Son İletiler

Sayfa: 1 ... 8 9 [10]
91

Silinmiş Çocuk (Boy Erased)
Genç kesimin üzerinde büyük baskılar kuran küçük bir kasabada yaşayan genç Jared, Rahip olan babasının büyük baskıları altında hayata tutunmaya çalışmaktadır. 19 Yaşına geldiğinde ise kendisinden eşcinsel bir dönüşüm programına katılması diretilince olanlar olur. Genç adam ya yaşadığı yerden çekip gidecek, ya da söyleneni yapmak zorunda kalacaktır. Silinmiş Çocuk (Boy Erased) filmi gerçekte yaşanmış bir olayın biyografisi olarak karşımızda. Filmin kadrosunda ise Russell Crowe ve Nicole Kidman gibi usta film yıldızları yer almakta.

Bu ABD deki bu tayfa ölüm gurubu resmen :D Birde çok abartmışlar

Kod: [Seç]
####https://www.baglanbize.net/silinmis-cocuk-boy-erased/2/       

inerseksüel Meriç Özdemir.


Katarsis X-TRA' da bu hafta Gökhan Çınar'ın konuğu Meriç Özdemir.  Meriç, bu dünyaya inerseksüel yani çift cinsiyetli bir birey olarak geliyor. Programda, çocukluk ve ergenlik dönemindeki kimlik arayışını, aile ve toplum baskısını, ergenlik dönemindeki akran zorbalığını ve büyüme hikayesini anlatıyor. Meriç hem bir rahme hem de bir penise sahip olmanın zorluğunu, erkek bedeninde ilk regl oluşunu, askerlikte ilk aşık olma hikayesini, doğurganlık özelliğini ve hayallerini samimi açıklamalarla paylaşıyor. Bölüm şimdi Bana Göre Tv’de yayında!

Kod: [Seç]
###https://www.youtube.com/watch?v=L8XNz6w1T0w

Hüseyin KAÇIN bana çok şey kattığını belirterek başlayayım. Bir sözünüz vardı danışanlar psiklogları ile mücadele evreleri yaşarlar. Siz alışıksınız Sonuçta elinize kaç tane HASTA geldi. Açıkçası "Bir yalanı ne kadar tekrar edersen o kadar kabul görür." sözünden yola çıkarak. Sanırım bende sizi 2010 dan beri takip ediyordum. Buda malesef bende bir travma yaşatmıştır.
Bir sorum olacak ;
Sorum şu  David Reimer bir bayan gibi yetiştirilmişken niye bir bayan olmayı reddetti. Dr. Money  Nötr cinsiyet yaklaşımı çöktü. Yada biz o kısmını biliyoruz Bu konuda bizleri bilgilendirseniz sevinirim.
David Reimer
Kod: [Seç]
### https://evrimagaci.org/david-reimer-zorla-kadin-olarak-buyutulen-bir-erkegin-hikayesi-965


Benim için bu zaman kadar malum ilacımı yazdırmak için dolaştığım 5 psikiyatrdan sadece 1 tanesi psikolojik olabilir dediği ve özele gittiği için ona tekrar gittim ama ondanda aynı cevabı alarak  benim aklıma takılan 2 konu intersex ve reimer deneyi düşüncemi sonlandırma noktasına getirdi. Bizim ülkedede David Reimer belgeselin türkçesi yok :D
Şuan bunun baskılanacağı ve kadınlara ilginin artırılacağı kanısındayım. (Cinsel isteksizlik tedavisi )  Ama artık bunun için mücadele etmeyi bıraktım. Ben bir eşcinselim ve beni tüm kardeşlerim ve arkadaşlarım biliyor.  Malesef siz eşcinselleri pkk sorunu ile bir tutarsanız ötekileştirmiş olursunuz. Ötekileştirirseniz sorun 00doğar kabul ederseniz sorun olmaz .


Herkese iyi geceler
Sizleri Ajda PEKKAN'ın Boşvermişim Dünyaya şarkısıyla uğurluyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=9O0jlmIXn5Y
 Çok da siklemeyin bu olayı ve bunun içinde bir suçlu aramayın.

94
Bir film örneği ile başlayalım.







https://www.netflix.com/tr/title/81040370


Bu netflix varya hep aile düzenini bozan yayınlar yapıyor ;D

Ben bir LGBT aktivisti olmayan bir bireyim. Kimseyi kurtacak biri değilim. Sadece bu süreçte birşeyler aktarmak ve sizle mücadele etmek beni mutlu ettiğinden bu sürecin peşindeyim.

Aşağıda terapi sürecinden ayrılana kadar ki git gel  süreçte benim hayattaki hikayemi anlatan yazılarım. Bir noktada yukarıdaki filmdeki kişilerle ortak noktam olduğunu düşünüyorum.
 Siyasal İslamcılar = Din tüccarları = Hüseyin Kaçın  = değildir İSLAM 

https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1936.0
95
YEDİNCİ TERAPİ (DEVAMI)

Bu hafta yaşadığım yüksek duygusal tatminsizliğin de etkisiyle kafam Çarşamba pazarına döndü. Birinin dizine yattığımı hayal ettiğim de oluyor, birine arkadan sarılarak baskın konumda olduğumu hayal ettiğim de... Bazen bir kadına sarıldığımı hayal edip rahatlıyorum, bazense o kişi erkek oluyor. Yakışıklı bir hemcinsimi görüp o berbat, tatsız hissi tecrübe ettiğim de oluyor, hiçbir şey hissetmediğim de... O berbat, tatsız histen uzaklaşmak istediğim için birkaç defa o ilgimi çeken kişiyle cinsel ilişkiye girdiğimi hayal etmeye çalıştım ama nafile, olmadı. İnşallah o kapı bir daha açılmamak üzere kapanmıştır.
   
Tekrar etmekte fayda var: Hayatın dışına çıktığımda eşcinselliğin içine düşüyorum. İnsandan uzaklaştıkça eşcinselliğe yaklaşıyorum.
   
Lise ikinin ikinci yarısından lise dördün sonuna dek eşcinsellik beni pek etkilememişti çünkü hemcinslerimle hep iletişim halindeydim. İki yıllık üniversite sınavı süreci beni epeyce ağırlaştırdı. O süreçten sonra kitaplarla haşır neşir olmuş, insanlardan uzaklaşmıştım. İnsanlardan uzaklaştıkça eşcinsellik içimde büyüyen bir kara delik halini almıştı. Kendimi kendimde yok ediyordum. Kuyruğunu ısıran yılan gibi kendimi öğütüyordum. Boyun da bendim, boyna geçirilen urgan da.

*

Baş döndüren derinlik, taşın dibe düşmediği kuyu.

23/01/2024
   
Birkaç gün önce can sıkıcı hayat olaylarının ardı ardına gelmesi sonucunda epeyce daralmıştım. Canım önüme gelen herkese sarılmak istiyordu. Terapilerden önce duygusal ihtiyaç dışa bunalım olarak yansırken şimdi duygusal istek olarak yansıyor.

25/01/2024
   
Son iki haftam pek iyi geçmedi. Yedi tane finale girdim, sınavların hepsine son günün akşamında çalıştım, dedem ameliyat olup yoğun bakıma kaldırıldı, çok sayıda eşyam bozuldu, hasta oldum... Yolda yürürken gözlerimin yine birilerine kayması hoş değildi. Terapi sürecinin doğal akışında bir gerileme zamanının geleceğini elbette biliyordum. Gerilemeyi aştıktan sonra yola daha güçlü bir şekilde devam edeceğimi bilsem de gerilemiş olmanın hüznünü yaşadım. Halbuki anlamsız kuralcılığın gereği yoktu, hiçbir şey mükemmel olmayacaktı, insan doğrusal (lineer) ilerleyen bir canlı değil zikzaklar çizerek düşe kalka ilerleyen bir canlıydı ve bu durumu kabullenmek gerekiyordu.

*
   
Dün akşam evin dışarısında bir yerde son finalime çalışıyordum. On yıldır tanıdığım, çok sevdiğim bir arkadaşım aradı. Açmayıp “Sınavım var dua et.” diye mesaj attım. Çalışmamı bitirip eve geçtikten sonra bir süre mesajlaştık. Sonra beni görüntülü aradı ve iki saat boyunca konuştuk, dertleştik. O bana çocuğundan ve boşandığı eşinden bahsetti ben ona terapi sürecimden bahsettim. Daha doğrusu konuşmanın başında onun sıkıntılarını, sonunda benim sıkıntılarımı konuştuk. Tek taraflı konuşmalar iki tarafı da memnun etmediğinden konuşmanın bir yerinde, “Sana terapiye gittiğimi söylemiştim. Nasıl bir süreçten geçtiğimi merak etmiyor musun?” diye sordum. Bu sorumla birlikte konuşmamız başka bir boyut kazandı. On yıl önce, daha yeni tanıştığımız zamanlarda beni Cebeci’nin bilinen bir dondurmacısının önünde görmüş. “Bu adamda bir tuhaflık var. Sanki kasnağına çomak girmiş de kasnak dönmüyor.” diye düşünmüş. “Seni canlandırmak için elimden geleni yapardım, karı-kız muhabbeti bile açardım, sende hiçbir değişiklik olmazdı.” dedi. Duygu kazanmaya ve insan ilişkilerini ilerletmeye çalıştığımdan bahsettim. Önceleri hiç konuşmadığım konuları şimdi konuşuyor olmamdan memnun kaldı.   
   
Sabah uyandığımda yeniden doğmuş gibiydim. Sanki güneş başka parlıyor, hava başka türlü esiyordu. Gün boyunca kimse dikkatimi çekmedi. Okulda en çok çekildiğim kişiye sarılmaktan bile etkilenmedim. Daha önceleri maalesef biraz kaba davrandığım bir kıza iki gün önce sınavının nasıl geçtiğini sormuştum. Önce şaşırmış sonra cevaplamıştı. Üç arkadaş sohbet ediyorken bugün kendisi yanımıza geldi. Havadan sudan konuştuk. Sınav çıkışında yine sohbet ettik. Çok samimi bir kız, bana abi diye hitap ediyor ben de onu kardeşim gibi görüyorum. Onunla tekrar iletişime geçtim çünkü hem ona kaba davranmış olduğum için vicdan azabı çekiyordum hem de bugüne kadar yok saydığım kadın varlığını kendi nezdimde var kılmaya uğraşıyordum. Anlıyorum ve kabulleniyorum ki kadın varlığından mahrum olan bir erkeğin çöl gibi kurak kalması mukadderdir.

