İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - freudistan

Sayfa: [1]
1
Hikayenizi paylaşarak, biz psikologların gelişimine sağladığınız önemli katkı oldukça kıymetli, çok teşekkür ederim. Biz de danışanın iç dünyası ve terapi sürecine dair edindiğimiz deneyimlere tanık olup kavrarken, karanlık ruhun bilgisine ulaşmaya her gün daha yakın oluyoruz.

Terapi sürecinizde kolaylıklar dilerim.


2
6. TERAPİ

Bir önceki terapiden çıktıktan sonra aile evime dönmek için yola koyulmuştum. Araya vize sınavlarımın da girmesi ile beraber yaklaşık 3-4 hafta terapiye gelmedim. Maalesef vize sınavlarının vermiş olduğu stres ve kaygı neticesi itibari ile 3 farklı partner ile ayrı ayrı cinsel ilişkiye girdim. Cinsel birlikteliklerimin kısa sürmesi, duygusallığa yer vermeme ve aktif rol üstlenmemden dolayı çok büyük tahribat oluşturmadı önceden yaşadığım ilişkilere binaen. Sınav sürecimi atlattıktan sonra üzerimde yaptıklarımdan dolayı pişmanlık oluştu. Tedavi sürecinde böyle bir kaçamağı yapmak beni ne denli etkileyecekti kestiremiyordum. Tekrar kaldığım yerden devam etmek üzere İstanbul'a 6. terapim için uçmaya karar verdim. Lafı çok uzatmadan hemen terapi terapi sürecine geleyim.

Bu seferki seyehatim benim için çok verimliydi çünkü; pek çok terapi gören eşcinsel bireyle görüşme fırsatı yakaladım ve aynı zamanda sürecimi anlattığım belgesel çekimlerine katıldım. Bu olaylar beni terapi bağlamında oldukça motive eden aşamalar oldu.

Terapiye başlarken aklıma takılan bir konu üzerine soru ile başladım. Bu aslında çok uzun zamandır aklımda olan bir konu olmasına rağmen önemsemediğim için soruyu sormayı ihmal etmiştim. Sorum ve merak ettiğim şey şu şekildeydi. “Küçük yaşlarda arkadaşlarım sürekli sağa sola işerlerken penislerini merak etmem ve benim de onlarla işeme hususunda çekincelerimin olması eşcinsel olmamı tetiklemiş midir?” Elbette çocuk yaşlarda iken sidik yarışlarının yapılması oldukça normal bir durumdur. Belli bir yaşa kadar bu tarz davranışlar erkek çocuklar arasında gözlenebilmektedir. Fakat bendeki durum daha farklı. Temelinde aileden kaynaklanan duygusal etmenler üzerimde penis fetişizmini doğurmaktadır. Hatta pek çok eşcinsel bireyde olan pisuvara işeyememe problemi uzun yıllar üzerimde oluştu. Kulağa komik gelecek belki ama ilk zamanlar pisuvara işemeye kalktığımda erekte oluyordum. Penis fetişizmini yenmek için üzerine çokça yoğunlaşmam gerekiyor elbette. Normal iki arkadaş birbirlerinin penisi hiç yokmuş gibi davranırlar. Benimde bunu indirgeyeceğim seviye dostluk olması gerekmektedir. Tabi bu olanların en temel sebebini söylemeden geçmekte olmaz.
Özgüven eksikliği bu olayları tetiklemektedir. Özgüven eksikliği kaygıyı tetiklemekte, kaygı fetişizme, fetişizm ise eşcinsel kimliğe dönüşmektedir.

