Gönderen Konu: EŞCİNSEL BİR ERKEK, KOCA VE BABA OLABİLİR Mİ?  (Okunma sayısı 15257 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
EŞCİNSEL BİR ERKEK, KOCA VE BABA OLABİLİR Mİ?
« : 08 Mayıs 2021, 12:29:51 ös »
    EŞCİNSEL ERKEK, KOCA VE BABA OLABİLİR Mİ?

Bu gün 8. Terapim. Hüzünlerimi, dürtülerimi, acılarımı, umutlarımı, çaresizliğimi, başarılarımı, başarısızlıklarımı, hayallerimi güzelce bir bohça yapıp, yüklenip geldim. Kırlaşmış saçlı, gamzeli, güzel  ama yorgun gözlü adam beni içeriye davet etti. Bu gün de benim için birkaç telini ağartmasını, birkaç mimik kırışığının belirginleşmesini talep etmek için buradayım. Belki kontrolü elinden kaçırıp bir tebessüm ederse saklı gamzesi pozitif enerji de verecekti. Her danışan gibi onu yıpratmaya geldim bu gün. Her bir yıpranmanın bedeli için ücret asla yeterli değil. Dua ediyorum. Ediyorum çünkü teşekkürümü bu şekilde ifade edebiliyorum. Ramazan nedeniyle açlık, susuzluk da var bu gün ama öğreneceklerim beni manevi olarak doyuracaktı.

Hocanın teklifiyle başlangıçta iki danışanla girdik. Biriyle  zaten tanışmıştık. Hatta sanki uzun yıllardır tanıyormuşum gibi. Yolumuz bir şekilde kesişti. Hayatımda az-öz dostum vardır. Özenle seçerim, emek veririm, değer veririm, vefa gösteririm. Bu nedenle arkadaşlarım hep birbirine benzer. Yani hepsi genel olarak çok kaliteli insanlar ve ne zaman sıkışsam yanımdadırlar. Beni çok da severler. Bu konuda çok şanslıyım. Bu danışan dostum da aynı onlar profilinde. Negatif bir enerjimiz olduğunda birbirimize gaz veriyoruz, motive ediyoruz. Psikolog değiliz ama başarma yolunda birbirimize pozitif destek vermeye karar verdik. İyi ki tanışmışız. Onda kendimi, geçmişi, acılarımı ve umutlarımı görüyorum. Tüm danışanlarda bu tür benzerlikler doğal olarak vardır. Ama karakterler de uyuştuğunda çok daha samimi oluyor. Kardeşime bu yolda dua ediyor, ondan dua bekliyorum. Diğer danışan bir anne… hikayeyi dinlediğimde kendi hikayemi duydum sanki. Aşırı ilgili, takipçi, kaygılı , mükemmelliyetçi bir anne; tüm halledilen işlerden dolayı  rahat ve sorumsuz yaşayan bir koca. Kadın tüm bu çabaları gösterirken tabiri caizse  kadınlığından uzaklaşıp baba rolüne girmiş. Baba ev ortamında otoriteyi teslim etmiş. Tüm bizim hikayelere sahip kişilere benzer bir aile yapısı. Bu tür ailelerde çocukların farklı psikolojik ve davranış sorunları yaşaması pek doğal. Ben de maalesef bu bayanın şikayet ettiği eşi gibi davrandım yıllar önce. Her türlü takip, idarei otorite , seçim hakkı, görev ve sorumlulukları eşime bıraktım. Kimi zaman bilinçli, kimi zaman bilinçsiz. Çünkü çok iş bitiriciydi, sorumlukluk sahibiydi, kusursuz hallederdi ve işlerin kontrolünde gerçekleşmesini isterdi, güzel sonuçlandırırdı. Benim de ezikliğim,  sorumsuzluğum, ilgisizliğim, beceriksizliğim de olunca her şey ona kalmıştı. O erkekleşirken ben erkekliğimden uzaklaştım sanki. Ta ki sorumluluklardan  sevgisizliğimden, ilgisizliğimden hasta olana kadar. Hepsi geçmişte kaldı. Çok özürler diledim, pişmanlıklarımı itiraf edip, telafi etmek istediğimi belirttim. Evet suçlarım vardı ama erkekliği, kocalığı, babalığı bilmiyordum, ailede öğrenememiştim. Beni mahveden ailemin meydana getirdiği yaraları sarmakla mücadele ediyorum hala. Ama çok yol aldık, çok değiştik ve geliştik artık karı-koca olarak. Bu konuya yazımın sonunda tekrar döneceğim. Şimdi bu günkü  terapi görüşmelerinden bahsedeyim.