*
   
Bla bla’dan tanıştığım, iyi anlaştığımız ve bir süre iletişime devam ettiğimiz arkadaşa bu hafta içinde telefon ettim. Niyetim Osmaniye’de buluşmaktı ancak kendisi Adana’daymış, birkaç saat önce görüştük. Sohbet sırasında kendimi pek iyi hissetmesem de sohbet sonrasında kendimi çok iyi hissettim. Eşcinsel erkek için düzcinsel erkek sohbeti ilaç hükmünde olabilir; tadı acı ancak şifa veriyor. Sırada hem aynı okulda okuduğum, hem meslektaşım olan bir arkadaş var. Altı aydır tanışıyoruz da kendisiyle neden hiç iletişime geçmedim acaba? Kendimi bir sürahi gibi görüyorum, erkek varlığıyla dolunca kadına doğru taşacakmışım gibi hissediyorum.
96
YEDİNCİ TERAPİ

10/01/2024
   
Terapi yazıları yazmaya bu kadar istekli olmamın bir sebebini daha keşfettim. Yazı yazınca bütün sorumluluğu terapistin omuzlarına yıkmadığımı düşünüyor, iyileşme sürecine bizzat dahil olduğumu hissediyorum. Atımın dizginlerini kendi ellerimle tuttuğumu tecrübe ediyorum. Bir sorunu ortadan kaldırmak için çaba harcamak bana iyi geliyor. Uzun yıllar boyunca hayatımın gidişatı hususunda hiçbir irade göstermediğim için irademin devreye girmesinden, onun yaptığım işlerde somutlaşmasından keyif alıyorum.
   
Yazmak okumaktan daha eril bir eylemmiş gibime geliyor. Kitap okuyan kadın portreleri meşhurdur ancak yazı yazan bir kadın resmi var mıdır acaba? Şiir yazan kişi erkek, şiir yazılan kişi kadın oluyor genellikle. Okurken edilgen/pasif konumda kalıyorsun; yazarken daha faalsin, hayatın seyrini değiştirmeye çalışıyorsun. Belki de eril bir eylem olduğu için yazmak bana iyi geliyor.

12/01/2024
   
Bir haftadır sıkıntılar ardı ardına geldi. Gece ikide ses yaptıkları için komşumun kapısını yumrukladım, komşuyla kavga edecek gibi olduk, kulaklığım bozuldu, şofbenim bozuldu, su faturam her zamankinin dört katı geldi, evdeki elektrik kabloları kısa devre yapınca telefonumun ve bilgisayarımın şarj aleti yandı... Haftaya hem finallerim hem de memuriyet sınavım var. Bütün bunlar kaygı düzeyimi epeyce artırdı ama iyileşme sürecinde fazla geriye gitmediğimi düşünüyorum. Hayalen sarılarak uyuma noktasına geriledim ki birkaç terapi önce bunun sorun olmadığını söylemiştiniz. İki kere cinsel ilişki düşünecek gibi oldum ama düşünemedim. O anda bir soğuma ve uzaklaşma hissi duydum. İnşallah cinsel ilişki hayal etme noktasına hiçbir zaman geri dönmem.

16/01/2024
   
Bir hemcinsime ilgi duyacak gibi olduğumda onunla ilgili duygusal fantezi kurmam gerektiğine yönelik tavsiyeniz çok işime yaradı. Çünkü o kişiyle arkadaş olduğumu hayal ettiğimde o kişi artık benim için ulaşılabilir bir noktaya geliyor. Hükmetme-hükmedilme, sadizm-mazoşizm, tanrılaştırma-hor görme gibi eşcinsel ilişkinin temel unsurları ortadan kalkınca eşcinsellik de ortadan kalkmış oluyor.

*

Başarılı bir terapist olduğunuzu kimse inkar edemez ancak yaptığınız terapi çeşidi kişilik özelliklerinizle epeyce bağlantılı olduğundan bu terapi çeşidinin bir okul/ekol haline gelmesi zor görünüyor. [Şeyh Galip’in diliyle söyleyecek olursak: “Tarz-ı selefe tekaddüm etdim / Bir başka lügat tekellüm ettim” = Benden öncekilerin tarzında ileri gittim, başka bir lügat oluşturdum] Çok etkili teknikleriniz var ancak bilişsel davranışçı terapistler gibi teknik üzerinden değil de varoluşçu terapistler gibi danışanla bağ kurma ve yaratıcılık üzerinden ilerliyorsunuz. Bu durumda yaptığınız terapiyi kuram haline getirmek zorlaşıyor. Günün sonunda, “O kapıyı ben açtım, ben kapattım!” deme ihtimaliniz mevcut bulunuyor. [Yine Şeyh Galip’in diliyle söylersek: “Gencînede resm-i nev gözetdim / Ben açdım o genci ben tüketdim” = (O) hazinede yeni bir yol aradım; o hazineyi ben açtım, ben tükettim] Elbette birçok terapist sizden feyz alarak kendi kuramlarını meydana getirebilir. Bu duruma Necip Fazıl ve Nurettin Topçu ikiliğini örnek olarak verebiliriz. Bugün birçok şair, yazar ve fikir adamı kendini Necip Fazıl’a nispet etmektedir çünkü Necip Fazıl’ın fikirleri ve üslubu kendisinden sonraki nesillerce devam ettirilmeye müsaittir. Ancak günümüzde hemen hiçbir kelam ve kalem üstadı kendisini Nurettin Topçu’ya nispet etmemektedir. Her ne kadar Dergah Yayınları bünyesinde faaliyet gösteren Mustafa Kutlu ve İsmail Kara gibi yazarlar Nurettin Topçu’dan etkilenmiş olsalar da onun devamı sayılmazlar. Sizin mizacınız Nurettin Topçu’ya daha çok benziyor. Nurettin Topçu’nun halefi sayılabilecek kimse yok belki ama ondan etkilenen herkes kısmi olarak onun halefi sayılabilir.

*
   
Bir danışanınızın rol modelinden ve benim de bir rol modele ihtiyaç duyduğumdan bahsettiniz. Rol modelimin hocam olduğunu söyledim ancak “Yaşayan birinin olması gerek!” dediniz. “Onu nasıl bulacağım?” diye sordum. Kendimi zorlamamamı, akışa bırakmam gerektiğini, onun zaten karşıma çıkacağını, onun akranım veya yaşça benden büyük olacağını söylediniz.
   
Terapideyken “ikame baba” kavramından bahsettiniz. Gerçek babadan mahrum kalanların ikame (yerine geçen) baba bulması gerektiğini söylediniz. “Siz ikame babayı bulabildiniz mi?” diye sorduğumdaysa gözlerinizi kaçırdınız ve sorumu geçiştirdiniz. Naçizane fikrim ikame babayı hâlen bulamadınız. Tasavufta “fenafil ihvan”, “fenafişşeyh”, “fenafirrasul” ve “fenafillah” makamları vardır. Siz kardeşliğe/arkadaşlığa büyük kıymet vererek “fenafil ihvan” aşamasını çok nitelikli bir şekilde aşmışsınız ancak “fenafişşeyh” aşamasında kalmışsınız. Yılmaz Özakpınar ve başkaları baba/şeyh boşluğunu bir yere kadar doldurabilmiş. Bu yüzden padişah/baba otoritesinden mahrum kalan Tanzimat dönemi roman kahramanları gibi uzunca bir süre savrulmuşsunuz. Eyüp Sultan mezarlığını karış karış gezmişsiniz, Hz. Mevlana’nın kabrine ile Şems’in makamına defalarca gidip gelmişsiniz. Diri babayı bulamayınca şifayı ölü babalarda aramışsınız.
   
Rabiatül Adeviyye bir gün Bağdat çarşısında yürürken aniden cezbeye gelir, kendi etrafında dönmeye başlar. Görünmemesi gereken, tesettür kapsamındaki bazı uzuvları dönerken açılmaktadır. “Ne yapıyorsun Rabia? Etrafta erkekler var, kendine gel!” derler. Rabia, “Hani nerede erkek? Ben göremiyorum!” der. Halbuki gündüz vaktidir ve Bağdat çarşısı epeyce kalabalıktır. Rabia bir süre bu şekilde döndükten sonra uzaktan Hasan Basri hazretleri görünür. Rabia onu görünce kendisine çeki düzen verir ve “İşte erkek orada!” der.

Tasavvufta erkeğin nefsinin kadın, kadının nefsinin erkek olduğu söylenir. Nefsin öldürülmesi istenmez, nefsin terbiye edilmesi emredilmiştir. Demek ki erkeğin içinde “dizginlenmiş bir kadın”, kadının içindeyse “dizginlenmiş bir erkek” olması ayıp değildir. Peki bu dizginleme işlemini kim gerçekleştirecektir? Mürid, en üst düzey erkek olan mürşid-i kamilin tornasından geçecektir. Özetleyecek olursak: Benim terapiste ihtiyacım var, sizinse mürşid-i kamile ihtiyacınız var. Terapistliğin en kötü yanı, danışanı değerlendirirken aynı zamanda danışan tarafından değerlendirilmek olmalı.

*
   
Terapideyken “geçiş nesnesi” kavramından bahsettiniz. Geçiş nesnesi çocuğun annesini bırakıp dış dünyaya açılabilmek için annesinin yerine koyduğu nesneye deniyor. Çocuk bu nesneye OKB seviyesinde ciddi bir değer atfediyor ve  o nesne olmadan uyuyamıyor, o nesne kaybolduğunda kıyameti koparıyor. Bu nesne bir oyuncak veya evdeki herhangi bir nesne olabiliyor. Eşcinsellerin heteroseksüelliğe geçebilmek adına başka erkekleri geçiş nesnesi olarak kullandığını söylediniz.