Terapi devam ederken yeni tanıştığım Muhammed arkadaşım terapiye dahil oldu. Kendisi her ne kadar sevmese de tıp okuyor ve ilginçtir ki benim bölümüme ilgisi var. Tabi bunu ondan ilk duyduğumda baya bi kahkaha atmıştım. Aileden ortak noktalarımız olsada kendisi ile yaşanmışlıklarımız daha farklıydı. Konu terapistimin düşünce dünyamı yoklaması ve fikirlerimin ideolojik olup lgbt tutumumu test etmesi üzerine konuşma hormonlara gelmişti.
Elbette eşcinselliğin faktörünün ne genetik ne de hormonal yollardan oluştuğunu düşünmüyordum. Lakin hormonların davranışlarımız üzerindeki etkisi göz ardı edilemezdi. İşte bunlardan biri de yukarıda paylaştığım cinsel ilişkiye girme dürtülerimin tetiklenmesi idi. Fakat doğrudan testesteron veya östrojen gibi hormonlar literatüre göre eşcinsel yapar denemez ama cinsel azgınlık gibi davranışlarımızı hormonlar etkilemektedir. Bunun ideolojisini veya tutuculuğunu savunmak bana bir kazanç sağlamayacaktır. Kendi çapımda yaptığım literatür araştırmaları beni bu düşüncelere sahip olmamda pay sahibi olmuştur.
Kimseye bu hususta kenidimi ispatlama çabam bulunmamaktadır. Fakat terapistimin bu sorgulamayı yapması beni etkilemese de karşıt savlarım varmış gibi davranması üzmüştür! Karşımda ideoloji tutkunu babam oturuyormuş gibi hissettim! Fakat şu konuda terapistimin haklılık payı var; eğer ki terapi sürecine girmeseydim gelecekte, birkaç sene sonra kendimi eşcinsel aktivisti olabilme potansiyelini üzerimde görüyordum. Bu durumun oluşturduğum eşcinsel çevresinin payının büyük olduğunu da savunabilirim. Fakat terapi sürecimde elde etmeye başladığım başarılar hem beni hem de eşcinsel çevremi tersine çevirdi “ne hikmetse”. Terapistimin savunduğu sava göre hiçbir tarafta olmamamız gerekmektedir. Ocu veya bucu olmak bizlere yakışmamaktadır. Sadece kendimiz ne isek o olmamız gerekmektedir. Evet, özümüzü bulmak için kendimiz olursak ideoloji ve taraflara kendimizi kaptırmamış oluruz. Benzer ve aynımızın olması bize yakışmaz.

Terapi sürecimin ilerlemesi ile beraber kadınlara cinsellik olarak ilgi duymaya başladım fakat duygusal olarak halen yeterli ilerleme kaydedemedim. Artık duygusal boyutta ilerlemek için mesai harcamam gerektiğinin farkındayım. Fakat bunun için hangi yöntemleri izlemem gerektiği konusunda kendimi tam olarak keşfedemiyorum. İyileşme sürecinde bilinçaltımda yatan Talha, Yusuf, Toprak gibi kişileri farklı bir tarafa devşirmem gerekiyor. Bunu yapabilmek adına daha önceki yazılarımda belirttiğim Tayfun’un metodunu kullanmam gerekiyor. Arkadaşlık boyutuna indirgeme. Evet bunu terapiden sonra denedim hem de eski bir sevgilim ile.
Kendisi benim durumumu görünce çok şaşırdı. Enerjin, odağın artmış gibi cümleler sarf etti. Aşk boyutuna erişmiş sorunlu bir ilişkiyi arkadaş boyutuna evirebildiğimi görmek beni mutlu etti. Kendimi %30-40 oranında değişmiş hissediyorum. Bu durum motivasyonumu yükseltiyor. Evet değişimin farkındayım ve değişim kaçınılmaz bir gerçekliktir.

3
Yılmaz ÖZAKPINAR / Ynt: FAZLADAN BİR ŞEY YAPMAK
« : 20 Aralık 2022, 03:25:26 ös »
Bilimin Işığı Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar hocamız, ruhunuz şad olsun. Başta insanlığınız ve onun ayrılmaz bir parçası bilim adamı duruşunuzla, lisans eğitimimi devam ettirirkenki en büyük motivasyon kaynağım oluşunuz ve biz öğrencilerinizin hayatlarına katmış olduklarınızla; tıpkı şairin dediği gibi nasılki karanfil elden ele dolaşıyorsa, sizin ışığınız da içimizde sonsuza değin dolaşarak yanacak ve hiç sönmeyecektir...

