Eşcinsel Terapi Forum - Psikolog www.huseyinkacin.com

Eşcinsellik => Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) => Konuyu başlatan: psikolog - 07 Eylül 2018, 03:42:16 ös

Başlık: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 07 Eylül 2018, 03:42:16 ös
19 yaşında birine göre fazlasıyla yorgun bir zihin.Çünkü çok düşünmek yoruyor.Hayatı sorguladım hep öylesine yaşamadım.En baştan eşcinsellik genetiktir doğuştan gelir diyenlerin önünü kesmek adına belirtim tıp fakültesi öğrencisiyim ve bunu destekleyecek hiçbir bilimsel buluş yok.
Güneyde küçücük bir ilçe doğup büyüdüğüm yer.Çok sonradan öğreneceğim üzere üçlü aile kuralına birebir uyan bir tablo:
1-Aşırı korumacı,otoriter anne,
2-İlgisiz,var ama yok,fonksiyonsuz baba,
3-Hassas,kırılgan çocuk.
Kendi kendime bunun neden olduğunu,sadece bende mi var olduğunu sorgularken eşcinsellik sorunu yaşayan bireylerin %90'ınında bu üçlü tablonun görüldüğünü öğrenmek çarpıcı olmuştu benim için.Çünkü bu aslında böyle bir problemin temelinde ne yattığını ve eşcinselliğin doğuştan gelmediğini kanıtlar nitelikte bir durum.
1-Aşırı korumacı anne:
   Annem beni 7 yaşıma kadar sokağa bırakmamış ağzım bozuk olur,serseri olurum diye.Tam anlamıyla dizinin dibinden ayırmamış lise çağına kadar.
Yine daha sonra öğrendiğim eşcinselliğimin asıl tetikleyicileri olan beraber uyumalar ve ablam ve annemle birlikte banyo yapmalar da yine lise çağına kadar devam ediyor.Annemle beraber kadın oturmalarına gidiyorum,hep onunla vakit geçiriyorum anlayacağınız.
2-İlgisiz baba:
   Babamı sadece ilgisiz olarak nitelendiremem.Bununla beraber hiçbir zaman örnek olmadı benim için olmak istediğim kişi değildi hiçbir zaman.
Ona dair tek bir anım bir zihinsel görüntü bile yok aklımda.
3-Hassas çocuk:
    Duygularımı hiç dışarı yansıtmamama rağmen içten içe hep kırgındım bir şeylere.Gereksiz içerlerdim çoğu şeyi.
İşte genetikse bu genetik çünkü aynı anne baba modeline sahip olmasına rağmen sağlıklı bir cinsel kimliğe sahip olan insanlar da var.
     Bu aile tablosuyla lise çağına kadar geldikten sonra internetten girdiğim gey pornoları görüp uzun uzun konuşuyor teyzem benimle ve iyileşme çabası resmen başlıyor.Lise için il dışına gidiyorum.Yurtta kalıyorum.İlginç bir şekilde altımı ıslatmalarım bir anda kesiliyor yurtta.Fazlasıyla uyum problemi yaşıyorum burda annemi çok özlüyorum.Olmadı burda 2. sınıfta teyzemin yanına geçiyorum burda kalıyorum.Yeni okulumda da uyum problemi yaşıyorum.Burda ilk psikoloğumla terapiler başlıyor.Bir ileri iki geri iyileştiğimi sanarak ya da kendimi öyle kandırarak 3 yıl düzensiz görüşüyorum bu adamla.Lise 3. sınıfta teyzemin yanında kalmıyorum cemaat yurdunda kalıyorum.Burası sinirlerimi yıpratmaya fazlasıyla yetiyor çünkü ergenliğin doğası gereği isyankar özgürlükçü ruh halim açığa çıkmak istiyor öte yandan yurdun kuralları ve zihnimdeki çocukluktan gelen bariyerler bunu bastırıyor.Çünkü ben akıllıyım ya ben baş kaldıramam öyle yetiştirildim çünkü.Bazı şeyler birilerinin işine gelmese de olması gerektiği gibidir.Yani ergenlerin isyankarlığı,itaatsizliği aslında normaldir.İşte normal olması gerektiği gibi olmayan şeylerdi aslında bu durumun sebebi.Olması gerektiği gibi olmayan bir aile dinamiği,olması gerektiği gibi olmayan bir çocukluk ve ergenlik.Öyle ki terapinin ilk adımında olması gerekenleri olduruyorsunuz nasıl olması gerekiyorsa öyle.
Uyum sorunundan dolayı lise 4 başka bir okulda geçiyor.Bu denli uyum problemi yaşamamın sebebini de sonradan öğreniyorum:anneme aşırı bağlı olmam ve başka kimseyi sevememem.Oysa bir erkek bir erkeği çok sevebilirmiş,bunda anormal bir şey yokmuş sonradan öğreniyorum.Çünkü ben bunu yanlış anlamlandırıyorum ben bu adamı niye bu kadar seviyorum sorusu romantikleşiyor bir anda ve erotikleşiyor.
Bu kadar problemli geçen lise hayatımın çocukluk hayalim olan tıp fakültesini kazanmakla sonuçlanması tek kârım olabilir.LYS 496 puan almışım ilk 4 bindeyim gidebilecek o kadar güzel üniversite var ki aile baskısıyla Gaziantep üniversitesine başlıyorum.Burada psikanalitik dersimize giren yard.doç.dr hocamıza bahsediyorum anksiyete(kaygı bozukluğu) tanısı koyuyor.Ona göre bu durumun sebebi aşırı kaygılarım.Son çözüme kadar bulduğum her doktora psikoloğa inanıyorum ve bana iyi geldiğini sanıyorum kendimi kandırıyorum aslında.Ailemden uzaklaşmam gerektiğini ve Antep'te kalmaya devam etmenin hiçbir faydası olmadığını aksine bana zarar verdiğini öğrendikten sonra geçiş için çırpınıyorum tam olarak şimdiki zamana geldik.
Yazımın başından beri söylediğim sonradan öğrenmelerin kaynağı ve son çözümüm Hüseyin KAÇIN.
Kendisini internetten araştırıp buldum.Burdaki yazıları da okudum.İnanmak istedim ama bir şüphe vardı gidene kadar hep.
İlk görüşmemde bu şüphelerin yersiz olduğunu ve sonunda doğru insanı bulduğumu anladım.
Bu yüzden size önerebileceğim belkide en önemli şey gidin.Gidin ve kendiniz görün.Hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz.
Ben bunları 2 görüşme sonra yazabiliyorsam uzun vadede ne kadar ilerlerim siz düşünün.
Ve üzülmeyin çok.En iyi ben bilirim heralde o çöküntü halini intiharın eşliğine gelmek ve hayatı seçmek ne demektir çok iyi bilirim.Düşünmeyin böyle şeyler moralinizi yüksek tutun bu tedavisi mümkün olan bir HASTALIKTIR.
Dünya sağlık örgütünün bunu hastalık olmaktan çıkarması tamamen politik bir durum hiçbir bilimsel tutarlılığı yok.
Bunun yanında eşcinsel yaşam tarzının ne kadar zor ve çileli bir durum olduğunu söylememe gerek yok heralde.
Şimdilerde tam anlamıyla düzeldikten sonra uzmanlığımı psikiyatri alanında yapıp bu sıkıntıyı yaşayan insanlara yardımcı olmayı düşünüyorum.
Bakalım hayat neler getirecek bana...
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 07 Eylül 2018, 03:43:14 ös
Önceki yazımda üçlü aile modelinden bahsetmiştim şimdi orayı açalım biraz.
Anne babalar çocuklarının kötülüğünü ister mi? Şüphesiz istemez.Ama gel gör ki her ne olursa olsun ben ne annemi ne de babamı affedebiliyorum.İkisine de bu konuda hakkımı helal etmiyorum.Neden diye soruyorum sürekli.Neden ben,Neden böylesi zor bir imtihan(burda kendimi acındırıyorum),Neden ailem beni böyle yetiştirdi?
Ben biyolojik olarak kız doğsaydım çok iyi yetiştirmiş olacaklardı.Çünkü resmen bi kız çocuğu gibi yetiştirmişler beni.Bunu akranlarımla kuramadığım iletişimlerden anlıyorum.Önceki yazımda söz ettiğim annemle bağımı kopardıktan sonra düzelen arkadaşlık ilişkilerim hala tatmin edici değil.Hüseyin hoca çok fazla bi şey bekleme diyo ama öyle değil yani bahsettiğim şey bu değil.Onların kendi aralarındaki iletişim daha düzgün.Ama zamanla onlarlaşıyorum.Zamanla biraz daha yaklaşıyorum onlara.Şimdi düşündüğün zaman bu yaşına kadar doğru düzgün bir arkadaşlık kuramamış ben için bu bile büyük bi şey kendimi tebrik ediyorum.Son görüşmemizde Hüseyin hocaya sertleşmek istediğimi söyledim.Çünkü bana göre erkeklik sadece organ sertleşmesine bağlı değil ruhsal sertlik gerekli.Bu isteğimde çevremdeki maço arkadaşlarıma özenmem de sebep olabilir ama benim kafamdaki erkek profili naif olan değil sert olan gerektiğinde sesini yükseltebilen,gerektiği yerde ana bacı düz giden,yumruğu masaya vurabilen.
Ben bu noktada tuzağa düştüğümü düşünmüyorum çünkü içten içe açığa çıkmayı bekleyen maço bir kişiliğim var derinlerde hissediyorum.Açığa çıkartmayan anneme bir kez daha kızıyorum.
KAVGA KÜFÜR ETMEK DOĞRU DEĞİLDİR.
Annemin beynimde inşa ettiği yıkık duvar.Yıktım evet ama bazı alışkanlıklar kolay gitmiyor.Yıllarca kendini dışa vuramamış hep bastırmış hep alttan almış hakkı yenmiş kendini savunamamış biri için kolay olmuyo birden bire Kara Murat kesilmek.
Babama karşı da farklı değil öfkem.Hatta bir tık fazla.Çünkü anneme karşı daha asabiyim bağırıp çağırabiliyorum ama iş babama gelince kendime hayret ediyorum annemi çok sevdiğim halde hiç sevmediğim babama niye sesim yükselmiyo.Cevabını buluyorum.Babam YOK.
VAR AMA YOK.
Düşünüyorum yetimleri diyorum ki babam küçükken ölmüş olsaydı nolurdu.Şimdiden çok farkı olmazdı diyorum kendi kendime.Ama babama o kadar kızmak istiyorum ki onla öyle kavga etmek istiyorum ki.Hüseyin hocaya söylediğimde de etceksin zaten etmelisin dedi.Kendim bir çıkarım yaptım ve Hüseyin hoca onayladı.Şöyle ki babama karşı sesimi yükseltememem,hakkımı savunamamamın sonucu olarak arkadaşlarım arasında da aynı tablo yani o zaman babamla bunu aşarsam arkadaşlarımla da daha sağlıklı ilişkiler kurabilcem.İlk basamakta annemle ilişkiyi kestim sonuç çok hızlı ve belirgin oldu.İnanıyorum ki babamla bu problemi aştığımızda da içimdeki maçoyu salmış olcam.Olmadığım biri olmaya çalışmıyorum.Hissediyorum dediğim gibi.Aslında ben şuan olmadığım kişiyim.Eğitim seviyem,girdiğim ortamlar,üniversitedeki arkadaş çevrem gibi sebeplerle olduğumdan daha kibar daha naif biri olmuşum tabi kökende anne babam var yine.Tabuları yıktıkça benliğim açığa çıkıyor.Beynimle oyun oynuyorum.
Maçolukla kibarlığın ne alakası var,kaba olmak zorunda değilim,şive konuşmak kabalık değil,her ortama ayak uydurabilmeli (yazdıklarımın üstüne içimin verdiği cevap.)
Dışarıdan ne kadar normal bir insan gibi göründüğümü bilmiyorum ama çok duydum şunu "gördüğüm tek normal tıpçısın."
Gelgelelim rahat bir psikolojim yok ben o rahatlığa öyle hasretim ki her hareketimin z raporunu çıkarmamak,rahat davranmak,plan yapmamak,hakkımı savunmak,kimseye kendimi ezdirmemek,sevdiğim kadar sevilmek,verdiğim değer kadar değer görmek,yanlış anlaşılmamak,kendimi yanlış ifade etmemek,esprileri ciddiye almamak,kavgadan korkmamak,beynimde her şeyi çok işlememek sallamak takmamak,bana yapılan ölçüsünde rahatça espri yapmak laf sokmak...
Bunların hepsinin eşcinsellik de dahil ortak sebebi yetiştirilme şeklim,üçlü aile modeli.
Şimdi ben bu anne babayı nasıl affedim.
Ama bunların hepsi geçecek inanıyorum.HİSSEDİYORUM.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 10 Eylül 2018, 12:29:12 öö
Kendini kabullenmek her şeyinle iyinle kötünle hatalarınla büyük meziyet.Herkesin gıptayla baktığı ben kendimle ilgili acımasız çıkarımlar eleştiriler yapıyorum milletin söylediklerini çok takıyorum.Bu yazıyı okuyan eee konu eşcinsellik dicektir bu noktada vardığım sonuç aslında eşcinsellik yetiştirilme tarzımın yalnızca bir yansıması bunun yanında ne kadar çok harabiyet oluşturmuş ve bunlar da en az eşcinsellik kadar sıkıntı oluşturuyor.E tüm bunlar birleşince mutsuz olmam depresif olmam kaçınılmaz oluyor.Burda Hüseyin hocanın söylediği bi şeyi eklim eşcinsellik hiçbir zaman tek başına değildir beraberinde ruhsal bunalımları da bulundurur demişti.Çok haklı.Çünkü düşünüyorum mutsuz olmam için somut ne var,cevap yok.Hep kafamda başlayıp bitiyor her şey.Aslında eşcinsellik problemini aşınca ciddi anlamda diğer problemler de bitecek ama şimdiden diğerlerini çözmek için adımlar atıyoruz.
Şimdi kendi eşcinselliğimi açayım biraz:
Hüseyin hocanın söylediğine göre bende eşcinsel kimlik tam olarak oturmamış çok başlangıcıymış.Çünkü ben eşcinsel fantezilerimde anal ilişki hiç kurmadım aktif veya pasif.Burda kendimi iki kefeye de koyamıyorum çünkü fantezilerimde sadece sevişme ve oral sex vardı onu da ikimiz de birbirimize yapıyorduk öyleyse AP oluyo.Burda Hüseyin hocanın sorduğu bir soru beni ele veriyor.Karşındaki sana oral yapmak istemese yine de yaparmıydın cevabım evet olunca AP ama pasife yakın bir profil ortaya çıkıyor.Hiç reel ilişki olmadı ama telefonda her türlüsünü yaptım.Şu anda hatırlamak bile rahatsızlık verici.Fantezilerimi açarsam dediğim gibi sevişme,öpüşme,elleme,oral sex bu kadar.Bir de penisimi onun penisine sürmek.Bunun çocukluk hatıramla alakası olabilir mi diye merak ediyorum.Çocukken ben ve üç arkadaşım penislerimizi birbirine sürmüştük.Benimki bunlarla sınırlıydı bu yüzden Hüseyin hoca tam oturmadığını söylemişti.Fantezilerimdeki erkekler hep yakışıklı,kaslı,yapılı erkeklerdi ve en ilginci de bu adamlara duyduğum sadece cinsel istek değildi başka bi şeydi.Onlar gibi olmak istiyordum,onlara özeniyordum,onları bir abiymiş gibi seviyordum(genelde benden büyüklerdi).Zihnimde ideal erkeği oluşturmuştum ve bu ideal erkekten kendimi uzak gördükçe özgüvenimi de baltalayıp kendimi öylelerinden küçük görür olmuştum.Halbuki Hüseyin hocanın söylediği üzere tuzağa düşüyordum ideal erkeği değil kadını oluşturmalıydım.Bir kadın şu boyda olmalı,saçı teni şöyle olmalı,kibar olmalı vs. vs.
Özgüvenime vurduğum baltalar arkadaşlık ilişkilerimi baltaladı.Çünkü ne ben kimseden üstündüm ne de kimse benden.Oysa arkadaş ortamında hepsi lise terk ben tıp öğrencisi olmama rağmen kendimi doğru ifade edememem,sesimi gerektiğinde yükseltmemem,ciddiye almam gerkenle şaka olanı ayırt edemem gibi problemlerden dolayı gerizekalı olduğumu düşünüyorlar.Ha bi de kağıt oyunlarında yanlış hamle yapmam.Bunu kendimle konuştuğumda hayır gerizekalı olduğumu düşünmüyorum gülünç ama onların yanında kendimi tam ifade edemiyorum bu yüzden öyle görüyorlar beni anneme babama bir kez daha teşekkür ediyorum(!)
Sebebi çok açık aslında arkadaşlık kurmak ve ilerletmek konusunda çok toyum daha.Plan yapma diyor Hüseyin hoca kendini açığa vur beğenen beğenir beğenmeyenin sal ipini haklı ama kendimi açığa tam vuramıyorum henüz.
Ama düşününce gerçekten beğenenler beğenmeyen ayrılıyor çok açık.Şimdi beğenmeyenler ben kendimi tam açığa vurabildiğimde fikirleri değişir mi onu merak ediyorum çünkü yanlış düşünüyorlar,beni tanımıyorlar.
Ama dalga dalga bi ilişki bakıyorum bazen gerçekten aynı dilden konuşuyoruz 40 yıllık dostmuşuz gibi kimi zamanda beni kendilerinden soyutluyorlar.Burdan da belli oluyo ki beni tam tanımıyorlar ve zaman çok önemli birlikte geçirilen zaman birbirimize alışmamız birbirimizi tanımamız için.
Buna niye takıldın bu kadar diye düşünmeyin çünkü eşcinsellik problemini aşmanın en önemli ayaklarından biri arkadaş.Bir erkeği sevebilmek çok sevebilmek.Bunda bir sakınca olmadığını anlamak.Hüseyin hocanın söylediğine göre bir erkek ancak başka bir erkeği çok sevdiğinde erkekleşir.
Zaman çoook şeye gebe akışa bırakın ama akışta kaybolmayın çırpının,kulaç atın kara yakın.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 13 Eylül 2018, 06:27:10 ös
Aldım kitabı önüme(homoseksüelliği önleme rehberi) hem okuyup hem de çıkarımlarımı yazıcam.

