Gönderen Konu: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)  (Okunma sayısı 22668 defa)

Khan

  • Newbie
  • *
  • İleti: 46
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)
« Yanıtla #45 : 16 Mart 2021, 11:47:21 ös »
Mart 2021 - Covid Bahane Ortam Şahane

Sık sık girip yazamıyorum buraya. Hüseyin Hocanın dediği gibi, üniversite hayatım boyunca yaptığım tembelliği son senelerde telafi etmekle uğraşıyorum. Bunu şuanda gayet iyi başarıyorum aslında. Sadece gereğinden fazla yoğunum. Ama şunun bilincindeyim, yolun sonuna varmak üzereyim. En azından bir şeyleri telafi etmenin sonuna geliyorum.

Mezun stresimle sizi fazla meşgul etmek istemem. Gereğinden fazla kararsızlık, hedefimden sapma söz konusu olabiliyor. Yapmak istediklerimin altında eziliyorum, bilmiyorum bu duygu size de tanıdık geliyor mu? Hiç olmadığı kadar başarısızlık korkusu bürüyor etrafımı. Kendi alanımda, yani bir makine mühendisi olarak adım adım yetkin biri olmaya doğruyu ilerliyorum, ama ya hayalimin mesleğine ulaşabilecek miyim? Şuan farklı bir dalda yüksek lisans yapma gibi bir hedefim var, farklı bir bölümde. O yüzden şuan YDS, Yökdil, Ales ne varsa onlarla uğraşıyorum. İlk dönem çalıştığım için bunlara vakit ayıramadım ama şuan ise oldukça kısıtlı bir zamanım var. 2 Mayıs itibariyle yol haritam biraz daha netleşmiş olacak. Bir ay sonrasında da mezun olacağım. Yeterli şartları sağlayamazsam ne olacak? Evet İstanbul'a ailemin yanına dönüp pek ala iş hayatına atılabilirim, elime mesleğimi almış olacağım. Fakat bu ne kadar sürecek, ne zaman evleneceğim? Eğer açıkta kalırsam ne olacak?

Gibi konular aklımı yoruyor. Tabii her şeyin ötesinde, vaktimin çoğunu verimli geçiriyorum. Günde en az 5-6 saat kadar kütüphanede sınavlara hazırlanıp yeni bulduğum kurumsal bir iş yerinde stajımı haftanın iki günü gerçekleştiriyorum. Yakın bir arkadaşım var, onunla spora gidiyoruz, kütüphanede beraber çalışıyoruz genelde. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor. Zaman zaman çok sıkıcı olsa da genel anlamda bana pozitif etkisi olan birisi. İki erkek arkadaş olarak sağlam vakit geçiriyoruz, ki uzun süredir buna ihtiyacım olduğunu biliyorum. Hüseyin Hoca o arkadaş ile devam et, ona onay veriyorum demişti. Haklı.

Eşcinsellik konusunda da dediğim gibi önemli gelişmeler kat ettim. Şuan bir kıza açılmak için yol yapıyorum mesela. Tabi ara sıra eşcinsel içeriklere gözüm kaymıyor değil. Ara evredeyim. Geriye gitmiyorum ama ileri gitmek için de tembellik gösteriyorum, 3 senedir olduğu gibi. Tabii şunun farkındayım, şuan ki stabil durumum da aslında iyi. Çünkü elimi versem kolumu kaptıracak dönemlerden geçtim. Hala ayaktayım.

Kendim için çok şey yapıyorum artık, birinci öncülüm kendim. Çok yararını gördüm bunun. Tabii eskisi kadar ailemi, okulumu, arkadaşlarımı da ihmal etmiyorum artık. Bu sene herkesin için kötü ama benim için toparlayıcı ve tohumların filizlendiği bir sene oldu. En yakın zamanda İstanbul'a dönüp hafta sonlarını Hüseyin Hocanın ofisinde geçirmeyi istiyorum.

