Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10
21
Hayır söylememiştim ama Hk ya gidince eril meselelere ilgim arttı. Artık inşaat, para, araba çok şey konuşabiliyoruz babamla. Anlaştığımız noktalar artınca anlaşamadığımız noktalar daha geri planda kaldı. Bir de kendisinde narsistik yapılanma söz konusu. Ben Hkya gidip daha güçlü bir insan olunca benimle çatışmak yerine daha uzlaşmacı bir yol izlemeyi tercih ediyor artık.
22
Ve ozguveni ilişki yaşayarak veya porno izleyerek başkasının erkeklik organından veya erkeksi vücudundan elde etmeye çalışmak yerine kendi erkekliğimizi inşa etmeliyiz. Hal, hareket, tavır, tarz vs her şeyle.
23
Eziklik duygusu doğuştan gelmez. Başkaları bize ezik hissettirdiği için ezik hissederiz. O yüzden öncelikle ya bize ezik hissettiren insanlardan uzaklaşmamız gerekir veyahut onları alt edip onları bizi ezemeyecekleri hâle getirmemiz gerekir. Bunun dışında başarılı olduğumuz alanlara yönelebiliriz. Sporla fizigimizi düzeltebiliriz. Kendi paranı kazanmak apayrı bir özgüven kazandırıyor. Ayrı eve çıkmak, kendi işini kendin görmek, yemeğini yapmak, çamaşırını yıkamak iyi hissettiriyor. Kendimize has bir giyim tarzımız olursa herkes bize değerli insan muamelesi yapacaktır bu da bizim kendimiz hakkındaki fikirlerimizi etkileyecektir. Bulunduğumuz ortamda varlığımızı hissettirmeliyiz. Dinimizi, ideolojimizi, görüşümüzü vs. savunmaktan çekinmemeliyiz. Kim ne der diye düşünmeden öfkemizi muhakkak ifade etmeliyiz. Haksızlık karşında susmamalı, mücadele etmeliyiz. Bizi seven, bize değerli olduğumuzu hissettiren insanlarla iletişim kurmalıyız. Aklıma gelenler şimdilik bunlar.
24
Tüm sorunun kaynağı olduğu için önce babamı psikiyatriste götürmek için çabaladım olmadı. Sonra babama karşı mücadele edebilmesi için annemi psikologa götürmeye çalıştım kabul etmedi. En sonunda kendim psikologa, HK ya gittim. Ondan sonra ailemin bana karşı tavırları değişti. Aile dinamikleri kuramı olması lazım bir psikoloji kuramına göre aile bir çarklılar sistemi gibidir ve bir bireyinde meydana gelen değişiklik tüm aileyi etkiler, değiştirir. Kimseyi değiştirme gücümüz yok ama kendimizi değiştirme gücümüz var. Ailemiz değişse biz değişecektik ama olmadı. O zaman biz değişeceğiz ve böylece ailemiz değişecek. Çarkı tersinden döndüreceğiz.
25
Heteroya aşık olmak bunalıma sokmuyor çünkü aradığımız şey onda mevcut. Aradığımızi duygusal yolla elde etmekte hiçbir sakınca yok. Escinsele aşık olmak ise bunalıma sokuyor çünkü aradığımız onda da yok. Yok olan varmış gibi davranıyoruz ama bir noktada iş illaki rayından çıkıyor. Hangi oyun sonsuza kadar devam ettirilebilir ki?

Bir de sağlıklı hetero bir insanı sevmek rahatsız etmiyor çünkü bizdeki arızaları onun sağlıklı yapısı dengeleyebiliyor. Bizdeki iniş çıkışları, normal dışılıklari hetero erkek kaldırabiliyor. Eşcinsele aşık olunca büyük sorunlar ortaya çıkıyor çünkü iki taraf da sıkıntılı. İki taraftaki sorunlar birbiriyle etkileşerek bambaşka büyük sorunlara yol çıkıyor. Dikenler birbirine sürtünce iki tarafı da kanatıyor.

Velhasıl heterolarla vakit geçirmeli, onlarla arkadaş olmalıyız. İllaki birine aşık olacaksak yine heteroya aşık olmalıyız. Zaten tüm bunlar başımıza zamanında hemcinslerimizle kaliteli ilişkiler kuramadığımız için gelmedi mi?