"Kötü vücut"İmajı ve Homoseksüel Arzular:

Eşcinsel arzuları olan erkeklerin içten içe vücutlarını beğenmediklerine,arzuladıkları erkeklerin de kaslı,güçlü ve Aslında olunmak istenen tipler olduğuna değiniyor Nicolosi.Bu noktada çoğu benim gibi tuzağa düşüyor ve bu tipteki erkekleri istemsizce kendinden üstün görüyor.Halbuki Hüseyin hocanın dediği gibi dış görünüşümüzü bir kızın onaylamasına ihtiyacımız var kendimiz bu kıyaslamalara girmemeliyiz.Bu başlığın son vurucu paragrafını aynen aktarıyorum:
"Yani diğer erkeklerin gücünü romantize etmek yerine,o gücü kendi içinde geliştirmeye çalışan çocuğun,homoseksüel olma ihtimali çok daha düşük oluyor."

Duygusal İhtiyaçları Cinsel Duygulardan Ayırmak:

Nicolosi hiçbir şey anlatmasa da başlık çok şey anlatıyor zaten.Terapiden önce hemcinslerime karşı duyduğum cinsel olmayan sevgi bağı bile beni korkuturdu bu normal mi,ben bu adamı niye bu kadar seviyorum diyordum.Hüseyin hocam da bana annemle olan iletişimimi ciddi anlamda azaltmam gerektiğini,bu sorguların temelinde annemi çok sevmemin ve başkalarını sevdiğim zaman bilinç altında anneme ihanet ettiğime inandığımın yattığını söyledi ve ekledi bir erkek bir erkeği çok sevebilir onu abisi,kardeşi,can dostu olarak görebilir bunda hiçbir sakınca yoktur bilakis olması gereklidir çünkü bir erkek bir erkeği sevdiğinde erkekleşir.Bunun üstüne radikal bir şekilde annemle olan iletişimimi kestim önceleri hergün telefonda konuştuğum annemi telefondan engelledim.Sonucun bu kadar hızlı olacağını da yıllardır yaşadığım sosyal problemlerin temelinde bunun olduğunu da tahmin edemezdim.
Kitapta yazılanı özetle;aynı cinse duyulan ilgi aslında duygusal bir eksikliği gidermeye yöneliktir.Bu eksiklik,çocuğun erkek ilgisine,sevgisine ve ondan kabul görmeye duyduğu,kesinlikle normal ve doğal (fakat karşılanmamış) ihtiyaçtan kaynaklanıyor.
Bu kitap resmen bir ayna.Ben çocukluktan beri bronşit hastasıyım.
Bakın Nicolosi bu konuda ne diyor:

"Cinsiyet karmaşası yaşayan ergenlik çağındaki çocukların,genellikle astım gibi fiziksel bir engeli vardır.Bu tür engeller,çocuğun kafasında akranları tarafından tamamen kabul edilmeyeceği fikrini doğurur.Terapist ve anne babalar,ergene,bu engeli konusunda gerçekçi bir değerlendirme yapmada yardımcı olmalıdır.Çünkü genellikle fiziksel engellerin sebep olduğu kısıtlanma hisleri,daha zayıf irade göstermek için mazeretlere dönüşüyor.Çocuğun bu engelleri saplantı haline getirmesi,kendini diğer erkek çocukların eşiti olarak görememesine yol açıyor."

