Son İletiler

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 10
41
Tamamen silinmemek veya insanları tamamen köle etmemek şartıyla dediğin gibi o hiyerarşiden herkes memnun çünkü o hiyerarşi herkesin mizacına göre oluşuyor. Çekinik olan baskın olanın liderliğinde rahat ediyor veyahut bir yerde çekinik olan başka yerde baskın, bir yerde baskın olan başka yerde çekinik olabiliyor.

Escinsel erkek kendini bu hiyerarşinin dışında konumlandırıyor. Kök olmayı da gövde olmayı da yaprak olmayı da kabul etmiyor. Canlı olmayı kabul etmiyor. Canlı olmayınca taş oluyor, toprak oluyor, cansız oluyor. Gri bölge yani bunalım bölgesi tam olarak cansızlık bölgesi, ölüm bölgesi. O hiyerarşiye katılmayınca canlı olamıyoruz, erkek olamıyoruz. Mutfak penceresi önünde oturup, sokakta futbol oynayan erkek çocuklarını izleyen, anasına bağımlı, uysal çocuk olarak kalmaya mahkum oluyoruz.

HK bana bir erkekle çok yakın bir duygusal ilişkim olması gerektiğini söylediğinde epeyce şaşırmıştım. Nasıl yani, sekiz yıl yurtta kalmıştım ben, yüzlerce arkadaşım olmuştu, bunu bugüne dek başaramamış mıydım? Neyse dedim hocayı dinleyelim bakalım. Mersine, bir arkadaşımı ziyarete gittim. Bir kafeye oturup sohbet ettik. Daha önce bahsetmedigim konulardan bahsettim ona, kendimi açtım. O da bana kendini açtı. İkimiz de birbirimizle daha önce kurmadığımız derinlikte bir iletişim kurduk. O günden sonra erkek cinselliği bitti benim için. Sonraki terapide HK, "Yüzde seksen iyileştin." dedi. Velhasıl ne yapıp edip o sistemin içine girmemiz gerekiyor. Sistem dışı kalmak demek ölmek demek.
43
Ben kimim?

bu soruyu aslında çoğu zaman sormuşuzdur kendi kendimize. Özellikle bizim gibi bir şeyler yaşamış insanlar sormuştur daha çok. Yaşanması insanın aklına bile fazla gelen şeyler yaşamış olan bizler. İstenmeyen duygularla mücadele eden bizler sormuşuzdur en fazla da kendimize. Belki felsefi anlamda bu soru çoğu insana yöneltilmiştir ama hiçbiri bizler kadar düşünmemiştir üzerine konunun.

Ben kimim?

Altında binlerce cevabın bulunduğu lakin sadece bir tanesinin kabul gördüğü bir sorudur kendisi. Bu gün bu soruyu tekrar tekrar sordum kendime. Cevaplarını bulmaya çalıştım yine yalnız başıma. Bu soruyu sormamda ki amaç ise neredeyse 2 yıllık terapinin ardından hala bu hislerle boğuşuyor olmam. Terapilerin bir faydasını görmedim mi gördüm elbette. Şu an bir kız arkadaşım var çok mutluyum onunla beraberken. Lakin bu hislerden de tam anlamıyla kurtulmuş değilim. Hep bu hislerin bitmeye yakın olduğunu düşünürken birden beliriveriyorlar ve kendimi kaybediyorum. Bu sefer bu hislerim arttığında bi hornet hesabı açtım ve de girdim oraya. Ben pasif bearlardan hoşlanan bedenen zayıf bir aktif eşcinselim. Ki aradığım gibi birinide buldum ve de sohbet etmeye başladım. 3 gündür sohbet ediyoruz. Aşık oldum da diyebilirim kendi kendime lakin aşkın da bu olmadığını bilerek. Çünkü aşk sadece şehvetten ibaret olamazdı. 3 gübde neredeyse 6 7 kere mastürbasyon yaptım onu kendi yanımda hayal ederken. Sahi benn onu neden istiyordum neden böyle birine muhtaç duyuyorum diye de tabi ki kendi kendime sorular yöneltiyordum. Nede olsa 2 yıllık terapi deneyimim vardı ve bu zamanda kendimle de konuşmayı öğrenmiştim biraz biraz. Bu 3 gün içinde tabiki Allaha da çokca sitem ettim tekrardan madem öyle bu hislere beni müstahak görmeseydin diye tekrar tekrar kızdım. Ama bu onun suçu değildi ki diye de düşünmeye başladım bu gün. Sahi ben neden bu şekilde