5 yaşından 80 yaşına kadar her yaştan erkek grubunu gözlemliyorum. Hepsi birbiriyle iletişim kuruyor. 5 yaşındakileri görünce 5 yaşındaki, 15 yaşındakileri görünce 15 yaşındaki hallerim aklıma geliyor. Hiç böyle arkadaşlıklar kuramadığım için üzülüyorum. Altı aydır otuz senenin ilişki eksikliğini gidermeye çalışıyorum. Çok zorlanıyorum. Her şeyi zamanında yaşamak en güzeliymiş.
26
İslamiyet’in ideal insan portresi eşcinsellerdir fakat bir şartla erkek erkeğe güçlü duygu bağlarını erotize etmeden asla seks ilişkilerine dönüştürmeden sevmeyi sevilmeyi tecrübe ettikleri takdirde aşk karakterine erişmeleri mümkün olacaktır.

Psikolog http://huseyinkacin.com


https://twitter.com/psikologkacin13/status/1773758421470171262
27
Herkes uzun uzun yazılar döktürüyor, benimki kısa ve öz olacak. HK ısrar ettiği için değil, şuan bunu yapmak istediğim için; içimden böyle geldiği için. Zira HK kendisine de olsa bize isyan etme kültürünü öğretti. Ve bu kültür bize delicesine bir özgüven verdi. Hangi psikolog danışanına onun istemediği şeyleri söyler, danışanıyla kavga eder? Hiçbiri demi? Ancak HK'ya olan sinirinden duvarları yumruklamayan bir tek danışanı yoktur diye düşünüyorum. Çünkü ne yapıyorsa bile-isteye yapıyor.

Bazen bizden istediği şeyler çok absürt gelebiliyor. Mesela aşık olduğunuz hemcinsinizle ilişkinizde size rehberlik ediyor ve o hemcinsinizi size resmen bağımlı hale getiriyor. "Noluyor lan?" diyorsunuz. Birde bakmışsınız ki HK size "aşk karakteri"ni aşılamış. Eğer o hemcinsinize eşcinsel olduğunuzu açıklasaydınız muhtemelen birdaha yüzünüze bakmayacaktı, ancak HK taktikleriyle ilerlediğiniz zaman birde bakmışsınız ki Hz. Muhammed misali Hz. Ebubekir'in dizlerinde uyukluyorsunuz. Erkek erkeğe, ancak dost olarak, helalinden.

HK hep Mevlana ve Şems örneğini verirdi, ikisi de yüzyıllardır olması gereken "yüce insan" tipini temsil eder. İkisinin de en öne çıkan özelliği "aşk karakteri"ne sahip olmalarıdır. Zerre kadar cinsellik yok, ancak yaradılanı sevmenin zirvesi.

Son paylaştığı tweet'te İslamiyet'in ideal insan portresinin, cinselliği aşmış eşcinsel erkekler olduğunu yazdı. Dindar, muhafazakar tayfaya söylesen "SAPIK, ZINDIK, SAÇMALIK" diye nitelendirir. Oysa ilahiyatçı ve cemaatçi kimliğime rağmen diyorum ki: "Hadi lan dindarlar, açıklasanıza! Hz. Mevlana sadece sizin değil bütün dünyanın ideal insan kabul ettiği ruh değil midir? Peki Şems'e olan duygusu HEMCİNSE AŞK değil de nedir? Peki cinsellik var mı, yok! O zaman biz eşcinsellerin birbirimize duyduğu aşk da katıksız helal. Hatta sevap!.."

Bize karşı aptal yürüyüşler düzenleyeceğinize, siz de biraz bizi örnek alın da; insan olmayı öğrenin...

- Kerem2
28
-Eşcinsellikten kurtulmak isteyen gariban kardeşlerimiz-

Eşcinsellikten rahatsız olup dönüşmek isteyen kardeşlerimizin sayısı günden güne artıyor. Bu alanda yıllarca psikoloji kaynaklarında dönüşümü destekleyen terapiler neticesinde dönüşen vaka örnekleri mevcut olduğunu görüyoruz. Eşcinsel derneklerinin/lobilerinin kendilerine saygı duyulmasını beklerken, dönüşmek isteyen kardeşlerimize saygı duymamaları ve hatta bir kısım kişilerin dönüşmek isteyen kardeşlerimize hakaret ettikleri de bir gerçek. Konuya bu açıdan yaklaştığımızda eşcinsel derneklerinin/lobilerinin propagandasına kapılıp onlar gibi düşünmediği için bir anda düşman yapılan dönüşmek isteyen kardeşlerimiz bir yandan da konuya profesyonel yaklaşamayan "bizim mahallenin bazı hödük insanları" tarafından dışlanmaktalar.