Allah'a emanet olun.
« Son Düzenleme: 15 Temmuz 2021, 05:10:41 ös Gönderen: Khan »

Khan

  • Newbie
  • *
  • İleti: 46
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)
« Yanıtla #46 : 18 Nisan 2021, 02:29:47 öö »
Nisan 2021 - Aradan Çıkarma Hastalığı

YDS ve Ales'e gireceğim için ciddi bir şekilde kütüphanede mesai harcıyorum. Tıpçı olan arkadaşımla genelde iyi anlaşıyoruz. Son zamanlarda manasız diyaloglar yaşıyoruz fakat. Bende biraz sıkıldım açıkcası, arkadaş edinme konusunda kötüyüm. Ama genel sorun kendisi, belli başlı birkaç sıkıntısı var ve benimle paylaşmak istemiyor, bende zorlamıyorum. Gelip bana sarıyor, çoğu zaman çocukça davranıyor, insanın sinirini bozan türden. Benim için şu iki üç hafta kritik ve kendi işlerime yoğunlaşmam gerekiyor. O yüzden bir süre yalnız kalmaya ihtiyacım var. Kendimle daha fazla yüzleşmem lazım, kararlar alıp uygulamam gerekiyor.

Bu kararı şuan aldığım için biraz tereddüt ediyorum, yani gece vakti uyuyamadığım için aldığım karar ne denli doğru olabilir ki? Şunu söylemem lazım, yalnızlık benim için gerçekten zor. Çoğu insan için zor ama ben yalnız kalmaktan korkuyorum. Nedeni ise kendimle yüzleşememem. Uzun süredir araftayım, belirsizlikler içerisinde yüzüyorum. Doğru yere doğru kulaç atıyorum orası kesin. Ama yanımdan gelip geçen teknelere atlamıyorum. Zoru seviyorum, kolaydan nefret ediyorum. Buda hayatımı kimi zaman çekilmez hale getiriyor. Şunun farkındayım, hayatımı anlamlı kılan bu özelliğim.

Biraz irade terbiyesine ihtiyacım var, ama çekiniyorum. Aslında bu profile çok uygun bir insanım, kafamda her zaman bir meşgalem olsun istiyorum. Hatta ölene kadar çalışmak, yararlı bir şeyler yapmak istiyorum. Bu yüzden bazı şeyleri yeniden keşfetmeme gerek yok, bu genel bir sıkıntı bunun üzerine gidip araştırmalıyım. İnsanlar hayatlarını nasıl düzene sokuyorlar, kendilerini nasıl frenliyorlar? Ama ben zoru sevdiğim için bunu keşfetmeyi umuyorum ve bu hiçte sağlıklı bir düşünce değil. Aslında sadece benim için bir bahane.

Küçükken hep şunu hayal ederdim, olurda tüm teknoloji yok olursa ve insanlık sıfırdan başlamak zorunda olsa ben bu işin ucundan tutabilir miydim? Yani bizim için hayati olan işleri ne kadar kavrayabilirdim? Kesinlikle bana ihtiyaç duyarlardı. Kafam hep bu gibi işlere çalışıyordu ve buda zamanla fikir üretmek konusunda beni çok teşvik eden bir düşünce halini aldı. Çok rahat bir şekilde mekanizmaların nasıl çalıştığını anlayabiliyorum, yeni bir mekanizmayı ihtiyaca göre kafamda tasarlayabiliyorum. Bu konuda o kadar iyiyim ki şuan bir şirket kurma teklifi aldım büyük bir firmadan. Bir proje üzerinde çalışıyoruz, aslında 20 yıl öncesinin teknolojisi. Ama patent o kadar karışık ki bu alanda uzman olan hocamız bile işi bana pasladı ve ben yardımcı oluyorum. Yani meyvesini vereceği aşikar ama ben gönülsüzüm biraz. Yine de tüm ipler elimde olsun, mezun olunca tercihimi ben yapayım istediğimden yan cebime koydum.

