce bunları bana anca bir hap yazdırabilirdi ama bunları söylemeden de bir şeyler düzelmeyecek galiba. Bunları yazarken bile çok utanıyorum, özür dilemek istiyorum böyle bir şey yazdığım, yazmak zorunda kaldığım için. Yine söylediğiniz gibi bu durumlara düşmeseydim veya eşcinsellikle boğuşmak zorunda kalmasaydım da çok normal bir insan olmayacaktım, değildim belki önceden de. Ama artık çok farklı gibi, gerçekten çok farklı. Hiçbir şeyi kaldıramıyorum, hiçbir şeyle baş edemiyorum. Hissettiklerimden yoruldum, kafamın içindeki düşüncelerden yoruldum, sinirden stresten yoruldum. Küçükken belki daha çaresizdim. Yaşadıklarımın ne olduğunu ben bile bilmiyordum. Dayanacağım, destek alacağım kimse yoktu, konuşabileceğim kimse yoktu. Beni sevdiğine inandığım kimse yoktu ama farklıydım. Hırslıydım, özgüvenim kesinlikle şuankinden daha fazlaydı. Kendime inancım vardı, hayallerim vardı.

Bazı günler iyiyim, daha umutluyum. Çok umutlanamasam bile olduğu kadar diyorum, bu yolda savaşırım; sağlığım için, faydalı bir insan olabilmek için, mutlu olabilmek için savaşırım. Ama birçok gün içimde hiçbir şey bulamıyorum, bütün umudumu kaybediyorum. Bir masturbasyon yapıp kolaya kaçmak istiyorum, hayalimde Yunus’a sığınmak, ondan destek almak. Halbuki sadece daha kötü bir hâle getiriyor her şeyi. Daha içinden çıkılmaz bir hâle getiriyor. Yine söylediğiniz gibi bir “kısır döngüye” bağlıyor her şey. Yazmaya başladığımda saat 00.48’di. Bugün, günün bu saatini zor ettim, bu yazıya başlamasaydım şu an yine hayallerimde Yunus’un kollarındaydım sanırım. Eve kapandığım takriben şu 10 ayın son 3-5 ayı ne kadar rahattım oysaki, tek derdim imanımı giderek kaybediyor olmamdı. Kafam ne kadar rahattı, her şeyi boşvermiştim. 15 yaşından beri ilk defa adamakıllı kilo almıştım. Sonra bir şeyler esti işte, Ramazan geldi, bu da Allah’ın bir hikmeti mi diyeyim ne diyeyim bilemiyorum. İçimde bir şeyler kıpırdanmaya başladı, bir şeylere niyet ettim, başladım ama bütün kâbuslar da yine başladı. Yine beynimi susturamamaya başladım, yine en ufak sorumlulukların altında ezilmeye başladım. Yine çaresizleştim.

 

Yunus olmasaydı bu hislerden kurtulmam %100 daha kolay mı olurdu diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü kafamda her şeyin başladığı nokta hep o oluyor. Dediğiniz gibi, diyeceğiniz gibi Yunus benim için büyük bir takıntı. Lafta değil, yaşadım ve kendim de gördüm. Hiç yapmayacağım şeyleri yaparak, hiç söylemeyeceğim sözleri söylerek, hiç olmadığım bir insana dönüşerek. Bunları görmesem bile şu yazıdan bile yeterince belli sanırım. Lakin gerçek de bu. Bir insanın bu kadar ayağıma dolanması beni gerçekten çok üzüyor. Lanetler okuyorum bazen güçsüzlüğüme, dayanıksızlığıma, beceriksizliğime ama kurtulamıyorum da.

 

Küçükken farklı düşünürdüm. O zaman da duygusaldım herhalde ama bir o kadar da dik fikirliydim. Tamam, evlilik falan ama bana bir yerde saçma gelirdi. Benim önceliklerim hep ideallerimdi, yapmak istediğim büyük işlerdi. Şimdi eşcinsellik meselesi olmasa koşup evlenecek gibiyim. Veya bir şekilde kitabına uysa Yunus’un kollarına atılacak gibi.

 

Yorgunum ve bitkinim hocam. Artık yeni bir şeylere niyetlensem, heves etsem de içimde kıpırdayan bir şeyler bulamıyorum. Kendime güvenemiyorum. Ben bile bir daha ne zaman tekrar bu odaya kapanacağımı kestiremiyorum. Kayboldum hocam, kayıp bir haldeyim.