Bizim mahallenin hödükleri ile eşcinsel lobilerinin/derneklerinin kavgaları bir başka yazının konusu olarak uzunca ele alınmalı iken bu yazının konusu her iki tarafın da örselediği dönüşmek isteyen gariban eşcinseller olacak. Bu garibanların bir kısmı taciz/tecavüz mağduru, bir kısmının çeşitli tramvaları var, bir kısmı ağır bir problem yaşamasa bile hafif psikolojik sarsıntılar geçirmişler; ortak yönleri ise, hissettikleri ve rahatsız oldukları eşcinsel hislerden kurtulmak ve heteroseksüel olarak hayatlarına devam etmek! Bu onların en doğal hakkı! Bu onların sağlık hakkı! Hiçbir psikoloji uzmanı bu çocukları zorla "eşcinselliğe mecbursun, bu doğuştan, eşcinselsin eşcinsel kal" propagandasına alet edemez! Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere yönelik olarak dönüşümü destekleyebilecek uzmanların profesyonel çalışmaları gösteriyor ki "kişi kurtulmak istiyor ise, doğru terapi teknikleri ile dönüşüm mümkün!" Buna ilişkin psikoloji literatüründe vaka örnekleri de mevcut! Dolayısıyla kişinin kurtulmak istediği takdirde karşısına çıkan önce eşcinsel dernekleri/lobileri olurken, ikinci etapta "kişiyi eşcinsel yaşama ikna etmek isteyen" uzmanlar oluyor. Bu iki engeli aşan ve dönüşüm noktasında kararlı olan eşcinsel kardeşlerimiz ise şayet dönüşümü destekleyebilecek bir profesyonele/uzmana ulaşabilirlerse bu şekilde dönüşüm adımları başlamış oluyor. Bununla birlikte kişinin sağlık hakkı kapsamında, rahatsız hissettiği hislerinden kurtulmak istediği takdirde doğru tekniklerle dönüşümün mümkün olduğunu ortaya koyan kitaplar da çokça yayımlanmaya başladı. Konunun ana tablosu çizildikten sonra gelelim kurtulmak isteyen kardeşlerimizin profillerine.

Öncelikle onlar insan!

Onların kaldırabilecekleri yük kapasitesi belirli! Bir insan böyle bir imtihanla uğraşırken, "bizim mahallenin hödükleri" ile eşcinsel lobileri/dernekleri arasında sıkışıp kalmak zorunda değiller! Eşcinsel lobilerini/derneklerini gelin bu çocukları destekleyelim kıvamına getirmemiz mümkün değilken, bizim mahallenin hödüklerine bu çocukların birer insan olduklarını, imtihanlarının ağır olduğunu, bu çocuklara doğru yaklaşım sergilememiz gerektiğini öğretmemiz mümkün! Dolayısıyla öncelikle konuya bizim mahallenin hödüklerini profesyonel yaklaşım eğitimine tabi tutmak gerekliliğini vurgulamakla başlamalı! Böylelikle bizim mahallenin konuya gerçekten hâkim olan az sayıdaki nitelikli insanları da rahatlayacaklar ve hödükleri de nitelikli hâle geldikçe gariban eşcinsel kardeşlerimizde "dönüşüm konusunda nitelikli destek" yoksunluğu çekmemiş olacaklar! Günümüzde çocuklarının "ben bu hislerimden rahatsızım, dönüşmek istiyorum" dediği hâlde çocuklarına çok sert yaklaşan bilinçsiz anne babaların sayısı fazla! Konuyu rahatlıkla ve profesyonelce konuşabilen kişi sayısı da çok az! Önceliğimiz dönüşmek isteyen kardeşlerimize suçluluk duygusu hissettirmemek! Kimseyi günahından ötürü hâkir görmemeliyiz! Bizler şayet Müslüman mahallesinde isek, bu bizim mahallenin mühim bir kuralı da: namuslu, ahlaklı, iyi bir Müslüman olmak! İnsanları hor hâkir görmeye, kalp kırmaya değil; onarıcı, yapıcı, profesyonel olmaya ihtiyacımız var! Dönüşmek isteyen genç kardeşlerimizin "destek yoksunluğu" sorununu acilen çözmeliyiz! Bu kardeşlerimizin ifşa olma korkusu, gelecek kaygısı, dönüşümü destekleyebilecek psikoloji uzmanlarına ulaşmaları da Devlet tarafından güvence altına alınmalı! Dönüşümü destekleyebilecek profesyoneller yetiştirilmeli! Bu konuda Devlete düşen görevler de bir başka yazıda genişçe ele alınmak üzere şimdilik bu kadarla yetinelim!