*
   
Hemcinslerime dokunmak hususunda bazen kararsız kaldığımı söyledim. “İstediğine git dokun. Samimiyetin ve sevgin arttıkça şehvet olmaz.” diye karşılık verdiniz.

*
   
Kurumdaki bazı kimselerin şikayetçi üsluplarından rahatsız olduğumu ve onlarla fazla konuşmadığımı söylediğimde, “Pasif davranma! Kimseye tahammül etmek zorunda değilsin. Sohbetten rahatsız oluyorsan dalga geç, laf sok, bir şeyler yap!” cevabını verdiniz.

*

“Mütedeyyin camianın ilk ruh sağlığı merkezini Yusufpaşa’daki Gülşen apartmanında Mahmud Es’ad Coşan açmıştır. İsmini de kendisi verdi: Ruhsa. Ruh sağlığı anlamında.”

*
   
Bir kadına sarıldığımı, onunla duygusal bağ kurduğumu hayal ettiğimde rahatladığımı söyledim. “Kadına ihtiyacın var, bunu fark etmişsin. Eşcinsel olman bu ihtiyacı yok etmiyor. Kadınla duygusal bağ kurman lazım. Otuz yaş bunalımı bir erkekle değil bir kadınla aşılabilir. Eşcinseller de yalandan bile olsa karı koca hayatı yaşıyorlar, evleniyorlar. O duygu eksikliğini kaldıramazsın.” dediniz. Evlenen çok sayıda eşcinsel arkadaşım oldu. Onları çok yadırgardım. “Başkalarının hayatlarını mahvetmeye ne hakları var?” diye düşünürdüm. Yanlış düşünüyormuşum. Herkesin eşcinsellik seviyesi aynı değil ki! Bir eşcinsel erkek, kadına ihtiyacı olduğunu fark etmişse ve eşcinsel dürtülerini zararsız bir noktada tutabiliyorsa neden evlenmesin?

*
   
“Eşcinsel erkek, düzcinsel erkeklerin her gördükleri kadına erekte olduklarını zannediyor. Kendisi iyileşme sürecindeyken kadına karşı duygusal ilgi duyup cinsel ilgi duymayınca endişeleniyor. Endişelenmesine gerek yok. Sağlıklı bir düzcinsel erkek, yabancı bir kadını güzel bulabilir, ancak hissi orada kalır daha ileri gitmez.”
   
Bir arkadaşımla Ankara Kalesinin civarındaki Pilavoğlu Handa oturuyorduk. Arkadaşım oradaki bir hanımefendiyi güzel bulduğunu ve onunla çay içmek istediğini söyledi. Ben de asıl isteğinin cinsellik olduğunu, çay içmeyi sadece bahane olarak kullandığını söyledim. Belki bir saat boyunca bu konuyla ilgili olarak şiddetli bir şekilde tartışsak da yenişemedik, kimse kimseyi ikna edemedi. Eşcinsel erkekle düzcinsel erkeğin insan ilişkilerini algılamaktaki farklılıklarını görmek adına örnek verilebilecek bir olay yaşamıştım.

*

“Düzcinsel erkek canı sıkıldığında arkadaşını arıyor. Eşcinsel erkek ise sosyal olmadığı için, üzüntü yaşadığında porno izliyor, mastürbasyon yapıyor hızını alamazsa cinsel ilişkiye giriyor. Sen bunları da yapamadığın için bunalıma giriyorsun, içine çöküyorsun. Hukuk diplomasını alıyorsun da beş yıl avukatlık yapmıyorsun. Bunalımdasın çünkü tatmin olamıyorsun. Daraldığında birini bulmak zorundasın. Birini seç, onunla dertleş! İçe kapanma ergenlik döneminde olur. Senin artık kişiliğin oturmuş. Kırk yaşından sonra kendi isteğinle yalnızlığı tercih edebilirsin ancak yirmi beş ila otuz beş yaş arası en faal, en sosyal olman gereken dönemdir. Sevmekten, sevilmekten korkmayacağız!”

*

“Erkekten duygusal olarak beslenirsen kadınla ilişkin daha güçlü oluyor. Narsistler neden karılarını aldatıyor? Erkekten hiç beslenmemişler. Başka bir erkeği ya köle ya da efendi gibi görmüşler, duygusal bir bağ kurmamışlar. Erkek erkeği besliyor. Erkekten beslenmemiş erkek kadını tatmin edemez.”

*
   
Terapiden sonra iki danışanla birlikte bekleme odasında oturuyorduk. Terapi odasından Selim ile birlikte çıktınız ve o güzel müjdeyi verdiniz. Selim dört aylık terapi sürecinin sonuna gelmiş ve bir kızla ciddi bir ilişki başlatmayı başarmıştı. Çok sevindik. Siz Veli ile birlikte terapi odasına geçerken Selim bizimle kaldı ve bize düşüncelerini anlattı. Bu süreci tamamlamanın çok zor olmadığını, sizin söylediklerini yapmanın yeterli olduğunu söyledi. Terapi sürecinde hiç gerileme (regresyon) yaşayıp yaşamadığını sordum. Bazen yaşadığını, bunun normal olduğunu, endişelenmemek gerektiğini söyledi.

17/01/2024
   
Birkaç gün önce bizim okuldan ilgi alanıma giren, kaşı gözü ayrı oynayan arkadaşı rüyamda gördüm. Dokunmaktan daha ötesi yaşanmadı. Terapilerden önce olsa o rüya cinsellik yaşanmadan sona ermezdi. Bu durumu bir gelişme olarak görüyorum. İngilizce rüya görmenin İngilizce öğrenme süreci için önemli bir eşik olduğunu söylerler. Hemcinslerimle duygusal bağ kurmayı öğrenme sürecinde böyle bir rüya görmenin güzel bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Tabii her zaman ilerlemiyoruz, gerileme de yaşıyoruz. Uzun zaman sonra bugün ilk defa bir erkeğin twitter sayfasındaki fotoğraflarını uzun süre inceledim ve kendimi kötü hissettim. Birkaç saat sonra bir yakımı hastanede ziyaret ettim. Odaya giren, yirmi yaşındaymış gibi gösteren yakışıklı hekime uzun uzun bakmak ve onun karşısında heyecanlanmak da hiç hoş değildi. Ama şükürler olsun ki bu kötü hisler bende uzun süre yer etmedi ve derin hasarlar bırakmadı. Terapi sürecinden önce aynı olayları yaşamış olsaydım saatlerce kendime gelemezdim. Aynı kurumda çalıştığım ve ilgimi çeken arkadaşı düşündüğümde veya onunla konuştuğumda erekte olmaktan rahatsızlık duyuyorum. Cinsellik istemiyorum ancak erekte oluyorum. Bu çok ilginç değil mi? Terapi sürecini tamamlayıp evlenen bazı danışanlarınızın bir erkeğe sarılıp erekte olunca soluğu hemen ofisinizde aldığından bahsetmiştiniz. Bu durumun anormal olmadığını, bir erkeğin yüksek duygusal tatmin yaşayınca erekte olabileceğini söylemiştiniz. Ben de size, birkaç sene önce bir kediyi sevdiğimde dahi erekte olduğumu söylemiştim. İnşallah duygusal tatmin yaşadığım için onunla konuşunca erekte oluyorumdur, bunu size terapide sormak istiyorum.

*
   
Bu sabah sınava gireceğim için endişeliydim. Eskiden sıkıntılı hallerde aklıma bir erkekle cinsel ilişki yaşadığım gelirken bu sabah bir kadınla cinsel ilişki yaşadığım geldi ve bu durum birkaç defa tekrar etti.

*
   
Terapilerden önce kaygı seviyem çok yüksekti. Kaygıyı azaltmanın yolunun kaygı kaynaklarını sona erdirmek olduğunu biliyordum ancak bunu yapacak gücüm yoktu. Temiz kıyafetim kalmayınca kaygılanıyordum. Kıyafetlerimi yıkayınca kaygımın dineceğini biliyordum ancak bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Çünkü insanlarla samimi ilişkiler yaşamamak, bağ kurmamak, tüm dünyayı cinsellikle algılamak beni bunalıma sokuyor, bunalım da gücümü kara delik gibi içine çekip yok ediyordu. Terapilerle birlikte insan ilişkilerine önem vermeye başladım böylelikle bunalıma daha az girer oldum. Bunalım azalınca gücüm arttı, gücüm arttıkça kaygı kaynaklarıyla mücadele etmeye başladım. Artık evimi temizleyebiliyor, bozuk eşyalarımı yaptırabiliyor ve bilumum sorumluluklarımı yerine getirebiliyordum. Kaygı kaynakları kuruyunca kaygım da azaldı. Kaygının azalmasıyla birlikte eşcinselliğin de zayıfladığını birçok danışanınız gibi ben de tecrübe ettim.

*
   
Terapiler bana duygu katıyor. Terapilerden önce ameliyat videoları da dahil olmak üzere sağlıklı bir insanın izleyemeyeceği birçok videoyu izleyebilirken birkaç gün önce kedilere işkence edilen bir videoyu açamadım. Eskiden taciz/tecavüz haberlerini büyük bir dikkatle okur, google  veya youtube yoluyla başka tecavüz haberlerine de erişirdim. Sadist özelliklerim mevcutmuş demek ki. Ofisinizin bekleme odasında bugüne dek birçok eşcinselle tanıştım. Şunu gördüm ki o kapıdan içeri giren herkes aynı sorunları yaşıyor. Herkeste takıntılar, gerçek dışı kurallar, sosyal fobi, kişilik bozukluğu belirtileri ve sadizm/mazoşizm gözlemlenebiliyor. Sadece sorun düzeyi farklı oluyor, kimi yüksek düzeyde kimiyse düşük düzeyde yaşıyor. Bu yüzden sadist eğilimlerimin var olmasına fazla şaşırmadım.

