Gönderen Konu: sürekli konuşan iç sesin nedeni baskıcı baba 20.06.2015 terapi  (Okunma sayısı 4998 defa)

bureax

  • Administrator
  • Jr. Member
  • *****
  • İleti: 62
    • Profili Görüntüle
sessiz gemi 22.06.2015

NEDEN BURADAYIM
İçimde susturamadığım bir ses var. Bu ses çalışma verimimi düşürüyor. Son yıllarda bunun her insanda olan bir özellik olmadığını anladım. İnsanlar olayların üzerinde durmuyor, işlerinin detayına takılmıyor. Sonuç odaklı çalışıyor. Sorun bende, benim detayda aşırılığa kaçmamdaymış.
Bu obsesif alışkanlığımın bir geçmişi var. Eskiden kontrol edemeyeceğim derecede takıntılarım vardı. Canımı acıtıyordu. Dengemi bozuyordu. Sosyal hayatımı etkiliyordu. Ben buna kötü huylu obsesyon diye isim koydum. Derdimi dinleyen arkadaşım "takma ya" diyor ama benim elimde değil ki. Canım yana yana gece gündüz düşünüyordum. Ta ki beş sene kadar önce kurtulmaya karar verene kadar. Neticede net bir kararla ani bir iyileşme yaşadım. Kötü kuylu obsesyon diye adlandırdığım şey bitti. Artık insan gibi yaşayabiliyordum. Hayattan zevk alabiliyordum. Başarılarım katlandı. Kendimi geliştirebilmeye başladım. Sosyal olarak kabul gören şeylere mesela statüye, paraya ve sevgiliye sahip oldum. Yine de, iyi huylu obsesyon diye adlandırdığım şey devam etti. Canım yanmıyor. Sosyalliğim etkilenmiyor. Tek sıkıntı detaylara takıldığım için işimde yavaş ilerleme göstermek. Yavaş dediysem, Hüseyin Bey'in tabiri olan "karınca hızı" uygun bir benzetme olacaktır. bir saatlik iş 10 saatte bitiyor.

TERAPİ
Mantıksal hesaplara dayalı obsesyonum aile içi duygusal tatminsizlik değersizlikten kaynaklanıyor. Küçüklükten gelen alışkanlığım, babam ve abim bana baskı yapar. Ben de içimde bir sürü proje yaratır, onları çözer ve kendimce mutlu olurum. Bu, kendini tatmin etmekti. Kargaşadan kaçıştı. İçimde huzur bulmaktı. Kendimi oyalamak için atari ve bilgisayar oyunlarını seçtim. Saçma sapan asosyal bir çocukluk ve bir sürü oyun bağımlılığı geliştirmiş oldum. Babam tarafından sürekli ezilmeme ve abimin istirmarı neticesinde içime kapanmak yerine karşılık verseydimcevap verseydim gerçekleri söyleseydim, kapıyı çarpıp çıksaydım, iki kere ikinin dört olduğunu suratlarına çarpsaydım, zorbalıklarına elimden geldiğince karşılık verseydim bir yerde illaki başaracaktım. Akıllı ve cesur bir çocuktum ama sosyal hayatım yoktu hayatı hiç tanımıyordum oradan kaybettim.
Gelelim şimdiye. Abim ve babam şimdiki iş ortaklarıma dönüştü. Müşterilerim, patronlarım oldu. Demek istediğim şey beni ezecek adamlar buldum iş hayatımda. Ya da bulduğum adamları beni ezecek duruma getirdim. Kafamda ampul yandı. Ben küçüklükten beri hayatı bu zannettim. Hayat oyununda sen hep "küçük" kardeşsindir. "Daha bilmiyor"sundur. İletişimde bulunduğun adamın her istediğini yapacaksındır, sen onun geyşasısındır. Onu eğlemek için varsındır. Kendime biçtiğim rol modeli bu oldu: Efendimin soytarısı. ne kadar yeteneğim varsa hepsi efendimin. ne kadar zekam varsa hepsi onun mutluluğuna adanmalı. BEN yokum. BEN hiçbir zaman olmadı. peki BENin tatmine ihtiyacı yok mu. var. İşte tatmini hep zihnimde projeler yaratıp çözmekte yani mental mastürbasyonda buldum. Olması gereken şey ise iki kişilik paylaşım yani sevişmek. ister gerçek bir ilişkide, ister iş hayatındaki iletişiminde, ister aile hayatında. Yani BEN de varım, karşımdaki de var. Haklı olduğum yerde konuşmalıyım. Saldırmam gereken yerde salırmalıyım. Haklıysam diyorum. Haktan hukuktan bahsediyorum. Zulüm görmekten bahsediyorum. Siktiri çekmem gerken yerde canını acıtmam gerekiyor. Bunun nasıl yapılacağını Hüseyin Bey güzelce anlattı. Aktif olarak da uyguluyorum. Zor, heyacanlı, riskli yerlerde dolaşıyorum. Olması gerektiği gibi oluyor her şey. Başım ağrıyor bazen ama şimdi kendi sorunlarım yüzünden değil. Karşımdaki adamın sorunu yüzünden. Gerçek sorun karşımda ve ve o sorunu öldürmem gerekiyor. Eskiden sorun bendim kendim öldürüyordum. Şimdi asıl acı çekmesi gereken kişi. Bu tarz, BENin de yüksek sesle konuştuğu iletişimler, ilişkilere sevişme dedik. İki kişi de var. İki kişi de konuşuyor.

Obsesifliğe gelirsek. Bundan kurtulmak istiyoruz tamam. Ama içimizdeki düşünceleri, savaşları, ikilemleri susturmak, tamamen söndürmek lüzumlu değil. Bunu bunalımlı denen orta seviyeden sağlıklı seviyeye çekmek istiyoruz. Tersi yanı sağlıklısızına da bozuk dedik. İşimiz gereği içimizdeki savaşlar bizim heyecanımızdır. İşimizi besler. Olması lazımdır. Ancak bu iç çatışmaların bizi yönetmesine izin vermeden işin içinden çıkmak.

Fazladan bir konu daha insan yönetmeyi öğrenmem lazım. Etrafımda yönetebileceğim insanlar var. Bu insanlara hem mesleki hem arkadaşlık ilişkisinde yönlendirme yapmam lazım. En azından onların beni yönetmesine izin vermemem lazım.
 
SONUÇ
Babamın zulmüyle, abimin istismarıyla yüzleşeceğim. Ağırlığımı koyacağım. Kavgalarımı edeceğim. En zoru bu iki insan. Zaten gerisi geliyor.

İçimdeki obsesif düşünceleri işe yaradığı kadarıyla kullanacağım. Yararlı yanlarından faydalanacağım. Bana gereksiz ağırlık yapan bölümleri ise traşlayacağım. Olumlu örnek: Son teslim tarihlerine bağımlı olmak. Geç kalırsam mükemmel olmayacak düşüncesi gelirimi garantili olarak yükseltiyor. Buna karşın olumsuz olanları, mesela mesai bitiminde "yeteri kadar çalışmadığım" düşüncesini gözardı edeceğim. Bunun yanında mükemmel bir iş yapmaya çalışarak soyut ve zihinsel tatmin yerine müşteri taleplerine cevap vererek üzerine somut sonuçlar, para, memnuniyet üzerine odaklanacağım. İşin kendisini değil sonuçları yöneteceğim.

Beni yönetmeye çalışan insanları gözlemleyeceğim. Birkaç kişiye de ricada bulunurum.
 

UYGULANAN KARARLAR