Hocam ben bu eşcinsel hislerden gerçekten kurtuluyorum galiba. İnanılmaz mutluyum şu an. İnanmakta zorluk çekiyordum ama dediğiniz gibi hiçbir şey geri gitmiyormuş. Geldiğimde daha etraflıca konuşmak isterim. Teşekkür ederim hocam.🤚🏻

Yine karanlık bir gün bugün. Artık konuşacak kimsem olmadığını fark ediyorum; bu, biraz benim yüzümden, biraz da etrafımdaki insanlar yüzünden. Yazmamı beklediğiniz üsluplu müsluplu bir yazı değil bu yine, sadece içimdekiler. Bugün içime oturan tüm şeyler. Beğenmeniz, beğenmemeniz, takdir etmeniz hiç önemli değil. Bugün bu yazıyı buraya konuşacak, yazacak kimsem olmadığından yazıyorum. Çaresizlikten, çaresizliğimden yazıyorum. Keşke diyorum keşke, en azından anlatabileceğim dertlere sahip olsaydım, Anlattığımda birilerinin beni anlayacağı, adamakıllı dinleyeceği. Bugün yine bu saate zor vardım içimdeki alevlerle. Bugün yine hiçbir şeyin düzelmeyeceği, hiçbir zaman iyi olamayacağım gibi hissettiğim günlerden. Yazmak, konuşmak ferahlatır beni genelde ama şu an bunun bile pek fayda vermediğini görüyorum. Sıkıntılarımın, acılarımın, yüklerimin altında eziliyorum. Günahlarımın altında eziliyorum. Kocaeli'deyim, içerde bir sürü insan var, alt katta bir sürü insan var ama ben çıkmış bu merdivenin tepesinde öylece oturuyorum. Çünkü artık bu içimdekilerle iyiymiş gibi de yapamıyorum. "Başınıza gelenler ellerinizle yaptıklarınız yüzündendir" der Allah, Kuran'da, bilirsiniz. Galiba benim bu son 3-4 senem ne kadar kötü bir insan olduğumu kavrama zamanım. Çünkü bazen ne yaparsam yapayım o içimdeki ateş sönmüyor, aynı bugünkü gibi. Ağlamayı zillet olarak görür birçok insan, özellikle birçok erkek. Erkeğe ağlamak yakıştırılmaz. Benim nezdimde ise nimettir. Ah bi ağlayabilsem diyorum sabahtan beri, ah bi ağlayabilsem. Konuşarak içimden atamadıklarımı öyle atabilsem. Niye bu kadar çaresizim hocam, neden bu kadar güçsüzüm. Daha 25 yaşında kayboldum. Önümde bir ışık göremiyorum, görebildiğim tek ışık ölüm, hayatı çok sevenlerin aksine. Çok mu iyi hayatları var bu insanların diyorum, neleri var gerçekten bu kadar ölümden korkacak, bi' ben korkamadım bu ölümden ama intihar da edemedim. İki defa ciddi ciddi niyetlendim intihara ama yapamadım. Hâlâ içimden geçirmiyor değilim. Bu hayat bana fazla, ben buraya ait değilim gerçekten. İnsanlar nasıl bu kadar umursamaz oluyor şaşıyorum, kınamıyorum, şu umursamazlığın birazı da ben de olsa diyorum kimi zaman. Kimi zaman hiçbir şey teskin etmiyor kalbimi, ruhumu. Patlayacak diyorum, içim patlayacak. Beynimi susturmak istiyorum, kalbimi. Ne yapacağımı bilmiyorum hakikaten, kayboluyorum bu hayatta. Görünmezim zaten her zor durumda olan insan gibi, kimse görmek istemiyor. Herkes kendi yılanlarının derdinde. Görünmez olmasam diyorum, bana yine Allah'tan başka kimsenin yardım edebileceği de yok ya. Öyle işte. Bu yazı sizin "geç buraları" dediğiniz kısımlarla dolu bir yazı oldu ama öyle işte. Hayatta bazen çok da dobra olmamam gerektiğini öğrensem de size bile neden yazdığımı bilmiyorum açıkcası. Genellikle bu tedavi yolunda bir faydası olur diye yazarım yazdıklarımı ama bugün öyle yazıyorum. Siz, herhalde bu hayatta nasıl hisler besleyeceğimi bilemediğim ilk insansınız, fikirlerim hep nettir aslında. Çok güzel bir şey olmasa da insanlar hususunda böyle. Ama sizin için değil. Siz diyorsunuz ya hep "kendine yazıyorsun", gerçekten bugün kendime yazıyorum herhalde. Çünkü acı da olsa anlıyorum herhangi bir insanın umrunda olmayacağımı... Herhangi bir insanın diğer herhangi bir insanın umrunda olmayacağımı anlıyorum. "Ben niye bu kadar merhametliyim" diyorum bazen, şikayetçi olduğumdan değil merhametimden ama bendeki bu merhametin birazının bile insanlarda olmamasına şaşıyorum. Ben niye bu insanlardan bu kadar farklıyım hocam? Çoğu zaman farklı olmayı sevsem de, farklı insanları sevsem de ben niye herhangi biri değilim derim zaman zaman. Herkes gibi değilim?

