Gönderen Konu: Eşcinsellik Bebek Sahili Feministler ve LGBT: İslamcı’lıkta Sınıfta Kaldık!  (Okunma sayısı 1111 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Eşcinsellik Bebek Sahili Feministler ve LGBT

Bugünlerde adı bilinmeyen ancak toplumsal travmalar yaşatarak sosyal dinamiklerimizi temelden sarsma amacı apaçık olan o el bir kez daha düğmeye bastı. Hepimizin dünü bugün mumla aradığı, yarın ise bugünü bilmem hangi aydınlatma aracıyla arayacağı Çarşambadan belli olan bu toplumsal gidişata karşı artık dur deme vakti geldi. Yarın eşeği Niğde’ye sürmek istemiyorsak şayet bugün Bor’un pazarına varmamız gerekmektedir.

Metropol şehir İstanbul’da son dönemde yaşanan ve infial uyandıran hadiselere karşı artık ateşten gömleği giymemiz gerektiğini hisseder olduk. Eğer önlem alınmaz ve eğitimde seferberlik ilan etmezsek eğer önümüzdeki 5-10 yıl içinde başkalaşım geçirmiş ve nesillerini kaybetmiş bir topluma dönüşeceğiz.
*****
“Neler oluyor?”
Evvelki gün ne yaşadık. Bir el aynı zaman, farklı mekânlarda bir düğmeye basıyor, biz ise aman Allah’ım bu ne gayriahlaki ne iğrenç diyerek irkildiğimiz olayın sinemizde uyandırdıklarını sindiremeden başka bir hadiseyle sarsılıyoruz. Ulu orta yaşanan iğrençlikleri cinsel bir sapma olarak okursak fotoğrafı okuyamayız. Toplum tepkisizliğe ısındırılıyor. Çok açık ve net! Benzeri olaylar aynı gün vuku bulurken orada ve diğer noktalarda bir kişi de çıkıp siz n’apıyorsunuz demiyor/diyemiyor. Tepkilerimizi elimizden alıyorlar alooooooooo... Ve bunu bir başkası değil biz tercih ediyoruz. Evet, evet susuyorsun, sen susuyorsun. Ülkem anla beni be!
*****
“Ahlaki ve Manevi Tahribat”
Yönetenler başta olmak üzere bu yozlaşmayla mücadele edilmeli. İdarecisiyle, eğitimcisiyle, her şeyden evvel sade bir vatandaş olarak şapkayı önümüze koymak durumundayız. Yoksa bu tip hadiseler daha çokça yaşanır ve biz birileri hakkında, haklarında “aleni hareketler” suçundan soruşturma açıldı haberini çokça izleriz ki bu işin hukuki boyutu. Bu yazının konusu değil. Derdimiz ne, derdimiz birilerini biraz sarsmak biraz da uyandırmak. Hiç değilse bir gerçeğe işaret etmek. Yani eğitimsiz eğitime, aile müessesesinin yıkılmasına, ahlâki ve manevi tahribata dikkat çekmek. Sahi, nereye bu gidiş?
*****
“Toplum mühendisliği ve tepkisizlik?”
Sessiz bir yıkım gerçekleşiyor. Diplomasız bir mühendis ya da ekibi sinsi yıkımı adım adım gerçekleştiriyor. Dün (evvelki gün) İstanbul’un göbeğinde yaşanan ve hatta çeşitli noktalarında benzeri öbekleri görülen hepsi birer iğrenç hadiseler, münferit olaylar olarak görüp yok sayabileceğimiz ve hatta geçiştirebileceğimiz vakalar değildir. Evet, gün geçmesin ki asırlardır payitahta öncülük etmiş... ya da Atamın kurduğu ülkede neler yaşan... diye başlayan cümleler kurmayacağım. Türk toplumu yaşanan en iğrenç, en gayriahlakî olayları tahlil ederken bile politik davranmaktan geri durmamaktadır göndermesini de yaptığımıza göre devam edelim. Bu yazıyı okuyanlarımız e biraz evvel öyle demiyord... demesin. Siyaseti alet etmek başka, yetkililerin bu sorunlara el atmasını istemek bambaşka!
*****
“İğrenç görüntüler”
Evet, bugün bir basın yayında çalışıyor olsam ertesi gün kesinlikle manşetime çekemeceğim Bebek sahilindeki akılalmaz görüntüler sebep değil sonuçtur. Eğer siz bir cafe’de herkesin ortasında sevişen ama gerçekten göze batacak, çocuklardan tutalım en yaşlısına kadar rahatsız edecek şekilde görüntü verenleri onaylamamakla yetinir, karşı taraf ve uzantıları da “hayat tarzına müdahale ediliyooor” yaygarasıyla toplumun değer yargılarını susturacak olursa en sonunda geleceğimiz nokta Bebek sahilindeki iğrençliklere şahit olmak ve utanç duymak olur. Biraz evvel ateşten gömleği giymekten söz ederken bir anlamıyla meselenin “gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemek” olduğunu hatırlatmaktı derdim.
Biz ülke ve toplum olarak o düğmeyi yanlış ilikledik. Eğitim, eğitim ve eğitim.
*****
“Öğrenilmiş çaresizlik ve sessizlik”
Ne adına mücadele ediyorsanız eğer yer, zaman ve mekan farkı gözetmeyin. Bakmayın siz, büyüklerimiz bizi bir alana hapsettiler, orada bu konuşulmaz, şundan söz edilmez dediler. Eziklik psikolojisini biz yaşamak zorunda değiliz. Sağlıklı bir zemin oluşturulduktan sonra her konu her yerde konuşulabilir. O vakit bir fikir, bir çıkış bir kıvılcım olur birine dokunursunuz da yarın başka iğrençlikleri yazmak durumunda kalmayız belki.
*****
“Feministler nerede?”
Kadın Hakları Savunucuları (!) ne diyordu:
-Kadınlar öldürülüyor...
-Kadın cinayetleri son bilmem kaç yılın zirvesinde...
-Benim bedenim benim kararım...
Vıyvıyvıyvıyvıyyy

