Gönderen Konu: PERİ KIZI  (Okunma sayısı 18411 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
PERİ KIZI
« : 24 Ağustos 2010, 06:57:55 ös »

Psikolog Hüseyin KAÇIN
0 555 326 22 91
Aile ve Evlilik Terapisti

KADIN ve AŞK

Hz Havva zekası ve ruhuyla hayata dokunan ilk insandır. İyi ki eli o yasak ağaca uzanmıştır. İyi ki Hz Adem'in aklını çelmiştir. Böylece hayatın sırrını açığa çıkarmıştır. Aşk ve cinselliği cennetten hediye olarak dünyaya taşımakla görevlendirilmiştir. Allah hayata dair tüm oluşumların nüvelerini kadında gizlemiştir. Bu anlamda kadın hayatın kendisidir. Yüreğinde Hz Havva'ya şükran duygusu beslemeyen insan yücelik mertebesine erişemeyecektir. Kadını yüceltmeyen erkek asla yücelemeyecektir.


http://www.youtube.com/watch?v=K9MC30t7Uhc&list=UUIe19S-aZ6TQNiC1Tsfjviw&index=2

tıklayınız


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#



MAİLİ YAZMADAN ÖNCEKİ RUH HALİM VE DÜŞÜNCEM:
 
Hatırlıyorumda ne kadar caresiz ve cıkmazda hissediyordum kendimi, bu böyle gidemezdi artık Oğlum içşin bir şeyler yapmalıydım tek başıma olmuyordu , bana yardım gerekti uzman bir psikologdan ama aynı zamand da inançlı olmaydı bu kararla düşünürken çaresiz, bir gün iş yerindeyken ki buyuk bir kurumda çalışıyordum .......... da mesai arkadaşım Ali ile görüşürken daha doğrusu dertleşirken bana dediki ; Nil ben gerçekten harika bir psikolog tanıyorum kendisi dostum olur dedi ve ben Hüseyin beyi aramaya karar verdiğim gün işte herşey o zaman başladı belkide aslında açığa çıktı
Ve onu aradım ve mail attım.Mailde de görüldüğü üzere çaresiz ve zor durumda olan bir İnsan vardı
------------------------------------------------------------------------------------------------
Merhaba Hüseyin Bey,
Ben ............. bir Oğlum var 13 yasında 13 yıl once evlenip ayrılıdım. Ve bundan dolayı oğlumun piskolojisi ile ilgili görüşmek isterim sizinle.

Oğlum ve ben 13 yıldır tek yasıyoruz babasız büyüttüm. Bundan kaynaklanan bazı sornları görüşmek isterim. Kendisi cok tatlı bir cocuk fakat sorumluluk duygusu olmadığı gibi,dedesiyle sürekli kavga ediyor, korkak bi yapıya sahip.fakat ileri zekalı bir genc olma adayı.10 seans bayka bir pedegogdan terapi aldık 2 yıl ama sonuç yok.Büyümeyi kesinlikle redediyo,en büyük sorunumuz buydu .
Okullar acıldıktan sonra size gelmek ve görüşmek isteriz sizi bir arkadaşımın arkadaşı tavsiye etti.Bulursa Hüseyin bey bu soruna cözüm bulur dedi.
Başta Allahtan olmak üzere sizden şifa bulacağıma inandığım için bir görüşme talep etmekteyim.
28/08/2010

Bölüm 1- Mail 2

 

Terapiye gelirken ki hisslerim karmaşık ve aslında muamma doluydu acaba bana bu sefer bana yardımcı olabilecek miydi ? bundan önceki psikolog denemelerim elbetteki başarısızdı O benim son umudumdu bu hislerle gittim ve pes etmekte istemiyordum elbet. Gerçekten yardıma ihtiyacım vardı , artık sanki çıkmaz bi sokaktaydım ve çıkış arıyordum .

Ve ilk sean gercekleşmişti fakat taabiki ben ilk başta direndim, ona güven sorunu yaşadım, gerçekten yeterince iyi miydi ? Bende kileri dışarı çıkarabilecek miydi? ve Oğluma yardımcı olabilecek miydim ? Bütün bu düşüncelerle gittim ...

------------------------------------------------------------------------------------------------

son durum
Merhaba Hüseyin Bey,
Öncelikle Allahtan iyi olmanızı temenni eder iyi çalışmalar dilerim
Şuan için görülen bi aksilik olmazsa Cumartesi günü görüşebiliriz Ben daha erken gelme taraftarıyım .saat 09.00 gibi size de uygun mu acaba:? Uygun ise bana haber verirseniz sevinirim.

Bu hafta yeterince zor bir hafta oldu benim için en kötü birgün dayanamayıp k.... ı dövdüm çünkü sözümü dinletemeyince ,kaba kuvvetle annelik yapmaya calıştım

Ertesi gün daha sakın daha olgun olmaya ve daha mesajlarımı oğluma net vermeye calıştım.kararlılığımı ona anlatabilmek için bayağı bi cırpındım nasıl göstermem gerektiğini bilmediğim için bocaladım.once kızdım,sonra bağırdım sonra her zamanki gibi dövdüm….. tek farkkkk bu sefer pes etmeyip kendimi toparladım daha soft yumuşak ve kararlı bir tavır sergilemeye calıştım umarım basarılı olurum,başka nasıl sergilemeliyim bilmiyorum.




-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Terapi sonrası Hüseyin beyin söylediklerini uygulamaya çalışıyordum ama elbetteki başarılı olamıyordum çünkü altında asıl yatan neden bendim , bunu bana anlatmak ve kabullendirmek cok uzun bir zaman , emek aldı


1 Bölüm -3 mail

 

O yıllarda her zaman ki gibi hayatımın mevcut durumu ve son hali bir kangerendi, ya o kangeren olan yeri kesmeliydim ve sağlıklı kalan uzuvlarımla yaşamayı tek başıma öğrenmeliydim yada ölmeliydim.Ama kangrenleşen hem yüreğim hem ruhum hemde bedenimdi.

Hüseyin beyle terapilere başladıktan sonra gelinen son durum elbetteki oğlumdan oklar birden bana dönmüştü nasıl olmuştu da sorun oğlumdan dolayı gözükürken, merkez ben olmuştum.2008 yılıydı ve elimdeki bilanço tam bir çıkmaz sokaktı yıllar beni ne kadar da yormuştu ,arkamda bıraktığım onca yük vardı ama izleri hala ruhumda ve üzerimdeydi.Başarısız bir evlilik evliliğin ardından hırs yapmış ve kaybolmuş bir kadın, nasılda kopmuştum kadınlıktan ve annelikten.

1997 yılında Boşandıktan sonra sığınacak tek kapım baba ocağıydı kırık kanatlaral yuvaya dönmek birde yavruyla benim için hiç kolay değildi.Şaşkındım, karmaşık, güçsüz korkak ve ürkek ve çaresiz . Zaten ailemin tasvip etmediği biriyle evlenmiştim hiç istememişlerdi .Doğal olarak mahcup bir şekildeydim.Evelenmeme de sebep onlardı ya,belki bir inat , belki bir intikam, belki bir kaçış, bilinçsizce yapılan , çokusu,hatta gerçek olmayan bir duyguyla alınan bir karardı.Ailemin asla tasvip etmeyeceği meshep farklılığı olmasına rağmen evlendim. Yanlış olduğunu anladığım an komik ama düğün gecesiydi; düğün bittiğinde herkes evine dağılırken bende eve dönmek istedim ama kader ağlarını çoktan örmeye başlamıştı bile. Beni bekleyen zor, çetin, acılı yıllardan haberim olmadan arabaya binip uzaklaştık.Ve nerden bilebilirdim ki ;kumar, dayak,sevgisizlik,ve kız kardeşimin ve onun ihanetiyle karşılaşacağımı ve sonlanacağını.Herşey ondan sonra değişti ben , ben değildim artık bu acı gerçek karşısında tüm kadınlığımı yitirmiş bir canavara dönüşmüştüm ,artık hiç birşeyin önemi yoktu benliğimdeki Nili , rafa kaldırıp farkında olmadan peri kızını yaratmıştım. Uçuk kaçık, acımasız,duygusuz ve erkeklerden sadece intikam almak isteyen bir kalp çalma makinası haline gelmiştim.Nerde yanlış yapmıştım , neden böyle olmuştu, asla cevabını bulamadım, sadece öyle bir yandım ki ; öyle bir şoka girdim ki ; uzun yıllar bundan çıkamadım.Sanırım kim benim yerimde olsa çıkamazdı. Bu halde iken;Babam annem, ben kız kardeşim oğlum aynı evde yaşamak zorundaydık. İşsizdim çalışmam gerektiğini biliyordum çaresizlik içinde iş ararken her kapıyı çalışmıştım. O an paraya çok ihtiyacım olduğu için Hosteslik en iyi para getiren işti. Hosteslik başvurum kabul edilmişti. Uçmaya başladım. Daha fazla devam edemiyeceğimi anlayınca sadece bir yıl uçtum.Bu şekilde bir yıl geride kalmıştı 1998 yılında, tesadüfi olarak bir İthalat ve ihracat firmasına da işe başladım .Yanlızdım, mutsuzdum,boşluktaydım hiç geçmiyordu bu boşluk. Erkeler bana ilgi duyuyordu ama beni ilgilendirmiyorlardı sadece o yıl bana sevgiyle yanaşan bana cinselik beslemediğine inandığım , bir İtalyanla tanıştım hatırlıyorum da Roberto ; iyi kalpli, sevgi dolu, sevecen biriydi aslında onda baba sevgisini hissederdim, korunduğumu, değer verildiğimi önemsendiğimi .

Saatlerce sohbet ediyorduk, ben küçük bir kız gibi tüm derdimi ona anlatıyor adeta ondan besleniyordum, 1 yıl geçmiştiki bana evlenme teklif etti, ve ben hemen kaçtım ve onu terk ettim evlenemzdim ben, yapamazdım ki bunu, bunu yapabilecek ne cesaretim vardı ne de başka bir şeyim.Bağlanamazdım,güvenemzdim.

Ardından da iş yeri sahibinin tacizine uğradım ve kaçarak orayıda terk ettim . Yine başa dönmüştüm yine işsiz yine yanlız. Eskiden 17 yaşımdan evlene kadar çok itikatlıydım hatta 17 yaşında Mahmut efendinin talebisi olmuştum ve tek dileğim sohbet hocası olmak ve Allah için hizmet etmekti . Okulu bırakmak isteyince ve bu kararımı aileme açıklayınca özelikle Annem şidetle karşı çıktı ve beni yollamadı beni zorla okula yolladı. Okumalısın,kariyer , makam mevki sahibi olmaslısın dedi. Ve bende okudum istemeye ,istemeye de olsa.

Hatırlıyorumda hocalık okurken ne kadar da mutluydum, huzurluydum, ve nedenini bilmeden için,için aşkla ağlardım.Aslında vuslatı özlediğimi bilmeden .Ailemin bu kararından 2 yıl sonra zaten o yanlış evliliği yaptım. İbadet ve imanım o dönem azalmaya başladı. Boşandıktan sonra ise Allah bile zor diyordum artık kayıptım, ama henüz tamamen değil bu bir başlangıçtı benim için ama bunu nerden bilebilirdimki bu günlerimi arayacağımı.

Yine babamlardaydım iş bulamamıştım.Bir sürü kapıya başvurmuştum; bu kapılar arasında bir de Münich Re firması vardı büyük bir alman firmasıydı beni asla almazlar oraya diyordum. Birileri aracı olmuştu.Ama bir türlü haber gelmiyordu, babam sürekli hayıflanıyor, kız kardeşim varlığmdan rahatsız oluyordu, boşanıp baba evine dönünce asala eskisi gibi olmuyor hiç bir şey sığmıyor insan , dar geliyor, annem zavallı arada kalmıştı.

Bir bayram günü oğlumla yiğenimi alıp gezmeye gittik, saat akşam dokuz civarıydı ,Babam hışımla nerde kaldın dedi; ben se baba çocukları gezdirdim dedim ,ayağa kalktı doğruldu ve sen orospuluk mu yapıyorsun dedi! O an dayanamayıp o acıyla kavrulurken senin dırdırından kaçtık deyince beni öyle bir dövmeye başladıkı ben yere serildim, sürekli tekmeleri savuruyordu ama ben hissetmiyordum ki;Çünkü zaten beni yaralamış ve içimdeki temiz kızı yaralamıştı o darbe daha çok canımı acıtıyordu.Ayağı kırıldı baş parmağı , odadan çıktı.Güçlükle ayağa kalktım ve kapıyı kitledim elime aldığım jiletle sol bileğimi kesmeye başladım yaşamak istemiyordum artık,tutunacak kimim vardı ki hiç kimsem , ne anam , ne babam, ne sevdiğim, ne kocam , ne dostum,Allah da gelmiyordu aklıma yapayanlızdım.Ağır gelmişti bu son darbe hemde çok canım acımıştı. Son darbeyi bileğime indirecek ken oğlum kapıya geldi ve yapamadım. Onu bırakamazdım, zaten babası sahip çıkmıyordu kayıptı, ne baba tarafı vardı ne de o. Babamsa ondan nefret ediyordu o torunu değil evine getirdiğim bir piçti.O da benim gibi yanlızdı sadece onu koruyan annemdi ve benden daha savunmasızdı yapamadım.Her yer kandı içeri girdiler ve babamın dediği tek cümle bir şey olmaz diyerek kolanyayı basmaktı koluma.
« Son Düzenleme: 04 Şubat 2013, 11:59:21 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #1 : 24 Ağustos 2010, 06:58:45 ös »
Ertesi gün çaresiz beklerken telefon çaldı ve Münich Re firmasından beni görüşmeye çağırdılar.

Görüşmeye giderken babam bana gel kızım seni öpim dedi, nasılsa para kazanacaksın artık dedi; o an kanayan yüreğime babam birde tuz basmıştı. Ama işin olmasını çok istiyordum.

Istanbulun göbeğinde Maya Center önümde bir dağ gibi duruyordu, küçücük br kız gibi korkmuştum ben kim buraya girmek kim dedim. Firma 22 katdaydı, korkarak girdim ofise Müdürüm bay karius geldi ve bana dedi ki, muhasebe elemanına ihtiyacım var yapabilecek misin dedi? Bense efendim bilmiyorum ama elimden geleni yaparım dedim başarabilirim bana inanın dedim.Müdürüm o günü şöyle zikretmişti , karşımda Afrikada yavrusunu korumaya çalışan bir anne panter duruyor demişti, kendisi orada da müdürlük yamıştı. Beni tavsiye edenlerse , daha önceki iş yerinde sözlü tacize uğradığımı namısımla çalışacak bir yer aradığımı söylemişlerdi , o da bunun üzerine beni tercih etmişti.O gün benim için o yeni babamdı manevi olarak kuvet alabileceğim.

Bana bayan Nil işe alındınız dedi. Ben o an inanamadım ve kader beni sürüklemeye devam ediyordu kendi serüvenime, rollerim hep değişmeye başlamıştı.

 

Evet artık ailemin yanında kalamzdım, babamla aynı çatı altında olamzdı artık, oğlumu anneme bıraktım ve karşıya bana Münich Re firmasına girmeme aracı olan ve ithalat firmasında çalışırken tesadüf tanıştığım Cris ,Chris almandı ve aynı zamanda ataisti altın gibi bir kalbi vardı, arkadaşımın yanına taşındım.Gidecek yerim yoktu firma avrupa yakasındaydı, iş yeri bana ayrıca üniversiteyi bitirmemi şart koşmuştu muhasebe finası işletmeyi açıktan okuyordum maaşım çok düşüktü, ancak okul biterse zam yapacaklardı. Başarmalıydım öğleden sonra okula gitmeme izin veriyorlardı , okul gece bitince gece yarısına kadarda ben evde ders çalışıyordum ağır bi tempoydu.3 ay deneme dönemi bitmişti ben hem sınavı vermeliydim hemde işi öğrenmeliydim. Bu kafyla ve moralle bunu nasıl yapacaktım taabiki farkında olmadan yarattığım peri kızıyla, o umarsamaz, hayat doluydu beni hayya tutuyordu, eğlenmeyi, gezmeyi seviyordu, acılarımı bastırabiliyordu,onunla hiç birşeyi hissetmiyordum,yavrumu anneme bırakmıştım mecburdum ayakda kalmalıydım ve kendime ve oğluma ait yuvamızı kurmalıydım. Dersanede ders dinlerken, kafasında beyzbol şapkası olan, ağızında sakız eşorfmanlarıyla ders dinleyen sanırsınız ki 18 yaşında lise talebesi, şeklinde ders dinliyordum kimseler anne olduğumu bilmiyor ve anlamıyordu. Peri kızı herşeyi unutmama yardımcı oluyordu hayatımda kimse yoktu.

Eskisi gibi olmayan bir şey daha vardı İçmeye başlamıştım ailemden gizli gizli, o taciz olayından sonra sadece yabancı uyruklu erkeklerle arkadaşlık yapıyordum ,tüm çevrem yabancıydı, ingiliz, alman, afrikalı, fransız, türk hariç her Irk vardı. duymuştum sen istemezsen sana asla terbiyesizlik yapmazlar diye.Gecelere akıyordum taksim , beyoğlunda elimde votka şişeleriyle. Erkeklerden bir o kadarda nefret ettiğim için kendime gay arkadaşlar bulmuştum. Adı Marianoydu Almandı ve onu Cris sayesinde tanımıştım onun iş arkadaşıydı taksimdeydi iş yeri , ve gay dı kendimi onunyanında huzurlu hissediyordum. Çok çaresiz ve yanlız hisetiğimde daha doğrusu bir baba şevkatı ve sevgisi, ihtiyacı hissetiğimde ona sarılıp ağlardım.Birtek bayan olarak benim ona sarılama izin veriyordu.Bi dönem ben kadın değilim diyordum, nede erkeğim, benim cinsel kimliğim yok ben A sexüelim diyordum. İyice garipleşmiştim. Mariano sayesinde artık sadece gaylerle takılıyordum. Beyoğlunun karanlık tarlabaşı sokalarında, gaylerle sohbet ediyordum,erkek dansöz seyrediyordum,bana normal geliyordu çünkü bana zarar veremezlerdi. Taaki bir gün gaylarala birlikte olmaya gelen erkelkeri görene kadar. O zaman anladım ki yanlış yerdeyim yine. Zaten içten içe mutsuzluğum, yanlızlığım dahada büyüyordu şaşkın şaşkın bakıyordum ben nerdeyim diye.