21/01/2024
   
Bu hafta gerileme yaşadım. Uzun zaman sonra ilk defa birilerinin twitter sayfalarında dolaşıp fotoğraflarına baktım. Kimsenin öpüşmesini, cinsel ilişkisini izlememiş olsam da; kimsenin cinsel organını görmesem de, yani belli sınırları aşmamış olsam da gerilemek insanın içinde hoş bir duygu uyandırmıyor. Bu hafta hem sınav haftam olduğundan hem de birçok sorunu çözmeye çalıştığımdan hemcinslerimle fazla vakit geçiremedim. Telefonla görüştüğüm arkadaşlarım oldu ama yüz yüze görüşmek gibi olmuyor maalesef. Duygusal ihtiyaç kendisini cinsel istek olarak gösteriyor. Okuldaki arkadaşı bu hafta iki kere rüyamda gördüm. İkisinde de cinsellik yaşanmadı. Duygusal tatmine bu derece ihtiyaç duymam beni ürkütüyor.

*
   
Dün sabah namazını müteakip derneğe gittim. Evrad-ı şerif okuduktan sonra kahvaltı yaptık. Bu sefer sohbetlerine ben de katıldım, kenarda durmadım. Şunu fark ettim ki on yaşında olsun seksen yaşında olsun bütün erkekler hemcinsleriyle iletişim kurmaya can atıyor.

*
   
İki gün önce Seyhan Nehri kenarında yürüyüş yaparken üç aylık terapi sürecinin muhasebesini yaptım. Ofisinize esas olarak iki sebeple gelmiştim: Birincisi yaşadığım cinsel gerilim artık dayanılmayacak bir boyuta ulaşmıştı, ikincisi ise ağır depresif belirtilerden ötürü işlevselliğim bozulmuş, günlük basit işleri dahi yapamaz hale gelmiştim. Şükürler olsun iki sebep de büyük oranda ortadan kalktı. Bunun için size minnettarım. Aseksüelleşme yaşayarak cinsel gerilimden kurtuldum. Erkeğe olan cinsel ilgi eskisinin onda birine indi. Kadına karşı duygusal ve cinsel ilgi başladı. Takıntılardan arındım, gerçekdışı kuralları gerçekçi kurallarla değiştirdim, hayat olayları karşısında daha esnek bir tavır takınmayı öğrendim. Gerek yüzeysel gerekse derin olsun tüm insan ilişkilerim daha iyi bir noktaya evrildi. Bir noktada eksik kaldım, bir kadınla duygusal ilişki başlatamadım. Bir kadına ihtiyaç duyduğumu fark ettim, ancak bu fark ediş eyleme dönüşmedi, sadece “farkındalık” olarak kaldı. Kadının devreye girmemesinden ötürü birkaç haftadır duraksama yaşıyorum. Eğer bir duygusal ilişkim olsaydı bu ilişkiyle ilgili korku, kaygı ve sorunlarımı terapi odasına getirirdim ve ilişki sürecini beraber tahlil ederdik ancak bu mümkün olmadı. Hayatıma bir kadını almıyorum çünkü bunu pek istemiyorum. Yanımdan evli bir çift geçince içim cız etmiyor, bir çocuk görünce içim ona doğru akmıyor. Gerçekten isteseydim acı çeke çeke bile olsa yapardım. Sizi ilk defa aradığım günü hatırlıyorum. Sanki mideme şişler sokuluyordu. Terapi sürecini tamamlayan Adanalı danışanınızla iletişim kurmaya çalışırken de aynı zorlukları yaşadım ama gerçekten istediğim için yaptım. Şimdi ise gerçekten istemiyorum. İstemiyorum çünkü belki de henüz o aşamaya gelmedim. Belki de önce tüm insan ilişkilerini kuvvetlendirip ondan sonra duygusal ilişki aşamasına geçmem gerekiyor. Yani önce ilişki temelini atmalıyım ondan sonra temelin üzerine evlilik binasını oturtmalıyım. Belki de öyle bir an gelecek ki kurduğum tüm insan ilişkilerinin beni tam olarak tatmin edemediğini anlayıp kendiliğinden duygusal ilişkiye yöneleceğim. Hem zaten biz eşcinseller zamanında yaşayamadığımız süreçleri terapist kontrolünde tekrar yaşayarak iyileşmeye çalışmıyor muyuz? Bir erkek öncelikle evlatlık, arkadaşlık, komşuluk gibi insan ilişkilerini öğrenip ergenliğe girdikten sonra duygusal ilişkiyle tanışıyor. Belki de duygusal ilişkiyle tanışma zamanının gelmesini beklemem gerekiyordur. Bu düşüncelerimi Yavuz’a anlattım. “Senin kadınla değil hayatla sorunun var. Kadın sebep değil sonuç. Hayatla ilgili sorunlarını çözdüğün zaman kadın kendiliğinden sana gelecek veya sen kendiliğinden ona gideceksin.” dedi. O halde artık terapiye gelme amacını güncellemem gerekiyor. Artık terapiye yoğun cinsel gerilim ve ağır depresif belirtiler için değil de insanlarla, hayatla olan sorunlarımı çözmek ve duygularıma yeniden kavuşmak için geleceğim.

*
   
Dinleyici ve izleyici rolünü oynamaktan sıkılmıştım ancak bu rolü kendi isteğimle üstlendiğimin de farkındaydım. Açık vermekten ve yenilmekten korktuğum için kendimi geride tutuyor, sahneye çıkanları izlemekle yetiniyordum. Arkadaşlarım konuşur ben dinlerdim, onlar futbol oynar ben izlerdim. Bunu değiştirmeye çalışıyorum. Dün akşam Yavuzla telefonla konuştuk. Konuşma biterken tüm cesaretimi toplayıp yukarıda yazdığım terapi muhasebemi anlattım. Yavuz da konuyla ilgili kendi fikirlerini söyledi. Kendimi açarak sohbet etmek bana daha fazla keyif verdi, Yavuz’un da daha yüksek bir tatmin duygusu yaşadığını sezinledim. Zaten “kendini açmak” sizin de terapi sürecini ilerletmekte sıkça uyguladığınız, etkili bir terapi ve sohbet tekniği değil midir?
   
Kendimi açmayışımın narsistik bir sebebe dayandığını düşünüyorum. Karşı taraftan hiçbir teklif gelmeksizin karşı tarafa kendini açmayı düşüklük olarak görüyordum. Muhatabım ısrar ettiği takdirde kendimi açabilirdim yoksa açmamalıydım. Zavallıca bir düşünceymiş.
97
23 .seans

Bugün ilk defa terapiden çıktıktan sonra kendimi mutlu, huzurlu hissettim. Bu zamana kadar olan akıl hocalarımın, kendime rol model aldığım kişilerin malesef çok yanlış kişiler olduğunu, onların yanlış yönlerini kendime örnek aldığımı öğrendim. Bu yüzden yanlış çıkarımlar yaptığımı , hayatıma bir çözüm getiremediğimi farkedebilmek beni epey rahatlattı. Bu durumun üzen bir tarafı ise bunca sene boşu boşuna kendimi üzüp durmuşum. Bütün zihin kalıplarım, erkeklik algım çok yanlışmış. Bunca zaman etrafımdaki erkeklerin yapıp etiklerini gördükten sonra kendim için yanlış çıkarımlar, kıyaslamalar yaptım ''onlar erkek ama ben değilim'' diye düşündüm, kendimi ezikledim, erkekliğimi budayıp durdum... HK bana ilk seans ''senin eşcinsel kimliğin güçlü değil'' demişti. Yavaş yavaş bu cümlenin daha çok farkına varıyorum

1. akıl hocam, hayattaki birinci dostum, en yakın arkadaşım, daha önceki yazılarımda da bahsettiğim, 20 küsür yıllık arkadaşım BARIŞ askerden döndü. Daha önceki seanslarda HK ile konuşmuştuk artık onu uyaracaktım, rest çekecektim davranışlarına, onu uyaracaktım ''Artık nişanlandın ettin,  ileride sürekli boşanıp duracak mısın karı kız s.kmeyi bırak! diye. En azından yapıyorsan da bana anlatma ben tasvip etmiyorum bu durumunu.'' Rest çekecektim, gerekirse biraz aramız bozulacaktı. Fakat kendisi daha ben söylemeden, ''kanka nişanlandıktan sonra vukuatım yok artık yapmamaya dikkat ediyorum'' dedi. Şaşırdım ve sevindim :) Sadece taş.ak muhabbeti denebilecek düzeyde konuşuyor artık. O kadarda olur  erkekler arasında dedim artık mazur görüyorum..

HK farketmemi sağladı ki erkek olarak Barışı beynimde kodlamışım. Yoldan geçen her güzel kızı erotize eden, s.ki kalkan, cinselliği ihtiyaç olarak gören ,yapmadan duramayan  falan filan... Aslında dindar cemaat çevremdeki erkek arkadaşlarım hiç böyle değillerdir. Gerçi cemaat ortamlarında cinsellik, kadın mevzuları pek konuşulmuyor malum ama bakıyorum da onlar cinsellik olmadan da gayet yaşayabiliyorlar (barış hiç anlam veremiyor mesela bu duruma), en fazla mastürbasyon, belki porno izlemek olur onlarda o kadar. Olaya daha duygusal yaklaşıyorlar.  sözlenme nişanlanma evlenme prosedürlerine uyuyorlar, önem veriyorlar. Evlenene kadar kız arkadaşlarıyla pek fiziksel temasta bulunmuyorlar vs... Burdaki temel çıkarımım şuyduki aslında onların erkekliği de barış gibi, onlarda barışın yapmak istediğini yapmak istiyor fakat dindar cemaat yapısı vs. sebebiyle anlatmıyorlar, çekiniyorlar, utanıyorlar, korkuyorlar veya ezik yapıları nedeniyle yinede isteselerde yapamıyorlar. HK burada bana çok önemli birşey söyledi. En büyük yanılgımı. ''HAYIR O DİNDAR ARKADAŞLARIN SAYDIĞIN SEBEPLERDEN DOLAYI ÖYLE DEĞİLLER. NORMALİ, GERÇEĞİ ASLINDA ONLARIN YAPTIĞI, SENİN ARKADAŞIN BARIŞIN YAPTIĞI SAPKINLIK,YANLIŞ OLANI.''

