Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
29 .seans

İşyerimdeki patron kadın hocam Eda ve benimle eş kıdem çalışma arkadaşım Rabia arasında sorun yaşadım, kriz çıktı. Bu sorun bir hafta kadar sürdü. Geceleri düşünmekten uyuyamadım. Birkaç gün antidepresan yine kullanmaya başladım. HK ile bu sorun,kriz hakkında detaylıca analizlerde bulunduk.  Krizlerde nasıl davranıyorum?, Bilinç düzeyinde, bilinçaltımda nasıl çözümler üretiyorum? Yaşadığım iki sorun vardı:

1.- Eda hoca bana yeni gelen stajyerlere ders anlatmamı ve sonrasında kendisini bilgilendirmemi istedi. Bende stajyerlere ders anlattım sonrasında da hocayı direkt aramayı lüzumlu görmedim ve dolaylı olarak stajyerlere ''siz söylersiniz hocaya anlattığımı'' dedim. Sonrasında onlardan  biri de işgüzarlık edip dersi eksik anlattığımı söylemiş. Hoca da sonrasında beni arayıp ''stajyerler böyle söylüyor eksik anlatmışsın. Tam anlattıysan da beni ara bilgilendir demiştim beni niye aramadın? diye fırça çekti. Bende ''tam anlattım hocam kusura bakmayın bir dahakine ararım  özür dilerim'' deyip kapattım.

2.- Ertesi hafta bir gün hastalandım rapor aldım. Hocaya durumumu söyledim. O da tamamdır çalışma arkadaşın Rabia nöbetçiydi onu da arayıp söyle eğer problem olacaksa da kendi aranızda anlaşıp çözün dedi. Bende aramayı gerekli görmedim ve ortak whatsapp grubumuza mesaj attım. Rabia da zaten mesaja negatif birşey yazmadı. Sonrasında hocayla denk gelmişler ve hoca rabiaya ''Ali seni aradı mı sorunu çözdünüz mü?'' demiş. O da ''evet çözdük mesaj attı ama aramadı'' demiş.

Sonrasında hoca benim sorumsuz olduğuma kanaat getirmiş olacakki bu iki meselede bilgilendirmediğimden, dediğini yapmadığımdan dolayı bana birkaç fazladan iş yükü ceza olarak verdi. Bende wp grubuna ''ceza vermek için çok büyük meselelermiş gerçekten'' diye tepki mesajı attım. Sonrasında bu meseleyi bir hafta boyunca diğer çalışma arkadaşlarımla ballandıra ballandıra konuştuk. Benim mağdur edildiğimi, bana haksızlık edildiğini söylediler. Şakalar, espriler yaptık böylece mesele hakkındaki gerilimimi de dedikodu yaparak bir şekilde boşattım. Hoca ve diğer çalışma arkadaşımın dedikodusunu yaptık. Rabia ile bu meseleyi konuşmadım onun yerine karşılıklı birbirimize soğuk davrandık. Ben stajyerlere ceza verdim ''sizin yüzünüzden hoca ile böyle oldum'' diye yani bir nevi hocanın kararını da protesto etmiş oldum, pasif agresif davrandım.  Geceleri uyuyamadım, hoca ile karşılaşırsam nasıl tepki göstericem, şöyle bağırıcam, kavga edicem, ortalığı yakıp yıkıcam. Yine rabia ile bu mevzu açılırsa ''beni niye idare etmedin hocaya ispiyonlar gibi konuştun'' diye onu azarlayıp bağırıcam falan filan...

Bu meselede bilinçli veya biliçaltımda yanlış yaptığımı bildiğim birkaç şey var.

1- Ben niye hocayı veya arkadaşımı telefonla aramıyorum? Aslında çok basit birşey. Arayıp söylesem mesele kalmayacak.
2- Bu sorun çıktığında hemen ertesi gün hoca ile konuşssam, ''stajyerler size yanlış aktarmış, ve raporlu olduğumda hastaydım rabiayı aramayı düşünemedim'' açıklama yapsam hoca büyük ihtimal bana hak verecek ve mesele kalmayacak. Fakat ben hoca ile konuşmaya cesaret edemiyorum veya konuşmayı tercih etmiyorum onun yerine ne kadar mağdur edildiğimi, haksızlığa uğradığımı işyerindeki diğer arkadaşlarımla ballandıra balandıra konuşmayı tercih ediyorum. Yine meseleyi rabia ile konuşmayı tercih etmiyorum veya cesaret edemiyorum. ''Beni niye hocaya karşı idare etmedin birbirimizi idare etmiyor muyuz normalde?'' desem içimde bu meseleyi büyütmeyeceğim ama yine söylemeyip öbür arkadaşlarımla dedikodusunu yapmayı tercih ediyorum.

HK ile bu meseleyi detaylıca konuştuğumuzda aslında bu sorunu sorun haline getiren benim. Burda bir yapı, mekanizma var. Neden aramıyorum?. Aramayarak bir sorun meydana getiriyorum. Sonrasında da suçlu oluyorum. Bunun kökeninde de annem var. Beni hep suçladı sonra bu kalıbı aldım ve özellikle  insan ilişkilerimde, otorite karşısında kendimi bir şekilde suçlu çıkartıyorum veya  suçlu çıkartacak süreci başlatıyorum. Sonra da ceza alıp; ben yanlış anlaşıldım, haksızlığa uğradım falan filan diyorum. Oradan da mağduriyet tatminini oluşturuyorum. Hiç itiraz etmiyorum, isyan etmiyorum, sindiriliyorum, suçu kabulleniyorum tıpkı annem karşısında olduğu gibi. Otorite karşısında hep çocuğum ve ilişkilerde de bir şekilde mağdur çocuk rolüne girmeye çalışıyorum bilinçaltımda. Bu zamana kadar hiç risk almadım başımı belaya sokmadım. Bir erkeğin çocukken sokağa çıkması aslında ne demek ? başını belaya sokması risk alabilmesi demek. Bu süreç 7 yaşında başlar fakat bende hiç başlamamış.