-Kendimi diğer erkeklerden aşağıda görmek için birçok sebep bulurum;üstün görmek için de.Ama eşit görebilmeliyim.
-Duygusal ihtiyaçlarımı karşılamam lazım.Bir erkeği çok sevmem çok sevilmem lazım.Sevme kısmı tamam da çok sevildiğimi hissetmedim henüz.Hissetsem de bu noktada benim değer verdiğim ve çok sevdiğim arkadaşımın da bana aynı değeri verip beni sevmesini istiyorum.
   Bu iki maddeyi halledersem hedefe doğru büyük bir adım daha atmış olucam.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 24 Eylül 2018, 01:24:29 ös
Görüşmeden çıktım şimdi yoldayım 18 saatlik yolum var.Yine her saniyesi çok anlamlı ve verimli geçen bi görüşme oldu.Hüseyin hoca bana Arap saçı gibi görünen çözemediğim içinden çıkamadığım problemlerim hakkında öyle çıkarımlar yapıyor,öyle çözümler üretiyor ki tam anlamıyla bir aydınlanma yaşıyorum "Aaa bu hiç aklıma gelmemişti."diyorum.
Hüseyin hoca hep "Evet seni dinliyorum."diyerek başlıyor terapiye ve başlıyorum anlatmaya...
Arkadaşlıktan giriyorum önce bizim ilçede bir arkadaşım var onu gerçekten çok seviyorum bunun sebebi de şu benzer acılarımız var,onun gibi olmak istiyorum.
Bu arkadaşıma çok değer veriyorum bu nedenle en ufak bi lafına bile kırılıyorum.Aslında ortada kırılacak bi şey yokken.Hüseyin hoca fazla beklenti içine giriyorsun diyor.Ve şu can alıcı soruyu soruyor:
"Sen bu arkadaşına gerektiğinde sesini yükseltip kızabiliyor musun?"
-Hayır.
İşte bu yüzden sağlıksız bir ilişki oluyor çünkü diğer arkadaşlarıma karşı sesimi yükseltebiliyorum ama onu kaybetmek istemiyorum.Bu noktada Hüseyin hoca kadınsı bir sevgi olduğunu söylüyor bunun.Ben onu çok seviyorum,o da beni sevsin,beni kırmasın,bana sarılsın...
Bu arkadaşına karşı sesini yükseltirsen çok şey değişir ve daha samimi normal bir arkadaşlığınız olur diyor.
Tedavi yolunda arkadaşın önemi yadsınamaz.Sevmek sevilmek ve bunu sorgulamamak...Ben bu adamı niye bu kadar seviyorum?bu soruya gerek yok.
Fakat bu sevgi erkeksi olmalı kadınsı değil.
Kadınsıdan kastım erotik anlamda değil duygusal anlamda doyurulmayı beklemek.Gelecek kademede beklediğini alamayan kadınsı seven kırılıyor,beklediğini hiç alamıyor ve o çok sevdiği arkadaşı fantezilerine dahil oluyor.
İşte aslında kilit noktası tam da burası biz özlemini çektiğimiz,babamızdan göremediğimiz sevgiyi başka erkeklerde arıyoruz.Bu erkekler özdeşim kuramadığımız babamızın yerini tutuyor ve güçlü sert tipler oluyor.Aslında biz onlar gibi olmak istiyoruz.İşte olmak istediğimiz o adamlar fantezilerimizi kurduğumuz adamlar oluyor.Çünkü o sevgiyi ilgiyi çoğu zaman alamıyoruz farklı nedenlerden ötürü.E onlar gibi olmak da çok uzak geliyor ve kendimizi kısa yoldan tatmin etme arayışına giriyoruz eşcinsel fanteziler kuruyoruz.
Aslında biz o fantezilerde baba sevgisini bulduğumuzu sanıyoruz.Eğer annemizle de çok sıkı bir sevgi bağımız varsa annemize de ihanet etmemiş oluyoruz.Çünkü annesine çok bağlı olanlar sağlıklı arkadaşlık ilişkisi kuramıyor,annesinden başkasını çok sevemezmiş gibi bir bilinç altı kalıntısı bulunuyor.
Halbuki benim durumumdaki herkes annesiyle olan iletişimini kestiği zaman anında anilacak bunun ne demek olduğunu ve arkadaşlarını çok sevebilince bunun da bi karşılığı olacak elbette hiçbir problem kalmıyor çünkü o erkek sevgisi doyurulmuş oluyor.
Az önce mail kutuma gelen mesajları okurken Hüseyin hocanın attığı mesajı okudum.Bir danışanı diyor ki:
"Önce eşcinselliği anlamlandıracaksınız sonra kendiliğinden anlamsızlaşacak."
Buna yakındı.Bu yazıyı yazarken farkettim de gerçekten artık anlamsız ve saçma geliyor bu konu.Aslında bizim eşcinsellik diye bir problemimiz yok.Bizim baba sevgisi görmeme,samimi dostluklar kuramama,annemizden kopamama,özgüven eksiliği...gibi sorunlarımız var bütün bunları değiştirdiğiniz zaman eşcinsellik diye bi şey de kalmıyor ortada tabi bunun yanında Hüseyin hocanın verdiği ödevlerin çok faydasını görüyorsunuz kişiye özgü yönlendirmeler yapıyor.Mesela bana önerdiği mastürbasyon yaparken kurmam gereken fanteziyle ilk defa kadınlara karşı cinsel isteğim arttı.
Sadece bi adım kaldı mutlu sona hissediyorum.Hüseyin hocayla yolumu kesiştiren rabbime şükrediyorum.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 25 Eylül 2018, 10:24:54 ös
Babama söylemek istediklerim:
Baba sen hiçbir zaman babam olamadın.Sen kötü biri değilsin sen iyi bir insansın ama sen babalığı beceremedin.Bunun ceremesini ben çektim.Ben seni hiç sevemedim.Napsan olmadı.Benimle vakit geçirmeye çalıştın,ne istesem yaptın,onca borcun sıkıntının içinde bana hiç fakirlik hissettirmedin bankadan kredi çektin gittin arkadaşlarından borç aldın bana verdin.Geçmişte yapmadığın şeyleri şimdi yapmaya çalıştın.Çocukken kendinden sevginden mahrum ettin şimdi elimden tutup gezdirmek istedin.Sen beni sevmedin hiç sevmedin.Var ama yok gibiydin.Ölmüş olsaydın seni daha çok severdim mezarına gelir dertleşirdim belki seninle.Nelere mal oldu bu ihmalin bilemezsin.Bu satırları ağlayarak yazmak istemezdim.Seni sevmeye çalışmak istemezdim seni zaten sevmeliydim.Benim böyle bir durumum olduğunu bilmesen hala aynı şekilde davranacaktın.Öğrenmen de bi işe yaramadı çünkü napsan olmadı benim hayalimdeki babam olamadın.Ne desem tamam diyen her isteğimi yapan bir baba istemiyorum ben,bana hiç kızmayan sesini yükseltmeyen,beni bugüne kadar hiç dövmemiş bir baba...
Beni sanki kız çocuğuymuşum gibi annemin eline bırakırken düşünecektin yanında gezdirmeyi,kahveye götürmeyi 20 yaşıma geldikten sonra değil.
Ben seni sevmek isterdim.Bu durumumun sebebi içimdeki boşluğu doldurmak istememmiş biliyor musun.Baba sevgisi arıyormuşum aslında.Annemin de yanlışları var ama en büyük pay senin.Şimdi söyle ben ikinize de nasıl helal edim hakkımı.
Şimdi İstanbul'a gideceksin çalışmaya sana en ihtiyacım olan zamanda.Bi daha ne zaman görüşürüz bilmiyorum.Kalsan da bi şey değişir mi,sen istediğim gibi olur musun bilmiyorum.Tek bildiğim seni sevmek istiyorum ama beceremiyorum.Sen baba olmayı beceremedin ben seni sevmeyi.Bu boşluğu başka türlü doldurabilir miyim onu da bilmiyorum.Sen İstanbul'a gidiyorsun,ben nereye gittiğimi bilmiyorum.Yolumuz açık olsun...
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 02 Ekim 2018, 12:07:30 ös
Geçen yazımda babama olan sitemlerimi yazmıştım.Bana hiç kızmaması,her isteğimi yapması,babamla hiç kavga etmememiz...
Bunun üstüne izlediğim bir dizide aynen şu ifadeyi duydum:
"Babasıyla atışmayan erkek soğan erkeğidir."
İşte tam da bundan bahsediyorum.Doğru bir tespit bu.
Babamın İstanbul'a gidişi iptal oldu gidişine üzüldüğüm halde kalışına sevinmedim çokta.
Ben kendimi en iyi nerede ifade ediyorum,nerde kendimi rahat,kendim gibi hissediyorum?
O 20 metrekarelik odada Hüseyin hocanın yanında.
Son görüşmeden sonra radikal bir karar daha aldım.Sevdiğim olmak istediğim gibi olan arkadaşlarım,büyüklerim gibi davranıcam.Bu başlarda rol keser gibi oldu ama zamanla özümsüyorum.
Kendime içinden şöyle telkinler veriyorum:
"Ben erkeğim,güçlüyüm,testesteron testesteron..."
Ve bu beni hakkaten daha erkeksi hissettiriyor.
En başından beri kendi cinsiyetimden memnuniyetsizlik olmamasına rağmen kendimi bu anlamda çokta yeterli görmüyorum sanırım.
Bu arada kendimi çok erkeksi hissettiğim bir olay oldu.Tam sınıf kapısından çıkarken hızla giren bi kızla çarpıştık üstüme çıktı resmen.Hissiyatıma ben de şaşırdım.
Bunun yanında kaybetmemek için alttan aldığım çok sevdiğim için kızmayıp kadınsı sevgi beklediğim arkadaşlarıma karşı Hüseyin hocanın tavsiyesine uyup şaka ya da ciddi küfür edebildim sesimi yükseltebildim.Bu da o kadınsı ilgi ihtiyacını törpüledi.Hüseyin hoca bir de arkadaşların tarafından egonun beslenmesine ihtiyacın var demişti.Bunu da başardım ve böyle davranınca galiba hakettiğim değeri görmeye başladım.Tevazuyla ego dengesi kuruyorum.Bununla ilgili bir yazı okudum geçen Nuri Bilge Ceylan demiş ki:
"Mütevazılık falan hiçbir zaman bir üst değer olamamıştır bizde.Bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız saygı hemen azalmaya başlar,hissedersiniz..."
Neyse bu problemi de hallettik.
Geçen hafta ilk defa bir kıza yüz yüze seni seviyorum dedim.Bahsettiğim kız kapalı erkeklerle falan hiç konuşmayan biriydi ve bana:
"Seninle alakası yok ben böyle bir şeye hazır değilim,buna ayıracak vaktim yok dedi."
Hiç üzülmedim çünkü sevmiyordum ki.
Sadece çok güzeldi,tavrı tarzı da hoşuma gitmişti ama geçmişte kadınsı ilgi beklediğim erkek arkadaşlarıma karşı duyduğum yoğun sevgiyi duymuyordum zaten hiçbir kıza karşı olmadı bu.İşte ben bu karşılaştırmayı hep yapıyorum.Yani bi kız görüyorum evet çok hoş güzel sonra içimden diyorum ben bunu falanca arkadaşımı sevdiğim kadar seviyor muyum?
Çünkü sahte de olsa,altında yatan sebep başka da olsa benim bu erkek arkadaşlarıma duyduğum yoğun sevginin adı aşktı.Ve ben bu duyguyu hiçbir kıza karşı hissetmemiştim.Bu karşılaştırmadan sonra hiçbir kızı o şekilde sevemiyecekmişim gibi gelir ve bu çok ağır gelir bana.Ama kendime zaman tanıyorum bunun da zamanla düzeleceğine inanıyorum.İnanç bu yolda ışık tutuyor çünkü bana.Çünkü sonunu görmediğim bir yoldayım.Sonunda düzeleceğime inanıyorum.İnanmaya devam edeceğim.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 10 Ekim 2018, 09:05:37 ös
Bir haftadır doğru düzgün okula gitmiyorum.Okulun hergün olmasından ve hergün 8.30 da başlamasından bıktım.Derslerin zorluğunu söylemiyorum bile.Aslında bu ara hiçbir şey yapmaya enerjim yok sanki.Akşama kadar yataktan çıkmıyorum.Evde de sıkılıyorum aynı şeyleri yapmaktan.Daha doğrusu hiçbir şey yapmamaktan.Duygu halim garip.Canım sıkılıyor.Her şeyi bırakasım geliyor sonsuza kadar uyumak istiyorum.
