Gönderen Konu: erkek çocuğun tacize uğraması Psikolog Hüseyin KAÇIN 0 555 326 22 91  (Okunma sayısı 60842 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
erkek çocuğun tacize uğraması

1.allah hiçbir çocuğun başına vermesin. buradan ailelere sesleniyorum. bilmiyorum ki; küçük yaşta başıma gelen bu elem verici hadiseyi ne kadar metanetli bir şekilde sonuna kadar anlatacağım ama sizlerle paylaşmak istiyorum. utanmadan kaleme almak istiyorum. ne için? belki bunu okuyan birkaç anne ve baba vardır da, ya anne ve baba olmaya aday vardır, bu sayede çocuğuna nasıl davranıp davranmaması gerektiğini anlar ve çevrede ne tip anne ve babalar varmış idrakine varır çocuğunun arkadaş seçiminde dikkatli olur.

tanım: bir çocuğun yaşayabileceği en kötü şey.
 (dengesiz kuzen larry, 19.10.2010 22:09)
   




2.6 yaşındaydım. annemgil beni ilkokula erken yazdırmışlardı. o zamanlar, siyah önlük giyer, beyaz yaka takardık. bahçedeki okul kantininden sıkış tepiş kalabalığın arasında simit ve gazoz almak en büyük keyfimizdi, bir de kantin sırasında demirlere tutunup takla atmak. parayla satın alınamayacak şeylerdi bunlar.

bir insanın şerefi, onuru, haysiyeti, namusu ve masumiyeti de böyle. allah senin cezanı versin zekâi amca. daha çocuktuk. kafamız kötü şeye basmazdı. fırat'ın dediği gibi g.t s.ç b.k idi tek bildiğimiz kötü kelimeler. amcaların ç.k.nden habersizdim o yaşta, nerden bilebilirdim, aklım ermiyordi ki daha... allah belasını versin diyorum şimdi, bela ile anıyorum onu. çoktan geberip gitmiş olan zekai amcayı. zekai amca, yan komşumuz aynı zamanda sıra arkadaşım şehmuzun babasıydı. böyle başlamıştı talihimin üzücü kara lekesi.
 (dengesiz kuzen larry, 19.10.2010 22:36 ~ 22:38)
   

3.çocuklarda ileri derecede psikolojik sorunlara yol açıp ergenlik döneminde eşcinsel olmasına neden olabilecek durumdur.
 (chtlqyvz, 19.10.2010 23:00)
   
4.akla mantığa insanlığa sığmayan durum...
 (welatperest, 19.10.2010 23:01)
   
5.çok acı olan durumdur.
bunun dışında tacizin erkeği kızı da yoktur aslında. hepsi kötü, hepsi iğrenç.
 (anise, 19.10.2010 23:02)
   

6.aileme yıllar sonra anlatabilmiştim durumu. nice intihar girişimim olmuştu nedensiz yere. ilk bileklerimi kestiğimde ortaokuldaydım. zar zor acile yetiştirmişlerdi beni. geceleri yatağıma yatamaz olmuştum. her gece altıma kaçırıyordum. gözlerimi kapadığımda kabus gibi o gece yaşadıklarım aklıma geliyordu.

şimdi ben de her sağlıklı birey gibi kızlarla ilişki kuruyorum. cinsel tercihlerimde bir değişme olmadı ama yoğun ilaç ve terapi desteği aldım. hala ilaç kullanmaya devam ediyorum. bir kız arkadaşım var nişanlıyız. ona bu durumu anlattım. sağ olsun olgunlukla karşıladı. hiç yaramı kaşımadı bu yönde. hiçbir şey olmamış gibi ilişkimize devam ediyoruz.

evet dediğim gibi 6 yaşındaydım. cuma günü okul son günü, şehmuzla ben her zamanki gibi zili duyar duymaz çantalarımızı hızla hazırlamaya başladık. planımız annemden izin koparabilirsem onun evinde kalmaktı. babası zekai ona o zamanın en güzel aletini yani bilgisayarı commodere 64'ü almıştı. şehmuz'un en samimi arkadaşı olduğum için beni evlerine yatıya davet etmişti...
 (dengesiz kuzen larry, 19.10.2010 23:13 ~ 23:16)
   

7.devrin değiştiğine işarettir.
 (dedimnededindedinededi, 19.10.2010 23:17)
   
8.kız çocuğuna tacizinde kimi kesimlerce eksik etek işte yargısını değiştiren değişimdir. elbette ki hak edilen değildir.
 (zikkiminkoku, 19.10.2010 23:19)
   
9.aslında sanıldığının aksine türkiye'de kızlara oranla daha çok rastlanılan bir durumdur. toplumda, erkek çocuklarına nazaran kızlara daha fazla ihtiyat gösterilir ve daha fazla korumacı davranılır. erkek çocuklarının ise genelde başına böyle talihsiz olayların gelmeyeceği düşünülür ve kendi başına bırakılır. yapılan en büyük hata da budur zaten. ailesi tarafından bir kız çocuğu gibi muamele görmediğini bilen böyle sapık insanlar da kızlara yönelip başına dert almaktansa erkeklere yönelir.

bir erkek de böyle iğrenç bir durumla karşılaşınca çoğunlukla bunu ailesiyle veya bir başka yakınıyla paylaşıp yardım istemekten çekinir. toplumdan dışlanacağını, kendisinin suçlanacağını ve eşcinsel olarak görüleceğini düşünür. bu da çocukların yaptığı en büyük hatadır, zira böyle bir olaydan sonra psikolojik yardım almayan erkek çocuklar psikolojik travmalar geçirir ve ileride pek çok ruhsal bozukluklar yaşayacağı gibi farklı cinsel duygulara eğilimi de artabilir.
 (bad influence, 19.10.2010 23:30 ~ 23:31)
   

10.yazacağımı yazamadım. başlığa bakıp tıkanıyorum. böyle yaratıkların öldürülmesi gerekiyor bence. açık ve net. telafisi olan birşey değil çünkü,hem suçlu hem kurban için.
 (portakaldavitaminbeyin, 19.10.2010 23:34)
   
11.(bkz: uçurtma avcısı) çok üzüldüm okurken be.
 (pmkhlv, 19.10.2010 23:37)
   

12.büyüyünce travesti olur genelde. eşcinsellik hastalığı bulaşmıştır. uzak durmak lazım.
 (doc dr c sinan sagiroglu, 19.10.2010 23:40)
   
13.arkadaşlar sandığım gibi kaleme almak kolay değilmiş bu durumu. beni bağışlayın elim gitmiyor yazmaya. bir iki göz yaşı yanaklarımdan süzüldü yine ama acıdan değil sevgiden, ileri de olur ya doğacak oğlum aklıma geliyor hep. allah bilir belki kız olur belki oğlan cinsiyeti önemli değil. kaderi güzel olsun yeter ki... tekrar rahatsız ettiğim için özür diliyorum sizlerden. psikolojik bir takım sıkıntılarım yok değil dersem doğru olmaz. intihar etmeyi aklından geçiren bir insandan ne beklenebilir ki. allah affetsin beni. kişilik çatışmalarım var doğrudur. keşke bu yaşadıklarım doğru olmasaydı, birer yalandan ibaret olsaydı. ama elden ne gelirr artık. mutlu bir yuva kurmayı allah nasip eder bana. siz de ailenize olacak çocuklarınıza, çevrenize sahip çıkın lütfen. hoşçakalın.
 (dengesiz kuzen larry, 19.10.2010 23:44 ~ 23:45)
   
14.küçükken bizim apartmanın damına çıkmıştık komşu kızıyla son merdivene yaklaşırken damdan gelen sesleri farkettik merdivenin şişlerinden herşey görünüyordu abi dediğim üç kişi son katta oturan komşumuzun 6 yaşındaki çocuğuna tecavüz ediyorlardı.
gördüğüm ve kavradığım anda yüreğim ağzıma geldi ve o merdivenleri nasıl indiğimi hatırlayamıyorum bile bir kaç hafta etkisinde kalmıştım.
o kücük çocuğu gördükçe ağlayasım o şerefsizleri görünce de hep midem bulanırdı.
 (youre still the one, 19.10.2010 23:46)
   
15.   yetimhane de büyüyene kadar pek çok defa başka çocuklara yapıldığını gördüm.

http://www.uludagsozluk.com/k/erkek-%C3%A7ocu%C4%9Fun-tacize-u%C4%9Framas%C4%B1/
« Son Düzenleme: 23 Mayıs 2012, 10:05:55 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #1 : 15 Aralık 2010, 07:06:31 ös »
Çocuğun tacize uğradığı nerden belli olur ?

 
Bir çocuğunuz olduğunu düşünün... 9 ay boyunca onun gelmesini heyecanla bekliyorsunuz. İlk kelimesini duymak için ya da ilk adımlarını görebilmek için büyük bir merakla bekliyorsunuz. Her anlamda korumaya çalışıyorsunuz, yediğini, içtiğini eksik etmiyor; bütün ihtiyaçlarınızı karşılıyorsunuz.. Ağlamasına izin vermiyor, hep gülümsemesini istiyorsunuz. Hasta olduğunda içiniz sıkılıyor, düştüğünde sizin de canınız yanıyor... Sürekli yanındasınız, işteyken aklınız hep onda. Ve okula gitme zamanı başlıyor. "Çocuğum büyüyor artık" derken bütün herşey birden gölgeleniveriyor... Sebebi cinsel taciz... Peki çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Bize ne gibi görevler düşüyor? En azından kendi açımızdan neler yapmamız gerekiyor?

HABERTURK.COM

Son günlerde okullarda meydana gelen 8 yaşındaki 2 öğrencinin bir üst
sınıftaki 3 öğrencinin tecavüzüne uğradığı ve yine 7. sınıftaki bir erkek öğrencinin 4. sınıftaki bir kız öğrenciyi tehditle oral sekse zorladığı haberlerinin basında yer alması, okullardaki cinsel taciz olaylarındaki artışı gündeme getirdi.

Cinsel taciz vakalarının büyük bir artış içine girdiğine dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, "Ülkemizde cinsellik hala ayıp, yasak veya günah sayılıyor. Ailede ve okulda cinselliğe kesinlikle değinilmiyor. Bu nedenle cinsel eğitim olmadığında da bu tarz üzücü olayların ortaya çıkması kaçınılmazdır." dedi.

MEDYA ETKİLİYOR MU?

Psikologlar, cinsel tacizde sadece medyayı sorumlu tutmanın haksızlık olduğunu kaydetti. "Ancak medyanın da payı elbette var. Özellikle televizyonlardaki şiddet ve cinsellik içerikli dizi ve yapımların artması gençler açısından son derece sakıncalı. Gençler dizilerde gördükleri yanlış modeller ile özdeşim kurarak bu tür kontrolsüz davranışlara yönelebiliyorlar" şeklinde konuştu.

Cinselliğin ayıp, günah ve tabu sayıldığı ülkemizde medyanın bunun tam tersi bir tavır sergilediğini söyleyen Psikologlar "Medya yediden yetmişe herkesi etkileyen çok önemli bir güçtür ve özellikle cinsellik konusunda topluma doğru mesajların iletilmesi çok önemlidir. Çocuklara doğru bir şekilde model olunmalı ve medya çocukların ruh sağlıklarını olumsuz etkileyen yayınlardan kaçınmalıdır. Çocuklara yönelik cinsel bilgilendirme ülkemizde sürekli ihmal edilen bir konudur. Ailede ve okullarda çocukların gelişimine uygun cinsel bilgilendirme eksikliği kitlesel iletişim araçlarının doğru model olmayışıyla bir araya geldiğinde bu tür olayların gerçekleşmesi şaşırtıcı gözükmemektedir.'' diye ekledi.

DOYUMSUZLUK BU HALE GETİRİYOR

Psikologlar toplum olarak çok fazla haz arayan ve kendisini kısıtlamak istemeyen bir gruba dönüştüğümüzü söylerken, öfke ve cinsellik gibi en ilkel dürtülerin kontrol edilemediğini dile getirdi. Yeşilyurt, "etişkinlerde de şiddet ve cinsel kontrolsüzlük arttığı için çocuklarda da bu durumun yansımasını görüyoruz. Yani bir anlamda yetişkin yaşamındaki değişimin bir yansımasını gördüğümüzü söyleyebiliriz" derken, şöyle devam etti: "Toplumsal değişimin çok hızlı olması, çözülmelerin yaşanması, aile kurumunun işlevlerini yerine getirememesi, değerlerin hızla erozyona uğraması da diğer cinsel tacize yönelim nedenlerinden bazıları olarak sayılabilir"

TACİZE UĞRAYAN ÇOCUK NASIL BELLİ OLUR?

Psikologlar, cinsel tacize uğramış çocuklarda anksiyete ve depresyon belirtilerinin görülebildiğini belirtirken şöyle konuştu: "Korku, bedensel yakınmalar, uyku sorunları ve kabuslar tarzında sorunlar da yaşanabilir. Davranım bozuklukları tarzında da kendisini gösterebilir."

AİLELER NE YAPABİLİR?

Ailelerin çocukları ile iyi bir iletişim kurmasının şart olduğuna dikkat çekerken, " Çocuğun anlatması için cesaretlendirmelidirler. Bu durumdan çocuğun sorumlu olmadığı vurgulanmalıdır. Çocuklar genellikle başkalarına anlatma konusunda çekimser kalırlar. Çünkü anlattıklarında suçlanmaktan korkarlar. Aile içerisinde paylaşılarak ortak çözümler üretilmelidir. Çocuk böylece rahatlayabilir. Ardından mutlaka psikolojik destek alınması faydalı olacaktır" dedi.

TACİZ EDEN DE PSİKOLOJİK DESTEK ALMALI

Cinsel tacizin ciddi bir suç olduğunu ve hem gerçekleştirenin hem de mağdur olanın ilköğretim çağındaki çocuklar olmasının vahim bir durum olduğunu ifade eden Psikologlar; "Bu tür olaylar görmezden gelinmemeli ve yok sayılmamalıdır. Öncelikle aile, okul yöneticileri ve rehber öğretmenlerin bir araya gelerek bu durumu değerlendirmesi gerekir. Neden bu tarz olayların ortaya çıktığı, hem aile hem eğitim hem de toplum boyutunda ele alınmalıdır ve önlenmesi konusunda çalışılmalıdır. Ayrıca hem taciz eden hem de mağdur olan çocuklar mutlaka psikolog desteği görmelidir.'' dedi.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #2 : 15 Aralık 2010, 07:10:46 ös »
Gençlerin, erkek ve kız çocuklarının
cinsel tacize uğramalarını  engellemek
için kısa bilgilendirme...

Birsen Yılmazkaya,
Sait Topoğlu, Zülay Arıkan

Çocuklara farklı olanaklar tanıyabilsek de kız
ve oğlan çocuklarını cinsel tacizden koruma
sorumluluğu bize, yani yetişkinlere aittir. Cinsel
taciz ve cinsel tacizin nasıl önlenebildiğine dair
bilgi vermek bu konunun aciliyetidir.
Kız ve erkek çocuklarına olan cinsel tacizin
% 90 ından fazlası aile ve tanıdık çevre
içerisinde, çoğunlukla erkek failler tarafından
yapılmaktadır ve daima  bu olay kendi içerisinde
gizli tutulmaktadır.

Bir tanıdığın güvenilir veya sevilen bir yetişkinin
kendi gücünü cinsel arzularını tatmin etmek
için kullanması gerçeği bu olaya maruz kalan
çocukları büyük bir duygu karmaşasına
sürükler. İnsanlardan gelen sömürünün bu
tarzına karşı hiç bir reçete yoktur. Yani buna
tek çözüm çaresi, çocuklarımızı bu konuda 
bilgilendirmektir.

Ama; kız ve erkek çocuklarını bu konuda
desteklemek icin duygu ve hislerini güçlendirici,
destekleyici pek çok olanak vardır.
Bu tür olayları engellemenin yolu, çocuklara
yasaklama, tehdit ve diretmelerle değil; güvenli
bir ortam yaratıp, onlara saygı ve açıklıkla
yaklaşmaktır. Kendini koruyabilen, güçlü,bilinçli,
aydınlatılmış çocuklar daha az sıklıkla cinsel
tacizle karşılaşırlar, hatta yardım talebinde
bulunabilirler.

