Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10
21
Anne çocuk bağı büyük ise çocuk annesi ne derse alınır hiçbir şeyde başarılı olamaz annesi çocuğun üstüne çok dusmemeli
22
Bence erkek çocuğu 18 den sonra anne ile bağını kesmeli hatta çocuk ayrı eve taşinmali iş bulmalı kendini yönetebilmeli, annesi tarafından sen birşey basaramazsin tarzı cümleler kurulmamali
23
HK benim yazılarımı insanlara öneriyormuş mazoşizmi en iyi anlatan yazı, benim yazımmış. Analizlerim de gittikçe derinleşiyormuş. Bu tarz övgüler, insanlara faydalı olmak, yazma motivasyonumu arttırıyor.

Elif benimle evlilik moduna girmeye başladı. ''Ailem seninle tanışmak istiyor haftaya bize gelir misin?'' dedi. Daha öncede ''5-6 ay sonra söz nişan yaparız, 1 sene sonrada uzmanlığımız bitince evleniriz'' demişti. Bende o zaman kafamda net bir tarih olmadığı, bu meseleyi pek düşünmediğim için ''hmm olabilir belki''  diyerek biraz geçiştirmiştim. Kendisinin artık biraz evlilik moduna girmeye başladığını sezinledim. Artık kural koyma zamanı geldi de geçiyor diye düşündüm.

Koyduğum birinci kuralım, evlenene kadar sevişmelerimizi uygun bulmuyorum, artık yapmayacağız dedim. Bu kuralımı  anlayışla karşıladı ''bende biraz farkediyordum rahatsız olduğunu, sana sorcaktım'' dedi. İkinci kuralım en az 1 yıl söz-nişan, 3 yıl da evlilik düşünmüyorum dedim. ''Bunun seninle ilgisi yok ilk defa ailemden ayrı eve çıktım, biraz yalnız vakit geçirmem lazım, kişisel, manevi gelişimim için bu gerekli'' gibi açıklamalar yaptım. (HK narsist olabilirsin ama sadist olma demişti o yüzden onu fazla kırmamaya çalıştım). Elif ağladı. ''Ben  destek olurum bu süreçte sen güçlüsün yaparsın, edersin, bunun orta yolunu bulamaz mıyız?'' gibi şeyler söyledi. Beklemiyordu açıkçası. O ağlayınca açıkçası bende bi heyecanlandım, panik oldum, anlık benimde ağlayasım geldi. Fakat yılların tecrübesi duygusuzluğum ile içimdekileri dışarı yansıtmadım. Soğukkanlı davrandım. Geri adım atmadım. Elif: ''Eğer kabul etmezsem ne olacak peki?'' diye sordu ağlamaklı ses tonuyla. Bende sen bilirsin benim yapabileceğim birşey yok minvalinde kafa salladım. Sonra yine somurtkan bir şekilde ayrıldık o akşam. Elifin bilmediği fakat benim bildiğim şey şu ki 6 ay sonra evlenirsek onu mutlu edemeyeceğim, eşcinsellikten tamamen kurtulmam gerektiğini biliyorum. Şu anki sevişmeler belkide biraz yasak ve az sıklıkta olduğu için zevk veriyor, eğlenceli oluyor. Evlendikten sonra rutine binince yüksek ihtimal sıkılacağım. Karşılıklı cinsel isteksizlikliğe de dönüşebilir. Kendimi tam toparlamadan asla evlenmemem lazım. Bu aslında Elif ile ilgili de değil kendim ile ilgili birşey.

Sonrasında kendi içimde olanlar beni  epey şaşkına çevirdi. Erkeklere ilgim neredeyse yok oldu. HK'nın iyileşen danışanlarının ''terapilere düzenli gel, ödevleri yap sonra nasıl olduğunu anlamadan iyileşiyorsun'' dedikleri heralde böyle birşey. Sevdiğim kıza kural koyup o kurala uymasını sağladıktan sonra heralde içimde müthiş bir eril enerji oluştu. Zaten hep ''kendi ayaklarımın üzerinde durabildikten sonra bir erkeğe niye ihtiyaç duyayım?'' diye düşünmüşümdür.
Ben ne diyorsam o olacak. Hiçbir güç bana zorla istemediğim birşeyi yaptıramaz. Yoksa erkek olarak tatmin olmam mümkün değil. Hiçbir kadın beni tatmin etmez duygusal olarak, cinsel olarak sabah akşam sevişsem bile.... veya erkeklere olan ilgim körelemez.