Farklı olmak zor, çok zor. Kimsesiz olmak çok zor. Bazen tutunacak hiçbir dal bulamamak çok zor. Bahsedilen "yalnızlığın hınzır uğultusu" kulaklarımı tırmalıyor artık. Yazmak da yetmiyor susmak da.






Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 28 Haziran 2020, 09:57:52 ös
Biter mi bu seneler hocam, çünkü ben bittim. Bu kötü seneler biter mi? Hayatımda böyle kötü zamanlarım olmuştu bu yaşıma rağmen, düşüşlerim de şiddetliydi, ayaklanmalarım da ama bu seferki bitmiyor, sonu gelmiyor. Aksine gittikçe daha da kötüleşiyor, seneden seneye daha çok umudumu kaybediyorum, daha çok kayboluyorum.

Bu birkaç gün iyice dağıttım yine. Yazamıyorum biliyor musunuz, yargılanmaktan mı korkuyorum yoksa anlaşılamayacağımdan mı bilmiyorum ama yazamıyorum. Geçen gün Ümraniye'ye gittim, ikinci el beyaz eşya bakmak için. Döndüğümde çok kötüydüm. Neden bilemiyorum, son zamanlarda böyle bütün gün dışarıda olup eve geldiğimde ağlamaklı oluyorum resmen saçma bir şekilde. Halbuki kötü bir şey olduğu yok, kötü bir olay yaşamıyorum dışarıda. Güçsüz hissediyorum galiba kendimi dışarıda, sonra böylesine güçsüz olduğum için kendimden nefret ediyorum. Bu hayatta tutunmaya yeterli görmüyorum kendimi. Uzun bir süre sonra hayata dönünce dışarıda yapılacak çok iş oluyor, ben de 2-3 haftadır bol bol dışarıdayım aslında. Fatih'te olduğumda böyle olmuyor mesela, eve döndüğümde kötü hissetmiyorum böylesine. Uzaklaşmak mı yaramıyor, yeterince aşina olmadığım, bilmediğim yerlere mi gitmek yaramıyor, inanın anlamıyorum. Anlayamadığım o kadar çok şey var ki, yaşadıklarım beni umutsuzluğa düşürmese bile sebepleri anlamaya çalışmak, sebepleri anlayıp çözüm bulmaya çalışmak beni umutsuzluğa düşürüyor. Kafamın içinde kayboluyorum.

Bu Ümraniye'ye gidip geldiğimdeki o duygu, ilk defa 29 Mayıs Üniversitesine yatay geçiş için gittiğim gün sarmıştı beni, bir seneden fazla oldu sanırım. O zamanda anlatmıştım bunu biraz yanlış hatırlamıyorsam. İlaç kullanıyordum o zamanlar. İlaç, her şeyi daha derinden yaşatıyordu bana. Biraz ilaca bağlamıştım o zaman bu duyguyu, biraz da okul ile alakalı bir mesele olmasından böyle kötü hissettiğimi düşünmüştüm. Bu ilki en şiddetlisiydi. Hatta ne kadar kötü görünüyorsam; annem, "kötü bir şey mi oldu" vesaire demişti, hatırlıyorum. Onlar okulun beni kabul edip/etmemesi ile alakalı sanmışlardı o hâlimi.