Çocuğun kendi duygularının adlandırılmasında
algılamasında yetişkin olarak (kadın,erkek)
kendine örnek aldıgı kişi ile ilgili tartışması (ona
birçok tecrübe sağlamasının yanında) onun
cinsel tacize uğramasına engel olacak önemli
faktörlerden biridir.

Kız ve erkek çocuklarının cinsel tacizini
önlemenin önemli noktaları
Hislerimizdeki güven duygusu, çevremizdeki
insanlarla ilişkilerimizde karar verici kendini
koruma mekanizmasıdır. Yetişkin olmak demek
kendi duygularına üstün gelmek, demek
değildir, bilakis bilinçli olmak ve bütün farklı
ve de karışık, birbirini tutmayan duyguları
birbirinden ayırmaktır. Amaç kendi duygularını
ve diğer insanların duygularını tanıma ve saygı
göstermektir.

Kız ve erkek çocuklarının kendi vücutları
üzerinde karar vermeye ve belirleyici olmaya
hakları vardır; yani kimin, ne zaman, nasıl
ve nerede onlara dokunabileceğine ancak
kendileri izin verebilir. Çocuklarla ilişkilerimizde
onlarında kendilerini rahat edebilecekleri bir
atmosfer yaratılmalı ki vücutlarının yegane ve
korumaya değer olduğunu ve böylesine değerli
bir hazineye sahip olduklarını onlara anlatmak
gerekir. Kız ve erkek çocuklarının şefkate
ihtiyaçları vardır. Ama bugün onların izinleri
olmadan dokunuluyor. Böyle istenilmeyen
dokunuşları azaltma sorumluluğu biz
yetişkinlere aittir.

Kız ve erkek çocuklarının vücutlarını ve
cinselliklerini pozitif, güzel ve şefkatlı, sevgi dolu
yaşayabilmeleri için uygun yaş formlarindaki
kapsamlı cinsel eğitim önemlidir. Çocukların
cinsellikleri ile ilgili sormaya utandıkları gerek
vücutları gerekse cinsellikleri ile ilgili sorularına
karşılık, tepki ile yaklaşılmamalı tam tersi
gereken cevaplar verilmeli ve bu konuda
aydınlatılmalıdırlar.

Birçok farklı; çocukların çok iyi ayırtedebildikleri,
hoşa giden gitmeyen komik duygular yaratan
dokunuşlar vardır.
Çocukların algılamalarında özellikle onları
karmaşaya sürükleyen “tuhaf” dokunmaları,
farketmelerinin güçlendirilmesi çok önemlidir.
Saklaması eğlenceli olan sırlar olduğu gibi, kişiyi
rahatsız eden, korku veren, tuhaf ve sıkıntılı
sırlarda vardır. Korku ve tehditle bağlantılı olan
bu tür sırların, saklanmaması gerektiği, bunların
anlatılmasının bir dedikodu veya ispiyonculuk
olmadığı çocuklara açıklanmalıdır.

Her insanın sınırlarını belirlemeye, hayır
demeye, bu hususta diğer insanlar tarafından,
bu şekilde kabul edilmeye hakkı vardır.
Çocuklara model olma özelliği taşıyan
yetişkinlerin kendi sınırlarını sözlü ve davranış
biçimi olarak ortaya koyabilmeleri ve gereken
durumlarda açıklama getirmeleri önemlidir.
Böylece erkek ve kız çocukları kendilerine
model almış oldukları kişiden hayır demeyi ve
sözlerinin ciddiye alınmasını öğrenirler.
Yardım ve destek almak, istemek çaresizliğin ve
güçsüzlüğün işareti demek değildir! Tam tersidir.
Bu konuda yardım ve destek almak ve kimden
bunların alınacağını bilmek kız ve erkek
çocukları için çok önemli bir bilgilendirme
ve tecrübedir. Artı çok önemli bir cesaret
göstergesidir.

Bu arada çocuğa inanılmamasından dolayı,
çocuğun kendisine güvenilir yeni bir yetişkin
kişi aramasına karşı çıkılmamalı, bu konuda
tahammüllü olarak bu kişi ile (yani çocuğun
güvendiği yeni kişi) kontak kurulmalı, tecrübe
alış verişinde bulunulmalıdır.

Yalnızca yetişkinler kavga ettiklerinde veya
haksız yere reaksiyon gösterdiklerinde değil;
çocuklar, zihinleri meşgul eden komik, gizli,
rahatsız edici şeylerde de kendilerini suçlu
hissederler.

Eğer çocukların istemedikleri gibi, birisi hoş
olmayan bir atmosfer yaratır veya dokunursa
veya konuşursa bunun o çocuğun suçu
olmadığını anlatmak ve bu yükü onların
üzerinden almak, yetişkin olarak bizim
sorumluluğumuzdadır.

Erkek çocuklarında olduğu gibi, kız
çocuklarınında fiziksel ve duygusal davranış
alanlarını genişletmeyi mümkün kılacak
fırsatların yaratılması veya en azından bunun
denenmesi; onlara örnek pozisiyonda olan
yetişkinlerin bir görevidir; kısacası erkek
çocuklarına tanınan hoşgörü ve müsamaha aynı
şekilde kız çocuklarına da tanınmalıdır.

Sözümona normal davranış tarzları adı verilen
davranışlar altında sıkıntı çeken ve buna
karşı kendini savunan kız çocukları, erkek
çocukları gibi ciddiye alınmalı. Aynı yaştaki
erkek çocukları tarafından itilen cinselleştirilen
ve hakarete uğrayan kız çocuklarının, erkek
grubları içerisinde de Rambo olmak istemeyen
ve alay edilen erkek çocuklarının bizim
yardımımıza ihtiyaçları vardır. Hali hazırdaki
normlarda haksız davranışlarda kendi yolunu
bulmak için cesaret ve güce ihtiyaç vardır.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #3 : 15 Aralık 2010, 07:17:15 ös »
CİNSEL TACİZE UĞRAMIŞ ÇOCUKLAR

CİNSEL TACİZE UĞRAYAN ÇOCUKLAR

Onların cinsel tacize uğradıkları alınlarında yazmaz. Çünkü onlara cinsel taciz alenen değil kömürlüklerde, karanlık odalarda, perdeleri sıkı sıkıya kapalı kapılarına çifte kilit vurulmuş yatak odalarında yapılır.

Onlar belki de cinsel tacize hiç uğradıklarını bilmeden büyürler. Bazen bu taciz aileden sapkın ruhlu birinden de gelebilir. O yüzden bunu normal sanabilirler. Fark ettiklerinde ise iş işten çoktan geçmiştir. Zira ruhlarında açılan yaranın artık onarılması çoğu zaman mümkün olamayabilir.

Bazen otoban kenarında müşteri bekleyen homoseksüel erketen dönme kadınlar görürsünüz. Onlardan ziyade, onlara müşteri çıkan çoğu camları siyah arabalar görürsünüz. İşte o arabadakilerin çoğu cinsel tacize uğramış erkeklerdir. Bazen da evlenme yaşını geçmiş müzmin bekâr erkekler görürsünüz. Muhakkak ki onlarında bir kısmı çocukluğunda cinsel tacize uğramış erkek çocuklardır. Kız çocuklarında durumu farklı değildir. Üstelik onlar erkek çocuklara göre daha şansızdır. Zira cinsel tacize daha müsait bir cinsel kimliğe maruzdurlar erkek çocuklara göre.

Cinsel tacize uğrayan çocuk bundan nasıl etkilenir?

“Hiçbir yaştaki çocuk cinsel uyarımla baş etmeye hazırlıklı değildir. Cinsel aktivitenin yanlışlığını bilemeyecek iki-üç yaşındaki çocuklarda bile aşırı uyarılma ile baş edememenin yarattığı sorunlar gelişecektir.”

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Ayten Erdoğan cinsel tacize uğrayan çocukların bundan nasıl etkileneceği, ailelerin cinsel tacizi önlemek ve cinsel tacize uğramış çocuklarına yardımcı olmak için neler yapmaları gerektiği konusunda bilgileri şöyle özetliyor.

Çocukların olan biteni söylemekten korkmaları ve yaşananları hukuksal olarak ortaya koymanın güçlüğü nedeniyle çocuk tacizlerinin sayısının resmi kayıtlara yansıyandan çok daha fazla olduğunu belirten Dr. Erdoğan, cinsel tacizin yol açacağı uzun vadeli duygusal ve psikolojik hasarın çocuk açısından yıkıcı olabileceğini vurguluyor.

Cinsel taciz nedir?

Çocukların cinsel tacize uğraması diğer pek çok toplumda olduğu gibi ülkemizin de yaygın olarak görülen acı bir gerçeğidir.

Çocuğa yönelik cinsel taciz, bir yetişkin ya da yaşça daha büyük bir çocuğun çocukla yaptığı her türlü cinsel aktivitedir. Bu aktivite çocuğun cinsel organlarını okşamayı; çocuğa diğer kişinin cinsel organlarını okşattırmayı; ağız yoluyla cinsel organa dokundurmayı içerebileceği gibi çocuğun vajina ya da anüsüne cinsel organ ya da başka şeylerin sokulmasını içerebilir.

Cinsel tacizin diğer formlarının saptanması ise güç olabilir. Bir yetişkinin cinsel organını çocuğa göstermesi, çocuğa pornografik ya da açık saçık materyallerin gösterilmesi veya çocuğun pronografik materyal üretmek amacıyla model olarak kullanılmasını bunlar arasında sayabiliriz.

Kimler çocuğa cinsel tacizde bulunur?

Çocuğa yönelik taciz ebeveyn, üvey ebeveyn, kardeş ya da başka bir akraba gibi aile içindeki kişilerden veya komşu, arkadaş, bakıcı, öğretmen ya da yabancılar gibi ev dışındaki kişilerden gelebilir.
Buna karşın, tacizlerin genellikle çocuğun tanıdığı ve çocuk üzerinde otorite kullanabilecek kişilerden kaynaklandığı görülmektedir. Tacizciler çocuğu cinsel ilişkiye girmek ya da cinsel aktivitelerde bulunmak için ikna edebilir, rüşvet verebilir, kandırabilir ya da zorlayabilir. Her durumda cinsel tacizi yaşayan çocukta çeşitli stres verici duygular, düşünceler ve davranışların gelişebilir.

Hangi yaştaki çocuklar cinsel tacizden daha fazla etkilenir?

Hiç bir çocuk cinsel uyarımla baş etmeye hazırlıklı değildir. Öyle ki, cinsel aktivitenin yanlışlığını bilemeyecek iki-üç yaşındaki çocuklarda bile aşırı uyarılma ile baş edememenin yarattığı sorunlar gelişebilir.

Tacizcinin aileden biri olması çocuğu çok daha yıkıcı biçimde etkiler. Beş yaş ve daha büyük olup, tacizciyi tanıyan ve ona karşı sevgi besleyen bir çocuk, bu kişiye yönelik şefkat veya sadakat duyguları ile onunla yaşadığı cinsel aktivitelerin aşırı derecede yanlış olması duygusu arasında sıkışıp kalabilir. Çocuk cinsel tacizden uzaklaşmaya çalıştığında tacizci çocuğu şiddet uygulamak ya da artık sevmemekle tehdit edebilir. Cinsel tacizin aile içerisinde meydana gelmesi durumunda çocukta öfke, diğer aile bireylerine karşı kıskançlık ya da utanma duyguları gelişebilir veya sırrı açıklaması halinde ailenin dağılmasından korkabilir.

Çocukların taciz karşısındaki tepkisi farklılık gösterebilir. Özellikle de tacizi açıkladığında gördüğü yaklaşım çocuğun tacizi ve kendisinin bu olaydaki rolünü algılama biçimini önemli ölçüde etkiler. Kendisine inanan ve destek veren bir aile ortamının olması çocuğun travma ile baş etme ve travmanın etkilerini azaltma kabiliyetini artırır.

Cinsel taciz çocuğun ruh sağlığını nasıl etkiler?

Süreğen bir cinsel tacizin kurbanı olan çocukta düşük özsaygı, değersizlik duygusu ve cinselliğe yönelik anormal veya bozulmuş bir bakış gelişebilir. Çocuk içine kapanabilir ve yetişkinlere güvenini kaybedebilir ve intihara eğilim gösterebilir.

Cinsel tacize uğrayan çocukların bazıları başkaları ile cinsellik harici konularda bağlantı kurmakta zorlanabilirken, bazıları da yetişkin olduklarında cinsel tacizde bulunmaya veya fahişeliğe yönelebilir ya da daha başka ciddi sorunlar geliştirebilir.

Tacizin aile içinden biri tarafından yapılması; tekrarlayan nitelik arz etmesi; şiddet ve zor kullanılması veya şiddet ve zor kullanma tehdidinin olması ruhsal sorunların ağırlığını artıran unsurlardan bazılarıdır.

Hangi çocuklar risk altındadır?

Çocuğa yönelik cinsel taciz her türlü sosyoekonomik ve sosyokültürel sınıfta görülebilmekle birlikte, vakalar ve çalışmalar bazı durumların cinsel taciz riskini artırdığını göstermiştir. Fiziksel ve zeka engelli çocukların cinsel tacizlere daha açık olduğu bilinmektedir. Bunun yanında başkalarından izole edilmiş, soyutlanmış çocukların tacize uğrama olasılığı da daha yüksektir. Arkadaşları, kardeşleri veya ailedeki yetişkinler ile iletişim şansı zayıf olan çocuklar daha yüksek taciz riski altındadır. Bazı hallerde tacizci çocuğun bu yalnızlığından yararlanırken, bazı hallerde de taciz eden çocuğu kendisini diğer kişilerden soyutlamaya zorlayabilir, teşvik edebilir, yöneltebilir.

Çocuklar cinsel tacize uğradıklarını söylerler mi?

Öncelikle çocukların cinsel tacizi sözlü olarak ifade etmelerinin çok güç olduğu bilinmelidir. Bunun nedenlerinden biri çocukların dünyasında pek çok şeyi yetişkinlerin kontrol etmesi ve çocuğun yetişkinlerin her şeyi bildiğini düşünmesidir. Özellikle de tacizi uygulayan kişinin çocuğu tehdit etmesi veya bu kişinin çocuğun tanıdığı biri olması durumunda çocuk bu kişinin otoritesini sorgulamayı aklına getirmeyebilir.

Öte yandan çocuklar neredeyse her durumda uğradıkları tacizi anlatmayı ve bunun sona ermesini isterler. Ancak kendilerine inanılmayacağından veya korunmayacaklarından korkar ya da anlatmaları durumunda bunun sonuçlarının neler olacağını bilememekten dolayı kaygı duyabilirler. Bu nedenle çocuğun cinsel tacize uğradığını söylemesi tacizin başlamasından sonra bir yıl ya da daha fazla bir süreyi alabilir. Özellikle tacizcinin aile içinden biri olması durumunda çocuk bunu hiçbir zaman açığa vurmayabilir ya da ancak yetişkin olduktan sonra açığa vurabilir. Aynı kişinin mağduru olan başka birinin konuşması veya taciz olasılığı hakkında dolaysız sorular yöneltilmesi konuşmalarını kolaylaştırabilir.

Şu unutulmamalıdır: Çocukların yalan yere taciz iddiasında bulunması veya bir yetişkinin bazı davranışlarını yanlış anlamak suretiyle taciz olarak değerlendirmeleri çok çok nadir görülen bir durumdur. Çocukların yalan yere taciz iddiasında bulunduğu son derece nadir vakalarda da bunu bir yetişkinin yönlendirmesi ile yaptıkları görülmüştür.

Tam tersi, olan bir tacizi saklamak ya da daha önce dile getirdiği bir taciz durumunu sonradan inkâr etmek, olmayan bir tacizin olduğunu iddia etmekten çok çok daha sık görülen bir durumdur.

Çocuk tacizcileri çocuğu olan biteni söylememesi konusunda aşırı derecede korkutabilir ve böyle bir durumda çocuk sadece kendisini güvende hissetmesi için özel çaba gösterilmesi (aile desteği, profesyonel yardım gibi) durumunda rahatça konuşabilir.

Mahkemeye yansımış vakalarda, çocuğun ifade vermeden önce profesyonel yardım alması olayın zamanı, yeri ve şekli konusunda daha net ve doğru ifade vermesine yardımcı olacağı gibi çocuğun bu durumdan daha az zarar almasını sağlar.