Ulan sen kadını istismar eden ve cinsel bir obje olarak gören anlayışa (istismarcılara) ses çıkarmıyorsan ve erkeklere demeyelim de erkek egemen anlayışa karşı verdiğini iddia ettiğin mücadelenin gereğini yapmayıp aksine sadece Bebek’te yaşananlara karşılık bile dut yemiş bülbüle dönüyorsan sizin derdiniz ne derler adama. Kimin orada ne uyruklu olduğunun bir önemi yok ama siz kime kuyruksunuz bir deyiverin hele! Gerçekten dut mu yediniz yoksa ağzınıza birileri bir parmak bal mı çaldı?
Evet, ne yazık ki bu ülkede kadınlara en büyük zararı yine kadınlar veriyor!

“LGBT, Bebek, Eşcinsellik”
Maalesef ama maalesef Avrupa Birliği’ne Uyum Yasaları kapsamında LGBT çatısına yol verildi.
Medeniyetlerin inanç temelleri üzerine inşa edildiği gerçeği ortada dururken Batı kulübünün kapısında beklemenin zararlarını görüyor muyuz? Medeniyet tasavvuru anlayışımız yüzünden bu durumlara geldik. Politikaya girmek değil derdim ama bu AB Bakanlığı neden kuruldu var mı bilenimiz?
Efendim? Deyiniz ki şundan dolayı kuruldu ve şu şu şu hedeflerimize ulaştık. Bebek Sahilinin, LGBT’nin, Eşcinselliğin bu kadar yaygınlaşmasının ve örgütlenmesinin sebebi AB macerasıdır beyler! Kanunlar dışarıdan geldi bu ülkeye yıllarca. Hal böyle olunca eğitimde müfredata kadar girdiler. Onlar nesillerin geleceğini tayin ettiler. Kendi kültürümüzü ve inancımızı genç dimağlara aşılayamadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın “fikri iktidarımızı tesis edemedik” derken kasteddiği tam olarak buydu. Yani milli eğitimin olmayışı ve zihni bu toprakların kültürüyle beslenmiş sağlıklı nesiller yetiştirememektir.