Ama bütün o gecelerin sonunda sadece sonunda ağlıyordum, çok mutsuzdum ve bu gittikçe derinleşiyordu Münich Re son umudum du dürüstce ayakta kalabilmem için başarmalıydım bu işi. Oğlumla kendime bir hayat kurabilmek için, onu anneme teslim etmiştim,ama babamda vardı taabi .

Çok geçmediki bir kara gün daha kapıma dayanmıştı ben umutla çırpınırken;iş yerindeki üç aylık deneme sürecimde bana orda muhasebeyi öğreten şahıs işinden olacak diye bana 3 ay bir şey göstermemişti, elim kolum bağlı bu durumu müdürüme söylememe rağmen bu senin sorunun diyordu, öyle bir şey yapmaz diyordu zaman dolmuştu, ve bana deneme dönemini geçemediğimi söylediler o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü, sınav sonuçlarını bekliyoruz bayan Nil dediler. Koşa koşa okula gittim sınav da yaptıklarımı hatırlayarak sonuçlara bir baktım ki sınıfı geçememişim. Hayır Allahım olamaz diyerek feryad ettim her yer kapkaranlık dı.

Bu da yetmiyormuş gibi evinde kaldığım arkadaşım Crisin, kız arkadaşı aşırı kıskançlık yapmış ya ben ya o demişti, beni evden kovmasını istemişti. Cris üzülerek bana Nil artık bu evde kalamzsın demişti. Ben çaresiz boynum bükük peki dedim , nasıl itiraz edebilirdim ki? Benim yüzümden ilişkisi bozulsun isteyemezdim zaten yeterince yardımcı olmuştu.Buraya kadardı demek.

Artık ne evim, ne işim, nede okulum vardı.

Eve gittim son defa eşyalarımı toplamadım bile Beşiktaşda kalıyordum arkadaşımın evi ordaydı üstümü giyindim hiç unutmam siyah bir pantolon, beyaz bir gömlek abdest aldım.Dolmabahçe sarayının yanında bulunan en yakın camii orasıydı oraya gittim. Kadınlar kısmına çıktım merdivenleri tek tek çıkarken gözümdeki yaşları artık tutamaz hale gelmiştim.

Secdeye vardım ve 2 rekat namazımı kıldım uzun zamandan beri ilk defa.Artık bu sefer kesin hayatıma son verecektim. Şu koskoca dünyada kendimi yapayanlız hissetmenin de ötesine geçerek, sanki tüm dünya başıma yıkılmıştıda ben altında kalmıştım.Secdede hıçkırıklar içersinde ağlarken, ki bu ağlamaktan da öte ruhum ağlıyordu göz yaşlarıma hakim olamıyordum. '' Allahım dedim ben bu yükü artık taşıyamıyorum, bu iş yeri bu okul son ümidim di, ben namusuzluk yapamam.Gidecek yerimde yok,beni affet dedim. Minareye çıkarak kendimi aşağa atacaktım, betona çakılarak ölmeyi düşünüyordum ki;birden evet birden yardım et Allahım dedim, affet Allahım derken Oğlum gözümün önüne gelerek yine vazgeçtim.Camiiden aşağa indiğimde Mariano beni bekliyordu olayı duymuştu gel bende kal Nil dedi, be çaresiz evet dedim.

Ertesi gün işe gittim bir ölüden farkım yoktu,sınavı geçemediğim için , bir şey 3 ayda öğrenemediğim için kovulmayı bekliyordum sadece.O anda bir telefon geldi telefondaki Cris di ve benden özür diliyordu, sorunu çözdüğünü ve evinde kalabileceğimi söylerken iş yerinde birden ağlamaya başladım. İşte kader yine ağlarını örmeye devam ediyordu.İçeri sekreter arkadaşım Özlem girdi ve bu halin ne diyerek müdüre koştu. Müdürüm beni çağırdı ve bana aynen şunu sordu:

''Neren acıyo'' ben bu sözü duyunca bir baba şevkatini görünce boynu bükük herşeyi anlatım. Dedim ki arkadaşım evden kovdu, okulum bu yakada gece okula gidiyorum okul gece 23:00 de bitiyo karşıya geçemem ailem orda ama dedim, deneme dönemini geçemedim sınav sonuçlarımı bilmiyorum sanırım olumsuz dedim.O da bana üzülmeyin bayan Nil deneme döneminiz uzatıldı dedi, maaşınıza zam dedi, ben nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim sadece ağlayarak odadan çıktım. Çıktığımda Cris karşımdaydı ofise gelmişti ve tekrar özür dileyerek beni eve geri dönmem için ikna etti.

Ofisden içeri girdiğimde bu halime gören ve ağlama ma şahit olan iş arkadaşım yanıma geldi ve dediki bayan Nil, sizi ağlarken görünce öğrencilik yıllarım geldi aklıma dedi adı Boristi ofisimizde çalışan bir mühendisdi,slovak asıllı evli ve ikizleri olan sevgi dolu bir insndı. İzin verirsen dedi sana yardım etmek isterim,ben şaşkın bir şekilde ona bakarken,dilimden sözcükler dökülmeye başladı bütün durumlarımı anlatım.İş çıkışı buluştuk bana bir tablo çizdi ihtiyacın olan şeyler dedi Nil , Beşiktaşta sana bir ev tutacağız okuluna yakın, küçük bir araba alacağız, ve sen okulu bitirip tam bir maaş alana kadar ben sana maddi olarak yardım edeceğim,kulaklarıma inanamıştım,peki karşılığını nasıl vericeğim ben bunların dedim ;bunu Allah için yapıcağım dedi,olmaz dedim borçlanayım size baktıki ben ikna olmıyacağım peki dedi okulun bitince ödersin dedi. Ben şokdaydım nasıl olmuştuda herşey birden yüzde yüz bir açıyla değişmişti.Ben ölmeyi isterken tüm kapılar açılmıştı.Bu sefer sevinç göz yaşlarıyla onunla vedalaştım.Akşam okula uğradım bir de ne duyayaım sonuçlar resmi olarak açıklanmıştı. İnanılır gibi değildi,ben sınıfı geçmiştim demek ki yanlış hesaplamıştım doğru cevap sayımı.

Allahım nasıl olmuştu bunca şey, bir anda bir günde, kapkaranlıkken her yer ufukda ışık görülmüştü.Evimi tuttum ve okunmaya ve çalışmaya devam ettim,fakat içimdeki yanlızlık ve mutsuzluk asla geçmiyordu. Gece hayatıma devam ediyordum , taksimin göbeğinde yanlız bir kadın.Kimseye yanaşamıyordum çünkü Aşka yer yoktu hele hele bir erkekden, erkek acıdan başka ne verebilirdi ki.Taliplerim ve aşıklarım olmasına rağmen gülüp geçiyordum, umrumda değillerdi.

Bir gece kuzenimde yanımdaydı öyle içmişim ki hatırlamıyorum,içiyor ve ağlıyordum kuzenim anlattı ,bana bu olayı ki ben sarhoş olduğumdan hatırlamıyorum.Arabamla zil zurna sarhoş Beşiktaşta Orta Köye giderken Çırağan sarayının karşısında bulunan Yahya Hz.lerinin dergahının kapısına dayanarak göz yaşlarına boğularak ağlamışım yardım et Allahım diyormuşum.Mezarlığa girerek Ölülere benide yanınıza alın, ben sizle olmak istiyorum, siz benim canımı acıtmazsınız diyerek feryad ediyormuşum. Günler, ayları ,kovalarken bir gün Ortaköyden kalkan boğaz turuna bindim ,kendimce köprünün altından geçerken bir dilek diledim;''Allahım dedim bana çok aşık olabileceğim bir erkek nasip et dedim,ve gözlerimi köprünün tam altından geçerken kapadım ve tüm kalbimle allahtan diledim.

Bir kaç hafta sonra Doğum günümdü 28 yaş günümü kutlamak için iş yerinden çıkmış arabamla bana Almaca grammeri çok iyi öğretmek için ders veren Bay Uwe Fideldei hocamla görüşecektim kendisi bana yanlız olduğum için gel doğum gününü birlikte kutlayalım demişti , Bay Uwe da Alma asıllıydı kendisi tercümandı, tek başına İstanbulda yaşıyordu , evlenmemişti aşka ve kadınlara inanmıyordu belkide bu hissleri sayesinde ona güvenim tamdı ve bana biliyordum ki bir erkek olarak zarar vermezdi .O dönem onunlada çokca konuşur ve dertleşirdik pek çok acıma ortak olmuş bana hep teselli vermişti.Maddi ve daha çok manevi desteğini benden hiç esirgemiyordu , bir sevgi ve şevkat açlığı olan ben bu seferde ondan besleniyordum onu çok ama çok seviyordum.Onunlayken zaman durur gam ve kederimi unutur,dünyanın yükünü kaldırabileceğimi düşünürdüm.Onunla çok mutluydum taabi yine geçici mutlulukların peşindeydim şars olur devam ederdim hayata. Onsuz bir hayatı düşünemiyordum.Ne kadarda destek olmuştu bana.


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #2 : 24 Ağustos 2010, 06:59:37 ös »
Boğaz köprüsünden geçerken trafiğe sıkışmıştım avrupa yakasından ,anadoluya geçiyordum, hava günlük güneşlikti öğretmenimle üsküdarda bir yemek yiyecektik bugün ben doğmuştum herşeye rağmen doğmuştum.Tam sol şeride geçecekken onu gördüm bana arabasıyla yol verdi,gözlerini gördüğümde şimşek çarpmıştı sanki önünde arabamla ilerlerken;hayatta yapmadığım bir şey dikiz aynasından ona baktım,bir de ne görim o da bana bakıyor,gözlerimi kaçırdım korkmuştum.Arka sileceklerimle camımı yıkadım,bir baktım o da yıkıyor ,heycanlandım kalbim çarptı tam köprünün üzerindeyken sol aynadan bir dahabaktım ki aman Allahım bakıyor ;

Evet o muydu acaba ?beklediğim büyük aşkı yaşayacağım adam , tamda köprü üzerinde dileğimi yolladığım yerden doğum günümde Allah mı yollamıştı bunu bana, ama o zamanlar nerden bilebilirdim ki 8 yıllık bir serüvene girdiğimi Aşk acısından ,beşere duyulan sevdadan Allah aşkına beni kavuşturacağını, kim bilebilirdiki Peri kızının yanacağını. Peri kızı harekete geçti ve o selektör yaktı bana , bende 4 leri yaktım, bana işaretle numaranı ver dedi bende ona köprü üstünde verdim aradı ve herşey işte o gün 20.08.2001 de başladı.Tanışmıştık, o gece onunla özelikle doğum günümde buluşmalıydım, çünkü bu beni dileğimde, hayatımda ilk defa cesaret etmiştim ve tanımadığım biriyle buluştum, ama biliyordum ki onu Allah göndermişti bu kader di.

İlk buluştuğum gün belli bir saat konuştuktan sonra onu seçmeye karar verdim, hayallerimi gerçekleştirmeliydim çılgınca,pilanlarımı onunla yaşamalıydım ,o bunları yapabilecek biriydi,gece denize girmekten tutta peri kzının istediği herşey ama sonra ondan ayrılacaktım ona sadece şunu dedim;ben basit bir kadın değilim öyle davranmış olabilirim ama benle cinselik hariç güzelik, duygusallık manevi sevgi adına herşeyi yaşayabilirsin. Sen benimle evlenemsin dedim çünkü bekarsın, zaten amacım benimde evlenmek değildi yanlızlığımı ve duygusal açlığımı 15 günlüğüne gidermekti, erkeklerden korkan benden ne beklenebilirdiki ,hele ki evlenmek imkansızdı. Ben kariyer yapmak istiyordum onun için yaşıyordum zaten. Garipsedi ama bir yandan da hoşuna gitti peki dedi,kabul sana dokunmayacağım,o da zaten sadece cinselik talep eden kadınlardan bukmıştı, ve duygusallık arıyordu.

Ama nerden bileyim bana beni kendime getirecek ve ona tutunacak sözcükleri söyleyeceğini,beni can damarımdan vuracağını,bütün hayallerimi gerçekleştirmeye başladım onunla Şileye götürdü beni bir gün ben illaki o gece denize gircektim hemde çıplak dedim ya perikızıydı bu ,akla hayale gelmeyen herşeyi yapıp mutlu olmak istiyordum ona tüm hayallerimi verip hayatından çıkmak,arabayı durdurdu indik dans etmeye başladık korktum dedimki ya bana bir şey yaparsa ama hayır yapmadı ve yağmur yağmaya başladı elini başımın üstüne koydu ve o an ben ona bağlanır gibi oldum neden onca şeyde olmamıştıda bir elle beni etkilemişti,ondan etkilenmeye başladıkça ben onu aynı anda takmıyordum yine gece arkadaşlarımla buluşup taksime dans etmeye gittim piste tek başıma dans ediyordum, o da ben gelme dememe rağmen geldi, ve beni izledi yanına oturduğumda bana dedki; bunca kalabalığın içinde ne kadar da yanlızsın ve kendini kandırıyorsun , halbuki ben kahkahalar atıyor ve pisti güzel dans ettiğim için kapatıyordum güzeliğimle herkesi de büyülüyordum tam periye göre.Bu söz beni şok etti nasılda anlamıştı suratım düştü sustum çıktık ordan. Beni eve bırakırken altın vuruşunu yaptı ve dediki; ÖZÜNE DÖN bu sen değilsin bence , bence sen bundan önce bambaşka bir kızdın artık ayakta duracak halim kalmamıştı.Ona direnmeme rağmen , ondan kaçmama rağmen göya 15 gün sonra bırakacakken 6 ay direnmeme rağmen sonunda teslim olmuştu kalbim ve sırılsıklam aşıktım artık. Her yıl ayrılmaya kalksam bir türlü ayrılamıyordum ondan, o benim için artık içtiğim su ,yediğim yemekdi, onsuz hiç bir şey yapamıyordu. Onunla kendimi güvende hissediyordum, mutluydum,canımı bile verebilirdim evlenmeyi düşünmeyen ben evlenmek istiyordum ama o evlenmiyordu bu ilişki esnasında eve bağlandım,içmeyi bıraktım,hayatımda bir tek o kaldı sanki o benim için Allahtı herşeyimi gerçekleştirebileceğim, başarabileceğim,ağzımda hep o, Murat,kalbimde o ,Murat, kendisi çok yakışıklı,karizmatik,güçlü bir adamdı.Hiç sevmemişti ,politikada çok güçlüydü,ağa oğluydu o, bense garip bir perikızı taabiki evlenemezdi.Hayatımdaki pek çok şeyi değiştirdi, beni derledi, toparladı,kol kanat oldu, maddi manevi,namaza başlattı.İflas ettikten sonraki borcumu ödedi,işsiz kaldığım ve kendimi manevi manada toparlamaya çalıştığım dönemde bana 3 yıl baktı.Hayatımdaki kilit dönemlerden biriydi onunla geçirdiğim süreç.Sanki Allah tarafından ben Kabeye gidene kadar , Allahın aşkına bulana kadar, kendime psikolojik açıdan gelene kadar bana Hızır aleyhselam görevini yapan hızır gibiydi.Vaktş saati geldiğin de de bitti. Görevini başarıyla tamamladı.Ben yoluma artık yanlız devam etmeliydim ama o gücü nerden bulacaktım.

İlşki kangren olmuştu ,artık onunla olmak acı veriyordu ayda bir görüşür olmuştuk ama bense onsuz kendimi hiç gibi görüyordum, ağlayacağım omuz yokmu olacaktı, ben nern güç alacaktım.Belliydi bitirmek istiyordu ama ben bir türlü bitiremiyordum .Artık o kadar çok acı çekiyordum ki , sabah uyanır uyanmaz gözlerimden yaş geliyordu Allahım kurtar beni demeye başlamıştım.Artık kul aşkı, Allah aşkına dönüşmeye başlamıştı.Kabe dönüşü ona şunu dedim ya benimle evlen yada git.O 30 saniye içersinde sözün bittiği yerdeyim diyerek, rüzgarda savrulup yok olan yaprak gibi yok oldu şaşırmamıştım. Ama kabede Allaha söz vermiştim bitirecektim fakat bunu yapacak piskolojik güzüm yoktu. Nasıl olabilirdiki ? Bu halde o yüzden sizden bu duygularla yardım istemeye geleceğimide kim bilebilirdi .Ruhumu özgürleştireceğiniz.Terapilerde sizinle Muratıda konuştuk beni bundan kurtarmanız için size yalvardığımı hatırlıyorum. Ne kadarda zor görünüyordu benim için, sanki yaşayamıyacaktım, ona hayır diyecek gücü kendimde göremiyordum .Hep bir erkeği kaybetme korkusu yaşadım,aşk veya sevgiyi kaybetmekten mi yoksa,aciz küçük bir çocuk gibi terk edilmekten mi?


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #3 : 24 Ağustos 2010, 07:00:28 ös »
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Mail size yazdığım

Muratla olan ilişkimi ne yapacağım bilmiyorum



Tekrar yazmak zorunda kaldım çünkü suanda cok kötüyüm Murat aradı ve bana hiçbirşey yokmuş gibi davranıyo.bende gel konuşalım ilşkimizi karara bağlıyalım dedim. Ona gore sana sıcak davranabilirim yada davranamam dedim.Ama kendimi berbat hissediyorum onu kaybetmek istemiyorum.Ben onu seviyorum ama eskiden olduğu gibi aynı tarzda da yasayamam oda buna yanasacak mı bilmiyorum aynı evde ve nikahla , onsuz ayaklarımın üstüne basamıyacakmısım hayatla bas edemiyecekmişim gibi hissediyorum. Ha yanıma ayda 1 uğrasada bununla yetinebiliyorum.bundan kurtulmak istiyorum sevgi mi bu ne bağımlılık mı bilmiyorum
23 Ekim 2008 Perşembe

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #4 : 24 Ağustos 2010, 07:01:19 ös »
terapi sonrası sizinle her konuştuğumda muratla ilgili, o odadan ayrılırken kendimde güç buluyordum, çünkü terapide siz önce bir erkek oldunuz benim için, bir dönem babam, sanırım baba zihniyeti bilinç altında terapi sonrası oluştuğunda , o açık ve açlık dolduğunda ondan kopmaya cesaret edebildim yoksa eminim ki hayatım boyunca buna mahkum olacaktım.Gerçek bir sevgi miydi yoksa bağımlılık mı ? Bunu terpi sonrası anlayacaktım ama şuan hastalıklın bir acizlik olduğunu her terapi sonu bunu görebildim. O seansı hiç unutmuyorum babam olduğunuz gün terapiden çıktığımda gözüme bir baba ve kız ilişti baba kızın elini tutuyordu,sanki o adam babam kız çocuğuda bendim, kız çocuğu 7 yaşlarındaydı.Ve sanki o tablo bendeki eksik tablo tamamlandı ve ben hem gülümseyerek hemde göz yaşlarıyla o tabloyu izlerken mutluydum. Eve babamlara gittim ve babama ilk sorumu yöneltim. '' Baba ben senin kızınım dimi dedim, elbette ki kızım dedi sen benim biricik babamsın dimi dedim; taabiki kızım dedi şaşkın şaşkın o bana bakarken ben babama sarıldım sımsıkııııı, hiç olmadığı kadar onu hissetim ve işte o gün benim bir babam oldu .