Çözüm için kuralımız: Bir sorun yaşadıysam eğer kimin ile yaşadıysam sıcağı sıcağına gidip asıl muhatabıyla konuşmam gerek. Haksızlık yapıldığında susmamam lazım. Pasif agresif davranmak en yanlış şey.  Güzel konuşamam, ben başaramam, laf cambazı değilim, laf sokamam diye düşünmemem lazım. Yaşayacağım diyalogları önceden kafamda kurmamam lazım zaten düşünürsem 3-0 meseleye yenik başlıyorum, karşımdakini yüceltmiş oluyorum. Anlık, doğaçlama olarak söyleyeceğim.  Kesinlikle mükemmel olacak diye bir şey de yok  1-2 cümle dahi bile olsa birşey söylemem lazım, o enerjiyi içimden atmam lazım. Susarsam hep kaybediyorum. Susmayıp konuştuktan sonra da güzel yapamadım daha iyi yapabilirdim gibi obsesif şekilde düşünüp kendimi suçlamamam gerekiyor. Asıl mesele birşey söylemek. Yavaş yavaş, yapa yapa daha da iyi laf söyleyebilir, kendimi savunabilir hale geleceğim. Bunu hatalı, eksik dahi olsa yapa yapa deneye deneye geliştirmem lazım. Yoksa zaten ben güzel yapamam  deyip birkaç cümle dahi olsa söylemekten vazgeçip hiç konuşmazsam, hep susarsam ömür boyu bu psikolojide kalabilirim. Mesela babam nasıl bir insan?
Meseleleri asıl muhatabıyla konuşmayıp başkalarına anlatınca da sorun çözülmüş olmuyor, anlık rahatlıyorum fakat gerçek manada rahatlamış da olmuyorum, gece yine düşünmekten uyuyamıyorum. Ayrıca kendi imajımı da zedeliyorum başkalarına anlatarak, Ezik , kaybetmiş , yenilmiş. cezalanmış, haksızlığa uğramış...
 Ancak bana yardımı olabileceğini düşündüğüm bir kişiye anlatabilirim. Korkak olmamam lazım, korkaklık mazoşizmi yaratıyor sonra da oradan besleniyorum tıpkı bu meselede olduğu gibi. Aslında bir saat düşünülmesi gereken bir meseleyi bir hafta uzatıyorum. İş hayatını da eve taşımamam gerek. O, onu dedi, bunu dedi, O, buna şuna şöyle dedi gibi gibi... Sürekli işe konsantre hayat yanlış, bu kadar içselleştirmemem gerekli.

Elif ile bu sorunları, krizleri konuştuğumda ürettiği çözümlerden pek tatmin olmadım. Genelde ''hoca ile aranı iyi tut aşkım, arkadaşlarınla da dengeli ol'' gibisinden genel geçer tavsiyelerde bulundu. HK da: sana iyi çözüm üretecek veya bulsa bilse seni yargılamayacak bir kız bulmak bu devirde zor. Fakat zaten kız arkadaşının çözüm bulması gerekmiyor, erkek dediğinin kendi sorunlarına kendisinin çözüm bulması lazım. Destek beklememen, aklını kullanman lazım. Beklersen pasifleşiyorsun, duygusallaşıyorsun, yanılıyorsun, mantığını kaybediyorsun. Düzgün strateji için mantığının olması lazım. Duygulu olmak, iyi biri olmak dediğin aslında korkaklık. Uslu, terbiyeli oluyorsun sonra pasif agresif direniş geliştiriyorsun. Olması gereken narsist direnmek. İyi biri olayım derken günün sonunda mutsuz olmuyor musun ?

Hk'ya ''haklı bile olsam biri ile tartıştığımda, kavga ettiğimde üzülüyorum kafaya takıyorum'' dedim. ''O zaman dükkanı kapat niye yaşıyorsun ki'' dedi. :) Bu ayrıca egom olmadığını da gösteriyormuş.

İyileşme sürecinde narsist -sadist biri olmak ile alakalı lisede bana akran zorbalığı yapan insanlara benzemek istemiyorum onlar gibi kötü biri olmak istemiyorum dedim. Narsist-sadist biri olursam sanki bir yerde bana yaptıklarını haklı çıkarmış olacağım gibi hissediyordum. Aslında o zorbalık meselsinde sorun onların zorba olması değil benim ezik,pasif biri olmamdı. HK: Susan insana canı sıkılan sataşır. Sesini yükseltenden yavaş yavaş insan çekilir. Bir erkeğin sokağa çıktığında kavga etmeyi öğrenmesi lazım bu süreç 7 yaşında başlar. Yani oradaki asıl kötülük, sıkıntı onların zorba olması değil benim korkak olmam. Bunun nedeni de tabiki annemm...