https://www.instagram.com/p/CkwgYiLNd0Z/

Ercan Taş
10 Kasım 2022
20.37

4
Yılmaz ÖZAKPINAR / FAZLADAN BİR ŞEY YAPMAK
« : 20 Aralık 2022, 03:22:16 ös »
Üniversitede günün erken biten İngilizce dersinin ardından, soluğu Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar hocamızın odasında almak için çantamı sırtlayıp yine ayrı bir heyecanla yola koyuluyorum. Ama bu sefer ki ziyaretin anlamı, benim için diğerlerinden biraz daha farklı oluyor. Çünkü yaklaşık 30 yıl kadar önce kaleme aldığı “Psikolojinin Temel Mefhumları” ve “Öğrenmede Dikkat Problemi” kitaplarını kendisine takdim edip, acaba bu sefer nasıl bir açıklama ile imzasına yer vereceği beklentimin yanı sıra, bu eserlerini gördüğünde vereceği tepkiyi merak etmek daha da ağır basıyor.

Hızlı adımlarla diğer akademisyenlerin odaları arasından sıyrılıp hocanın odasının önüne geliyorum. Henüz odasına girmeden kapıda içeriyi gösteren camlı bölmeden hocanın içeride olduğunu onaylayıp, o an hoca ile kısa bir göz göze gelme anında benim tebessüm ile karşılık verip kapısını tıklatmamla bir anda yanında oluveriyorum. Kısa bir selamlaşma ve halini hatırını sorduktan sonra geliş sebebimi de açıklar nitelikte, Psikolog Hüseyin Kaçın’ın kendisine takdim etmemi istediği “Selçuklu Hatunları” adlı kitabı, o an meşgul olduğu notlarının üzerine bırakıveriyorum. Kitabı biraz inceledikten sonra "detaylı bir çalışma olduğu" fikrini o her zaman ki kendine has sakin ses tonuyla açıklıyor. Peşi sıra günlerdir beklediğim an olan, kendi eserlerini de kendisine sunuyorum ve bir an vereceği tepkiyi beklercesine tüm dikkatimle hocaya odaklanıyorum: Kendisi sanırım biraz da şaşkınlıkla tebessüm ederek "nereden buldun bunları?" sorusunu bana yönlendiriyor. Ben ise sevinçli bir halde internet ortamında Konya’dan sipariş ettiğimi ve şunu da ekliyorum: "Hocam sizin bütün eski kitaplarınızı buldukça alıyor ve arşivliyorum" diyerek hocanın kitapları kontrol edişine bakakalıyor ve hocası Mümtaz Turhan için kapakta yer verdiği "Mümtaz Turhan’ın aziz hâtırasına” girişiyle yine göz göze geliyor ve tekrar çarpılıyorum.

Ve hoca yine bu eserlerinde anlatılanları anlayabilmem için, bir elime de Osmanlı Türkçesi sözlüğü almam gerektiğini de gülümseyerek ekliyor. Ben ise hocanın bu açıklamayı yapacağını daha önceden beklermişçesine büyük bir memnuniyetle yerine getireceğimi belirtiyor ve imzalanan kitaplarımı titizlikle çantama yerleştiriyorum. Ardından hoca da, Hüseyin Kaçın ile yaşadığı bir anıyı benimle paylaşıyor: Üniversite yıllarında Hüseyin Kaçın’ın meraklı bir öğrenci olduğu ve hatta hocanın mesai sonrası İstanbul Üniversitesi’nden ayrılıp evine geçtiği bir günde, Hüseyin Kaçın’ın da kendisine eşlik etmesiyle (hoca ile sohbet edebilmek için olsa gerek) Ataköy metrosuna kadar yolculuk yaptıklarını dile getiriyor. Paylaştığı bu anı ile birlikte o an aramızda daha samimi bir ortam oluşuyor.

Hocanın derslerimde başarılı olmam dilekleriyle birlikte, ben de şükranlarımı sunup müsaade isteyerek yanından ayrılıyorum. Koridorda ağır ağır adımlarla yürürken, hocaların hocası Mümtaz Turhan’ın da hocanın hayatında olan yerini bir nebze de olsa hissedip düşünmek, hayatımın özellikle şu son birkaç yılının etkisiyle değişen vizyonunda daha da anlam bulup, bambaşka bir güç katıyor...

Ercan Taş
23 Şubat 2017
23.50

Sayfa: [1]