İki üç gün sonra elifin somurtkanlığı geçti. Sonrasında buluştuğumuz bir gün: ''Geçen gün söylediklerin üzerine düşündüm çift terapisine gidelim mi? dedi. Giden arkadaşlarım genelde memnun kalıyorlar hadi beni kırma'' dedi. Bende ''ilişkimizde terapiye gidecek bir sorun yok, kendim zaten terapi görüyorum sende istiyorsan bireysel olarak gidebilirsin'' dedim. Yine geri adım atmadım. HK da: ''Elif şu an ilişkinizde kendi açısından sorun görüyor, terapiye gidince sorunlarınız neyse çözülecek, çözülünce de bir sene içinde de evlenebileceksiniz gibi bakıyor olaya'' dedi. Çift terapisi almanıza gerek yok yine geri adım atma'' dedi.''Elif ağladı çünkü artık kadınsı gücünü kaybetti. Bu zamana kadar ilişkiyi hep o yönetiyordu. O ne isterse yapıyorduk sevişelim dese sevişiyordunuz falan kırmızı çizgilerin yoktu. Artık hakimiyet sana geçti, ipleri eline aldın. Bundan sonra ilişkiyi sen yöneteceksin'' dedi.

Erkeklere ilgim çok azaldı ama terapiye gelmeden önceki gün yine gay porn izledim dedim HKya. Onlar senin kötü alışkanlıkların, kaçamakların ama dedi.

Eşcinsellikten kurtulmak için dine ihtiyacım olmadığını öğrendiğimden beri kendimi düşünce dünyam açısındanda daha özgür hissediyorum. Artık herşeyi daha korkmadan sorgulayabiliyorum, düşünebiliyorum, eleştirebiliyorum. Bir diğer mevzu ise Elifti. Kurtulmak için Elife kendimi muhtaç hissediyordum (önceki terapistim böyle düşünüyordu çünkü en kötü evlenir boşanırsınız diyordu.) Artık bu süreçte bir kız arkadaşa, sevgiliye de gerek olmadığını öğrendiğimden beri o konuda da kendimi özgür hissediyorum. Elife yaranmak zorunda değilim. Nasıl istersem öyle davranabilirim (sadist olmamak koşuluyla). Zaten kendimi ona muhtaç hissettikçe pasifliğim, dolayısıyla eşcinselliğim artıyordu. Somut örnek vermem gerekirse Bora hocanın terapisinin olduğu bir gün, seanstan çıktıktan sonra Elif ile buluşacaktım fakat saati yanlış söylemişim erken gelmiş 1 saat kadar bekletmiş oldum. Terapiden öncede beni arayıp tirip atmıştı ''bana değer vermiyorsun buluşma saatimiz yanlış söylüyorsun'' diye. Sonrasında bunu bora hocaya söylediğimde abartılı özür dileyebelirsin hem bu konularda kızlar bekletilmez malum demişti. Çiçek almamı önermişti. Bende çıkışta abartılı özür dileyip, çiçek almıştım. İçten içe de yani özür dilemek tamam da çiçek almaya da gerek var mıydı? diye düşünmüştüm. Bu durumu HK ya anlattığımda da çiçek almaya gerek yokmuş dedi. BUNLAR HETEROSEKSÜEL BİR ERKEĞİN SEVDİĞİNDEN EMİN OLDUĞU, EVLENMEYE KARAR VERDİĞİ KADINA YAPACAĞI JESTLER, DAVRANIŞLAR dedi. HK'nın bu tespiti benim için çok önemliydi. Bora hoca bu süreçte eşcinsellikten kurtulmak için Elifi gerekli gördüğü için evleneceği kadına karar vermiş bir erkeğe verilecek tavsiyeleri bana veriyordu. Halbuki elifin benim için evlenilecek kadın olduğu belli değildi daha yeni tanışmıştık. Fakat bu süreçte hep ben elifi kırmamaya, üzmemeye, ne derse yapmaya, ilişkiyi ayakta tutmaya çalıştım. Bu da benim pasifliğimi, eşcinselliğimi arttırdı sonra da iyileşemedik tabi :D HK zaten pasifliği bitirmeden hayata kız sokulmasını istemiyor, soktuktan sonra da en az bir yıl duygusal ilişki istiyor ve evlenene kadar da hayır demelerin, kural koymaların çok olmasını istiyor. Böylece erkeklik, aktiflik artıyor tabi. Evlendikten sonra başının üstünde taşıyabilirsin sorun yok dedi tabi:) Bu mevzuyu da hallettikten sonra artık bora hocanın terapisinde aklımda kalan pürüzler giderilmiş oldu diye hissediyorum. Artık tamamen HKnın terapisine geçebildim. (25 seans sonra :D)