Bu gündemim haricinde eski psikoloğum Bora hocanın bir fuarda kitap imza töreni varmış. En son telefon konuşmamızda biraz ağır konuşmuştum, senin terapi pek işe yaramadı diye o da pek cevap vermemişti.  Acaba güncel durumda hakkımda ne düşünüyor bana kızgın mı? bozuk mu? diye merak ettim. Hem fuar evime de yakındı zaten bir daha nerede göreceğim en iyisi bir gideyim dedim. Gittiğimde beni görünce şaşırdı, ''Ooo hoşgeldin nerelerdesin'' gibisiden güleryüzle birşeyler söyledi heyecanımdan tam odaklanamadım ne söylediğine. ''Haber almıştım hala devam ediyorsun dimi?'' dedi. Bende ''Evet devam ediyorum dedim gülerek ama arada sekreterinizden bilgi alıyorum malum çevreme hala psikolog olarak size gittiğimi söylüyorum'' dedim. Yine güldü sonra kitabı imzalayıp övgü dolu bir not yazdı. Hk yada bu notu gösterdim: ''Eğer sen telefonla arayıp içindekileri sert bir şekilde söylemeseydin o övgü gelmeyebilirdi, ilişkilerde tartışmak, kavga etmek her zaman kötü birşey değil bunu kabullen'' dedi gülerek. Yazdığı not: Pek kıymetli Ali'ye. Daima nezaket ve dikkatiyle kararlı, ümitli bir duruşu aynı kişilikte toplayabildiğin ve bu halinle de örnek olabildiğin için şükranla... O fuardaki görüşmemizden sonra hissettiğim şey: keşke kendisi  eşcinsel terapi konusunda biraz daha bilgili, tecrübeli biri olup beni iyileştirebilseydi de diğer psikologlara gitmeye, HK'ya beni muhtaç etmeseydi...
2
Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Arınmayan kirler 1
« Son İleti Gönderen: 007345 22 Nisan 2024, 04:40:34 ös »
Yazmaya başlamışken devamını da getireyim dedim.
Yurda gittik kurtulduk derken daha berbat bir hayat bekliyormuş bizi şikayetimizi geri almamız için bir sürü tehditler havada uçuştu ve işin tuhaf tarafı kimse inanmıyor gerçekten sonra psikolog ayarlamışlar o doğru konuşup konuşmadığımızı anlıyormuş geldik gittik onunla konuştuk ama kadındı sarışın bir kadın hala gözümün önünde ne not tuttu mahkemeye ne verdi bir bilgim yok ama onun bile inanmadığı apaçık belliydi öyle dalga geçer gibi konuşan birine de anlatmak inanın en zor olan kısmı mahkeme günü geldi babamla biribirimize girdik küçük kardeşimle bana iğrençmişiz gibi bakıp siz bittiniz dedi mahkeme ondan taraf oldu ve çıktı başın göğe erdi mi babacığım ne yaptı etti çıkardı ordan sonrasında babam onu öldüresiye döverek gerçeği söylettiriyor gelip şöyle bir konuşma yaptığını hatırlıyorum hepiniz evladımsınız insan götünü kesip atamıyor vesaire yemin ederim bu nedir ya..
Biz kabul etmiyoruz o gene yanına almak istiyor bana yaptığı konuşmada bak yurtta kalamazsın burda kalanlar genelevine düşüyor bir sürü erkek çalışan var burda olmaz bize yakışmaz altta da şu yatıyor bunlar bahane böyle bişey olmadı yan yana geleceksiniz milletin ağzı bükülsün çocuklara bakamadı demesinler etraf yani biz gene yokuz ne halde olduğumuz yok yaşıma çok az kala onunla yan yana bile gelmeyecek siniz yeminler edip bir defa daha kandırdı bizi çıktığımız ilk gün evdeydi ama güvenip çıkmıştım ve yaşıma az kalmıştı birde öyle bir korkutuyordu ki dediğini yapmalıyım başka çarem yok gibi düşünüyordum bize güzelce böyle bişey olmadı bir daha olmayacak üstünü kapatın susun denildi sadece ve biz kardeşimle o gün bir daha bu konuyla ilgili hiç konuşmadık hemde hiç sanki olmamıştı o yaşananlar gerçekten öyle davranmak zorundaydık kimse de sormadı zaten yaşım dolmuştu küçük kardeşim hala yurttaydı orda da niye geldiğini öğrenenler faydalanmıştı küçücük bedeninden bunlardan hepimizin sonradan haberi oluyor..
O evde tek başıma yaşıyorum babam uzak bir yerde çalışıyor ben sana para gönderirim diyor ama gel gör ki hiç para göndermiyor bu sırada da babama herşeyi anlattım içerdekinin izin günlerinde yaptıklarını gerçekten inanıyordu bize ama ne fayda ki artık oda çıkmıştı içerden hemen evlendirildi diğeri de onunla yaşamaya başladı tabi bu süreçte hiçbir şey olmamış gibi bir tiyatro daha çevirdik güzel oynadık hepimiz..
Onlar ayrı ben tek başımaydım babam desen faydası dokunmaz zararı dokunur evde herşey tükenmeye başlamıştı yiyecek bir şey bulamıyordum ertesi gün işe girdim kimsenin haberi yok aldığım parayla eve yiyecek aldım babama haber vereyim dedim bir sürü hakaret işittim diğerlerinin gelip iş yerine burda çalışamazsın çalışan kızların ne bok gözüyle bakıldığını biliyoruz dedikleri de şimdi bakınca kahkaha atasım geliyor.
Herkese kafa tuttum o gün babamda bir şekilde dize gelmişti aslında hepsinden öyle korkuyordum ki ama kaybedecek bir şeyim de yoktu..
Kardeşimi ziyaret ediyordum harçlık veriyordum onunla hiç kopmadık biraz zaman geçtikten sonra ordan rahatsız olduğunu dile getirdi burda da aynı şeyler oluyor deyince babam ordan aldı onuda evet evde olan istismar şimdi yurtta da devam etmişti sonra biz tekrar mutlu aile pozları vermeye başladık bu sırada hiç susmayan her aldığını sizin yüzünüzden şu kadar zarara girdim diyen bir baba ne güzel demi benim kazandığımı yemeye başladı sonrasında ilk başta küfürler eden adam şimdi benim maaşıma göz dikti kendisi hiç bir işte çalışmaz bu arada maksimum bir ay baktım buda olacak gibi değil evlenmek kurtuluşdu kaçış yoluydu biri vesilesiyle bir sene çalıştıktan sonra evlendim ama ağır hasarlı hem psikolojik hem ruhsal evlenmek istemek değil kaçış uzaklaşmak o seslerden o yüzlerden..
Kardeşim hala onun elindeydi istesem de vermiyordu çünkü bizi ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığını diliyle de söylüyordu bulaşık yıkamak evin temizliği vs bu sefer erkek kardeşime kalmıştı kısa süreli yanıma alsam da bu bir çözüm degildi diğerleriyle de hiçbir şey olmamış gibi görüşüyorduk ama babam hiç susmuyordu bir yandan düşman bir yandan da beraber olalım istiyordu nasıl bir kafa bende bilmiyorum konuştuğumuz için şimdi biz aşağılanıyorduk ama bunu kendi zorla yaptırdı..
Aradan zaman geçti kardeşim liseye geçmişti büyüdü artık derken bunca yaşanan olayın bir acısı çıkacaktı eşcinsellik bir şekilde bir yaşanan olayla eşcinsel olduğunu öğrendik babam bilmiyor ben kardeşim ve diğerleri yanıma geldi babamla da büyük tartışma yaratıp çıktı o evden şimdi beraberiz ilk öğrendiğim andan itibaren bir arayış içinde buldum kendimi bunun bir yolu olmalıydı bu normal değildi kkabul ettirmeye çalışsalar da sonra bir videonun altında bir yorumla hkyı buldum hemen kardeşime söyledim o benim kadar umutlu olmasa da gittik kendisi de çok sevdi tam anlamıyla inandı demesemde içimizde bir umut yeşerdi bundan sonra da inşallah herşey güzel olacak kardeşimi çok seviyorum herşeyi öyle üstünden anlattım ama anlatmak bile iyi geldi..
3
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
İletiyi düzenle