Bazen çok unutkanım. Geçenlerde terapi ücretini ödemeden çıkmışım. Hocanın demesi bu unutmaların bir nedeni vardı ve bilinçaltı bunu gerçekleştiriyordu. Diğer danışanlar yanında parayı verebilecekken neden vermedin diye sordu. Kendimce başkasının yanında ücreti  vermeyi doğru bulmadım dedim.  Doğal ve rahat olmalıymışım. O ortamda herkes bir derdi için oradaymış. Her danışan gibi benim de yanlışlarım-hatalarım var doğal olarak. Onların yanında bilinçaltı neden devreye girip unutturuyormuş? Danışanların yanında kendi hikayelerimizi anlatırken eziklik yaşanmamalıymış. Gelen herkesin bir yanlışı, eksikliği var , kimsenin o anda bir üstünlüğü yok diyor hoca. Her türlü korku, kaygı suçluluk duygusu kişiyi daha çok eşcinsel eğilimini güçlendirirmiş. Bunda senin suçun nedir ki? Belki sonradan harekete geçmemek bir ihmaldi.  İlk etapta bu duygular senin tercihin mi diyor. Evet gerçekten de benim suçum değildi. Ama sonradan bu yönde gerçekleştireceğim negatif her adımın nedeni tabii ki ben olacaktım. Tabi bedelleri ödeyecek olan da…  Unutmalarım üzerinden gittik… Örneğin terapi parasını bir danışan yanında vermeyi unutmamın nedeni fakirlik travması olarak görmüş hoca. Ama bu kadar düşünmedim bilmiyorum… belki sadece basit bir unutma… Bu arada hiçbir hizmette ücret doğrudan ele verilmez, yakınına bırakılır, en güzeli de bir zarfta ya da bir kağıda sarılı verilmesi en etik olanın bu olduğunu dillendirdik. Herkes öğrensin buradan. Bu hafta hazırlıklıyım, iki terapi ücretini zarfa koydum, zarf üzerine ad –soyad- miktar-tarih yazdım.:)

Hocaya itiraf ediyorum… Hocam bazen sizden çekiniyor ve korkuyorum. Gür sesinizle çıkışlar yaptığınızda sanki babam-ağabeyimmiş gibi sanki biraz ürküyor ve kabuğuma çekiliyorum. Bir nevi eziklik sanki… Psikolog sesini de artırırken aslında danışana değil topluma kızarak seslenir diyor. Beni psikolog olarak görüp, beni baba olarak görmekten yine ben kendimi kurtarmalıymışım. Benim size hiç kızma durumum olabilir mi diyor. Ben, benden beklenen role girerim, çok uzun süre terapi yapmak istemem, sonuca ulaşmak isterim diyor. Pekala başka bir  zamanda, başka bir ortamda roller değişebilir ve ben hocaya kendi yeteneğim ve alanımla ilgili bir hizmet sunduğumda hizmet alan rolü değişebilirmiş. Bu durumda hoca belki talep eden, talep ettiğim konuda eksiği olup ezilen belki ben olacaktım diyor. Siz üstün, ben ezik olurdum diyor. Yani bunda eziklik hissedecek bir şey yokmuş. Ama bu sıradan bir eziklik değil dedim. Bu eziklik dünyamı ve ahiretimi yok edecek bir konudaydı. Gurur verici bir durumda olmadığımdan doğal olarak  bu iletişimde 1-0 yeniktim hocaya karşı. Ne anlatsam anlatayım utanıyordum. Hocaya soruyorum hocam n’olur gaz vermeyin ama beni danışan olarak ne durumda görüyorsunuz. Belki de gelişmeleri hoca tarafından onaylanmak istiyordum. Yanlış bir soru dedi. Toplu görüşmede mutlu eş olma yolunda gösterdiğin gelişme için seni örnek olarak  sunmuş oldum, bu da sorunun cevabı değil mi dedi.