Çocuğun cinsel tacize uğradığı nasıl anlaşılır?

Genellikle cinsel tacizin dışarıdan fark edilen açık belirtileri yoktur. Bazı belirtiler ise ancak doktor tarafından yapılacak fizik muayene ile saptanabilir.

Cinsel tacize uğrayan çocuklarda genel anlamda şunlardan bazıları görülebilir:

• Cinsel nitelik taşıyan her şeye karşı olağan dışı bir ilgi gösterme veya bunlardan olağan dışı biçimde kaçınma

• Belli kişi ya da yerlere karşı belirgin bir korku sergileme

• Kendisine herhangi birinin dokunup dokunmadığı sorulduğunda beklenmedik ya da olağandışı bir cevap alma
• Fiziksel muayenelerden olağandışı biçimde ürkme ve kaçınma

• Uyku sorunları veya kabuslar

• Depresyon veya arkadaşlarından ya da ailesinden uzaklaşma

• Başka çocukları cinsel aktivitelerde bulunmaya sevk etme teşebbüsleri

• Mesane ya da bağırsak kontrolünü aniden yitirme

• Bedenlerinin kirli ya da hasarlı olduğuna dair ifadeler veya genital bölgelerinde bir sorun olduğu korkusu

• Okula gitmeyi reddetme

• Suça yönelme veya davranım bozuklukları

• Ketumluk

• Resimlerinde, oyunlarında, hayallerinde cinsel tacize ilişkin unsurlar

• Olağandışı saldırganlık

• İntihar davranışı

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #4 : 15 Aralık 2010, 07:18:29 ös »
Cinsel tacize uğrayan çocuk başka belirtilerde verebilir.

Cinsel suiistimal yaşamış kız çocuğu genellikle içine kapanır. Kız çocuğu kendini suçlu hissettiği için, kendine karşı acımasız davranır. “Eğer ben şöyle yapmasaydım, böyle yapmazdı…” gibi vesveselere kapılır. Cinsel suiistimal yaşamış erkek çocuk ise dışa dönük bir davranışa bürünür. Genellikle “maço davranış” adı verilen davranış bozukluğu içerisine girer. Etraftaki en değerli olayları, duyguları ve kuralları hafife almak suretiyle, içindeki acıyı önemsememeye çalışır. Tüm ahlaki davranış kalıplarını küçümser.

Cinsel tacize uğramış erkek çocuk genellikle “agresif” olur. Her şeye çok çabuk sinirlenir. İçindeki ruhi çalkantıyı dışarı atmak için, yıkmaya, kırmaya, dökmeye, devirmeye yönelik dürtü hisseder. Düzen içinde giden şeylerin düzenini bozmak ister. Bu durum kız çocuğunda tamamen terstir. Cinsel tacize uğramış kız çocuk daha çok “depresif” davranış sergiler. Yıkıcılığı içe doğrudur. Psikolojik olarak her an içinde bir deprem yaşar; ancak dışarı vurmamak için var gücü ile direnir. Dışa dönük herhangi bir davranış bozukluğu sergilememeye gayret sarf ederler. Yaşamayı çok sevdiği ve etrafta çok sevildiği halde, intihar etmiş kız çocuklarında bu türden bulgulara rastlanılmıştır.

Cinsel tacize uğramış erkek çocuk yaşadığı olayı herkesten “gizler”. Yaşadığı bu olayın duyulması halinde arkadaşları tarafından alay konusu olacağı ve dışlanacağı endişesini taşır. Çevresinde artık erkek olarak değil bir “homoseksüel” olarak algılanacağı endişesine kapılır. Kız çocuğu, erkek çocuğunun aksine, yaşadığı bu olayı en yakın arkadaşı ile “paylaşmak” ister. Bu paylaşmanın nedeni, vicdanında kendisini rahatsız eden sorulara cevap bulmaktır. Ve kendisinin suçlu olmadığının onayını arar. Cinsel tacize uğramış kız çocuğu teselli arar.

Cinsel tacize uğrayan erkek çocuk “güç kazanmak” ister. Silahlara, kesici, dürtücü aletlere özel ilgi duyar. Hızlı arabalar ve güç gösterileri onun için vazgeçilmez fırsatlardır. Uğradığı bu olayın güçsüzlüğünden kaynaklandığını düşünür. Kız çocuğu ise güç kazanmak değil, “güçlüye sığınmak” ister. Grup arkadaşlıklarında en güçlü olanın ilgisini çekmek ve onun korumasının altında olmak ister. Erkeklere güvencini yitirmiş olabilir; ama güçlü bir erkek arkadaşın şemsiyesi altında olmaktan huzur duyar.

Cinsel tacizin “nedeni” konusunda erkek çocukları, “kandırıldım” diye kendilerini teselli eder. Erkek çocuk, kendisinin kolay kandırılan biri olduğunu göstermek için “saf rolü oynar”. Bunun aksine, kız çocuğu kendi vicdan muhasebesinde, “çaresizdim” tesellisine sığınır. Bu durumu çevresine, ağır işlerden kaçma, verilen görevleri “gücüm yetmez ki” şeklinde cevap verme ile yansıtır.

Cinsel taciz yaşamış erkek çocuk “kimlik ispatı” telaşı yaşar. “Ben hâlâ erkeğim”, diyerek kendini motive etmeye çalışır. Anlamsız ve gereksiz zamanlarda, kendisine “erkek” vurgusu yapar. Vücutlarındaki “kıllaşmayı” erkek olmanın ispatı olarak etrafa gösterir. Homoseksüel ve transseksüellere karşı aşırı reaksiyon ve öfke sergiler. Kız çocuklarında “kimlik ispatı”ndan daha çok, “kimliksizleşme” eğilimi görülür. Kimlik inkârı iki şekilde dışa yansıyabilir. Cinsel taciz yaşamış kız çocuğu, kıyafetlerini erkek kıyafetlerinden seçmeye çalışır. Anlamsız zamanda anlamsız cinsel konuşmalar yapar, aşırı argo kelimeler kullanır, cinselliğe vurgu yapan küfürler eder ve cinsel içerikli fıkralar anlatır. Kendisine “helal olsun, tıpkı erkek gibi” denilmesi hoşuna gider. Cinsel taciz yaşamış kız çocuğu kendinden daha büyük yaşlara ait kıyafetler giyer. Aşırı dekolte kıyafetler seçer. Yaşına yakışmayacak yoğunlukta makyaj yapar. Tacize uğradığı yaşı, görüntüyü ve kimliği üzerinden atarak daha farklı bir kimliğe bürünmek ister.

Cinsel taciz yaşamış erkek çocuk, kızlarla beraber olmak ve görünmek istemez. Onların oynadığı oyunlara iştirak etmemeye özen gösterir. Kendisinin kız gibi algılanacağı korkusunu yaşar. Bunun aksine taciz yaşamış kız çocuğu, oyun oynarken erkeklerin arasında bulunmayı tercih eder. Tacize uğramış kız çocuğu, bilinçaltında, babasını, ağabeyini ve erkek akrabalarını temize çıkarmak için erkek çocuklar ile özellikle oynamak ister.

Çocuğun tacize uğradığını söylemesi durumunda ebeveynler ne yapmalı?

Tacize uğrayan bir çocuğun ebeveynleri her şeyden önce sakin olmaya çalışmalı ve çocuğun söylediklerini mutlaka ciddiye almalıdırlar. Ne yazık ki tacize uğradığını söyleyen pek çok çocuk söylediklerine inanılmaması durumu ile karşılaşmakta ve bu da çocuğun yaşadıklarını yeniden ifade etme şansını azaltmaktadır. Çocuğun anlattıkları ciddiyetle ele alınmalı ve çocuğa tacizin ne olduğu açıklanarak bu olanların kendi hatası olmadığı konusunda güven verilmelidir. Ayrıca ebeveynler en kısa zamanda durumu adli makamlara bildirmeli ve çocuğun tıbbi muayeneden geçirilmesini ve psikiyatrik yardım almasını sağlamalıdırlar.

Ebeveynler cinsel tacize uğramasını önlemek için neler yapabilirler?

Ebeveynler cinsel tacizleri önlemek ya da cinsel taciz riskini azaltmak için şunları yapabilirler:

• Çocuğa birisi bedenine dokunmaya kalkışması ve kendisinin bir gariplik hissetmesi durumunda bu kişiye HAYIR demesini ve hemen durumu kendilerine anlatmasını istemeliler.

• Çocuklara saygının yetişkinlere ve otorite figürlerine kayıtsız şartsız itaat anlamına gelmediğini öğretmeliler. Örneğin çocuklara öğretmen ya da bakıcının yapmasını istediği her şeyi mutlaka yapması söylenmemelidir.
• Çocuklara yaşlarına uygun cinsel bilgileri vermeli, çocuğa her konuda olduğu gibi bu konuda da rahatlıkla konuşup kendini ifade edebileceği, sevgi ve güven ortamını sağlamalılar.

• Okul eğitim sisteminde profesyonel önleyici programların yer alması için talep ve çaba göstermeliler.

Cinsel olarak tacize uğrayan çocuklar ve ailelerinin acil profesyonel değerlendirme ve tedavi görmeleri gerekir. Tacize uğrayan çocuklara yeniden özsaygı ve özgüven kazanmaları, tacizden kaynaklanan suçluluk duyguları ile baş etmeleri ve travmanın üstesinden gelme sürecine girmeleri için çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı hekimler yardımcı olabilir. Bu tedavi çocuğun yetişkinliğinde ciddi sorunlar geliştirme riskini de azaltacaktır.

Cinsel tacize, ne yazık ki sadece yetişkinler değil çocuklar da maruz kalmaktadırlar. Böyle bir durumla karşılaştığınızda mutlaka çocuğunuzla beraber bir uzmana başvurmalısınız. Çocuklar bu durumu saklama eğilimi içinde olabilirler. Unutmayalım ki kötü niyetli insanları yok etmek mümkün değildir. Karsı cinsi kötüleyerek de bir yere varamayız. Çocuklarımızı asla korkutmadan kötü niyetli kişilerin de olabileceğini onlara anlatarak ve yaşamın çirkin yüzünü asla onlardan gizlemeden bu tip bir olayla karşılaştıklarında neler yapmaları gerektiğini onlara anlatmalıyız.

Bugün Türkiye’de ve dünyada binlerce çocuk şiddete ya da cinsel istismara uğruyor. Bunların birçoğu istatistiklere yansımıyor. Peki çocukların cinsel istismara uğradığı nereden ve nasıl anlaşılır? Son yıllarda çocuklara yönelik “şiddet” ve “cinsel suiistimal”ler korkunç boyutlara ulaştı. Hedonizm kıskacında çırpınan uzay çağı insanı, etrafına dehşet saçıyor. Nedir hedonizm? Hedonizm, “bedensel zevklere düşkünlük” veya “ten sevdası” olarak tarif edilebilir. Bedensel zevklerin içinde “çıkmaz sokak” olarak adlandırılanı ise, “cinsel sapma”lardır.

Avrupa’da yapılan araştırmalar, konunun ne kadar çıldırtıcı boyutlara ulaştığını gözler önüne sermekte. Tüm yasaklamalara rağmen, çocuk pornosuna aşırı talepler, aile içinde “ensest” olayların önlenemeyen yükselişi, Hollanda’da “Pedofil Partisi” (Sübyancılar Partisi)’nin kurulmuş olması olayın ulaştığı vahameti göstermekte. Yine Hollanda’dan bir örnek vermek gerekirse, her 7 kız çocuğundan biri aile içindeki bir erkeğin cinsel tacizine uğramakta. Bu kişi kimi zaman “baba”, kimi zaman “dede”, kimi zaman da “erkek kardeş” olarak kayıtlara geçmektedir.

Ne yazık ki ülkemizde sağlıklı verilere ve ciddi araştırmalara rastlanamamaktadır. Ancak evrensel kabul görmüş değerlerin hafife alındığı birçok büyük şehirlerimizde, Avrupa’daki bu “ruh kanseri”nin birebir belirtilerine rastlanmakta. Hedonizmin sosyal belirtileri artık gizlenemeyerek polise ya da adliyeye intikal eden yönüyle bile bizlere yansıyor. Medyanın çocuklara yönelik cinsel suiistimal olaylarını profesyonelce ele almayışı, bazen anne-babaları aşırı ve gereksiz endişelere sürüklemekte, bazen de, cinsel tacize uğramış çocuğun verdiği sinyallerin doğru olarak algılanmamasına neden olmaktadır.

Çocuk tacizlerinin anne-baba eğitimi ekseninde incelenmesi şarttır. Çünkü ‘temel davranış refleksleri’yle çocukların kendini koruması mümkün. Peki bu eğitimi nasıl vereceğinizi, evladınıza nasıl yaklaşmanız gerektiğini biliyor musunuz?

Megan Kanka, Amerika’nın New Jersey eyaletinde yaşıyordu. Bir gün komşuları Jesse Timmendequas, 7 yaşındaki Kanka’yı kandırıp kaçırır, ırzına geçtikten sonra 29 Temmuz 1994’te öldürür. Hapse atılan failin sabıkası kabarıktır. Daha önce iki kız çocuğuna tecavüzden mahkûm edilmiş; hatta evini paylaştığı iki arkadaşı da aynı suçtan yargılanmıştır. Aile bu bilgilere kızlarının katili yakalanınca ulaşır. Jesse ve ev arkadaşlarının geçmiş suçlarını bilmelerine rağmen resmî makamların civardaki aileleri uyarmaması ciddi tepkilere yol açar. Öfkeli vatandaşlar kısa sürede kamuoyu oluşturur. Kampanya, New Jersey Eyalet Valiliği tarafındada desteklenir. Küçük kızın hazin hikâyesiyle bütünleşen Federal Megan Kanunu, 17 Mayıs 1996 tarihinde dönemin ABD başkanı Bill Clinton tarafından imzalanır.

Yasaya göre, cinsel suçlardan herhangi birini işleyenler artık eyalet siciline kaydediliyor ve gelecekte suç işleme risklerine göre toplum bilgilendiriliyor. Yani aileler, komşularının cinsel bir suç işleyip işlemediğini internetten kolayca öğrenebiliyor. Bu uygulamayla hem aileler korunuyor hem de suçların tekerrürü engelleniyor.

Ne yazık ki Türkiye’de benzer bir uygulama yok. Tacize uğrayanlar da mütecavizler de ‘özenle’ gizli tutuluyor. Aileler cinsel istismara uğramış çocuklarının bir daha asla evlenemeyeceğini, çoluk çocuğa karışamayacağını düşünüyor. Bu incitici vakalar gizlendikçe de yaşananlar yok farz ediliyor. Hâlbuki rakamlar hiç de böyle söylemiyor. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de 1992-2007 yılları arasında çocuklara yönelik 21 bin taciz, tecavüz vakası görülmüş. Son sekiz ayda bu rakam 3 bin 200. Pedagog-Yazar Adem Güneş’e göre mevcut veriler gerçekleri yansıtmıyor: “Ortaya çıkmış taciz vakaları yaşananların sadece onda biri kadar. Ve bunların sadece binde biri adalete yansıyor. Aileler bu meselenin duyulmasını istemiyor, yaşananların üstünü örtüyor. Bu rakamlara bir de duygusal taciz eklendiğinde sayılar dehşet verecek nitelikte büyüyor.”

Şüphesiz hiçbir ebeveyn yavrusunun başkaları tarafından hem maddeten hem manen istismar edilmesini istemez. Fakat taciz gibi etkisi yıllar süren bir olguyu, ailelerin tüm korumacılığına rağmen görmezden gelmesi ne durumun vahametini ortadan kaldırıyor ne de çocuklar bu afetten sakınmayı öğrenebiliyor. Cinsel içerikli söz ve davranışları normallerinden ayıramayan miniklerin korunması yine ebeveyne düşüyor. ‘Çocuklara yönelik taciz’ meselesini bir de anne-baba açısından incelemek gerekiyor. Çünkü uzmanlara göre çocuklar cinsel istismarlara karşı eğitilebilir, tacize karşı koyabilir.