kıllı bear erkeklere aktif olmaktan hoşlanıyordum diye sordum çokca bu gece. Yatamadım kıvrandım yatağın içinde. Ben kime hangi erkekliğimi kanıtlamaya çalışıyordum ki benden kilolu kaslı kıllı bir erkekle beraber olup onunla sevişmek ona aktif olmak istiyordum. HK nın bir sözü vardı bu konuda onun gibi olmayacağını anladığında onunla onunla olmak istiyorsun diye  evet haklılık payı var ama eksik. Ben erkekliğimi kanıtlamak istiyordum. Evet terapi bana güç verdi cidden. Eskiden sesini çıkaramayan hakkını arayamayan bir çocuk iken gidip bana küçükken taciz eden alçaktan bile hesap sormayı öğretti terapiler bana. Ama bu yetmiyordu. Evet güce ihtiyacım vardı ama erkeliğim peki. Bunu nasıl kanıtlayacaktım ve kime kanıtlayacaktım. Sonra kendi kendimi aldım karşıma konuştum ve de kim için istiyorsun bu erkekliği kime neyi kanıtlamaya çalılıyorsun dedim. O masum küçük taciz mağduru çocuk geldi gözümün önnüne kendi küçüklüğüm. Ama bu sefer karşıma aldım ve de konuştum seni ben koruyamazdım ki bu benim elimde olan bir şey değildi benim gücüm yetmezdi seni korumaya elinden gelen belki çığlık atmak yardım istemekti ama onu da yapamadım işte benim gücüm o zaman o kadardı bana bu öğretilmişti. Annesi ve babsı terk edilmiş bir çocuktum daha fazla ne beklenilebilirdi ki benden diye söyledim. Karşılıklı ağlaştık sonra ben içime akıttım o ise o zamanki atamadığı çığlıkları attı en yüksek sesiyle. Sahi ben erkekliğimi o çocuğa mı kanıtlamak istiyormuşum diye defalarca sordum kendi kendime. Uyuyamadım dostlar bu gün uyuyamadım bir içsel karmaşa bir arayış bu. Kendimi bulmakta epey zorlandığım bir konu işte. tam her şey yoluyna giriyor sevgilim oldu evlenmeyi düşünüyorum onla yuva kurmak bile istiyorum dediğim anda bu hisler birden canlanıyor. İşte en derinde yatan bazı korkular bazı acılar bazı kendini kanıtlama istekleri beliriyor. Sahi ben o adamla o fantezileri kurarken kendimi erkek gibi hissediyorum. Çünkü o küçük masum çocuğu böyle bir erkek tecavüz etmişti ki bir kere olan bir şey de değildi. hayat hikayemi zaten yazdım okursunuz ama yazıldığı kadar kolay yaşanılmıyor işte. Şimdi bazı arkadaşlar 7 yıl oldu hiçbir faydası yok diyor terapilerin evet belki sana faydası olmamıştır belki de sen faydası olmasını istememişindir. Düşünmek lazım ben gerçekten nerde yanlış yapıyorum ve ya ben kimim ve kim olmak istiyorum ve ya da ben bu şekilde mutlu muyum diye. bu soruları her zaman sormamız ggerekiyor kendimize. HK bize her şeyi veremez ki sihirli bir değneği de yok dokundurunca iyileşelim. Biraz bizim de çabalamamız gerekiyor bazen düşmemiz bazen düştüğümüz gibi ayağa geri kalkmamız gerekiyor. Yarın ne olacak kimse bilmiyor inanın belki ben iyleşeceğim belki de bu şekilde hep bir karmaşanın içinde bulunacağım bilinmez ama iyileşmeye de çalışacağım. Çünkü bu 3 gün içerisinde kabullenmeyi de denedim ama olmuyor. Ben bu değilim ve de olamam. Ben bu şekilde olmak istemiyorum en basitinden. Ben bir evladım olmasını eşimin olmasını mutlu bir aile olmak istiyorum. Bazen ssevgilimle bunun hayalini beraber kuruyoruz da o kadar mutlu oluyorum ki anlatmam. İşte ben böyle birisi olmak isterken kabullenemiyorum. Annemin babamın yaşattıklarından ders alıp onlara inat hayata inat çok güzel mutlu ve huzurlu bir aile kurmak istiyorum. o yüzden kabullenemiyorum. siz de ne istiyorsunuz ve de niye kabullenemiyorsunuz bunu sorun derim kendinize. BEN KİMİM VE NE OLMAK İSTİYORUM. İşte her şeyi başlatan bu soru.