Terapi sırasında foruma çok sık girdiğimi itiraf ediyorum ve bu takıntıya dönüştüğü için  hoca foruma girmemi yasakladı. Yazacaksan yaz, kim okursa okusun faydalansın. Takıntı ama  saplantıya dönüşüyormuş. Hepten bırakabilir miyim bilmiyorum ama  girmeyi azaltmaya çalışacağım. Hocaya göre benzerim yokmuş, herkesi takip edip okumama gerek yokmuş. Bana göre çok benzerlikler var…

Bu yolda başarı göstermiş kişilerin neden yazıları olmadığını soruyorum. Bu iyileşmiş kişiler kimi zaman güvenlik, ama en çok da iyileştiklerinden artık geçmişe dönük konuşmak istemiyorlarmış. Söz konusu kelimeleri  duymak dahi istemezlermiş. Başlangıçta ballandıra ballandıra diğer danışanların terapilerine girip anlatırlarmış ama daha sonraları eskiden böyleydim demek bile onları rahatsız ediyormuş. Dolayısıyla terapilere girip anlatmak da istemiyormuş çoğu. Şunu diyorlarmış, kardeş nasıl olduğunu anlamayacaksın ama  zamanla bu duygular körelecek ve değişeceksin. Tabi bu sabırla ve istikrarlı mücadeleyle, gelişmiş bir özgüvenle, güçlü bir iradeyle olacak muhtemelen.

           Hocaya izlediğim videolarda çözüme ulaşıldığında en büyük kazanım olarak öncelikle bu yöndeki bir yaşantının sona ermesini ve daha sonra  iyi bir eş, mükemmel baba olmayı vaad ediyorsunuz. Ama benim dürtülerim dolayısıyla o yönde bir fiiliyatım yok, olmaz da inşallah ama zaten evliyim ve babayım, bana ne vadediyorsunuz diye sordum. Hocam beni mutlu eden, daha da umutlandıran cevabı verdi: Bu sorunun cevabını zaten yaşayarak cevaplamış oluyorsun. Şu aşamada iyi bir eş olma yolunda başarı sağladın mı sağladın. Sırada mükemmel bir baba olma yolunda mücadelen olacak dedi. Evet çok gelişim oldu, ama babalık yönünde eksiklikler var. Çünkü babamdan öğrenememiştim babalığı. Ama asla babam gibi olmama mücadelem de hep vardı. Baba asla öfkeli olmamalıymış. Çocuğun kahramanı-tanrısı olmalıymış baba. Çocuklarla basit etkinlikler yapılması bile babalıkmış. Lüks ortam, malzeme şart değilmiş, sadece birlikte bir şey yapmak… Yapabildiğimiz kadar, becerebildiğimiz kadar, kimi zaman otorite de hissettirerek  sırnaşmalıymışız da. Çocuğun yaşına göre farklı şeyler yapılmalıymış. Bu ilişki ders bazında kalmamalıymış. Kitap okuma, okutma, yastık savaşı, boğuşma vs.

Hoca,  eşimle ilişkilerde eşimin kontrolcü bir eğilim içinde olduğunu, sürekli ilgi beklediğini, her şeyi birlikte yaşamayı istediğini  hissettiğini söylüyor.  Eşin senin gibi nereden bulacaktı… Her koca kendini kontrol ettirmek istemez diyor.  Hocaya göre eş dışında da birileriyle ya da başka şeylerle de mutlu olunabilirmiş. Her şeyi eşe vermeye gerek yokmuş ve eşlerin kesişim oranı yüzde otuzu geçmemeliymiş. Eş, eşine karşı kendini ezik hissetmemeli, eş dışında da kendine özel hayatları  olmalıymış. Her şeyi ve her şeyi paylaşmak zorunda değilmişiz eşle. Ego yaratmak için gerekirse eşine direnç göstermeliymişiz. Yoksa erkek kendini kontrol altına sokturdukça, ezildikçe, duygusallaşacak…. eşini de anneleştirmiş olacakmış. Şu an için her türlü ego olmalıymış. Küslük de olsa, üç ay cinsel ilişki olmasa da hesap yapmadan dikleşmeliymişiz. Eş surat assa da göze alıp teslim olmamalıymışız. Sonu boşanma olmayacak haliyle bu tür çıkışlarla. Erkek eş olarak kontrol edilmemeliymiş, kadın kontrol ederek annelik yapmış oluyormuş. Bu amaçla yapılan mücadelede çok da üzerinde düşünmek, eşi de abartarak yüceltmeye gerek yokmuş. Vicdan yaptıkça, eziklik oldukça ters tepermiş. Her şey dozundaymış ama karıkoca ilişki sırasında şu an hiç sorun olmadığını ama kendimin kendi iç dünyamda fazla didikleyip ezikliğe dönüşüp ilişki için çabayı çok abartttığımı düşünüyor hoca. İçim dışım eş olmamalıymış, cicim ayından artık çıkmalıymışım, başka aktiviteler de olmalıymış artık. Karıkoca olarak her ikiniz de birbirinize   eşit olarak muhtaçsınız, ben onsuz yaşayamazsam o da bensiz yaşayamaz diye düşünmeliymişiz.