Cinsellik içeren her türlü söz, fiil ve materyalle bir çocuğa yakınlık kurmaya çalışmak anlamına gelen taciz, duygusal ve fiziksel olarak ikiye ayrılıyor. Duygusal taciz, çocuğun duygularının cinselliğe alet edilmesine deniyor. Mesela cinsellik içeren konuşma, görsel malzeme, fıkra, oyun, film ya da mütecavizin ‘bana dokun’ gibi yönlendirmeleri bu kapsama giriyor. Fiziksel taciz, halk arasında daha çok tanınıyor. Cinsel içerik taşıyan dokunmalar da dâhil, tecavüze giden tüm saldırgan davranışlar bu bölüme giriyor.

3-6 yaş arasındaki çocuklar eğer özel bir eğitim almadıysa cinsel tacize uğradığının farkına varamıyor. Cinsel içerikli davranışlardan rahatsız olsa da bunu anne-babasına söylemiyor. Tepkilerini farklı biçimlerde dile getiriyor. Örneğin altını ıslatmaya başlıyor. Yabancıları gördüğünde korkuyor. Yalnız kalmak istemiyor. Geceleri ağlayarak uyanıyor. Arkadaşlarından uzaklaşıyor. Daha önce çok sevdiği, konuştuğu birinden ağlayarak kaçıyor. Ona taciz yapanı hatırlatacak objeleri görünce korkuyor. Dikkat eksikliği ve dalgınlık başlıyor.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #5 : 15 Aralık 2010, 07:19:52 ös »
İçebakış Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Psikolog Belkıs Ertürk, 7-12 yaş arasındaki kız ve erkek çocuklarının farklı tepkiler verdiğini belirtiyor. Ona göre erkekler eğer kendi cinslerinden biri tarafından saldırıya uğradıysa yaşadıklarını saklamaya çalışıyor. Bütünlüğüne zarar geldiğini düşünerek erkeksi davranışlar takınıyor. Cinsiyetini küçük kızlara ispatlamaya çalışıyor. Kız çocukları ise kadınlık bütünlüğünü korumaya yöneliyor. Erkek gibi davranıyor, kadınsı giyinmemeye özen gösteriyor. Tacize uğrayan kızların yüzde 30’u yeme bozukluğu yaşıyor. Çünkü yaşadıklarını ‘kadınlığıma yapılmış bir saldırı’ diye kodluyor zihnine. Cinsiyetini ön plana çıkararak dikkat çekmeye çalışanlar da oluyor. Onlar tahrik ederek tacizin başka bir tarafını karşısındakine yapıyor.

İntihara kalkışabiliyor. Vücudunda sigara söndürerek bedenini suçluyor. Ona cezalar veriyor. Bazıları “Acaba o bana baktı mı? Kirli mi gözüküyorum? Bunu elledim, günaha girdim mi?” gibi takıntı hastalığına yakalanıyor. Sürekli aynı cümleleri tekrarlıyor. Kendine güven duymuyor, etrafındaki her şeye şüpheyle yaklaşıyor. Tecavüz sebebiyle travma yaşayan çocuklar bu olayı unutmak için kendi kendine hipnoz yapıyor. “Benim değil, bebeğimin başına geldi. Arkadaşım Ayşe’nin canını acıttılar” diyerek hafızasından bu olayı silmeye çalışıyor.

‘Çocuklara Yönelik Taciz’ isimli kitabın yazarı Pedagog Adem Güneş’e göre çocuk kültürel, sosyal kuralları ve ahlak kurallarını ne kadar ciddiye alırsa o derece kendiyle çelişip yaralanıyor. Şüphesiz bu duygusal karmaşıklık, erkek çocuklarda yürüyüş ve konuşma farklılığı, iletişimsizlik, duygusal iniş çıkışlar, küstahlık şeklinde kendini gösteriyor. Kız çocukları ise tacizden kendini sorumlu tutuyor, yaşadıklarını içine sindirmeye çalışıyor. Zamanla içine kapanıyor. Çocuklar henüz cevaplayamayacağı sorularla meşgul olmaktan yorgun düşüyor. Sürekli uyumak istiyor. Çevreleriyle paylaşımları azalıyor. Ders dinleyemiyor. Bu yüzden okul başarıları düşüyor.

Uzmanlara göre taciz, geride şahit bırakmayan, mağduru bile suçu gizlemeye yönlendiren tek suç. Bundan dolayı çocukların yaşadıklarını anlatması çok zor... Kelimeler kifayetsiz kalınca içinde bulundukları durumu beden diliyle anlatmaya başlıyorlar. Çocuğun davranış değişikliklerini fark eden ebeveynin ‘şüphe’ duymasının taciz vakalarının tespiti için gerekli olduğunu söylüyor uzmanlar. Elbette paranoyakça yapılmadığı sürece... Ebeveynlerin şikâyetleri farklılık arz etse de sonuç tek bir yola çıkıyor genelde: taciz. Psikolog Belkıs Ertürk, “Tacize uğramış çocuklar yaşadıklarını anlatana kadar devamlı problem üretiyorlar. Her hafta başka bir sıkıntıyla geliyorlar. Eğer travmaları çözülmezse hayatları boyunca bu durum devam ediyor.” diyor. En popüler hastalık bahaneleri arasında baş ağrısı, dikkat eksikliği, yeme bozukluğu ve uyku düzensizliği var.

Aybala Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatr Dr. Leyla Alkaş, çocukların ebeveynleri tarafından rahatlıkla konuşturulabileceği görüşünde. Uzman doktor mesela muayeneye gelen 3-6 yaşındaki çocuklara yaşadıklarını anlattırıp oynattırıyor. İki bebek veriyor. Oyuncaklardan biri çocuk oluyor. Diğeri de Hakan Abisi. Sonra karşılıklı konuşmaya başlıyorlar. Leyla Alkaş bu tarz diyaloglarda dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor: “Çocuk hangi ismi kullanıyorsa biz de öyle söylüyoruz.

Çocuklara ‘doğru’ sorular yöneltilmeli. Onun üzerinde nasıl bir kıyafet vardı diye sorulmalı. Direkt çamaşırını açtı mı denmemeli. Öptü mü, elledi mi gibi sorular evladınızı altüst eder, içine kapanmasına yol açar. Çocuk yaşadıklarını anlatmayıp susuyorsa en son söylediği cümleyi ebeveyn tekrarlamalı. Eğer konuşmak istemiyorsa çocuk asla baskı yapılmamalı. Okulundan, arkadaşlarından bahsettikten sonra yine aynı noktaya dönülebilir çünkü. Direkt cinsel organına odaklanmak yerine çocuğa bir insan resmi çizdirip önce tüm vücut organları sorulmalı, ardından özel bölgelerini kimlerin görüp görmediği. Son zamanlarda bir yeri acıdıysa bunu resim üzerinde göstermesi istenmeli.”

Çocuklar genelde büyüklerin sözünü dinlemek üzere yetiştiriliyorlar. Hoyratça sevilerek büyüdülerse şehvetle şefkati karıştırabiliyorlar. Sevgiden mi yoksa istismar için mi dokunulduğunu ayırt edemiyorlar. Yaşları 9’u geçtikten sonra vücutlarına yapılanların farkına varıyorlar. Bu da ciddi davranış değişikliklerine sebep oluyor. Yaşanmış bir olay bu gerçeği açıklıyor zaten.

Emre 10 yaşındadır. Annesiyle, arkadaşlarıyla muhabbet etmeyi seven bir çocuktur. Bir zaman sonra annesiyle konuşmaz. Arkadaşlarından kaçar. Sürekli odasına kapanır. Hatta çok sevdiği çocukluk arkadaşı Yeliz’den bile özenle uzak durur. Anne tedirgin olur oğlunun davranışlarından. Baba ise bu değişimi ergenlik dönemine bağlar. Anne yaşadıklarını bir arkadaşıyla paylaşır. “Tacize uğramış çocuklar böyle birden değişiyormuş.” sözlerini duyunca soluğu okulda alır. Emre’yi en iyi tanıyan beden eğitimi öğretmeniyle konuşur. Onun, “Okulda herhangi bir sorun yok. Ergenlik dönemine giriyor. Canınızı sıkmayın.” sözleriyle içi rahatlar.

Kısa bir süre sonra Emre’nin okuldan gelip üstünü çıkarırken içinde iç çamaşırının bulunmadığını görür. Oğlunu sıkıştırır, “Çamaşırın nerede?” diye. Fakat doğru bir cevap alamaz. Yaşadıklarını bir pedagoga anlatır. Uzmana göre eldeki veriler tacizi gösteriyordur. Emre’yle tanışmak istediğini söyler. Çocuk ikna edilir. Terapilerin birinde düğüm çözülür. “Beden eğitimi öğretmenim beni çok seviyordu. Bana zaman ayırıyor, aletli jimnastikte çalıştırıyordu. O gün okuldan erken çıkmıştık. Yanına gittim. Birlikte koştuk, tenis oynadık. Vaktin ilerlediğini görünce gitmek istedim. Çok terlemişsin, duş almadan gitme dedi bana. Duşa girdikten sonra yanıma geldi. Artık ondan çok korkuyorum. Eğer bu olayı başka birine anlatırsam, anlattığım kişiyi öldürür. O çok güçlü biri.”

Taciz aile içinden ya da akrabalardan geldi ise ebeveynler çocuklarına inanmıyor genellikle. Oysa ailenin bu tutumu tacizcinin mağdur üzerindeki etkisini artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Fail “Sana inanmıyorlar. Seni değil, beni seviyorlar.” diyerek mağduru kendine bağımlı hâle getiriyor. Uzmanlar bu tür konularda anlatılanların tepkisiz dinlenmesi gerektiğini belirterek zaman zaman hayalle gerçeği karıştıran çocukların asla böyle bir konuda yalan söylemeyeceğini vurguluyorlar. Psikolog Belkıs Ertürk, karşılaştığı vakalardan yola çıkarak son yıllarda cinsel istismar yaşamış çocukların üçte ikisinin aile fertlerinden ya da akrabalardan biri tarafından taciz edildiğini söylüyor. Psikiyatr Leyla Alkaş da taciz edenlerin yüzde 80’inin çekirdek ve geniş aileden çıktığı kanaatinde: “Taciz komşudan ya da tanımadığı birinden geliyorsa çocuk daha kolay söylüyor. Aile de inanıyor ve çözüm aramaya başlıyorlar. Ama evin içinden geldiğinde çocuk kendisine inanmayacaklarını düşünüyor. Söylese bile aile umursamıyor, geçiştiriyor, evladını suçluyor. Hatta hiç yaşanmamış gibi olayı kapatmaya çalışıyor. Namus cinayetleri işlenmesin kaygısını taşıyorlar çoğunlukla. Çocuğumu tedavi edin ama bunlar aramızda kalsın diyorlar.”

Madem tacizi uzakta değil yakında aramak gerekiyor, o zaman tüm akraba, komşular, arkadaşlar töhmet altında kalıyor. Uzmanlar ailelerin kesinlikle paranoyakça bir tutum sergilememesi gerektiğini belirterek ortak bir doğruda birleşiyor: “İki kişi arasındaki yaş farkı 5 ve üzerindeyse ve diğer çocuk cinsel yönden aktif olabilecek yaştaysa bu çocukları aynı odada, aynı yatakta yatırmamak, uzun süre yalnız bırakmamak gerekiyor. Özellikle yeni yeni cinselliği öğrenmeye başlayanlar kendilerini de karşı cinsi de merak ediyor. Büyük birine ‘soyun’ diyemeyeceği için küçük kurbanlar seçiyorlar kendilerine. Masum başlıyor her şey. Önce bakıyor, sonra okşayıp dokunuyor, zamanla fiziksel açıdan da zarar verebiliyor. Eğer yaş aralığı 5’in altındaysa çocuklar sadece cinsel içerikli oyun oynuyorlardır. Bunun sebebi de büyüklerinde gördükleri davranışlardır.”

Olumlu ya da olumsuz yaşadığı her ayrıntıyı hafızasına kazıyan miniklerin böylesi bir istismarı unutabileceğini düşünenler varsa yanılıyor. Pedagoglara göre zamana yayılmış başarılı bir terapiyle yaşananların yıkıcı tesiri azaltılıyor, davranış bozukluklarının önüne geçiliyor ve kişinin bu gerçekle nasıl yüzleşeceği öğretiliyor. Pedagog Adem Güneş rehabilite edilmeyen mağdurların ömür boyu büyük bir yükle yaşamak zorunda kaldığına dikkat çekiyor: “Taciz bütün hayat akışını değiştiriyor. Bu değişiklik kız ve erkekte farklı bir seyirde gerçekleşiyor. Erkeklerin en büyük problemi kimlik krizi. Yaşadığı tacizin yol açtığı iç çatışma, birçok erkek çocuğunu cinsiyet değiştirmeye kadar götürebiliyor. Kızlar bir ömür namus konusundaki farklılığını düşünüp aşamadığı zaafları var zannediyor. Taciz yaşamış bir çocuk (hatta ailesi) mutlaka terapi sürecine girmeli. Çünkü tacizin yıkıcılığı hiçbir suç ile kıyaslanamayacak derecede büyük.”

Taciz ve tecavüzü bazı çocuklar depremde göçük altında kalmak, çok sevdiği bir yakınını kaybetmek gibi de kodlayabiliyor zihnine. Ama ileride cinsel hayatlarında birtakım sorunlar çıkıyor. Ya cinselliği hiç yaşamamayı ya da aşırıya kaçmayı tercih ediyorlar. Araştırmalar, hayat kadınlarının çoğunun küçükken tacize uğradıklarını gösteriyor. Evlenenler de eşlerine dokunmak istemiyor, cinsel münasebetten uzak duruyor. Bu da aile içi başka problemlere yol açıyor. Çocuklarına karşı ya çok korumacı ya da umursamaz oluyorlar. Taciz mağdurlarının bu süreçte duyguları da köreliyor. Acıma, üzülme, mutluluk hissetmiyorlar. Mesela bir anne çocuğunun dünyaya gelmesine bile sevinemiyor. Gerçekleriyle yüzleşmek için kendilerini güçlü hissetmeyi bekliyorlar. Bazıları evden ilk ayrıldığında, nişanlandığında, iş hayatına atıldığında, üniversiteye başladığında ya da çocukları dünyaya geldiğinde bunu başarabiliyor.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #6 : 15 Aralık 2010, 07:20:48 ös »
‘Taciz içeren anormal davranışlar karşısında bedenin bir refleks hâlinde kendini koruması’ şeklinde tanımlanan ‘temel davranış refleksi’, çocukların taciz konusundaki eğitimi açısından çok önemli. 4-7 yaş aralığında kazandırılacak davranışlar sayesinde kendilerini mütecavizlerden koruyabilir çocuklar. Adem Güneş’e göre çocukların öncelikle ‘bedenim bana aittir’ bilincini kazanması gerekiyor. Doğduğu günden itibaren elden ele dolaşan, öpülüp sevilen bebekler ilerleyen yıllarda artık kendi bedeninin farkına varmalı, çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu anlamalı. Kendi farklılığının bilincine varamamış çocuklar tacize karşı koyamıyor. Küçük ayrıntılar gibi gözükse de bu refleksi kazandırmak çok zor değil. Mesela anneler altını ıslatmış çocuğun birden öfkeyle pantolonunu indirmek yerine ondan izin alarak bu işlemi gerçekleştirebilir. Aynı muamele kıyafetlerini çıkarıp giydirirken de yapılabilir. O an annesinin davranışını anlayamayan çocuk, ileride biri onun kıyafetlerini çıkarmayı, pantolonunu indirmeyi denediğinde itiraz edecek, ağlayacak, bağırarak kaçacaktır. Çünkü onda ‘bedenim bana aittir’ bilinci gelişmiştir.