Ondan sonrada Muratı bırakabilecek güce sahip oldum, korkmadan terk edilmek dürtüsü olmadan, artık hiç bir erkeğin korumasına ihtiyaç duymuyordum, yada varlığına,benim bir babam vardı ve ben hiç olmadığı kadar onun sevgisini hissedebiliyordum. Ve billiyordum ki babam annemi, evi, bizi, beni asla terk edemezdi. Ben genç kızken annemle tartıştıklarında, babam valizini toplar evi terk ederdi, ben o kadar çok ağlardım ki, üzülürdüm ki, onların küz kalması beni çok derinden yaralardı, barışmaları için elimden gelen herşeyi yapardım.Babama genç kızken her türlü hizmeti yapar onu hep hoşnut tutmaya çalışırdım, yeterki gitmesin diye.Buna rağmen neden hep babasız hissederdim kendimi, neden hep bir erkeğe ihtiyaç duyardım, yeterki onunla konuşayım, yeterki bana sımsıkı sarılsın, beni korusun. Ama ben her seferinde böyle birini bulduğumda cinsel tacizle karşılaşır tekrar kaçmak zorunda kalırdım. Yada bulduğumda o talep etmediyse, bana gerçekten ihtiyacım olan şevkati verdiyse, onu elimde tutabilmek ve ödül olarak birlikte olmuşumdur. Tüm bu yaşananlar baba sevgisizliğinden mi ? Söylermisiniz sonsuza denk kim böyle yaşayabilir. Bir erkeği erkek olarak görüp sevmek mi? yoksa baba sevgisi için şevkat dilen mek mi. Cinseliği düşğünmezken bile bedel olarak bunu ödemek mi? Hangi ruh, beden buna dayanabilirki . Evet artık ihtiyaç duymuyorum özgürüm.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #5 : 24 Ağustos 2010, 07:14:48 ös »
1- bölüm

4 mail- 3 mailin devamı

muratı nasıl terk etmeye karar verdim ve hikayenin devamı

Zaman donmuşken ve Nil çıkmazın içinde tıkanmışken nasıl olmuştuda muratdan nasıl ve neden kurtulmak istemiştim.Münich Re de hem okumaya hemde çalışmaya devam ederken, o kapkaranlık dünyama O girmişti artık, bir erkeğim vardı Murat,Münich Re firması dünyanın en büyük reasürans firmasıydı ve asla bana göre kapanmazdı kendimi güvende hissediyordum. Okul bitince mezun olduğumda maaşım artık tam dı .O zamanın zamanı 1500,- TL ye yükselmişti, artık Nil güvendeydi, evini kurabilir çocuğunu yanına alabilirdi. Hayatında da biri vardı ne aksi gidebilirdi ki artık. Nil bilgisayarın başında hayal kuruyordu , evet bir gün o 30 yaşına bastığında bir şirketin genel müdürü olacaktı, tek hayali buydu ve ardından da bir gün şirketini açmak.Okulu bitirmişti, tüm zorluklara imkansızlıklara rağmen savaşmış ve galip gelmişti.
Artık Borisin finansal desteğine ihtiyacı yoktu kendi evini tutu ve annesinin evine taşındı. Oğlunu yanına aldı.İşte yine tam o anda Nili kader silesini yine indirecekti.O çok güvendiği firma İstanbul şubesini kapatma kararı almıştı. Nasıl olurdu böyle bir şey tam maaş almaya başlayalı kaç ay olmuştu ki; nerden çıkmıştı bu yine herşey alt üst olmuştu.İçindeki peri kızı iyice hırçınlaşmıştı gözü hırs doluydu, evet yanına oğlunuda almıştı ama bir türlü sevemiyordu maddi ihtiyaçlarını karşılıyor ama sevmeye gelince sevemiyordu.Erkeğine güveniyor ama hep terk edilme duygusuyla boğuşuyordu.Yine mutluluğu ve huzuru kısa sürmüştü. Sanki programlanmış bir sistemle 1 gün gülse yine 3 gün ağlıyordu. Ne zaman duracaktı bu girdap içine çekmişti yine onu.
Münich Re firması iş akdini fesh ettiği gün göz yaşlarıyla olamaz beni bırakamzsınız diye haykırıyordu ama nafile.Baba gibi sevdiği müdürüde artık yoktu. Firmanın son günleriydi. Esentepede Maya Centerin önünde iş çıkışında servisi beklerken kırmızı ışıklarda önünde bir gri araba durmuştu.Nil arabaya doğru baktığında arka koltukta oturan bir bayan vardı,önde şöförü bayanın elinde lap topu ve takım elbisesiyle nede güzel oturuyordu. Ah dedi Nil işte bende böyle olsam Bir Müdür olsam.
Münich Re firması onu işsiz kalmasın diye SOliver adında bir firmaya muhasebeci olarak yerleştirmişti, müdürü tavsiye etmişti beni ve taabiki onun en yakın kankası Bay Becher, ikiside asla elini Nilden çekmezdi tıpkı koruyucu bir melek gibi. Nil çaresi işi kabul etti. Ama iş yeri o kadar uzaktı ki ta Tekirdağdaydı, serbest bölgede firma kurulum aşamasında olduğunda ona çok ağar gelmişti bu iş. Sabahlara kadar çalışmak zorundaydı, bide bu yetmiyormuş gibi erkek arkadaşı Murat kıskançlık krizleri geçirip onu sıkıştırıyordu, nerde kaldın diye hergün arabayla gidip , geliyordu ta anadolu yakasına.Ona muhasebe işinde yardım eden bir de Alp vardı aşık olmuştu ona ama peri kızı aşık olamazdı ki zaten baştan onu Muratı bulmadan öncede red etmişti.Onunla çalışmayı tek bir şartla kabul etmişti bana aşkı ilan etmezsen seninle S oliverde muhasebe sistemini kuararım demişti, Nil işide pek onun kadar iyi bilmiyordu ama Alp Nili rahat bırakmadı her iş ortamında onu sözleriyle sıkıştırdı. Nil çok bunalmıştı ona hayır diyordu ama o bunu anlamıyordu, veya Nilin bunu anlatacak gücü yoktu , zamanında kalbini istemeyerek çalmıştı Alp'in nerden bilebilirdiki ah alacağını. Nil bir yandan uykusuzluk, bir yandan da yoğun tempo sabah 04:30 da eve gelip 09:00 da tekrar Çatalcaya gidiyordu. Bir yandan Murat çaresiz kaldı, Alpi red edince tekrar onu iyice kırınca işden yardım elini çekti.Ve Nil bir gün koskoca Serbest bölgede anneler gününde firmada tek başına debelenirken, ve işide başaramazken sabaha karşı eve dönerken, güneş doğmak üzereydi Köprünün üzerinde durdu , yaz mevsimiydi güneş tüm kızılığyla doğuyordu sadece gazeteci arabaları ve onun minik arabası vardı meydanda Allahım ben daha fazla dayanamıyacağım dedi kurtar beni,ağlya ağlaya arabayı kullanırken yağmur yağmaya çiselemeye başladığında uykusuzluğun verdiği refahetle birden kontrolü kaybetti virja girerken direksiyon elinden hızla kayıyordu.Dönüyordu araba ölümle burun buruna geldiği bir anda araba durdu.Nil durdu şok olmuştu ahaytı nasılda gözünün önünden akıp gitmişti.Ne kadar da kolay geçmişti hayatı bir an gözünün önünden kader ona yine gülmemişti daha fazla burda çalışamazdı ertesi gün istifasını verdi. Tam eve girerken birden herşey gözünün önünden kayıyordu tutun beni bırakmayın diyordu, sehpaya tutunarak ağlamaya hatta haykırıyordu, tramva geçiriyordu Nil, yapamıyacağım diye bağrıyordu. Acile kaldırıldı ailesi ve Murat tarafından diyalizlerle anca sakinleştirilmişti. Nil çok yorulmuş ve bitkindi deprasyon haplarıyla yaşıyordu artık. Ne beyni nede ruhu bu yorgunluğu kaldıramaz hale gelmişti. Boş boş etrafa bakıyordu. Zaten ne ruhu , ne kafası hiç bir zaman rahat değildiki ;huzur nedir tanımıyordu. O duyguyu bilmiyordu ki sürekli bir telaş, sürekli bir panikle geçiyordu yılları hep mutluluğu arıyordu ama eser yoktu o duygudan .
 
Üstüne üstlük sürekli serüven yaşıyordu.Nil ne araba kullanabiliyordu , nede gülebiliyordu,ayağa kalkacak takati yoktu. Bir gün annesine babasının,'' en kötü ihtimak Bakırköye yatırırız''dediğini duydu.Evet babası yine ona sahip çıkmamıştı, bir anda büyük bir şokla depresyon haplarını yere fırlattı, ben yaşıyacağım dedi ve en kısa sürede kendini toparladı. Nil nasıl olmuştuda böyle büyük bir deprasyondan hemen çıkabilmişti, hayat ona depresyona girme izni bile vermiyorduki, kaderi sürekli onu koşuşturuyordu. Neden mi ?Varması gereken bir yer vardı da ondan. Kim bilebilirdiki ona varmanın yollarının buralardan geçtiğini.Nil pek çok şey öğrenmişti yine , Dünyanın en büyük firmasıda olsa , hiç bir şey baki değildi, elinden gelenide yapsa kendisini aşan şeylerlede karşılaşabilirdi ve başarısızlığıda kabullenmeyi öğrenmeliydi.
Ama Nil yine işsizdi,yine parasız , yine savunmasız.Bir şeyler yapmalıydı ama ne . Annesinin yanına yazlığa gitti, tatil değil ya yine cehennemi yaşayacaktı, geçmişin konuları açılacak ve beynini yiyeceklerdi ama yapacak pek fazla bir şey yoktu.Az da olsa kendine gelmeliydi yeni bir şeyler yapmak için ama ne bu duygular içersinde;
Ve beklenen telefon geldi,arayan Münich Re firmasından Boriti Firma kapandığı için o da Almanya ya dönmüştü , fakatNilin işsiz kaldığımı duyunca dayanamamış Türkiyede İstanbulda bir Hasar tespit firması kurmak isteyen şirket ona gelmişti ve onlarla mühendislik konularını konuşurken, onlara benden bahsetmişti aradığınız kız o, O size firmayı kurmaya yardım edebilir diye.
Firmanın teklifi karşısında Nil şaşkındı terettütsüz evet dedi . Hemen İstanbula dönmek üzere Yola koyuldu. Yola çıktığı gün Doğum günüydü. Otuz yaşına basacaktı ne garip Şirketi kuracak, şirketin Genel Müdürü olacaktı . Hesaplarına göre ve hayaline göre o da zaten ben 30 lu yaşlarda müdür olmalıydı evet bu da gerçekleşiyordu hızla. Nasıl olmuştuda bu teklif ona gelmişti. Yine benim yeteneğim sayesinde diyerek DostuYaseminle altınoluktan İstanbula yola çıktı,30 doğum gününü Ayçiçeği tarlalarında kutladılar. Muratdan da ayrılmıştı Nil bu hastalık sonrasında. Zaten dönem dönem hep deniyor, ama bu gücü kendinde bulamıyordu. Firmayla anlaştı hayali gerçek olmuştu çok yüksek bir maaşa. Ama yine yanlızdı yine tutanacak bir dal aradı, Muratsız yapamıyordu ve onu aradı. Hayatına sanki onsuz devam edmiyordu. Maddi gücüde vardı, makam mevki ama yinede ondan kopamamıştı. Tekrar başarasız bir deneme yıllar ilerliyordu.
Nil büyük bir hırsla firmayı kurdu,Çırağın sarayında muhteşem bir açılış yapmayı başardı.Firmayı piyasada tutundurdu. Hayatı artık sadece 5 yıldızlı otellerde ve lüks restorantlarda geçiyordu. İstediği şekilde giyiniyor kuşanıyordu. O artık büyük bir iş kadınıydı ikna yeteneği ile herkesi büyülüyor açamadığı kapı kalmıyordu.
Evet hayali olmuştu bir şöförü vardı, arka koltukta lap topuyla takım elbisesi ile süzülüyordu.Dergilerde resmi çıkıyordu.Ailesi onunla gurur duyuyordu.Başarmıştı belli bir yere kadar. Diğer yandan İngilizce derslerine devam ediyor, mali müşavirlik sınavlarınada hazırlanıyordu. Çok yoğun çalışıyordu gece yarılarına kadar. Murat da hayatında .Evi arabası, makamı aşkı, oğlu ,parası herşeye sahipti. Ama yine mutsuzdu. Bir türlü atamıyordu o içindeki hissi,ne yapsa olmuyordu. Birgün gitti mutlu olmak için kendine pırlanta bir yüzük ve altınlar aldı ama yine değişmedi, 1000 tl ye yakın makyaj malzemesi alıyordu, en pahalı kıyafetleri, en pahalı parfümleri, en ünlü kuaförlerede gidiyordu , güzel alımlı bir kadındı ama hep bir yanı eksikdi. Nil tekrar içmeye başladı araba bira şişeleriyle doluydu.Neden mutsuzdu, nedenini bilmiyordu herşeyi vardı eksik olan neydi?
Bu sorulara cevap ararken bir yandan da kendi firmasını kurmayı ve holdingleşme hayalinden de vazgeçmiyordu belki o zaman mutlu olacaktı kim bilir?Şirketi dünya çapında ünlü yapacak ,tüm dünyaya mal satacak, ve oğluna en büyük mirası bırakacaktı.Sırada o vardı ama ne zaman?Bunu bilmiyordu Nil. Bir gün zil zurna şarhoş annesini aradı ölmek istiyordu yine Nil kimse umrunda değildi girdabın içine iyiden iyiye girmişti, halbuki her istediğini yapıyor ve elde ediyordu, ama eline geçtikten kısa bir süre sonra o haz uçu veriyor;ve Nil tüm gerçek çıplaklığıyla ortada kendini seyrediyordu kafası karışıktı , yine ne yanlış gitmişti herşey pilanladığı gibiydi.
Bir psikolağa gitmeye karar verdi ilkine gitti kafa tuttu. Nili yakalamak zordu,2 cisine gitti onada kafa tuttu çekti gitti.Sonra 2 incisine geri döndü ve dediki ;''Ben neden mutsuzum, bana söylermisiniz ,bir kadının isteyeceği herşeye sahibim, şan ,şöhret, para, sevgili, mal, çocuk ''Psikoloğun verdiği cevap onu tatmin etmedi.
Nil için hayatta sevdiği bir kişi vardı derin derin onu düşündü, yine onu özlüyordu vet O taa almanyadaki ilk okul Öğretmeni Frau Konrad'dan başka sı değildi genç yaşda boşanmış dünya tatlısı bir kızıyla beraber yaşayan bir anneydi.Nil Almanyada doğmuştu, ama dünyaya gelişi bile meşakatliydi zaten normal olsa şaşılırdı dimi? Annesi ve babası 1970 yıllarda Almanya ya alman işcisi olarak gitmişti, malum paraya ihtiyaçları vardı anneside tam bir iş bulduğunda Nile hamile kaldığını öğrendi.Annesi kararlıydı Nili aldıracaktı böyle iyi bir iş bulamazdı,doğramazdı.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #6 : 24 Ağustos 2010, 07:16:41 ös »
Bu kararla Almanyada kürtaj olmadığı için, Hollandaya gitmeye karar verdi. Kader buya Hollandaya gitmeden bir gece önce annesi bir aile dostuna gittiler. Sohbet esnasında hamile olduğunu ve Nili aldırmak istediğini söyledi, arkadaşı lale hayır dedi sen ne yapıyorsun!İş belki bir daha bulursun ama annelik yaşın geçiyor bir daha zor doğrursun dedi, Nil ikinci bebekti,Nilin babası bir erkek evlat çok istiyordu. Birden Nilin annesinin fikri değişti babasınında, ve Nil dünyaya geldi 9 ay yatarak düşme tehlikesi vardı, çünkü annesi kendi eliyle önce düşürmeye çalışmıştı Nili ama olmamıştı.Babası Nil dünyaya geldiğinde çok üzüldü ,çünkü yine bir kız çocuğu dünyaya gelmişti.
Nilin annesi hemen iş aramaya başladı zaten gecikmişti, üç ay sonra hemen Nili bırakıp bir bakıcıya verdi.Ve o tarihten 8 yaşına kadar Nil annesine bir daha kavuşamamıştı.Anne kokusunu alamadan onu emeden büyümek zorunda kalmış, o bakıcıdan o bakıcıya, türkiyeye babanesinin yanına, ordan teyzeye ve çeşitli akrabaları gezmişti. Yuva kavramı asla olmamıştı. Nil annesini istanbuldayken anneside almanyada 8 yıl boyunca onu düşünür ağlar, ama annesi yıllık izne geldiğinde de kahreder ve ondan da babasıbdan da kaçardı.Nil böyle büyümüştü.8 yaşına geldiğinde ailenin durumuda iyileştiğinde annesi daha fazla hasretine dayanamayarak Nili Almanya ya getirtmişti. Ama artık çok geçti Nil hep dedem, babanem diye ağlıyordu, sonunda sustu taaki,ilk okul öğretmeninin yanında kalmaya başlayıncaya kadar.
 