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
4
Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Arınmayan Kirler
« Son İleti Gönderen: 007345 22 Nisan 2024, 03:22:26 ös »
Yazayım yazayım diye aylardır düşünüyorum deftere yazmak geldi içimden fakat oraya yazsam ne olacak ki duracak orada kimse görmeden duymadan duracak ve ben moralimi bozacağım gelip gidip en iyisi buraya yazmak suçlu gibi hissediyorum buraya yazarken bile ama devamında ben biz suçlu değiliz susmayacağım bundan sonra da eveeet nereden başlayayım ailemi anlatmak istiyorum ailem ahahhaha neyse dört kardeşiz ikisi leş insanlar biz iki diyelim en iyisi şimdi oldu annemi küçük yaşta kaybettik 12 yaşındaydım kaybettiğimde tek kız benim ailedeki diğerleri erkek annemi nasıl kaybettik bıçaklama sonucu öldü amcam ve çocukları annemi bir çok yerinden bıçaklayarak öldürdüler mal kavgası mı diyim yoksa iki tarafın bir biriyle inatlaşması sonucu olan bir olay iki sene önce aynı amcamdan babam 15 küsur yerinden bıçaklandı günlerce komada yattı ama yook gitmeyelim onlar gidecek onlar korkacak biz korkak değiliz diye kaldık orda iki sene sonra da annem öldü bu nasıl bir mallıktır aklım ermiyor hala da aynı yerinde bekliyor babam evde tabiriyle düşmanların arasında tamam en erkek sensin en güçlü sensin korkak olmayan da sensiz bravo büyük abimde annemi öldürüyorlar diye koşan ortanca kardeşimin ardından silah alıp koşuyor oda amcamı vuruyor ve amcamda ölüyor olayı tam anlamıyla anlatamasamda bir katliam oldu 2012 yılında küçük kardeşim ve ben kaldık evde ambulanslar polis sirenleri sesi duyuyorum küçük kardeşm korkmasın diye kulaklarını kapatıyorum ortalık durulunca komşunun evine koştum ev telefonlarından teyzemlerin ev numarasını aradım hemen geldiler ortalık feryat figan sonra annemin ölüm haberi bağırışlar ağlamalar hırsına değdi mi baba mutlu musun şimdi..
Sonrasında annemin cenazesi kalktı ne olduğunu bile anlamadım ölmek neydi ki ölmek annem öldü..
Aradan kısa hatta çok kısa zaman sonra da bizi sosyal hizmetlere gönderdiler üç kardeş hiç bilmediğimiz bir yere gönderildik ikiside ağlıyor du gidene kadar teselli eden bendim 12 yaşında değil de sanki daha büyüktüm o gün beni kim teselli edecekti..
Orada kalmaya başladık ilk başta çok zor geldi zorbalama oldu küçük kardeşimin bezini ben değiştiriyordum ahh küçücüğüm bunları hak etmedik biz bir süre sonra babam suçsuz olduğunu için çıkıyor en büyük olan abim nefsi müdafaa dan 6 yıl alıyor diğer amcamın oğlu müebbet beter olun ne diyeyim
Babam çıktıktan sonra hemen bizi almaya çalışıyor ilk başta vermediler zorlu bir süreçten sonra almayı başardı ve bizi o çöplüğe geri götürdü üçümüz de okuyorduk benden bir büyük olanı okuldan alıp fırına verdi çalışsın diye sonrasında hoşgeldin dayaklar kötü sözler evin yükü temizlik yemek herşey bir anda omuzlarıma yüklendi hem okul hem ev hem kardeşime bakmak bu kadar sorumluluk birde üstüne aile içinde cinsel istismar devamını yazacak güç bulacağım inşallah..
Ben bile yemin ederim hâlâ ne yaşadığımı anlamıyorum nasıl bir saçmalık iğrençlik bu babam sürekli kadın getirmeye başladı yada birileriyle dışarda görüşmeye evde de bunu ballandıra ballandıra anlatır kısa bir süre okul ev gidip geldikten sonra benden büyük olanla değişik şekilde evde bana saldırmaları başladı babam yokken uzaktayken yapardı bunu emin olduğu her vakti degerlendirmeye çalışan bir pislik geceleri uyurken bir bakmışsınız bir el geziyor üzerinizde vücudunuzda karşı koyarsanız dövülüyorsunuz sürekli tehdit ediliyorsunuz bunu yapan seni evin babası ilan ettim diye pohpolanan çocuğu içeriğine çok girmek istemiyorum bu böyle bir iki yıl devam etti üzerine cezaevindeki abim izin günlerine geliyor ve oda aynı şeyi yapıyor kendimden nefret ettiğim bir dönem bu böyle sürerken etraftan da yardım almaya bir kurtarıcı bulmaya çalışıyorum ne olduğunu anlıyorum ama o an kal geliyor kimseye söyleyemiyorum zaten hiçbir yere de gönderilmiyoruz çok zor kız çocuğuyum ya orospo olurum felan baabamin dilindeki tek şey böyle utanç verici bişey nasıl anlatılır ki derken kuzenime anlattım ne yaptı hiç bir şey hemde koskocaman hiç sonrasında şüpelenmeye başladım küçük kardeşim de de bazı değişiklikler vardı büyük kakasını tutamıyordu büyümüştü artık ve tutamıyordu sürekli dayak dayak sen kilodun gene kirli sobanın demiriyle arkadaş olmuştuk..
Kardeşime sordum ilk başta yok sürekli ısrar ediyordum gene de yok öyle bişey diyordu ama ben biliyordum şüphelendim bir kere biraz zaman geçtikten sonra gelip anlattı bana sinirden delirmek üzereydim ben korumaya çalışıyordum kendimi ama o daha çok küçük delirmek üzereydim o evde altıma yapınca bana yaklaşmıyor dedi bunca zaman dayak yediği şey anlatamadığı Allah'ım bu nasıl bir çıkmaz babama anlatmayi düşündük beraber inanmaz cümlesi bitirdi bizi neyi ne şekilde nasıl anlatacaktık polise gitmeye kakrar verdim eve bir mektup bıraktım kardeşime korkmamasini olanı anlatmasini söyledim okula gider gibi çıkıp polise gittim anlattım babami tahmin edebildiniz mi bilmiyorum alev saçıyordu gözleri o gün tutuklandı kardeşimin ve benim ifadelerimiz alındı ama karakoldakiler bile dalga geçer gibiydi tekrar yurda götürüldük bu bizim zaferimizdi ama peşinden gelecek şeylerden habersiz bir zafer...
5
Çocukluğumda anasınıfına başladığım zamanlarda eşcinsel duygularımın olduğunu fark ettim. Hayatımda bir baba figürü yok, kendisi var ancak babalık yaptığı söylenemez. Çocukluğumda her gün zorbalığa maruz kalıyordum. İlk ilişkim lisede oldu sonrasında da 2-3 kişiyle daha beraber oldum. 2 yıl önce namaz kılmaya başladım ve ilişkilere girmeyi bıraktım hem duygusal hem de cinsel olarak. 4 kere tacize uğramışlığım oldu. İsteğim dışında temaslara maruz kaldım. Ardından bu durumdan tamamen kurtulmak istediğime karar vererek yolculuğuma başlamış oldum.

İlk seansta çocukluğumdan başlayarak hayatımı anlattım. Baba figürünün olmaması sorunlardan başlı başına birisiydi. İlgi ve duygusal anlamdaki doyumsuzluktan ötürü erkek figürlerinden ilgi ya da sevgi beklediğimi fark ettim. Hem pasif hem de aktif olduğum zamanlarım oldu. En uzun ilişkim de 7 yıl sürdü ancak her şeyin sonu olduğu gibi onun da sonu geldi ki bu eşcinsel ilişkilerde zaten mutlu bir şekilde yaşanması imkansız olan bir şey. Mastürbasyon sırasında sürtünerek yapmaya başladığımdan ve hâlâ devam ettiğimden bahsettik. Bu aslında erkekliğin baskılanması anlamına geliyormuş. Kuru kuru yapılması da anal yoldan ilişki ile bağlantı kurduruyormuş. Bunları öğrendim. Henüz yolculuğumun başında olduğum için gay porno izlemeye devam edebiliyorum ancak izleyerek mastürbasyon yapılmamalıymış. Aktif bir erkek figürünün benim için pasif olduğunu düşünerek yapmam gerekiyormuş. Ki bu olay da benim erkekliğimi güçlendirsin diye yapılmalıymış. Pasif rolüne girmemem gerekiyor. Hayal olarak olsa dahi. Tövbe konusunda da eşcinsel olduğum için tövbe etmeyi bırakmam lazım olduğunu öğrendim. Çünkü kendimi lanetlenmiş ve günahkâr, cehenneme mahkûmum diye görerek kendi öz güvenimi düşürüyormuşum. İlk seansımda öğrendiğim bilgiler bunlar oldu. Uygulamaya başlayacağım ve elimden geleni yapacağım.