Yüzleşecek bir babam artık yok, ağabeyimle yüzleşip anlatmalı mıyım diye soruyorum. Plansız, doğal , doğaçlama olarak  içindeki ses de gerçekten istiyorsanız anlatın…Buna siz karar verin dedi. Çok da gerek olmayabilir dedi. Bir avantajı-dezavantajı olacak mı bilmiyorum. Psikoloğa gittiğimi biliyor sadece. Bir gün deşerse, öğrenmek isterse belki bahsederim.

Hoca, forumdaki yazılarımda uslüp olduğunu ama biraz daha özel detaylar olmasını istiyor. Sanki sansür koyarak yazıyormuşum ama genel olarak beğendiğini belirtti. Kötü değilmiş ama küçük dokunuşlarla çok daha iyi olabilirmiş. Hoca yazılarda yerine göre sevgi, yerine göre öfke olabilirmiş. Sansürsüz doğal olmalıymış yazı.

Evet, yazımın başında belirttiğim gibi bayan danışanın hikayesi bana beni hatırlattı. Eşim, sevgili eşim beni çok sever, daha doğrusu aşık. Belki  bu yüzden her zaman bana karşı sabırlı oldu. Eşim aile geçmişimi biliyor ve mazur görüyor bazı davranışlarımı. Aile geçmişimin bende yarattığı bazı olumsuzluklardan haberi vardı. Bu amaçla psikoloğa gittiğimi biliyor. Sabırla düzelmeye çalıştığımı da görüyor ve  destekliyor. Asıl sorunu bilmiyor ama terapiye başladığımdan beri eş olma yönünde büyük gelişme sağladım. 3 ayda oldu bunlar. İnsanlar forumda yazıyorlar, soruyorlar evlilik-eş-baba olabilecek miyim diye haklı olarak… Arkadaşlar evlilik iyileşme için uygulanması gereken birinci bir yöntem değil. Durumunuzu kamufle etmek içinse asla yapılmamalı bu evlilik. Erkek olarak  bu yolda terapilerle, kendimizde gelişme göstermek gerek. Ondan sonra diğer beklentiler niye olmasın. Bu yönde gelişmeler yaşadığınızda ve H.K. size artık evlenebilirsin dediğinde kesinlikle korkmayınız. Dürtüler tamamen yok olmasa da bu aşamadan sonra evlilik size faydalı da olur.  Evet bazıları kızacak bu yazdıklarıma ama yine de yazacağım… Yeryüzünde isteyerek ya da zorla, duygusal ya da mantık evliliği, ya da sadece cinsellik amaçlı evlilik yapan milyonlarca insan var. Doğru mu değil tabii ki. Şahsen ne evlilikler duydum-gördüm. Aşk yok ama sadece fiziki güzelliğe sahip bir kadına ya da erkeğe sahip olmak için, ya da sadece cinsellik için, ya da sadece ekonomik durumu için, ya da sosyal statüsü için, ya da aile baskısı nedeniyle vb birçok nedenden yaşanan evlilikler var.  Kişi evli ve çocuklu ama kılıfına uydurup ikinci eş alıyor, imam nikahla gününü gün ediyor, ya da evliyken sevgili hayatı yaşıyor, ya da evliyken  günübirlik cinsel birliktelik yaşıyor, ya da eşiyle yıllardır cinsel ve ruhsal bir ilişki kurmuyor. Bunun yanında evli alkol- madde bağımlısı olan, eşine şiddet uygulayan, psikolojik rahatsızlıklarıyla ailesine zindan hayatı yaşatan, ilgisiz ve sevgisiz ebeveyn olan bir çok insan evleniyor da neden eşcinsel dürtüsü olan biri severek evlenip baba olamasın. Dürüstçe olmayabilir ama  yukarıda anlattığım evliliklerde kimse dürüstlüğü sorgulamıyor.  Evlenir de , çok da güzel baba olabilir de… Yeter ki bu yolda çaba harcansın.