Babamın tayini onaylandı İstanbul'da şimdi.Aramızdaki duygusal mesafeye bir de kilometreler eklendi.
Üzüldüm dersem yalan olur çünkü olmayışına üzülüyorum zaten.Sevemeyeşime.
Bu arada evde çok zaman geçirdiğim ve hiçbir şey yapmadığım için bir yıldan uzun zamandır bıraktığım telefondan gey sitelere girmeye başladım tekrar.
Yanlış olduğunu biliyorum ama kendime engel olmaya çalışmıyorum.Bir boşvermişlik var üstümde sebebini bilmiyorum.Düzelmeyi hala çok istiyorum.Bunun bir es noktası olduğunu bu süreçte zaman zaman gerilemelerin de olacağını biliyorum.
Cumartesiyi iple çekiyorum.Her terapiyle tazeleniyorum çünkü.
Cumartesi günü Hüseyin hocaya ilk söyleyeceğim,danışacağım şey şu olacak:
Ben her ne kadar kendimi kadınsı feminen hissetmesem de tam anlamıyla erkeksi de hissetmiyorum.Hem cinsel anlamda hem de sosyal.
Yani cinsel anlamda kendimi bir kadınla sevişirken düşünemiyorum,kendimi o tabloya koyamıyorum nedense.Ya da mesela o kadını koruyup kollamak da yabancı geliyor bana.
Sosyal anlamda da şimdiye kadar hiç kavga etmemiş olmam bırak kavgayı gerektiğinde sesimi bile doğru dürüst yükseltememiş olmam bunu hala yapamıyor olmam bu anlamda da eksik hissettiriyor.
Bu kadar uyuşuk bir kişilik olmak bana zarar veriyor.Yüksek sesli duygu hallerim olmadı mesela.Bağırıp çağırdığım,haykırarak güldüğüm (toplum içinde),utanmadan ağladığım...
Şunu farkettim anneme karşı sesim hep ve istemsizce yükseliyor.Ne söylese bağırıp azarlıyorum kadını.Hiç iletişime bile geçesim gelmiyor.Ne söylese batıyo tabiri caizse.
Son görüşmeden bu yana geriye dönüşümün bir sebebi de ailem galiba.Çünkü ta en başında düzeltmeye çalıştığım bazı şeyleri yine bozdular farkında olmadan.Ya da ben bi şey demedim diye.Teyzem bana bebişim,aşkitom diyor,ananem her gördüğünde küçük doktor diyip bebek gibi seviyor.Ben ne kadar mesafe koymaya çalışsam da bazen başaramıyorum şimdi babam gittiği için annem yanımıza gelecek zaten ablam yanımda.E onları bırakıp başka yere çıkamam.
Gerçekten en önemli sorunum bu erkeksilik meselesi diye düşünüyorum şu anda.
Konuşmamda,yürüyüşümde,tavırlarımda kadınsılık yok bence ama kimlik olarak bunu benimseyip giydiğimi düşünmüyorum.Ayrıca çevremdeki bazı arkadaşlarımın erkeksiliklerini kıskanıyorum galiba ve zihnimde karşılaştırdığımda benden daha erkeksi olduklarına kanaat edip bir adım sonra benden daha üstün olduklarına inanıyorum.Sonra onları fantezilerime alıyorum.Hüseyin hoca bununla ilgili şunu söylemişti senin erkeksiliğini bir kadın onaylayacak erkek değil.Tamam ama benim erkeksiliğim gerçekten eksikse?
Çünkü lise ikide kızın biri sen niye kız gibisin ya demişti.
Milletin dertlerini de kıskanıyorum.Ailevi sıkıntıları,sevgililerinden ayrılışları çok basit geliyor.İçinde bulunduğum durumu büyütmüyorum zaten yapım gereği hiç estirmem dünyam yıkılsa dışarıdan anlaşılmaz ne derdim var.Ki zaten çok mutlu sıkıntısız görünüyorum çünkü söylenecek gibi bir derdim yok.Millet anlatıyor ben dinliyorum ee sıra bana geldi ama ben anlatamam böyle bi şeyi o yüzden derdim yokmuş gibi görünüyorum.Bi de benim derdim tasam yokmuş gibi hafife alınırsa ya da bunu hissettiysem haykırasım gelir:
"Hayır aptal benim böyle bir derdim var keşke senin yerinde olsaydım bu bir erkeğin başına gelebilecek en acıklı durum."
Bunu bütün hücrelerimle yapmak isterim bunu kusup rahatlamayı...
Ama susarım.İplemez bir gülümseme olur yüzümde.
Sevgiye açım.Baba sevgisine,arkadaş,dost sevgisine,karşı cinsin sevgisine...
Sanki ihtiyacım olan bütün sevgileri annem doldurmuş öylesine sevmiş ki beni başka sevgiye ihtiyacım olmadığını sanmışım.Ben de aynen karşılık vermişim başkasına dağıtacak sevgim kalmamış gibi.
Ben bu durumdan kurtulacağıma gerçekten inanıyorum inanmanın ötesinde yaşamak istediğim kadar umuyorum.Bununla yaşayamayacağımı biliyorum.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 24 Ekim 2018, 11:42:19 ös
Ne zamandır yazmıyordum ama yazmak gerçekten iyi geliyor.
Son terapimizin üstünden bir hafta geçti.Bu dönemde Nicolosi'nin "Homoseksüelliği Önleme Rehberi" kitabını bitirdim.Bu kitap bana çok şey kattı.Bu yaşadıklarımın sadece bana özgü şeyler olmadığını,bu durumun temelinde yatan sebepleri,bu sıkıntıdan muzdarip insanların birçok yönden nasıl ortak paydada buluştuğunu gördüm.
Böylesi bir kitabı çocuk sahibi olmadan önce okumak gerek bence çünkü adından da anlayacağınız üzere önleme niteliğinde ve aslında gerek psikolojik alt yapının gerekse cinsel kimliğin daha çok erken yaşlarda ödipal dönemde yapılandığını düşünürsek homoseksüelliğin yetişkinlere ta bu zamanlardan miras kaldığını bilmek önemlidir.Bu yüzden bu konuda bilinçli ebeveyn çocuğun davranışlarını çok iyi analiz edip buna göre doğru yönlendirmeleri yapabilir.Böylece bu sıkıntı ortaya çıkmamış sağlıklı bir birey yetiştirilmiş olur.İşte bu anlamda kitap çok güzel bir rehber olmuş.Öyle ki ben bile şu anda bir çocuğun davranışlarını yeterince gözlemlersem homoseksüel öncesi dönem tanısı koyabilirim bundan eminim.Aslında bunu ayırt etmek o kadar zor gelmiyor bana ama anne babalar bazı şeyleri neden göz ardı ediyor anlamıyorum.Mesela:
-Çocuğunuz kız çocuklarla mı oynuyor?
-Kız oyunlarını mı tercih ediyor?
-Kendini bir sporcu olarak hayal etmiyor mu?
-Macera ve spor hikayeleri okumuyor mu?
-Etrafındakiler tarafından "kız gibi" görülüyor mu?
Bu sorular Hockenberey ve Billingham'a ait ama bunları bulmak için yıllarca araştırma yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum.Şimdi çocukluğuma iniyorum kendimi izliyorum benim bu soruların hepsine cevabım olumsuz yönde hal böyleyken bunu annem babam nasıl farkedememiş olabilir diye sorguluyorum.Ya da farkettiyseler neden müdahale etmediler?Neyse...
Sonrasında hemen aynı yazardan "Onarım Terapisi" kitabını aldım ve okumaya başladım.Bu kitapta da şimdilik önleme rehberindeki gibi sebepler sonuçlar uzun uzun anlatılıyor.Psikoterapi bölümünü okumadım henüz.Fakat şunu farkettim ki bu durumu sebepleriyle sonuçlarıyla açık seçik tanımlayınca beyinde bir ampül çakıyor.Bu durum bir bilmece olmaktan çıkıyor neyin neden olduğunu anlıyorsun ve kendine verdiğin cevaplar gerçekten tatmin edici oluyor.Bu adımdan sonra terapistinizin önerilerine de uyarak yol alıyorsunuz.
Şu an çalan müzikten bir mısra:
"Ben bu derde nerden derman bulayım?
Meğer dost elinden ola çaresi..."
Bunu dinlerken diyorum ki bunu yazan adamın böyle bir derdi mi vardı acaba çünkü hislerime tercüman oluyor.Çünkü bizler çocukluğumuzdan beri samimi bir dostluğun erkek akranlar tarafından kabul edilmenin özlemini çekiyoruz.
Zaten temelde olması gereken bir baba yok.Onun açtığı büyük bir yara var.Savunmacı kopmayla çocuk babayı reddettiği gibi onun temsil ettiği erkeksiliği de reddediyor.Haliyle bu yön hep eksik kalıyor bunun doğal sonucu olarak da erkek dünyasına giremiyor.Ama bundan vazgeçmiyor da onlar tarafından kabul edilemeyeceğini,onlardan farklı olduğunu düşünüp bu erkekleri idealize ediyor.Babadan savunmacı kopması yüzünden içinde eksik kalan erkeksiliği çocuğun egosu idealize ediyor ve bu erkeksiliği gördüğü kişilerle iletişim kurmak istiyor.Bu iletişim çocukluk çağında arkadaş olmak için yoğun bir arzu olarak başlayıp ergenlikle beraber erotize ediliyor.Aslında ergen bilinç dışında fantezilerinde kendindeki eksik olan erkeksiliği tamamladığını düşünüyor.Her ne kadar işin içine erotizm de girse bu adamlarla arkadaşlık kurma arzusu devam ediyor.Kendini eksik gören erkeksiliğini yetersiz gören homoseksüel ergen özgüven eksikliğinin de etkisiyle doğal olarak böyle bir arkadaşlık kuramıyor.
Bu satırları yazarken bir aydınlanma yaşıyorum işte bu da yazmanın tedavinin bir parçası olduğunu kanıtlar çünkü yazdıklarınız size ayna oluyor.Şöyle ki ben de diğer birçok homoseksüel gibi yakışıklı ve maskülen erkekleri erotize ederdim fakat şunu çözdüm bu erkek benim çok yakın olduğum biriyse hiçbir şekilde erotizm hissetmiyordum onu arzulamıyordum.Mesela benim benden bir yaş büyük bir kuzenim var onunla çok samimiyiz kardeş gibiyiz.Hem çok yakışıklı hem de maskülen olmasına rağmen ona karşı hiçbir şekilde erotik bir duygu hissettiğimi hatırlamıyorum.
Burdan varacağımız sonuç biz aslında idealize ettiğimiz erkeklerle arkadaş dost olmak istiyoruz bu olmadığında fantezilerle onun erkeksiliğini kullanıyoruz bizde eksik olan şeyi.Ancak bu kuzenimin erkeksi yönünü hiç örnek almadım diğer beğendiğim erkeklerin de öyle.Onlar gibi olmak istiyordum evet onlar gibi maskülen ve sert ama onları taklit etmiyordum.Bunun temelinde çocukluktaki savunmacı kopma yatıyor olabilir.Çocuk örnek alarak aslında babayı taklit ederek erkeksi kimliğini bulur.Sonrasında akranlarla rekabet,kabul görme,dışlanmama gibi etkiler sonucu bu kimlik oturur.Homoseksüel öncesi çocuk babadan ve onun temsil ettiği erkeksilikten kopmuştur bir daha istese de kolay kolay örnek alıp erkek gibi davranmayacaktır ama bu erkeksilikten de vazgeçmeyecektir.Bu yüzden örnek almasak da onlar gibi olmak istiyoruz aslında onlar olmak istiyoruz çünkü daha önce sahip olduğum birçok avantajlara rağmen sırf erkeksi ve yakışıklı diye keşke "o" olsaydım dediğim erkekler olmuştu.Erkeksilik eksikliğiyle beraber özgüven eksikliği de yaşadığımız için bu avantajlarımızı çoğu zaman görmezden geliyoruz.Tedavi süresince bu özgüveni de kazanmaya çalışıyoruz.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 24 Ekim 2018, 11:42:40 ös
Eşcinsellik Nedir Hastalık mı Belirtileri Nasıl Anlaşılır?