44
12.03.2024
Hala depresif ruh halinden çıkabilmiş değilim. Neden bilmiyorum ama her şey çok önemsiz geliyor. Bir şeyler için uğraşma isteğim yok. Sanki tek istediğim uzunca bir uyku. Eski alışkanlıklarım geri geliyor. Sağlıksız yiyecekler tüketiyorum, hiçbir şey beni neşelendirmiyor, yine porno bağımlılığım geri geliyor gibi. İki gün önce porno izleyip mastürbasyon yaptım. Bugün yine aynısı oldu. Aslında haftada iki normal bir sayı. Ama normalde porno izlemeden, ayakta, ayna karşısında, hayal gücümle yapmam gerekirken bunların tam tersini yapıyorum. Üstelik iki seferdir gay porno açıyorum. Tam olarak niye böyle oluyor bilmiyorum. Normalde gay porno açıp izleme isteğim olmazdı ama son iki seferdir spesifik olarak gay porno açıyorum. Bu tükenmiş ruh halindeyken intihar etmek, çok sıcak bir düşünce gibi geliyor. Sanki bu düşünceleri bastırmak için de gay porno açıyorum. Bundan suçluluk duymamam gerek. Kendimi suclamiyorum da aslında. Ama terapilerime zarar verdigim düşüncesi geliyor aklıma, sabote ediyormuş gibi hissediyorum. İstemsiz bir şekilde kötü bir hissiyat veriyor, ismi suçluluk veya başka bir şey olsa bile.
Bu eski alışkanlıkların geri gelmesi konusunda bir diğer tezim ise şu şekilde: şimdi mevcut durumumda çevremdeki arkadaşlarımın neredeyse hepsinin sevgilisi var. Yani en azından birileri için önem arz ediyorlar. Kendime baktığım zaman ailemden yana şanslı doğmadım yani burdan bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Bir sevgilim yok yani burdan da bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Son olarak ise çevremdeki mevcut arkadaşlarım için de bir öncelik değilim. Hepsinin hikayesinde yan karakter, önemsiz bir piyon, ya da bir figuranmış gibi hissediyorum. Aslında zaten çok yakın olmayan arkadaşlarımız dışında herkesin hikayesinde bir yan karakteriz. Yakın olduğum insanların da önceliği doğal olarak sevdikleri insanlar olduğu için otomatikmen herkes için bir yan karakter ya da varlığı ile yokluğu aynı şey olan bir karakter oldum. Şu anki hayatımda merakı dışında gerçekten önemsediği için yanımda olan kimsem yok. Yani canım sıkkın olduğunda bana "neyin var" diyip gerçekten umursayan kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu soruya yalan olduğu beni tanıyan herkes tarafından belli olacak şekilde somurtkan ve durgun bir sesle "iyiyim, bir şey yok" diye cevap verdikten sonra kimse de "hadi ama seni tanıyorum. Canını sıkan bir şeyin olduğu belli. Şimdi konuşmak istemiyorsan da ben burdayım seni dinlerim, yalnız olmadığını bil" demiyor. Birileri için şayet yeterince önemli olursanız size bunları söyler, ya da en azından eylemleriyle belli eder. Tabi bu noktada kimseyi de suçlayamazsın en azından iyi niyetleriyle ya da meraklarıyla iyi misin diye soruyorlar. Belki de