Psikolog Belkıs Ertürk mahremiyet duygusu geliştirecek pratik uygulamalardan söz ederken şunları tavsiye ediyor ebeveynlere: “Kız ve erkek kardeşler aynı yatakta, odada yatırılmamalı. Yer sıkıntısı varsa perdeyle oda ikiye ayrılmalı. Çocuğu her önüne gelen değil, belli kişiler tuvalete götürmeli. Bu esnada kapı kesinlikle kapalı olmalı, kimse içeri alınmamalı. Ebeveynler çıplaklığa çok dikkat etmeli. Eşler birbirine cinsel içerikli şakalar yapmamalı. Evlatlarını dudaklarından asla öpmemeli.” Aksi takdirde çocuklar, dudaklarından öpüldüğünde, çıplak bedenine dokunulduğunda yaşadıklarını normal karşılıyor, tacize uğradığının farkına varamıyor. Psikiyatr Leyla Alkaş ise ‘özel hayat ve sınır’ kavramları üzerinde duruyor. Çocuk mağazalarında ‘nasıl olsa küçük’ diyerek evlatlarının üstünü ortalık yerde değiştiren annelere kızıyor: “Başkaları vücudunu, iç çamaşırlarını göremez çocuğunuzun. Üstünü değiştirirken de yalnız kalmalılar. Mesela banyo yaparken genital bölgesini oğlunuza-kızınıza göstererek, ‘Burası senin özel bölgen. Sadece senin yıkaman gerekiyor.’ demelisiniz. Bunların yanında 3 yaşından sonra çocukların yanında ebeveyn soyunmamalı. Çıplak banyo yapmamalı, cinsellik yaşamamalı. Odasına girerken muhakkak kapı çalınıp çocuktan izin istenmeli.”
Aileler çocuklarını suçlamak yerine sevgilerini, ilgilerini, desteklerini farkedilir şekilde artırmalıdır

Çocuğun taciz olayında suçlu değil, suçsuz olduğu (ebeveyn tarafından) gerekirse defalarca anlatılmalı.

Sanki böyle bir vak’a hiç yaşanmamış gibi konu evde kapatılmalıdır.
Aile çok korumacı bir tavra bürünmemeli. Bu çocuğun özgüven problemi yaşamasına sebep olur.

Çocuk kesinlikle bir uzman desteği almalıdır.
Eğer çevre baskısı çok fazla ise hem çocuğun hem de ebeveynin huzuru için başka bir şehre taşınmalıdır.

Tacizin bir başka üzücü yanı taciz eden kişinin genellikle taciz mağduru olması. Burada görev dönüp dolaşıp yine ailelere düşüyor. Çünkü tacize uğramış çocuğa ailesi inanmadıysa o da ileride taciz yaparak egolarını kurtarmaya, kendi ruh bütünlüğünü korumaya çalışıyor, ancak taciz ettiğinde kendini güçlü hissediyor.

Vakit gazetesinin "hayli yaşını almış" yazarı Hüseyin Üzmez’in 14 yaşındaki bir kız çocuğuna “cinsel tacizde bulunması iddiasıyla” tutuklanması ve sonrasında Adli Tıp Kurumunca verilen “ tacize uğrayan çocuğun bedensel ve ruhsal dengesinin bozulmadığına” dair raporu üzerine tahliye edilmesi, birçok tartışmayı da beraberinde kamuoyunun gündemine taşımıştır.

2005 yılında çıkarılan 5237 sayılı TCK nın 6. bölümü cinsel saldırılara ve bu saldırılarla ilgili cezai müeyyideleri düzenlemiştir.

TCK’nin 103. maddesi 6. bendinde “Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde “Cezaya hükmolunur” denilmektedir.

TCK’ nın bu 103. maddesi, 6. bendi ise çocuklara yapılan cinsel tacizle ilgili verilecek cezaları belirlemede önemli bir kıstas olarak ortaya çıkmakta, cezanın “hafif ya da ağır” verilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Cinsel tacize veya cinsel tecavüze uğrayan çocuklar mahkemece “öncelikle” adli tıp kurumuna sevk edilmekte, bu kurumda çocuğun cinsel taciz ya da tecavüz sonrası “beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığına dair” bir karar vermektedir.

Mahkeme heyeti Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporlar doğrultusunda “tacizciye” ceza vermekte, bu cezayı verirken de “çocuğun beden ve ruh sağlığı” ile ilgili tespitlere göre ceza oranı artmakta ya da daha az bir cezayla kurtulmaktadır.

Türkiye’deki yasal prosedürün işlemesi yukarda anlatmaya çalıştığımız sistem dâhilinde yapılmakta, bu işleyiş esnasında ise birçok prosedürün eksik uygulandığı ortaya çıkmaktadır.

Çocuklara cinsel tacizi yapanlara verilecek cezanın “ağır veya hafif” verilmesinde Adli Tıp Kurumunun vereceği karar büyük önem taşımaktadır.

Yani kısaca ifadesi “cinsel tacize uğrayan çocukların beden ve ruh sağlıklarının bozulup bozulmaması” kararı büyük önem taşımaktadır.

Hüseyin Üzmez olayına kadar “beden ve ruh sağlığı” konusu pek gündeme gelmemiş, Adli Tıp Kurumunun “eksik kadrosuyla” verdiği kararlar doğrultusunda bağımsız mahkemelerimizce verilen kararlara uyulmuştur.

Bugüne kadar Adli Tıp Kurumunun 6. İhtisas bölümünün baktığı çocuklara cinsel tacizle ilgili kararları veren heyetin içersinde çocuk psikiatristinin bulunmaması ise bu kurumun en büyük yanlışı ve eksiği olarak ortaya çıkmaktadır.

Üzmez olayında da cinsel tacize uğrayan kız çocuğunun “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” kararı da buradan yani 6. İhtisastan çıkmıştır.

Bu konu basın, medya ve ilgili kurumlarca tartışmaya açılınca Adli Tıp Kurumu 6. İhtisasa çocuk psıkiatristi atanması yapılmak zorunda kalınmış, böylece “yıllardır sessizce süregelen bir yanlışlık da” düzeltilebilmiştir.

Çocuk psıkiatristi ve psikologların yıllardır “bilimsel verilere” dayanarak savundukları “cinsel tacize uğrayan çocukların mutlaka beden ve ruh sağlığının bozulacağı, belli dönemlerde ortaya çıkmasa bile bu travmanın yaşam sürecinin bir bölümünde mutlaka ortaya çıkacağı” yönündedir. Yani cinsel tacize uğrayan çocuklara verilen “beden ve ruh sağlığı bozulmamıştır” şeklindeki raporların bilimsel hiçbir geçerliliğinin olmaması gerekmektedir.

AB ülkelerine bakıldığı zaman ise bizdekinin tam tersine bilimsel verilere uygun kararlar verilmekte, cinsel tacize uğrayan çocuklarının tamamına yakının “beden ve ruh sağlığının bozulduğu” kararı alınmaktadır.

Ülkemizde bugüne kadar yapılan yanlış uygulamalar sonucu “beden ve ruh sağlığı bozulmamıştır kararları sonucu birçok tacizci aldığı hafif cezalar sonucu bir iki yıl içersinde dışarı çıkmakta, “pedofili eğilimi” olan (çocuğa karşı cinsel eğilimi olan) bu insanlar ikinci, hatta üçüncü vakalarını da gerçekleştirmekte gecikmemektedirler.
Ülkemizde çocuklara karşı işlenen cinsel tacizlerle ilgili önemli bir karar mercii olan Adli Tıp kurumunun ilgili ihtisas bölümü mutlaka AB normlarına göre bir an önce düzenlenerek adaletin tecelli etmesinde doğru, bilimsel verilere göre karar veren bir kurum haline getirilmelidir.

Çocuklara yönelik cinsel taciz, anne babaların en büyük korkularından biridir. Çünkü, taciz, insan yaşantısını değiştirmesi açısından cinayetten sonraki en ağır suç olarak kabul edilir.

Ailelerin, çocukları böyle bir mağduriyetten koruma ve eğer tacize uğramışsa bunun nasıl anlaşılacağı konusunda bilgi sahibi olması gerekir. Bir çocuğun tacize maruz kalmayacağından hiçbir zaman emin olunamayacağını belirten pedagog Adem Güneş, aileleri çocuklarını tacize karşı eğitmeleri konusunda uyarıyor. Adem Güneş, Sistem Yayıncılık’tan çıkan "Anne Babaların Korkulu Rüyası Çocuklara Yönelik Taciz" adlı kitabında, çocukların tacizden nasıl korunacağını, taciz yaşamış çocukla iletişim kurmayı, tacize uğramış çocuğun davranışlarını ve bir tacizcinin nasıl tanınacağını örnek olaylarla anlatıyor.

Tacize uğrama noktasında kız ve erkek çocukların aynı oranda risk altında olduğunu belirten Güneş tacizi şöyle tanımlıyor: "Cinsellik içeren her türlü söz, fiil ve materyallerle bir çocuğa yakınlık kurmaya çalışmak çocuklara yönelik cinsel taciz kapsamına girer. Çocuğun duygularının cinselliğe alet edilerek taciz edilmesine duygusal taciz denir. Fiziksel taciz ise cinsel içerik taşıyan dokunmalar da dahil olmak üzere, sonucu tecavüzle biten saldırganlık arasındaki bütün davranışları içerir."

Çocuklara taciz ve tacizci yetişkinler tehlikesinden açıkça bahsetmek çocuğun tacizden korunabilmesi için yeterli değildir. Ayrıca, çocuğa tehlikeli kişilerden korunmasını tembih etmek, onun sosyal gelişimini ve güven duygusunu zedeleme riski taşır. O yüzden çocuk, kendisine yönelmiş bir taciz tehlikesine belki farkında bile olmadan refleks halinde karşı koymasını öğrenmelidir. Çocukların en çok 4-11 yaş arasında tacize uğradığı belirlenmiştir. Çocuğa ’temel davranış refleksi’ kazandırmanın en başarılı olduğu yaş grubu ise 4-7 yaş dönemidir.

Çocuklara nasıl bir bilinç kazandırılmalı?

’Bedenim bana aittir’ bilinci

Kendi bedeninin kendisine ait olduğu hissini kazanamayan ve kendi bedeni üzerinde başkalarının bir şeyler yapabileceğini düşünen çocuk rahatlıkla taciz tuzağına düşebilir. 4 yaşından itibaren çocuğa bu bilinç verilmeli. Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı. Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur.

’İzin verirsem dokunabilirsin’ bilinci

Çocuk, kendi bedenine olan hakimiyetini öğrenmekle birlikte, hakim olduğu bu beden üzerinde kendisinin söz hakkı olduğunu bilmeli. Ebeveynlerin 4-5 yaşından sonra çocuklarını öperken bazen ’Seni öpebilir miyim?’ diye müsaade istemesi bu bilincin oluşmasında etkilidir.

’Dokunulması yasak olan yerlerim’ refleksi

Çocuklar 4 yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsız olmaya başlamalı. Çocuk eş, dost ve akrabalar tarafından cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.

’Fiziksel baskıya direnme’ refleksi

Taciz yaşamış çocukların birçoğu çırpınmanın ve kaçmanın çözüm olmadığını düşünüp kaçmayı denememişlerdir. Çocuklara olan sevgi gösterileri sırasında kendi güçsüzlüğünü hissettirecek kadar orantısız güç gösterisinden sakınmalıdır.

’Vücudum görünmemeli’ hissi

Çocuk, çıplak olarak ortada bırakılmamalı. Kendisini başkalarının yanında çıplak görmeye alışkın olmazsa elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyar.

’Banyoda çıplak olunmaması’ bilinci

4 yaşından sonra anne baba çıplak olarak çocukla aynı banyoda bulunmamalı. 7 yaşından sonra çocuğun genital bölgelerinin başkasınca görünmesine izin verilmemelidir.

Tuvalette benden başkası olmamalı

4 yaşına girmiş bir çocuğa tuvaletin özel bir mekan olduğu ve tuvalet ihtiyacını gideren birinin başkaları tarafından görülmesinin doğru olmayacağı öğretilmelidir.

’Soyunma ve giyinmede yalnızlık’ ilkesi

Çocuğun bedenine yönelmiş bakışlardan rahatsız olacak refleksi kazanması için 4 yaşından itibaren ortalık yerde çıplak dolaşmamayı öğrenmesi gerekir.

’İzin verirsem kabul edilirsin’ ilkesi

7 yaşından sonra çocuğun odasına girerken anne baba bile izin almalı. Giyinip soyunurken izin alarak yardım edilmelidir.

Sonuç olarak denilebilir ki çocuklarımızın sağlıklı bir aile ortamında büyümesini istiyorsak evleneceğimiz insanın ve ailesinin öncelikle böyle bir saldırının mağduru olup olmadığını öğrenmeli, eğer böyle bir durumla karşılaşırsak mutlaka bu problemi çözmeli sonra evlenmeliyiz. Aksi takdirde çocuklarımızın uğrayacağı aile içi cinsel istismara çanak tutmuş oluruz. Unutmayın ki geleceğimiz çocuklarımızın varlığı dır. O varlıklar ne kadar sağlıklı bir ruh yapısına sahip olursa bu ülke o kadar sağlıklı bir geleceğe yürür.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #7 : 15 Aralık 2010, 07:23:54 ös »
Ebruli şiir  | Nuray Elikci     




Öncelikle bu yazı için size teşekkür etmek istiyorum...

Malesef ki son zamanlarda sıkça rastladığımız bir durum haline geldi çocuklara cinsel taciz olayları...

Tacize uğrayan çocuk gerek ailesine gerekse arkadaşlarına bu durumdan söz etmeye çekinir..Ailesine olayı anlatsalar bile aile toplumdan dışlanacağı düşüncesiyle çoğunlukla bu olayları ört bas etmeye çalışır...

Benimde çok yakın çevremde malesef ki böyle bir durum yaşanmıştı...Kısaca söz edeyim...

Alt katta ki komşumun 2 çocuğu vardı.Biri 8 yaşında kız diğeri 7 yaşında erkek.Anne ev hanımı baba da serbest meslekle meşguldu.Baba alkol kullanıp,kumar oynardı.Bir gece alkolu fazla kaçırınca kızına tacize bulunmuş ve bu olaya hem anne hem de kardeşi gözleriyle görmüştü.Anne o anda polise başvurmayı düşündüyse de erkek tarafını buna inandıramayacağından çekinip susmayı tercih etti..Fakat tacizler artmaya başlamış ve anne de eşinden devamlı şiddet görmeye başlamıştı.Anne şiddete maruz kaldığı bir gece çocuklarını da yanına alarak polise başvuruyor ve hem kendine hem kızına uygulanan olayları anlatıyor..Polis o gece eve gelip babayı nezarete atar.

Küçük yaştaki çocuğa cinsel istismardan yargılanmaya başlar.Anne çocuklarıyla beraber yardımlarla geçinmeye çalışır fakat aldığı yardımlar geçinmesi için yeterli olmadığı için ev işlerine gitmeye başlar.

Bu arada eşine boşanma davası da açar.Kızı psikoloğlar aracılığıyla ifade verir.(ifadesini okuduğumda yaşadıklarımı anlatmam mümkün değil )Mahkeme ertelenerek devam eder.Anne daha sonra boşanma davasını geri almak ister.Savcı anneye" çocuğuna bunları yapan bir adamla tekrar nasıl biraraya gelebileceksin ? madem ki boşanmak istemiyorsun bizden günah gider " diyor.Anne çalışıp çocuklar da ilgisiz kalınca devlet çocukların durumunu hem okulda hem de mahalle de araştırır.Aldığı yanıtlar doğrultusunda çocukları devlet güvencesine almaya karar ve çocuklar anneden alınır...

Anne yaklaşık 3 yıl geçmesine rağmen çocuklarını 1 kez dahi göremedi.Ama aldığı bilgi doğrultusunda sadece bildiği çocukların velayetinin hem anneden hem babadan alınıp devlet güvencesine aldığını ve koruyucu ailelere verildiğidir.


Gördüğünüz gibi bir kişinin yanlışını kaç kişi ödüyor.Toplum olarak bunun önüne geçmek gerçekten de çok zor.

Önceden porno içerikli şeyleri temin etmek de izlemekte zordu ama şimdi insanların elinin altında...Kişiler bu içerikteki şeyleri izleyince o an yanında kim varsa bunu uygulamak istiyor...


Cinsel konularda dediğiniz gibi çocuklar eğitilmeli ve hangi hareketlerin taciz sayıldığı yaşlarına uygun bir şekilde anlatılmalıdır.Bunu aile yapamıyorsa bu işi uzmanlarından destek alarak yapmalıdır.



Kaleminiz varolsun...

Dilerim bu yazılanları birçok kişi okur...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #8 : 15 Aralık 2010, 07:26:51 ös »
çocukların cinsel tacize uğradığı nasıl anlarız..