ZİNCİRLER
 
Çocukluğumda (anasınıfından beri) her gün zorbalanan birisiydim. Her zaman kız, gey, travesti, karı, yumuşak, top vb. şeyler her gün maruz kaldığım laflardı. Düşünebiliyor musunuz? 6 yaşındaki bir çocuğun lise zamanına kadar her gün zorbalandığına, her gün kimseye belli etmemeye çalışarak ağlamasına, yanında yaşıtı olan hiçbir kimsenin bulunmamasına ve bunun nasıl bir yalnızlığı beraberinde getirmesine erken yaşlarda bizzat şahit oldum. Erken yaşta içimdeki dünya olgunlaşmıştı. Kendi başıma bunların üstesinden gelmeliydim. Kimseye söz etmemeliydim. Ezik olduğumu kendi dilimle söylemek istemiyordum çünkü. Ucubenin teki olduğumu kendi dilimle başkalarına itiraf etmek istemiyordum. Bu yüzden kendimi ortaokul zamanlarında kitaplara adadım. Özellikle Haruki Murakami’yi, keşfetmemle kendimi olgunlaştırmam daha da hızlanmaya başlamıştı. Her gün zorbalığa uğramaya devam ediyordum ama okuduğum kitabın dünyasına geçtiğimde söylenenleri duymuyordum. Kitaplardaki karakterlerin parçalarını belkide kendime birleştiriyordum. Tabii sonrasında karakterimin daha da farklılaşacağını bilmiyordum. O zamanlarda henüz eşcinsellik hakkında bir bilgim yoktu. Ama içimde erkeklere karşı bir ilgi vardı. Ne ilginç değil mi? Her gün beni zorbalayıp ağlatan erkeklere karşı bir ilgim vardı…
 
Lise yıllarında ise hemcinslerime olan ilgim oldukça tavan yapmıştı. Liseye kadar zorbalanan ve dışlanan ben, lise yıllarında popüler, herkesin tanıdığı, turnuvalara katılan, okulun adını duyuran çocuktum. Öğretmenlerimle kavga eder bundan gocunmazdım, aksine benim için güç gösterisiydi yaptıklarım. Boş derslerde iskambil oynardık, sınıfa müdür girip kimin bu kartlar dediğinde başımı yere bile eğmeden, utanç bile duymadan, ayağa kalkıp "Benim." diyebiliyordum kafa tutarcasına. Disipline gideceğim söylendiğinde fazla gerilmemiştim. Oysa ki mükemmelliyetçi bir karakterim vardı o zamanlar. İyi notlar almalı, herkesin beğenisini toplamalı ve örnek öğrenci olmalıydım. Ama bu popülerlik beni bozmuştu. Sonrasında turnuvalara katılmamı sağlayan okulun zümresi beni müdüre karşı savundu, turnuvalarda okulun adını duyurduğumdan ve başarılı bir öğrenci olduğumdan disipline gitme cezam kaldırılmıştı.
 
Ki sonrasında beni koruyan öğretmenle de kavga etmiştim. Sebebi ise düşüncelerime saygı duyulmamasıydı. O zamanlar lise son sınıftım ve turnuvalara daha fazla katılmayacağımı belirtmeme rağmen en bilgili kişi ben olduğum için turnuvalara adım yazılmıştı. Bu da beni o an içerisinde gözümün dönmesine sebep olmuş ve öğretmenimle herkesin olduğu bir mekanda kavga etmiştim. Sonrasında diğer hocalar durumu öğrendiklerinde de onlara da kafa tutmuştum. "Kendinizin çok modern bir zümre olduğunuzu söylüyorsunuz ama fikrime bile saygı duymuyorsunuz" demiştim gözlerimden alev saçarak. O günü hâlâ hatırlarım.
Sonrasında kavga ettiğim öğretmenimle aramdaki sorun çözüldü, istediği gibi turnuvalara girdim ve ardından liseden mezun oldum. Tam o sıralarda en başta bahsettiğim eşcinsel duygularım tavandaydı. O sıralar BDSM'e karşı aşırı bir merak ve istek duyuyordum. Erkek vücudunu her zaman bir sanat eseri olarak görürdüm. Kasların yapısı, adem elmasının görünüşü, bacakların, kalçaların kaslı ve dolgun oluşu, ilişki sırasındaki vücudun görünüşü beni kendine çekiyordu.. Bdsm'de mevcut olan sınırlamalar, dominant karakterin elindeki güç, submissive karakterin çaresizlikten zevk alması hoşuma gidiyordu. Yaşadığım ilişkilerde bdsm denediğim oldu. Hem dom hem sub rolünde olarak. Ruh hali çabuk değişebilen birisi olduğumdan o an içerisinde ne istediğime bağlı olarak rolüm de değişiyordu. Acının verdiği haz mı yoksa karşımdaki insanın vücudunun benim elimde olmasının verdiği güç hissi mi? Her şey o an hangisini istediğime ve arzuladığıma bağlıydı. Mum damlatma, kemer, göz bağı, kelepçe, latex, fisting gibi şeylere ilgim vardı. Tabii bunların hepsini kendim deneyimlemedim ancak her zaman bir gün deneyimlemek istediğimi düşünürdüm. Fisting denemediklerimden birisidir ancak çok ilgimi çeker. Erkek vücudunun işlem sırasında aldığı görüntü çoğu insana mide bulandırıcı gelse de nedense benim ilgimi çekiyordu. İşlemin uygulandığı kişinin hazla titremesi ve oluşan görüntü içimde bir şeyleri kabartıyordu her zaman.
 
Bu duygu ve düşüncelerimin yanlış olduğunun farkındayım. Yapmış olduğum çoğu şeyin de bilincindeyim, en kötü olanı da bilinçli hâlde bu tarzda devam etmektir..
 