http://www.youtube.com/watch?v=tX0T68Pwuq8&list=UUIe19S-aZ6TQNiC1Tsfjviw&index=10

Eşcinsel Tedavi Röportajı - Helin Avşar

http://www.youtube.com/watch?v=w2TvYLuahO8&index=7&list=UUIe19S-aZ6TQNiC1Tsfjviw

Kadına Şiddet, Kıskançlık ve Eşcinsellik

http://www.youtube.com/watch?v=GFxqNItEJUI&list=UUIe19S-aZ6TQNiC1Tsfjviw&index=3
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 04 Kasım 2018, 11:55:17 ös
"Onarım Terapisi" de bittiğine göre yazmanın zamanı gelmiştir.Önceki kitapta (Anne babalar için homoseksüelliği önleme rehberi) üçlü aile modeli uzunca anlatılmış homoseksüellikle ilgili kavramlar,politik çatışmalara yer verilmişti.Bu kitapla Nicolosi Hüseyin hocayla yaptığımız terapiyi resmetmiş.Temelde yine çizdiği tablo çok çarpıcı:
İlgisiz,sevgisiz babadan travmatik bir şekilde kopuşunu ilan eden homoseksüel erkek aynı zamanda onun erkeksiliğini de reddediyor (savunmacı kopma).Tabi ki bu bilinç düzeyinde değil.Babasından kopan çocuğu koruyup kollayan aşırı şefkatli anne bu kopuşu pekiştiriyor.Ve böylece çocuğun içinde bir şeyler hep eksik kalıyor.O eksiği tamamlamaya uğraşıyor yıllarca.Babayı ve onun temsil ettiği erkekliği reddeden çocukta haliyle erkeksilik hep eksik kalıyor ve özgüven problemi de yaşıyor akranı erkekler böylesi feminen,özgüvensiz,ezik çocukla arkadaş olmak istemiyor böylece erkek dünyasına giremiyor.Diğer çocuklar birarada fiziki oyunlar,cinsellik içeren konuşmalar yoluyla erkek olmayı başarıyorlar.Çünkü Nicolosiye göre erkeklik doğuştan gelmez bu bir başarıdır.E erkek dünyasında yer edinemeyen "mutfak penceresi çocuğu" bu erkekliğe giriş evresini kaçırıyor.
Bu akranlardan hem korkuyor hem de deli gibi onlarla olmak onlarla oynamak istiyor bunu başarmak hiç kolay olmuyor ve böylesi çocukların çevresinde genelde kız akranları oluyor onlarla zaman geçiriyor.Temelde babanın açtığı,annenin pekiştirdiği bu boşluk sancılarını ergenlikte daha derinden hissettiriyor çünkü ergen kendisinde eksik olan ve tamamlayamadığı baba sevgisi ve erkeksiliğini elde edemeyeceğini düşünüp bunu idealize ediyor.Akabinde erotize etmesi kaçınılmaz oluyor çünkü bu şekilde ergen karşısındakinin sevgisini ve erkeksiliğini sömürdüğünü bilinç altında hissediyor.Çocuklukta aldığı yarayı bu şekilde sarmaya çalışıyor.Burdan baktığımızda aslına homoseksüel oğlan benliğinde açılan yarayı iyileştirmek adına normal bir tepki veriyor.Hüseyin hoca da bununla ilgili homoseksüelliğin aslında homoseksüelin değil o ailenin hastalığı olduğunu söylüyor. Kitapta yer alan bir diğer başlık grup terapisi.
Terapiye ilk başladığımda kendime bile itiraf edemediğim bir durumu benimle aynı sıkıntıları yaşayan insanlarla paylaşmak biraz tuhaf gelmişti bunu neden yaptığımızı merak etmiştim.Bunun adı grup terapisiymiş ve böylece diğerlerinin problemlerini dinleyip onlar için çıkarımlar yaptığımız tavsiyeler verdiğimiz zaman bu bizim verdiğimiz tavsiyeleri çıkarımları daha iyi özümsememizi sağlıyor.Foruma yazmak da aynı nitelikte oluyor yani aslında biz buraya yazdıklarımızı ilmek ilmek beynimize bilinç altımıza kazıyoruz.
O yüzden bunu da terapinin bir parçası olarak görüp yazmanızı tavsiye ederim.
Son terapimle ilgili yazım da ses kaydını dinledikten sonra gelecek.Görüşürüz.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 28 Ocak 2019, 09:53:11 öö
Hocam komite notlarım 20,18,0 son komiteden sıfır aldım göz göre göre yaptım çalışmadım ama bunun da sebebi depresyondu son 4 aydır evde sadece yatıyorum roccutanın yan etkileri saymakla bitmiyor uyuşukluk ve depresyon da var bi de antidepresanı bıraktım doktora danışmadan bir haftadır geri başladım daha iyiyim şimdi ne yapacağımı bilmiyorum bıraksam mı geçmek için çabalasammı bilmiyorum ama hiç hevesim yok çünkü çok zor geçmem o gücü de hissetmiyorum zaten kendimde
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 22 Nisan 2019, 06:26:54 öö
Hüseyin hocadan önce çok çıkış yolu aramıştım.Başka psikologlara başvurmuştum.Hiçbiri aklımdaki soru işaretlerini silemedi bir çözüm de sunmadı.Hüseyin hocayı internetten çok önceleri görmüştüm ama TV'ye çıkan İstanbul'da yaşayan bir psikolog benim için ulaşılamaz gelmişti.Onunla tanıştığımda ilk terapide aklımdaki bütün soru işaretlerini kaldırdı.Her şey o kadar net o kadar aşikardı ki sadece bu kadarı bile büyük bir tatmin vermişti.Artık bu durum neden ortaya çıktı diye kendimi sorgulamıyordum.Büyük bir ivmeyle iyileşmeye başladım kendimdeki değişimi gördükçe daha da şevkle uğraştım didindim.O ivmeyle devam etseydim sanıyorum şimdi İstanbul yolcusu olmayacaktım olsun.Kendime süre biçmiyorum çünkü bu bir süreç yarın ölürsem hayatım boyunca uğraşmış ama başaramamış olcam ama gerçek bu değil aslında asıl başarı çözüm yolu arıyor olmam bunun için uğraşmam yani direnişimin kendisi.Böyle düşünmek daha rahatlatıcı.Hem bu yolculuk keşiflerle dolu çok şey katıyor insana ve yolun sonunda kendini buluyorsun bu pencereden bakınca ödediğimiz bedel ödül gibi de aslında.Mesela geçenlerde William Blake'in bir sözünü keşfettim aklımın karanlığına ışık tuttu.
Diyor ki:
"Eyleme dönüşmeyen arzu,ruh bozukluğuna yol açar."
Ben bu sözle bir bilmeceyi daha çözdüm.Anksiyete,Obsesyonlar,özgüven eksikliği ve daha sıralayabileceğim bu problemlerin temelinde içimde bulunan bu çatışma yatıyor.Hüseyin hoca da bununla ilgili eşcinsellik hiçbir zaman tek başına değildir birçok psikolojik problemi de beraberinde bulundurur demişti.Kendime olan saygımı yitirsem,inancımı,ahlak yargılarımı yitirsem gider çok yakışıklı bulduğum bir adamla sevişirdim.Bu değerlerim beni sıkı sıkı tutarken nefsim deli gibi arzuluyor bunu yapmayı.Bu çatışma ruhumu bozuyor.Ben Hüseyin hocanın yanındayken o dört duvar arasında dünya üzerinde kendime en yakın olduğum yerdeyim.Orada hissettiğim benle nefsimle aklımın arasında kalan ben bir değil.Bu araftalık ailemin yanında en çok nüksediyor çünkü ahlak yargılarımın temelini onlar attı ben odamda gey porno izleyip sonra annemi görünce bu çatışma bana saçma hareketler yaşıma uygun olmayan davranışlar olarak geri dönüyor ruh bozukluğu tanımı bu olsa gerek.Babam gözümün önündeyken onu sevebilmem ya da affetmem mümkün değil çünkü bir çocuğunun babasının onun kahramanı olamayışında yaşadığı hayal kırıklığını yaşıyorum her gördüğümde geçmiş deneyimlerim nüksediyor.Beni en çok eleştiren,yargılayan dayım ve teyzemin karşısında elim ayağıma dolaşıyor her hareketimi sözümü seçmeye çalışıyorum.Ailem iyi gelmiyor bana onlardan uzaklaşmam gerektiğinin farkındayım.Öte yandan yurtta kaldığım süreci hatırlayınca akranım erkekle birlikte yaşamak bana iyi gelecekken ben her defasında annemi arayıp saatlerce konuştuğum için bir faydası olmadı ama onlarla öyle ya da böyle aynı ortamı paylaşmak sürekli birarada olmak onların benden bir farkı üstünlüğü olmadığı gerçeğini somutlaştırdı.Yine uzaklaşabilirim onlardan yine yakalayabilirim o ivmeyi.Hikayenin sonunda iyi olacağım ben.
Sonuç olarak kalbimin dört odasından çıkıp Hüseyin hocanın odasından ben olarak çıkacağım bir gün ve hep ben kalacağım.O gün bu yazımı okuyup kendimle bir kez daha gurur duyacağım.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 22 Nisan 2019, 06:27:38 öö
 Dün terapideydim.Bu terapide farklı bir şey oldu o duraklama döneminden sonra ilk defa tekrar umut doldu içim ve yine kendime olan inancım
yenilendi.Kararlı çıktım terapiden bi dahakine kadar uygulayacağıma inandığım kararlar verdim.Hep ilk ben girerim terapiye.Son yazdığım yazı üzerinden konuşmaya başladık konu konuyu açtı yapmam gereken bazı şeyleri yine tekrar ettik.Şunu biliyorum ki Hüseyin hocayla danışanları arasındaki iletişim klasik bir hasta hekim ilişkisi değil.İşin büyüsü kaçmasın burayı açmıyorum çok.Bu terapide Hüseyin hocada eleştirmek belki kızmak istediğim bazı konuları söyledim ona.Bunun bir amacı vardı yerini buldu.Her açıdan verimli bir terapiydi.Terapi sonrası girişte oturdum biraz.Biri gelmişti.Yirmi sekiz yaşında bir çocuk oturuyordu karşımda.Gözlerinden belliydi büyümediği ve o kadar kırgın bakıyordu ki acımamak için zorladım kendimi.Hikayesini dinledim biraz.Kendimce çıkarımlarda tavsiyelerde bulundum.Egosu ailesi tarafından yaralar almış özgüvenin kırıntısı yok.On yılı aşkın süredir psikolojik ilaçlar kullanıyor.Ne söylesem hava böylesine derin yaraları açan ailesine mi düşmüş bir tekme de ben atim diyen insanlara mı sövmeli bilmiyorum.Allah yardımcısı olsun.Bulacaktır elbet günün birinde benliğini.Sonra iki kişi daha geldi buraya gelen çoğu danışan gibi çok kez ilişki yaşamış trans olmanın eşiğinden dönmüş feminen tavırda iki kişi.Asla kimseyi yargılamam söz konusu değil ben de aynı dertten muzdaribim onlar adına çok da üzülüyorum ama ne yalan söylim bu tarzdaki danışanları görünce içimde bir uzaklık bir soğukluk hissi oluyor.Neden sonra çıktım 18 saatlik bir yolculuk bekliyordu beni.Otobüse bindiğimde yan koltuğumda oturan adam çok sıcak bir tavırla karşıladı beni tanıştık.Yirmi dokuz yaşında Kayserili bir sağlıkçı.Çok fırlama çapkın bir kişilik.Yol boyunca sohbet ettik.Benim için ilk olacak bir şeyi deneyimledim onunla benden yaşça büyük biriyle cinsellik konuştum.O bu konuları açtı başta ben de bi daha görmicem nasıl olsa hem ihtiyaç duyduğum da bi şey fırsat bu fırsat dedim sansürsüz daldım sohbete konuştuk baya.Beraber olduğu kızları anlattı nasıl tavladığını yatağa attığını.Ben de merak ettiğim ne varsa sordum.O da içtenlikle cevapladı.İletişimimiz abi kardeş frekansındaydı o sıcaklıktaydı.Öte yandan arada Allah'tan kitaptan bahsedip iki dk sonra içki karı kız muhabbeti yapması tutarsız geldi ne ayak diye sorguladım kendimi.Bu yüzden ayrılırken instagramdan ekle beni dediyse de çok tekin bulmadığım için eklemedim belki eklerim bilmiyorum.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 24 Nisan 2019, 09:16:44 öö
Rüyaların gerçekle ilişkisi sandığımızdan fazla.Bu sabah içimde derin bir boşluk hissiyle uyandım.Babam bana babalık yapamadı diye çok problem görmezdim bunu yani olsa ne olacaktı ki diye düşünürdüm.Umursamazdım.Dün gece rüyamda çocuklar duymasındaki Haluk'u babam olarak gördüm çok farklı bir şeydi gerçekte hissetmediğim bi duyguyu tattım.Güzelmiş gerçekten sağlıklı bir baba oğul ilişkisi.Olsun ben artık kendimi kimsenin sevmediği kadar sevmeye karar verdim.Bu haliyle babam iyi ki sevmemiş beni aslında.Sevse onun gibi olacaktım onu örnek alacaktım karakter olarak da onun oğlu olacaktım.Ben ailemin tüm üyelerinden farklı olmaktan yana çok mutluyum.Hüseyin hocaya göre bu bir milatmış.Soydan gelen bir çubanın deşilmesi gibi.Artık benimle yeni bir nesil başlıyormuş benim çocuklarım torunlarım ve sonrası benim soyum oluyormuş benden öncesinin değil.Bu açıdan bakıldığında teşbihte hata olmaz peygamberlik gibi olduğunu söylüyor.Çünkü söylediği gibi peygamberler hep azgın sapkın kavimlere gönderilmiş ve o peygamberden sonra bir dönem huzur hakim olmuş bu anlamda benzerlik gösteriyor.Bakış açısı değişince bu durumla gurur da duyabiliyorsunuz işte.Tabi soyunuzun devam etmesi için buna yenilmemeniz lazım.Eşcinsel hayatı tercih ederseniz deyim yerindeyse Lut değil taş olursunuz.