Nilin babası ameliyat olmuştu ayağından Nilin okulu vardı annesi başka yerde ufak kardesini bırakamadığı için tanıdıklarda kalıyordu. Nil okulundan olmasın diye onu Frau Konrada Öğretmenine teslim etmişti. Nil' Öğretmeni arasında öyle bir diyalog olmuştu ki hayatında ilk kez anne sıcaklığını hisseti, ona kitaplar okuyor,saklambaç oynuyor, kafasını okşuyordu. Halbuki Nil kaç gece annesi işten yorgun gelince koltunun önüne diz çöker anne beni kafamı okşa diye beklerdi. Nil aradığını az da olsa bulmuştu ona Anne demeye başlamıştı. Fakat 12 yaşında türkiyeye kesin döniş yaptıklarından bağlar kopmuştu ve Nil yine annesiz ve babasızdı onları hissedemiyordu bir türlü , tanımıyorduki taaki 20 yaşına kadar onlarla yaşadı ve evlendikten sonra uçurum dahada büyüdü.Bu duygular onu iyice kavuruyordu çok özlemişti Öğretmenini hiç unutmamıştıki, acaba yaşıyormuydu?En büyük hayali onu bulmaktı ama bir türlü olmuyordu ölmeden son bir kez daha görebilseydi?
Nil yine perişan içmeye devam etti, ertesi gün mali müşavirlik sınav sonuçları açıklanacaktı , Nil başarmalıydı hırslıydı, ama bir öğrendiki kazanamamış. Yine eski yadigar yerine gitti, Dolmabahçenin yanına boğazın kenarına oturdu yere,hıçkırasıya ağlıyordu ki;kaderin eli bu sefer omuzuna tıklıyordu , Nil arkasını bir döndü baktı ki tesettürlü bir bayan ona gülümseyerek iyimisiniz diyordu?Nil yine şaşkın göz yaşlarını silerek evet diyordu içini çekerek iyi olmaya çalışıyorum diyordu. Nasıldı Genel Müdürlük takımları içersinde küçük bir çocuk gibi, çaresiz ve mahsun duruyordu, sanki o takımların içersinde duran edalı Kadın değilde, minik sevgiye ,şevkate,yardıma muhtaç, her zaman ki gibi yine tutunacak bir el arayan aciz Nil. Peri kzıda kaybolmuştu uzun zamandır ,artık eğlencelere gitmiyordu , ama iş hayatında onun sayesinde gözü kapalı heryere giriyor ve muafak oluyordu. Cesareti Peri kzından alıyordu. Ama bu sefer yine faka basmıştı 2 yıldır kazanmaya çalıştı sınavı yine verememişti.
Yıldız isterseniz anlatın dedi Nile belki rahatlarsınız, Nilin konuşmaya ihtiyacı vardı, evet dedi Nil.
Yıllar önce İntaharı düşündüğü camiye girdiler Yıldızla, her şerde bir hayır vardır dei Yıldız Nile.Nil umursamayn bir eda ile ,belkide dedi tüm derdini anlatmış yine geçici olarak rahatlamıştı.Psikologda bi işe yaramamıştı zaten, içecekti yine Nil, ama tam içmeye gitmeden önce Yıldıza kanı kaynadı ve koyu bir sohbete daldı, birde ne öğrensin Yıldız Amman da Jordan Üniversitesinde okuyan bir talebeymiş okul tatili nedeni ile İstanbula ailesinin yanına gelmiş.Bir den Nilin gözleri ışılda dı ve bir hışımla, ağızından o cümleleler döküldü. Biliyormusunuz dedi Nil ben bir Firma kurmayı düşünüyorum anlattığınıza görede Amman da bayağı bir potansiyel ve para var, zaten araplar çok zangin dedi Yıldız. Nilin iştahı kabardı evet hayalini kurduğu firmayı artık kurmalıydı, belkide hayır bumuydu acaba?Bunun için gerekli sermayeyide biriktirmişti , ,yi kazanıyordu. Yıldız dedi Nil, benimle ammana gelir ve bana tercümanlıkla rehberlik yaparmısın dedi, kader buya Yıldız tamam dedi karşılığında hiç bir şey talep etmeden. Nil hiç vakit kaybetmeden kızın ailesi ile tanıştı. kararlıydı doğum gününde Ammana uçacaktı. Gitmeden tüm hazırlıkları yaptı. Bir yandan şirkette müdürlüğünü yapıyor bir yandan da , kendi firmasını kuruyordu, zaten yine şirket sahibiyle derde girmişti. Onu rahat bırakmıyordu bir türlü ,neden bir erkede sadece işi ile ilgilenemiyordu ki sanki, kalp da çalmamıştı halbuki. Nil sıkılmıştı artık kendi şirketini kurup, hiç bir erkeğin tacizine uğramak istemiyordu.Kendi işinde ona kimse sarkamazdı evet yapmalıydı ve yaptı.20.08.2004 şirketi kurduktan sonra yıldızla beraber Ammana Jordona uçtu ne muratı nede bir başkasını dinlemiyordu hayalini gerçekleştirmeli ve mutlu olmalıydı artık.
Amman Jordan da araştırma geliştirme yapmalı zengin arap müşterilerini bulmalıydı, gitmeden türkiyenin devleri ile anlaştı, komisyon karşılığı tırla mal satacaktı. Nil2in ikna yeteneği vardı , inanlılmaz bir sihir gibi insanlara ikna ediyor ve insanlar onları yurt dışı temsilciliklerini belli bir komisyon karşılığı veriyorlardı. Nilin güveni kendine tam dı tüm dünyaya mal satacaktı Nil. O üç yunuslu Holdingini kuracaktı.
O gece Jordana indiler Nil heyecanlı ve kendinden emindi, esnafı , çarşıyı geziyor ve araştırma yapıyorlardı 24 Ağustos günüydü, o kadar koşuşturmuşlardı ki, Yıldız namazını kaçırdı Nil hanım ben sizinle çalışamam dedi ; Nil hışımla nedenmiş o parayı mı beğenmedin dedi , Yıldızı ikna edip Jordından sorumlu temsizlci yapmıştı, hayır dedi sizin yüzünüzden öğlen namazımı kaçırdım dedi.
Yıldız Jordan da ne tesadüftür kü İslam tarihi ve ilahiyat okuyordu burslu, ve ilerde sohbet verip ilmini icra etmek istiyordu.Bende ne olmuş yani dedim kazasını yaparsın dedi Nil, o dönemler için hiç bir önemi yoktuki namazın, öbür gerçek alemin bir önemi Nil için. Unutmuştu herşeyi, sadece hırs doluydu tüm dünya ya mal satmalıydı. Akşam olduğunda sen nebiçim insansın dedi Yıldız Nile, hiç mi Allahı düşünmüyorsun sen dedi ?Nil sinirlenmişti ama içi de acımıştı , kim oluyordu da o Nili sorgulayabiliyordu .önemsemedi yattılar.
Sabah tek bir günleri boştu dün akşamki sözün üzerine olsa gerek Yıldız dedi;beni bir yatıra filan götür dedi:Allaha dua etmek istiyorum işim iyi gitsin Holding olim diye. Yıldız kızgın ama çaresiz Nile vermiş olduğu misafirperverlik adına tamam dedi.
 

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #7 : 24 Ağustos 2010, 07:19:07 ös »
Nil perikızından aldığı cesaretle, arap çölerinde araba kiralamış bizzat kendi kullanıyordu,hiç birşeyden kormuyordu ki; gözü kara heryere dalıyordu, sanki hangi gerçek deryalara dalacağını bilmeden yol gidiyordu Nil gidiyordu. Yıldız Nili bir türbeye götürüyordu. Ağustosun 25 di hava sıcak her yer sara, gittiği yolun eski kabe hicret yolu olduğunu öğrendi, önemsemedi ilk durakda durdular Miad savasının olduğu yermiş , Nil turistik resimler çektirmek için arabadan indi. Devam ettiler tam akşam gün batımı üzereyken kızl rengindeki gökyüzüne yükselen minareleri heybetli bir büyük camiye girdiler. Akşam ezanı okunmuştu herkes namazı eda etmek için abdet alıyordu. Nil ayıp olmasın diye bende bir abdest alayım ve namzı kılayım dedi,üst kata hanımlar kısmına çıktılar ve namazı eda ettiler. Nil yıldıza ve filistinle diğer arkadaşı Ranaya lütfen beni yanlız bırakın dua edeceğim dedi.
 
Kuytu bir duvar dibi buldu sütünün arkasına saklandı, ve kalbinden beyninden geçen tek dua , Allahtan büyük bir şirket olabilmek, Holding olmak ve tüm dünyaya mal satabilmekti,kendinden çok emindi buralara kadar gelmeyi başarmıştı kendi, bu neden olmasın dı aklından ne geçse, ne hayal etse olmamışmıydı.Tam ellerini açtı ki;birden dudaklarından göz yaşlarıyla birlikte tek bir Cümle çıktı''ALLAHIM BANA HİDAYETİMİ VER'' Nil secdeye yığıldı göz yaşları sel gibi akıyordu ama bu öyle bir göz yaşıydıki, ağladıkça rhatlıyor ,sanki ruhu göğe çıkıyordu,içi huzurla doluydu, susamıyordu durmuyordu göz yaşı kalkmıyordu başı secdeden Allahım ne olmuştuda Nil bu duayı söylemişti, o çok emindi kesinlikle bunları söylemeyecekti.Aklınıda kaçırmamıştı, ama artık bir önemi yoktu tek bir cümle fazladan söyleyemeden secdeden yarım saate yakın kalkamadı.
Nil hayatında hiç olmadığı kadar şaşkındı,içi hiç hissetmediği kadar huzur dolu, kübrayı hatırladı içi iyice burkuldu, ne hale gelmişti. Türbeyi ziyaret etti susamıyordu hala cami avlusunda dahi alnını secdeden kaldıramaz hale gelmişti. Yıldızın seslenişi ile irkildi. Yıldız şaşırmıştı Nilin bu haline ,gözlerine inanamadı o despot kadın, hırslı kadın nasıl böyle secde edebiliyo diye şaşkınlık içinde bakıyordu.Nil hemen göz yaşlarını sildi O duyguları bastırarak ordan uzaklaştı Yıldıza neresinin olduğunu sordu. Yıldız ona burası Peyganber efendimiz (sav)in evlatlığının türbesi dedi. Nereye gelmişti, Jordana dönmek üzere yola koyuldular dümdüz yolda arabayı çok iyi kullanan Nil,birden arabasının sağ çektiğini fark etti birde ne görsün koskoca bir mekke levhası mavi ,yarım saatlik mesafede Mekke , Kabe beytullah var, aniden firene bastı aynı ego ve ukalalıkla, ''Allahım şimdi değil ben inşallah tüm dünyaya mal sattim geleceğim hatta hayrıma 10 kişi satış yapim sana yollayacağım'' dedi.
 
Kim bilebilirdiki Nilin 5 yıl bunun için yalvaracağı,ertesi sabah hazırlandılar İstanbul dönüşü, taksi geldi Nil ve Yıldız sabahın şafağında yola düştüler. Taksici kuran dinliyordu, Nil yine anlam veremediği göz yaşlarına engel olamıyordu , neden ağlıyordu ki?Anlam veremiyordu. Yıldız sabah namazını kılacağını söyledi Nilde bende kılayım dedi,İstanbula indiklerinde Nil hala ağlıyordu.
Taksimde eskiden gittiği restorantın barında oturuyor ama eli bir türlü kadehe gitmiyor.Canı sıkılmıştı bu duruma değişmeli, güçlenmeli ve işlerinin başına geçmeliydi.3 gün geçen göz yaşlı günün ardından Nil eski hayatına devam etmeye başladı. Genel mÜdürlük yaptığı şirketten çıkarıldı.Zaten o da bunu bekliyordu, aynı gün şirketinin başına geçti.Tüm dünyaya mal satmalıydı. Deli gibi çalışıyordu. Gece gündüz, hafta sonları , hırs yapmıştı başarmalıydı. Şirketini Ciddeye fuara yolladı ama maalesef, personeli kendisine ihanet ederek temsilciliğini yaptığı firmayla anlaşarak ciddedeki müşteri listesini alarak beraber kaçtılar. İhracatdan , İthalata geçti, İthal ettiği mal elinde patladı.her türlü ürünü denedi, gıda, tekstil, çimento, su, transit ticaretede geçmişti, ama bir türlü olmuyordu tam bir mal satacak bir aksilik oluyordu, gittikçe dibe batıyordu sermayesi tükeniyordu.Bir bardak su bile satamamıştı. O ikna kabiliyeti yüksek olan Nil heryerde duvara tosluyordu. Ve sonunda beklenen nihai son. Şirketi tasviye etmek zorunda kaldı.hemde bayağı bir yüklü borçla. Evi, arabası, parası, makamı,mevkisi, dostları yok tu artık.
Eve kapandı, kimse kapısını çalmaz olmuştu büyük Nil yok du artık,çaresi bir başına, borcuyla baş başa kalmıştı üstelik. Ailesi ona borcunu ödiyemeyiz, git hapis yat biz sigaranı getiririz demişti.Ailesi ilgilenmiyordu onunla.Dostlar hepsi kaybolmuştu, hani bir zamanlar yedirdiği, içirdiği,etrafa emirler yadırdığı zamanki dostlar yok tu artık.
Nil ama çalışmak zorundaydı,geçimini sağlamalıydı, ona çok ağır geliyordu yeniden iş aramak, ama bi çare sitelerden iş aramaya başladı. Evet sonunda Sunjut firması onu 2004 yılı sonunda bir sonbahar günü görüşmeye çağırdı. Takım elbiselerini giydi ve yola koyuldu.Ne kadarda zorlanıyordu. Nasıl bir görev alacaktıki, O müdürlük yapmıştı, şirket kapatmıştı,iyi bir mevki olmalıydı, ama bakalım ona ne teklif edilecekti. Görüşmeye girdiğinde korktuğu başına geldi satış temsilcisi olması isteniyordu, firma Çuval üreten bir firmaydı, iş hakkında tek bir fikri yoktu eğitim almalıydı, bilmediği bir işe üstüne üstlük müşteri satış temsilcisi olarak boyun eğerek evet dedi.
Onu yine neler bekliyordu acaba? Almanya satış ofisiyle çalışacaktı Nilinde Almancası iyiydi, ama bilmediği bir sürü teknik kelime vardı, Çuval diktirmekten ne anlardı ki Nil ?İşi bilmediği için departmanında bulunan iş arkadaşları ona tam bir çırak muamelesi yaptılar.Fotokopi çekmekten tutun da,hemen arkasında dosyaları bulunmasına rağmen iş arkadaşlarının şu dosyayı verirmisin Nil'e kadar düşmüştü. Ona ağır geliyordu ama çaresiz devam etmek zorundaydı.Tam bir köle muamelesi hani onlar işi biliyo , onlar patron du sanki,o takım elbisenin içinde ezildikçe eziliyordu Nil, yine ne oldmuştuda herşey başa dönmüştü,ne gücünü nede bilgisini , gösteremiyordu burda herşeyi hükümsüzdü. O bir çıraktı, hergün baş ağrılarıyla işe gidiyordu,gizli gizli tuvaletlerde ağlıyordu iş yerindeyken, çok mutsuzdu çıksa çıkamıyor yeni bir alternatip de bulamıyordu çünkü eli mahkumdu.aylar bir birini kovalarken Nil gittikçe hastalanıyordu,Ruhu daralıyordu, pskolojisi tam dipteydi işte böyle çaresiz bir bitap ken Murattan yine ayrılık kararı aldı.Bir şeyleri düzene koymak sitiyor koymaya çalıştıkça batıyordu sanki. Artık mutluluğu bırakın aramayı hayal bile edemez hale gelmişti.Bir gün çaresiz ağlarken Allaha yalvardı lütfen beni kurtar yarab diye,1 ay sonra Firmanın Hadımköydeki fabrikası yandı ve şiret personel küçültmeye gitti.
Bir sabah Nil mailini açtığında Personel müdüründen iş akdiniz fesh edilmiştir yazısını gördü.Sevinmelimiydi, ağlamalımıydı ğ? Yine çaresi tuvalete gitti ve ben napıcağım diyerek ağladı. Yine işsiz kalmıştı,çin işkencesi bile gelse o işi yapıyordu, amaşimdiki durumu yine vahimdi.
Nil bu tecrübeyle hiçliğini damarlarına kadar hissetmişti,egosu şişmiş ve emirler yağdıran Nil nasıl bir yerde çalışmıştı. Hiç itiraz etmeden bundan daha ağrı olmazdı Nil için.
 
Dayanamdı desteğe ihtiyacı vardı, yine işsizdi, sevgisizdi, savunmasızdı, üstelik bu sefer hiç olmadığı kadar maddi ve manevi dipteydi, 50.bin tl de borcu kalmıştı nasıl ödiyecekti bu borcu ?nasıl oluyorduda o diğer insanlar gibi sessiz ,sakin ve sabit bir hayat yaşıyamıyordu,yorulmuştu iyiden iyiye, bu arada faturalarıyla bile baş edemiyordu,ya hacize gidiyordu yada cezaya. Onları açıp içine bile bakacak gücü asla olmuyordu hiç bir zaman.
 
 
Tekrar evde oturmaya başladı , nasıl herşey kendi kontrolünden çıkmış, ve herşey parmaklarının arasından da kayıp gitmişti kariyeri , makamı,mevkisi, zengin dostları, parası,mal varlığı arabası bile yoktu artık hayyatta binmekten nefret ettiği belediye otobüslerine binmek zorundaydı artık asla ucuz alışveriş marketlerinden alış veriş yapma diye annesine bağırırken zehirlenirsin derken nasılda orayadan bir şeyler alabilmenin şükrünü yaşıyordu şimdi., sırf bu muydu ama Nilin çabaladığı herşeye çabalamıştı tıpkı evliliği gibi onuda kurtarmaya deliler gibi çalışmıştı, kumarla , dayakla, yoklukla, sevgisizlikle, ihanetle mücadele etmişti ama bir gün,''Allahım beni ya kurtar yada canımı al, ben canımı almak istemiyorum diye e '' haykırdığı gecenin sabahı acı haberi kardeşinden de öğrenerek herşey ordada parmaklarının arasından kayıp gitmemişmiydi.Her yolu denememiş miydi . Borç bulmaya çalışmıştı, kayın valdesinin ayaklarının altını öpüp de evi satıp para vermesi için ağlamamışmıydı, bir zeytin ekmekle kaanat getirmemişmiydi,yeterki yuvamızı kurtaralım diyerek gece konduda yaşamaya razı olmamışmıydı, büyü vardır diyerek o kapı senin , bu kapı senin diyerek büyücülere hem para yedirmiş hemde eli boş dönmemişmiydi, papaz büyüsü var diyerek kocasını papaza bile okutmamışmıydı? neler denememiş tiki, herşeyini satmıştı takılarını herşeyini vermişti ama sonuç yine olacağına varmıştı.Halbuki ne hayallerle evlenmişti,onunla özgür olabilecekti ,o ona Nile tüm dünyayı gezdirecekti, onunla Nil dünyada yapmak sitediği hayalleri gerçekleştircekti, bu yüzden onunla evlenmişti. Ama bir kaç ayın ardından bir kabusa dönmemişmiydi evliliği, aşağlanma, hakaretlere dönüşmüştü ilişkileri. Ama en büyük darbe ise Nil yine bir erkeğin sevgisine doyamamıştı. Bu değilmiydi onu bunca zaman sürükleyen. Baba modeli yine yoktu, şevkati,sevgisi , babsından ne farkı vardı ki onun?
 