İkincisi bu sene Ramazan'da ev bakmaya gidip döndüğümüzde olmuştu. Yine insanlar başka şeylere bağlamıştı kötü hâlimi. Kendimi bıraksam ağlayacaktım resmen halbuki dediğim gibi bu seferde de kötü bir şey olmamıştı. Ancak şunu hatırlıyorum, hangi evi tutacağımıza karar verir gibi olduktan sonra işler bana daha ciddi gelmişti, bir an içimde bir boşluk oluştu, ailemin yanından ayrılacağımdan dolayı falan değildi ama eminim, Fatih'i bırakacak olmaktı belki de bilemiyorum ama yine dediğim gibi döndüğümdeki kötü hâlimin sebebi bunlar değidli, emindim. Fatih, benim için bir "safe place" belki de, güvenli alan, alıştığım yer. Dışarıya en çok çıktığım yer, en iyi bildiğim yer. Çok gezen eden bir insan olmama rağmen, Fatih'in neredeyse her yerini az çok bilirim. Buradan uzaklaştığımda kötü hissediyorum belki de, o yüzden bir değişik oluyorum eve döndüğümde ama bilemiyorum işte hocam. Bir sene boyunca Küçük Çamlıca'ya gidip geldim hazırlık için ki o zamanlar bir bakıma daha çaresizdim, nereye nereden gidilir, nasıl gidilir neredeyse hiçbir fikrim yoktu. Sonra birinci sınıfta bir sene Topkapı Mevlevihanesine gidip geldim, bu duygulara boğulmadım. Şimdi neden diyorum. Sebebini anlamaya bu kadar kafa yormasaydım, daha iyi olurdum aslında şu birkaç gün sanırım. Ancak sebebini anlayıp çözmek istiyorum, bulamıyorum, kavrayamıyorum yine kayboluyorum.

Sadece eşcinsellik değil hocam, bazen tüm bunları çözebileceğime dair inancımı kaybediyorum. Diyorsunuz ya "eşcinsellik ortadan kalktığında diğer sorunlar ortaya çıkıyor", benim sorunlarım yok hocam, ben kendim bir sorunum. Nasıl bu yaşa kadar gelmişim bilmiyorum. Her şey çok fena patlak verdi şu son birkaç senede. Çözmek istiyorum gerçekten, dediğiniz şeyleri yapmaya çalışıyorum, kendimi kırmaya çalışıyorum ama bazen de umudumu kaybediyorum. Bir motivasyonum da yok artık hocam, kaç senedir aynı şeylerin içindeyim, çok yoruldum, tükendim. Ne bir sevenim var, ne bir sevdiğim. Hayat daha gerçekçi olmaya başladıkça insanın da kendine bir yoldaş bulma isteği artıyor galiba. O kadar istiyorum ki birini seveyim, evleneyim, tutunacağım biri olsun. Ama bunu sağlıklı bir şekilde yapmak istiyorum. Öte yandan ne gerçek bir arkadaşım var ne bir dostum. Aile deseniz hak getire biliyorsunuz artık, bırakın desteği, iyi gelmeyi falan ancak köstek oluyor bana, ailemle oldukça daha da geri çekiyorlar beni. Daha da üzüyorlar. Hep idealist bir adamdım, artık ideallerim de yok. Kendime inancımı yitirdim sanırım. Bir yandan da 25 yaşına geldim, kayda değer bir şey yapamadım, bu saatten sonra ne yapabileceğim ki diyorum. Bölük pörçük başarılarım var ama yetersiz. Anlayacağınız tutunacak hiçbir şeyim yok.


Eşcinsellikle alakalı kitapları okumanın veya filmleri izlemenin bir faydası olacağına inanmıyorum hocam. Hepsi sebepler sunuyor, sebepleri keşfetmek bir şeye yaramıyor bu yolda. Sebepleri ben de az çok biliyorum ve fark ediyorum artık. Önemli olan çözüm odaklı olmak diye düşünüyorum, bu yolda çabalıyorum.


İnşallah ileride yazacağım polisiye/suç/psikoloji/yalnızlık/farklı insan😁 temalı romanımın taslaklarını yazmaya başladım hocam. Biraz yazdıktan sonra size de göndereceğim.