Ama evli olup bu durumdaki kişilerin de ciddi bir aile sorunu yoksa, eşini ve çocuklarını seviyorsa, bu yolda mücadele edip aileyi ayakta tutmayı istiyorsa kesinlikle boşanmayı düşünmemeli. Çünkü bu dürtülerle boşanan erkek kesinlikle o yola yönelir ve geri dönüşü zor bir yola girer. Karısı istese de erkek öncelikle en azından her türlü mücadeleyi vermeli. Bu aşamada her evde olabilecek iletişim sorunlarıyla karıkoca yapıcı olmak şartıyla yüzleşmeli, konuşmalı ve gerekirse profesyonel destek almalıdır. Bunun yanında erkek terapi süresince aşamalı olarak erkek-koca - baba olmayı öğrendikçe evlilik de çok güzel hale gelecektir. Evde huzur ve sevgi arttıkça, eşler cinsel yönden de birbirlerini doyuracağından, o tür eğilimlerin de azalacağını düşünüyorum. Evli erkekler  aile ilişkilerinde karamsarlığa-huzursuzluğa- ezikliğe sebep olacak durumlardan kaçması gerekir. Bunlar yanında kendimden biliyorum… ailesine dört elle sarılması, eşten birkaç gün bile olsa ayrı kalmaması, aile ilişkilerinde mücadeleyi öncelikle kendisi başlatması gerekir.. Ben tedaviye başlamadan önce evli ve çocuk sahibiydim. Severek evlendim. Dürtülerim hep vardı ama ve beni çok rahatsız, huzursuz, huysuz, gergin ediyordu. Bu da aile ilişkilerimi olumsuz etkiliyordu. Mastürbasyon bağımlılığım vardı. Onu kesinse bedenen ve ruhen doğal olarak eşime kaydım. Geçmişte çok şükür dürtülerime yenik düşüp  bir birliktelik yaşamadım ama dürtüler beni çok rahatsız ediyordu. En sonunda belki bu dürtüler tamamen yok olmayacak ama öyle bir hayatı da yaşamanıza engel olacaktır. Tabi önce neyi istediğinizi bilmelisiniz. Öyle bir hayatı kabul edip mutlu olacağınıza inanıyorsanız kimse karışamaz, kimse de sizi değiştiremez. Değişim için profesyonel yardım şart ama bunu başaracak olan sizin iradenizdir. Profesyonel destek irade terbiyesi verecektir size. Neyi ne kadar başaracağınız size bağlı.

Evli erkekler bir eşe ve çocuğa sahipse bu nimetlerin farkına varıp, aileyi ayakta tutmak için her türlü mücadeleyi vermeli. Buna eşten ve çocuktan belki daha fazla ihtiyacı olacak. Evde mutluluğu-huzuru- sevgiyi- cinselliği yakalayan bir erkek daha güçlü bir kişiliğe bürünecektir. Bu aşamada bu erkekler için başlıca mücadele kaliteli bir eş, mükemmel bir baba olma olmalıdır. Unutmayalım …. Bu dürtülere sahip iyileşmek isteyen erkeler için en büyük  hayal evlenmek ve çocuk sahibi olmak. Bunlara sahipsek daha ne isteyebiliriz ki…

Evet ben üç aydır terapilere geliyorum. Artık mükemmel bir eş oldum karımın gözünde. Artık ona aşığım… Cinsel hayatımız mükemmel… Cinsel beklentimi karşılayabilecek her şeyi birlikte yaşıyoruz. Utanmıyoruz, konuşuyoruz. Çok mutluyum. Ama bu yolda yapmam ve başarmam gereken çok şey var. Bazen ümitsizliğe düşüyorum ama HK ümitsizlik-karamsarlık-eziklik- kendini suçlama-kendini yetersiz görme vb duyguların tedaviyi sekteye uğratacağını söylüyor. Tüm olumsuz duygular erkekliğimize balta vuruyormuş.

Evet tüm bu anlatılanlar çok meşakkatli. Ama doğru olanı, doğal olanı, ideal olanı, gerçek huzurlu-mutlu-sağlıklı olanı bunlar.

Kaliteli bir baba olma mücadelesi veriyorum şimdi. Hadi bana kolay gelsin…

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2030.0