Bir gece vakti saat tam 03:00 civarlarında Nil evinde yanlız bir den uyandı,bu saate uyanmazdı kalktı televizyonu açtı kanepeye uzandı. Birde ne görsün canlı yaın da Kabe ve sabah namzı kılınıyor, onun televizyonu canlı yayın çekmezdiki bundan çok emindi şaşırmıştı , sabah serçeler kabede zikredercesine şakıyorlardı,aman Allahım Nilin içi yine bir tuhaf oldu ve buruklaştı. Hala hiç bir şeyin farkında olmayan Nil birden içinden gelen bir sesle irkildi, kalk daha ne duruyorsun namazını kıl. Ölümümü bekliyorsun. Nil korkmuştu hemen yattı. Yine duymamazlıktan geldi, nefsi bir türlü izin vermiyordu.Ertesi gün kalktı abdest aldı ve öğlen namazını kıldı.Rahatlamıştı sanki,içi huzur doldu, yine ağladı,yine aynı his, o Amman Jordan daki caamideki döktüğü göz yaşının aynısı . İçinden namaz kılmak geliyordu sanki bir şey onu buna itiyordu .Neler oluyordu anlamıyordu , mahsunlaşmıştı iyice.Ne yapmalıydı ki;Camminin imamına gitti ve sordu namazın sırf farzlarını kılabilirmiyim diye. Ağır geliyor dedi Nil bana sünnetlerinide kılmak , elbette dedi imam ama dedi sünnetinide kılarsan iyi edersin. Nil buruk boynu bükük, eve gitti.Namazlarını kılmaya başlamıştı. Kıldıkça kılıyordu, aman yarabbi bu ne huzurdu,huşu ve haz duyuyordu,sanki omuzundan dünayanın tüm yükü kalkmıştı, ve hiç bir acı ve çaresizlik onun canını artık o kadar acıtmıyordu.Ramazana girmeden önce annesinin kabeden getirdiği zemzemide korkarak içmişti, çünkü ya birdaha ya içserseydi, içerken niyet etti farkında yine olmadan Allahım ne olur bana içkiyi bıraktır diye.Tuhaf bir şekilde içkiyide aynı anda sigarayıda bıraktı. O da anlam verememişti buna canı ikisinide istemiyordu artık.
ramazan ayına girilmişti.Nilin kapısını çalan yoktu sadece erkek arkadaşı ona maddi destek veriyordu.
Belkide ilk defa gerçekten tam manasıyla yanlızlığı yaşıyordu bu sefer yardım eden birileride yoktu, nerdeydi herkes,sanki sadece O ve Nil kamıştı bu koskoca dünyada , artık Allahı düşünebiliyordu. Derin , derin tüm hayatı gözünün önünden geçiyordu, eline ne geçmişti kocaman bir hiç,istediği herşeyi elde etmişti ama elde şimdi bir sıfır vardı.Nelerin peşinede koşmuştu. Dünyevi dilediği herşey zaman içersinde nasıl da gerçek olmuştu. Sanki birisi ona her dileğini vermişti, hemde zamanlamaları bile mükemmeldi 30 lu yaşlarda müdür bile olmuştu 33 yaşında gerçekten o hayalini kurduğu şirketinide kurmuş,maddi ve kariyer anlamında çok güçlü bir kadın haline gelmişti.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #8 : 24 Ağustos 2010, 07:20:29 ös »
Nil hiç bir şeyin karşısında gücünün olmadığını belkide ilk defa fark etmişti, bunca şeyi o yapmış görünsede aslında hep bir güç ona istediği şeyleri al deyip önüne sunmuştu. Nil se herşeyi hep kendinden bilip nasılda böbürlenirdi. Kimse onun önüne duramazdı, artık gücü sayesinde ukalaşmış, ve herkese kafa tutar olmuştu, insanlara ezik muamelesi yapıyordu. Tüm dünyaya kafa tutan kız nerdeydi?Ama henüz kendini fazla sorgulamıyordu, bu bir başlangıçtı asıl serüveni aslında Nilin de, Perkızınında , Kübra'nında yeni başlıyordu.üçü arasında sıkışmış kalmıştı. Hangisini seçecekti.Eskiden kübra sessizdi, onun sesi sadece dönem dönem içip ağladığında , ya yatırlarda Allah dostlarının yanında , yada Camilerde ruhu feryad ettiğinde canına kıymak istediğinde. Nil kafası karışık bir şekildeydi.
Herşeyini kaybetmişti,suskun ve durgundu ,ya canını kaybetseydi,herşey bir anda oluvermiştide bir canını mı almak Allaha zor gelecekti.Ya ölseydi, Nil birden hiç düşünmediği şeyleri düşünmeye başldı.Herşey durmuştu onun için.
Geceleride namaz kılmaya başlamıştı, sabah ezanlarında kalkıyor gün ağrana kadar Allah'a yalvarıyordu, borcuda vardı bir ızdırap gibi onu kavuruyordu. Herkes ona boşver senedinde yok ödeme diyordu, ama en yakın dostu ona güvenip tüm birikimini vermişti nasıl boşverebilirdiki.Borcun ödenmesi içinde Allaha yalvarıyordu kul hakkıyla bu dünyadan göçmek vardı.Artık ölüm aklından çıkmaz olmuştu, hani sanki O Nil değil di de başkasıydı . Bir sabah neden ben camiye kuran hatim dinlemeye gitmiyorum ki dedi,ramazanda heryerde hatim okunuyordu. Gitmeye karar verdi kuranı Kerimi dinledikçe içi açılıyor ,ferahlıyordu nasılda boşa geçirmişti tüm zamanı, huzurluydu ama hala mutluluğu arıyordu aradığı hiç bir yerde henüz tam anlamıyla bulamamıştı.De dik ya nerden bilebilirdiki Nil onun, Ona doğru çağrıldığını onun Aşkına doğru.Nil alımlıydı, artık kurana gidip gelirken, açıklığı onu rahatsız ediyordu caminin içine girince kapanıyordu , kuran bitince açılıyordu. Ama bu onu rahatsız etmeye başlamıştı.
Bir gün ben neden kapalı gidip gelmiyorum ki dedi, ve artık kapanmış bir şekilde cammiye gidip gelmeye başlamıştı.SSK işlemlerini yapmak için bir gün Unkapanına uğradı bir baktı ki orda Tokai Hz Türbesi vardı. Eyüp Sultan Hz lerine varmadan hemen sol tepecikteydi.Genç Kızken ramazan aylarında annesiyle beraber turlarla gezerken Tokai Hz leriede uğramışlardı. Ziyaret etmek geldi içinden. Türbenin girişinde bulunan satıcılardan beyaz bir örtü aldı ,örtündü ve türbe başında Allaha yalvararak Allahım bana bu örtüyü bir daha açtırma yarrabi diye niyaz etmişti.
Artık hergün kuarana, gidiyordu, namzını kılıyordu.Elinde şirketten kalan son malları vardı malın satılması içinde dua ediyordu, birgün dişciye gitti elindeki mal diş tamponlarıydı ama satamıyordu depoda kalmıştı ,depocu malları artık almasını söylüyordu , alacaklısı arıyordu,malın satılması için Allaha niyaz ettiğinin ertesi günü dişcisine gittiğinde konu açıldı ve elinde mal olduğunu söyledi, dişci kadın yardımcı olmak üzere diş malzemesi satın aldığı depocuyu aradı ama adam yerinde yoktu boynu bükük,tam dişciden çıkacakken malzeme veren adam dişcinin ofisinden içeri girdi, dişci bayan Nil hanım beyfendi bu dedi, Nil umutsuz bir şekilde malından bahsetti fiyat verdi,adam teredütsüz malı hemen aldı, malı alan insanlar inaçlı insanlardı Cuma namazından sonra gelip aldılar. Nil bunun da bir tesadüf olmadığını Allahla arasındaki sıkı iletişimi belkide ilk defa fark etti. O yüzden bu olay onun için önemliydi.
 
Nil alışması gerekiyordu ne kadar Muratın eline bakabilirdi ki iş ararken bir teklif geldi tam da ramazan ayında, o tam uzun zaman sonra orucunu tutmaya başlamış, alkölü bırakmış namaz kılmaya kuran okumaya başlamışken, ki eskiden ramazanda da içtiği olmamışmıydı.Teklif eskiden çalıştığı Münich Re firmasını satın alan dev bir yabancı kuruluştu, Nilin orda çalıştığını duymuşlar ve onu bulmuşlardı.Nil büyük bir umutla yine takımlarını giyerek görüşmye gitti. İlk defa bu kez süslendiğinde o şık takımların içinde kendini huzurlu hissetmiyordu.
Görüşme esnasında kendisine buyuk bir imkan sunuldu Türkiyenin ileri gelen firma yöneticileri ile görüşecek bağladığı her iş başına yüksek rakamlarda komisyon + maaş alacaktı , yönetici statüsü düzeyinde bir işti bu.Nil çalışma şeklinin nasıl olacağını sordu. Tahmin ettiği cevap karşısındaydı.Şık giyinmeli nezih restaorantlarda , ve saraylarda edalı bir şekilde içkili nezih masalarda görüşmeler yapmak zorunda kalacaktı.O anda oruçluydu . O an bir cavp vermedi firmaya düşünmek istemişti, ayda 50.000 usd kazanma şansı bile vardı büyük bir fırsat vardı önünde en büyük firmalardan biri onu talep etmekteydi. Bu kaçırılmaz bir fırsat dedi içindeki Peri Kızı, ama içindeki Kübra artık canlanmıştı ,gafletten uyanmıştı onu bu sefer duymamazlıktan gelemezdi. Nil kararsızdı.İç çatışmasını dinliyordu aslında nefsi ile ruhunu.Hyatında ilk defa uzun yıllar sonra huzuru yakalamıltı,bunu kaybetmek istemiyordu,ama aynı zamanda büyük borcu vardı,napacaktı düşündü ve iş yerini arayarak olumsuz cevap verdi.Yapamayacaktı, tekrar o süslü dünyaya dönemzdi,içemezdi, gönülleri hoş etmek için karşı cinse tebessüm edemezdi artık.
Allah kerimdi borcunun ödenmesi için gece gündüz allaha yalvarıyor, ibadetini tam yaşayabileceği bir rızık kapısı için ona el açıyordu. Nil günden güne değişiyor insanlar onu tanıyamıyor geçici bir heves olduğunu idda ediyorlardı, hani zor durumda dır ondan Allaha yönelmiştir diye,nereden bilebilirlerdiki Ölmeden daha ona çağrıldığını ve attığı her adımda yaşadığı her olayda ona dahada yaklaştığını bunu Nil bile bilmiyor duki.
İçi rahattı Nilin işe hayır demişti ama pişman değildi,herkes ona sen salaksın diyordu ama o duymuyordu bile.Kadir gecesi gelmişti , o gün karar vermişti Nil artık kapanacaktı. Ki bu yaz tramazandan önce arkaşı komşusuyla çocuklarla beraber , onların bodrumdaki evine davet edilemişmiydi.Bodrumun en ünlü yerlerinde yine boy göstermek istesede göseterememişti. Bikinisiyle en ücra köşelerde denize girmiyormuydu.İnsanlaradan ,erkeklerden kaçmıyormuydu açıklık aslında ilk onu orda rahatsız etmemişmiydi. Artık haz almıyordu bundan haşemeyla girerdi denize ne olacaktıki.Kendisine her sokak başından geçerken vitrinde gördüğü ama gidip almaya cesaret edemediği pardüsesini aldı, eşarbını,kalbi kuş gibi çarpıyordu kapanarak o mağzadan çıktı ve bir daha açmadı. Sanki tüy gibi hafifdi artık,huzurlu ve mutlu bu denli tam olarak ilk kez kendini hissediyordu. Nilin hala bir işi yoktu Muratla çok az görüşür olmuşlardı, sesini duysa yetiyordu ona var mı var.Başka alemlere doğru gidiyordu zaten Nil , kübrasıyla , peri kızıyla.
Bir gün yine borcunu düşünürken ve bunun için çok içten yardım isterken Allahtan bir hayır sever geldi, dostunun dostuydu, dediki Nile zor durumda olduğunuzu duydum mazlumun duası kabul olurmuş, bana dua edin büyük bir projem var eğer o onaylanırsa işi alırsam tüm borcunuzu ödiyeceğim. Nilmahçup yapmasanızda dua ederim dedi. Evet Nil artık düşkündü doğru insanlar ona o gözle bakıyorlardı artık, dul düşkün bir kadın. Bu Nile acı vermiyordu artık acizliğini çoktan öğretmemişmiydi ona Öğereten Rabb.
Nil dua etmeye devam etti ve bir gün telefon çaldığında, o hayırsever Nil hanım iş oldu , hesap numarsını söyleyin yatırayım dedi. Nil bunun Allahtan gelen bir yardım ve dualarına icabet olduğunu farkındaydı ve göz yaşlaarıyala şükür secdesine kapandı. Zaten artık normaldede hep kılıyordu Allah ona ikinci bir şans verip kendisine çağırdığı için. Evet dağ gibi büyük ödenmesi imkansız borcu yoktu artık.50.000 Tl yi 10 yılda ödiyemezdi, belkide ömrü yetmezdi, alacak sahibide belki kalp krizinden ölebilirdi. Nasılda Allah yardım etmişti.Nil o işi bir kez daha kabul etmediği için şükretmişti, biliyordu Allah ona bu borcu ödetecekti. Ve ödetmiştide. O hayırsever elbetteki vesile olmuştu Nilin sonsuz dualarını alarak hayatından karşılık beklemden çıktı gitti.
Zaman ilerliyordu ramazan ayı çıkmıştı ve Nil 2 yıldır işsizdi, yanlız ,dostsuz, tek ona yardımcı olan komşusu Sevda sevdanın kapısı Nile hep açıktı nasılda sabırla onu dinler teselli ederdi dua ederdi karşılksız ekmeğini sevgisini yuvasını paylaşırdı, Ayşen ve ablasıydı.Murat birde kankası can dostu Yasemin.
Nil her geçen gün hayatını gözden geçirir olmuştu ve teslimdi ona ,bir gün bir gece vakti yine namzdayken şöyle niyaz etti yine istem dışı dökülüyordu dudaklarından dualar ve sözcükler.
Yarrabi diyordu ne olursun ben pişmanım yaptığım her türlü kötülük yanlış ve günahtan, lütfen beni bırakma ,elimi bırakma birdaha gaflete günaha atma yok mu elimi tutacak yaşayan bir dostun evliyan elimi tutsun diye ağlıyordu.
Kısa bir zaman aradan sonra THY AO dan işe alındığı haberi geldi, arkadaşı Murat onu işe sokturmuştu elamana ihtiyaç vardı ve oda başvurmuştu onun adına ve alınmıştı.Murat vesile olmuştu. Nil hayatı boyunca ben asla memur olmam, memur maaşıyla geçinemem derdi, hele hele caal center işi en son iş olsa asla yapmam derdi ama nerden bilebilirdiki büyük konuştğu ve korktuğu herşeyle sınanacağını, boşanmaktan da korkmamışmıydı, ihanete uğramak en büyük korkusu değil miydi, şirketi kurduğunda da iflas etmekten korkmuyormuydu, tüm korkularıyla yüzleşmek zorunda kalmıştı ve her şer görünen olayın arkasında aslında hep hayır olduğunu .
Nil bu süre zarfında bir gün annesinin sokağından geçerken ilk Mahmut efendi Hz lerinin yanında talebeyken ki Mahmut efendi Hz leri İstanbulda yaşayan bir Allah dostu ve büyük alimdir, emine hocasının annesine rastlar. Nil hemen bir solukta hocasını sorar, Emine hocam nerde diye , az mı savaşmıştı Kübra için Emine hocası, Nil okulu bırakıp kendine Kübra adını verip Kuran sohbet hocası olmaya karar verdiğinde, Nilin annesi Nili bırakmamış kursdan almıştı.Emine hocası Nilin evine gelip kapılara az mı dayanmıştı Kübrayı bırak diye ama Nilin annesi onu kovmuştu.17 yıl sonra Nil ona bulmuştu koşarak Emine hocasına gitti, sevgiyle karşılandı tıpkı ilk günkü gibi, Nil ağlıyordu başına gelenleri anlattı ve neolur Hocam bana ilim öğretin dedi , ama artık Nilin ne zamanı vardı nede artık hayatı buna müsaitti. Nil dediki Hocam müsade edin hiç değilse başıma gelenleri anlatarak, talebelerinize hayatın geçici bir meta olduğunu gerçek huzurun burda olduğunu anlatayım. Ve o günden sonra Kübra zaman zaman talebelrin özelikle yeni gelen talebelerin yanına gider göz yaşlarıyla hatını anlatır, onların yerinde nekadar olmak istediğinden bahsederdi. Bir nebzede olsa görevini yapmanın ve günahlarına duyduğu pişmanlıkla hayata devam ederdi.
THY AO öylesine giremezdi artık hayatında yanlışlar yapmak istemiyordu, istihareye yattamadığı için Emine hocasının talebelerini rica etti..Sonuç ilginçti hayır çıkmıştı. Bundan cesaretle işe başlamak için görüşmeye gitti, onca tecrübesine ve bilgisine karşın caal centerda telefonla bilet satışta işe başlamıştı,üstelik 2 vardiyalı, ve çok düşük bir maaşla ilk girenler söleşmeye göre %50 maaşlaydı.Bu Nil için bir kabustu sanki, nefret ettiği iki iş vardı biri caal center, diğeri muhasebe bunlardan biri vurmuştu ona. İsyan ederek işe gidiyordu belliki Nil hala törpülenmemişti. Hala hırsları vardı bir yerlerde, tekrar başarmak istiyordu müdür olmalıydı o, tekrar büyük maaşlar almalıydı.Burda onu içki içmden ve süslü bir yaşam olmadan yapabilirdi masa başı işinde, kaybettiklerini geri istiyordu . Ama kendisinin istemiyle olmuyordu bu işte bunu hala anlamamıştı sanki Nil bunca darbeye rağmen Peri kızı onu hala rahat bırakmıyordu makam , mevki, para diyordu , belki diğer yönlerini peri kzının törpülemişti mevlam ama bunlar hala kara bir taş gbi yüreğinde ve beynindeydi Pilanlıyordu ama bakalım serüveni onu yine nereye götürecekti.
Nil aylar öncesinden bir rüya görmüştü rüyasında uzun geniş mermer merdivenler vardı, ve yukarı doğru basamakları tırmanıyordu merdiven başında Ahmet Özhan vardı, Merdivenleri yukarı doğru çıktığında her yer bembeyaz buluttu ve gökyüzünde semazenler sema ediyorlardı.O zamanlar bu rüyaya anlam verememişti.
Bir gün Nil Caal Center dayken masa başında oturmuş gelen telefonlardan rezervasyonları alıyordu. Durup dururken birden Istanbul- Konya- Konya İstanbul rezervasyonunu yapıp biletini ayırdı. Herhangi bir tarihe içinden bir Konya ya gidip Hz Mevlana hazretlerini ziyater etmek geldi. Zaten hayatının belli dönemlerinde kalbine ve aklına düşmüyormuydu Hz Mevlana. Onu çok seviyordu Çünkü neden ne diyordu Hz Mevlana '' Gel ne olursan ol Gel'' diyordu. Ne kadarda kapısı ve gönlü her tür insana açıktı.Rezervasyonu unuttu. O yılda Hz Mevlananın 800 yüzyıl dönümüydü.Rezervasyondan habersiz çalışmaya devam ederken,yine kaderin eli sol omuzuna değmişti.Mesai arkadaşı ona sesleniyordu Kübra sen Konya ya mı gideceksin diye, Kübra birden rezervasyonunu hatırladı, Arkadaşı ekrandan onu görebilmişti, evet ama dedi unuttum bile gitmeye bilirim param yok, ayrıca vardiyam o tarihe boş olur muki acaba dedi? Belli değil açıkcası dedi.Mesai arkadaşı ona Kübra bende Konyaya gidiyorum sen ne yapacaksın orda dedi; Nil ben Hz Mevlanayı ziyaret edecektim dedi. Arkadaşı heyecanla , taabiki et ama dedi eğer istersen yaşayan Allah dostu Evliya Şeyh Muhammed El Konyevi Hz . leri var dedi,