Bazen yazmaktan daha iyi yapacak işlerim oluyor, yapmam gerekenler. Bazen vaktimi boş geçiriyorum ama yazacak kuvvetim olmuyor. Kafamda biriktirdiğim çok şey vardı aslında, yazsam veya anlatsam iyi olur dediğim ama şu an çıkarabilir miyim onları bilemiyorum.

Yazılarımda en çok, yapmam gerekenlere, sorumluluklarıma ne kadar önem verdiğimi görüyorum. Onları yerine getirememenin bana verdiği sıkıntıyı, ama bunu garipsemiyorum da. İnsan, az da olsa sürekli kendini geliştirmeden, kendine bir şeyler katmadan var olabilir mi ki veya varoluşunun bir anlamı olur mu? Bu sorumlulukların -yapmak istediklerimi de diyebilirim aslında, çünkü sorumlulukta bir zorunluluk havası seziliyor- hayatıma yansıması ise şu şekilde sanırım: Bir düzen öncelikle, bir düzenim olması. Günlük bir düzenim, belirli bir rutinim olmadan daha çok yıprandığımı görüyorum. Mesela şu an en önemlilerinden biri İngilizce Çalışmak. İngilizce çalışmadığımda/ çalışamadığımda huzursuz oluyorum. Çünkü şu sıralar hayatımda bir değişime, dönüşüme gitmenin en temel anahtarlarından biri bu. Şu anki çalışma rutinimle bırakın Boğaziçi'ni Şırnak'ı zor kazanırım.

Nefretle veya onaylamamakla beraber "babam gibi" olmamla alakalı konuşmuştuk, ben de bu sorumluluk bilincini veyahut da kendini geliştirme, başarılı olma isteğinin babamın bana empoze ettiği bir şey mi acaba diye düşünüyordum ama tam anlamıyla öyle olduğunu düşünmüyorum. Bununla beraber, evet, babamdan izler taşıdığıma dair argümana katılıyorum.

Yazmayı düşündüğüm konulardan biri bu değildi ama yazı buraya kaydı. Size Whatsapp'tan attığım: "Bu insanlar neden insanlıktan anlamıyor hocam? Kimse, güzellikle söyleyince bir şeyi yapmıyor. İlla sövüp sayacaksın, garip. Yakın ilişkiler de böyle, insan gibi davranınca karşıdaki hemen tepene çıkmaya çalışıyor veya seni kullanmaya çalışıyor veyahut da sana her ağzına geleni söyleyebileceğini zannediyor. İnsan gibi davranıyorsun olmuyor, "jerk" diyor ya yabancılar, işte öyle davranıyorsun, bu sefer senin moralin bozuluyor. Zor." yazıdan bahsedeyim biraz. Herkesin aklına bir kez de olsa düşen bir şeydir bu hayatında. İnsan fıtratı herhalde bu, insan fıtratının zelilliği, alçaklığı veya nasıl adlandırırsanız. Hep birilerinin, diğerlerinin üstüne çıkma çabası.

Böyle boş bir giriş yaptıktan sonra asıl meseleye geleyim. Beni, size bu mesajı atmaya iten şeylerden biri, kendimi açmak aslında, her yönümle, her şeyiyle. Bu benim için über zor olsa da, zaman zaman bunu, sadece size değil, hiç kimseye yapmamak istemememden dolayı olsa da, hiç kolay değil. O mesajı atmaya beni iten diğer şeylerden biri ise, ev arkadaşımla son zamanlarda yaşadığım birkaç olay ki müdahale etmem gerektiğini anlayıp şu mesajları yazdım ona: "Bu arada, bu sıra sık yaşadığımız bir şey ile ilgili seni uyarmak istiyorum. Birincisi Üsküdar'da evde yaşadığımız olay. "Bozuk sifon" bizim sorunumuz değil, evi kiralayan adam bozuk her şeyden sorumlu, ararız ve yaptırmak zorunda. Sen orada onla uğraşıp, sinirlenip sonra sinirini benden çıkarmaya çalışırsan o iş olmaz haberin olsun. Ben de bir dahaki sefer sineye çekmem, alttan almam. Zabıta kisvesi ile kimle nasıl konuştuğun beni ilgilendirmez ama benimle düzgün konuşmanı rica edeceğim.