NORMAL HETEROSEKSÜEL BİR ERKEK HOŞLANDIĞI KADINI EVLENENE KADAR EROTİZE EDEMEZ. Her gördüğü güzel kıza s.ki kalkmaz, güzellik algısını tatmin eder, beğenir, hayran kalır, evlenmek ister, keşke karım olsa der, duygusal bağlar kurar vs... Aşık olan erkeklerin hikayelerinde gram erotizm yoktur. Hetero ilişkinin güzel yanı evlenene kadar erotizm yok. Sürekli karı-kız s.ken erkek artık sürekli erotize eder ve aşık olmayı kaybeder.

Eşcinsel ilişkilerde olduğu gibi, fantezilerdeki gibi de hoşlandığın kişiyi hemen erotize etmiyorsun. Ben o konuda da yanlış kıyas yapıyordum. Erkekleri erotize hemen edebiliyorum kızları niye edemiyorum diye. Halbuki eşcinselliğin sapkın tarafıda hemen erotize etmek oluyor zaten. Hetero ilişkilerdeki gibi evlenene kadar erotize edememe durumu olmuyor eşcinsellikte.

Barış kız arkadaşıyla konuşurken bazen sıkılıyordu. Bende ''Hmm demekki ERKEKLER sıkılabiliyormuş bazen sevgililerinden'' diyordum. Erkeklik nasıl olur öğreniyordum yani kendimce. HK ''sürekli s.kenler sıkılır zaten normalde sıkılmazsın karınla konuşmaktan'' dedi. Birazda kendi ilişkisinden örnekler verdi sıkılmadığına dair. Özet olarak bütün erkekler Barış değil ve ben gidip en yanlış erkeği kendime rol model alıyorum. Kötü bir insan değil, bana tavsiyeleri iyi niyetli(bende öyle hissediyorum). Bendeki utangaçlığı, ezikliği görüyor ve bunu yenmem için bana çözüm önerileri sunuyor. Sadece tavsiyeleri kendine göre ve malesef yanlış. Karı-kız s.kme önerileri haricinde onu dinleyebilirim, zararı olmaz.  Arkadaşlığımızı bitirmemize gerek yok (Acaba bitirsem mi bitirmesem mi diye de çok düşünüyordum sonuçta bunca yıllık dostum). Karı kız ilişkilerini örnek almasam, yaptıklarını onaylamayıp yüzüne karşı eleştirip, rest çeksem yeter.

Cinsellik ihtiyaç değil, barışın dindar versiyonları da 2. karıyla evlenenler mesela. Hk tek eşliliği, aşk evliliğini savunuyor.

Ben bir kızı s.kemem barış gibi diye düşünürdüm hep. Heyecanlanırım korkarım o kadar güçlü değilim s.kim kalkmaz ilgim yok zaten falan filan... HK ''aynı evde dursanız, kız da biraz istekli olsa, ellese okşasa, zaten ereksiyon olacaksın, bir güç hissedeceksin, sonra da ee vajina var diyip giriyorsun. Olmayacak, yapamayacağın birşey değil dedi''. (Bunu kız arkadaşım elifde de biraz deniyorum, evet oluyor:))
Hk'nın sonuç olarak en az 1 yıllık duygusal ilişki istemesinin sebebide bunlara dayanıyor. 21 kişiyi evlendirmiş kimseyi evlenene kadar s.ktirtmemiş :D

Malesef yanlış akıl hocalarımdan biri önceki psikoloğumdu. Ona da Barışı sürekli anlatırdım. O da eleştirir yanlış bulurdu fakat eşcinsellikten kurtulmak için bana getirdiği öneriler Barışın bana söylediği önerileri ile aynıydı. ''Bir sevgili yap, erotize et, s.kiş, seviş böyle böyle kızlara ilgin artar.'' Ben dindarlığım nedeniyle zina yapmaya direndim,  tam dinlemedim onu çok şükür. Beni çelişkilere boğup kafayı yedirtti sağolsun (!)

Diğer yanlış akıl hocam cemaatteki kemal abiydi. (tam emin olamasam da kendisininde eşcinsel yada biseksüel olabileceğini düşünüyorum. O da bazen bir yerlerimi ellerdi, gece geç saatte napıyon nediyon diye arardı benimle özel olarak ilgilenirdi) Geçenlerde aradı kendisiyle epeydir görüşmüyorduk. Niye aramıyorsun bizi unuttun falan filan dedi., eve çıktığımı falan bilmiyordu sadece elifi biliyordu. Son gelişmeleri anlattım. Konuştuktan sonra düşündümde  kendisiyle iyi anlaşmamın sebebi sanırsam onunda benim gibi ezik olması, aynı zihin yapısına sahip olmamızmış. Bana, ''niye ayrı eve çıktın tek başına tehlikeli olur(zina yapabilirsin)., Ailenle aranı bozmasaydın'' falan dedi. Elifle ilişkimin devam etmesini yanlış buldu. ''bak görücü usulü en doğrusu diğer türlü evlenenler genelde boşanıyorlar. Devir kötü, ahir zamaandayız, bu zamanın kızları fena, ölüm var ahiret var şefkat tokatı yersin... Gel cemaat evine konuşalım çay içelim. Dışarda kafede  falan buluşmayalım uygun olmaz tehlikeli ortam falan (günah ortamı)....

Hk ''ne düşünüyorsun Kemal abinin bu sözleri için'' dedi. Ben de ''yani sanki böyle ezik tipler cemaate giriyorlar da sonra bize din adına ahkam kesiyorlar'' diye düşündüğümü söyledim. Cemaat evlerinde gezip, o evden o eve çay içip sohbet vererek yaşamak. Fanus gibi kurtarılmış bölge ama korkak bölgede yaşamak. Dışardaki tehlikelerden korkup saklanmak. Kolay olanı yapmak, bi yere sığınmak...
Kemal abi zihminde sürekli korkular, kaygıla
r oluşturmuş, kendisi evlenememiş ve bu noktada benim önderim olmuş. Tabi bu durumda benim eşcinselliğimi teorik olarak güçlendirmiş oldu çünkü HK ilk seanstan beri  sürekli diyorki ''her türlü korku,kaygı, suçluluk eşcinselliği kuvvetlendirir''.
HK ile din-islam hakkında nerdeyse her seans baya konuşuyoruz. Ben bu konuşmaları vakit kaybı olarak görmüyorum çünkü eşcinselliğimin teorik olarak güçlenmesinde yanlış din algılarımın olduğunun farkındayım. Klasik islam anlayışı aslında sorunları güzel tespit ediyor fakat herhangi bir çözüm sunmuyor. Bunun birçok örneği olmakla beraber en somut örneği zaten malumumuz eşcinsellik hakkında gram çözüm üretmemeleri:)  Biraz o konuşmalarımızdan anektodlar aktarayım:

-- HK: Bugüne kadar iyileşememişsin. O kadar dini kitap okumuşsun, o kadar namaz kılmışsın, iyileşememişsin. Şefkat tokatı bile yememişsin. Eğer iyileşirsen.., ben şimdi sana cemaatten çık demiyorum ki. ama sorgula diyorum yani anlatabiliyor muyum? artılar var eksiler var. sayısalcı bir adamsın Yani zekisin ya. onu da okuyacan bunu da okuyacaksın, okuyacaksın, okuyacaksın, okuyacaksın. Sonra Alinin düşünceleri çıkıyor şimdi bak ben okuma yazma bilmeyen işçi bir adamın oğluyum. Diğer psikologlardan farkımız ne? kişiliğimi kastetmiyorum.  odama bakarsan her türlü kitaplar var yani ilgili ilgisiz . Felsefesi var, pornosu var, psikolojisi var, dini var ateisti var, sineması var. her türlü kitabı okumuşum, kendi fikirlerim gelişmiş mi? Cemaatteki bazı insanların fikirleri ise (Kemal abi),  atalarının dini bu. bizim tanrılaşan devlet diye yazımız var. Bu atalarının dini.   Ey iman edenler iman edin diye bir ayet var mı? Ne demek o iman etmek?  bir daha niye iman edelim? ilk iman, bilinçsiz, kültür, gelenek, örf mörf hacı hoca Kemal abi falan filan yani öyle gireceğiz taklit edeceğiz sonrası bilinçli olacak!  Peygamberin hadisi var, sahabeler gelmiş diyorlar ey allahın resulu biz öyle şeyler düşünüyoruz ki sana söylemekten imtina ediniyor haya ediyoruz. ''Allah var mı yok mu?'' diye. Peygamber ne cevap veriyor peki. ''Sizin imanınızı taklidi düzeyden tahkiki araştırıcı, sorgulayıcı düzeye çıkartan Allaha hamd ederim.Bu imanınızın güçlendiğinin bir işaretidir''. Yani şüphe edicen zaten 25 -35 arası. 25e kadar geleneksel. anandan babandan işte cuma namazı beş vakit namaz cemaat falan filan. Oraları küçümsemiyoruz. o evre gerekli. o evre o olmadan bir sonrakine buraya sıçrayamazsın. Kötülemiyorum, öyle başlayacağız ama başladığımız yerde kalırsak ne yaparız? patinaj yaparız. Ben ona itiraz ediyorum. Sonra taklitten tahkike nasıl geçilir? Şüpheler gelecek.Allah var mı yok mu da dahil? Gidecek gelecek... Sonra içinde böyle bir gerilim de olabilir, çatışma da olabilir. Allah buna kızmaz işte Kemal abimiz kızabilir, hocamız kızabilir. Allah kızmaz. kızsaydı  ateistlere niye şefkat tokatı atmıyor ?yahudilere şu an niye aman aman karışmıyor? artık Alinin düşüncelerini geliştirmen lazım. Yani şimdi benim durumum ney? işte bak diğer psikologlara. Ben ne söylüyorsam kendi düşüncemi söylüyorum hiçbir yerden araklama taraklama yok. ama geleneğim var.  bak hiç tipimde gözükmüyor dimi? .Bir geleneğim var ama  gelenekten ilham alan da bir yeniliğim var. Kendi sözlerimi söylüyorum,  kendi tecrübelerimi kendi düşüncelerimi.  Okudum okudum, okudum, düşündüm, düşündüm, düşündüm, fikir ürettim.