Bu hafta bir tane mastürbasyon yaptım gay porn izleyip. İkincisini yapma isteği gelmedi, normalde gelirdi. HK bunun iyileşme belirtisi olduğunu o trende girdiğimi söyledi . Gaylikten heteroseksüelliğe geçiyorum. Süreç biraz yavaş ilerliyor sadece. Acelemiz de yok zaten. Mazoşist yanım çok güçlü olduğu için de yavaş ilerlemesi normalmiş.

Amcamın evi yıkıldı. 2 haftadır bende kalıyor. Kendisi bekar. Çocukluğumdan beri bize iyiliği dokundu, yeni evime taşınırken de yardımcı oldu. ''Aile ile yaşayamıyorsun değil mi belli bir yaştan sonra?'' :) dedi bana destek oldu. Bende ona iyilik olsun, vefa duygusu sebepleriyle evimde kalmasına izin verdim hem beraber yaşarız ses olur bana diye düşündüm.  Beraber yaşayabiliriz diye düşündüm ama olmuyormuş. Evim çok küçük 1+1. TV izliyor sesli, ben kitap okuyacam okuyamıyorum. Gece horluyor düzgün uyuyamıyorum. Tuvalette biraz kıllar mıllar görüyorum iğreniyorum. Sanırsam bunun stresleri nedeniyle de biraz mastürbasyona, porno izlemeye yöneldim. Amcamın bize tek kötülüğü mirasını bana vermedi diğer kuzenlerime verdi. HK ''Senin o evde tek yaşaman lazım, Elifi bile eve sokma diyoruz amcanı nasıl sokacaksın? Ailene karşı gelebildiğin gibi amcana da gelmen lazım durumu izah edip göndermen lazım. Hem bize iyiliği dokunmuştu falan da deme. Yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış, mirasını sana vermemiş. Mirasını kime verdiyse onda kalması lazım. Amcana tahammül etmek zorunda değilsin'' dedi.

Genel olarak hala erkeklere ilgim oluyor tamamen bitmedi  dedim. HK: erkekle fantezi kurmuyorsan oral-anal sevişmiyorsan, dudaktan, boyundan öpme fantezileri kurmuyorsan ölene kadar bak, sorun yok dedi. Ben de istek olarak biraz daha beğendiğim erkeğin bedenini çıplak görmek, o bedeni öpmek isteği oluyor dedim. HK benim fetişist , erkek bedenini ele geçirmek isteyen bir yanım olduğunu, benim cinsel ilişkimin sevişmek odaklı değilde elde etmek odaklı olduğunu söyledi. Çırılçıplak görmek, erkeği savunmasız halde görmek, ele geçirmek, onun benim olması... Böylece ordan güç kazandığımı sonrasında da sevişme fantezileri kurduğumu söyledi. Pasif fanteziler de geliyor ama dedim. HK: kendini suçlama, pasif fantezilerini uygulamaya koyma yeter dedi.