Gelelim bir sonraki konumuza.. yine lise yıllarında başlamış olduğum Yaoi ve BL okumaya başlamam.Yaoi, anime ve mangada erkek erkeğe ilişkileri içeren bir terimdir. Genellikle kadınlar tarafından kadın okurlar için yaratılır ve bara gibi eşcinsel erkek kitlelere pazarlanan homoerotik medyadan farklıdır, ancak erkek okurlar tarafından da ilgi gösterilmektedir. BL de Boys Love türünün baş harflerinden oluşmakta, yaoi mangalarından farklı olarak renkli bir webtoon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Okuduğum bu mangalarda gerek mutlu, gerek dram, gerek hüzünlü sonları olan yüzlerce içerik okuyordum. Şu anki son yıllarımda o kadar sık olmasa da arada hala okumaya devam ediyordum. En son 3-4 ay önce okuduğumu söyleyebilirim. Kitap okumayı yalnız başıma geçirdiğim okul günlerinden beri çok severdim. Bu manga/webtoon türü de bana ve hislerime duygularıma oldukça hitap ediyordu. Kendimden parçalar buluyordum. Düşüncelerimden, duygularımdan, yaşadıklarımdan veya yaşamak istediklerimden… Eşcinsel film veya romanları sıkıcı ve boş bulsam da yaoi okumak beni daha iyi hissettiriyordu. Çünkü okuduğum her manga sadece seks içermiyordu, saf sevgi içerenler, üstü örtülü aşklar, bambaşka konulara sahip olanlar, kalp kırıklıkları, kendinden emin olamama gibi konular içeriyorlardı. Sanırım zamanında kendimle verdiğim savaşı bir süre susturmama ve eşcinsel olduğumu kendi bilincimde kabul etmemde yardımcı oldular diyebilirim. Tabii bu ateşkes fazla uzun sürmeyecekti.
 
Konu hakkında birkaç BL/Yaoi  örneği;
 
BJ Alex
Here U Are
Dangerous Convenience Store
Midnight Rain
Dear Door
Semantic Error
Silky Secrets
No Love Zone
Jinx
Under the Green Light
Painter of the Night
 
Dinime her zaman bağlı olmaya çalışan bir insanımdır. Yazımın başında yazdıklarımdan, şu anda yazmaya devam ettiklerimden utanıyorum, evet. Kendimi ikiyüzlü bir insan gibi hissetmeme sebep oluyor, evet. Beş vakit namazımı ve farz ibadetlerimi yerine getirmeye, dinime uygun yaşamaya çalışıyorum, ama bir yandan da bu sapkınlıklar beynimde yer edinmiş durumda bir ikilemi yaşatıyor bana. Bazen düşüncelerim dayanılmaz bir hal alıyor. Vesveseler bazen katlanılmaz bir hal alıyor, kendimden tiksiniyorum. Ama bir şekilde ışığı görmeye çalışmalı insan. Her zaman bunu savunmuşumdur. Bardak tamamen dolu olsa dahi bir hava boşluğu her zaman mevcuttur.
 
Sanırım sırada bir sonraki konum geliyor. İnsanların benden beklentileri. Bunu nasıl düzgün bir şekilde yazıya dökebilirim bilmiyorum. Elimden geleni yapacağım.
 
Şöyle ki bir zamanlar zorbalığa ve dışlanmama sebep olan fiziksel ve ruhsal farklılıklarım bir süre sonra insanların ilgisini çekmeye başlamış, benim sosyal bir insan olmamı sağlamıştı. Farklılığım insanları bana çekmiş bir anda iletişim halkam çapını alabildiğine büyümüştü. Bu duyguları her bırakmak istediğimde, değişmek istediğimde beni geride tutan şeylerden birisi de bu konu olmuştur. Ben eşcinsel olmayı bırakırsam, insanlar benden uzaklaşacak. Tekrar yalnız kalacağım. Artık kimsenin ilgisini çekmeyeceğim diye düşünmekten ne yazık ki kendimi alamıyorum bu konuyu her içimde düşündüğümde. Beni böyle bilen insanlar sonrasında ne düşünecek? Yakın kız arkadaşlarım ‘Bunca zamandır bize yalan mı söylüyordu? Yoksa bizden fadalanıyor muydu’ diye düşünüp benden iğreneceklerini düşünüyorum.
 
Kendimi iyileştirdikten sonra bir aile kurabilirsem geçmişimi bilen insanlar ‘Karısını sevmiyordur zaten, Kadına yazık, Bu gay değil miydi?, Acaba karısı zamanında neler yaptığının farkında mı?’ diye düşünürler diye korkuyorum. İnşallah iyileşebilirsem ve bir kadından hoşlanabilirsem, ona geçmişimi anlatmalı mıyım yoksa asla açmamak üzere rafa mı kaldırmalıyım? Ya benden değil de başka birinden öğrenirse? Ya benden nefret ederse? Bu düşüncelerden kurtulamıyorum. Sonuçta bu hayatta geçmişinden kaçamazsın. Ne yaparsan yap geçmiş seni bir gölge gibi takip eder, unuttuğunda kendini hatırlatır.
 
Korktuğum şeylerden birisi ise tarihin tekerrür etmesidir. İyileştikten sonra karşı cinsime hissettiğim duygular bir gün yok olacak mı? Tekrar eski sapkınlıklarıma geri mi döneceğim? Ya evlendikten sonra bir adam ilgimi çekerse? Ya aile kurabilirsem ve bir anlık şehvete kapılıp, bir adamla birlikte olarak her şeyi mahvedersem? Kendime güvenim bu konuda ne yazık ki henüz yok.
 
Benim dünyamdaki kadın figürü kutsal bir figürdür. Onu bir şeytan, bir günah, yasak olarak değil aksine kutsal bir figürdü. Doğurganlığın bir figürüydü. Neslin devamını sağlayan, güçlü bir figürdü. Ancak kadınlara karşı bir ilgim yoktu. İlkokul ve ortaokulda hoşlandığım ya da hoşlandığımı sandığım kız arkadaşlarım oldu. Belki de bu gey, top gibi etiketlerden kurtulmak, Bakın ben de kızlardan hoşlanıyorum! demek içindi. Ama her seferinde red yedikten sonra arkadaşlığımızı mahvettiğim için oturup ağlardım. Zorbalıktan kurtulmak için arkadaşlıklarımı mahvediyordum. Ki zaten pek de arkadaşım olduğu söylenemezdi. Daha önce bahsettiğim gibi genel olarak yalnız bir çocukluk geçirdim. Yanımızda duran hayali gölgelere arkadaş demek zordur.
 
Farkında olduğum şeylerden biri de filmlerde, kitaplarda ya da oyunlarda kadın karakterlere her zaman daha çok empati kurduğum, onları daha çok benimsediğimdir. Daha güçlü bir iç dünyaya sahip olmalarıdır. Erkeklerden hoşlansam da bir yanım da onlardan nefret eder her zaman. Erkek milleti işte, erkeklerden bir şey olmaz der dururum her zaman. Bunu kişisel farkındalıklarımdan birisi olarak yazıyorum.
 