Bu özelliğimin iyi olduğunu hep biliyordum, sadece iş hayatına dahil olunca bu kadar önemli olduğunu fark ettim. Dediğim gibi, zoru seviyor olduğumdan bu özelliğim kenarda dursun ben başka bir şey öğrenmeye çalışayım kafası vardı hep. Mesela İngilizce hazırlık okurken Almanca da öğrenmeye başladım. Haliyle ikisi de yarım kaldı. Sonra kendimi adam akıllı toparlayıp sadece İngilizce'ye odaklandım. Matematiğim o kadar kötüydü ki bende gidip dibine kadar matematik öğrendim ama sonradan fark ettim ki kafamdaki tasarımları kağıda dökemeyecek kadar teknik bilgiden noksan kalmışım. O yüzden matematiği bir kenara bırakıp tasarım programlarını geç de olsa öğrenmeye başladım.

Kendimi hep meşgul eden bendim. Zoru sevdiğimin farkındaydım. Bunlar gerçekten çok değerli özellikler ama çok da tehlikeliler. Küçükken atılan tohumlar şuan zehirli sarmaşıklara dönmüş durumda. Haliyle kendimle yüzleşemiyorum, nasıl olsa Hüseyin Hocayı bulmuşum 4 ayda bir gider kendime gelirim yavaş yavaş. Yanlış işte bu düşünce, önce ben kendimle yüzleşmeliyim ki Hüseyin Hocanın veyahut bir başkasının sözleri benim için bir anlam ifade etsin. Arkadaşlıklarım değer kazansın, yaptığım işler kıymetlensin. Şuan gerçekten dişini tırnağına takmış bir biçimde bazı işlerle uğraşıyorum. Ama bunların beni yorduğunun farkındayım, hata yapmayı göze almalıyım. Başarısızlığı göz önünde bulundurmalıyım. Dünyanın sonu değil, öyle yada böyle ideallerime hiç olmadığı kadar yaklaşıyorum. Tünelin sonu artık gözüküyor, daha temkinli ve sağlıklı düşünmeye başlamam lazım.

Bu süreçte iyice duygusuz bir pezevenk olduğumu da itiraf etmeliyim. Bu yeni özelliğimi çok seviyorum. Sağlıcakla kalın.

Khan

  • Newbie
  • *
  • İleti: 46
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)
« Yanıtla #47 : 21 Ağustos 2021, 11:37:03 ös »
Ağustos 2021 - Tekerrür.

 Memlekete döndüm. Gelir gelmez iş buldum, şuan geçici bir iş ancak anlaşabilirsek devam edeceğim. Ailemle birlikte kalıyorum, kafam rahat, konforluyum. Terapilere devam ediyorum, geçen gün ziyarete diye gittiğimde Fatih ve Metin'le karşılaştık. Salon oldukça kalabalıktı, daha önce karşılaşmadığım çok fazla danışan vardı. Bizim zamanımızda 2 gün olan terapiler şuan haftada 3-4 gün gerçekleşiyor. İlgi yoğun.

 Terapilere de çok seyrek gittiğim gibi buraya da çok seyrek yazıyorum. Gidişatımda stabillik var uzun süredir ve bu beni rahatsız ediyor. Ne ileri ne geri gidiyorum. İlginç bir ara formdayım.

 Memlekete dönmeden önce şöyle bir durum yaşadım. Bir gün bekar evimdeyim, kafamı kaldırmış gökyüzünü izliyorum. Yalnız başımayım, sokaktaki tek tük insanı kesiyorum kenardan köşeden. Sonra gidip porno izlemek istedim. Açtım izliyorum, saatlerce belki. İzlediğim porno ise eşcinsel pornosu. Ancak ne bir zevk alıyorum ne de içim cız ediyor. Sonra tekrar balkona çıktım, başladım ağlamaya. Ama hüngür hüngür. Bu durum uzun süredir bende var, cinselsizlik hali mi desem artık. İstek çok azaldı, iki tarafa da az ilgi duyuyorum. Ancak kadınlara karşı az da olsa hissetiklerim beni tatmin ediyor. Bu yüzden duygusallaştım ve "başardım, başardım" diye sevinç naraları atıyordum. Bu ağlama krizi 3 sene önce terapilere başladığım sıralarda vuku bulmuştu bu da ikinci oldu. Asıl olay ise ben balkonumda hüngür hüngür ağlarken iki sokak ötemde bulunan arkadaşımın da tam tersine duygularla ağladığını birkaç gün sonra öğrenecektim...