LGBT’ydi sahi biraz da kulak kabartacağımız kısım. Bakalım sadece LGBT adına bu kapsamda neler yapılmış:
𝟬𝟴/𝟬𝟰/𝟮𝟬𝟬𝟳 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝗟𝗚𝗕𝗧 Öğ𝗿𝗲𝗻𝗰𝗶 𝗗𝗲𝗿𝗻𝗲ğ𝗶 𝗸𝘂𝗿𝘂𝗹𝗱𝘂.
𝟯𝟭/𝟬𝟱/𝟮𝟬𝟬𝟳 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 İ𝘀𝘁𝗮𝗻𝗯𝘂𝗹’𝗱𝗮 𝟭𝟳𝟬 𝘆𝗮𝘁𝗮𝗸𝗹ı 𝗟𝗚𝗕𝗧 𝗼𝘁𝗲𝗹𝗶 𝗮çı𝗹𝗱ı.
𝟮𝟵/𝟭𝟭/𝟮𝟬𝟭𝟭 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝟲𝟮𝟱𝟭 𝘀𝗮𝘆ı𝗹ı 𝗟𝗚𝗕𝗧 𝘆𝗮𝘀𝗮𝘀ı çı𝗸𝗮𝗿ı𝗹𝗱ı.
𝟬𝟱/𝟬𝟰/𝟮𝟬𝟭𝟯 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝗟𝗚𝗕𝗧 𝗸𝘂𝗿𝘂𝗺𝘀𝗮𝗹 𝗼𝗹𝗮𝗿𝗮𝗸 𝘀𝗼𝘀𝘆𝗮𝗹 𝗺𝗲𝗱𝘆𝗮 𝗽𝗹𝗮𝘁𝗳𝗼𝗿𝗺𝗹𝗮𝗿ı𝗻𝗱𝗮 𝘆𝗲𝗿𝗶𝗻𝗶 𝗮𝗹𝗱ı.
𝟬𝟮/𝟬𝟱/𝟮𝟬𝟭𝟯 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝗠𝗘Ş𝗖İ𝗗 (𝗠ü𝘀𝗹ü𝗺𝗮𝗻 𝗘ş𝗰𝗶𝗻𝘀𝗲𝗹𝗹𝗲𝗿 𝗗𝗲𝗿𝗻𝗲ğ𝗶) 𝗸𝘂𝗿𝘂𝗹𝗱𝘂.
𝟭𝟵/𝟬𝟵/𝟮𝟬𝟭𝟰 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝗘𝗧𝗖𝗘𝗣 (𝗘ğ𝗶𝘁𝗶𝗺𝗱𝗲 𝗧𝗼𝗽𝗹𝘂𝗺𝘀𝗮𝗹 𝗖𝗶𝗻𝘀𝗶𝘆𝗲𝘁 𝗘ş𝗶𝘁𝗹𝗶ğ𝗶) 𝘆ü𝗿ü𝗿𝗹üğ𝗲 𝗴𝗶𝗿𝗱𝗶.
𝟮𝟴/𝟬𝟲/𝟮𝟬𝟭𝟱 𝘆ı𝗹ı𝗻𝗱𝗮 𝗟𝗚𝗕𝗧 𝗼𝗻𝘂𝗿 𝘆ü𝗿ü𝘆üş𝗹𝗲𝗿𝗶 𝗯𝗮ş𝗹𝗮𝗱ı.
Bendeki bilgiler bu kadar, varsa gözden kaçırdığım buyrun yazalım. Yazalım ki görmeyen görsün, bilmeyen bilsin. Maksat bunlara neden yol verildi sorusunu sormaktan ötesi değil.
****
Sonuç:
Sınıfta kaldık.
Bir rahatsızlık olan eşcinsellikle mücadelede sınıfta kaldık. (Devlet özel destek vermeli)
LGBT’de sınıfta kaldık.
Bebek’te sınıfta kaldık.
Ülke ve toplum olarak hep birlikte bir alt lige düştük.
Nur topu gibi zayıf bir karnemiz oldu.
Otur, sıfır!