 
Çocukların cinsel tacize uğradığını nasıl anlarız?
Bugün Türkiye’de ve dünyada binlerce çocuk şiddete ya da cinsel istismara uğruyor. Bunların birçoğu istatisklere yansımıyor. Peki çocukların cinsel istismara uğradığı nereden ve nasıl anlaşılır?
Son yıllarda çocuklara yönelik “şiddet” ve “cinsel suiistimal”ler korkunç boyutlara ulaştı. Hedonizm kıskacında çırpınan uzay çağı insanı, etrafına dehşet saçıyor. Nedir hedonizm? Hedonizm, “bedensel zevklere düşkünlük” veya “ten sevdası” olarak tarif edilebilir. Bedensel zevklerin içinde “çıkmaz sokak” olarak adlandırılanı ise, “cinsel sapma”lardır…
Avrupa’da yapılan araştırmalar, konunun ne kadar çıldırtıcı boyutlara ulaştığını gözler önüne sermekte. Tüm yasaklamalara rağmen, çocuk pornosuna aşırı talepler, aile içinde “ensest” olayların önlenemeyen yükselişi, Hollanda’da “Pedofil Partisi” (Sübyancılar Partisi)’nin kurulmuş olması olayın ulaştığı vahameti göstermekte.
Yine Hollanda’dan bir örnek vermek gerekirse, her 7 kız çocuğundan biri aile içindeki bir erkeğin cinsel tacizine uğramakta. Bu kişi kimi zaman “baba”, kimi zaman “dede”, kimi zaman da “erkek kardeş” olarak kayıtlara geçmekte. Ne yazık ki ülkemizde sağlıklı verilere ve ciddi araştırmalara rastlanamamaktadır. Ancak evrensel kabul görmüş değerlerin hafife alındığı birçok büyük şehirlerimizde, Avrupa’daki bu “ruh kanseri”nin birebir belirtilerine rastlanmakta. Hedonizmin sosyal belirtileri artık gizlenemeyerek polise ya da adliyeye intikal eden yönüyle bile bizlere yansıyor. Medyanın çocuklara yönelik cinsel suiistimal olaylarını profesyonelce ele almayışı, bazen anne-babaları aşırı -ve gereksiz- endişelere sürüklemekte, bazen de, cinsel tacize uğramış çocuğun verdiği sinyallerin doğru olarak algılanmamasına neden olmakta.



Cinsel tacize uğramış çocuklar hangi belirtileri verir?

1- Cinsel suiistimal yaşamış kız çocuğu genellikle içine kapanır. Kız çocuğu kendini suçlu hissettiği için, kendine karşı acımasız davranır. “Eğer ben şöyle yapmasaydım, böyle yapmazdı…” gibi vesveselere kapılır. Cinsel suiistimal yaşamış erkek çocuk ise dışa dönük bir davranışa bürünür. Genellikle “maço davranış” adı verilen davranış bozukluğu içerisine girer. Etraftaki en değerli olayları, duyguları ve kuralları hafife almak suretiyle, içindeki acıyı önemsememeye çalışır. Tüm ahlaki davranış kalıplarını küçümser.

2- Cinsel tacize uğramış erkek çocuk genellikle “agresif” olur. Her şeye çok çabuk sinirlenir. İçindeki ruhi çalkantıyı dışarı atmak için, yıkmaya, kırmaya, dökmeye, devirmeye yönelik dürtü hisseder. Düzen içinde giden şeylerin düzenini bozmak ister. Bu durum kız çocuğunda tamamen terstir. Cinsel tacize uğramış kız çocuk daha çok “depresif” davranış sergiler. Yıkıcılığı içe doğrudur. Psikolojik olarak her an içinde bir deprem yaşar; ancak dışarı vurmamak için var gücü ile direnir. Dışa dönük herhangi bir davranış bozukluğu sergilememeye gayret sarf ederler. Yaşamayı çok sevdiği ve etrafta çok sevildiği halde, intihar etmiş kız çocuklarında bu türden bulgulara rastlanılmıştır.
3- Cinsel tacize uğramış erkek çocuk yaşadığı olayı herkesten “gizler”. Yaşadığı bu olayın duyulması halinde arkadaşları tarafından alay konusu olacağı ve dışlanacağı endişesini taşır. Çevresinde artık erkek olarak değil bir “homoseksüel” olarak algılanacağı endişesine kapılır. Kız çocuğu, erkek çocuğunun aksine, yaşadığı bu olayı en yakın arkadaşı ile “paylaşmak” ister. Bu paylaşmanın nedeni, vicdanında kendisini rahatsız eden sorulara cevap bulmaktır. Ve kendisinin suçlu olmadığının onayını arar. Cinsel tacize uğramış kız çocuğu teselli arar.

4- Cinsel tacize uğrayan erkek çocuk “güç kazanmak” ister. Silahlara, kesici, dürtücü aletlere özel ilgi duyar. Hızlı arabalar ve güç gösterileri onun için vazgeçilmez fırsatlardır. Uğradığı bu olayın güçsüzlüğünden kaynaklandığını düşünür. Kız çocuğu ise güç kazanmak değil, “güçlüye sığınmak” ister. Grup arkadaşlıklarında en güçlü olanın ilgisini çekmek ve onun korumasının altında olmak ister. Erkeklere güvencini yitirmiş olabilir; ama güçlü bir erkek arkadaşın şemsiyesi altında olmaktan huzur duyar.

5- Cinsel tacizin “nedeni” konusunda erkek çocukları, “kandırıldım” diye kendilerini teselli eder. Erkek çocuk, kendisinin kolay kandırılan biri olduğunu göstermek için “saf rolü oynar”. Bunun aksine, kız çocuğu kendi vicdan muhasebesinde, “çaresizdim” tesellisine sığınır. Bu durumu çevresine, ağır işlerden kaçma, verilen görevleri “gücüm yetmez ki” şeklinde cevap verme ile yansıtır.

6- Cinsel taciz yaşamış erkek çocuk “kimlik ispatı” telaşı yaşar. “Ben hâlâ erkeğim”, diyerek kendini motive etmeye çalışır. Anlamsız ve gereksiz zamanlarda, kendisine “erkek” vurgusu yapar. Vücutlarındaki “kıllaşmayı” erkek olmanın ispatı olarak etrafa gösterir. Homoseksüel ve transseksüellere karşı aşırı reaksiyon ve öfke sergiler. Kız çocuklarında “kimlik ispatı”ndan daha çok, “kimliksizleşme” eğilimi görülür. Kimlik inkârı iki şekilde dışa yansıyabilir.
Cinsel taciz yaşamış kız çocuğu, kıyafetlerini erkek kıyafetlerinden seçmeye çalışır. Anlamsız zamanda anlamsız cinsel konuşmalar yapar, aşırı argo kelimeler kullanır, cinselliğe vurgu yapan küfürler eder ve cinsel içerikli fıkralar anlatır. Kendisine “helal olsun, tıpkı erkek gibi” denilmesi hoşuna gider.
Cinsel taciz yaşamış kız çocuğu kendinden daha büyük yaşlara ait kıyafetler giyer. Aşırı dekolte kıyafetler seçer. Yaşına yakışmayacak yoğunlukta makyaj yapar. Tacize uğradığı yaşı, görüntüyü ve kimliği üzerinden atarak daha farklı bir kimliğe bürünmek ister.
7- Cinsel taciz yaşamış erkek çocuk, kızlarla beraber olmak ve görünmek istemez. Onların oynadığı oyunlara iştirak etmemeye özen gösterir. Kendisinin kız gibi algılanacağı korkusunu yaşar. Bunun aksine taciz yaşamış kız çocuğu, oyun oynarken erkeklerin arasında bulunmayı tercih eder. Tacize uğramış kız çocuğu, bilinçaltında, babasını, ağabeyini ve erkek akrabalarını temize çıkarmak için erkek çocuklar ile özellikle oynamak ister.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #9 : 15 Aralık 2010, 07:28:08 ös »
Cinsel Taciz Ve Çocuklar         

Çocuklara yapılan cinsel taciz şu şekilde tanımlanır; taciz yapan kişi kendinden yaşça-bedenen çok daha genç ve olgunlaşmamış bir kişi ile cinsel temasta bulunur. Genelde tacizi yapan kişi kurbanı tarafından çok iyi tanınır, güvenilir. Cinsel tacize yeltenen kişi kendisini baskılayan olaylardan uzaklaşır, yakalanmaktan korkmaz. Alkol ve madde kullanımı olaya eşlik eder.Taciz yapan kişi çocuğun karşı koymalarına aldırmaz, çocuğun onu ele vermesinden endişe duymaz. Çocuğu korumakla sorumlu erişkinleri de bir şekilde çocuktan uzaklaştırmayı bilir.

HÜLYA BINGÖL - Çocuk Psikiyatristi

Taciz esnasında genellikle şiddete-zorlamaya eğilim vardır. Öncelikle tacizi yapan kişinin olayda bir beklentisi ve planı vardır. Burada çocuk erişkini duygusal yönden doyumunu sağlar, o derece uyarılır ki normal koşullarla, yaşıtlarıyla ve şiddet uygulamadan cinsel tatmine ulaşamaz.

 Çocuğun cinsel tacize uğraması ile ilgili ipuçları neleredir? Çoğu zaman utanç, korku ve suskunluk nedeniyle cinsel taciz olayları gizli kalır. 2/3 olayda cinsel taciz, tacize uğrayan çocuğun yardımıyla ortaya çıkar. Çocuk bazen ebeveynlerine, arkadaşlarına, öğretmenlerine veya doktora bu durumu anlatabilir. Belki açıkça konuşamaz ama hareketleri ve sözleriyle bazı ipuçları verebilir. Bazen de fiziksel sorunlar veya davranış bozuklukları nedeniyle uzmanlardan yardım alınması gerektiğinde bu durum ortaya çıkabilir.Bu ipucu hareketler arasında en fazla görülen çocuğun gelişim yaşına göre cinsel hareketlerde bulunmasıdır. Küçük çocuklarda takıntılı bir şekilde masturbasyon, cinsel organa karşı abartılı ilgi olabilir. Daha büyük çocuklarda ise erotik giyinme ve davranış tarzı olabilir. Bu hareketler sadece cinsel taciz olayını düşündürebilir, ama mutlaka olayı doğrulamaz.Diğer bir ipucu hareket grubu ise travma sonrası yaşanan semptomlardır. Aşırı korku, endişe, fobiler, kâbuslar belli bazı ortamlarda başlar. Aniden başlayan okul sorunları, korkular, depresyon, madde kullanımı ve kendi kendine zarar verme gibi davranışlar da cinsel tacizi işaretleyebilir.Cinsel tacize uğrayan çocukların % 40’ı hiçbir davranış değişikliği göstermez. Bu nedenle çocukların söyledikleri veya imaları mutlaka ciddiyetle dinlemek gereklidir.

Cinsel taciz fiziki muayene ile tepsi edilebilir mi?Araştırmalara göre cinsel tacize uğrayan kız çocukların % 50’si ve erkek çocukların da % 53’ünde fiziksel muayenede herhangi bir patolojik bulguya rastlanmamıştır. % 3- % 16 arasında kurbanda bazı özel muayene bulguları vardır. Bu nedenle şüpheli her durumda mutlaka fiziksel muayene yapılmalıdır.

 Cinsel taciz durumunda nasıl bir davranış gösterilmeli?Cinsel taciz ortaya çıktığında multidisipliner bir yaklaşım gösterilmelidir. Yani yargı organları, aile, doktorlar, psikiyatristler ve psikologlar beraber çalışmak zorundalar.Çocuklar tarafından bu olay suyüzüne çıkartıldığında, onlar bu işin sonuçlarının hangi boyutlarda olabileceğini kestiremezler. Bu nedenle uzmanların çok dikkatli bir şekilde çocuğu daha fazla bilgi vermeye zorlamaları gerekir. Çocuk çevresindekilere güvenebilmelidir. Bunun dışında konu ile ilgili tüm bürokratik işleyişler çocuğa anlatılmalıdır.Yapılan araştırmalara göre cinsel tacize uğrayan bir çocuktaki tramva sonuçlarının şiddeti ailesinden gördüğü destekle doğru orantılıdır. Ne yazık ki çocuklar bu tür olaylardan sonra ailelerine yabancılaşmaktadırlar. Aileler böyle bir olayı önleyemedikleri için kendilerini suçlu hissederler. En kötüsü de çoğu zaman olayı aile bireylerinden birisi gerçekleştirir. Burada yapılacak en önemli girişim tacize uğrayan çocukla suçu bulunmayan aile bireyleri arasında olumlu bir ilişkiyi desteklemektir. Bu da ancak profesyonel yardımlarla gerçekleşir.Sonuç olarak tacize uğrayan kişi ve ailesi multidisipliner uzman kadrosu eşliğinde desteklenmelidir. Tacize uğrayan kişi kendisi istediği bir dönemde travma terapisi görerek olayı sindirebilir. Bu tür tedaviler uzun süreçli tedavilerdir ve tedavi esnasında ilaç ile de destek verilebilir. Eğer cinsel istismar hemen fark edilir ve gerekli uzman destek verilebilirse çocuklar tekrar normal hayatlarına dönebilirler. Ama sürünceme de kalan ve uzun yıllar devam eden istismarlar sonucunda olaya eşlik eden ruhsal bozukluklar da şiddetli olarak görülür.   

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #10 : 15 Aralık 2010, 07:29:14 ös »
TACİZ

 
Taciz, başka insanlara sözlü, fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranışlarda bulunmaktır ve genellikle diğer kişilik bozuklukları ya da psikiyatrik hastalıklarla ilişkilidir.

AİLE İÇİ ŞİDDET
Akrabalık bağı olan kişiler arasındaki şiddet olayları, aile içi şiddet olarak tanımlanmaktadır ve genellikle erkekler tarafından eşlerine karşı gerçekleştirilmektedir. Bu taciz biçimi fiziksel saldırı, tecavüz ya da diğer cinsel saldırılar; küçük düşürme ve tehdit gibi duygusal ya da psikolojik taciz biçimindedir ve çoğunlukla da bir arada görülür. Tüm kültürlerde, toplumun tüm kesimlerinde ve tüm eğitim düzeylerinde görülmektedir.
Aile içi taciz, ABD’de 15-44 yaş arasındaki kadınlara yönelik saldırıların en büyük nedenidir. 15-24 yaş arası kadınların üçte birinde ise ölüm nedeni, genellikle cinsel saldırı ve aile içi şiddettir. 1970′lerdeki kadın hareketinde sonra ise aile içi şiddet, dava konusu olmaya başlamıştır.
Uzmanlar, aile sorunlarının hâlâ birçok kişi tarafından özel bir konu olarak görülmesi nedeniyle, bu tür olayların genellikle bildirilmediğini düşünmektedir. Çoğunlukla olay inkar edilmekte ve yasal sonuçlarından korkulmaktadır. Bazı araştırmalar, ilişkilerin yaklaşık yüzde 30′unda, bazı aşamalarda şiddet görülmektedir.

Erkekler de aile içi şiddete uğramaktadır. Erkekler kadınlara göre daha fazla bildirimde bulunduklarından, aile içi şiddete uğrayan erkeklerin oranı gerçek olaylardan daha fazla görünmektedir. Ancak veriler, kadınların erkeklerden altı kat daha fazla aile içi şiddete maruz kaldığını ortaya koymaktadır.
Genellikle aile içi şiddetin, tek bir nedeni yoktur. Nedenler, düşük gelir, alkol ya da madde bağımlılığı; şiddetin kullanıldığı bir ailede büyümek; işsizlik, işinden memnun olmamak; cinsel sorunlar ve sorunları çözmenin başka yollarını ya da başka davranış biçimlerini bilmemek olarak sıralanabilir. Eşlerin yaşı da bir etken olabilmektedir; şiddet, daha çok 30 yaş altındaki çiftlerde görülmektedir.
Aile içi şiddetin hem fiziksel hem de psikolojik etkileri vardır. Fiziksel zararlar; ezik, çürük ve kesikler, yanıklar, bıçaklanma, kırıklar ve hamile kadınlarda düşüklerdir. Duygusal sorunlar ise yeme bozuklukları; alkol ve madde bağımlılığı, psikolojik bozukluklar, kaygı ve depresyon gibi sorunlardır.
Bu tür sorunlar içeren bir ilişkiyi bitirmek isteyen kadınlar, özellikle de düşük gelir grubundan geliyorsa, tacizle sokakta yaşamak arasında seçim yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durumdaki kadınlar ve çocuklar için kurulmuş sığınakların kapasiteleri genellikle yetersiz kalmaktadır. Bu da kadının yaşadığı ikilemi daha da zorlaştırmaktadır. Şiddet gören kadınlar, genellikle bu ilişkiyi bitirmekte, ancak karşılaştıkları ekonomik, duygusal, kültürel ve sosyal sorunlar nedeniyle geri dönmektedir.
Şiddet çocuklara da yöneliyorsa, kaçış en iyi yol olacaktır. Araştırmalar, ABD’de aile içi şiddetin giderek artan bir suç haline geldiğini göstermektedir. Bu araştırmalarda, aile içi şiddete tanık olan ya da maruz kalan çocukların, ergenliklerinde ve yetişkinliklerinde şiddet kullanan kişiler haline geldiği de belirtilmektedir.