 Bahsetmek istediğim bir mevzu var. Terapilere devam ettikçe hayat kaliteni arttırmakla beraber, insanları da çözmeye başlıyorsun. Bunun en bariz örneğini vermek istiyorum. Üniversite yıllarında içinde bulunduğum bir grubun bir üyesi var ki o arkadaşın küçükken tacize uğradığını ve eşcinsel olduğunu düşünüyor ancak emin olamıyordum. Yani böyle bir soruyu ona nasıl sorabilirsiniz ki öyle değil mi? Bu arkadaş bundan aylar öncesinde bir konuşmacı getirdi, işte arkadaş eşcinsellikten bahsetti, neden olduğunu nasıl olduğunu anlattı, gayet güzel konuştu şimdi adını anımsamıyorum. Ancak benim de şans eseri o ortamda bulunduğum bu toplantıda diğer bir arkadaşıma bu konuşmacıyı kimin getirdiğini sorduğumda bahsettiğim arkadaşın ismini verince jeton bende düştü. Hangi heteroseksüel, eşcinsellik konusuna eğilir ki Allah aşkına? Bu arkadaşın eşcinsel olduğuna ve arayış içerisinde olduğuna kani oldum. Daha sonradan ortak arkadaşlarımızda bu arkadaşın bir sıkıntısı olduğunu, odasından çıkmadığını vs. söyleyince konuya iyice eğildim. Evine bir bahane sık sık uğrar selam verir çıkardım. Sonrasında ise o ben eve girdikçe karşılamaya ve muhabbet etmeye başladı.

 Gel zaman git zaman aradan aylar geçti, bende artık okulu bitirmiş eve dönmek için hazırlık yapıyorum. Son kez arkadaşlarla görüşüp vakit geçirdiğimiz 1 ay kadar kaldım. Son haftanın bir gecesinde bu arkadaşı arayıp evime çağırdım. Aslında bu muhabbeti sormak istiyor ama nasıl sorarım diye kafamda kurguluyordum. Yani eğer konu bu değilse bile ne olduğunu bilmek istiyor, elimden gelen bir şey varsa son dakika da olsa yardımcı olabilmek istiyordum. Eve çağırdım, bir saat kadar sonra geldi. Kapıyı açıp karşıladım, bir yandan çay koyuyorum etrafı toparlıyorum. Arkam dönük konuştuğum bir sırada "Kendimi buraya zor attım" dedi,. Arkamı döndüğümde elini yüzüne bastırıp hıçkırarak ağlamaya başladı. İşimi gücümü bırakıp karşısına oturdum. Ne olduğunu sordum. Bir duraksama oldu. Tekrar ağladı. Ciddi anlamda içini dökmeye ihtiyacı vardı.

- Ben küçükken eğer yanlış hatırlamıyorsam tacize uğradım. Bunu artık kaldıramıyorum.

Bu seferki ağlama krizi daha yüksek tonajdaydı. Halini görünce ve bu ilk cümlesinden zaten olaya artık tamam kesinleşti diyen ben

+ Eşcinsellikten mi bahsediyorsun, yani eşcinsel misin? diye sordum.

Evet anlamında kafayı sallayıp ağlamaya devam etti. Gözlerimle temas dahi kuramıyordu ağlamaktan. Bende var gücümle sarıldım, teskin etmeye çalıştım. Sonra bir yarım saat kadar konuştuk, o içini döktü ben dinleyip kendimce yorum yaptım. Söylediğim her şey ona mantıklı geliyordu, gözlerinin içinde görüyordum bunu. Sonra Hüseyin bey'den bahsetti. Bu forum sitesinden. Birkaç günde sağlam araştırma yapmıştı. Bir süre sonrada terapilere başladığının haberini aldım. Şuanda iyi gidiyor anladığım kadarıyla.


Sağlıcakla kalın.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4076
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)
« Yanıtla #48 : 07 Nisan 2023, 11:30:43 ös »