Dipnot: Bu yazıyı aslında 31. seanstan sonra yazıyorum. Yazı yazmayı biraz boşladım geriden geliyorum. Mazoşist tarafımı ilerleyen yazılarımda biraz daha detaylandıracağım:)
24
Tamamen silinmemek veya insanları tamamen köle etmemek şartıyla dediğin gibi o hiyerarşiden herkes memnun çünkü o hiyerarşi herkesin mizacına göre oluşuyor. Çekinik olan baskın olanın liderliğinde rahat ediyor veyahut bir yerde çekinik olan başka yerde baskın, bir yerde baskın olan başka yerde çekinik olabiliyor.

Escinsel erkek kendini bu hiyerarşinin dışında konumlandırıyor. Kök olmayı da gövde olmayı da yaprak olmayı da kabul etmiyor. Canlı olmayı kabul etmiyor. Canlı olmayınca taş oluyor, toprak oluyor, cansız oluyor. Gri bölge yani bunalım bölgesi tam olarak cansızlık bölgesi, ölüm bölgesi. O hiyerarşiye katılmayınca canlı olamıyoruz, erkek olamıyoruz. Mutfak penceresi önünde oturup, sokakta futbol oynayan erkek çocuklarını izleyen, anasına bağımlı, uysal çocuk olarak kalmaya mahkum oluyoruz.

HK bana bir erkekle çok yakın bir duygusal ilişkim olması gerektiğini söylediğinde epeyce şaşırmıştım. Nasıl yani, sekiz yıl yurtta kalmıştım ben, yüzlerce arkadaşım olmuştu, bunu bugüne dek başaramamış mıydım? Neyse dedim hocayı dinleyelim bakalım. Mersine, bir arkadaşımı ziyarete gittim. Bir kafeye oturup sohbet ettik. Daha önce bahsetmedigim konulardan bahsettim ona, kendimi açtım. O da bana kendini açtı. İkimiz de birbirimizle daha önce kurmadığımız derinlikte bir iletişim kurduk. O günden sonra erkek cinselliği bitti benim için. Sonraki terapide HK, "Yüzde seksen iyileştin." dedi. Velhasıl ne yapıp edip o sistemin içine girmemiz gerekiyor. Sistem dışı kalmak demek ölmek demek.
25
14.03.2024
Tükendim. Boşluğa bakakalıyorum. Aralıksız 15 dakika sesli bir şekilde ağladım. Birisini kaybetmiş gibi ağladım. Şu an ise sadece boşluğa bakıyorum.
27
Ben kimim?

bu soruyu aslında çoğu zaman sormuşuzdur kendi kendimize. Özellikle bizim gibi bir şeyler yaşamış insanlar sormuştur daha çok. Yaşanması insanın aklına bile fazla gelen şeyler yaşamış olan bizler. İstenmeyen duygularla mücadele eden bizler sormuşuzdur en fazla da kendimize. Belki felsefi anlamda bu soru çoğu insana yöneltilmiştir ama hiçbiri bizler kadar düşünmemiştir üzerine konunun.

Ben kimim?