--İslam  köy, kasaba dini değil. Rahiplik hayatı, evlenmemek islamda yok. İslamiyet medeniyet dini. bütün insanlara verecek birşeyi olan bir din.

--Bu devirde görücü usulü usulü olur mu? Artık internet porno her şey almış başını gitmiş yani görücü usulü ile insan tatmin olabilir mi? Görücü usulü evlenenlerde ise sessiz sakin etliye sütlüye karışmazsan gider yani ama  sesini çıkarmayanlar var, dışardan sorunsuz gözüküyor, içeriden sorunlu. Okumuşunda da okumamışında da. Aşk evliliği yaparsan ama sağlıklıysan sağlıklı oluyor.Bu zamanda görücü usulü kalmadı artık. Gençlere kız arkadaş, sevgili  falan yapma diyemeyiz. Yeni yorumlar getirmemiz lazım. Kız arkadaş olabilir ama cinsellik olmasın denebilir. Bu devirde artık görücü usulü olamaz. Yani yeni bir şey geliştirmen lazım. Yani islam adına, din adına. eski sistem ya eski sistem eskiden işe yarıyordu.  Geleneği yıkmadan yeni bir şey katman lazım.Şimdi hiç kız arkadaşın olmayacak diyemezsin. Ne dersin, kız arkadaşınla öpüşme sevişme dersin dimi?Bu bile bak basit şimdi ama ne deniyor sana ''kız arkadaşın, kadın şeytandır zinadır, o olmasın'' deniyor.''Üniversitede öne otur, görme kimseyi. Bakma! günaha girme'' ne oldu? Özgüven gitti, ne çıktı?sosyal fobi çıktı, sonra da eşcinsellik çıkıyor.  ama senin bir kız arkadaşın olsaydı öpüşmedikten sonra sevişmedikten sonra ne sakıncası var. Tokalaşmazsan bile.?Nereden suçlayabiliriz? Oturduk yani herkes her yerde oturuyor. Kafelerde  oturuyor burada oturuyor, herkes oturuyor, oturuyor, oturuyor, oturduk. Kız arkadaşımızla oturduk. Kızla görüşebilmek için yanımızda üçüncü kişi olması lazım, kızın kardeşi falan bitti o devirler. Onlar eskide kaldı .

Hiç evlenmeseydin, hiç eşcinselliğe kaymasaydın...  o cemaatin bekar hizmet eden abisi konuma geçmeyecek miydin?. Sen de öğrencilere ne diyecektin? Göz zinası. yanında üçüncü kişi beşinci kişi diyecektin. Sen de eşcinsel olmayacaktın ama birilerinin eşcinsel olmasını hızlandıracaktın. Sen de bir Kemal abi Ali abi olacaktın. Yarın öbür gün baba olduğunda da katı kurallar koyamazsın. Ahlak denilen şeyi vereceksin. Peygamberimiz ne diyor  bir babanın çocuğuna verebileceği en güzel şey güzel ahlak.Sen dürüst olursan.Çocuğunla ilgilenirsen, sevgilenirsen O mayayı verdiğinde zaten çocuk su akar yolunu bulur. Cemaate girmeye seni kimse zorlamadı kendi isteğinle girdin ama bütün ezikler ya ateist oluyor ya bir cemaat tarikate giriyor. Kimse zorlamıyor evet ama  girdikten sonra bir süreç başlıyor oranın bir sistemi var. Süleymancının ayrı bir sistemi var. Yeni asya'nın ayrı bir sistemi var. Fetullahın ayrı bir sistemi var. Kurallar başlıyor.Seni cemaat korumuşsa  tek faydası cinsel ilişkiye girmekten korumuş.Pratiğini engellemiş, teoriğini güçlendirmiş ama. Hiç girmeseydin sosyal olma ihtimalin vardı. Cinsel ilişkin olsa bile bence böyle anal düzeyinde olmazdı en fazla oral seks düzeyinde olurdu.

--Peygamberin hadisi var ya evlenin, çoğalın milletimin çoğunluğuyla övüncem diyor. ''Bana üç şey sevdirildi.Namaz, kadın, güzel koku.Güzel koku''. ama bence esans değil.Insan sevdiği insanın  teninin kokusunu alır.O yokken o koku gelir burnuna. Herkesin bir tane kokusu yok mu? Doğal bir ten kokusu. yani sevgiye yönelik o koku . Biz dindarlar onu esans kokusu olarak algılıyorlar.

--Hükümet paranın olduğu yerlerde çok iyi. Sağlık, İHA,SİHA vs.. Fakat paranın pek olmadığı sanat psikoloji eğitim vs. konusunda çok kötüler. Porno bağımlısıyız artık türk milleti olarak internette birinci sıralarda çıkıyoruz. Teşhircilik neden artıyor artık sokaklarda? Senin arkadaşıN Barış da aslında kız-erkek ilişkilerini pornografikleştirmiş olmuyor mu? Zihninde bir kalıp oluşturuyor mu? Her gün karı-kız muhabbeti sapkınlık değil mi?

--Devir kötü ahir zamandayız diye birşey yok. Fatih sultan mehmet zamanında bile ahir zamandayız deniyordu, kıyamet kopuyordu falan... İnsan aynı insan. Bi tık evrim, zihinsel olgunluk geçiriyoruz, teknoloji gelişiyor vs. Psikolojiyi de bilirsen, ahir zamandada, o zamandada bu zamandada adam olursun. Nefsin hilelerine tuzaklarına kanmazsın. Bir hadis var kıyamet koparken bile elindeki fidanı dik diye. Yani ne yapman gerekiyorsa her zamanda onu yap. Biz şimdi hiçbirşey yapmayalım, kenarda köşede imanımızı koruyalım demek yanlış bir şey.

--Dindar hocalarımız, ilahiyatçılar eşcinselliğin çözümüne ne diyor? : herkesin imtihanı var. Allah herkesi bir şeyle imtihan ediyor, senin de imtihanın bu. gerekirse evlenmeyeceksin. Günaha girme, , evlenme.  günaha girmezsen Allah sana huriler muriler cennette o şehveti verecek. Böylece dindar eşcinseller geliştiriliyor, dindar ama eşcinsel. dindar ama eşcinsel.!

 
Üniversitede toksik bir aşkım vardı. Kayahan. Çocuk çok yakışıklıydı, egoist, çok zeki biriydi. Aslında o beni sever bende onu severdim. İyide anlaşırdık. O zamanlar çok radikal dine bağlıydım. O da bana sürekli dini sorgulatacak şeyler sorardı. Bende ''dindar olmazsam eşcinsel ilişkiler yaşayacağım'' korkusu nedeniyle onun eleştirilerine kulak asmazdım hatta bu durum benim dine daha çok sarılmama, ketumlaşmama sebep olurdu. O da bu bağnazlığıma dayanamaz daha çok üstüme gelir arada benimle dalga geçerdi, rencide ederdi. Ondan uzaklaşmaya çalışıyordum aşık da olmak istemiyordum çünkü dindarlığımı elimden almasından korkuyordum. Zaten namaz falan da kılmadığı, egoist narsist biri olduğu için ekstra sevmiyordum onu. Sürekli küsüyordum, bazen kötü davranıyordum. İçimde bir yerde de yanlış yaptığımı farkediyordum tabi.
Eşcinsellikten kurtulmanın din ile alakasını öğrendiğimden beri kayahanlaşmaya başladığımı farkettim. Çocuğun o zamanlar bende ektiği tohumlar sanki şimdi yeşeriyor:) Eşcinsellik yüzünden özgürce düşünemedim aslında bu zamana kadar. Şimdi aslında kendimi daha özgür hissediyorum. Kaygı üretmeden, her şeyi sorgulayarak, kendim aklederek kendi doğrularımı oluşturmak. KENDİN OLMAK.

HKya dindarlığın verdiği gücü de kaybetmek istemediğimi söyledim. ''O razı olsa dünya küsse ehemmiyeti yok, eğer O kabul etse bütün halk reddetse tesiri yok'' misali... Mesela somut örnek olarak namaz vaktini kaçıracağım zaman herkesin birşey demeye korktuğu çekindiği hocalarla, asistanlarla vs. , tartışıyordum kafa tutuyordum kimseyi tanımıyordum. Allah rızası için, din için... HK: ''bende lisedeyken öyle şeyler yapıyordum dedi ama bu MİLİTANLIK oluyor erkeklik değil. Sürü psikolojisi, bir yere ait olduğun için güçlüsün, bireysel güç yok. Cemaattekiler çok iyi baba, birey mi oluyor her zaman? Çünkü hep abilerine bi yerlere sığınmışlar hiç bireysel olmamışlar.  Düşmeden erkek olamazsın kendin kalkacaksın. Bir eli istemeyeceksin veya sadece Allahtan isteyeceksin.''

Terapiyi,  artık bireysel olmam gerektiği, erkeksilikle, erkek olmak ile uğraşmamam gerektiğini, özgür yaşamamı, kendi doğrularımı oluşturmam gerektiği gibi sonuçlara vararak bitirdik. (HK bana dinsiz ol demiyor bu arada. sadece kör kütük bağlı olduğum için cemaate o yüzden itiraz ediyor. Kendisi benden daha dindar bence zaten:))

Dipnot: Bir terapide HK'ya ilkokuldaki aliyi özlüyorum aslında hep ona ulaşmak istiyorum demiştim. Eşcinselik gibi bir derdi olmayan, insanların kendisi hakkında ne düşündüğünü fazla umursamayan, esprili, neşeli, olduğu gibi yaşayan, sosyal olan o çocuğu. HK da ''öyleyse ne duruyorsun koş ona'' demişti. Eşcinselleşmem, obsesyonlarım, sadist mazoşist kimliğim vs. sebebiyle pek ona koşamasam da artık ona doğru yürüyebildiğimi, kendime ulaşmaya başladığımı hissedebiliyorum. Bunu bana yaşatmaya başladığı için HKya teşekkürler saygılar:)
98
22. seans

3 ay sonra ilk defa aile evimi ziyarete gittim. Bizimkilerle kahvaltı ettik. Sandığım gibi kötü geçmedi artık durumu kabullenmişler. Annem anlık küçük sataşmalar falan yapıyor o kadar. Artık daha iyi farkediyorumda  annem sürekli beni eleştiriyor hiç takdir etmiyor. Aslında bakıldığı zaman herkesin parmakla gösterebileceği başarılı, hayırlı bir evladım. Fakat annemin gözünde asla bunlar kıymetli değil. Ortamlarda havada biraz atmıyor değiller halbuki. HK, ''annen babana olan öfkesini tam kusamadığı için sizlere aktarıyor. oğlu olarak değil babanın çocuğu olarak görüyor. Duygusal anlamda annemin misyonu vizyonu yok. Size duygusal yatırımı yok pozitif anlamda. Annemizi affetmiyoruz ama nefret etmemize düşman olmamamıza da gerek yok. Sadece sataşırsa kavga ederse bundan sonra dişe diş kana kan ama suçlamaktanda vazgeçicez.'' dedi.