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #9 : 24 Ağustos 2010, 07:21:25 ös »
Nil bir anda durdu ve hiç terettütsüz evet geliyorum tamam dedi. Arkadaşı ona borç verdi, ve o tarihte vardiyasıda boştu.Tam uçacaklar arkadaşı dediki Kübra biliyormusun aynı uçakta kim var? Ahmet Özhan ve ekibi tam o uçtuğumuz tarih Şebi Aruz törenleri yapılacaktı ramazan münasebeti ile Ahmet Özhan vesilesi ile onu araştırdığımda da özel hayatını Mevleviliği ve Mevleviliğin şuanki yaşayan Şeyhi Ömer Tuğrul İnaçerden de haber dar olmuştu kendiside Tasavufun deryasının kaynağının alimiydi ama henüz Tasavvufun adını biliyordu biryandan da aslında Allahın ona tasavvufun ve insanoğlunun yaşam ve hidayet basamaklarını yaşatarak öğrettiğinin henüz farkında değildi Nil ; ama kaderinin onu çağırdığı yere doğru gitmeliydi , o ve ekibi Nilin uçağındaydı.O tarih geldiğinde uçak Konyaya vardığında tam koridordan inerken Ahmet Özhan birden arkasına Nile döndü ve selam verdi,istemdışı bir refleksle Nil de karşılık verdi. Evet Rüya ve dua gerçek olmuştu, Bulutların üstünde semazenler vardı ,uçmaktı bu Konyaya Hz Mevlanaya, gerçek yaşayan bir Allah dostuna Seyda Hz lerine kim bilebilirdiki ,Nilin ettiği duada Allahım elimi bırakma bana yaşayan bir Allah dostunu ver dediğinde, Konyada olacağı, ve aslında bu duanın bir Mürşidi Kamil talebi olduğu. Evet Kübra Konya Havalimanının hemen yanında bulunan Reyhan Köyündeki Reyhani Cami ve dergahına adım ,adım ilerlerken kendisini neyin beklediğini bilmeden teslim olmuş ilerliyordu.Heyecanlıydı acaba neler bekliyordu onu. Dergahtan içeri adımını attığında Allahın Aşkın kapısından girdiğini bilemezdi.Karşılaştığı manzara onu fazla başta etkilemdi sıradan bir yerdi sanki ,ayşe isminde dünya tatlısı bir sofi ile karşılaştı, Selamünaleyküm dedi Kübra, burası neresi dedi, burası dedi nefsi terbiye kapısıdır, nefsi terbiye Mürşidi Kamilin drgahından geçer, ibadet ve zikirle Allah Aşkında yok olabilme yolu, ölmeden ölmeyi öğrenme dergahıdır dedi. Ve Kübra Mürşidi Kamilinden o gün tövbeyi Nasuhu ederek biat aldı, artık sufizimin yolunda bir sofi adayıydı. Aşk neydiki acaba dedi kendi kendine o Allahı seviyordu zaten, ama başka bir boyutta olduğunu tüm damarlarına kadar hissediyor, ruhu sanki gittikçe özgürleşiyordu.
Nil İstanbula işinin başına dönmüştü, ödevlerini yapmaya başlamış normal hayatını sürdürmeye devam ederken geçen aylar esnasında kabyklarını, çıkarmaya ve gerçekten kendi özüne gün ve gün dönmeye başlamıştı . Elinde olmadan bazı davranışları, hareketleri değişiyordu,artık Caal Centerdan başka bir bölüme geçmişti, orda gözüne kestirdiği Müdürlük makamı için nefsin hırslarına Peri kızının arzularına boyun eğimiyordu artık. Sakindi makam dan bu sefer tam manasıyla vazgeçmişti.Şimdiki görevide 2 nefret ettiği meslek Muhasebeciydi ama zevkle yapmaya başlamıştı,müzelik daktilosuyla faturaları kesiyor sahip olduğu düşük maaşıyla geçinmeye çalışıyordu. Nasibim bu kadarmış diyerek şükrediyordu.Sanki nefsi gün geçtikçe törpileniyordu , Mürşidi kamili nasılda terbiye ediyordu, kalp kırıcılığı da kalmamıştı, kalbinden dahi geçirdiği buğuz veya kötü ne varsa çıkarmaya çalışıyordu , ama son bir Cila gerekti nefsine son bir silkelenme bunun Kabe yolunda olacağını billmeden. Konyaya sık sık gelip gitmeye başlamıştı, gittikçe toparlanıyordu. Bir gün yine dergahta ayşeyle karşılaşmıştı, en sevdiği sofi arkadaşı kardeşi , Kübra dedi bilyormusun dergahta kalben içinden ettiğin saf dua çok çabuk gerçek olur Umreye Seyda Hz leriyle birlikte gitmeyi dileyelim mi dedi?Kübra elbette dedi bu en büyük arzusu olmuştu son beş yıldır ama bir türlü nasip olmuyordu, yıllardır yalvarmaktaydı ; ama bir yandan da bu nasıl olacaktı diyerek tevekül edip Allaha havele etti. Ardan iki ay zarfında Umre hazırlıkları başladı, parası yoktu Nilin ayşe ona borç vermeyi teklif etti, izninide aldı ve 21 günlük Kabe ve Medine serüveni ufukda görünmüştü.
 
Kafile önce kabeye indi. Kübra şaşkındı nasıl olmuştuda gelebilmişti, bir zamanlar Allahım tüm dünyaya mal sattim gelicem diyen Kübra 5 yıl ardan sonra 2008 yılında temmuz ayında Allahın evi Beytullahtaydı. Sanki burası başka bir evrendi, dünya değildi gelmeden tüm hazırlıklarını yapmış siyah abasını giymişti.Otele yerleştiler 4 kişi aynı o da da kalacaklardı. Hemen ilk tavaf için aşağıda buluşulacağı söylendi. Kübra ve kafile arkadaşları Beytullaha doğru yürüken, kalbi kuş gibi çarpıyordu 88 nolu büyük kapıdan içeri girdi, bembeyaz mermer merdivenler ve dev mermer direkler arsından heycanla Beytullaha doğru ilerliyordu, evet tam karşısında tüm feyzi,huşusu, rahmetiyle Allahın evindeydi onun misafiriydi, şaşkın bir şeklide kendini tavafa verdi dönüyordu döndükçe dönüyordu,dönerken sevgilinin aşığına kavuşması gibi ruhunun gökyüzüne Rabba çekildiğini hissediyordu aldığı haz ve mutluluk ruhunu doruklara RABBA götürüyordu sanki, 7 den fazla döndü ağzında Lebbeyk Allahüme Lebeyyk sözcüklerinden başka bir şey dökülemiyordu. Allahım diyordu ben geldim, sen çağırdın ve ben geldim, kendi tavaf etmekten almazken ruhu git gide çekilmekteydi, içinde ne varsa boşalmıştı, beyni, aklı, kalbi. Sanki büyülenmişti gördüğü güzelik karşısında hipnoz olmuş gibiydi gözlerini beytullahtan alamıyordu. Yarrab buydu aradığı huzur vuslata kavuşmak, ölmeden ona teslim olmak dı. Tüm benliğiyle.aradığı sevgiliyi aşkı bulmuştu. Nede cok yerde aramıştı Kübra onu,her yerde hemen hemen dünyanın her yerinde hosteslik bile yapmıştı gökyüzüne sabah güneşi doğmadan şafağın sökdüğünde sonsuz göğe baktığında farkında olmadan da mutluluk nerde acaba der durmazmıydı.Malda aramıştı, mülkde ,mevkide, insan oğluna deli gibi aşığım sanmıştı 8 yılını vermişti,her kavuştuğu şey yine elinde boş kalmamışmıydı, meğer aradığı Rabb imış,bilmeden farkında olmadan nasıl da çağırmıştı kendisine, adım adım, terbiye ede ede, asıl mutluluğun kendisinde olduğunu nasıl da öğretmişti, istediği herşeyi vermişti ona ama bak gör demişti hiçbirinde yok mutluluk, Mutluluk bende kulum benim rızamda, aşkımda, hidayetimde, zikrşmde, nurumda, resullah aşkında demek istemişti,sonunda O varsa herşeyi baştan yaşamaya Nilde Kübrada Peri kızda,razıdır bu gönül diyordu sesiz feryadlarla rabbine naz ediyordu.Kendinden geçmiş bir şekilde
Otele döndüklerinde Kübra göz yaşlarını tutamaz olmuştu, şöyle anlatıyordu duygularını:

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #10 : 24 Ağustos 2010, 07:22:23 ös »
''Artık kendimi kontrol edemez olmuştum,sürekli rahmet göz yaşlarına boğuluyor, Lbbeyk Allahüme Lebbeyk sesleriyle.
Kendimdeydim amadeğildim,Ellerim surekli Duvarlara KABE istikametine doğru Allahume LEBEYK sesleriyle tavafa devam ediyordu.Otel odasında da devam ediyordum .Duvarı değil KABEYİ GORUYORDUM.Uyumak ne mümkün ben KABE karsmda dururken uyuyamam diyerek surekli ağlıyordum Uhud savasında kaybettiğimiz Musabdan tutunda kalbimde gonlumun derinliklerinde ne varsa yavas yavas dsarı cıkıyor ALLAHA haykırış ve duamson bulmuyorduki .
KENDİMDEN tamamen koptuğum ve hıckırıklar içersinde olduğum an İnsan suretinde insan ama manevi olarak diz coktüm tüm dunya için ağlamaya basladığım an önce TÜM 99 SIFATIYLA ESMAUL HUSNAları zikrediyordum RAABBME yakarıyor gunahlarıma sürekli tövbe ediyordum ve birden kendimden tamamen geçmişken Resullah efendimizle konuşmaya başlamıştım (sav) gerçekti, ordaydı,kalbimin en derinlerindekileri zikrediyrdum aslında yıllardır Kübranın içindekiler dökülüyordu,Resullah efendimize( sav)'e dünyanın durumunun çok kötü olduğunu haykırıyor ve insanlık için birşeyler yapmak istediğimi hıçkırıklarla haykırıyordum, yüzünü görmüyordum sadece dizlerini,ruhum iyice bedenimi sardığında rahmet ile bir ses ile içden gelen bana gusul etmemi söyledi gittim guslettim, ardından o dada asılı beya zbir elbise vardı, giymem söylendi giydim, ve yatağa uzandım üstümü örttüm. Çarşaf üstümdeydi ama manevi olarak her oraganım hareket ediyordu sanki manevi bir ameliyat oluyordum baştan yapılanıyordum. Odaya 4 yada 5- kişi girmişti manevi olarak hissedebiliyordum. Gerçekte kimse yoktu. bana dokunanda,baştan ayağa beni tamir eder gibi ettiler, sanki her oraganım yeniden dünyay geliyordu, kouşamıyor , bağramıyordum sadece,sabırla huşu içindde bekledim. Bittiğinde kalk dediler kalktım.Yüremeyi bilmiyordum, ayakta güçlükle duruyordum,konuşamıyordum,yutkunamıyordum bile, sanki baştan ayağa yenilenmiş yeni doğmuştum. Yürümeyi yeni öğrenen bebekler gibiydim, şaşkındım ,şokdaydım ama sonsuz bir huzr vardı içimde o anda bana terlik uzattılar bunlar Hz Mevlananın terlikleriydi. Onu giy korkma ve yürü dediler. Hz. Mevlana başka bir insan suretinde yanımdaydı,ve ben ona hizmet ettim,yutkunmayı öğrettiler ama hala konuşamıyordum,aynı anda sürekli ziyaret etyiğim Üsküdardaki Aziz Mahmud Hüdayi Hz leri ve Yahya Hz leride vardı ve bana destek veriyorlardı, daha kimler vardı da belki benim haberim yoktu o kadarı malum ediliyordu saadati kiramlarda vardı.Gözlerime inanamıyordum,bu bir rüya mıydı gerçekmiydi, evet gerçekti, çünkü ben adım atmaya başladığımda güçlükle yürüyordum sanki transa girmiş şekilde üstümü giydim ve zorlukla başkalarının yardımıyla Beytullaha doğru gittim.
İşte bu tavaf tamamen kendinden geçişdi,gözlerim ve ruhum sadece Rabbin nurunu görüyordu, ellerim sadece Rabbe açık nurunu talep ediyor yak beni Yarrab aşkınla yak diye yalvarıyordu,etrafımdaki hiç kimseyi ne görüyor, artık nede duyabiliyordum. Bir ben yoktu artık bende sadece o vardı,sıcak güneşin altında öğle satinde sıcağı hiç hissetmiyordum çünkü yanıyordum, onun rahmeti ve nuruyla ver Allahım nurunu ver şu garib günahkar kuluna diye niyaz ederken,bir yandan dıştan içe doğru beytullahı tavaf ederken saysını bile artık bilmiyordm, dönüyordum sadece dıştan özüme rabbe, kalbime doğru ordan Rabbe yönelirken, yalvarıyordum rabbe yarrab Adem aleyhselamdan ahir zamana kadar olacak tüm kullarını affet, hidayet ver aşkını ver diye tüm dünya için tavafa niyetlenmiş,mezar altında azaptan yatanları bile gönlüme düşüren Rabbdab onlar içinde aff diliyor diledikçe rahmet göz yaşlarıyla, kendimden iyice geçiyordum. Tavaf ederken etrafımda bana acı çektiren yardım eden herkesin suretini görüyordum, oğlumu babsının elinden tutmuş bana gülümsüyor görürken, bir yandan bana yardım eden ataist arkadaşım Crisi, yardım eden mühendis borisi görüyordum,senin için söz veriyorum tavaf edeceğim dediğim iş arkadaşlarım, erdinç abiyi, hafizeyi,görüyordum.kız kardeşimi,eşi ve oğluyla görüyordum,ablamı benle aynı kaderi paylaşan, Muratı ise İbrahim makamını beklerken görüyordum ,annemiyse çok uzaklarda görüyordum. Allahım diyordum anlıyorum ki sen bana hepsini imtehan üzere gönderdin herkes bana üzerine düşen görevini yaptı, en canımı yakan elim ordaydı, yanmamı sağlayan acıdan o ordaydı,bunun anlamı elbetteki o görevini yapmıştı sadece, yardımcı melek olarak gönderdiği herkesde ordaydı Murat, boris ve diğerleri senaryomda rol alan herkes, ne kadar da netti herşey. Affediyorum dedim Allahım herkesi senin rizan için. Gönlüm tamamen boşalmıştı. ne kin ,öfke ,nefret kalmamıştı,halvetteydim ama bunun farkında yine olmadan. Herşey ortada değilmiydi ki,
neden 17 yasında onun yolunda hoca olmak üzere ona asık bir kul ken tamamen kendi yolundan saptırmıştı onca acıları,günahları yaşatmış ve küfüre girişleri, en büyük ihanet acısıyla kavurmuş,imtehan üzere imtehan vermişti bana herşeyi yaşatmıştı yokluğuda; nefsimin peşine beni köle de yapmıştıi,boşanmayı , alkolikliği vsss akla geleblilecek tum acıları bana tatırmıştı yakmıştı beni ve doğmamıs bir cocuk şeklinde 35 yaşına kadar beni kabeye getirmiş ve manevi gerçek doğumum burda gerçekleşmişti, pisokolojik doğumumda kabe dönüşü Hüseyin beyin yanında gerçekleşecekti bundan habersizdim ama sadece bedensel doğum olarak hayya olan ben, çocuk kalmış hatta doğamamıs ve gozlerikapalı olarak herseyi yaşamıs ve kendinde değil hayal aleminde nerdeyse bu haliyle tum dünyayı feth etmiş ,ama mutsuz evlenmiş bosanmış,hep aramış müdür olmus, çıraganlardan saraylardan cıkamamış, şirketini kurmus ve iflas etmiş ,ammanda Jordan da gelen hidayetle, önce Konya ya yollamış Şeyhini Mürşidi Şeyh Muhammed El Konyevi Hz lerine teslim etmiş ve en son Kabeye tövbeye çağıran o değilmiydi.
Neden yaşatmıştı bunca şeyi artık herşey ortadaydı, onun AŞKINI bulabilmem için, aşk acı çekmeden, kendini yani nefsini feda etmeden, kendinden vazgeçip sadece onda var olmayı ruhuna sindirebilmekten geçmiyormuydu .
 