yapabildikleri en iyi iletişim şekli budur ya da onlar için yeterince önemsemek bu soruyu sormaktır. Sonuçta bu soruyu da herkes sormaz. Bu şekilde hissettiğimi HK ya söylesem muhtemelen o, terapiye gidenlerin bildiği ses tonuyla "olsun, eee, nolmuş, kendinle barışırsan bunların önemi kalmaz, ne zaman ki kendini bedenen ve ruhen kabul edersen o zaman düzelirsin, bu şekilde hissetmezin" gibi gibi şeyler söyleyecektir. Yani aslında şu an kendi terapimi de yaptım gitmeden. Ama gerçekten bunun bir önemi yok mu? Eğer sabah uyanmanızı kimse beklemiyorsa, gece de uyudugunuzu merak eden kimse yoksa buna özgürlük mü dersiniz yalnızlık mı? İnsan yalnız bir varlık olamaz. İslamiyet'e göre mesela yalnizlik Allah'a mahsus derler ya da biz sizi çiftler halinde yarattık vs vs. Bir mitolojiye göre de eskiden insanlar yeryüzünde ruh eşleriyle tek vücutta yapışık yaşarlarmış. Sonra yeryüzündeki bir çift, tanrıları kızdırdığı için tanrı insanları birbirinden ayırmış ve onları farklı yerlere göndererek hayatları boyunca birbirlerini aramakla lanetlemiş. Yani bu hissettiklerim kendimle gerçek anlamda barışsam da bir sorun olarak kalacak. Çünkü ben tüm gün odanın içinde kendi başına olup, kütüphanede tek başına ders çalışıp, tek başına sporunu yapıp, yemeğini tek başına yiyip, piyanosunu tek başına çalan biriyim. Burdan kastım asosyal olmak değil. Tabiki bunları herhangi birisiyle yapabilirim. Yani spordayken birileriyle sohbet edebilirim, ediyorum, konuşuyorum veya kütüphanede mola verdiğimde birileriyle konuşabilirim. Ama gerçekten fark eder mi, ruhumu paylaşabileceğim bir kimse olmadıktan sonra herhangi biriyle konuşuyor olmam yalnız değilim mi demek?  En kötü yalnızlık ise kalabalıklar içinde hissettiğimiz yalnızlık değil midir zaten? İçten içe tükenirsiniz ama etrafa gülücükler dağıtırsınız, çünkü kimse için bir önemi yoktur. Yukardaki tezin açıklamasına geri dönelim. Eğer normal bir erkek olursam, mevcud yalnızlığımın açıklaması başarısız ya da yetersiz bir insan olmak demek. Şayet eşcinsel olursam en azından her şey için sunabileceğim bir gerekçem varmış gibi. Çünkü bu konuyla da barışık bir insan değilim. Yani kendimi eşcinsel olarak görüp lgbtq+ destekliyor olsaydım yalnızlığımın açıklaması yine başarısız ve yetersiz olmam olurdu. Ama ikisi de olmadığınızda bir diğeri için bir diğerini kullanabiliyorsunuz. Yani kız bir sevgilim yok çünkü escinselim ya da erkek bir sevgilim yok çünkü heteroyum. Yani tahtırevallinin ortasında durmak demek. Aslında bir tarafa doğru yürümek batmak demek ama en azından bir yere doğru yol almak demek. Ortada durmanın sadece, "ben batmak istemiyorum ama burdan da inmek istiyorum" demek olduğunu bilsem de keşke her şey kelimelerimiz kadar kolay olsaydı
Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 10