Babam da bazen annenden özür dile barış falan diyor. Asla özür dilemeyeceğim, ben özür dilenecek birşey yapmadım geç bile kaldım diyorum. Sanırsam anneme resti çektim de birazda sıra babama geldi gibi. Onunda hatalarını yüzüne söylersem rahatlayacağım gibi hissediyorum. Sevgisini hep gösterse de otorite olarak anneme karşı çok silikti. Çocukken annemin beni dövdüğü zamanlar uzaktan izlediğini, birşey yapmadığını hatırlıyorum. Üniversiteyi kazandığım zaman ''ben seni dışarda okutamam istanbulda bir yer bak'' diyişini. Abimin ''ben seni okuturum onlara bakma'' deyişini falan.. HK, ''baban, aman  ağzımızın tadı kaçmasın demeseydi, sert çıksaydı yüksek ihtimal annenle boşanırlardı ama senin kahramanın olacaktı bu bedeli (eşcinsellik) belki ödemeyecektin  diye söyledi.
Anne-babaların boşanmaları kötü birşey olsa da çocukta bir travma bıraksa da bazen boşanmalarıda gerekiyor sanırsam. Boşanmadıkları zamanda da  çocukta travma bırakabiliyorlar tıpkı bende olduğu gibi...

Bazen çok mu abartıyorum acaba ne aileler, anne babalar var diye düşünüyorum. HK ''başka ailelerle kıyas yapma senin çok mu küçük travman var? evlenemiyorsun, işinde iyi olamıyorsun, kadınlara değil erkeklere ilgi duyuyorsun, mutsuzsun'' gibi gibi... Sonuç olarak artık anne babama hesap vermek zorunda değilim, bildiğimi okumam lazım.

(HKyı bu seans ilk defa biraz yorgun gördüm. bi tık verimi düşüktü sanki seansın. Önceki gün ameliyat falan olmuştu belki onla alakalı. Tabi diğer psikologlara göre seansın verimi yine daha üst seviyedeydi, yanlış anlaşılmasın süre olarak falan yine uzun sürdü:D)
99
21. seans

HK beni seansa erken çağırmıştı. gelir gelmez 20 yaşlarında bir gencin (ufuk) terapisine katıldım. Sadist yapıdaymış benimde malum sadist-mazoşist yapım olduğu için hoca bizi buluşturmak istemiş. Biraz terapide konuştuk. Sonrasında kendi seansıma 2 saat kadar vardı, biraz bekleme salonunda, dışarıda falan da  konuşup, sohbet ettik. En son numaralarımızı birbirimize verdik iletişim için. Ufuk ''ilk sen mesaj at abi, bana çok umursamıyormuşsun, gitsede şu cocuk kurtulsam gibi bakıyorsun'' dedi:D (HKnında zaman zaman benim hakkımda dediği gibi).


Sonra kendi seansıma geçtiğimde ufuk üzerinden sadistliği konuştuk. HK ''en çok sen olan danışan o'' dedi. Hk diyorsa bir bildiği vardır, güveniyorum elbette fakat erotik sadist fanteziler kuran biri bana fersah fersah uzak geliyor. Bu durumu anlayabilmem zaman alacak gibi. Belkide HKnın dediği gibi o yazıysa ben turayım. madalyonun iki yüzü. O babasıyla sorunlu olduğu için sadist oldu, ben annemle sorunlu olduğum için mazoşist oldum.  HK benim iyileşme sürecimin bencillleşerek,sadistleşerek olacağını söylemişti. Daha sonrada bu sadistliği bencilliği azaltıcaz, optimum konuma getireceğiz. Bu çocuktan alabileceğim şeyler varmış.
Aslında düşününce de sadist fantezileri ufuka sahtede olsa  bir ego katmış, bu yaşta ailesine karşı gelmiş. Üniversiteyi en uzak yerde yazmış. Terapilere gelebilmek için İstanbula yakın üniversiteyi yazmış falan filan. Ben bunların hiçbirini mazoşistliğim nedeniyle  yapamadım full İstanbulda okuyup etmeme rağmen terapilere gelecek cesareti gösteremedim hep bahane uydurdum.
Daha önce yazımda bahsettiğim ''sadistlik kötü birşey değil mi,  nasıl kötü birşey olamaz?'' soruma HK, yine ufuk üzerinden  örnek verdi. Aslında ufukun asla gerçekleşmiyor fantezileri, bir güçte katıyor kendisine. Kurtulmak içinde çırpınıyor. Eşcinsellik de bir yerde iyi birşey çünkü hetero olsaydık yüksek ihtimal sadist mazoşist yapıdan kurtulamayacaktık. Eşcinsellik bunu engellliyor. Sonuç olarak genel itibariyle Ufuku seven bir tarafım olduysa da sadist yönü beni tedirgin etti dedim. HK seven tarafın sağlıklı tarafın, sevmeyen tarafın sağlıksız olanı onu dinleme dedi.
İnsanları s.klemeyen tarafımı Ufukunda hemen anladığını söyledim HKya. ''Aslında bu senin gizli sadistliğin değil mi? ,bunu birazda karşındakine bilinçli yapıyorsun'' dedi özellikle pek sevmediğin kişilere.
İnsanlara kendimi açmadığımı, iletişim kanallarımın kapalı olduğunu, benimle duygusal bağ kurulamadığını, bana duygusal yatırım yapmanın kolay olmadığını, çok sabırlı, anlayışlı olmak gerektiğini, güvenimi kazanmanın kolay olmadığını söyledi. ''Sana dışarıdan bakan biri senin hakkında bu çocuk ya ezik, silik  veya kibirli, kendini beğenmiş biri diye düşünür ,ortası yok dedi. Bazen komşulardan falan anneme ''senin çocuk kibirli kendini beğenmiş'' falan diyenleri duyardım şaşırırdım ne alakası var diye. veya çevremdeki arkadaşlarım   bazen bana  ''ali çok duygusuzsun'' derlerdi. Artık daha iyi anlamaya başlıyorum, bu eleştirilerin haklılık payları varmış.

Bi tane sadist hukukçu eşcinselin kendisine attığı mesajları gösterdi. Kendisine zamanında emek vermiş, şans vermiş, telefonda saatlerce konuşmuş ,iyileşme isteği olmayan, terapiye başlamayan biri. Yaptığı %100 sadistlik örneklerini gösterdi.
Ayrıca benim yazılarımdan ''erkeksi gaylar olarak biz varız hep çoktuk çok kalacağız'' gibi salakça bir yorumda bulunmuş. Yani yazılarımdan asla çıkarılmaması gereken bir anlam çıkardığı için  kendisini tebrik ediyorum salaklığının devamını diliyorum. Bu kişiye parantez açmaya değmezdi de  HKyı fazla yormasın diye söyleyeyim dedim umarım belki bu sefer anlar :)


Kendimi sevsem değer versem herşey sanki düzelecek gibi dedim. HK ''sankisi yok tamamen öyle'' dedi:) Bu mevzuda, kendini sevmek kavramına, yanlış anlamlar verdiğimi, dengeyi kuramadığımı farkediyorum artık. Kendini sevmek demek ile İslamiyetin kibir,ego,enaniyeti yasaklaması. tevazuyu,hoşgörüyü,saygıyı,efendi biri olmayı öğütlemesi arasındaki denge.

HKnın insanlığın yahudileşmesi diye yazısı var orda daha detaylı bahsetmiş. En özet cümle, önce kişik karakterimiz olacak bencil olucaz öfkemizi kusucaz.  mütekebbire tekebbür sadakadır :) Ego yaratmış olucaz böylelikle iyileşmiş olacağız. Sonraki süreçte hoşgörülü tevazulu olucaz. Cemaatler tarikatler malesef kişiye bireysel yaklaşmıyor ona bireysel değer vermiyor. Cemaat içindeki kurallara uygun yaşayınca değerli biri oluyorsun. Yani derdimi tasamı(eşcinsellik) cemaatten bir abime, güzelce, korkmadan, eleştirilmeyeceğimi, dışlanmayacağımı bilerek anlatabildim mi ki bu zamana kadar ? Bazen gayet üzgün, mutsuz olarak aralarında oturduğum zaman hiç  derdin falan var mı ali? diye soran olmadı. Sorulsa bile çok üstüne düşülmedi. Bireysel bir değer göremedim bu zamana kadar.. Cemaatte ünlü bir sözün benim için geçerli olmadığını henüz yeni yeni farkediyorum.  ''Bahtiyar olan, bir buz parçası hükmündeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz (İman ve Kur’ân hizmetinde çalışan cemaat) içine atıp eritendir.''Aslında benim henüz herhangi bir şahsiyetim, enaniyetim oluşmamış. Havuza atıp eritecek bir buz parçam bile yok yani:) HK da zaten işlemden geçmeyen hammadde dönüşür mü değişir mi?, derdini cemaatteki abilere anlatamayacaksan o havuzda nasıl eriyeceksin? diye bunlara vurgu yaptı.