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #11 : 24 Ağustos 2010, 07:23:14 ös »
Kabede kaybolmuştum bir türlü otele dönemiyordum, çıkamıyordum çünkü,bırakıp gelemiyordum onlaydım tamamen onla yemeyi, içmeyi,uyumayı unutmuştum, beşer değildim o günlerde besleniyordum ben zaten ruhum açtı benim ona açtım onun aşkına, nuruna,aşkına açtım ben,Sevdiklerimle karşılaşıyor konuşuyordum,onlar orda değildi ama ordaydı,manevi manada kabede kalmam teklif edildi, aksanımda değişmişti arapça aksanlı konuşuyordum, ailemi aramışım ve ben kabede kalıyorum demişim,sbaha karşı gün ağırırken kabeden uçan her kuşu tebliğ kuşu olarak görüyor allaha yalvarıyordum kaldır yarabb tüm dünyayı sabah namzına diye.Arkdaşlarım beni bulduklarında tam bir gün geçmişti otele döndüğümde hala kendimde değildim. Herkesi görüyrdum ama onlar o değildi Hz Aliden tutunda tümsahabi vardı sanki bütün Allahdostlarını görüyordum hepsi birleşmişti ve Allaha tebliğ için tüm dünyaya nasıl harekete geçecekleri için buluşmuşlardı Mahmut efendİ Hz leride ordaydı , herkesi tüm dünyaya tebliğe çağırıyordum en büyük dileğim çünkü kalbimin en derininde çocukluğumdan gelen hep Allahı anlatma arzusu idi bunu 17 yaşındaykende çok istemiştim garip günahkar bir kul olarak ama hayat beni nerelere getirmişti şimdi bu dileğimin görüntüsüydü sanki görüyordum konuşuyordum aracı vasıtasylada olsa ,heryerde ezan okunacakmış gibi geliyordu, okuyorlardıda, daha fazla dayanamayıp beni doktora götürdüler herkes delirdiğimi sanıyordu ben hasta değildim ama bunu onalar anlatamazdım ki kimseler beni anlayamazdıki ancak bu yaşanırdı , susamıyordum çünkü sürekli birşeyler görüyordum, delirmemiştim bu Allahın lutfuydu sadece bana anlatıyordu alametleriyle,hastaneye gittiğimizde canına kıydığım kürtaj olduğum mecburiyetten ki bebeğimin çığlıklarını dıyuyordum, Allaha o günahımdan dolayıda içten içe tövbe ediyordum,affet allahım diyordum affet,en son hatırlıyabildiğim bu kendimde olmadığım halde sonra bana uyku ilacı vererek, beni 4-yada bilmiyorum 5 gün uyuttular. Gözümü açtığımda kabeye veda etmek zorunaydım,o gün arafata çıkılacaktı ben yine başaramadım resullahı görüyordum her yerde nasıl tutabilirdim ki göz yaşımı Allahdan arafata aff diliyordum tövbe yarrab affet yarrab ben çok günahkar bir kulunum diyordum rahmetinle merhametinle beni değerlendir ben pişmanım diyordum , o rahmeti nuru kim durdurabilir ve engelleyebilirdiki, son veda tavafımı yaparken kalbimi orda bıraktım.
Medineye vardığımızda artık ilaç kullanmak istemedim zaten beytullahı görmediğim için biraz kendime gelmiştim, çünkü Beytullahı görünce kendimden geçiyordum.Beytullahı çok özlüyordum ama onun sevgilisinin yanındaydım Resullah efendimizin sav makamında evinde, ziayerete gittiğim gün çok utandım, ondan da aff diledim onada layıkıyla ümmet olamaıştım,olmak için dua istedim, ne kadar da güzel di medine makamına yaklaştıkca kalbim yine yerinden çıkacaktı,medinede ezanlar nede güzel okunuyordu sanki Hz Bilal ordaydı, Resullah sav ordaydı, Hz Ömer, Hz. Ebu bekir ordaydı, ashab ordayadı Cennetül bakide Hz Ayse ve diğerleri. Ölü değilerdi. Rsullaha sav lütfen deim efendim ne beni nede ümmeti muhamedi nede tüm dünyada ki insanları bırakmayın ne olur diye niyaz ederken,utanarak banada bu yolda bir hizmet kapısı açın dedim Ya Resullah sav. Göz yaşları burda da durmuyordu artık atamamen arınmış , sanki sırf ruh halinde dolaşıyordum, Mürşidi Kamilim Şeyh Muhhamed El Konyevi Hz lerine hizmetle görevlendirildim benim için en büyük lutufdu .3 aylardaydık Regaip kandili orda olmak dahada güzel ve feyizliydi. Allahımdiyordum ben medineye gelin gelmek istiyorum. Nerden bilebilirdim ki 1 yıl sonra duamın kabul olacağı ve bana Medineden görücü geleceğini. resullaha sav hizmet etmek istiyor dergahına gelenleri ağırlamak, mescidini temizlemek, tebliğ etmek, tercümanlık yapmak istiyordum.
13 günlük kabe ve 8 günlük medine umresinden sonra Nil artık İstanbula dönmeliydi.Allaha söz vermişti, aşkı için yaşacaktı, ve ilk işi Murattan ayrılamktı ya evlenmeliydi Nile yada hayatından çıkmalıydı.Murat üzerine düşen vazifesini yapmıştı zaten,Peri kızını evine bağlamış, özüne dön demişti, ÖZÜNE 8 yıl beşer aşkıyla yanmasına sebep olmuş , gerçek aşka kavuşmasına vesile olmuştu. Görevi kabeye kadar yolcu etmekle bitmişti.
Kabe dönüşü Nili karşıladı , Nil ona bir yabancı gibi davrandı ve ya benimle evlen yada git dedi, evlenmiyeceğini biliyordu zaten, artık Nil de istemiyordu ki o aradığını bulmuştu.30 sn de gitti Murat, gitmeliydi çünkü görevi bitmişti. Manen kalben ayrılık gerçekleşmiştide birde bunun psikolojik boyutu vardı.Bunu nasıl yapacak tı Nil. Herşeyi mükemmel oraganize eden Rabb yine yol göstedi.
Kabe dönüşü iş arkadaşı Aliyle görüşürken iyi bir psikolog aradığını söyledi Nil ve 28/08/2008 günü Hüseyin beyle tanıştı, imdadına tasavufi bilgisi olan insanı ve olayları sadece beşeri olark değerlendirmeyen hem tıp, hemde ruhun tıppı kuranla tedavi eden doktorunu bulmuştu. Manen Konyadan şeyhinden nefsi terbiye olan Nil bir yandanda Psikolojik açıdan Hüseyin bey tarafınfdan tedavi oluyordu.
Nil Murattan kurtulmak istiyordu ve Hüseyin bey ona yol göstedi bilinçaltını tedavi ettiğinde Nil ona bırakabilmeyi başarmıştı ve kendi hayaını düzene sokmuştu. Sökük gibi herşe rayına oturuyordu. Nil artık bir ayağı bu dünyada diğer ayağı ahirette olarak ayaşamaya başlamıştı

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #12 : 24 Ağustos 2010, 07:24:05 ös »
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Merhaba Huseyin BEY,

oncelikle tüm içtenliğimle size hayırlı,mutlu,huzurlu,bereketli güzel ışıl ışıl ve nurlu bir hafta diliyorum.

Sizden sonra daha yollarda yururken her attığım adımda sanki herşeyi geride bırak gercek hayata merhaba demek için ileri adımlar attım.
Eve vardığımda sadece ve sadece düşündüm ilk yaptığım şey kendime GÜZELLLLLLLL bir cay demlemektiiiiiii. İçtiğin en güzel caydı
KENDİME SOYLE DEDİM Nil , KENDİN İÇİN YASA, HAYAT COK GUZEL RABBIMIN SEVGİSİ YETER VE SEN ZATEN YANLIZ DEĞİLSİN.
EVİMİ TOPLAMAYA BAŞLADIM ona ait BANYO DOLABINDA EN DİP KOSEDE BULUNAN AKLA HAYALE GELMEYEN YERDEN ona ait eşyaları attım terliklerini, banyo dolabında bulunan traş losyonunu,tişörtünü Ve gece yatağıma uzandığımda onu değil gelecekteki eger olursa eşimi düşünerek uyudum Pazar sabahı ki en önemli gündür benim için, son bir kez onunla beynimde mucadele edip o pazarı kendim için yaşamak istedim.Sadece o varken hazırladığım sıcak ekmek ve leziz sofrayı Oğlum ve kendim için kurdum,çay demledim, ve oğlumla harika bir kahvaltı yaptım.

Şöyle dedim: Geri kalan ömrümü hayatıma girecek olan erkeği bekleyerek gecirmek istemiyorum, kendim için artık yasıcam ve oğlum için havayı tenefüs ettim,kahvaltıyı edip kahvaltı sonrasıda keyif cayımı alıp içtim bunların hepsini sadece o varken yapardım. Kendime sadece onuniçin yaktığım çilek kokulu esansları yaktım içime cektim.
HARİKA YEMEKLER YAPTIMMMMMMMMMMMMMMMMMMM VARYA KEK BİLE YAPTIMMMMMM

Ama sunu fark ettim Oglum dersaneden geldiğinde onun onune koyduğum terlikleri kapının önününe Oglum koydummmm. Taha artık sadece onun yerinde oturuyo.
BENİM HARİKA Bİ OĞLUM VARRRR. GÜN GELECEK ONUDA kaybedicem yani gidicek henüz gitmeden bari onunla kalan zamanımı gecirim Annelik yapıpppp onun için cabalim ve birbirimizi sevelimmmm.BARİ O ANNE SEVGİSİNE DOYSUNNN.
Bense zaten aradığım tüm sevgilere sahibmişim sadece farkında değildim, İlk BUYUK SEVGİ Taabiki MEVLAYA OLAN sevgimmm O BANA YETER ZATEN,O AYRICA oğlumun SEVGİSİ.
Arkadaşlarımın,komsularımın,hocalarımın sercelerin, oksuz ve yetimin, yaslıların sevgisi,mezarda yatan dedemin ve babanemin sevgisi.BASTA resullahın ve MURSIDIMIN sevgisi,saadatların sevgisi, BİR PAPATYANIN BEYAZ YAPRAKLARINDAN BANA KALBİME VURAN SEVGİİİİİ,DENIZIN DALGASINDAN GELEN ESINTININ SEVGİSİ DAHA.....

NICE SEVGILER,var aslında ben yanlız değilimmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm ki: ?

Bununla beraber boyle duşununce yasamaya karar verdim.YANI MANEVİ ANLAMDA cunku sanırım pek yaşamıyodum.Annemi babamı veya beni kıranları veya kendimi ifade edemediğim herkesi de affetim ve bosverdim.
Şuanda benim için onemli olan şeyler 1- BEN VE OGLUM 2-HAYATIMI DUZENE KOYMAK3-GELIRSE OLURSA BEYAZ ATLI OLMASADA KREM RENKLI ........

Hayat benim istediğim gibi olmadı belki bu güne kadar ama;RABBİMMMMMMMMMMM KALBİMİ BİLİYO tek isteğim onun rızası doğrultusunda,onun sevgilileri arasına girebileceğim hayata sahib olmak.KENDİMİ VE AİLEMİ MITLU EDEBİLECEĞİM BİR ESE SAHİB olmak ama gercek olan ese.
Biliyomusunuz hafta sonu ne geldi aklıma ya ben hiç sevmemişimmmm. Gercek sevgi nasıl ?
Gercek sağlıklı bir erkek nasıl ? inanın gülmeyin ama tanımıyorum.
Ona gelince o silik kafamda var la yok goruntu geliyo gidiyoooo,onsuz yaşayabilirim başarabilirim benim ALLAHTAN başka kimseye ihtiyacım yok ama sadece denemeliyim bunu ıspatlamalıyım.
Taha bütün hafta sonu dersaneye fazla fazla gitti BİLİYOMUSUNUZ BEN HAFTA SONU SARKI MIRILDANDIMMMM MUTLUYDUMMMMMMMMM
UZUN ZAMAN SONRAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAABEN burdayım artık varımmm Ben geldimm
Ayrıca sacıma bakım yaptım,diyet yapmayı duşunuyorum, yuruyus yapmak kendim içinnnnn, sac kurutma makinamıda seviyorum ayımıda her gece benle uyuyan oyuncak ayım canımı acıtmıyolar artık.
HAYAT BUNU GEREKTIRIYOSA BUNU KABULLENMELI VE GELECEKSE HAYIRLIYSA ILERDE BELKI durum değişir yada değişmezzz.
Ben 35 yasında OLGUN BIR KADINIM VE ANNEYIM bunu bılıyorum artık ve ne istediğimi hayatdan ne beklediğimiiiiiiiiiiiiiiiii
AMMMAAAAAAAAAA BIR GULUN USTUNDEKI YAGMURCUK DAMLASININ YANSIMASINDA GOKKUSAĞININ RENKLERİNİ,GORMEYE DEVAM ETMEK ISTIYORUMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM.
Nesemi, yasam sevincimi,umutlarımı, hayalerimiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii,guzelikleriiiiiiiiiiiiiii, şen olmayııııııııııı kaybetmek istemiyorum.

HERKESİN VE BAŞTA BENIM SEVDİĞİM Nili ISTIYORUM.Ve artık onun zarar gormemesı için yapmam gerekenleri öğrenmiş oldum bunları uygulayarak yaşamak istiyorum.
HAYKIRMAKKKKKKKKKKKKKKKKK VE BEN DE VARIMMMMMMMMM YASIYORUM DEMEK İSTİYORUM.
Neyse ellerime hakim olmadımmm soyliyeceğim daha cok sey var,ama ...... bugunluk bu kadar kendimi iyi hissediyorum,kalıcı olması için allaha dua ediyorum 2 gun iyi 3 gun yine yıkılmak ve hayal kırıklığı istemiyorumm NE OLUR ALLAHIM.Sabit inişsiz ve çıkışsız orta bi hayat istiyorummm diğer insanlar gibiiiiiii
Bugun iik kez saclarımı actım küpe taktım ve guzel giyindim.Kendim den emin yurudummmm ,
Biliyomusunuzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz iyi ki size rastladımmmmm. Belki diğer bir doktor bana sizin kadar yardımcı olamazdı umarım bu konuda siz bana son olursunuz
tahminimde yanılmadımmm,siz bende ki leri söküp alabiliyosunuz ve ben hemen uygulamaya gecebiliyorummm.
Sadece bi sorun var sizin ozel hayatınızı merak ediyorum bu doğrumu ? sizi tanımaya calışmak istemem bilinç altı bi durum mu yoksa bi erkeğin nasıl olduğunu sizinlemi tanımaya calısıyorum acaba ? sizi model mi alıyorum bu ne derece doğru?
kendinize iyi bakın yarın gorüşürüz inşallahhhhhhhhhhhhhh
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
terapi sonrası murattan kopmayı başarabiliyordu Nil ve kendi hayını kurmaya çalışıyordu oğluyla onsuz yaşamayı hatta hiç bir erkeğe sırf şevkat ve baba sevgisine muhtaçlıktan ilgi duymak istemiyordu artık özgür olmak istiyordu.
27 Ekim 2008


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #13 : 24 Ağustos 2010, 07:25:59 ös »
1 Bölüm

5 mail 4 mailin ve hikayenin devamı
30.10.2008, terpiler başladıktan sonra
Murattan kopma eğilimleri ve sancıları biryandanda oğluna sahip çıkma sendrumları

 

 

 

Nil bir yandan gündelik hayatına işine devam ederken iç dünyasıyla ,bilinçaltuyla hesaplaşmak zorundaydı,onun hayatını olumsuz etkileyen herşeyden artık kurtulmak istiyordu, Hüseyin bey Nilin güvenini kazanmıştı, taabiki bu kolay olmamıştı,Nil öncelikle Hüseyin beyin yeterli olup olmadığına baktı, aradığı şey kolay değildi, hem bilinçaltına hemde ruhuna hitap edebilecekmiydi, yaralarını sadece işte hayatın gereği bu hayat inişli çıkışlıdır Nil hanım diyerek, sanki herşey tesadüf yaşanmış giimi yaklaşacaktı yoksa bunun manevi boyutunuda görebilecekmiydi. Çünkü alacağı her olumlu cevap, onun derinlerini açmasına izin verecekti.Onca acıyı dışarı çıkarmak derinlere inmek elbetteki Nil içinde asla kolay değildi. Onca tramvalar geçirmiş, inteharlardan dönmüş, bunca talihsizlik, ve taciz görmüş, kendini bu dünyada doğuduğundan beri annesiz babasız ve yapayanlız hisseden bir Kadına ulaşmak Hüseyin bey içinde kolay değildi. Ama Nil terapilerde bir şeyler bulmuştu, üstüne gitmeye kararlıydı. Hayatında ilk kez bir şeyi tamamlamaya karar verdi.Hayatının geri kalanının sağlıklı tamamlayabilmek için.Ondaki bu sevgi bağımlılığı, ve açlığı değilmiydi onu yanlış erkeklere götüren, bu yüzden değilmiydi, aslında evlenmekten korktuğu için onunla evlenmeyecek erkeklerle birlikte olan, ve onu sadece koruyan ,yardım eden, dinleyen , şevkat veren erkeklerle dost olması yada birlikte olması.8 yıldır sürgün hayatı ve esareti yaşayan o değilmiydi, bunu Hüseyin bey sayesinde fark etmişti, eğer tedavi olmazsa ne Murattan kurtulabilecekti belkide bir 10 yıl daha devam edebilecekti, ne kendine güveni gelecekti,nede korkuları , hayattaki kontrolsüzlüklerini,ani iniş ve çıkışlarını durduramıyacaktı.Kısacası hayatının geri kalanını bu şekilde geçiremezdi.35 yılı zaten böyle geçmemişmiydi?Kim dayanabilirdiki buna. Yemek yapamıyor, Kadın olamıyor,anne olamıyordu, zemin hep hazırdı ama o hep tüm dünya başına yıkılmışcasına hissediyordu, sorunları insanlara öyle bir anlatıyor, kendini öyle bir acındırıyorduki insanlardan sevgi ve şevkat dileniyordu, bu da yetmiyormuş gibi hep annesini, ve babasını kötülüyordu.Özel hayatını herkes biliyordu, ne sırrı olabilirdiki Nilin, parasını tutamıyor, tassaruf yapamıyor, deli gibi alışveriş yapıyor, sonrada ortada kalmıyormuydu,Her sabah uyandığında 1 gün mutlu 3 gün ağlamaklı gezen o değil miydi?Evine gelen fatıraları dahi açamayan ve bile bile cezaya girmesine kadar bekleyen ve sonra bunu 2000 tl olana kadar bekleyen o değil miydi? Başını hep derde sokan, erkeklere hep çok yakın davranan, cinsellik düşünmediği halde hep onlara gülümseyen bundan dolayıda yanlış anlaşılıp basit kadın olarak görülen ve herkesden teklif alan o değil miydi.Yada onları kendisine deli gibi aşık eden, herkesi büyülüyüp sonrada bir peri kızının hızıyla uçup gidip kaçan, doğru düzgün bir adam ona evlenme teklif ettiğinde, tüm hızıyla kaçan bağlanamayan o değil miydi?Ciddi bir sorumluluk alınması gereken yerde bunu alamayan, ve bir yaprak gibi titreyen , kalbi duracakmış gibi çarpan ve kaçan o değilmiydi?Evine bağlanamayan otel gibi kullanan,heryeri dağınık bırakan, tüm dolap ve bilimum kapakları açık bırakan, çantası dağınık, çalışma masası dağınık, konsantrasyonu bozuk, insanları dinlerken dalıp giden, günü gününe uymayan, aklına eseni yapan,yerinde duramayan, sabit oturamayan en fazla 5 dakika süreyle çalışabilen,aklına esen her yere gidebilen dünyanın bir ucuda olsa ona çok basit görünen, bir başbakanla bile konuşma cesareti olan,10.000 kişinin önüne çıkıp konuşmaktan da korkmayan o değil miydi?Ufacık bir sorunu büyüten, çok cesurken bazen ufak olaylar karşısında ne yapacağını bilemeyen o değil miydi?Erkekleri hem seven hemde nefret eden, kadınlardan hoşlanmayan sevmiyor onları diyen o değilmiydi?Cinsel kimliğini arayan ben A sexüelim diyen ,sexden hoşlanmayan,kendini çok yanlız hissetmesine rağmen,asla yanlız kalmayan, evine giremeyen, telefonla bile saatlerce insanlarla konuşan, asla ayağını bir kanepeye uzatıpda huzur içersinde hayatın tadını çıkaramayan, nereye giderse gitsin huzursuz olan,hep değişik mekan, değişik yerler isteyen,çabuk sıkılan, yıllar önce 8 yaşındayken öğretmenine anne diyen ve onu hep özleyen düşünen, çocukluğunu özleyen,babanesini ve dedesini hep anan, çocuğuna sorumluluk veremeyen, onu sevemeyen,kabına içine sığmayan , sürekli içini kemiren bir dürtüyle yaşayan,hep kara kara düşünen,sahte gülen, sahte eğlenen, sahte dans eden,sahte bir mutluluğu yüzüne yansıtan, 3 kişilik içinde kaybolan O değilmiydi?