Kısacası bu yazmış olduklarım beni olduğum yere sabitleyen zincirlerdir. Hepsi pişman olduğum faaliyetlerimi, içimdeki karamsar duyguları içermekte olsa da hala umutla iyileşebileceğime inanıyorum. Şunu da biliyorum ki ben değişmek istemezsem bu böyle kalacak ve yapmaya devam ettiğim her bir pişmanlık beni daha da dibe çekecek. Gün gelir insan kendisine söz geçiremez olur, nefsinin de kölesi olur, bu da mutlak sonu getirebilir. Ama ben sonumun bu şekilde bitmesini istemiyorum.
 
Bu duygulardan, bilinçli olan bu çaresizliğimden ve nefsimin kölesi olmaktan kurtulmak, daha sağlıklı bir birey olmak istiyorum ve bunun için çabalamaya hazırım. Yazımı son zamanlarda okumakta olduğum Dune serisinden bir alıntı ile bitiriyorum.
 
Korkmamalıyım.
Korku aklı öldürür.
Korku, bütünüyle yok oluşu getiren küçük ölümdür.
Korkumla yüzleşeceğim.
Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim.
Ve o geçip gittiğinde, yolunu görmek için iç gözümü açacağım.
Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Sadece ben kalacağım.
 

 
6
28. seans
İşyerimdeki görev sürem 3-4 ay sonra bitecek. Sonrasında askerlik mevzusunu nasıl yapayım , bedelli mi yoksa uzun dönem yedek subay olarak mı yapayım? diye sordum. HK: ''Kesinlikle boşuna para verip bedelli yapma, uzun dönem yapman lazım, bu zamana kadar ailenden ayrı yaşamamışsın, dış dünyaya çıkmamışsın, erkeklerin dünyasına bir şekilde karışamamışsın, şu an erotize ettiğin erkekle samimi olabilmek için kırk takla atıyorsun, askerde uğraşmana gerek kalmaz, 7/24 beraber takılacaksın, askerlikte samimi derin bağlar kurabilirsin böylece bu bir senede erotik fantezilerinin falan biteceğini, iyileşmende büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum'' dedi. Zaten hekim oalrak yapacağım için de normalde anlatılan kadar zor bir askerlik geçirmeyeceğimi, nerdeyse memur gibi çalışacağımı söyledi. Açıkçası zaten ben de artık öğrenciliğim bittiğinden beri çevremde dost erkek kalmadı ve dostluk kurmak eskisine nazaran daha da çok zorlaştı, içten içe uzun dönem gitsem askere iyi olur malum asker arkadaşlığı senelerce sürebilen, derin dostluk bağları oluşturulabilen bir şey. Elifle üç sene sonra evlenme kuralıma da  bi yerde bahane olmuş olur zaman kazanmış olurum, hem Elif de beni bekleyecek mi böylece beni sevip sevmediğini de test etmiş olurum, hem de farklı bir dünyada farklı tecrübeler edinmiş olurum diye düşünüyordum. Büytük ihtimal uzun dönem, bir sene yapacağım gibi.

Genel psikolojik durumumdan bahsettik. Erkeklerle arkadaş olmam lazım, Çok erotize etmem de gerekmiyor az da olsa olur. Bu zamana kadar hiç sevmedim, sevilmedim. Duygusal ilişkiye muhtacım.
Gündelik meselelerde çok fazla küçük ayrıntılara takılıyorum, korkular, kaygılar üretiyorum. Hoca bu konuyla alakalı kendisinden de örnekler verdi. Aklımda kalan en önemli cümle: Özü itibari ile içe kapanıklığım,  stres, kaygı, korku ile çalışan MEKANİZMAM artık bu saatten sonra değişmeyecek. Öğrenmem, yapmam gereken şey korkularımın kaygılarının üstüne gitmek, iç sesimi dinlememek, ne diyorsa tersini yapmaya çalışmak.  Annemden miras kalan iç sesim beni suçluyorsa eğer onu dinlememem lazım.

HK: Sen artık işini, kariyerini eline almış hayatını kurtarmış birisin. Senin hikayen kaybetmiş, mahvolmuş,bitmiş bir hikaye değil fakat sorun şu ki sen öyleymiş gibi davranıyorsun. Utanmak ile utanç yaşanmak arasındaki farktan bahsettik. Utanmak normal insani bir duygu fakat ben utanç yaşıyorum ve bunu aşmam lazım.

HK'ya: ''Belki bunu demek için erken olacak ama eşcinsellik bitiyor galiba'' dedim. HK da: ''Düzenli terapilere gelen herkes de elbet bir gün biter zaten'' dedi. Aklımda soru işareti olarak, ''erkeklere ilgim bitiyor da, kadınlara; özellikle güzel, seksi olanlarına hala daha erotik fantezi kuramıyorum, ereksiyon olamıyorum bu da beni hep iyileşme noktasında şüpheye düşürüyor'' dedim. Hk da zaten olması gerekenin estetik beğeni, duygusal bağ kurulması olduğunu, ereksiyon olmuyorsam eğer doğru yolda olduğumu söyledi. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim; ''Eşcinsellikte hemen sevdiğini erotize ediyorsun ama normal hetero birey sevdiğini evlenene kadar erotize edemez, hemen ereksiyon olmaz'', meselesini tekrarladık. Yani kadına s.kim kalmadı o zaman ben ibneyim diye meseleye yaklaşmak doğru değil ve eşcinsellerin iyileşememesinde de genelde bu yanlış algı yatıyor. Hemen erkeği erotize edebiliyorum da kadını niye edemiyorum? Olmuyor o zaman demekki ben ibneyim boşuna uğraşmayayım, demek doğru değil. İkisi birbirinden farklı durumlar, direkt kıyas yapmak doğru bir yaklaşım değil.
7
Direk kaynaktan çıktığı şekilde verdim🙃, rica ederim:),süreçte başarılar yazılarını takipteyiz👊
8
Maddeleyerek cok güzel yazmışsın birçok maddede kendi çikarimlarimi buldum tekrar etmiş oldum, teşekkurler :)
9
Terapi notları:

1-Tarikatci ve cemaatci insanlarla anlaşma şansın sıfır.
2-bağışıklılığı geliştirceksin.küsmek yok darılmak yok duygu yok tamamen strateji
3- tamamen açık iletişim.Açık ve doğal, anlık, o an aklına gelen ilk söz, ne geliyorsa,o anki duyguyu takip edeceksin, ya da düşündüğünü
4-Söylemen gereken sözü söylememek için düşünceler üretmiceksin.
5-Sosyal ilişkilerde doğal olacaksın.
6-İçerden kırılmayacaksın.Bi olay olması lazım morali bozmak için.
7-istedigimi alırım, seni sana bırakmam, sike sike alırım.
8-Sevgini nefrete dönüştürmüceksin.
9-alınganlığını yeniceksin,küskünlüğünü aşıcaksın
10-sevebilme yeteneği vermiş,
11-benlik yetişmiyorsa, travmalarım var diyeceksin, Allah tan güç isticeksin.
12-şımarmamak demek çocuk olmaamak demek, şımaracaksın
13-Öc alınmazsa çocuklar bile erkenden büyüyebilir,sen erkenden büyümüş bir çocuksun
14-Allah suçlamaz, yargılamaz
15-Derdini 4 kişiye anlatırsan piç oluyosun
16-Adaleti gereği yargılamıcak
17-Çaresiz kaldıgında isteyeceksin,sıkıştığında,
18-Çalısıcaksın, isteyeceksin
19-Sabote ediyorsun çabanı piç ediyosun , verimini düşürüyosun
20-soyut dünyaya geçmiceksin, somut somut sadece
21-Bir yerden başlıcaksın, yavaş yavaş,oturmayı öğreneksin
22-daha dikkat verceksin, küçük küçük
23-sen kendini taciz ediyosun
24-senin en büyük şeytanın baban,ama en büyük düşmanın sensin
25-acı çekmek için gelmişsin
26-hesap kitap yapmıcaksın, derinlere girmiceksin
27-öğrenciyim ders çalışcam
28-Konu çalışcaksın
29-sana göre doğrusu neyse onu yapacaksın
30-çalışan insan kazanır.olmayacak demiceksin
31-kendine güvenmezsen kaybedersin
32-bile isteye seni acıya götürüyor
33-duygularına yeniliyosun, çocuksu ifadeler, yapman gerekenleri yapacaksın.
34- bugün bır mucize yaratmıyosun, bugün sınav kazanmıyoruz
35-pes etmeyenler kazanıyor,dayatıyosun kendine
36-masadan kalmıcaksın, masadan kalkan adam bı daha zor döner, kalktığın an zihin sesin kazanıyor
37-o zihin sesi seni yenemez,
38-bi plan yapacaksın,çalışacaksın
39-İçindeki sese güç veren sensin, sadece sende mi iç ses var zannediyorsun, herkesin iç sesi yok mı sence
40-şuan kendi kendini seveceksin, temiz bir hayal kuracaksın
41-sen hala çoluk çocuksun, kim dökülmez,
42- istek irade azim kararlılık
43-depara kalkmam lazım diceksin, Bursa'dan kurtulma motivasyonuna tutulcaksın.
44-ilerden bakamazsın, bizden güç alacaksın,
45-dost olamazsın, abilik yapabilir
46-alacaksın sonra maddi ya da manevi karşılığını verceksin
47-derin konulara girmiceksin,insan ilişkilerini analizlemiceksin
48-duygusal süreç yönetilemiyor
49- sorunlu bı insanla duygusal ilişki yapmıcaksın,acındıran siker, acımıcaksın
50-dinin imanın üniversite
51- duygusal analizler, denklemi kurma
52- mast uzatacaksın,yaşam enerjin artıyor
53-evde çalış
54-strese girince akla gelen ilk şey mastürbasyon olmamalı
55- içindeki sese yenilmektense göklerle konuş,üzme beni de
56- annenin çocuğu olmucaksın,annen çilesini çekmesi gereken bir kadın
57-heteroseksüellerin hepsi orosbu çocuğu,en erkek iyileşen eşcinseller
58-erkekliğini mukayese etmezsen fallusun var,kıyaslarsan erkek değilsin demektir.
59-vatanın milletin evladı olacaksın anne babanın değil
60-fallus mallus ,sikini kaldırsana lan

Kilit cümle: Mutlu ol diye!

 (HK bu terapi bı başkaydı.)

10
Nasıl yani nasıl olabilir anlatırmısın işleyişi ve bu yargıya nasıl vardığını?
Dedim ya araştırdığım zamanlarda takip ettiğim bir dernekti bize ulaşın yardım isteyin anonsları yapılırdı orada sürekli. bende onlara meil attım.
Herşeyi anlattım, önce psikolejik durumumu özetledim sonra ailemin parayı kestiğini, terapilerime devam etmek  için paraya ihtiyacım olduğunu. Okul öğrenci bilgilerimi, ailemin isimleri adresleri. Hepsini anlattım, düzenle gittiğim terapistim budur diye tüm bilgileri verdim. Defalarca aramışlar Hüseyin hocayı garip garip sorgulamalarla vaktini almışlar en çok buna üzüldüm.
Dosyamı istemişler vermiş, teyit almışlar. Sonra bana cevap verdiler uzunca bir süre sonra. Para yardımı yapacaklarını söylediler ama yapmadılar, sadece bir kere 200 tl yollamışlar Hüseyin beye onu da başıma kaka kaka yaptılar.
Hayvanları koruma derneği bile daha aktif çalışıyor, bu durum beni çok üzmüştü çünkü terapiye gidememek çok zarar verdi bana çok panikledim. O panikle yazdım her detayı onlara.
Bunlar lafta varlar icraat yok. Hiç eşcinsellere yardım etmiyorlar ama ediyormuş gibi yapıp reklamlarını yapıyorlar.
Zaten eşcinsel olmadığımı da kabullendim o yüzden. Masumane duygular hissettiğim erkekler vardı, hepsi buydu. Fiziksel temas olmayan hissiyatta kalan yaşanmışlıklar.
Kendime yakın görüp onlar gibi olmak istediğim için aslında ilgi duyuyormuşum o yüzdende korkmuyorum artık bunu insanların bilmesinden, Sizinle görüşmeyi o rahatlıkla kabul ettim.
Aylardır bir sürü il gezdim işimden dolayı. Üç saattir size anlattıklarımı düşünün, başladığım yeri ve şimdi geldiğim yeri görüyorsunuz işte. Hepsi gerçek, hepsi ispatlı, hepsi şahitli. Bu benim hayatım ve şimdi sansürsüz sizin önünüzde sere serpe duran bir gerçek hayat hikayesi.
Saklayacak bir ayıbım yok, alnım açık ama o dernek bana çok kötü davrandı çok kotu hissettirdi. Alt tarafı 2oo lira verdiler ama zorbalık yaptılar resmen.
Koskoca dernekler güya ama inanın sizin şu 2 saatte bana verdiğiniz insani desteği göremedim onlardan.
Şuan benim yerimde olan hali hazırda eminim yüzlerce genç var bocalayan ve desteğe ihtiyacı olan. LGBT ye çamur atacaklarına önce LGBT gibi destek olsunlar bizlere. Hüseyin hoca mecbur değildi bir saat ücreti alıp 3 saat terapi yapmaya ama canı gönülden yaptı bir gün bile hissetmedim aksini.
Bizleri topluma kazandırmak istiyorlarsa mış gibi yapmayı bırakıp gerçekten dernek gibi davransınlar.










Sayfa: [1] 2 3 ... 10