Altında binlerce cevabın bulunduğu lakin sadece bir tanesinin kabul gördüğü bir sorudur kendisi. Bu gün bu soruyu tekrar tekrar sordum kendime. Cevaplarını bulmaya çalıştım yine yalnız başıma. Bu soruyu sormamda ki amaç ise neredeyse 2 yıllık terapinin ardından hala bu hislerle boğuşuyor olmam. Terapilerin bir faydasını görmedim mi gördüm elbette. Şu an bir kız arkadaşım var çok mutluyum onunla beraberken. Lakin bu hislerden de tam anlamıyla kurtulmuş değilim. Hep bu hislerin bitmeye yakın olduğunu düşünürken birden beliriveriyorlar ve kendimi kaybediyorum. Bu sefer bu hislerim arttığında bi hornet hesabı açtım ve de girdim oraya. Ben pasif bearlardan hoşlanan bedenen zayıf bir aktif eşcinselim. Ki aradığım gibi birinide buldum ve de sohbet etmeye başladım. 3 gündür sohbet ediyoruz. Aşık oldum da diyebilirim kendi kendime lakin aşkın da bu olmadığını bilerek. Çünkü aşk sadece şehvetten ibaret olamazdı. 3 gübde neredeyse 6 7 kere mastürbasyon yaptım onu kendi yanımda hayal ederken. Sahi benn onu neden istiyordum neden böyle birine muhtaç duyuyorum diye de tabi ki kendi kendime sorular yöneltiyordum. Nede olsa 2 yıllık terapi deneyimim vardı ve bu zamanda kendimle de konuşmayı öğrenmiştim biraz biraz. Bu 3 gün içinde tabiki Allaha da çokca sitem ettim tekrardan madem öyle bu hislere beni müstahak görmeseydin diye tekrar tekrar kızdım. Ama bu onun suçu değildi ki diye de düşünmeye başladım bu gün. Sahi ben neden bu şekilde kıllı bear erkeklere aktif olmaktan hoşlanıyordum diye sordum çokca bu gece. Yatamadım kıvrandım yatağın içinde. Ben kime hangi erkekliğimi kanıtlamaya çalışıyordum ki benden kilolu kaslı kıllı bir erkekle beraber olup onunla sevişmek ona aktif olmak istiyordum. HK nın bir sözü vardı bu konuda onun gibi olmayacağını anladığında onunla onunla olmak istiyorsun diye  evet haklılık payı var ama eksik. Ben erkekliğimi kanıtlamak istiyordum. Evet terapi bana güç verdi cidden. Eskiden sesini çıkaramayan hakkını arayamayan bir çocuk iken gidip bana küçükken taciz eden alçaktan bile hesap sormayı öğretti terapiler bana. Ama bu yetmiyordu. Evet güce ihtiyacım vardı ama erkeliğim peki. Bunu nasıl kanıtlayacaktım ve kime kanıtlayacaktım. Sonra kendi kendimi aldım karşıma konuştum ve de kim için istiyorsun bu erkekliği kime neyi kanıtlamaya çalılıyorsun dedim. O masum küçük taciz mağduru çocuk geldi gözümün önnüne kendi küçüklüğüm. Ama bu sefer karşıma aldım ve de konuştum seni ben koruyamazdım ki bu benim elimde olan bir şey değildi benim gücüm yetmezdi seni korumaya elinden gelen belki çığlık atmak yardım istemekti ama onu da yapamadım işte benim gücüm o zaman o kadardı bana bu öğretilmişti. Annesi ve babsı terk edilmiş bir çocuktum daha fazla ne beklenilebilirdi ki benden diye söyledim. Karşılıklı ağlaştık sonra ben içime akıttım o ise o zamanki atamadığı çığlıkları attı en yüksek sesiyle. Sahi ben erkekliğimi o çocuğa mı kanıtlamak istiyormuşum diye defalarca sordum kendi kendime. Uyuyamadım dostlar bu gün uyuyamadım bir içsel karmaşa bir arayış bu. Kendimi bulmakta epey zorlandığım bir konu işte. tam her şey yoluyna giriyor sevgilim oldu evlenmeyi düşünüyorum onla yuva kurmak bile istiyorum dediğim anda bu hisler birden canlanıyor. İşte en derinde yatan bazı korkular bazı acılar bazı kendini kanıtlama istekleri beliriyor. Sahi ben o adamla o fantezileri kurarken kendimi erkek gibi hissediyorum. Çünkü o küçük masum çocuğu böyle bir erkek tecavüz etmişti ki bir kere olan bir şey de değildi. hayat