Bu karmaşayla daha ne kadar yaşayabilirdiki ama bütün bunları yaptığını ona fark ettiren hüseyin beydi, o bunların farkında bile olmadan yaşamıştı, sadece zaman zaman kendisine neden ben 1 gün iyim 3 gün kötüyüm diyebiliyordu. Bu yüzden Nil kararlıydı, terpilerde ruhu çok acısada,gerçekleri öğrenmek ona çok acıda gelse, kiloda alsa, eli ayağı kalkmaz olsada, midesi bulansada, zor ama çooook zor gelsede bu terpiyi tamamlayacaktı. Zaten Hüseyin bey son güvendiği insandı, son kez anlatacaktı herşeyi ,hatta bazı şeyleri hayatında ilk kez,Hüseyin beyin elini bilinçaltında sımsıkı tuttu, minik bir kız çocuğu gibi, ama bir yandan da onunda onu terk etmesinden korkuyordu, hep bu korkuyla hayatı geçmemişmiydi? Eğer dedi kendi kendine Hüseyin beyde başaramazsa,artık bu sorunlarala ebedi yaşayacağını ve belkide daha kötüye gideceğini düşündü, ama bunu denemke zorundaydı ne ye paha olursa olsun sonuna kadar gidecekti.Zaten bilinçaltında kayıp değilmiydi?Daha ne kadar kaybolabilirdiki en son birde o canını acıtmış olacaktı.

Hep erkeklerin onu terk etmesinden ,terk edilmekten korkmuyormuydu,babası gibi!Ama bilinçaltındaki bu korkuyu, bu açığı onunla aşacaktı. Terapiye ilk geldiğinde Nil bir kaç terapi güvenle başladı,sorunlara inildi,her terapi yeni bir şeyi keşfettiriyor, tutamadığım göz yaşlarıyla akıp gidiyordu,O önce, bir erkek oldu, başka bir tarapide, babam, annem, Oğlum, Kadın oldu,Anne oldu, Ben oldu, beni iç rahmimden yani bilinçaltı doğumumu gerçekleştirdi.

Zordu Nil için çünkü, bazen direniyordu, başaramıyordu, ama zamanla herşeyide başarıyordu. Zaman zaman Hüseyin beye gidemiyor. Duraksıyordu,kimi zaman 2-yada 3 ay uğramıyordu,öğrendiklerini sindiriyor, hayatına uyguluyor, doğru olduğunu görüyor bizzat yaşıyordu, bu onu çok mutlu ediyordu, evet değişiyordu hayatında hep özlemini duyduğu ve başaramadığı şeyleri, belki bu başkaları için çok basit görünebilirdi, her insanın aslında hayatında uygulayabildiği şeylerdi bunlar, ama hayır Nilin bütün sorunları, başının derde girmesi,huzursuzluğu,hayata adaptasyonsuzluğu bu basit gibi görünen nedenlerdendi.

Nil ruhunu huzursuz eden,ruhunun arzuladığı mutluluğu ve huzuru manen Allahu tealanın ona lütfediği hidayetle, mürşidi ile ve büyük tövbesi ve pişmanlığı ile Kabeye davet edişiyle bulmuştu.Bir yanadan ibadetlerine devam ederken bir yandan da nefsi terbiye oluyor Allahın aşkıyla gerçek mutluluğu yaşıyordu, tebliğ de ediyor insanlara yardım ediyor ve anlatıyordu biliyordu ki bu yolda daha görevleri vardı, ama bu iç alemindeki bilinç altındaki zehirli kökleri çıkarmalı onun yerinede sağlıklı kökleri inşaa etmeliydiki , hem içten hemde dıştan sağlam bir kale olsun. Önce kendisine ve ailesine , oğluna faydalı olmaıydı, duruşu sağlıklı, ve güven verici , ve dingil bir insan olmalıydı. Bu haliyle kaç kişiye bir şey verebilir, onu kaç kişi dinler ve ciddiye alabilirdiki .Herşeyden önce kendi için artık yaşamalıydı ve standart bir hayatı yaşabilmeliydi.

Ama bir yandanda kendisine bu soruyu sormadan edemiyordu,terapi seanslarında en büyük acıyı veren ve Nili kendine getiren seans elbetteki Nilin psikolojik doğumunun gerçekleştiği seanstı. Evet insan duyduğunda akıllar almıyor, nasıl olur 35 yaşına gelmiş bir insan doğmamış mı yani diye ,insanın gülesi geliyor, yada dalga geçesi.Ama hayır tüm sorun burda başlamıştı aslında Nil 3 aylıkken annesinden ayrıldığı için,maalesef bu yönü gelişememişti, ve ayakları yere basmayan gerçek hayatta kendini hissetmeyen, herşeyi basit gören bir düşünce yapısı hakimdi. Herşey onun için hayaldi sanki. Bu yüzden de hayatın o zor döneminde Peri kızını yaratmayı başarmıştı, sağlıklı bir insan bunu asla başaramazdı, Kübra ise Allah tarafından 17 yaşında oluşmuştu. Herşey o doğum seasından sonra düzelmişti, bu doğum olmadan söylediklerini,uygulama gücünü ve bilincini nasıl yerine getirebilirdiki. Nil o seansda Küçücük bir kız görünümünde Hüseyin beyin elinden tutuyordu,kapkaranlık bir yerdi heryer Nil için sanki bir köprünün üzerinden geçercesine ışığa doğru ilerliyorlardı, bırakmayın beni hüseyin bey, yardım edin çığlıklarıyla ağlaya ağlaya geçmişti o geçidi sanki anne rahminden dünya yailk kez geliyordu.O korkulu geçişden sonra kan ter içersinde , tüm aydınlığı görmek için gözünü açtı, gözleri kapalıydı doğum esnasında. O seansdan sonra gerçek hayyatdaydı ve herşeyi ona göre algılamay başladı. Evet 35 inde doğmuştu Nil bir terapi odasında.Bunu kabullenmek zor olsada evet bu gerçekti. O yüzden böyledi hayatı boyunca

Başka bir seansta sordu Nil, Hüseyin bey neden bu benim başıma geldi ve sizce neden bunu yaşadım. Hüseyin bey sustu önce gözleri dolmuştu zor bir soruydu. Eğer dedi sen gerçek hayyata olmuş olsaydın,asla bu kadar yaptığın şeyleri yapmaya cesaret edemez,bunca kişiyle gaylerle bile ve hayatla tanışamaz, ammana gidemez , bu acıları tadamaz, ve yanamzdın, kaptan ,kapa boyadan boyaya Rabb seni boyadı ve sonunda kendisine çağırarak aşkını lütfetti dedi. Eğer sen sadece Kübra olarak Allah yolunda ilim yapsaydın, sadece kuru ,kuru onu anlatacak ve nefsini, ne acizliğni, ne yokluğunu,ne de fakrlık mertebesini bilemiyecek ve yaşayamıyacaktın dedi. Evet dedi Nil ve bu cevabı bekliyordu ondan zaten sadece teyid etmek istemişti, çünkü bunu kabede zaten Allah zaten Nile göstermiştiNil dediki;Hüseyin bey İnsanın anne ve babasını seçme şansı yok, bunu tayin eden Allah, bana bu anne babayı verdiyse ve ben doğuştan yetim ve öksüz kaldıysam, kendimi kimssiz hep hissetiysem bu onun dileği idi, ben ne kadar ondan hayat boyu uzak görünmüş olsamda aslında içerken bile onunlaydım,bunu yatırlara giderek biliyorum zilzurna sarhoş ve günahı batmış yanmış bir halde hep aslında onun kapısındaydım, tek ve gerçek eğitmenim oydu, o beni halden hale geçirerek RABB öğreten, ve eğiten vasfını gerçekleştirdi, o en sevdiğinide Resullah efendimizi sav annesiz ve babasız bırakmamışmıydı. Demek ki,benide seviyordu ve kendi eğitmek istedi, ve arattı yıllarca ararken , öğrendim,yandim, kor oldum hıçkırıklarını tutamayarak ağlayarak ben çok şanslıyım Hüseyin bey dedi. Şükürler olsun ki rabbime bana bunları yaşattığı için. Tüm dünya ya mal satmak isteyen Nil den onu tüm dünyaya anlatmak isten biri halinede nasıl getirmişti. Şimdide psikolojik yönden geliştiriyor.Ammanda Jordanda hidayeti veriyor gafletten uyandırıyor ,Kabede manevi doğumumu gerçekleştiriyor, hemen akabinde de Onu bilen ve yaşayan bir psikologla tanıştırıp psikolojik doğumumu gerçekleştiriyor.Nasılda herşeyi mükkemmel bir sıralamyla yapıyordu.Nili evet Rabb hazırlıyordu her manada da tammalıyordu. Kim bilir ilerleyen yıllarda onun için neler yapacaktı. Nilin çünkü artık tek arzusu onun rızasını kazanmaktı.Bunun için yaşıyordu artık.


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: PERİ KIZI
« Yanıtla #14 : 24 Ağustos 2010, 07:27:12 ös »
Bu duygularla biliyordu ki Nil doğmuştu artık, bağımlılığından Murattan kurtulmalıydı, annesine olan nefretini ve onu hissedememyi, ve babasına bunu başarmalıdı, Anne olmalıdı ve oğlunu kazanmalıydı . En önemli şeylerdi bunlar ve en zor sütünlar, inşaa edilmesi gereken . Ama herşey hazırdı artık uygulamaya başlıyordu, ilk teşebüsü ve kangreni Murattı ve oğlu başarmalıydı ama elbetteki bu zordu .

Nil Murattı bırakmaya çalışırken ailesinden de destek istiyordu ama ne garip özelikle babasından, baba kurtulmalıyım diyordu, ama babası onun bunu başaracağına inanmıyor,Ve Nilin asıl istediği desteği yine veremiyordu. Ama o bunu yapmasını bilmiyorduki , ne zaman destek olmuş sevgisini ona karşılıksız hissetmiştirdiki, ama olsun terapiler sayesinde Nil beynindeki babayı oluşturmuş ve Babasını seviyordu artık. O bunu başarabileceğine inanıyordu. Bir yandan da oğluyla olan düzenle mücadele ediyordu. Bu hiç kolay değildi daha yeni doğmuştu ama herşeyin üstesinden gelmeliydi, eski sistemle yaşayamazdı zaten bu gerçek benliği ve bilinç altı buna izin vermiyordu. Gel gitler yaşıyordu.Kendisi daha sorumluluk almayı yeni öğrenirken en çok kaçtığı sorumluluk oğluyla karşı karşıydı. Diğer sorumluluklarını ezbere yapıyordu rolü ereği, yönetici olmak gibi, şirket kurmak gbi ama bu çok zordu çünkü bu hayaının parçasıydı. Nil sevgi görmediği için annesinden o da Oğlunu sevemiyordu bilmiyordu ki, ve o sevgisiz büyümüştü bunu Oğluna ypmak b,linç altında bu zinciri kırmak zordu,onuda buna mahkum etmemeliydi,yoksa annesinden ne farkı kalırdı Psikolojik etkilerini vucunda hissediyordu, gittikçe kilo alıyır sırf kahverengi kıyafetlere bürünüyordu. Bir yandan da işe gidiyor bütün bunları yansıtmamya çalışsada suratı,çok üzgündü. Ama yola devam etmeliydi.

------------------------------------------------------------------------------------------------

zor
Günaydın Hüseyin Bey,

öncelikle size iyi çalışmalar dilerim,beni soracak olursanız ben savaştan cıkmış gibyimmmmm
kendimi cok yorgun hissediyorum bedenen bi sey yapmadım ama bacaklarım agrıyo,belim agrıyo cok halsizim,cok mutsuzum
goruyosunuz işte benim sabit olabileceğim bir gun gelecek mi acaba?

Böyle olama sebebimse cok komik.Salı öğleden sonra kaanın dersanesine gittim,bir veli olarak tek tek hocalarla görüştüm taha ın toparlayacağını ve daha iyi olacağını suanda disiplinli bir sekilde calıştığımızı filan soyledim.Ve sınıf atlayacağını soyledim. Buraya kadar iyi.K....... AÇISINDAN İYİ OLDU öGRETMENLER OĞLUYLA İLGİLENEN Bİ VELİ GORDU, Taha . mutlu oldu beraber dersanede yemek yedik .
Onunla ilgilendiğimi gormesi onu cok motife etti.HATTA BANA sey dedi anne ilk ben geldim etüde,odada kimse yoktu ışıkları ilk ben yaktım ve huzurlu bi şekilde calışmaya başladım dedi.L sınıfındaki çalışkan öğrencileri izledim dedi benede sınıf atlayıp L ye gececeğim dedi.CALIŞMANIN HAZINI ALDI YANİ.Kendiliğinden ekstradan hep etüd aldı dersaneden bu cok guzel bi şey,Ögretmeneleri bile şey demiş kaan boyle devam edersen sınıf atlarsın.Nur hocada bana cok calışkan bbi oğlunuz var dedi.:)Bunlar benim hayatımda taha için ve taha dan duydugum ilk guzel gercek ve basarı sözcükleri.Akşam beraber yemek yedik ınternete gitti ders callıti yattık

Buraya kadar tamam ertesi gün kalktık kahvaltı yaptık ders calışmaya 11:00 oturdu 9 kalktık hatta 12:00 geliyodu okadar cok oyaladı ki beniiii ben bir anda yine cıldırdım bağırmaya başladımmmm ben bagırmak istemiyorum annem gibiii cadı olmak istemiyorum bunu nasıl sakince yapabilirim bilmiyorıum.

Sonra calışmaya başladı bende bı esnada kaanın odasını en ince ayrıntısına kadar temizledimm,fazlalıkları attım,küçüklenleri ayırdım.
TAHA IN ODASI TAMAM saat 15:00 de bitti tek dersi sonra matematik calıştık baktım bunaldı ağlıyo onu bıraktım gitti hava aldı bende dışarı cıktım ama bitginliğim o an başladı tekrar eve geldik yemek yaptım yedik derse oturdu akşam baktım konuyu bitirmiyo ki hafataya yazılılar var panik yaptım calıştıramadım konu bitmeyince panik oldu akşam yatmak üzereyken başladım Taha a bağırmayaaaaaaaaa işte butun cabam boşa gibiydii ayne şöyle dedim düş yakamdan kendi işini kendin hallet ,kendin çalış diye bağırdım gözlerim patlak patlak.tam bi canamavar

taha korktu taabi,bana anne ben ne yaptım ki yine bağrıyısun bana dedi, bakın işte boyle dengesiz olabiliyorum olgun bi anne gibi yapılması gerekenleri omuzlayabiliyorum ama belli bi yere kadar belli bi yerden sonra kopuyorum dayanamıyorum, agır geliyo, Dün onu belki 6 kere aradımm konuşuyodum ama ruh gibi sadece aradım cevap verdi ya o yetti bana hiç konuşmasada bile olurdu artık o seviyedeyim düşünün.O da bana sunu soruyo bi problemin varsa cözüm başka problem var mı diyo bende yok diyorum ama parasını aldım. Anlıyacağınız ben napıcam bilmiyorum başarabilecek miyimmmmmmm? BABAMA uğradım uzun zaman sonra bana onunla yasa dedi bi ev alsın bu hayatı kabuulen arada bi gelir gider dedi, sen ayrılamayacaksın nasıl osa ondan dedi, bende baba ben gercek biriyle evlenmek istiyorum dedim.BAŞIM COK KÖTÜ AĞRIYO,Daha da gerceği ben yaşıyomuyum onun bile farkında değilimmm suan kocaman bi boşlukkkkkkkkkkkkkkkBoşluğun sonu nereye cıkar bilmiyorum ama beni suan hayata bağlayan hiç bir sey yokkkkkkkkkkkkkkk ne yapıcağımıda bilmiyorummmmmmm umarım düzelirim ama suan için umut yokkkkkk