Bir diğer sorunum Elifle sevişmeleri bitiremiyorum, kararlılık gösteremiyorum, kural koyamıyorum. HKda ''erkeklik s.kmek değil kural koymak'' diye ısrarla belirtiyor. Zaten bu zamana kadar seviştik ettik önceki psikoloğun gazıyla. Eşcinselliğimde azalma yok, erkeklikte pek artış yok.
Ayrıca sevişmezsem de eğer bir gün eliften ayrıldığımda, kızı da kullandık falan gibi suçluluk psikolojisine de girmemiş olucam.
Of keşke en başından HK ile başlasaydım diyorum bazen:D
3 ay boyunca Elifle sevişmeyip, porno izlemeyide bırakırsam eğer işler rayına otururmuş. Umarım başarabilirim.

Seansımın bir bölümünde  küçük yaşta taciz tecavüz mağduru bir genç katıldı. 20 dakika kadar beraber konuştuk(ses kaydının yazı hali bir önceki gönderide var.) Yani çocuk genç yaşta filozof olacak haberi yok. Çok güzel derin tespitler çıkarımlar yapıyordu bu genç yaşında. Benim en çok dikkatimi çeken HKdan övgü dolu sözlerle bahsetmesi oldu. Daha önceden 40-50 psikolog psikiyatriste gitmiş hiçbir netice alamamış, hayatın sillesini çok erken yaşta yemiş, insanlar hakkında çok iyi gözlem analiz yaptığını söyleyen bu genç arkadaşın Hk hakkındaki sözleri kendisine olan güvenimi arttırdı açıkçası. Büyük adamsın HK vesselam:)

Terapinin sonunda HK: ''bir şey söyleyeyim mi sana rağmen seni seviyorum fikirlerini samimi açıkça söylediğin için'' dedi. ''Bende sizi seviyorum burda söyleyemesem de en azından yazılarda belirtmeye çalışarak'' dedim. Mutlu sonla bitirdik :))


100
20.seans 

Ses kayıtlarını yazıya dönüştüren  yeni bir program keşfettim. Terapileri yazıya döküp sonra daha detaylı şekilde foruma yazmak daha iyi olur diye düşündüm. Diyalogları da direkt kopyala yapıştır yapmak. Fakat program tam çeviremiyor ses kaydını, kelimeler cümleler yanlış yazılıyor malesef. Düzeltmem gereken yerler çok fazla oldu, buda vaktimi çok aldı terapi yazılarını bir türlü yazamadım. Foruma yazılması gerekenlerde birikincede daha çok zorlanıyorum yazmaya, toparlamaya üşeniyorum.
Birde konuşmaları direkt yazıya dökünce HK'nın malum jest ve mimikleri, heyecanlı ses tonları vurgulamaları,tiyatral hareketleri vs. tam aktarılamıyor bir yerde eksik kalıyor o yüzden transkriptor uygulamasından vazgeçtim. Terapilerden aklımda kalanlar, yaptığım çıkarımları yazmak daha doğru olcak diye düşünüyorum.

Kendimle alakalı birlikte yaptığımız genel tespitler olarak, görünürde eşcinselim ama aslında sadist- mazoşist yanım çok güçlü. Duygusal olarak sadist, erotik olarak mazoşistim. Birlikte olduğum kişi bana ilgisi varsa, kapris falan yapıcam veya aşırı kıskançlık gösterip duygusal sadistlik yapıcam. erotik olarak mazoşist olucam . Mazoşist yanım çok baskın ama sadist yanımda çok şeytani

Daha önceki yazımda bahsetmiştim. Hamama gittim. Tinder horneti kapatınca bu sefer buluşma mekanları olarak aklıma hamam geliyordu. ama gittiğim yer  gay hamamı olarak bilinen bir yer değildi normal bir yerdi  . hafta içi bir gün hamamın kapanış saatine doğru(çok orada vakit geçirmemek için) , kendimi pek azgın hissetmediğim dönemde, evime en yakın hamama gittim. Biraz heyecanlı ve gergindim  açıkçası. 1 saat kadar takıldım kese ve masaj yaptırdım. Açıkçası yaşlı dayılar vardır hep diye düşünüyordum fakat genelde grup halinde eğlenmeye gelen gençler vardı. Birkaç güzel manzara gördüm kese yapanlar arasında:) Sıcak bir ortam, çıplak erkekler, biraz erotik ortam. HK bana daha önce ''gay hamamları en tehlikeli yerlerden, ayartılırsın sakın gitme'' demişti. Haklıymış biraz tahrik oldum benim için tehlikeli yermiş (gay hamamı olmamasına rağmen). HK bide ''bana inat hamama gitmişsindir'' dedi. (Hemen anladı malesef  onunla inatlaştığımı:D). Mevzuya iyi tarafından bakacak olursak neden gitmemem gerektiğini anladım. Neticede etkileniyorum çaktrmadan bakıyorum ama bakıyorum yani. İyileşme sürecinde temel kurallardan biri pasifliği bitirmekti, o yüzden hamamlar pasifliğimi tetiklediği için gitmemem lazım.

Ailem taşındığımdan beri ilk defa evime geldi. Barıştık gibi oldu artık kabullendiler. Yani düşünüyorumda ne kadar çok kaygı ürettim evden taşınırken. Annem babam boşancak. büyük kavga etcekler. birbirlerine bıçak çekicekler :D Benim eve gelirlerkende yolda  bi ton kaygı korku ürettim büyük kavga etcez falan diye. Hiçbiri olmadı. Total olarak baktığımızda biraz üzüldüler şok geçirdiler ama sonra alıştılar :D Obsesyonlarım, korkularım, kaygılarımın çoğu gereksiz malesef. beni çok yoruyor sürecimi tıkıyor. bunları yavaş yavaş yenmem lazım

Bir diğer mevzum sosyal fobim ise uzun soluklu bir süreç. İş ortamında  vs. başkalarıyla güç bende oyunu oynayarak yavaş yavaş üstesinden gelmem lazım.

Geçen seans konuştuğumuz, benim için çözülmesi önemli olan; ortamlara girdiğimde: ''burda 4 erkek yok, 3 erkek + 1 eşcinsel erkek ben varım'' diyor oluşum mevzusuna bir mesele daha ekledim.
Bir diğer mesele ise girdiğim ortam karışık olunca, kızlarda olunca şöyle oluyor, Güzel kız var diyelim mesela eroitze edemedim .''Şimdi bu yanımdaki erkek acaba onu  erotize etti mi? Şu an davranırken kıza yavşıyor mu, yavşamıyor mu? napıyor? ya da o erkek de etkileniyor mu?''
İşte orada erotik fantezi kuruyorum,  sadist-mazoşist kimliğim  güçleniyor. Kendimi mazoşist konuma çekiyorum. Öteki erkeğe ise sadist rolünü veriyorum, falan filan. Hetero erkekte insan sevdiği kızı asla erotize etmez. Edenlerse kız sikenler oluyor. Siken adam oro.pu çocuğudur!! diyip kapatmam lazım:D benim tanıdıklarımın da % 80i or.spu çocuğu malesef  ne yapalım? :D Ben or.spu çocuğu olmadıktan sonra en azından yırtarım diye düşünücem. (Bu meseleyi biraz daha konuşsak iyi olur gibi HK ile)

 İşyerime epey yakışıklı erkek bulunan stajyerler geldi. Onlarla konuştum, duygusal bağ kurmaya çalıştım. Malum ödevimiz bu. Sonra  akşamınada Elif ile buluştum. Elif onlar kadar çekici gelmiyordu moralim bozuldu .
Hk'ya ''Size geldiğimde kız arkadaşım Elif olmasaydı ya da önceden terapi görmüş olmasaydım direk size gelseydim hangi aşamada hayatıma kız sokacaktık? diye sordum. ''Pasifilk tamamen bittiğinde fantezilerinde falan filan. hamama gittiğinde etkilenmediğinde.pasif fanteziler kurmadığında'' cevabını aldım. Elif iyi veya kötü yorumunu yapamayız şu aşamada önce pasif fantezilerimi bitirmem lazım o bitmeden bir kadından  hoşlanamam. Erkek kadar bana çekici gelmez. Elifin suçu yok yani pasif fantezilerimi yenmeye odaklanmam lazım.

Özetlersek, paniklemeyeceğim, içimdeki o sadist mazoşist yapı veya sadist yapı beni  çok suçlayabilir, çok kaygılandırabilir s.klememem lazım. Elif bir kenarda durmalı, orada yorum yapmamam lazım. pozitif negatif gelebilir, gidebilir, mukayese yapmayacağım,  Erkekten çok hoşlandığım kadar ondan niye hoşlanmıyorum diye. Pasif fantezi kurduğum için hoşlanamam, hoşlanmayacağım için değil. Pasifi tamamen bitirirsem o  zaman anlayacağım, elifi sevip sevmediğimi. Mukayese ettiğimde zaten kaybediyorum.
Eşcinseller niye kadına yönelemiyor, ''erkeki sevdiğim kadar bunu sevemiyorum. sonra bunun günahına mı gireceğim? gerdek gecesi s.kim kalkacak mı, kalkmayacak mı?'' Bütün negatif fanteziler geliştiriyor, düşünceler geliştiriliyor. Halbuki erkek başka bir şey, kadın başka bir şey. Sevişirsen anal sekse giriyorsun, vajinaya giriyorsun, vajinayla anal seks aynı değil.Mukayese edilecek bir yanı yok.

Terapide son söz olarak HK: ''Yavaş ilerliyorsun, biraz!! dedi. yani iyileştim, iyileşeceğim diyemiyorsam, kaygılarımdan dolayıymış. aşırı  plan yapmam, aşırı mukayese yapmamdan kaynaklıymış. Buna gerek yokmuş.

Beraber çıktık bir yarım saat kadar yürüdük. Bu çıkıştaki yürüyüşlerdeki konuşmalar daha samimi oluyor, terapiden bile daha etkili oluyor bence :D HK bu hayatta neden  dişe dokunur iyilik yapma çabasından,  gayretinden, bunun manevi sebeplerden samimi bir şekilde bahsetti(belki sonraki yazılarda detay veririm:)). Düşünüyorum da belkide kader böyle mükemmel bir insan ile tanışmayı bana nasip etti kim bilir:)...
Sayfa: 1 ... 8 9 [10]