  İslamiyet öncesi Arabistan'ı her ne kadar cahiliye dönemi olarak zikredilse de durum böyle değilidir.O dönemde Arap dünyası edebiyatta bir numaradır.Tanım yanlıştır cahil bir toplum edebiyatta nasıl bu kadar gelişmiştir?
  İslamiyet öncesi Arap toplumu sapık bir toplumdur.Sadisttir.Kız çocuklarını diri diri toprağa gömerler.Köle sistemi de sadistliklerinin başka bir örneğidir.Alkol su gibi tüketildiğinden yaptıkları sapıklıkların sınırı yoktur.Bu denli sapıklıkların kol gezdiği böyle bir çağda böylesi sapıkların arasında bir peygamber yetişmiştir.Yetişmiştir çünkü doğduğunda peygamber değildir kırk yaşında peygamberlik verilecektir.Peygamberimiz tebliğ görevine başladıktan sonra artık bir süre huzur ve refah hakim olacaktır.Kendinden öncekiler sapık olarak anılırken peygamberimizin soyu mübarek olmakla övünecektir ama onlar peygamberimizin soyudur İslamiyet öncesi sapık Arap toplumunun değil.Bu durum bütün peygamberler için geçerlidir ve bu haliyle peygamberlik eşcinsellikle benzeşmektedir.Soydan gelen bir bozukluğun bir sapkınlığın seninle son bulması senden sonrasının artık senin soyun olması ve bir süre bu durumun senin soyunda ortaya çıkmaması daha iyi tabir edilemezdi.Allah'ın yer yüzündeki düzeni böyle işler.Azgınlık,aydınlık,azgınlık...
   İnsan her halde günah işlemeye mahkumdur çünkü insan fıtratının esiridir.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 06 Mayıs 2019, 09:03:02 öö
Beğenilmek istiyorum.Sevilmek istiyorum.Şöyle kafa dengi içimin ısındığı yaşça benden büyük bir abiye o kadar çok ihtiyacım var ki.Her gün görmek zorunda değilim aylar sonra görünce sımsıkı sarılalım yeter.Arim sorim o beni arasın sorsun yeter.Mesela beni o kadar sevsin ki oğlu olduğunda adımı koysun atıyorum.Böyle bir bağ istiyorum.Akıl hocam olsun her konuda danışabileyim.Benim için örnek olsun.Karşıma çıkıyor böyle içimin ısındığı adamlar ama kimsenin böyle bi derdi yok ki benimle bu derece samimi olsun ya da onların bana içi ısınmıyor çünkü kasıyorum.Biriyle tanıştığım zaman nasıl konuşmalıyım,nasıl davrandım,beni sevecek mi,bi daha görüşür müyüz yoksa bu kadar mı kalır bu sorular istila ediyor beynimi.Bugün bizim ilçede sağlık ocağında çalışan bi doktor abiyle tanıştım.Tam kafa adam.Dal daşşak muhabbeti yaptık.Öyle bi resmiyet soğukluk yoktu ve ben de kasmadan konuşmaya küfür edesim geliyorsa etmeye çalıştım.Bana tıp kitaplarını getirecek.Nitekim samimi bir iletişim kuruldu fakat bi daha görüşür müyüz bilmiyorum.Çok istiyorum.Bitmiştir.İstiyorsam neden olmasın.Bu yazının devamını böyle getireceğimi planlamadım.Bir anda bi farkındalık oluştu.Yahu neden olmasın.At istek instadan faceden.Beğen fotolarını yorumla istersen.Mesaj at çekinme.Memlekete geldikçe uğra yanına.Hal hatır sor.Tıp bayramını kutla,Doğum gününü kutla.Sen bunları yaptıkça mutlaka bi karşılığı olacak.Hiçbir samimiyet bir anda kurulmamış ki.Zamana bırak çok da önemseme.Seni olduğun gibi beğenirse ne ala yoksa insan mı bitmiş dünyada o olmaz başkası olur.Engelleri ben koyuyorum önüme.Bir kişiye de odaklanmak zorunda değilim.Sosyal çevremi ne kadar genişletirsem o kadar iyidir.Bu platonik dünyamdan çıkmam lazım artık.İnsan sosyal bir varlık ve aslında karşımdaki adamın da bana ihtiyacı var.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 17 Mayıs 2019, 03:05:09 öö
Hüseyin hocanın attığı bir mailden sonra üzerine kafa yorduğum bir konu.Haset ve kıskançlık.Önemli çıkarımlara vardığım için buraya yazmam icap etti.Öncelikle yazıdaki önemli parçaları birebir alıntılıyorum daha sonra çıkarımlarımı aktaracağım:
   Psikanaliz tarihinin en etkin kuramcılarından olan Melanie Klein konu üzerinde önemli önermelere sahiptir.Burada ilk adımda haset ve kıskançlığı birbirinden ayırmak önemlidir.Haset arzulanan birşeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur.Kıskançlıkta ise haset edilen kişiyi üçüncü bir şahıstan alıkoyma hisleri hakimdir.Hasete kimi zaman hayranlık,idealize etme eşlik ederken kimi zaman da nefret,kin gibi olumsuz duygular eşlik eder:
**Bu bilgiler ışığında farkettim ki erotik hayaller kurduğum yakışıklı adamları haset ediyorum.Onlardaki yakışıklılığı,erkeksiliği,gücü...
                         ...
   Hasetin kaynağı yaşamın ilk yıllarına anne-bebek ilişkisine dayanır.Bebek haz nesnesi olan memeyi bu hazzı içerisinde barındırdığı için haset eder.İhtiyaç duyduğu doyumun meme tarafından alıkonulduğunu düşünen bebek iyi nesneyi kurma yolunda zorlanır.Burada bebeğin açgözlülüğü söz konusudur çünkü bebek memeyi boşaltmaya kurutuncaya kadar emip tüketmeye tümüyle yutmaya yönelir:
**Tatmin olmayan sevilme duygusu,hoşlandığım adamlar beni çok sevsinler sürekli ilgi göstersinler arzusu...
                            ...
     ...Eğer iyi ve yeterli bir beslenme yoksa bu güzellikleri içinde barındıran meme kötüleşir.Haset ve nefret duyguları kötü ve pinti olarak nitelendirilen memeye yöneltilir:
**Hayallerimdeki adamlar beni sevmeyince ya da açgözlü beklentilerimi karşılayamayınca onlardan kendimi uzaklaştırmak onları kötü olmakla suçlamak...
                          ...
     Memenin cömert bir şekilde beslemesi de hasete yol açar çünkü bebek bu sonsuz nimete tam anlamıyla sahip olamayacağını düşünüp haset eder.Annenin bebek üzerindeki yıkıcı etkilerini yok etmek imkansızdır.Bebeğin ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamak da;
**Bitmek bilmeyen beklentiler...
                          ...
     Annenin memesine olan yoğun sevginin bir türevi de şükran duygusudur.Bu duygu kişinin hem başkalarındaki hem de kendisindeki iyiliği görmesini sağlar;
**Beklentileri,suçlamaları bir kenara bırakıp bana değer veren hemcinslerime sevgi ve şükranla yaklaştığımda...
                         ...
     Freud'a göre bebeğin süt emmekten duyduğu mutluluk cinsel doyumun ilk örneğidir.Klein'a göre ise sadece cinsel doyumun değil tüm mutlulukların temelini oluşturur.
                           ...
  Sevme yeteneği güçlü bebeklerin idealleştirme ihtiyacı daha azdır. Aşırı idealleştirme, zulmedilme kaygısının asıl etken olduğunu gösterir. Yazarın çocuklarla yaptığı çalışmalardan elde ettiği sonuç; aşırı idealleştirme, zulmedilme kaygısının uzantısıdır.Bazı insanlar aşırı hasetten kaynaklanan iyi nesne edinme yetersizlikleriyle başa çıkmak için nesneyi idealleştirme yoluna saparlar;
**Kaygı sevgiye baskın gelince ve aşırı hasetin neden olduğu hemcinslerin yokluğunda onları idealize etmek.Ve bu bilgi anımsattı ki zulmedilme kaygısı çocukluğumda çok fazla tattığım bir duyguydu.Korkardım erkeklerden onlar güçlü ben güçsüzdüm onlara kafa tutamazdım.Bu denli zulmedilme kaygısı taşıdığım hemcinslerimi idealize etmem kaçınılmazdı...
                           ...
   Nefretin sevgiyle yumuşatılması, nesnenin bebeğin zihnindeki durumunu da düzeltir. Kıskançlığın gelişmesi ile anne memesine duyulan haset arasında dolaysız bir bağlantı vardır.Kıskançlık baba karşısında duyulan kuşku ve rekabet duygusuna dayalıdır.Baba,anneyi ve annenin göğsünü alıp kaçırdığı için suçlanmaktadır.
**İdealize ettiğim adamların başka hemcinslerimle olan samimiyetini kıskanmam...
                         ...
   Haset ağır bir mutsuzluk kaynağıdır. Sakin ve doygun ruh hallerinin temelinde göreli bir hareketsizlik yatıyordur. Yatışmış, dingin bir tavır, geçmişin hazlarına şükran duyulmasını ve bugünün verebileceklerinden zevk alınmasını içerir.
**Eşcinseller mutsuzdur.Doyurulmayan arzular,haset duyguları mutsuzluk kaynağıdır ve şükran duygusunun önünde engeldir.
                        ...
   Hasete karşı savunma çoğu zaman nesnenin değersizleştirilmesi biçimini alır. Değersizleştirilen nesne, haset duyulacak bir nesne olmaktan da çıkar. Bu yöntem kısa sürede idealleştirilmiş nesneye de uygulanır. Böylece artık idealleştirilmesi de imkansızdır.
**Haset ettiğim adamları elde edemeyince değersizleştirip artık idealize etmekten vazgeçmek...
    Şimdi sorulması icabeden birkaç soru var:
1-Haset kötü,olumsuz bir duygu mudur?
   Hayır.Haset insanoğlunun fıtratında vardır.Havva anamız cennette o kadar meyve arasından yasak elmanın barındırdığı güzelliği haset edip dünya macerasını başlatmıştır.Haset doğru anlaşılır ve analizi yapılırsa insanın kendini geliştirmesine olanak sağlar.Tetikleyicidir.Bu durumda haset yaratıcılığa evrilir ve kötü bir durum olmaktan çıkıp kişisel gelişim ve dönüşüm için adeta gerekli hale gelir.