hikayemi zaten yazdım okursunuz ama yazıldığı kadar kolay yaşanılmıyor işte. Şimdi bazı arkadaşlar 7 yıl oldu hiçbir faydası yok diyor terapilerin evet belki sana faydası olmamıştır belki de sen faydası olmasını istememişindir. Düşünmek lazım ben gerçekten nerde yanlış yapıyorum ve ya ben kimim ve kim olmak istiyorum ve ya da ben bu şekilde mutlu muyum diye. bu soruları her zaman sormamız ggerekiyor kendimize. HK bize her şeyi veremez ki sihirli bir değneği de yok dokundurunca iyileşelim. Biraz bizim de çabalamamız gerekiyor bazen düşmemiz bazen düştüğümüz gibi ayağa geri kalkmamız gerekiyor. Yarın ne olacak kimse bilmiyor inanın belki ben iyleşeceğim belki de bu şekilde hep bir karmaşanın içinde bulunacağım bilinmez ama iyileşmeye de çalışacağım. Çünkü bu 3 gün içerisinde kabullenmeyi de denedim ama olmuyor. Ben bu değilim ve de olamam. Ben bu şekilde olmak istemiyorum en basitinden. Ben bir evladım olmasını eşimin olmasını mutlu bir aile olmak istiyorum. Bazen ssevgilimle bunun hayalini beraber kuruyoruz da o kadar mutlu oluyorum ki anlatmam. İşte ben böyle birisi olmak isterken kabullenemiyorum. Annemin babamın yaşattıklarından ders alıp onlara inat hayata inat çok güzel mutlu ve huzurlu bir aile kurmak istiyorum. o yüzden kabullenemiyorum. siz de ne istiyorsunuz ve de niye kabullenemiyorsunuz bunu sorun derim kendinize. BEN KİMİM VE NE OLMAK İSTİYORUM. İşte her şeyi başlatan bu soru.
28
12.03.2024
Hala depresif ruh halinden çıkabilmiş değilim. Neden bilmiyorum ama her şey çok önemsiz geliyor. Bir şeyler için uğraşma isteğim yok. Sanki tek istediğim uzunca bir uyku. Eski alışkanlıklarım geri geliyor. Sağlıksız yiyecekler tüketiyorum, hiçbir şey beni neşelendirmiyor, yine porno bağımlılığım geri geliyor gibi. İki gün önce porno izleyip mastürbasyon yaptım. Bugün yine aynısı oldu. Aslında haftada iki normal bir sayı. Ama normalde porno izlemeden, ayakta, ayna karşısında, hayal gücümle yapmam gerekirken bunların tam tersini yapıyorum. Üstelik iki seferdir gay porno açıyorum. Tam olarak niye böyle oluyor bilmiyorum. Normalde gay porno açıp izleme isteğim olmazdı ama son iki seferdir spesifik olarak gay porno açıyorum. Bu tükenmiş ruh halindeyken intihar etmek, çok sıcak bir düşünce gibi geliyor. Sanki bu düşünceleri bastırmak için de gay porno açıyorum. Bundan suçluluk duymamam gerek. Kendimi suclamiyorum da aslında. Ama terapilerime zarar verdigim düşüncesi geliyor aklıma, sabote ediyormuş gibi hissediyorum. İstemsiz bir şekilde kötü bir hissiyat veriyor, ismi suçluluk veya başka bir şey olsa bile.
Bu eski alışkanlıkların geri gelmesi konusunda bir diğer tezim ise şu şekilde: şimdi mevcut durumumda çevremdeki arkadaşlarımın neredeyse hepsinin sevgilisi var. Yani en azından birileri için önem arz ediyorlar. Kendime baktığım zaman ailemden yana şanslı doğmadım yani burdan bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Bir sevgilim yok yani burdan da bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Son olarak ise çevremdeki mevcut arkadaşlarım için de bir öncelik değilim. Hepsinin hikayesinde yan karakter, önemsiz bir piyon, ya da bir figuranmış gibi hissediyorum. Aslında zaten çok yakın olmayan arkadaşlarımız dışında herkesin hikayesinde bir yan karakteriz. Yakın olduğum insanların da önceliği doğal olarak sevdikleri insanlar olduğu için otomatikmen herkes için bir yan karakter ya da varlığı ile yokluğu aynı şey olan bir karakter oldum. Şu anki hayatımda merakı dışında gerçekten önemsediği için