İkincisi Ümraniye'de olan olay. Sen bana nerede olduğunu tarif etmeyip, "kapalı cadde kapalı cadde" dersen, aynı zamanda ben halihazırda telefonda senden haber beklerken, orada muhabbet ederekten "gözlerini açarsan görürsün" vesaire gibi bayağı, sakil laflar edersen ben sinirlenirim, hoşuma gitmez. Bunlardan başka rahatsız olduğum olaylar da oldu ama durumun anlaşılması için bunlar kafi. Bundan sonra buna göre muamele edelim birbirimize. Sen de hem suçlu hem güçlü olma."

Bu arkadaşa attığım mesaj.
Yazıma devam ediyorum:

İkinci olay ise kısaca, biz ikinci el bir çamaşır makinesi aldık, arızalı çıktı. Adam bize 1 yıl garanti vermişti. Eve geçtikten sonra adamı aradık. 3 gün bizi ekti. Spotçu ile ilk iletişimi kurduğundan dolayı ilk 3 gün arkadaş konuştu adamla. Daha sonra arkadaş, zaten şu an evde benimle kalmadığı için 4. ve 5. gün ben aradım adamı. 4. gün yine insan gibi konuştum. Baktım yine ses seda yok, ben şunları yarın bi' kalaylıyayım dedim, yoksa gelmeyecekler. Sinirli bir insan olmama rağmen pek sinirlenmemiştim olaya aslında ama başka türlü adamlara bu işi yaptıramayacağımı anladım. 5. gün aradım, 2 farklı kişi ile görüştüm. İkisine de bastım kalayı, biri alttan aldı. Diğeri bir de tepeme çıkmaya çalıştı, işte o zaman kan beynime sıçradı, iyi bi giydirdim adama. Hem suçlu hem güçlü olması delirtti beni biraz.

Demem o ki whatsapp'tan size o mesajı sustuğumdan atmadım. Öfkeni yansıtırsan daha çabuk iyileşirsin diyorsunuz ya. He bir şeye yaradı mı derseniz "susmamak", bence çok da yaramadı. Spotçularla konuştuğum gün, yine benim asabım bozuldu, keyfim kaçtı. Arkadaşıma yazdığımda ise o da olayı daha da hararetlendirseydi yine keyfim kaçacaktı muhtemelen. Tüm bunlarla beraber son seansımızdaki genel tavrınızın da biraz size Whatsapp'tan attığım bu mesaj ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Abartıyor da olabilirim tabii, çünkü "what i taught was never real". Böyle düşünmemin sebepleri: "bazı danışanlar erkeksiliği kaldıramaz ve gelmemeye başlarlar" demeniz ve geçen seans ve bu seans arasındaki davranış farklılığınız. Belki siz de son seansta ters davranarak tepkimi ölçtünüz veya tepki vermemi, boşaltım yapmamı istediniz, bilemiyorum. Bu erkeksilik mi derseniz bence değil. Evet, bazen bazı şeyleri içinde tutmamak, dışa vurmak her insana iyi gelir, buna kesinlikle katılırım ama her şeye, herkese ters gitmenin, kaba ve saygısızca davranmanın erkeksilikle bir alakası olduğuna inanmıyorum. Öte yandan seans, keyfini kaçırdı mı derseniz, kaçırdı. Daha öncede böyle birkaç seans olmuştu.






Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 10 Temmuz 2020, 12:44:07 öö
Sanki bir araftayım. Ama herhangi iki şey arasında değil. Tüm dünyanın ortasında bir araf. Hiçbir tarafa yeterince yakın değil. Araftakiler müddetlerini doldurunca "cennete" giderler ya, ben de aynı öyle cennetimi bekliyorum. Belki de hatam burada, dünyada cennetimi bekliyorum. Bekliyorum ve bekliyorum.

Kendime "bir gün yeniden düzlüğe çıkacağımı" telkin ederken buldum kendimi yine bugün. Hiç düzlükte olmuş muydum gerçekten? Tam anlamıyla mutlu olmuş muydum? Öyleyse ne zamandı bu? Ne yaparken, kiminleyken?

Birikimler yetersiz kalır ortada bir eser var olmadan. İçindekiler öldürmeye başlar seni, kafandakiler. İsyan mı, başkaldırı mı? Teslim olmak mı, teslimiyet mi? Var olmak, yok olmak. Var etmek, yok etmek... Neredesin?