Ezcümle dönüşümü isteyen kardeşlerimize canımızla, malımızla, kalemimizle destek olmak boynumuzun borcu! Bu kardeşlerimizi desteklediğimiz müddetçe hayal bile edemeyeceğimiz güzelliklerle karşılacağız inşâallah! Kimin elinden ne geliyorsa, bir güzel adım atmalı! Bizim mahalleyi, "para, şöhret, makam, mevki, şehvet, şöhret sevdaları" kapsamında yanlış işler yapmak ile değil; iyi bir Müslüman olarak temsil etmeliyiz!

Psikoloji kaidelerine uygun, profesyonel yaklaşımları geliştirmek, kalpler kazanmak, gönüllere girmek zorundayız! Eşcinsel hislerinden kurtulmak isteyen  ve bu noktada samimi çaba veren kardeşlerimiz ibne değildir; ancak Müslüman gibi görünüp para/makam/mevki/şehvet/şöhret peşinde kul hakkı yeme gibi türlü namussuzlukları yapan kişiye belki ibne denilenilir! Mahalleliye duyurulur!


https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2105.0 okumak için linki tıklayınız
29
Bizim kurumdaki evlenememislerde o kendini kaybetme yok mesela. Gözlemci gibiler adeta. Oyunu oynamıyorlar sanki, sadece izliyorlar. Oyuncu değil izleyiciler. İşte o izleyicilikten oyunculuğa geçince çok şey değişiyor gibime geliyor. Sahne benim sahnem, ışıklar beni gösteriyor, oyuncu benim demek çok önemli. Yoksa kendini soyutlayınca olmuyor. İzleyicilik gerekli ama yeterli değil. İstediğimiz kadar matkap kullananları izleyelim, kendimiz kullanmadıkça öğrenemeyiz.
30
Çalıştığım kurumda kadınlar bitmez tükenmez bir iletişim halindedir. Çaylar içerler, kahveler içerler, evlilik konuşurlar, doğum konuşurlar, konuşurlar da konuşurlar... Kadınların birbirine olan ihtiyacı erkeklerin birbirine olan ihtiyacından daha fazla sanki. Hele bir de ölüm, evlilik, doğum gibi büyük bir olay yaşanmayagörsün... Hepsi toplanır, büyük bir toplantı yaparlar ve saatlerce konuşurlar. Çalıştığım odada bugün biri kırk, biri otuz beş, biri yirmi beş yaşında olmak üzere üç kadın konuşuyordu. Konu daha çok evlilik gibiydi ve bekar olan yirmi beş yaşındakini ilgilendiren pek bir şey yoktu ama o kız konuşulanları hipnotize olmuş gibi dinliyordu adeta o büyük kadınlardan kadınlık öğreniyordu. Orada eşcinsel bir kadın olsaydı direk kendini soyutlar, hiçbir konuşmaya katılmazdı herhalde. Bir de kurumda iki tane evlenmemiş bayan var. Nedense onların kadınlığı eksik geliyor bana, diğer kadınlarla çok yüzeysel iletişim kuruyorlar, derine inmiyorlar, diğer kadınlarla konuşurken kendilerini kaybetmiyorlar. Kadınlıkları eksik kalmış da ondan evlenememişler gibime geliyor. Diğer kadınlara nazaran çok daha cansız ve donuklar. Kendi cinsiyetinin cinsiyet rollerini benimseyememis insanlar ister eşcinsel olsun, ister düzcinsel daha donuk ve yavan oluyor.

Kendi hikayemden de bahsedeyim. Annesinin başörtüsünü takan, eteğini giyen bir erkek çocuğuydum ben. Ama sonra taşraya taşındık daha eril bir ortam vardı orada. Sonra sekiz yıl erkek yurdunda kaldım. Hemcinslerime karşı ne kadar duvar orsem de bana bir şeyler geçmiş olmalı ki bekleme odasındayken diğer danışanlar hal ve hareketlerimlerimin erkeksi olduğunu söylüyorlardı. Şu an hemen hemen tüm erkek konularını konuşabilirim. Para, araba, tamirat, din, siyaset... Halen zorlandığım oluyor ama zorlukların üzerine gitmemiz gerekiyor.

Velhasıl hocam erkeklik erkeklerden, kadınlık kadınlardan öğreniliyor. Kadın gibi olmak istiyorsan zorlansan da canın yansa da saatlerce, günlerce, yıllarca kadın ortamlarında bulunman lazım, büyük bir sabır göstererek... Başka bir çözümü yok gibime geliyor.
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10