yanımda olan kimsem yok. Yani canım sıkkın olduğunda bana "neyin var" diyip gerçekten umursayan kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu soruya yalan olduğu beni tanıyan herkes tarafından belli olacak şekilde somurtkan ve durgun bir sesle "iyiyim, bir şey yok" diye cevap verdikten sonra kimse de "hadi ama seni tanıyorum. Canını sıkan bir şeyin olduğu belli. Şimdi konuşmak istemiyorsan da ben burdayım seni dinlerim, yalnız olmadığını bil" demiyor. Birileri için şayet yeterince önemli olursanız size bunları söyler, ya da en azından eylemleriyle belli eder. Tabi bu noktada kimseyi de suçlayamazsın en azından iyi niyetleriyle ya da meraklarıyla iyi misin diye soruyorlar. Belki de yapabildikleri en iyi iletişim şekli budur ya da onlar için yeterince önemsemek bu soruyu sormaktır. Sonuçta bu soruyu da herkes sormaz. Bu şekilde hissettiğimi HK ya söylesem muhtemelen o, terapiye gidenlerin bildiği ses tonuyla "olsun, eee, nolmuş, kendinle barışırsan bunların önemi kalmaz, ne zaman ki kendini bedenen ve ruhen kabul edersen o zaman düzelirsin, bu şekilde hissetmezin" gibi gibi şeyler söyleyecektir. Yani aslında şu an kendi terapimi de yaptım gitmeden. Ama gerçekten bunun bir önemi yok mu? Eğer sabah uyanmanızı kimse beklemiyorsa, gece de uyudugunuzu merak eden kimse yoksa buna özgürlük mü dersiniz yalnızlık mı? İnsan yalnız bir varlık olamaz. İslamiyet'e göre mesela yalnizlik Allah'a mahsus derler ya da biz sizi çiftler halinde yarattık vs vs. Bir mitolojiye göre de eskiden insanlar yeryüzünde ruh eşleriyle tek vücutta yapışık yaşarlarmış. Sonra yeryüzündeki bir çift, tanrıları kızdırdığı için tanrı insanları birbirinden ayırmış ve onları farklı yerlere göndererek hayatları boyunca birbirlerini aramakla lanetlemiş. Yani bu hissettiklerim kendimle gerçek anlamda barışsam da bir sorun olarak kalacak. Çünkü ben tüm gün odanın içinde kendi başına olup, kütüphanede tek başına ders çalışıp, tek başına sporunu yapıp, yemeğini tek başına yiyip, piyanosunu tek başına çalan biriyim. Burdan kastım asosyal olmak değil. Tabiki bunları herhangi birisiyle yapabilirim. Yani spordayken birileriyle sohbet edebilirim, ediyorum, konuşuyorum veya kütüphanede mola verdiğimde birileriyle konuşabilirim. Ama gerçekten fark eder mi, ruhumu paylaşabileceğim bir kimse olmadıktan sonra herhangi biriyle konuşuyor olmam yalnız değilim mi demek?  En kötü yalnızlık ise kalabalıklar içinde hissettiğimiz yalnızlık değil midir zaten? İçten içe tükenirsiniz ama etrafa gülücükler dağıtırsınız, çünkü kimse için bir önemi yoktur. Yukardaki tezin açıklamasına geri dönelim. Eğer normal bir erkek olursam, mevcud yalnızlığımın açıklaması başarısız ya da yetersiz bir insan olmak demek. Şayet eşcinsel olursam en azından her şey için sunabileceğim bir gerekçem varmış gibi. Çünkü bu konuyla da barışık bir insan değilim. Yani kendimi eşcinsel olarak görüp lgbtq+ destekliyor olsaydım yalnızlığımın açıklaması yine başarısız ve yetersiz olmam olurdu. Ama ikisi de olmadığınızda bir diğeri için bir diğerini kullanabiliyorsunuz. Yani kız bir sevgilim yok çünkü escinselim ya da erkek bir sevgilim yok çünkü heteroyum. Yani tahtırevallinin ortasında durmak demek. Aslında bir tarafa doğru yürümek batmak demek ama en azından bir yere doğru yol almak demek. Ortada durmanın sadece, "ben batmak istemiyorum ama burdan da inmek istiyorum" demek olduğunu bilsem de keşke her şey kelimelerimiz kadar kolay olsaydı
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10