Sevdiğim, hele de "aşık olmak" gibi basitleştirilmiş bir çift kelimeden çok çok öte hislerimi doyurduğum, hayran olduğum, kendimi alamadığım, güzel engellerim olmasa neredeyse tapacağım seni bırakıp henüz benim için var olmamış güzeli bekliyorum şimdi. O güzeli sevebilir miyim diye düşünüyorum, bu sefer senin değil onun olabilir miyim.

Her halükarda eller açılır göğe, iyilik bulamasan da kötülük de bulmadığından bugün. Sessiz gözyaşları dökülür bazen, ona bile güç yetmez bazı. Anlatman gerektir ama gereklilikler hep fazladır sana. Susmaya alışmışsındır sen, dilini ve gönlünü kıpırdatmaya değecek kimse yoktur çünkü. Yağmurlu bir günü bekler, arınırsın. Yorula yorula, ıslana ıslana arınırsın.






Herhalde en zoru yazılara başlamak. Neden yazdığımı dahi bilmiyorum açıkçası. İçimi dökmek istiyorum, en azından bir mailin içine. Üzgünüm, çok üzgün. Büyük bir cezayı yaşıyorum. Allah'ı suçlamıyorum bunun için, hatta çoğu zaman kendimi suçlu buluyorum. "Haftalar ellerimde ufalanıyor, ne tutsam, ne yapsam, nereye gitsem" diyor ya, aynı o çaresizliği yaşıyorum. Hangi yolu tutsam, ne yapsam, nereye gitsem bilemiyorum. Bildiğimi zannettiklerime ise güç yetiremiyorum. Güç yetiremedikçe "benden bi' halt olmaz" diyorum, gerçekten de öyle, hüzünlü bir insanın bir anlık kendine kızması değil benimkisi, gerçekten de artık kendimden bir halt olacağına inancımı yitirdiğimden. Aynı yerde bocalıyorum senelerdir, bir adım ileri gidemiyorum, hatta gerilemeninde gerilemesini yaşıyorum. Yitmiş bir hayat görüyorum kendime bakınca, yitmiş bir insan, o kadar.

Her pasif fantezimde, zaten kurtulmaya olan azıcık inancımı da biraz daha yitiriyorum. Kendimden iğreniyorum, nefret ediyorum. Sağlıklı bir "cinselliğin" değerini ah bir bilse diyorum şu insanlar. Her gün kendinden nefret etmek ne, bir bilseler. Hayatını yapayalnız geçirme korkusu ne, bir bilseler. Ya bir kızı, hiçbir zaman bir erkek kadar sevemezsem korkusu ne... İdealler, büyük işler, büyük hedefler... Ama insanın bir sevdiği bir seveni olmadan hiçbir şeyin kıymeti yok. Bir şeyleri paylaşabildiği bir insan veya insanlar olmadan hiçbir şeyin bir kıymeti yok.
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 25 Kasım 2021, 09:00:06 ös
Eşcinseller konuştu! Bu belgesel Türkiye'de ilk!
Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici hazırladığı bir belgeselle, toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan bir belgesele imza attı. Aldıkları terapist desteğiyle iyileşen eşcinsellerle konuşan Binici, hazırladığı belgeselin ilk bölümünü yayınladı.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR2UdLC6InwmuSW-p4lyZY1zC1lCT_kcNKH62HQkom9qN8qjJSFvVMKlIrY

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=2

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=3

Benim Ailem 4. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=65uvP_ARl9w&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=4

Eşcinsel Terapi Benim Ailem - 5. Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

Başarılı programcı ve sunucu Muhammed Binici, kendi YouTube hesabından 'Benim Ailem' isimli belgesel dizisinin ilk bölümünü izleyicilerle paylaştı. Toplumun kanayan yarası ve küreselcilerin ''dokunulmaz alan'' ilan ettikleri Eşcinselliği farklı bir boyutuyla ele alan Bininci, hazırladığı belgeselle alakalı konuştu.

https://www.habervakti.com/escinseller-konustu-bu-belgesel-turkiyede-ilk?fbclid=IwAR0Rc7RHlFjS83apzXeaXa9oIw7FzB8K8VsR8y7bJglSlfj2VdPoxrezrvQ
Başlık: Ynt: Modern Çağın Tutunamayanları Eşcinseller Sadist Mazoşistler Kişilik Bozuklukları
Gönderen: psikolog - 31 Temmuz 2023, 01:11:38 ös
...