ÇOCUK TACİZİ
Çocuk tacizi, bir yetişkinin bir çocuğa bilinçli olarak zarar vermesidir. Bu dört biçimde gerçekleşmektedir: Çocuğun bedenine zarar veren fiziksel taciz; çocuğun özgüvenini zedeleyecek ya da yok edecek davranışların olduğu duygusal taciz; çocuğun gereksinmelerinin ve sağlığının ihmal edilmesi ve cinsel taciz.
Çocuk taciziyle ilgili istatistikler, tehlike işaretleri vermektedir. Birçok durumda, çocuk yetişkin biri oluncaya ve aynı biçimde davranan bir ebeveyn haline gelinceye kadar bu fark edilmemektedir. İyi tedavi edilmezse, tacize uğramış çocukların yaşamı zarar görebilir. Çocuğun tacize uğradığına ilişkin birçok işaret vardır; ezik, çürük, yanık, kırık ya da zarar görmüş organlar gibi fiziksel işaretler; zayıf benlik duygusu; başka insanlara güvensizlik; saldırgan, yıkıcı davranışlar; öfke; intihar da içinde olmak üzere, kendisine yönelik şiddet ya da taciz edici davranışlar; içe kapanma, yeni etkinliklere katılma, yeni ilişkiler kurma korkusu; okul sorunları; depresyon belirtileri; kabus görme ve alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı.
Tacizde bulunanların tümü, kendileri de taciz görmüş kişiler değildir. Tacizde bulunan kişiler, büyükbaba, büyük kardeş, bir akraba, komşu, öğretmen, dini ya da spor gruplarının liderleri, çocuk bakıcıları vb kişiler olabilir. Çocuklara tacizde bulunanlar, genellikle kendilerini taciz yapan biri olarak görmemektedir. Hatta bazıları, yaptıkları şeyin çocuğun yararına olduğunu düşünmektedir; anne babalar genellikle bunu söylemektedir.
Çocuk tacizinin birçok nedeni vardır. Bunlar, yetişkinde stres ya da gerginliğe yol açabilecek yetersizlik (kendi yaşamlarındaki sorunlarla birlikte çocuklarına bakma konusundaki yetersizlik); çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişimine ilişkin yanlış bilgi ve anlamalardan kaynaklanan aşırı beklenti; fiziksel cezanın bir disiplin yöntemi olduğu inancı; pedofili (kendi kendini tatmin için, bilinçli olarak çocuklarla cinsel ilişki kurmaya çalışmak); kendisi de tacize uğramış olmak, ihmal edilen çocuklar, büyük bir risk altındadır. Bebekler, iletişim kuramadığından, tacize uğrayabilirler. Örneğin, bebekleri sarsmanın çok büyük zararları olabilir; kafatası esneyip beyin hareket edebilir ve kafatası ile beyin arasındaki damarlar kopabilir, kanayabilir, şişebilir ve sonunda beyinde hasara; hatta ölüme yol açan küçülmeye (atrofi) neden olabilir.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #11 : 15 Aralık 2010, 07:31:15 ös »
Çocukların Cinsel Tacize Uğramaması İçin Tedbirler

Son günlerde gündemi dolduran bir mesele var, çocuk istismarı ve özellikle de cinsel istismar. Adını zikretmek bile istemediğim adam H.Ü.'in olayından sonra birkaç gazete yazarının da konuyu devam ettirmesiyle gelişen kamuoyu hareketliliği, bugünlerde de annelik ve çocuklarla ilgili sitelerde başlayan bir kampanya var.

Çocuk İstismarına Hayır! Kampanyası.. Kampanya bu konuda kanuni ve hukuki olarak gereken işlemlerin yapılmasını ve sorumlulukların yerine getirilmesini talep ediyor.

Bu kampanyaya destek vermekle birlikte, herkesin en büyük HAYIR'ı kendi hayatında, kendi tedbirlerini alarak, çocuklarında bazı bilinçleri oluşturmasıyla gerçekleşir diye düşünüyorum. Sanılıyor ki istismarı sadece H.Ü. gibiler ve sapıklar yapıyor. Öz ağabeyi tarafından, kuzeni, yeğeni, dayısı, amcası tarafından bekareti bozulan, bekareti bozulmasa bile istismara uğrayan çocuklar o kadar fazla ki. Ve kız çocukları kadar erkek çocuklar da aynı tehlike altındalar.

Taciz konusunda gerçekten HAYIR demek, kampanyaya katılıyorum demenin yanında bir şeyler yapmakla mümkün.

Bu bir şeyler ne olabilir derseniz o kadar çok şey var ki.. En başta aklıma gelen bazıları:

1- İstismarın merkezinde bulunan çocuğu bilinçlendirmek. Ama bu bilinçlendirmeyi de kafamıza göre değil, okuyarak, bilerek, yardım alarak yapmak. "Bak çocuğum birisi senin oranı buranı ellerse şöyle yap" gibi cümleler, çocuğun tacizden korkmasına ve tam tersi korktuğu için tacize karşı gelemeyecek hale gelmesine sebep olabilir.

2- Çocuğu bilinçlendirmek için öncelikle sitemizde Çocuklar Tacize Karşı Bedenini Korumayı Öğrenmeli yazını okuyabilirsiniz. Bu yazının alındığı, Sistem Yayıncılık'tan çıkan Adem Güneş imzalı Anababaların Korkulu Rüyası Çocuklara Yönelik Taciz isimli kitabı mutlaka okuyun. Kitapta geçen çocukta yerleşmesi gereken bilinçlere birkaç örnek:

'Bedenim bana özeldir' bilinci
'İzin verirsem dokunabilirsin' bilinci
'Dokunulması yasak olan yerlerim' refleksi
'Fiziksel baskıya direnme' refleksi
'Vücudum görünmemeli' hissi
'Banyoda çıplak olunmaması' bilinci
'Tuvalette benden başkası olmamalı
'Soyunma ve giyinmede yalnızlık' ilkesi
'İzin verirsem kabul edilirsin' ilkesi


3- Bir sonraki adımsa "taciz" gerçeğini her zaman aklının bir köşesinde bulunduran bir yetişkin olarak evde ve çocuklarımızın yaşadığı ortamlarda uyanık olarak gerekli tedbirleri almaktır. Ağabeyi ve akrabaları tarafından tacize uğrayan çocukların olayları midemizi bulandırmakla kalmamalı, tedbir konusunu sıkı tutmamızı sağlamalı.

4- Alınabilecek tedbirlerin ilki, çocuklarımızı cinsel uyaranlardan korumak. Tacizin en büyük sebeplerinden biri medyadaki cinsel uyaranların fazla oluşu. Uyaranların fazlalığı yüzünden ergenlik yaşının gitgide düştüğü de bir gerçek. Aşağıda gelecek maddelerde aile içi cinselliği önlemek için alınacak tedbirler gelecek. Cinsel uyaranlardan koruma, özellikle kardeşler- yeğenler- kuzenler arası taciz olaylarını azaltma konusunda önemli bir adımdır.

Cinsel uyaranlardan korumak için alınabilecek tedbirler:

- Eve pornografik veya pornografik içeriğe yakın yayın sokmamak, arka sayfaları çocuklardan ve ergenlerden uzak tutmak.
- Çocuklarla izlenecek filmler ve diziler konusunda seçici olmak. İzlenecek filmler konusunda önceden bilgi sahibi olmak. Çocuğunuza zarar vereceğini düşündüğünüz içerikteki dizileri sizin de izlememeniz çocuk için örnektir.

- Hiçbir eleme yapmadan her filmi çocukla izleyip, çocuğun bakmasını istemediğiniz yerlere "çocuğum sen şimdi bakma" diyerek çocuğun daha çok dikkat çekersiniz, unutmayın.

- Çok fazla dizi tutkunuysanız ya da illa ki izleyecekseniz bile çocuğunuzun olmadığı zaman izlemenin yollarını bulun. Bir çok dizinin tekrarı var, uygunsa tekrar yayını izleyebilirsiniz. Ya da internetten indirip, çocuğunuz yokken ya da uyuyunca filan izleyin. Onlarca dizi sitesi var, dizileri arşivleyen video sitesi var. Google video gibi.

- Çocuğunuzun internet kullanırken karşılaşabileceği porno içerikli yayınları engellemek için gerekli programları bilgisayara kurmak. Kurmayı bilmiyorsak bile, ben anlamıyorum kardeşim sen bulur musun kurar mısın şu programı deyip, mutlaka bir bilene kurdurmak.

Rtük'ün çıkarttığı Gözcü programı için bilgisayarda en az XP işletim sisteminin kurulu olması gerekiyor. Aşağıdaki linki tıkladığınızda sayfanın altında programın linkini göreceksiniz.

http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=7d886e32-58ba-4e95-af95-5ac4efc38b9c

- Çocukları sanal alemdeki tacizcilerden korumak için, bilgisayarı evin merkez bir noktasına koymak. Ya da en azından monitörü kapıdan girince hemen görünecek bir şekilde yerleştirmek.

5. Evin içindeki mahremiyetle ilgili alınacak tedbirler:

- Her iki cinsten biri 7 yaşında olunca kız ve erkek çocukların odasını ayırmak.
- Çocuklar ve anne babanın yatak odası arasında bir mahremiyet sınırı koymak. Çocuk anne babanın yatak odasının evin diğer odaları gibi rahatlıkla girilebilecek bir yer olmadığını bilmeli. Ama bu işi abartıp, yatak odasını çocuğun çok ilgisini çekecek bir yer haline getirmemek gerekir.
- Anne ya da baba 7 yaşından büyük erkek veya kız çocukla gece birlikte yatmamalı.
- Misafir ya da yer olmadığı durumlarda bile, 7 yaşından büyük aynı veya farklı cins çocuklar birlikte yatmamalı.

6. İng tabiri "ensest" olan, aile içi cinselliği önlemek için alınacak tedbirler:

- Ergenliğe girmiş erkek çocukların ya da daha büyük yetişkin özellikle bekar erkeklerin bulunduğu evlerde geceleri kontrollü olmak. Bu durumda sadece kız çocuklar değil küçük erkek çocuklar da tehlike altındadır.
- Aynı şekildeki evlerde kız çocuklarını erkeğin çok dikkatini çekecek şekilde giydirmemek. Çocuk koşup oynarken mahrem yerlerinin görünmemesi için kendini koruyamayacak yaşta ise gerekli tedbirleri almak. Örneğin eteğinin altına tayt giydirmek.
- Kardeşleri evde uzun süre özellikle geceleri yalnız bırakmamak. (Ailecek tanıştığımız bir kadın doğum doktoruna, bir annenin getirdiği kızın ağabeyinden hamile olduğu ortaya çıkmıştı)
- Bazı tacizler birkaç kademede gerçekleşebilir, tacizci çocuğa birkaç kademeden sonra yaklaşır. Bunu erken anlayabilmek küçük çocukların ve bazen de büyüklerin işaret olabilecek hareketlerini iyi gözlemlemek.

Ensest yani aile içi ve özellikle kardeşler arası cinsellik konusu yetişkinlerin pek ihtimal vermediği bir konu çünkü olup bitenden habersizler. Ama çocuklarımızı bekleyen en büyük tehlikelerden biri bu. Modern yaşamda evlilik yaşı çok yükseldiği ve evlenmek için bin bir türlü zorluğu aşmak gerektiği için, gençler cinsel ihtiyaçlarını maalesef böyle çirkin şekilde karşılayabiliyorlar.

Aile içi cinselliği önlemek niyetiyle çocuklarımıza şüpheyle bakmaktan ya da aşırı ve itici bir kuralcılık ve kontrolcülükten de kaçınmalı. Yukarıdaki tedbirleri alıp sevgi ve şefkatle yaklaşılmalı. Cinsel tacizin sebebi, sadece cinsel duygular değil, aynı zamanda fertlerin içlerindeki kişilik ve sevgi boşluğudur.

7. Çevreyle ilgili alınacak tedbirler:

- Maalesef insanlar küçücük bebeklere bile tacizde bulunabiliyorlar. Komşuya vs. ye bebeğimizi emanet ederken, o evdeki diğer insanların varlığını da düşünmek ve gerekiyorsa vazgeçmek.
- Çocuğun okul ve kreş seçiminde eğitim kalitesini önemsediğimiz kadar ortamın genel ahlak durumunu da önemsemeyerek seçim yapmak.
- Çocukları arkadaşlarına yatıya göndermeden önce gideceği ev ve aile fertleri ile ilgili yeterli bilgi sahibi olmak..
- Çocukların yanında ölçüp tartmadan cinsel mevzuları konuşmayı hobi haline getirmiş, izlediği takip ettiği yayınları anlatan komşu, arkadaş vs den uzak durmak.

Ben aklıma gelen tedbirleri yazdım. Sizler de aklınıza gelen başka tedbirleri ekleyin kafanıza. Cinsel istismara önce kendi hayatımızda HAYIR demeliyiz.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #12 : 15 Aralık 2010, 07:32:28 ös »
Tacizi yaşayan kadın ve erkekler anlatıyor...Cinsel travmayı nasıl atlattılar?

Cinsel taciz, ünlü ünsüz pek çok kadının, hatta erkeğin sorunu. Eşinin, ailesinden bir bireyin veya işvereninin tacizine maruz kalanlar çoğu zaman toplum tarafından dışlanma ve ayıplanma korkusuyla susmak zorunda kalıyor. Bu kez de depresyondan anksiyeteye, cinsel isteksizlikten panik atağa kadar pek çok sorunla başa çıkmaya çalışıyorlar.
 