2-Eşcinselliğin hasetle bağlantısı nedir?
   Dipnotlarda söz ettiğim gibi bizler hemcinslerimizde var olan karizmayı,erkeksiliği,gücü haset ediyoruz.Birçoğumuzda zulmedilme korkusu da olduğundan onlara kaygılarla yaklaşıyoruz veya yaklaşamıyoruz.Eksikliğini hissettiğimiz şeyleri elde edemeyeceğimizi düşünüp bu adamları idealize ediyoruz.Onlarda bulunan ihtiyaçlarımızı karşılamak için kolay bir yol olan erotizme yöneliyoruz.Kimimiz sex yoluyla kimimiz fantezileriyle bu eksiklikleri doyurduğumuzu sanıyoruz fakat bu çukur kazdıkça büyüyor ve bu yolla hiçbir zaman tatmin edilemiyor.
 
3-Eşcinseller haset konusunda nerede yanılırlar?
    Fakat yanıldığımız bir nokta var.Bebek annesinin memesini haset eder çünkü kendi bünyesinde böyle bir nimet barındırmaz.Halbuki bizim hasetimiz bir yanılgıdır.Çünkü aslında başka adamlarda aradığımız her şey bizde de var yani biz kendimizde olan şeyleri haset ediyoruz.Sadece kendimizin farkında değiliz.Bu noktada hasetin iki grupta incelendiğini söylemeliyim.Gerçekliği olan ve yanılgı olan haset.Hüseyin hoca bir röporjında eşcinsel gelişim gösteren çocukların memeyle olan çatışmadan baba sayesinde çıktıklarını söylemişti.Annenin memesi varsa babanın da penisi vardı ve bu durum eşcinsellerin penise olan merak ve düşkünlüklerini açıklıyordu.Normal gelişim gösteren çocuklar ödipal dönemde anneyi babadan kıskanır ve babayla rekabete girer.Bir süre sonra baba karşında asla galip gelemeyeceğini anlayıp babayla özdeşim kurar.Babayla özdeşim kuran çocuğun erkek olma ya da penis merakı gibi problemleri yoktur ancak aile dinamiklerinde yanlış giden şeyler olunca çocuk savunmacı kopmayla babadan ve onun temsil ettiği erkeksilikten vazgeçer,uzaklaşır.Çocuk babayla başlayan hasetini tüm erkeklere yöneltir ve penis merakı hep sürer.Bu bir rüyadır büyük bir yanılgıdır.Çocuğun ruhu duvarlarla çevrilidir kendini göremez.Tedavi arayışına giren eşcinsel bireyden bu duvarları kırıp kendiyle barışması beklenir.
   Bu gözlem ve analizlerime rağmen hala yakışıklı erkekleri haset etmeye devam etçem bir süre fakat tedavi sürecinde  bunun da üstesinden gelicem.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: İsmail - 07 Ağustos 2019, 03:08:18 ös
Arkadaşlar birçok kişi eşcinsellikten kurtulmaya çalışıyor size tavsiye vermek isterim oturduğunuz yerden şu yanlış düşünceleri değiştirerek kurtulabilirsiniz: erkek eşcinsellerden pasif olanlar yani kendilerine tecavüz edilmesine sessiz kalanlar aktif olan erkekleri zalim olarak görür ve onlardan korkarlar.içindeki korkuyu yenmeleri lazım.ayrıca pasif olanların pasif olmasının en büyük nedenlerinden biri kadının organını pis olarak ve aktif erkeğin organını temiz olarak görmeleridir. Halbuki bu, bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Kadının üreme organında 2 delik vardır üsttekinden idrar yapar alttakinden ise şevişir. Yani aynı yol değil. Erkekte ise hem sperm hem idrar aynı organdan çıkar. Dolayısıyla temiz olmayan aslında erkektir. Kadın tertemizdir. Aktif erkek ise pasif erkeğe "tecavüz edilmeyi hak ediyor pis herif" diye bakar. Halbuki pis olan kendisidir. Çünkü pasifin makatını yani dışkı çıkan yeri kendi isteğiyle kullanıyor. Pasif onu zorlamıyor . Makat mikrop dolu olduğu için ve orayla aktif olan uğraştığı için asıl pis olan aktiftir. Kadınlar ise lezbiyenlik bataklığına düşebilir. Lezbiyenler erkeği işe yaramaz ve değersiz olarak görür. Halbuki erkek olmadan çocuk yapamazlar ve erkek onu korur. Lezbiyenlerin  birbirlerine karşı da kötü düşünceleri vardır. İşte bu düşünceleri değiştirmedikçe kurtulamazlar.
Ayrıca helal yolu tıkamamak lazım tıkarsanız cinsel istek haram yöne meyleder. Mesela bir çok pasif erkek evlendiğini ama bi türlü birleşemediğini söylüyor ve bundan acı çekiyor. 1 yıl boyunca eşiyle birleşmeyenler bile var. Halbuki dünyanın en normal erkeği bile evlendiği halde 1 yıl boyunca eşiyle birleşmese o da pasif olur çünkü cinsellik durağan değildir. Helal yolu kapatırsan otomatik olarak harama doğru akar ve bu herkes için geçerlidir. Oyüzden helal yolu kapatmasın. Pasiflerin eşiyle birleşme konusunda korkusu vardır ama bu önemli değildir. Pasifler şunu yapsın:eşiyle önce yatağa uzanıp onun yüzünü öpmeye başlasın ama yalamasın. Bir süre sonra eliyle eşinin memelerini yavaşça ovalasın ama memelere doğru bakmasın. Çünkü eşi kasılabilir eşinin yüzüne baksın. Bir süre sonra eşi iyice gevşedikten sonra eşinin bacaklarını tutup kaldırsın ve vajinaya istediği gibi girip çıksın. Tamamen canı istediği gibi birleşsin. Böylece o da gevşer ve sıkıntılarından kurtulur.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 09 Ocak 2020, 04:25:58 ös
 İçinde bulunduğum süreç bir değişim süreci.Bu sadece cinsel arzularımın değişimi değil.Kişilik özelliklerim de değişiyor ve gelişiyor.Aslında bu daha heyecan verici.Olmak istediğim kişi olmak istiyorum.Gelişime ve değişime açığım.Bu amaçla kişisel gelişim kitapları okuyorum,videolar izliyorum kendimce.Bugün izlediğim videoda itibarımızı düşüren faktörler açıklanıyordu.Çok etkilendim.Çok hak verdim ve kendimden maddeler de ekledim bu listeye.Liste şöyle:
  1-Kimseyi pohpohlama.
Bunu çok yaptığımı farkettim.Karşımdakinin kişisel bir özelliğini sırf sevgisini kazanmak için veya karşılık versin o da beni pohpohlasın diye olur olmaz övüyorum.Bunu bırakmalıyım.Birini pohpohlamak bana bir şey kazandırmıyor.Aksine gözündeki itibarımı düşürüyormuş.
  2-Sevgi görmek için fedakarlık yapma.
Evet.Bu konu benim hayatımın her döneminde yaptığım bir hatamdır.Sevgi açlığı yüzünden sırf başkalarının sevgisini kazanmak için hoşlarına gideceğini düşündüğüm şeyleri yapmak.Bu durum onların beni sevmesini sağlamadığı gibi itibarımı düşürüyor ve duygusal yönüm sömürülebiliyor.Daha bugün gurbetçi bir arkadaşla konuştum.Yalnız kalıyor ve hep dışardan yiyo veya evde makarna yiyo.Bir gün anneme yemek yaptırıp sana gertircem dedim.Bana karşı davranışı çok değişmedi.Ekstra bir samimiyet olmadı.Şimdi farkettim ki ben tamamen iyi niyetle karşılık beklemeden yapmicam bunu.Beni sevmesi için yapıcam.Öyleyse bunu yapmamalıyım.Beni sadece ben olduğum için sevmeli.
  3-Başkalarının dedikodusunu yapma.
Daha sık takıldığım bir iki arkadaşımla bu muhabbetler dönüyor ama bu da itibarı düşüren bir faktörmüş.Ortak sevilmeyen biri hakkında konuşulabilir ama diğerlerinin ne yaptığı bizi ilgilendirmemeli.Burada akışı arkadaşımın yönlendirmesine bırakarak düzenleyebilirim.O ne kadar giriyorsa dedikoduya ben de o kadar dahil olarak.
  4-Kendini övme,yerme.
Ben bu ikisini çok yapıyorum galiba.Övülecek yanlarımı övüyorum konuşmanın içine yayarak.Sonra da dengelesin ya da çok egoist görünmesin diye zayıf yanlarımdan da bahsediyorum.Hatta bazen ne alakası var öyle değilsin desinler diye.Yanlış üstüne yanlış.İtibarımı yerle bir ediyor bu durum.Başkalarına kendimi anlatmamalıyım.Bu şık değil.Sadece benimle ilgili bir şey sorulduğunda süslemeden cevap vererek bunu aşabilirim.Örneğin tıp okuyorum ama İlçe tarihinde ilk defa tıpı ben kazandım benden sonra da kimse kazanamadı dememe gerek yok.Tıp okuyorum.O kadar.
  5-Kararsızlığını belli etme,kararlarını kendin ver.
Bu maddeyi ben ekledim.Okulda özellikle boş bir ders varsa arkadaşlara derse girsem mi girmesem mi diyorum.O girmeyince kesin girmiyoruz ama o derse giriyorsa ben yine kararsız kalıyorum.Hayır abi net olucaz.Derse girmek istemiyorsam girmiyorum,istiyorsam giriyorum.Karar benim.Kimseye sormuyorum.Soracaksam da kardeşim ben derse girmicem sen giriyo musun diye soruyorum.
  6-Sessizliği kullanabil,çok konuşma.
Çok konuşmak da itibarı düşüren faktörlerden biriymiş.Sürekli telaşla bir şeyler anlatmaya çalışma,sakin ol,karşıyı dinle.Sessizliği iyi kullanabilmek diye bir şey varmış mesela.Bu konuya espri olayını da dahil edelim.Espri yapmak güzel,gülünüyorsa yaptığın espriye daha güzel ve gaza getiren bir şey.Sürekli yapasın geliyor.Böyle olunca hem kasıyosun bi yerden yakalayıp espriyi patlatacam diye hem de sanki bu bir görevmiş gibi oluyor.İnsanları güldürmeye çalışıyormuşum gibi.Beni komik bulsunlar da sevsinler diye hatta.Tamam espri yeteneğim olması güzel bir avantaj ama bunu ekonomik ve yerinde kullanırsam daha etkileyici olabilir.
  7-Yargılama,yıkıcı eleştiri yapma.
Bu bana ailemin mirası.Onlar beni yargılaya yargılaya bende de böyle bir durum ortaya çıktı.Eleştiriye kapalı ama çok eleştiren biri oldum belki ama eleştirirken daha yumuşak kelimeler bulabilirim veya hiç eleştirmeyebilirim.
  Cimri davranma,hatanı kabullen,kendi içinde mutlu ol diye devam ediyor liste.
Mükemmellieytçiliğimi bir kenara koyarsak bu sıraladığım şeyler gerçekten değiştirmem gereken şeyler.Çünkü ben bunları yaparken kendimi iyi hissetmiyorum.Yanlış olduğunun farkındayım.Hatta çok gariptir kendim gibi hissetmiyorum böyle davranınca.