Eşim, ruhsal problemleri nedeniyle en ufak bir sorun karşısında kavga çıkarıyor, iç dünyasındaki fırtınaları alkol kadehlerine sarılarak dindirmeye çalışıyordu. Evde eşyaları kırıyor, bana hakaretler ediyor, sorunlarımızı konuşmayı teklif ettiğimde ise kapıyı çarpıp kendini sokağa atıyordu. Eşime aşıktım, ona yardım etmek için elimden gelen her çabayı gösteriyordum ama nafile. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Bana yaşattıkları yüzünden gün geçtikçe ölüme bir adım daha yaklaşmışım gibi hissediyordum. Derken bir gün benim de çok sevdiğim bir arkadaşı geldi evimize. Alkol eşliğinde başlayan sohbet koyulaşmış, konu evliliğimizdeki sorunlara gelmişti. Bir anda kendime hakim olamadım ve "Artık çok yoruldum, yaşamak istemiyorum" diye ağlamaya başladım. Ben, gözyaşlarıma hakim olamazken, arkadaşı aniden yanıma gelip bana sarıldı. Bir yandan beni öpmeye çalışıyor, bir yandan da elini göğsüme doğru kaydırmaya çalışıyordu. O an şok oldum. Eşim, bu sırada her zamanki gibi alkolün etkisiyle sızıp kalmıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diyerek var gücümle uzaklaştırdım arkadaşını. O da yaptığından çok pişman olmuş, utancından evimizi terk etmişti. Büyük bir şok yaşıyordum, Acaba bu tacize ben mi neden olmuştum? "Kıyafetimden veya bakışlarımdan mı güç almıştı?" diye kendimi sorguladım günlerce. Eşimi hâlâ ilk günkü gibi severken, ihaneti asla düşünemezken, üstelik gözyaşları içinde ölmek istediğimi söylerken bunu nasıl yapabilirdim ki?
Aktardığımız yaşanmış bu hikaye bir şirkettte muhasabeci olarak çalışan 27 yaşındaki E.S’ye ait. Genç kadın yaşadığı cinsel travmadan sonra günlerce kendisini sorgulamak zorunda kaldı. Tıpkı, cinsel tacize uğrayan diğer kadınlar gibi...
Cinsel taciz, birkaç ay önce medyamızda manşetlerden inmeyen, ünlü bir mankenin başına gelen "kaset görüntüleri"nin ardından çok konuşuldu. Doğrusu medya temsilcilerinden sıradan halka herkesin üzerinde fikir yürüttüğü konu, kasetle ilgili "teknik" sayılabilecek şeylerdi. Burada ayrıntısına girmeyeceğim ama şunu belirtmeden de geçemeyeceğim. Bu olayda hepimiz konuştuk ama belki de en önemli noktayı gözardı ettik. O da olaydan sonra genç mankenin karmakarışık olan iç dünyasıydı. Oysa cinsel taciz, mağdurun hem ruhsal hem de cinsel yaşantısında belki de yaşam boyu silinemeyecek olan derin izler bırakabiliyor!
Cinsel taciz nedir?
Öncelikle cinsel tacizin ne olduğundan kısaca bahsedelim isterseniz. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozukluğu Polikliniği'nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Ceyda Güvenç, istem dışı uygulanan her türlü cinsel yaklaşımın cinsel taciz olduğunu söylüyor. Bu; cinsel birleşmeye zorlama olabiliyor, cinsellik içeren bir öpücük de. Mağdurun bedenini okşamak veya seyretmek, cinsellik içeren sözler sarf etmek de cinsel tacize giriyor. Sokaktaki bir yabancı, işyerindeki bir eleman, komşumuz, hatta çok sevilen bir amca bile cinsel taciz uygulayabiliyor.
Örtbas ediliyor!
Psikiyatri uzmanı Dr. Ceyda Güvenç'e göre, cinsel tacize uğrayan mağdurlar, aile bireyleri ile toplum tarafından suçlanacakları kaygısıyla veya olaydan kendilerinin de sorumlu tutulabileceklerini düşündüklerin için tacizi genellikle saklamak zorunda kalıyor. Oysa, özellikle çocukluk çağında yaşanan cinsel tacizlerde anne ve babanın desteği, çocuğun ruhsal gelişimi açısından çok önemli. Psikiyatri Uzmanı Dr. Serdar Serdaroğlu, tacizin asla örtbas edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Çünkü taciz "Aman olaylar büyümesin" düşüncesiyle örtbas edilince, çocuk anne ve babasının, yaşadığı cinsel travmayı önemsemediğini düşünerek zamanla özgüvenini yitirmeye başlıyor. Bu da, cinsel travmanın çocuğun veya ergenlik çağındaki gencin ruhsal dünyasında çok daha uzun süreli ve ciddi hasarlar bırakmasına yol açıyor.
Ensest ilişkiler de sanılanın aksine çok yaygın ülkemizde. Çocukluk çağı cinsel istismarı büyük oranda aileden bir birey ya da çocuğun tanıdığı kişiler tarafından gerçekleştiriliyor. En çok da babanın cinsel istismarı var uzmanlara göre. Genç kızlar ya da ergenlik çağındaki erkekler de cinsel tacize uğrayabiliyor aile bireyleri tarafından. Ülkemizde kesin bir rakam olmasa da, örneğin Mor Çatı'ya telefon eden veya başvuran 538 kişiden 185'i, yani yüzde 35'i, cinsel şiddete maruz kaldığını bildirmiş. Cinsel şiddete uğrayan bu kişilerden 48'i aile içi cinsel şiddete uğramış. Bir başka deyişle, cinsel tacize uğrayanların yüzde 26'sı ensest mağduru. İşin en vahimi de aile içindeki cinsel tacizler çoğu zaman uzun yıllar devam ediyor. Bu da, mağdurun cinsel tacizden çok daha fazla hasar görmesine yol açıyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Serdar Serdaroğlu'na göre, ensestin en sarsıcı başka bir yönü ise, çocuğun ya da gencin kendisini en güvendiği hissettiği yer olan evinde tacize uğraması. Evde kendisini, korumasız ve çaresiz hisseden mağdurda zamanla pek çok ciddi ruhsal sorunlar ortaya çıkıyor...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #13 : 15 Aralık 2010, 07:33:23 ös »
Tacize Karşı Çocuklar Nasıl Eğitilmeli?
   
Araştırmalara göre çocukların en çok tacize uğradığı yaş aralığı 4-11. Bu dönemde onlara daha çok dikkat etmeniz gerekiyor.

Ama onları nasıl koruyacağınızı bilmiyorsanız kaçınılmaz sonucu çocuğunuz da yaşayabilir. Pedagog Adem Güneş, yeni çıkan 'Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi: Labirent' adlı kitabında, ebeveynlerin korkulu rüyası haline gelen bu soruna karşı ne gibi önlemler almaları gerektiğini anlatıyor. 'Anadolu pedagojisi' diye adlandırdığı 'mahremiyet eğitimi'ni ebeveynlerin mutlaka öğrenmelerini tavsiye ediyor.

Adalet Bakanlığı'nın, mahkeme kayıtlarına dayanarak hazırladığı rapora göre 1992-2007 yılları arasında ülkemizde 21 bin çocuk (tacize değil) tecavüze uğramış. Oysaki pedagog Adem Güneş, yaşanan her 10 tecavüz olayından sadece birinin mahkemeye intikal ettiğini söylüyor. Çocuklara yönelik cinsel suistimal, bir çocuğun hayatında yaşayacağı en büyük travmalardan biri. Akla karayı bilmediği bir dönemde güvendiği, sevdiği insanlardan zarar görmek onun duygu dünyasını altüst ediyor, ruhunda derin yaralar açıyor. Buna rağmen ne anne-babalar ne de gerekli kurumlar konunun vahametini kavramış değil.

Okulda verilen cinsel eğitimin ise Güneş'in araştırmalarına göre ciddi anlamda olumsuz sonuçları var. Güneş, "Cinsellik, çocuğun özel dünyasıdır. Bu dünyanın sınıf ortamı gibi kalabalıklarda genele açılması onun sınırlarını ayarlayamamasına neden olur. Okullarda ve kalabalık bir grup içinde hangi çocuğun, hangi oranda cinsel bilgiyi sindirebileceği önceden kestirilemez.

Örneğin istimna (mastürbasyon) hakkında hiçbir şey bilmeyen bazı çocukların, derste bu konuyu gördükten sonra merak edip başladığına dair yaşanmış örnekler var. Ayrıca böyle bir ortam çocuğun utanma duygusunu zedeler. Cinsel eğitimi verecek kişinin ruhu, çocuğun ruhuyla özdeşleşmiş bir ruh mu, yoksa negatif bir etki oluşturacak bir ruh mu? Bu da önemli bir sorun. Babanın ruhu bile çocukta aksi tesir oluşturuyorsa siz okulda rastgele bir öğretmeni karşılarına çıkarıp bu eğitimi verdiremezsiniz.

Örneğin erkek çocuklara mahremiyet eğitimi vermek için dayılar bu konuda en uygun isimlerden biri. Yine erkek çocuklarda abi de çocukta birtakım hayal kırıklıklarına neden oluyor. Çünkü çocuk abisinden bu tür bilgileri duymak istemiyor. Kaldı ki, böylesi konuları sınıf ortamı gibi genel açık bir yerde duymak çocuk ruhunu incitiyor. Çok somut örneklendirir isek, geçenlerde bir kız çocuğu okulda aldığı cinsel eğitimden hemen sonra ablasına gelerek anne ve babasına karşı tiksinti hissettiğini söylemiş. Rica ederim olur mu şimdi böyle, ulu orta çocukları bir araya toplayıp onlara en mahrem konular hakkında bilgiler sunmak?" diyor.

Peki çözüm ne? Adem Güneş, 'Anadolu pedagojisi' olarak adlandırdığı ve ailede verilmesi gereken ama günümüzde unutulan, anne-babaların ihmal ettiği ya da önemsemediği 'mahremiyet eğitimi'ni öneriyor. Güneş, 'mahremiyet eğitimi' ile 'cinsel eğitim'in iki farklı kavram olduğunu söylüyor ve aralarındaki farka ebeveynlerin dikkat kesilmesini istiyor. Cinsel eğitim, bir grup çocuğa topluca verilir. Halbuki mahremiyet eğitimi kişiye özeldir. Adem Güneş, uzun yıllardır Avrupa'da çocuklara yönelik şiddet ve suistimaller konusunda çalışan bir uzman. Henüz bir yıldır Türkiye'de yaşıyor. Gelir gelmez, karşılaştığı suistimal rakamları ve yetersiz uygulamalar karşısında üzüldüğünü anlatıyor. Anne ve babalara da bir uyarıda bulunuyor: "Mahremiyet eğitimi ya da Anadolu pedagojisini mutlaka öğrenin."

Cinsel suistimale karşı çocuklar nasıl eğitilmeli?

Adem Güneş'e göre, öncelikle çocuklara 'temel davranış refleksi' kazandırılması gerekiyor. Yani, çocuğa yönelik anormal davranışlar karşısında çocuğun ani bir refleks halinde kendisini koruması öğretilmeli. 4-7 yaş dönemi bu eğitim için çok önemli. Temel davranış refleksine, eskiler 'haya duygusu' adını veriyor. Peki bir çocuğa bu refleks nasıl kazandırılabilir?

Çocuğunuz üzerini çıkartırken ondan izin alın

Bunun mahremiyet eğitimindeki adı 'bedenim bana aittir' bilinci oluşturmak: Bedeninin kendisine ait olduğu hissini kazanamayan çocuk, çok rahatlıkla tacize uğruyor. Çünkü herkesin bedeni üzerinde bir şeyler yapabileceğini düşünüyor. Bu nedenle çocuğun altı değiştirilirken, çocuğa saygısızca ve hırçınca davranarak ve hatta zorla yatırarak altını değiştirmemeli ya da çocuğun üzerini çıkartırken ondan izin almalı! 'İstersen atletini çıkartayım, çok terlemişsin kızım' şeklinde cümleler kurmayı ihmal etmeyin. Güneş, "Çocuk başlangıçta kendisinden neden izin alındığını anlayamaz. Ama ilerleyen zaman içinde, kendisinden izni alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve bundan rahatsız olur." diyor.

Severken bile onun rızasını gözetin

'İzin verirsem dokunabilirsin' bilinci: Çocuğunuzu severken bile 'seni öpebilir miyim?' diye müsaade isteyin ki, bu bilinç oluşsun. Çocuğa herkesin izinsiz dokunması; öpmesi, mıncıklaması vs. bedenini koruma refleksini kırıyor.

Dört yaşından itibaren genital bölgesine mümkün olduğunca dokunmayın

'Dokunulması yasak olan yerlerim' refleksi: Anne-babalar, banyo ya da alt temizliği nedeniyle çocuğun sıkça genital bölgesine dokunuyor.

4 yaşından itibaren mümkün olduğu ölçüde bunu yapmamaya gayret edin. Eş-dost ve akrabaların da, çocukların genital bölgesine dokunarak ya da vurarak sevmesine de izin vermeyin.

Çocuğunuzu yaka-paça eve sokmaya çalışmayın

Fiziksel baskıya direnme refleksi: Çocuğunuza, fiziken sizden güçsüz olduğunu asla hissettirmeyin. Mesela yaka paça eve sokmayın, itip kakmayın, zor kullanmayın. Sevgi gösterileri sırasında ise oyun oynamak için sizden kaçan çocuğu köşeye sıkıştırmayın. Siz onu sevdiğinizi düşünebilirsiniz ama çocuk bu sırada kendisinden büyük birinden kaçamayacağını hafızasına yazıyor. Araştırmalara göre, cinsel suistimale uğrayan çocukların birçoğu çırpınmanın ve o anda kaçmanın çözüm olmadığını düşündüğü için kaçmayı denemiyor.

Evde çıplak dolaşmasına izin vermeyin

'Vücudum görünmemeli' hissi: Dört yaşından itibaren çocuğunuzu ev içinde çırılçıplak dolaştırmayın. Giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verin. Kendisini başkalarının yanında çıplak görmeye alışkın olmayan çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyar.

Çocuğunuzla birlikte banyo yapmayın

'Banyoda çıplak olunmaması' bilinci: Bazı anne babalar, bebeklikten itibaren çocuklarıyla birlikte yıkanır. Dört yaşından itibaren buna son verin. Ona banyo yaptırırken de üzerinde mutlaka alt çamaşırının olmasına dikkat edin. 7 yaşından itibaren ise mutlaka ve mutlaka çocuğunuzun genital bölgesini başkalarının; eş, dost, akraba görmemesine özen gösterin.

Çocuğunuz tuvalet ihtiyacını giderirken yanında durmayın

'Tuvalette benden başkası olmamalı' bilinci: Çocuğunuza dört yaşından itibaren tuvalet ihtiyacının yalnız başına giderilmesi gereken bir durum olduğunu öğretin. Yanında durmayın. Korktuğunu söylese bile onu ihtiyacını yalnız gidermesine alıştırın.

Başkalarının yanında üst-baş değişimi yapmayın

Soyunma ve giyinmede yalnızlık ilkesi: Temel davranış refleksinin kazandırılmasında çocuğun kıyafetlerini yalnız başına giyip çıkarması büyük önem taşıyor. Dört yaşındaki bir çocuk yalnız başına kıyafet giymekte zorlanabilir. Bu durumda anne ya da baba başka bir odada ona yardımcı olmalı. Asla salonda başkalarının yanında üst-baş değiştirilmemeli.

Onun özel dünyasına saygıyla yaklaştığınızı hissettirin

'İzin verirsem kabul edilirsin' ilkesi: Anne-babalar, çoğu zaman çocuklarının bir birey olduğunu unutuyor ve farkında olmadan ona kendi tekelindeki bir mal muamelesi yapıyor.

Buna göre özellikle 7 yaşından sonra çocuğunuzun odasına izin almadan girmeyin. Mesela onu odasında üzerini giyerken gördüğünüzde, özel dünyasına saygıyla yaklaştığınızı hissettirin ve özür dileyip kapısını kapatın. Çocuk, odasının kendisine özel olduğunu anlamalı ve izin vermeden kimsenin giremeyeceğini bilmeli.

***

Taciz yaşayan çocuk nasıl anlaşılır?

- Cinsel suistimale uğrayan çocuğun kaybettiği en önemli duygu; 'güven'... Güven kaybı insan yaşamında oldukça önemli. Böyle bir küçük kız çocuğu ise, içe kapanır, kendini sorgular, kendini suçlu hisseder, depresif olur, erkek çocuğu ise kimlik bunalımı geçirir. Kendisinin hâlâ erkek olduğunu ispat etmeye çalışır, anlamsız 'maço' davranışlar sergiler, agresif bir hale bürünür. Böyle bir durumda kalan çocuğun en önemli ihtiyacı güven duyabileceği bir eldir. Bunun için Avrupa'da birçok ülkede taciz yaşayan çocuklar için özel 'güven kazandırma merkezleri' bulunuyor. Çocuk burada yeniden hayata tutunup daha sonra travma sonrası terapiye alınıyor. Maalesef ülkemizde ne "güven merkezleri" ne de "travma sonrası terapi merkezleri" gerçek anlamda işlemiyor.

- Erkek çocuk da kız çocuk da oyun arkadaşı olarak erkeklerle oynamayı tercih eder. Suistimalin, erkek çocuklarda bıraktığı en derin iz, kimlik bunalımıdır.

- Erkek çocuk güç kazanmak, kız çocuk güçlüye sığınmak ister.

- Kız çocuk, kimliğini değiştirtme eğilimindedir. Geçmişine ait bütün izleri üzerinden atmaya ve silmeye gayret eder.

- Suistimale uğrayan çocuklar, geçici hafıza kaybına uğruyor. Hayatının ilerleyen dönemlerinde geriye dönüp baktığında küçüklüğünün o günlerini hatırlayamıyor.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4077
    • Profili Görüntüle
Ynt: erkek çocuğun tacize uğraması
« Yanıtla #14 : 13 Mart 2012, 06:53:15 ös »
...