https://www.habervakti.com/escinsellik-sorunu-cocuklarinizi-teyzelerine-kaptirmayin-makale,1985.html
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 09 Ocak 2020, 04:26:27 ös
DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA

‘’Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır’’ ifadelerini kullanan Kaçın, ‘’Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu?’’ açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz’e konuşan eşcinsel terapisti psikolog Hüseyin Kaçın, ‘’Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli.’’ ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

www.huseyinkacin.com

https://www.youtube.com/user/escinselterapi

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.
https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz… "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da “özgürlük düşmanı” olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, “günah işleme özgürlüğüne” saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda…

https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 19 Mart 2020, 12:38:22 ös
 Mutlu olamıyorum.Kronik mutsuzluk gibi artık bu.Mutsuz olduğum zamanlara bakıyorum hep yalnızım.Çevremde insanlar olsa da yalnızım.Ne zaman mutluyum?Sosyal ilişkilerim yolundayken.Kabul gördüğümde,kendimi yeterli hissettiğimde.Yani genelde hiçbir zaman.Ben eşcinsellikle boğuşmak istemiyorum.Ben sadece sevmek ve sevilmek istiyorum ama bunda da ölçüsüzüm.Saf ve sonsuz,şüpheye düşürmeyen sevgiyi arıyorum.Ben birini sevdiğimde aradığımı buldum sanıyorum.O da beni sevecek hem de istediğim gibi sarıp sarmalayacak sanıyorum.Bu beklentiyi karşılamadığında yaşadığım duygu muhtemelen heterolardaki aşk acısına denktir.
 Bir terapi öncesine gidersek aslında her şey yolunda gidiyordu.Kendimi iyi hissediyordum.Bu durulmanın somut sebepleri oldu.Sınıfta çok sevdiğim bir arkadaşım var.Murat.Herkesle samimi olabilen ve herkese aynı mesafede,aynı sıcaklıkta davranan biri.Bunu bir kenara koyup murattan faydalanmalısın demişti Hüseyin hoca.Öyle yaptım.Bir gün anlaştık gittim onda kaldım.Muhabbet sürekli tıkanıyordu.Daha çok konuşan o,daha çok dinleyen bendim.Çünkü ilgi alanlarımız çok farklıydı.Bu durum benim kendimi yetersiz ve değersiz hissetmeme yetti.Onu kafamda yücelttiğim için ve kaybetmek istemediğim için rol yapıyordum yanında,rahat değildim.Bir şekilde akşam ettik ama sürekli içimden benle olmaktan sıkılıyor diye düşündüm ama aslında o mutluluğu kendi içinde bulmuş ve her insanla paylaşım içinde olabilecek birisiydi.Akşam biraz alkol aldık.Sadomazoşist bir yönü olduğunu biliyordum.Güreşmeler,omuza yumruk atmalar oldu.Güreşmeler sırasında istemsizce erekte oldum.Farketti mi bilmiyorum.İyice sarhoş olduk sonra.Gel ısırma düellosu yapalım dedi.Yerde boğuşuyorduk.Birbirimizi ısırıyorduk.Nereye denk gelirse.Arada yan yana yığılıp kalıyorduk.Sarılıp uzanıyorduk.Bir ara elimi tutup öptüğünü farkettim.Sonra yine boğuşmaya devam.O üstte olduğunda boynuma yumulup öpüp kokluyordu.Bir yandan elimi tutuyordu.Çok matrak ve hiçbir şeyi umursamayacak kadar gamsız biri olduğu için her şeyi dalgaya alıyordu.Tabi bütün bunların karşılıklı olmasına özen gösterdim.Yaşananların eşcinsel boyutu yoktu belki ama yine de o aktif ben pasif kalamazdım.Bu yüzden ben de onun kalçasına şaplak atıyodum,avuçluyordum.O da yapıyodu.Hatta birbirimize sex pozisyonundaymış gibi git gel yaparak seni sikiyorum hahaha tarzı şakalaşıyorduk.Cinsel ilişki olmadan,dudaktan öpüşme olmadan yaşamak istediğim şeylerdi aslında bunlar ama sanki bizi birbirimizden uzaklaştırdı ya da bana öyle geldi.Ben sürekli aynı evi,aynı yatağı paylaşmak isterdim.Eşcinsel olmadan.Tek bir gece arzularımı doyurmadı demek ki.Doyumsuzum demek ki bu konuda.Ertesi gün yaşananları ortak arkadaşlarımıza anlattı.Tabi sadece ısırık düellosu yaptık diye anlattı.Bana kalsa anlatmasını istemezdim.Söyledim de hatta ama milletin ne diyeceği zerre umrunda değil.Belki de gizlenmesi gereken bi şey yoktu ortada.Ben çok abartmıştım.İkimizle de dalga geçtiler tabi.Gey muhabbeti döndü.Bir süre sonra o da sıkıldı sürekli dalga geçmelerinden.Ben bu konuyla ilgili ona espri yaptığımda her şeyi dalgaya alan adam bu muhabbeti bırakalım artık dedi.Bir gece kanka bana dizi önersene diye mesaj attım.Kafana göre takıl knk bana niye soruyon hahaha diye cevap verdi.Aşığım sana amk dedim ben de.Ti'ye aldım.Aslında kırıldım.Uzaklaşmak istemiyordum,aramıza soğukluk girsin istemiyordum.Acaba milletin dedikleri mi canını sıkmıştı.Yoksa o gece yaşananlardan sonra kendini mi sorgulamıştı.Eşcinsel miyim diye.Ben de beni gey mi sandı yoksa düşüncesiyle boğuştum bi süre.Hala muhabbetimiz devam ediyo öyle veya böyle hemen hemen her gün konuşuyoruz  iki üç kelam ama artık birbirimize bebeğim,yavrum diye mesaj atmicaz mı?canımız istediğinde sarılıp öpüşmicez mi?yapacaklarımızdan korkup içki içmicez mi birlikte?Ben onu seviyorum ve ona ihtiyacım var.Onun sevme şeklini seviyorum.Hüseyin hoca da küsme,bırakma,yapış ona diyo bakalım ne olacak.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 13 Mayıs 2020, 10:50:58 öö
Sabahın beşi ve uyutmayan düşüncelerle bu satırları yazıyorum.Kafamın içinde aldığım kararlarla ne üzgün ne kırgın tamamen umutlu ve sabırsız bir ruh hali içindeyim.Aklıma takılan sorularla ilgili araştırma yaparken bazı farkındalıklar oluştu zihnimde.Hayatım boyunca sevgiyi aradım.Babam sevmedi.Ailemin diğer fertleri beni sevecekleri forma dönüştürüp öyle sevdi ve bir o kadar yaraladı,incitti.Bu halde karşıma çıkan her güler yüze koştum sevmek,sevilmek istedim.Eksiklerimi onlarla tamamlayabileceğimi düşündüm.Evet sevgi iyileştiricidir ama burda atladığım bir şeyi şimdi farkettim.En başta sevmem ve sevilmem gereken kişinin kendim olduğum gerçeğini unutmuştum.Çünkü ben kendimi yok saydığımda bunun karşılıklı sağlıklı bir ilişki değil karşımdaki kişinin egosunu tatmin eden asalak bir ilişki olduğunu anladım.Benimi ortaya koymadığım için de gösterdiğim ilgi ve sevgi hep karşılıksız kaldı.Karşılarında sevecekleri bir karakter yoktu.Benimi ortaya koymanın ilk adımının özsaygı,özgüvenden geçtiğini biliyorum ama bugün özgüvenin artan,azalan bir şey olmadığını,aslında onun içimizde bir yerlerde durduğunu,sadece onu bulup çıkarmamız gerektiğini anlatan bir yazı okudum.Bu çok mantıklı geldi çünkü kendimle ilgili özgüvenim yerinde mi sorusuna zaman ve mekana göre farklı cevaplar verebildiğimi farkettim.Yani aslında kendime yaklaştığım ve kendimi ortaya koyabildiğim zamanlarda yani asıl "ben" iken gayet özgüvenli ve rahatım ama dış etkenlere takılı kaldığımda,sevilmek,kabul görmek uğruna rol yaptığımda özgüvensizim.Bunu farketmek bile iyi geldi çünkü kafamdaki bir yanıtsız soru daha yanıtlanmış oldu ve en önemlisi bundan sonra ne yapmam ve yapmamam gerektiğini iyi biliyorum.
  Bir diğer konu da sevgiyi hep hemcinslerimden aradığımı farketmem oldu.Evet eksikliğini çektiğim ve bende yaralar açan baba sevgisi eksikliğini ancak hemcinslerim tarafından giderebilirim ama bu konuya çok takılmışım.Diğer türlü hiç düşünmemişim.Hem benimi daha iyi ortaya koyabilmek için,bu sayede aslında hemcinslerim tarafından da daha çok sevilmek ve kabul görmek için hem de fizyolojim ve psikolojim gereği bir kızı sevmem ve sevilmem gerektiğini şimdi anladım.Bir yandan da şunu düşündüm çocukluğum ve lise yıllarımla ilgili yaşayamadığım her şey için katılamadığım her oyun için geri dönüp pişmanlık ve üzüntü duyuyorsam ileride de yirmili yaşlarında bir sevgilim olmadığı için hayalkırıklığı yaşarım.Yirmi yaşındayım ve elime kız eli değmedi.Bunu düşünmek erkeklik gururumdan dolayı o sevgisine muhtaç olduğum hemcinslerimden ne farkım var onlardan neyim eksik diye düşünmeme sebep oldu.Hemen hepsinin milli oluşu beni biraz kıskandırdı ve bu soru bana yöneltildiğinde yalandan milliyim dedim.Bir de ben kafamdaki tabloda hep çok samimi olacağım bir erkek dostumla kuracağım duygusal muhabbeti,ona içimi döküşümü,onun beni sevişini,yaralarımı sarışını resmetmişim.Aynı şeyi bir kızın da yapabileceğini düşündüm ve o tabloya bir kız çizdim.Her ne kadar kaygılarım,korkularım olsa da bunun bana iyi geleceğinden emin oldum.Bu fikirlerin fiile dönüşmesi için çok umutlu ve sabırsızım.Bir an önce olsun istiyorum.Mahkeme kararına göre çok yakın zamanda istimlak olan köyümüzün bedeli hesaplara yatacak ve benim bu parayla ilgili kurduğum en büyük hayal yazın İstanbul'a gelip bir ev kiralayıp bir-iki ay boyunca her hafta terapiye gelmek ve bu arada bir kız arkadaşımın olması.Yenilenmiş ve kendimi bulmuş bir şekilde Antep'e döndüğümde de artık aile evinden ayrılıp tek başıma ayrı bir eve çıkmak.
Başlık: Ynt: ANNE ve BABA TUTUMLARINA BAĞLI OLARAK ÇOCUKLARIN "EŞCİNSEL KİMLİKLİ" OLMASI
Gönderen: psikolog - 18 Eylül 2023, 09:26:17 öö
...